Birlik İlmi
  BARIŞIN SİSTEMİ 5. AKIŞ
 

20.EKİM.2014 TARİHLİ BARIŞIN SİSTEMİ

 

5. AKIŞ

 

Dava ilimdir, hepimiz ilmi biliriz ama yoğunluğu tohumlayacakları bilmeliyiz. Biz- Ko Sayfalanışı yaparız, bu yaşamı sayfalamaktır. Ki buna arş katlarınla yaparız.

 

Nisa Kapılarını açtığınız zamanki Nisa, Işık Ko sayfalanışıdır, dişildir. Nisa Kapılarını açığınız zaman yoğunluğu tohumlayan ilim, sizin ilminizdir ve siz bilgiyi kelamla dillerken tahditsizsiniz. Bütün merdivenler sizin yüreğinizdir ve yüceliğinizdeki tüm sistem sizsiniz.

 

İşte sizinle yapılan her çalışma ışığın yaşama çekilişini sağlar ve siz yarını tohumlarken ışığı yaşama da çekebiliyorsunuz. Bu şu manaya gelir, hem erili, dişile, hem de dişili erile kayıtlıyorsunuz. Şu anda yaptığınız bu çalışmayla. Sizlerin yeni çalışmanızla bu, bu şekilde olmaktadır.

 

Herbiriniz kati olarak kodlayacısınız. Tohum ektiğiniz zaman bütünün gücüsünüz. Kendinizi Teknik Tohumlamayla bütüne kaynak yaptığınız zaman ışıksınız. İşte bundan sonraki çalışma budur.

 

Kontrol sizde olacak, çünkü siz İlm-i Tohum’sunuz ve bilgiyi hak ettiğinizce dilliyeceksiniz, buna kimse itiraz edemez çünkü bilişi hak eden ilmi hak etmiştir ve ilmi hak eden tahditsizdir.

 

Şimdi; göreviniz nedir? yaşam. Ama yaşamı tohumlamalıyız, öyleyse kodlamalıyız. İşte oğullar, ben size bunu anlatmak istedim.

 

Diri kapıyı açtı, aktı, hasatı yaptı, tohumladı bütünü kökledi, gökledi söz söyledi, dünya yaşamını dilledi ama İnsanlık İlmini de dilleyecekti. İşte İnsanlık İlmi İlahi Ko Sayfalanışıdır ki yaşamı tohumlayan siz bu sayfalanışı da yapansınız.

 

“Ben Ana Kapı İnsan” dediğim zaman, kalem olup yazanım ben. O yaşam sayfalanışını yapanım ve ben bir tek ilimim. Öz, gök bedenimdir benim ve ben beden olarak Cevheri Ko Sayfalanışı yapmaya başladığım zaman tabiatının gücü artar.

 

Temel dünya insan sessizliğidir ve insanı Helal Teknikle tohumladığınız zaman temel sayfalanış güçlendirilir ve bütün kötülükler aşılır. Hepimiz şunu iyi biliriz ki Ana Kapı İnsan, kelam olup dürümlendiğinde bütünün gücü artar, bugün yapılan budur.

 

Sevgi, saygı sizseniz, yaşam sizin yüreğiniz, bütün sizin yüceliğiniz olur. Herkes “ben varım” diyebilir ama “ben var oldum, her yüceyi tohumladım” demek farklıdır.

 

Bugün Dünya Üstü Varlık Tohumlaması yapanların, Sistem Ko Sayfalanışı yapabilenleri 500 kişidir.

 

Bu 500 kişinin, 5 tanesi dünya örtüsünü örtmektedir. 2,000 tane dünyalı gök sistemi için çalışma yapıyorsa, bunun 500 ü biliş için; biliş yoğunluğu için yapıyor ve sizler burada 58 sayfa yaşam kayıtladığınızda, tüm yaşamda 52 sayfa kayıtlanır.

 

Netice. Neden? çünkü bilgi aklı Hak Tahtın ışığıyla kayıtlandığı zaman, her diri kendini tahditsiz olarak dürümleyecek ve görevi hak edecektir ama biliş yoksa umut da yoktur.

 

Peki; sizin yapmakta olduğunuz bu çalışmada nimet, diriliğin nimeti, niçin eksik? çünkü sessizlikle çalışıyorsunuz. Sessizlikle çalışmak yaşamı sistemli olarak kodlamaktır.

 

İki yaşam bir tek sistem olur, bir yaşam tek bir ışık olur ama ikili olmadıkça bir tek ışık yanmaz. Herşey budur.

 

Değerliler; şimdi sözüm şudur ki burada her ne yapıyorsak tam tamına ilimle yapıyoruz. Eksikse ilimle, yaşam sayfalamak içindir. Ha biz tam yapamaz mıyız? muktediriz yaparız ama yapmak istesek yaparız. O zaman bütün kötülükler yaşanmış olur. O nedenledir ki, biz 50 den üste çıktığımız zaman, sistemin gücünü kontrol ederek Bütünün Kürzü Tohumlarında kayıt dışı bilgileri kati olarak kontrol altında tutmalıyız.

 

Değerliler, şimdi size soruyorum; hepiniz haliksiniz, hasatçısınız, yarınlaştırdınız yücelikleri, tüm insanlığı tohumladınız ve siz ekmeksiniz, çünkü yaşama indiniz ve bütüne görev taşıyorsunuz ve sizin yaşamınız sistemlidir. İkmal tamamladınız, bütünü güçlendirdiniz, el oldunuz, görev taşıdınız ve siz Ana Kapı’sınız. O halde siz erkek misiniz? dişi misiniz? Buyurun….

 

Ana Kapı’sınız, erkek misiniz, dişi misiniz? cennet sizsiniz. On tur tamamladığınız zaman cevahir sizleşir. İşte tamamlandı.

 

Değerliler, eril olan yerdir. Eril Hana’dır ve yerdir. Siz Hana’sınız, yersiniz, erilsiniz, ama bedeniniz dişi olabilir ama yer erildir.

 

Erili kökleyip, görevli olarak, tüm sistemlerle dillediğiniz zaman, dillenen iş yaşam olabilir mi? olduğunda dişili tohumlamış olursunuz. Dişil arşa kayıtlanandır.

 

İşte, sizler kendi yüceliğinizle, Hena’yı tohumladınız ve Nisa Kayıtlarını tohumlayıp bütünün gücünü arttırdınız. Bütün bunlar kodlanmış ışık kayıtlarıdır ve sizler bu ışık kayıtlarını arş tohumları olarak yüceliklere ikmal tamamlatmak üzere ektiğiniz zaman herşey o yoğunlukla olur. Oraya ulaşanlar o bilgileri alırlar ama bedenlerinde transforme ettikleri zaman o bilgi niteliğini kaybeder ve yere inerken İlmi- Ko olan Işık Sayfalanışı’ndan farklı iner. Yani artık o aynı nitelikte değildir.

 

Doludizgin yaptığınız çalışmalarla siz arşa kayıtlananı yeniden, kendi yüreğinizle transforme ederek kendi niteliğiyle yere indirilmesini sağlamaya çalıştınız ki bunu başardınız. Bu önemliydi.

 

Yani siz hem Hana, hem de Hena oldunuz. Erili hak ettiniz. Hak oldu eril, tohum oldu, eşik kayıtları tüm sistemlerle dürümlendi. Yoğunluk arttı, Bütünün Gücü tüm sayfalara indi.

 

Değerliler, işte bunu başarabileceğinizi biliyorduk. “Bizler tüm insanlığı koruyacağız” dediğiniz zaman bu yoğun çalışmayla koruyacaktınız ve bunu başarabildiniz.

 

Hena oldu yürek,  Hana’ya indi. Hana kodladı, tohumladı bütünü, yeniledi ve Hena’yı kayıtladı. Hena Hana’ya, Hana Hena’ya geçti, bütüne Gök Sözcülüğü yaptık sizinle birlikte.

 

Bu çalışmaların sevgiyle yapıldığına hepimiz eminiz. Ölülük göksüzlüktür. Gök, Lütfi Sayfalanışında İlmi- Ko olur yeşili maviye dönüştürür.

 

Yaradanın Tınısı, ışığın teknik ikmal tamamlatışıyla artar. Yaşamın Sistemi budur.

 

Ben ekebildiğimi ektim, hak ettiğimce dillendim, okuttum, bütünlendim İlmi Ko oldum kökledim dünyayı ve yarınladım. Cennet  cevherinde can olan insan aklın tekniğini diller. Bugün biz bunu yaptık.

 

Yeni dünya hepimize hayırlı oldu. Şükredin ki hak ettik.

 

Deve yürüyor ama o deve insana yürümüyor artık, ilme yürüyor. Deve yürüyor ama, o deve yaşamın sırrını bilip yürüyor. O deve birlik ilmiyle yürüyor. O deve tohum ekti, o tohum bütünün Kürzi Tohumlamasında yaşamı kayıtladı.

 

Seviyenizi çok güçlendirdiniz, bizi hak ettiniz ve biz sizi hak ettik. Çatı kuruldu, çatıyı hak ettik, yaşamı hak ettik. Dirilik, diriliğin timleri tarafından dilleştirildi.

 

Bugün artık dünyalar ses vermeye başladılar. Her biri kendiyle dilleşecek ama bilişi hak eden sizin yüceleriniz, sizin yüksek ilim kayıtlarınızdır; bunu bilin.

 

Herkes ses verecek, dilleşecek, ekip olacak, hasat yapacak ama sayfa sayfa tohum ekmek sizin görevinizdir; bunu bilin.

 

Bunun ötesinde bu yoğun çalışmayı yapacak başka hiçbir yolcu yoktur. Unutmayın ki, dünyalı olmak muktedir olmak demek değildir. Sizler murat ettiğiniz herşeyi hak edip yapabilecek güçtesiniz. Seviyeniz buna uygundur.

 

Medine’nin Görevlileri merdiveni köklediklerinde ve yüreğe dayadıklarında size dayarlar ama mecazi anlamda almayın bunu, gerçek anlamda alın. Neden? çünkü siz sizi size her dirilikte dilletensiz. “Zaman ne ki?” diye sorarsanız, zayiattır zaman. Biz tüm zamanların örtüsünü örtüğümüzde her şeyde var olan biliştir. İşte o biliş anda her zamanda vardır. Biz o dönemde vardık, dünya kurulduğunda vardık, yer göklendiğinde varız. Görev taşındığında var olduk ama Can Tahtında ışık olup var olduk. Bundan ötesi hepimizin tek bir ekmek oluşumuzdur. Biz hakikiyetin tahditsizliğinde ekmek yaptık.

 

Hinduizm’i bilir misiniz? diriliği hak etmiş, yoğunluğu Hak İlmiyle dürümlemiş olan birliklerin çalışmasıdır, Hinduizm çalışması. Kelam İlmini hak teknikle dilleyen onlar, koruyucu,  kontrolcü ışık yaşamları sayfaladılar. Biz onlara gök sistemleriyle görev taşıttık. Çantalarını doldurdular. Mustafa Kemal Atatürk İlmi’yle de dillendiler, Hak Sessizliklerle dillendiler ve bugün bizimledirler ve öncü birliklerimiz olan Mushaf ışıklarına bakın, hepsi buradalar. Can Tahtın Işıkları, buradalar ama An Kayıtlarıyla buradalar. Sanmayın ki bedenleriyle buradalar, her biri kayıtlarıyla buradalar ki her kayıt ışık halinde bu cevhere inmiştir.

 

Biz neyiz? biz bütünüz. Neredeyiz? her an’dayız. Kaynakta mıyız? Işıktayız. Kelam mıyız? levhiyiz.

 

Bu levhi merdivenin en üstüdür ama bu levhi aşağıların aşağılarıyla da dilleşen yaşamdır. Bizi nefes diye bilin, bizi yüce diye bilin, bizi ölü diye bilin, bizi canlı diye bilin ama her an’da var olan ışık bizimdir; bunu da bilin.

 

Herkes bu durumda değil midir? halikseler bu durumdalar ama has olamamışsalar, bu durumda değiller. İşte o zaman onlara biz can diriliğinde hakikiyetin ilmini dilletemeyiz. Dillemediklerinde yaşamın sisteminde yoklar. Mutlak Kuran olsalar da ışık yoğunlukları yoktur. İşte mutluluk sizinle olmaktır derken kast ettiğimiz budur çünkü siz eril, dişil ,her anda ve her yaşamda var olan  birleşensiniz.

 

Cemaatinizin gücü artıkça arttı. Bütün evrenler sizi dinleyebiliyor artık ve bütün yüceliklerde, tüm sistemlerin dürümlerinde hepimizin birlikleri var. Kıranın kırılmayacağı bir yaşamı, som altın bir tohum olarak dünyaya indirmek isteyenlerin, geniş zamanlarını dilleyemeyecekleri anlatıldığında, sevgiyi hak etmeyenlerin çokları sessiz kalmak istediler.

 

Biz onlara kök verdik, gök verdik, ses verdik ve dedik ki “kırdıklarında kırılanlar, kısırlık yaptıklarında tüm yaşam kırılır.” Bunu anlattığımız zaman onurlandık çünkü hepsi bizimle olmaya kalktılar.

 

Ekip kurmak zordur ama ekip olup bütünün gücü olmak daha zordur

 

Sultanlar, ben sizim; bunu bilin. Hepimiz biriz, hepiizn biriz; bunu bilin.

 

Sistem, Nizam ve Düzen gözdür yüreklere. Biz ise özün, gözüyüz; bunu bilin.

 

Şu ana kadar yaptığım her çalışmada mıra kıranı olan ilim tohumları vardı, kırıcıydılar. Emin olun ki kırmadım hiçbirisini. Bugün hepsi ikmal tamamlamaya indiler. Rahmi Kuranda ilim yaptılar, köklendiler. Görevlerini istediler. Bugün burada olan buydu.

 

Çoban ölüdür, çoban yaşar ama çoban sayfa sayfa ışık olmadıkça çatıyı kuramaz ve birlik olamaz. Bu çalışma birliktir ve biz bir tek’iz burada; bunu bilin.

 

Sel alsa dünyayı, öz görev taşır, dünyayı koruruz ama sel İnsan Soyu olursa ölüdür, özsüzdür, gözsüzdür, ocağı ocağımızdadır. Biz onu yine koruruz ama sel, Birlik Tahtı’nda ilmi aldığında ayrılık başlar. Bundandır ki iradi, hakiki ve hak olan ışıkların tahditli olsa da kırıcı olmamalarıdır dileğimiz.

 

Yürümek, yürütmek demek değildir. Ben yürürüm ama yürütmem; bu yokluktur ama ben yürürüm ve yürütürüm. İşte varlık budur. Bundan sonraki sayfalarda da böyle olacak. Yürümek ve yürüyüp, hürmetle her diriyi hak etme, som altın bir ışıkta bütünün gücü olmak.

 

Bedenim hepinizin  birliğidir; bunu hepimizin tahtitsizliğinde dillemek istedim. Çamur yoğurmadım, yaşamı tohumla, ilmimle bütünün gücünü hakikiyette dillendim. Ben çamur yoğursam çarşı pazar herşey kelamdan çıkar ve orta kapılarda kimse kontrol kuramaz. Neden çamur? çamur kontrolsuzluğu kotlamaktır. Eğer ben Rahmi Kuran’da tahditlenirsem karanlık ışıksızlaşır.

 

Dava ilimdir. İkmal tamamlamak, ilmi tohumlamak, bütünü güçlendirmek, Mikal’in Gözü olmak sistemi gerçek çalışmayla dillemek; biz bunu yapıyoruz burada.

 

Merkap Sistemiyle yaşamı tahtında dürümleyenlerin kalem olup yazmaları geri dönüşü sağlar ama yarını tohumlamaz.

 

Muhakim vakti geldiğinde hakikiyete varır, hak olur ama muktedir değilse hasatı olmaz. Öncelikle bunları bilmenizi istedim.

 

Ben ekmeğim ama hepinizin ilmiyle ekmek değilim. Kelamla ekmeğim bu ekmek Mikail’in tinsel tahtitsizliğindeki ilim tohumlamasını yapacak tekniktir.

 

Yarın artık ölüler diyarı yaptıklarınızı anlayacak güce varacak. Ne yaptık? herşeyi yaptık. Neden yaptık? haliklerin hakikiyetini dilliyebilmelerini sağlamak, hasat yapmak, ışığı yakmak….müsterihiz ki yaptık.

 

Nikah kıydık yaşama, ölüleri kodladık. Vasat bir çalışma değil bu, herkesin anlaması imkanı olmayan bu çalışmayı yaparken kısır bir dörtlü olarak gerçek çalışmaydı dilleyenlerin dürümlerinden öteydik ve biz mayayız; dünya mayası.

 

Bugüne geliş, bugün oluş, bütün oluş, birlik kuruş….çok mutluyuz ki bunları başardık.

 

Yar dağlarında taht kurduk. Ak Tahtta ışık yoktu, yol olduk, ışık kodladık oraya, Kutsal Işığı tohumladık.

 

Mikail’de göz yoktu, söz olduk, göz yaptık yüreğine, misafirler biz bizi bizden öte bizle dilledik. O biz, birliktir bunu bilin.

 

Korkum yoktur canlar çünkü biz bir tek ışığız. İşte bu, şimdilik.

 

Deşifre eden: Gülden ZENGİN

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

http://youtu.be/S08839ET_-g?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 
  Bugün 553 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol