Birlik İlmi
  ARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 7, 2. AKIŞ 2. BÖLÜM
 

08.02.2017 KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 7
AV. NEZİRE SELÇUK 2. AKIŞ 2. BÖLÜM

Canlarım umut olur ki bundan sonraki süreçte bu dünya kontrol altında tutulabilir. Devrin kapısıdır açılan, hangi devrin?... Tüm zamanların kapısı ama bu kapıyı bilen var mı?...

Ağır yük taşıyanlara sorun, önlerinde görevliler var. Gönül gücüyle çalıştılar ama kıran mıdırlar, kırdıran mıdırlar, hırslandılar mı, hak ettiler mi, aktılar mı, geri çalışmalar yaptılar mı?...

Geri çalışmalar… Ne demek bu, bunu da izah edeyim!...

Dümenin başına ilmi oturtanların, insan sırrını anlayabilmeleri için dünü hak etmeleri gerekir!... Dünü hak etmek içinde yerküreye inmeleri gerekir!... Yerküreye indikten sonra yaşamın hak tınısını duymaları gerekir!... Bu hak tınıyı duymaları için, geçiş sayfalarını insan sırrıyla çerçevesiz olarak dinlemeleri gerekir!... Bu nedenledir ki dünya dışı varlıklar, dünyaya inmeden de dünyayı izleyebilirler ama dünyaya inerek geçmişi izleyebilirler. Bu kesindir!

Önceyi izleyebilmek için hak edip, hak olup dünya olmaları gerekir ve burada bulunmaları gerekir. Aksi halde şu anı kelamla dinlerler, okuyup anlarlar, insanlaşırlar ve bilirler ama geçmişi duyumsayamazlar. İlim kapılarını açıyoruz ki geçmişi de duyabilelim diye…

“Hayırdır, hayırdır” diyorlar, “nasıl olacak”?... Çalı çırpı değiliz ki canlar, meşale ilmimizdir ya, gerçeğiz ya o halde geçmişiz... Ve geçiş yaparız geçmişe!... Bakarız neler olmuş, kim nelerle uğraşmış dünde!?... Özlemle, özlemle görürüz ki kendi yüreklerimiz var oralarda, aşklarımız var, Halik olan ışıklarımız var.

Dört bin yıl geriye gittim, bedenim var orada!... Ben varım!... Diyorsanız ki “ama sen bedenli değildin ki”, meşaleyi tutmaya inmiştim.

O dönemde dünün köklerini göreve almak için dünyadaydım. Benim için ses insanlıktır, ses kelam olup iner ve ben oradaydım. Ve o dönemde bu gün için çalışmalar yaptım. Bu günü hak tınıyla kodladım, gözün göreceği en yüksek çalışmaydı yaptığım. Ve SÜPER İNSALIK sistemleşmesini o günden tohumladım. Ve kök göklerin gücüyle yaptım bunu. Süreç içerisinde bunu size daha net biçimde anlatacağım.

SÜMER uygarlığını hepiniz iyi anlayın… Sümerlilerin levhi kaydıyım ben, oradaydım o dönemde… Kantar bendim, herkesi tanrı kapısı yapmaya çabaladım. Işığımı her ana kayıtladım ve tökezlemeyenleri kodladım. Yol insanlık ama o yolda insanlaşamayanlar vardı. Çerçeve çizmiştim yüreklere, işte o gün; kör sağır kalmamalı diye ummanlara kodlamalar yaptım. Dürümledim hepsini de… Genişledim, geçtim, geçtim ve her anı kodladım.

Şu anda ne yapıyorum!?... Genişledim ve bundan öteyi yapıyorum, her anda var olan kaynak olarak!... Devinimi arttırmaya geldim…

Hecelemeye çalıştıkları bilgi bedenimdir benim… Hangi bilgi?... İlmin bilgisi!... Hepsi merdivenimdir ve dünyaya bu bilgileri kayıtlayarak kodladım.

“Suyun başı” dedim, “insan” dedim, tükenenleri kodlayalım, koklayalım, toplayalım, tahditsizleştirelim diye çabaladım. Ve dedim ki “ben sorumluyum bu dünyadan” ama niye sorumluyum çünkü ruhi sayfalanış yaptım buraya.

Öfkem yoktur canlar… Oğullarımı kodlarım, koklarım, toplarım, tahditsiz olarak yaşama kaynak yaparım.

Dünyanın kaynağa gereği vardır, insan kaynağa!... Öyle bir insan kaynak gerekir ki; herkesin kendi yüreğinde var olacak bir kaynak!...

İşte canlılar buyurun anlayın, “BİSUİ” dediğimiz BARIŞ, SEVGİ, UMUT ve İMPARATORLUĞUN İNSANLIĞI biziz!... Bundan ötesini size nasıl anlatayım…

Dimdik duran bir dünyadır hedefimiz, dimdik duran!... Ve dünyanın yığın, yığın kırılışı var derseniz; her kırılan kaleme varır, her kırılan kaynağa varır, her kırılan hasat olur, kıran kelamda kendi olur ve yol olur ama kodlanarak ama koklanarak ama tohumlanarak ve torba, torba tahditsiz ilimle.

Müsterihiz ki dünya ilmini hak edenler anlayacak bilgilerimizi… Ve birlik kapımızda ilim olacak…

“Çevre koşulları” dediler, “herkes her bilgiyi okuyamaz” dediler… Öfke yok canlar, olmayan; okutulsa da anlamaz!... Bunun içindir ki biz olanlara bilgi veririz. Olmayanlar bu bilgileri anlatamaz, hak edemez, hasatlarında kaynaklarında bu bilgi olamaz.

Musafımızda, insanlığımızda ve yüreğimizde, her anımızda, aklın kapısında, yaşamlarda, tanrı kaynaklarında ve tükenenlerde bizim türevlerimizin tüm insanlıklarındaki yarınlarında bedenli olarak hep varız. Nesiller boyu doğanın gücünü kontrol altında tutabilmek için bu dünyaya aşk verdik. Ve dünya dışı varlıkları tohumlayarak kontrollü olarak diriliklere çektik. Dünya türevlerini kodlasın diye aklın kapılarını açtık. Ağırı hafiflettik ve yolu gösterdik.

Dini kapıların tümünde ekmeğimiz var, yürüyen kaynaklarda levhi kayıtlarımız var. Çarçabuk insanlaşsınlar diye şarkılarımız var ocaklarında.

Evrenlerin sessizliklerini dinleyin, her diri bizimledir ama tohum olmaya değil tohum ekmeğe geldiklerinde eğer tabuları yıkıp da kendilerini hak etmeden buraya gelen varsa, asa bizimdir o asayı her anda hakiki kervanda kodlayanlarız ki; onların gücü bizim yüreğimize inemez. Eğer inse, kısır kayıtlar olup iner.

“Çevre koşulları” demişlerdi, hepinizin yüreğidir o koşullar… Eğer biz size saltanatın gücünü vermişsek artık o gücün dahilindekiler sizin yüreğinizdedirler.

Silah insandır canlar, barışın ışığı da insandır, aklın kaynağı insandır, ölüyü dirilten insandır. Anlaşma gereği insan kare, küre değil artık sistemdir. Ve sistem, nizam ve düzen mutlaktır.

Çok mu çok mu zor insanlık!?... İnsanlık çok zordur ama çok zordur insanlık… Ha diyeceksiniz ki; “dini kapıların tümü insanlıkla dolu”… Din insanlık için çalıştırır ama insanlık yapılmaz dinde, kesindir! Din insanlaştırır ama insanlık levhisi aşktır, aktır, tahttır ve yürüyen her kim varsa orada koşar…

Oğul ben dünyayım anlayın ve bu dünya hak kapıdır. Kervan, kelam ve biz levhi olan akılız, aha bu!

Süper İnsanlık Realitesi

https://vimeo.com/203171681

 

 
  Bugün 586 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol