Birlik İlmi
  İMPARATORLUK 21, 4. AKIŞ 1. BÖLÜM
 

24.OCAK.2018 TARİHLİ İMPARATORLUK 21
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ – 1. BÖLÜM

“Takdir-i İlahi” denir ya hani “Allah’ın Takdiri…” Allah takdir eder ve der ki “Aha bu…” Ya da der ki “Ha…” Ya da der ki “Aha, iyi…” Hepiniz, hepimiz bu şekilde koruyucu olur ve tohum oluruz… Şu anda da bu böyleydi… Biz Allah’ın dediğini diyenler “iyi, aha iyi, hah şimdi ve işte” diyerek takdim ettik düşüncelerimizi…

BURADA ÖZ GERÇEKLİK İNSANLIKTIR… Ve bizler, insanlık kodlarıyla bu çalışmayı yaptık… Huzurluyuz çünkü ruhumuzda hırs yok… Çağrılar yaptık ve çağrılara hak tahttan hak teknikle kelam olanlar indiler…

KUMAR OYNANIR YAŞAMDA!... Çokları kumar oynarlar ve derler ki “ben bugün ilim alıp, ilim vereyim… Kumar oynayayım…” Oynadığı kumarda ilimden başka şeyler olmaktadır… AMA İLİM YOKTUR!... İnsanın kendini anlamadığı ve kendinin hakikiyetinin bulunmadığı bir yaşamda hakiki insan kelamda, hummalı bir dürümde kült olarak kübra kelamında bulunamaz…

Bugün hummalı bir yaşamdayız… Herkes herkesi anlamaya çabalıyor… Bir kısmı zaman kapısında, bir kısmı yarının kuranında, bir kısmı Hakk’ın kaleminde, bir kısmı da aklın kalemi… Ama çokları kontrol dışı… Ve ses kontrol ile ya da kontrol dışı kodlamalarla devreye girmekte… Bizler, çarıklarımızı çıkarıp geldik yaşama… Ama bilişimiz kodlanmazsa, ilmimiz de kontrol kuramaz… Bunun içindir ki bilişimiz, hakikiyetimizle kodlanmış ve hakkımız olan kelam hakikiyetimizdeki dürümde dillenmiş olması gerekir…

Buyurun!... Öyle çok çalışalım ki, hepimizin yoğunluğu artsın… Buyurun… Dileğimiz budur… Bir kalem insanı anlatacaksa, ilim olmalıdır o kalemde… BİR KALEM, AKLIN KAPISI OLACAKSA HAKİKİYET OLMALIDIR!... Ya da bir kalem nüve olan kervanda kuran olacaksa, HAK OLMALIDIR!... Ama mutlaka halik olmalı… Bunu içindir ki, daha çok çalışılmalı… 
Mahrek olarak insana et kemik diye sistemli çalışma yüklenir… Ve denir ki “haydi gel. Öyle çok çalış ki, bil!… Ama çok çalış ve hak et… Ama bi!l… BİLMEDEN HAK OLAMAZSIN VE HAKİM OLAMAZSIN!... BİLEBİLMEK, HAKİM OLABİLMEK , MUKTEDİR OLMAK ANLAMINA DA GELİR…

Bir ana, bir kaleme “sen kendini hak etmedin” der mi? Asla demez!… Ama bir kalem bir anaya “sen nesin ki” der hep der… Bundan sonra da bu denecektir… Mutlaka denecektir… 
Ağırı hafifletmektir amacımız… Bunun içindir ki, durgun topraklara tohum ekenleri, bilgi kalemimiz yaparız… Ama durgun topraklara tohum ekebilmek için, koruyucu olmamız da gerekir…

Çalı çırpı mıyız? Asla!... Acı kapımız, acı yaşamımız mı var? Yoktur… Onurluyum ki, doğanın gücüyle mutlak kuran olup bu çalışmayı yapmaktayım… ÜZERİMDEKİ GÜÇ, AKILDIR!... KİMİN ELİ, KİMİN YÜREĞİNDE BİLİNİR Mİ..? BİLİNİR… BEN, HER YÜREĞE KELAM OLAN BİR EL OLURUM… Ama hak olmaları gerekir ki, ben o eli kodlayıp ocaklarında olayım… Eğer hak etmemişlerse ezgi şudur “Sen seni hak et… Sen seni hak et de, ben sende olmasam, sen kendini hak edemezsin değil; ben sen olmayacağım, sen kendin ol” demektir… Bunları hep yaparım… Çok yaptım… Ve yaparım çünkü ruhlar kapısında mutlaka kodlama yapanların kontrolu gerekir… İMPARATORLUĞUN GÜCÜDÜR İNSAN!... BUNU ANLAMADIĞI SÜRECE, HAKİKİYETİNİ HAK EDİP DİNLETEMEZ… Şikayet ederler “Sen kendini hak etmedin, bizi mi hak edeceksin” diye…

Yedi dünya var canlarım!...Hepsinde dünyalılar var… Bir tek insan o dünyalıların tümünde, tüm sistemlerde zeytin olup yaşar… İşte O’YUM BEN!... Ben bir zeytin tanesi olarak, her anda varolan ve her insanda tohum olanım… Bu kesindir… Şikayetçiymişler… Ah canlarım, şikayetçiymişler… Hah aha… Ah ah ah… Vah vah vah… Devinim artmışsa artmıştır… Ama yol yoksa o devinim artsa da artmasa da; sessizliği dilleten, dinleten, kelamda kodlanmamışsa anlamı yok ki… Bu nedenledir ki, çarıkları çıkarmayanın bu yoğunlukta olamayacağı kesindir…

Başka başka zamanlar ve başka başka yaşamlar… Hepimiz o başkalıklarda oluruz… Ama şarkı AŞK’ın şarkısı olduğu zaman Hakkı hakikiyeti dilleyenler orada mutlaka olacaktırlar…

KÖR GÖZ, ÖZSÜZ KODLANIR… Göz söz olursa, söz sesleşir… Ama özün gözündeki ses insansıysa, ilimsizdir o ses… Biz bunu anlattık insanlığa… HER İNSAN KENDİNİ DİNLEDİĞİ ZAMAN, HER ŞEYİ ANLAYACAK GÜÇTEDİR!... AMA YA İNSAN KENDİNİ DİNLEMİYORSA NE OLACAK? “Benim adım insan” diyebilir miyim? Asla diyemem… ZÜRRİYETİMDE İLİM YOKSA, BEN İNSAN OLAMAM CANLAR!... Bu nedenledir ki, TÜKENEN HER ANA İLİM ÖĞRETMELİYİM!... Ki onlar mutlak olsunlar…

Benim için zaman BİRLİK KALEMİDİR… Geri çekerim, ileri çekerim… Ama çeker, çeker, çekerim insanlık kodlarıyla o zamanı… ZAMANIN HER ANINA GÖREV TAŞIRIM… Geçerim, inerim… Geçerim, görürüm… Ama her anda “gör öz gerçeği” derim… “GÖR…”

Ben zamanın yaşamıyım… O zamanda yaşarım… Ve yaşam sistemleşmesiyle mutlakiyetimi tohumlarım… Benim zaman ardı zamanlara varışım olur… Benim zaman ötesi yaşamları tohumlayışım olur… Önce görev… Budur amacım… Ama daha da önemlisi zamana kaynak olmak… Hangi dünyada zamana kaynak kodlar varsa, onlarla tohumlanırım… Hangi dünyada zaman olanlar varsa, ocakları kodlansın diye, yolları kontrol kursun diye çabalarım…

Ve beni dünyadan çok daha farklı düzenlerde göz olarak tanıyanlar var… Ben her anda göz olanım… Göze göz olurum… Öz gözün sözü olurum… Ayrı gayrı gözetmem ki… Şikayetmiş… Aha şikayetmiş… Ya KAHA şikayetçi olmuşlar… Dünya diriliğinde kulluk yapılıyor ama bizi anlamadılar diye… 
KERVAN İNSANI KODLAR… Ama insan kalemde olmadıkça o kervanda olamaz ki… Hangi insanı kervana kabul etmediyse, kendi yolunu bulamadığındandır… Bulma ya da buldurma… Ama olduğunda bulur… OLMADIĞINDA BULUNMAZ O YOL!... Ön gerçekliğimiz budur…

https://vimeo.com/252735825

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 862 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol