Birlik İlmi
  İLİM 06, 4 AKIŞ 1 BÖLÜM
 

24 MAYIS 2017 TARİLİ İLİM 06

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4 AKIŞ – 1 BÖLÜM

Alıştık dünyaya canlar, alıştık….Dediler ki yol, Allah yolu. Yok mu Allah’ın dediğini diyen, diye? Kontrol kurup, yaşama indik.

Başka dünyalarda dürümlere indiğimiz zaman çorba pişiren var mıydı yoğunluğunda tohum olanların… Çünküleri olmayanların, hakiki nefesleri olanların, her zaman yaşamları vardır ve hepsi kelamdırlar.

Ama dünyada bugün görüyoruz ki kardeşlerimizin çoğu kelama ulaşabilmişler. Bizim için doğanın gücü müthiş bir külttür. Herkes bunu anlayamaz. Doğayı yıldızların ışığında kontrol dışı sayanlar olduğu gibi ölüyü diriltebileceğini zannedenlerinde çoğu kelamda, kendilerini tohumlamadıklarında….. Yağmurlarda kalem olma imkanı olmayacağını anlayamamaktalar.

Canlarım, “RASİH Sİ KAHA” dedikleri zaman… Dedim ki “yok ilim, yok kalem, hepsinin ötesinde akıl”. “Akıl” dedim.. “Doğanın gücü” dedim… “Yarın edim ve dediler ki “kardeşim, insan”…”İnsan”...”İnsan”..

“Cennet” dedikleri ilimdir, canlar. “Ben, dünyaya insanın kelamı” dedim. Ama dünya yolu, akıl yolu olmadan evvelde dünyada rahman vardı.

Çarık giyip dünyaya inenlerin birçokları kontrol dışıydılar. Birçoklarında kulluk yapılamamaktaydı. Tohumlarını koruyacak güçte olmayanlar vardı. Ve “dünya” dedikleri üzerinde görev taşıyanların bulunmadığı, bir yaşam kaynağıydı.

Bugün görüyorum ki dünyada artık yarınlar var, yerin kültü var, gök sözcüleri var ve yüceler var. İmparatorluk olarak dünyayı kodlamaya gelen bilişlerin, hepsinde sessizlik var. Ve dünyalılar, ölüm geldiğinde artık yarına kodlanıp, varacaklar.

Tahditli olmayan bir çalışmadır, burada yapılan. Hiçbir zaman tahdit konmadı, konma imkanı da yoktur. Diriliği kontrol altında tutabilen Bu Meclis, kaynak dışı bilgilerin kodlanmış ışığında, bütünün kültlerini de kontrol edebilirler.

“İnsana kervan gerekir” diyen Bu Meclis artık bütünün kültüdür ve her şeyi hak edip, tahditsiz olarak kaynağında, kaleminde, dürümleyebilir.

Sevgiliyle çalışan Bu Meclise, hepimiz çok çok büyük güç katıyoruz. İsrafil’in görevi, insanın kelamını tüm zamanların kelamı yapmaksa da ….İnsanın diriliğinde bunu yapabilenlerin, kendilerini tohum olarak bütüne görevli saymaları mutlaka gerekliydi ve oldu.

Ulu dünyalar, kurduk. Hepsinde gölün gücü vardı. Ama bugün bu dünyada yaptığımız, ilimdir. Kervan, yoktan vara yürüyor. İnsan, yolu buldu. Öyle çok görev taşıdı ki insan, ağırı hafifletti ve şerrin ötesindeki şerlerin tümünü engelledi.

Dağı taşı deldi, gölün gücünden öte bir güçte maya oldu. Ölüm geldiğinde, hepimiz bu yolu açarken, temel direk olan insanın yüreğinden, kendi yoğunluğunu da, hakk’ın kalemi yapmaya çabalayacağız.

Geçiş yapılmadan evvel, insan sorgulanır. Bu kesindir. Ona Süper Sistemleşmeyle kodlama yapıp yapmadığı da sorulacak, bundan sonra. Ona yaşam olup olmadığı, yere görevli olup olmadığı, mahrekte bulunup bulunmadığı da sorulacak.

İnsan, lekelendiğini bilirse lekesini temizleyecek ama lekelendiğini bile bilmezse lekesini temizlemeden, gök çözümlemeleri için tohumlanışı sağlanacak ve yoğunluğundaki güç, bütünün kültünde çıkarılacak.…Ve deri kemik olan insana kaynak olmayacak, o.

Ölüler diyarı artık yürüyen dünyanın, Kübra İlmi olacak. Ve dünya dışına, o yaşamı taşırken, iyi bilecek ki kendi yüreğinden ve kendi yüceliğinden geçmesi gerekecek.

Bir dağ, dünyayı alıp götürmek istediğinde, ona sorgu edilmez. Derler ki “sen, kendi yüreğini al ve götür.”.. Ama o yok ediciyse, sorgu başlar. Denir ki “ona, selin seni alıp götürmesini mi dilersin yoksa sen, selde kelam edip, o seli önlemeyi mi dilersin?.

“Eğer o, ben sel olmaya ve seli önlemeye niyetliyim” derse ölüyü diriltebilecek güçtedir ki… Ona, sorgu sual artık sonlanır. Ve denir ki “sen kendini hak et, kök geçişini yap, bütünün gücüyle, her anı kokla ve tohumla.”

Artık sen bütünün gücü ve bütünün yüceliğisin. Eğer bir ölen, düzeni kurmak için yolu açıp, dünyaya inmişse…. Oda alınır yaşamdan, götürülür yüceliklere ve yolunda olanlara, kodlanmış ışıkla ilim kayıtlanır.

Baktığı zaman dünyaya son sözü söyler.. Der ki “maya tuttu”.. Ama maya tutmadığıysa eğer o sözü söyleyemez ve der ki “mayalayalım yaşamı, yarınlayalım ve tohumlayalım”. Sonra sözü alır ve der ki “kelam ilminde, Allah’ın dili vardır.” “Allah’ın dili, hakiki levhidir.” “Oraya varan, bütünün kültüdür ve ocağı yanar.”

Özü sözü bir olanlarla çalışır. İşte o zaman o, dümenin başına oturmak için büyük kültü arar ve sorgular. Hangi yüce, büyük kült, olacak diye? Ve der ki “ben artık yaşama ineyim ve herkesle dilleşeğim”... İşte, yarınlara baktığımız zaman bunları görüyoruz.

Ve bir ana kapı, temel diri kalemle, bütünün kültü olabilmişse her yüce oraya gelir ve ondan görev ister. Bugün burada olanda buydu. Birlik kapımıza gelenlerin, cüzi çalışmaların diriliğinden geldikleri kelamla, bilişe varmaya çalıştıkları, kesindir.

Kelam, Allah ilmidir. Ve biz, o ilmi, bütünün kültüyle bilişin kelamı yaptık. İnsanın adı levhidir…Eğer bir levhi, kaynağa varmışsa öfkeyi aşanların, kendi yürekleriyle vardığındandır ki suyun başına oturur. Ve der ki “ben Sistemim”.

Çok mutluyum ki bugün burada mutlak kalemler vardı ve hepsi kervan olup, yolun kültleriyle, bütünün gücü oldular. Kürzi kapılara vardılar ve ruhi kalem oldular.

Bir tek et kemik olan insan, dünyada olur. Sadece bu dünyada et ve kemik olur. Etin kelamı, Allah’ın levhi kalemidir. O kalem, insanın kuludur. O kalemle, bütün kelam, KAHA olur ve her an, Sistem olur.

“Cennet” dedikleri de, insandır. İlmin kapısını açan insan, cevherinde cennet olur. “Cennete vardım” diyen, ilme kalem olana, varır. Ve onda ölüyü dirilten, bütünün kültü haline dönüşür.

Seyir halindeyim, tüm zamanları. Korkum hiç yok çünkü bilirim ki barışın diriliği, aklın tendeki ilmidir. Biz, barışı kodlayanlar, Tarık olanın tahtındaki, kelamda hakk’ın kalemiyiz. Biz, barışı kodlayanalar mutlak olanlarız.

Dünya dürümlerinde, yolumuz var. Öfkeyi aşan yüceliklerde, levhimiz var. İsmail-i kalemlerin tümünde, leke sürdürtmediklerimiz var… Ve tabuları yıktık ve yolu açtık.

Değerliler, dönem sonlarında, dünyanın yoğunluğu artar. Bu yoğunluğu artıracak olan, insandır. Eğer insan kelam ederse yoğunluk artar. İnsanın kelamı, bütünün kelamıdır. Ve tohum olanların temel diriliklerinde, bu kelam oldukça yarınlar olur.

Bugün artık dönem başındayız… Yeni dönemin başı... Sultanlık değil amacımız, Sistemdir. El kaynağını, kök görevini, tek ilim, Allah’ın tinli tenli ekmeğini oluşturup, yoğunluğu tohumlayan insanlığın, burada bulunması bize mutluluk verdi…

Buyurun. Hoş geldiniz. Herkes bize bizim yüreğimize indiğinde kendi yüreğine indiğini bilir.. .Hoş geldiniz. Çok özen gösterdik buraya gelebilecek olanların, belirlenmesinde.

Bugün burada rahman olan, KAHA vardı. Öfke aşıldı, yol açıldı ve toprak toplum, mutlu kullarla, kodlama yaptı. Ekmeğimiz ilimdi, yolumuz kelamdı.

Şuandan itibaren toprağımızda Tanrılar var. Hepsi ilim kalemleri. Hepsi yürekler ve hepsi yüksek kültler. Hepsi dünyada görevliydiler. Bundan sonraki süreçte de görev yapacaklar.

Ama insan bedenlerini kodlarlarken, kontrollü olacaklar. Aksi takdirde iznimiz kaldırılır. Bundan öte bir bilgi yoktur.

Üzerimizdeki gücü artırırken, iyi anlatıyoruz ki anlasınlar diye… Bugün buraya gelenlerin, çürük insanları çekip çıkarmaya çalıştıklarını görürken, ocaklarını yok etmemiz gerekti.

“Biz dünyalılar, toy olanlara toy” demedik. “Yoğun ilimle kült olanlara, kaynak” dedik. “Akıp geçenlereyse lekesiz” dedik. Ama buraya gelip, burada dünya insanlığını, kendi yürekleriyle, kırmaya kalkanlara, izin vermedik….Ve vermeyeceğiz de.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


https://vimeo.com/218982634
 

 
  Bugün 115 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol