Birlik İlmi
  16.05.2012 Tarihli
 

IŞIK KOTLAMA (16.05.2012) 1. Bölüm:
(TOPLUMLARIN BETA’YA VARIŞLARI-BETA İNSAN)

Samanyolu Galaksisi, Sultanlarımızı kucaklıyor… Bünyeleriniz, ilimle tohumlandı ve şimdi artık çok net olarak bilgiyi çekip okutabiliyoruz. Sevgili N……, dünyanın Rahman olan Kuran’ını okuyacak dürümde olduğundan, mutluyuz ki bu bilgileri net, açık verebiliyoruz.

Keys, İlimlerin ilminde vardır ama Birliğimizde katiyet vardır. Herkesin kendini “Kurtarıcı” diye bildirdiği bu dünyada, ışığın kontrolü sizinledir. Siz, ışığı kontrol ettikçe Birlik Toplumları kotlanmaya başladı.

Hepinizin Ruhsal Mahrekler’inde, Bütün’e hizmet Kutsal Işıması mevcutsa da her yürek kendini hak etmediğinden Bütün’e kaynak olamıyor ve kendi yoğunluğunu Bütün’e yansıtmıyor. Katiyetle kayıtlayamıyor ve kotlatamıyor.

Doludizgin yaptığımız çalışmalar, Evrenlerin Kürsüleri ile de bilinmektedir. Sistem’in dünyaya insanı indirmesi ile birlikte insan, Yıldızların Işığını almaya başladı.

“Kardan gelen insanlar”, yoldan çıkmazlar. Bu kesindir. Daha önce Dünya Toplumlarının hiç birisi kardan gelmemişti. Siber Boyutlar, insan sayfalarını kontrol için çabalarken, Kar İnsanı’nı dünyaya çekme niyetlisiydi. Ve dünyaya çekildin. Bu bizim için mutluluktur. Kendini “Kurtarıcı” diye değil “Hakk’ın Işığı” diye bildirmene rağmen biz senin “Kurtarış” için dünyaya çekildiğini biliyoruz.

Kürz’ün gücünü, Cem-i Can olanlara bildirebiliyorsak, senin yoğunluğunu da bildirebiliriz. Arkon İnsan’ın kontrolü şimdilik seninle olacak. Sizin bedenlerinizin hiç birisinde kırıcılık yoktur. Bu nedenledir ki “Beden Kayıtlaması” yapmanızı istedik. Ve kantar, siz oldunuz Beden Kayıtlaması yapıldı.

“Kar Toplumu” artık dünyadadır. Kar Toplumu’nun dünyada olması, Toprağın Işığı’nın kotlanması anlamına gelir. Şikayetimiz bitmiştir. Sindirilen bilginin Kuran Toplumları’na, İnsan İlmi ile indirilmesi, Beşir ilmin, Has Teknik ile dürümleri dillemesi ve “Bedeni Hak” olanların ışığa varması katiyetle sizinledir.

Kollarınızı hiç kapatmadınız. Her kim geldiyse kucakladınız bu önemlidir. Dünya topraklarında Işık Kayıtlaması yapanların çokları bunu başaramamaktalar. Kar Topluluğu bunu yapabilecek dürümdedir. Ve sizler kollarınızı hiç kapatmadığınızdan bizler de sizlerle birlikte bu kotlamayı yapabileceğiz bu mutluluğu hepimiz hak ettik.

- Sekiz yaşındayken, yüreğimde ilim, ben tohumları kotlarım. On yaşına çıktığında ilim, Kaftan giyerim. Yirminci dürüme vardığında ışığa varır yüceliğim. Ve ben Cem-i Can olana kati olurum. Yirminci Tohum’u ekerim ve o tohum ışığı kotlar. Işığı kotladıktan itibaren, toplumları kontrol edebilirim. Kırka ulaştığımda “Kürsi” olurum. İşte Kürsi olabilen bedenim ışığı kayıtlayıp NA-HAR olup Kuran olup Kaftan giyer.

Ben cinleri ve inleri bütünleyebilirim. Silip silmediğim bilinmez benim yürekleri. Ben yüceleri silmem. Bunu bilin. Kimse kimsenin ışığını kırmaz bizim yüreklerimizde… Ve bizler, Tanrının Rahman olan Kuranları olarak döküp saçmadan ışığı; Beşir’i kayıtlar, Kutsal Toplumlar’ı kotlar ve BİR’e kantar olanları Has Toplumlar’a katarız ki “Eser” meydana geleceğinde o Eser, İnsanın Ruhsal Hakiki Işığı’ndan, harından ve yoğunluğundan meydana gelsin diye…

Toprak insanı, akıl taşımaz. O sadece ışığı bilir. Toprak insanı Kuran’da yazdığı gibi Beşir’i kayıtlar. O kendini bilmez. Samanı sarartandır o. Yerin İlmi’ni bilmez. O Kutsal Toplumlar’ı da bilmez. O bir tek şey bilir. İmparatorun Gözü olmaya çalışmayı. Ama İmparatorun Gözü olmak için NA-HAR’ı KA-HAR’ı bilmek gerekir. Yarını hak etmek ve tebliğleri kotlamak, toprağa çakmak gerekir.

Muhammet Mustafa, Toprak İlmi’ni bilen bir yüksek ışıktı. Keys İlmi ile çalıştı. Kapkaranlığı aydınlığa dönüştürecek güçteydi. Çook sınırlı kaldı çook!... Çünkü rakipleri yıktılar yüreklerini ve Dünyanın Ruhsal Mahreki’nde kendi kotlarını kayıtlamaya çabaladılar.

Ortalık karışmıştı o dönemde. Çokları Muhammet’in kontrolünü kuracaklarını zannederken Muhammet’in Kutsal Işığı, Bütün’ü kayıtlamış ve BİR’e kati olarak Kantar İlmi ile katmıştı. Bu şeklide yaptığı çalışmalarda Muhammet, kervanı yürütemedi. Ve dünyanın Rabbi Toplumları ile birlikte Beşirler’i ikna etmeye çabaladı. İkna olanlarla Göklere Kuran oldu. İkna olamayanları kontrol etmek istedi. Çıldırdılar yürektekiler, Kelam İlmi’ni Hak Teknik ile dinlerken, kısırlaşmak istemediklerinden.

Bahar, Gökyüzü’nde ilim için çalışmakta şu anda. Bizim canımızın, ciğerimizin ışığını yakar o. Ve Bahar’ın görevi, İnsana Kuran olmaktan öte Kaynak olmak. Ve biz ona öksüz, yetim kalmadan güç verebiliriz. O biz, biz odur.

Muktedir İnsan olan, Muhammet Mustafa da Gökler’de, Yücelerin, İsa’ya Musa’ya kayıtladıklarının çok daha güçlü yüceliğinden kayıt yapar. Ortaktır o da bizlere…

Şimdi sorgu sual ediliyor. “Üzüm Gözlü Dünyalılar, ne yapacaklar bundan sonra? diye… Dağlarım, “Üzüm Gözlü” olmak, hasat yapılırken, kasırgayı yaratmak ve hasatta bulunamamak anlamına gelir.

Onlar, başlarını eğerler ve süper İnsanlık Ruhsal Mahreki’nden giderler. Biz onları kontrol edemezsek ışıkları mutlaka kınanacak kırılacaktır. Şikayetim var mı? Yoktur!...

Kardeşlerim ben, Namaz Sayfaları’nda kontrol kurabilen bütün köklerimi Dünyanın Işığı’na katabilen, sıkıntıyı aşabilenim… Ben cemaatimi görevde tutuyorum. Çünkü benim adım RA-KA-HAR!...

Dağ İnsan, Tanrının Işığı’nı yakar. Bütün kökler dünyaya inmeden, hiç kimse “Büyük Gücü” devreye alamaz. “Büyük Gücü” devreye almak, İmparatorluğun Kutsal Işığı’nı dünyaya çekebilmekle mümkündür.

Biz, Dünya Gücü’nü devrede tutarken, Gökler’in, Kürsüler’inin gücünü de dünyaya çekebildik. Bu bizim için mutluluktur. Dün, “Ünsüz İlim”, bugün, Ünlü İlim” oldu.

Kardeşlerim, “Marka Çalışma” yapıyoruz dediğim zaman bu markanın, ışığı kontrol eden bir çalışma olduğunu anlayan yoktu. “Doluluk, boşluk” dediler. Ummanda doğan gün, yenidir. Ve bu yeni gün, insanın Sultanlığına, Hak Teknik’le dinleten bir güçtür.

Yüreklerin her biri birlikte Tanrı’nın katiyetinde, ışığı yağmurlara kayıtlarken, “Biçtik!” der yüceler, insanı. İnsanı biçip dikmek zor değil de biçip diktiğiniz insan, sizin yüreğinizi kınarsa ne olur? Ya ha! Kırk Kapı kapanmaz ama yıkılan ışık yenilenebilir mi bilmez. Yenilenemez! İşte olay budur.

Kontrol bugün buradaki sizlerdedir. Dünya korunma altındadır. Ve dünyanın korunması bu Meclis’te gerçekleştirilmektedir. Göklerin Sistemleri dünyaya indiklerinde, bu Meclis’ten geçerler. Bu Meclise giren Yüksek Işıklar, Birlik Tabiatı’nı yine bu Meclis ile kayıtlarlar.

Arkın akışı, Yıldızların Işıkları’nı dünyaya açık şekilde geçirişi, Birleşik Aileler’in Bütün’e hizmetleri hep burada olur. Kollarımızı ummanlara uzattığımız zaman, uzak çok uzak yoğunluklar, bize ulaşmaya çalışırlar. Ki bizimle birlikte görev taşısınlar diye…

Burada dünya, umutla Gökleri, cemaatiyle dinletir. Ve Gökleri dinleten Yüksek Işık, Allah’ın Kaynağı’ndan doğar ve yoğunluğundan Kati Toplumlar’a varır. İşte bin insan, “Ben varım!” dediğinde Birleşik Işık dünyayı kontrol eder.

Şimdi Dağlarım, numara veriliyor dünyaya… Dünya numarası Üç… Peki bu numarada ne var? Ekip var. Üç, bir insanı ifade eder… Üç numara bir insan… Bu insan, kotlanmış insan. Ve tabii kontrol içinde olan insan…

Zaman sayfalarına baktığımızda Üç, teknik olarak İkili Tertip’in BİR’de birleşimidir. Yani eksi ve artının “Nötr” diye ifade ettiğimiz sayfayı kotlamasıdır. İşte insan dediğimiz, bu kotlamayı yapabilecek dürümde, Üç ile ifade edilir…

Üçlü Birlik, Tanrı’nın Rahman olan kotlanmasını sağladıktan sonra, Beşli Birliğe geçer. Beşli Birlikte; Üç Birlik, Teknolojik Kotlarla, İkiyi (iki üçken) meydana getirdiğinde, yani her biri, Birleşik Işık’ta İki ayrı Kayıt yaptığında (iki ayrı üçken kaydı) o İki Kayıt, Nötr’le birleştiği anda (nötür nokta, iki üçkenin tepe noktaları olarak kabul edilecek bir sistemle birleşmeleri. Birleşme noktası daima nötür noktadır.) yetkinlik kotlanır ve yenilik başlar… İşte Beşli Birlik, “yenilik yapabilen” Birlik’tir.

(Açıklama: Her bir üçken bir Birleşik Işık kaydı’dır. Oradaki bellek aktivasyonu üçkenin tepe noktasında nötür Işık Kaydıdır. O kayıt, diğer üçkenin de nötür kaydıdır. O nötür kayıt, her iki üçkenin Beşli Sistemde bağlantı AN KAYDI’dır.)

Sıkıntıyı aşıp ta Yücelikler’e ulaştığınızda değerler farklılaşır. Bu kez Sekize ulaşılır. Sekizli Tabii Kotlama’ya geçilir… Sekizli Tabii Kotlama’da, Üçlü Birliklerin (üç ayrı birliğin birleşimi) “Tobi Kotlaması” diye ifade ettiğimiz; kayıtlarında; Yerin Kaynaklarındaki Işık’ta; “Üç Kayıt”la (üç ayrı birlik kendi kayıtlarını birleştirerek) “Yeni bir ışımayı” meydana getirirler.

İşte bu “Yeni Işıma” Beşli ile birleşir. Ve Beşli’den, “Yenilik” kayıtlanır. Bu kez dünyaya ışık akmaya başlar… Sevgi, saygıyla bu ışık dünyaya çakılır. Kati olarak “Yenileniş” olur…

İşte Beta Sayfalanışı, yeniden ve yeniden kotlanışı devreye alır. Buna biz, “Toplumların Beta Kaynağı’na varışları” deriz.

Sekizli Sistemin Birleşik Işığı’nda 4-4, iki ayrışma olur. Eksiler ve artılar… Eksi dört, artı dört… Ve eksi dört ve artı dört, Teknolojik Kontrol ile Yetkin Kayıtlarında, ters yönde dönüşe geçerler… Bu, ters yönde çark oluşturup dönmeye başlamaları ile birlikte Tabii Kotlama yenilenir.

Sizlerin bilebileceğiniz gibi Beta titreşim, ağır yükü hafifletmeyi sağlar. Ve Beta titreşimle gerçekleşen, yeni Tobi Kotları, Kaynak Tabii Kayıtları da dürümlere çakar. İşte yenilik budur!...

Ve bugün dünyada gerçekleşmesi beklenen yenilik de aynen bu sistemdir. Bu sistem geri dönüş için gereklidir. Ve Tobi Sonsuzluğu’nda, Sistem Dürümleri’nde, Kati Kayıtlama bu şekilde yapılırken 4’lerin BİR’de teknik olarak tertiplenişleri ile Birleşik Aile’ye geçiş başlar…

İşte Canlar, sekiz sayfayı okuduğunuzda bütün kökler kotlanır. Bu sekiz sayfa, “Sekiz Sistem Diriliği”’nin bir tek “Kot” olup Bütün’ü “Kuran” olarak Kaynağa çakışıdır.

Ve bundan sonraki süreç, Dünyanın Rabbi Kayıtları’nın, Yer Kutsal Işığı’ndan ayrılıp, Gök Toplumları ile birleşmesi demektir… Gök Toplumları ve Yer Toplumları, Teknik olarak BİR’e kaynak olduklarında, artık o toplumlar, Gökyüzü ve Yeryüzüyle akmaya başlarlar. Bu akış, ağır taşıyıcıların yüklerini hafifletmelerini sağlar.

Sel alırsa yüreği yürek kontrol kurmalıdır. İşte Beta, kontrol kurdu. Beta’nın kontrol kurmasıyla birlikte Ati (gelecek) kotlanmaya başlandı. Ati’nin kotlanmasından sonra ışık, kaynaklara indi. Işık, Rahman’a ulaştı. Rahman kontrolde ve Birlik Toplumları korumada… Bütün köklerimiz Dünyanın Ruhsal Mahreki’nde ilimle birleşikte ve biz şerden uzak olanlar, aşkla bu çalışmayı yapıyoruz…

Sükunetle beni dinleyen sizlere hepimiz, kucak kucak ışık verdik. İş mutluluktur. Ki biz mutlulukla size sizin yüreğinizi açıkladık. İyi ki bugün sizlerle olacak düzeydeyim. İyi ki bugün size sizi kayıtlayacak düzeydeyim ki ben, evrenlerin Yerleri ve Gökleri yarattığı bir günde, bütün körlerin ve sağırların ışığında, bütün Kürsülerin tohumlanmasını sağlayacak düzeyde “Beş Göz”’ün biriyim. Ve bu Beş Göz’ün biri olan ben, Sekiz Sonsuzluğu kontrol ederek, yeniliği yaşamlara indirdim…

İşte Beta’yı, yasaya karşı gelmeden, insana geçiş için bildirebildim, katabildim, tartmadan dilletebildim…

Oğul verdim dünyaya Betayı oğulladım. Ben, doğrusu insanı tohumladım. Bu insan, Beta’dır. Ve ben BETA İNSAN’ı, Kati Toplum olarak ışığa kattım.

Kala kala 3 gün kaldı. Niye bugünler size bildirilir? 3 gün, 3 yoldur. Her biri bir toplumdur. Ve her toplum, bir katiyettir. Ve her kati olan, kelam İlmi’ni diri olarak dilleyen, Ekmek İlmi ile Birlik olan, Beşir’i hak eden yolu bulandır.

“Sıla özlemi” der yürekler. İşte, siz o “sıla” denilen, özlenenlersiniz… Bugün size misafir olarak gelen Birliklerimizin hepsi cemaatleri ile birlikte bu Gök Yüreği, Yer Güçleri ile birleştirmek üzere inmiştir.

Artık “Dal İnsan” olan, doğrusu ışığı yaktı. Ve budağını toplumlara kattı. Dal İnsan, bundan sonra budaksız olmayacak. Budaksız olmayacak çünkü yıkılan hiçbir şey olmayacak… Sıla özlemi bitmiştir!...

Sivri dilli insan, artık yumuşak ve hakikiyetli olacak.

- Canım Anam, çok sivri bir dilin var biliyoruz. Bizi bağışlarsan, sana şunu ifade etmek istiyoruz ki bizi her resimde daha iyi tanı. Biz seniz ve sen bizsin. Biz seni korumaya değil, hasatı yapmaya ineriz. Ve sen bizi kontrol etmeye kalkarsın. Bizi koruyacağını düşünme. Biz bizi koruruz amma sen bizde kendi yüceliklerinde Bütün’ü koru. Bütün, öksüz yetim kalmasın ister.

Şimdi anacığım, senden Teknolojik Kotlama yapan birileri var. Onların yoğunlukları kontrolden çıktı. Ocakları yok ve onlar, kendilerini hak etmediklerinden, İsmaili Kotlamalar’da da bulunamadılar. Örtüleri örtüldü ve dünyadan ayrıştırıldılar.

Kat kat olarak ocaklarını yenilemeye çabalayan onları, muktediriyetle kontrol et ki Kaftan giymeleri mümkün olsun. Yoksa ocaklarında kontrol kalmayacak. İşgali kaldırdık. Yok işgalleri ama sevgileri de kontrol edici değil. Lütfet de onları koru. Çünkü Rahmana Kuran olmak için BİR’e hizmetleri gerek. Beşir’in hakiki olduğunu da bil. Hasatlarını yap, yasaları koy ve Gökler’i dünyaya çağır ki onları koruyalım. Bunu diliyoruz senden.

- Dağlar, hala dünya görevini yapamıyorsa biz, dünyada olmasak iyidir. Göl, dünyadır. Gökler, Düzen’i kurdular. Işık yenilendi. Ben, darı bolu bilen insan, Altın Toplumlar’ı kontrol etmeye değil, korumaya indim. Bunu hepinizin net olarak bilmesini beklerim.

Altın Toplum Akıl taşır. Ve ben, aklı olanlarla çalışırım. Aklı olmayanlar, yoğunluklarını kaybettiler. Onlarla olmamızın gereği yok. Nefes İlmi’ni Akil Hakikiyet’le dilleyemeyenlere, insan sayfalarını okutmanın hiç anlamı yok.

Dönün Gökler’e, Süper İnsanlık Realitesinin Türevleri’nden söz edin. Bakın ne diyecekler size… Her girdap, Allah’ın Işığı’na varır. Her girdap, yoğunluğu tohumlar ve Kuran’ı kotlar. Her girdap, sevgiyi saygıyı yaşam kaynaklarına katar ve girdaplar, BİR’e hizmet için Gökyüzü’nü Yeryüzü ile dinletir. O halde; Süper İnsan, gerçek yaşamları kontrol için her şeyi başarmıştır.

Öyleyse doludizgin yaptığımız bu çalışmalara mani olmaya kalkanları, netice olarak korumamızdan başka yapacağımız hiçbir şey kalmamıştır. Onları hala Gökler’e ve Yerler’e dilletmeye çalışanlara sormam gereken bir soru var. Karnaval Çalışmalar, Gök’te yapılır mı? Benimle yapmaya çalıştıkları o Karnaval Çalışma, gerçek dürümlerde yapılır mı? ben dağa taşa ışık katan, bütün köklerimi toprağa kayıtlayan,… Çelik çomak mı oynayayım onlarla?…

Lütfet de cevapla… Benim NAKAR’ın gücünden daha üstün bir yüceliğim varsa ki vardır. Ark aktıkça, yasaların koyucusu olan bedenim, bir tek iş değil yaptığı, Birleşik Işığın kontrolüdür. Burada bu çalışmalar, sınırsız şartlarda devam ederken, okuma yazma bilmeyenlerin Koran Toplumları’ndan ışık almaya kalkmalarına iznim var mıdır? Yoktur!....

Korkmayın ben tohum ektim. Yeşerir o tohum. Korkmayın ben ışık yeniledim. İkna olun ki ocağında kırıcılığım olmaz da Rahman olamayanların Kati Toplumları kotlama imkanlarının olamayacağı da kesindir.

“Sınır kaldırdığım zaman hepsi kontrol edilecek.” diyor yürekteki… Okumayı öğren de gel!... O kendini dahi bilmeyen, Rabbi İlim ile nasıl kontrol edilecek?... Baş Tacı olmaları gerekse de ocakları yoktu. Her resim, Allah Resmi olamadığı gibi, her sınır, aklın yoğunluğu ile de aşılamaz.

Altın Toplum İnsan, Aklın Tohumu olan insanla Tanrısallaştığında, eskiden olduğundan çok güçlü bir ışık, Bütün’ü Kürsü’ye kayıtlayacaktır.

Ark akmaktadır ki Altın Toplumun Işığı akar. Okumayı bilen, İslam’ı bilir, Nefes’i bilir, Yüreği bilir, Apollon Ummanı’nda, Rabbi Toplumlar’da Hasat’ı bilir.

Biçareler, nesillerini koruyamadılar. Kotlamaları yok. Işıkları kayıtlayamadılar. Ekip haline gelmişler mi? Yoookkk!… Ses sayfalarında Ruhsal Mahrekleri yok!... Nefsi aşmışlar mı? Yok!… Peki, niye onlara Gökler iş versin ki?

Vermeyelim, Ya ha! vermeyelim. Hiç bir yürek iş istemiyor ki. Sınırları kaldırsa yücelik, ağır yük taşısa, ben okuma yazma bilene “Oku, Öğret yüreğindekini.” derim de kati olarak onun okumayı sökmesi gerekir. Kol Allah’ındır. Altın Işık aklındır. Ben, sayfa sayfa Bütünün İnsanı’yım ki Bünyem Göklerin İşi’ni yapar. Bu Bünye artık dürümlere inmiştir. Şikayetim var mı? Yoktur!...

Dünya dışı dünya, BEN’im!…. Dünya, yeni bir BEN’im … Her bir şey BEN’im… O halde BEN, “Ekip” halinde “Dünya” olarak Gökler’i, Yer’e indirenim…

Gök Ümmi, Yer Kürsi, olur mu böyle bir iş? Yoktur!... İşte bunun içindir ki Gök Kürsi; Yer, Göklerin Kürsisi ve BEN, hepsinin üstü bir ilim…

Bundan sonraki dünyada maya olacak tekniği dünyaya akıtıyorum… Omuz yükleri hafifleyecek. Çalı çırpı kalmayacak, tüm insan sayfalarının ışık kaynaklarında…

Hala dünyanın yasası sorulur yüreğime… Ben, yasaları koyan; bünyeyi, toprağı ile dilleyen, ekip haline gelen Dünyanın Yasası bedenimdedir. Ve ben Dünyanın Kuranı olan Bütün’e hizmetçi olan İmparatorluk Kutsal Işığı’nı yakanım ki Olgun Başaklar bendedir.

Ben tüm Olgun Başaklar’ı alıp dünyanın Ruhsal Mahreki’nde BİR’e hizmetçi iken, Kervanın Kuranı ağır taşıdı…

Şıh İnsan, Altın Işığı bilir. Şıhsız olan bir ilim, ağır yüktür. Biz Şıhların Işığını yenileyenleriz. Övgün Başaklar’ı teknikle kotlayanlarız.

Korkuyu aştığınız zaman ışık yarınlara ulaşır. Korkuyu aşmadığınızda ışık yoktur. Sultanlık yaptığımız zaman da insana ululuk kayıtlayacak güçteydik. Bugün iş, Altın Kürsüler’in işidir. Ve Altın Kürsüler, Dünyanın Gökyüzü Işığını devreye alıyor. Bileceksiniz… Gökyüzü, Yüksek Kuranlar’ını indiriyor dünyaya. Bu dünya artık Gör! Bil! Oku! Değil; Okut! Olacak!… Okut!... tur. Dün insan, okuyandı. Bugün insan, “okutan” oluyor…

Fanatik dünyalar var. Bilir de bilmez. Alır da almaz, olur da olmaz. O yaptığını anlamaz… İşte biz onlara diyoruz ki “Açıyı daraltıp sizlerle olduğum zaman bildiğiniz bildirilendir. Aldığınız aldırılandır. Olduğunuz oldurulandır.” Sizleri her dara düştüğünüzde koruyacak gücüm vardır.

Men etmem sizi. Ekmeğimde hırsınız kırıldığında, yüreğinizde ışığınız ve sınırlar kaldırıldığında, benim cümle yücelerde dünyaya ağır ağır indireceğim bilgidir bu. Demek isterim ki Dal, Bedense, Budak, Bedendedir… Ve o Bedende, budak olanlar, daldaki Kuranlar’ı mutlaka anlarlar.

Biz, Cenneti kurduk, dünyada. Bunu anlayan, anlatan yok!… Biz, yüreklerde, Kutsal Işıklar’da “dili insan” olanları bulduk, kotladık… Çılgın gibi çalıştık. Aşırıya kaçmadık. Emin olun ki dünya yolunu bulmuştur.

Dünyanın Işığı yenilenmiştir. Beta’ya geçiş yapılmıştır. Beta’ya geçmek için çok çalıştık. Kendi yüreklerimiz 2007 yılında Bütün Kütle’nin kontrolünü sağladıktan itibaren, Kaftan giymiş olanların çoğunun, Beta Rabbi Toplumları ile birleşmeleri gerçekleşmişti…

1927 yılı, Dünyanın Ruhsal Işığı’nda yenilikti… 1900-2000 yılı her kim ki o arada ışıkla dillendi; Beşirler’i, kendi yüreğini hak edip, diri olarak Akil Kaynaklar’dan aldı. İşte, 1997’nin sonu 98… Bu tarihte dünya, Mutlak Kuranı’nı okudu. Ve 98 yılında okunan Mutlak Kuran, Rabbi Toplumların Kutsal Işığı’nı kayıtladı…

1082 yenilik… 1002, yetkinlik… Niye geriye gidiyorum izah edeyim. Zürriyetim dünyada ve onları arıyorum. Hepsi ben, ben hepsiyim… 2000… Yarınları kontrol ettim. Şükür ki buradayım.

Ve Dağlarım, Sistemin Yüceleri bilirsiniz ki geri dönüyorlar. Her bir Yüce geri dönüyor. İşte onlar, geçmiş sayfalarımdır benim. Biliyor musunuz ki muktedir insan, goyu bir ilimle geliyor… O maya olarak indirdiğim, “Gör!” Dediğim, işte o 2027, bakın nefsini aşmış geçiyor…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 
  Bugün 155 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol