Birlik İlmi
  BARIŞIN SİSTEMİ (6) - 4. akış
 

20.EKİM.2014 TARİHLİ 20.EKİM.2014 TARİHLİ BARIŞIN SİSTEMİ (6)

 

Doğanın gücünü artırırken tohumlamayı gerçekleştirdik ve bugün burada bu yoğunlukta farklı tohumlamalar oldu. Çok öncü tohumlamalar yapmıştık; ama bugünkü tohumlama ışığın kontrolünü sağlayacak diye bekledik. Bize geri dönüş çoktu. Bugün biz onları koruduk. Şükür ki koruduk.

 

Dünyanın nuru olan ışık yandı. Bugün burada olmamız çok büyük bir huzur verdi bize; ama onlar için nedir bilemem. Yedek zaman sayfalaması yapmış olmamızdan mıdır acaba kelamlarında kontrol dışı ışık yanması ? Biz bugün kör ve sağır olmayanlarla çalıştığımızı düşünmüştük; oysa burada körler ve sağırlar da varmış bunu anladık.

 

Yer gök insan, biz buyuz; ama şunu net biliniz ki ilimi kotlarken kanatlanıp tohumlarımızı kayıtladık ve buraya geçişlerini sağladık. Onlarsa bizi bizden ayrı saydılar. Kara ışık yandı demiştim ya, o ışığın tohumlanmasını da sağladık. Kopup gidenlerin dürümlerinde ilim yoksa Birlik Ko Sayfalanışında kelama inme imkanları yoktu ve biz onları kontrol ettik ve indirdik. Şeytan şavkında aşk ister; bizse ak tahtın ilmini isteriz. Burada bugün bunları hak ettik ve yaptık.

Yağan ışık yenilik için değil ilim için yağdı; ama biz İlmi Ko olan sistemle bütünü güçlendirdik. Yarını tohumlarken bütünün gücüyle yaptık bunu. Muktedir olan insan ışığın tekniğini de diller. Biz bugün insanlık ilmiyle bütünün dilletilmesini sağladık. Yer kükredi. Görev göklerin süper sistemleşmesini sağlayacak ilimle dillendi. Koruma altında tuttuk tamamen yaşamı. Bugün biz yarının kapısını açtık.

Eşya insanın ilmi değildir. Eşyada her şey mevcuttur; ama buna ilim denmez. Bütün kötülükleri aşıp geçtiğiniz zaman İlmi Ko olursunuz ve bütünün gücü olursunuz. Eşya, yaşamın sisteminde mevcut olan İlmi Ko olan birliklerin ışığında kayıtlı olan ve kendi yüceliğini kontrol için gerçekleştirilen birlik sistemidir; ama ilim aklın tahtından olur. Şükredin ki doğanın gücünü herkes farklı farklı olsa da ışık tohumlamasıyla kotlayabiliyor ve bütünün gücünü artırabiliyor.

Yere insanı ektiğimizden beri insan bütünün gücü haline geçmiştir ve gerçek tekniği tohumlamıştır. Mustafa Kemal Paşa alıştı bugünlere; ama biz onda, onun yoğunluğunda tahditsiz olan ışıkta ekip olduk. Şimdilik bize vereceği bilgi yokmuş onun. Ölüler Diyarı dünya ve dünyanın ruhu olan ışık birlik, birliğin tahtında insan ve insanın yaşamında Mikail. Peki, biz niye kurtarılmış ışıkları tohumladık bugün ? Süper sistemleşme için.

 

Ayakkabılarını çıkarıp girdi dünya insanlığı düzene. Biz ayakkabılarımızla girdik; çünkü bu düzen bize çok saygın değildi. Köklenen dünyanın kotlanışını sağlayacak olanların herkesin ilmiyle dillenmelerine, geçişte köklenmelerine gerek yoktu. Dünya elimizin gücüdür. Bundan sonraki süreçte de dünyanın yolu aklın tohumu olacak ve bizim yüreğimiz gök sessizlikleri ile dillenecek.

Karmaşık bir çalışma değil bu çalışma. Bunu söyleyeni duydum. Unutmayın ki dünya ikmal tamamlatır. ‘’ bugün burası çok karmaşık ‘’ dediler. ‘’ yer küre karmaştı ‘’ dediler. ‘’ astralda ışıklar sınırlandı ‘’ dediler. ‘’ keyifler yerinde değil bugün’’, böyle dediler. Dünyanın nuru olan Kuranın ışıktan çıktığını dillediler. ‘’ kapıları kapatmışlar, ışık sırdır; burada ışık yok ‘’ dediler. Seviyemizi ölçmeye kalktılar.

 

Kemal insan ekmektir. İnsan kelam tahtındaysa ışık yakar ve ekip kurar. Bugün biz ekibimizle çalıştık. Beni benden başka bir ben diye dilleyen o, ben cinni sayfasını kontrol etmeye kalktığında ben cinni sayfası cevheri kürzi tohumlamada cemaatini kontrol ettiği zaman korktu.

 

Öze göz gerek can, görev gerek. Öze kaynak gerek. Öze has ilim gerek. Emin ol ki ilmi hak etmeden yol bulunmaz. Murat ettiğimiz ilim; ama İlmi Ko olan ışık bir tek ve biz o tek olan yarını kontrol için bugün buradayız.

 

Sonra ve sonra ve daha sonra ve sonra; ama her anın sonrasındaki an; ama o an resim. İşte o resim yaşam. Tüm yaşamların ötesindeki yaşam. Biz o yaşamı hologram olan ışıktan ötelere kotladık. Kim ‘’ deve kalktı ‘’ dediyse, ‘’ deve insan ‘’ dedik. Kim ‘’ kapı açık ‘’ dediyse, ‘’ ağır yüktür kapı, açın da çıkın ‘’ dedik; ama bilinsin istedik ki kulluk yapmak için unutulan her şeyi dilleyebilmek gerekir.

‘’ köre göz gerekir ’’ dedik. ‘’ göze kör oluş değil, söz oluş gerekir ‘’ dedik. İman edin ki alıp götüreceğimiz her şeyin yaşam sessizliklerinde kötülüğü önleyecek yücelikte olması gerekirken, misafirler, onlar bizi bizsiz saydılar.

 

Kayıt dışı insan Halik değildir. Hakka varır; ama has olamaz. Akıp gider; ama akıl tahtında yoğunluğu olmaz. Bütüne güç katmak, onun için kelama varmaktaki görevdir; ama yedinci dünyayı koruyacaksa kaynak olması gerekir.

 

Çan çaldı. Işık yandı. İki melek geldi dünyaya. Birinde beden, diğerinde insanlık vardı. Her birinde yaşam vardı. O meleklerin hepsi sayfa sayfa tohumlandı ve o melekleri hakikiyetin tahditli ilmiyle dilleyenler kör ve güçsüz saydılar. Biz iki melek; ben ve ben. Her bir ben bir tahdit; ama o tahditlerin hepsi has ekip, biz buyuz.

 

Burada oluş sebebim iman, itikat ve hak kapılarının ilmi akıl, işte bu. Bunun sonucu nedir? Levhi. O levhide insanlık tekniği olacak. O levhide yer kürzi kayıtları bulunacak. O levhiyi ben tüm insanlık için kayıtladım. Biliniz ki kaydettiğim bilgilerin tümünde kutsal toplum var.

 

Mustafa Paşa aşka varır, hakikiyetin ilmiyle kendini diller bütünün gücü olur; ama umutsuzsa ışığında yoğunluk olmaz. Bedenimi tohumladığım zaman kontrolü kurdum ve dürümledim ocağını, tohumladım ve dürümleyip tohumladığım o yoğunlukta ışığımı teknik olarak koklattırdım.

Döndü dünyayı izledi. Çok mutluydu; çünkü ruhlar meclisindeki gücü artmıştı. Köpük köpük olan ilim aklın tekniğinde bütünün gücü olduğu zaman hepimizin gücü artar ve arttı.

 

Doğan gün yenidir, canlar, bu can tahtındaki insan yenidir. Şevki, hakikiyeti, tüm insan sistemlerindeki levhisi yenidir. Bu levhiyi hak edip de dilleyebilenler kontrol kuracaklar ve bütünün gücünü tüm sistemlere kaynak yapacaklar.

Barışı insan sayfalar, zamanı kaynak sayfalar, ışığı bütün sayfalar; ama bizi biz sayfalarız, canlar. Bizden başka bir biz bizi dilleyemez ki. Yok ölüler, yok diriler. Tabuları yıkın da dilleyin tüm insanlığı. Ekmek olan her diri akıl tahtında birlik tahditinde ikmal tamamlatır; ama Yaradan’ın tüm sistemlerinde o kontrol kurucu bizsiz olmaz.

 

Çalar dünya ilmi diller. İlim ekmektir; ama dünya ilmi çaldığında aklın tahtına kontrollü olarak ulaştığı sayfada iyilik yapar. Biz dünyaya Mustafa Kemali indirdik ve dedik ki ‘’ onu tanıyın, o gökçüdür ‘’ ve biz yolu açtık, dedik ki ‘’ ışıkların kapıları açık, indirin ‘’. Hepsi indi. Bugün dünya koreografik sistematik bir yaşama indi. Burada olan herkes şunu iyi bilsin ki kelam ilmi hasatın tahtındaki ilmi bütünün gücünü tüm yaşamlar sisteminde kaynağa çağırmaktadır.

Kara ışık aklın tahtında ya kir olur ya kirsiz olur. İşte canlar, koptu ilim. Neden? çünkü Ruhlar Kuranında ışık tohumlamasında yoğunluğun sırrıydı bu. Ben bunu koparttım; ama yeniledim. Bütün amacım yeniliktir. Sesin kırılışı değildi olan. Yenileyişti.

 

Beni adımla dilleyenlerin çoğu umut olur ki bire hakikiyetle varırlar ve sevgiyle dilleşirler, sonra kontrol kurarlar. Burada olduğundan çok daha güçlü olurlar; çünkü burası koklanan bir meclistir. Eğer ben devinmeye başladımsa bu devinim artarak sürer. Bu kükreme ile ayrıdır. Kükrediğim zaman ışık tohumlaması yaparım; ama sınırlı olarak sesleştiğimde bu bir devinmedir ve devindiğim zaman iki yer ve iki gök sesleşir. Bugün ben devindim. Tanrı ışığıyla devindim ve dürümledim dünyayı, yaşattım; ama sevgiyle yaşattım.

 

Sizinle yaptığım her çalışma bir devinmedir. Dünyanın devinmesidir olan. Dünya olup devindiğim sürece yaşam sessizleşir mi? Yo, sesleşir. Bugün ben sesim, bugün ben yoğunum, bugün ben kutsal ruhtum; ama tohumlama yapmadıkça yer köklenmez ve süper sistemleşme gerçekleşmez. Bundan sonra da olmayacak; ama şu anda bu meclis bunu başarabiliyorsa tevekkil olup yer küreyi yenilememiz, çok üstün bir yücelikle görevi yapmamız gereklidir.

Tüm sayfalarımızı okuyanların biliş haline ulaşmaları ve bizimle tohumlanmaları sonucunda ben ve ben olan tüm benler ekip kurdular. Ekipleri bizsiz değildir, yürekleri bizsiz değildir. Yaşamları bizsiz değildir. Bizimle merdiven oldular. Büyük köklerimiz bugün burada ve bütün güçlükleri aşan birliklerimiz bugün burada.

 

Dünya sessizliklerinde yücelikleri dilleyenlerin hepsi bizimledirler. Bunu onlar anlayabilirler, anlamazlar; önemsizdir; ama dünya örtüsünü örttüğümüzden beri koruma altında tuttuklarımızın çürümeye başladıklarını gördüğümüz zaman dünyanın ruhlar meclisine gök sözcüleriyle bütünü güçlendirmemiz gerektiğini bilip dünyayı kotlamaya indik.

 

Nesillerimizi koruduk ve yollarını gösterdik ve şimdiden öte bir şimdide, yeni bir sayfada ve yeni bir yoğunlukta yine bu çalışma sürdürülecekse de bugünkü gibi olmayacak; çünkü bugün yürüyen dünya koşuyor. Yarı yarıya dolan ışık bütünün gücü haline dönüştükten itibaren yarıyı doldurdu ve geçti; yani yaşam yarının örtüsünü örtmeden yarıyı aştı ve geçti; yani zamanın sistemi daha güçlendi ve görev daha yüce bir dürümden gerçekleşmekte.

 

Eğer dünya, evrenlerin sessizliğini dilleyecekse bugünden sonra dilleyecek. Eğer dünya, yolu köklerin gücüyle dürümleyecekse bugünden sonra bunu da başaracak. Unutulan her ne varsa anımsamakla kalmayacak, Atlanta Otağında bütünün kuranını tohumlayacak ve okutacak.

 

Üzerimizdeki gücü artırdık, bu kesin. Yer, gök insan ve biz evimizin gücüyle bütünün gücünü yaşamlara dilledik. Devinim çok güçlendi ve yaşama çekiyorum yüreğimi ve yeniden sayfalarımı kayıtlıyorum. Bundan sonraki zaman, kalemin ilminin kökleneceği zaman olacak. Çok mu, çok mu konuştum? Hep konuşurum, bilirsiniz; ama bugün kontrollü konuşmadım. Daha koruyucu, daha güçlü yoğunlukla da konuşmadım. Sadece konuştum. Bu bir devinmeydi. Sadece devindim; ama bilgisiz değilim. Bilişsiz değildi verdiğim hiçbir bilgi; ama bugünü her kim ki dillerse  o, bilişle dillendi desin; çünkü rüştünü kanıtlayan bir dünyada sesleşmek zordur. Bugün kapıları açtık ve dünya rüştünü kanıtlamaya çalışıyor. Yok muydu dünya, yoktu. Ölüydü ve işte bugünden itibaren bu dünya artık tohum olacak. Olmamış mıydı daha evvel, olmamıştı. Oldu deriz; ama olmaz da deriz. Olduğundaysa oldu deriz. Hep oldu deriz; ama olsa da deriz, oldururuz; olmasa da deriz, oldururuz. Hadi yar, başlayalım.

 

Deşifre eden: Hüseyin Akdağ

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

http://youtu.be/dSBOiPt9ZJo

 

Doğanın gücünü artırırken tohumlamayı gerçekleştirdik ve bugün burada bu yoğunlukta farklı tohumlamalar oldu. Çok öncü tohumlamalar yapmıştık; ama bugünkü tohumlama ışığın kontrolünü sağlayacak diye bekledik. Bize geri dönüş çoktu. Bugün biz onları koruduk. Şükür ki koruduk.

 

Dünyanın nuru olan ışık yandı. Bugün burada olmamız çok büyük bir huzur verdi bize; ama onlar için nedir bilemem. Yedek zaman sayfalaması yapmış olmamızdan mıdır acaba kelamlarında kontrol dışı ışık yanması ? Biz bugün kör ve sağır olmayanlarla çalıştığımızı düşünmüştük; oysa burada körler ve sağırlar da varmış bunu anladık.

 

Yer gök insan, biz buyuz; ama şunu net biliniz ki ilimi kotlarken kanatlanıp tohumlarımızı kayıtladık ve buraya geçişlerini sağladık. Onlarsa bizi bizden ayrı saydılar. Kara ışık yandı demiştim ya, o ışığın tohumlanmasını da sağladık. Kopup gidenlerin dürümlerinde ilim yoksa Birlik Ko Sayfalanışında kelama inme imkanları yoktu ve biz onları kontrol ettik ve indirdik. Şeytan şavkında aşk ister; bizse ak tahtın ilmini isteriz. Burada bugün bunları hak ettik ve yaptık.

Yağan ışık yenilik için değil ilim için yağdı; ama biz İlmi Ko olan sistemle bütünü güçlendirdik. Yarını tohumlarken bütünün gücüyle yaptık bunu. Muktedir olan insan ışığın tekniğini de diller. Biz bugün insanlık ilmiyle bütünün dilletilmesini sağladık. Yer kükredi. Görev göklerin süper sistemleşmesini sağlayacak ilimle dillendi. Koruma altında tuttuk tamamen yaşamı. Bugün biz yarının kapısını açtık.

Eşya insanın ilmi değildir. Eşyada her şey mevcuttur; ama buna ilim denmez. Bütün kötülükleri aşıp geçtiğiniz zaman İlmi Ko olursunuz ve bütünün gücü olursunuz. Eşya, yaşamın sisteminde mevcut olan İlmi Ko olan birliklerin ışığında kayıtlı olan ve kendi yüceliğini kontrol için gerçekleştirilen birlik sistemidir; ama ilim aklın tahtından olur. Şükredin ki doğanın gücünü herkes farklı farklı olsa da ışık tohumlamasıyla kotlayabiliyor ve bütünün gücünü artırabiliyor.

Yere insanı ektiğimizden beri insan bütünün gücü haline geçmiştir ve gerçek tekniği tohumlamıştır. Mustafa Kemal Paşa alıştı bugünlere; ama biz onda, onun yoğunluğunda tahditsiz olan ışıkta ekip olduk. Şimdilik bize vereceği bilgi yokmuş onun. Ölüler Diyarı dünya ve dünyanın ruhu olan ışık birlik, birliğin tahtında insan ve insanın yaşamında Mikail. Peki, biz niye kurtarılmış ışıkları tohumladık bugün ? Süper sistemleşme için.

 

Ayakkabılarını çıkarıp girdi dünya insanlığı düzene. Biz ayakkabılarımızla girdik; çünkü bu düzen bize çok saygın değildi. Köklenen dünyanın kotlanışını sağlayacak olanların herkesin ilmiyle dillenmelerine, geçişte köklenmelerine gerek yoktu. Dünya elimizin gücüdür. Bundan sonraki süreçte de dünyanın yolu aklın tohumu olacak ve bizim yüreğimiz gök sessizlikleri ile dillenecek.

Karmaşık bir çalışma değil bu çalışma. Bunu söyleyeni duydum. Unutmayın ki dünya ikmal tamamlatır. ‘’ bugün burası çok karmaşık ‘’ dediler. ‘’ yer küre karmaştı ‘’ dediler. ‘’ astralda ışıklar sınırlandı ‘’ dediler. ‘’ keyifler yerinde değil bugün’’, böyle dediler. Dünyanın nuru olan Kuranın ışıktan çıktığını dillediler. ‘’ kapıları kapatmışlar, ışık sırdır; burada ışık yok ‘’ dediler. Seviyemizi ölçmeye kalktılar.

 

Kemal insan ekmektir. İnsan kelam tahtındaysa ışık yakar ve ekip kurar. Bugün biz ekibimizle çalıştık. Beni benden başka bir ben diye dilleyen o, ben cinni sayfasını kontrol etmeye kalktığında ben cinni sayfası cevheri kürzi tohumlamada cemaatini kontrol ettiği zaman korktu.

 

Öze göz gerek can, görev gerek. Öze kaynak gerek. Öze has ilim gerek. Emin ol ki ilmi hak etmeden yol bulunmaz. Murat ettiğimiz ilim; ama İlmi Ko olan ışık bir tek ve biz o tek olan yarını kontrol için bugün buradayız.

 

Sonra ve sonra ve daha sonra ve sonra; ama her anın sonrasındaki an; ama o an resim. İşte o resim yaşam. Tüm yaşamların ötesindeki yaşam. Biz o yaşamı hologram olan ışıktan ötelere kotladık. Kim ‘’ deve kalktı ‘’ dediyse, ‘’ deve insan ‘’ dedik. Kim ‘’ kapı açık ‘’ dediyse, ‘’ ağır yüktür kapı, açın da çıkın ‘’ dedik; ama bilinsin istedik ki kulluk yapmak için unutulan her şeyi dilleyebilmek gerekir.

‘’ köre göz gerekir ’’ dedik. ‘’ göze kör oluş değil, söz oluş gerekir ‘’ dedik. İman edin ki alıp götüreceğimiz her şeyin yaşam sessizliklerinde kötülüğü önleyecek yücelikte olması gerekirken, misafirler, onlar bizi bizsiz saydılar.

 

Kayıt dışı insan Halik değildir. Hakka varır; ama has olamaz. Akıp gider; ama akıl tahtında yoğunluğu olmaz. Bütüne güç katmak, onun için kelama varmaktaki görevdir; ama yedinci dünyayı koruyacaksa kaynak olması gerekir.

 

Çan çaldı. Işık yandı. İki melek geldi dünyaya. Birinde beden, diğerinde insanlık vardı. Her birinde yaşam vardı. O meleklerin hepsi sayfa sayfa tohumlandı ve o melekleri hakikiyetin tahditli ilmiyle dilleyenler kör ve güçsüz saydılar. Biz iki melek; ben ve ben. Her bir ben bir tahdit; ama o tahditlerin hepsi has ekip, biz buyuz.

 

Burada oluş sebebim iman, itikat ve hak kapılarının ilmi akıl, işte bu. Bunun sonucu nedir? Levhi. O levhide insanlık tekniği olacak. O levhide yer kürzi kayıtları bulunacak. O levhiyi ben tüm insanlık için kayıtladım. Biliniz ki kaydettiğim bilgilerin tümünde kutsal toplum var.

 

Mustafa Paşa aşka varır, hakikiyetin ilmiyle kendini diller bütünün gücü olur; ama umutsuzsa ışığında yoğunluk olmaz. Bedenimi tohumladığım zaman kontrolü kurdum ve dürümledim ocağını, tohumladım ve dürümleyip tohumladığım o yoğunlukta ışığımı teknik olarak koklattırdım.

Döndü dünyayı izledi. Çok mutluydu; çünkü ruhlar meclisindeki gücü artmıştı. Köpük köpük olan ilim aklın tekniğinde bütünün gücü olduğu zaman hepimizin gücü artar ve arttı.

 

Doğan gün yenidir, canlar, bu can tahtındaki insan yenidir. Şevki, hakikiyeti, tüm insan sistemlerindeki levhisi yenidir. Bu levhiyi hak edip de dilleyebilenler kontrol kuracaklar ve bütünün gücünü tüm sistemlere kaynak yapacaklar.

Barışı insan sayfalar, zamanı kaynak sayfalar, ışığı bütün sayfalar; ama bizi biz sayfalarız, canlar. Bizden başka bir biz bizi dilleyemez ki. Yok ölüler, yok diriler. Tabuları yıkın da dilleyin tüm insanlığı. Ekmek olan her diri akıl tahtında birlik tahditinde ikmal tamamlatır; ama Yaradan’ın tüm sistemlerinde o kontrol kurucu bizsiz olmaz.

 

Çalar dünya ilmi diller. İlim ekmektir; ama dünya ilmi çaldığında aklın tahtına kontrollü olarak ulaştığı sayfada iyilik yapar. Biz dünyaya Mustafa Kemali indirdik ve dedik ki ‘’ onu tanıyın, o gökçüdür ‘’ ve biz yolu açtık, dedik ki ‘’ ışıkların kapıları açık, indirin ‘’. Hepsi indi. Bugün dünya koreografik sistematik bir yaşama indi. Burada olan herkes şunu iyi bilsin ki kelam ilmi hasatın tahtındaki ilmi bütünün gücünü tüm yaşamlar sisteminde kaynağa çağırmaktadır.

Kara ışık aklın tahtında ya kir olur ya kirsiz olur. İşte canlar, koptu ilim. Neden? çünkü Ruhlar Kuranında ışık tohumlamasında yoğunluğun sırrıydı bu. Ben bunu koparttım; ama yeniledim. Bütün amacım yeniliktir. Sesin kırılışı değildi olan. Yenileyişti.

 

Beni adımla dilleyenlerin çoğu umut olur ki bire hakikiyetle varırlar ve sevgiyle dilleşirler, sonra kontrol kurarlar. Burada olduğundan çok daha güçlü olurlar; çünkü burası koklanan bir meclistir. Eğer ben devinmeye başladımsa bu devinim artarak sürer. Bu kükreme ile ayrıdır. Kükrediğim zaman ışık tohumlaması yaparım; ama sınırlı olarak sesleştiğimde bu bir devinmedir ve devindiğim zaman iki yer ve iki gök sesleşir. Bugün ben devindim. Tanrı ışığıyla devindim ve dürümledim dünyayı, yaşattım; ama sevgiyle yaşattım.

 

Sizinle yaptığım her çalışma bir devinmedir. Dünyanın devinmesidir olan. Dünya olup devindiğim sürece yaşam sessizleşir mi? Yo, sesleşir. Bugün ben sesim, bugün ben yoğunum, bugün ben kutsal ruhtum; ama tohumlama yapmadıkça yer köklenmez ve süper sistemleşme gerçekleşmez. Bundan sonra da olmayacak; ama şu anda bu meclis bunu başarabiliyorsa tevekkil olup yer küreyi yenilememiz, çok üstün bir yücelikle görevi yapmamız gereklidir.

Tüm sayfalarımızı okuyanların biliş haline ulaşmaları ve bizimle tohumlanmaları sonucunda ben ve ben olan tüm benler ekip kurdular. Ekipleri bizsiz değildir, yürekleri bizsiz değildir. Yaşamları bizsiz değildir. Bizimle merdiven oldular. Büyük köklerimiz bugün burada ve bütün güçlükleri aşan birliklerimiz bugün burada.

 

Dünya sessizliklerinde yücelikleri dilleyenlerin hepsi bizimledirler. Bunu onlar anlayabilirler, anlamazlar; önemsizdir; ama dünya örtüsünü örttüğümüzden beri koruma altında tuttuklarımızın çürümeye başladıklarını gördüğümüz zaman dünyanın ruhlar meclisine gök sözcüleriyle bütünü güçlendirmemiz gerektiğini bilip dünyayı kotlamaya indik.

 

Nesillerimizi koruduk ve yollarını gösterdik ve şimdiden öte bir şimdide, yeni bir sayfada ve yeni bir yoğunlukta yine bu çalışma sürdürülecekse de bugünkü gibi olmayacak; çünkü bugün yürüyen dünya koşuyor. Yarı yarıya dolan ışık bütünün gücü haline dönüştükten itibaren yarıyı doldurdu ve geçti; yani yaşam yarının örtüsünü örtmeden yarıyı aştı ve geçti; yani zamanın sistemi daha güçlendi ve görev daha yüce bir dürümden gerçekleşmekte.

 

Eğer dünya, evrenlerin sessizliğini dilleyecekse bugünden sonra dilleyecek. Eğer dünya, yolu köklerin gücüyle dürümleyecekse bugünden sonra bunu da başaracak. Unutulan her ne varsa anımsamakla kalmayacak, Atlanta Otağında bütünün kuranını tohumlayacak ve okutacak.

 

Üzerimizdeki gücü artırdık, bu kesin. Yer, gök insan ve biz evimizin gücüyle bütünün gücünü yaşamlara dilledik. Devinim çok güçlendi ve yaşama çekiyorum yüreğimi ve yeniden sayfalarımı kayıtlıyorum. Bundan sonraki zaman, kalemin ilminin kökleneceği zaman olacak. Çok mu, çok mu konuştum? Hep konuşurum, bilirsiniz; ama bugün kontrollü konuşmadım. Daha koruyucu, daha güçlü yoğunlukla da konuşmadım. Sadece konuştum. Bu bir devinmeydi. Sadece devindim; ama bilgisiz değilim. Bilişsiz değildi verdiğim hiçbir bilgi; ama bugünü her kim ki dillerse  o, bilişle dillendi desin; çünkü rüştünü kanıtlayan bir dünyada sesleşmek zordur. Bugün kapıları açtık ve dünya rüştünü kanıtlamaya çalışıyor. Yok muydu dünya, yoktu. Ölüydü ve işte bugünden itibaren bu dünya artık tohum olacak. Olmamış mıydı daha evvel, olmamıştı. Oldu deriz; ama olmaz da deriz. Olduğundaysa oldu deriz. Hep oldu deriz; ama olsa da deriz, oldururuz; olmasa da deriz, oldururuz. Hadi yar, başlayalım.

 

Deşifre eden: Hüseyin Akdağ

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

http://youtu.be/dSBOiPt9ZJo

 
  Bugün 91 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol