Birlik İlmi
  26.06.2013 Tarihli 3. Akış
 

SULTANLIK KİTABI ÇALIŞMASI 26.06.2013

3.AKIŞ

Can! Tahtında ışık yaktım Bütün’e. Hah… Hah… Aha! Görevinizi veriyorum. Öksüz yetim değiliz, çatıyı kurduk. Yok mu dünya? Hoh, aha! Bütün’ün gücü burada. Veyil, ekranda kendini kontrol sayfalarında kesirleştirenlere! Veyil ekranda kendi yaşamlarını kesirleştirenlere!... Hah! Hah! Aha! İşte bu! Ağır yük taşıdık canlarım; Bütün’ün gücü budur. “Dönüverin, dönüverin de görüverin” dediler.” Ekip kurun, hakikiyete varın! Aşk olur, yol olur orada; Har olur” dediler. Diri olan, ilim olan bir işçidir eşiğinde şevkinde şavkında o bir kirvandır. 

Ey Dağlarım! Ben Arton toplumum; sizinleyim şimdi… Ay’ı babama versek; Güneş’i anama versek; desek ki “Ay babanın; Güneş ananın, peki ya HA, aydınlık kimin? Birliğin… Canlarım, aydınlık bizim, hepimizin… Ve biz, Ay’dan ve Güneş’ten örtü örttük ve Ay’da bir görev taşıdık. Ay, İnsan… Çok mutluyuz analar, çok… Kürzi yaşamları, Tanrı Kayıtları olarak bildirmek gerektiğinde insanın kaydının da Kürzi olduğu anlaşılır. 

Çevrenizi kuşatan her şey sizin kendi yüreğinizin ürünüdür. Ben, kendimi hak ettim ama benim ekranımda ben yoksa benim yolumda da okuma yazma olmadığından ışık yoksa ve ben kendimi Hak Taht’ın ışığında Bütün’ün gücü diye dürümledimse; benim her bir beşirin kaynağında ışığımın yanmayışı bunun için midir? Yoksa ekrana kendimi veremeyişimin ve hak edemeyişimin neticesi midir?

Çok mutluyuz analar! Buyurun çok mutluyuz. Çünkü işçilik yaptık dünyada. Halk insandır. O halk ışık yaktı, iş yaptı. İşte, o halkın yaptığı iş Bütün’ün işidir. Ki biz o işi Bütün’le yaptık. Başımız diktir. Kardeşlerim, halkın kodlandığı, hakkını aradığı bir günde; ben bana “benim” diyen herkesin sevgiyle koşup insan geldiği bir günde; nefesinizin, her birimizin nefesi olduğunu mutlaka hak edin de bilin! Doyduk dünyada doyduk. Ağır yüktük ama doyduk, şükür ki doyduk. Işık paha biçilmez bir yüceliğe ulaştı. Öyle bir güneş doğdu ki dünyaya; kibir, hırs, kırıcılık hiçbirisi yaşam sayfalarında, kaynakta, kodları kökleri olanda bugün yok artık. Biliyor musunuz ki dünkü dünyayla yenidünya farklıdır.

Bugün bir dava açtık ve dedik ki “Dünya sesini duyursun.” Saz mıdır çatıdaki o ses? Sazdan mıdır? Bırakın duyursun dünya sesini ve baktı ki dünya söz söylüyor. Duyurduk, duyurduk bu sözü herkese. “Ben doğal dünyanın koruyucusuyum” diyen insan; “Ben tohumları kontrol etmeye geldim” dedi. Verdiği her bilgi ikrardı. Dedi ki “Sazımda ışığım yandı. Benim ışığım aşkımdır. Kapımı açtım. Doğalın tohumları Kuran’da yazdığı gibi ışık halindedir. Ama doğal olmayanın tohumlarında ışık yoktur. Doğal ilimdir, doğal yüce bir çatıdır. O çatıyı her kim kurduysa kaynağın ışığıdır.

İşte Dağlarım, çatı kuruldu. Dört Gök Sözcüsü birleşti. Hepsi ikrarda, her biri ikrarda; ve gördük ki İbrahim de ikrarda. Veliler, ilimde oğul verirken ilimi hak edenler de oğul verir. Verdikleri, hakikiyetleridir. Dört Gök Sözcüsü, yüce cümleleriyle dinlettiler kendi yaşam sayfalarını ve dediler ki “Orada Birlik kuruldu. Orada kurtarıcı ışık yandı. Orada kul insan, Kuran’daki ışıktan üstün bir ışığa vardı. Öff, analar, öff! Özgür ve hakim olan bir çağrı yapıldı. Geri dönün! Gönül gücü sizce iş yapsın, sizce ışık yaksın! O gönül gücünü hak edin! İş budur! 

Ve burada bugün, bu çalışmada Doğanın Kuranı okundu. Olay budur. Doğanın Kuranı, İbrahim’in tohumlarının kodlanışını sağladı. Yaprak yaprak okundu Birleşik Işık, aşkın şevkiyle kayıt yapıldı. Yırtılan teknolojik kaynak, ışığını yeniledi ve değerli dünya kontrol edildi. “Bulayım dünyayı oldurayım” diyordu yürekler. “Bulayım, oldurayım” Yahu, bul ama oldu dünya, oldu. Öksüz kalmadık. Yanıp tutuşur dünya aşkla kayıt için. Başımız dik, bir şey bir şeyin işçiliğinde varsa o şey; o işçilik olanın hakikiyetidir. Halka halka genişleyen ve gerçek kuran’ı tohumlayan, kodlayan ışık; herkesin ışığıdır ve herkesin ışığı olan o ışık, ilmin ışığıdır. 

Vermek isterdim dünyayı Bütün’e. Dünya bütünse; Süper Sayfalanışta her şeyi bilgiyle dünyaya vermek isterdim. Dünyayı her sese, her sesi dünyaya ve ben tüm yaşamlar ve bütünlüklerle bir tek insan olup ekranda kendi yüreğimi Bütün’ün yüceliğinde dürümlerken teknik olarak da her şeyi hak etmek isterdim. Ölüyü diriltmek, yarınları kayıtlamak Ay’dan Güneş’e ve Güneş’ten tüm sistemlere ulaşmak ve birlik kurmak… Bunları hak ettik ve başardık tüm yaşamlara ulaştık. Öksüz, yetim bırakmadık. Doğalın üstündeki doğallıkta kaftan giydik. O kaftan, eprövü olanların kaynaktaki ışığını Bütün’ün kodlarıyla tohumlayan ve her bir eprövdekini, türlerin tahditli ilmiyle birleştiren ve teknik olarak tahditsiz olanı kayıtlayan bir hasat; işte bunu yaptık. 

Kontrol dünyada değil; birliğimizdedir. Bu birlik iradeli, kati ve hakiki bir görev taşıyor. Bu birliğin görevi, teknik kodlamayı yapmak ve birlik kuran tüm sayfalarla birlikte Yaşam Sayfalanışları’nda BİR’e hizmetçi olmak. Yaprak yaprak tohum ekmek, tüm sessizliklere ve birleştirmek bütünlükleri… Öz körü, Gök Sözü’yle dürümleyip yenilemek ve göreve almak; bütün amacımız, İblis’in ışığının gücünün üstünde bir ışık olup o İblis’in gücünün örtüsünü örtmek ve bütün kötülükleri aşmak ve yarınların Kuranı olmak ve özgür ve hakim olan herkesle bir olmak… Başkanlık Divanları’yla yeni zaman sayfalanışları yapıp evrenlerin sistemlerine görev taşıtmak… Çok mu zor? Çabamız bunun içindir. 

Vize aldı dünya bugün. Bu vize, insanın kendi yoğunluğunda kök güçleriyle bütünledikleri İblis Kodlar’ın ışığını söndürmek üzere vizedir. Niye bunu yapıyor dünya? Çünkü yoğunluğu kontrol etmeye kalkan onların; muhakim olan İlim Kaftanları tarafından keskin biçimde engellenmeleri gerekliydi. Buluşma, okuşma, akışma, kasiyerlik yapma herkese geri dönüş için ve çağrı yapma. Verilen her şey bunun için verildi. Köklerimizi göreve alırken yolcularımızı da gönül sayfalarına aldık. Her bir sayfada ışık yandı. Kati Tohumlama yaptık. Kuran Toplumu, Umman Toplum oldu. Bütün köklerimizle ekrana bütün kaynaklarımızı verdik ve Bütün’e Hak Taht’ın ışığı diye dinlettik. Bulacak, alacak, yapacaktır. Ama yaptığı kendisidir. Bulacak, alacak ve okuyacaktır. Ve okuyacağı kendisidir. Bulacak, alacak ve diri olarak Kürzi Kayıtlama yaptıracaktır. Yapacak olan yine kendisi ve kendisinde olan, kendi yoğunluğundakilerdir. Özgür birliklerin, Kati Hakimler’in ve yeni zeka düzeyinde bütün güçlülerin çalışmasıdır olacak olan.

Sakın yanlış anlamayın! Sizin zekanızın üstü bir zekayı kendi yüreğiniz dünyaya çekti. Bu öyle bir zeki yaşam olacak ki Altın Topraklar, bugünkünden çok daha güçlü olacak. Ve o zekadaki bireylerin yaşamsallaştırdığı bir dünya, hepimizin özlem duyduğumuz dünya olacak. Çok mutluyuz, şükrettik ki bunu hak ettik ve yaptık. Dünyanın yaşamlara görevli olduğu kesindi. İşte yaşam görevli insan yaşamların hasat ile güçlenmesiydi ve biz dünyada yaşamları hasata hazır ettik. Reşit, elde birdir. Hakim, elde ikidir. Has olan, elde üçtür.

Harı yükselltiğiniz zaman; kaftanlı olan evrenlerin sistemlerindeki dört güçtür. Dağlarım, buraya kadar her şey basit; hepimiz her şeyi anlıyoruz. Öyle çok anlıyoruz ki herkes, her şeyi biliyor ama Ana Kapı’yı açmadık henüz. Ana Kapı’yı açalım bakalım orada neler var? Vermiş miyiz bilgiyi? Okumuşlar mı? Ağır yük taşıtmış mıyız dünyaya? Öz Görev alan var mı? Kollarını açmışlar mı? Yapıp yapacağımız işte bu…

Hah, bakalım neler olmuş? Göl güçlü, yaşam güçlü Hakkın yolu ışık; ikrar ve ikrar ve ikrar işte ikrar… Kendimi ikrar ediyorum. Mükafatım Mikail; Mikail bedenim ve ben Mikail olan Birlik… Benim nefesim, ikrarım ve bu ikrar Atlanta Oğullaması’yla Bütün’ün ikrarı ve bugün burada ikrar ediyorum ki doğanın gücüyüz. Yücelerin cemaatiyiz, yasaların koyucusuyuz. Oğullar, doğal dünya konuşuyor ben değil. Bir dağ dümen başında oturduğunda; o dümenin başında doğa olur. O doğa dediğimiz yoğunluk, bütün kökleriyle gökleri söze, seze, kayda çağırır.( Sez, sezgi) Ve tabiat size kendini tanıtır.

Dinleyin doğayı! Doğa bize bedenden seslenir. Der ki “Ben yok ediciyim” ve der ki “Ben akılım” ve der ki “Ben hasatım. Değerliler ben Kuranım, tohumum, yüreğim, her şeyim ve ben doğal dünyayım. Kökümde görevim var, canımın ışığı yanar. O ışık Allah’ın ağır yüküdür, tahtıdır, kaftanıdır ki o güç Bütün’dür. Kök müdür? Köktür. Gök müdür? Göçtür. Göçtükçe göçtük yüceliklerden tüm Rahman olanlara. Hah, ağırız, çok ağırız. Tabiat güçlüdür. Övgü yergi yoktur tabiatta. “OL” dedik oldu ama tabiatın her şeyi oğullamadır. Oğuldur tabiat. Olgun başakların kodlanması için oğullar. Korkar, kontrolludur. Kutsal Işık yakar, aşktır ama Har’dır da cevherinde çatı kurar. Dünyayı kodlar, Düzen’i kurar. Doğayı hak etmek, doğayı Hak olup dillemektir ki bunu başarabilen bu meclis, Sistemin Kuranı’nı okuyor.

Sistem, insana kendini dillerken bedenli olarak değil; Kaynak’tan diller. Düyun derler; düyun, umumi düyun. Yahu, benim teknolojik kontrolumda, düyunun dışında, hakikiyetinin hasatının ışığının dışında kim olmuş da kayıtlarımdan ayrışmış ki? Ali, Veli dünyaya geldiğinde; Veli’ye ilim verdik. Ali’ye hakikiyet verdik. İlmi hak eden hasatı yaptı. Ali ile Veli Hak olup kayıtlandı, kayıt yaptı. Haa, Ali’de Veli, Veli’de Ali oldu. Bir tek hakikiyet oldu. Hologram budur işte: Herkesin herkesle bir oluşu hologram. Her birimizin tahditsiz biçimde bir tek ışık haline gelişimiz Hologram.

Haa, pek kötü, pek kötü biz hologram mıyız? Kayda girin bunu, biz kodlayıcıyız. Korkmayın! Korkmayın, tohumları ektik. Ekim başarıyla gerçekleşti. Şimdi, zamanın yaşaması için bütün ektiklerimizin yeşillenmesi gerek. Yeşilin hakkı, harı, yoğunluğu, tohumları hepsi Birlik içindir. Birliği kurduğumuz zaman o toplu çalışmalar Mahrek olacak. Hakim olacak, kati olacak. Katiyetle hasat olacak. Oğul, işte ben bunu yaptım. Dünyayı kontrol etmek bu şekilde mümkündü. Ve buna karşılık dünya kontrolunu kurdu. OL’du. Hakkımızdı, Has olan ışığımızla oldu.

Dört Gökçü bir tek yolcudur. Bu Gökçülerin hepsi ekmektiler. Erteledik hepsini de dillediler kendilerini, hasatlarını hak ettiler ve buluştuk. Oyun yok. Doğal dünya, şükrettik ki kendini hak etti. Biz dünyada tüm insanlığın yoğunluğundan güçlü olan yarınların Kuranlarını tohumladık. Bu Kuranlar’ın hepsi, İslam Dini’nin ışığıyla Kati Koyuluklar’ın yoğunluğuyla toprağa indi.

Körün körü olan, Süper İnsanlık Realitesi’nin dürümlerinde var olan ve yasaları koyan ışık, Mikail’in ışığıdır. Mikail, evrim sayfalarına indiğinde; merdivenlerin en aşağısında Birleşik Işığımıza iner ve Birleşik Işığımızla birlikte kendini kodlar, kontrol eder, Bütün’e hizmetçi olur ve Kutsal Taht’a ulaşır. O taht, herkesin savaş verdiği bir yarındır. O yarına vardığı zaman çevresi kuşatılır. Körler göklere varır; güneş doğar. Doğan güneş, merdivenlerin aşağısındaki o yoğunluğun en yüksek Kuran’la birlikte ışığa dönüşmesidir ve biz, bunu başardık. Doydu mu dünya? Doymadı. 

Veli ilim ise hakimdir Veli ama ilmi hak eden ailesiyle hak eder. İşte bilginin kaynağı insan; yüreğinde Kutsal Işık olan bu insan, halka halka görev istiyor. Oyun yok; muktediriyetle bildiriyoruz ki çatıyı kurduk. Dövüş başladı dünyada. Bu dövüş insanın dövüşüdür; kendiyle dövüşü ve insan insanla dövüşmeye başladı. Yaratan dünya; yaratılan dünya, döven Dağlarım vay! Dövüşen insan tayin ettiklerimizin her biriyle dövüştedir ve dövüşen insanın sessizliğinde hepimiz dövüşmekteyiz. Ayrı gayrı bitmiştir. Tek bir yarınız biz ve bu yarının ölüleri göreve alan bir yarın olmasıdır beklediğimiz.

Yok etmedik hiç kimseyi. Harı yükseltenleri yaşamsallaştırdık ve Beşiri hak ettik. Yolun başkanı insan, yolu hak etti. Bu yol tüm insanlığın yolu. Örtülerin örtülmesinden sonraki yol. Dünya yeniden örtülecek. Ve dünyanın yolu yeniden toplumlar için kontrol edilecek ve o yol; Birleşik Işık olacak ve Bütün’ü göreve alacak. İşte o yol, Bütün’ün gücünü dürümleyen yol, Birliğimizin Kutsal Işığı olan kaynaktaki yoldur. Yaparak, bozarak, kırarak, kısırlaştırarak çağrı yapanlar, beş görevlimizin işçiliğini teknik olarak kontrol ettikleri zaman Ocak İlmi’yle kendilerini kodlayacaklardı ve bunun için çabaladılar.

Beş Gök Sözcülüğü yapacaklardı. Nefesleri yettiyse yapacaklar. Nefesleri yetmediyse yapmayacaklar. Ne yazık ki yıldızların kıranları olan onların; bu köklenme ve bu göklenmede kendi yoğunlukları dahi yok. Bu nedenledir ki Birleşik Işığımızla bunu yapmaya niyetlendiler ki islah ettik onları, hepsi bu… Ve bugünden sonra islah, işçiliktir. Kendini, nefesini ve yoğunluğunu kontrol edip kendi yaşamlarını kayıtlayıp Allahın tahtına varıp, beden alıp Bütün’e hizmet edenlerin kalplerinin tertemiz olması gerekir. Aksi halde korkuyu hak ederler bu kesindir. Müracaat, ilimdir canlarım. Müracaat, hakikiyettir ve has olandır. Altın Tahtın ışığı bu günde yandı ve bugünde Gök Sözcüleri dünyaya çekildiler. Bugün bütün kötülükleri aşan birlikler buradaydılar ve bugün biz; Öz Geçişler yaptık burada ve yarınlar için kaynaktaydık. Allah siz ve siz O’ysanız eğer ki öyleyse eğer; atide hepinizde bir tek yoluz.

Kübra Kaplarını kodlayan tohumlar, buyurun oğul; vaktinde oğul yaparlar. Oğul yarınlarında koyuluk yaparlar ve biz oradayız yine. Sokak insana ışık verir. Sokağın ışığı, ilmi hak edenlerin ışığı olur. Sonra caddeler açılır. Caddeler kurulur ve o caddelerde yeni ışıklar olur ve daha sonra o caddeler, İnsan Sayfaları’nda sanal kaynakları aşar ve Bütün’ün yoğunluğu olur. O zaman; cadde, sokak biter ve bir tek yaşam olur ve o yaşam, tüm sayfalarda mevcut olur. Üzerinde güneş, gök sözcülüğü olan ışık haline dönüşür ve biz o zaman teyplere gerek kalmaksızın her sesi Bütün’e Cevheri olarak kayıtlarız.

Bugün, teyplerle insanlığa bilgi veren birlikler, o zaman geldiğinde; her sesi Bütün’de kelam olarak dilerler. O ses, Bütün’ün sesi haline gelir. O günler yakındır Canlar! Bugün size bunları anlatmak istedim ve siz, burada bu bedenli halinizle sesleşirken tüm bedenli ve bedensiz olan birlikler, her anda sizi sizin yüreğinizi kelam tahtında ışık yalınlığında Bütün’e kayıtlarlar. Hologramlık biter Canlar! İşte hakikiyet budur ve sonsuzluk süper ilim ve güçlü oluş işte budur.

Ve bir tek şey daha söylemek isterim: Sizin yapmakta olduğunuz da işte budur. Bu kayıtların manası sizin için kalmamıştır. Verdiğiniz her şey Ana Kaynak’ta ses tohum olarak ekilmektedir. Bütün sesler ve o ses tohumlar, Bütün’ün yoğunluğunda köklenmektedir ve görev için kayıtlara çekilmektedir. Her bilgi, sizinle birlikte kaynağa girmektedir ki bunu başarabilen bu bütünlük, harını yükseltmedikçe kontroldan asla çıkmaz. Haa diyebilirsiniz ki “Hani, har yükseldiğinde Hak Sayfalar’a varılır?” Hak Sayfaları aştığınız zaman har sizi aşağılarda diller. Hak’ta har kalmaz. Cevahir olanda har olur mu Canlarım? Olmaz.

İşte, Cevahir olanda harın ışığı dahi olmaz. Çalı çırpı olmayan bu birlik, hepimizindir Canlar. Sakın sakın sadece buradaki kişilere ait zannetmeyin bu birliği. Bu birlik hepimizindir ve bu birliğin umudu, hepimizin umududur. Sizin alim olan, hakiki olan ışıklarınız hepimizin ışıklarıdır. Bulabileceğiniz hak eden herkesi alın; örülen dümenlenen her bir kayda onları katın hepsi ilim olsunlar. 

Oy analarım oy! Olmuşlar da gelirler Canlarım! Olmuşlar da gelirler. Gelen kim varsa; İnsanlık ilmi’yle geliyor size, bu kesindir. Kim ki “Ben sizinle oluyorum” der ve geri döner; hepsi ilim için döner ve olmadıklarını bilenler geri gelmezler. Çünkü onlar, kontrolsuz olduklarından kayıtlarını silip gittiler. Ummanda iyi ve kötü yok; ilim var bunu da bilsinler. “Bize evrenlerin sesi, insanın ilmi, Bütün’ün yüreği değil; iyilik gerek” diyebilirlerse; geri dönerler. “Haa, biz barışıp görev alırız da onlar bizi hak etmediler” diyorlarsa halka halka geri çekilirler ve derler ki “oh işte bu!” Bütün amaç öksüz kalmasınlar, Yer’in ışıklarıyla dürümlensinler ve bütünlensinler. Kale insan, o kaleyi fetheden insan; o dahi kale ama her kale bir diğer kaleyi fethettiği zaman; işte yaşam güçlenir.

Sizlerin her biriniz ışıklarsınız ve bu ışıkların kontrollu olması bizleri mutlandırmaktadır. Çevrenizi kuşatan bütün kötülükleri aşıp geçebilecek gücünüz var ve çok mutluyuz ki bulabileceğiniz en yüce yaşam sayfaları Umman’ın kontrolunda sizinle olacaklar ve Zaman Sayfalanışını yaparken kendimizin, yüreğimizin ve kutsal ışığımızın diriliklerinin Öz Geçişleri yapılacak. Dünyaya kendini hak ettirmeye gelecek olan ve kendi olup kendiyle kodlanacak olan; teknik olarak da bütünlenmek sorumluluğunu taşıyacak. İlimin hasatı yapılacak. Ekibin hasatı değil; ilimin hasatı yapılacak. İlmi hak edenler “ben varım” diyecekler. Çoban insansa; Ulular Diyarı’ndaki çoban ikrardır ve ikrarı hak eden harlanır ve ikrarda olur.

Korkmayın! Muhakimim, hakikiyim ve Hak Taht’ın ilmiyim. Korkmayın! Birleşiğim hepinizle ve tüm sayfalardaki ışıklarla. Kodladık, topladık, katladık, kayıtladık, yasalarla çalıştırdık ve geçişlerini yaptırdık. Hep Birlik İlmi için ve Birlik İlmiyle. Öksüz bırakmadık. Çok mutluyuz Canlar, çok. İşte bu! Hah, işte bu! Aha! Bu!...

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 
  Bugün 149 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol