Birlik İlmi
  İMPARATORLUK (2)-1
 

İMPARATORLUK (2/1)
13.09.2017

Sayın Bayanlar ve Sayın Baylar, “dünyanın etkisi yükseldi” dedik. “Din” dedik, yaşamda din, Kelamın Haliki ileydi. Dünya insanlığı, hakiki insanlıktır. Bu insanlık, Toprak Toplum olduktan sonra; Rahman Kalemi, bu toplumu tohumladı ama ne yazık ki kontrol etmedi. Bunun neticesinde; herkes, Kelam Levhisi’ne varamadığında, yolu kaybetti.

Yolda, insan cennet ister… Oyun oynar!… Cennet, cevherinde var ise de bunu bilmez ve kendini Hakk Teknik’ten çıkarır… Kendini hak ederek; Hakk İlmi ile kodladığında; cennetini hak edecektir ama ne yazık ki bunu bilmez ve sanır ki kendisini, kendi dışında birileri, cennete ya da cehenneme koyacak.

Cennet; elinizden, yolunuzdan, yarınınızdan ibarettir. Siz, Cennetin İlmi’ni hak edip anladığınızda; sizi, herkes anlar. Sizi; kelama, kaleme inmeden de anlar.

Bunun içindir ki Zaman Kapıları’nı açık tutarız. Kendinizi, hak edin bulun… Hak edin anlayın ve Hakk olun… Yol olun diye!…

Kurul, Allah İlmi ile çalışırken; akıl, tenden kodlanır. Kontrol, insanın kendi yaşamında kurulur. Kontrol, kurulmadan; İlmin Haliki olup nefes haline varılmaz.

Bütün “ötekiler”; sizin, kelamınızdan çıkardıklarınızdır… “Ötekiler” dedikleriniz; sizi, Halik saymayanlar ya da sizi, hasatta diye düşünmeyenlerdir… Ne yazık ki hepsi, sizin Ziya Işıklarınız ile kodlananlardır da siz; onları, kendilerini kodlamaları ve kontrol kurmaları için biliş haline geçirmediniz. Bunu net veriyoruz!… Onların, biliş haline varışlarından sonra Nur Kapıları açık kalacak ve hepsi, Has İnsan olacaklar.

Tüm insanlığın, tohum ekmesini bekledik… Tek Medine’nin, Kuran okutmasını bekledik… Din Kalem’in, halis kalem olmasını bekledik… Hepsi oldu!...

Değerliler, Zaman Kapıları açık. Görev, Beşer İlmi ile verilmekte… Nesilleriniz, Kelam İlmi’nden ötede olmalarına rağmen, kendi yarınları için beşer halinde görev taşıyorlar. Bunlar önemlidir.

Her insan, nesillerini bulmaya gelir… Her insan, yarınlarını kodlamaya gelir… Her insan, yaşama KAYNAK olur; BİLİŞ olur ve RUH olur; sonsuzlaşır… Büyük kötülükler, bütün kütlenin kötülüğüdür aslında ve herkes, kelam olup bütün kütlesi ile kötülüğü önlemelidir…

Hepimiz, hepimizden sorumluyuz. Bu kesindir!... Bir tek insan, her insanın kalemidir… O insan olup, KURAN olarak Kök Geçiş yaptık ve RUH olduk…

Ön görüler vardı… Onlara göre bizler, çok çalışanlar; kaynak dışı olduğumuz için çalışmalıydık… Akıp geçenler, bunu söylediler ama bilemediler ki ocaklarını yakandık; yaşamların kodlayandık… HO Zİ Sİ Kalemler olarak onları, hakiki nefese ulaştırdık… Bunun içindir ki aşkla çalıştılar.

Her kelamda, bir ibret vardır. İbret, kendini dinlemeyenin, başkalarındaki bilgiyi alıp Kelam İlmi ile herkese yaymalarıdır. O ilmi yayıp o ilmin kaleminde olduğu sanılan Birliklerin, o KAHA olan kalemde oluşan yaşamları kodlamadıklarında, yaşayacaklarıdır ibret… Bu yaşamlar, onlar için ibret olacaktır.

Her dere, insandan doğan ve Ruhlar Kapısı’ndan geçip Yaşam Kalemi olup tüm insanlığa akar. Her insan da kendini diller ve kelamda kendi olur… Yarın olur… Öz Kök olur… Ruh olur…

İşte! her insanın, önce kendi olması gerekir. Sonra, kendinden Kelam olması gerekir. Yine kendini hak etmesi; hasat olması gerekir… Ve kendinden kendine kalem olup Kuran olması gerekir.

Geçip giderler yarına… Yaşam, onların Kök Gökler’i çözümlemeleri ile oluşur. Geçip yarınlara inerler ve yine her an, Kök Gökler’in diriliği ile olur… Nesiller kodlanır… Nur, Kuran olur ve her an, nefes olur!...

Ve derler ki “biz, yolu bulduk.” “Ölüler, bizimle olmasınlar!” derler. Diyen asla yaşamı kodlamayandır!... Bunu diyen, yarını hak etmeyendir… Ölü, Allah’ın Nefesi’dir aslında ve o nefes, her an için ölmüştür. Kimse, ölü kalmasın diye ölmüştür!… Onu, ölü sayanlar, Ölüler Diyarı’nda, kul olmak zorundalar. Bunu anlamazlar ve sanırlar ki ölü, ocaklarını söndürdü… Ölü, Öz Kök’dür. Öz Kök olan, yolu açar. O yola kalem olan, o yolu hak eder ve dinler. Dinlemeyen, Kalem Kelamı’nda; Dünya Kuranı’nda ve ruhun, sınırlı yarınlarında olamaz.

Çorba piştiğinde, o çorbada kelam varsa; çorba tuzuyla; yarınlar tohumluysa, torbada kalem olur. Torbadaki kalem, çorbayı hak ettirir.

Her insan, nefese iner… Her insan, yarına iner; insan, Ulular Diyarı’nda yaşama iner; her anda ve her yarında ekmek yapar. Yaptığı ekmek diriliktir.

Bizim için zor olan yolsuz ve kontrolsüz olanları hak etmektir… Onların nefeslerini hak ettiririz ama ya onlar, hak etmeden dirilikleri kontrol etmeye kalkışırlarsa ne olur!? Bunu da izah edeyim: Kim ki kelama varmıştır; O yoğun ışıktır… Ocak yakmıştır ve Rahman’dır. Onun adı, ne iseniz odur… Onun adı, Kelamın Haliki’ndeki ilimdir. O, Kelamın Haliki’dir. Her Kelam Halik’inde, kendi yarınının ötesinde; onun da yaşamıdır… İşte Düzen kurulurken, bunların bilinmesi şarttı.

Bizler, cennetlere Cevheri Güç kattık ve dedik ki “hepiniz insanlaşın.” Dince ve dirice dedik!... “İnsanlaşın!…” Ve deyin ki “ziya olarak çalışmaktayız… Zamanın kervanıyız… Aklın tendeki kervanı…” “İnsanız biz!” deyin. “En ve boydan ibaret olan herkesiz!” deyin… “Cennet Kalemiyiz!” deyin… “Dinciyiz!... İlimciyiz!... Kalemciyiz!... Nesillerimizi hasata kodlayanlarız!...” deyin…

Deyin ama hasatta deyin!… Kalemde, kervan olup deyin!… Yarında Kuran olup deyin!… Ve sevgi olup deyin!… Yoksa! yolunuzu bulamazsızın… Yoksa!... Yarına varamazsınız… Aşk, sizi Hakk Ten’den ayırır… Aşk, sizi sizden çıkarır… Aşkın kervan olduğunu bilin… O kervan, nefese varır… Kervan, ilme varır… Umutlar olur o yoğun Cevheri Hakk’tan ve Hakk Ten’den, Kuran okuyanlarda!… Sevgiyle size varır!... Sizin, size varışınız; bizi mutlandırır…

Arz’a arş iner. İsmail, Kuran okur… İlme iner… Yaradan nefese iner… Kuran okuyan, Yaradan’dan yarına varır. “OL” der. Olur!...

Ulu bir dünya kurduk… Bu dünyaya, son sözü söylemeye geldik… O son söz, sözümdür ki ben yarını kodladım… Yaşamı koklattım… Dünya, ümmileri her insanın kültü oldu… Arzın Gücü, arşa vardı ve arş oldu…

Öncü Birlik, bu Meclis’tir. Bu Meclis, İnsan Soyunun Ulu Kuranı’dır. Bizler, rahmet olan; insana Kuran olan; yarına varan, her insanı hak ettik… Ve dedik ki “yarının insanı, bugünün kalemidir… Bugünün insanı; yarına, KARE, KÜRE değil; hakiki insandır…

Büyük bir görev verildi dünya insanına ve dendi ki “BİL… BUL… OL…” Hanginiz bildi, buldu ve olduysa; BİLİŞİN KALEMİ’nde kervan oldu. ÖZ KÖKLERi kodladı… YAŞAM oldu. Öz Kalem olan, HER AN oldu ve Ruhun Kalemi’nde HALİK oldu… “Öyle ise hasat tamam!” dediler… “Hasat tamam!” Bu tamam oluş, her insanın Hakk olup; Halik olması anlamına gelir…

Her insanın Hakk olup; Halik olması ise dünya için bir kodlayıcılıktır… Her insan kodlanır ve koklanarak yaşamı, kaynak yapar; biz olur; ÖZ SÖZ olur ve sonsuzlaşır. İş budur!... Aha bu!…

Bir tek!... Bir tek insan, Kalem İlmi ile kodlama yaptığında, her insan koklanır!... Buyurun!... Koku yükseldi!... Buyurun!... Koku yükseldi!… Bir tek insan, öz gerçekliği kodladı ve Toprak Toplum kurtuldu…

Boş toplum, boş kalemdir… Doğan Güç, doluyu kodladı… Böylece boş olan, doldu. Dolan, yol buldu; yaşama ümmet olarak kodlandı… Seyfullah, ilim oldu…

Misafir, “ben senim!” diyerek geçti. Herşey, herşeyden oluştu… Tükenen her insan, Kulluk İlmi ile yenilendi…

Şimdiden itibaren, daha güçlü bir dünya kuruluyor. Bu dünyada, yarınların ışığı yanacak. Şimdiden, bir tek şimdi oluştu… O şimdi, şimdiyi kokladı. Kor bir gün, kor bir yarın oldu… Kor yarın, insanlaştı; Yarın Diriliği oluştu!… O KOR, NUR OLDU ve yolu kodladı… ATEŞ, NUR’A DÖNÜŞTÜ… Nurdan kelem olan her insan, yalın ve hakiki bir diri oldu… Sonsuz zamanları kodladık.

A-T’ın sonrası, Aklın Sırrı ile bilinir. A-T, et kemikle yol aldı… O A-T, insanlıktı. İşte Tanrı ve Allah ilişkisi budur… Buyurun düşünün ve kontrol edin bilgiyi… Sizi, sizin ilminizi size dilledik!… Şimdide ve şimdi!... Şimdilik!... Şimdilik!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
 

 
  Bugün 249 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol