16. AĞUSTOS.2017 TARİHLİ BİLİŞ 2
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ
Diri bir dünya için yaptığımız her şey, hepimize hakk tahditle, hakk teknikle kobra çatışmacılar kodladı...
Devinim artması için çatışmak gerekebilir... Bu çatışma, hepimizin kendi özelimizle ilgili olabileceği gibi mutlaka kontrollu çalışmaların ötelerinde kodlayıcılarla da sol sağ çatışması olarak, kelam kapısı açabilir ve burada bu çatışmalar sürebilir...
Hepinizin daha yüksek bilgileriniz olduğu aşikar... Bu bilgileri açıklayabilmeniz için her birinizin biliş kodlarında, bütüne kutsal ışığınızı indirmeniz şarttır... İşte bu ışığı indirebilmeniz için sizin, size kelam etmeniz de gerekebilir...
Dünya yolunuzu açarken, er ya da geç kendi yoğunluğunuzun kulluğu başlayacaktı... Bu kodlamalarla olan bir çatışmanın neticesinde olacaktı..
İşte yeryüzünün gözünün görebileceği bütüne hizmetçilik buydu... Hepimiz, Biz olup çatıştık... Hepimiz, insanlık ilmini dilledik.. Hepimiz, yoğun olduk ve kul olduk... Ama esma dediğimiz bir çatışma kayıtlaması yapış, dirilikleri hak ediş için gereklidir..
Her bir esma, bir sistemdir... Ve tüm esmalar kodlar halindedir... Her kod kelamda, muktedir levhide kendi ile çatışır...
Bu çatışmanın sonrasında yer yüzünde ilmin kalemi olanlar, muktedir nefesler olarak biliş kayıtlamaları yaparlar...
Ve bu biliş kayıtlamaları kulluk levhisinde, muktedir nihan kalemlerini kontrol edebilir... "İyi ve kötü" diyebileceğiniz ya da "pozitif negatif" diye dillediğiniz şarkının tek bir kelam olarak, o noktada birleşmesi... "Nötr" diyorsunuz buna ya da biz buna "kelam" diyoruz...
İşte, sizin nötr noktası dediğiniz ya da kelam dediğiniz hepimizin yarındaki nefesidir... Bir sistem böyle kodlama yapar...
Benim verdiğim seninle dillenen ama her birimizin verdiği kelam... İşte o kelam o nötr sayfa... Ve yol Allah yolu bu şekilde kodlanarak kelama inilir.
Herkes net bile bilir ki frekansı La'dır bu noktanın... La frekansında kontrol kurucu ışık dürümlere çekilir.
Her insan bir sistem ve her insan bir nefes... İşte Som Altın Işığı kontrol ediş bu noktada olur..
Bilgi kodlanır... Bilgi koklanır... Bilgi yalın ilim olur... Ama o bilgi tohum olabilmek için mutlaka "La" olmalıdır...
Her La bir sistem... Ve her La bir Furkan Kalem... Yani bir yaşam kalemi ve her La' da bir Rahmi Kapı var...
"Böylece yeşermez dünya" diyorlar... Yeşerir!... Hepinizin sisteminde bu var...
Benim et kemik oluşum budur... Bedenle bu transfer yapılır... Eğer bedeni hakk edip kodlayıcı olarak bu yoğunluğa indirmeseydim. Ben, sistemin kuranı olan o frekansı hak edemezdim... O frekansı hak etmeden de sistem tohumlaması yapamazdım...
Ve yapamadığımda kalemim kontrollu olarak yaşamı yazamazdı. Yazacak gücüm olmazdı... Nasıl olsun ki bedenle yapılır her çalışma... Ve o beden kontrol kurupta, ruhun kapısına varmadan kendi yolunu bulamazdı...
İşte dünya için önemli olan biliş bu biliştir... Yaşamı kodlayan, koklayan ve tohumlayan biliş... Bu bilişte her şey yarınlar için var olur...
Hepimiz bu meclis olarak, yarınları var ediyoruz bedenli olarak... Ama yarınları var ederken hepimizin yoğunluğu mutlaktır ve tükenen her levhiyi kodlayacak güçtedir..
Ve bilmeniz gerekir ki her bir levhi mutlak kul olanlarca kodlanabilir. Mutlak kulluk ise rahmi kalemi aşıp Ruhi Kapıları'nda tümünden geçip rahmana varışla mümkündür...
"Ben" diyen bilişin benliğidir ama Ben, o Ben o benlik mutlak kapı olmadan kalem olamaz... İşte yaradan ve yaratılanın nefesindeki yoğunluk ve yaşam tohumlanışı bu şekilde dürümlere çekilir...
Hepinizin daha iyi anlayabilmeniz için şöyle izah edeyim... "Dünya dediğiniz bu küçük planet, hepimiz için çok önemlidir... Hepimiz bu planette yaşadık... Ama bu planetin rahmet oluşu, bizi hiç ama hiç kaynağa almayışı, sessizlikle miydi yoksa sevgiyi hak etmeyişle miydi ? Bunları hiç anlamadık..."
Ve daha önemlisi bu Meclis Siz, bizsiz kalmayın diye buradaydız... Kontrol dışı bilginiz de olmamalıdır... İşte, Öfkemiz yok ki buradayız...
Sizin için "deri kemik" dediler... "İlimli" dediler... "Diri" oldular dediler... Ama daha da önce yaşamda yoklar demiştiler... Neden yaşamda yoktular?...
Yoktunuz neden? Çünkü, kontrolluydunuz ve dünyaya merdiveninizi kontrollu olarak dayamıştınız... Bu bedenler sizin için sadece bir yaşam kaydıydı... Ama sizin özel çalışmalar için giyindiğiniz bu bedenlerinizin çok daha üstü, çok daha güçlü bilgi kalemleriniz olan bedenleriniz de vardı... Ve bu bedenleriniz, hakk kalemin ilmiyle mutlak kuranda, hakk tende mevcut olandı...
O bedeni giyinir, girer. O bedenle hak edilirdiniz... Ama biz sizi burada, bu bedenlerle dinlerdik... Şikayet etmiyoruz ama sizi bilebilecek yüreğimiz yoktu... Şu anda artık daha iyi anlıyoruz.
Bura ferdi çalışamaların kontrollu yapılmadığı, ferdi bilişin olmadığı ama yarının mutlak olduğu bir çalışma... Burada biliş birleşiktir... Tek bir biliştir... Ama ferdilik yoktur...
Bugün hepimiz bunu anlayabildik... Sizin demelerimiz var mıydı?... Yoktu!... Anlamlandıramadığımız bir çalışmaydı bu çalışma... Ama şimdi görüyoruz. Bizim sizi anlamamız kolay olmadı..
Alkışlanıyoruz şu anda sizi anladığımız için... Hepimizi alkışlıyorlar... Kim alkışlıyor?... Bilin ki ilim kapıları alkışlıyor...
Sizi anlamak mutluluk oldu hepimize... Çok mutluyuz çok... Kuran insan Allah'ın levhi kaydı ve sizinle mutluyuz.. Hepiniz bugün burada bu yoğunlukta bizleri göreve alıyorsunuz.. Siz bize, biz size biliş kodları olarak kaynak olacağız...
Ama önemlisi burada oluşunuz yaşamı kodlamak içindir ki bu da hepimizi çok mutlandırdı... Simsiyahın Kültü İmparatorluğun Gücü ve yolun kalemi bize biz olup inmiş ne mutluyuz ne mutluyuz bilemezsiniz...
Hey dünya!.. Yer küre yeni gönül gücün hayırlı olsun...
Hepimiz sizlerleyiz bunu asla unutmayın... Yeni yüceliğiniz, yeni yoğunluğumuz hepimizin yeni yaşamı olacak... Sizinle olmak bize mutluluktur... Kucak kucağız... Sizleri kucak kucak kucaklıyoruz... Maya maya maya!.. Hepimiz sizle mayalandık...
İşte bu!...
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
https://vimeo.com/230718647?ref=fb-share&1
