Birlik İlmi
  BİLİŞ 2, 5. AKIŞ
 

16.AĞUSTOS TARİHLİ BİLİŞ (2)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5.AKIŞ

Şeytanın şarkısını okumaya kalkanların, büyüyüp, gelmelerinin hiçbir manası yok. Gören, bilen, sessiz kalmamalıdır. Bizler, dünyanın ekmeği olarak bu çalışmayı yaparken, hepimizin yüreğindeki güç, akıldır.

Hepiniz, hepimizi, anlamaya çalıştınız. Ve bizi, kontrol etmek istediniz. Netice olarak; kini, nefreti aşıp, gelenler, biz oldular. Mutlaka ama mutlaka iyi bilinsin isteriz ki dünya, yarınlarında hepimizin yüceliği olacak. Kelama, ilime ve yüreğe inenlerin mutlaka kontrolü olacak.

Önemli olan bir diğer konu; “insan, nefes alabilene” denir. Eğer insan, nefesi hak etmemişse o, insanlık boyutlarına varamamıştır.

Bir Tanrı düşünün kelam ilmiyle tohum olur ve O Tanrı, mutlaktır. Her anda vardır ama nefessizdir. “Ona, yürü” denemez çünkü yürüyemez. Ve savaş, insanlık savaşıysa eğer Altın Işığının gücünün herkesçe anlaşılması da gereklidir.

Allah der ki “kelam ol”. “Ve oğullarını, tohumla”. Allah der ki “yolunu kontrol et”. “Kendini hak et”. Allah’ın dediği, hepimizin dediğidir, aslında… Kimin yaşama vardığı, kimin hak ettiği ve hak olduğu anlatılmalıdır, insana. Anlaşılmalıdır ki yüceler cümlesinde yaşama inmek için kendini hak etmek gerekir.

Köpük, köpük olur, insan der ki “yıllar yılı çalıştım ama hiçbir şey elde edemedim”. Ve o insan der ki “kalem olayım da yarattığımı, hak edeyim ve hak olayım”…. “O yarattığımda mutlak olayım”. İşte insan budur, canlar. Yarattığında hak olur ama yaşam olması için muktedir olması gerekir.

Ele aldığımız konu şudur; yarat, yaşat ve toprak ol. Yaman bir dünyadasın. Kontrol kur. Öz görev yap. Çorbanı pişir ama o çorbaya, kodlanmış nefes koy. Eğer kodlanmış nefes varsa çorbada, senin itibarın yücedir.

İman edin ve hak edin. Dinleyin ve hak olun. Yarınlara varın ve tuhaf çok tuhaf bir yaşamdan mutlak yaşamlara varın. Size tuhaf gelebilir, dünya. Öfkeyi aşmayan, dünyayı anlayamaz. Ama bu dünyada, murat edilen her şey, Hakk’ın kalemiyle de olmalıdır.

Sözümü kesmeden dinleyin. Ben cennet için buradayım. Medine’nin Kürzi kapısını açtım ve yürüyen dünyaya, kuran oldum. Ben hasat için buradayım… Halka, halka genişleyerek, bütünün kötülüğünü önledim ve kütle kodlamaları yaptım. Ben maya olarak buradayım ve yaşama indim. Evren, evren gezenlere gerçeklikleri anlattım.

Benim için dince değil insanlıkça konuşanlar, değerlidir. Eğer dince konuşacaksınız, yirminci dürümde, aklın kalemi olun da gelin. Ama aklın kalemi olmadan, merdiven dayarsanız yüreğime…. İyi bilin ki o merdiven, maya olanlarda, kalem olanlarda ve tahditli olanlarda, görev taşıyacak. Benim için değeri yoktur, o merdivenin.

İnan ya da inanma ellerini açıp, dua okuduğun zaman bil ki ellerindeki kulluk, aklın kulluğundan, farklıdır... Ben, el açıp dua okuyana, sordum? “Niçin avuçlarını açıyorsunuz”, dedim? “Bana sorgu sual etme” dedi. “Allah içindir, el açışım” dedi.

“Ya KAHA” dedim, elin açılmadan da Allah’ı hak edip, hak olup, dürümlerinde, diriliklerinde, dillenemez miydin?.. “Niye avuçları açıp, Allah’a yöneliyorsun”, dedim? “Saltanatın gücünü hak etmek için” dedi.

Yarın, ben senim ama sen, ben değilsen Allah ilmini anlamamışsan evrenleri sisteminde dürümlerinde dilleyememişsen, ellerinin açık olması yarını hak etmen anlamına gelmez ki zaten.

“Let Me Go!”, dedi ..... “Go!”… “Go!”.. Dedim…. “Let Me Go!”, dedi…. “Hah!” dedim… Benden farklı bir ben olduğunu sandı ve gitti.

Deli dumrul ben dünyayım, unutma. Ben dünyayım. Kontrol dışı, bilgim yoktur. Size tekrar, tekrar bildiririm ki avuçlarını açanların, yaşamlarında nefesleri yoktur. Nefesleri olan, avuç açıp da Allah’ı zikretmez. “O, kelam olup, kalem olup, dürümlerindeki kin, nefret, hırs” dedikleri, o yoğunlukları aşamadıkça kaleme varma imkanları olamaz.

Ve dağlarım, Allah’ın dediği gibi anlayın ki dünya insanı, kendini dinleyebilmeli ve mutlak olabilmeli… Kübra da kelam olmayan, hakka varıp da akıllı ve hak edip, diri bilişli olan…. Olmadan mutlak olamayacağını, yolu bulamayacağını, kulluk kodlanamayacağını, hak edilmeyeceğini anlamalıdır.

Evren, Evren gezerek dünyayı seslendirmeye çabalayanlara şunu da izah etmek isterim ki dalı kopardığınız zaman dalında kelam yoksa yolcunun, kalemi hiç yazmaz….Ama o kalem yazarsa inanın ki kelamla ve hasatla yazacaktır.

Doğanın gücünü bilin. Burada oluş sebebinizi de bilin. Pasif bir insanlıktan çok aktif bir insanlık oluş kaynağına varın. Orada tonlarca nefes var. İnsan var. Görün onları. Onların ruhlarını anlayın. Onlarca kök göç kapısı var. Kelamla o kapıları açın, geçin….Daha da önemlisi kendi yalın ilminizi dinleyin.

“Benim otağımda, bedenim yok. “Benim kuranımda, ilmim yok” diyenlere, “oğul ben sende yokum”, demeyim. “Senin ekmeğini yapmaya da geldim de” demeyin. Sanılır ki o kendinde yoktur da siz onda onu kodlayacaksınız. Ona sevgi verin.

Ve deyin ki “senin kelamın, benim hakikiyetimi tohumladığında, ben senin, yarının olurum”. Bunu demek onda, onun yolunda olmak, demek değildir. Onca çaba onun kollarını açıp, sessizliği seslendirmesini sağlamak içinse…. Bedenli olduğunu ona dilleyin ve deyin ki “sen, Medine’nin Kuranısın”. “Ve sen, mahrekin kültünde, insanlık boyutlarının yücelerindensin”.

Ona deyin ki “Ankara, İstanbul, İzmir ve tüm Anatolia, hepsi beden ve biz, o bedeniz”.

Ona deyin ki “kelama, kaleme inen akla insin”. Ve yaşam, insanla dürümlensin... Orada olan, kendinde olacak. Doğan güç, akıl gücüdür, bilin.

Öz görev, insana hizmettir, bilin. Ve yüreklerin kültünden öteye geçin. Herkesle olun ve cennette olun… Sizden dileğimiz, budur. Ve “cennet” dediğiniz, yürümekten, yok ediciliği, aşıp geçmekten ve yolu bulmaktan, tohumları kodlayıp mutlak oluşa kadar ulaşan, bir sistem sayfalanışıdır.

Kanatlanın ama akıp geçeceğiniz her anı kodlayıp, kanatlanın.

Çok mutlu olacağınız bir çalışmadır bugün burada yapılan. Bu çalışmadan çok daha öte çalışmaları da bu meclis yapar…. Ama kapıları açık tutun ki yapılan her çatışmalı çalışmaya dahil olun.

Sular akmaya başladı. Sultanlık, toprağı tohumlanmaya ve yarına kodlanmaya başladı. Medine’nin kürzi kapıları açıldı. Mahrekin, kula, kul olduğu bir yoğunluk, aşıldı... Ve herkesin kendi olduğu bir dürüme varıldı.

İşte canlarım, muktedir insan, Allah’ın ilmini dilleyebilen ve topraktaki insanı dilleyebilen, bilge insan….. İnsanlık boyutlarının kültü olan muktedir insan.

Murat ederiz ki Muhammet Mustafa kelamın kaleminden ötede kendi yüceliğiyle dillenebilir. Muhammet Mustafa’nın kelama indirilmesi gerekir. Onu dilleyebilirim. Onun bilgisini kaynaktan vereceğim. Onun için akışımı kestim ve kayda giriyorum.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://vimeo.com/230106615

 

 
  Bugün 95 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol