AŞKLA VERDİK YÜREKLERE

Dört Kürzi Yaşam Sayfası kodlandı yoğunluklarda. Dünyanın ışığını yaktık ve zaman tartısı tüm insanlığı tarttı. Biz Tanrılar Meclisi olarak, tarttık yarınları ve zamanın tartısında dünyaya Kuran olanlar tartıldılar.

Yeni dereler aktı yoğunluklardan. Can Tartısı, Işık Sayfaları’nda, Din Sayfaları’nda ve yolcuların tohumlarında bütün kütleyi tarttı. “Hastır yüce” dediler. “Hastır yaşamsallaşan yoğunluklar” dediler ve dediler ki “Havunya Sultanlık yaptı.”

Bütün özgül Sayfalar ve zamanın nefesi olan Kuranlar, tahtında ışık olan Birlikler oldular. 

Köy Bilinç, zamanın tahtında sararıp solan bir yaşam olur. Kasaba Bilinç ışık olur ve yolu bulursa yeşerir. Zamanın teknolojisini hak edip de dinleyen her diri kaynak, Taht olur ve o bir Şehir Bilinç olur. Köklenir; göklenir, cinnilenir ve diriliklere ulaşır. Büyük Kodlamalar yapar yoğunluklarda. Sonra Nur olur ve Kuran olur. Birler Kapısı’na varır ve o bir Rahman Tohum olur. İş budur. Şu anda Bilgelerin İnsan Kaynakları’nda, Dini Yaşamlar var. Biz zamanı ağır yükünü taşıyanlar, bütün körlerin ve sağırların ışık kayıtlarındayız. Sırrın ışığında yol açtık ve yolcuların tohumlarında, kutsal aşkla yaşadık. Şimdi artık maya tuttu. Biz Sultanlık yaptıkça Işık Yağmurları yağmakta türlerin her bir Yüce Cevherine. 

Muhakim, hakim olursa; ben, Sanal Boyutlar’ı aşıp geçerim. Ben tartısız bir yaşam olurum ve kodlanırım. Bütün Mutlak Kodlar’da tohum olurum ve yaşamsallaşır ışık olurum. Ekmek yaparım diriliklerde ve sonsuz yaşamlarda kaynak yaparım bütün kütlemle. Ahara, Kuran olan ben, Yüceler cümlesinde dürümlenirim. Hah işte bu…