Birlik İlmi
  İMPARATORLUK 14, 2. AKIŞ 2. BÖLÜM
 

06.12.2017 İMPARATORLUK 14
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ 2. BÖLÜM

Borçtur yaşam insana, borç… Ben borçlanıp gelirim yaşama bilir misiniz? Her şey, her şeyden doğar. Ben benden değil bilişten doğan, benim biliş borcum yok mudur yaşama?

Hangi dünyada sayın bayan sen seni hak ettin hadi güle, ben sensiz kalayım artık denir? Hiçbir dünyada, hiçbir dünyada!... Her şey, her şeyden doğar canlar!... Ben benden doğdum, sen senden ama ben bilişle her anda herkesten doğdum. O halde benim herkese borcum var.

Dünya bu şekilde yaşar. Borç ödemekle… Ama ödenen borcun kontrol edilmesi de gerekir. Ben dünyayı hak ettim mi acaba, Halik kıldım mı acaba!?... Ah canım ah, akıldır insanı hak ettiren; akılsız bir dünyalı hakikiyetin Lütfi kapısına varabilir mi? Hakiki olabilir mi?... Aşka varabilir mi? Seyfullah olsa da, sistem olabilir mi?

Korku yolu kapar, korktunuz mu? Yok yarım korkmayın, korku yolu kapar; yoğunluğu kontrolden çıkarır… Çay demlenirken o çaya insan mı konulur, hakiki levhi mi kodlanarak oraya konulur?... Biz insanı koyarız çaya, o çay ilimdir; ,içtikçe içilir ama içen kendini dillemedikçe çayı bilme imkanı olamaz ki…

Baştan beri dünyanın yoğunluğunu arttırabilmek için biliş kalemleri dünyaya gönderildiler. Çorba pişirdiler yaşamda yaşam da, kelama kalem oldular. Kendi yarınlarını kayıtladılar. Boştu tüm insanlığın yaşamı, çok huzur bozuluyordu insanlık kalemiyle… Denirdi ki “ben beni benden dilleyim, sen kendini kelamla dürümle”… Yakışır mı insana, “sen seni dille; ben beni dilleyim” demek… Biz, bir değil miyiz?

“Takdiri ilahi” derler, hani dersiniz ya “nedir takdiri ilahi?”… Benim beni hak edip dinlemem!... Ben beni dinlerim ve takdir benim yüreğimin ilmidir. Ama sen seni takdir ettiğin zaman, sen kelamda, hakikiyetinde kendini dinlersin. Benim sen olmamım anlamı bu mu, yoksa senin beden almanın manasıdır bu diyebilir miyiz?...

Canlarım koç keserler, derler ki “kurban ettim koçu”… o şarkı yanlış bir şarkıdır. Kimse, kimse için koç kesmemelidir. Ben beni kurban ettim insan soyuna, adım nezir. Bunun içindir ki adım Nezir dir… Kendi yüreğimizi kurban etmedikçe, hiçbir yolu kodlayamayız canlar. Bütün kötülükleri yaşarız ama yarınları kodlayıp koklayamayız. Bütüne hizmet edemeyiz. Ben dünya için kurbanlığım ama kontrol kurarak yaşamı kodladım. Her insan koruyucu olmalı, ölüyü diriltmeli, kuran olmalı, koklanmalı, tohumlanmalı, mahrek olmalı; cennet kurmalı ama aşkla çalışmalı. Yoksa “sevgiyi hak ettim ben, ekmek yapabilirim” demek yetmez.

“Elimden tutan olursa yol olurum” diyenlere de iki lafım var, sen el olda yerkürenin kültü ol can; senin elini tutan sen ol, başkasına gerek yok. Ben sana sen değil miyim? Sen kelamda kalem değil misin? Hakkın kaleminde biliş olmayanın, yaşamda hastalıktan başka neyi kalır ki? Ne olabilir ki?

4 beşer, bir eşya ama bir tek şarkıdır her biri… “Şaka, şaka” derler insan için, şaka… Canlarım beş er, beş kelam, bir tek; işte size beşer denilenin bu olduğunu bile anlayamadınız. Ve dünyanın nurunun kuran olduğunu, her anın yol olduğunu dünyaya indirdiğimizden beri insanın çırpınışı geri çekiliş içindir.

Biz bu dünyaya öfkeyi aşanları değil, ölüyü kök gerçekliğe kodlaması gerekenleri gönderdik. Öfkeyi aşanlar, yarını kodlayanlardır; onlar kutsal kalemleriyle geçerler. Ama bu dünyada olmaları hocalık, hacılık için değil; hakikiyet içindir, bunları anlamaları gerek.

Kim insana ekmek verirse, insan ekip olduğunda onunla olur. Buda bir hata… Bana ekmek ver ki ben seninle olayım, olur mu böyle bir aşağılama!?... Bu bir aşağılamadır insanı… Sen ben, ben sensek, kelamın halikse, benim yüreğimde olmanın senin yüreğini kodlayacağını bilememişsen; bende olmana gerek yok ki…

Olur da bir dünya kurarsak ve bu dünyaya yarını koyarsak, bu dünyanın ruhunda murat olan biliş olursa; cennetin dağı taşı insan olur be yavrularım… Bunun içindir burada yaptığımız bu çalışma.

Huzura vardılar, huzurdan kendi yollarını açmamızı dilediler… Biz onlara yol değiliz ki, onlar yol olmalılar… Biz alıp götürecekleri de değiliz. Buraya gelmişler insanlığı toplayıp götüreceklermiş, çokları bunun için gelmişler bugün buraya…

Dağlarım, hasat olanları bulmaya gelmişler. Haşrın Rahmi kaleminde aşk varsa, hastamıyız ki has tende ötede biz olmayanlarla olalım!?... Onlar biz olsa, sizi kurtarmaya alıp taşımaya geldik derler mi? Diyemezler canlar, diyemezler!... Siziz, sizinleyiz değil siziz demeleri gerekir…

Tanrı aklın kalemi, biz o Tanrıda tek kelam olan insanlığız!... Kimi “Allah ilmi” der, kimi “yarının levhi kaydı” der. Biz “ölüyü dirilten Mikail’in kulluğunda murat olanın nefesi” deriz çantayı taşıyanlara!... Hangi çanta? İnsanlık çantası… O çanta, korkuyu aşanlarındır. Ön gerçeklik budur canlar, ön gerçeklik bunu öz gerçeklik diye de diliyorum zaman, zaman… Ön gerçeklik ya da öz gerçeklik.

Ama çamura girenin çarıkları kirlenir bilir misiniz? Bu nedenledir ki biz o çarıkları her insanın kendi yarını için, mutlak kulluk için, hak kalem için bilişte bıraktık. Her insan kendini bulup, kendi olsun istemekteyiz.

“Ukrayna dediğimiz bir yoğunluk. Bizim için önemli bir meclis var orada, şu anda bizimle birlikte çalışıyorlar bilir misiniz? Ukrayna’da ki o biliş kodları muradımızdır bizim. Bir kalem olup misafir olarak bize gelmek dilediler, geldiler de şu anda bizdeler… Biz ocaklarındayız… Ocak olan bize, onlar kuran olup indiler. Hürmetle onlarla kodlama yapacağız şu anda ve bunu yazılı vermek istiyorum.

Süper İnsanlık Realitesi


https://vimeo.com/246318010
 

 
  Bugün 89 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol