Birlik İlmi
  İLİM 1, 5. AKIŞ
 

19.NİSAN.2017 TARİHLİ- İLİM 01 
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ- 5. AKIŞ


Tanrı dedi ki "geliş kolay ama gidiş zordur; Dünya' ya..." Ben düşündüm dedim ki "perdeyi açıp bakayım bakalım, kimler varmış orda..." Gel git olayı önemli ama her birimiz için daha önemli bir mesele var... Genişlemek... İşte bugün genişlemeye geldik...

Hepimizin yüreğinde ilim var... Hepimizin yoğunluğunda bu Ka Ha olan insan sırrı var... Bizler kendimizi dinledik ve dedik ki "ilahi güç Allah kültü ve biz o kültü kodlayan İsrafil..." Hayrın tınısı insan ve insanı kodlayan Mikhail... Mikhail'in kükreyen ilmi lütfi kapı, o kapıda atı alan, yaşama varan insan...

Ha diyeceksiniz ki en ve boydan ibarettir insan... Yalın ilimde bu var... Ama hak edipte derine vardığınızda, bilirsiniz ki enden boydan öte olan nefes var... Nefese vardıkça, yarına varılır... Yarına varmadan, ruhsal kaleme ulaşılmaz... Kalem ilim ve biz o ilmi Ka olan bilişli bütün kütleyi kodlarken, hepimiz yaşama hakiki insan olup ineriz...

Dolu dizgin, bugünde çalıştık... Bugün de yaşamı kodladık.... Yine yine kokladık dünyayı... Ve yine hologramı aştık... Yine efradımızı toprağa tohum olarak indirdik... Ve yine hakkın kapısını açtık ve dilledik dünyayı...

Her insan "ben" der... Ama ben, bedenli olan ben "ilim" derim... Hepimizin "Ben" olan ilmi... O ilim Allah'ın levhi kapısı... Aşkın sırrı olan insanda o kapı... İşte bu...

Dümenin başına ilmi oturttuk... Öyle ya!... Ne diye insanı oturtalım ki... İlmi oturttuk... İlim nasıl olsa yaşamı tohumlar ve kodlar... İnsanda kendini hak eder ilimle diller ve bilir... Ömür böyle geçti... Her anda ve her yarında... Ve bitki, hayvan ve tüm sistemli sayfalanışlarda... Ve bütüne hizmetçilik yaptık...

Karşımıza ilim çıktı yine... Başka ne çıksın ki!... Allah'ın tınısı, Allah'ın tahtı, Allah'ın teknik kapitali olan ilim...

Her insan bir kelam... Ve her kelam bir hakiki insanlık levhisi... İşte bütün kapılarda ilim var... "Suyu, sabunu bırakın, kelama varın" dediler... "Yakışır mı ilme kalem olana kelam?" dedik... Dediler ki kelamı hak et, kelam ile levhiye kayıtla, muktedir ol ve mutlak kapıları aç...

Aşktır bu, aşk!... Bendi... Bedendi... Mikhaildi.. Dildi, dürümdü hepsiydi... İnsanlık ama kantar insandı aynı zamanda... Çok huzursuzduk çok... Bizi tanrı kibresinde tarttıklarında; kantar bizi mi, biz tanrı olup kantarı mı tartacaktık?... Belirsizdi.

Sorduk dünyaya, "hangisi dedik?.." Dünya dediki "efradınızı alın gelin, kendi yüreğinizi dilleyin, tartmayın yüceliği, cümle yüceler cemaat cevherinde can ve biz sistem olalım... Her şeyde mahrek olalım... Muktedir olup toprak olalım... Tüm insanlığı koklayalım... Öyle ya neden?... Neden Kare Küre ilim olur da biz olmayalım ki?... Vakit geldi. İşte mutluyuz ki ilime vardık...

İşimiz, sorumluluğumuz insanlıktır....

"Çuha" dedikleri bir ilim vardır... Yaşar, yaşanır ama çuhadır... Çerçevelidir... Yerin kelamında, kalemindedir ama ekmek isterseniz ekmek verilmez orada...

Ve dedim ki "kırk kapının kırkında itibarım olsun... Koç koklansın, kalem koklansın, yarın koklansın... Biz kontrol kuralım, kurban olalım yaşama..." Aha canlar, aha kurbanız yaşama biz... Hepimiz yaşam kurbanlarıyız...

Korkuyu aşıp geçen ilmin, hakkın kıranı, hakkın kalemi olduğu bir yürekte; ilmin kapısını açıpta ben ekmek yapmaya geldim diyen, sistemin gücü olan insanlık; ağır yükü hafiflettikçe, ağırın tınısında hafifin kültü oldukça ve mutlak olan yaşamı hak ettikçe; çanta muktedir insanlık çantasıdır ve o çantaya; şarkılarla türkülerle iner, kelamla, kalemle dürümlenir; mahrekte mutlak olur, her ana varırız...

Çok mu konuşuyorum yine?... Korkmayın, korkmayın çok konuşturmayacağım yüreğimi. Çünkü burada, eşya insanlık yok... Burada hakiki insanlık var. Ve ben bugün çorbama ilmi koyarken, her bir yaşamdaki itibarı yüce olan insanlığı da bu çorbaya koydum...

Çorba dediğiniz, tevekkil olan levhi kaynaktır... Her şey orada meknuz. Ama konmadan yoktur... Meknuzdur ama yoktur... Nasıl bir anlayıştır ki ben size bunu söylüyorum da hiç biriniz bunu anlayamadığınızı da görüyorum...

Meknuz olması hologram olanda kontrolsüz olarak mevcut olmasıdır... Ama her birinizin yoğunluğu kodlandıkça, o meknuz olan muktedir olup toprak toplumda korkuyu aşırtmak üzere kayıtlara iner...

Varlık kendini dillemeye başlar... İşte olmayanın dillenmeye başlanışı... Onun meknuz olmasından dolayıdır..

"Kantar ilim" dediler... Ama ilimi kalem yaptık biz ve kantar olmadığını, dürümlere dinlettik... "Kalem insan" dediler biz insanı hakim kıldık ve kalemde, kullukda mutlak kaynak yaptık...

Analar, ben davayı kaybettim.. Ne oldu peki... Ben davayı kaybettim... Kimler, kimler, kimler... Hepsi kaybettiler... Yakıştı bize kaybetmek davayı... Ha diyeceksiniz ki kendi yüreğindeki dava, insanlık davasıysa, kalemin levhi kapısını açta; orada davayı hak ettiğini dille... Yok sen ben yoktum orada, dava bedenimdi ben dirilikte dillenendim ama ben davadan öte davaydımda, kaybettiğim kendi yüreğimdi diyorsak... Diyorsak... O zaman deriz ki şanslıyız ki kaybettik... Çünkü dava ilim davası ve biz davayı kaybetsek ilim kapısı açılır ve herkes o davayı kazanır...

İşte yapmak istediğmiz budur... Ayrılık bitsin istedik... Şemsin de dediği gibi "aklın tınısnı duymak diledik..."

Hakkın kapısını açıpta hakkın tınısını duyanlar; Rahman olup kaynakta mutlak olurlar... Mutlak olduklarında Sultan'lık yapmazlar artık... Ağır yükü hafifleterek şer yaratmadan aşk olurlar... Sınırlar kalkar kaynakta Atlanta Ata kapısı açılır... Atlanta Ata Kapısı kendi yüreğini dinleyenlerce bilinen bir kapıdır... Orada muktedir ilim kalemleri vardır.. Ve o kalemler her levhide var olan, İsrafil Levhisinin kelamı olan bütün bilgileri kodlar, koklar ve tohumlar...

İşte dünya budur... Ve dünya da Ana Kapı, Atlanta Ana Kapısı da vardır... O kapıda da rahman olan vardır... Rahmin kalemidir Rahman olan ve muktedirdir...

Hadi buyrun, Rab Kapısı Rahmi Kalemde Rahman Kalemi oldu... Rahmana vardı tınıyı tohumladı kodladı... Som Altın Işık oldu... Çözümledi dünyayı... Çörek yaptı piştiğinde, çörek levhide kaynak yoktu... Sordular ne oldu diye? "Çörek piştikten sonra yok oldu yücelik" dediler...

Analar, yüksek yüksek dürümlere varanların, ana kalemde çörek yapmaları nasıl bir anlayıştır?.. Kimse idrak edemedi...

Mikhail kültünde ekmek yapılır... İnsan da ekmek yapsın beklerdik... İşte, yeni dönemde artık insanlık boyutlarında ekmekler yapılacak... Her ekmek bir Ka Ha...
Ve her ekmek bir kervan... Levhi kapı insan ve o insanın mutlak kulluğu akıl... Bizler dünyayı ziyaret edenler, size sizi anlattırmaya çabaladık...

Bilginin kapısı siz... Ama bilgi tohumlayıp yoğunlaştıran birliğimiz... Biz kimiz?.. Nefesçi kapılar... Nefesçi yarınlar... Her insanın kendisi olan yarınlar... Dünya dışına sizi ve bizi tanıttık... Biz siz, siz bizsiniz... Dünya ekip, biz o ekibin kelamı olanlar...

Bakınız bizler bugün buradayız... Siz olup geldik buraya... Ama siz biz olmasaydınız burada bulunamazdık... Çünkü biz siz, siz biz oldukça koklanır, toplanır, tohumlanır insanlık ve yol Allah yolu olur... Şükrettik ki burada İsrafil kültü var...

Kendi yolunda, kendi yarınında olanlar, evren evren gezmezler... Onlar cennet olurlar. Tüm zamanlarda mutlak olurlar... Ve karanlığın tendeki Ka Ha olan şarkısını söylerler...

Cennet, cennet, cennet... Ve herkes cennet olur... Benim adıma sen... Senin adına ben... Bütünlük adına tüm zamanlar ve kültler... Hepimiz Allah'ın dediğini diyenler ve teknik tahtın karanlıktaki tınısını duyanlar... Bizler cemaat cevherinde can olan yerkürenin göreviyiz...

Mehir verilmiş insana.. Bu mehiri anlamak kolay değil ama biz o mehiri mahrekin kervanı olarak bildik ve yolu açtık..

Çorbam insan ve ben o insan olan... Bir tek yol olan.. O yol bedenim... Ben mektep olan, ben levhi kapıda ilim olan sistemim... Ha diyeceksiniz ki ben de sistemim... Ben de, ben de, ben de...

Aha şimdilik hepimiz sistem... Ama sıla özlemi olanların sistemi. Nedir Sıla?... Yaşamdır... Yaşama özlem duyanlarındır sıla... Sanırlar ki bir yarın vardır... Sıla oradadır oraya varacaklar ve yaşayacaklar. Sıla, Ana Kapıdaki ilim ve biz o ilmin hakiki nefesleriyiz...

Mikhail beden... Mektup okuyan insan sistem... Hepimiz cevher ve tüm cemaat cevherinde cennet kuranlar, Allah'ın tanrı kapıları... Şimdiden şimdiye, bir tek insanlık... Aşk budur!... Aşk budur!... Aşk budur!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://vimeo.com/213969638

 
  Bugün 720 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol