Birlik İlmi
  İMPARATORLUK 19, 1. AKIŞ 2. BÖLÜM
 

10.01.2018 İMPARATORLUK 19
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 2. BÖLÜM

Karanlık aydınlığı tohumlar, aşk sığlığı kodlar ama yaşamı da koklar; bütün kötülükler aşılır, emin olunuz ki dünyanın yoğunluğunu artar. Burada olmanız bu yoğunluğu arttırmanız, Medine’nin Kübra kelamını kontrol etmeniz bizleri mutlandırdı. Mutlandırdığındandır ki buradasınız ama burada öfke kalmamalı artık.

Şarkım şarkınız, aşkım aşkınız mı!?... Muktedireyetin Kübra kelamda halikiyetiniz mi?... Hakkın kalemi oldunuz mu? Bunlar bizim için önemlidir…

“Uzan dünyayı izle” dediğim zaman, çokları uzanıp baktılar dünyaya ve gördükleri kelamdı ama akıl yoktu o kelamda. Bu nedenledir ki hakkın kapısını açtık ve aklın kapısından hizmet ettik.

Herkes kendisini dinleyebilir, herkes yağmur olabilir, insanlık olup bütüne kodlanıp yağabilir ama kalem yoksa mahrekte insanlıkta yoktur, bunların iyi anlaşılmasını dilerim.

Çamura ilim koydum, dedim ki; “kontrol kurun”… İnsana kaynak oldum, dedim ki; “kodlayın”… Ruha Muhammed’i koydum, dedim ki; “kontrol kurun”… Tükenen kim varsa esmalarını bilip gelsinler. Çay demledim, dedim ki; “çayınızı hak edin, insanlık ilmiyle dilleyin ve yaşama ibra edin”… İbra, herkesin ibranamesidir o çay. Ve ben tüm insanlığın ibra ettiği bir yüceliği dürümlere indirmeliydim.

Burada olmamım yegane nedeni ilimdir, başka bir neden yoktur. Altın ışığın gözünün görebileceği en büyük kübrayı tükenen dürümlere çekenim.

Alı moru bilirim, yolu bulurum, ruhu kodlarım ve bitişken insanlığı kodlarım. Bana “Tanrı” dediler… Ben akılım… Her anın kültü olan akıl!...

Kucağımda akıl tohumlaması yapabilecek olanlar var, onların kontrolleri gerekir. Çok huzurluyum ki öz gerçekliklerini dilleyebileceklerini bilip geldiler.

Kervan, kervanı kodlar… İlim, kalemi tohumlar… Bütün kökler, göklerin kültü olur… Muhammet dinden öteye varır ve yolu bulur, budur kesin olan! Ama namaz zamanı kini aşmayan yarını bulamaz!

Bugün burada kin var mı!?... Asla yok!... Acı geçiş var mı?... Yok!... Olurda bir an için kodlanmış ışık koruma altında tutulanları kelamdan kayıtsızlaştırırsa, şafak söktüğünde Mikail’in kübrası kaynağın ilminde bütünün kübrasını kontrol edemeyebilir.

Benim adım Rahmandır… Ka Ha olan kelamın hakikiyetindeki ilim kulu olan insandır. Ama daha önemlisi barışın kuranıyım ben. Nurumdan öte bir ruhun kula ilim öğretmesine değil, insanın kelamda kalem olup kendini dillemesine çalışmaktayım.

Benim insana vereceğim en büyük güç insanlıktır. Çorbam, çorbalı bir levhidir, kulum kalemdir, mutluluğum insan sıhhatidir.

Kaya gelirde, kayı tohumunu kodlarsa; o kayaya ben kayı boyunun ilmini de öğretirim. Ama bilsin ki; kayı boyu yaşamın kontrolünü kurduğu zaman, Muhammi kapılar daha hakiki olacak.

Bir dava insanı, daha güçlü bir zamanı hak etmeye çabaladığında; o insana ben murat ettiği her ilmi öğretirim. Yolunda kul olurum, kodlama ve kontrollü çalışma yaparım. Kisvesinde sessizlik olsa da yarınında ilmin oluşması gerekir.

Başka bir zaman ve başka bir yaşam var mı!?... Başkalık yoktur!... Her anda var olup mutlak olanların başkalıkları yoktur.

Seviye bir dünya çalışması yapan birliklerimizin, herkese yol olup bütünün kübrasında kelam olmalarının da hakiki olmakla imkan dahilinde olacağı bilinmelidir.

Sahra bedene insanı indirir ama has olanı indirir. Muradım şudur ki; burada kodlama yapanların hepsinin kendilerini dilleyebilmeleri. Kemal Atatürk’te bunu yapabilir, kendini dilleyebilir. Burada olması bunun için önemlidir ama o kontrol kuracak güçte olmasına rağmen yaşamdaki insanlığı hak etmemişse eşya kodlaması yapmasına imkan yoktur.

Şimdi dava ilimdir, bunu iyi anlayın!... Dava ilimdir ve ilimin halikleri insanlık kelamını kontrollü olarak kodlayanlardır.

Buyurun oldurun dünyayı… Ölüyü diriltenlerin oldurabilmeleri hepimizi mutlandırır. Ölü, bütünün kültünde öz gerçekliğinde kendini idrak edemeyendir ama o kendi gerçekliğini idrak ettiğinde artık dirilir. Aman yanlış anlaşılmasın budur yaşam ama daha da önemlisi sahrada kim “insanım” derse, kardeşlerimizin Kübra kelamında mutlak olmalı ki kaynak olabilsin. Aksi halde kaynağa varmayanın Rahman olma imkanı yoktur.

Çok mu zor toprağı anlamak? Dağlarım, toprak bizi anlasa yeter bu kesin! “Toprak bizi anlasa yeter” dedim, çünkü bizler bu toprağa kul olanlarız. Eğer bu toprak bizi anlayamıyorsa, bizim bu toprağa kulluğumuzun hiçbir manası kalmayacaktır.

Ben dünyaya öfkeli değil, öksüz kelam edenlerin, öksüz Halik olanların ilmini dilletmeye de değil, harı yükseltmeye mi geldim? Asla!... Peki neden geldim, insanlık ilmi için geldim.

Masalar, masalar, masalar, bu dünya masalardan öte masalarla donanır. Her masaya yarınlar konulur, koruyucular olur o masalarda. Her masayı koklayanlar olur. Toprak topluma tohum olmak için ilim kontrolü gerekir. O masalarda ilim olmadığında yaptıkları hiçbir çalışmanın manası olmaz.

İlim nefesle olur, eğer nefes yoksa kelam Halik değildir orada ve yol yoktur. Eğer bir çalışmada fakih olan hakikiyeti hak etmeden dürümlere çekmişse insanlığı, kelamında hasatı yoktur. Ve bütüne hizmetçiliği de yoktur.

Mutlaka ama mutlaka iyi bilinsin isterim ki; mürat tinselliğinde merdiven ilimdir ve mürat tek bir sistemdir. “Cennet” dediğiniz de hepimizdir, iyi anlatın dünyaya…

Bütün kötülükleri aşabilirsiniz ama kontrol yoksa, kök sözüm insana şudur; bana nefesiniz gerek, bana kervan olanlar gerek, bana masada oturacak levhiler gerek. O levhilerin hepsinde yaratıcılık gerek. Akıp geçebilenler gerek, öfkeyi aşabilenler gerek, Rahmana varanlar ve Rahmi kalemde murat olanlar gerek. Bunun ötesinde bu masaya oğullarımı dahi oturtmam, kesindir! Şimdilik!...

https://vimeo.com/250569690

Süper İnsanlık Realitesi

 
  Bugün 191 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol