Birlik İlmi
  BİLGELER KAPISI (6)
 

“BİLGELER KAPISI (6)” HAKKINDA ÖZ AKIŞ VE DAVET

 

Geri dön insan!… Yol ilim ama yol sevgi değilse, sen Sistem olamazsın… Sen Rahman olamazsın… Yaşam, seni senden sana taşır ama sen, sessizsen; senin nefesin, kelamda yoksa, senin ilmin de yürüyen yolun da olmaz!...

Sen dünya isen ve Düzen isen ve sen nefes isen. Kelamdan, kalemden insana inmiş isen. Kendini dinle ve de ki “ben senim!” Kendin, kendine kul ol… Oğul, sen bensen ve ben sensem; sana, ses versem de vermesem de senin nefesindeyim…

Dilimde, diri yüreğim var. Rahmi kapıda ilmim var. Başımda, İsrafil’im ben; ben, Düzen’e kült olan insanlığım.

Hazar Boyları, Levhi Kalemler’di. Oralarda tüm insanlık için yaşam tohumları vardı. Dünya için; kelam içindi her tohum ve bir Levhi Kapı her insanın kervanı oldu ve temiz zamanları, Kelam İlmi ile tüm insanlıktan çıkararak tahditledi… O günden sonra, kilin nefese varması son derece zorlaştı.

Öz görev kil olan insanı, Kuran yapmaktır. İnsana, nefes gerekir. İnsana cennet gerekir ve insana kaynak gerekir.

Hazırlıklar tamamlanmakta. Her insan, her insana görev taşıyacak aha bu!... Ama kelam, kalem olmadıkça kin ve nefret duyguları aşılmadıkça; Nihan Kapı, Nefes Kalem olmayacak ve zorluklar, çok daha fazla olacak.

Bundandır ki Dünya İlmi ile her bir Görevli’yi Hakk Taht’a oturttuk ve onların kaynak ışıklarını kodlayarak göreve aldık. Her insanın kanatlanıp tahditsiz olarak görev yapması için onlara güç kattık. Şimdiden sonra daha yüksek güçte Görevliler, KAHA olup yüreklere inecekler.

Bundan sonra namaz dedikleri bir Levhi Kapı açılacak. O kapıda, her diri, yarınlanacak ve son sözde görev, cevherden güç alıp; kapı olup; Kuran olacak.

Temel direk ilimdir. İlim yoksa, insan olsa da olur olmasa da!...

İnsana güç katacak olan bir cevheriliktir ilim… Ama İnsanlık Boyutlarından her insanın canlanarak, cennet olması, insan sırrıdır.

Bizim için kulluk yapın ya da yapmayın önemi yok ama sizin için çok önemi var. Her insanın, kendi yarınları için Kuran okuyup kulluk yapması gerekir. Kulluk ise; kuran ile kodlanıştır.

Kuran’a nefes denir. Her insan nefese vardığında Kuran olur ve kendini dinler. Kendini hak edip dinleyen, kim varsa, hepsi tek tek Kuran’dır.

Artık iyi bilin ki Düzen kurulmuşsa; yaşam tohumlanmışsa; cennet kodlamaları her insanla biliş halinde gerçekleşmişse; sizler, Cennet Tekniği’ni aha biliyorsunuz ve bizlerle, çok daha güçlü birleşimleriniz olacaktır.

Sessizliği seslendirmek için hepimiz, insan sırrını dilleriz ama ilim olmadığında; o sır, Sistem’de cevheri güç taşımaz.

Ziyan olan her insanın, nefese yaşam olup varması öncelikli hedeftir…

Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

Değerli Dostlar, 27.05.2017 günü 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde gerçekleştirilecek “BİLGELER KAPISI (6)” Birlik Çalışmamıza tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Saygılarımızlar,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR. Katılmak isteyen dostlarımız lütfen saat 14.00’den önce Dernekte olmaya çalışsınlar…

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST
Tel: 0 216 348 9559

 

BİLGELER KAPISI (6/1)
27.05.2017

Değerliler, er ya da geç ilim, kalem olur… Hadi gelin! insan olalım; hasat olalım; hayra varalım; insanlaşalım… Hadi gelin! nefese görev taşıyalım… Öz görev, insana hizmettir.

“Cennet” dedikleri ilimdir. Kuran’da, insandan değil yaşamdan söz eder. İnsandan söz etseydi eğer, yarındaki tohumları anlatırdı. (Not: İnsan, hakikiyete varıp; ruha hakim olan ve yarınlara tohum olandır.)

Bugün dünyada; yol, İlim Yolu olduktan sonra; yaşam, insanlaşmaya başladı. İnsanlaşmak demek, yarınlanmak demektir. “Ölüler Diyarı” diye dinletilen dünya, yarınlara ışık yakmıştır artık. “Cennet” dediğiniz o yoğun ışık, hepimizde Kök Gök olmuştur.

Temel direk nefestir. Nefes yoksa, yaşam yoktur. Bu nedenledir ki biz, dünyaya nefes olduk. Kuran olduk. Kollarımızı, tüm yaşamlara kaynak olarak açtık ve sayfa sayfa yarınları kodladık.

Unutulan tüm bilgileri, her insanda kodladık ve yarınladık. “Her insan bir arşivdir” dedik. Okunur ve anlaşılır.

Bundan sonraki dürümde, daha yüce nefesler, göreve gelecekler. “OL deriz olur” diyenler. Kelam olanlar; yaşam olanlar ve kulluk yapanlar!…

Atonlar, diri yüreklerini kervana kalem yaptılar. Cevhere güç kattılar. Her ana, kervan oldular ve yol oldular… “Dünya” dedikleri bir planette, Kaynak Işık halinde güç kayıtladılar. Dünya denilen planet, artık kervan haline dönüştü. tükenenleri ve tüketilenleri Hakk Ten’de kodladı ve yollarını, Hakk İlim’le açtı. Artık darı bolu bilenler, burada görev taşıyorlar…

Uzakların en uzağı, insanın kelamıdır. O kelam, yarınları yaratır. Ona, kulluk yapan, “ümmi kelam” der. İyi bilin ki ümmi, kelamı hak etmeyendir… Ama kelam, Halik’se; orada kulluk başlamış demektir…

İşte bundandır ki bizler, cennet kurmaya geldik… Yaşamı; hasata, kat kat ilimle kodlayarak, kalem yapmaya geldik… Atlanta Kalemi, ilim ve o ilim, Hilal Ay’dır. Hilal ay, yarınlardır. Unutmayınız ki “cennet” dediğiniz de yaşamdır…

Buyurun hasat olun!... Oğullarım, tohumlarım, yarınlarım, Hakk Kapılar’ım, ilmim, bilişim, her ilmimde kült olan yarınım, biz Dünyalıyız… İyi anlayın. Biz Dünyalıyız. Burada bulunan tüm yaşamlar, dürümlerinde dünya oldular ve ruh oldular…

Her insan, ruh olana (Hakim-i Hak olup kontrol kurana), kul olandır. İşte dünya budur!...

Üzerinde yaşadığınız bu dünyayı biliniz. Bu dünya, Allah İlmi ile yaratılan en güçlü yaşam sayfasıdır. İyi bilin ki Dünyalı olmak, Mutlak Nefes olmaktır.

Her insan, cennet ister. “İnsan” denilen, Cevheri Levhi olan cennettir. Uluları Diyarı, insanın kalemidir… Orada, her an biliş halinde yaşam sayfalar. Oraya varan, kelama varır ve yol olur.

Ölüm geldiğinde, her bir Cennetli kelam olur ve yol olur… O, kölelik yapmaz ve yaptırmaz… İnsan Soyu, nurdan yarattığını, hasata kodladıktan sonra, yarını tohumladı ve kült oldu.

Kült oluşu, Hakk’a kalem oluşuydu. “Dünya” dedikleri bu planette, her insan, her insandan görev taşıyor iyi bilin.

Bir tek kapı, her insanın kelamı olur. O tek kapı, her olandır. O her olan, hep olan biliştir. Buyurun bilin! hasat olun!… İş budur!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

27.MAYIS.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 6
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

Allah der ki “öfkeyi aşın ve yolu açın.” Bugün burada bulunan tüm insanlığın bilişi kotlayarak, mektep olmaya geldiğini biliyoruz.

Her insan kendi yüreğiyle bütünün kültüdür ve bizlerin bütünü hizmetimiz, her insan kelam olsun diye kotlanmış çalışmadır.

Buraya gelenlerin, temiz zaman sayfalarını kotlamaya geldiklerini mutlaka anlamaları gereklidir. Kanatlanıp uçmaya değil, kelam olmaya çabalayacağız bugün, burada.

Her insan kendi yüreğiyle dürümlenir ve dillenir. Bütüne hizmet akılladır. Aklın kalemi olmayan yolu bulup da bütüne hizmet edemez. İnsana ekmek gerekmez. İnsan kelamdır. Ekmek, kendi yüreğindeki dürümlerin dillenişiyle kotlanır. Ve işte; o gün bu gündür.

Buraya görevli gelinir. Gök sözcülüğü için Mikail’in kültü olunur. Merdiven kurulur yüreğe ve yüreğin kültü bütünün gücü olur. Durgun toplumların tohum olmaları, hakiki levhide insan olmalarına bağlıdır.

Eğer; insan olamamışsak, mahrekte bütüne hizmetçi olamayız. Emre itaatle bütünün gücü olarak dümene oturttuklarımızın çoğu kendi yüreklerini anlayamadılar ve yolu kaybettiler. Son dönemde daha yüksek bilgelerin mahrek’e kelam olmaya gelmelerini bekledik. Kelama kalem olacak olanları bulduk. Bütünün kültü yaptık ve tümünü göreve aldık.

Her insan kelamda kendini dillerken bütünün kültü olarak görev taşır. Ölümü olanların yolunda kulluğu olmalıdır. Umut olur ki bütünün gücü hepimizin yüceliği olur. İlmi kapıların tümünde kalemler olur ve tahditli olmayan bu çalışma, daimi kapılarda bütünün gücü olur.

Sözümü sözünüz; bilin. Yarınımız kelamınız, hakiki insanlığı kaynağınız; bilin. Ve bizler bugün burada bütüne hizmetçiyiz. Bunları da iyi bilin. 
Tahditsiz bir çalışma yapılır burada. Her insan kendi yüreğiyle dillenir. Her diri kendini hak eder ve bütünün gücü yapar ve bütüne hizmet hepimizin hepimize görevidir.

İnsan soyu, akıl kaleminden bütünün gücü haline dönüştükten itibaren, kardeşlik kotlamasına geçildi. Kardeşlik kotlaması, her insanın her insanla kardeşliği anlamına gelmektedir.

İnsan soyu gök kök olarak bütüne hizmet ederken her şeyin üstünde kendi yüceliğini anlamalıdır. Ümmi kapıların temiz zamanlara insan olup, kök gök olup, kör gözden öte, söz olmasını bekledik. Ki yaşamlar yenilensin diye.

Arzın arşa görevi vardır. Aklın kaleminde bütünün gücünün her daha güçlüye görevi vardır. Ve daha da önemlisi, mutlak olanın muktedir olanın, tahditsiz olanın, her insanla bilişi vardır. Ve bir tek insanlık kelamda kendini dilleyebilir. Bir tek insanlık yolu açabilir. Bir tek insanlık devre devre bütüne görev olup, bütünün gücü haline dönüşebilir.

Toprak topluma şunu söylemek isterim ki bugünden sonra yolu açanların, bütünü küçük küçük ışımalarında her insanı kendi yüreklerine alarak tüm insanlığı kotlamaları ve koklatmaları gereklidir.

Torbamızda insanlığı koyuyoruz ve ölüyü diriltebilecek gücü bütünün kültüyle bitişken olarak kaynağa çekiyoruz. İmparatorluğun gücü olarak burada, bu çalışmayı yaparken, kendi yolunu bulamayanların muktedir olma imkanları olamayacaklarından, ocaklarında bütüne hizmetçi yaşam kayıtlamaları yapıyorum.

Ölüyü diriltmektir yaptığımız. Hepimizin görevidir bu. Öz görevdir ölüyü diriltmek. Ölüler diyarıdır dünya…ama iyi anlayın ki ölüm, Allah’ın ilmidir. Eğer; bu ilmi bilirseniz, bilişiniz bütünün kelamı olur. Eğer; bu ilmi bilirseniz, yaşamız insanın diriliğindeki insanın diriliğindeki kaynağınızdır. Daha da önemlisi burada “ölü” diye bir yaşam olamasın isteriz. Kimse kendi diriliğinde kendinden, kendi yüreğinden, kotlarını ayırıp, Birlik kapısından çıkmasın diye çabalıyoruz.

Deliler, divaneler, toplandık bu çalışmaları yapıyoruz canlar. Biliniz ki deliliktir yaptığımız; eminim. Ama deli olmadan hakiki nefese varılamaz. Bizler, bütüne hizmetçiler, hepimiz delileriz; iyi bilin.

Kuran-ı Kerim der ki “Allah, kaynağın ilmidir. Allah hakkın kapısıdır, aklın kelamıdır. Ama bitişken dürümlerde kendi diriliğinde bütüne hizmet etmedikçe yarına varılmaz.”

Öyle bir gön kürzi kapısı açılacak ki o gönün gücünde, bütünün kültü, her dirinin gücünde her anda kotlama yapacak. Ki kıranın kırılmadığı bir dünyada bütüne hizmetçi olduğunda, her ilim Allah’ın levhi kalemi olacak…ve tüm zamanların gücü tükenen her anda bilişi kayıtlayacak…ve yerküre yarının kulu olacak. Ama Sultanlık değil amacımız, yaşamdır; yaşamı hak ettirmek ve yarınları hak ettirmektir.

İnsan, altın ışığın gücüyle kulluk yaptığında, orada bütünlük olur. Orada kutsal nefes olur. Orada yarınlar olur. Eğer; bugün ben, hakkın kapsını açmamış olsaydım, toprağımda tohumum olmazdı. İnsanlık kapımı açmadan, bütünün gücü olmamın gereği yoktur. Eğer; bütüne hizmetçilik yapacaksam, Allah’ın tendeki ilmini dinleyebilmeliyim. Eğer; bu ilmi dinleyememiş olsaydım, bugün bu çalışmayı yapmak niyetim olmazdı. Ama daha da önemlisi, arza aklın tınısıyla kaynak olabilmek, hakkın kapısını açmak ve mutlak olmak, bütünün gücü halinde her insanı nefese kotlamak gerekliydi. Ki bunca çaba işte; bunu hak etmek içindi.

Bizim ismimiz, nefeste “insan” diye anlatılır. Ama bizim ismimiz, yarında “kaynaktır”. Korkmayın! Bu dünya hep var olacak ve bu dünyanın yolu hep kontrollu olacak. Dünyanın adı “ilim” olacak ve bundan sonra daha yüce bir çalışma devrede olacak.

Bu çalışma, insanlığın hakiki nefese varmalarını sağlayacak. Bu çalışmaya yaşam kontrolunda kotlamalar yapılacak ve toprak ilmi, kalemde levhi kapıyı açacak…ve ilim, Allah’ın dediği olacak…ve bizler, burada bulunanlar, bu yoğun ilmi bütünün kültü yapmaya çalışanlarız.

“İnsan” dediğiniz kalemdir, yarındır ama insansa yarındır! Her beden alan insan sırrında kendi dürümlerinde ilimde değilse, ona insan diyemeyiz.

Öyle çok çalışmalıyız ki yaradan kaleme insin de yaşamı tohumlasın ve bütünün gücünü kürzi kapılarda her insanın yüceliğinde dürümlesin ama çok çalışmalıyız. Allah’ın tanrılık kaleminde ilmi, İsrafil’in İlmi’dir.

İsrafil kelama indiğinden beri, bütünün gücü dürümlerdedir. İnsanın dediği, aklın dediği oldukça, her insan bilişle muktedir bir yaşam tohumu olacaktır. İşte; insanlık boyutlarında “kıyam” denilen hadise budur.

Kıyam, Allah’ın hakiki nefese inişidir ve ona Bilgi Kalemleri “İsrafil” der. Dünya dışı varlıkların dünyayı tohumlayışıdır bu…ama dünyalı olarak tüm insanlığın kuranında, kulluğunda, bütünlüğünde, ümmeti olarak ve yarını olarak.

Ha! Diyeceksiniz ki “devrim yapalım.” Hani hani nerede o dirilik? Hangi dirilikte devrim yapılacak?

Çantamda ilim var canlar. Ben bu ilmi bütünün levhi kaydında, bütünün kültünde her insanın gücünde kotladım. Hadi, buyurun, ölüyü diriltelim! Hadi geçin, yaşamı dürümleyelim. Hadi, yolu kök göklerin gücüyle dilleyin ki her insan kendini dinleyebilsin.

Bin dil, bir tek insanda dürümlendiğinde, her dil kelamda kendini diller. Ama tabular yıkılmadıkça, yarına varılmaz. Hadi, buyurun tabuları yıkalım. Korkmayın! Öfke yok.

Öfke olmadıkça, yaşam olur; kesindir. Her insan kendini, kendi yüreğini öfkesiyle yıkar. Öfkeyi aşın ki aklın kapısı olun. Öfkeyi aşın ki aklın tendeki hakikiyeti olun. Öfkeyi aşın ki yolu bulun.

Sabaha kadar çalıştım dün gece. Ne yaptım bilir misiniz? İtibarlı olanları tohumladım. Öksüz kalmasınlar diye yolu kokturdum. Koku yakıştı yola….öyle koktu ki o yol, her resim oradaydı.

Yolun yolu vardır. Yaşamın bütünlüğünde, bütüne hizmetçiler olur. Her hizmetçi yarına varmak için yolculuk yapar ve yolda hayrın tınısı hak tende dürümlere çekilir. Dün gece bütün kötülükler aşılsın diye, sabaha kadar çalıştım. Kaynak dışı bilgilerin, kontrol dışı insanlığın, bütünün kültlerinde bütünün kürzi kapılarında yolu açmaları için çabaladım.

Ha, diyeceksiniz ki “nasıl olur?” Yürümekten yoruldular mı yoksa? Yoksa ışıktan mı çıktılar? Neden insana kendi yoğunluğu anlatılsın ki? Tabuları yıkmaları gerek, aklın kapısını açıp yaşama varmaları gerek…Mutlaka ummanların kulluğunu bilmeleri gerek. Daha ne deyim ki? Ve dünyalılar, öfke yok! Asla yok; bunu da iyi bilin.

“Ben dünya” diye kök göklerin gücünü buradaki yüceliklerden tüm insanlığın levhi kalemi yaptımsa, biliniz ki bu dünya hakka varmış demektir. Bu dünya aklın kapısını açmış demektir. Bu dünyaya öfke duyulmamalıdır artık.

“Har yükselmeden öfke hep olur” dediler. Harı yükselttik artık. Diriliklerin kültü daha yüce kelamla bilgi kalemi oldu. Hadi, gelin hakkın kapsından öteye varlım! Has tınıda bütünün kültü olalım ve sesleşelim.

Ben dünya olan insan…Her ilimde var olan kelam…ve ben Süper İnsanlık Realitesi’ndeki yaşamım. Hayrın tendeki ilmiyle sessizce sesleşmeye çalışacağım.

(Kayda geçildi)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/219222239

 

27.MAYIS.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 06

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ

“Bilgi” dediğiniz, ilimdir aslında. Sanmayın ki ben, size, her birinize, sizin yüreklerinizi dinleteceğim. Sizi, siz dinleyin. Bedeninizde, tüm bilgiler, meknuz… Ama ben kelam olarak, kendimi dillerken, bilirim ki hep bilişle dillenirim.

“Kübra” dediğimiz, hepimizin yüreğidir. O Kübra da bütüne hizmetçilik yapmak gerekir. Yaptığınız zaman karanlığın tınısı, sizin yüreğinizde dürümlenir… Ama ten olmanız için hakka varmanız gerekir.

Hak kapı, akıl kapısı olduğundan, hepimizin yüreğinde bu kapı, meknuzdur….Eminim ki dünyalı olmak için temel direk, “ilim” dediğimiz, o yoğunluğa varmak gerekir.

“Dünya” dediğimiz bu planette, ağır yük taşınır. Ama daha özel bir bilgi verelim… Ağırın hafifleyebilmesi içinde her dirinin, kelamda kendini dillemesi şarttır.

Burada sesleşmelerimiz, ilimledir. Eğer bir ses dirilikte, kendi yüceliğini dürümleyebilirse, o sesin yolu, aklın yolu haline dönüşür...Ağırı hafifletmek için yaşam gerekir.

Yeminli, yeminsiz, kim varsa kendini dilledikçe bütünün kültü olur. Mutlaka iyi anlayın ki sanal boyutların gücü, hepimizin yüceliğidir ama sistemin gücü yoktur, orada.

Dünya, davayı kaybetmedi. Bugün herkes bunu anlamalıdır. Her dere, Allah’ın dediğinden, aklın dediğinden doğup, bütünün kültü olup, akışa geçer… Ve bugün, bütün akan dereler, Tanrı kapısından, geçip akıyor...Ve o kapıda, ağır yük hafifliyor.

Üzerinde görev taşıdığımız insanlık, boyutundaki ilmimiz, her şeyin gücünü taşıyor. Süper İnsanlık, Sistemin Kültü olan, yarınların diriliğindeki, yaşam sayfasıdır.

Burada bulunma sebebimizde her anda mutlak olmak ve bütünün kültü olup, bitişken yaşamlarda, dirilik yaratmaktır.

“İnsana, karanlık” dediler. İnsan, karanlığın kalemidir ama aklın tınısında, bütünün gücü olur ve her şeyi yeniler.

“Dümenin başına insanı oturtalım”, dediler. İtibarı yüce olan insan, her ana görev taşıyabilir ama dümen insan olursa taşır.

Size şunu söylemeye çalışıyorum… İnsan, dümense herkes o yücelikte bütünün gücü olur….Ama o dümeni kullansa, öfkeyi aşıp, ses vermek gerekir ki ilimle kodlanmalıdır ki yerkürenin gücünü, hak edebilsin.

Daha önemli bir bilgide vermek gerekiyor, bugün… Buna da “Aton Kodu” diye itibarlı bilgelerin sisteminden, kontrollü olarak, kayda girecek olan bilge, kalem olup, kendisi yaşamdan sesleşip… Verdiği verdiğim olacak ki bu bilgiyi akıtacak…

Onun ilmiyle verilecek, bu bilgi ve ben, onun ilmini, onun dürümlerinden dilleceğim.

Onu dinlemek gerekiyor…Buyurun, verelim..

Sahaya insanı koyduk.. Bu insan, herkesin kalemidir. Bizler, tüm insanlık olarak, bugün sizdeyiz. Uğurlu bir görev taşınıyor, burada.

Umut olur ki doğanın gücüde artar. Doğanın gücü, hepimizin yüreğindedir, anam....Bu gücü, bizler, sizin yüreklerinizden dinledik.

Bizlerin görevimiz, dünyanın yoğunluğunu artırmaktır. Sizin için ne ifade eder, bu bilgi bilmem…. Ama dünyanın yoğunluğu arttığı zaman bütün kültler, gök çözümlerine girişecekler.

Buda sistemin, Kübra kelamı, bütünün kalemiyle, kaynak ışımayı sağlayacak... Sizin için daha önemli olan bir çalışma başlayacak.

Unutmayınız, yarın daha güçlü bir dünya kurulacak... Ve bu dünya, hepimizle kodlanmış, bir dünya olacak.

Bunu, temel diri kalemle vermek istedim. Burada oluş sebebimiz, sizinle çalışmaktır….Şimdiki zaman ve şimdi… Ama her şeyden öte olan, şimdi.

Aha bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

https://vimeo.com/219222975

 

BİLGELER KAPISI (6/2)
27.05.2017

Değerliler, sevgiyle kucakladık yaşama inenleri… Bizi kodlamaya gelmişler. Biz de onları kodladık.

Size kodlama hakkında bilgi vereyim:

Tüm zamanlarda, Ses Kodlamaları yapılmıştır. Bu gün de bu çalışmalar devam etmektedir… Her bilgi, Yaşam Sayfası’na, Ses Kodları halinde iner ve yaşama kaydolur. Kodlanmayan bilgide, ilim olmaz…

Ses Kodları olmalı ki her insan, her insanı duyumsayabilmeli… Tüm insanlarda, aynı sistem yoksa, sistemsiz Ses Kodlamaları, tohumları, hasata kayıtlayamaz.

Bir tek Cevheri Güç, her insanı kodlayabilir. İşte! yapılan çalışmalar, Cevheri Gücün tüm insanlığı kodlaması içindir. (Not: Cevheri Güç, Mutlak Zaman kayıtlarını meydana getiren, kati kodlamaların oluşturduğu güçtür.)

Yaşam Sayfaları, tohumlarını kodlarken, her insan, kelamda diri yüreğini kodlar. Mutlaka iyi bilin, Zaman Sayfaları, her ilmin kaleminde, kodludur. Bütün kütle, tükenen her an, cevheri güç, biliş, hep kodlarladır…

Tüm zamanlarda, yaşam sayfaları ve o sayfaların, Kuran olan yaşam formları; kodların, fiziki boyutta yaşam kaydı haline dönüşmesi ile var olmuştur. Her bir yaşam formu, bir zaman sayfası ve bir Sistem’dir…

Dünya Planeti, bu bakımdan çok zengindir. Rahmi Kapı’da yaşam sayfalayanlar; bütün kütleleri ile baş tacı yaptılar dünyayı. Bu dünya, yerküre olarak yaşamın sahrası oldu. Tüm zaman sayfaları, buraya kodlu olarak indirildi.

BİR’e hizmetçi olmak, yaşama hizmet etmek, Sistem olmakla mümkündür. Tüm insanlık, yerkürde birer Sistem olarak çalışmaktadır.

Çalışmaya katılan Kurullar, bugün bizden daha yüksek bilgi bekliyorlar… Ne yazık ki sizler (yaşama inenler), bizi anlamıyorsunuz!... Anlatalım ve anlayın!... Biz Dünyalıyız… İlmin Kapısı olan insanlığız… Anlayın!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

27.05.2017 BİLGELER KAPISI 6
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Ak toprak yerkürede yenilendi. Bizler dünyalıyız, sizlerde dünyalısınız… Burası bir yaşam kapısıdır. Sistemin ilmi cennetin kültüyle kodlanır, sizinle burada sesleşmemiz gerekiyor bu kesin ama sizin yağmurunuz buraya yağmadı neden acaba?

Burada olmanızı hepimiz çok istedik ama yağan ilim Allah’ın levhi kaydı ve siz bu kaydı kodlayacak dürüme varmamışsınız anlaşılan.

Ha diyeceksiniz ki; “yaşam için her şey mubahtır aha bu”… Peki nedir mubah olan? Karanlık mı aydınlanır yoksa yaşam mı tohumlanır yüreğinizde?...

Değerliler çamur yoğurmayın artık, artık bu dünya çamur yoğurmayacak bunları iyi anlayın. Artık insan yaşama çamur olup inmeyecek… Hepiniz kili kumu dilediniz bugüne kadar, artık yarını dilleyin… Sizler yaşam sistemleşmesinde mutlaka kuran olun, ölüyü diriltin ama yüksek ilmide hak edin.

Düzen Allah düzenidir kesin ama Allah’ın tendeki ilmi hakiki nefesledir. Bunu anlamayan kelamda kendini mi dinleyecek, yoksa yürüyende yoğunlaşıp ilmi ka mı olacak!?...

Canlılar, simsiyah bir güç dürümlere indiğinde hepimiz sistem, nizam ve düzen gücü olarak sizde oluruz. Ama yaşam içindir her çalışma. Bir altın ışık yarına varmak için her şeyi yaparken, kardeşlerinizi mutlaka gözetin. Ölüyü diriltecekseniz yalın, hakiki ve hakim bilgi verin. Seviyeniz ne kadar yüksek olursa olsun, yarını tohumlayacaksanız mutlaka Allah’ın ilmiyle kontrollü olarak tohumlayın.

Kana kan gerekir, levhiuye hak gerekir, yarına Ka Ha oluş gerekir. Sabahları erken uyanın ve sesleşin, sadece size bunu söyleyeyim; sistemli olarak sesleşin ve deyin ki “ağır yük hafifletilir, ağır yük hafifletildi, ağır yük hafifletildikten sonra yerküre görev aldı ve hakiki insanlık yaşama sayfalanıp alındı”… Çamur mu!?... Asla değil artık insan yaşamdır bunları iyi anlayın!...

Dalın tanrı kalemi olmadığını düşünmeyin, her bir zaman sayfasında tanrının kalemi var ve o kalem her anda yazar. Ama sizin ama bizim ama hepimizin yüceliğiyle yazar. Hayır Allah’tandır da şer haktandır mı zannettiniz. Her biri Allah’ın dediğidir… Sanmayın ki aklın kalemi hepinizin kelamındandır, akıl sessizliği seslendirendendir, yoğunluğu arttırandandır, yarını kodlayandandır ve yolu açandandır…

Sevgililer maya tuttu, şükür… Sayfalarımız, yaşam sistemleşmesi için hazır. Biz sizi, siz bizi kucakladık mutluyuz. Şimdi devreyi kapatıyorum ve sesi sistemdeki yüreklere bırakıyorum. Oradan bilişinizi kodlayacaksınız ve söz verdiğim yürek kodlama yaparken sessizce onunla olacaksınız ve onun yoğunluğuyla sesleşeceksiniz.

Siyahın en siyahı yada yaşamın en yoğun ışığı ama ikmal tamamlatmamız gerekiyor, insanlığın ikmali… Kini, kibri aşanlarla burada bu çalışmayı yaparken; herkesinde kendi kinini, kibrini aşmasını bekliyoruz. Şükür size bunları bildirdim…

Hatayı affettik mi!?... Mahrekte hata diye bir sistem yoktur, sadece yaşam vardır bunları iyi anlayın. Hatayı affetmek diye bir yaşam sistemi de olmaz ve oldurulmaz, sadece ışık yanar ve o yanan ışık muktedir ilmin kalemidir.

Hepimiz hepinizi, her sistem her sistemi kucaklıyor!

Süper İnsanlık Realitesi



 

https://vimeo.com/219258754

 

BİLGELER KAPISI (6/3)
27.05.2017

Korkmayın; arzın görevi; tüm insanlık için yaşam sayfalamaktır. Her anda nefes olan tüm insanlık için!…

Tanrı (Eril Kök Gök) der ki “beden al; yer ve gökle birleş; yaşa…” Ana Tanrı (Dişil Kök Gök) da der ki “sen bensin; ben de sen!… Senden öte sen olmalı ve yol olmalı!...” Tohum olan der ki “Yol, Allah yolu!... Ölü dirildiğinde; beden kodlandığında ve yaşam, tohumlandığında; bedenliler (ölümsüz bedene sahip olanlar), kervan olup yarınlara varırlar.”

Ey Canlar; toprağa, nefes ektik… İnsanı ektik… İlmi ektik… Tek nefes, İsrafil’dir İnsan Sistemi’nde… Yarın için ek-ran olan ve kervan olan ten olan yaşam, İsrafil’dir… İsrafil, kelam olan ve yol olandır… Sistemli olarak sesleşendir… Onun, sura üfürmesi; Yaşam İlmi ile sesleşmesidir. Öz görevi de budur.

“Tek” ve “Çift” olarak kodlamalar yapar. Tek’te, nefes vardır. Çif’te, kalem vardır. “Tek” ve “Çift”, tohum için birleştiğinde, kulluk başlar… Her ses, sistemli olarak kodlanır ve tohum, kulluk için yarına varır.

Her insan (gerçek insan), bilişin hakimidir… Hasatı için ilmi gerekir. Yolu, hologram sayanlar, insan sırrını anlayamazlar. İlme kul olan insan; yaşama, tahditli olarak kontrollu Nuh Kalemleri de koyar…

“Nuh Kalemi” ne demek bilir misiniz!? “Yaşamın nefesinin kesilmesini sağlayan” demektir… Kalem, Levhi’yi kayıtlarken, Nuh Tufanı kodlanır. Bu tufan, nefesin kelamdan gidişidir…

Her insan, kendini hak etmeli ve Hakk olup yarınlara varmalıdır… Turan-ı Kerim, nefes içindir. Kuran-ı Kerim ise kalem içindir… Yaşam ise kervan içindir (yarınlara yol almak içindir)…

Ey Dünya, sana “kardeşim” dedim!... Benim adıma, yarın oldun… Sana, “yalın ilmim” dedim. Benim adıma Kuran’ım oldun… Sana, ben nefes verdim… Cennet verdim… Yarın verdim… Kervan İlmi’nden, Kervan Kalem’e vardın… Cennet kurdun… Ey Dünya! Ben, Sultan olan insanım…

Sen ki bensin; benden, bana varan… Kelam Levhisi’nde kul olan Dünya!… Neden cennetimi, cehennemim yaptın!?... Var mıydım orda!? Al ki bil ve hak et Dünya!... Saygılar sundum yüreğine!... Sana, kalem olup indim… Geniş zamanları tohumla diye… Kültü, tükenen dürümlere kodla diye!… Beden al diye!… (Hakikiyete var diye) Yaşa!... Yaşa!... Yaşa!…

Saygılar sunuyorum dünyam!... Saygılar sunuyorum!.... Öz köklerin güçlendi!... Öksüz kalmadın!… Aha bu!… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

27.MAYIS.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 6
Peker Selçuk Öz Biliş

İnsan kendini hak ettiği zaman yaşar Canlar! Budur yapılması gereken. Kendini hak ettiğinde sessiz zamanlara girip sesleşir ve yarınlara kodlanarak yaşamsallaşır. İntikam peşinde koşmayan, kin ve nefret duygusu olmayan, öfkesi olmayana, yolu açıp yaşama varana, Hakka varana, akla varana, tartmadan, ölçmeden, biçmeden dileyene ve yine dileyene sizler gibi sultanlara “Berk” denir.

İkmal tamamlatan, aklı sığ olmayana “Berk” denir. Berk, ilimdir, levhidir.

Cennet ne ki? İnsanlıktır canlar. Farklı şeyler anlatılmış,farklı tarifler yapılmış olabilir. Ama bunlar sadece hayal ürünleridir. Canlar bizim için tek bir cennet vardır. SEVGİ!... Sevgiyi kodlayan, toplayan tohumlayan ve hasatını ikmal edip aşka varırız, aşka!...

Mesih diye aranır durur insanlık, çağlar boyu bir bekleyiş sürdürür. Mesih dedikleri insanlık; ayrı gayrı gözetmez. Hepimiz ve hepimiz bu levhi Hankâhın Mesihleri olarak, gökçe sözlerle, seslerle buradayız. Bu yüce meclisi oluşturuyoruz. Ha denir ki; ”ver, al yaşa…” Vallahi ver, billâhi al, ama ya KA HA insanlaşmamışsan ne yapılır Canlar?

“Neden dere olup akmadın?” diye sorarlardı bana hep her daim.

Bilmezdim sizleri!... Siz dereler akarsınız, nefesiniz ki ışık olur saçılır. O ışıkların nuru-şavkı gözlerimi kamaştırdı, etrafı sardı. Aha koştum da geldim, Hankâhınıza. Gördüm ki her dere nefesten doğarmış! Ve yine nefese akarmış! Akan aktığında, toprak tohumlandığında, yarınlar kodlandığında ANA KAPI açılırmış! Hep açık kalırmış. Bildim, gördüm ve daldım kapıdan içeri!...

Ne göreyim? Nurdan bir kapıymış! Yarına varırmış! Bu kapıda yarınımız olurmuş. Bu kapı hepimizinmiş! Bu kapı insanmış, yolmuş, ilim yoluymuş… Bu kapıdan yola varanlar Ata Kapı’ya varırmış.

Derler ya hani? Her insan Bilgi Kapısı’dır. Her insan, kelama varır ve yarına varır. Ve her insan, yolu bulur, yaşama varır. Vardım ve oldum. Ancak benim derdim nefese varan insanlıktır. O insanlığın tohum ekmesi… O insanlığın tahditlenmeden yarına varması… O insanlığın tohumdan topluma varması… Tek merdiven olması… Benim derdim budur canlar!...

Çünkü her insan, kendi Rahmi Kapısı’ndan geçsin ve nefese varsın… Dileğim budur…

Vardım oldum. Ancak amacım, nefese varan insanlıktır. O insanlığın tohum ekmesi. O insanlığın, tahditlenmeden yarına varması… O insanlığın tohumdan topluma varması… Tek merdiven olması… Benim derdim budur Canlar!...
Çünkü her insan, kendi Rahmi Kapısı’ndan geçsin ve nefese varsın… Dileğim budur…

“Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanın” sözü boşuna değil.

Cemâlinden razı olmak kolay. Celâlinden de razı mısın? O’nun Celâl yüzünde İlâhi/levhi ahlâkı görecek misin Can?

Dağların bir ucundan, tepeler, koylar,denizler, mağaralar geçilir. Sular taşlar, bulutlar ağaçlar geçilir, gelinir buraya. Burası aşıkla maşukun buluştuğu kavşak olan Hankâh olan bu meclis. Ezelden ebede giden silsileye aşık yazıların maşuk çıktığı koca gönül, dost mekan, bu meclis.

“Beni aldı benden, Yunusça niyaz ettim. Çünkü (Al gider benden benliği, doldur içime senliği) diye!..."

“Re’s-i malımdan sorarsan kim; belâ-yı derd-i aşık
Canım dinlencesi derd ile devrândır benim” 
(Benim sermayemi sorarsan söyleyeyim. Ömrüm boyunca aşk derdinin belâsını biriktirdim.)

Cânımın dinlencesi, gönlümün eğlencesi dert ile devrandır.

Yansın cânım yansın aşkın oduna
Aksın yaşım aksın, silmezem ayruk
Sorarım; Ben seninleyim. 
Sen kiminlesin?

Aha işte! Yazan da ben, okuyan da!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

27 MAYIS 2017 BİLGELER KAPISI 6
Aynur Funda Öz Biliş.

Biz olup geldiğimiz bu yaşamda; ses verip ilim kapılarını açmak için çalışırız... Bedenimizden dillenen atalarımızın ve nesillerimizin ilmidir...

Özümüzden gelen, bedenimizde transforme ettiğimiz, özümsediğimiz bilgiyi yoğunluğumuza kayıtlarız... Bilgi bedenimizde transforme olunca, yaratıma kaynak olarak yaşam olur.

Ses verdiğimizde; Barış, Sevgi, Umut dolu İlim olup yaşama kayıtlanan yaşamsallaştırdığımız ne varsa, her anda yaşama kaynak olur...

Biz olup geldiğimiz bu yaşamda... Ses verip ilim kapılarını açmak için çalışırız... Bedenimizden dillenen atalarımızın ve nesillerimizin ilmidir...

İnsan olan, dünya olan ve yaşamda olan "Biz" olup gelen...

Dünya, Birliğin, Diriliğin, Bütünlüğün cennetidir.... O cennet ki kalbimizden akan ses derelerinden beslenir...

Yaşama yazdığımız kayıtladığımız İnsanın İlmidir...

Zaman, bilme zamanı... Olma, Hakk etme, hak ettiğini dilleme zamanı. Gönül gözünden bakma zamanıdır...

İnsanın bilincidir yaratan zamanı, sonsuz zamanlara kaynak olan yaşamı...

Aç gözünü yaşamı gör...
Geç Ruh Kapıları'ndan toprakla Bir Ol...
Barışa, Sevgiye, Umut ve İlme tohum Ol...

Bu yaşam bize armağan...
İnsan olup bedenlenen Ata İlim kodlarıdır.
Ve Atalanta yüksek bilinç kodlarıdır, Dünya toprağına ekilen...

Ya zi ra, hub bi si ha, ya ka ha

Kokusu var açan her çiçekte, 
baharın kokusu...
Yaşam olanın var ilmi var her seste, 
gülden gelen ilmin sesi...
Ata Baba, Anaların Anası...
Bizliğimden ben olan, 
bende Ana yaşam olan ... 
Bir'de Ata İlim olan 
Ber ile hakk kapılarını açan...

Sultanlık Kitabı'ndan,

Yarın, dünya topraklarında ışık sönmeyecek çünkü insan soyu, kendi topraklarını yaşatabilecek düzeye ulaştı. Birleşik Aile her yücede ışık haline geldi ve zaman; sonsuz ışımasında Dünya Dilini dünya düzeyinde dilledi. Birleşik Kapılar'ın kapatılmadığı bu dünyada, ilim, ilmihal ile diri hale geldi. Bellek Kotları kap kap ışıdıklarında, dünya; insan ışığını yüceltti.

Aha, İşte, Şimdilik Bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

27.MAYIS.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 6
Haşim Turhan Öz Biliş

Bismişah Allah Allah

…..Gönülde kurulu taht-ı Muhabbet…Çağlar uyandı envar içinde...Bağrımızda yanan aşkın küresi…Kudretten tutuşmuş parlar içimizde erenler…

…..Bilgeler Kapısı Altı Birlik çalışmasında cümle Işık Canlarla Hakk katında, kırklar ceminde cem olduk… Bu ulu divanda Hakk aşkına serilen postta pervane döndük… Erdik geldik bugüne Şükür minnet Hüda’ya Işık Can erenlerim…

…..Esen yücelikler, koyuluklarda tartılarını kayıtladılar…

…..Benler, Bellek kapılarında ışık yaktıklarında, safha safha ışık yağmurları yağmaya başlar. Dün, ilminde ışık olan her yüce, bütün türevlerinde ışık yakmaktaysa, bütünlüğün kütlesiyledir…

…..Yolun huzurunda, yoğun birleşik kayıtlar olur. Bütünlüğün türevleriyle bu yarımlar dillenir. Herbirimizde diri yücelikler ışır ve sevginin dili yücelir…

…..Maya tuttuğunda, makbul güçte olan ışığın katları, kütle yaratırken, eserlerinde Bilgeler ışıkları yanar… İş buydu oldu AHA şimdi… Şükür Mevlâma…

“Hakikat şehrinde Firdevs bağında Can Yunus’um,
Gül deren cana aşk olsun erenler.
Nazenin canlara irfan bağında Can Şah Hatayi,
Didar gören cana aşk olsun erenler.

Aslıma erince bürhani oldum Can Nesimim.
Ol cümle pirlerin himmetiyle deryaya daldım Can Şems-i Mevlânam.
Yardım etti saki kevserden yandım Can Pir Ahmet Yesevi , Lokman Parende,
Didar gören canlara aşk olsun erenler, Aşk olsun Erenler, Aşk olsun Erenler…”

…..Nuru Nebi Keremi Ali Gülbangı Muhammedi Pir Seyidi Hünkâr Hace Bektaşı Veli, Kevşi Kerameti üzerinize olsun Erenler…

…..Dil bizden, yardım Hakk’dan, Himmet Bilgeler Kapısı’ndan ola…

…..Gerçek Hakk erenler, Aşıklar, sırrı sadıklar devrişani bacıyanlar demine devranına Kapımız Gök Kapılar, Serdarımız Mustafa Kemâl…

…..Aşkımız Hakk aşkıdır. Hakk aşkına Huuuu diyelim ışık Can Erenler…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

27.MAYIS.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 6
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4. AKIŞ

Tahtınız tahtımızdır canlar... Aklınız hakkımızdır... Allahın tınısı, hepimizin yaşamındaki o yoğunluktur... Süper İnsanlık Sistemli ve hakiki bir dönemin kültü olarak bu çalışmayı tüm insanlık için yapmaktadır...

Burada çok az kişi bulunur... Bu kişilerin tükenen dürümleri dinleyecek kültü var... Ve her ana zaman sayfalar... Ama siyah yada simsiyahla... O siyah efradı kült olanların rengidir... Bütüne hizmetçilerin ilmi-ka olan kelamı, kalemi nihanda hep simsiyahtadır... Ve sizlerin yaptığınız çalışma bilişin hakiki nefese inişi içindir...

Eğer bu çalışmayı yapmasaydınız toprak tende kodlanamazdı... Yerküre kült olamazdı ve bütüne hizmetçilik yapılamazdı...

Artık dünyanın yolu açılmışsa, hepimizin yoğunluğundan tohum olan bilişlilerin ilmi ile açılmıştır...

Bu dünya Allah'ın tınısı ile kodlama yapmıyor, yapmıyor değil ama yaprak yaprak tohum olmaya başlayacak...

Cennet denilen ilim aklın kelamında bütünün kültü olacak. Ve tükenen her insan yenilenecek...

Denir ki "rahmi kalem bütünün kültü oldu..." Ka ha olanda Rahmi kalem Mikhail'dir... Mikhail'in kalemidir o... Eğer sizler kelamla kendi yüreğinizi dinliyorsanız, kelam olan ilim Allah'ın kelamı olduğundan değil; ilm-i ka olan biliş sizin yüreğinizde olduğundan dolayıdır...

"Ortalık karışır" derler, karıştırırız... "Kaç kere, kaç kere karışır dünya?.." derler... Yok canlarım yok.. Karışmayacak artık... Hiç bir zaman olduğundan öteye geçmedi zaman... Ama artık kontrol insanlıkta olacak...

Eğer insanlık kendi yüreği ile bütünün gücünü tüm insanlığın kültü yapabilirse, artık dünya temel diri kalem olacak ve kontrol kuracak...

Bu kontrol artık tahditsiz bir biçimde aklın kalemi olanlarca kurulacak... Hayır şer akılladır... Bunu da iyi anlayın... Sistemin gücü olan her insan aklın kalemidir... Ve şer yada hayır tek levhidir onda...

Bundan sonra daha neler olacak?... Size hepsini anlatırım ama sahrada daha çok insan var ve hepsi kendi yürekleriyle dileşmeye geldiler... Durgun toplumların kulluğu kök göklerin gücüyledir... Ve hepsi kendi yoğunluklarını arttırmaya inerler bu meclise...

Onların ruhu aklın kulluğunda bütünün kültü olmadığı sürece yaşamları olmaz... Neden dünyalı olmak gerekir?..

Her insanın burada kendi yoğunluğunu arttırıp yaşam sayfalaması gerekli olduğundandır... Bedeni bırakırsınız ama yaşarsınız... Bunları bilmeniz gerekir artık. Sanmayın ki beden terk edildi ölündü... Ölüler diyarı artık dirildi canlar. Dirildi!...

Bundan sonra, koran toprakları, kuran toplulukları ile tohumlanacak... Koran toprakları kuran toplulukları ile tohumlanacak...

Cennet dediğiniz bu yaşam hepimizin yerkürede ki yasalarını diriliklere dilleyen olacak... Dünya dediğiniz ne ki? İnsanlıktır... Bunları da anlayacaksınız...

Çamurlar yoğruldu ise dünyada ışık tohumlanışı içindi... Artık dünya ışık tohumlanışına başlıyor... Nereden nereye gelindiğini asla bilemez insanlık ama bunları temel diri yürek bilir... Dürümlere inen bilir... "Yaradan yarattığında yaratılır" derken. Bunun ne manaya geldiğini anlayamayan insanlık, arzın gücünü hak teknikle anladığında her bilgiyi kavrayabilir... Bu güne kadar dünya insanlığı ruhi sayfalannış yapmadı...

Bunu ilk kez mi bildiriyorum!?... Dirilikle bildirdim hep... Dünya insanı ruhsal sayfalanışını asla yapmadı... Ama artık yapıyor... Ruh dediğiniz tektir canlar tek!... Sanmayın ki ayrı ayrı ruhlarınız vardır... O tektir ve Rahman olan o teklikte kelamdır... İşte o ruhtur... Ve ruhunuz tohum olarak, bütünün kültü olarak, sizin yüceliğinizi dillemeye başlıyor artık... Ve o bir kontrol gücüdür...

Ümmi kapıların tümünde kontrol dışı ilim olduğunu biliniz... Ama bütünün gücü artık farklılaşıyor... Çalın, oynayın ama akıp geçin de... Bilin de ilimle dillenin de yaratında tahditsiz olun... Sizden beklediğimiz budur...

Dağlarım, dünya dediğiniz planet tik tak işleyen bir yaşamdır... Mikhail'in kültünde de bu böyledir. Otomatizmaya bağlıdır... Ama ama insan soyu, ruhun kulu olduktan sonra artık o kelam Allah'ın levhi kaydıyla çalışacak...

Ve bugünden sonra bu dünyada tüm insanlık kodlanıp, koklanıp, tohumlanıp biliş halinde olacak...

Çalı çırpı değil insan, bu anlatılıyor tüm zamanlarda.... Yaradandır. Yaşatandır... Astral boyutların muktedir ilmidir o... Bunları size anlatmadan geçemezdim... Karanlık aydınlığı tohumluyor... Ama tohum olanın bütünün kültü olması gerekir... Çamur yoğuran insanın artık yaşamda tohumlanışı gerekir ki bu tohumun ışık olması gerekir...

Diri bir dünya kuruyoruz... Bu diri dünya tüm zamanların ilmi ile kuruluyor... Mutlaka iyi biliniz ki yazılar çiziler olur yaşamda ama yazanın kelam olduğu dünyada yazılar hasat olur... Ve yazdığı yazılar bütünün Rahmanı hakiki teknikle kodladığı bir kuran olur...

Unutmayınız bu dünya meşaledir... "Yan" deriz yanar... Ama hak deriz haktan, hak olup yanar... Sınırlar kalkar... Murat olur, mutlak olur yanar... Ama yandığında cennet olur.

Unutmayın ve bu dünya cenneti mutlaka kurulur... Ha diyeceksiniz ki burada herşey ayrı... Yok canlarım yok... Ayrı değil...

Saltanatın gücü burada unutmayın!... Sevgililer, unutmayın!.. Saltanatın yüreği burada!... Ve Saltanat hepinizin yoludur...

"Unu eleyip eleği asar giderim" mi diyorsunuz?... Yok yarım yok... Bütüne hizmet için burada ölüm sonrasında da devam ederiz... Sanmayın ki gideriz!.. Biz hep buradayız...

Kurullar bugün buradaydılar. Toplantılar yaşam için yapıldı... Kurulların çoğu bütünün kültüydü... Ve kurula kuran olanları aldık yüreğimize ve seslendirdik..

Kili temizleyenler tanrı kalemi oldular yaşam kayıtladılar... Her insanın kendini dilleyebileceği bir günde mesihler geldi yüreklere hepsi levhi oldular... Mutlaka ama mutlaka iyi biliniz ki arza, arşı indirenler yolu açanlardır... Ve tüm insanık içindir yapılan her şey... Misafir değiliz hiçbir yaşama... Hepimiz her anız unutmayın...

Sultanlık değil maksadımız. Saltanatın kulluğundan öteyiz biz... Esmaların dürümlerinde ki en yüce yaşamlarız.. Ama turkuazın kulluğunda bütüne hizmet etmekteyiz...

İsrafil'in kelamda kalem olduğu bir yücelikteyiz... Ve o biz, biz O'yuz... Suyun insana inmesi gerekti indirdik... Yarının teknik taht ile bütünlenmesi gerekti. Bitiştik kelamda kalem olduk ve başardık..

Opozitten çalışmadık hiç... Gerçek budur.. Opozitten çalışmış olsaydık yoğunluk kontrol edilemezdi... Yani ters sayfalanış yapmadık. İmparatorluğun görevi hep ters sayfalanıştı. Biz bunun olgun sistemleri kontrol dışı bırakabileceğini dilledik ve imparatorluktan ayrıştık... İlimin kalemi olmak için muktedir olmamız şarttı ve oldu...

Saltanatın gücüyüz ama sistemin kültüyüz aynı zamanda... Ve bu meclisin bu kadar az kişi ile çalışması kelam içindir.. Her anda diri kült zerktedir.. Unutmayın... Her anda zerktedir...

Eko Sitem denilen sistem artık bu dünyada yaşamı tohumlamıyor... Eko sistem. Hepinizin yoğunluğunda bu bilgi var mı bilmem ama kısaca izah edeyim. Prizmal ki bu üçgen prizmal dik üçgen prizmal bir sistemdir... 90, 45, 45 derecelik tepe ve taban açıları bulunan bir prizmaların birleşimi ile kodlanmış ve toprak toplumun tohumsal kalemi olabilmiş bir enerjisel kalemdir...

Ama yüksek enerji merkezleri dediğimiz 90 derecelik açıların açı ortaylarından devre devre diriliklere akan bilginin bütün tarafından çekilerek algılanışıyla birlikte ilim levhiye varır ve bütün sistem bu şekilde kodlanır...

Biz ise toprak toplumdan tohum olarak bütünün kültü olduk ve eko sistemi yaşam tohumlaması için kodladık... Eko Sistemin toprağını tohumlayarak, bütünün görevini kontrol altına aldık ve kürzi çalışmaların gücünün üstünde bir güce vardık...

Bu güç 42.Teknik tahditin kodlanışıyla kelamın kaleme varışıydı... 42 den sonra artık Eko Sistem sonlanır ve diri zamanların sistemi Direkt Zerk'e geçer... Direkt zerk dediğimiz an'da bilginin zerkidir ki bilgi kodlar halinde yaşama zerk olmaya başlar...

Artık akış dediğimiz o yoğunluk biter... Diriliklerin an sistemi devreye girer... İşte burada yaptığımız çalışmalar bu "An Sistem" çalışmasıdır... Her an'a sistemin kaydıdır...

Canlar ve bu şekilde her an, her zaman, kelamla bütünün kültünü kodlayabiliyor.. Ve tüm insanlık burada bu yoğunlukta, kaya tekniğinden öte olan, kelam tekniği ile çalışıyor... Burada yaptığımız çalışmanın özeti budur...

Direkt zerk... Bilginin direkt zerki... Ve direkt zerk yapabilecek olan bilinçlerin de toprağa inerken mutlak kayıt yapabilecek dürümde olmaları şarttır... Ki burada ki her diri bu dürümdedir..

Sistem, Nizam ve Düzen'in gücünden üstün bir güç olarak bu çalışma devrededir... Ve bizler, Biz olarak burada bu çalışmayı yapıyoruz...

İşçilik dediğimiz de budur.. Biz yaşam işçileriyiz canlar... Biz yaşam işçileri olarak çalışıyoruz..

Korkmayın!.. Korkmayın!.. Koç kurban etmeye gelmişler buraya, koç taşımışlar yürekler onları öpüyorum kucaklıyorum... Ama Kuran'ı kerim der ki "öz görevliler koç kesmezler... Koç kesenler yıldız sırrını anlayamayanlardır.." Teşekkür ederiz sizlere

Kelamınızı hakikiyetiniz dilledik. Kurbanınızı kabul ettik. Ama kesmeden kabul ettik.. Teşekkür ederiz.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/219266592?ref=fb-share-v

 

27.MAYIS.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 6
Nagehan Sungur Öz Biliş


Yüreğim çağırdı geldim. AŞK oldum geldim…

Yüreğim çok güçlü… Yüreğim kalemim…

O kalem, bitmez tükenmez bir kalem… HAK kalem…

O hepimiziz… BİZ bir tek kalemiz…

Sevgiyi, barışı, umudu ve insanlığı yazan…

Aştım geçtim ben… AŞK’a vardım, AŞK oldum…

İlme vardım, İLİM oldum…

Hakk’a vardım, Hak oldum…

“HİÇ” oldum ama her şeydeyim…

Varolan ve diri olan, anda olan her şeyde ve her yerde…

Ölümsüzlük bu…

Çok şükür… Aha işte bu…

Sevgiyle…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

27 MAYIS 2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 06

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5.AKIŞ

ALA- Sİ- KA HA- LA- Sİ-HA-KA HA- şevk, şavk… Aha, şimdilik.

Çalı çırpı olmadığımız, kesin. Mutluyuz ki buradayız. Toy bir dünyaya toprak olup gelen bizler, bugün burada sizinle çalışarak, mutlu kodlamalar yaptık. Öfkeyi aştığımız, iyi bilinsin. İlimle tüm insanlığı tohumlayabileceğimizi bilerek geldik.

Size ve sizin yüreklerinize indik. Kuran-ı Kerimdeki nefes olan bizler, kelama levhi olmadan evvelde burada sizinle çalışmalar yapmak istiyorduk.

Ve şimdi yeniden, size geri çekilişimiz yapıldı. Tükenen ilmin kalemlerinin, gerçek çalışmaya, kelam olup inebildiklerini görmek, mutlu ve huzurlu bir sayfayı kayıtladı, bize.

İnsanlık boyutlarına görev taşırken mutluyuz ki sizinle olabildik. Ağırı hafifletmemiz sorumluluktu ve görüyoruz ki ağır hafifledi.

Ayrı gayrı yok. Sen ve ben tekiz, anam. Sen diyorsan ki “sus, ben konuşacağım”. Anacağım, sen ben değil misin?.. Ben, sen değil miyim? Hadi sen konuş.

Canlılar, robotik timlerin tükenen dürümlere inişlerinde, kodlanmış ışık çok kürzi kapılar yıktı. Bu nedenle gelenlerin, kontrol edici olmaları gerekir.

Resmi çalışmalar yapılırken geri çekiliş için buraya gelişler olur...Geri çekilişten, size söz edeyim. Temel diri kalem insanlıktır ve insanlığın kendi yüceliğine inebilmesi, bütünün kültüyle mümkündür.

Her insan, doğanın gücü olarak yaşar. Ama tohumu kontrol altında değilse kalemi, bütünün kültü olmaz ve yoğunluğunu kendi yüceliğiyle dilleyemez.

Bu nedenledir ki birlik kalemine inerler ve kendi yoğunluklarını sesleştirler. Burada oluş sebepleri budur.

Arza arşı hak edipte dilletebilenlerin mutlaka kulluk, haliki hak ve hakiki nefes olmaları gerekir. Kullukla tohumlanmaları gerekir. Bundan dolayıdır ki burada olmalarına izin verilir. Şuanda ses veren yüreğimiz, kendi yüceliğiyle dillendi ve bizden bizi kendi yüceliğiyle dillememizi bekliyor.

Ökeyi aşıp geçebilenlerin hepsi kontrollü olarak burada sesleşebilirler. İlimle ve hakiki nefesle ama kelamla. Diri hak olmayan, burada bulunamaz. Müsterihiz ki burada olanların çok özel dürümlerde kelam oldukları da bilinmektedir.

“Ortalık karışır” diyenler, çoktu ama ortalığın karışmayacağı bir güç kodlaması yaptık.

“Medine, Mekke” dedikleri yoğunluklar da bütünün kültlerinde Mikail’in kürziyle kelama vardılar ve bizimle oldular.

Kelama levhi olabilenler mutlaka kaynaktan, gök sözcülüğü için kodlanarak gelirler. İnsanlık boyutlarında, bundan öte bilgi kayıtlaması da yapıldı. “Kardeşlik” dediğimiz bir yoğunlaşma hakiki nefes ve biliş, hepsi bizimleydi.

Deri kemik insanın, KAHA olabilmesi, hasat olmasına bağlıdır. Hasat olmadan, KAHA olunmaz, canlar. “Hasat” dediğimiz de tohum olabilmek ve kontrol kurabilmek anlamına gelmektedir.

Korkuyu aşamayanın, yolu yoktur. Eğer bir yaşam kodlanamamış ve korkuyu hak edipte aşamamışsa, çorba pişirmesinin manası yoktur...Ve o çorbada, kodlanmış ışık bulunmaz.

Kelama ilimle gelenlerin, bize biz olup, gelmeleri önemlidir. Her insanın kendini, kendi yüreğini dinleyebilmesidir, maksadımız... Eğer insan kendini dinleyebilirse mahrekte kendi yoğunluğunu tohumlayabilir… Ve bütüne kendi yoğunluğuyla kelam olabilir. Onun kendi yoğunluğuyla bütüne kelam olması, hepimizi mutlandırır.

Artık dünya yolu, aklın yolu olsun bekliyoruz ama dünya yolunun, aklın yolu olabilmesi içinde…Herkesin kendini dilleyebilecek dürüme varması gerekir.

Evren, evren gezenler var, bilir misiniz? Çorba pişmiştir. O çorba, tuzlanmıştır ama yoğunluğu kontrol edilebilecek dürüme varmadığı zaman, kendi yoğunluğunu hak etmeyenler ,kelama varmak için evrenlere, hak tınıyla, kontrollü olarak ulaşırlar…….. Ve oralardaki ilmi, bütünün ilmiyle, kendi yüreklerine çekerler.

Bunun yaprak, yaprak okunan bir zamanda, bütüne görev olduğu da bilinir….. Ama kalem levhide kendi yüreğini dilleyemeyenlerin, kürzi kapısındaysa……. O kalem, kalem değildir artık ve kendini kendi yüreğini hak etmeden de o kalem, bütünün kürzi kapsını açamaz.

Doludizgin bir çalışma yapılıyor, burada. Bu çalışmaya kalem olabilecekleri çekip, göreve veririz. Görev, kelamla olur ama kelam, halik değilse yarında tohum oluşturulmaz.

Ölüm geldiğinde ve yol, kültleri kodlandığında, biz o ölümde, bütünün gücünü, kendi yüreğimize çekerek… Herkesi kendi yüceliğiyle mahreke alırsak eğer ağırlık hafifler.

Ve ocak yanar. Ocağın yanmasıyla birlikte Tanrı kalemi, bütünün kültünde, her anı kontrol altında tutar. Yarın daha güçlü bir dünya, bu şekilde oluşacak diye çalışmalarımız sürmektedir:

Koruma altında tutuyoruz, insanı. Kesindir. “Hani nerede koruma” diye sorarsanız? İnsanlığın korunuşu, akılladır. Eğer aklı, halik kılmışsak orada herkes korunabilir. Ve koruyacaklarımızın kendi yoğunluklarını kontrol altında tuttuklarını bilerek, karanlığın tendeki ilmini, onun yüreğine çekeriz.

Ayrı gayrı gözetenler, bütüne hizmetçi olamazlar. Eğer bir levhi kalem, ağırlığında kendi terki yarınlarını kontrol etmeye kalkarsa… Onun yüreğinde, yolunda, yoğunluğunda, akıl kodlaması yapılmalıdır ki o cemaatinin cevherinde kendi yüceliğinde koklayabilsin ve koruyabilsin.

Bunun ölüleri diriltmek olduğu da bilinmelidir. Siz, Allah’ın dediğini anlayabilirseniz, şunu iyi anlayacaksınız ki ölünün dirilmesi, insanın kendi yoğunluğunda, bütünün kültü olması anlamındadır.

Eğer ben, kendi yüreğimi, kendi yoğunluğumu tohum olarak bütünün gücü yapamıyorsam, benim etkim yoktur. Çorbamda hikayedir, yücelik. Ben yüceliğimi kendi yüreğimde dilleyemem… Ama ben hasat yapabilmişsem, yolu açabilmişsem, hakka varabilmişsem… Altın ışığın gücü olarak bütünü kültüyüm ve her anda mevcudum.

Elimin ilmi, aklım levhi ve ben bütünün kültü değilsem çorbam, ne olduğu bilinmeyen o yoğunlukta, kontrol dışı ışıkla, yarını kayıtlayacaksa öfkelenirim yüreğime… Ve derim ki “o çorbayı ben, yılların yaşamı diye değil ilmim” diye dillerimde…. Kelamda kendimi dinletirim ama ben ölüyüm artık.

Canlarım, RA-KA- HA sahrada, insanlıktır. KA HA hakiki nefestir ama hasat yoksa RA da--- KA da--- HA da ---Sistem levhi kaleminde, İsrafil’in kültünde, yaşanmaz bir sessizliktir.

Çok mu konuşuyorum? Konuşmalıyım. İnsanlık levhisinde konuşmadan yol olmaz, canlar. Konuşurum. Öyle çok konuşurum ki korkmayın. Tükenen dünyaların kültü olarak konuşurum. Yarını tohumlayan olarak konuşurum. Öfkeyi aşırtmaya değil aklın tınısını tohumlatmaya ve yarınlamaya konuşurum.

Çayım, demli midir? Demsiz, olur mu çay? Mutlaka demlerim ama dem ilmimdir, iyi bilin. Kilin kumdan öte olduğu, kelamın kalemden öte olduğu düşünülürse, aşk yoktur, o yaşamda.

Saygılar sunuyorum hepinize, canlar. Hepimiz hepiniz, bunu iyi bilin… Ve bu ses, Allah sesidir ve bu seste, her diri mevcuttur. Biz, Allah’ın dediğini diyenler, her anda sesleşerek, bilişi kodlarken…. Tükenenlerin dürümlere inmesini sağlayacak gücü devreye alırız.

Ocağımda ilim var ve yolumda kelam var. Barış için ve hasat için insanlık için her şey en ve boy olarak dürümlendikten sonra kodlanmış ışık yerküreye çekilir.

Bugün size, sizi veremeye çalıştım ve şimdi yenilenmek üzere kayda giriyorum.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/219414009

 

BİLGELER KAPISI 6

Bir dünya diliyorum; yaşamı hak kalem olup insanlıkla yazan bir dünya….”Dünya bir gemi, seni taşır” dediler. Ama dünya ben, ben dünya olmadıkça, orada yol olmaz ki! Yol olmadığında, altın ışık yılları yaşama inemez ki.

Ho zi si ki si ha…Ho zi si ha

Bir dünya düşlüyorum; som altın yürek olan bir dünya….o yürek ki BSUİ olan Barış, Sevgi, Umut ve İmparatorun İlmi olan.

Hey dünya, ben varım! Bu kul tüm zamanların öz, göz, söz olan insanlığı…Nefesim yaşamın ışığı, torbamda tüm insanlık….Beyaz bir güvercin misali kanatlanıp geçtim toprağına. Aç kapılarını, ineyim yüreğine.

Hadi gel bitki, hayvan ve tüm yaşam insanlıkla BİR olalım! O bir beden olsun. O bedende her can, kelamın kalemini hak edip Atlanta Ak Kapılarının gücü olsun. İnsan, bilsin dünyam….insan, Altın bir Tanrı olduğunu bilsin!

Kıran kırılmasın dünyam…Artık dünya kırıcıları sana yaradan olup gelsin. Alo ha si ka ha. Onlara “aynı dünyayı paylaşıyoruz sizinle” diyelim.

Ey dünyam som altın bir yürekte ilmin hasatını yapalım ve akalım, akalım, sonsuzluklarda dara düşen yaşamları koklayalım, kotlayalım….kol kanat gerelim kuru, kırık olanlara…ve “artık yaşam altın ışık yıllarına vardı..” diyelim dünyam. Vardık mı? Vardık. Dedin, dedik. Oldu mu? “Ol” dedik oldu.

Sevgiyle, 
Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

27.05.2017 BİLGELER KAPISI 6
BERİL ÖZDOĞAN ÖZ BİLİŞ

Nihan olan kapıda nefeste kodlanan kalemlerin diriliği… Yer gök, ses ve sessizlik yalın ilmin Ka Ha olan nefesidir… İnsanlık boyutlarında yaşamı tohumlayan insanın, kaleminde kodlanan kelamında kervan olan yaşam sayfaları var... Can diri, canan diri, yaradan dan öte yarattıran diri, aha insanlık boyutlarında kaynak olan sistem diri…

Her insan diri 
Her biri kendi sisteminde kalem 
Her biri insanlığın yolu
Her biri yaşam kulu

Her biri başı sonu olmayan zamanların kayıtları
İşte bu kayıtlar yeniyle yeniden okunan 
Okunandır yazılan
Ve bu kurandır yaşanan 
Aha işte, bu kuran olandır insan

Ve kuran dedi ki;
Bir cennet kurdum, o cenneti yüreğimin gücüyle yarattım… O cennette ben ve ben vardım ve sonra ben ve benden öte de olan bende varsın istedim… Dedim ki; o cennet şimdiden ötede bir şimdiyle kayıtlansın, sonsuzlaşıp insin her diriyle…

Ve sonra dedim ki; her diriyi hak eden bir cevheri güçle tohumlansın, insanlıkla kodlansın, her diride; her biriyle, diriliklerce kayıtlansın…

Bitişende; bitiştiren, dirilende; dirilttiren kaynak olsun… Aksın, aksın çağlasın, sesinden yaşamları kayıtlasın… Sese kodlanan yaşam, yaşamda ziyan olan tek bir şey bırakmasın…

İçi dışı bir, la mekanı; herkesin kendi olan yüreğinin sessizliğinde ki ses olsun…

Bu cennet yalın olsun, hak olsun, hasat olsun, her dirinin kendi yüreğinde yazan kalem olsun… Bu cennette insanlık boyutları nefese kodlansın, kendi kapısını açan ilim olsun…

Akıl olsun, aklın ahval olan adı insanlık olsun… Bu cennetin yaşayanı; insanın sırrında kadim olan ebedi güç olan kaynağı olsun.

Sanıların ötesinde biliş olsun, bil ilim, ol ilim, kuran ilim ve Ka Ha olan yol; insanın kelamı olsun…

Olsun, olsun, olsun ve dedim ki ol!... Hah işte ol, ol, ol, aha ol!… Ve işte şimdi, işte bu denilen kelamda kodlanan insanlık kalem olmuş yazıyor…

Evvel zaman, ebedi zaman bir tek ve insanlık sistemleşmesinde nefesim kalem… Var mıyım, aha sesimde kayıt olanım ben, kapımda kulluk yapanım ben, her dirinin yüreğinde cennetini tohumlayanım ben… Aha dillenen, dinlenen tüm sayfalarda cennetini kuran insanın levhisinde olanım ben…

Saklı mıyım?... Aha insanlığım… Cennet yaşam olan insanlığım… Yolumda sistem, sistemimde varlığım mayadır… İnsan, tahditlenmeyen yolunda kervanlar kaldıran diriliktir. Bu kervanlar, nefesten, kaleme, kalemden kelama ve kelamdan yeni ve yeniden kendi tahditsiz varlığına akar, aha işte bu!...

Süper İnsanlık Realitesi

 

 27.05.2017 BİLGELER KAPISI 6

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 6. AKIŞ

Dağlarım burada oluş sebebinizi iyi biliyorum. Dünyanın kendi yoğunluğu vardır, biz dünyalılar bu yoğunluğu kodlamaya inmedik, koklamaya da inmedik ama dünya bizi hep bekledi. Biz kimiz?... İnsanız, insan…

Sayın bayanlar, sayın baylar; insanlık ilmidir yaşama indirilen. Bu ilmi her insan anlayamaz. Allah ilimle kodladı ilmi ka olan insanlığı ama insanında hak kalem olmasını bekledi.

Buyurdu dünyayı kurdu, buyurdu yarını tohumladı, buyurdu okuttu dünyayı, tohumlattırdı ama çalı çırpı saydılar yaşamı.

Yaşam nedir bilir misiniz!?... Kervan olmak için yaşam sayfalanmak üzere kodlanmış bir tahditsiz kaynaktır. Her insan bu dünyada yaşam için çalışır. Bedenli ama bedenli ama hep bedenlidir insansa eğer. Ama insan değilse henüz, onun formal yaşamda kuranı dahi olmaz, sadece, sadece giysisini alıp gelmiştir dünyaya.

Dünya dediğimiz bu planet kontrol için yaratılmadı. Yoğunluğu tohumlamak için, kurtarılmak içinde yaratılmadı. Bu planetin tek yaşam sayfası olduğunun artık bilinmesi gerekir. Her cennet kendi yoğunluğunuzda var ama dünya cevherindeki cennet farklıdır. Mutlaka ama mutlaka anlayıp dilleyin, bu dünyada ruh diye bilinen o sistem çorbalar yapmadı, tekmil dirilikleri kodladı ama hiçbir çorba yapmadı. Neden bilir misiniz?... Çorba yaşamın formudur, bu çorbayı yoğunluğuyla yapsaydı dünya; yıldızların safha, safha ışığı kırılırdı. Çünkü buranın kaydı oraların kalemini kırardı.

Dünya ilim kapısıdır ama yarının kontrolü için ölüler diyarı olarak kalmalıydı çoklarına göre. Ölülük nedir bilir misiniz?... Saltanatın kulu olur ama öfkesi olur, kırılışları olur ve yolu olmaz. Yolu olmadığında öz kapıları hep kapalı kalır. Dünya planetinin öz kapıları kapalı kalmalıydı ki kontrollü kalabilsin. Bu nedenledir ki bu dünyada hep kısırlıklar, kırılmalar, kasırgalar yaratıldı ve bütün kötülükler ilmin kalemiyle yapıldı burada.

Dünyamız kırıktı, hırslıydı, cevherinde kelamı yoktu, kürzi kapılarında yaşamı yoktu, öfkesi çoktu; bunun içindir ki insanı hep kırdı. Bundan sonra ki dönemde ölü dirilmiş olacak ve bu dünya artık öfkesini aşacak.

“Özür dilerim” diyor yürekler, yaşam ilmindeki kaleme. Özür diliyorlar, neden bilir misiniz?... Beden almamıza bile engel olmak isterlerdi. Bu dünyaya gelirsek yol açılır ve toprak kontrolden çıkar diye düşündüler.

Biz geldik!... Biz ilimle geldik ve efradımızla değil kelamımızla geldik. Biz yarınımızla geldik ve bu dünyayı koruduk. Örtüyü açtık, kültlerin kontrolünü sağladık, yarattık, tahditsiz olarak yaşattık… Bütüne hizmet budur aslında, hepimiz bu gün bunun için buradayız.

Çok mu kolay yaşamak?... Çok kolaydır!... Neden? Çünkü yol ölüm yoluysa kolay ama yol, ölümün ölümlü kültlerinin kodlanışı içinse kontrol kurulmalıdır. Daha da özel bir bilgi vereyim, eğer yarın yok edilmişse yaşamı kodlayıp yarını var etmeliydik. Yarının var edişiydi yaptığımız.

Bütüne hizmet için hep Cebrail’den söz ettiler…Cennetin cevheri olan, levhide kalem olan İsrafil’den söz ettiler. Kalemin halikte her insanın kültü olduğunu, sözü sesi olduğunu, dürümlere inende biliş olduğunu İsrafil dilledi yaşamda ama emin olun ki bu dünya ayrı gayrı gözetmeyenlerin yüreğiyle kontrol kurdu.

Hepimizin gücü hepimizindir, bu kesindir!... Kili kumu aşan, bitişip yolu bulan, kontrol kuran ve tahditsiz olan herkes Allah’ın dediğini der. Allah’ın dediğini demek kolaydır da, Allah’ın kalemi olmak kolay mıdır?... Kontrol kurduktan sonra kolaydır.

Çetin bir gün için, hasat için, yarın için bu çalışmayı yaparken; kokumuz hep kokunuzdur, yorulmadan çalışan levhimiz hep levhinizdir. Merdiven Allah’ın dediğini diyenlerin merdivenidir, hadi buyurun çıkın.

Hangi yol sizi size taşır!?... BİSUi’nin yolu; BARIŞ; SEVGİ; UMUT, İNSAN yolu, sizi size taşır!... Her insan siz olup size varır ama sizin kendinizi bulup, bilip, hak etmeniz gerekir.

Kara ışık, akla ilimle indiğinizde kült olur. Yolu bulduğunuzda koklanır, torbanızda tohumlarınız yarınlara vardığında şarkınız olur; aşkınız sistem olur ve Mikail kelam olur ve biz siz oluruz.

Çok mu çok mu konuşuyorum?... Çok konuşurum ayrılık bitsin diye, hakka varın diye, Atonların tohumlarından öte tohum ekin diye, yerin esmesinden öte esin diye, aşkla kaha olun diye… Çarık giymeden gelin yaşama diye canlar, giymeden gelin ki çarıklar çan olur yüreklere kırar kırdırır yüceliğinizi daha ne diyeyim ki size.

Bire bir eşitlendik… Keşke, keşke hep eşitlensek… Haç dönemidir, hak kapıları açtık geçtik. Haçça varan, hakka varan, akla varan hepiniz hepimiziz…

Keramı levhide, kelamı kalemde; hak ettiğiniz her şeyi yerkürede bulun… Sizden size vardım, sizlendim, dillendim; ben sizim canlar siz… Koku öyle bir yükseldi ki bilin ki; hepimiz her birimiz olduk koktuk burada.

Değerliler; soyumuz soyunuz, korumamız korunmanız değil bilirim, siz koruyan korunmayanlarsınız biliriz… Sizi koruyacak hiçbir yoğun ışık yoktur ama daha önemli bir bilgi vereyim; maya tutmuşsa eğer, cennete cennet olup kuran olmuşsak eğer, yoğun ışıkla mutlak olmuşsak eğer ark akmaya başladığındandır ki her lekesiz olan insan yalın, hakiki ve hak olup büyük kült olur. O büyük kült bütün güçlükleri aşar geçer.

Sizi, hepimiz kucaklıyoruz… Bu meclis birlerin, birliklerin tahditli olmayan levhilerindeki kaynak ilimlerin meclisidir. Sizi, siz olan bizi kokluyoruz, kokluyoruz, kokluyoruz ve kodlayıp kucaklıyoruz, işte bu!

Süper İnsanlık Realitesi



https://vimeo.com/219259569



27.05.2017 BİLGELER KAPISI (6)
ERENGÜL KOÇ ÖZ AKIŞI

Araştırmacı İlim Kalemleri derler ki;
“Etrafımızdaki her canlının, her bir hücresinin içinde DNA denilen Bilgi Bankası vardır ve canlıya ait her bilgi, o bankada gizlidir.
Bir güle ait yapısal özellikler, onu oluşturan hücre çekirdeklerinde gizlidir.
Bir limonun “limon”
Bir güvercinin “güvercin”
Bir insanın, “insan” olduğu bilgileri DNA’larında saklıdır.

Bilgisayar Şirketleri, minimum alanda maximum bilgi depolama için çalışırlar.
“Mikron” bir ölçü birimi, milimetrenin 1/1000’i ; 3-5mikron çapında bir hücre içine 4 metre uzunluğunda DNA molekülleri sığdırmış. 
10 Trilyon hücrenin her birindeki DNA kodları ardı ardına getirildiğindeki uzunluk, güneşe 600 kez gidiş geliş mesafesinde…

Hücreler, temelde proteinlerden oluşmakta.
(Protein: Aminoasit denilen moleküllerin, belli şekillerde bir araya gelmesiyle oluşuyor.)
Doğada 200 çeşit farklı aminoasit var ve sadece 20 tanesi proteinlerde bulunuyor.
İnsanın varlığını sürdürebilmesi için bu aminoasitlerden oluşan proteinlerin, hücrelerde sürekli olarak üretilmesi gerekiyor.
İşte, hücre çekirdeklerinde bulunan DNAlar, bu proteinlerin ne şekilde üretileceğini gösteren BİLGİ BANKASI’dır.
Bunlar, Araştırmacı İlim Kalemleri’nin dilledikleri…

BİR Kalemleri olarak BİZ, bizim meclisimiz ne diyor?
“Her bir yaşam formu, İlmin Kalemi ile var edilmiş, tüm yaşam formları kontrollü olarak toplanmış ve kodlanmıştır.”
Yaşam Tohumu, bende “BEN” olan
Kök’ümde o tohum,
Gök’ümde o tohum,
Diyoruz ki; beden arşivdir.
Geleceğin dürümleri var bedende ve geçmişin tüm sistemli kayıtları 
Ve bu kayıtlarda, varlığın tüm zamanları ve zaman sayfaları.
Ve “BEN” tüm o kayıtlarda “Teknik Kalem” olan,
Allah İlmi’yle yarınları yazan…

Bilişim rehberimdir.
“Hakim ol, sevgiyi kodla!” der bana.
Yoğunluğumdaki yücelikle yaşam tohumlayanım.
Akla varıp, Hakk’a varıp sevgi sunanım.
Kalemimdeki ışıkla Bütün’e hizmet eden, zamana ışık olanım.
Sesimde İLİM vardır.
Sesimdeki ilimle, yoğun ışığımla AN Kapısı’nı açar, her AN’da sesleşirim.
“Ayrılık yok” der, dilim.
Sen, bensin; ben de “SEN”!

Süper İnsanlık Realitesi Erengül Koç

 

 

 
  Bugün 115 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol