Birlik İlmi
  İLİM 2, 4. AKIŞ
 

26.NİSAN.2017 TARİHLİ İLİM 2
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4. AKIŞ

Canlarım, bugün çok ağır bir enerji hissediyoruz hepimiz de. Bu enerji hepimizin yoğunluğudur. Ama toprağın toprağa, ilmi olmalı ki bu yoğunlaşmayı kotlayabilelim.

Her şey, her şeyden yaşama iner. Bugün sizin yürekleriniz sizden yaşama akmaktadır…ama hepimizin yüceliğidir akan.

Buraya kaynak ışığı kotlamaya geldik hepimiz. Buraya geliş sebebimiz İsrafil kültüyle bütüne hizmet ise de yeni dönemin gücünü devreye alabilmemiz gerekiyor.

Bu yeni dönemin gücünü devreye almamız, hakiki ilimle olacak. Ve hakiki ilim, hasatın levhi kapısını açtığımız zaman, bütünün ilmiyle KAHA olacak.

Şikayet etmiyorum ama çok ağır bir enerji var bugün burada…ve bu enerji merdiven halinde bütünün kültleriyle kotlama yapıyor. Bu enerji has ilmin levhi kapısının ışığını kotlamaya yeterli olmadığından, yere güç katmamız gerekiyor. “Hani çok ağırdı, niye yeterli değil?” diye sordular. Söyleyeyim; ağır olmak hakk kapıyı açmak için, hasat ilmiyle dürümlenmek için ve hakiki nefese varmak için kelam olmayı gerektirir. Her kelamın levhi kapısında bu yaşam kaydı yoksa, ağırlık hafifleyebilir ama kelam halik olamaz ve yol, hakkın kapısında mutlak olamaz.

Çok mutluyum ki canlı ya da canlı veya canlı ama her anda cennetli olan ilim, bilgidir ve bilgiyi kotlamak İsrafil’le ilm-i ka olmakla mümkündür. Huzurluyum çünkü ruhsal kapıda aklın tınısı var.

Şikayet etmiyorum…yerkürenin gücü bütünün gücüyle birleşti. “Keşke ama keşke ama…Hah. Aha keşke” diyebilseydi dünya insanı ki hak etseydi. Ama yok ki artık keşke!

Dünyalı, ben dünya ama sen yoksan, o dünya sensiz kalır. Bu nedenledir ki artık “keşkeli” bir çalışma bitmiştir. Hepimizin dünya gücü bütünün kültüdür. Burada oluş sebepleri kendi yoğunluklarını kontroldur. Ama biliyoruz onların buraya gelmelerine iznimiz mevcuttur.

Eğer “gelme” deseydik, geri çekileceklerdi. Ama “gel” dedik. Hepimiz, herkesi çağırdık bugün buraya. Dünyanın yoğunluğunu artırmaktı maksadımız, artsın diye çağırdık. Kontrolu kuramayanları da çağırdık….Yaratıp, yarattıklarında kontrol edici olmayanları da çağırdık.

Her efradı hakiki olan, kelama halik olup gelir ama efradı hakiki olmayan, yürüyemez bile. Kontrolsuzdur. Kasırga olur, yaşamı yıkmaya kalkar ama yürüme imkanı olmayanın yaşamı yıkma imkanı da olmaz. Eminim ki bütün bu bilgiler net açık veriliyor.

Ha diyeceksiniz ki “çok konuşuyorsan, az anlaşılır.” Doğru. Çok konuşulur, az anlaşılır…ama konuşmadan da hakkın kapısını açamazsınız.

Bugün doludizgin yaptığımız çalışmalarla kesirleşmeyi önledik. Ama kalem ilminde “kesirleşme” dendiği zaman, herkesteki yoğun ilim akla gelmez. Kimsenin kelama ilm-i ka olup, levhi olup, geçiştirdiği o yoğun bilişlerin yaşamda sırrını dilleme imkanı olamayacağı da kesindir.

Canlarım, Ruhsal kapıların hepsinde ilmimiz oldukça, kötülüğü önleriz. Medine’nin gücünü devreye aldık bugün. Medine’de ne var; biliyor musunuz? Yarınlar var. Medine’de yer var, gök var, yarınlar var…ama Mekke’nin kulluğu da gerekir. Eğer Mekke’nin kulluğu olmasaydı, Medine’nin yarını olmazdı.

Hepiniz iyi anlayın ki dünyaya inen birliklerimiz, kültler halinde görev taşıdılar. İşte; bundan sonra da bu kültlerin gücü artacak ve yoğunluk kontrol edilecek. Eğer bir gün gelir de bütüne hizmet edenler kendi yollarını kaybederlerse, şunu iyi bilin ki bizler dünyayı yeniden kelamla koruruz.

Suyun başına aklı oturttuk bugün. Hani akıl yoktu? Var. Dünyayı kotladık. Hakkın kapısını açtık. Levhi kapılarda ilmi oturttuk yüreğe…Sonra döndük, yaşama vardık ve astral boyutlarda sığ olanlara savaş açtık. “Hadi” dedik. “Ölüyü diriltin.” Çok kolay sanki dediler. “Hadi” dedik, “ölüyü dilleyin…” “Kolay mı sanki?!” dediler. “Hadi” dedik. “Kontrolu kurun..
” Yok, daha neler!?” dediler. Aha bu. Ve dedik ki “biz ortalıkta dolaşmayalım. Biraz siz dolaşın, bakalım ne yapacaksınız..” Çokları kontroldan çıktı.

Şeytan şer yaratır…ama şeytanın yarattığı şer, hakkın kapısında kelamla yaratılır. Ya insan şer yaratırsa ne yapar? Kırılır, kırar, hırslanır kısırlaşır…ve insanın yarattığı şer; şarkı, türkü değildir, savaşın sırı değildir, yığınların karanlığı da değildir. Sadece Kuranın kelamındaki yarınıdır; onun yarınıdır o şer. Bu nedenledir ki biz insanlığa “şerden uzak durun” dedik. Bu nedenledir ki biz insanlığa “hak etmediğinizi hak olup var etmeyin” dedik. Ve biz insanlığa “kırmayın, kırdırmayın” dedik. Ama kim ki kırar, kendini kırar. Bunu da anlattık.

Bir kez daha söylüyoruz ki kim ki kırar, kendini kırar.

Seviyemiz üstün bir seviyedir. Bu seviyede bilgi vermemizdendir ki hakk kelamda, kalem olamayanlar, bilgimizi okuyup anlayamamaktalar.

Okumadan “okundu” diye düşünenler de olmaktadır. Ama çorba pişirirken, herkesin o çorbaya kendi toprağını, kendi yarınını ekmesi gerekir. Ha diyeceksiniz ki “ekmezse ne olur?” Kelamda olmaz, yaşamda olmaz, sevgide olmaz, arzın gücünde bulunmaz.

Biz her insanın kendiyle, kendi yüreğiyle, hak tınıyla kotlanmasını, yol olmasını bekliyoruz. Öfkemiz yoktur ama kelamda olan kalemde olacak. İşte bu. Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://vimeo.com/214983546

 

 
  Bugün 41 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol