Birlik İlmi
  BETA KÜRZİ YAŞAM SİSTEMLEŞMESİ (12) 2. AKIŞ, 2. BÖLÜM
 
BETA KÜRZİ YAŞAM SİSTEMLEŞMESİ (12) 
2. AKIŞ, 2. BÖLÜM
Sevgililer,
İradi, hakiki ve hakim olan ilim Aklın Tahtı’dır. Biz orada aklı hak ettik.
Erdiğimiz yerde şeytanla karşılaştık. Şeytan sordu “kelam var mı ?”dedi. “Ohh ne iyi” dedik. “Otur konuşalım” dedi “olur “dedik. “Son söz İnsan’ındır “dedik.”İnsan kalemdir, kaynaktır, yarındır ve saklı tutar yüreğini” dedik. Dedi ki “Ana ben senim.” “Al” dedim. “Öldüğünde ben senleşirim ama bugün sen yaşıyorsun. Yaşadığın sürece sensizim ben” ve dedi ki “ben ölümlü, sen ölümsüz; öyleyse Ölüler Diyarı bizsiz kalsın.” Ve dedik ki “evrenlerin sessizliklerinde yarınları tohumlarken bina yaptığımız an bilip birlik halinde yapalım. Sen negatif, ben hulus ile pozitifi tohumlayalım ve sordu “sel basarsa yolcuların yüreklerini ne olur?” dedi. “Ben senleşirim, kontrol ederim” dedim. “Ben de senleşirim kotlarım” dedi. “Hadi” dedim “çalışalım.” “Ben paralı, pullu işlere girmem” dedi. “Ben yaparım” dedim. “Peki” dedi. “Hadi yapalım” dedi. Hata yok Anam, Altın Tanrı Rahmi Kuran’da hal olduğunda Aklın Tahtı’nda hakiki olur. “Ayda bir kere barış çalışmaları yapın” dedi ve dedim ki “ama insanlıkla yapalım. Ayda bir kere barış çalışmaları…. “olur mu?” dedi. “Olmasın” dedim. “Ben barışı değil savaşı tohumlayacağım” dedim. Bana sordu “barışçı mısın, savaşçı mısın?” dedi. Ben savaşı sevdim. “Barış sessizliğin olsun” dedim ve sordu “ savaş barışı tohumlar mı?” dedi. “Hah” dedim “işte bu.”
Savaş barışı tohumlar…..
Ben Ana Kapı İnsan. Savaşın sayfalanışını yaparım ama ben Helal Taht’tan indim, savaştan kaybım olmaz. Ha doğanın gücü benim yüreğimdir. Ölümlü dünyada ben tohumlanırım. Doğan günde kanatlanırım. Ağır yükü hafifletirim. Aşırıya kaçanda dillenirim. Dürümlerim yürekleri, halik olur, hasat olurum.
Oğul ben savaşa geldim. Barışta yokum; bilinsin. Ben dünyayı hak ettim. Dünya ben, ben dünyayım. İnsan Soyu bendir; bilinsin. Öyle çok çalışırım ki Saltanat suskunlaşır, yoğunluk kontrol edilir, savaşı kaybettirmem. Başımda İnsan Soyu vardır; bilinsin.
Şu ana kadar İnsan Soyu’na kadar görev taşıtırken, kıranın kırılmayacağı bir dürümde Bütünün Kürzi Tohumlamasını yapmaya kalkışanlara, İnsan Sistemlerini anlattım. Varlık Boyutları dürümlerinde kotlandı, tohumlandı, bedenimde kontrol kurdu ama ben Can’da Tanrılık Meclis’inde yaşamı sayfaladım.
Bilmeyene şunu anlatmak isterim ki “kent yaşam”,” köy yaşamdan” farklıdır. Ayrı gayrı gözetilmez köyde ama kentte Altın Tanrı dahi ayrılık gözetir. 
Korkuyu aşın ve deyin ki “Kenan Tahtı’nın sahibiyim ben.”
Ey dağlar, ben Kenan sarardığımda, yaşamadığında, kırıldığında ortak olurum ona ve yaşatırım.
Dinleyiniz; yoruldunuz biliyorum ama şunu da size anlatmak isterim ki merdiven İnsan Soyu’dur. “Yıktınız dünyayı” dedim ya size. “Yıktınız yoğunluklarınızı, tohumlarınızı kırdınız” dedim ya size. Size dedim ya; çıldırdı dünya……
Karanlıktı dünya. Kürzi Tohumlama yapmaya niyetsizdi; kırıcıydı. Taktir ettim, “aha! bu” dedim. Kırılmaz mı? kırılır.
Eğlence bitti canlar. Binayı yıkmaya niyetim yok; bunu bilin. Bugün ben bina yıkmaya gelmedim. Bilen bilsin ki ben tabuları yıkmaya geldim. Tüm İnsan Soyları için İnsan Sistemlerde yarınlaştırdıklarımı kaynağa almaya geldim. Beni Mikail diye bilin.
Yarının ışığında Miraç olan Mikail ağır yükü hafifletebilir. Vakti gelir Sanal Boyutları tohumlayabilir, korkuyu aşırtabilir. Erenlerin Diyarı’ndan Gök Sözcülüğü için dünyaya indirdiklerim, merdivenlerin en üstündeki yüceliklerde bütünün kötülüğünü önledikleri için Altın Tanrı olarak ocak yaktık, ocak sayfaladık onlara.
Büyük gün geldi canlar. Hayrı şerden ayrı tuttular…….Hayrı şerden ayrı tuttular.
Şer Aklın Tekniği’yledir. Hayır ise Aklın Tahtı’ndandır. Şeri akla verin, aklı kaynağa verin, alın bilgiyi okuyun; orada Nur olur; Nur!
Kör müyüm? görevim körlüktü ama ben gözüm. Beni kör saydılar. Yer küre İnsan Soyu’dur; bilinsin.
“Işık yandı dünyada” diyor yürek. Işık yoktur. Yoldur yüreğimizdeki o ışık.
Canlarım; mahrek insan, mahrek olmayan insan, halik olan insan, halikin hakikiyetinde hak olup yaratılan yine insan. Açıyı daraltan insan, geçişi yaptıran insan, genişi kotlayan yine insan, kıran insan, kırdığı insan, evimde insan, evimin ötesinde yine insan….ama ben o insandan öte olan insan.
“Kurt kuzuyu kapar” dediler. Kuzu olurum, kurdu kaparım; bilinsin. Bugüne kadar dünya sırrı olarak bilinen her ne varsa ağır yüktü insana. Ben onurlu olarak bu yaşamı tohumlamaya inen Mikail’im.
Başka bir dünya, başka bir yaşam, başka bir sayfa ama her sayfada sanal tohumlama. İşte buna mani olmak istedik.
Etkim yükseldikçe kelamım yükselir. Ekibim yükseldikçe yaşam yükselir ve muktedir insan unuttuklarının hepsini tek tek diller. O zaman insan kama çıkarır ve tüm sayfalarını tek tek yırtar, ayırır ve der ki “ ben her diride var olan yaşam olarak buradayım. Doğanın Kürzi Tohumlamasını yaptığımda her Mahrek benim yüreğimdir. Kal ya da kalma; göl senin yüreğini de güçlendirecektir.”
Benimle çalışmak istemiyorsan, gerçek çalışman senin yüreğinde olacak ama bu çalışma birlik ile olacak. Bu birlik Tanrılık Birliği’dir. Tanrılık Birliği halik olanın hasatını yaptıran ve tohumları kotlayan birliktir.
“Meyhane insandır” dediğimde hologramda meyhane olduğunu düşünenler içmeye başladılar. Kelamı içtiler. Yaşamı içtiler, şavkı içtiler, insanı içtiler. Vakit gelir de insan sistemleşir, halikte, hakikiyette dürümlenirse diye düşündüler. “Vakit geldiğinde unutulanları hatırlarız” dediler. Karanlıktılar.
Aya baktılar, ışık saydılar. Aydaki yoğunluğu. Çok mu kolay? çok kolay canlar, çok kolay. Gül yüzlüler, ben sizim; bunu bilin.
Biliş halinde sizsiz değilim ama şunu bilin ki bu dünya kontrol altında tutulacak. Bu dünyada kırıcılar olup, kıranlar olup, yarınları kırdıklarında “ol” diyemeyiz onlara.
Ölümlü dünya, ölüler diyarı denilen bu dünya dağa taşa ışık verip “ben varım” diyecek ve yaşam sessizce sürecek. Bütün kötülükler aşılacak. Cemaatler cevap istediler yüreğimden; cevaptır verdiğim. İşte bu.
Bundan sonraki dönemde sığ yaşam kanatlanacak. Bundan sonraki dönemde tüm sistemler çağlayacak.
Biliniz ki, çağlayanlar yaşamlara dökülmeye başlayacak ve dünya öz geçişini yapmıştır artık.
Öz geçişini yapan bu dünyada muktedir insan olacak. O muktedir insan elinin gücüyle tüm yaşamı kontrol altında tutacak.
Değerliler, dolmakta olan bu yaşam toprağın tohumunu yaşatacak güçtedir. Kelam güçlüdür. Sistem güçlüdür. Erdiğimiz yer güçlüdür. Bilişimiz güçlüdür. Ortak yaşamımız güçlüdür.
Dünyalılar korku içindeler. Ölmekten korkarlar. Sevgililer; ölüler diyarı olan bu dünya yaşamı bilmez ki. Bilse korkar mı ki? seviyeniz çok iyi. Size anlatmak istedim.
Siz ölüydünüz. Sizi dirislttik. Yaşam ölüdür. Bu ölümlü yaşamda sistemi kurduk ve sizi dirilttik. Burada oluşunuzun yegane nedeni dirilmiş olmanızdandır.
Kare insan küp sisteme vardığında ayrı gayrı biter. Biliniz ki maya tutmuştur. Tohum ekilmiştir, tohum yeşermiştir. Bütünlük güçlenmiştir ve bilişli olanlar Din Tahtı’nın ötesinde halik olup hasatını yapmıştır.
Sayın bayanlar, sayın baylar yarında ne olur bilir misiniz? kulluk olur. Nüve olan insanın kulluğu olur. Maya tutmuştur artık.
Bin Altın Işık, bir tek yaşamdır ama biz sizdeyiz analar. Örümlü tüm yaşamlar örümlü olmayan yaşamları tohumlar. Bu dünya örgü ören bir dünyadır. Sesin örümlenmesi bu yaşamda gerçekleşir.
Şu anda ben örümdeyim; bunu bilin. Sesi örmekteyim ama bu örgü tüm sistemlerin örgüsüdür. “Neyi yaptım?” diye sorarsanız, Tanrılık Mahreki’nde yarını tohumluyorum; ha örüp kotluyorum, kontrol kuruyorum.
Vakit geldiğinde göreceksiniz ki yaşamı, tüm yarınlara tohumlamışım ve geri dönüşünüzde bileceksiniz ki dünyanın ötelerindeki dünyalar örgülü bir yaşamı sayfalamaya başladılar.
Din yoktur, dirilik vardır canlarım oralarda. Biz dini yaşamdan ayrı tutmaktayız. Sanılır ki Allah’a inanç dinde tabuları yıkmak içindir. Yaşam İnsanın Kapısı’dır canlarım.
Kapıyı açın da görün ki insan Nefesle çalışır. Nefes yoksa dirilik yoktur. Dincilik, ilimcilik ayrıdır. Biz dini, ilmi tohumlamak için kotladık ama ilim kontrol edildiğinde artık dinin gereği yoktur.
Yoğun dünya çalışmaları temiz bir dönemi başlatmıştır. Bu dönemde yeni bir zamana geçerken hepimizin Tanrılık Meclisi’ndeki gücümüzün artması söz konusudur. Üzerimizdeki gök daha güçlenmiştir. Yaşamı sayfalayan ışığımız daha güçlenmiştir. Resim yapabilecek olanların gücü artmıştır. Tabuları yıkanlar ışığa varmaktadırlar ve yarının nefsi aşıcı o yüceliği bütünün yüceliği haline dönüşmektedir.
“Saygılar sunuyoruz” demiştik ya hani, hepinize saygılar sunmuştuk ya hani. Altın Işık Yılları sizinle dürümlenecek, sizinle dillenecek ya hani; kollarım size ulaştı.
Körün gözü artık görmektedir. Göreviniz insanlığa hizmettir. Hepinizin gerçeği budur. Geri dönüşünüz bütünün gücüyledir.
Söz vermiştiniz bu yaşamı hak edecektiniz ve İnsan Sistemi’nde Bütünün Gücünü tüm yaşamlara indirecektiniz. Kuran tohumu olacaktınız. Ortak zamanı sayfalayacaktınız. Yıldızların sırrını bildirecektiniz ve ilim yapacaktınız.
Atlanta Ana Kapısı sizsiniz; bunu bilin. Bu kapıyı açan, üzerindeki yüceliği hak etmelidir ve bu kapı açılmıştır. Yormayın yüreklerinizi, Kalemin İlmi’ni bilmeyen Aklın Tekniğini de bilmez. Becerin hak edin, has tahtın tohumu olun.
Özel güçlükleri aştınız; biliyorum. Hepiniz çok büyük sıkıntılar, çok büyük acılar yaşadınız. Vakit gelir hepinizin yüreğindeki o yüksek Kürzi Toplum yenilenir; bunu bilin. Sanki hiç birşey yok olmamış gibi bileceksiniz ki dünya dünyanın ilmidir ve bu dünyada yaşayan her neyse Yarının Tekniği’dir. Sizinle çalışmak bizlere mutluluktur.
Son sözüm şudur ki umut, muktediriyetin hakikiyetindeki insandır. Yolunuz yolumuzdur. Yüreğiniz yüceliğimizdir. Ölümlü dünyanın öz köklerini göklere ulaştırdığınızdan sevgiyle kucaklandınız.
Biz Mahrekteyiz ve sizdeyiz; unutmayın.
Yıldız sırrı yaşamın sırrıdır. Sanki hiç doğmamışsınız, sanki hiç ölmemişsiniz gibi bizimle olacaksınız yine….ama şunu iyi bilin ki bizle, bizim yüreğimizle An Kaynaklarında hep varsınız.
Çok kökler göklere ulaştı bugün.
Şu anda hastalık iyilik sorgulaması yapmayın. Hepinizin ilminde ışık yandı. Har, hal oldu, hak oldu, has oldu. Hata affoldu. Tüm yolcuların tüm hataları af oldu.
Mustafa kemal Atatürk dünden bugüne sizdeydi, bugün sessizce sizleşti. O biz, biz O’yuz.
Üç mükâfatımız var size. Biri insanlaşmanız, diri yoğunluklarda ışık olmanız ve diğeri de halik olmanız.
Sizler üç mükâfatın sahibi oldunuz. Şimdiye kadar hiç kimse bu üç mükâfatın sahibi olmamıştı. Sizler bu üç mükâfatın sahibi oldunuz ve bundan sonraki süreçte Cinni Cemaatler’in hepsi size hizmetçi olacaklar. Cemaatlerin her birinde Cevheri Işıklar olacak ve tüm yaşam sizinle olacak.
Cinni Cemaat’ten söz etmek isterim size. Onlar yukarının torbasını taşırlar da, yolcularını bulamazlar. Onlar, yaşamı taşırlar da yaşamsızdırlar. Onlar, yoğunluklarında kontrolcü olurlar ama koruyucu olamazlar. Onlar artık size, sizin yüreklerinize çalışacaklar. Kontrol sizde olacak. Ayar bozulmayacak. Çok mutlu olun, çok güçlü olun. Çok yüce bir döneme giriyorsunuz.
Bundan sonraki dönem, kalemle kaynak olabilme döneminizdir.
Verdiğim her bilgiyi dinleyin. Ben ne verirsem onu alın, yaşama indirin. Verdiğim tüm bilgileri dilleyin. Sistemle güçlenin ve yoğunlaşın. Bugün verdiklerimi yazılı olarak da anlatın ama okunur, ama okunur ama okunur….. bilin ki okunur. İmkansızdır okunmaması; bunu bilin. Bundan sonraki dönemde Yaradan’ın Tanrısal Işığı’nda herşey yazılacak.
Analar, orta zaman yolun kontrolü için gerekir ama yeni zaman görevi taşımak için gerekir.
Sistemin gücünü yeniden diriltirken burada yaptığımız bu çalışma gelişin gidişidir. Ben geldim ve ben gittim ama geldiğim yer kelamdı, gittiğim yer halik olduğum yerdi.
Şimdiye kadar kalem olup yazdım ve ben ses oldum ve bundan sonra sizim ben; bilin. Bugün burada “ses verin” dedim, sizde dillendim. Ben sizdim.
Bundan sonraki süreçte ses zamanlarında, ses yaşamlarında, yer kürede, yeni bir dürümde sizinle çalışacağım ama şunu iyi bilin ki; ortak zaman tohumların kontrol altına alınabileceği tekniği bütünün tahditsizliğinde yenileyecek ve yüceler cümlesinde timler oluşturacak. İşte oluşacak timler sizlerin yüreklerinizin gücü olacak.
Yer yürektir. Görev güçlü ise yer köklerde güçlendirici olur. Sevgililer, ben sizi sizlerin yüreklerinizi dinlerim. Bilirim ki siz beni dinleyip dillerken Karanlığın Işığı’yla dinersiniz. Bundan sonra daha iyine beni Karanlığı Işığı ile dinleyeceksiniz ama ben hep sizi sizlerin yüreklerinizden dinleyeceğim; doğanın gücüyle; yaşamın görevi olarak. Neden? seyrettiğim dünyayı yaşatmaya indim.
Dünya benim için seyir alanıydı ve ben bu dünyayı yaşam sistemleşmesinde Tanrılık Kaynağı’nda yarınlaştırmaya indim. Buluştuk, okuştuk, akıştık, hasat yaptık. Yaşattık bu dünyayı. Kuran’da yazdığı gibi Keram Tahtı’ndaki hal olduk, has olduk, aktık…aşkla aktık.
Vasi tayin edilmeyecek bugünden sonra dünyaya.
Her yüce bir kaynaktır. Zabura Taht’larından biz bugüne kadar dünyayı vesayet altında tuttuk. Artık dünya velidir. Artık dünya hakikidir. Haliktir, yasaları koyabilecektir.
Bugün sözümü tuttum ve sizi size dillettim. Barışa görev taşıdım, savaştım. Beni savaşçı bilin. Vakit gelir barışçı olurum ama barışı tohumlarım, savaşı kayıtlarım.
Bencil değilim ama kalem’im. Kıranın kırılmayacağı bir yaşamı halik olup kayıtladım. Kırılan kırar, kırıldığından öte kırılır, yeni zamanda yine kırar ve yine kırılır ve bu reaksiyonlar sürer. Artık bu reaksiyonların engellenmesi gerekir. İşte kıranın kırılmayacağı bir zaman sayfalanışı bu nedenle gereklidir ve biz bunu başardık.
Aydın günler, aydın yücelikler ve aydın yarınlaşma ve aydın kaynaklaşma!
Sıla özlemi çeken varsa hadi gelsin; ben buradayım. İşte bu.
Süper İnsanlık Realitesi
http://youtu.be/-Cja7FokFNo
 
  Bugün 233 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol