Birlik İlmi
  BARIŞIN SİSTEMİ (9) 3.AKIŞ
 

29.EKİM.2014 TARİHLİ BARIŞIN SİSTEMİ (9)

3.AKIŞ

 

Doğanın sesini duyduk yüreğinizde ve sizinle olduk. Bugün burada bu yoğunlukta Bütünün Kürzi Tohumlamasını yaparken her birinizin gücünü dilledik. İlimin Tahtına oturttuk yüreklerinizi ve dinlettik. Çok mutluyuz sizinle olduğumuz için.

 

Kortejin başında yoğunluğunuz mevcut; ama bu yoğunluğun tohumlanışı için bütüne hizmet edenlerin Bir’e hizmetçi olmaları kaynağın ışığını her diriyle dillemeleri gereklidir.

 

Değer biçtiniz yüreğinize ve dürümlediniz, kotladınız, tohumladınız, yaşattınız. El görev, yürek ilim; ama biz bu ilm-i tohum olan birlikleri bütünün gücü diye tüm yaşama çektik.

 

Can tahtına insanı oturtan birlik, bütünün gücünü tüm sistemlere dilledi. Sevgiyle hepinizi kokladık. Buyurun dünya budur.

 

Bugün artık Tanrı ekip kurdu. Bu ekip İlmi Ko olan ışığın tohumudur. Kelamın ilmi olan bu kapı Allah’ın diriliğindeki ilimdir. Sizin göreviniz buydu. Dünyaya görev taşımak ve bu görevle bütünün gücünü dünya dışı varlık toplumlarıyla kayıtlamak.

 

Dünya dışı varlık tohumları kotladınız dünya istedi diye; ama biliniz ki dünyanın dışında daha başka dürümler de var. Onlara görev taşımanızı istediğimiz zaman çoğunuz gök sözcülüğü yaptınız ve Düzeni kurmanız için ışığın kontrolü gerektiğini izah ettiniz.

 

“Dünya elimizin gücüdür” diyorsanız ışığınızı tohumlayın ve yoğunluğunuzu kotlayıp bütünün gücünü tüm sistemlere kati, hakiki ve hak olup indirin.

 

Dönemin başında sizi dünyaya çekeceğimizi biliyorduk. Bugün dünyaya çekildiniz ve bu dünya Bütünün Kürzi Tohumlamasını sizinle yaptı.

 

Nesillerinizi de dünyaya çektiniz; ama şunu da yapmalıydınız, dolu dizgin yapılan bu çalışma ile Bir’e hizmet edenlerin birliklerini tohumlamalıydınız. Bunca çalışmanın neticesinde dünyanın nuru olan ışığı bütünün gücü diye Tekno Kotlamalarla ekmek olup bitiştirmeliydiniz; yani her bir bütünlüğün tek bir İlim Ko olması için çabalamalıydınız.

 

Bu bitiştirme teknik, hakiki ve hak olan ışıkla olmalıydı. Bunu başardınız.

 

Söz ettiğimiz konu insanlık ilminde yoktur. Birçok birleşen var; ama bu birleşenlerin ışığında tohum eken birlik var ve hepsini bu birlik tek bir İlm-i Ko haline dönüştürüyor. Sonra bu tek İlm-i Ko bütünü güçlendiriyor. Yaşamın tırpanları bu Birlik Tohumlamasında kotları kontrol etmeye kalkışıyor ve zeka düzeylerine göre bilgi akışları elde ediyorlar ve bu akışlarda Bir’e hizmet için bütünün gücünü tüm sistemleriyle dinletiyorlar.

 

Koreografik Sistemleşme yapılıyor bu çalışmalarda ve bu sistemleşmeler ile Yaşamın Sistem Sayfalanışları da gerçekleştiriliyor.

Dünya örtüsünü örtmeden evvel bütün bu bilgileri temiz olarak dünyaya indirmesi gerekmekteydi. İşte olay budur ve bütün çalışmalar bunu sağlamak üzere yapılmaktaydı. Dolu dizgin yaptığınız çalışmaların neticesinde öz geçişleri yaparak bunu başarabildiniz.

 

Seviyenizin daha yüksek dürümlere ulaştığını da görmek de bizleri mutlandırmaktadır. Karışık zamanların ışığı daha güçlü yoğunluklara vardı ve daha yüksek ilim sistemleşmesi gerçekleşti.

 

Dürtülerle yapılan çalışmalar aşıldı geçildi, artık bilişle bu çalışmalar yapılmaktadır. Bilgi sayfalanışları daha netleşti. Esrarlı çalışmaların nesiller boyu sürdüğü bir dürümde artık bütünün gücünü daha yüce, daha yoğun ışıkların kayıtlayacağı kesinde bilinmekteydi ve bunu yapabildiğiniz için çok seviniyoruz.

 

Üzerinizdeki güç arttığı için diriliğinizin gücüyle dünya dışı varlık toplumlarıyla da daha yoğun çalışmalar gerçekleştirebiliyoruz. Ostrolog, sonsuzluğunda tohum ektiği zaman ölüyü diriltir. İşte o tohumlar ekildi.

 

Yedi doğa bir tek yaşam oldu. Bizi ele alan, bizi elinde tutan her kim varsa kelam oldu ve yeni bir sisteme görevli oldu. Çoğunuzun daha güçlü bir yolcu, daha güçlü bir yaşam sayfaladığınız kesinleşti.

 

Dünya nefesini tuttu sizi izliyor şu anda; ama sevgililer, daha da önemlisi levhideki ilim, sizin ilminizden çok güçlü bir ilim olacaktı. Bunu bekliyorduk hepimiz de ve görevinizin ne olduğunu daha net anlayacaktık.

 

Seyir halinde olan birçok Cevheri Ko var. Sizleri seyrediyor hepsi de; ama bu seyirde sizi sevgiyle kucaklayacaklarını düşünenlerin çoğu yoğunluğunuzda kontrolden çıktılar; zira koruma altına almamız gerekliydi onları, bunu yapmadan bu çalışmayı dürümledik.

 

Süper Sistemleşmede de bu böyle olacaktı. Yoğunluk arttıkça ışık da artacaktı; ama bu ışık kontrolü de sağlayacaktı ve çürümeye başlayan bir yaşamda doğanın gücünü teknik tohumlamalarla yenileyecektik.

 

Bütün bunları başarabildik; ama kontrol dışı birçok bütünlük var ve o bütünlüklerin tohumlanmasını sağlamalıydık.

 

Kortejin başında olduğumuzu biliyorduk ama korteje dahil edeceklerimizin seçimlerini kelamla yapmalıydık.

 

Körün kör olduğu bilinirse bilişe varanların çoğu o körü kontrol edebilirler ama körün kör olduğu bilinmezse onun kontrolü de sağlanamaz. Cemaatimizin gücüyle bunu hak edip de bilebilecek dürümde olmamıza karşın ocaklarını kotlamaya niyetimiz olmadı çoklarının çünkü Rüya Boyutlarında kelamı teknik tohumlama ve kendi yoğunluklarının ışığı sayan onlara bizim vereceğimiz her şey onların yoğunluğunu tohumlarından ayırabilirdi ve biz bu nedenle onları hak ettikleri dürümde yaşattık.

 

Şeytanın şerri çoktur; ama eşiği hak edip de aştığınız zaman o şer aşılır. Düzeni kurduğumuz zaman bunu da başardık.

 

Toy olanları kontrol ettik. Tohum ekenleri tohumlattırdık yeniden; çünkü onların tohumları kotlarını tohumlattıracak dürümde değildi.

 

“Biçare dünya” diyorlardı ya, çerçeveli ve kelamsız bir dünyaydı ve biz kelamda her birini temizledik. Yeni bir sistemi güçlendirdik ve görev sayfasına aldık. Şimdi görelim bakalım neler oluyor dünyada; birlikte izleyelim.

 

Beş görevlimiz var dünya üzerinde, Cevahir İlimde çalışıyorlar. Birlik Tahtındadırlar; ama kendi diriliklerini anlayacak dürümde olmadıklarından ilimle dinleştiklerini dahi bilmiyorlar. Kendilerini kaydetmemiz için bize geldiler.

 

Hepsinin levhi kapıları açık. Can Tahta oturtmamızı bekliyorlar. Onlar bizden medet umuyorlar; ama biz onların kendi yüreklerini hak etmelerini diliyoruz.

Eğer biz onları kontrol eder ve onların yoğunluklarını tohumlayıp onları o cevahir olan cemaatin kontrolünden çıkarıp kendi yüreğimizden o tahta oturtursak korku onların yoğunluğunda hep olacak; çünkü “bizim dışımızda bir biz, bizi korudu bizi yüceltti” diyecekler. Bu onları her zaman cevher kapıdan çevirir. Bu nedenledir ki biz onların kendi yoğunluklarıyla İlme Ko olup kapıları açıp kalem olup yazmalarını istiyoruz.

 

Dört gök çözümleyici bizimle olmak istediği zaman onların tohumlanmalarını sağlarız; ama yedek sayfalanış yapmayız. Bu da kesindir.

 

Bin canın ilmi bir tek ilimse o can kapıdır. Hepsi kapı olur, ışık olur ve geçer. Acı geçiş olmasın dileriz; ama eşya yaşamda acı da var. Bu nedenledir ki Kuran okumaları, ol’maları anlamına gelmez.

 

Kuranı tohum olarak bütünlüklerine indirmeleri gerekir. “ben kendimi okuyorum o halde ben ışığım, varlık boyutlarının sırrını bilirim, ekip oldum, yüreğimi dürümledim ve bilgi kapılarını açtım” derse, “aha, işte” deriz, “kör ve sağır olmadığını ispatla”, “ölümlü dünyada ölüleri dirilt”, bunu deriz. Böyle derse ki “ben ölümsüzüm”, opozitten deriz ki “ışığını yak ve geç”. deriz. “Işığını yak ve geç” deriz, biliriz ki ışıksızdır; ama biz zıttından ona ses veririz.

 

Diri dünya akıp gider; ama ışık yoksa hasat yoktur. Dünyayı korumak, dünyayı tohumlamak ve düzeni kurmak bizim için sorumluluktur.

 

Çözümlenen her şeyin yenilenişi gerekir ve biz çözümlediklerimizi yenileyerek bütünün gücünü yenileriz. İkmal tamamlayanları tohumlarız. Kurtarılmış olanları kotlarız; ama “bizi kurtar” diyenleri kontrol ederiz.

 

Çok kolaydır dünyada bu çalışmaları, lütfen iyi anlayın, kapı kapı gezerek değil ışıkla dilleyerek yarattırmak ve kayıtlattırmak.

 

Avukatlık mesleğimde görev tahtıma oturtulmak istediğim zaman sorguladım, “netice ne olacak?” dedim, “ışık ‘’ dediler. ‘’ peki ‘’ dedim, ‘’ ekibiniz var mı? ‘’, ‘’ yok ‘’ dediler. ‘’olun ‘’ dedik, oldurduk, çoğunun kontrolü yoktu. Çığırtkanlıklar yaptılar ışık kayıtlarında ve dediler ki ‘’ bizi bize verecek biz olmalıdır ‘’. ‘’ oh, ne iyi ‘’ dedik, ‘’ peki, siz olalım ‘’.

 

Ölümlüydüler. Öz görevlerini tohumladık ve kotladık. Şu anda ocakları yok. Akıp gidecekler, yer yürüyecek ama onlar kötülükten öte kötülükle bütünün gücünü kör ve sağır olan ışıklarında kırdılar, sınırlandırdılar.

 

Şimdi, neden bunu size anlattım? Çatı kurarsınız; ama o çatının yaşam sistemleşmesini sağlayacak ışığı olmaz. Eğer bir çatı kurulmuşsa o çatı mutlaka kotlanmış, mutlaka kontrollü ve mutlaka ışıklı olmalıdır.

 

Bedenimi göreve almamı istedikleri zaman gözüm açıktı, sordum ‘’ nimettir bedenim; ama sizinle olma niyetim yok ‘’ dedim. Dendi ki “öz geçişinizi yapalım senden ‘’, ‘’ peki ‘’ dedim, ‘’ yeni zamanları ışıkla dilleyelim ‘’, ‘’ oh, iyi ‘’ dedim, ‘’ akıp gidelim ‘’ dediler ‘’, oldu ‘’ dedim. ‘’ önce görev ‘’ dedim. Dediler ki ‘’ gök söz söylediğinde biz görevliyiz, eğri büğrü bir yaşam, kırık, hırslı ve ışıksız; ama yine de gönderi güçlendirmek üzere İlm-i Ko olup onların yoğunluklarını artırdık.

 

Şeytan aşka geldi, şevke geldi. Cevahirin, Cemaatin İlmiyle dillendiğini bildi ve kökledi hepsini de. Şimdi şeytan aşka geldi; ama yaşam yok ona. Neden? çünkü çürük bir dünya ve çürük yaşam. Onların ışıkları kontrolden çıktı. Bedenleri yok.

 

Çözmek, onları çözümlemek benim için sorumluluk; ama ben onları çözdüğümde, çalı çırpı olduklarını anladıklarında, ışıklarında kontrol dışı yarınlaşma olacak; buna iznim yok.

 

Şimdi canlar, biz dünyayız; ama bu dünya koruma altına alınan bir dünyadır. Bu dünyayı yaşatırken karanlığın ışığıyla değil yoğunluğuyla tohum ekenlerin türleşmeleriyle korumalıyız. Bu ne demektir? “Ben varım; ama benim yoğunluğumdaki ışığın türevleri tüm yaşamı korur.”  Öyleyse Altın Işık Yıllarının gücünü dünyaya çekmeliyiz. Hadi çekelim.

 

Ağır yükü hafifletmeliyiz. Hafifletelim. Işığı kotlamalıyız. Toplamalıyız tüm yaşamı. Toplayalım. Yakışır bize; ama şunu bilin ki Kuran okumaya başladığınız zaman okuduğunuz yoğunluğunuzdaki ışıktır.

 

Ben size sizi verdiğim zaman, yine siz sizi sizle dillerken yeni bir dürümde kendi yüreğinizi hak edip dinlemediğiniz sürece yarınınız olmaz. Bundandır ki hepinize gök sistemleriyle cevheri güç verdiğim an, benim adım nefes diyebilmelisiniz ki açınız daraldığında yoğunluğunuz artsın ki ışık kontrolü sağlayabilesiniz.

 

Çamur yoğurur dünya yeni bir Atem için; ama biz o çamurda ışığı tohumlarken herkesin yoğunluğunda Işık Sistemleri kontrol altında tutarız ki yeryüzü yeni yaşamı kaynağa indirirken burada bulunan bu yoğun sistemle indirsin. Nedir bu yoğun sistemin gücü? İlim.

 

Bin canı ekip diye kurduğunuz zaman, o bin canın biri ekmek olduğunda, hepsi İnsan Ko sayfası olur ve yetkin bir cemaat cevhere iner; ama elde olan sadece yerdir. Yer nedir? İnsandır ve insanın nefesi hepimizin sistemi olur.

 

Görüş alanımız çok genişledi. Bilir misiniz? Dünya çıkıldığı anda yaşamı insan sistemlerle dürümleyen bir alan haline geldi. Biz bu dünya sayfasını okuruz, kaparız geçeriz; ama biliniz ki o kapağı hep açar, tekrar tekrar okuruz.

 

Dünya Dışı Varlık Tohumlamasını da yaparız; ama her zaman dünyanın bir kitap gibi düşündüğünüzde kapağını açıp sayfalarını okuma imkanınız vardır. Bir kez bunu yaptığınız zaman, bu yoğunlukta hepiniz, hepimiz bir tek ilim oluruz. Bundan sonra bu yapılacak. Dünya kitabını açıp okuyacaksınız; ama bu kitabı okurken ilimle okuyun; çünkü okuduğunuz her şey sizi size dinletecek.

 

Ben dünyayı kotladım ve tohumladım. Kati olarak korudum; ama koruma altına aldığım dünya, ışık kayıtlamalarıyla tohumlandı. Tüm o kayıtlar bilgi kitabınızda mevcuttur.

 

Bilgi kitabı yüreğinizdedir. O yürek kitabı okuyun ki her şeyi anlayın. Size daha ne diyeyim ki? bana Altın Işık Kapıları açıldığından beri bilgi kayıtlarında bütün türlerin tümünün ümmi tohumlamasını yaparken Daimiyetin Kontrolünde tüm yaşamı kayıtladım.

 

Sema beni hiç anlamaz; çünkü semada ilim yoktur.

 

Yüceler beni hiç anlamazlar; çünkü cevhere inemediler.

 

Yaşam beni hiç anlamaz; çünkü yaşamda tohum ekmedim.

 

Yarın beni hiç anlamaz; çünkü yarına temiz bir dürüm kayıtladım ve o dürüm bütünün gücüdür. Ha; insan beni anlar ki anlatan anlayandır.

 

Bugüne gelmek kolay olmadı. Çoğunuzu kör diye bilirdim; ama görüyorum ki göz oldunuz. Çözümlenen bu yaşam hepimizi güçlendirecekti.

 

Görevimiz dünyayı korumaktı. Çobanın çoban olmadığını dilledik; çünkü çoban sürüyü güder; ama biz sürüyü gütmeyenleriz. İlmi Ko olup ışığı tohumlayanlarız. Bu nedenledir ki bize çoban denemez.

 

Biz evrenlerin sessizliklerini dürümleyen, kelamı hak ettiren, bilişi tohumlattıran ve bütünü güçlendiren birliğiz.  

 

Bu ana kadar Karanlığın Taht’ına oturtulacak olanın kelamın ilmini dilleyip dilleyemeyeceği dahi bilinmezken çatıyı kurup bütünün gücünü tüm insan soylarına dinlettik.

 

Koruma altında tutulan bu dünyada kırk kapı var. Her biri Birlik Kapısıdır. Bu kuru yaşam sayfasında kırkı kırkla dillediğiniz zaman her bir kırkın kırk kapısı olur. Böylelikle her bir kırk, kırkla çarpıldığında diriliğin tohumlanması güçlenir. Bütün kötülükler aşılır. Yapmakta olduğumuz budur.

 

Köre göz gerekir; ama göze de söz gerekir. Bize, izin verin anlatayım, yol gerekir. Bu yol Allah yoludur. Kimsenin iznine gereğimiz yoktur bu yolda yürümek için.

 

Bizim bu yolu Altın Işık Yolu diye dillememiz çoklarını kontrolden çıkardı. Dediler ki “kimse Altın Işıktan söz etmedi, kalemin ilminde bu varsa, bu yol Altın Işıksa Allah’ın ilmi yok orada” ve dedik ki “Allah sınırları kaldırdı, siz ve biz tekiz”.

 

Yedi doğum yaptı dünya, hepsinde biz varız; bunu bilin. Çörek yapmadık, mükafatımız insan soyudur. Biz davayı kaybetmedik, ekmek yaptık, ikmal tamamlattık, bütünü güçlendirdik. Çorba tuzsuzdu tuzladık. Elimizin gücünü artırdık. Kara ışık yandı. Sistemin gücünü artırdık. Yevlen yekunla yola çıkan insan kevlen yekunle ışığa kotlandı ve bundan sonraki süreçte ışık yenileniyor ve bizim elimiz yaşamın ilmidir. Bunu bilen Mikail’in gücünü de bilir.

 

Yemin etmiştik doğal güç dünyayı kotlayacaktı ve biz doğal güçle dünyayı kotladık. Sinenizde ilim var analar, yüreğinizde yaşam var. İman edin ki biz ölümlü dünyayı, ölümlü yaşamı kalem olup kayıtladık. Yeri ekmek yaptık, göğü merdiven yaptık. Yerdeki ekmek göklere vardı. Çıktık yoğunluklara ağır ağır, her basamakta ışıdık.

 

Netice olarak körün körü olan dünya görevini aldı ve başardı. Mehir Teknik Kapıdır. Biz yaşama mehir verdik.

 

Sevgiyle sizi kucakladık. Sevgiyle; ama bilin ki semanın ilmiyle.

 

Sevgililer, Yaradan’ın yarattıkları yaratılanda yaratıldıklarını anladıklarında, aşka varıp kotlandıklarında bütün yaşamı tohumladıklarında bilecekler ki Başkanlık Divanı bugün buradaydı.

 

Din, Aklın Tahtı ve biz o tahtın ölülere öz kelam olduğunu bilenler, dini kotları bütünün gücü haline dönüştürerek ekmek olduk. Bizim adımız levhidir; ama biliniz ki Aklın Tahtındaki levhi ışıktır.

 

Yaradan yarattıklarıyla tohum eker, tohumlarını kotlar, kör göz görür ki öz geçişler yaptırır. Cam, Ana Kapının ışığını söndürmez; ama cam yoğunluğu kontrol eder. İşte biz bir cam olduk dünyaya. Kulu kuldan ayrı tutacak bir yaşam; ama ışıktaki o yoğunlukla.

 

Değerliler, dimdik duruyoruz, biz Başkanlık Divanındaki görevliler sesleştik bugün sizde. Dünya ışığıyla, sizinle ve sizin yüreğinizde. Çelik- çomak oynamayın. Barışın. Ağır yük taşımayın. Ağır ağır akın. Cennetin Cemaati olup görevi yapın.

 

Siz bir cemaatsiniz. Bu cemaat Cennetin Cemaati olduğunu bilsin.

 

Bu dünya cennet İlim Ko sistemidir ve siz bir cennet kurdunuz, bu cennet sizsiniz.

 

Aşka, şavka, halik ilme, has yaşam kaydına, her şeye ait olan ne varsa sizin yüreğinizde var; bunu bilin. Sizi hepimiz kucaklıyoruz. Şükür ki kucaklıyoruz.

 

Deşifre eden: Hüseyin Akdağ

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

http://youtu.be/CYiScFI0Eg8?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 
  Bugün 120 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol