ALTINÇAĞ (27.05.2013)
Yeni bir çağ başlıyor; bu çağ ALTINÇAĞ’dır.
“ALTINÇAĞ” derken ne kastettiğimizi hiç kimse anlamadı. ALTINÇAĞ, Altın Toprak Bilinçlerin, Altın Kaftan olup yaşamsallaştıkları bir bilinç safhasıdır. Bu safhada, merdivenlerin en yukarısındaki kodlamayla ( Yaratımın hammaddesi yaşam formlarının ürettikleri bilinçtir. Bilginin duygusu olarak kayda giren Bilincin, formal varlık faktörü olarak yaratılan ve anti madde olan sesizliğin seslenmesinde ve sesin formu var etmesindeki ilmekleme kodlamadır.), en aşağıdaki tohumlamanın (ilmeklenen ve formlanan bilginin tüm yaşamlara ekilmesi tohumlamadır); teknik olarak Kati Kaynak’ta (cevheri ve mutlak olan zaman kayıtları), bir tek yolcu tartısında, Tanrı Kuranı olmasıdır (Kodlanmış ve tohumlanmış bilginin Tanrısal bilişle değerlendirilerek aktive edilmesi ve okunur halen getirilmesidir.). O Tanrı Kuranı, altın bir toprakla çalışır. Eğer Altın Toprak, “Altın Kaftan”sa kör gök, sözsüz; kör yer, Sistemsiz kalmayacaktır.
Daha basit anlatımla;
Yeni Çağ erdiğiniz en üstün çağdır. Bu çağda türlerin en yüceleri, Birler Işığı’nda teknik olarak “Bütün’ün gücü” haline geçecekler. Bütün’ün gücü olan herbiri, kendi öz varlığına sahip çıkacak.
ALTINÇAĞ, Yücelerin cemaatlerinin, kendi yoğunluklarıyla Bütün’ü tohumladıkları bir çağdır.
ALTINÇAĞ, dünya rahminde Görev İlmi’ni bilip; dünya toplumlarıyla birlikte kontrol kurup; “Göklerin Sözü” haline gelen o Yüceliklerde, Sistem’e girişleri ve Sistemin tüm sayfalarında “Ben varım!” deyişleridir.
ALTINÇAĞ, erdiğiniz zaman bileceğiniz bir çağdı. ALTINÇAĞ, toprağın tahtındaki o yoğunluğun Öz Göç’ü başlattığında; kati tohumlarının kontrollu biçimde ulaşacağı ve ulaştıklarında; kati tahditle ekrana kendilerini yansıtacakları ve daha sonra evrim sayfalanışında bu sistemin, Bütün’e yayınlayacağı bilgilerle Kaynağa görev taşıtacakları bir yasaydı, bir “Yaşam Sayfası”ydı ALTINÇAĞ.
Değerliler, işte ALTINÇAĞ, Bütün’ün gücü olarak tertiplenen ve Bütün’ün gücü olarak, herkesi kodlayıp, koruyan bir çağ olacak.
Nerede “Artık yokum” diyorsak; orada artık “Kuran” olacağız. Nerede “Artık hakettik” diyorsak; orada harlanıp, yaşamsallaşıp, Birlik kuracağız.
Alemlerin Rabbi olan ilim, hasatını yaptığında; Altın Tohum, “Bütünün gücü” olur
İşte ALTINÇAĞ, nefesin gücünü artırdığımız sayfada, yüreğe görevli olanlarca “Kaynak İlim” olarak katılacağı bir çağdı. ALTINÇAĞ, değerli Dünya için çok özel bir dönemin başlangıcında kayıtlanacaktı.
Değer miydi bütün bu çalışmalara?... Değmez miydi!?...
Ne zamanlardan geçti dünya!... halka halka görev için ne yıldızlardan çıktı!... Ne güçsüz dönemleri oldu!... Ve bugünlere ulaştık.
Bugün mutlak bir Kuran olarak bu bilgiyi size verirken; yerin zararını önleyip, göğün gücünü artırıp verdik.
ALTINÇAĞ, alkışlarla devreye girecekti. İşte hepimiz bu günü alkışlıyoruz. Muktediriyetle... Ve sizi alkışlıyoruz. Hepinizi alkışlıyoruz…
“Ölmeyecek dünya!” dediniz. “OL’du!” dediniz. “Yasaları koyduk, yaşatırız!” dediniz. “Zamanın ışıklarıyla bütünledik!” dediniz. “Doğanın Kuran’ı okundu” dediniz. Buraya görevli olarak; (lütfen bunu net anlayın), geri geldiniz.
Neredesiniz? Evinizdesiniz bunu bilin!...Kendi evinizdesiniz. Dünyaya görevli olarak girdaplara inmeden önceki o Yüceliktesiniz.
Her yürek kendine, kendi yüreğine inerken; kendi yaşamsallığıyla inmişti. Ve sen, Işık Kodlaması’yla gönderildiğin o Yücelikten kanatlanıp döndün.
“Bulan insan kendini bulur, olan insan kendiyle olur” dedin. “Kendini hak et yarım! Hak et de kaynağında bütünle!”dedin. Hah işte bu!...
Vurana vurmadın, kıranı kırmadın. Şer yaratanda kendinden şevk yaptın, ışık yaktın. Bunların önemi büyüktü. Ve bugün türlerin en yüceleri, kendi yasalarıyla sizinle kapıları açtılar.
Atlanta Kodlaması, Bütünün Kuranı’nı yaşamsallaştırdıktan itibaren, kanatlarınız köklerinizin gücünü aldı ve görevinizi hakettiniz.
Şimdi yarınların yüreklere inişini seyredelim: Ata Kapı’dan girdik, Ana Kapıları açtık, otakları tohumladık, kodladık, Bütün’e umman olduk. Atonlarla kodladık tüm sayfaları. Atonları koruduk otakta, öte görevleri aldık. Kötülüğü aşanlarda bütünledik. Herkes, herkes kendini hak etti. Ve Bütün’e hizmet, BİR’e hizmet, hidayete eren Sistem gücüyle oldu.
SİSTEM
