Birlik İlmi
  DURGUN VE HAREKETLİ ZAMANLAR
 

Doslar, Bugün kütüphaneyi karıştırırken elime günlük öz bilişleri ve yaşanan olayları kaydettiğim bir not defteri geçti. Defteri karıştırırken bende iz bırakan bir olaya rastladım. Tarih 28.11.1997 Saat 04.30 O geceyi bir kez daha yaşadım. 

O günkü ilgi konum DURGUN ZAMANLAR ve HAREKETLİ ZAMANLAR idi… Bu kavramları zihnimde net olarak algılayamamıştım. Sorularım vardı ve cevap arıyordum… Çılgınlık bu ya!… Takılmıştım… 

Hepinizin başına gelmiştir. Gerçekten isterseniz cevap size gelir…

O gece bir uzay gemisindeydim. Gemi Kaptanı olduğunu algıladığım birisi ile birlikteydim. Kokteyl hazırlanmıştı. Ama ikimizden başka kimse yoktu. “seni bugün buraya almamızın bir sebebi var. Sana bir şey göstermek istiyoruz” dedi. Ve beni bir ekranın önüne getirdi. Bir düğmeye bastı. O anda gemi ve ekran dahil herşey silindi. Sadece bir bilinç olarak seyire başladım. Notlarım şöyle:

Bir küre… Önce nurlandı, parladı… Sonra tıpkı dünya gibi mavisi bol bir hale dönüştü… Sürekli dönen bir seyir takip etti… Sonra o küre; tüm evrenlerin , tüm kainatların görüntüsünü üç boyutlu ve hareketli olarak göz önüne serdi. İzlenen muhteşem bir güzellikti. Milyarlarca yıldızın uzaydaki hareketleriydi izlenen. Herbiri muhteşem renklerden oluşan güneş sistemleri, her bir güneş sistemini oluşturan gezegenlerin güneşleri etrafındaki seyirleri; farklı dönüşlerin farklı farklı hızlarla gerçekleştiği tam bir renk ve ışık şöleniydi seyrettiğim… 

Bazı alanlarda yıldız toplulukları vardı ki bunlar binlerce, onbinlerce yıldızdan oluşan galaksilerdi. Bunlar diğer yıldızlara göre daha hareketli idiler ve orada yer alan güneşlerin etrafındaki gezegenler daha hızlı dönmekteydiler. Onlar, adeta belirli akımlar dahilinde, belirli biçimlerde, tıpkı bir rüzgârın onları sürükleyip götürmesi gibi alansal mahdutlukla bir devinim gerçekleştirirlerken; onlara göre daha dış halkalarında yer alan yıldız toplulukları daha az hareketli ve daha durağan idiler.

Milyarlarca yıldız ve yıldız topluluğunun muhteşem bir düzen içindeki hareketleri olağanüstüydü. 

Özellikle dikkat çeken, tüm yıldızların ve onları kuşatan tüm kürelerin, rengarenk ışımaları ile yığınlar halinde adeta dağlar ovalar oluşturmalarıydı. Ki ovalar, dağların dış halkalarıydı ve devinimleri DURGUN ZAMANLARIN devinimi iken Dağlar halindeki alanlardakiler daha güçlü devinimleri ile HAREKETLİ ZAMANLARI oluşturmaktaydılar.

Uzun uzun, bıkmadan bu manzarayı hayranlıkla seyrettim ve dünya bedenime döndüm. Özümden seslenen gemideki dost, “işte” dedi. “HAREKETLİ ZAMANLAR’ı ve DURGUN ZAMANLARI İZLEDİN.”
Evet sorumun yanıtını almıştım ama unutulmaz bir deneyimle almıştım… Öncelikle bu deneyim, bedenin bilinci sınırlandıramayacağını açık ve net olarak ortaya koymuştur. Koskoca bir bilinç olarak, yaratılan tüm galaksileri, tüm evrenleri seyretmek ne muhteşem bir şey!… 

Düşünüyorum da sahip olduğumuz öz değerleri idrak edip, hak edip yaşamsallaştırdığımız ölçüde, yaratacağımız kendimizle, var olan kendimiz olan sınırsızlığımızı çok daha iyi anlayabileceğiz. O zaman tüm yaşamların ve zamanların sırrını çözümleyebileceğimizden kimse kuşku duymasın. 
Ancak kendimize giden yolda önümüzde çok önemli bir engelimiz var. Yine kendimiz… O kendimiz, bilişsiz. O kendimiz hakikiyetsiz, güvensiz… Aciz… 

O insan umudumuzdur. Ve biz o insandan asla kuşku duymadık… 

Sevgiler

 
  Bugün 228 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol