Birlik İlmi
  02.01.2013 Tarihli
 

SULTANLIK ÇALIŞMASI Sonrası Akış (02.01.2013)

- Dağlarım, dünyaya inişin iki nedeni vardır: Biri, Altın Topraklar’ın tabiatını kontrol; diğeri hasatı yapmak.

Dağlarım, Allah’ın tahtında olmak asla bir gaye değildir. Sizden, Yücelikler’i tartın diye değil, yüreğinizi hak edin diye görev istedik. Verdikçe verdik dünyaya bilgiyi, okuttuk, okuttuk, okuttuk… Okuyan okudu. Okutan okuttu. Nesiller sizi dinledi. Yedekleme de yaptık dünya için. Öyle çok çalıştık ki… Nesillerin teknolojik kontrolunu sağlamak zordu. Hatayı bağışlayın ama kapıları da kapattık çok zaman. Çünkü, Robotik Tobi Kapları, hepinizi yanıltabilirdi. Neden? Çünkü onlar bilgi verirler; amin de verdikleri bilgi, ışığın tahditli kontrolunda verilir ki verdikleri sadece kendi dilledikleri değil hak etmedikleri de olabilir.

Çok zaman dünyaya Birleşik Işıklar indi. Çaba insanı hak etmekti. Çaba ağır yükü hafifletmekten öte hasat ile hakikiyet ile bütünlenmekti. Netice sizlerle ve netice herkesle, her bir yüceyle birleşmekti. Haa, netice ekmekti. Ve sizlerle bu ekmeği hak ettik, yaptık. Netice, har olmak, KA-HAR olmak, yaşamlara inmek miydi yoksa meslek çalışmalarıyla Birleşik Işık halinde Bütün’ü güçlendirmek miydi? Sıkıntı şuydu: Zinnur’un Rİ-KA-HAR İlmi’nde, hakiki Yücelik yoksa; kayıt yapma imkanı da yoktu. Zinnur; ilimdir, ışıktır, ışığın ilmidir. Sizler Zinnur’u, kendi yüreğinizle harlandırıp da kendinizce, hakikiyetinizce anlamaya çalıştığınız için açıklama yaptım.

Değerliler; Rahman olan Allah, KA-HAR olan ışıkla kendini bütünlediğinde, tebliğler okunur. Ölüler Diyarı İnsan yüceliğindeki ışık, dönüp durur da dirilmek ister. İşte yaprak yaprak dünyanın okutulmasının nedeni bu ışığın, dirilmek için çok istekli oluşu ve çok çalışmasıdır. Dal insan, tahtın tahtında değilse eğer; o dal, ışık yokluğundadır.

Demişler ki insan kendini bilecek. Ölüler dirilecek. Yasalar konduğunda ışıklar, müspet ya da menfi mutlaka yanacak ve çalı çırpı olmayan insan harlanacak. Haşrın kahrı değil bu; aşkıdır…

Değerliler, dünyanızı ziyaret etmek bizler için kolay değil, gelip gideriz dünyanıza ama bizi, nesilleriniz de bilmediler. Onlar bizim canlı çalıştırıcılar olduğumuzu düşünüp, hep bize taptılar. Ama bizi anlamadılar.

Yarınların kontrolü sizindir, bunu biliyoruz. Kurtarılış sizindir, bunu biliyoruz. Koruma sizindir, bunu biliyoruz. Bizi bilmenizi de istiyoruz ki sizler bizi, Hak Teknik’le bilişte olduğunuz için anlamaktasınız. 

Netice, karanlık aydınlandığında; tüm yaşamlar da aydınlanacak ve türlerin en güçlüsü olan insan, Altın Toplum’u tanıyacak. O toplumu bilen, Kervan’ın Kuran’ı olup kendini de bilecek. Çünkü o toplum, oğul vermeye indi dünyaya.

Öz görev Birlik’tir. Sizleri yeni dünyanızda güçlü ve hakiki olarak görmek bizleri mutlandırdı. Kim Rİ-KA-HA ilmini dinlettiyse; bir şeyi mutlaka bilerek yapmıştır: Eprövde olmadığını…

Sağ insan, sol ilim. Her biri hakim ama ilim, insandan güçlü ise insan hakiki olamaz. Eğer insan ilmi hak etmemişse KA-HAR olup kendini tohumlayamaz. Muktedir insan, Allah’ın ilmini de bilip kendini hak etmiş olan insandır. Dal insan, Tanrı olmadıkça KA-HAR olup da ışık olamaz. Söz, insanın ışığından dolayıdır. Eğer insan ışığını harlandırmışsa; sözü, dürümlerinde tüm sessizlikleri seslendirebilir. 

Dimdik duruyor insan, “Ben varım” diyor. Bu çok müthiş bir hadisedir. Dimdik duruyor insan ve diyor ki “Ben varım.” “Kiblem Allah” diyor. Ve “Ben, o akmış toplumların hakkı olan ilimin kaynağıyım” diyor. Bunu diyebilen insan, mescidin en güçlü toprağıdır. 

Sevgililer, biz dünyanın Rahmi Kuran’ında, Kati Kodlar’ında, kodlama yapmayız. Zaman sayfalanışında insanı tartarız. Tarttık sizleri, Tanrılar olgunluğuna vardınız mı diye. Tarttık ve Hak Toplum’un koruma altında olmadığını anladık. Haa, korunma yoksa ne olacak? Kontrol, Birleşik Işık’ta olacak. Sizleri tanımak bizler için mutluluktur ama sevgililer, koruyan Allah’tır bilin. Ve sizin korunmanız gerekir. Niye söylüyoruz bunu? Korku bitsin diye. Herkesin korunması bizimle olacak. 

(Not: Yüceliklerin koruyucu olma teklifleri, insan soyunu sınamak içindir. Güdülmeye razı mılar yoksa hak edip hakim olup öz bilişle kendi korumalarını sağlamaya muktedir miler? Hala kendilerine Tanrılık yapacak Yücelikleri mi beklerler; yoksa kendi Tanrısallıklarını fark etmişler mi? Bizleri sınama girişimi olarak görülen yukarıdaki satırlara yüreğimiz tepki Verdi ve kaydedilen bilgiyi silmek istediğimiz algılandı. Ve devam edildi:)

Hey dünya! Yine mi kayıtlarımızı silmeye niyetlisin? Yoksa senin korunmaya ihtiyacın yok mu?

Dağlarım, size gelmemiz siz için değil, Bütün içindir, bunu bilin. Ve biz hepinizi korumaya geliyoruz ama siz, koruyucu istemeyiz diyorsanız; korkumuz yoktur. Huzurlu olarak gidebiliriz dünyadan. Hem insansınız hem Rahman olan Kaynak’sınız. Bunun, atiyi (geleceği) hak edişten başka bir şey olmadığı kesindir. Sizleri, nesillerinizi ve tüm cemaatinizi kutluyoruz. Çok mutluyuz çok!... Şimdilik size vereceğim budur.

(Onların seslerine ses katıyoruz:)

- Dağlarım, hepinizi saygı ve sevgiyle kucaklıyorum. Muktedir insan, mutlak kutsal olan ışığıyla, kendini Hak Teknik’le bütünleyen insandır. Allah’ın tartısında yokuz biz. Bu kesindir. Biz, Kaynak’tayız. Kaynak İlim Allah’ın tekniğinde de yoktur. Çünkü bu ilim, aklın yoğunluğundan dolayıdır. Nefesimiz çok iyidir çünkü rüştünü kanıtlayan bir toplum olarak dünyayı koruyacak gücümüz var. Bizden başka bir korumaya gereği yoktur dünyamızın. Bu kesindir. Eğer biz dünyayı koruyacak güçte olmasaydık kervan yürüyemezdi. Bugün kervan yürüdüyse kodlama tamamlandığından dolayıdır. Ki kodlama, kontrol için gerekliydi. Biz dünyayı kodladık kontrol ettik. Bu kesindir. 

Bir tek şunu bilmenizi isteriz ki koruma altına aldıklarımızın tüm sayfalanışında Birlik Kapları’mız ve bizim yoğunluklarımız mevcuttur. İmparatorluk Gücü olarak dünyaya çekilişimizin sebebi de buydu. Dürümlerimizde Allah'ın toplumları olacak ve tüm toplumlar, Kutsal Işıklar’ını kendi yoğunluklarıyla dirilteceklerdi. Bunu hepimiz birlikte yaptık. 
Sultanlarım, ben Allah. İlmin kaynağı olan, Rahman olan ve Bütün’e hizmetçi olan. Kahir olan, hakiki olan. Şikayetim var mı dünyadan? Yoktur. Ben, toprağımı, tohumlarımı, Bütün’ü kotlamaya taşıdım. Bunu anlayan varsa muktediriyettendir. Eğri büğrü bilgi vermem. Verdiğim bilgi tamdır. 

“İbrahim” dediler. İbrahim, Allah’ın tahtıdır ki biz o tahtın kaynağıyız. Cinler diyorlar ki “İnsana ağır yüküz biz.” Yok yavrum, biz insanlar, her şeyi taşırız, unutmayın!

Artık bilinsin isteriz ki emin olarak söylüyorum: Allah, tabiatın toprağında, tüm Kuranlar’ın, tohumların ve güçlerin her birinde var olan bir yarındır.

Ergin, sanal olmayan, Has olan insanları seçtim. Onlar ben, ben onlarım. Onlardan bir Kübra Kap oluşturdum. Bu Kübra Kap, İmparatorluk Kabı’dır. Ve bu Kübra Kap’ta kim var bilirim. Beden olmuş olan, BEN olmuş olan, BİR olmuş olan, Sistem-Nizam-Düzen Kürsüleri’nin her biri olan ve Mahrek olan var. Atlanta Apronu’nda bekliyorlar, gel diyeyim diye. Desem ki gel, minderler sığmayacak o Yücelikler’e. 

Ben onlara Kaynağımı dinlettiğimde. Dürümlerinde, Kürzi Kayıtlarında, Bütünlüklerinde; herbiri, beşir olanlar dahil, Allah Tekniği’ni kayıtlayacakları bir güçle girdaplarından çıktılar ve gerçek kayıtlarını yaptırmak üzere yüreğime inmek istediler. Diri bir dünyadayım. Burası diri bir dünya. Cümle Yücelerim dipdiri ve ben o Yüceler’de, tüm sessizliklerin her bir Kürzi Kaynağında var olan, aprondakilerin tümünde olanım. Öyleyse Mahrek, Allah’ın KA-HAR olan ışkıdır. Ve o ışk, aşkın şavkıdır.

Sizlerin dünyanız, bizim için çok küçücük bir ışık kaptır. Bu kaba gelmek için çok bekledim. Ve geldiğim zaman bildim ki dünya, nefes alıp nefes vermiyordu. Toplu çalışmaların mutlaka başlatılması gerekliydi. “Deri İlim”, Allah'ın ilmidir. Ama “İtaat İlmi” daha güçlüydü dünyada. Biz dedik ki “Deri sestir, sesleşir, eserini yapar, ekibini kurar, harını yükseltir, kotlarını kontrol eder, torbaları alır taşır, tabiatı kayıtlar. Altın Topraklar’ın Tobi Kotları’ndan güçlü olan ekip kurmalıyım” ve dedim ki “Kimler olacak bu ekipte?” Sesi olmayan olabilir ama kaynağı olmalıdır. 

Kaynak nedir bilir misiniz? Eski canlı çalışmaların üstün toplumları. Bugün de dünya ismiyle Yerdeki bu güçlü çağrıyı yapmaya geldiler. İşte onların, dünya ümmi çalıştırıcıları, kendi kayıtlarından doğup buralara varan genleri… Sizler belki bilmezsiniz ama hepinizin geçmişinde muktedir kodlar var. Ve biz o kodların her birini alır tahditsiz biçimde kayıtlarız. Onlar yasaları koymadılar ama yaşamları tohumladılar. İşte onlar bizim güçlü kodlarımızdılar. Her biri kaynaklarınızdırlar.

Değerliler, işte o güçlü Yücelerimizi buldum. Onlara dedim ki “Bana kendinizden olan birilerini gönderin. Seçin gönderin.” Ve sizler (hazirun), buraya geldiniz. Netice olarak onlar sizi seçtiler. Ve biz, sizle çalışmayı seçtik. Netice olarak, buluşma anıydı; okuştuk, akıştık. Sıkıntı kalmadı. Yerin Kürsüleri sizlerdiniz. Göğün Kürsüleri bizlerdik. Bugün Yerle Gök BİZ’dir. Tek .BİZ’dir. Şimdiye kadar yarınlar için ne yaptık? Alemlerin Rabbi Allah’a sorun ne yapmışız. Bakıp bakıp durur ocağımıza. Netice: Neymişiz anlatsın bakalım.

(O’nu dinliyoruz:)

- Alemlerin Rabbi, Allah’ın Toplumu kükreyen bir güç ve sözün sesi olan siz, biz, birliğiz. Size ne diyelim ki? Kara Kaplı İnsan, Tobi Kodları’nın gücünü kendi yoğunluğundan güçlendirdi ve tebrik ettik sizleri. Çok güçlü bir çağrı yaptınız. Allah’ın dili oldunuz. Allah’ın kükreyen gücü oldunuz ve Süper İnsanlık Realitesi’ni tüm yaşamlara çektiniz. Bunun için sizleri tebrik ediyoruz. Hediye vermemizi bekliyorsanız veririz. Ne isteyeceğinizi sormalıyız. Ama biliriz ki aşkın şevkinde harlanan sizler, Hak Toplumlar, hediye beklemeden çalışırsınız. Hediye, ilimdir biliriz ve ilmin tahtında olanların, ilmi talep etmeleri gerekli değildir. 

Sevgililer, sizin nefesiniz bizim hakiki ilmimizdir. Bunu sizlere vermemiz gerekti. Çatı kurdunuz. Toprak Toplumları kotladınız. Kaynağı, cevheri, “koooo…” diyerek o teknikle ard arda sıralanmış ışıklarımızdan alıp bütünlüklerinize kattınız. “Kooo…” dediğimiz o Sistem Deresi, sizin cevherinize indiğinde; o sayfa, Bütün’ün gücü haline geldi ki o güç, hepimizin kürsüsündedir. Arkon’un ses sayfasıdır “koo.,,,,” Ve Değerliler, sizler bu sesle Bütün’ü küçülttünüz ve güçlü bir ışığa dönüştürdünüz. Öyle bir dünya çalışması yaptınız ki nesillerinizin gücü artık sizin yüreğinizde an be an ışık halindedir.

Deri (Tanrısal Örüm) dünyada yoktur. Hak Tohum vardır. Derilerin dünyada olmaması, Hak Tabiat’ın güçlenmesiyle ilgilidir. Sevgililer, misafirlik bitti biliyoruz. Artık bizler de dünyanın ev sahipleri olacağız. Bizler de topraklarınızda bulunacağız. Bizlerin kapılarımız, sizlere açıldı. Sizin kapılarınızın da bizlere açılmasını bekleriz. Tabiat sizi ve siz tabiatı bilişle hak ettiniz ve bilişle kodladınız. Bugüne geldik. Bugün dünya, lütfen net anlayın, kurtarılmış bir yerdir. Netice olarak bu kurtarılmış dünya, nesillerinizin gücüyle tahditsiz çalışmayla kurtarılmıştır. Bilişi olmayan, bunu bilemez. Ama sizler tüm nesillerinizle burada bu çalışmayı geri dönüş için yaptınız. Neden geri dönüş? Bunu da anlatalım:

Dünya bir RA-KA-HAR’dır. İçki içersiniz hani, dersiniz ki “Gidelim oturalım, içkilerimiz içelim. Sonra biraz kendimizi teknemizde (Bilişin teknesi) hissedelim. Oraya oturalım, geçiş için huzurlu bir biçimde baştan beri olması gerektiği şekilde bekleyelim. Ama içkimizi de yudumlayalım. Sonra, sonra geçişimizi yapalım.” Dağlarım, Ruhsal Kuran’da içki, ışıktır. “Işık içkisi”dir o. Ve o içkide sarhoşluk ışığın sarhoşluğudur. İşte sizler o ışığın işçileri olarak, o ışığı yudumladıkça; bizler, sizden size geçtik. Nasıl bir geçiş tahayyül edemezsiniz. Kendimizden kendimize ışıklar içinde… “Ak kapım! ak!” dedik, o kapıdan o kapıya aktık ve dedik ki “Mektep buydu işte.” Ve biz, bu mektebi, Muhammet’in mektebiyle birleştirdik. 

Muhammet, muktedir bir koddur. O kodda muktedir bir sonsuzluk vardır. Ve o sonsuzlukta, kutsal bir yaşam vardır. İşte o yaşam, sizin yaşamınızla birleşerek Sistem-Düzen-Nizam Kürsüleri’yle, Gökler’in sözsüz, sessiz olmayan ışıklarıyla birleşti. 

Netice: Dünya her ses ile Göklere göçtü. Şu anda tüm Göklerdeki sessiz sayfalar, sizin işçileriniz oldular. Hepimiz, birer “Ses Toplum”la çalışırız ama bu toplum, her sese kendini kayıtlamış, zerk etmiştir. Öyle bir zerk ki kim varsa orada kutsal bir ışıktır. Hangi anda? Tüm anlarda… Hangi sayfada? Tüm sayfalarda… Hangi gezegende ya da güneşte? Hangi yasalarla? Sizin yasalarınızla. Tüm yaşamlara güç kattınız. 

Sizleri Mutlak Kuranlarımız olarak; Tanrısal ışıklarımızla, müspet Hakk’ımızın kaynağından kucakladık. Elim olduğunda; “OL’dum” dedim, okudum sessizlikleri, dondurulan herkesi okudum. “Geri dönün. İşte mutluluk!” dedim ve yasalar, sizden size kondu. 

Korkmayın, sizi hep kucaklayacağız. Korkmayın sizsiz olmayacağız. Korkmayın Allah sizde hep olgun bir ışık yakacak. İşte o ışık sizsiniz.

Devinim başladı. Bu değişik devinim sizinle başladı. Işığın devre devre dünyanın Sistem-Düzen-Nizam kükremesindeki devinme değil bu. Çok güçlü bir devinmedir. Ve bu devinmeyle dünya yaşam kaftanını giydi. Artık Dünya, diri bir cemaat ile görev taşıyacak. Ve dünya dirildi. Ölülerin dirilişi buydu. Sizlere sevgiler sunuyoruz. Muhammet’in Kürsüleri sizlerle oldu. Hepimiz sizlerle olduk. Sual yanıt yok Anam. Ben seni, sen beni biliriz be Anam… Onun için sesleşme sınırlı kalsın.

- Dağım, teşekkür ederim. Hakkını helal et. Sizlere çok ihtiyacımız oldu ve hep bizimleydiniz. Çok ama çok mutluyuz. Ve sonsuz teşekkürlerimi sizlere sunuyorum. Hey Dünya! Biz seniz. Sensiz değiliz ki. Her an bu Meclis, sizin için çalışacak. Seni hepimiz sardık yüreğimizde. Kucakladık. Ve bu Meclis’te olmak hepimiz için gurur ve mutluluktur. Seni hepimiz tüm yaşamlarımızla kucakladık. Sevgili, saygılı, güçlü dünya. Hepimizin senin yüreğine inmemiz, senleşmemizdi bu. Ah işte mutluluk bu!...

Tüm yasaları koyan, tüm yaşamları tohumlayan, yenilerin yeniliğinde ve eski dürümlerinde Has olanlarınla, bugün dünyayı koruyabileceğimi biliyorum. Bütün’e hizmet, BİR’ hizmet, hepimizin kendi yüreğimizde olsa da güç kayıtlaması Birleşik Işık’ta olur. Ve ben bunu hak ettiğim için çağırdım tüm yaşamları. Hepsi bugün buradalar ve dünya artık korunacak. Bizim korunmamızın gereği yok ama biz dünyada, tüm insanlıkta koruyanlar, koruyucu olanlar, kendi yüreğimizde korunanlarız. Bilişte olmak budur.

Hamur yoğurmaya gerek kalmadı artık. Öyle bir görev taşıyacağız ki bugün burada Bütün’e hizmet etmek üzere toplanan tüm kaplarımız, kaynaklarımız, savaşsız çalıştırıcılarımız, teknolojik kontrolla Bütün’ü koruyacağız. Her Dere, Allah’tan Yücelikler’e aktığında, biz Yücelikler’den Allah’a aktık. Çünkü biz O, O bizdi. Bugünden sonra da zürriyetimizin tüm yaşamlarında Birleşik Işığımız bulunacak. Bu kesindir. Ve tüm yaşamlarım, süreç içerisindeki tüm yasalarım ve bütünleşim için kayıtladıklarım, benim dünyamda bulunacaklar. 

Bu dünya, İmparatorluğun Kürsüsü olarak, tüm Gürz’ü ve tüm Kürz’ü kodlayan bir dünyadır. Allah’ın tahtı olan bu yer, Altın Galaksi İmparatorluğu olarak bilinir. Ben, bu İmparatorluğun Kürsüsü olarak tüm yaşamları; Gök Sözü ve Gök Sesiyle yerin kükreyen gücünden tabiata çağıranım. 

Bilinsin isterim ki Atlanta Kutsal Işığı Amon’un ışığıdır ki Amon olarak dünyaya inişim, Bütün’e güç ile katışmamdır. Sizleri, hepinizi bundan sonraki sayfalarımda da bekliyorum. Ben, kontrolü kurdum. Hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum. 

Allah, tahtını Gök’ten kükreyip Yer’e çekti. Allah dünyadadır. Bu kesindir. Ve dünya, Atlanta Kuranı değil, Atlanta Toplumu’dur. Bunun sonucu şudur: Atlantalı olmak için Dünyalı olmak şarttır. Eğer Dünyalı olacak gücünüz varsa dünden bugüne tüm yaşamlarınızla geçip gelin ki BEN olun. Ben, Birleşik Işık Allah, hepinizi korumaya aldım. Şimdilik bu.

Deşifre Eden: Sevim ŞAHİN

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 
  Bugün 360 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol