Birlik İlmi
  İNSAN-I KAMİL
 

Sempozyum “EKRAN”da Peker SELÇUK’un konuşma metni…

İNSAN-I KAMİL

Bir hadisi kudsi “Göklerime, yerlerime sığamam, lakin mümin kulumun kalbine sığarım” diyor. 

Burada müminden murad, insan-ı kamildir. Kalbe sığmaktan kasıt da o kalbin, Hak Cemal’e ayna olmasıdır. 

Bir başka hadiste de “mümin müminin aynasıdır” der. 

Birinci müminden insan-ı kamil, ikincisinden de Yüce Hakk’ın zatı kastedilir. Buna göre insan-ı kamil, Hakk’ın aynasıdır. Yüce Allah, insanı yaratıp, ona halifem ve naibim demiştir. Yeryüzündeki vekili olduğunu söylemişti; hatırlarsınız. Bir başka konuşmamızda uzun uzun açıklama yapılmıştı. 

İnsanda meleklerde bulunmayan ilahi isimler ve nitelikler vardır. İşte böyle olunca da insanın Allah nezdindeki mertebesini, derecesini anlaması için Allah insana “yol sırrı”nı açıkladı ve kendi katındaki mertebe ve derecesini anlaması ve kendisine karşı saygı göstermesini ve öğrenmesi için de meleklerle arasında geçen bu olayı insana bildirdi. Bu durumdan insanı haberdar etti; bilgilendirdi. Kendisine karşı saygıda kusur etmemesini hatırlattı. 

İşte bu nedenle halifelik, insan-ı kamil için geçerlidir. Halife seçilen insana diğer varlıklardan farklı ve üstün bir konum verildi. 

Denir ki cümle ağaçlar, kalem; denizler, mürekkep; insanlar, gözle göremediğimiz melekler, cinler de katip olsa; insan-ı kamilin hallerini (niteliklerini) anlatıp bitiremezler. Zamanları dünya kuruluşundan kıyamete kadar uzasa bu faslın yeryüzündeki ince zarı dahi atamazlar. 

Bu fasla açıklama olarak şu ayet zikredilir: “Söyle, denizler mürekkep, ağaçlar kalem olsa, Rabb’inin kelamı bitmeden tükenir. Bir misli daha gelse yine tükenir.” (18/109)

İnsan-ı kamilin bir adı (Elif-Lam-Mim)dir. Nitekim, Kuran-ı Kerim’in başında, “Elif-Lam-Mim şu kitap var ya, O’nda şüphe yoktur.” (2/1) Buyrulur. 

Yine bir hadisi şerifte “İnsan ve Kuran ikizdir” denir. 

Buradaki insan vurgulaması İnsan-ı Kamil’dir. İkizdir tanımlaması da aynı batında doğan ikiz kardeş anlamındadır. 

Buraya kadar ne anlatıldıysa hepsi birbirinin aynasıdır. 

Lahut’un aynası, ceberut; ceberutun aynası, melekut; melekutun aynası, mülktür. Bunların hepsine ayna; insan-ı kamildir. İnsan-ı kamil, Allah-ü Taala’nın halifesidir demiştik. Doğru ve kendisini gösteren bir aynadır. İnsan’ı kamilin özünde olmayan hiçbir mertebe, nitelik yoktur. 



Üstad-ı Azam Muhittin Arabi “İrfan sahibi eğer kendi özündeki gerçeği anlasaydı, belli bir itikata bağlanıp kalmazdı.” Der. Ve ara bilgi olarak verelim ki bugün de bunu söyleyen üstadlarımız var. İsmi lazım değil...

İnsanoğlunun anlatılan niteliklere gelmesi, insan-ı kamil olması sayılır. Buraya kadar sayılan vasıflar, insan-ı kamilin binde bir vasfını teşkil eder. İnsan, bu mertebeyi bulduktan sonra mutlak surette Hakk’ın tecelligahı olur ki o hangi yönden kendisine tecelli ederse, kabullenir. Bu mertebeyi bulana “İnsan-ı Kamil” denir. 

Zirvelere inmemiz bekleniyor. Hepimizin zarar görmeden ışık haline geçişimiz “benim adım insan” diyebilmemizle mümkün olacak. 

“Ben insanım” diyeceğiz. “Ben yürekteyim” diyeceğiz. 

Yedek din yoktur. Din Allah’ın tahtıdır. Ve o dini herkes kendi ile isimlendirir. Ama dinin tek olduğunu bilmeliyiz. Saklı tutulmamalı bu bilgi. Hiristiyan, insandır; Musevi, insandır; Mülüman insandır... Hepsi tek dinden, Tanrı kaynağına ulaşır. O tek din, Mikail’in tahditli ilmi ile bilinir ki altın bir yaşamdır. 

Ve biz bu yaşama ulaşan büyük kökler olarak her birini değer biçerek taşıyacağız. Değeri olmayan yoktur diyeceğiz. Eğer bir tek kişi için “o değersizdir” dersek, yıkılır cümle yürekler bilmeliyiz. 

Bütün amacımız, Medine’nin kutsal ışığının mahkumiyeti olmadan, yaşaması değil; bütün ümmi toplumların da yaşamasıdır. “Ben Müslüman değerindeyim” derseniz; Hiristiyanlar sizsiz olur. Eğer siz, “Biz yoğunluklarda kökendik, bütünüz” derseniz; bir tek siz bütünsünüz. 

Bu net bilgi: Siz insanlık ilmisiniz ve hepsisiniz. Bunun için “canım insanım” deyin. “Ben senim” deyin. 

Korkmayın hepsi size güçlü gelir. Kucak kucağa olun. Işık ışığa olun. Sevgiyle, kontrollu değil, kontrolsuz kucaklaşın.

Deyin ki “sizinle olmak, ne güçlü ne güçlü bir ışığa kelam olmaktır.” Deyin.

Haa!... Sanırım dünya insanı bunu net bilir. Bilen, Allah’ı bilir. İnsan olur, yolu bulur; ölüyü diller, yoğunlaşır; Bütün’ü güçlendirir. “Ben ekibim” der. Ekip, Birliğin Ekibi’dir. 

Arıyı baldan ayrı, balı arıdan ayrı düşünemezsiniz. Arı, balını dünyaya verdi. Ve o bal, arının resmiydi. Biz o resmi, BİR’e verdik. BİR, iradeyle tüm insanlığı dilledi. 

Benim eserim olan BEN, Bütün’ün gücü oldu. İnsan-ı Kamil oldu. 

Sabrınıza teşekkür ederim...





Peker SELÇUK

Süper İnsanlık Derneği
Sempozyum “EKRAN”

 
  Bugün 492 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol