Birlik İlmi
  Şevki CAN - CYMATICS
 
"Biraz Maya, DNA ve Cymatics: Bolca Koşulsuz sevgi ve ANda Yaşamak"

Bugün yaradılış, insan ve insanlık konularında, zamansız boyutlardan buraya bir seyahat yapacağız. İçinde düşünce, fizik, kimya, kütüphane ve bolca sevgi olan bir seyahat.

Genelleme yapmak mümkün değildir ancak, insanoğlu: doğar, okur, yaşam ve geçim derdine düşer, çalışır, aile kurar ve ancak olgunluk yaşına geldiği andan itibaren, nereden ve ne amaçla geldiğini ve var oluş sebebini düşünmeye başlar.

Mineral, Bitkiler ve hayvanlar dünyasını düşünür. Ne zaman ortaya çıktılar acaba: onlar olmasa ben nerede yaşardım dercesine.

Maya bilgisi der ki: yaradılış her birisi 13 bölümlük süreçlerde oluşur. Bunların 7 si gündüz veya gelişme dönemi, 6 sı ise aralarına serpilmiş karanlık veya duragan dönemlerdir. Özünde, karanlık dönemlerde dünya enerji almaz ve bu nedenle bilinç açılımı yavaşlar ve yaratıcılık yoktur. Toprak altında tohumun kış boyunca beklemesi gibi donuk bir dönemdir der..

Dünya mineral dünyasında, 6 gündüz ve 6 gece yaşadıktan sonra, şu anda 7. Gündüzün içindedir. Yani mineral dünyası evrimini tamamlamıştır.

Bu son mineral-günü veya 7. Gün veya 13’üncü mineral-tamamlanma döneminde, yeni açılımlar başlar. Mineral dünyası üzerinde zamanla ve sırasıyla bitkiler ve sonra da hayvanlar alemi evrimini tamamlar.

Bütün bunların da kendi içinde 13 dönem, 7si gündüz veya gelişme, 6 si da karanlık dönemdir.

Mineral-Bitki-Hayvanlar aleminden sonra, insanın tekamülü süreci başlar. Cennetten kovulan, söyleneni yapmayıp da bilgi ağacından elmayı koparıp yiyen, dualiteyi deneyimlemeye gelen sembolik insan, adem ve genetik zinciri açıklayan kaburga kemiğinden yapılmış havva ile insanlık realitesinde bilinç açılımı süreci başlamıştır. Bu da kat ve kat, beser insandan gönül insanına, gönül insanından evrensel insana ve en sonunda da galaktik insana dogru bir bilinç açılımı sergiler.

İşte şu anda 2012 yılında insanlığın bilinç açılımında, sevgi ve kardeşlikte farkındalıkta, bu kıyamet dönemini yaşıyoruz. İnsan aslında kendi yüreğinde kendi kendini tartmaktadır. Bunu sembolik anlatımlarla, DNA’nın 2 sarmaldan 12 sarmala çıkışı (daha geniş bilgi ve beceri ve yaradılış bilgisine sahip olma) veya dualiteden-3. Boyuttan, 5. Boyuta-Koşulsuz Sevgi boyutuna geçiş veya Mesih Bilincinin dünyaya hakim olması olarak da algılayabiliriz.

Dünya bu değişimlere, yoğun enerjiler ve daha önce de var olmuş olan bir kutup değişikliği eşiğinde girmektedir. Bu süreçte kuzey ve güney yarım küreler 180 derece dönerek yer değiştireceklerdir.

Bunlara ilaveten: insan bedenine yakından bakacak olursak. DNA’larımız hücre bilincinin kütüphanesi olarak bedenimizi yönetmektedir. DNA yerkürenin ortak haberleşme lisanıdır. Yaklaşık olarak bitkide-%50 ve hayvanda-%90 oranında insan DNA’ları ile ortak biyo-kimyasal element dizileri, GEN’ler olduğunu anlıyoruz. Yeryüzünde bilinen en uzun DNA, emanet veya en geniş bilinç açılımı potansiyeli ile brlikte insan bedenli yaşam formunda var.

DNA: benzetmek gerekirse, bilgisayarın donanımı gibidir. Yani ne yapabileceği bellidir de, işletim sistemi ve komutu kimin verdiği biraz karmaşıktır. Bildiğimiz ve sembolize ettiğimiz bir anlatım var: Beşer insan, otonom insan, etrafına hayvanlardaki gibi iç güdüsü veya zihni ile robot gibi tepki verirken, farkındalığı genişlemiş insan ise, her olayın arkasında bir sebep ve inanclar dizini vardır diyerek.. Buda benzeri: ben nehir Oldum, su oldum, ateş ile gelen bende yaşamaz diyendir.

Yani zihinde, ezberde, kurallar çerçevesinde yaşayanı ile, sevgide yaşamayı seçenlere, öğrenenleri ve öğretmenlere kadar, tüm yaratılmışları ile çok güzeldir, bu yuvarlak mavi gezegen ve büyük bir dengede ve akışta yüzmektedir.

DNA merdiven veya fermuar gibidir, açılır ve kapanır. Vücudumuzdaki onca hücre de bizim yeşilirmak’tan akmakta olan sular gibi, hem kendilerini sürekli yeniler, hem de birbiri ile sürekli iletişim halinde ve uyumlu çalışırlar. İhtiyaç olduğunda, hücre bilinci, tıpkı bir kütüphane gibi, fermuarını açar, gerekli yerdeki parçayı hücre içinde kopyalar, fermuarı kapatır ve o gerekli kimyasal parça, postacı gibi bir hücreden digerine kimyasal yöntem ile mesaj götürür. Hücreler arası fizik iletişim bu şekilde olur.

Bu harika düzeni okuyup, izleyip, hayran kalmamak elde değildir. DNA lisanı, tek hücrelilerle suda başlayıp, milyonlarca yılda ve ortaya çıkardıkları canlı dediklerimizi oluşturur. : doğaları gereği, güneş, güneşten olan uzaklığımız, dünyanın kütlesi, dönüş hızı ve bunlardan ortaya çıkan harmonik bir rezonansa bağlıdır. Bu doğal denge değiştiğinde DNA da, canlı varlıklar da değişir.

Var olan herşey bir titreşimden başka bir şey değildir. Bu titreşimlerin bazısı, donuk ve uzun zamanda çözülen, bazısı ise daha çabuk eriyip yok olanlardır. Mesela korku, endişe, başka frekansları bloke de eden, düşük titreşimli yani yavaş değişen frekaslardır. Davulun sesi gibi, yavaş…  Bazı frekanslar ise insanı coşturur, bülbül gibi şakırtır, flüt, ney veya nefesli sazlar gibi.

Görmek, duymak, dokunmak, tad almak, koklamak gibi beş duyumuz da aslında belli frekanslardaki enerjileri alma ve verme ile ilgilidir.  OL DEDİ ve OLDU.. da bir büyük düşüncenin, titreşimin, nurdan gelen hareketi, enerjiyi yansıtması ile varlık aleminin ortaya çıkmasını sembolize eder.

Peki ses veya titreşimin bir maddeyi şekillendirmesini laboratuarda örnekleme ile görebilir miyiz. Bu bilim dalına Cymatics deniliyor.

 Cymatics Theory - http://youtu.be/05Io6lop3mk    SIVIDA Ses ve Madde Formasyonu - http://youtu.be/ahJYUVDY5ek

3 BOYUTLU Malzeme MISIR Nisastası ve Su - http://youtu.be/WaYvYysQvBU

 

Cymatics örneklerinde, volkanik patlamalar, minerallerin hareketi, frekansa bağlı dans eden şekiller ve mikro bir yaradılış görmekteyiz. Aslında herkes bir etki alanı içinde kendi doğasında olanı sergilemektedir.

 

Buna, değişen enerji alanları ile DNA lisanı ve forma girmiş insane bedenleri de dahildir. Dünyadaki enerji alanlarındaki değişim, bedenlerimizi de değiştirecektir.

 

Kamil insan,

Deniz feneri gibi olayların içinde sessiz ve sakin kalabilen insan,

Olayların içinde oyuncu, seyirci ve oyun yazarı olan insan,

 

Zafer ve felaket denileni,

Korku ve sevinç denileni,   .. eşit Kabul edebilen..

 

Kardeşleri ile her zaman empati ve iletişim içinde olan,

........ genişlemiş bilinçler, BİLGİ İLE DANS EDENLERDİR.

 

Onlar geçmişten gelen donuk enerjileri, yeniden forma sokabilenlerdir.

Onlar ANda yaşayanlardır. Yani geçmişin koşullanmalarından değil, gönüllerinden gelen ile karar verirler. Her an her olacak olana Kabul verirler. 

ANda yaşarlar,

Geçmiş ve gelecek ANdadır.

O açık kalp ve sessizlik anında SEVGİ dollar yüreğe ve yaradılış kendi üzerinden yaratıcı yeni açılımlara yönlenir.

 

Ne mutlu koşulsuz sevgi erenlerine.

Hoş geldin 2012 değiştir beni, yeni beni yarat..

Şubat, 2012

Istanbul-Şimdilik Kuzey Yarı Küre-Dünya, Güneş Sistemi-Samanyolu-

 

http://youtu.be/05Io6lop3mk

 

http://youtu.be/ahJYUVDY5ek

 

http://youtu.be/WaYvYysQvBU


 
  Bugün 133 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol