Birlik İlmi
  İMPARATORLUK 16, 2. AKIŞ 1. BÖLÜM
 

20.12.2017 İMPARATORLUK 16
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ 1. BÖLÜM

Tahditli bir çalışmanın sonrasında bu çalışma daha güçlü olacak biliyorum. Her dünya bizi sormuş, ne yapıyorlar diye? Bizi soranların bir teki bile burada yok bugün. Onlara “kök gerçeklikleri sorgulayın dedik”. Ve sorduk, anladınız mı diye?...

“Dinci kalem, insancı kalem, yarıncı kalem diye farklı çalışmalar oluyor dünyada” diyerek, bizimle irtibat kuramayacaklarını bildirdiler.

Bugün onlara sözümüz yok ama gözümüz onları izliyor. Dünyanın nurunu hak edip anlamışlar, bizi anlayamamışlar, ah canlarım ah… Daha da önemlisi, bir tek olan o yoğunluk bizi ilimsiz saymış. Kaçıp gitmişler yoğunluklardan, öz gerçeklikleri hak etmemişler. Sıhatli bir çalışma dünya planında olmayacak diye düşünmüşler. Ve doğanın gücünü anlayamamışlar.

Ruhun kodları doğayı hak ettirdi mi ki; ruh ortak kapı açsın dünyaya diye seslenmiş biri… Bir diğeri de aha demiş, eşya, eşya dünya, ne bekleyelim ki dünyadan diye birliğini, diriliğini alıp çıkmış. Ve bugün burada sessizlik hakim olacak diye bekliyorlarmış. Burası seslenemeyecek, yol kapanacak, siyahtan mor dürümlerdeki o yürekten akıl tınısı duyulmayacak diye düşünmüşler.

Eğer böyle olacaksa bu çalışmanın hiçbir manası yok canlar. Çünkü, biz doğanın gücüyle bu çalışmayı yapmaktayız. Doğanın gücü oluşturulan bir yoğunlukla kodlanmamışsa bu dünyada nisa kalemi asla yaşamı yazamaz. Nisa kaleminin yaşamı yazamayacağı bir dürümde hakikiyet de, hak tahdit de oluşturulamaz.

Beşere “eşya” diyorlar… İnsan beşerdir, eşyadır; kaynakta olamaz insan. Öyleyse nisa kalemi de oluşan yeni tohumda da bulunmayacak. Bütün amaç insana hizmet ama bu dünya insana hizmet edemeyecek ve daha çok, çok sözler… daha neler, neler… Ve onları hep dinledim.

Birçoğumuz büyük kütleye kodlandıktan itibaren her şeyi duyabilir. Önce büyük kodlaya kodlanmak gerek. Kodlandığınız zaman her şey sizin için aşikar hale gelir. Ve bunu başardıktan sonra artık dinletirsiniz ve dillenirsiniz ve dinlersiniz… Her şey sizinle olur. Ve bugün bu çalışmayı kimler yapabilecek bunu sorduk. Bir tek biz mi yapacaktık yoksa başka planetlerdeki yaşam sistemleri de burada olacaklar mıydılar?

“Ben dünya” diyerek bu çalışmayı başlattığım zaman çoğu kontrollü olarak sisteme indiler ve dinlemeye koyuldular. Ama ne zaman ki ben adımı zikretmekten kaçtım, o zaman dönüp gittiler… İlla ismimi dinleyecekler, illa…

Yok canlarım yok, ismim yok benim… Ben insanım sadece, bunu iyi anlasınlar. Ben ana kalemim, insanlık kalemiyim ve ben imparatorluğun levhi kalemiyim. Bu kalemi Halik kılabilecek kültüm, büyük kükreme bedenimdedir. Bu kükremeyi duyamayan kodlanamayandır. Bunu anlatın o can kapılara.

Nesillerini kontrol kurup hak ettikleri zaman, buyurun görev isteyecekler. O zaman bende sormayacağım niye geldiniz diye. “Genişleyin, kelama Halik olun, bugünkü dürümde kendinizi dinleyin, hologramda sizin yüreğiniz onu da aşın ve gönüllerin kültüyle dürümleyip; dürümleyip diledikleriniz de gerçekleşin” diyeceğim…

Bunu demem, onların ruhlar kuranı olamamalarından doğan bir haldir. Ruhlar kuranı olsalar, bu onlara söylenmez… Nesiller dünyayı dinlerler, doğaldır… Kelama Halik olurlar, doğaldır… Yarınları koklarlar ama Rahman olmadıklarında hasatçı olamazlar.

Bizim yaptığımız hasattır canlar, bu dünyada hasat; İslam dininin görevidir bunu iyi bilin!... Ve biz hasat yapıyoruz, bu kesindir!

Doğanın gücü insandır ve “İslam” derken kastettiğim insandır canlar, bunu da iyi anlayın! Sanmayın ki ben Muhammet’in dininden söz ediyorum, ben insanlıktan söz ediyorum. İnsanlığın İslam olduğunu söylüyorum, bunu anlayacak gücü olan anlayacaktır.

Kendi nurundan yarattığı insana derki akıl, “ben dünya “der.. Ve dünya diye planetler düşünülür ama insan; bir dünyadır!... Sanılır ki insan yarının kalemidir sadece yaşamın hakikiyetidir aynı zamanda.

Bir çoğumuz insanı anlatamayız, deriz ki; “işte beden almış insan formuna girmiş”… İnsan sınırsızdır canlar, sınırsızdır… İnsan yaşamın hakiki kelamıdır… Alemlerin Rahmi olan insanlık, hakikiyetin tahditsizliğidir. Bunları anlayan anlar. Anlamasa da anlar… “Nasıl olacak” diye sorarlar, anlamadan anlatırız onlara ama hakikiyetle… Ne olur bilir misiniz!?... Sahra olur onlar, hasat olurlar, kul olurlar, ruh olurlar… Fukaralık biter işte bu!...

Fahri çalışma değil burada olan, insanlık çalışmasıdır, bunu da anlayın! Biz görev yapıyoruz. Lütfettik böyle bir şey yok canlar. Burası hakkın kapısıdır. Buraya giren akla girer, hakikiyete girer, yarına girer… Suyun kuranı olur toprağa iner, toprağı yaşatır… Bu gün burada yaptığımız budur.

Hologramdan öte hologram vardır, her hologramı aşıp geçeriz bu mecliste… Şer, şerri tohumlar… Aşksa şarkılarla dinleşir yüreklerde ve aşkı tohumlar. Biz bu mecliste hakikiyetle kaleme inenlerle İsrafil olup bütünü tohumluyoruz.

Koca bir dünya, hangi andayız diye baktık; her andayız canlar, her andayız… Koca bir levhi, hangi yazıyı yazdık?... An yazılarını yazdık canlar, an yazılarını yazdık… Kocaman bir sahra, haliki hak olanın hakikiyeti olan sahra… Hani neredeyiz!?... Ende, boyda mıyız?... Yaşamda mıyız, her anda mıyız, muradımız hangisi olmak!?... En ve boydan öteyiz biz canlar. Enin boyun astral kapılarından geçeriz, her bir anda hakikiyetle dilleşiriz, Muhammet Mustafaların kübrasından öte Kübralarla kutsal ilimle dürümleniriz ve bütünün görevini yaparız. Ama kurandan öte bir kuranla, muktedir olandan öte muktediriyetle ve tahditsizlikle.

Devamı 2. Bölümde yayınlanacaktır…

Süper İnsanlık Realitesi

https://vimeo.com/248423702

 

 
  Bugün 203 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol