Birlik İlmi
  BARIŞIN SİSTEMİ (6) 1 .AKIŞ, 2. BÖLÜM
 

20.EKİM.2014 TARİHLİ BARIŞIN SİSTEMİ (6)

 

1.AKIŞ, 2. BÖLÜM

 

-Buyurun, nur olan ışık; buyurun.

 

-Ben sen, sen beniz anam. Seninle çalışmaya geldik…..

 

-Hoşgeldiniz.

 

-Değerliler, size şunu söylemeye geldim. Barışa geldim ben. Ağır ağır geldim.

Sanıldı ki ben yoktum ama geri döndüm. Ben nefese geldim. Ben kaynağa geldim. Sınırlar kalktı ışığınıza geldim.

 

Beni en eski diye bilin; yaşamın en eskisi diye bilin beni.

 

Ben kimim? Adem’im!

 

Ben Adem. Sizinle olmaya geldim.

 

Dört Gök Sözcüsü dünyaya indirildi. Her biriydim ben ama biriydim. Ben biriydim. Ben biriydim ve ben Adem.

 

Dünyaya geliş sebebim hep yanlış anlatıldı.

 

Kucak kucak ışık yakmışım ama derler ki “kovulandır o”. Yaprak yaprak okurum yaşamı, dinlerim ve derler ki “o cennetten kovulandır.”

 

Savaşın galibi yoktur bilir misiniz? bir savaş olduğunda kaybeden, kazanan olabilir. Kaybeden kelamdan ayrıdır ama kantardır o; bilir misiniz?

 

Ve ben Adem, sizsiz değilim. Her cemaatle birlik halinde çalışırım. Ana Kapı’yım ben. Dümenin başına oturduğumdan beri çalışırım.

 

Zannetmeyin ki dünyaya Adem geldi, Havva geldi.

 

Dünyada ben varım ve ben her tür yirminci dürümde hakikiyete varmışların bir tekiyim. Hakikiyete varan herkes BİR’dir. İşte ben o BİR’im.

 

Size daha ne deyim ki? dünyalı olmak için kapıları açmak gerekti; açtım. Gönüllerin gücünü tohumlamak gerekti, tohumladım. Yeri göğü yarattılar, “in” dediler. İndim.

 

Sanılır ki ben kovuldum….

 

Ben kovan olurum belki ama kovulan olmam; bilinsin isterim.

 

Canlılar Adem ne bilir misiniz? ilimdir, Altın Işıktır Adem. Aklın Tohumudur, Bütünün Gücü’dür ve doğadır Adem, her an’dır. Sayfa sayfa okuttum. Ben Hana ve ben Adem.

 

Deve kalktığında yol Altın Işık’a vardığında benim adım dünya olur. Size derim ki “ben Za Kar’ım, Ra Ka Ha’yım. Herşeyde var olanım ama ben Ata Kapı’yım; bilin. Ben erilim bilin.”

 

“Eril nedir?” diye sorarsınız, dişinin tohumudur eril.

 

Zannetmeyin ki eril kapıdır. Eril ya Ra Ka Ha’dır ya Ka Ha’dır ama Rahmi Kuran’dır o.

 

Sevgililer, Adem’i yarattılar ama Adem çamurdu. “Ol” dedi. “oldu. Ölüydü ama çamurdandı.” Öyle dediler?!

 

Yahu kilden yaratmışlar Adem’i. Yoğurmuşlar yapmışlar. Ocakta bu mu var? varsa hatadır!

 

Size şunu anlatmak istiyorum canlarım. Ben dünya, hepimiz olanım ben. Yürüyenim ben ama koşmaya başladım şu anda.

 

Değerliler, size kendimden değil bütünden söz edeyim biraz da.

 

Dünya kurulduğunda ölümlü olacaktı dünyaya inen. Sorgu sual ettiler “ölmek isteyen var mı?” diye. Dedim ki “ben öleyim.”

 

“Zabura Sayfalanışı yapıldığında dirileceğim nasılsa; öleyim” dedim.” Doğal güç dedi ki “seni isteyemem çünkü sen ışık halindesin çünkü ışık yaşama indiğinde kıran kırılan olacak. Biz ışıkları değil çamurları isteriz.”

 

Baktılar ki ben ışığım. “Ne yapalım?” dediler. “Ona ışık halinden çamur haline dönüştürülecek bir kayıt yaptıralım.” Nasıl olacak bu? “ona bir ilim öğretelim. Bu ilimi öğrendiği zaman ışığı kotlansın, korunsun ama çamurlansın.” Öyle mi? Öyle “peki” dedim “kabul, kabul ediyorum ve ben doğal dünyayı kotlayacağım ve ben nefes olacağım; kabul ediyorum. Ve ben karanlığın ışığını yakacağım aha bu işte bu. Ben bunu istemez miyim?

 

Ve dediler ki “vakit geldiğinde sen yere ineceksin, çoban olacaksın. Ölümlüleri yaşatacaksın. Kelama indiğini unutma, yaşama indiğini sakın unutma, Aton Kotlarıyla toplumları ile toplumları kontrol edeceksin ama unutma sen bir resim yapıcısın.

 

Yaşamı resmedeceksin ve ben kabul ettim dedim ki “herkesle olmaya gidiyorum. Ben bir resim yapacağım. Adı levhi olacak. O levhiyi yer küre dilleyecek. Orada ekip kuracağım ve orayı yarattıracağım.”

 

Sıkıntı yok, “ol” dediler. “Peki “dedim ”ol” Aha bu.

 

Ve dünya çalışmalarına giriştim.

 

Ben yere indiğim zaman yer ışıksızdı. Kısırdı. Yerde gökçü hiç kimse yoktu. Sevgi yoktu. Sabuha denilen bir sistem vardı. Sabuha…

 

Bu sistem yığın yığın ışık yakan bir sistemdi. Yer küre çok güçlüydü ama bu Sabuha Sistemiyle yapılan herşey yaşamı tırpanlayan bir çalışmaydı. Gökçü hiç kimse yoktu ama yaşam da yoktu.

 

Bu Sabuha Sistemini koklayan herkes dedi ki “bu sistemde ışık yok. Bu sistemi kontrol edemeyiz; edemeyeceğiz. O zaman sen Karanlığın Tahtı’nı güçlendir bakalım. Karanlıkta kal bir süre, bakalım neler olacak?”

 

Ve ben karanlıkta yaşadım bunca zaman ve bugüne geldim.

 

Ben ekibimi kurdum anam. Seninle olmaya geldim.

 

Yere “gök”, göğe “yer” dedin “ol “dedin. “Göksüz ölüdür” dedin dünya.” Ölüdür “ dedim, ışıkta yoktur” dedim yol ama sen dedin ki “vardır.”

 

Altın Tanrı ışığını yakmış; inmiş. Biz seniz anam. Sen biz, biz seniz be anam.

 

Bugün Adem’i bana anlattın. Dedin ki “Hana’dır Adem; hasattır, aşktır, şavktır” dedin. Ama yarındır da aynı zamanda çünkü adem hakikiyetin tahditiyle bütünün gücünü tohumladığı zaman bütün gökler sözcü olurlar ve gök sistemleri yer çekimi ile yüreklere iner. İşte bugün olmakta olan budur.

 

Adem Ana Kapı’dır ama Havva? Havva’yı sordular. Yaşamın ışığıdır Havva. “En el hak” der Havva ama hak olan insan yarının tabularını yıkan insandır.

 

Havva “ben varım” demedi. “Ben yokum” dedi çünkü Havva ekmekten dürümlenen bir yaşamdı. Ekmekse Adem’di ve “biz Adem’i Hak Kapılar’a ulaştırdık” dediklerinde “Havva nefes alacak mı?” dedik “ol” dedik.

 

Değerliler, işte Havva hepinizin net bildiği gibi Hena’dır. Hena ekmektir ama Adem’den ekmektir; bunu bilin. Ve Hena arş kapılarıdır; her an’da ve her yaşamda var olan arş…ve zamanın sırrını dilleyen arş ama o dillenen bütünün gücüdür.

 

Süper Sayfalanışla dilleşir. İşte Havva’yı hakikiyeti ile dürümleyen Hana, Hak Tahta Helin denilen bir çalışma yapar; Helin Çalışması.

 

Helin ikmal tamamlatma çalışmasıdır. Bütün köklerini dürümleyenlerin tümü Helin olurlar ve kayıt yaparlar ama yaptıkları kayıtların ışık tohumlaması yoktur ışık tohumlaması yapacak olan mutlaka Hena’yı hak etmiş olandır. Hena’yı hak eden kimdir bilir misiniz? Hak Kapısı’nı açabilenlerdir. İşte Hak Kapısını açanlar Hena’yı hak ederler.

 

Her diri Hena olmaz, her diri kapıyı açamaz.

 

Kapıyı açtığı zaman arşa varır, akla varır, Tarıkların Tahtında yaşama varır, bize varır ve biz o oluruz.

 

Şükrettim ki bugün bu bilgileri sizde dilleştirebiliyorum. Harı yükselterek mi? Yo, yo, yo harsız da dilleşiriz biz sizinle; bu kesindir.

 

Şikayetim var mı? yoktur ama şimdiye kadar hiç kimse bu bilgileri bu biçimde anlayamamıştı. Bu nedenledir ki sizlerle olmak hepimize umut oldu.

 

Süzülen dünya yaşamı tohumladı. Biz bugün burada, bu yoğunlukta Sultanlık yaptık. Çıktığımız her anda haşrı Ka Ha olan şavkı dilledik, bizi bize vereni dilledik, BİR’i dilledik. İşte mutluluk budur ve biz apronda bekletilmeyen her yüceyi kelama aldık.

 

Şu ana kadar yaptığınız çalışmalar Mustafa Kemal Atatürk’ün tahditsiz ilmiyleydi. Bugünden itibaren yapılacak çalışmalar Hakkın Yoğunluğundaki Akıl’la olacak. Bu aklı hak etmiş olmanız bizleri mutlandırmıştır.

 

Sultanlar, umut olur ki Rahmi Kuranlar’daki Levhiler bizsiz kalmazlar.

 

Dünya bizimle güçlü, bizimle yüce, bizimle yoğun ama biz dünyayı korumaya değil koklamaya iniyoruz; bunu bilsinler. Ve sizinle yapılan bu çalışma koruyuculuktur. Bunun içindir ki korkuyu aşıp geçebiliyoruz, süper sistemleşmeyi yere indirebiliyoruz, Altın Tanrı’yla tahditli olmadan çalışabiliyoruz. Yoğun dünya, bugün bu yoğun ışık biziz.

 

Sevgiyle hepinizi kucaklıyoruz. Aha bu.

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

http://youtu.be/VPbX9ZzAL2w?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 
  Bugün 102 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol