Birlik İlmi
  BİLİŞ (3), 3. AKIŞ 1. BÖLÜM
 

23.AĞUSTOS.2017 TARİHLİ BİLİŞ 3
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3. AKIŞ 1. BÖLÜM

Canlılar, muradımız insana kendi yüreğini anlatabilmektir. Herkes kendi yüceliğini dinleyebilmelidir. Bizim için önemlidir bu. Bütüne hizmet budur. Yoksa “ben herkesten çok konuşacağım ama herkes kendini anlayamayacak…” Bu da değil.

Hepimiz konuşabiliriz. Konuşma, sessizliği dillemek anlamına gelir. Hepimizin sessizliği dilleyecek gözümüz görüyor. Bu güç hepimizde mevcuttur.

“Sultanlık” dediğimiz ilimdi. Sultanlık, kelamdı ama daha da üstün bir yoğunlaşma, burada, bugün, Mutlak Kalem oldu. Bize Allah’ın İlmi, Aklın Kelamı ya da Hakkın Kapısı diyebilirler. Ama biz kelamda, kendi yüreğimizi dinleyenleriz. Bu kesindir.

Başka nesiller bu işi yapar mı? Tüm nesillerle birlikte yapıyoruz bunu bugün. Ben, ben, ben, ben, ben, ben, ben…her ben bir tek. İşte; bunun için bugün burada mutluyuz! Çok mutluyuz.

Kimse “benim adım şudur” demedi. Hepimiz, kaynak dışı bilgilerin tahditsiz kültlerini de kotlayarak burada, bu çalışmayı yaptık.

Kanat çırpmak değildir amaç, uçmaktır. Hepimiz kotlanmış olarak bir uçuş halindeyiz; ama kendi yüreğimizle. Hepimiz kendi yüreğimizle bu uçuşu yaparken, başka dirilikler, başka yücelikler “acaba bizi dinler mi?” demiyoruz. Biliyoruz ki hepsiyiz ve hepsi yüreklerimizde, kendi yücelikleriyle dilleşirler.

Bedenim Allah’ın ilmini dinleyebilir. Yüreğim hak ettiğimce bütünün kültü olabilir. Yaşamımda iblislerle de kotlama yaparım. İlim kalemleriyle de Kobra Kapıları açarım, tohumları ekerim ve yolu açarım.

Şer yaratanda, şerden öte şer yaratabilirim. Ve hepsinin kültü olabilirim. Hiç birisi kalemimin ötesi olamaz; bu kesindir.

Bitki, hayvan ve her canlıyla varım. Tüm zamanların ilmi, ziyan olanla da varım; hasat olanla da varım. Ama iyi biliniz ki kotlanmış olup, koklanmış olup, toprağa tohum ekenler, kendi yarınları için ekerler. Hiç biri bedenimde kendinden ayrı değildir.

Ben neyim? İnsanım. Bedenimde dedim. Canlarım; her beden, her bedende meknuzdur. Bu kesindir. Ben bir bedenliyim. Sen bir bedenlisin. Sen (haziruna hitaben…)bir bedenlisin sen, sen, sen… hepiniz ama benim yaşamımda, bedenimdeki kült, akıl ve benim yüceliğimdeki o güç, Aklın Kapısı. Hepimiz, hepimiz olarak bu aklın kapısıyız.

Bana demek isterseniz ki “ben neden sen gibi konuşamıyorum?”, söyleyeyim; benim Nisa Kapım var. O kapıyı açıp geldim. O kapı herkeste yoktur. Nisa kapısı, Aklın Kalemiyle açılır ve aklın kalemiyle kotlama yapar.

Toydur İnsanlık. Vurmadan Kuran okumaz. Vurursun; okur. Buna karşıyım ben. “Kimseyi kontrollu olmadığı için kıramazsınız” dedim. Sorguladılar. “Nesillerimiz ne olacak? “ Dediler. “7. dünya kontrol kurar dedim.” Aktılar, kaç kere, kaç kere kırdılar yürekleri? Hakkın Kapısı’ndan çıktılar ve dedim ki “bana değer vermeyen, benim yüreğime hak edip, kendi yüceliğini çekmesin. Ben kendimi hak ederim, onun yarınını tohumlarım, ocağını yer kürenin kültüyle dürümlerim.” Geçtiğinde kendini hak eder, diller ve yolu bulur. Son dönemde bu, hep oldu.

Çoğu muktedir olamadığından, kendi yolunu kaybetti. Hiç kimse onu yolda bulmadı. Zürriyetiyle birlikte, bedenimde hepsi de. Ocaklarını yetkinleştirip, yaşamlarını tohumlayıp, koklayıp, mutlak kapı açarak, hepsini kendi yüreklerine çektim.

Dediler ki “sendeyim.” “Yok” dedim. “Sen sendesin. Ben sende hakikiyim. Sen kendindesin.” Bunu dediğimde, öksüz kaldıklarını sandılar; sordular. “Senden ayrı mıyız?” dediler. “Dünya bedenim” dedim… Vurdular, vuruldular, okudular, tohumlandılar, kotlandılar. Hepsi merdivenimdi. Aşktı hepsi de.

Bugün ordularım var; tüm insanlık. Öylesi ordular ki onlar, kini aşmayan, kinden öteye varacak, yolu bulacak. Çünkü Süper Sistemleşme devreye giriyor.

Süper Sistemleşmeyle birlikte, her şey yarında, yetkin bir hale dönüşecek. Bu yetkinle herkes herkes olduğunu idrak edecek ve sorgu sual olmadan, biliş olacak. Herkes, herkesi bilecek. Mikail’in kültünde kul olduğunu anlayacak ve yoğunlaşacak.

“Barış” dediğiniz, aşkla olur. Aşkınız varsa, barışınız olur…ama aşkınız yoksa, şarkınızda olur barış, yolunuzda olmaz, yolunuzda değil.

Dünya, “yıldız sırrı” denilen bir sırrı diller hep. Yıldız sırrı dediğiniz nedir; bilir misiniz? Cemaatinizin kendi yüceliğinde meknuz olan bir gizdir. O gizi kimse bilmez.

Her bir birlik, kendi yıldız sisteminin temsili için buradadır. Hangi yıldız sistemine dahil iseniz, onun Yaşam Kalemi olarak burada bulunursunuz. “Benim yaşam kalemim, benim yolum” dersiniz. Ve o yolun dışına, asla, çekilmek isteseniz de çekilemezsiniz. Ve dünyanın nuru olan insan, kendini anlamadan, yaşamı hiç anlamaz. Biz ona derzi ki “Allah’ın etki alanında ol. Allah seni korur” deriz. Ama “Allah’ın yolu, aklın yoludur” demedik bugüne kadar.

İnsan hiç sormadı ki “ben nereden, nereye varacağım da Allah’ı bulacağım?” diye…Hep kendine görev diye bu bilgileri dilleyenleri hak edip takip etti. Kendini hep sona bıraktı. Sona bıraktı; zira kendi kendini hiç anlayamadı.

Bütün kontrol, insanın yoludur. O yol bütünlüğün yoğunluğudur. Mutlu, huzurlu bir zaman için bilebileceğiniz her şeyi diriliklerinizle dillerken, hak etmelisiniz. Burada bugün kalemler çok. Burada bugün yarınlar kotlanabilecek güçte. Burada bugün murat ettiklerinizin çoğu meknuz kapılarıyla yaşam olup geçtiler ve sistemdeler.

(Devamı 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://vimeo.com/230966481

 

 
  Bugün 83 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol