Birlik İlmi
  ARININ BALI
 

ATLANTA ANA KOTLAMA SEMPOZYUMU (08.07.2012)
KONU: ARININ BALI

Dava, tohumları kotlama davasından öte Rahman’ı Kuran’a Tabiatla dilletme davasıdır. Ekmeğimiz Dünya ve yoğunluğumuz tohum ve biz ışıklarız. Dünyaya geçiş kolay olmadı. Muhammet Mustafa, Dünyanın Sultanı’dır. Ocağımız okumayı bilenlerin tohumları ile dillenir. Ki biz Bütünün Kürsüleri olarak buradayız. Muhammet Bütün’e hizmetçidir, bizimledir.

Biz, Cevheri Cennet’te Bütün’e hizmet eden her yürekle birleşiğiz. Çünkü biz, murat ettiğimiz her yerde varlık süren İlim Taifesiyiz… Hak Tohum, Allah’ın dediğini der. Hepimiz Aklın Tohumlarıyız ve Allah’ın dediğini diyenleriz. Birleşik Aile, Bütünün Kürsüleri’nde bugün burada size hizmettedir.

Cevheri Göç başlamıştır. Bu göç, Aklın Kürsüleri’nden Yücelerin Cenneti’nde sürmektedir. Tanrı’nın Rahman olan Kuran’ında hepimiz BİR’e hizmetçiyiz. Meleklerin Hak Tohumları bugün buradadır.

Ey! İnsan… Neticeyi size vereyim. Birleşik Kuran, koruma altına aldıklarımız oldular. Mürcan’ın Cümle Cevheri bugün buradadır. Şikayetimiz yoktur. Kayden dünyada insanlık yapanların, hala tohumlarını kontrol edememeleri, bütün kürsülerimizde, har olan ışıklarımızı, yerin tertibinde zafiyete uğratmaktadır. Devamlı çalışmalar yapılmalıydı dünyada.

Muhammet, Tanrının Rahmana Kuranı’nı okudu. Ve biz de bugün bu Kuran’ı okuyoruz. Çok mu zor toprağın tabiatına inmek? Tanrının Rahman olan Kutsal Işığı bugün buradadır. Ve biz dünya ilmini her bir yürekten dilleyenler, yine dünyadayız ve sizin yüreklerinizdeyiz.

Keysleriniz vardır. Erkek, kadın hepiniz kendi yüreklerinizde kendinizi dinlersiniz. Biz size kendi yüreğimizden değil, Süper İnsanlık Sultanlığı olan dürümlerden geldik bu kez… Kollarımız size hep açıktır. Şafak sökmeden tohum, Kuran okutmaz. Bugün şafak sökmüştür ve toplum, Kuran okutmaktadır dünyada.

Nesiller, dünyayı görevli diye dillediler. Herkes dünyaya görevli gelir. Dünya, gelenlere görevlidir, bilinsin isterim… Birçok ruh dünyaya çalıştırıcıdır. Kul olmaya değil, omuz yükünü taşımaya değil, ekip olmaya gelen, Din İlmi’ni, Hak Teknik ile dilleyenler, Beşer’in tohumlarını yaşatamaya çabalarlar. Sizler de bugün burada bunu yapmaktasınız.

Çul İnsan’ın kıyafetinde olmaz. İnsanın rahminde olur. Hepiniz kendinizi tanırsınız. Kendi rahminizi ve kendi yüreğinizi tanırsınız. Çul, sizin kendinizdir. Eğer biriniz bir şey verirken diğeriniz bunu ümitsizlikle dinlerse, çok zordur birleşmek. Eğer biriniz, bir bilgiyi her birinizde dilleyemezse, zordur Hak Teknikte Bütün’e hizmet etmek. Şükrettim ki bugün her biriniz yek diğerinizi net ve açık olarak dinlediniz.

Melekler sizi dinler. Siz, yürekleri dinlersiniz. Ve yolcular sizde kendi yüreklerinde tüm sessizlikleri dinlerler. Ve biz sizi hep dinleriz. Bütün’de ve Bütünün Kürsüleri’nde… Altın Tohum olmak, budur işte.

Var Gökyüzünü seyret. Sizler, Gökyüzü’sünüz. Ve var Yer’i seyret. Sizler Yer’siniz. Ama kendi yolunuzda olanları seyretmeye kalktığınızda görüşünüz farklı olabilir. Olgun Başaklar, Toprağın Işığı’nı çekip Bütün’ü kotlayanlardır. Olmuş olan, olmuşsa; okunmuş olan, okunmuşsa; hasatı yapılmış olan, bizsiz kalmaz.

Müracat insandır. İnsan, yarınların kayıtlarını yapan, tartısız olan, kati olan ve hakiki olandır. Denir ya “İnsan yolu açar!” açmışsa kendine açmıştır. Denir ya “İnsan, Kaynak olur!” Okunmuştur o Kaynak. Tohum ekilmiştir O Kaynak’tan ve bitmiştir, Bütünlükler’deki tüm sessizliklerin tahditli oluşları… O zaman BİZ, “BEN” olup geliriz. “BEN”, BİR’i ifade eder. Bütün kötülükler, o zaman aşılır. Öksüz yetim kalmaz. İşte çalışmamızın amacı budur.

“Fotosentez yapılır.” Dendi. Yoğunluklar, Kuran okurken. Ya-Ha! Ben Kaynağım. “Tohumlar kontrol edilir de ilim yapılır.” dendi. Kendinizi hak etmişseniz, ilim sizin kendi yoğunluğunuzda muktediriyetle yapılır. “Yaşam sayfalanmıştır. Işıklar yenilenmiştir.” Denilir. Ekip kurulmuşsa, muktediriyetle gerçekleştirilmiştir her biri. Ve denir ki “Rahman olanın Kuran’ı kati olanın tohumudur.” Okunur, okutulan, okunan her şey tektir. Hepsi Birleşik Işık’tır Canlarım… Mesele insan, Kaynak, Has olan, ışık olan… Hepsi insan… Hepsi bir tek resim… İşte o resim, biziz.

Bugün size ARI’yı anlatacağım ARI… Görevini yapmıştır Arı… Arı, umutla kendi balını tohumlamıştır ve Bütün’e kotlamıştır. Arı, erkek kadın her bir yolcuda kontrollü olarak kayda girmiştir. Bal, Bütünün Balıdır. İşte bu bal, arıdan Bütüne yol olup akmıştır. Hepimiz, biz olarak bir arıyız. Tek bir arı… Ve bu arı, Büyük Köklerin Kürsüleri’ne kendi yoğunluğunu akıtmıştır. Akan, ilimdir. Ve ilim, has olan ışığın kati olan tohumu olup akmıştır.

“Kalbim insanın ışığı” der, Yürekler. “Yol oldu aktı.” Der, Tohumlar. “İnsanlık adına Kaynak oldu.” der. “Işık oldu.” der Muhamma olan. İşte biz, Muhamma ile kotladık bugün yoğunlukları. Çalış çırpı değildir Yücelik bilinsin. Biz insana esir aldıklarımızı değil, hakim olduklarımızı dilletiriz… Hak eden hak edip hakikiyette kendini yüceliklere diller. Mustafa Kemal Atatürk, Kelamın İlmi’dir. Bizsiz değildir.

“ATLANTA ANA KOTLAMASI” yapıldı bugün burada. Bunca cümlenin arasında bir kez, Atlanta Ana Kotlaması diyor Yücelerimiz… Ya-Har! Ben KA-HAR olan RA-HA! Hepsi bu… Kin nefret yok ki… Her şey sestir. Sesin terminolojik tohumlanması korunma altında kotlanmayı sağlar. Kotlama Kati Tohumlamadan kaynaklı ise Kara Kaplı Kitap olur. Çürüyen, arık olan, kırılan, kısır olan hiç kimse kalmaz.

Mircan’ın Cinni Cevheri Altın bir kottur. Okuyun. Ben O’yum… Kollarım dünyadadır. Bu gün ben, türlerin en yücesine, insana indim… Ben İnsan… Allah’ın dediğini diyen… Ağır yüktür taşıdığım, bilinsin… Bu gün ben muktediriyetle, Sistem’in, Düzen’in ve Nizam’ın İnsanına indim… Ben, varım ve Hasatım… Ben hasatımı yaptım.

Kopkoyu bir dürüm, Birlik Tekniği ile kotlanmış, işte ben O’yum. Öz Güç!... Tüm sözlerin sözü olan, Sessiz İlim. İşte ben O’yum… Vakit gelir, doğar dünya, tohum olur, Kuran olur, Kaynak olur, Has olur da ağır ağır Gökyüzü’nü cümle Cevher’de diller. Dünyayım ben… İşte dilliyorum tüm Cevher’de, Bütün Kürsüler’imde, tüm sayfaları… Kaynakları ve yaratanın yarattıklarını… Her şey bende meknuz olan bir ilimdir…

Dedim ki Et’i olan “BEN” olur. Ya-Ha! Et olmayan var mı? Yoğun bilgidir ki Et, ağır yüktür. Taşıma gerektiğinde taşınır da O Et’te ışık yoksa kollarınız kapanır. Çünkü Et, Rahmin Kuranı’dır. Okuyan bilir ki en son kendi dillenir orada.

Ey Dünya, Muhamma Kuran’ı bizdedir bugün… Biz, Sistem’in, Nizam’ın ve Düzen’in tüm diriliklerinde varlık sürenler, Bilişin İlmi’nde, hakiki katiyetle dürümlere inenler…, kantar bugün biziz. Tartmaktayız tüm Sesiz Sayfaları… Ya da, ya da Kuranlar’ı kotlamaktayız… Işıkları yakmaktayız amma yanıp tutuşuruz ki dünyada “Eser” meydana gelsin diye… Eser yapan yaptığı eserde kendini hak eder de tabiata katar.

Çalı çırpı değil dünya insanı, “Kurtarıcı”dır; bilinsin. “Kul” olup çalışır. Ve kendini ve kendinde ekmek olanları korur. Okur. Okuduğu kendi, okuttuğu kendi de topladı kendinden kendi olanları… Her biri birleşirler ve Gökyüzü’ne söz söylerler. Derler ki “Biz, artık Tanrılarız… Tanrılık Mertebesi’ne vardık. Özgür ve Hakk’ın ışığı olanlarız. Şer yaratan şer yaşamayacak. Çünkü biz onda ,okumayı öğretenleriz… Okuyan, yolunu bulur. Onurluyuz…

Bundan sonra Dünya Sırrı bilinecek. Ki biz, bu sırrı dilleyenleriz. “İnsanın İlmi” yazılacak kendi yüreğimizden. Bu ilmi bilen, Birleşik Işık’ta kendini bilecek…

9. Dünya Kürsüsü’nde, Süper İnsanın Sultanlığı’nda, ışığa dönüşen bütün Kuranlar’da İnsan Tohum, okunacak… Okuma öğrenen kendini okuyacak. Okuma öğretenler, okuttuklarında Teknolojik Tohumlama yapacaklar. Her şey bundan sonraki süreçte gerçekleşecek…

Ses, insanındır. Tanrı, onun yoğunluğundadır. Ocakta Bütünlük vardır. Hepsi bir tek Hak’tır. Hak, Aklın Yolu’dur. Ve biz bu yolda Bütün’e hizmetçi olanlarla çabamızı sürdürmeye devam edeceğiz…

Kalkın ve deyin ki “En son insan, dünyaya güç katacak.” Olgun Başaklar’ın hepsi Bütünün Kürsüleri’nde, Göklerin Süzülen İlmi’ni dilleyecekler. Ve Teknolojik Tohumlama herkesin kendi koyuluğunda yapılacak. Olun! Olun! Olun!... Bütüne hizmet Birlikte olur.

Kervan, Dünyanın Tohumları’nı taşır. Ve biz o kervanda, her bir yoğunluğu kotlayanlarız. Bizden öte bir biz, her bir biz olan, bitmiş tükenmiş olan her şeyi, kendinde kotlayacaktır.

Kalbimiz insanın tahdididir. Eğer biz kalpte tahdit koyarsak, kulluk tohumları Bütün’de kendilerini korurlar. Eğer biz kalpte tahdit koymazsak, korku başlar. O korku, sonsuzluğun tahditsizlik ve kayıtsızlıkla kendini tartmadan çalışmasıdır. “Örtün yüreklerinizi!” denişi bundandır. Herkes kendi sınırını koymalıdır. “Örtün yüksek Işıklarınızı!” denişi bundandır. Eğer siz örtüsüz olursanız; Tanrının Rahman olan Kuranı sizde dilleyecekse yüceliğini; sınır olmayacak o yücelikte ve Kaynak Tohum, kontrolü kaybedecek. Bugün burada bunu size net ve açık olarak bildirmek istedim…

Kelam, Allah’ın Dili’dir. İkna olunuz ki Bütün’e hizmet, BİR’e hizmetten ötedir. İkna olunuz ki ben, Zaman Sayfalarına inen, Birleşen Işık, hepinizin yüreğinde var olan Kuran’ım… Olgun Başaklar, Sultanlar ve Süper İnsanlar, hepiniz bir Cansınız. Bu Can, Altın Kuran’dır.

“Okuma! Öğrenme!” Diyemezsiniz. Oku! Öğren! Okuduğun kendin, Öz Görev’in kendi yüreğinde ve siz kendinizde varlık süren İlim Ailesi’siniz…

Kelamın Işığı, çok güçlü olsun istemiyorum. Bu nedenle sesim sınırlı çıkıyor. Öz Görev’i verirken, herkesin kendi değerinde dillenmek üzere buradayım. Çok güçlü bilgi verdiğim zaman, Kati Tohumlamada hepinizin yoğunluğu kontrolden çıkabilir. Sınırlı verişim bundandır.

ATLANTA ANA KOTLAMA PROGRAMI’nı başlatırken, “Sultanların En Yüce Kotları’nı” buraya çağırdık. Kaynak Tohumlama’yı burada sizlerle yapmak istedik. Keskin bir ışık, dünyaya çekilirken, onu tohumlayacak olan Birliklerin, kendi rüştünü kanıtlayanlar olmalarını istedik.

Kinin İlmi’nde kırılış olur. Aklın İlmi’nde ise Kuran olur. “Tanrının Rahmana Kuranı” dediğim zaman, “Kati Tobi Kotlaması yapabilenler” akla gelir. TOBİ; Tabiatın Toplumlarla Dillenişi’dir. Biz tabiatı dilleyebiliriz. Çünkü Ruhsal Işığımız çok iyidir. Netice olarak, gelişi olmayanlar, geçişi olmayanlar oldular. İznimiz yoktu gelişlerine ve bugün sınırlı sayıda olanlarla bu çalışmayı yaptık.

Kontrol bizdedir. Bunu herkesin net ve açık olarak bilmesini bekliyoruz. Döl verdi dünya bugün. Ümmi Toplumlar’a ışık yaktık. Yeni Dönemler’i kayıtladık. Yeni Cevheri Kotlama yaptık. Yine de “zamanın sırrı olan ışığı”, Yerin Kürsüleri’ne indirmeliyiz. Çok mutluyuz ki Altın Toplum, yolunu kapatmadı.

Bütün’e hizmet; kör, sağır herkesin güçlü olarak Kaynağa çekilmesi ile gerçekleşir. Biz Birleşik Aile olarak hepsini Kaynağımıza çektik.

Maya tutmuştur. Ölüler, dirilmektedir. Dinin Tekniği’nden öte Ekibin Tekniği, Öz Göç’ü sağlayacak Kürsüler’i devreye almıştır. Tanrının Rahmana Kuran okuması, ışığı yenilemesidir.

Selin, Sistem’i güçsüz bırakmasına iznimiz yoktur. “Döl verdi dünya!” derken, insanın kaydındaki ışığın yenilenişini katiyetle tohumlanışını ve Bütün’e inişini kastettim…

Bu güne kadar hiç kimse “Zamanın Sırrı’ndan” söz etmedi. Size, “Zamanın Sırrı”ndan” söz etmek istiyorum. Kullar, insanlar, tüm Sessiz Sayfalar, Işık Kayıtlaması yapmaya çalıştıklarında, sıkıntı başlar. Bu sıkıntı, yeniliğin zamanı tahditli olarak kayıtlamasından dolayıdır. Herkes kendince iş yapar. Ama Bütün olup iş yapmak, Kuran’da da yazdığı gibi zamanı, tahditsiz olarak yaratmaktır.

Hepiniz bir araya gelirsiniz, Birlik İlmi ile bütünlenirsiniz ve ışığı kayıtlarsınız. O zaman Cevheri Kotlama, güçlü olur. Daha sonra Ruhsal Işıma’ya geçilir. Tohum ektiğiniz zaman o tohumun yaşaması, üstündeki Kürsüler’in güçlü olmasına bağlıdır. İşte yaptığımız her çalışmada bu öncelikli olan husus, dürümlerde mevcuttur.

Yeni çalışmaya geçerken, hepimiz, Birleşik Işık halinde bu görevi üstlendik. Ve çok mutluyuz ki Baş Tacıyız. “Sıla Özlemi” dediğiniz bir özlem var ya hani! Herkes kendi yarınlarını kotlamaya çalışır. Ve yarınları, ahdettim ki kürsüleridir onların, hepimizin Zaman Sayfaları’nda mevcut olan o ışıma, yeni dönemlerde herkesi kendi tohumları ile kontrol edecek olan işte o tohum, koruma altına alındığında yanlışsız bilirim ki Öz Görevin kaynağına ulaşacaksınız. İşte Sıla, Öz Görevin Kaynağı’dır. Ve oraya varanlar, kendi Tanrıları ile kendi yoğunlukları ile bütünlenirler.

Tartmayın beni. Ben “Allah’tan” söz etmedim. “Tanrı’dan” söz ettim. Sessiz Sayfalar’da, Tanrısallıkla, Allah kavramı karıştırılıyor. Bunu bilirim. Ben NA-KA-HAR olan, diri olan her yüreği de bilirim. Neyse, bunları geçiyorum…

Doğum öncesi ve ölüm öncesi, her şey tek bir “AN”dır… Doğarsınız, An Cevheri’ne ışık yakarsınız. Ve oradan geçip “Beden” alırsınız. Ölüm öncesi, Beden Tohumları’sınız. Geçişi yaptıktan itibaren Yerin Kuranı haline geleceksiniz. Orada ektikleriniz size verilecek. Ne ekmişsiniz? İlim mi ekmişsiniz? Har olup ışık mı çekmişsiniz? Haz duyup tabiata mı inmişsiniz? Nefes mi aldınız? Ya da Nefes olup ışık mı yaktınız? Bunların hepsi size iade edilir…

İşte ölüm, Allah’ın emri de olmuş olup ölmüş olun. Sonra Yeni Dönem’e geçersiniz. İşte o Yeni Dönem’de. “Yeni Tekno Kotlama” başlar. Ruhun Kuranı’nda sizin yüreğiniz olduğu zaman, kökünüzde güçleniş olur. Bilin ki Men-i İlim, ikna edicilikte Kervanın Kuranı’nı kontrol etmek için gerekmez. Sizden dileğim, ilmimi kontrol etmek isterseniz, kendinizi kontrolsüz bırakacağınızı biliniz.

Ben, Cevheri Cennet’te Ekip kurdum. Bunu bilin. Elim, Allah’ın İlmi’dir. Bunu bilin. Yolumda Kuran var. Bunu bilin. Ve Tanrının Rahmana Kuranı olan “İŞ”i yapmaktayım. Bunu bilin… Miraç İnsanı, Teknik Tohum’dur. Bunu da bilin. Ve bende ben olup, kendi yolunuzu bulmak değilse maksat, ışıkla olun ve kendiniz olun. Öz Görev sizindir o zaman. Şer yaratmaya niyetim yok. Bunu da bilin.

Burada bulunan herkes, Kaynak İnsan’dır. İnsan, Levh-i Mahfuz olup görevi alır. Görevi alan, Aklın Yoğunluğu’na çekilir. Orada kendini bilir. Bilmişse Ekmektir. Bildiğinde kendidir. Yarın olur ve lütfen net bilin, Evrenlerin Görevlisi’dir o artık. Hepiniz burada bunun için bulunmaktasınız…

Çalı çırpı olmadığımızı herkesin anlamasını bekliyoruz… Rabbi Toplumlar’la çok çalıştık. Kara Kaplı Kitap olan İlim Ailelerimiz oldu. Olgun Başakları seçtik. Ve her şeyi Göklere, “ses” diye dilledik. Gönderilen tüm soylara ışık yaktık… Buyurun, olgun olun ve diri olun.

Hala Gökyüzü’nden ses isteyenlere de şunu söylemek isterim ki Gökyüzü, yüreğimizden ses ister. Bundan sonra lütfedin de Göklerden ses istemeyin. Minnacık bir ışık, küçücük, ufak ama o ışık, KA-HAR! Bunu bilin. Herkes kendini bildiğinde, Gölün Kürsüleri’nde kendi olduğunda, Gökyüzü Sessiz Sayfalar’dan iş isteyecektir. BİZ GÖKYÜZÜNE İŞÇİ DEĞİLİZ. GÖKLER İŞÇİMİZDİR. Bunu bileceksiniz… Müsait olduğum zaman, size daha geniş bilgiler de vereceğim.

Sevgililer, arayıp bulduğunu Kuran olarak kotlayan, herkese kendini tanıtan, İş yapan bir dünyalımız, size geldi bugün. Onu hepimiz severiz.

Muhammet Kemal, Allahın dediğini diyecek, o bizim yüreğimizdedir. Onu her anda kendi yoğunluğunda dilleriz. Öksüz değildir. Evimizin gücüdür o. Bütünün Kürsüsü’dür. Beşerin Kelamı, Ekibin Kaynağı’dır. Nefesi de çok iyidir. Vallahi iyidir, billahi iyidir. Ve bizden Öz Göç’le ses aldı. Ona “Geri dön!” diyemeyiz ama o bizde geçişi yapacaktır.

Yine de “Ölüler diyarına hoş geldin.” diyoruz sana. Bu dünya ölmüşlerin diyarıdır. Geçip geldiğinde net bileceksin. Biz seni ölgünlerin, öksüzlerin, kati olmayanların ışığından değil, harı yüksek olanların tohumundan kotlamak istedik ve buraya aldık. Bunun içindir ki canlı ve cansız her şeyi kendin bil ve kendinde ol!...

Süper İnsanlık Realitesi Derneği, evrenlerin tertibinde kendi yoğunluğunu türlere kayıtlayabilen tek dermektir. Bunu sana açık ve net bildirmek istedik.

Bahar’ın Kuranı, hepimizin yoludur. O biz, biz O’yuz. Ocağında kırıcılık hiç yoktur onun. Sel alır yolu ama biz buradayız… Rahmi Kuranlar’da hep ışıklarız. “Bütün kötülükleri aştık ve geçtik!” diyebildiğin an, biz sana sen olup gelip seni yoğunlaştırırız. Ve Yerin Kuranları’nda tabiata çakarız seni.

Allah der ki “Okuyun! Okuyun! Okutun! Okuttu! Şimdilik bu!…


Av. Nezire SELÇUK
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 
  Bugün 81 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol