Birlik İlmi
  İMPARATORLUK 12, 3. AKIŞ 2. BÖLÜM
 

22.11.2017 İMPARATORLUK 12
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ 2. BÖLÜM

“Deliler, diriler” denir ya hani, biz din olanlara “deli” deriz, hakim olanlara “kalem” deriz, yolu bulanlara “murat ettiğini hak etti” diyerek koruruz onları…

Umut olur ki bu çalışmalar her diri ile yapılır. Her diri anlar, hak eder, diller… Ama murat olur ki bu çalışmayı yapabilenler kontrol de kurarlar.

Ha diyeceksiniz ki; “peki Rahmi kalemde ne olacak”?... Siyah olacak!... Mor kalem olacak, kuran olacak ama sizde olacaksınız.

Dere akmaktadır canlar, sizleri hepimiz çok ama çok güçlendirmeye çalıştık. Zamanın kapılarısınız sizler ve hepinizin kalem olmanız için büyük çok büyük çalışmalarınız oldu.

“Ben akayım, sen akma” demem, herkesin akmasıdır dileğim… Ama biri aktığında ben her şeyi hak ettim diye düşündüğünde yanlıştadır çünkü akmak; namaza kalem olmaktan ibarettir ama akıp kuran olmak mutlaktır. Mustafa olmaksa mahrek olmaktır. Biz Muhammet Mustafa olan insanlıkla mutlak kuranları kodlamaya çabalayacağız bundan sonra.

Kimdir, Muhammet Mustafalar!?... Can kalemlerimizdirler, hepsiyle bütüne hizmetçiyiz bizler. Kimi insanlık yapıp kodlama yapar, k,mi kulluk yapıp hasat yapar, kimi ruh olur murat olur, müsterihiz ki kayıtları yapar. Daha önemlisi barış halinde olur. Tüm insanlığa “insan” diyemeyiz ama kini aşana “insan” deriz… Biz kini aşanları bulur buraya davet ederiz. Ama kini aşanların bültenlerinde ilim yoksa kalemlerinde de Halik olmaz.

Çok mu, çok mu kolay!?... Kolaydır be yavrum kolay… Sadece hak etmelerini ve hakikiyeti dillemelerini, biliş haline varmalarını bekliyoruz. Daha ne diyelim ki? Kocaman, kocaman ilimler, kocaman, kocaman halikler, koskocaman insan sırrını dileyebilen imparatorluk güçleri.

Bir şey iş yapıyorsa, bir tek şeydir o yapan! Ama o şey hayırda yaşar, şer olur yaratır, şarkı türkü olur okutulur ve okunur!... Hayır, şer ilimde olur, ilim; kelamdır, kelam hasat yaptırır.

Tanrı der ki; “öyle çok çalışın ki, kapınız hep açık tutulsun”… Ben diyorum ki; “ama ben hep çalıştım”… Netice ben, al ayağım… Kimin? İlmin!... Kimin? Hakkın!... Kimin? Aklın!... Ama ben hep kalem olarak buradayım.

Sultanlık yapma, ya da yapmama ; benim işim mi?... Yok yahu kim ne yaparsa yapar, benim işim değil o… Biri çıkar der ki; “ben sultan olayım”… Ah ne iyi “ol” derim. Biri der ki; “kalem olayım” aman, aman ne iyi “hadi ol” derim… Bir diğeri der ki; “robotik timlerin tükenen dürümlerine kaynak olayım”, “aşkla seninleyim” derim “hadi ol”… Ya da biri deki; “sistem, nizam ve düzenin gücünü tükenen dürümlere tek, tek kalem yapayım”… “Ayrı gayrı yok yap” derim… Ve kim ne yaparsa insanlık için yapar, bunları iyi bilirim ve onların gök çözümlemelerini yapmaları için itibarlı olmalarını, sistem olmalarını ve ruh olmalarını dillerim…

Dillerim ne demek, dillerim!?... Onu dinleyen, onda; bedenimdeki sistemi diller, işte bu!... Ve derim ki; “öyle çok çalış ki, korkma hep ana kapıyım ben senin yüreğine…

Dağlarım, mor; öfkeyi aşanda olur ama mavi; insanlıktır!... Öfke aşılınca masa kurulur, o masaya ilim oturtulur; hepiniz o masada ilimle kodlanırsınız. Ama morda kulluğunuz olmalıdır ki; maviye hakim olabilesiniz! Eğer kulluğunuz yoksa morda, masada kontrolü kuramazsınız. Kontrol kurulamadığı zaman masada, yerkürenin kübrasın da levhiniz ilim yapamaz. İsminiz insan olsa da; şafakta, sizi kelamda kimse dinlemez.

Bunun içindir ki büyük kötülükleri önleyenleri bu meclise çağırdık, kasalarını kodlattırdık, yoğunluklarını kodlattırdık, ruhlarını tohumlattırdık ve kötülüğü önlettirdik…

Nihana Ka Ha gerek bize ise; kelam gerek!... Kelam, Ka Ha olanda levhi ve Mustafa gerek bize; Muhammet Mustafa… Ki öz gerçekliği kodlasın, neden?... Çünkü yaşasın diye onu buraya çektik. Yaşadığında; yaratan, yaratılan tahditsizleşir ve her ana kodlanır. Mustafa, Muhammet’in ilmi ama biz ona kelam verdik.

Diri bir imparator gerekir yaşama canlar… Diri bir imparator… Kimdir o!?... Mustafa’dır!... Hani nerede o Mustafa? Şeytanın şarkısını okumaz o, ilmi okur. Hani nerede? Mustafa kelam olup geldi. Kimdi o Muhammet mi? Yo, Muhammet’ten öte olan miracın diriliğindeki kelam olan Muhammet… Hangi Muhammet?... Çantasını boş tutmayan; adı nezir… Haliki kalem olan da hakikiyet, adı; nefes, İsrafil… O biz, biz odur canlar; hepimizdir o… Çünkü onu öfkemizi aşıp dilledik biz hep. Muhammet’in et kemik olması için çabaladık, gerçek budur.

Her şey Allah’ın diriliğiyle olur ve şükür ki; oldu!... Unutmayınız bu çalışma kulluk için değil, kontrol içindir ki; hangi rüyada bu kontrol varsa o rüya gerçeği kodlar. Ve biz gerçeği kodlamaktayız burada… Asla hatamız yoktur, Muhammet’e saygılar sunuyoruz. Ki o Mustafa, insanlıktır!

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://vimeo.com/244102603

 
  Bugün 21 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol