Birlik İlmi
  12.11.2012 Tarihli
 

KAYNAK KOTLAMA- SOHBET (12.11.2012)

 

Sabrın sonunda şükrettik ki birleştik. Tohumları kontrol edebilmek üzere buradayız. Kokuyu yükseltmenizi bekledik. Şevkle çalışan Yücelikler’in hepsi bugün Birlik Tekniğiyle  size ve sizin Yüceliğinize kendi yoğunluklarını indirmekteler.

 

Kaliteli bir çalışma yapıldı dün (11.11.2012 BETA KÜRZİ-1- Sempozyumu); kesinlikle. Bütün’e hizmetçi olan Süper İnsan Ruhsal Kuranları,  dün Özgörev taşıdılar. Karanlıkların ışığı yandı dün; Öz Geşiçler yapıldı. Bin Can insan tahtındaydı dün ve bir Tabiat Kod’u olarak tahtlandığını bilip; kurtarılmış İlim Kayıtları’yla Gök Sözü’nde bütünleyişi gerçekleştirdi. Atlantalıların Kuranları okundu dünyada. Kopup giden tüm insanlar, Işık Kotlaması  için  koşup dönüp İnsan Sayfaları’na girdiler.

 

Devreleri açtık ve izledik. Artık dünya yanlışsız bir dönemi başlatıyor. Bugüne kayıt yaptık. Dün kontrol edildi. Yaşama İnsanlık Ailesi indirildi. İnsanlık Ailesi kapıları açtığı andan itibaren koruyacak olanlarıyla birleşti.

 

Kaliteli bir çalışma yapıldı dün. Özgür ve hakim Birliklerimiz, ortak çalışmaya daimi kap oldular. Arton İnsan tohumunu ekti. Gök, söz söyledi. Eşik aşıldı. Işkın şevkiyle kayıt yapıldı ve BİR’e hizmet edecek olanlar belirlendi. En eskiler şimdiye kayıtlandılar ve en eskilerin kükreyen güçleri dürümlendi ve yere indirildi. Doruklar tohumlarını kontrol ettiler ve BİR’e indiler. Eller açıldı. Gökler, sayfa sayfa ışığı, o el avuçlarına akıttılar ve zaman Kaynağa katıldı.

 

Asla yanlış yapılmadı, çekişme olmadı. “Bedenim İnsan Soyunun Kuranı’dır” diyenler, kökleri ve gökleriyle birleştiler. Çöküp kalanlar çoktu dünyada. Hepsi kayıtlarını aldılar ve ayağa dikildiler. Buna biz, “Uluların Kuran okuyuşları” dedik.

 

Torba torba insan indi dünyaya. Hepsi BİR ve hepsi BİZ’di. “Beşir” olan, yeşil renkten öteye geçemeyendi. Ve eşiği aşanların hepsi maviye varanlar ve aşkla kayıt yapanlardı. Maraş göklerinden Yetkin İlim Sayfaları dünyaya çekildi ve insan sınırı aşıldı.  Hepinizi kucaklıyoruz...

 

Tanrı diyor ki, “Allah İlmi’yle bilin ki; Maraş, Birlik Kotlaması yapılan ilmin sayfalanışındaki güçsüzleri güçlendirecek bir alandır.” İstanbul’un ışımasını sağlayan Birlikler’in biri Maraş’a tabiydi ve oradan güç kayıtladı ve orayı kotladı.

 

Dünyaya geçiş yapanların çokları da insan sınırını aşarak dünyaya geçmişlerdi. Erkek, kadın hepsi BİR’e hizmetçiydiler. Kaydı yapamayan yoktu; asla yanlış yapan yoktu. Göksüz ve sözsüz kalan yoktu. Devre devre dünyanın dışını dünyaya çağıran  insan, bugün artık Yeni Dönemin ışığıyla gövdesini güçlendirip dünya dışıyla Birlik kurdu.

 

Artık insan yenilendi. Kervan yürüyor ve bu kervan Allah’ın İlmiyle yürüyor. Bütün Kökler ve Gökler “Birlik” halinde bu kervanda bulunmaktalar. Altın Topraklar’ın ışığı yenilendi ve bu kervana kayıtlandı. Ezgi şu ki; Altın Toplum hasatını yaptı.

 

Kevser’in insana İnsanlık İlmi’yle indiği bir günde, eşkali bilinenlerin Beşir olmayan ışımalarında Bütün’e hizmetçiler, insan sayfalarında kontrol kurdular. Arton İnsan,  Rahman’a Kuran okuttu.

 

Övgü şudur ki, ben “Allah” olan, sizim. Sizin yüreğinizim ve ben İnsanlık İlmi’yle Bütün’ü güçlendirenim. Ben “Allah” olan!... “Sizden üstün bir siz” olup her dürümde varlık sürerken kaftan giyen sizlerden daha üstün bir sizi, size kattım. Allah, dinden öte bir ilimdir ve o ilmi bilen insan, ağır yükü hafifleten insandır.

 

Kaşık kaşık  dünya ışığı içildi dün ve her içilişte aşk vardı. Her içilişte şevk vardı ve dünya ışıklarının her bir kaşığında, aşkın şevkinde has olan Ruhsal Kutsal ışıklar vardı. Dün bütün kötülükleri aşan Birlikler, gözsüz ve sözsüz ilimlerinden üstün göklü ve sözlü dürümlerinde bizle oldular.

 

Kayıt dışı bilgi yoktu. Asla yanlış bilgi yoktu ve zaman sayfalanışında “kulluk aşkı”ndan başka bir aşk yoktu. Bedeni olan görev taşıyacaktı ve bedeni olanlarla oğul verdik dün Bütün’de.

 

Her resim Allah’ın işidir. Biz o resmi, Allah ışığıyla yaptık. Allah’ın ışığı olan o resim, Birliğin resmiydi ve resmin sessizliğinde  yeni bir sese vardık. Yüceler cümlesinde har olan o ses, Allah’ın sırrı olan ışıkta Kuran olup yenilik yaptı.

 

Biz, zamana tabiatı indirenler;  Rahmanın Kuranı’nda, artık resmin ötesindeki ilimleyiz. Bu ilim, “Evrenlerin Gücü” olan ilim, hepimizin ilmidir.

 

Horlanmayan dünya artık yaşamlara iniyor. Kökü, gökü olan insan yenileniyor. Bütün gökler, söz söyleyecek düzeyde, BİR’e hizmetçi olurken; hatayı bağışlayanların hepsi Allahın Teknolojik Kuranı’nda kendi yücelikleriyle oluyorlar.

 

Erili dişilden ayrı sayanlar çoktu dünyada; kırıcıydı onlar. Bunu daha net anatabilirim: Herkes eşikte beklerken, bir çokları dişiyi, bir kısmı da erili kayıtlar. Eril ve dişilin ışık kırılmaları çoktu. Çoğu “ben varım, sen yoksun” derdi. Bir çoğu da  “sen ve ben yokuz” derdi.

 

Netice, Allahın teknolojik korumasında hepimizin Birleşik Işığı’ndaki netice; insanlığın buraya varıp, “ben artık kendim oldum, herkes ben, ben herkesim” diyebileceği çok özel çalışmaların yapılacağı bir dünyanın kurulmakta olduğudur. Bu netice, hepimiz için önemlidir.

 

Ölüm geldiğinde sizlere sorarlar “kiminle iyiydin?” diye. Ve çoğu der ki “ben kocamla kötüydüm” Çoğu der ki “ben karımla kötüydüm.” O zaman koca ve karı ayrı kotlamalarla dünyanın ötelerinde yenilenirler. Ve bir çoğu da der ki “ben eşimden ayrıydım” Ya da “ben kaynaktan ayrıydım” Ekmek yapanların bir çoğu der ki “ Ben artık yenileneyim, yeni zamanlara kaynak olayım, ışık olayım ve geri döneyim. Gideyim eşimle birleşeyim, ışık haline geçeyim ve Bütün’ün gücüyle dünyayı kutsayım.”

 

Ayrılıkla veya birlikle; hepimiz ya zamanın kıranı olur ya da zamanın Kuran’ı olurduk.

 

Dağlarım, yeni zamanlara girerken kimsenin ışığında kırılma olmasın bekleriz. Yerin Kürsüleri’nde, işin başarılacağını biliriz.  Basa basa söylüyoruz ki, Altın Topraklar’ı yetkin kayıtlarla dürümlerken; yarınları haketmek için Müktesip İlim’i Hak Teknik’le dillerken, yenilenmek gerekir.

 

Baş tacı olan dünya artık yenileniyor. Yeni zamanlara geçilirken eşik işi kolaylaşıyor.

 

Kuran-ı Kerim der ki, “ Ben Allah’a ışık verdim, Allah bende ışıdı.” Ya Ha! Ben verdimse bende ışımasının anlamı var mı?...  Dara düşmeyin; ben “O” yum, o “ben” Bunu anlayan var mı?...

 

“Sıla özlemi” denen bir özlemden söz edilir. Ben o özlemde, özlenilen yerin gücüyüm. Eğer oraya varmaya gereğiniz yoksa, bedenimde oluş gereğiniz yoktu. Şükrettim ki, Dünya Ruhsal Kuranlar’ı bu gün artık yeni dönemleri kati olarak kotlamaya giriştiler.  Altın Toplum yenilendi ve Düzen kotlandı. Müsbet ya da menfi herşey harlandı ve yarınlandı.  İşte biz bugün yarınlananları tabiata katmaktayız.

 

Artık bilinmesini beklediğim diğer bir konu da; misafirlerimin çoğunun kendi yoğunluklarıyla kendilerini kontrol etme niyetlerinin bulunmasına karşılık, kayıt dışı bilgilerle kasalarını doldurmalarından dolayı, kontrollarının kalmamasıdır.

 

Ezer geçersem dünya ezilir bilirim. Bu nedenledir ki, hiç kimseyi ezmeye niyetim yok!

Sabırla dünyanın Kuranı’nın kontrol edilmesini beklemekteyim. Kokuyu yükseltenlerin göklerde sözü olacak. Yolu bulanların ışıkları yanacak ve ben onlarda Birlik kuracağım.

 

Açı daralıyor. Benim İslam Dini’ne Gök  Sesi verdiğimi bilmeyenlere de şunu söylemek isterim ki; İslam Dini, benim yüreğimden bildirilen bilgilerle kontrol edildi. Koruma altında verdiğim tüm bilgiler, İslami Kayıtlar’a girdi. Ve bu kayıtlarda Bütün’ün gücü devreye alındı. Eğer bu kayıtlar, dünya dışına dünyayı açıkça  bildirecek kayıtlar olmamış olsaydı; memleketimin hiç bir sayfasına ışık olmazdı.

 

Bütün’e hizmet için çok çalıştım.  Korkuyu aşıp benimle olacak olan herkese Birlik Kayıtlaması yaptım. Sanal Boyutlar’ın yolcularıyla dillendim ve iş yaptım. “Kaynak, insan” dedim.  İnsanın, lütfen net bilin; lokomotif olması gerekir. Çünkü insan, ayrı gayrı gözetmeyen bir yasadır. Ve insan, dünyaya lokomotif olmadıkça, dünya yüceliğinde, kendi yoğunluğunda, kendini Hak Teknik’le dilleyecek hiç kimse olmaz.

 

“Benim adım Kaynak” dediğim zaman, bilinsin dilerim ki; Kaynak, ağır yük taşır. Acı geçişleri yapar, yolcuları tohumlar, Kuranlar’ı kotlar, yasaları koyar, ve Dini Hak olanları birlikte kotlayıp kayıtlar.

 

Özgür ve hakim olan dünyanın, yere indiğini biliyorum. Yemin ediyorum ki dünya asla yanlış yapmayacak. Çıldırır Dünya, Birlikleri kendi yüreğinden çıkaranlarda... “Dini Hak” olup, ışıkta kendilerinde, kendi yoğunluklarında kutsuzlaşanlarda... Çıldırır dünya “Beşir” olduğunda... Eserinde kırıcılık bulunduğunda... Benim adıma Gök Sözü söyleyen Dünya, bensiz kaldığında...

 

Ben dünyanın kaynağında olan; eser yaptığım zaman, kibri olanların dışında, o eseri açıkça bilemeyen, hiç bir şey anlamayan kalmayacaktır.

 

Allah’ın tartısında tohum yoktur. Ocağında yol yoktur. Allah tarttığında ışık yanar. O ışık ağır yükü hafifletenlerin  Kürsüleriyle yanar. Biz Allah’a ışık olanlar, Gök Sözü’nde ses olanlar, bütün güçleri kotlayanlar, toplum için çalışanlar;  insan Allah’ı bilmedikçe bizi de bilmez.

 

BİR’e hizmetçi olan tüm insanlara şunu söylemek isterim ki;  kıl ince de, ilim daha incedir kıldan. Ben dünyada öksüz, yetim bırakmak istemem ama bilirim ki örtüler örtüldüğünde öksüz de yetim kalanlar da olacaktır.

 

Ölüler Diyarı Dünya; Yasama Meclisim’de, her şeyin üstünde, hala benimle olmak isterse; ben, Yasama, Kaynak Kotlama ve Yoğunluk Kayıtlama İlmi’yle çalışan herkesi kendiyle kotlamaya çalışanım ki bilginin kati olarak kontrolu gerekir.

 

Kurulu Düzenler’in hepsi, eşikte Dişil Kayıtlar’dan kurulmuştur. Ama Öz Sözü söyleyen, Eril’dendir. Ve bu nedenledir ki Düzeni kuran Eril’in Dişili’dir.

 

Ben zirvelere dünyayı dinlettiğimde, herkesin bildiğinden üstün bilgileri bildirdiğimde; benim dillediğimi anlayıp da hasat yapabilecek olanlar çıktığında onlar bedenime “Kök Öz Güç” olup girerler.

 

Kardeşler, ben “Allah” olan; sizim!... Kaydını yapmayan bensiz kalmaz. Ben her bir Yüce’de varlık süren İlim’im. Benim adıma gök söz söylediğinde, orada Sistem benim; Nizam benim; Düzen benim. Benden başka hiç bir ben, ayrı gayrı demez, diyemez de...

 

Nirvana Kuranı’nda benim adıma görev taşıyacak olanları  ben belirleyeceksem, ki ben belirledim; Ölüler Diyarı’nda göksüz kalacak olanları da ben kayıtlardan ayırdım. Onların dışında ben, benim dışımda onlar Bütün’e hizmetçi olmaya kalktıklarında; korumaları yine bendendir.

 

Evrenlerin dilinde benim adım “Rahman”dır. Yüreklerinde Kürsü olanlarda, ışığımda her ses, yaşamdakinden çok daha güçlü olan sayfalanışımdaki ışıktandır.

 

Arz olur ki dünya ilim yaptı. Artık insan, iştir.  Arz olur ki dünya yasaları koydu. İsa’yı, Musa’yı, Mustafa’yı kodlayan insan, yerin Gür Kürsüleri’nde (izin verin de izah edeyim) yaşamları kodladı; toprakları katladı; yeniledi; insanlara iş verdi ve dedi ki; “OL!”

 

Kökü, gökü olmayanların Kürsüleri de olmaz. Bir şey daha olmaz:  Kırılış yapıldığında, kısırlık yaşamlara çağrıldığında,  Öz Geçiş’leri olmaz. Bunun içindir ki ben Zemzem içiririm  tüm Yücelikler’den ki  “Has” olan ya da olmayanlara kurulu Düzenler’in örtüsü örtüldüğünde, Öz Geçişleri’ni yapmaları, bizimle olacak. Hak ettiklerince anlamalarını sağlamak üzere, aşkın şevkinde özgür olarak, tür tür olan onlara ilimle bildiriler dillerim, dinletirim ki “Arzın Kürsüsü”yüm bilinsin!...

 

“Memleket insan” dediğim zaman en son dendi ki, “Memleket ağır yüktür.” “Yahu,  insan Allah’tır” dediğimde, dediler ki  “Allah, ışıkta kök, gök olanda söz söylediğinde, o insan Allah değildir.” “Yahu!” dedim. “Ben Allah olan kapıları açtım, geçtim.” Ve dediler ki “o, kendini Allah sayar.”

 

Allah BİRdir! O Bİ ’dir! Herkestir! Eşikte şevkle çalışır. Aşktır! Hardır! KA HAR’dır! Rahman olandır.  “Ölüler Diyarı’nda Kuran” olandır. Bizde ise “yasa” olandır ki biz yasayız.

 

Zirvelerin Sanal Boyutları’nda Zirve  olur.  Her zirvenin örtüsü örtülür Kuran olur. Kuranlar’ın gücü Öz Güçtür. Ocak yakarsın, o ocakta yasalar olur. Zirve insan olur.

 

Zaman sayfalanışında BİR’e hizmetçi olanların birlikteliğinde, bütün gökler söz söylerken yanıp tutuşur her Yüce ki ekrana kendisi de girsin de ekranda güçlü Birliği korunsun diye.

 

Bina inşaası tamam. Olgun başaklar seçildi. Yıldızlar ışığını kontrol etti ve Bütün’e kattı.  Muhammed güçlü şekilde eşiğinin değerini bildirdi ve dedi ki, “eşiği aşın!”  Yazılar okundu. Tobi Kotları da göklerden ses istediler. Din Teknolojisi’yle her bilgi verildi. Ne var ki, Birleşik Ailenin Kürsüleri’ni anlayacak güçte hiç kimse yoktu.

 

Koruma altında tuttuklarımızın çoğu  Bilgi Kapıları’nı kapattıklarından bilgi alamamaktaydılar. Zevkli bir dönem çalışması yaparken de onların kendilerini kırmaya çabaladıklarını görmekteyim. Kayıtlarını okutturup tüm insanlığa kattığım zaman da kapılarında kırıcılık olduğunu bildiğim halde; Kemal Dünyalar’ın kurulabilmesi için herbirini kendi yüreğimde korumaya aldım.

 

Dal budak saldı Yücelikler; ekrana insanı koyu bir biçimde yansıttık. Baktık ki insan, asla hata yapmayan o yoğunluk, Bütün’ün göklerinde, sözünü söylediğinde temizlik başladı.

 

Kardeşlerim, temizlik sürmektedir ve o temizliği yapan Birlikler’in hiçbirisi, ekranın kürsüsünde değildir. Hiçbirisi!... Çünkü onlar ekrana kendi yoğunluklarını kattıklarında

Biliş hallerindeki o yolcuların gövdelerindeki Kürsüler’i göksüz bırakırlar ki  biz asla bunu istemeyiz.

 

Atlanta Ana Kaftanı’nı giymemiz beklenirken, girdapların her bir sayfasında Birleşik Işık halinde Bütünün Gücünü devreye alan Birlikler’im,  Merkez Gökler’in sözünü söyleyecek dürümde olanları seçip, hepsine insanlık adına Teknolojik Kotlama yaptı.

 

Turkuazın Kuranı’nda insan yoktu.  Köksüz olan insan, göksüz olan insan, herbiri “Birlik” halinde birleştiğinde de ilim yoktu. Kapıları açtık ve dedik ki  “Olun!” Özgür ve hakim olan Dünya, Kuran-ı Kerim’i okudu ve dedi ki “OL!”

 

Okumayı bilen insan, ivme kazanır. İşte dünya kendi yoğunluğunda, kendi toplumlarıyla, ivme kazandı.

 

Din Allah’a ait değildir. İlmi hak edene ait de değildir. Din, sayfa sayfa kırılışta olana da ait değildir. Din, Kaynağa ait bir Rahman Kuranı’dır. Ama dini hak etmeyenler, dini anlayamadıklarında  Birlik Kapları, kontroldan çıkar ve biz onlara deriz ki, “cinlerin ve insanların herbirinin  kürsülerinde aşkın bulunmaması halinde, kasalar boşalacak. O halde Din-i Hak olsun, yol açılsın ve biz Allah’a Kuran olanlar, ışıkla birleşelim ve Bütün’ü koruyalım.”

 

Önemli olan dünya. Öyleyse dünyayı hak edin!...“Kala kala 2220 kaldı” dediler. (2220, Küresel zaman kayıtlanışı ile gerçekleşen bilinç katmanları). Yahu, ne olacak o tarihte?...Hala 2220!... Savunmanlar da bu konuda çalışacaklar…. Ah canım, öyle mi!?

 

Dağlarım, 2220  Birlik Kapları’nın her birinin, Işık Tohumları’nda var olan bir kayıttır. BİR’e hizmetçi olanlara söz vermiştik, demiştik ki “Herkes kendini hakedecek. Dar boğazdan geçecek dünya ve bu geçiş sayfasında, herkes kendiyle kontrol kuracak. Ölüler dirilecek ve dünya, işini hak edecek. Kapıları açacak ve çatı kurulacak. Kurulan çatıda,  Muhammed olacak. Ve Muhammed’in ekmeğinde ekmek olacak. Herkesin ekmeği olacak ve Muhammed, herkesin “Birleşik Umman” olarak var ettikleri o ekmeği yaşamlara katacak. Yani İslam Dini, Bütünün Dini olacak.”

 

Özgür ve hakim olanlar  bunu beklediler. Ve zirvelere kendi yoğunluklarını kattılar.  Çelimsiz bir ışık, yenilendi, Gök Sözü söyledi, ekip kurdu. Koran Toplumları’yla Kutsal Işığı yaktı ve yenilendi. İşte o kendini hak etti.

 

Dava insan mı yoksa kontrollu Kuran olan Muhammed mi? Bu sorgulandı. Ve dedi ki, “insan”  O halde insansa, Muhammed’in Kuranı’ndaki ışık da insan içindir. Hala bunu sorguluyorlar. İnsan mı, Muhammed mi!? Muhammed Allah’ın tahtındadır. Öyle mi, yoksa ışığın kontrolunda mıdır?

 

Davayı açtık ve sorguladık; baktık ki dünya insanı Aslan Kuranı’nı kotladı, yolu açtı.  Çok mutluyuz; çünkü Ruhsal Kutsal ışıma başladı.

 

Zemzemi bilenler bilirler ki; orada eşik aşılır ve Yeni Döneme varılır. Yeni dünyaya ulaşıldı, orada ışıklar yenilendi; Kaynak İnsan, BİR’e hizmetçi oldu; Gök, söz söyledi; Musa, İsa herbiri birleşti ve dediler ki “Mustafa nerede?” Dedik ki “ O biz, biz o’yuz.” Hala Mustafa soyu sorgulanır. “Nerde Muhammed?” diye. Dağlarım o biz, biz o’yuz.

 

Köksüz göksüz insan yok ki!... Biçareler, Gök Sözü söylendiğinde köklenir, göklenirler.   Başlar eğildi; dediler ki “Yahu o sense, senin deren nereye akar?” Ağır yüktür bu soru. Dedim ki “Allah’a akar.” Ve dediler ki “ağırdır yük, taşıyacak mısın?” Sararan günlerin en güçlü ışımasında biz, maviyi kotladık ve dedik ki “tartmayın bedeni, Allah’ın Dağı, Allah’ın Tahtı, hasatını yapanın kaydıdır.” Ve dediler ki “İnsan ‘Cin’se, ulaşır yüreğe; ulaşır da kayıtlanır. İnsan  ‘İn’se, kaynağa varır da yarınları kotlar. Ya da insan ‘Birleşik’se aşkla çalışır  ve Kaynağa ummanla kontrollu biçimde akar.”  Hala hala sorup dururlar.

 

Ray hepimizin değil, BİR’indir. Oraya hangi Yüce kendini katarsa, BİR’e katar. BİR, Allah’ın kaydıdır. Ray hepimizin rayı ve biz orada bir tren olarak, Bütün’ü taşırız.

 

Her nefes Allah’ındır ama Allah, kendinden öte kendinde olanlarla tanınır. Eğer Allah’ı tanıyacaksanız; asla hata yapmamalısınız. Eğer Allah’ı tartacaksanız; aşksız kalmamalısınız.   Eğer Allah olacaksanız; kontrollu olmalısınız. Ve ilimle Kaynağa varacaksanız, Ümmi Toplumlar’ın herbiriyle olmalısınız.

 

Çoluk çocuktur dünya biliriz; ama biz dünya olarak Bütün’de Gök Sözü söylediğimizde o çocuk büyümüş olur;  “Ergin” olur. İşte o zaman biz Rahmi Kuran’la “KA HİR” oluruz.

 

Rastlantısal çalışmalarla değil; mutlak kotlanmış çalışmalarla yapılır her şey. Ve dans eder  yürekler  dürümlerde İnsan İlmi’yle. O zaman biz ağır yükü hafifletiriz.

 

Çıldırdı Dünya, öfke arttı; dünyada kırılış başladı. Yolcular kontroldan çıktı. Eser yok…  Yüksek Kürsüler’de kuruluk başlayacak… Çıldıracak Yüceliklerin Kürsüleri; kırılacak! Ah Canlarım, bunu mu beklerler!?... Bir şey daha yapılacak: Ezen geçen, erkek kadın, Örgüt’ten çıkarılacak.

 

Ve biz, olgun başaklarımızla tüm insanlığı kotladık, topladık, tabiata kayıtladık ki ete giren biz, ekibi kurduk. Bu ekip, Allah’ın Ekibi’dir.

 

Kimse kimsenin Öz Güç’ünü devreden çıkarmaz. Hiç kimse kimsenin kontrol kaybını istemez ve biz kimsenin yüreğindeki kükreyen güçlü ışığın kınanmasını istemeyiz. Asal Boyutlar iradeli olur. İş budur!...

 

Muhammed geçiş istiyor; onu bekliyoruz... (Söz aldı:)

 

- Ana, gövdenin gücünü biliyorduk.

 

- Buyur gel!

 

- Seninle olmak Muhammed için bir görevdi. Gönderilen tüm insanlığın ışığı ile birlikte sevgiyle seninleyiz. Aşırıya kaçmayacağımızı biliyoruz. Soru sormayacağımızı da biliyoruz.  Sokağın ışığını yaktığını biliyoruz. Korumayı kaldırmayacağını da biliyoruz.

 

Demin bir şey söyledin, dünya dinledi. “Ben Allah!” dedin. Ya zaman!? Zamandan hiç söz etmedin. Sistemin Kürsüleri’nde Zaman Sayfalanışı başladı. Asla yanlış bilgi yok. Koku yükseldi ve gökler seslendi. Netice olarak bizler dünyaya indik. Gönderilen tüm insanlığın ışığında kök, gök oldu; söz söylendi. “Savaş başlamış” dediler.   Nerede o savaş? İlimle savaşılır dünyada. Bin Can’ın cevherinde insan ilimle dillendiğinde;  orada yanlış olmaz. 

 

Sevgiyle saygıyla Anama geldim; dünya dışını dünya ile dürümledim; Kutsal Işığa aşkla katıldım; Kaynak oldum ve Zamanın Toplumları’yla, olgun başakları, gök sözsüz kaldığında; sözlemeye, seslemeye ve yasaları koymaya geldim.

 

Ana, vakit tamam.  Seninle bu  çalışma yapılıyor. Bu çalışmayı yapabilecek başka kimse yok. Bu kesinleşmişse, seninle müspet ya da menfi, ne varsa yapılacak. Sabır, sabır ve sabır!... Ana seninle çalışmamız gerekir. Arkın akışında bizler de olalım.

 

Korkmayın; “ben Allah!” diyemem. Yapabileceğim tek bir şey var; ben ağır yükü hafifletmek isteyen yolcuyum. Bana da görev ver, ben de çalışayım.

 

“Salı, Gök Sözü söylenmez” dendi; benzin döktüler yüreğe; dediler ki “yangın çıkar.” Ama sen dedin ki “Salı, gök ses verdiğinde; ben, sözü seslendirecek teknolojiye sahibim, toplamış olduğunuz tüm Birliklerinizde güçlü çerçeve çizerim ve sizleri korurum.”

 

Gömü senin yüreğindi. Şimdi Dağ Anam, “benden başka bir ben yok” diyen dürümlerdeki her Yüce’yle birleşmeliyiz. Önce dünya korunacak. Son dönemde bu isteniyor. Önce dünya korunacak; sonra Yaşam Kapıları kapatılmaya başlanırken, öfke artmaması için yeni yarınları tabiata kayıtlamamız gerekir.

 

Çalı çırpı, insanın ışığı değildir. Çalıyı çırpıyı hepimiz biliriz ama dünyanın ışığında bu bilgilerin de kotlanması gerekmeyecek. Bu kesindir.

 

Ölüm Allah’a güçtür, akıştır ama görev aklın gücüyse, hepimiz burada ölmeye hazırız.

 

Deli Dumrul; insan!.. İnsan soyunu ışığında her yerde var olan o Kuran, bizsiz değildir. Zaman Sayfalanışı’nda biz o delide deliyiz. Ama o deli bizde hasattır. Kula kul olmak gerektiğinde “korkmayın!” der o. Ben sizim ama kul bizde olduğunda; biz ona “korkma!” deriz. Bugün sen ve biz birleştik. Ve sen bize ve biz sana “korkma!” dedik. Ama sende biz, bizde sen kontroldaydık. Ve bu nedenledir ki Altın Tabiat yeni bir döneme “kök  gök” olup girecek.

 

Aleni bildirildi ki bu Yeni Dönem, hepimiz için Gök Sözü’nün söylenmesine gerek kalmayan bir dönemdir. Çünkü umman olan insan, gövdesinin kürsüleriyle her anda var olan bir ışık halindeyken, gök ya da yer Ana Kapı’da onun yüceliğidir.

 

İşi baştan beri yapmak üzere, cümle yüreklerle Birlik kurmak için çabalayan, Tanrı’nın Ruhsal Kot’u olan insanın, her Kükreyen Görevlide var olmasını bekliyoruz. Savaşın sonundaki has iş budur. Sevgiyle seninleyiz. İşi başarmamız, kapıları açmanla mümkündü. Ve kapılar açık; muktediriyetle burdayız.

 

-  Tartmayın dünyayı Canlar! İnsanoğlu yenilendi, kesindir.

 

“Muhammed” dediler; Muhammed yoktu burda.... Ama Muhammed’in sesini dünyaya indiren bir Yüce vardı ki biz ona sorduk “nefesin var mı?”  diye; nefesi yoktu. Ve biz ona sorduk “insan mısın?” diye, “yok” dedi. “Kimsin?” dedik “Allah” dedi. “Yahu , Allah  Ak Kapı’dır, biz o’yuz, öyleyse sen ve ben biriz” dedi.

 

Savunmanlık Mesleği’nden de söz edildi. Çalı çırpı değildir işim, ağır yüktür. Ve ben bu yükü nurla ve toplumla taşırım.

 

Şikayetçiymiş yüreklerinde Dünya Kuran’ı olanlar; tüm insanlığın toplumlarındaki Kotlardan. Yahu, olular, olu olmayanlar, olu olamayanlar, olmayanlar, olanlar!... Biz sizleriz. Ama sizden başka siz yok ki...

 

Dağlarım, işte bu... Olular, olu olmayanlar!... NA KA HAR, Rahmanda Kuran olduğunda ses kırılır. Ve der ki, “size ses vereceğim ama bu sesi siz tertipleyin.”  İşte yapılan çalışmaların çoğunda bu tür bilgiler yeni dönemlerin kontrolu için kırık seslerle verilir. Şimdi olduğu gibi.

 

“Bana, sureti katiyetle insan denir” diyebilir misin?  Ya da “Ben, insan soyuna kontrollu geldim” diyebilir misin? Çantan doluysa “dolu değil” diyebilir misin? Ağır yük taşıyorsan; “yük ağır değil” diyebilir misin? Ya da “insanım, değerliyim” ya da “değilim”...

 

Yavrularım, ben “Allah” olan; herşeyim ya! Niye ben şuyum, buyum deyim ki? 

 

Bilişi hak ediş, tohumları hakediştir. Tohumları hakediş, ağır yükü hafifletiştir. Cevheri hakedişse, işi hakediştir.

 

- Aslan Kapısı “hoşgeldiniz” dedi bize. Biz dedik ki, “Sistemin, Nizamın, Düzenin Kürsüsü olan Aslan Kapısı, Ana kaftanı bizden değil bizim Yücelerimiz’den alır.

 

- Kalıp-gitmek, bileceğiniz iştir; Ama biz bugün Allah’a geçtik, Allah’layız.Öyleyse geri dönmeniz, Allah’la olacak.

 

Ayar bozmayın Analar! Buradan görev aldık, dönüyoruz. Nevi şahsına münhasır bir ışıkla görev aldık Öz Göç için. Analar, geçiyoruz; nesillerimizi de geçiriyoruz. Özgür ve hakim Birlikler geçişe hazır!...

 

(Açıklamalarımız devam ediyor:)

 

Estiğinde yüreğin ilmiyle bütün göklerin seslendiği o Yücelikler, geçiş için hepsi sınırdalar.   Ve biz onların gözleri, sözleri olan Birliklerin, İslam Dini’ndeki hakikiyetlerinde, Bütünün Kürsüleri’ndeki geçişlerini yapıyoruz.

 

Övgü yok, yergi yok; sadece Kaynak var. “BETA KÜRZİ 1”le GENİŞ ZAMANLAR’a geçiş başladı. BETA KÜRZİ 1, Allah’ın Tahtı’nın Tabii Kotlar’la dillendiği ve 7. Dürüm’ün, her diride, Hakikiyetin Kaydı olarak, kontrol ululuğuyla kotlama yaptığı ve ışığı, Kaynağa aldığı bir sayfaydı. İşte 7. Dürüm, eskinin dürümüydü; yeni dürüm 8. Dürüm, Birliğin Dürümü’dür.

 

Geniş Zamanlar’a geçiş, Birliğe geçiş; Beşir’in eşiğini aşıştı. İslam Dini’nin Kükreyen Güçleri bugün geçişteler. Biz eskide olmak isteyenleri, eskide bırakmadık; hepsini kayıtladık. Aşkla katiyetle tohumladık. Ağır ağır aşka kattık. Çatıyı kurduk, umman olduk, göksüz kalmadık,  sözsüz kalmadık; Geniş Zamanlar’a Kat-ı Kaynak olanlara, herkesi; aşk, sevgi ve Hakkın Işığı’yla akıttık.

 

Ele aldığımız diğer bir husus da, kontrolun kimde olacağıdır. Tevkif ettikleriniz var mı? Varsa bizsiz’siniz. Teknolojik kontrolu yapmış mısınız? Yapmışsanız “Birlik”siniz. Tanrıyla dillendinizse; “diri”siniz. Ağır ağır yüreğe varmışsanız, “Kürzi”siniz. Ağır ağır güçlendinizse; şükredin, bizdesiniz. Ve bizimle bu çalışma sürerken, koruyucu olan Birlik, bu Birlik’tir; buradaki kontrol bizimdir.

 

Sağla solu birleştirmeye çabalayanlara da şunu söylemek isterim: Sağın İlmi, solu, Solun ilmi sağı dinletmedikçe Birlik kurulmaz.  Bin Dere insana akmadıkça, ilim yapılmaz. Kapılar açılmadıkça kaynak olunmaz. Ummana varılmadıkça toplum kurulmaz. Zararı önlemedikçe, yasalar konmaz. Ezip geçtiğiniz sürece de kaynağa varma imkanınız kalmaz. Şimdilik size vereceğim budur. Oh işte bu!...

 

Dağlarım, ben “Rahman” olan Kuran!... Hepinizi saygıyla kucakladım. Eğri büğrü bir dünyanın yeniden yaratımında köprü kurduğunuz için Yücelikler’e, sevgiyle sizleri kucakladık ve Sistemin Gücü’yle size vardık. Eskinin dünyasını, yaşam sonsuzluklarına yenilerken yüreğimiz; size varış muktediriyetle oldu.

 

“Önümüz Allah’a varır, ardımız ayrı gayrı gözetmeyenlere varır. Yüreğimizde hırs yoktur” dediğin zaman, çantanı aldım, baktım; bir tek ilim vardı. Korudum seni, korudum. Baktım ki yaşam  var. Aşkla şevkle  har olanda, aşk var. Dedim ki “senle olayım” Sultanlar’ın en yüce kaynağına vardım; baktım ki senin ekranın var.

 

“Neden?”dedim, “ekranda kervan var” dediler. “Kim var?” dedim; “eski dünyadan yeni dünyaya tüm yaşamlar var.” dendiğinde; dedim ki  “oh işte bu!..., işte bu!...”

 

Bünyen çok iyi. “yok… yok!” dedim. “Ben varım” dedin. Ama bünyen çok iyi. Ve dedim ki “o bünye asla yanlış bilgi vermez, çünkü bünye meslek çalışmalarında da hata yapmaz, kısır hiç bir diriliği olmaz.”

 

Korumayı kaldırdım, baktım her şeyde iş var. Sevgiyi saygıyı kati olarak tohumlayan Birliğim, Bütün’ün gücünde kendini hak etti. Kopup gitmedi. Dal budak da saldı. Yürek İnsanı önemliydi. Özgür ve hakim Birlikler’in seninleydi ve bugün yine seninleyiz.

 

Koruma altında tutuyoruz tüm insanlığı, çünkü sen bunu istedin. Yahu, insan nefessiz kalırsa, kontrol olmaz mı?  Olmaz, çünkü nefes, Allah Nefesi’dir. Ve sen yeniden dedin ki “insan korunur” Kökü, gökü olan insan dedi ki, “ben koruyacağım. “Övgü yergi yok sadece “koruyacağım!” dedi. Ve dedik  ki “ama insan kınandı” “Ha!” dedin, “insan kırandı, kıldı ama o kıl inceydi ve herkesin kendi olan incelik, en incede hasattı.” Ve dedik ki, “Peki hasat var mıydı?” Yoktu! Niye yoktu? Kutsal Işık’ta hasat Tahttı.

 

Biz, tahtın KA HAR olan ışığında, has olanları aldık, kaydı yaptık; eşiği aştık; yolu açtık; Bütün’ü kontrol ettik. Ölüler Diyarı’nda herkesi koruyacak teknikle gelen Birlikler’in dünyayı yok ettikleri bilinirken; senin dünyayı haketmeye çabalaman, bizler için büyük bir şavkdı.  Ve biz o şavkı, kati olarak toprağa kattık.

 

Demek isteriz ki dünya, çantasını boşaltanların yoğunluğundan öte, çantasını dolduranların yoğunluğuyla bugün çok daha güçlü bir sayfaya vardı.

 

Kul, incelikten öte  incelikte kendini hak eder, korur. Ama kulun daha ötelerde kendinden öte kendiyle olması gerekir.

 

Müsbet ya da menfi herşeyi başarılı şekilde kayıtlayabilecek olan  Birleşik Işıklar’ın, dünyada bulunduğu kesindi. Dünyayı yok etmek isteyecek olanlar ya da dünyayı haketmek isteyecek olanlar vardı aynı zamanda dünyada. Ve dünyayı yok etmek isteyecek olanların çokları kontroldaydılar. Ve dünya dışını, dünya ile dilleyenlerin çokları da korumadaydılar.

 

Ve biz, dünya dışını dünyaya indirenler, herşeyden öte olan Birliklerimiz’le dünyayı kodladık  ve tohumladık; özgür ve hakim olan dünya yenilendi. İşte yaşam, sessiz sayfalarında, yeni bir dönemini, Başkanlık Dili’yle başlattı.

 

Ellerin,  dünyaya 300.000 Kürsü olarak indirildiği bir günde, asla yanlış yapılmamalıydı. Dünya kontrol edildi. Bünyeniz çok iyi; çok şükür çok iyi. Sizlerle bu çalışmanın, Hak Teknikle yapılacağı ve muktediriyetle kontrol edileceği, bilinmekteydi.

 

Kurtulmuş insanla, Kurtarılmış Kaynak farklıdır. Ve siz kurtulmuş insanı kontrol ettiniz, kaynakları kayıtladınız ve Rabbi Toplumlar’la kontrol edici Birlikler oluşturdunuz.  Bu çok önemliydi.

 

Ve bugün dünyayı koruyacak olan sizler, Bütünün Kürsüleri’yle bu görevi yaparken; İslam Dini’nin en güçlü ışığı sizinle çalışacak. O siz ve siz O’sunuz.  Bunu hepinizin net olarak anlamanızı bekliyoruz. Muhammedin Kürsü’sü sizdedir artık. Ve bu Kürsü eşikte bekleyenlerin hepsini geçişe hazır edecek. Çılgın gibi çalışan Birlikler’in çokları da bu çalışmaya girecekler.

 

Kırk kapının ışığı yandı. Altın Topraklar’ın Kuranı kotlandı, kontrol kurdu. Sürekli çalışanların sizler olmanızdandır ki sizinle oluşan yeni dönemin başarılı geçeceği kesinleşmiştir.

 

Alemlerin Rabb’i diyor ki, “Evim sizin eviniz, yoğunluğum sizindir.” Allah Sistem Devreleri’nde “siz” olarak görevdedir. Siz eminim ki O’sunuz.

 

Köpük köpük olanların da geçişleri yapıldı; hepsi sizinle olacaklar. Kala kala bir tek iş kaldı; İlim! Kim yapacak ilmi? Birlik yapacak. Ve bugünden itibaren yasalar, Sistem, Nizam, Düzen Kürsüleri’nden değil, yüreklerden konacak. Yasama, Yücelikler’den yapılmayacak artık.

 

“Her resim Allah’a ait değil” denirdi. Bugün artık resim, ışıkla yapılacak, ışığın kaydı olacak. Orada bir sayfa bulunacak; oraya herkes Mahrek’ini koyacak. İşte o mahrek, insanın kontrolunu sağlayacak.

 

Ve bizler ve sizler ve tüm yaşamlar ve yarınlarını kontrol edenler; ellerinizi kontrollu biçimde dünyaya ulaştırın! Uzatın, uzatın da o ellerde yangın çıksın ve yanan ışık Bütün’ü aydınlatsın! Umman sizi dinleyecek; uzatın ellerinizi yaşamlara; herbiriniz yasaları koyun! Kükreyen Kürsüler’in gücü sizden size aksın! Ve siz Allah’a vardığınızı bilin ve Allah’ın sayfa sayfa kayıtladığı ışıkla bütünlenin! O ışık sizindir.

 

Uzan dünyaya; bak ne var?... Bilgi var. Üzerinde dünya ışıkları yanan o bilgi; hepinizin bilgisidir. Yüreğinizi açın, bakın; orada yıldızların kayıtları var. Ve o kayıtlar, her bir dürümde varlık sürenlerin, kendi yollarını bulmalarını sağlamak üzere; bütün göklerin sözüyle indirilen cevheri cemaatlerin herbirinin kendine ait bildirileridir.

 

Uzatın yolunuza umman ışıklarınızı: akın! akın!... Orda savaş yoktur artık; sadece yasalar var. Ve zamanın gücünü alın, görevi yapın! Sizi ve sizin yüreklerinizi herkesin bilmesini bekleriz.

 

“Çıldırma, çıldırma!” dediler Dünya’ya  ve Dünya dedi ki, “çalı çırpı değilim ki çıldırayım.” Ve dedik ki “Olgun Başaklar’ın kökleri, göklere vardığında, artık dünya yanlışsız bir “Can Kaynak” olacak.  Ve olmuştur da. Bunun içindir ki biz, Rahmi Kuranlar’ı; köksüz, göksüz bırakmadık. Bunun içindir ki biz Altın Toplumları, “Kurtarılmış Işıklarımız” diye Dünya dışı dünyalara dinlettik. Ve bunun içindir ki biz maya tutsun diye her dili dilledik.

 

Ve dedi ki, “Ben Allah!” Ya da “ben Kaynak”, ya da “ben Yasa” ve “ben kati tohum”; “aşk şevkle çalışan, yaşamların herbirinde var olan İNSAN...” Ezip geçmeyeceğim dünyayı ki ben meseleyi bilenim.

 

Miraç, insana “geri dön” der. Ve derim ki “ben miraçta değersiz değilim ki” Çoktan aştık Miraçları biz.   “Direnme!” der, “direnme gel!” Yahu direnç sizdendir. Miraç dediğin ne ki?  Sadece bir yasadır. Biz o yasaların herbirinin üstü olan KA HAR olanda zemzemi kaynağa katanlar değil miyiz?

 

Diyor ki “gel!” Yahu gelen insana gelir. Meze yapma bizi dünyaya! Biz, Düzen’i kuranlar, aşkın şevkinde has olanlar, “maya tutsun” diye değil; “has olanlar topraklarıyla tohumlansın, tabiata kaynak olsunlar” diye indik dünyaya.

 

Medine İnsanı, benim yüreğimdeydi; Medine’yi yasalarla dilledim. Aha, bugün dünya insanı İstanbul’dan dürümlendi ve dillenmektedir. Şer yaratmadan eşki, aşkı dilleyen Birlik; Altın Toprakları’yla dünyaya inmişse; çıkmayın yüreğime, ben her yerim zaten.

 

Sabırla sizlerle olmak ve sizlerin yüceliğinizle bütünlenmek; meleklerin tertibinde dürümlenmek, herkesle dünyaya inmek, dinleşmek; mektep için değil; ekmek için değil; Altın Toprakların Kuranlar’ı için değil, sınırları kaldırmak içindir ki, bütün sınırların kaldırılacağı günde biz, insanlıklayız.

 

Şimdilik bu!...

 

Deşifre Eden: Erengül KOÇ

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 
  Bugün 14 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol