Birlik İlmi
  İMPARATORLUK 15, 4. AKIŞ 1. BÖLÜM A
 

İMPARATORLUK 15,
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4. AKIŞ 2. BÖLÜM

Süper İnsanlık Realitesi olarak gelenlere cevabımız;

Can, ben sana bir tek şey söyleyeceğim;

Kontrol dışı hiç bir bilgi yok. Hepimiz seninleyiz ama senin kendini hak etmeni bekledik.

“Elimizden, görevimizden ayrı bir gücümüz var mı?” Bunu sordun. Eminim ki bunu bilecektin. Elimizin en ve boyu olan insan, bilişimizi kotlayamayacak; çünkü o biz değilse, kutsal ışığında kotlama yapma niyeti olması yetmez.

“Kaçıp, giderim…” dediğinde, dünyalı olman, bizle olman anlamına gelmeyecek. “Geçip gidebilirsen, git…” dedim. Sordun “sen geçip geldin mi yüreğe?” dedin. Ben de dedim ki “geçtiğin yerde kelamım olur. “Ama senin yoğunluğun yok ki burada” dedin. Ve dedim ki “senin yolun akılda, ben oradayım. Ama senin yolun yoksa yürekte, ben Aklın Kapısı, seni kotlayamayacağından, orada senle olmamın gereği yoktur.” Ve dünya ilmini anlamanı bekledim ama sen bunu anlamadın. Bu güne geldik işte…ama sen yine buradasın ve yine kendi yüreğinle burada görev taşımaya çabalıyorsun.

Çok olgun olmadığın sürece, yarını hak etme niyetinin olması, yaşamı hak etme imkanını sana vermeyecektir. Evren evren gezenlere, ekmek gereksizdir; bilirim. Ama ekip kurup da yoğunluğu tohumlarken, burada olman, mutlaka altın ışığın gücünü hak etmen anlamına gelmeyecektir.

Şimdi; çantanı boşalttın buraya ve diyorsun ki “bu çantamdakileri size bırakayım, ben görevimi alıp, gideyim.” Akmaya, ya da akıl olan ilmi tohumlamaya, ya da yoğunluğu hak etmeye niyetin varsa, geri çek yüreğini ve de ki “bu, Sultanlık İlmiyle dillediğim her ne varsa, benim yolumu açsın, akıp geçeyim.” Bu bilgiler sana ait. Ben bu bilgileri, murat ettiğin sürece senin yüreğine çekebilirim ama bu bilgiler, senle ya da senin yoğunluğunla kotlandığında, arzın gücü benim yüreğime inmese de ben orada bütüne hizmet edebilirim. Çamur…çamur….çamur. Yağmur yağdığında çamur birikir yüreklere; bilir misin? Hangi yol senin yoğunluğunu tohumladıysa, orada öfken olabilir ama yolunda kulluğun varsa, ben seninle olurum. Kontrol bende ve benim yüreğimde olur.

Sevgili, “al, bil ve ol” bunu derken, daha yüksek insanlığı hak etme dileğiyle diyorum. Düne göre çok daha iyi olduğuna eminim ama yolunu aydınlatmak gerek. Aç kapıyı ve dinle kelamı. Hasatını hak et de Hakk olup yap. Muradın neyse oldur. Ölüyü dirilt ama kapında insan olsun.

Şikayet etmem ama şikayet ettiğin zaman, şer yaratabilir yüreğim. O zaman beni seni kontrol etme niyetiyle seviyene inebilirim ve senin Rahmi Kapında, kelama kalem olup seni tohumlarken, Kurandan, kutsal ruh olan şarkıdan ayrı tutabilirim seni. Bunu yapabilirim.

Bir arz, bir arza ışıksa; arzın, arza ışık olması, ak kapıyı açmakla olacak. Şikayet…şikayet ve dedin ki “gideyim dilleneyim…” hem şikayet, hem gelip dillenmek.

Dağlarım “ol “derim olur. Ama onun nuru öfkeyi hak ettirmek içinse, onda kul olma niyetim olmayacaktır. Tortop oldu yoğunluğu, öz görevini hak etmeden gitti. Mutluyum çok mutluyum ama önce görev. Bunu anlamalıdır.

Fark; insanlık farkı. Hadi görev başına! Görevinizi alın ve yapın canlar. Ben bunu bekliyorum.

Uzak, çok uzak bir gezegen…uzak, çok çok çok uzak bir gerçek ve çok daha uzak bir Rahmi Kapı…her bir uzağın uzağında toprak ve toprak çatışmaya hazır. Ve ben o, en uzağın en uzağı olandaki o yaşam sayfasına, kaynağımı indiriyorum. Bir tek imparatorluğun gücü olup öksüz, yetim kalmayacak bir insanlık için. Ve oraya ben kulun kulluğunu koyuyorum.

Her tartıya insanı oturtmak isteyen de soruyorum; “insanın ilmini anladın mı ki insanı tartmaya kalktın?!” Bir arzı, arza kaynak yaparken, bir diğer arzdan, arş olmak mutluluk verecek mi size?! Kıran insanın, kırılacağı bir zamanda, “kim kimi kırdı?!” diye son sözde dürümlendiğinde, kinin de kilin de kırıldığını anlayacak olan sen, hasatında bedende olma niyetin olduğunda, öfkeyi aşıp da olacak mısın bu yoğunlukta?

Ha, diyeceksin ki “ben çırpınırım Allah’ın tinleştiği o yüreğe inmek için…” “Ama ben insanlaşmadıkça orada olamam.” Bunu diyeceksin ve ben de diyeceğim ki “ben oradayım.”

Gök sözü, öz göklerin sesi, hepsi bana ait. Kantara insanı koy da anla. İnsan mı halik? Yoksa kalem mi hakiki? Hangisi dil, hangisi dürümlendi? Ben cenneti, ben…sen cenneti; sen. Her bir cevherde insan; ilim ve ben o ilimde mutlak olan KAHA insanlık.

Har hakkım. Hak kelam, aklım; ben dünyalı insanlık…. Huzurluyum; çok huzurluyum,çok! MER Sİ KA HA MER KA HA Sİ HA. Aha. Şimdilik.

Ve benden öte bir ben, murat etti. Şimdi; dünyadayım ve görev kalemimi aldım. Yeryüzüne insanlıkla ilgili bilgi veriyorum.

https://vimeo.com/247450035

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 
  Bugün 15 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol