11. EKİM 2017 TARİHLİ İMPARATORLUK 6
2. AKIŞ 1. BÖLÜM
Burada oluş sebebimiz çok ama çok net bilinmekte... Neden dünyaya geldik ve dünyada nelerle hakikiyetimizi dürümlüyoruz?...
Nereden ve ne ile kayıt yapıyoruz... Çok mu çok mu zordu bilmek?... Çok kolaydı... Ama biz bunları, net anlatmak istemedik...
"Kini aşan yolu açar" deriz hep... Ama kini hak eden ve yolu kapatan, mutlaka oğullarını kontrol edecek güçte olamadığında, her şeyin üstü bir şey olmaya çalışır...
O her şeyin üstü birşey olmalı ki bütün yaşamlarıyla, kaynak olabilsin ki bütünü kübra olarak kendi yüreğine hakk teknik ile indirebilsin...
Peki bunu başarabilir mi?... Evrenlerin sessiz zamanlarındaki o yüceliklerde bütüne görev taşıyanların, çözümlemeleri olur...
Bu çözümlemelere göre kin, nefret, hırs duyguları aşıldığı zaman, artık bütün kötülükler aşılabilir...
Aşılmalı mıdır? "Aşılabilir" dedim... Ama "aşılmalıdır" demedim... Eğer yarını kontrol edecek gücünüz varsa; hepiniz için kolaylıklar, gerçeklikler oluşur...
Ama siz yarını hak etmemiş iseniz ve bütüne görev taşıyacak dürümde değilseniz, kendi yolunuzda mutlaka sınırlı çalışmalarınız olmalıdır... Olacaktır da ama yerkürenin görevi olan insanlığın bütüne hizmeti farklıdır...
Mustafa Kemal Atatürk Allah'ın tinsel kapısıdır... Ama kimse onu anlayamamıştır... Onun için daha çok "yarınları kontrol edecek güç" dediler ama iyi bilin ki o bir ruhtur... Ve bunun içindir ki bugün burada bizimle çalışmaya çabalamaktadır...
Murat ederiz ki öfkeyi aşanlar da bugün burada olurlar ve bizim yüreğimizde kendi yoğunluklarını kontrollu olarak kayda alabilirler...
Muradımız insanlığın kendini dinleyebilmesidir... Bütüne hizmet bu şekilde olur... Çokları koruyucudur ama kontrolsuz kalanlar da çoktur... İşte dünyanın yeryüzündeki hali budur...
Yer gücü hali değil yeryüzündeki hali dedim... Biliniz ki yeryüzü Allah'ın gücüdür ama o gücü hak edip dinleyen çok azdır... Yeryüzü aklın kübrası ama o hak edip dinleyen yoktur...
Dağlarım... Rahmanlar... Karanlığın aydınlığı olanlar... Size daha ne diyeyim ki!... Büyük kötülüklerin önlenebilmesi için mutlaka dünyanın kontrolu gerekir...
Diyeceksiniz ki "eski yaşamlar çok daha kötüydü..." Yok canım!.. Eski yaşamlarda yaşam dediğiniz insanlık, kelam diriliğinde olmadığından; kodlanmışlık yoktu. Kodlanmışlık aşağı düzeyde en aşağı düzeydeydi...
Bugün ise kodlanmışlık çoktur. Herkes Kontrollu biçimde kodlanmaktadır ve kodlandığı için mutlak kulluk yapabilecek dürümde olmasına rağmen, eğer kulluk yapamamışsa kantara konulacak ve tartılacaktır..
Kantara konulup tartılanlar, resmi çalışmalarda bulunamayacaklardır... Resmi çalışmalarda bulunamayanlar kalem olamayacaklardır... Kalem olmadıklarında nefesleri de olmayacaktır...
Nesillerini hak etme imkanları kalmayacaktır... Yaşamları kodlanmayacak, Mustafalar, mutlak kullar ocaklarında olmasına rağmen nesillerini hak etmediklerine 7. dürümde arzın gücünden ayrıştırılacaklardır...
Onların yeryüzünün görevini kodlayamamaları onların yollarını bulamamalarıdır... Amon dediğimiz yücelik diyor ki "ama sen onları korudun..."
Mutlaka mutlaka koruduk biz onları çünkü rahmana kapı gerekliydi... Biz onların kalemlerini kodlayarak onları kayıda aldık... Peki olmamalı mıydı?
Deli dumrul bunları yaptı ya!... Ka Ha yapmaz mı?.. Beden için çalışmalar sürerken, ikmal tamamlamak isteyenlerin tümüne görev taşıtırız...
Çok özel bir çalışma yapılıyor burada.. Ve biz onların Türkiye çalışmacıları olmaları için öfkelerini aşmalarını da beklemedik... Hepsinin yolunu açtık ve dedik ki "çalışın!..." Kaçı doğanın gücünü anladı?.. Hepsi anlayacak... Öylesi bir güçtür ki doğa!...
Oğullarım, ben dünyalı olarak derim ki "tükenen kim varsa doğan görev gücü olacak..." O gün o güç mutlaka Kuran olacak...
Diyebilirsiniz ki "Yedi Dünya ve yedi Kuran..." Hepsi mutlak!... Ama sen niye buradasın?... Çay demlemeye geldim... Dağlı çay demlemeye geldim... O çaya ilim koydum... O çaya yaşam koydum yarınları koydum...
"OL" derim olur! Unutmayın... Kuran insan, Allah'ın ilmidir anlayın!... Diyeceksiniz ki "yeminliyiz seninle olmak istemiyoruz..." Öyle olsa da ben sizinleyim canlar... Kim ne olursa olsun, ben hepsinde olanım...
Sulu, susuz.... Ne varsa insanlık içindir.. Ve dünyalı olmak bunun için önemlidir... Bir tek dünya müsterihiz ki tanrılık kalemi oldu... Bu dünya arzın gücü oldu... Ve bugüne kil kum olup gelinmedi... Hepimiz bu dünyaya halik olup geldik.
Hazırlıklar tamamdır. Amon görevlileri dünyamızı ziyarete başlayacaklar... Bu ziyaretler yüze yüz olacak... Gerçekten, yüze yüz olacak... Onları bu mecliste misafirimiz olarak karşılayacağız...
İyi anlayın ki kendi yollarından gelecekler... Bizim için mutluluk olacak bu... Sorumluluk kimin diye sorarsanız, kelamın... Biz o kelamız...
Gelmek istemezlerse ne olur?... Genişleriz, açıkça çeker getiririz... Diyebilir misniz ki "ama özgürler..." Öz görev insanlıksa görev taşıyacaklar... Gelmeden olur mu?...
Biz Allah ilmiyle burada görev taşırken, onların bizsiz kalmaları olur mu?.. Hadi hadi söyleyin bakalım olur mu?...
Canlarım hepsi gönüllerin gücü olacak ve bu mecliste olacaklar... Ha diyorsanız ki "ama konuşuyorlar..." Köksüz, göksüz konuşmak bizi tatmin etmiyor...
Gelip dillenirler.... Canlar!... Gelip dillenirler!... Ha diyeceksiniz ki "ama burası çok dar bir mekan hangisi oturacak?.. ." Biz hepsiyiz ya onlar için otururuz...
Canlarım!... Hepsi bizdirler... İnanmadınız mı?... Biz hepsiyiz... Bizler mutlu huzurlu çalıştırıcılarız. Muradımız insanlığa hizmettir ki biz Amonlar olarak doğup geldik. Bunu iyi bilin... Hepimiz Amonlarız... Evrak katipliği yapmıyoruz Dünyada... Yer kürenin görevini yapıyoruz...
Kimimiz hilal ayda dahi yoktur... Yaşamda hiç yok... Bizim için sevgi dediler... Biz İsmail-i kalemlerin tümünü sevgiyle kodladık...
Bizim için yol dediler... Öyle çok çalışıyoruz ki yolu yolsuzluğu biliriz... Biz her diride olan yoluz canlar...
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
https://vimeo.com/237861948?ref=fb-share&1
