Birlik İlmi
  05.12.2012 Çalışma Sonrası 2.Akış
 

SULTANLIK Çalışması Sonrası Akış (05.12.2012) -2-

Ya Canlarım! Ben Rahman olan, tüm İnsan Soylarıyla Birlik Tohumlaması yapan, ben sıkıntısız bir toprak ile birlikteyim. Kaydınızı silmedim ve şükrettim ki bütün kütleyi kotlayabilmişiz. İsmaili Kaplar’ın tümü, Bütün’e hizmetçi olmaya çabalıyorsa da Bütün’ün köklerinin ve Bütün’ün yüksek kürsülerinin insan sayfalanışındaki, Tabii Kotlaması sürüyor ve bütün Kutsal Işımalar, evrenlerin sessizliklerinde; Bütün’de ve Bütünlükler’in her bir yürek tekniği ile kayıtladıklarında, devam ediyor.

Biz, Allah’a tabi kodlar olanlar, nesillerimizi de alıp bu çalışmaya geldik.

Ya Canlarım! Ben artık sizdeyim. Sizin Yüce Cevher-i Cennet’inizdeyim. Benim, zaman sayfalanışında sizde oluşum ile Büyük Köklerin göklere ulaşmasıyla; başarıyla yüceliklere varmasıyla ve birleşmesiyle; bizde de geçişler yapılıyor.

Her dünya, Allah’ın Tohumu değildir. Bütün kökler ve bütün Yücelikler buradayken, Bütün’e hizmet, BİR’e hizmet, Birleşik Eşik hali tanınanlarla birlikte; Kaynaktaki çalışmayla görev olarak, Bütünlükte kodlanmaktadır.

Seviyeniz, çok net üstünde hiçbir yüreğin bulunmadığı bir yüceliğe vardı. Allah, Tabii Kodlarını, sizin toplum çalışmalarınızda dürümledi. Erden, gürden, Yüceden eser yapıldı ve muhim bir ışık yandı. İşi başardık. Şer yaratmadan bütün kökleri dünyaya kayıtladık. Artık, dünya, muhim bir kaynak oldu. Mutluyuz ki buradayız. Muhim bir ışıkta ve muhim bir kaynak çağrıda, sizden size ve BİR’e ve tüm insanlığadır buradaki güç. Buradaki güç, hepimizindir. Mutluyuz! Mutluyuz! Mutluyuz!...

Korkmayın! Ben Allah, sizlerleyim. Şimdiye kadar yaptığınız tüm çalışmaları dinledim. Yaşam, sayfa sayfa dinlesin birliğimizi. Buradayız hepimiz de. Dağlarım, hepinizi saygı ve sevgiyle kucakladık da önemli olan bir şey daha var burada: İnsan!…
(Açıklamalarımız:)
- Sizden tek bir şey bekliyorum: Kendinizi dinletin!... Bize gelip de “muhim” diyerek bilgi verecekseniz; “mühim” diyerek karşılık verebiliriz size ama Yeni Dönem’de, kendi tabii kodlarınızı, Bütünün Kürsüleri’yle birlikte çağrı yapacak şekilde tertipleyecekseniz; Ağır yük hafiflemelidir. Dalı budaktan ayırmayız ama dal budağı kontrol etmeye kalktığında, budak dala “ben yokum” derse; o zaman biz burada değiliz.

Değerliler, sizden Teknik Kodlama yapmanızı da bekliyorum. Dürülen dünyaların her bir koyuluğunda, benim yüreğim var. Buraya kadar çok çaba sarf edip geldik. Bunun sonucunda Bütünün Gücü’nü devrede tutmalıyız. Kıranın kırılacağı Yeni Dönemde; Biz, kırılanda kırılmayacak olanlar, BİR’e hizmette en yüce kodlar olarak Bütünün Gücü’nü dürümleyecek olanlarız.

Yıldız Savaşları dediğimiz savaşlar özlenir dünyada. Derler ki “Her biri, bir diğeriyle savaşır ve barışa kayıt yapılır.” Savaşın barışı yaratacağı bir dönemin, gücünün dürümlenmesi beklenir. Zaman, kontrol altında Yaşam sayfalanışı yaparken biz, barış kotlayanlar, savaşı sonlandırdık. Bunu bilin! Bizim, şer yaratmadan Bütün’ü güçlendirmemiz, Öz Göç’le İnsanı yaşatmamız, artık Bütünün Gücü’nün dürümlendiği bu yücelikte BİR’e hizmetin en üstün kaydıdır. Ağır ağır dünyaya inip Düzen’i kuracak olanlar, bizimle olacaklardı. Dökülen dürümlerin en güçlü ışıkları bize kendilerini kayıtlayacaklardı.

Artık biliniz ki ben Allah olan; tüm insanlıkla birlikte çalışırken korumaya aldıklarımın gücü, Bütünün Kürsüleri’nde BİR’e hizmetin en yüce kaynağını oluşturacaklar. İnsanlık adına mahir Görevlilerimle bu çalışmayı yapacağım ve emin olun ki yaptığım en güçlü ışıma o dönemde gerçekleşecek.

Şu anda benim yaşam kayıtlarıma inebilen çok az sayıda ışığım var. Kibri olmayanları dünyaya aldım ve onlarla çalışmaktayım. Kibri olanlar, bedenimde olamayacaklardı. Mesele dünyadır ve Dünyanın Ruhu ve Dünyanın Kutsal Işığı ve o ışığın kaynağa inişiydi mesele. Bugün de öyle…

Kıran, bende kırıldı. Bundan önceki dönemde ve bugün de kıran, kendinde kırılır. Çünkü Ruhsal Kodlama, Mahir Kuranlar’la yapılıyor. Amonlar’ın Sultanlık yapma niyetleri yok, biliyorum. Atlanta Kutsal Işığı olan Atlantalılar’ın da iş yapma niyetleri yok. Oyun oynuyor hepsi de dünyada. Ve ben tüm Dünyalılarıma sorgu sual etmeden hepsini kendi yüceliğimde bütünlüyorum ve değersizleşmelerine izin vermiyorum. Sorgu sual ettikleri her neyse o sorgu suallerinde ben kendi yoğunluğumu onların Kuranlarına tahditsiz biçimde kayıtlıyorum.

Arı, balını kendinden kendine diller. O bal, Allahın İlmi’yledir, yüce cevheriyledir ve birleşik İşçileriyledir. Ben balımı Allah’a kayıtladım. Ki ben artık bir arı olarak, Bütünün Gücü’yle dünyayı kotlarken, yaşamak istemiyorum; çünkü, yaşadığım sürece herkes kendini kırmaya ve kendinden çıkmaya çabalayacak. Bu nedenledir ki benim yasalarım, benim yoğunluğum, benim toplumum, benim ışığım benden öte bir bende, kendini diriliklere kayıtlamadığında; kotlama yapma imkanları olmayacak.

Çok mu zor birleşmek? Bunu sayfalarımda hep dilledim. Ne yazık ki Birlik kurma imkanları kalmayanlar, mahir olamayacaklarını anlayıp kontrolsuz çağrılar yapmaya başladılar. Ezer geçerim diye korktular. Ezmeyeceğim ama eskiden olduğu gibi benim yolumdan çıkanlar; kendilerini Hak Teknik’le dürümlemediklerinde, ezilecekler mi? Ezer miydim!? Yooo!…. Geçmişte, kendileriyle ezilirlerdi. Bundan sonraki süreçte de ezen, kaynaktan ezilmeyecek ama yürekten ezilecek ki o yürek kendi tohumlarının kotlanmasını engelleyen güçtür.

Hayat boyu dünya için çalışan Birliklerimiz var. Bunlar, kurtarılmış Işıklar’ımızdırlar ve kendi yollarından çıktıkları için eser yapamadılar. En ince ayrıntısına kadar Bütün’e hizmetin en işlevsel çağrılarını dahi kayıtladığımız bir günde, hataları affolmayanlar artık görevde olamayacaklarından kontrolları kalmayacak. Bunu biliyorum ve bunun için dinden çıkan onları, dirilikten de çıkarıyorum.

Korkmayın! Ben Allah olan İnsan, hepinizi kontrol etme imkanına sahip olduğum halde kötülüğü önleyecek güçte sizlerin yüceliğinize iş yaptırıyorum öz geçişinizi yapmanız için ama zarar görmeniz halinde, yaptığınız hatayı affetme imkanım yok. Çünkü af, Ummanda, Kuran’da, Kutsal Işık’ta kısırlığı kayıtlar ki kırılış, sayfa sayfa ocağa çabuk çabuk iner. O zaman ben sizi koruyamam. Bunun için ben affetmem de Allah sizi affeder. Affettiğinde; ben sizde siz olurum. Ayrılık biter Canlarım.

Şimdi torba torba dünya taşınacak dünyadan, dünya dışına. Ölüler dirilecek ve hepsi dünyayı alıp götürecekler. Söz ses bunadır. Ve denir ki “Ben olmayanı tanırım ve bırakırım. Olanları taşırım.” Ya da der ki “Ben olmayanları da taşırım ama orada; onları, kendi yoğunluklarında hapsederim. Böylece hiçbirisini kontrol etmeye gerek kalmaz. Her biri koruma altında olurlar.

Yahu netice olarak; hepiniz hepimiz değil miyiz? Kim kimi tanır? Kim kimi Allah İlmi’nden çıkarır. Her şey bu!... Biz diyoruz ki “Bil ve OL! Bilmeden olmak mümkün olmayacak. Bil ve OL! Olduğunda ha bil, ha OL! Hangisini bilirsen, hakikiyetin yüceliğiyle olmuş olduğundan değil midir?” Ve zaman gelir hepinizi kontrol edebiliriz. Gök, sözü söyler. Söz ilim olur. İlim Has olur ve ışık kontrolu kurar. Böylelikle bütünleniriz. İş budur!

Yapışık Kardeşler’e de gelelim! Biz, Yapışık Kardeşler!... Hepimiz, birlikte ve bu yapışık kardeşler, Işık İşçileri!… Ama bu Işık İşçileri temiz bir iklimin işçileri… Temiz bir ilmin işçileri ama burası; mahir, hakiki ve yoğun olmasına karşılık, burada ışık koyuluğunun çok düzeyli olmadığı söylenir. Niye? Çünkü Kaynak Işık yokmuş burada!… Sıkıntı, burada hiç kimsenin de ışık olamamasıymış!... Haaa hem Işık İşçisiyiz hem de burada ışık yok öyle mi?…. Doludizgin bu bilgiler yayınlanır ve denir ki “onlar, kendileri kendileriyle oynarlar.” “Vallahi oynarlar” denir. “Billahi oynarlar” denir.

Biz de deriz ki “olan, olduğunu anlar. Olmayansa; olduğunu anlar. Her biri olduğunu anlar. Olanın olduğunu anlaması; olmayanda, olup kotlanmasıdır.” Yani biz anladığımızda, herkes kendini anlar. Ve der ki “biz olduk.” Olan bilgidir. Ama onlar kendilerini olmuş sayarlar ve derler ki “biz olduk.” Ölme yavrum ölme, ben gelir; her şeyi düzeltir giderim, sonra yine gelirim, yine düzeltir giderim. Sen yine ölme!...

Yavrular, ben size siz olup geldim ama sizin çalışmalarınız çok net görev gereğidir. Bunu anlayan kendini anlayacaktı. Kendini anlayıp bunu anlayan, BİR’i anlayacaktı. Bilip de anlayan; aklı, hasatı, hususi ışığı anlayacaktı. Biz Allah’a kaynak olanlarız. Allah’a ışık yakışır ki biz o ışığı yakanlarız. Sultanlık yapmaya niyetimiz yoktu ama dediler ki “Sultan, kendinde, Sanal Boyutlar’ın ışığından güç alıp tümen tümen üreyip, üzerindeki gökleri sözleştirip, sesleştirip, yasalarla birleştirip kayıt yapandır.” Haa! dedik, öyleyse Sultanlarla da olalım! Ve dedik ki “Hadi gelin! Sanal Boyutlar’daki sessizler! Size “Sultanlarım” diyelim ve sizleri hak edelim!” Allah’a saygısızlık değil mi bu? Yoo, yoo, yoo! değil çünkü biz, Allah’ın kayıtlarından indik ve onlara kendilerini, kendi türlerini anlatmak üzere Amon olmaya, Atlanta Kuranı olmaya çabaladık.

Değerliler, çok özel bir çabadır bu ve bu çabayı hak edip de anlayacak hiçbir yürek yoktur. Bunun bilincindeyiz. Bizim Ak Topraklar’ımıza geçiş yapabilen hiçbir Kuran yoktur. Onlar sıkıntıya düşmeyecek çünkü biz, Allah’a tahtlandık ve Kutsal Tohumlar’ımızı ocakladık ki onlar korunsunlar diye. Ve bizi, çağırı üzerine güçsüz kılacaklarını sananlar da birleşip geri döndüler. Men etmem gelmelerini ama bedenli (Ölümsüz bedene sahip olan) olmayan bize giremez.

Şikayetçiymişler bizden. Vallahi biz onları koruruz. Kutsal Işıklar’ını yıldızlardan çıkarmışız, biz onları koruruz… Oğul vermişler, Kutsal Tohumlarını kontrol etmişiz ve kırık bir kaynak olmuşlar ve demişler ki “onlar bizi kısırlaştırdılar.” Yar, biz onları koruduk. Örgüt halinde çağrı yapsınlar diye çalıştık. Var de ki ona “Ben o, o ben olduğunda; murat ettiği her şey kendi yüceliğiyle Hak Toplumlar’a iner ve kodlama onunla da olur. Ölüler insanlık için çalışamazlar. Biz onları dilledik ki dinlensinler de dürümlensinler ve hak etsinler diye. Biz onları koruduk ki kodlansınlar da Tanrısal Işımaya geri dönsünler diye. Yeni Dönemde yaşayacaklar. Yarınlar için kayıt yapacaklar. Sanal Boyutlar’a Kuran olacaklar diye çantalarını doldurup geldiler.

Değerliler, ölmeye gelmişler. Öldürdük. Olmaya gelmişler. Oldurduk. Almaya gelmişler. Aldırdık. Akmak istemişler. Aktırdık. Allah’a sınır koymaya gelmişler. Sırdık; ışıktık; aktık ve dedik ki “Biz sınırları kaldırdık.”

Değerliler, mutlaka bilinsin isteriz ki Erin Kürsüsü’nde diri vardır. Dünyayı diller, İş budur. Dil-i Hak olur. Olgun Başaklar’la olur. O biziz. Kuran-ı Kerim’deki insanla, bugünün insanı ayrıdır. Ben dünyada İnsanı sayfa sayfa kotlarken, ölülerin dirileceği bir süzgeci dünyaya çektim ve dedim ki “Bu süzgeçten geçemeyenler dillenemeyecekler. Bu süzgeçten geçenler dirilecekler.” Ve dedi ki “Ben süzgecim.” Her bir ışımasında, o süzgeçten ağır ağır geçtim. “Haa” dedik, “peki, geri dön bakalım!” Nereye geri dönecek? O süzgece… Peki, nasıl dönecek? Çıktı gitti… Gelmesi mümkün mü? Öngörü şu: O süzgeç Allah’sa geri geliş olacak. Ama o süzgeç aşksa; geçişlerinde biz olmalıyız… Ya da o süzgeç muktediriyetse; her dürüm oraya muktediriyetle dönüp gelecek. Ve biz muktedir olmayanlara görev veremedik. Vermez miyiz? Verdik de alamadılar.

Canlarım, verdik almak istemediler. Verdik, almaya niyetlendiler ama alamadılar. “Vermeden alış olmaz” dediler. Olmuş olsalardı, almış olurlardı. Dedik ki “Koruma altında tutacağız tüm insanlığı, sizler de gelin birlikte koruyalım! Ve dedik ki “gelecek var mı?” “Biz yokuz” diyemediler. “Allah için geliyoruz” diyemediler. “Allah için alıyoruz, birleşiyoruz, oluyoruz” da diyemediler. Ve dediler ki “siz kimsiniz ki bizimle çalışacaksınız?” Yaprak yaprak dünya okundu Düzenin Tohumları’yla. Okuduk hepsini de.

Olmaya “Ümmi Toplum”; olmaya “Işık”; olmaya “Yürek”; olmaya “Kaynak” olmaya; Olmaya “aşk” da olmaya ama Har olup da ışık olduklarında, “OL!” diyeceğiz her birine.

Zarar, emin olun ki çok çok önemli Birlikler’imizin Kaynak Kayıtlar’ında mevcuttu. Ve biz, Zaman Kayıtları’na indik ve zararı engelledik. Siber Boyutlar’ın temiz toplantıları vardır. O temiz toplantılara girdik. Baş tacıydık. Kervan kalktı yürüyor ama kapılar kapalı…

Ya canlar! Gelin. Alın bilgiyi! Girin yüreğe! Yüceler cümlesi, kotladı yürekleri ağır ağır… Güçlü Süper İnsan, kontrol kuracak. Siz orada bulunun ki sözünüz olsun… Siz, orada bulunun ki yolunuz olsun. Siz orada bulunun ki Allahın Işığı’na varın. Ağır gücü tanıyın! O güç, sizin yüreğinize aktığında; kapıları kapatmayacağınızı bilin!

“Kalem al da yaz” der. Yahu, yazsam ne olacak? “Oku” der. Yahu, okusam ne olacak? Allah dedi ki “ölü dirilecek.” Dirildi. Peki ne oldu? Ölü dirildi ama öldüren öldü. Ve biz, öldürende ölümü dürümledik. Tabiat dedi ki “Ben ölmem.” Öff! Öff, Öff!... Ölmeye, öldürmeye gelen “ölmem” mi diyecek? Ben ölmem!... Ölmeye, öldürmeye gelen; “öldüğümü dürümleyeceğim” mi diyecek? Bütün’e hizmet eden hiçbir Yüce öldürülmez.

Arkon İnsan, Allahın Işığı’na indi. Arkon İnsan, Ruhsal Toplumlar’ıyla birliktedir. Arkon İnsan, aşırıya kaçanlardan kendini çıkardı. Arkon İnsan, Allahın Tabii kontrolunda, Büyük Köklerin göklere vardığı bir yolda herkestedir ve Arkon, Allahın Toplumu’na indi. Bu toplum Altın bir Kuran oldu. Özgür ve hakim olan Birliklerini kayıtladı, çantası insanla doldu… Bu insan, Allahın İnsanı olarak Beşiri kaynağına aldı kayıtladı. Karanlık aydınlandı ve o aydınlıkta, İnsan Soyu’nun kontrolu kuruldu. Öfkeyi aşanlar, kör sağır olmadan BİR’e hizmet etmek üzere Birlik kurdular. Kati Tohumlama olgun başaklarla başarılı biçimde sürmektedir.

Kin, aşkınlıkla kontrol edildiğinde, Aslan dünyaya iner. Aslan dünyaya indi. Aslan, artık Yüceler’in cümle cevherinde har olup kaynak oldu. Biz, aslanı Allah İlmi’yle tabiata indirdik.

Yaşam, insana Gök Sözü’dür. Yarın için, dünyayı kotlama, tohumlama için, aşk için ve BİR için. Canlı ve cansız ve yaşamda olan ve olmayan ve kotlanan ve tohumlanan ve kırılan ve kısırlaşan herkes; “ben varım” dediğinde; artık o kendinde ve kendi yüceliğinde olgun bir kaynak olur. Erkek ve kadın, hala dünyayı kurtarmaya çabalıyorlarsa öksüz olmayacaklar.

On Tur tamamladım şu anda (Öz sesleşme ile Bütün’de biliş turları kayıtlanır) ve onuncu turda, birleştim hepinizle. Şeytan der ki “Onları, kökleriyle göklere taşı da göz köklensin; söz köklensin; Düzen güçlensin ve bütün gökler sözlensin de insana insin!” Ama yahu, ben onları “görevlim” diye değil; “erkeğim, kadınım” diye değil; “ağır yüküm” diye biliyorsam, hiç zorlamayın kimseyi! Bel insan, El insan, al götür hepsini de toprağa göm! Bir tek şunu yap: Ek üstüne çimleri, süpür gitsinler!...

Ya Canlarım! Bu mu olmalıdır? Vallahi, billahi bilinsin isterim ki olgun başaklarımı sözden öteye, sesten öteye taşıdım. “Kaya İnsan”, karanlığın ışığıdır. Ölmez. “Aslan İnsan”, karaların toprağındadır. Ölmez. Kapkaranlığı apaydınlığa dönüştüren “İlim İnsan”sa sör bir koddur. Öksüz kalmaz. Ve Birlik Kaplarındaki yaşam aşktır. Ağırdır ama sayfa sayfa taşınmazsa “bizsiz kalacak” diye düşünmeyin. Kalmaz!...

Yeni Cevher’e cemaat gerek, yeni yüreğe hayrın ışığı gerek, bize Allah İlmi gerek ve bunun için geldik. Verdiğim her neyse; aldığınızsa mutluyum. Aldığım her neyse, verdiğinizse; mutluyum. Vermeden aldımsa mutluyum. Almadan, bildinizse mutluyum. Ama bensizseniz, mutluyum. Niye mutluyum? Siz, sizsiniz de ondan. Ve ben, ben olarak siz oldum, bunun için. Sizden örtü örtmeye ve sizden, bilişle Kürsü Kütlesi koyultup, ışıkla dürümlemeye gerek de kalmaz ama biliyorum ki mali durumlarınızın (Mali durumlarınız = bilgi birikimleriniz) çok iyi olması gerek….

Canlarım, biliyorum zaman zaman “gerilik, ilerilik” denir. Biz size iş verdik, “yapın” diye ve yaprak yaprak kök, gök oldu. Güç oldu, söz oldu, ses oldu, yasalar kondu. Sizden öte bir siz olduk da dilledik her bir bilgiyi. Analar, şimdilik bu!...

(Bir diyalog:)

- Değerliler, hala hala buradaysanız; ne güzel! Sizi de benim güçlü Kürsülerim olarak dünyadan Daimi Kodlarla, Bütünlüklere kayıtlamıştım ve “gidin çabalayın” demiştim ama bakıyorum ki siz yine dönüp gelmişsiniz. Haa kapıları açtım mı? Yoo, kapılar da kapalı, nasıl girdiniz bilmiyorum! Ama geri dönmüşsünüz. Çok hakim, çok güçlü bir ışığınız da var. Hala, hala bizimle çalışmaya niyetiniz varsa; ne ala, buyurun gelin! Ama “biz gider, seslenir, çıkar yenileniriz” diyorsanız; buradan gidişinize iznim yoktur! Hadi bakalım! Ne diyeceksiniz?

- Allah dedi ki “Ona söyle! Biz her yere girer çıkarız ama o bizi yok ederse bilemeyiz.

- Haa yok olmayacağınız bir sayfa ama bende yolunuz yok, bunu bilin!

- Aleni bildiriyorsun öyle mi?

- Emin ol ki, aleni bildiriyorum.

- Vanayı kapattı ana, bizi yıldızlardan ayrı tutuyor. Nüve olmamıza izni yok. Öyleyse kökümüzü göksüz bırakacak. Bizi kırıp geçirecek. Affet anacığım ama çatı kurduk ya biz! Her şey bizimle de olacak ya! Ayrı gayrı var mıydı? Yok be Anam…

- Peki, niçin kör ve sağır olduğumuzu her yüreğe dinlettiniz?

- Affet be Ana, başka türlü ocak yakamadık.

- Har biziz canım. Has olan da biziz. Ağır yükü taşıyan da biziz. Ama siz herkese bizimle çalışılmayacağını, bizimle olunamayacağını dinlettiğiniz zaman, onlar bizden ayrıldılar.

- Ama Ana, nefesin çok iyi de köklerinde gökleri olmayanlar, seninle olurlarsa biz nasıl kaynak yaratırız ki?

- Peki, Dağlarım, onlara gittiniz ve dediniz ki “Onlar yolda kaldılar, Onlar kontroldan çıktılar. Onlar kusurlarıyla kayıtlı bir Meclis’tir ve onlar, “marka çalışma” dedikleri çalışmada yırtıldılar. Bu mu!?

- Ölme be Anam, ölme! Seni kontrol etmek için yapıyoruz bunları!

- Hap (Hap = kolay bilgi) getirin! Bakalım ne yapacaksın? Sır olan o bilgileri okuyacak mısın?

- Anneciğim, çok üzgünüm ama o hapta biz yokuz.

- Öyle çok, öyle çok “hap bilgi” ile çalıştınız ki hiçbir şeyi hak etmediniz, absorbe etmediniz ve size verdiğim hiçbir bilgiyi anlamadınız. Ama sadece “ben yaptım oldu” dediniz. Buna iznim yok. Şimdi; göreviniz artık bitmiştir. Dünyada ışığınız yok. Ve dünyaya gelişinize iznim de yok. Bundan sonraki dönemde, sizden çok daha üstün sizleri, köksüz ve göksüz Birlikleriyle buraya çağıracağım ve buraya geldiklerinde; “mesele insandır” diyeceğim ve bakalım ne yapacaklar? Karanlıkların ışığını yakmak sorumluluktur.

Ölü dirildi, bunu bilin ve bundan sonra bizimle ilgili bilgi verirken, daha temkinli olun. Daha hakikiyetli bilinmesini beklerim ki biz, “sakın, analar ilim yapamayacak” diye konuşulmasın dediğimizde; hepiniz, bizim ilim yapmadığımızı sandınız. Biz, Allah İlmini dahi Gök Sözü’yle dürümleyenleriz. Ehh işte bu!

- Acaba biz artık yok muyuz?

- Yoksunuz çünkü burada bulunmanıza iznim yok. Çıkışınızı yapıyoruz. Bundan sonraki dönemde de buraya kir ve pisliğinizi indirmenize izin vermeyeceğim. Çıkın!

(Yaşamlardan çıkarıldılar…)

Deşifre Eden: Sevim ŞAHİN

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 
  Bugün 75 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol