Birlik İlmi
  İLİM 7, 3. AKIŞ
 

31.MAYIS.2017 TARİHLİ İLİM 7
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3. AKIŞ

Deli divaneyiz canlılar! Deli divaneyiz. İlmin kalemi olan hepimiz, Mikail’de deliyiz! Deli. Neden? İlim delirdi de ondan. Nasıl delirmesin ki?!

Kardeş, “insan” dediğiniz akıl, haç dönemleri akıl diriliğine iner. Ve der ki “ben akla vardım.” Ya KAHA, hani nerede İsmail-i? Hani nerede? BSUİ’de. Hani, nihanda mı? Hakiki insanlıkta. Çalı mı? Yok be canım, değil artık çalı! O Tanrıdır, Tanrı! Başka ne deyim ki?!

Yarı yarıya dolmuştu tüm zamanların kültü. Öfke çoktu…Artık dürümler tüm zeytinlerle doluştu. Hepimiz zeytin taneleri gibiyiz canlar; bilir misiniz? Bir tek zeytin yok! Zeytinlik var yaşamda. Her insan bir zeytin ve yarın için yaşam.

Hah, diyecekseniz ki “ben dünya ilminde kaleme inmedim. Yolu da kaybetmem. Her anda var mıyım? Yoksam da olur; çünkü ben yoksam, sen varsın. Eşyada bu böyledir. Ama yaşamda böyle değildir.

Herkesin kotlanmış olarak yola, süper sistemleşmeyle devamı gerekir. Bu nedir? Ben olmazsam, sen ol, beni hak et. “Yalan dolandır” dediler “bunlar.” Ya KAHA yalanı yok. Ben dara düşeni kotlarım, koklarım, torbama koyar, taşırım…ama ya o kendi torbasında olmak dilerse ne olacak? Aha bu.

Değerliler, Düzen’i kurduk. Bu düzende İnsanlık var ama insanlığın kaleme varması ve kendiyle, kendi yüreğiyle, kültünü oluşturmasıdır beklentimiz.

Ben, beni bana verdim mi? Verdim. Yarattım mı yüreğimde ilmi? Yarattım. Tanrı olup tüm zamanların kürzi kapısını açtım mı? Açtım. “Cennet” dedikleri o yücelik miyim? Oyum. Öyleyse; ben herkeste varım. Aha bu.

Ya KAHA ben sensem, sen neden ben değilsin peki?! Buyur, sen ve ben tek olalım. Hangi yücelikte? Aşkta. Hangi yücelikte? Hakta, tohumda…O tohum hepimiz olalım. Ben tohumum…hepiniz bensiniz; olmaz…asla olmaz. Hepiniz, hepiniz olacaksınız. Ve sizler kendi yüceliğinizle mutlak olup, o tohuma kulluk yapacaksınız. Biz o kulluk için buradayız; unutmayın.

Ana kapı insanlıktır, aşktır. Ana kapı hasatttır. Hasat olmadan, yoğun ışıkta koruyucu olamazsınız ki. Ben sizi korur muyum? 
Dünya kulluk için değil; Kuran için de değil; nutuklar atılsın diye de değil; niçin yaratıldı? Yeminli bir dönem için…her insan yeminli bir döneme geçiyor. “Ben bu dünya yüceliğinde kendi yüceliğimde olacağım, yemin ediyorum…” diyen bir dönem. Ben onun eteğinden tutmayacağım. O benim eteğimden tutmayacak. Hepimiz kendi yüreğimizle yarınlara varacağız. Beni kimse korumayacak. Ben kimseyi korumayacağım. Herkes kendinde olacak. Yemin ederim ki bu dünya böyle olacak!

Ben, her bir bende, ben olurum…ama her bir benin de kendi yüceliğinde, ben olması gerekir. O benlik hasattır işte. “Hasat” dediğiniz, o benliğe varıştır. Ben, benim bendeki bilişimim ama ben öte benlerin de bilişiyim. O halde her bir ben, bana mı varacak; yok, kendine mi varacak?! Hadi anlayın.

Canlılar; doğanın gücüyle, bütünün gücü farklıdır. Doğa sizdir, hepinizdir. Size kendi diriliğiyle dillenir. Doğada ilim vardır ama kelam da, kalem de yoktur doğada. Sadece ilimle yaratıldı tüm zamanlar…ama insan kendi yüceliğiyle kelama varır ve kendindeki dirilikle her dereyi akıtabilir. Bu da ağır yük taşımaktır.

Bunun içindir ki bu dünya bize “insan” demedi. “Diri…diri olan” dedi. “Yarını olan” dedi. “Öfkeyi aşan” dedi. “Olduran” dedi.

Canlarım; ölüm, ölüler diyarındaki ölüm değildir aslında. Bu dünya ölüler diyarı ama asıl ölüm, düzenin kültlerindeki ölümdür. Ki o ölümde dünyalı olmak ya da her hangi bir başka planette olmanın farkı yoktur…sadece ölmüşlük vardır. Ve o ölümde artık “yerküre gibi yeni dönemlerde yerin yüceliği ile bütünün kültü olurum, yeryüzünde yenilenirim” diye beklenti yoktur. Bitiştir o. Asıl bitiş odur.

Sizin için çok önemi bir döneme giriliyor. Bütüne hizmet, insana hizmet ve herkesin kendini hak etmesi için kendi yüceliğini dürümleyip dillemek, son derece büyük bir özen gerektiren mesele haline gelmiştir.

Benim cennetim değil, birliğin cenneti gerekir artık. Ben “cennet” dedikleri o yüceliği, kendi yüreği ile tohumlayanım…ama benim cennetim birliğin levhi kalemidir.

Herkes cennet olmalıdır…ve herkes kelam edebilmelidir. Herkes yalın olmalıdır. Savaşın sırrını anlamalıdır…ve tohum olmalıdır. Bütüne tohum olmaktır hedef. Bunları iyi anlayın.

Zikredin dünyaya…sistemli olarak zikredin…daha güçlü zikredin. Deyin ki evrenlerin sistemli kotlanışı, BSUİ’nin kültündeki o kotlanış, yaşamın kotlanışı, arzın gücüyle olmalıdır.

Arzın gücü yaşamdır. Sistem, insanın ilmiyle kotlanmalıdır. Daha da önemlisi; insan, yerkürenin kontrolunda çalışmamalı artık. Bütün kültler ilmin kalemi olsun, insan bütünün gücü olarak tüm kürzi kaynaklarda akıl olsun.

Daha önemli bir bilgi de bugüne kadar, kendini bilmeyen, kelama varmaya çalıştı. Buna izin yoktur. Kendini bilen kelama varacak. Kendini bilmeden kelama varmak, yarını hak etmemektir.

İsmail-i kalemlerin tümünde kalem, levhiydi ama yol yoktu. Bugünden itibaren, yolun kontrolu gerekecek. Öfkemiz yoktur canlar. Çok özel bir dünya çalışması yapılıyor burada. Çok güçlü bir yoğunlaşma için İsrafil olarak görev taşıyan biliş, bugün burada. Ak tohumu yerkürenin gücü haline dönüştürmek üzere, bilgeler meclisinde KAHA olmak üzere geçip geldi.

Çanın çalmasıyla birlikte, her cennet, can kalem olacak ve hasat olacaktır; bu kesindir. Ama hasatın başlamasıyla birlikte, kontrol da çok daha üstün bir yoğunlukla kaynağa inecektir.

Bu kontrolun inişi, herkesin görevli olarak yapacağı çalışmada, kendini hak edip, kalem yapabilmesi içindir. Kelam, kalemin kulluğunda olur. Eğer kalem kelamdaysa, orada yol olmaz. Ama kelam, kalemde ise, yol vardır.

Bütüne hizmet ilimle olur. İlimden ilime varmak, hasatla olur. Ulular ululuklarını dillemezler. Bu da kesindir. Bunun içindir ki meclisimizde hiç kimse bedeninin kültündeki o yüceliği dinletmez. Sadece bütünden söz eder. Başkası her şeyi söyleyebilir…ama bu mecliste bu söylenmez; bu kesindir.

Kimsenin kimseye ilmi yoktur burada. Herkes kendine, kendi yüreğine ilimdedir. Darı, bolu bilir. Alır, ilmi diller…yolu açar….mutlaktır…kuldur. RAHA’dır. Sahradadır ama cennettedir de. Bunları iyi bilin.

Ölüleri diriltmektir amaç. Ölülerin dirilmesiyse, her dili KAHA olanın ilm-i kalem olması anlamına gelir. O kendini bilip kendiyle dillenecek. Ölüm, insanın köksüz oluşudur. Rüseym kelamından çıkışıdır. Ve yaşamdan ayrışmasıdır.

Değerliler; ölüm, yokluktur. Bunları iyi bilin…ama sistemin gücündeki yokluktur. Benim için hiçbir şeyin önemi yok. Ben dünyayım. Öfkem yok. Ben yolum…ölüler diyarıyım ben…yolum…ölüyüm…ölümlüyüm…yücelerden, cümle yüreklerde ilim olan İsrafil’im…her şeyim…ve hepimiz o her şey olalım.

İster inanın, ister inanmayın; insan, dinci değil, ilimci olmalıdır. Dini hak edip aşmadıkça, ilimci olamaz. İlmi hak etmedikçe de yarıncı olamaz. Yarına varmayan LA KAHA’dır. LA HA değil; LA KAHA’ dır. Yani; yığınların yığını olsa da çıktığı hiç bir anda, yoktur. O yokluktadır.

“Ben” demem. “Ben” derken, bütünlüğün benliğini anlayın. Ve ben ondan söz ediyorum. Ben cennet olan insanlığım. Hata yapmam ama yaptığımda, asıl insanlaşması gereken, insansız kalem olur. Ki o olurum.

(Bir süre sessizlik oldu ve bunun nedeni hakkında bilgi veriliyor;)

Canlarım, öyle çok çalışıyoruz ki bugün burası çok kalabalık. Birçok yüce buradan dilleşmek istiyor. Onlara ses vermek kolay ama onların her biri olmak gereklidir. Onların her biri olmadıkça, onların tek tek sesleşmeleri, Sistem’in, Nizam’ın ve Düzen’in gözünde çözümlemeleri getirecektir. Ki bu çözümlemeler, mahrekte kontrol dışı kayıtlamaları, çarık giyişi ve yerküredeki kırılışları gerçekleştirir. Bunun için iznim yok bugün tek tek sesleşmelere.

Hepinizi kucaklıyorum canlar. Hepimiz, her birimiziz; bu kesindir. Ve hepimiz, her birimiz olarak, yerkürenin görevlileriyiz.

Çok huzurluyum, çok…çok huzurluyum; çünkü Rahim olan KA HA İsmail-i Kalem olup, bütünün gücünü artıracak. Herkesin herkes olduğu yeni gün, hepimizin her dirilikteki hakikiyeti olacak. Biz dünyalılar çok mutlandık bugün çok….

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


https://vimeo.com/219887897
 

 
  Bugün 50 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol