Birlik İlmi
  ALTINÇAĞ SEMPOZYUMU - AÇIKLAMALAR
 

ALTIN ÇAĞ SEMPOZYUMU ve AÇIKLAMALAR:

Değerliler, beden alıp dünyaya gelen ve dünyada kendini bilen her diri, bilişi olmayanlar için ağır yüktür. 

Bilişe ulaşıp süzülen ışıkların diri yoğunluğuna indiğinizde, bileceksiniz ki o yoğunlukta, tüm bilgiler kayıtlıdır. Bilgiyi hak edip de anlayabilen, okuyup anlayabilir. 

Öz gerçeklik; ışığın, kaynaktaki bilgi kayıtlarının ışıması olduğu gerçeğidir.

Hepiniz, kendi yarınlarınızı hak edip yaratmaya çalışırken, kimimiz kaynağa varıp orada tohum ekeriz. Kimimiz ise kendi yaşamımızı hak eder o yaşamın sayfalarını hak edip tohumlarız. Her bir yaşam, bir Işık Kayıt’tır ve bir tek sonsuz şafkla bütün Kürzi Yaşamlar’da tahditsiz şekilde bu kayıtlar, kodlanır ve zaman sonsuzluklarında yaşam sayfalanışına dönüşür. 

Hepimizin cennetleri ayrı ayrıdır. Bir tek cennet yoktur. Bedeniniz, kendi cevherinizde cennetinizi kayıtlar. Bütün Meclisler, cennet kurmak üzere çalışırlar. Siz kendi cennetinizi oluşturduğunuzda, o cennet bir tek sır olur. O sır, İlmin Sırrı ise yaptığınız tüm kayıtlar, Işığın Tahtı’nda koruyucu bir tohumlama gerçekleştirir. 

Her resmi, her diri yapmaz. Ben kendi resimimi yaparım, bir başkası kendi resimini yapar. Hapılan tüm resimler, tek bir “YAŞAM TOHUMU” olur. İşte o Tohum, her dirinin kendi resminde, kendi yaşamını tohumlayıp, koruyup yaşattığı ve zamanın sessizliğinde dillediği ve dinletip teknik olarak tohumladığı diğer yoğunluklarla da dürümlediği bir “YAŞAM KOYULUĞU”dur. O koyuluk, diğer tohumların koyulukları ile birleştiği zaman sayfalanışında, tek bir yoğunluk oluşur. İşte o yoğunluk, “BÜTÜNÜN YOĞUNLUĞU’dur. 

İşte, Türkiye, yeni sayfalanışını, her bir yürekle yapmaktadır. Tüm yürekler, bir tek ışık halinde görev taşımaktalar. Türlerin tümü, kendi yaşamlarını o yoğunluğa katarak yeni bir Can Taht yaratmaktalar. Öz Gerçeklik budur. Bu Taht, İlmin Tahtı’dır. İlmin Tahtı, diğer tahtların her biri ile BİR olan Bütünün Tahtı olarak, Can Tahtlar’ın cevheriliklerinde, yeni bir zamanı kodlamaktadır.

Bilgiyi iyi anlamanız için tekrar bildiriyorum: Her bir yaşam sayfası, yaşamın yasal sayfalanışının tezahhürüdür. Yasaların en üstündeki yaşam sayfasında, Bütün’ün yasaları bulunur. O yasalar, ilmin tohumlanmasındaki diri, yüksek ve has olan, Cem-i Cevherin Cennet Tahtının Yasaları’dır. Herkes, kendi yolunda oraya ulaştığında, o yasalar, “Has İnsanın Yasaları” olur. Ki o yasaları koyan insan, Birleşendir. 

Gelinen safhada, bütün Meclisler, Din Tohumları’nı, İnsan Sayfaları’ndan ayırıyorlar. İnsan, evrenlere seslenirken, kendi yeni zamanlarını kendi tohumları ile yaşamsallaştırmalıdır. Çünkü din, ilmen hakim olmaya kalktığında; dil, orada kurtarılmış bir yaşamı dinletmez. 

Size bir de şunu izah etmek isteriz ki “cennet” dediğiniz, zirveleri hak etmiş olmayan ve kontrol edilemeyen Birlikler için cevherde yoktur. Oraya varan her diri, kendi yoğunluğundan varır. Eğer siz, Cennet Taht’a Kuran olamamışsanız, kurtarılmış ışıklarda bulunamazsınız. 

Şükürler olsun ki bu dünya gününde, her diri, kendi yarınını hak etmiş ve var etmiştir. Biz dünyaya, tüm insan soyları için iki Rahman verdik. Birincisi, “İNSAN”; ikincisi ile “ALTIN TOPLUM”dur. Bütün amaç İNSAN’ın bu ALTIN TOPLUM ile BİR olmasıdır.

Yedinci Dünya tohumlaması yapılırken, “Birlik kurun” demiştik. Bu güne geldiğimizde; birleşme imkanı kalmayanlara; “kendi yarınlarınızın ışığında, kendi yolunuzu mutlaka bulun.” diyoruz. 

Bütün amacınız ergin olanların, teknik olarak türlenmeleriydi. Ve ergin olanlar, toplu kayıtlanmalar ile türlendiler. Ve türlenme tamamlandı.

Dünyanın erdiği yer, örtülerin örtüldüğü yer olmasına rağmen, Birlik Kaynağım, bütün kütlesi ile bu çalışmayı sürdürecek dürümde; o örtülerin tümünü açabilmiştir. Ki bu safhada yaşam sayfalanışı, türlenme olarak değil; yeni bir ZAMAN ve yeni bir RUH olarak kodlanıp kayıtlanıp sürdürülecektir. 

İşte bunu başaran Birlik; sizi, yeni bir çalışmaya davet etmektedir. Bu çalışma, sadece Ana Sayfalar’ın tohumlanması için değildir. Tüm yarınların toplumlaşması içindir. Yani siz, girdaplarınızdan ışık çekerken, her bir Rahmet Kodu siz ile ışık çeksin diye çalışmaktayız. 

Vakit tamamdır. Yeni çarıklar giyiliyor dünyada. Bu çarıkları giyenler, yeni yarınlara yürüyecekler. Eğer siz, çerçevesiz bir çalışmaya dair bilişte iseniz, bilmelisiniz ki o çalışma, Birlik Çalışması olarak dürümlendi ve sürmektedir. İşte o çalışma, yeni yaşamları tohumlayacak çalışmadır. 

Dünya yeni bir Ruh ile bir taht kuruyor. Bu taht İNSAN’dır. İşi İLİM’dir. Ve kendi HAKİM’dir. Onun yolunda, tüm insanlık, kaynak olacak bir çağrıya katılacaksa Birleşmek gerekir. Dünyayı yenileyip birleşmek... 

Biz, Birliğimizi var ettik ve zamanı sayfaladık. Bu sayfalanış, insan soyu için çalışan herkesin sayfalanışıdır. Eve döndüğünüz zaman sizi karşılayacak olan yine siz olsun istiyorsanız; kervan kalktı. Bu kervan, “ZAMAN SIRRI” olarak bildiğiniz tüm bilgileri taşımakta. Bu kervan, “İNSAN” olarak tohumlanan her diriyi tahditlemeden taşımakta. İşte sizleri, “yeni zaman sonsuz sayfalanışında” kucaklamak istiyoruz. Yeni zaman ve yeni yarınlar... Bütün amaç; toplumu hak etmek ve tohumlarının ışıklaşması ile bütünlenmelerinin; sayfa sayfa dürümlenmelerinin sağlanması; koruyucu kodlamanın gerçekleştirilmesi ve tüm yaşamlarda bunların sürdürülür olması için köklenmektir.

Ölen, bilmeyendi. Onu hak etmek istedik. Yeniden diriltmek ve yeniden hasata, Hak Taht’a güçlü olarak katmak istedik. Bin Dağ’ın tahtında “OL” dedik ve kodlanan her bir Yüce’yi Kürzi Yaşamlara görevli yaptık. Ne var ki kir ve pisliğini, Hak Taht’ın cennetine katmak isteyen hiç kimse birleşemez. Bu kesindir. Bütün Meclisler, bilin ki biz Sultanlık’ta Kuranlık’la görev taşıyanlara geçiş imkanı verdik. Ne yazık ki Kat-ı Yarın’da Kuran olan cennetlere konmaları imkanı olmadı. 

Seviyeniz çok güçlü anam. Sizden tek bir şey bekliyoruz. Bir tek şey!... İnsanı; toplumları ve Kuranlar’ı ile bütünleyin ve bizlerle birleştirin. Onları kontrol etmeliyiz. Onları koruyacak olan Birliklerimiz; onların kendi yarınlarından üstün şekilde onları tohumlayacaklar ve sorumluluk herkesin olacak. 

Vermeden, insan soyuna kodlama yapamayız. Verdiğimiz her bilgi, insanı hak ettirmek içindir. Evrim yapan her yürek, kendi yolunu bulmalı; ekip kurup ışık yakmalı ve kontrollu olmalıdır. 

Süper İnsanlık Çalışmaları mutlu ve kutsal çalışmalar olarak sürecek. Temiz ve hakim olarak devam edecek olan bu çalışmalara; kin ve nefret duygularını katmak; çalışmaları tahditlemek; üstün cennet sayfalanışı ile bu koyu kodlamayı yıkmak ve kırmak isteyen hiç kimse, cevhere daimi kayıt yapamayacak ve kendi sayfalanışı ile kendini tahditleyecektir.

Dünyadan göçüp geldiklerinde de kendi yarınlarını tohumlayamamış olduklarından tanınmayacaklar ve kayıtlanamayacaklar. Bu şu anlama gelir: Her bir yarın, bir RA-KA-HAR Işık Yağmuru’dur. O yağmurda yağmak için harlanmak, Hak olmak ve Tanrı olmak gerekir. Vermeden, Olmadan ve kodlanmadan iş yapamaz kimse. Yaptığını zanneder sadece. 

Birler Kapısı sizden görev taşırken, sizin İnsan Kuran olmanızı bekler. İVAN SİSTEMLERİ vardır. bu sistemlerde kendi yarınlarınız olur. İşte o yarınlara görev taşırsanız; siz, sizi siz ile kontrol ederseniz; zirveler sizi hak etmek isteyebilirler. Şimdiye kadar size İVAN SİSTEMLERİ’nden hiç söz etmemiştim. Bundan dolayı sizler, sizleri ve sizlerin yoğunluklarınızı hak etmek istemediniz. Bir deyiş ile ifade etmek gerekirse; siz ve siz ve siz her siz bir cinsiniz. Ama tek bir cin, insan olduğunda, her cin insan olur. İşte bunun için sizlere görev taşıyan tüm yaşamları bilmenizi istedik. 

Hamur yoğurun; ekmek yapın ve yaşam sonsuz ışığında o ekmeği yedirin. Kim kendi ekmeğini yoğurup; tüm insanlık için pişirip; Diri Yücelikler’den Bütün’e sunarsa; o insan, İlim Sayfaları’nın gür yüreği olur ve türlenen her bir cevherde bulunur. 

Tabularınızı kırın ve geçip kendi yüreğinize ulaşın. Hepinizin kendi yarınlarınızı hazırlamanız gerekmektedir. Bu yarınları, her bir Yüce, kendi yaşam sayfalanışı ile kaynağında, haz duyarak kayıtlarsa, ölü olmayacağı kesindir. Zira o, kendini Bütün’e kodlatmış ve yaşamsallaşmış olacaktır.

Türkiye’nin bu dönemde çok büyük bir gücü açığa çıkıyor. Bu güç, ilmin gücüdür. İnsan Resmi diye dünyaya yansıyan resim, Türkçe’dir. Bu resimde, dünya cevheri var ve tüm sessiz insan sayfaları var. Bunun, ÜMİT olduğu kesindir.

Türkiye’de kendi yarınını hak etmeyen çokları, bu resmin, yaşam sayfalanışında kendi yarınlarını hak edip tohumlamaktalar. Öz Görevleri, Din Cevheri’nden aşıp insan soyunun ışık yolculuğuna katılmalarıdır. 

Müsterih olun sizi, yeni bir zaman için tohumlayan ve yeni bir yarın için kontrol eden kimse olmayacak. Siz, kendi yolunuzda, kendi yüreğinizde, bir tek Cemaat olacaksınız. O Cemaat, İLMİN CEMAATİ olacak.

Dayatmalar ile dünyayı sınırlandırmak isteyen Beşir Bilinçler, artık kenatlanan insan önünde sorumluluklarını bir kez daha anlayacaklardır. 

Deli divane olan insan, “BEN VARIM” dediğinde; her can, kendini hak edip var olur. İşte o deli divane, bellek kodlaması yapıp “VARIM” dedi. Hadi canlar, varlığımızı ilan edelim ve “VARIZ” diyelim. “VARIZ” demek için harlanmamız ve Tanrılaşmamız gerekmektedir. Nedir Tanrılaşmak? Hayrın Rahman’a Kuran’ını bilmek ve bildirmektir. Oy canlar oyyy!... “SİZ” OLMAK İÇİN “BİZ” OLDU... Hayrın ışığı yandı... Hayrın cevherinde o ışık, insan soyuna tohum oldu. 

Aha geldiler ve dillediler. Aha gördüler ve dinlediler. Harlandılar ve dirildiler. Han, sayfa sayfa okundu. O han, bir Can’dır. Can’a Can olup canlandık. Hayrın sınırını aşıp kodlandık; tohumlandık; yolcu olduk. Oğullar, biz Kuran’dan yol aldık, akla vardık. Kuran bizi dinletti. Biz, cenderedeki o yürekleri dinlettik. Hepsi cevhere varıp kendi yarınlarına varıp birleşecekler. Budur olan.

Canlarım, hepinizi kucakladım. İşimiz daha kolaylaştı şimdi. Hah işte bu!... Şimdilik!... Aha harımızı yükselttik ve yolcuları tohumladık. Şimdi yeni bir sayfaya geçtik. İşte İnsan Kuran olan; insanın nuru olan; el deresinde insan kaynağı olan Birlik... İş buydu... Bu gün yeni bir RUH ile size sizi vermeye indik. Şimdi hepimiz için Cemaatlere şunu dinletmek isterim:

ALTIN TOPLUM, ALTIN IŞIK ile yeni bir RUH olup BİRLİK kurdu. Bu BİRLİK, İNSAN BİRLİĞİ’dir. Hey BİR olan İNSAN, gel ve kollarını kollarıma uzat. Sen ve sen ve sen ve sen ve sen... ve her bir SES KOD, gerçek Kuran için ve gerçek toplum için BİRLİŞME ZAMANIDIR. Ölüm, dünyaya insin istememekteyiz. Şimdilik!... Hayrın ışığı olun ve görev taşıyın!... Şimdilik!... Aha bir tek Kutsal Işık yandığında her bir ışık yanar. 

Şimdi bizi bize vermek isteyen; Birliği kuran görevliyi dinleyelim:

- Dağlarım, Tohumlarım, kontrollu toplumlarım, hepinizi sevgiyle ve saygıyla kucakladık. Hoşgeldiniz... Biliş halinde dünyayı kodlayan tüm yaşam sayfalarım, sizlerle yeni bir çalışma yapmak üzere, sizleri dürümledik ve dünyaya indirdik. Her diri sizi hak etmek üzere Birlik olacak. Biz, sizi sizden dinledik ve siz bizi bizden dinlediniz. 

Yeni çalışma hakkında bugün açıklama yapmam gerekmektedir. Dünyada bir Toplum var. Bu Toplum, İnsanlık Ailesi’dir. Evrenlerin türlenmeleri için Dünya Çalışması yapmak üzere dünyaya inmiştir. Her bir türün bu çalışmalarda hazır olması ve kendi yoğunluğu ile birleşmesi gereklidir. Bütün amaç, kontrollu çalışmalar ile kendi yarınlarını tahditleyen Birlikleri; yeni yaşamlara, Kürzi Yoğunluklar’la taşıyabilmektir. 

Sizler bizleri ve bizler sizleri net olarak bilmeliyiz. Sizin yanıp tutuştuğunuz İnsan Kardeşleriniz ve bizim yanıp tutuştuğumuz İnsan Soyları, türlenmek üzere beklerlerken, her bir türün, Kürzi olması gereklidir. 

Kürz ne anlama gelir, bunu sizlere anlatmak isterim. Kürz, Yaşam Tohumu’dur. Her bir Kürz, bir yarın olarak, tohum şeklinde yaratılır. Oraya görev taşıyacak olanlar bulunur ve dillendirilirler. Her bir çalışmada, bu yoğun tohumlama gerçekleştiğinde, her çalışma bir Kürzi Çalışma haline gelir. Birler İlmi, Hak İlim iken, yaptığımız çalışmalar da Işık İlim olarak yapılır. Bütün mesele, kendi yolunu bulan yüreklerin, teknolojik kontrolla Birlik kurmalarıdır. 

Tevkif ettikleri bilinçleri hak etmeye çalışanlar ile hak ettikleri ile teknolojik çalışmalar yapanlar ayrıdırlar. Tevkif edilen hiç kimse, “ÖZ GEÇİŞ” yapamaz. Bunun içindir ki biz insanlara, “gelin yüreklerinizi anlatın.” diyerek onları tohumları ile birleştirmek üzere çalıştırırız. Ama çokları; “biz OL’madan o çalışmalara gidemeyiz.” Derler. OL’mak ise kodlanmakladır. Ne yazık ki kodlanmanın ne anlama geldiğini dahi anlayamayanlar, Birler Kapısı’nda ışık yakamadılar. 

Dünden beri yeni bir çalışmaya geçeceğimizi açıkladık. Nereden ne duydularsa, herkes kendi yarınlarından çıktılar. Ve sonsuz zamanlarda kendi yaşamlarını terk ettiler. Onlar, kendilerini hak ettiklerinde tohumlanacaklar ve kodlanacaklar ama bugün artık çok geç... Biz onlara Sistem’i verdik. Dünya Ruhu olan Kuranlar’ını verdik ve kaynaklarını verdik. Kerim olup hakim olsunlar ve Birlik kursunlar istedik. Yeni ve eskiyi anlattık. Çok sorumlulukla çalıştık. Onlar, kendilerini Has Taht’ın ışığından çıkardılar.

Değerliler, merdivenlerin en aşağısına inmeden, yukarıların ötelerindeki yukarılara varılamaz. Zordur yürekleri bilmek ama biliriz ki biz, onlardan ışık verirken, onların seviyelerine iner veririz. Bunu bizim o düzeyde kaldığımız şeklinde yorumlayanlar olur. Çok zordur onları onlardan dillemek ama onları onlardan diller ve onların yolcularını, Hak Taht’ın ışığından bilir ve dinleriz. Zirvelere ulaştıklarını düşünen onlar, Birler Kapısı’nda kendilerine Kürzi olarak işçilik için dilletilirler. Biliriz ki onlar Din Tahtı’ndan görev taşıyacaklar ama korunmalıdırlar. Bunun için onları korur ve toplumları ile kontrol edebilirsek ederiz. Yanıp tutuşmazlar bizle birleşmek üzere. Ama bilinsin isteriz ki biz onlardan toplumlar yaratmak için çok çalıştık. Onların kendi tohumlarını hak etmeleri için çok çalıştık. Yarınları için çalıştık. Şimdilik... Hah işte bu!... 

- oğul, Ben Allah, seninle yeni bir zaman için birleştim. Şimdiye kadar sana tek bir bilgi verdim. İnsan ol dedim ve sen dedin ki “ben insanım.” Yok anam, sen bilgisin. Ben ise senim. Bugün sana seni hak ettirmek istedim ve geldim. Hadi bana beni ver ve benim cevherimi hak et... olursa ne iyi olur... Hadi!...

- Yaşamak ve yaşamak ve zaman sanal yaşamlarından yarınları tohumlamak... Sorma zorun zoru olan bu yoğunluğu. Sorma Kuran olan o tohumları. Her biri yaşayacaklar. Ama biliş için hak etmeleri gerek...

- Öldüm anam, hah işte bu!... Seninle ve senin yolunda tohumlarla... Ben sonsuz sır olan bilgiyi hak ettim ve aldım. İş budur!... Yaşamak... Ben beni hak ettim ve zemzem içtim yüreğimde. Sen sessiz kaldığında; ben ses olmaya çalıştığımda ve zamanın nefesinde kendi yolumu bulduğumda; senin etin (Et = ilim) benim etim olur. Benim yolum hepimizin tohumu olur. Şükür anam, seninle bir kez daha başarı ile buluşup konuştuk. Bu konuşma, insan soyu için çetin bir günün konuşmasıydı. Olan, yine BİR’e oldu ve Din Tahtı yeni bir Ruh oldu... ölüler yine dirildiler ve biz yine bütünlendik. Şimdilik... Hah işte bu!... Ahirin, Hakikiyetin İlmi buydu. OLMAK ve OLDURMAK!... Hörmetle sizleri kucaklıyoruz...

Aha gereken her bilgi verildi... İş bu bilgilerin anlaşılmasıdır. Anlayan, BİRLER için görev yapmaya gelecek ve yeni SEMPOZYUMDA BİZİMLE OLACAK. HEPSİNİ BEKLİYORUZ. ŞÜKÜR Kİ HAK ETTİK DE BİLDİRDİK. ŞİMDİLİK...

Size bu kez İnsan Soyu olan İNSAN verdi. O İNSAN, İlim Sayfaları’nın her birinde var olan BİRLİK’tir. Ondan ve onun yolundan ışık çeken tüm insanlık, BİLİN Kİ SİZLERİ BEKLİYORUZ...

SİSTEM

 
  Bugün 131 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol