Birlik İlmi
  İLİM 1, 4. AKIŞ
 

19.NİSAN.2017 TARİHLİ- İLİM 01 
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ- 4. AKIŞ

Deli miyim? Deliyim.. Ev ev, diri diri dürümlere inerim de deli divaneyim. Bence, bedence, ek levhide kalemce kodlamalar yaparım…Çamur yoğurduğum günler geride kaldı…. Artık yaşam yoğurur, yüreğim. Benim yüreğimde yaşamlar, tohumlanır. Muktedir insanlık, kutsal kaynakla kelamda, kalemde, hulusi ilimle dürümlenir.

Çanı çaldık dedik ki “gel”. “Öşür istemeden gel” dedik. Aklın tınısını hak et de dille dedik. “Yerküreyi güçlendir” dedik. “Vasi istemeyin” dedik. Cennetin ekibi geldi. “Hadi” dedik. Ölüyü dirilttik, okuttuk dürümlerde ilmi hak ettirdik.

Şimdi neden “vuslat” dedikleri, o yoldayız. Nereden nereye vardık? Hangi zamandayız?

Canlarım, ilim, kalanda olmaz. Geçende de olmaz. İlim nerede olur? Allah’ın dediğini diyende olur. Hani nerede, o?.. “Şemsi Tebrizi diyor ki bende”. “Muhammi Kalem diyor ki bende”... “Eyübbi diyor ki bende”. Ha diye diye hal oldular. Mevlevihane diyor ki “ben ilimin kapısıyım”... “Musa, İsa da ben” diyor.

Ya KAHA, ben der miyim? Demem.. Hepimiz levhi kapıyız, canlar. Hiç birinin bir diğerinden ayrıntısı yok ki. Sadece aşkı farklı olabilir.

Bu nedenledir ki ilim, hepimizin levhi kapısıdır ama o ilim, benimdir demek, hatadır… Her birimiz ilimiz aslında ama ilmin kalemi olmak ayrıdır.

Dünya yoktur. Ama dünya, haktır. Dünya yaşatır, yaşanır ama şarkıdır sadece. Öyle mi acaba yoksa var mıdır dünya? Nereden anlayacağız var olup, olmadığını? Sevgiden anlayacağız….

Eğer biz onu seviyorsak vardır... O bizim için mutlaktır çünkü sevgilidir o ve vardır ama biz, onu sevmiyorsak yoktur… Çünkü ruhi kapımızda aşkı dahi olmayan bir çatıdır, o.

Deve kalktı canlar. O deve Allah’ın diriliğinin tüm insanlığın dürümlerinde var olan devesidir. Hadi ne yapalım? O deveye insanı koyalım. Var mıydı insan, devede? Yoktu. Ne vardı devede? İlim vardı. Biz, ilmin yanına insanı da koyuyoruz. Hadi deve, güle güle.

Buradan yol açtık, o deveye. Deve aldı levhiyi taşıyor, insan bir levhi. Ve ilim, o levhide kelam. Ama biz, o levhide hak ilmi, hasat, aşk olan sır insanlık.

Gelip göreceksiniz dünyayı. Gönüllerinizle görüyorsunuz şuanda ama gördüğünüz zaman bu dünyayı şaşacaksınız. Nesiller dürümlere inmişler mutlak kapıları açmışlar, yerin kültüyle dürümlerini dilliyorlar…. Ve sığ olmayan bir zamanda yeşeren dünyaları kodluyorlar.

Bu dünya Mustafa Kemal Atatürklerle birlikte yenilendi, bu kesindir. Biz Mustafa Kemal Atatürk’ün kültü olarak dünyaya indirilen bilişlilerin kontrolünü sağlamaya indik.

Her biri mutlaktır, her biri muktedirdir ve her biri kuldur. Ama yolu vardır. Yoğunluğu vardır. Yerin kültlerinde gök sözcülüğü yapabilir.

Perde, perde açtık dünyayı ve gördük. Her anda dürümleri kodlayan bilişliler var. Açtık perdeleri gördük, yürüyenler, koşanlar var. Aktık, geçtik dedik ki “bakalım da neler var?” Siyah simsiyahlar var… Moru koklayanlar, toprak toplumda tohum olanlar, masmaviyi kaynağa kayıtlayanlar, yeşerende yemyeşil kalanlar.

Yakışır mı insana kalmak. Yürümek gerek. Hadi geçelim yeşili. Mora varalım. Oh, ala... Mor ne ki? Ruhun kulluğudur, mor. Morda, Mustafa Kemal Atatürk bulunur. “Biz, ona ZAHA” dedik. ZAHA. Hasta iyi demez, o. İlim için her şeyi yapar.

Dağlarım, Ran Kapısı simsiyahta açılır. Ranı açtık, geçtik. Biz oradan geçerken, kibri aşamayanlar, kapıda kaldılar. Baktık ki kalanlar, kaynaktan çıktılar. Kibir, kelamda olmamalı aslında… Ağırdır, kibir. Tanrı bile taşımaz kibri, bilir misiniz? O kadar ağırlığı kimse taşıyamaz.

Canlarım, işte bugün burada o kibri aşanlarla buluştuk. Boncuk, boncuk, ilim, ilim halik kalem, BSUİ kelam, biz mutlak kullar İsrafil olanlar, her anda, kalemde, kuranda, kullukla tohumlananlar. Deliler ama hepsi diriler... Biliniz.

O deliler, dipdiriler. Biz bugün dipdiriler olarak, karanlığın tınısıyız. Aşk sırrıyız… Şeytanın şarkısındaki o yarınlarız, bizler. Şeytan ne ki diye sordunuz? Sığ olmayandır. Şeytan, şansı olanın şarkısında olur.

Değerliler, size bazı şeyler hak elinizde olmadığı için bildiğinizden farklı anlatıldı. Ama iyi anlayın ki Hakk’ı elinize aldığınızda artık sizin önceki bilgilerinizin tümünün anlamı kontrol edilerek yerkürede yeni ilim devreye girecek. İşte şeytan, bunlardan birisidir.

“Savaşın sırrı insan” derken ilmin kalemi olan iblis, Allah’ın levhi kaydıdır. Bunu bile bilmezsiniz değil mi? Ama görünüz, görünüz her şey farklılaşıyor.

Seyredin dünyayı canlar, seyredin. Sistemin gücünü anlayın. Devrin en büyük kültü dürümlere çekilirken Mustafa Kemal Paşa Allah’ın tahtı, insan diyor.

Öksüz mü insan? Yoo. Sizden başka siz var mı? Yoo. Evren, evren gezer dürümlerde insanlık ama teknik kapı, bir tek olur. İşte o kapı insan sırrını dilleyebilendir.

“Size eşya” dediler. “Yok” dedim. “İnsandır”. “Ama eşyadır” dediler. “Yok” dedim. “İnsandır”.. “Eşyadır” dediler.. “Ölülere eşya” denir.. “İnsan dirildi” dedim.

“Borç, borç” dediler…”Yok dünyalıların, borcu” dedim. “Bunca çılgınlığı neden seçti ve yaşadı diye sorun dedim insanlığa”..… Hangi insan bu dünyanın çılgınlığına katlanır da yerin kültü olmaya iner?. Başkası var mı dünyada? Başkalık yok ki bir teklik var ve hepsinde İsrafil var.

Çanı çalmışlar, “kardeşlerim gelin” diyorlar. “Bakın ne var burada” diyorlar. Köç, köç… Ah canlarım, ah. Sandılar ki burada bir oyun oynanıyor. Ve ben, o sessizliği dürümlemedim. Size de tavsiye etmem.

Bundan sonraki süreçte insanın kelam olduğunu, herkesin anlaması gerekir…Bile bile, okuna okuna, korkuyu aşa aşa, yaşamı hak ede ede, dene deneme insanlaş ve kendini hak et.

Binayı yıktırma can..O bina, İlmidir. Yıktırma.. Bundan sonrada o binayı, yıktırma. Mutlaka ama mutlaka bu dünya yok edilemeyecek, bir kaynaktır ve biz dünyayız.

İşte canlarım, itibarı yüce olan birlik ve bu birlik, ilim KAHA olan levhisi olarak “yeni döneme hoş bulduk” diyor. “Hoş bulduk”... Biz siziz, canlar. Yeni döneme hoş bulduk. Hepimiz bir tek olarak hoş bulduk.

Bu yeni dönem, simsiyahtan öte simsiyahın kültü olacak. Bu yeni dönem, kopup gidenlerin kök geçişe hazır edilmelerini sağlayacak. Burada ölüler, diriler, teknik kalem olacaklar, bir tek olacaklar.

Sevgililer, daha ne diyeyim ki size? Kaçıncı yüzyıldasınız, bunu bile bilmiyoruz ama siz yüzlerce yılı kodladınız, bunu bilin. Yüzlerce, binlerce ya da yüzbinlerce. Hepiniz, hepimizsiniz, iyi anlayın.

“Kelama levhi, kaleme hakim, kendini dilleyene bilge” denir. Biz, size kendinizde olun diye Hakk’ın kapısını açtık… Kendinizi bilin, diye.

Sevgiyle kucaklıyoruz, sizleri.

İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


https://vimeo.com/213963538
 

 
  Bugün 294 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol