Birlik İlmi
  İLİM 2, 1. AKIŞ
 

26.NİSAN.2017 TARİHLİ İLİM 02
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

Yasalar vardır….Tohum ektiğim anda yasa koyarım. Koymadan yerkürenin kültleri tohum ekemezler. Bunun içindir ki yasa koymalıyım. Koydum, koydurdum ve kutsal toplumları kontrol altında tuttum.

Bugün dünyalıların çakıl taşlarıyla kotlama yaptığını düşünemem. Farklı bir dönem ve farklı bir KAHA olan sistemle birlikteyiz.

“Eşya” dediğiniz, hepinizin kendi yüreğinizdeki kervandır. Ama er ve geç, hepimiz kendi yolumuzu bulabileceğiz ve muktedir olarak bütünün kültü olabileceğiz.

Bugün çok mutluyum çünkü; Rahmi Kalem’i kotladım…çok mutluyum çünkü hakiki insanlıkla kontrol kurabildim. Mutluyum çünkü ruhsal kapıların tümünü açtım. Daha da öncelikle bildirmek isterim ki mutluyum; Rahmi Kalem, Aklın Kelamı oldu ve bütün kötülükler aşıldı. Çok mutluyum….

Savaşım insanlıkla değil; insan levhisindeki kısırlıkladır. Kıran kırılandır; bilirim de kıranın kelamda kendini kırdığı bir dürümde, arzın gücünü kotlama imkanı kalmadığını artık bilmeleri gerekir.

“Kim etken ve kim edilgen?” diye baktığınız zaman, göreceksiniz ki etken, edilgen tektir.

Kaleme levhi kapı açtığınız anda, kelam hakim olur ve bütün kötülükleri aşıp geçeriz… ama “ahret” dediğiniz bir zaman sayfası vardır.

Ahret, insanın kendini, yüreğini hak etmediği ve yoğunluğu tohumlamadığı bir dürümde, kendinin diriliğine, kendi yüreği ile inme çabası içinde olduğu bir yaşamı ifade eder. Oraya varmak için olgun sistemleşmeyi hak etmek ve kotlama yapmak gerekir. “Ahret” dediğimiz, kare küre ilmin kapısıdır…ama oradan ötelerde de sığ olan ışıklar yangın gibi yanar.

“Nasıl olacak?” diye sorarsanız, sığ olanda yaşam kotlanmışsa, artık orası kelam olmuş demektir.

Büyük kötülükleri önleyen birliklerimizin, doğanın gücüyle bilişi kotladığı bir günde, mutlaka ama mutlaka hakkın kapısının açılması gerekir. İnsanlık boyutlarında tükenen her kim varsa, mükafatını hak edip almalıdır. Efradını kotlamalı ve tohumlayıp toplamalıdır. Kuralları çiğnememelidir.

Kural çiğnendiğinde, aklın tınısında, kelam, kalem olmaz ve bütün kötülükler yaşatılır. Bundan öte bir çalışma ölüler diyarında, öksüz yetim kalanların yoğunluğunda, bitki hayvan ve tüm sistemlerin sessiz kayıtlarında mevcut olmadığını herkesin iyi anlaması gerekir. Bunun içindir ki bu dünyaya geçiş sebebimiz, dünyanın nefesi olan insanı kendi yüreğiyle dillemek ve mutlak kulluk yapanları, mutlak kalem yapmak içindir.

Evrenlere ses veren birliğim, aklın tınısında bütünün kültü olarak büyük güç halindedir. İnsan ekmek olabilir, hakkın kapısını açabilir ve yolu bulabilir. Anlaşmaya varmadıkça, aklın tınısında kelama varması imkansızdır. Beden almak ve mektep olmak kulluk için gerekli olsa da kontrol kurabilmek için hasat olması da gerekir.

Hey dünyalılar, barış mı istediniz? Bana barıştan söz edin. Nedir barış? Kim barışı hak etti? Anlayın, ben barış için toprak toplumu tohumlayan bilişim. Barışa KAHA olanım. Ağır yükü hafifletenim de başka dürümlerde bedenli olsa da yolun kaleminde mutlak kuran olamayanların, basarak bildiririm ki yüreklere; artık kelam etme, nefes olma ve yol bulma, gerçek çatışmayı kayıtlama işi bitmiştir.

Bundan sonra ocaklarında koruyuculuğum olmayacak, üzerlerindeki gök söz söyleyecek ama sessizliklerinde o gök sözünü dürümlerde dilleme imkanları artık kalmayacak.

Beden, Allah’ın ilmidir. Bedeni hak etmeyen, mutlak Kuran olmayacak. Aşk sırrı, aklın kıranda kırıldığı bir yürekte, muktedir olduğu günde, beste güfte yaparak “kelam oldum” demek imkanı vermeyecek hiçbir kırıcıya… ve doğanın gücü artık süper insanlığın kültü olacak. 
Hayır, şer aklın kapısını açmadan bilinmez. Akıl, KAHA olanda ilimle dürümlendikçe, hepinizin yüreğinde yaşam olacak.

Beden almak sorumluluktur. Dümenin başına “oku, yaşa” diyerek insanı oturtmak, başka bir sorumluluktur. İnsanın eli, ayağı tutmadan, insana kelam etmek de sorumsuzluktur. Bu nedenledir ki her şeyden öte, kalem olup, her insana kelam olma niyetimiz asla yoktur; çünkü insanlık, hayrın tınısını henüz anlayamamışken, hakkın tendeki ilmini de anlayamayacağı kesindir.

“BSUİ” denilen, Barış, Sevgi, Umut, İnsanlık Levhisi hepimizin yüceliği değildir. Hepimiz misafiriz zamana ama “Miraç” dediğimiz hadisede, zamanın kare, küre ilmini dürümleyenlere hakim olmak hepimiz için kontrolla mümkündür.

Ümmi kelam, aklın kapısını açtığında, yaşam ilmin kelamında, mahrekin kulu olur. Unutun ki hepimiz zamana inerken, İsrafil olup indik. Unutun çünkü; bunu anlatırsanız, sizi anlayan çıkmaz. Ama “İsrafil” dediğimiz o yüce ilim, her insanın yoğunluğunda mevcut ise de her biri kendini, yaşamını, rahmi kapıda ilmini dillerken, KAHA olmadıkça kanatlanamaz.

Sultanlar, durgun toplumları kotlamak kolay değildir. Öfkeyi aşmaları kontrol dışı olmalarından doğarsa eğer; kendilerini hak etmeleri dahi sorumluluklarında olmayacak. Bu nedenledir ki bizler, tükenenleri kotlarken “heş edü en la ha” diyenleri lekelemeden yarına kayıtlamaya çalıştık.

Nedense dünya astral boyutların toprak toplumuyla tohum olmadığından, bilgi kapısını açamadılar. İnsanlık boyutlarına kul olamadılar. Yarattıklarımızı yaşam sayfalarında dürümleyemediler ve yer kürenin görevini hak edip dilleyemediler.

“Ben dünya” derken, dalın dili var da o dille seslenmemişsem eğer, o dal her birimizin yarınında yoktur demektir. Ben bir kere daha bildirmek isterim ki ses ilmiyle bütün kültleri tohumlarken, o sesin tendeki ilmi olurum ve bu şekilde seslenirim.

İnsanlık beni ilim diye bilmeli…İnsanlık mektebimi rahmi KAHA diye bilmeli…Ve yaşamı muktedir insan sırrı olarak anlamalıdır.

Çıkmayın dünyadan! Öfkeyi aşın, yarına varın ama çıkmayın! Çıkmayın ki kontrolunuz olsun. Çıkmayın ki yolunuzda kelamımız olsun…Çıkmayın! Çırpınmayın, “insan sırrını dilliyor da ben dilleyemiyorum…” diye.

Evren evren gezer yüreğim her anda… ben Sistem, Nizam ve Düzen gücü olan insan sırrını dilleyen yarınım.

Kantar insanlıktır. Tarttıkça tartar yürekleri…Her tartıda ilim olur….İmparatorluğun gücü olur….ve tanrı kalemi olanlar yarattıklarında yaşam sayfalayarak, her insanı tarttıkça mutlak olurlar. Aha bu. Ve bugün biz Allah’ın dediğini diyenler “tartmayın” dedik. “Yarattıklarınızı tartmayın!” Yalın olanları taktim edin yüreklere ama tahdit etmeden yarına kotlayın. Tanrılık kapısını açın ve yaşama varın…Ama hasatla varın.

Toy bir zamanın kültünde ilm-i ka olan levhide, her anda bilişte ve müsterih İsrafil levhi kapısında her şey Allah’ın tenidir. Onun ötesinde başka bir şey yoktur. Hayrın hakkı da ten, hasatı da ten, tanrı kalemi de ten, ilmi de tendir. Ama birlik kapımda “senin ilmini anlayan yoktur” diyerek, kar dağlarında tanrı kapısını açarak kontrol kurmaya kalkmak, mutlaka iyi bilin ki kırılmaktan öte bir kırılıştır.

Ben derdim ki “neden dünya?” Dünya akıl tınısıdır da ondan…ama ben derdim ki “neden insan?” Aşktır da ondan…Ve ben derdim ki “ANE Mİ Sİ KAHA Sİ HA neden?” Çünkü yaşamda her şey yasalarla kotlanır. Kotlanmayan hiç bir şey yaşama inmez. Aha bu. Şükür ki size, hepimiz seslendik. Aha bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://vimeo.com/214893706

 
  Bugün 107 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol