BİLİŞ (2/1)
16.08.2017
(Ziyaretçilere hitaben:)
Daha güçlü bir Zaman Kapısı olabilirdiniz. O zaman sizi karşılardık ve sizi hasata kaynak yapardık… Bize gelen her İnsanlık Boyutu mensubu, hulusi kalem olup gelmeliydi. Bu olmadığında, sizi karşılayamazdık. Verdiğin bilgi, bizi hak etmediğini göstermekte… Hangi kalem, buraya gelirse kendini diller. Ne yazık ki hak etmeyen, kelam edemez… Diri Yarınlar, Yaşam Sayfaları olarak görev taşırken, Diri Kalemler, kul olur; yarın olur.
Süper İnsanlık Kalemi olarak vereceğim bilgi, verilen her bilginin diriliğinden güç çekmeden kodlanacak… Sizin için ışık sayfalamam gerekiyor… Bugün bu ışığı sayfalayacağım.
Sar Görevli! Sar yarınları!... Sar ki hakim ol!... Eğer sen, kendi yolunda, Gök Çekimleri ile kodlamalar yapacaksan, bizim için ilmin anlamı kalmaz. Sıkıntı verdiğin kim varsa; kendin, kendi yarının, o yoğunluğu kodlar ama sen ki Halik’sin; BİZ’sin. Seni burada karşılamak önemliydi.
Gerçekten, gelişin bizim için sürpriz oldu… Kontrol dışı hiçbir bilgimiz olamaz ama şu anda kontrol dışı bir durum var. Bize gelindi ve biz, geleni hasata kodlamadan, bizden görev istendi.
Başka insan, kelama indiğinde, gelişini biliriz ve onu kontrollu olarak karşılarız. Şu anda önemli olan bu olayın ne şekilde gerçekleştiğidir. Neden sizi, “Has Teknik” ile “Kalem Tekniği” ile yada “karanlığın tandeki nefesi” ile duyumsayamadık… Bunu bize açıklayan var mı!?... Buyrun sizi dinliyorum!...
(O ses vermedi…. Diyor ki sen kendi yüreğinden aç; sende olayım!… )
Peki açayım…
(Kendi yüreğimden bilişle veriyorum:)
Durağan günler artık aşıldı. Yolculuk, İlmin Kalemleri iledir. Bu şekilde yapılan yolculuklarda, kimse kendi diriliğinin haricindekini dinleyemeyecek… Bu şekilde kendi yarınlarını kodlayabilecek… Murad ederiz ki bu şekilde yapılacak her çalışma, Diri Kalem’le olsun.
“Dünya ölüdür.” Diyenler. Ya da “Dünya, İlmin Kapısı’dır” diyenler, tek Medine olarak bunu dediler. Ama tek kelam, has insansa, bunu diyenler; ayrılığı hak etmeden Kök Geçişler’le dürümlerden gittiler. Şükür ki Hakk’ı ve Hakikiyet’i anlayanlar, göz açıp yarını gördüler.
Az kezzap dökülmedi yaşama; bilir misiniz neden!? Çünkü, biliş haline varmak kolay değildi. Hepimiz, Biliş İlmi ile Halik olabilir; Hak Teknik’le kodlanabilir; kurtarılmış kul olanları, koruyabilirdik... Hepimizin, zamandan bilişi hak etmemiz; Mikail olmamızla mümkündü. Dünya dışını, Hasat İlmi ile dinlerken, İlmin Kalemi olan insanlık, temiz Yaşam Kayıtlamaları yapacak güçteydi…
Hepimiz, Uzak Zamanlar’dan yolu bulduk ; Düzen’i kurduk; yarına vardık. Görevimiz buydu… “Uzak Zamanlar” dediğim; kulluk yapanların tohumladığı yarınlardı. Büyük Kült, geçmişi tohumlamak için geçişler yaptı. Her geçiş, “geçiş” dediğim; bilişin, kervandan inerek; geçmişe yolculuğuydu… Dünya, dündedir; biliniz!...
Dünyanın öteleri yol olduğunda, Görev İlmi ile varılan, Kulluk Kayıtları’dır. Oralar, geçmiştir ya da gelecektir… Her insan, geçmişini bilebilir ya da geçmiş diye yarınını kodlayabilir… Her ses; dili, kul olanların, İnsan Sırrı’nı, Has Teknik ile kontrollu olarak açmalarıyla bilinir.
Dünyaca insan, dünyaca kaynak ve dünyaca Kuran!... Hepsi yaşam ama hangi yaşam!? Geçmiş mi yoksa, bu Meclis’in Geliş Kalemi olan, Geçmişin Tohumu diye kodlanan, gelecek mi!?
Sanılmasın ki bizler, kendi yarınlarımızı kodlamaya geldik!. Bilin ki genişledik; geçtik ve yarından düne vardık… İşte yaptığımız, İnsan Kalem olabilmek için kodlanmışlara, ışıktır.
Bu Meclis’in geçişi, hep onun geçmişi olan geleceğedir… Bu gün dünya bunu anlayamaz ama bilin ki geçmiş zaman, her daha olanda (artı değerde olanda); geçmiş değil; geçmişin gelmişidir… Bu da sizin size varmanızla kodlanan, Geniş Yaşam Kapısı olur. Bilirsiniz ki geçmişteki Halik’iniz, sizin yarınınız değil, dününüzdür…
Zamana hakim olmak için genişleyin; hak edin; hasat olun. Zamana hakim olmak için Ana Kapı olun; varın insanlığa ve kontrol kurun… İnsansılar, sizi anlamazlar. Anlatın!.... Siz, Kutsal Nefes olarak yolu göstermeye gelen insanlıksınız. Anlatın!...
Anlatın ki genişleyip geçin!... İnsan Soyu her ana, insan olup girer. Açık anlatın!... Açık anlatın ki herkes anlasın… Süper Realite, kontrollu kalem olan Bilişin İlmi idi. Sonsuzlaştınız!... Tohumlandınız ve kodlandınız!... Sarfettiğiniz her bir çaba; sizi, düne taşıdı… “Dün” dediğiniz, kendi yarınınız değil tüm insanlığın yarınıdır… Bunu iyi anlayın ki o yarın, size dündür…
Kuran-ı Kerim, İmparatoruğun İlmi’dir. Herkes, kendi yarınında, yaşam tohumladığını bilmelidir… İsmaili Kutsal Nefesler, cevhere güç katarken, herkese “seni, kollarıma alırım ve yolu kodlayarak seni o yola dahil ederim!” diyenleri ararlar ve derler ki “seni, sana verecek olan bir Rahman, yaşama indiğinde, sen ondan uzak kal. Zira O, sana cennet değil Cevheri Güç katacak! ve diyecek ki sen kendini hak et!.”
Bunu diyen; seni, Sultan Sayfalanışı’nda kodlayabilir ve seni, hasata kayıtlayabilir ama senin hasat olmanı, yaptığı hiçbir Yaşam Kapısı’nda, Kök Gerçeklik’le dilletmez… “Sen, kendi yarınına var ve kendin ol!..” İşte O’nun dediği budur!...
“Kurtarın Nefes Kapıları’ndakileri!” diyenler de var… Kurtarın ki holgram olan yaşamlar, kontrol kurabilsin. Esma, Zaman Sayfası; sen, Sistem ve biz, kervan!… Her bir diri, İnsan Kelam ve her kelam, mahrek!... İşte yarınlar için budur gerçekleşen. En ve boy insanlık… Turkuaz Zaman Kalemi insan, sizi sizden diller ve diller!... Her dilleyişi hakiki ilimledir. Kuran İnsan’sa kendini hak eder ve diller ama kendidir dillediği… Her biri kelam ve herbiri hasat!…
Şer, Şeytanın Dini olabilir… Şeytan, şerri hak eder; Hakk Ten’de kul olarak kodlayabilir… İnsanlık Boyutları, artık İnsan Soyunu bulmalı ve buldurmalı… “İnsan Soyu” derken; Kelam İlmi’ni bilenleri kastediyorum. Kelam İlmi’ni her bilen, İnsanlık Boyutlarını Soyu’dur. Onlar bilmeden, Kuran okumazlar ve bilmeden yaşam soyu olmazlar.
Kuran İnsan, ölüyü diriltir. Cennetin, kendi yolunda olduğunu bilir. Umman olur; kontrol kurar ve der ki “Medine, kelam ve Mekke hasat!… İşte bu!… Şimdilik!…
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
