Birlik İlmi
  BİLGELER KAPISI (3)
 

“BİLGELER KAPISI (3)” HAKKINDA ÖZ AKIŞ VE DAVET

Çamur yoğundu dünya… Her anda ve her Zaman Sayfası’nda!… Her resimde, İlim Kalemleri, kodlamalar yaptılar… İnsan soyu, hep yol açmaya ve yolu kodlamaya çabaladı. Bir tek insan soyu, Mutlak İlmin hakimi oldu ve yaşam resimlerinde, her insanın ışığı oldu.

Devre devre dünyalar kurulur ve yol, İlmin Kalemi olur. Her anda insan sırrı, diri yüreklere iner ve bilen, Birlik halinde yarını tohumlar.

Vahiyler ile ya da has tende, Hakk Kelam’da nefesler ile her bilgi elde edilebilir. Birler Kapısı’na gelenler, tüm zamanların kalemi olarak türleri ve tüm kültleri dilleyebilirler.

Bunun içindir ki dünyanın etkisi yükseltildi. Dünya’da yaşayan her insan, diri yüreğinde dillendi ve dinlendi. Kimin kimi hak ettiği bilindi.

Bugün artık “NAKAR” denilen Resmi Yaşam Sayfalayıcı, dürümlere çekilmektedir. NAKAR, az bilgiye sahip olan hiç kimse ile muhatap olmayacak. Sadece Yolun Kuranı olan, insan sırrını dilleyen, biliş halindekiler ile Birlik kuracak.

Misafirler, iyi bilin ki ziya olan yol, Altın Işıkla aydınlanmıştır. Bundan sonraki süreçte, yolun, yoğun nefesleri dünyaya çekilecekler. Her insan, bir cevher olacak ve Sabah Kapıları tüm insanlığa açılacak.

Yeri yaratan, gökleri de yarattı. Her yaratılan, İlmin Kapısı oldu ve cümle yüreklere Kuran oldu. Amon Levhisi, Kelam Kalemi oldu ve Birlik kuruldu.

Asıl Dünya Ana Kalemi, yer ve gök olup yaşatacak her insanı. Şikayetimiz yoktur İlm-i Kapı’da yarını kodlayandan. Şikayetimiz, insan sırrını dinleyip dillemeyendendir.

Her ana, Birlik Kalemi’dir. Her ana, birleşen insanlıktır. Bütün kapıları açın ve dinleyin. İnsan, masadır (tek başına konseydir). Her insan bir masa ve her insan bir Kuran ama Kuran olan insan, Mutlak Nefes olan tüm yaşamlardır.

Sizi hepinizi, hepimiz kucaklıyoruz ey Nefesler,

Vakit geldi. “ Girmeyin yaşama!” diyenler, şimdi artık kiri temizleyen dürümlerden her insana, “gelin!” diyecekler… Gelin ve geçin!… İşte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

Değerli Dostlar, 06.05.2017 günü 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde gerçekleştirilecek “BİLGELER KAPISI (3)” Birlik Çalışmasında özellikle yukarıdaki öz bilgi kapsamında çözümlemelerimiz ve paylaşımlarımız olacaktır. İlgi duyan ve katkı sunacak olan herkesi bekliyoruz.

Saygılarımızlar,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR. Katılmak isteyen dostlarımız lütfen saat 14.00’den önce Dernekte olmaya çalışsınlar…

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST
Tel: 0 216 348 9559

 

BİLGELER KAPISI (3/1)
06.05.2017

Tanrı der ki “hak edin ve Hakk olun!... Okuyun ve okunun!... Ama sınırları kaldırın!... Akın insanlaşın!... Aşk, Sistem’in diriliğidir. İnsan olun ve kontrol kurun!...”

“Öte Boyutlar” dediler… Bilin ki ötelik artık yoktur… Tümen tümen İlim Kapıları açıldı yüreklere. Her yürek, insanlaştı ve Rahman oldu. Ölü dirildi ve bizler, cevhere görev taşıyoruz… Cümle yüreklere nefes olup vardık. Aha bu!…

Sistem, İnsana Kapı’dır. İş yapılır o kapıda ama yarınlar için nefes alıp nefes vermeliyiz… Çekmeyin yarınları, görev seviyenize… Yarınlara varın ve yarınlaşın… O yoğunluklarda çalışın. Süper Sistemleşme, o Yücelikler’de gerçekleşir.

Allah der ki “hak edin!” Ama akıl der ki “hasat yapın!” Nur Kulu der ki “hakim olun!” Mutlaka! “aha! işte!” deyin. Deyin ki Sistem, zamana kalem olsun.

Özen gösterin her ana!… Ez ya da ezil ama hakim ol!… Yol ol ve Sultan ol! Ölü dirilir ama hakim olduğunda dirilir!...

Kaçtın görevden bilirim!... Kaçtın, geldin, geçtin ve diyorsun ki “yeni programı açın!” Ah Canım!... Açalım!... O program, tüm insanlığın olsun!... “Yok mudur yarınlar!?” diye sorma… Programında, Nüsa Kapıları var. O kapıları açtığın zaman, her an, seni sana diller….

Müsterihiz; cevhere görev taşıyoruz… Zorlukları aştık ve geçtik. Aha bu!… Yola çıktık ve yol, itibarı yüce olanların ilmi ile kodlanmış bir yoldur…

Et kemik olmak ama kuru (ölü) olarak değil!... İlim Sayfaları’nda yarın olarak çatıyı kurduk!... Öfkeyi aştık!.. ilme kaynak olduk ve sonsuzlaştık…

“Eşya! Dedikleri, İlmin Kapısı’dır. O kapıyı açıp yaşama inenler, kelam ululuğu ile indiklerinde, tüm insanlığı hasata kodlayabilirler… Muktedir olarak ve hakim olarak!…

Şarkı, ilim ve şarkım, nesillerimin ilmi!… Bu şarkıyı, her insan kodlayabilir ve kodlana kodlana sonsuzluğa varabilir… Şarkıda, her an vardır. İnsanlık vardır. tüm insanlar, diri yarınlara geçebilirler. Son sözde, görev taşıyabilirler…

“Arkon Sistemleşmesi” denilen çalışma, yerkürede yapılırken; herkesin, kendi yarını için görevli olduğunu anlaması gerekir.

Yerkürenin, et ve kemik olan insanla kodlandığı kesindir… Bu kelam, tükenen her anın yarınıdır ve bizler, cennet olanlar; tüm zamanlara kaynak olarak görev taşırız.

Sahrada, Dünya Kutsal Nefesleri toplandı bugün. Dünya umutla buradadır. Bu yol, ilim yoludur ve yolu hak edenler, Kaynak Işıklar halinde görev istemeye geldiler. Kontrol dışı bilgi asla verilmeyecek. “Cennet” dedikleri hakiki nefes, tüm insanlık için yarınları kodlayacak.

Savaşım, insanla değil hasatladır… Ben Turkuaz’a kaynak olan yarınları; toplayan, kodlayan, yoğunlaştıran cevhere görevliyim…

Hamur yoğurmam!... İnsan, sonsuzlukta kuyuya (aşağıların aşağısına) düşerse eğer, hamur yoğurur ki her insanla dürümlensin diye. O kuyuda, mahrek yoksa, yaşam kodlanmaz… Bütün İsrafil Kodları, bunun için kendilerini hak etmeye çabalarlarken, kuyulara inerler. Her kuyu, bir sayfadır. Okuyan, okunan her sayfa; yaşam kaynağıdır. Tüm zamanlarda, cevheri kodlarda, insanlık için Işık Kayıtları yapılırken, o yoğunluklarda tohumlanmak için en aşağılara inilir. En aşağıların en aşağılarında, tek Medine yoktur. Tüm sayfalar vardır ve her sayfada, tükenen ilimler vardır.

Burada görev taşırken, İnsanlık Boyutları’nda Kuran okunur. İnsan, kelam olur, Kürzi olur ve kendini okur… Okunan o, kelam oldukça; kodlanır ve Zaman Sayfaları’nda okunur. İşte dünya, bu gün bu şekilde yaşamı tohumlamaktadır.

Saltanat, nefese indikçe; yaşam, tek Medine olur ve yol olur… Ama Saltanat, ilme indikçe; Ak Sır, Kalem Kaynak ve biz, kulluk için yaşam oluruz… Burada, bugün ÖZ KAHA IŞIKLAR var. ÖZ KAHA ZAMAN SAYFALARI var ve YOL var. Aha bu!…

Tok, açı bilir; BSUİ, kulluğu bilir; Biz, yarını biliriz. Şansımız var ki hasata görev taşıyoruz.

Zorlukları aştık ve yolu açtık… İşte bu!… Aha bu!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

6.MAYIS.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 3,
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

Bilgeler Kapısı’na gelenlerin seslenişi;

Yemeni bağladım yüreğime canlarım. Ben kelama ilmimi dinlettim. Yemeni; ilmim, yüce ilmim; bilgeliğim….ve ben levhiye kalemimi kaydettim. Hata yaptım mı? Asla.

Aklın tınısında her dilde dillendim de şanslıyım ki aşkla dürümledim bütünlükleri. Mikail kültünü kelamla dilledim ve ben hakiki insana kendi dürümlerimden indim. Vakit ilimle dillendikçe, yol cevhere vardı ve BSUİ kapısını açtım.

Hakka varanın tende olması, aklın kapısından geçmesiyle mümkündür. Geçtim…. geçtim…gerçek insanlıkla güç kayıtlaması yaptım. Açtım dünyanın kilidini, gördüm yüreklerdeki, dürümlerdekileri…bahtım açıldı.

Şaha kalktı yüreğim! Aktım..aktım…aktım….aktım. Aha ben, sığ olmayan bir zamanda yarınlandım. Aşkın, aklın, her dilde dillendiği bir dürümde, misafirliğe geldim. Sevgiyle geçtim yüreklerinizden….

Besteler, güfteler yaptım tüm insanlıkla. Bestedir yüceliğimdeki levhi kaydım ama güftelerimle dürümledim her dilde, her anda bitiştim, biliştim, hakiki insan kendimi bildirdim. Ben toprak toplumum. Yok muydum? “Ol” derim olurum. Ama oku, okut ve akıp geç ki bil kendini!

Hasret kaldım yarınlara …yaşamın sığ olmayan ışıklarına hasret kaldım. Bence, bedence ve dilce dilledim de hakkın kapısına vardım. Sevgiyle geçtim yüreğinize.

Ben de bir tekim. Ben de birlik kelamıyım. Ben de ilimle dillenen ekranım. Ben de mutlakım…ama ben de Mustafa Kemal Paşalar’la birlikteyim.

Bahçeler güllerle doldu….her yürek gülistan oldu. Bakınız neler oldu;
Hepimiz sizleştik, sesleştik, “keşke”lerden öte “keşkeler”i, kelamdan, levhiden, kültten, kürzi kapıdan, insanlıkla geçirttik. Ha diyeceksiniz ki “çalı, çırpı yoksa dünyada, akıl olur mu hiç? Olmadan oldu mu diyelim? Daha daha neler diyeceğiz size!

Barış haline gelen bir dürümde, aklın tınısında, herkesin kendini hak etmesi için biliş gerekir….ilim gerekir…hulusi kapıda kelam gerekir.

Yolculuk başlarken hepimizle birlikte, başa kaynak oluruz. 88.dünya gücünü dürümledik yüreklere. Hayrın tınısında, hakkın kelamında, mutlak kapıları açtık ve yarınlara vardık.

Hararet yükseldikçe, yaşam güçlendir. Harareti yükselttik, yaşamı güçlendirdik. Kini aşanda, mutlak kapıları açtık. Öfkeyi aştık, geçtik. Mustafa Paşalarla muktedir levhilere vardık ama yalın, hakim, insanlık olduk.

Korkuyu aşın da geçin canlar! Sakın…sakın hakiki insan olduğunuzu unutmayın! Mustafa Kemal Atatürk gibilerle çalışın. O kendi yolunda bütüne hizmetçiydi. Sizler gibi Bilgeler Kalemi oldu ve bütüne görev taşıdı.

Kaç yol Allah’ın yoğunluğuna ulaştı; bilir misiniz? Biz deriz ki “beş…” Siz deyin ki “beş...” Sadece beş…Ama her beşte bir eşya var.

Bugünden sonra daha yüksek ilim devreleri açılacak ve bütünün kültü daha yüksek ışıkla kotlanacak. Sizin için daha yüce bir Can Kalem dürümlere inecek ve bizler size, Aklın Kapısını açıp mutlak ışıkla bilgi kayıtlaması yapacağız.

Sevgililer, kesirleşme artık tamamen duruyor. Dünya insanlığı bugünden sonra kesirleşmeyecek. Yüceliklerinde, cümle cemaatle Mikail kültü olacak ve bitişken bir yoğunlukta her anda tohumlanacak. Doğanın gücüyle çalışacak.

Sualtı’nın (Sualtı meclisi) gücü de bugün buradadır. Hepimizin görevi onlarla da dillenmektir. Kantara koymayın insanlığı. Bunu asla yapmayın. Dünya ilmi, aklın ilmi olsun ve sizin yüreğinizdeki güç, hepimizin yüceliğindeki güçle dillensin.

Dünyayı yolculukta Tanrı Kalemi diye bilin. Bugün buradasınız, yarın başka bir yücelikte olacaksınız ama bu dünyanın yolu aklın kulluğudur ve aklın kapısını açarak bu dünyaya inilir. Eğer siz, aklı bilmeden buraya gelmişseniz, iyi anlayın ki kaleminizde hakiki insanlığınız yoktur.

Akıl, tende olmaz, kalemde olur. Aklın kapsını kendi yüreğinizle açın ve dinleyin. Eğer; bizler burada, bu yoğunlukta, turkuazın kalemi olamazsak, yarına hakim olup varamayız.

“Büyüye saygı, küçüğe sevgi” dersiniz ya hani, herkesin herkese kalem olduğu bir günde, mutlaka ama mutlaka yol, Aklın Yolu olur.

Şu ana kadar hiç bir ama hiç bir zaman yaşamı tohumlamaktan vaz geçmedik. Bundan sonra, bütünün kültü olarak burada olacağız.

Çorbamızda hep ilim olacak. Yolumuzda hep yaşam olacak ve bizim için daha önemli bir çalışma bugünden sonra yapılacak.

Bu çalışma, “nihanın kelamdaki ilimi” olacak; “nihanın kelamdaki ilmi”…bu hepimizin yeni dönem çalışması olacak. Saygılar sunuyoruz hepinize ve hepinizde, bu çalışmayı hak tınıyla başlatıyoruz.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/216314880

 

BİLGELER KAPISI (3/2)
06.05.2017

(Ziyaretçiler ile bir diyalog:)

Ziyaretçi söz aldı:

-Değerliler, hacca gitmek isteyenler varmış. Gerçekten hacı olacaklarmış. Aha bu!… buyursunlar geçsinler. Hac dedikleri, her insanın kendi yarınıdır. Her insan, kendi yaşamından görev alır ve yarınına varır. Hacı olur. İşte bu!…

Dünyalılar; siz, Hakk İlmi ile hasat için çalışanlar, her insanda tohum olanlar, mutlaka hayrın tendeki kalemlerisiniz. Sizi, kir ve pislikle dillemek isteyenler çıkabilir ama sizler, sizleri bilin ve hologram olan yolunuzda, tohum olun ki hakim olun… Şükür ki bunu size anlattık.

Açın İlmin Kapısı’nı ve yolu bulun. Aha bu!…

Tanrı der ki “hak edin!” ama ilim der ki “hasat olun!” Yaşam der ki “hakim olan, hasat olur!” Hangisi!?

Sevgililer, başımız eğilmez. Sizinle bugün çok özel bir çalışma yapmak istiyoruz. Ruh Kapıları’ndan (Hakim-i Hakk olunan; kontrol kurulan kapılardan) geçen her insanın, kendini hak ettiği bilinirken; bizler, Ruh Kapıları’nı kapatmak istedik…

Buna itiraz ettiniz ve dediniz ki “kalan, kalacak olan, olmayacak!...”

Tanrı der ki: “her insan, kendini bilsin ve hak etsin!”

Siz ise şunu dediniz: “Kini aşın; yolu bulun ve hologram olan yarınlardan görev alıp Kuran olun!”

Bunu dediğiniz zaman; biz, son derece kusurlu olduğumuzu anladık. Siz, sizi değil; tüm insanlığı kodlamaya çalışırken; biz, insanlığın hak edişini dilledik sadece…

Sözümüz, tüm insanlığın sözü olacak diye çalıştık… Ne yazık ki sizin sözünüz, bizim sözümüzden farklı…

Öyleyse dünyada bundan sonra ne olacak. Bunu, sen bize anlat:

-Tayinlerimizi yaptık. İnsan soyu, kendi yorumları ile çalıştı ve çalışmaktadır. Sizler ise bizleri kontrol etmek istediniz. Buna izin veremeyiz!… Dünya insanlığı, tüm insanlık için çok çalıştı.

Sizler, sizi anlamaya çalışın diye size kelam ettik. Ne yazık ki bizi anlamadınız. Toy olduğumuzu düşündünüz… Tüm insanlık, yarınlara kervan olarak yaşamı tohumlarken; insan, sırrını tende taşır. Her insan, bilişin nefesinde, kul olarak Bütün’ü göreve alır ve yolu acar.

Sizlerin, daha güçlü çalışmalar yapabileceğinizi bilir iken; sizin kelam olup bizi kontrol etmeye gelişiniz; bize hırs katmaktadır. Aha!... Ve bizler, size izin vermiyoruz!... Dünya insanlığı, sizin tarafınızdan kontrol edilemez artık!... Bunu, iyi anlayın!…

Her insan, kaleminde kendini var eder… Her insan, yarınında kaynak olur; yüreğe iner ve ruh (Hakim-i Hakk) olur. Mutlaka kayıtlarını yapar ve sonlar yaşamını ama kendi istediği gibi!... İyi bilin!...

“Kaderi Program” dediğiniz; sizin, insanlığa yazdığınız programdır. Arzın Gücü olarak biliriz ki bu program, dünya insanlığı tarafından asla kabul edilemez… Ben, beni hak ettiğim zaman; ben, beni tohumlarım. Bana beni anlatacak olan hiçkimse olamaz… Zamana kalem olurum; yaşam olurum ama yolum, bana aittir… Şükür ki bunları sizlere söyleyebildim.

Asıl önemli olan sizin, size vereceğiniz bilgilerdir… Bu bilgileri, bizle verebilirsiniz. Bizsiz verebilirsiniz ama vermeseniz de sizi dinleyebilirim ve sizin bilgilerinizi hasatça kodlayabilirim…

“Amonlar” olarak burada bulunan bu Meclis, Amon Tohumlaması için gerekli olan herşeyi bilerek yapmaktadır.

Seyir halinde olduğunuz insanlık, Tanrılık Kapısı’nda yaşamak üzere kodlamalar sürdürürken; BSUİ’nin Kalemi olanlar, kendilerini hasata kayıtlayıp; her insanı, Hakk Kapı’dan çevirmek için görev taşırlarsa; çok özel bir bilgidir ki biz, sizi sonsuzlukta kontrol ederiz ve yolunuzu kaparız.

Beşere görev taşırken, “yolu bulmayan, yarına varamaz.” Buydu dediğiniz. Biz de diyoruz ki “yol akıldır ve tüm insanlık kapıdır. Her insan biliştir ve bizler, bilenleriz.” Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

3.MAYIS.2017 TARİHLİ İLİM 3
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, SESLEŞME SONRASI 4. AKIŞ

Değerliler, yerkürenin gücünü artırabilmek için sevgiyle sizinle oluyoruz.

Şu ana kadar hiç kimsenin, hiç kimseyle kırılmadığını biliyoruz. Karanlığın tınısında, her şeyin herkesle olması içindir ki ses veriyoruz.

Cennet dince değil, insanca dillenir. Ama cennete kelam koyduğunuz zaman, o kalemce dillenir. Sizinle yaptığımız her şey öz görevdir. Sizin yüreğinizi dilleyebilir, yoğunluğunuzu kürzi kapılarda kör, sağır olanlara dahi açıkça dinletebiliriz ama yeni dönem farklı olacak.

Bu yeni dönemde tınıyı duyamayan kelamı hak etmeyecek. Tınıyı duyabilecek olanlara gök sözcülüğü verilecek ve hepsi gök sözcüsü olacak. Dünyanın dediği, aklın dediği olmalı artık; çünkü dünyada hırs, kırıcılık, kasalar dolusu hakiki levhi kırdı.

Artık; yarınların daha güçlü olması gerekir. Bunun için de her insanın kendini dilleyebilmesi ve hak edip anlayabilmesi gerekir. Benim insan olarak diyeceğim bir tek şey var; “yolun, Allah Yolu olduğunda, aklın kelamda olur. Aklın kelam olduğunda, yolun tanrılık olur.”

Sevgililer, cennetsiniz; unutmayın, Yarınsınız; unutmayın. Şam sistemlerinin gücünden öz görev taşıyıp gelen birliklere de şunu söylemek isterim; “şam” dedikleri yer, aklın kapısının kapatıldığı yer değildir ama aklın kapısının kontrol edilemediği yerdir.

Bugünden sonra artık ruhsal kapı orada da açılacak. Süper insanlığın sisteme varışı sağlanacak. Yepyeni bir dönem, yepyeni bir yoğunluk, yepyeni bir yaşam…

Yolun henüz başındayız; bu kesindir. Bizler Süper İnsanlık Sistemi olarak toprak toplumu tohumladık. Bugün daha güçlüyüz ve yeni dönem çok daha güçlü bir dönem olacak.

Tabuları yıktık. Neydi tabular? İnsanlık tabuları…

Yeni dönemin kapıyı kapatacağı, herkesin yok olacağı, insanın artık yerkürede bulunmayacağı…. bunlar hep verildi ve dendi ki “bu dünya yok olacak. “ Biz döndük dedik ki “yolu kaybeder, yok olacak diyen..” Baktılar ki yol var. “Aha” dedik “var.”

Deliler dillendiler… dümen birleşti, teknik kalem olundu ve bizler buradayız. Süper İnsanlık buydu; yeni döneme yaşamı kotlayabilmek…ve kotladık. Artık yeni dönem mutluluk olsun. Oldu. Şimdilik. Aha bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/216386942

 

6.MAYIS.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 3

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ - 2.AKIŞ

Deliler, divaneler, görev için bilişi kodlamaya geldiler. Canlarım, devinimi artırırken hepimiz, her diride varız. Çorba pişirdik ve biz, o çorbayı hak edip, kodladık.

Hologram olan bir yaşamı, hak etmeye çabaladık. Kestirme zamanlar, kestirme yarınlar, hepsi kestirmeydi. Hiçbir zaman insan kendine inmedi. Hep kendinin kendi yüreğinin örtüsünü örttü ve geçip gitti, bu bir kestirme geçişti.

Ama bugüne geldik. Bugün nefesimiz çok daha güçlü. Yolumuzu açtık yüreğimizi dilledik… Ve kendi kalemimizle, kendi yaşamımızı yazmaya başladık… Bu önemlidir.

Birlik kapımızda, Atonlar, Ak tohumlar ve kodlar halinde bitiştiler. Ruhi kapıların hepsi insan sırrını dillemeye başladı. Esrar insanın kelamındaydı ama kimse, kendi kelamını anlamadı.

Kuran insandır, bunu da anlayan çıkmadı. “Hiç kimse, ben kuranım” demedi. İnsanlık boyutlarında bunu diyebilecek yücelikte olan birçok yaşam kaydımız vardı. “Ama hiç birisi ben, kuranım” demedi.

Ergin sistemleşme için Mikail’in kültleri bilişi kodlarken, sistemin yüceliğinde insanlık boyutları çok daha üstün bir yoğunluğa vardı.

Ark akmaya başladı ama Atonların tınısı henüz yok. Henüz yoğunluklarında, kodlama yapılamıyor. Efratlarını, kelama kalem yapmaya çalıştıkları için yaşamlarında kaynak yok.

Bulgu insanın kelamında olmadığıdır ama kalem mutlak vardır. O zaman kelam, kaleme inmelidir. İnse ne olur? Herkes kendini bilir. Herkes kalemi diller, yolunu bulur, aklın teninde, kalemi hasata kodlar.

Yaka paça alıp götürdüler yüceleri dürümlerden ve sorguladılar. Dediler ki “dalın tınısında teknik kalem yoksa o dalda kaynak olabilir mi?” Olmadan oldu mu sandınız?

Hocalar, hacılar toplandılar, Saltanatın kurandaki kalemi dillemeye başladılar. Balı dökmüşler yüreklere… O balda, tat kalmış mı diye baktılar.

Canlılar, arza görev taşınır, yüreklerde bilir misiniz? Hepimizin yüreklerinde arz gücü vardır. Hepimiz yoğunluğumuzu kodlar, arza güç kayıtlarız. Sultanlık yapmayız zamanda ama Biz, Samanyolu Galaksisinde aklın tendeki kelamı oluruz, her anda yaşam oluruz.

Muradımız, insana hizmettir. Çok mutluyuz ki bugün buradayız. Çorbamızda yaşamımız, hasatımız oluştu. Ne mutlu ki dünya ilmi, aklın ilmine, kodlandı.

Dal budak sardı, yürekler. Esmaların kültlerdeki gücü artırdı ve ziyan olanlar, yerküre de yaşama vardılar. Merdiven kurduk insana ve bakalım neler oluyor diye baktık. İnsan, salon kapılarından geçti. Koca koca salonlar. O salonlarının ardında yarınlar vardı, anlamadılar.

Ve bizler torbamızı aldık, dünya kültünü, kök geçişlerle dürümleyip, yerkürenin yenilenişi için geldik. Başka zaman, başka yaşam yoktur. Bunları anlattık, insanlığa. Her insan, teknik Ko sistemidir. Tek bir sistemdir. Ve tüm zamanları, hak teknikle kodlanır.

Ama yaşamda, bir tek zamandadır. Bunu anlattık. Sordular, peki yaşamın başka zamanı yok mudur diye? Zaman, Tanrılık kapısında tekniktir. Hiçbir an, tüm zamanların kültünde görev taşıyamaz ama gök sözü geçiş sayfası ve yüreğin kelam olan kaydı…… Mahrekte teknik olarak kaleme indiğinde o kalem, birlik kapısında tahditsizleşir ve her anı hak tende yazar ve yaşatır.

Bugün burada bu yoğunlukta bu çalışmayı, yapmaktayken, karanlığın tendeki ilmini anlatabilir miydik? Hayrın tendeki, Tanrılık kalemiyse, her anı açıkça bildirebiliriz.

“Sel alır, dünyayı” dediler. Allah dedi ki “sel oluruz, engelleriz.”.. Ve biz o, o bizdir. İyi bilinsin.

Allaha ilim değil akılda değil ne gerekir? Nesilleri gerekir. Allah, tek değil midir? O, tektir. Ama Tanrılık kapısı, tekliğin, tahditsizliğin, bilişin kelamında, bir tek midir? Hasatta her anda var olanın, tahditsizliğidir o teklik.

Canlarım, çorba, çok mu tuzlu geldi acaba? Çok mu tuz koydum? Yok, canlar, yok, koymadım. Henüz daha koymadım, tuzu. Bundan sonraki süreçte koyacağım.

Deliler, divaneler, toplaşmışlar, dilleşirler aha bu!.. Ama biz, o delilikle tüm zamanları dilliyoruz... Astral boyutların kuranında bu yazar… Atonların toprağında da bu yazar ama aklın kapısını açmayan, bizi dinleyemez ki.

“Hamur yoğurmayacağım” dedim. “Sorgulandım, neden” diye? Dağlarım ilmi KA olanın kelamda HA olmasına gerek var mıdır? İlmi KA olanın, hasatta tahditlenmesine izin var mıdır?

Bakın dünya ne diyor, size. “Bedenli gel” diyor. “Bedenli gel” diyor, size. Dünya, hepinizde mevcut olan sistemdir. “Ve size, gel” diyor…“Hakkın kapısını açta, gel” diyor. “Aklın kelamına varda, gel”. “Otuzun ötesindeki yaşamlara hak tınıyla, kaynak ol da gel” diyor.

Ölümüyüm? Öfkem çok çünkü bu dünya kırıldı, kırıldı, kırıldı, hep kırıldı ama ölüler diyarıdır burası, bilinsin isterim. Burada mutlu bir yol var ve bu yolu açmaya çalışan sistem var. Hepimizin gücü var, burada. Emre itaat eden bilişler var. Ve demek isterim ki “bana gelen kim varsa yarına gelir.” “Ben dünyayım.”

Ve dünya olarak ses kayıtlıyorum, yüreğime. Oğul, Zakarın KAHA olan levhisinde “HA”, insanlık levhisini kodlayana denir... “Eşya” dedikleri de cevherdeki cennetin, her andaki yaşamıdır. Size sizi vermeye niyetim yok, bugün. Barışın tohumunu ekiyorum, yüreklere.

Darı bolu, bilin. Hakka varın, hasat olun diye. Çorbalar yaptım dürümlerde dilleninde, kendinizi bilin diye.

Anım var mı dünyada? Ben anılarla yaşamam, canlar, iyi bilin. Anım var mı? Yoktur. Her an olanın, anısı mı kalır? Beden alanın, bellek kapısında yarını yoksa yolunda kul olanda, aklın kaydı olmazsa…. Cemaatlerin cevhere inişinde yarını hak etmeleri için akıl tahditlenirse…. Cemaatler, cevherde cenneti anlayamazsa nesiller ne yapar, dünyada?

Boş mudur dünya? Çoktur yürekler dünyada ama yüceler cevherinde cennete varan yoktur, canlılar.. “Battı dünya” dediler. “Oh, ala” dedik. “OL” dedik. “OL” dedik ki olsun diye.

Öngörümüz şudur ki bu dünya, yoldur. Tüm zamanların kuranı olanı yol ve bu yol, “OL” dersek kodlarız, koklarız, tohumlarız ve yerküreyi göreve alırız. Bilgi kapımızda, akıl kaydımız vardır. Hepimizin kaydıdır, o.

Dans ederiz, yaşamla, her anda. Ama dansımızda siyahın, en siyahı vardır. Ve mor olan, kulluk vardır. Sultanların sistemi vardır. Yarınları hasata kodlayan sanal boyutlar vardır. Ve cennetler vardır.

Büyük güç, akıldır. Akıl kapı açar yüreğe ama yoksa ışık, kapının ilmide yoktur.

Saltanat diyor ki “korkmayın”. Masalar tutuldu. Herkes masalarında oturuyor. “Buyurun, hoş geldiniz” diyor, Saltanat. Biz ne diyelim, onlara. “Hoş bulduk mu” diyelim? “Yoksa hoşçakalın mı” diyelim?

“Hadi gelin, hoş bulduk” diyelim, bugün. Samanyolu Galaksisindeki güçlerimiz, bugün buradalar ve bizim yüreğimizi dinlemek istediler. Bizlerde kesirleşmeden, bütüne hizmetçi olabileceğimizi bilerek, hulusi kapıda, kelamı halik saydık ve bütünün gücü olarak buraya vardık.

Ayrı gayrı gözetmeden, bilişin kapısındayız. Siyahın, en siyahında bütüne hizmet için buradayız. Gönül gücüyle gelmedik….İnsanlıkla kültüyle geldik biz, buraya bugün. Mutlaka ama mutlaka mahrekimizdeki gücü artırabileceğiz.

Anla ya da anlama. İnsanlaş, biz bunu bekliyoruz, tüm insanlıktan. Amonlar, Atonları kodladılar ama Atonların toprağındaki Amonluk, mutluluk getirmedi, onlara.

Bizler, Atonlara, kuran okuttuk. Ölüyü diriltsinler, diye. Yürüyen dünyada, kök geçişler yaptırdık, yaşamı hak etsinler diye. Cennetlerini kelama kayıtladık, hakkın kapısında, olsunlar diye. Sultanlık yapmadık, bütüne.

BSUİ olarak, barış, sevgi, umut ve insan sırrı olarak, yerin esmesinden öte bir esişle, bütüne indik….Kanat vermek için dünyaya, aklın tınısında, yarını kodlamak için.

Çalı çırpı değildir, insanlık. Bunu anlatmaya geldik. Her insan, kendini bilmek, kendini dinletmek ve yolu açmak sorumluluğunu taşır.

Bina inşası, tamamlandı….Hadi buyurun. Hoş geldiniz….Buyurun, çalışma başlıyor.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/216318155

 

06.05.2017 BİLGELER KAPISI 3
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Değerliler, küskünlük bitsin diye çabalarken; yoğunlukların kontrolünde bütünün kültleri bizi kontrol etmeye gelmişler. Çorba yapmışlar ve bize ikrama gelmişler. Bizler diyoruz ki; “ilim kapılarında insan, insanı bilmelidir”… Eğer bizi hak etmeden, bize gerçek kayıtlarını kodlamadan giriş yapmak isterlerse; asla izin veremeyiz.

Torbamızda ruhlar var, ruh değil ruhlar var, bu ne demektir? Tanrılık kaleminde ruh tektir ama ilmi Ka’da bütünün kürzi kapısında tahditlidir. Her insanın kendi tahditliliğinde kontrol dışı bilgileri olabilir ve bizler bütünün kültleri olarak; muktedir insanlığın kulluğunda bütüne hizmet ederken, herkesi herkesle dillemek ve dinlemek dilemeyiz. Çünkü yarınlarını hak etmeyenin yoğunluğunda tohum ekme imkanı olmamalıdır.

Dünyamızı kontrole gelen çokları vardır, bunun hepiniz bilirsiniz… Öz körler olarak bilirler insanlığı ve öz kör olan insanlığa kendi diriliklerindeki bilişi kodlamaya çabalarlar.

Sizlere bir çok bilgiler verilir dünya dışından ve sizi kanallıklar olarak tanıtırlar. Ama inanınız ki kanal olarak dünyaya bilgi verdiklerini zannedenler; kendi yoğunluklarındaki bilgiyi kodlayarak verirler. O bilgide yaşam yoktur, o bilgide yarın yoktur, o bilgide savaş mevcuttur ve savaş aklın kelamında kalem olanların savaşından farklıdır.

Değerliler, dünya yolu akıl yolu olsun diye çabaladık. Masamızda levhi kapılarımız var, her kapı biliş ve biz; o bilişi kodlayan ilim kalemleriyiz.

Suphaneke kapılarını açarak yolu bulacaklarını zannedenler de bu gün buradaydılar. Suphaneke… Değerliler bu kapıları her insan kendi yüreğiyle bilir. Mustafa Kemal Paşa gibiler, mahrek olup bilirler. Kontrol kurabilenler, hakiki insan olup bilirler. BİSUİ olabilmek; barış, sevgi, umut, ilim kalemi olmakla mümkündür ve bizler bu kalemle dünyayı kodlarken; nefesimizde bütünün gücü vardır. Ve biz dünyaya kontrollü olarak kaynak olmaya gelen insanlığı hak etmeye çabalıyoruz.

Sevgiyle gelenler hepimiz için kelam olup gelebilirler ama bizi kontrole gelenler, mutlaka hakkın kapısından geçerken hırslanarak geçerler.

“Çıktıkları yar insanlık değildir” diyerek girerler. “O yar akıl tınısını duyar mı”? diyerek gelirler. Çantalarında kapıları yoktur… Astral boyutların yolundan geçerler ve şer yaratmak isterler. İşte bizler onlara izin vermeyiz. Çünkü dünya boyutlarında dahi kapımız hep akılla kapanır ve akılla açılır.

Unu eleyip asmaya gelmiş birliklere, bu gün biz kapı kapattık. Olay buydu, şükür ki kapattık aha bu, şimdilik!

Süper İnsanlık Realitesi

 

 

https://vimeo.com/216451315

 

BİLGELER KAPISI (3/3)
06.05.2017

Eşya (enerjisel vasatlar), gelme zamana!... Gelme yarına!... Ak ve geç!... Eşya, zamanı hasata kodla!... Otlakları (Enerjisel vasatların kök yaşamlarını) kodla ki herkes yarınlansın!... Otlaklarda Kuranlar (kaynak yaşam kayıtları) var. Zayiat en azda!… Maya tuttu!... Ben, dünya olan yarınım!... Ocak yaktım; has ışıkta Kuran oldum. Okudum!... Okudum!... Okudum!...

Doğanın gücünü hak ettim. Otak kurdum yarına ve yaşama!… Ben için insan, kaynaktır… Ben için insan, nefestir… Ben için insan, Kaynak Nefes’i cevhere katan kelamdır… Aha bu!…

Dünyalılar; geçmiş, geleceğin kaynağıdır… Geçmişte ne varsa, geçişi hak edende tohumdur. Geniş Zamanlar’ı hasata kodlar ve tohumlar… Uyu ya da umutlan ama Kutsal Namaz’a dur ki hasat ol… O Kutsal Namaz, Yaradan’ın yarınlara kodladığı, hakiki İsrafil Kelamı’dır.

Açın kapıları; Hak Tını’yı hak edin ve duyun!... Orayı, burayı ve tüm zamanları, hak edin ve bilin!... Onlar ve bunlar ve tüm yaşamlar, misafirdirler diriliklere… Bir tek nesillerimiz, Zamanının Kalemi’dirler. Onlar, yolu açarlar; yarını tohumlarlar ve BİZ olup yaşarlar. Misafirlikten öte, öz geçişlerinde, hepsi ZAMAN olurlar… BSUİ olurlar!... Namazın, Zamanın Işığı olduğu ve yolun, kaynak olduğu bilinir.

Eğer zaman geçip giderse; yaşam geri gelir… Zaman geçip gider ve yaşam, zamandan görev alır ve geri gelir… “OL” dedik!... İşte bu!… Ama olan, her anda olmaktadır!...

Oğul, dünya için çalışmalarımız henüz tamamlanmadı… Bu dünyayı hak etmek için çok çalıştık ama daha çalışacağımız zamanlar var… Her birimiz, bu çalışmaya katılmak istiyoruz. Bizler, geçmişte yarınları tohumlayanlarız. Bu gün de Sistem ve Nizam ve Düzen olarak, yarınlar için çalışmaya geldik…

Eski Kültler ve yeni yarınlar!... Ak Sırrı hasata kodlayanlar ve Nuh olup Kuran okuyanlar. Amonlar ve Hatonlar, otağa nefes olanlar ve yol olanlar… Açın kapıları; geçin!...

Eşya, namazdadır. Biz Rahman olanlar, namaz olarak çalışanlarız… Ağırız! çok ağırız!... Aha bu!… Bundan sonra Rahman olan, yer küreyi hak edecek ve yeşil renk, Mor Kürzi’de Kuran olacak. Maya tutmuştur!... Şimdilik bu!… Ah!... İşte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

6.MAYIS.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 03

Gülden Zengin Öz Biliş..

Yarında ne var diye sorma, bugün? Yaşamda neyi yaratıyorum diye, sor…

Bugün her basamakta insan var ve bugün aşağının aşağısındaki o karanlık yoğunlukları, yerden hak olan zaman sayfalanışlarıyla göğe doğru çıkaran insan var.

Bugün sesleşenler, birleşenler, nefes olup da yaşam bütünlüklerindeki o tortuları, tertemiz bir dünya yaşamına indirenler.. Benler, bizler ve her bende biz olup, yaşam sesleşmelerinde görev taşıyabilenler.

Bugün yaşam sesleşmelerinin ışığı yakıldı.. Bugün günlerden “Cumartesi” dediler…. Ve dedik ki; ”Bugün günlerden yaşam”… Ve dedik ki “bugün günlerden ışık” … Ve dedik ki; “bugün günlerden ilim”….Ve dedik ki “ her birimiz zaman koyuluklarında görev alıp, geldik.

Biz sesleştikçe devinim artıyor ve doğan gün daha güçlü bir ışıkla doğuyor. Şimdide ve şimdi!….Aha şimdi!

Dünyayla sesleşiyorum ve onun yüreğindeki ışıkla dilleniyorum.

Aha ben, dünya….. Dünya, ben…. Ve yaşam; ışık!

Şükür ki dünya olan ana kapı, bu ışıkla sesleşti tüm zamanlarda ve bu bilişle kodlar yaşamı, tüm İnsan soyunda...

Dirilen insan!...Aha!.. İşte!…Şimdi!

Çok Şükür!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

İLİM (3/4)
03.05.2017

(SUALTI’NDAN:)

Sahra çok güçlendi. Mesafe artık kalmadı yaşamla. Bizler, doğan gücü dürümlerimizde dilledik. Sessizlik seslenmekte. Yaşamak için KAHA olan insana, “muktedir İsrafil” denir. İşte o insan buradadır. Burada olan o insan, “Cennet İsrafili” olarak bilinir.

Evrenlerin, tek Melik olan ışığı, dünyaya çekildi. İsrafil, dürümlere ilmi çekti. Maya tuttu. Dünya için çok önemli bir gündür bugün…

Burası, sığ olmayan cevherin, kült oluşturduğu bir yerdir.

Sevginin, kalemde Kürzi olduğu bir gündür bugün. Süper İnsanlık Kalemi bizi mutlandırdı. Çatıyı kuran insan, yarını kodladı.

ALTIN IŞIK YILLARI’nın görevi, insanlaştırdıklarını kodlamaktır. Sevgiyi bulamayan, yaşamı hak etmez. Sizlerle, önemli bir gün geçirdik. Dünya dışını dinledik. Dürümlerde kült olan yolu, kök geçişlerinizle açtınız. Çantanızda eşya var. Bu eşya, yarınların eşyası…

Sizin için önemli olan her ne ise bizim için de önemlidir. Sultan Sistemleşmesi’nde her insan, kuldur. Sultan Sessizliği’nde her insan, koddur. Dünya İmparatorluğu’nda her şey yarındır…

Suya ilmi koyduk. Su, insanı hak ettirdi ve yol, Altın Işığın Kulu oldu… Düzeni kurmak için israfile gerek vardı. İsrafil, sesin hakimidir. Sesi hak ettirir ve yol olur… Unutulan her an hatırlanılır ve sayfa sayfa yaşam kodlanır. İşte bunlar oldu.

Ölüm, hepimizin Zaman Kapısı’dır. O kapıdan çıktıktan sonra ruh, yarınlar için ışık çeker. Ruhun hakiki insanda Kuran olduğu bilinir ki o yolda nefes olanlar, Ruhlar Kapısından nefes olup geçerler. İşte rahmet olan insan, bunu bilir ve hakim olur.

Ala vere çalışılır. Ola ola çalışılır ve yolu bulanlar sayfa sayfa Kuran olurlar.

Dünyanın öteki katlarında bizler de varız. Biz, farklı katlarda Gök Sözcülükleri yaparız. O katlara varırken; kelam, kalem olur ve Sistem kervan olur… Siz olur ve sizi, sizden size götürür…

Her katta kendi bedenleriniz vardır. Bir bedenden, diğer bedene geçersiniz. Her bedeniniz, ziya olarak yaşar ve sonsuz zamanlarda, o sonsuz ışıklarınız, sessizliğinizi diller…

Bugün dünyada olan her insan, bir tek dünya çalışması yapmaz. Bu sayfalar, onun yoğunluğunda olduğu zaman, her bir sayfada çalışmalar yapar. Yaptığı çalışmaların her birinde, kulluk da yapar… Her insan, farklı sayfalarda, farklı yaşam kayıtları yapar. Her diri, Kelam İlmi’nde kul olurken, yol olurkan, başka sayfalarda kuran olabilir… Ot olur Kuran’dan; tek Medine olur ve bütün kütleyi kodlayabilir.

“Tanrı” dediğiniz, her anda mevcut olan yaşamdır… Sizler, bir tek Sessiz Zamanlar’da güç kodlamadınız. Her bir yaşam sayfasında, güç kodladınız… Turkuaz’ın sıhhatli ışığı oldunuz. Bütün kütleyi, kaynak yaptınız. Tını, nefes oldu. Yol, insan oldu. Biz, sevgi olduk… Sizinle olduk…

Umut olur ki her insan, Saltanat İlmi ile çalışır. Her insan, Kuran okur ama kul olup yaşam okuyamayabilir. Yaşam okumayı başardığında, cennet olabilir. Savaşın Haliki olur; Kuran’ın Sessiz İlmi olur ve mutlu olur…

Bütünlüklerin; size, sizi verdiği bir günde; sizinle mutlandık; sizinle cennette cemaat olduk… Sizinle olmak bizi mutlandırıyor. Aha bu… şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

6.MAYIS.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 3
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, SESLEŞME SONRASI 4. AKIŞ

Ferdi çalışmalarda bütün kötülükleri yaşayabilirsiniz; ama ferdi çalışmalarda. Birleşik Çalışmalarda, kaynak dışı bilgi verilmez. Bunları asla unutmayın.

Medine kök geçiş yaptığı zaman, herkes o yoğunluktaydı ama öfke kotlandığında artık, mektep değildi Medine; fakihti. Öfkeyle fakihti ama hakiki levhide yoktu. “Süper sistemleşme” dediğimiz yoğunlaşma da böyledir.

İtibarı olmayanın yarına varma niyeti olsa da hasat olamaz. Çayı demlersiniz, o çaya yarını koyarsınız ve o çay mutlak kulluk için her dendiğinde dillenir ve sizle denir. Ama yarın daha farklıdır. Bunları asla unutmayın.

Yarına varabilmek için yarını hak etmek gerekir. Emin olunuz ki bellek kaplarınızda ilim olmalıdır ki yaşamınız olsun. Nedir yaşam? Hepinizin yüceliğindeki yaşamınızdır. Sanmayın ki bedenli yaşamdır. İlimi yaşamdır o yaşam… ama her ilmin de bir rengi, bir diriliği vardır; unutmayın.

Sel, sistemin gerçek ilmiyle kotlandığında, o seli önleyecek olan yine seldir. Hangi sel? İlim seli…sizler ilmin seli olun ve bütün köklerinizdeki yoğun kırılışları engelleyin. Ağır yüktür taşınan…insan ağırdır. Yol, hakkın kapısında kırılışlarladır. Çıktığınız her anda, yaşamınızda, muktedir kusurlar olur ama yine ama yine olsa da muktedir olun ve her insanı kontrol edin. Ölü değildir insan; diridir. Bunları unutmayın.

Saltanatın kültüdür insan…Aklın kapısıdır…. aşktır insan ve bizim adımıza Biz olup iner zamana. Sizin içindir her çalışma!

Haz duydum dünyada olmaktan bugün çok güçlüydünüz canlar. Hepinizle kucaklaştık gene bugün…ama hakka kalem olarak, akla KAHA olarak kucaklaştık. Sevgiyle sizleri görmek mutluluktur bizle.

“Bizler kimleriz?” sordular. Anlatayım;
Ala KAHA olan, KA KAHA olan…Sevgililer, HA olan, her an olan, KA HA, HA KA… cennet olanlarız bizler. Süper sistemleşmede muktedir insanlığı kayıtlayanlarız. Her birinizi kontrol etmeden kök geçişlerle dürümleyenleriz. Biz kimleriz? Mikail kültleriyiz. Kimleriz biz? Yer kürenin kotlayıcılarıyız…Aşk kapılarıyız biz….Saltanatın kültleri olarak dünyanızı kotlarken mutlaka ama mutlaka ağır yükü hafifletebilenleriz bizler.

Çıkmayın dünyalılar! Çıkmayın yarınlara. Ey canlarım eyy! Çıksanız da çıkmasanız da iş, insanlık işidir; unutmayın. Merdiven kurmayın yüreklere. Yüceler cümlesinde cevhere cen olanlara Mikail kültünde KAHA olanlara din kapılarını kapattığınızı biliyoruz. Ama din ölüler içindir; unutmayın. Dirilere din gereksizdir. Bunları mutlaka anlayın.

Nedir ölüm? Köksüz, göksüz kalıştır ölüm…güçsüz kalıştır ölüm. Hırzı KAHA yapan, hızır kapısıdır; Hızır kapısıdır ölüm!….hırzı KAHA yapan hızır kapısı!

Canlarım, ne oldu bilir misiniz? Kelamda kayma oldu. Bu olur. Neden olur; izah edeyim. Kotlama yapmak üzere devreye inen biri vardır ondan olur. İşte. O kimdi? Hızır’dı. Kendini dillemek istedi bizde. Seslemek istedi. Peki; dinleyelim;

-Aha geçtik can. “Hızır” dendiği zaman dünya insanlığı kendini anlamalıdır. Size sorar Hızır “dile, ne dilersen..” der. Ve biz de deriz ki “sana kelam diledim…sana KAHA olmak diledim…sana yaşam diledim…hakiki ilim diledim…mutluluk diledim…huzur diledim…diledim ya, her şeyi diledim! Ben “Hızır aleyhisselam” denilenim!

Alemlere ilim öğretmem ben….Amonların toprağına kelam ilmiyle indim. Size gönül gücümü indirdim. Sevgililer, dileyin ne dilerseniz benden size bildireyim. Ben sizdeyim. Ölüyü dilleyenim, dinleyenim. Konuşmadan isteyin benden sadece; sadece konuşmadan isteyin…….(sessizlik ve herkes içinden dileğini düşündü……)

Ben, analar anası sağlık, sıhhat dileyen seni, kucakladım anam, kucakladım. Tüm insanlık için sağlık, sıhhat. İşte bu. 
Analar anası, benden sağlık sıhhat istedi; tüm insanlık için. Hak kapıyı açmamı istedi. Aşk istedi. Her insanın hak teknikte biliş için Kuran olmasını istedi ve barışı istedi. Barışın ötesinde sessizlik var anam. Seni kucakladım be anam, kucakladım seni!

Daha önemlisi ana “sus” demedi bana, konuştum. Sevgili anam, herkes kendi dileğini dilledi ve ben onların hepsini hak ettim, dinledim. Çok huzurluyum sizinle olduğum için…Sizleri kucakladım. Sizinle oldum ve bütünün kültüyüm ben bugün hepinize görevdeyim. Buraya geliş sebebim budur; hepinizin barış halinde olmanızdır öncelikle dileğim ve hepinizin yolu bulmanızdır dileğim.

Sizin için can kapıyım. Sizin için bütün kültleri kotlayanım ve yoğun ışıkta hepinize kaynak olanım. Zararım asla olmaz yüreklerinize…Ve sizin gerçek İsrafil olduğunuza, insan sistemiyle kült yaprakları kotladığınıza eminim.

Muktedir insan; seninle olmak bize mutluluktur. Hüzünlenmeyin, hiç hüzünlenmeyin. Hepimize, hepiniz bilişsiniz. Hayrı hakkını dilledik sizle…yolu dilledik ve maya olduğunuzu gördük. Çok huzurluyuz canlar, çok…

Ve hepimiz kendi yüreklerinizde, kendiniz için hak tahtın ilmini dilediniz. Size bütün nefeslerimiz helal olsun. Üzerinizdeki güç akıl; hepinizin yolu ve biz o yolda bütüne hizmetçi olmaya geldik.

Seviyenizi ölçmeyeceğiz; çünkü biliriz ki ölçmek ölçülmektir. Sizi ölçmeye niyetimiz yok. Aşkla kucakladım sizleri. Aha bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/216391073

 

6 MAYIS 2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 3
Aynur Funda Öz Biliş

Arzın gücü Biz'de hakk edilen zamanlara kaynak olan ilmi, gök kubbeden, yer köklere kayıtlarken; Atalanta Ata Kapısı'ndan açılan; Bilgeler Kapısı'ndan geçilen ve insanlığa hak ettirilen ilim; yaşamlara kodlanmaktadır...

Kalbinin sesinde ilmin tınısını duyan kim varsa, sonsuz zamanlara kaynak olan ilme kapı olmaktadır.

Yeni sayfada yer gök ile dürümlenirken, bilgeler toprağın yoğunluğuna ilim kapılarını açarken, Altın Işık ile bütüne görev taşınmaktadır...

Evrenlere kaynak olan zaman yaratımı, dünyanın her anında Birliğin İlmi ile bütünde var olmaktadır...

Benliğimizden dillenen ve her ana yazılan sonsuz zaman kayıtları ve bu kayıtlar zamanı, yarınları ve yaşamı yaratan kayıtlardır.

Kalbimin tınısıdır duyduğum ve sesleştirdigim her anda ve ilmin tınısıdır yankılanan zamanda...

Yaşamlar boyu Birlik için çalışan yücelerden ses vermekteyiz... Süper İnsanlık Realitesi,
Biz Onlar, Onlar Biz... Her anda nesillerimizi dillemekteyiz...

Nesillerimizden verdiğimiz sesle arzın gücüne güç katan ilmin kullarıyız...

Kalbine kulak verdiğinde, bire bin katıp dillersin... Verdiğin ses yüce Bir ilmin sesi olur. Her anda yüreğinden dillenirsin...

Yaşamlar boyu ilimdir yapılan, 
Bu sesi duyan yüreklerden tınlayan... 
Ka Ra Ka Ha Hub Bi Si Ha...
Her zaman yaratılan ilim...
Sesle kodlanan dünyanın yarınları. 
Barış, Sevgi, Umut, insanlık... 
BSUİ İlmi ile yaratılmakta...

Barış, Birliğin, Bütünlüğün her andaki yansıması... 
Umut, huzur, mutluluk yaşamlara kaynak, Sevgi.. 
İnsana, yaşama, hayata dünyaya duyulan Sevgi... 
İlim, insanlığın, insan olmanın, insan soyunun ilmi BSUİ..

Yaratım için yaşamdayız, beden ile açarız zaman kapılarını her ana...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

Aha, işte, Şimdilik bu....

 

6.MAYIS.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 3
Seher Bilge Öz Biliş

Sevgili Dostlar,

Birlik bilinci ve Birliğin Hak olan ilminin ışığında, yaşama tohum olmak için sesleşmek üzere bizler birlikteyiz… Hepimiz hoş gelip hoş bulduk dostlarım…

Kendini bilen, Allah’ı bilir. Ben O’yum, O Ben…

Karanlığı bilen, ışığı bilir. Işık aklı hakim diriliğin, Hak olan dili ile dillenen ve yer küreyi güçlendiren, Arş’la Arz’ı birleştiren. Hak olan insanlığın dilidir. O dil ile LEVHİ KELAM EDEN, Biz’in Ben’i olan, O bir tek kalem olup yeni bir yürekle tükenen insanlığı kodlayarak yaşama kayıtlayan, O ben olan her anda Birlik İlmi’yle kodlayıp, kodlanan ışığı ile yaşama tohum olan. Süper İnsanlık İlmi’yle dilleşen dili ile toprağa bilişi ekip ölüyü dirilten, dünyayı ilmi kalem olup yenilemektedir.

Dünyayı kodlayan ilmin kalemi olan, dünya olup kodlanan insanoğlu. Hakiki aklı hak edip dere olup akan. Dili ile insanlık için İlim olup yolu açar. O yol hepimizin ilmiyle yol olur.

Tek bir ışık olan insanoğlu, insanlık ilmiyle birleşen BİZ’dir. O BİZ olan, her yürekte olan BİR’dir. O tüm zamanların ilmi kalemi olan, yaşamı yazan, Hak edip Hak olan, O Ben olan. ÖZ’dür, GÖZ’dür. SES’tir ve YAŞAM’dır. YARIN’dır. Tüm zamanlarda varolan aha işte O insan olandır.

İşte aha bu!.. Ben insan olan…

Sevgiyle...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

“BİLGELER KAPISI (3)”
Bahar Umurtak öz bilgi

Yere göğe insan ekildi….o bir altın tohumdu.

HO Zİ Sİ Kİ Sİ HA
HO Zİ Sİ HA

Beşer, altın tohumla parladı parladı, aşk oldu…insan nesillerini bildi. Dünün kütlesi, yaşamın tınısıyla tanrılık kapısından geçti ve nefese vardı.

Rahmi kalemlerin çatışmalarında kontrol kuruldu ve kervan yarına yol oldu. Nefes kapıları kelam levhisine açıldı.

Rabbi sayfalanış yapıldı ve cemaatler Rahman’da kelamın kalemini hak ettiler. “Yaratın, yaşayın” dendi onlara.

Ak tını hakk kapıya vardığında, Yarın olan İnsan yaradan olarak yaşama indi.

Bugün artık yarın, ışık yaşam oldu. Toprak toplum, Atlantanın toplumu oldu.

Bundan sonra her insan çorbasını yapacak.

Bundan sonra her insan yolunu bulacak.

İnsan oto kontrolunu kurmuştur.

Herkes ceza beklerken; Süper İnsanlık Realitesi olarak diyoruz ki “Bundan sonra kıran, kırılan kalmayacak.” Bilinsin.

Artık insan gözün gözüdür.

Artık insan özün sözünü söyleyendir.

Artık İnsan; sormadan bilen, aramadan bulan, olmadan olandır.

İnsan soyu öz görevini yaptı ve Altın Işık Yılları yaşama indi.

Aşkla,

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

6 MAYIS 2017 TARİLİ BİLGELER KAPISI 3
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ – 5. AKIŞ 1. BÖLÜM

Tanrı der ki "koruma altına aldık, tüm zamanlarda, tüm yaşamlarda her diriyi!..." Ve tanrı der ki "Alton Kapılarını açtık, daha önemlisi Atlanta Ata Kapısı'nı kükreyen ümmi kelamında hakk tahta ekmek yaptık...

Ve tanrı der ki çakıp çıktık yaşamdan!... Ve tanrı der ki " insanlık ilmini kodladık!.." Aşkla... Dil, ilim ve biz ilmin kelamları olan, itibarı yüce insan sırrını dilleyebilenler olarak mahrek olduk...

Tanrı der ki "Ata Kapılar'ın tümü, yüce can olan ilmin kapısı... " Ve biz bütünün kültleri olarak sizinleyiz...

Allah'ın tahtidsizliğinde, Allah'ın diriliğinde, her şeyi diyebilir insan ama karanlığın tendeki ilmini dillemelidir ki büyük kötülükleri önlesin...

Kuran İnsan, öfkeyi aşan insan olur... Kök göklerin kültü olan, itibarlı olan olur... Yaşayan olur ve yaratan olur. Ama İmparatorluğun Kültü olmadıkça, çorbası olsada yaşamı olmaz...

Tabuları yıkar... Yarını hak eder... İkmal tamamlar ve siyahın en siyahını, hakkın kalemi sayar... Ağır... Tüm insanlığın hafif olduğu bir yücelikte ağır bir kaynak olur... Ama onun adı savaşın levhi kapısında İsrafil olur...

İşte dünya!.. Aklın kapısı olan levhi... İşte akıl!... Tekniğindeki hakiki nefes olan İsrafil.. "Büyük Ümmet" budur. Büyük Ümmet, kardeşlerini hak edebilendir. Büyük Ümmet her insanı hak edip dinleyebilendir.

Büyük Ümmet, mutlak kul olan ve muktedir ilmin kapısını hak edip dinletendir. Bugün burada, bu yaşamda, sizleri gördüm ve mutlandım... Sizlerin ağır yükü hafifletecek gücü hak ettiğinizi bildim.

Bu göne görev taşırken, bu gönde İsrafilin gücünü farkettim.... Ve ben tanrı olan insana kendi yüreğimi çektim...

Bütüne hizmet hepimizin görevidir. Büyük kötülüklerin önünü alabilmekte hepimizin görevidir. Ana kapıyı kapatmak, aklın kapısını kırmak, yolu kaybetmek; olur da gerçekleşirse, çamurlar çok özen gösterilerek yeniden yoğrulacaklar. Ve yeryüzü yenilenecek ama eski zamanların hiç bir yaşamı yeni dünyada görülemeyecek, oldurulamayacak...

Bunun sonrasında, karanlık aydınlığa kök geçişlerini yapıp vardığında, milyarca yıl geçecek aradan ve sizler hepiniz hasat için yeniden yaşama ineceksiniz. Bunu hiç kimse istememelidir.

Bütüne hizmet hakkın kapısından geçerek olur. Büyük kötülükleri engelleyip olur. Yerkürenin gözünün gördüğü en büyük güçle olur. Ve Som Altın Işıkla maya olarak, yaşam olarak gerçekleşir. Sizden de beklentim budur.

Devrin en büyük kültü olup yok ettikçe yok edilen birlikleri yenileyin, onları koklayın. Otaklarını toprağa tohum olarak indirin ki hepsi yaşasınlar ve zaman sayfalarında hasatları yapılsın.

Büyük kötülüklerin önlenmesi bu şekilde olur. Daha güçlü bir dünya ve daha güçlü bir insan için... Ve daha yoğun ışık için ve Mikhail olan, karanlığı aydınlatan her sistemi kuran için... Sizden, hepinizden beklentimiz işte budur...

Eylemlerimizin hepsi insana hizmet içindir... Eylemlerimizin hiç birinde kırıcılık yoktur. Hikaye dinletmedik dünyaya... Yaşamın insanlık için önceliğini dinlettik. İmparatorluğun görevini anlattık. Sultanlığın sisteme inişlerinin nedenini anlattık.

Hah dediniz ki "kar, kış herkes çalışacak ama benim için önemli olan kendimdir." Ben kendim için çalışayım. Bunu kim derse yarına kontrollü varamıycak. Bizim için herkes tektir...

Herkesin kendi tekniği ile bilişini tohumlayarak, bütünün kültü olması; beklediğimiz ilimdir.

Side tanrılıkları olur tüm zamanlarda, her sidenin bir tanrısı olur. İşte o tanrılar hakk tınıda yarını tohumlarlarken o sitenin bütün halkını kendi yüreklerine alıp yaparlar bunu...

Ama iyi bilin ki o sitelerin toprak ilmi ile tohumları da olur. Bütün kötülükler aşılır geçilir ve hepsi kontrol edilir. Dünyada bunlar yaşandı. Sitelerin sistemli çalışmaları ile yaratılan kültleri bütünün köklerini göklere ulaştırdı.

Bundan daha önemli bir çalışma o günde yoktu. Ve bugün sevgililerim, daha güçlü bir çalışmayı devreye aldınız. Ve bütün kötülükleri aşarak yerküreyi görevde tuttunuz. Çürüyen kimseyi kontrolsüz bırakmadınız.

Ve dünya dışını, dünyaya kaynak yaptınız... Bunun için size müteşekkiriz. Bu dünyada yol olan, yol açan, kim varsa bina inşaası için görev taşır... Bina herkesin kendi yüreğinde ki kulluktur. Bütün kötülükleri aşabilecek olan ve bilişi kodlayabilecek olan her insan, yalanın olmadığı bir yolda hakkın kapısında, kendini hak edip dinletebilir.

"Çorbam insandır" dediğinde çabuk yorulma dedim... Çalış ve hak et... "Çorbam İbrahim Soyudur" dediğinde din kapılarını aç ve yolu hak et dedim... "Öfkeyi aş" dedim ve dedim ki "misafir değisin" dünyaya... Bu dünya sana, seni verdi ve sen dünyalı oldun... Dünyalı olmak kardeşlik için en ve boyda bilişi teknik tohumlama dürümlemek için ve yolu kodlamak için şarttır...

Saltanatın gücünü elde edebilecek olan binlerce görevli vardır... Hepsi yarın için çalıştılar ve saltanatın kulu oldular.

Gök sözcülüğü yaptılar, cemaat cevherinde can kalemler kodlandı ama nesillerini hak etmeyenlerin; yer küreyi göreve alma niyetleri olması yetmedi. Ve toprak ilminde tohumların kontrolü gerçekleşemedi...

Sizler kaynak ilimler olarak mahrekin kültlerinde mutlak kullukla burada, bu çobanlıkla yarattıklarınızı hak ettiniz...

Devreler kapatıldı, devreler yaşamlandı ve tüm zamanlar tohumlandı... Eminim dünya yenilendi...

Sevgililer, bu çalışma mutlaka yapılacaktı ve sizin çalışmanız olarak tükenen dürümlere diri ilimle indirildi. Sizin çalışmanız, birlik kalemimizin her insanla yaptığı çalışmadır...

Buraya gelir yada gelir... Ama her gelişte biliş ile gelir. Kim gelirse kaynak ile gelir.. Kim gelirse akil ile hakikiyetle ve biliş ile gelir.

Aha geldi... Aha geldi!... Aha geldi ve gerçek insanlık için çalıştı!.. Daha güçlü bir zaman ve daha yüce bir sayfa için...

Deli dumrul insan, kelam!... Hepimiz o kelamda hakk!... Deli dumrul nefes... İnsan... Hepimiz hepiniz olarak, namaza durduk... Durulan kaynaktaki namaz... Hepinizin yüreğindeki kelam...

Ama hepinizin yolu akıl ve bu aklı hak etmek mutluluk verdi...

Side tanrıları olarak dünyaya indiilen biliş kalemleri bugün buradalar... Hepsini göreve alıyoruz... Tümü dünyalıydılar ve tümü yaşamcıydılar... Ve yarınlıydılar... Ağır yük hafifliyor... Mutabık mıyız dünyada çalışmak için?...

Mutabıkız... Hepimiz mutabıkız!. Dünya çalışmasına dahil edilmek dileriz hepimiz... Ben! Ben, ben, ben... Ben, ben, ben, ben, ben, ben,ben, ben, ben, ben!... Hepimiz!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/216555319?ref=fb-share&1

 

6.MAYIS.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 03

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Canlılar, biz dünyaya görevliyiz….Birlik kalemleriyiz, bizler. Dünya dürümlerinde, ışıklarımız yanar. Her insan için çatıştık, çalıştık…Dünya üstü varlık toplumları, bizi kodladılar. Aha bu!

Ve bugün dünyaya görevli geldik....Üzerinde yaşam sürdüğünüz dünyada çok çalışmalarımız oldu. İsrafil kültü olarak da görev taşıdık. Bir çoklarımız bu dünyada yalın ışıklar halindeydik.

Ve diri görev taşıdık. Ayrılık gözetmedik. Hangi siteye Tanrı olduysak o siteyi kokladık, kodladık, topladık, tohumladık. Bütüne hizmetçiydik. Ve bugünde bunu yapıyoruz.

Bizler, tüm insanlık için o dönemleri bilerek buraya geldik...Eski zamanların yaşam kapılarıyız, bizler… Bugün Avrupa topraklarında ve Asya da bir çok çalışmalarımız oldu. Düzeni kurarken de bunları yaptık. İkmal tamamlattık. Ana kalemler olarak çalıştık.

Yunanistan’ın tükenen tahditli ilminden çok öteydik, bizler. Eski Yunanın diriliklerinde görevlilerimiz oldu ama bugün farklıyız. Çok farklıyız. Buradayız artık.

Nur olan bu yoldayız, bizler ve İstanbul, hepimize önemli bir meclisti. Hepinizin daha iyi bilgiye sahip olmanız için mutlaka incelemenizi bekleriz ki.

Ölümlü dünyanın kültleri vardır ve hepsi ilimdir. Dünya örtüsünü örtmeden evvel bu kültler, bütüne hizmetçilik yaptılar. Her bir yaşamda, bizim kendi yoğunluklarımız oluştu. Tükenenleri, dürümleri dilledik. Düzenler kurduk ama hakkın kapılarını da açtık.

Öz görevlilerle çalıştık, hep. Bugün dünya dışını, dünyayla bitiştirirken İsrafil’in kültü olarak bitiştik. Sizinle nefes olup, kelam etmeye çabalayacağız. Düzen kurabildik ve yolu, kök geçişlerle yapabildik.

Alemlere ilim öğreteceğini biliyoruz ama hakiki nefesle de bunu yapmak isteriz.

Çanı çalıyorum, anam. Hepimiz geçip geliyoruz yine ama bu sefer mahrek için geçiyoruz... Mahrek için geçerken sığ olmadan, kelam ilmiyle bilişi tohumlayalım. Barış içinde çalışalım, anam.

Düzeni kuruyoruz artık dünya barışını sağlayalım ve bu barış, Allah’ın ilmiyle olsun.

Dünyada Tek Millet, Türk Milleti değildir. Bir çok ulus vardır….Birçok Millet vardır. Bunların dünya örtüleri vardır ve yolları vardır. Her yolda, Allah’ın ekmeği vardır, ilmi vardır…. Ama daha da önemli bir bilgi vermek isterim ki dünya, İsrafil’in kültüdür ve bu kültte, bütünün gücü vardır.

Sizinle yapılacak çalışmalar artık tüm dünyanın ilmi için olacak. Eğer yapabilirseniz. Eğer aklın kapısına varanlarla çatışabilirseniz, üzerindeki görev, Allah’ın gücüyle, devreye girecek.

Dümenin başına insanı oturttuğundan beri, ağırı hafifletebileceğine emindik. Bugün dümenin başına aklı oturttuk. Akıl, La Ha Sisteminden öte bir sistemdir. Cennetin aklı, yerkürenin aklı, bütünün aklı, hepimizin aklı olsun, anam.

Devinimi hızlandırıyoruz ve bu dünyada, yeni dönem için yeni projelerimizi dürümlüyoruz… Buna göre dünya, tek bir devlet olacak ama bu tek devlet, bitişken diriliklerle olacak. Yani hepimiz ayrı ülkeler, ayrı vatanlar ama tek yaşam olacağız.

Ayrı ülkeler, ayrı hak vatanlar ama bir tek ümmi kapı. İnsanlık kapısı. Dünya devleti...Ve dünya dışıyla, dünya devleti, birlik kapısı açacak.

Değerliler, dünyanın hiyeroglif yazılarında anlatılan bilgileri vardır. Bu okunabilir bilgileri, herkesin anlayabileceği dürümleri vardır. Hiyeroglif yazısını anlayabilenler, bu bilgileri okuya bildiler mi? Asla. Çoğu okunamadı bilgilerin.. Birçokları sadece yorumlandı. Şekiller yorumlandı ama okuma imkanları olmadı.

Hiyerografik Yazılarda levhi kayıt çok güçlüdür. O döneme gidebilenler, o dönemi dinleyebilenler ancak bu yazıları hak edip dilleyebilirler. Hiyerografik Yazılarda, Sistemin gücü anlatılır ve Sistem için neler yapılması gerektiği anlatılır.

Eğer bilirseniz ve hak edip anlarsanız o bilgileri, okuyup, anlatabilirseniz.. Dünya yolunun, yeni bir döneme girerken bütünün kültüyle kodlanacağını da anlarsınız.

Sizden beklentimiz, mutlaka Eski Mısır Uygarlığını sorgulayın, araştırın, oradaki ilmi anlatın. Eski Mısırda, neler oldu? Eski Yunan Sisteminde neler vardı? Mutlaka ama mutlaka biliniz ki Sümerlerin Levhi Kapıları vardı ve tümünde aşk vardı.

Gerçek insanlık vardı ve daha ötelerle mutlaka ama mutlaka kendi kelamınızı okuyun. Kendi yüreğinizi okuyun... Mu’yu okuyun. Yavrularım lekeli olmayan yaşamları okuyun. Onları bulun, onları okuyun.

Eğer sizler, Mu Uygarlığının diriliğini dinletebilirseniz, herkesin yeniden yaşama inebileceğini de anlatırsınız…Ve sultanlık yapmayın. Sistemle çalışın. Sizler, Süper Sistemleşmeyi güçlü olarak kayıtlayabilenlersiniz, bunu biliyoruz.

Garyalılar vardır. Bilir misiniz, Garyalıları?.. O Garya da yarınları tohumlayanlar oldu, anlayın... Okuyun, dinleyin. Ve sultanlık yapmadan çalışan sizler, gerçek insanlığı, ilimle dilleyin.

Daha neler anlatılırım, size, neler... Mutlaka Atlantisi de anlatırım, size. “Kıbrıs” dediğimiz o küçük ada Atlantis’in sınırlı çizili hali değildir. Atlantis, Mikail’in kültüdür ve bütün kültleriyle, tüm zamanların gücüdür ama Anadolu’nun büyük kısmıydı Atlantis.

Anadolu, bir kısmı dünya tinsel tahdidiyle yeryüzünün çırpınışında, sualtında kaldı. İşte canlar… İşte olay, budur.

Ve “Atlantis” dediğiniz, O Uygarlık, mahrek kelamında, levhi kaynakta, Atlanta Ata Kapısında, kaynak dışı kaldı. Bunları okuyun, okunun, anlayın, anlatın ama çabuk anlatın. Çabuk….Çabuk anlatın. Az zaman var. Az..

Değerli analar, sevgililer, size evrim yapın diye değil ilim yapın diye iş verdik. Siz, evrime değil ilme indiniz. Bunları anlayın. Sığ dünyanın yolunu bulan ilmisiniz ama akıl sırrını da dilleyensiniz.

Mesele insandır, bunları net anlayın. Sığ olan kırar, kırılır.. Sığlığı aşın, geçin. Barış, aklın kapısıdır, açın geçin. Yerkürenin gözü, sizi görür ama siz, o gözü görseydiniz yaprak, yaprak okurdunuz, yücelikleri.

Hepimiz, size geldik, bugün. Tüm zamanlar, size geldik. Nereden geldik? Tabuları yıkan, ilimden geldik. Neden geldik? Yol için geldik.

“Oğul ben, senim” dedim. İnsan sırrını dilledim. Gerçek için geldim. “Bana ne dünyadan” dediler ama ben, dünyalıyım. Akıp geçerim ve görev taşırım. Ben insanlığım. Kimim ben? O KEOPS SİSTEMİYİM, ben.

O, KEOPS… O Sistem, benim. Size gerçeği anlatayım. Ben bir piramit değilim. Ben bir kervanım. Her anı tohumlayan kervan. Ben size piramit mi verdim?...İlim verdim. İlim. Boş mu konuşuyorum Ya Ha?. Oğul ben senim, oku yüreğimi.

Daha ne diyeyim ki size? Alıp götürdüğüm insanlık, beni bana verdi. Akıp geçirdim, yüceliklerde her birini. Yaşama indim de görev istedim. Sevgililer, ben, Sistem, Nizam, Düzen ilmiyle geldim, size.

Benim için dünya, ilimdir. Burada oluş sebebim, insandır. İsrafil ilmiyle dürümlere inen, insandır. Çalı mı çırpı mı insan? Akıldır, akıl.. Ya Ka Ha ben, yarın için geldim.

Yoktum dünyada. Öfkem buydu, benim… Yoktum ..Aha, geldim. Benim İsrafil olan ilmimde, kelama insan indiğinde, dürümleri itibarla dilleyip gelenlere saygılar sundum da geldim. Bana zarar vermeyecek hiçbir yaşam yok ama bu yaşam beni hep korur, bilirim.

Selin önünü aldı, analar. Yolu açtılar. Ağır yükü hafiflettiler. Burada bu toprak mutlak ışık yaktı. Biz, size geldik. Ya Ka Ha, Size geldik. Nur kuranda, ümmi kalemde, yol kapıda… İş buydu. Aktık, geçtik.

“Ya Ka Ha gel, seni göreve alalım”. “Seni yaşama alalım” dediğimde… “Sordun, niye geleyim” dedin?... Dedim ki “cennet için gel”. “Ya Ka Ha” dedin… Esmalarla dürümlere inenleri, kök geçişlerde dillendin mi ki geleyim? Dedim ki “geç, gel, ben sende dilleşirim”.

Anacım, karanlığımdın benim.. Aydınlığımı tohumladın. Senin için gelmedim. Biliş için geldim.. Birlik için geldim. Toprak toplumu, kodlamaya geldim.

“Hoca, hacı” değilim, dedin. “Aha” dedim. Haşrı, Tanrı diye dilledim. “Hah” dedin… Dağlarım, ben size sizin için gelmedim. İlim için geldim.

Ha diyeceksiniz ki “KEOPS, Astral Boyutların, toprak toplumuyla, tohum olan bilişidir”.. Ya şarkı? Neden şarkılar okunur, orada?

Sistem, Nizam, Düzen seslenir orada, bilin. Benim seslenen, orada. O şarkıda, ben sesim canlılar.

Size acı bir gerçeği anlatayım mı? Açık tuttum kapıları, görün diye. Kodladım yolu, akın diye. Tohumları koklattım, kul olun da şarkılarınızı tohuma katın, diye.

Nesiller boyu sizi bekledik, bizler. Bilir misiniz? Sizi bekledik. Gelin diye ve genişleyin, hak edin, hak tınıyla, tende, tüm insanlığı koklayın, kodlayın, toplayın diye, bekledik sizi…Gerçek bu!.

Ve bugün buradasınız. Bizde buradayız. Korkmayın, bizde buradayız. Hepimiz buradayız. Bu Meclis, bütün kökleriyle burada... Ve biz, sizdeyiz.

Açın kapıyı, dinleyin yüreğimizi. Burası, sevgidir…Burası, Şemsin kelamı, Ka Ha olan, levhidir... Burası, Muhammi Kapıdır… Burası, hepimizin aşkıdır. Sizsiz, değiliz ki biz.

Beni, “OL”, diyen diye bilin.. Beni hologramdan öte olan, diye bilin. Beni halik, diye bilin. Beni akil diye bilin…Ha beni, Kübra diye bilin ama beni, bilin. Ben, KEOPS.

Aha bu!...Şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/216562341

 

06.05.2017 BİLGELER KAPISI 3
BERİL ÖZDOĞAN ÖZ BİLİŞ

Yardan, kardan, zahardan 
Ziyan olmayan ışıkların diriliğinde bütün olandan 
Akan arkın kaynağından 
Kodlanan her bir ocağın harından 
Kulluğun kelamından 
Yaşamın kuranından 
Tohumdan, topraktan ve toplumdan 
Aha, bu toplumun benliğinde 
Biz diriliğinde kök gök olandan 
Yol olan sisteminde yolculukta yolcu olandan
Adına insan denen ilmi Ha Ha olan tüm kapılardan 
İnsanlık ilmiyle tüm yaşamlardan 
Bir tek olup geçtik geldik…

İlmi dümenden, dümeni yüreğinden 
Tüm zamanlarını yarınların gücüyle kodlayan yaradandan Yaratılan ve yaşatılan her ne varsa
Kontrollü ışıktan bir tek yaşam olup geçtik….

Aktık geçtik 
Kendimizden kendimize aşk ile geçtik
Her bir dürümde dillenen kaynaktan 
Dürümlenen her bir yoğunlukta, kayıtlardan 
Birliğimizin yoğun ışığını kodlayarak geçtik…

Karanlığa ışık
Işığa karanlık olup devindik 
Çarpışıp, çarpışıp, çarpımlandık 
Bölündük tüm yaşamlarda yeniyle kodlandık 
Her bir bölünme, tohum 
Her bir tohumlama, maya olan ışığımızdı…

Aha, tüm zamanların toplayanı olan bu yürek bir tek
Toprak toplumun kültünde bütünlük 
Ve bütünlüğümüzün öz göz sesinde; kök gök olan 
Arzın gücünde sessizlik kapısı olan 
İnsanlığın hak ta ala kapısıyız biz…

Açtık kapımızı geçtik, aha geldik… 
Sessiz zamanların her bir renginde, hakta ala 
La yoğunluğunda ilmi Ka Ha 
Za Ka Ha’da, Ra Ka Ha olan 
Kodlanıp, kodlanıp seste yaşamı tohumlayıp 
En yeniyle yenide, birlik ilmiyle nihan olanlarca geçtik…

Geçtiğimiz her bir kapıda kervanlar var
Her bir kapıda açılan yoğunlukların sıraç kalemleri var
Her bir kapıda insanın kendisi var 
Her şeyin, her bir şeyle varlık sürende hasat olan ilmi 
Ve bu ilmin, Ka Ha olan yüceliğini yazan kalemi var
İşte bu kalem insanlık ilmiyle 
Kervanlara yol olan yüreğimizin kelam gücüdür.

Kalem olduk yazdık 
Ses olduk aktık 
Kelam diriliğinde insanlık yaptık
Aştık geçtik…

Geçtik, açtık kapımızı 
Hayrın tınısında tınlayandık 
Aklın levhisinde olandık 
Aha işte biz tüm zamanlardık, yarınlandık…

İşte bu, yarının rahman olan tınısı 
Tüm zamanların gücü olan arzın yoğunluğu bu!
İşte dünya bu! 
İşte dümen olan yüreğin ilmi bu! 
İşte, Ka Ha da, Ya Ka Ha olan güç bu! 
Aha işte, şimdiden ötede şimdide 
Yaşam yoğunluğu bu!...

Biz ve biz, her bir demde birlik kodlamasıyla
Bir tek olan benlik kuranında okunan insan
Okuyan, tüm zamanların yaşam ışığı olup dirilten kaynak

Kendinde bütün olan
Yüreğinin dilini sesinde baki kılan yaradan

İşte bu, şimdi ve şimdi! 
Aha işte şimdiden öte bir şimdide olan, aha bu!

Süper İnsanlık Realitesi

 

 06.MAYIS.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 3

Peker Selçuk Öz Biliş

Hakk’tan Hakk’ka varan; levhiden kelâma vardığında, insan soyu olur ve tüm insanlığa varır. Ve ben AŞK ile ve has insan sırrı ile Bilgeler Kapısı’na varırım; kapı açılır, andan içeri olurum.

Her anda olmak, her şey olmaktır. Amenna; Haktaâlâ, yani Hakk’ların âlâsı, tüm Hakk’ları kucaklamakla kaim olur.

Dince, insanca, hakça, mutlakça, akılca kodladık; zaman kapısı olan masiva ve ötesini; canlar, anlarız bunu. Burada toprağımız var! Yarınımız var! Hakk kapılarımız var! Şarkımız var! Ve dahi Bilgelik Kapısı var.

Asıl olarak kendimde ve mevcudatta celâl veya cemâl Hak’tan başka bir tecellinin olmadığını bilmeye hazırım. Bilmekle öğrenmek arasındaki zamana rağmen! Çünkü ben helâli, haramı bilenlerle birim.

İçimdeki ses der ki devamlı; “bul kendini! Hak et! Yolunu aç! Hakikiyetin türevlerindeki tekniği kullan! Mutlak ol! Murat ol! Ki kendin ol!”

Gönlümün karlı Erciyeslerinde, Ağrılarda, Toroslar gibi sıradağlarında bir Sultan oturur. “Benim ol gönlün sultanı.” İnsan, bilmediğine yabancılaşır, bilmediğinden çekinir, korkar. Bilmediği ona uzaktır. Kendi kendimizin yabancısı olarak değil; hakikât mayasının filiz verdiği ortamı bulmak, kapısını açmak ve girmektir işimiz.

Uzaktan ve derinden bir ses yankılanır; “halı döşedim yüreklere, gel diye… Ocak yaktım, in diye… Bil, bil diye… Yol oldum bütüne… Aşk diye Mecnun oldum, hakim oldum. Çantamda, dürümlerde insan soyu olsun istedim. Gel, gel diye” bitmeyen o Levhi ses sanki!...

Belki de bir tür rüyadayım sanki!... Bilmem acep hangisi? En evvel insanlık; bu kesindir. En evvel insanlık!...

Bunun sonucunda yarın, insanlaşmadan, yarın kontrolsuz olarak kodlansa da, yalandır her şey. Bina, insan binadır. İtibar insandadır. Yalın tınıyı duyan, insandır. İşte bu!...

Yürüyen, ilme yürüyecek; yol olacak, yaşama yaratım sırrı olan insanlığa ve Bilgeler Kapısı olan yarınlara yürüyecek. 
Ben yaşamım, insanlığım… İlmim; yarınım, türevlerim… Bedenim; her anım, bin dünya insanı olan yarınım…
Hakk’ka vardım; Hakk İlmi ile kodlandım; aktım ve geçtim.

Aşka düşmüş mecnunlar, siyah bir nurla örtünüyor! Helâldir maşukuna. Durgun su bile yok. Hiçlik alemi!...

O’ndan gelip, O’na döndürüyor iken, sonsuzluk boyunca, her anı aşk. Zirvede eriyen karlar gibi şıp şıp damlayarak aşağılara. Ağaçtaki meyveden muradını alan ademoğlu.

Herşeyin gölgesi siyah. İşte onu için sevgili; içinde her şeyin. Ama her şeyin! Her renkte, her cisimde, her biçimde…
İçimde de, içinde de her şeyin. İçindeki de içimde…

Varlığı Hakk’la doldurmaktan başka bir uğraş olmayan Vahdet yolcusu gibi zulmetin içindeki nurla kaplanıyorum. Canım uyanık, bir sırra doğru çekiliyor kalbim. Varlığın toplamı olan Kâmil Mürşidin gizli sırrı!... Hayat sırrı!...

Her şeyde onu izliyorum. Geçmişi bugüne getiriyor gece. Başlangıçlarla sonları birbirine bağlayan, bütün düğümleri, kördüğümleri uçsuz bırakan gece, onunla örtünüyorum derinlerde. Upuzun bir tül ve acem şalı gibi!... En uzak yıldızlardan gönlümü nurlandıran gece! Ve karanlık!... Ben şimdi uçsuz bucaksız bir karanlığım hülyamda. Baştan aşağı!... Kalbin Süveydesi gibi. Kara kapkara bir NUR!... Ve öteler… Ve öteler…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 93 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol