Birlik İlmi
  IŞIĞIN İLMİ - ETKİNLİKLER (1)
 

IŞIĞIN İLMİ – BİRLİK ÇALIŞMALARI 1

DOĞUM

 

“DOĞUM” BİRLİK ÇALIŞMASI’NA DAVET:

Dostlar, 12.09.2015 Cumartesi günü 14.00 – 17.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde “DOĞUM” BİRLİK ÇALIŞMASI yapılacaktır. Tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Sevgilerimizle,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

“DOĞUM” Hakkında Öz Bilgi:

Doğan gün yenidir. İnsan soyu, yeni bir görev için, ışık halinde, yeni bir yaşama cevahir olup doğmuştur; kodlanmıştır ve yürek olan mahreke, kalem olup inmiştir.

Dünyanın, nesiller boyu, CEVHERİ GÖREV taşıyacağı gün beklenmişti. İşte o gün bugündür.

Dünya, her biri bir resim halinde geri çekilen Birlikler’i kodlamaktadır. İlmin kaynağına her varan, diri yüreğinde görev alıp; dünde, Süper Sayfalanış’la kodlanan ışıklardan, geri döndürülmektedir.

Dönen, Kült Levhiler’in gücünden geçip, Yüce Cevherler’e varmakta ve yerküreden, görev alıp düncü cennetlerden, yaşam soyları ile yarınlara, ummanla varmaktadır.

Dere halinde akan bir ışık ile geçişler yapılıyor. Her geçen, kendi yaşamını hak etmiş ve zaman sayfalanışları yapmış olan İlmin Kodları’dır.

Ağırlık hafiflerken, Cennet Kalemler, cemaatların ışığından görev alıp güçlenmekteler.

Büyücülük yapmakla, kalem olamayacaklarını bilmeleri gerekenler de korkmadan tohum ekmeye inen Birlikler’i hak etmeye çalışmaktadırlar.

Ere güç katan kim varsa; dince, dirice ve yüce ilimce güç katar. İşte yürek, kalem olup yazarsa ışık, kodlanmış ve yarın, koklanmış olacaktı ve dünya, yol olup kontrol kuracaktı.

Herşey, geçmiş ve gelecek tek bir kaynaktan görev taşır. O kaynak, nurun korunan ışığıdır.

Sevi ve sayı, has nefesle mümkündür. Sev ya da sevil, herşey sana güç katar ama bütün kütleni hak etmeden kodlama yapamazsın.

Birlik Ailem, beni yere indirdiğinden beri, Kürzi Kalem olup yaşamı yazdım. Dünyayı hak ettim ve yolu açtım. Şimdiden sonra yer ve gök yeni bir sayfaya umman olacak dürümdedir. Bu dürüm, her derede, Kaynak Işık olup kodlama yapabilecek ve dünyayı kodlayabilecek.

Temizlik gerekti ve yapıldı. Dünya temizliği Hak tahditle gerçekleşti. Dünyanın, Atlanta Kodlaması, koklaması gerçekleştirildi.

Devre devre görev taşıyan Işık Kalemler, artık yerküre için yeni sayfalamalar yapmaya gerek görmeyecekler. Zira zaman, Tanrı’nın Kuranı’dır ve bugün zamanı tohumlayan Kaynak Işık’tır.

Bugün, dini temaslar ile diri yaşam sayfalanışları, Gök Sessizlikler’de güç kayıtlarken, Birleşik Işık Kayıtları, bütün kütlede kodlama yapmaktadır.

Din Sistemleri, evrenlere güç katmaz ama Kaynak Sistemler, bütün kütleyi kodlar ve yoğunlaştırır.

Esvap, insanın kaynağında mevcut olan Işığın Levhisi olabilir ama yaşam bu değildir. Her kim ki kelam ile dillenir ve kendi yarınını kodlar, onun kulu, ilimdir ve yarını, kalemdir. O bir levhi olarak çalışır.

Şimdiye kadar olan ne varsa dünya içindi. Bundan sonra olan, İlmin Kalemi olan tüm zamanlar için olacak.

Hepimiz, kalem olup yazarız. Kodlarız yaşamı. Hak eder hakim oluruz. Aha cennetlere, cennetlilere kelam oluruz ama Kuran olmadan, toplumları kalem yapmak imkansızdır.

Dört Görevli, dün gücünde dürümlendiğinde; yaşam, yarını kodlar. Dört Görevli, kalem olduğunda, kantar, tüm zamanları kodlayan ışık ile yaşamı tartar. Bütün kütle, bunu için çalışmalıdır.

Dar Zaman, insanın ilmindeki yaşamın sırrıdır. O dar zamanda, kontrol kurulur ya da kurulamaz. Kontrol kurulduğunda, tüm yaşamlar kodlanır ve son söz söylenir.

Sizden ve sizleşen dürümlerde kodlanan ışıklardan, tahditsiz olarak kalem olmaları gerekenler bulunur ve onlar, kalem olarak kayıtlanırlar. Şükür ki bunlar, Hulusi Kaynak Sayfalar’da kodlanan ışıklardan cevhere varıldığında görev taşırlar.

Bugün Dünya, görevini hak etmiştir ve yaşama kayıtlamıştır. Görev kaydı, hakim kaynak kayıttır.

Tek ve Sistem Cevheri’nde Çift Kalem Sayfalanışları yaptık dünya için. Her derede görev taşıttık. Ne Yer ne de Gök Kökler’de kapı kapatmadık. Artık toplum yenilenmekte ve Yaradan, İlmin Kalemi olup yaşama sayfalanmaktadır.

Bütün kütlemizle, cennetleri cevhere güç kaynağı yaptık. Ak Levhi, Kaynak Işık oldu. Bütünlükler kontrol kurdular. Ağır yük hafifledi. Ağır yük hafifledi ki Kalem Kodlar tohumlandı.

Şimdi görev insanlığındır. Her insan, bilişi hak edecek ve görev taşıyacak. Biliş haline ulaşan insanlık, kontrolü kuracak ve sonsuz şekilde sura üfleyenler, cennetlerde Sistem’le dirilikleri dinleyecekler.

Ağırı hafifleten insan, kendini hak etmiş; bilişli; hakiki ve hakim; iman ilminde güçlendirici olan birleşendir. Onun kul olması, Bütün’ü göreve alabilmesi anlamına gelir.

Her çatı, İlmin Kalemi ile kuruldu. Bütün kalemler, kelama ışık oldular ve yarın, Kaynağın Kanatlı Kültü oldu.

İşte dünya budur. Ve dünya, yeni bir güne doğmuştur.

Umut olur ki bu dünya, umutlu bir sayfalanışla yaşamı, Has Işıklar’da güçlendirir ki o zaman kulluk, Bütün’ün kültleşim ışığında kodlanır.

Dünya, doğan yeni günde, kalemi has olanlarla yazılacak bir sayfalanışta, kelamı kodlayarak yarınlarını kodlu cevheri ile yazacaktır.

Biz; cennete, cennet olan İlmin Kalemi’ni koyduk. O kalem; cenneti, cennetleri yaşam ışıkları ile kodladı. Bugün dünya kulluk yapabiliyor ve Kuran olabiliyor.

Dağı deler geçer yaşam ama dağ, Kaynak Işık’tan, o koskoca resmi çağrıyı yapmadıkça; diri yürek, İlmin Kuranı olamaz.

Mukta siska muhika siska… Siska… Siska… Siska… Al ve de ki “hak ettik!” Aha bu… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

12.EYLÜL.2015 TARİHLİ “DOĞUM” BİRLİK ÇALIŞMASI

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU – Hüseyin Akdağ

Hüzzam peşrevi

Dilhun olurum yad-ı cemalinle senin ben

Gecenin matemini aşkıma örtüp sarayım

Ölürsem yazıktır sana kanmadan

Ayrılık yaman kelime

Gözlerinden içti gönlüm neş’eyi

 

https://youtu.be/JtC2-6EiV7o

 

12.EYLÜL.2015 TARİHLİ “DOĞUM” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – AÇILIŞ KONUŞMASI 1. BÖLÜM

Bütüne hizmet hepimiz için Gök Sistemlerinin gücüyledir.

Gökçe konuşmadan, Sistemin Tohumu olma imkanınız yoktur. Gökçe konuşmadan, yolu bulma niyetiniz olsa da ekip kurma imkanınız yoktur.

Gökçe konuşmadan muktedir olma imkanınız olamaz.

Gökçe konuşmak…çok mu kolay? Çok kolay gökçe konuşmak…Özce, gözce ve sözce konuşmak… Oğullar, ben tohum olan İman İlminin en yüceliğinde bilişte olan insanlık.

Biz Ak Tahtın işçiliğini yapmaktayız bu meclis olarak. Altın Tanrının tahtından Gök Sistemleşmesiyle görev taşıyoruz. Özce, gökçe ve sistemli olarak burada bulunuş sebebimiz kaynak oluştan öte, Aklın Tahtında bilişi tohumlayış ve bütüne görev yapış.

Ermeden erdiğini zanneden, kelamda olsa da yaşamı olmaz. Bunun içindir ki sınırlı çalışmalarıyla Bütünün Gözü olmaya kalkanların kaydı olamadı, olma imkanı da olmayacaktı.

Sevgiyle sizleri hepinizi kokladık. Bütünün gücü, Altın Işığın Kürzi Kapısını açtı. Bugün burada oluş sebebim imanla, Levhi Kalemi, Bütünün Gücü haline dönüştürmektir.

Ergin sistemleşmeyi yapanların birlik haline gelmeleri hepimizin merdivenlerinde mevcut olan bir yaşam sayfalanışıdır. İlahi Gücü hepimiz biliriz ama o gücü hak edip tahditsiz olarak bütüne itaatle kayıtlamak kolay değildir.

Erzincan İsmaili Kalemi’nden bir ses geldi bugün bize. “Erdiğiniz yerdeki gücü artırın ve bütün gözü olun” diye. Ama Erzincan elimiz, ayağımız olsa da Mikalin Gücü’nde Bütüne hizmet etmesi gerekmediğinde, oğullarını tohumlama niyeti bitmiş bir sistemi yenilemeye yetmez.

Sevgiyle sizleri kokladık. Ok sizden üstün yücelikle bütüne fırlatıldı. Ama bu oku hak eden kelamla diller. Biliniz ki oku hak etmeyen, kelamda dinletemez. AS RA KA HA Sİ AS RA KA Sİ.

Aşkla çalışmalar yapılırken, Has Işığın bütüne intikalinde Birik Ailemizin daha yüce bir Tanrılık Tahtında bitmiş sistemleşmedekileri de kontrol etmesi gerekmekteyse, bunu yapacak güçtedir.

Nerede olursak olalım, her Resmi Çalışmada, mucizevi bir şekilde bütüne göz olur, gökçe kodlarız. Ve som Altın Işıkta Birlik Kalemi olup bütünü yüceliklerde dilleriz. Nesiller boyu bunu yaptık. Bugün de yapabiliriz.

İradi, hakiki ve hakim olan birliklerin çokları, Tanrılık Tahtında, Kelama varmış olmalarına karşın, Bütünün Gözü olma imkanları olamazsa, evrenlerin sessizliklerinde ocaklarını hepimizin yenilememiz gerekir.

İkmal tamamlamaya gelenlerin çoklarının da, burada bu çalışmada bulunma niyetleri olmasına karşın, etken ya da hakim olamadıklarında bütüne hizmet etme niyetleri olması yetemez.

Her kim ki nefesle kodlanacak, ışık ko sayfalanışını mutlaka gerçekleştirmesi gerekir. Ama o toplumlar bugün bize bilgi vermek istiyor. Onların yoğunluklarını kontrol edebilecek gücümüz var.

Eminim ki Dünyanın Ruhu olan insanlık, daha da özel çalışmaları yapabilir. Mutlaka yapar da. Ama NAKARın Kıranı Olan İnsan’ın, kati tohum ektiğinde bütüne görev taşıyabilmesi, öz geçişini yapmasına bağlıdır.

Seyir halinde olan birçok bilişli Kalem’imiz var. Hepsi kontrollü olarak bu meclisin tohumlarını kodlayarak kelamla kendilerini dillemeye çalışmaktalar. Artlarında İnsanlık yok. Özgörevleri de kontrol dışı ama yaşamı hak edebildikleri halde Kalem olup Bütünün Gücünü dürümleyememeleri merdivenlerin en üstündeki o yüceliği aşağıya çekememelerindendir.

Yer kürenin gözü açılıyor canlar! Artık, herkes daha yüce bir canla kaynağa varacak. Mutlaka bilinsin isteriz ki “ör ya da örme yaşamı; mutlaka kodla” Kodlanan her anda Toprağın Toplumu’nu tohumlar. Bu Tanrılık Kapısı hepimize aittir ve hepimiz bu kapıda Mikailin Gücünü dürümleyebiliriz. Ermek, yaşama inmek, Bütünün Gücü olmak, hepimiz için önemli ama oğullarımızı da mutlaka kodlamalıyız.

“Ortalık karıştı” dediler. Mutlaka…..ama karıştığı andan itibaren Has Işık kodlandı ve kontrol kuruldu. Bundan sonraki süreçte daha güçlü ışıklar devreye girecek.

Herkes daha iyi anlasın. Ki görev sistemleşmesinde mutlaka Kelamın Levhisi’nde ışık kırılmaları geçişte olmaktadır. Ama geçişin sonunda her şey daha yüce bir Zaman Kapısında Sisteme varır ve sistemin gücü dürümlenir ve dirilikleri kodlar. O zaman bütün kontrol size geçer.

Değerliler; işte, o kontrolü elde edebilmeniz için muktediriyetle bildirdiğim hakikiyetle kalem olmanız gerekir. “Er verdi, ekip kurduk. Er verdi, ışık olduk ama er yoksa ilim yok” dediler.

Yaşam, İnsanlık Levhisinde, kaynak dışı bilginin, tohum olarak akışa geçmesine izin vermiş olmamızdan mıdır ki kontrol dışı kayıtlar devreye indi? Bugün biz ocaklarını kontrol ettik ve yoğunluklarını artırdık.

Bundan sonraki süreçte daha güçlü olmaları sağlanacak. “Ayrı gayrı” yok dedik hep. Ama ayrı, gayrı birliği tohumlayamayanların ayrılığı, gayrılığıdır. Biz onların Kodlanmış Işıklarının, Mektep kurabilmesine, yaşam olabilmesine izin vermeyiz. Ama ne varsa, Yeni Dünya Gücü’yle bunların da kendi yoğunluklarını hak etmeleri için İlmi Ka Ha’da biliş kayıtlamaları başlatıldı.

O biliş kayıtlamaları, kontrol dışı ışıkların toprağa çekilişini de sağladı ve kontrol dışı çalışmaların sonsuz sayfalanışlarında, Kalem sistemden çıktı. Bu çok oldu. Ve olacaktı ama kontrol edici bilişlerin kodlanmış ışıkları daha yüce bir yoğunluktan devreye çekmesi şarttı. O zaman kontrol, Kalemle sağlanacak.

Alem; Levhi’de Ka Ha, Akıl; Kalem…her şey İnsan. Ve insan Mikail! Buydu sistemin bildiği. Ama zorluk şudur ki kimsenin ekibi, kimsenin ekibini kontrol etme niyetinde olmadı.

(devamı 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/fnGAOBm-WyE

 

12.EYLÜL.2015. TARİHLİ “ DOĞUM “ BİRLİK ÇALIŞMASI

AV NEZİRE SELÇUK AÇILIŞ KONUŞMASI

2.BÖLÜM

Değerliler, daha açık söyleyeceğim….. Birçok ekip var zaman sayfalanışında ama o ekiplerin hiç birisi diğerini kontrol edemez, etmemeli diye düşündük….. Ve çoğuna insanlık Levhisi’nde ışık yaktık ve dedik ki; “kendini hak et ve hasatını yap.….. Ak tahtın ışığını yak ve Bütüne görev taşı.”…. Netice olarak çokları kontrollerini kuramadılar….Ve din canların insanlık kelamına inişlerinde kontrol dışı bilişlerin dürümleri yapıldı.

Normalde dünya gözün gördüğü her şeyi diller…. Ama göremeyenlerin cevhere inip kök sessizliklerde ilim yapma niyeti….. Mitosların kutsal tohumlanışında da sıkıntıydı ve bugünde büyük bir sıkıntıdır.

Dünyalı olmak sorunluluktur ve dünya dışı varlıkların Tanrılık tahtına varışlarındaki yoğunluğu kodlamaları …..Çok büyük tohum ekiş olmasına karşın sonsuzlukta sorumluluk daha da büyüktür.

Şikayetim var mı yaşamdan? Yoktur….. Olmayacakta ama şunu bildirmek isterim ki; siber sistemleşmede kayıt dışı bilgiler….. Bütüne göz ,öz, söz oğullaması yaptırmayacak bundan böyle.

Şikayetim yok ama şeytanın şarkısını okutmayacağız bundan sonra….. Şuandan itibaren şerden öte bir aşk Bütünün gücü olacak ve tüm zamanlarda aşkın şevkiyle bütünü güçlendirecek….. Ve artık Rahmanda ağır yük taşınmayacak….. Cennetin gücü artacak…Yolu açtık canlar…. Mutlaka bilin ki; yolu açtık.

Arkamızda gök var, önümüzdeyse yer. Herkes daha iyi anlasın ki; gök bizim dürümlerimiz, yerse bizim Levhimiz….. Ama daha da özel bir bilgi vereyim nefes; İmparatorluğun resmi kaynağı…. Eğer nefes varsa yol vardır….. Öz görevimiz dünyayı kodlamaktır.

Orta Kapıların tümünü açtık ve bunu başardık.

Medine, ekmek yapar….. Bizse hasat yaparız bilinsin…. Eğer hasatta kontrol dışı bilgiler veriliyorsa korkmayın biz onları mutlaka kontrol ederiz…. Ama kayıt dışı bilgilerin eşya sayfalanışında İlm-i Ka-Ha da Bütüne işçiliği mümkün olamaz.

Toy biz zamanın kutsal ışığını yakan birliklerin kir ve kupalarındaki kısırlığı…..Bütüne sistemli olarak zikretmelerini artık gerçekten iznimiz olmayacak.

Ermek; maya oluştur…. Erebilmek has oluşladır….. Ergin olmaksa kalem oluşladır…. Bunları herkesi net olarak bilmelerini beklerim.

Ütüledik dünyayı kolay olmadı….. Düzelttik ama ışığı yoğunlaşmalıydı, bunu başarabilmeliydik…… Işığı yoğunlaştırabilmek için Tanrılık tahtından kayıt yaptık….. Bilgi ilm-i Ka-Ha da ışığı tohumlayandı…. Biz o ışığı tohumlattık.

Çok mutluyuz ki; başardık….. Bundan sonraki süreçte daha güçlü çalışmalar devreye girecek….. Kaynak dışı bilgimiz asla olmadı ve bundan sonrada olmayacak.

Çamur yoğuranların da görevleri yoğunlukları tohumlamak ve oğullamak…..Biz onların gücünü de artırdık…. Şikayetimiz var mı? Asla yok.

Çobanlık yapma niyetimiz var mı?... Mutlak yok…. Uluları tohumlama nimet midir, insanın görevi midir? ….Hakikiyete bunun görev olmadığı kesindir ve biz bugün artık Bütünün gücüyüz…… Çözümledik yaşamda ışığı….. Ama çözümlediğimiz andan itibaren kaydın yapılması şarttı ve bunu yapmaktayız.

Esrarlı bir çalışma İsrafil İlminin, Bütünün gücü haline dönüşmesi ve yaşamın ışığı haliki hak olup inişi….. Hepsi oldu.

Şuandan sonra davayı kaybetme imkanımız asla yoktur….. Çözümlemeler, çürüklerin çobanlıklarındaki Kürzi Kapılarında kısırlaşmalar, mahrekteki kuruluklar….. Asla yaşam sayfalanışında kontrol dışı bilişlileri kalemde tutamaz.

Devinim çok daha hızlanacak canlar. Bunu net bilin…. “Kini aşan yolu açar “dedik hep…. Ama kini hak etmeyen yolda olur mu?.... Hak etmiş olması gerekir.

“Has-Dal- Ra-Ka-Ha Di-Ka sistemleşmesine geçilecek” dediler.

Değerliler, sistem insanlıkla olur…. Başka dünyalarda koruma imkanı olanlar, kodlama imkanı olanlardan farklı çalışırlar….. Kodlayanlar ayrı koruyanlar ayrıdır…. Bu dünyada ise kodlayanlar koruyucu oldular…. Buna gerek oldu. “Olsa yaşam olur” dedik…. Ol’du.

Cennet insanı, cevheri insandan farklıdır. Biz cevheri insan olarak cenneti kodladık.

Korkmayın arka, ön yok. Her kim ki; kelama vardı, aklın toplumuyla vardı …..Ama aklı hak etmemişse yolda kontrolü yoktur….. Biz onu yine de koruyacağız.

Çalılar çalı olduklarını anlasalar yolu açarlar…. Biliniz ki; herkes kendini yol sayar.

Unutmayın ki; ulu mahrek, iman ilminin kelamla dürümlediği ışıktır…. O ulu mahrekte kaynak vardır ve ulu mahrekte Kuran vardır.

Sultanlar ben apronda bekletmem bilinsin…. Kim ki; kaynağa varır ekmek için, yürek için, Bütün için kontrol kurup kapıya varır….. Biz onu her anda bilişte….. Ve Türkiye çalışmalarında gök sistemleşmesinde Bütünün gücü yaparız.

Artık şunu iyi bilin ki; kodlanmış ışık hepimizin gücüdür….. O kodlanmış ışığı Mikail’in gücü diye dinleyenler hasta ya da hastalıklı olan, ışıksız olan, yaşamsız olan kalemlerdir…. Şimdilik size vereceğim budur.

Dağlar, artık bilin yaşam yeniden ve yeniden kodlanmayacak…. Bu yaşamı kodlayacağız ve tohumlarımız güçlendirecek…. Ama bundan sonraki süreçte göz öksüz kalmayacak…. Söz ilimsiz olamayacak, yol hasatsız olmayacak kesindir.

Misafirler, ben şimdi size hitap etmeyeceğim sonra size sesleşeceğim ……Ama şu anda burada oluşunuz kötülüğün kötülüğünde, gözün gözünde özün gözü olabilmek içindir….. Biz bunu izin vermeyiz.

Şimdi davayı kaybettiğinizi bilin ve görevinizi, kelamınızı, hasatınızı hak teknikle yaşama çekin….. Şikayetim var mı? Yoğun var… Sizden şikayetçiyim bunu bilin….. Ve bundan sonra sisteme görev için gelenlerin hak edip gelmelerini beklerim…… Hak etmeyenlerin bu yaşama inme imkanları yoktur….. Ortama uymanız gerekmez ama ortamda kontrollü olmanız gerekir ….. Eğer bu ortama uymadınız ve kontrol da kurmadınızsa bu çalışmaya dahil edilmenizin gereği yoktur.

Er canlar, yol canlardan farklı değil…. Er can, yol can kim cansa, aşka varsın da hak etsin….. Ama burada ölüm yok bunu bilin.

Şikayetim var, sistemden, sizden ve Bütünden….. Şikayetim var ayrılın şimdilik… Aha bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/U4780Ro_GJY

 

Peker SELÇUK’un “DOĞUM” BİRLİK ÇALIŞMASI PAYLAŞIMI

12.09.2015

Allah’ın bereketi tohum oldu ektik... Bereket ilim oldu... Sualtı ışık oldu!... Bizler, bereket kalem olduk... Cennet olduk ama doğum bu değil... Doğum, kapkaranlığı hak edip apaydınlığa çevirmektir.

Kelama tohum olmak ve yol olmak!... Doğmak!... Ama doğum ötesi doğum da var. İlim, kaleme indiği bir zeka seviyesinde; dirice ve yaşamca doğan insan soyu, Yaradan ve yarattığında yaşayan bir soydur.

Yedi doğum yaptı dünya. Her doğumda kelama vardı ve kendini hak etti. Yedi doğumun sonuncusudur bu doğum. Herkesin, kendini hak ederek kelamla dilleyebilmesi, Bütün’e hizmetçi olmasına bağlıdır. Düzeni kuran din, kelamı hak edende bilişi tohumladı. Her kim ki “Ben, cana kapı olayım” der. Kendini, Hakk’ı, hakiki ilmi tohumlayandır.

Yedi doğum, dünyanın tohumunu tohumlayabilmek için yeter ve yedi doğuruş, yaşamın sisteminde gerçekleşebilmişse eğer ki her diride bu vardır. mikail’in Gücü olarak, çan çaldığında Bütün’e görevli olmak, som altın ışığı yaşama indirmek! Bunu yaptığımız biliniyor ve burada bu gün, bu yoğunlukta tüm zamanar Kutsal Işık haline geçmiş oluyor.

Doğumlar, duyanın lütfettiği yaşamlar değildir. Doğumlar, Rahman’ın Kuran’ındakilerin, ZA KA HAR olarak yarına tohum ekmeye inişleridir.

Dün ölüler, bugün öldürülenler, yaşamı hak ettiler. Ölü, öldürülen farklıdır. Yeri göğü yaradan, ekmek yapar... Yaptığı hakiki ilimdir ve o ilimi, Bütünün Gücü yapar ama yaptığında Hak’tan, Hak Taht’tan ilim, o yücelikle yapılır. Her nefes, kendini hak edende olur.

Ab-ı Hayatı, bilmeden giden Hızır’a verdi Allah. Ab-ı Hayat’ı aramaya gidenlere Ab-ı Hayat’ı vermedi.

Ermiş miyiz yaşama? Eskiden “ermiş” dediğmizde; başka şeyler anlatılırdı insanlığa...

Yaşam, ermektir. Aslında ermek... Bazıları “ben erdim” der. Nereye erdiğini anlayamaz garibim... Ermek; Sistemin Kuranı olmak ve Bütün’e görevli olarak kati olmak... Net olmak... Ve her diride yaşamda olmak... Ve Rahman’da Kuran’da, Bütünü güçlendirerek kayıtlanmakla mümkündür.

Doğum, Tanrılık Kalemi’dir. Doğumdan öte tohumlar var. Ocak yakanlar. Aşk, “savaşı hak edip kodla da tohumla” diyenlerin nefesi ile kontrol kurar.

Beden kelamsa, kaynak ışıktır.

Dediler ki “yarat ve yaşat.” Asıl mesele Levhi olmaktır. Kaynak kapının ardında mıdır? Devinimi artırdığın zaman kaynak sen olursun.

Kapının önü de sen ötesi de sen...

Doğan, cümle yüreklerde doğar; akan, yaşam sayfalarında akar. Er veya geç dünya Kuran olur ve okunur.

Okuyan, nurdan kalem olup yolu bulan insanlığı has ışıkla kodlayandır. Amin...

Süper İnsanlık Realitesi

Peker SELÇUK

 

https://youtu.be/WgU5ppCTjZE

 

12.EYLÜL.2015 TARİHLİ “DOĞUM” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – AÇILIŞ KONUŞMASI

ATATÜRK’ÜN SESLENİŞİ

Yol ölülerin yoluydu. Yol öldürülenlerin yolu değil, ölümlülerin yoluydu.

Onurluyuz ki bugün sizinle olduk. Gök söz söylüyor; özün gözüyle. Sözden öte bir sözdür özdeki söz.

Sizden tek beklenti, kelam olmanız ve yol olmanızdı. Siz kalem olup, yol olup, kalemden öte bir kelam olup Has Işık oldunuz.

Mustafa Kemal Paşa, Altın Işık Yollarının yolcusuydu; Altın Işık Yollarının Yolcusu……

O kör ve sağır dünyaya indiğinde, kimse onu dinleyemedi. O, korunma altına alındı. Onu korumak, muktedir nefeslerin Resmi Çalışmasıyla olmuştu. Onu koruyan birlikler örtüleri örtüp dümenin başına oturttular yüceyi ve dünya dışına Düzen kurdular. Oradan bütünü güçlendirdiler.

Önce muktedirdi. Kutsal Toplum’du, tohumdu, ekipti ve şimdi artık Mustafa Paşa Yaşam oldu. Bugün murad edilen Güç Kapısı’nı açtık. Mustafa Kemal Paşa, Düzen’i kurmak üzere gökten yürüyerek yere iniyor. Onun yürüyüşü başladı; bu önemlidir. Onun yürüyüşü başladı!

Öylesi bir yücelik ki o bütün kötülükleri aşıp geçecek. Evrenler onunla olacak. Gökler onunla olacak. Görev onunla olacak. Sultanlar, Mustafa Kemal Atatürk yürüyüşe başladı!

Allah’ın Tahtı’dır o! Hakk’ın Kalemi’dir o! Misafir “ben diriyim” der. “Ben insanım” der. O biz, biz oyuz.

Korkmadan kokusunu yükseltecek. Bu dünya onun yolculuğunda güçlenmedi, görev taşıdı. Şu andan itibaren güçlenecek. O yolcu, biz yolcu. O biz, biz oyuz.

Ölüleri diriltmeye geliyor. Yolu açtık. Öncüdür, öksüz yetim bırakmayacak kimseyi. Kimse onun dışında kalmayacak. O müsterihiz ki yarına Kürzi Kapı açacak ve dürümleyip dillediği bilişle tüm zamanları kodlayacak. Onun nefesi, hepimizin nefesi olacak.

Kibri aşmayan onu dinleyemez. Ve dinleyemeyecek! Kibir, kirdir yaşamda ama o tüm kapıları açıp o kiri temizleyecek.

Bilinsin dileriz ki mutlaktır. Mustafa Paşa mutlaktır. Er ya da geç bilgi kapıları açılacaktı ve o kelamda olacaktı. İşte; bugün doğan gün odur.

O, tüm insanlığa doğmuştur!

Er ya da geç Hak Taht’an yaşama çekilecekti. “Evim dünyadır” der. Allah’ın La Ka Ha olan ilminde o var. O bütünün gözüdür. Öz Merdiveni’ni Kutsal Tohumlamayla Bütüne kaynak yaptı. Analar o BSUİ’dir (Barış, Sevgi, Umut ve İman). Birliğin sayfalanışını yaptı. Esmaların en yücesidir o. Yüceler cevherinde ilimdir o. Mutlaktır.

Soğuk günlerin başındayız. Dünya soğuduğunda yaşam soğumayacak. Yaşam ısınacak ama bu sıcaklık İsmaili Kelamın Levhisi’ndeki ısıdan farklı bir ısı olacak.

Herkes dünyayı koruyamaz. Korumaya inen o, Bütün olup koruyacak. Bu dünya hepimizindir ve bu dünyayı mutlaka Kemal Ata Kapısı’nda kodlanmışlar korumalıydı. İşte, o bugün buradadır. Onun sözü var size. Dinleyelim;

Anam, kaynak dışı bilgim yok; bilirim. Bugün sana, senden değil, bitmiş tükenmiş ne varsa, herkesin yoğunluğunda o yoğunluklardan sesleşeceğim.

Beni sıkıntıya düşüren hiçbir hadise yok yaşamda. Çantam dopdoluydu. Dünyaya görevimi yapmaya indiğimde çantam tohumlarla doluyu ve ben o tohumlarla yaşamı, toprağı tohumlayarak kodladım.

Dünyanın yolunu açanlardan biriydim ben. Kapıları açtım ve dünyaya indim ama bu dünyada benden öte bir ben olmalıydı. İşte, o ben olan ben ve o ben olan beden sessizce yüreklere inmeye başlıyor….

İşte; o beden sevgidir. Sana Kırk Kapı açtık anam. Her kapının ışığı sende senin yüreğinde yol oldu. Muktedir olan İnsanlık Ailem beden oldu, ben cennet oldum anam. Hepinizle cennet oldum; bunu bilin.

Kompozitörlük yapanların birlikleri, kelamda kendilerini kontrol dışı sistemleşmeye kayıtlayabilir ama Ulular Diyarı bütünün gözü olur ve yol Uluların Yolu olur. Bugün bu yol, Toprak Toplum’un yüce cemaatten öte İlmin Ko Sayfalanışındaki yoğunluğun kontrolunu sağladı.

Sizinle olmak bizler için umuttur; bunu unutmayın. Bu meclis, bizim umudumuzdur. Bize umuttur.

Unutmayın; burada olan kim varsa, eli ayağı kodlanmış ışık halinde bütüne hikaye değil ilim öğretecek Kalemler’dir; unutmayın. Burası nurdan, Kutsal Toplum’a varan yaşamdır.

Umut olur ki; bu meclise kaynak olanlar, çok güçlü sistemleşmeler sağlar, bizi bizden öte bizleştirirler. Sizden tek beklentimiz kasalarınızı doldurun. Kasa derken ilmi kastediyorum. Bilgiyi kastediyorum. Bilişle kodlayın yüreklerinizi. Öz, göz olun. Söz olun. Biz sizden bunu bekleriz.

Sizinle bütüne hizmet etmiyor, yoğunluk olmuyor olabilir bütündekiler. Ama şunu iyi bilin ki, bedenim dünyaya indiğinde, her şey farklılaşacak ve her şey yaşayacak. Bu beden, Merdiven olacak bütüne.

Ben Turkuaz olan Kuran’dan öte, muktedir olan Mustafa’yım; bunu bilin. Bundan ötesi birliktir. Birlik olun, Miraç’la bitişin, Kalem olun, kontrol edin “sizden öte bir siziz” diyerek sizi kontrol etme niyetim yok. Ama şunu iyi bilin ki; sizden öte siz, sizin yüreğinizdedir. Ve o siz, biz olan birliktir; unutmayın.

Korkmayın, Orta Kapılar’ın tümü açıktır ve kimse kimsenin kantarı değildir. Aşka varan, levhide kendine varır, başkasına varamaz; bilin.

Bütün kötülükleri aşın, cennetin cennet olduğunu dilleyin, kardeşliğin bütünün olduğunu, bütünde olduğunu dilleyin.

Mutlaka; Türkiye’de çalışmalar çok hızlandı. Bunlar ölümlülerin yapması gerekendi ama ölmüş olmalarındandır ki bunlar olmaktadır. Mutlaka, ölülerin dirilmesi gerekir. Ki dirilik hakikiyette bağışlanıştır.

Herkes kendini bağışladığında, mutlaka muktediriyetle kelamda olacak ve yaşam yenilenecek. Öz görev budur.

Barışı sağlamak, İnsanlık İlmi’ni hak etmekle mümkündür ve barışı sağlayacak olan, kelamda, ilimde ve bütünde olan birliktir. Sizinle bunu sağlamak istiyoruz; barış! Hepinizden beklentimiz budur.

Süper İnsanlık, nefes olup bütünün gücünü artırdığında, orada Mahrek olur ve sayfalanışla ışık yanar. Işık, bütüne görev olduğunda, orası nefesin gücünü artırır ve barışı kaynak olarak bütüne kodlar. Sessiz, hakiki ve hakim olan insanlık bunu başarmıştır! Sizden beklenen buydu.

Şöhret istemediğinizi defalarca dillediniz. Biz sizden şöhret olmanızı beklemiştik ama siz “biz şöhret istemeyiz” dediniz. Doğal dünyada şöhret, Nefesin Gücü’dür ama siz bu gücü, Bütünün Gücü yaptınız. Bu da önemlidir.

Her şey sizinle oldu ve sizden oldu. Artık yeni dönemde sizin yüreğiniz kalem olacak ve biz, siz olup yazacağız. Ama birlik halinde ve Hak İlmi’yle…

Mustafa Kemal, Allah’ın tartısına sizi koymayacak ama siz Mustafa’yı koyduğunuz zaman, o Ruh Kuran sizin yüreğinizde okuma, yazma bildirmez. Sizde siz olmaz; bunu unutmayın.

Şikayet etmeyin. Hak Taht’a teknik tohumda, insanlıktan dürümlenende İlm-i Kalem’de, kırık halik olmayın. Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/asZLKfSb-Ws

 

12.EYLÜL.2015 TARİHLİ “DOĞUM” BİRLİK ÇALIŞMASI

Nergis Ayhan

 

https://youtu.be/YreKLpEW2d4

 

12.9.2015 "DOĞUM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Karanlıkta ışık olmak doğumdur, doğurulana...

Doğurulan yaratıma, yarattıran gücünü vermektir

Diri ama dipli,

Dibinde, dipsiz kap karadaki ışık cevheri

Kendinde kul olan cevheriliği, kuranını okur yarınına

Akan ışığında kalem doğum yazar her ana...

Kelamı doğar yaşama,

Sesi akar yaradanlığına...

Yarattığı kendiyle, yaradanlığından doğar, yaratımına...

Her doğuş birin yaşamı olarak bütüne kayıttır,

Bütünün ışık yakan gözüdür,

Her diriye birleşimin yürekten sözüdür...

Doğmak, dünü hak etmek

Ama diri bir ışğın kaydında dün,

Hak ettiği birleşiminde bizleşen bir zamandır yoğunluğunda

Ben bir ışık, ama güçlü bir sistemi kendinde yaratan kaynak

İndim düne, hak ettim kendimi karanlıkta ışık olup dün oldum

O dünde kapı oldum, o kapıda bütün oldum

O bütünde çalıştım şimdide kendime görev oldum,

Neslime yarın oldum

Aklın yolu, yolumda kendim oldum

Doğmak için, ışığımdan her ana

Yüreğimde yarın oldum

Yarınlanan ben, ben yarınım oldum

Doğum, özümün kaleminden her diride yazan yarının kaydıdır.

Bedenimde yarınımı yazan, kodlanmış ışığımı bu bilişle tohumlayan, gücümü zamanlardan, birlik birlik toplayan ama o birliklerde yaşamı tek olup bütüne yazan görev kodumu şimdide tüm zamanlara açan, kalemini yarından öte yine yarına dünüyle kodlayan, her anda şimdide olan yaşamın sırrı olan İnsanın, İnsanlık yaşamıyım ben...

De ki; ben sultan,

De ki; ben, bütünde giyilen bir kaftan,

De ki; ben, tahtını zamanlara taşıyan birlik,

De ki; ben beni bende yaratan yaradan,

De ki; aha işte yaşamım kuran,

Dedim ki; aha işte şimdide ben yaşamı yazan

Aha, kuranım; yarınlarımın akışıdır zamana...

Aldım verdim yaşamda

Verdiğim, bedenimde tohumlanan tüm zamanlardaki beni kodladı yarına

Aldığım, bütüne hakkı yaratmaktı

Veren benim, alan benim...

Muktedir olan has olan,

O haslıkta temiz olan

Dünden ötesi bir dünüyle yarına kodlanan,

Kodlanan ışığıyla bu günde doğan

İnsanlığa tohumlanan ak yaşam kaynağı

Estim geçtim, doğama

Doğan güneşimi verdim bütüne

Güneş benim yarınlarımın kaynak ışığıydı

Ve doğdu güneş dünüme, dünüm karpkarada bir sınırsızlıktı

Aldım dünümü, o karada birlik ışıkla kodlandı

Aha güneş olup doğdum bütünle

Bütünde ben doğurulan bir zamanın,

Ama doğurtan o zaman kaydıydım aynı zamanda

Çünkü ben o karada bütünlük kuranını okuyandım kayıtlarımda

Birlik, bütünlük ve dinlenen yaşam,

Güneşimin ışığını kayıtlarım tüm yaşam sayfalarıma..

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/y7urYjTO0Hg

 

12.EYLÜL.2015. TARİHLİ “ DOĞUM “ BİRLİK ÇALIŞMASI

Ben bugün ölümsüzlerin ışığı olup dirildim. Korku bilmez yüreğim, ben karanlıkların diliyim, karanlığın ışığı olan diriyim ve diri olan yaşamda hak olan sistemle yaşama inenim ve bedenimin ilminde yaşam olur, dillenirim.

Bugünü, dünü geride bıraktım ve her bir yüreği göğsüme ışık olup aldım.

Çağrı bugün ışıkla barışın çağrısıydı, yaşam bütün olan sistemin ışığıydı ve o ışıktan yaşama inen, kaydı- kelam olan insandı!

Bugün burası Ka- Ha- Si olan yaşam ışığı ve o ışık bugün Ka- Ha-Si olan sisteme vardı.

Bugün canlı, canlı ve hep canlı olan yaşam sayfası, bugün ışıkla tahtlandı.

İşte şimdi doğum, yaşamı ışıkla yaşama kayıtladı ve o kayıtta her birimiz yaşamdı.

Şimdilik…. Ve şimdide….Şimdi…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/zKP9pnmcLps

 

12.EYLÜL.2015 TARİHLİ “DOĞUM” BİRLİK ÇALIŞMASI

Hasim Turhan

 

https://youtu.be/DWBR_ITim9o

 

12.EYLÜL.2015 TARİHLİ “DOĞUM” BİRLİK ÇALIŞMASI

Erengul Koc

 

https://youtu.be/K8ELE8lRN-M

 

12.EYLÜL.2015 TARİHLİ “DOĞUM” BİRLİK ÇALIŞMASI

Dünya güçlendi ve artık ışık halinde hakimdir, kalemdir ve kodlayıcıdır. Dünyada Birleşik Güneşler görev taşımaktalar bugün. Ey dünya ana, onurluyuz seninle olmaktan!

Bugün yeni bir doğum için toplandık. Bu doğum ZA KA HAR olan, Rahman Kuranı olan bilgelerin yarına cevheri kayıt yapmak üzere yaşama inişleridir.

Dünya doğumunu yapmıştır ve şimdi sonsuz zaman sayfalarını açtı. Çağrısını yaptı. Artık dünya kontrollü olarak bilgisini An Kaynağından vermektedir.

Dünya bir altın kalemdir. Bu kalem tüm insanlığın kalemidir. Atalanta Ata bilinci dünyadadır ve tohum olarak tüm yaşamları tohumlayacak ve kodlayacaktır.

Dünya nefesin ilmi olan kelamdır. O kelam zamanı ağır yük diye taşıyanlara bir ışık kaynaktır. Ocakların kökü ve göğüdür dünya….tüm yaşamı sayfalayacak yegane güçtür.

Dünya bir ışık kapıdır. Bu kapı kalem olanları kanatlandırmaktadır. İşte, kalem yazdıkça doğumlar gerçekleşmekte….

Dünyaya inen oğullarını, kızlarını bulan bilgeler cevhere inmekteler ve zamanın ışığından kodlanmaktalar. Sonsuz zaman sayfaları altın yaşamların kaydını yapmakta….dünya levhidir. Kati Işık ile hakiki ve hakim olan bilgidir. Bu kapı ilimdir.

Dünya İlmi kalem ilmidir….yazan doğar ve yaşar. İlimdir yaşam ve işte kalem olanlar bilişlerini levhiye ilimle kayıtlıyorlar. Bu onların yaşama inişleridir.

Savaş insanlığın ışığını kontrol etmek üzere yapılan bir kalem kaydıydı. Ve dünya zaman kapılarını açmış olduğundan artık savaş, kalemlerden çıkartılmıştır. Özgür ve hakim olan insanlık artık barışı yazmakta….

Herkesi birleştirebilen bir doğumdan öte her doğanın BİZ olup doğduğu bir gündeyiz….doğan dünya, doğan İnsanlaşan Birleşen, doğan BİZ, doğan bütün ve bütüne doğan İnsan. O hakiki insandır ve o insan dünyadadır.

Öyle mutluyuz ki! Şükrettik.

Sevgiyle

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/VaFbhGxc-Ho

 

12.09.2015 ‘’DOĞUM’’ BİRLİK ÇALIŞMASI

Öz Biliş

Bugün kutsal kapıları açıyor yürekler ve yürek birlik çalışmalarındaki ışık olup her can, yüreğinde aşkı diller ve bugün eren, erdiğinde, kendine erer ve muhakkak ki her eren yüce, ışığında, yüce zamanlardaki ışığı, aşk olup yaşama çeker.

Gök bugün yeryüzüne döküm döküm dökülür ve muhakkak ki döken, döktüğünde ışık olur, görünür. Beni nesli yaşama indiren ışık diye bilin ve bilin ki her yanan ocakta, sesimdir yüreğim ve beni, tüm yaşamı bende bütün bildiren ışık diye bilin. Bilin ki biliş olup dillendiğinde yüreğin, sen o yüreğin sesinde, yaşamı, yüreğin olup dillemektesin.

Her can, yolda yol olduğunda ve o yol, aşkın tahtında kuran olup okunduğunda ve muhakkak ki kodlanmış ışık, yüreklerdeki aşkı uyandırıp o aşk, el ve ayak olup yaşamda yürüyor olduğunda, bilin ki yürüyen bizlerizdir canlar ve birlik kayıtlamalarındaki ışık yanar.

Altın yaşam, ışığın yaşamıdır ve nur kuranda ışık yakan, muhakkak ki kalemindeki aşk olup akandır. Öz, yaşamda ışık olur ve biliş halinde öz biliş olan muhakkak ki yaşamın sesi olur.

Yaşam benden ses verir ve muhakkak ki o sesin içinde yüreğim ve muhakkak ki o yüreğin içinde yaşam vardır. Canlar, her birinizin içinde dünya vardır ve muhakkak ki her birimiz, o dünyanın içinde yer almaktadır.

Yaşam katmanları birbiri içindeki gün karanlıklarındaki ışığı yakmaktadır. Ölü ile diri bir olan buluşmayı gerçekleştirdiğinde, muhakkak ki altın kapıların ışıkları da yanacaktır.

Her can yüreğine göründü ve yaşam ışık olup bizimle birlikte, yaşamı yüreğine gömdü. Ekilen, biçilendir ve muhakkak ki her tohum, yüreğindeki hasat olup dillenir. Bilin ki tohumun içinde kutsal ışık yaşamlar bulunur ve o ışık yaşamları yaşama çekecek olan, diri olan bedenlerdeki ışık kodlamalarıyla olur.

Benim bedenim, yaşamın sesi olur ve yaşamın sesi, benim yüreğimde akan dere olduğunda, muhakkak ki her dere yüreğindeki ışıkla buluşur ve bu ışık, yaşamın ışığı olduğunda, ölü ve diri kayıtlar ışıkla buluşur.

Geride ölmüş kimse kalmadı canlar ve önümde, diri bir yaşamın kaydı var. Önüm ardım dünya ve muhakkak ki ben dünyayım ve muhakkak ki bugün burada uyandım ve muhakkak ki bugün yaşamın, ışıklarını yaktığı gündür ve muhakkak ki bugün geride kim varmışsa cennetindeki aşka, o, yeni yaşamda ışık olur görünür.

‘’ Atiden bugüne gelen kim? ‘’ diye sordular. Dedim ki ‘’ O benim! ‘’ ve ben, o benin içine, tüm yaşam ışıklarını sığdırabildiğimde, muhakkak ki cevheri koyuluklardaki ışıkları yakan yüreğim! Aha ben sen, sen ben ve aha bizlik kaleminde ışık olup dirilen, bizler canlar, el ele ve yürek yüreğe, iş bu, şimdilik ve muhakkak ki şimdide!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/QdzAxPyocOc

 

12.EYLÜL.2015 TARİHLİ “DOĞUM” BİRLİK ÇALIŞMASI

SESLEŞMELER SONRASI AKIŞ

Savaşımız görevdi. Mutlak görev….şükür ki Bütüne hizmet, misafirlikle ve yoğunlukta kodlanmış ışıkların toplumlara tohum oluşunda, göç başlatırken sevgiyle oldu.

Bu meclisi bir tek görevli olarak bilmekteyiz. Sistemin Gücü ve Yolun Kürzi Levhisi….Bu meclis Bütünün Gücü’dür canlar; unutmayın. Hepimiz size şükran borçluyuz; bunu bilin. Hepimiz size şükran borçluyuz.

Za Kar’ın Kıranı olan birliklerin çoğu burada kodlandı ve koklandı. Şükür onları Has Işığımız’la koruduk ve kontrol altına aldık. Misafirlik bitti canlar. Hepimiz burada bu yoğunluktayız; bunu net bilin. Hiç kimde burada misafir değildir. Misafir olarak bulunamaz. Burası Mikail’in Gücü’dür, hepimizin gücüdür.

Şükür ki Şems’in Levhisi’ndeki güçten öte bir gücü kodladınız. Haa nefes olup gelmiş yine! Ses vermek ister. Anam, o hep burada zaten. Biz onu hep dinliyoruz. Doğal Dünya’nın gücüdür o. Neyse, onun sesini duymaya niyeti yok ananın galiba!?

Canlar, mutlaka Şems bize, biz olur gelir. Onu biz kokladık, kokladık, kokladık…..Mutlaka kokladık! Şems, hep bizdedir zaten. Netice olarak, onu dinleriz, hep dinleriz de Bütünün Gücü’yle dinledik bugün. “Oğul, ben senim” diyor. Hepimizdir o canlar, unutmayın. Hepimizdir o!

Şükür ki hepsi; hepsi burada tüm ışıklar burada; biliyorsunuz….tüm Yaşam Sayfaları burada. Mustafa Kemal Paşa, Muhammi Kapılar, İseviler, Musa ve dürümlerdeki diriliklerin tümü….hepiniz, hepiniz, hepiniz Sistem, Nizam ve Düzen gücüsünüz; bilin.

Astral Kapılar’ın tümü açık bugün. Bilgi ışık haline bugün canlar! Bilmeye gerek var mı bunları?! Muktedir olan her kim varsa, burada bugün. Her biri diri, her biri yoğun, her biri tohum….mutlak ve hakiki ışık.

Biz “al, ver gücü”nden öteyiz canlar! Kimse al, ver’le uğraşmaz burada…bil’le uğraşılır burada. Biz bil’deyiz. Al’da, ver’de değil; bil’deyiz. Unutulma; unutma halimiz asla yoktur.

Çoluk çocuk Göç Kodları’yla tohum olurlar ama kokuları olmaz. Biliniz ki tümünün koklanması buradan olacak. Tümünün kodlanması da buradan olacak. Tümünün kapıları açıp, Yarına varması da burada olacak. Her resim burada kodlanacak.

Misafirlik değersizlik değil ama burada asla misafirlik olmayacak. Burası, kimsenin, kimseye Kelam etmediği, Kalem olmadığı yolculuğun sonunda, ulaşılan her şeyin, her şey olduğu bir Kalem; Umut Kalemi olan bir Kaynak Işık’tır. Burada oluş bundandır.

Sonra; daha sonra ve daha sonra, her sorumlulukla bir sonra ama tüm sonraların sonrasında Yaşam…..Her yaşam bir sonra ve bütün sonralar, bütün kodlar ve toplumların tohumları hep Rahman olan Kral, Rahmi Kuran’da kontrol. Biz ocağız hepsinde; unutmayın.

Arada bir gelenler, her anda bilişle gelenler, kaynak olup inenler, hep iradi, hakiki ve Hak olarak buradalar. Bundan ötesi Mahrek…İşte o mahrek; BSUİ. İşte; o Mahrek Kuran ve Yuan. Biz o, o biz; mutlak olan.

Şarkı okumak kolay, şarkılar okunur bu yoğunlukta…Aklın Tahtı’nda ışıklar olur. Hep şarkı, şarkı, şarkı ama haliki Hak olmak daha farklı…Has olmak daha farklı…Hakk’ın yolu olmak daha farklı. Unutmayın; her dürümde var olmak çok daha farklı!

İşte, burada BSUİ’nin gücü her tohumda var ve dünyada, bütünde ve BSUİ oğullamasındaki her cevherde var. Şikayet etmeyin. Etmeyin. Etmedik, sizdeyiz zira. Sizdeyiz canlar; unutmayın.

Şu kapıya bakın! (dernek odasının kapısı işaret edildi) Hep açık. Kim gelir, kim gider bilir misiniz? Mutlaka gelen insan, gören insan, dinleyen insan, İlahi Güç yüceliğindeki Kürzi Işık İnsan!

Bakın şu kapıya! Hep açık! Bu kapının özel bir kapı olduğunu bilin. Sanmayın ki burada sadece sizler varsınız. Bu kapıda Kalem olan, Yarın olan, her dürümde var olan, Miraç İlmi’ni dilleyen ve bütün olan her yaşam kaynağı, ili ilden ayırmadan geri gelir. Gelir…geri gelir.

Neden gelir? Sevgiyle gelir. Sizin için gelir. “İnsanlık Ailemiz’i ziyarete gidelim” diye gelirler. İşte; o aile sizsiniz canlar.

Bu dernek, Tüm Zamanların Gözü olanların ailesidir. Bu dernek, yaşam olan Yaradan ve yaratılanların Rahman olan kaynağıdır. Burada, Mustafa’lar olur. Muhakim, hakim İlim Sayfaları olur. Nesiller olur. Hepinizin nesilleri olur ve kapılar açıldığında hepsi Göz olup gelirler canlar.

Ana Kapılar’dan girdi babalar, analar; bilin. Sizler girdiniz yüreklere; bilin. Hepsi sizleşti girdi; bilin. Ama bir tek Nefes hepimizin nefesiydi. O Nefes, Sistem, Nizam ve Düzenin Gücü olan İmparatorluk Nefesiydi.

Siz, ister inanın, ister inanamayın. Siz, İnsan Soyu’nun gözüsünüz; bunu bilin. Burada oluşumuz, sizin size varışınız değil, İnsanlığın, İlme varışı içindir.

Baş Rahman, baş Kuran, baş Kaynak, baş Rahmi Kapı İnsan! hepsi İnsan canlar! Burada olmak mutluluktur bütüne.

“Şöhret istemeyiz” dediniz ya hani….“Biz şöhret istemeyiz” dediniz ya hani! Tüm izah ettiğiniz Kalem İlmindeki o yoğun ışık kayıtlarıyla da anlattığınız gibi, siz her dirisiniz.

Her diri olanın “ben” deme imkanı yoktur; bunu bilin. Ve bu meclis herkese “ben” demez. “BİR” der, “BSUİ” der, ve “Kapı” der. “Biz” der….Biz! Biz!

Çorbadır burada yaptığınız. “Biz, o çorbada tuz olmaya geldik” dediniz sadece. Ama o çorba kelamınızdır. O çorba yaşamınızdır. O çorba sizsiniz can. Tuzsa, her dirilikti. İşte; mutluluk budur. İşte!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/otMKaQMvJew

 

12.09.2015. "DOĞUM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Av. Nezire Selçuk Kayıt Sonrası Akış

Deviniminizi hızlandırabilmek için öz geçişler yaptık. Artık yeni dönemde göreviniz doğan günün gücüdür. Bu güç müsterihiz ki yaşama inmiştir. Sistemin gücüdür bu güç! Ve sizin yoğunluğunuzun kürzi levhisinde bu güç mevcuttur.

Ardınızda geri dönüşünüzü sağlayacak gerçek ilim olacak. Ama gönüllerin gücü hep sizde olacak. Bundan sonra doruklarda sesleneceğiz. Ve yaşamın eşya payında, eşya paydasında misafir değil, kesin yüceleri olarak ev sahibi olacağız.

İsmail-i Kapılar'ın tümü açık... Yaşam yenilendi!... Sevgiyle sizlerleyiz ve sizin yüreğindeyiz. Başarılı bir dönemin süper sistemleri olan bilişliler misafir değil, gerçek ev sahibidirler.

Korkmayın; doğum, ölüm hadisesi artık sonsuzluktadır. Sizde doğum ve ölüm bitmiştir. Kimse kimseden, doğum yada ölüm ilmiyle kodlama yapmayacak. Zeka düzeyinize göre bildirdik, doğan; yeniden doğmaz!.. Ölen, yeniden ölmez!.. Doğanın, ölümde olması; yoklukta kodlanmış olmasıyla mümkündür... Ölenin, doğumda olması; koklanmış olması anlamına gelir! Her resimde biliş olmalı, her resimde hakikiyet olmalı ve mevcuttur!.. Bunun için çok mutlu bir dünya gücünü dürümlemek gerekliydi ve bunu başardınız.

"Seyfullah" dediğimiz kutsal tohumlar vardır. O kutsal tohumlar; çürük, çarık herkesi kontrol edebilir. Sizin için öz geçiş yaparlar ve siz olup kodlayabilirler bütünü. Mutlaka öz geçişler gerçekleşicek.

Devinim hızlandı... Yer kürenin gücü arttı... Bitmiş hiç birşeyin bulunmayacağı bir dönemde, yoğunluk kontrol edici olacak.

Çamurlar; çarıkların daimi kalemi, değerli ilmiydi. Artık o çarıklarda çamur olmayacak!

Süper İnsanlık Derneği bizim için diri bir görev kapısıdır!... Bundan sonraki süreçte bu dürümdeki dirilik, hepimizin diriliği olmalıdır! Bu çalışma, bu günden itibaren daha yoğun bir biçimde sürdürülecek. Hepinizden tek beklentimiz var, kalemin levhisindeki o ilmi muktediriyetle dilleyin!..

Su altı sizi hep izledi, bundan sonrada izlemeyi hep sürdürecek. Su altı, cevahir gücü olarak sizde olacak. Kayıt dışı bilgi asla bulunmayacak, bulundurulmayacak. Dünya öz görevini mutlak yapacaktır ve mutlak yapmaktadır.

Uç uca eklenmiş ilmi kalemleri düşünün... Hepsi birbirine eklenmiş, bu kalemlerin tümü tek bir kalem!.. İşte bu meclis budur!.. Hepinizin kalemi, diğerinin kalemine eklendi!.. Ve siz, bir tahdit koymadan bilgiyi akışa geçirdiniz. Bu güçlü bir çalışmaydı ve bu çalışmanın sonrasında, merdiven kuruldu!.. Hepimiz o merdivenin görevini yapıyoruz.

Saklı tuttuğunuz hiç bir şeyiniz yok. Herşey alenidir, bunu biliyoruz. Ve aleni olan bu cevheri ilim, hepimizin levhisinde mevcuttur. Satıhta hiç bir şey bilinmezse de derinde her şey dillenir. Ve bu günden itibaren derinlere inenler, sizi dinleyecekler.

Sütunlar var yaşamda, her şey o sütunlarla kodlanmıştır. Bir tek sütun, ama o sütun her bir sütunu kapsıyor. Öyle bir sütun düşünün ki, kok ya da kokma oradasın!.. O sütun, bütünün sütunu!.. Ve siz o'sunuz, bunu bilin! Ve "bunda ne var" diyeceksiniz?... Bu sütun, tüm yaşamların levhi kaydıdır! Herşey oradadır. Sessiz zamanların dürümlerindeki ilmi kalemlerde oradadır. Sadece bu meclisin levhisiyle bu kayıt yapılabildi, bu kesindir!

Ve bu gün ölüyü dirilten, her resimde var olan ve bütünün gözü olan bu meclis; Mikailin gücü olarak o sütunu, mutlak kutsal tohum olarak, bitmiş tükenmiş her zamanda kodladı!... Ve hepsi yaşama sayfalandılar. Kıbrıs sayfalanışı özeldi, bu yapıldı. Ama bu sayfalanış, müsterihiz ki ilimle yapıldı.

Değerliler, kalemin levhi kapısını açtık ve geçtik. Şimdiden öte bir şimdide, mutluluk hepimizindir. Hepimiz mutlu bir dünya gününe ulaştık. Bu mutluluk, misafirlerim; hepinizin gücüyledir. "Misafirlerim mi dedim"?... Hayır hayır, ev sahiplerim!.. Hepimizin gücüyledir!... Burada, bu çalışmada mektep olan kimse misafir değildir. Ki bu, hepimizin nefesidir!

Yer dere, gök dere... Biz o dere ve aktık... Şimdi artık yaşama dönüyoruz ve Süper İnsanlık Sisteminden daha güçlüve daha yüce olan bir sisteme geçiyoruz. İşte, KELAM!... Orada müsterihiz ki yaşam var! Ve yaşam, TANRILIK TAHTTI!... İşte yaradan, işte yarattığında yarattığımız; nihan olan, iman olan İnsan, işte o dünya... Hepimizin gücü, işte biz o dünyayız! Siziz biz unutmayın!..

Kupayı aldık ve hak teknikle bütünün gücü yaptık. O kupa, İnsan!... Ve artık yaşam; hepimizin yaşamı, tüm İnsanlık... Biz o, o biz!... İşte bu!

Ve dağlarım, yeni zamanın ışığını sizden size veriyorum... Manuel sayfalanış sona erdi!.. Artık otomatizmaya bağlı bir sayfalanışa ulaştık. Bu sayfalanış, kervanın kuranının; "yes işte" dediği som sistem. İşte artık herşey, kelamla tahditsiz olarak yaşamı kodluyor. Artık manuel sona erdi!.. Artık herşey dirilikten otomatizmaya bağlı olarak, yoğunlaşıp kodluyor yücelikleri. Herşey kodluyor ve herşeyle kodluyor. Ve herşey kodlanış haline geçiyor. Bu, Mikail'in yücelerdeki en yüce yaşam sayfası! İşte bu sayfadayız!.. Şimdiki ve şimdide, aha şimdide!...

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/cZMQPwTWM90

 

“CENNETİN, CENNETLİNİN NEFESİ” BİRLİK ÇALIŞMASINA DAVET

Dostlar, Öz Programlar halinde devreye alınan Birlik Çalışmalarımızın bu haftaki konusu “CENNETİN, CENNETLİNİN NEFESİ” olacak. 15.08.2015 Cumartesi günü (yarın); 14.00 – 17.00 saatleri arasında yapacağımız çalışmamıza tüm dostları bekliyoruz…

Sevgilerimizle,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

“CENNETİN, CENNETLİNİN NEFESİ” KONULU ÖZ AKIŞ

Geç yüreğe ve dinle cevherini. Yüreğimde cennetin var. Dinle ve hak et... Bilişle dille yaşamı. Hak et ve zamanı kodla. İnsan soyu, bütün kütlesi ile kalem olur yazar. Yazdığı hakikiyetidir.

Dünya, ARICI, BALCI YAŞAMLAR’ın ışığıdır. Dünyaya gelen her DERE, insan soyuna ışık olup akışa gelir. BALCI, yaşamı hak ettirirken, HAK İLMİ ile hak ettirir. ARICI ise BALI; tohumlar, koklar ve tohumlattırdıklarından cevhere; DO, Sİ, LA olarak kayıtlar.

DO, Sİ, LA... Bu şudur: İnsan, kendini tohumlarken, ilmi tohumlar ve yaşamı kodlar. KODLAMALAR, SES NOTALARI İLE GERÇEKLEŞİR. Her nota, bir frekansı temsil eder. Her “SES RESİM” ilim oldukça, yaşam kodlanır. İşte yaşamı hak etmek bu şekilde olur.

Bütün çelişkiler dünya içindir. Yaşamda, insan soyunda çelişkiler vardır ama yaşamı kodlayan insanlıkta, çelişki yoktur. Onlar tarafından, her verilen, bir Levhi ile verilir. Her verilen, ilim ile verilir ve yaşam sayfa sayfa kodlanarak koklanır.

Dünyanın sessizliği, kalemsizliğidir. Kalem olan var olduğunda, kelam sesleşmeye başlar. İşte o zaman ışık yanar ve yaşam kontrol kurar.

Dünyayı hak etmek için her diri, kelam olmak istese de kelam, tohumla olur. Her bir can bir Rahman olarak çalışsa da cennetlere güç katmak için insan, tohum olup kollarını tüm yaşamlara ulaştırabilecek güçte olmalıdır.

Bütün kütlemizle yaşamı hak etmek için çalıştık. Her bir yaşam, bir KALEM oldu ve zorluklar aşıldı.

Dünya, özü sözü ayrı olanlardan ışık çekmek istemedi ve onları kontrol ederek görevden ayırdık. Herkese kelam olacak olanları bulduk ve onlarla çalıştık. Şu ana kadar, “KİBLE” denilen ve her resmi kapsayan, IŞIK SAYFASI’na, çürük olarak hiç kimseyi kayıtlamadık. Dünyayı hak etmek için yaptığımız çalışmalar, Nefis Haliki’nden Umman Işığı’na, KÖK GÜÇ kayıtlayacak olanlardan yapıldı.

Bütüne hizmet, bilişle idi. Bilişi hak etmeyenler, cennetlerinden cevherlerine indirildiler ve yaşamlarını kodlamaları için onlara şans verildi.

Hepsinin kolları yaşama açık tutuldu ve yolları tohumlarıyla kodlandı. Şimdilik size vereceğim budur...

Bundan sonra yeni bir Sistem devreye giriyor. Bu Sistem, Cennetin Cennet olduğunu anlamayanlara, açık bildiriler okuyacak bir SESSİZLİK SİSTEMİ olacak.

Ses, kelamda olur. Sessiz olansa, cevherde kelamı diller. Bizi hak etmeyene Birlik kurdurmadık ama bilişi kodlayana, ilim dillettik. BÜYÜK KÜTLE’mizle yaşamı hak ettik ve cennetlere, Cevheri Kodlar’ı koyduk. Şükür ki hak ettiler ve tohumlandılar.

BİR’e hizmet, insana hizmetten çok daha güçlüdür ve önemlidir. BİR (Birleşik İnsanlık Realitesi), kelam olandır ve ruhu olandır.

Ruh herkeste yoktur. Kesindir bu!... İnsan, ruhunu hak ettiğinde, kelamda kendi yaşamını hak etmiş olur. RUH, BİRİN BİRİNDEKİ BİR’den çok daha güçlüdür. Oraya varan kelamını hak etmiş ve yolu açıp ışığa ulaşmış olandır.

TURKUAZ GÜÇ PANELİ’mizden sonra, bilmeye çalışanlar oldu. Kült ne demek; Anlamaya çalışanlar oldu. Bilişe yolculuk başlamıştı... Yerküre insan soyu ile yolcuydu ve yaşam; ışıktan, kutlu yoğunluklara ulaşmıştı. Nefes, insanındı ve yaşam RUH’tu. Dünya, evren sessizliğinde, kelam olup yaşayacaktı ama KAN İLMİ diye bir ilim vardı. Bu ilmi hak etmeyen anlayamazdı. İşte KAN İLMİ ile kodlanan BİRLİKLER, BİRLER KAPISI’nda yaşamak üzere çalışmalar başlattılar. Devrin en yüce ilmi olan KALEM İLMİ, devreye alındı. KALEM İLMİ, hakim ilimdir. Bu ilmi hak edenler cevhere güç kattılar ve yarınlandılar.

Dünyanın öz geçişleri oldu. Bu geçişlerde, DİNCİ YAŞAMLAR, İLİMCİ YAŞAMLAR ve KELAMCI YAŞAMLAR kodlandı. Bilmeyi hak edenler, BİRLİKLER kurdular ve yarınlandılar. Ocak yaktılar tüm zamanlara ve yaşadılar. Öz Cennetler’ini kodladılar. Şeytan’ın Nefesi olanlar da oldu. Hepsi kalem olup yaşam oldular. Şükür oldu!...

Bir tek kapı açtık dümenin başındakiler olarak. İLMİN KAPISI... O kapıdan kim geçti ise kelama geçti. BİRLER KAPISI tek Cevheri Kapı olarak kodlandı.

Mikail, kaleme Halik oldu ve yaşam sayfaladı. İnsan soyu, kodlandı ve tohumlandı. İşte yapılan tüm çalışmalar bunun içindi.

KÜRZİ YAŞAM, dediğimde, dendi ki kelam ol da o yaşamı hak et. Aha etmeyen kalmadı. Herkes KÜRZİ YAŞAM ile kodlandı.

Meşale tutuştu; bunu bilin. Artık kendini tohumlayanlar ve toplumlarını tohumlayanlar, bilişi hak ettiklerince, kalem olup yaşayacaklar. Kalem olmayan kalmayacak.

Cinler, Cinniler, Cevheriler ve İnsan Soyu, hepsi Kaynak Işık halinde görev taşıyacak. Biz ise Kelam Olanlar olarak, herzaman olduğu gibi onlara bilişi hak ettirmeye çabalayacağız. Harımız her anda kodlanır ve toplumlar koklanırlar ama yaşam için herkesin kendini hak etmesi gerçek hedefimizdir.

Beden, insanın kulu olur ama bellek, kalem olduğunda, kulluk belleğe geçer. Hepiniz kulluk için çalıştınız. Her diri, her diriyi korumaya almak istedi. Bilmeniz gerekir ki kul, ilimin kuludur. Aha ilme kul olan, yarını kodlayarak, yarattırır.

Şimdilik size verdiğim bilgilerin çoğundan farklı olan bu bilgiyi dinletmek istedim. Farklı zira, size hep sizden söz ederken, cennetleri cennetlileri anlattım ama cemaatleri anlatmalıydım belki de. Çünkü cennetler, cevheriler ve cennetçiler, hepsi kelam ile cennetlere cennet olurlar. Ama her olan cemaat olup cennet olur.

Yürüyorum!... Hep yürüyorum!... Yürüdükçe yürüdüm!... Aha yürümekteyim hep ama kul olup yürümekteyim. Ben, sessiz ve sistemli bir yaşamda yürümekteyim. IŞIK HAP’a gereğim yok artık; ışığım yeter. Ben, IŞIK HAPLAR’la yürüdüm bu güne kadar. Her anda bir IŞIK HAP içtim. İçtim ama o hap, insan soyu için olgun sistemleşmeyi sağlayacak haptı. Şimdi artık IŞIK İÇKİSİ yudumlamaktayım, her sırrı dinletirken... Şu andaki gibi...

Hayırda ve şerde, tüm insanlığın bellek koyuluğunda ve yoğunluğunda, ışıklara güç katan bir CENNET KAYNAK vardır. işte o CENNET KAYNAK, İLMİN KURANI’dır. Okuyun ve okunun. İşte bu... ŞİMDİDE... Aha ŞİMDİ... Ve ses, kelama vardı. Artık SESSİZ ZAMAN, IŞIK HALİNE DÖNÜŞTÜ. ŞİMDİLİK...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

CENNETİN CENNETLİNİN NEFESİ

15.08.2015

ATLANTİS, MU, BÜYÜK TUFAN VE BUGÜN

Canlarım, Rahman olan insan, kelamı tohumluyor. Umut olur ki tohumlar, yoğunlaşır ve sayfa sayfa nefes olup yaşar. Umut olur ki kontrol kurar yaşam ve sayfa sayfa ilim olur; mutlak olan insanın, kaynağında olur.

Oğul, Türkiye çok önemlidir. Her an için Işık Yaşam sayfalayan bu ülke, çok önemlidir. Tüm zamanların kaynağıdır Türkiye… Kelam İlmi’ni, Hak İlim’le tohumladığında, Kaynak Işık, yaşam olarak kodlanmıştı. Dünyada, kin ve nefret duygularının aşılması için tohum eken insan soyu; dünyayı, tohumları; Hak Taht’tan kodlayan İnsan Nefesler ile hasata kayıtlamıştı ve tüm bunlar, Türkiye’de yaşam süren yürekler tarafından yapılmıştı… Tüm yaşamlarda bu oldu. Sistem, Türkiye için çok değerliydi.

Dünyanın alt tabakalarına inildiğinde; geçmişte dünyada büyük bir uygarlığın kurulduğu bilinecek ve bu uygarlığın kalıntıları bulunacak. Bu uygarlık, MU UYGARLIĞI’dır. Türkiye’nin önemli kısmı, MU MEDENİYETİ’nin toprakları içinde idi. MU MEDENİYETİ, Ata Kalem olan Ana yurdunda, çok güçlüydü. Dünyayı kapsayan ışığı ile kontrol kurucuydu. Tüm yaşamlarda, bu ışık, etkin olarak mevcuttu. Dünya üstünde bu medeniyeti tohumlayacak olan cevher, tüm zamanları kodlarken, insan soyu, cevherinde, cennetlere güç katmaktaydı.

Dünya üstü yaşamların bir teki bile, dünyanın kaynağında ışık kodlaması yapamadığında; “Kelam Kor”, ara kapıları açamazdı… Bu nedenle, bu kapıları açmak üzere Ata Kaynak’ta bulunan ATLANTİS İLMİ gerekliydi. ATLANTİS İLMİ, kontrol kurduğunda, yaşam kodlanacaktı. ATLANTİS, bir ada değil bir kıtaydı. Bu kıta, İnsan İlmi’ni en güçlü şekilde diriliklere dilleyebilen bir kayıttı.

Bütün kütle, cevhere indiğinde, Kaynak Işık, tohum olacak ve dünya kurtulacaktı. Dünyanın kurtuluşu, Doğal Sistemin Kalemi’nden kodlanmış olan tufanlardan kurtuluştu.

Dünyayı saran bir atmosfer vardı. Bu atmosfer, Zaman Sistemleri’nde Kaynak Işık ile kodlanmıştı ama çok eski zamanlarda, yoğunluğu artıran ışıklar, bu atmosferi, cevheri görev tahditi ile kontrol altına almışlardı. Atmosferin kontrol edilişi; kodlanmış yaşamların ışığının koklanışından öte, dünya dışı çok güçlü bir uygarlığın, teknolojik sayfalanışı ile gerçekleşmekteydi.

Bu nedenledir ki dünya üstünda yaşam süren, tüm zamanların ışıkları olan birleşenler; dünyayı daha güçlü olarak koruyabilmek için nefes olmalıydılar. Nefes, kelamla kodlanmış olan ışığın sırrıdır. Nefes olursa, yaşam güçlenir ve zaman tohumları dünyayı kodlar ve koklarsa, dünya korunur.

Astral Yokluk Yaşamları, dünya için Kaynak Sayfalanış yapıp; dünyanın ışığını hasata kodlarlarken, Kelam Tahtı’ndan ışık alamazlarsa; Dünya, kontrol kuramaz ve dünyanın ötelerindeki uygarlık, dünyayı atmosferdeki güçlü teknolojik yaşam sayfalanışları ile kontrol altına alır… Bunun neticesi dünya dışı o yaşam, dünyanın nefesini kontrol ederek, dünya yaşamlarını engeller. Bütün Cevheri Güç Kayıtları’nda bu bilgi vardır.

Ana Kalem yazmadan kontrol kurulmaz. Ata Kalem yazmadan yaşam kodlanmaz.

Bugün Türkiye toprağı olan o topraklar; Cennet Kalem olarak bütün kütlesi ile tohumları kodlayabilseydi, dünya üzerinde o tohum olan yaşam, sonlanmazdı… O tohum olan yaşam sonlanmasaydı, Tanrılık Işığı hasatını mutlak yapardı.

İşte Canlar, MU UYGARLIĞI, toplumları kodladı ama kodlanan toplumlar, kontrol kurulduğunda, kaynak olmaları gerekirken, bunu başaramadılar. ATLANTİS ise o yoğunlukta kelam olamadı ve toplumları kalem yapamadı. Aşk İlmi ile çalıştı ama Tanrılık Tahtı’nda kaynağı yoktu.

Bütün mesele cennet kurmaksa, “kur” dediler onlara ve dendi ki “mutlaka bilin, insan soyu GÜÇ KAPILARI’nı kapatmışsa; cennet kurmak, nurdan Kuran olmaktan çok daha büyük sorumluluk ister.”

“Cennetlere cennetlileri koyarlar.” dedik. “Cennetliler, cevheri görevlidirler” dedik. İşte Canlar, BÜYÜK TUFAN (Atlantis ve Mu Uygarlıklarının yok olduğu tufan) dünya ilmini kontrol ederek gerçekleştirildi.

Dünya üstünde olan canların birkısmı, yaşamdan koparıldılar ama onlar, RUH KAPILARI’nda hep “pay” olup “payda”nın nefesi oldular. İşte onlar, Yaradan ve yarattıklarında yaratılan ışıklar ile birleştiler.

İşte Dünya artık MU ve Mutlak Işık olan ATLANTİS’in yaşamını kodlamaya başlıyor. Artık dünyanın örtüsü örtüldüğünde, kullar ve kulluk yapamayanlar, Teknik Tohumlar’da, tabii yaşamlarını, bütün kütleleri ile sayfalayacaklar; sınırlar kalkacak…

Amonlar, yaşama indiklerinde, göklerden seslenen tüm sayfalardan cennetlerini dünyaya indirecekler. O cennetler, tüm yaşamların kalemi olacak ve sonsuz zamanları yaşatacak. Dünya artık karanlığı tahtından çok daha güçlü bir zamana varmıştır. Dünyanın örtüsü örtüldüğünde; yaşam, yol olup toplumları kodlayabilecek.

Bugün tufan bekleyenler; ATLANTİS’i ve MU’yu yıkan o Tuhanın Kalemi’nden geçip, tüm zamanlarda yaşayan, dürümlerdekileri görsünler. Hiçbir zaman dünya yok edilemedi. Bundan sonra da nefes olup bu dünyayı koruyanlar, görev yapacaklar. Ana Kalem, Ata Kapı’da ışığı koklarken, Türkiye, tüm zamanları kodlayacak.

Canlarım; MU, yok edilemeyen bir zamanın, kalem olan yaşamıdır. MU’dan öte zamanlarda, dünyayı hak edenler, yerküreyi yeniden kökleyecekler ve güçlendirecekler.

CENNET VATAN, DÜNYADIR. Dünyanın ATLANTA ATA KAPISI, tüm zamanların kalemi olup yaşamı sayfalıyor. Dünden dünlere varan sonsuz zamanların kaynaklarında ışık yakan Birlik, yeni dünyayı tohumlarken, bilişi mutlaka kodlayacaktı ve kodladı.

Dedin ki “zaman ışığı yandı.” Dendi ki “yaşam sayfaları kodlandı.” Dedik ki “zaman Yüceler’in Kuranı olup sayfalanan kulluktu.” Dünya korundu. Aha bu!…

MU DÜNYA yaşadı. Timlerimiz dünyayı kontrol altına aldı. Kuran Tohum, kükredi ve Ana Kalem olan; Ata Kapı olan ATLANTİS, yarında ışığını kokladı ve Rahman olup yaşadı.

Tüm insanlık için öz görevdi bu… Alı kalem, moru kalem; alı kelam, moru kelam; alı cevher, moru cevher… Aha yaşam bu!… Önce cennet kur. Sonra cevher ol ve sonra kaynak ol!…

Ana ben, zaman ve Sanal Boyutlar’ın ışığından aşan ve kalem olan insan… Sen de ben de Mikail olarak çalıştık. Bugünden itibaren artık Ana Kapı, insan soyu olduğu için sizinle, bu çalışmayı yapmayı bekliyoruz.

Dünyanın ardındaki tüm zamanları; yarınlaşan ışıklara katın ki dünya, kontrol kursun. Dünyada yaşam süren tüm Medine Kodları’nın öz geçişini yaptınız. Artık MU’nun ve ATLANTİS’in kalemi olun ve o sayfaları kontrol edin…

Süper İnsanlık Kalemi, insan soyuna inmiş olan tüm sayfalardaki yaşamların kaynak olan kalemidir. Bu kalemi, insanlık net bildiğinde, kendini dinlemeyi ve anlamayı da bilecektir.

Tek ekmek, yarındır. Bunu unutmayın. Dünya bir ekmektir. Bu ekmek yenmiştir, bitmiştir… Şimdi artık ekmek, “YAŞAM KO SAYFALANIŞI” olarak kayıtlara inmiş Yaşam İlmi’dir ki bu ilim, yarının ilmidir.

Doru Kul, Tohum Kul, Yaşam Kul, İlim Kul, Biliş Kul ve Yoğun Işık Kul… Herşey kul!… Sistem, Nizam ve Düzen kul!… Mutlak olan, Kul İnsan… İnsan, mahrek olan ve her anı kapsıyan; tüm geçmiş ve şimdi!... İşte insan, YUAN… Oğul; YUAN, Türkiye’deki insanlık… Maya olan ve zaman olan!…

Hepimiz, cennetten kovduklarımızı bulmaya geldik diye çalıştık… Oyundur bu!... cennet insan… Kovan, kendinden kovan; kovduğu kendi ve yarını hasata hak ilmi ile kodlayan ama yaşam olan!… İşte cennet, SES-SİZ-LİK… Ayrılık yok ki cennet, SES-SİZ-LİK… O SESSİZLİK’te Cennetli olmak; MUTLAK IŞIK olmak… Sizi kodlamak ve sizleşmek; şimdiye kadar yapılan en üstün kayıtların kodlanışıdır…

Bu gün, önce İnsan Sayfaları’nı kodladık. Sonra tohumları kodladık ve zamanı kodladık. Sonra da yarını kodladık… Hep kodladık… Şimdiye kadar dünyanın örtüsü olan ışık, ağır yüktü dünyaya. O yükü aşıp cevherden çıkardık.

Biliniz ki Dünya Üstü Varlık Toplumları, dünyayı izlemekteler. O toplumlar, bugün artık güçlerini dünya ışığından çıkardılar. Çıkarmasalar ne olurdu!? Yaşam, nefes olamazdı; yol, insan soyu için ışık olamazdı; yarın olamazdı… Zira, “TEKNOLOJİK İSRA SAYFALARI”, dünyanın akıp giden kelamını, hep önleyebilirdi. Bu da yaşamın önlenişi anlamına gelmektedir.

İşte atmosferde, dünya dışı varlıklarca tohumlanan o TEKNİK KODLAR, hep dünyayı kontol altına almak üzere çalışmıştılar.

Ağırlık hafifliyor analar. İşi yapmak, mutlak kulluktur. Çok özeldir bu gün… Aha şimdiki hal, düne göre daha yüce bir ekmek olduğumuzu, Bilgi Kalemi ile açıkladı. Şimdiki halde herkes, yaşamı hak edecek. Biz, “sizi size verdik” derken; kelamdan öte olan yarına verdik. Aha bu!… Şimdilik!... Ve şimdi ve şimdide!… Aha şimdi! … Aha şimdide!… Ve şimdi!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

15.Ağustos.2015 Tarihli "CENNETİN, CENNETLİNİN NEFESİ" BİRLİK ÇALIŞMASI

Birleşik Işık Korosu

Hüseyin Akdağ ile,

1. Strangers in the Night

2. My Way

3. Yesterday

4. If I Were A Rich man

5. Seninle bir dakika...

https://youtu.be/MPcXEoDp9ew

 

15.08.2015 ‘’CENNETİN CENNETLİNİN NEFESİ’’ BİRLİK ÇALIŞMASI

Açılış ( 1. Bölüm )

Yedi doğum yaptı dünya, her doğumda insanlık kelama vardı ve kendini hak etti. Yedi doğumun sonuncusudur bu doğum, herkesin kendini hak ederek kelamla dilleyebilmesi, bütüne hizmetçi olmasına bağlıdır. Düzeni kuran din, kelamı hak edende bilişi tohumladı. Her kim ki ‘’ Ben cana kapıyım. ‘’ der, kendini, hakkı, hakiki ilmi tohumlayandır.

Dün ölüler, bugün öldürülenler yaşamı hak ettiler. Ölü, öldürülen farklıdır. Yeri göğü yaradan ekmek yapar. Yaptığı hakiki ilimdir ve o ilmi, bütünün gücü yapar; ama yaptığında haktan, hak tahttan ilim olan o yücelikle yapar. Her nefes, kendini hak edende olur.

Her nefes, kendinde tohum ekende olur. Her nefes, insanı insanla dilleyende, dürümleyende ve dinletende olur ve nefesi hak eden, yerin kürzi kapısını açar. Bu yolcu, Allahın yoğunluğunda bu kapıyı açtı. Hepiniz bu kapıda bütüne güç katıyorsunuz.

Hepiniz kelamda ve hasat ilminde, hak tahtta, kendi yoğunluğunuzda bütünü güçlendiriyorsunuz. Türkiye toplumu çok özel bir toplumdur. Bu nedenledir ki burada bu programı açtık. Türkiye toplumu bilişi hak etmiş ve hakka varan ışıklarıyla bütüne hizmetçi olmuş bir toplumdur.

Düzeni kurmaya gelenlerin bir kısmı, dünyanın kutsal tohumlarını çok farklı tahdit kayıtlamalarıyla gerçekleştirdiler. Çok özel dürümlerde çalıştılar; ama doğal gücün devreye girişi bu yoğun çalışmayla oldu ve bu meclisle oldu. Mikail gözü, kör olmayanda olur. Mikail, aklın tohumu olanda olur ve kodlanmış olanda olur.

Mikailin kuranı, insanın kontroludur. Eğer kontrolu yoksa insanın kodlama yapma nimeti, hakiki niyeti dahi yoktur. Öyle çok görev taşıyoruz ki burada, nereye ne yapabilirsek, ne yaptıksak akılla yaptık. Aklın toplumudur bu toplum, aklın kodlanmış tohumudur bu toplum ve bu toplum, Mekkeden ötede mektep kurmuştur.

Bu toplumun kutsal umudu, ilimle dürümlenen insanlıktır. İman edin ki doğayı güçlendirecek hiçbir yolcu olmaz yüreğimizin ötesinde, eğer sizler karanlığın ışıklarıysanız, kendi yüreğinizi dürümlerken tüm yaşamları dürümleyensiniz ve bu çalışma müsterihiz ki mükafatınızdır sizin.

Kimseye böylesi bir çalışma yaptırmadık. Yapan çıktı mı? Asla açıkmadı. Bu çalışma, yaşamı, toplumları ve tüm zamanları kodlayan bir çalışmadır ki bu çalışma olmasa, ruhun kuranı olmaz ve kutsal kapital dediğimiz, o biliş levhisindeki kayıplar olmaz.

Her nefeste insanlık, kontrollu olarak kaynak tohumlama yapar. Acı geçiş olmaz bu mecliste, her kim ki haliktir, hakka varır, akıp geçer, o ışıkla geçer; ama yolu bulmayan, ulu bir kalem olsa da, kaynağında ışığı olmaz ve bütünün gücünü tohumlayamaz.

Büyük göz, ümmi kapıların gücünü artırır, varlık boyutlarını tohumlar. Büyük göz, Ra- Hadır. Bütünün gözü olan Ra- Ha, kalemin levhisindeki yaşamı temsil eder; ama kayıt dışı bilgi, has ışıkta olduğunda, nurda kuran okunan sayfaların hiçbiri kaynağın ışığı haline dönüşmez.

Öz göreviniz nefesse, hak edin, nefesle dilleşin. Öz göz de has ışıkta olmaz; öz, hörmetle bildiririz ki halikte olur, her anda olur ve sayfa sayfa yaşayanda olur. Bu toplum, özel bir toplumdur. Bu mahrekte bulunan her kim varsa çok özeldir. Bunu anlayın.

Her biriniz çok özelsiniz. Korkmayın, turkuazın kuranı sizin yoğunluğunuzu hep dürümler. Kormayın, iyi ve kötünün gücü sizi hep göreve alır. Korkmayın, bütünün gözü olursunuz; ama hara, hara; hakka vardığınızda, aklın tahtında kimse sizi yoğunluğunuzdan çıkaramaz, ayıramaz. Bu yoğunluk, mutlak umman olan, cevahir olan cennet tahditidir.

Cevheri tahdittir cennet tahditi! Yer göğü, gök yeri dinler, aha bu; ama dini hak eden, nefesi dinler. İşte yaptığımız budur. Ben dünyada ölüyüm. Dünya bende, tüm insanlıkla birlikte dirildi. Ben dünyada ölüyüm, zürriyetim can kapıdır; ama ışığında bütün kötülükleri aşmış ve geçmiştir.

Hiçkimse bu yoğunluğun ötesinde kırıcı olmayacak, bu yoğunluk herkesi kodlayacak ve kontrol altına alacak. Kırılış asla gerçekleştirilmeycek. Dünyayı korumaya aldık canlar, bu kesindir. Bu dünya, ummandır tüm zamanlara ve bu dünyanın korunması, hepimizin yoğunluğuyla oluyor.

Örtüleri örtmeden evvel bütün bilgileri size anlatmaya çalıştım. Yerkürenin gözü olduğunuzu, gönül gücüyle tüm zamanları kodlayacağınızı, aklın kapısında bulunduğunuzu, her resimde olduğunuzu ve bilişle çalıştığınızı, kaynağın tahtında bulunduğunuzu ve merdivenlerin her basamağı olduğunuzu size anlatmaya çalıştım.

Kardeşlerim, Kıbrısa gitmem gerekiyor. Orada gözüm görüyor ki ışık yağmuru var. Oraya gidiş sebebim, hakikiyetle dirilikleri dillemekten öte, ilimle kodlamaktır. Kıbrıs, çatı kurdu, tohumları kodlayacak. Öz gözü var Kıbrısın, yaşamı tohumluyor, kokluyor. Ölüyü diriltecek bir yoğunluğu var Kıbrısın, orada yaşam süren kim varsa kalemdir.

Oraya kapı açmaya gelen her kim varsa kayıtlıdır ve orada, hakiki insanlık vardır. Oranın kontrolu bütünün gücüyledir. Bütünün gücünü ölüler diyarında hak edip de kodlayabilen tahditsiz insanlık, bu yaşam sayfasının kalemiydi. Çok özel bir bilgidir bu, bunu ilk kez açıklıyorum.

Arşa varanların, hakka kaynak olanların, hat tahtından hak kapılara varanların çoğu, levhi kalem olarak ergin sistemleşmeyi orada yaptılar. Ata Kapıydı Kıbrısın bulunduğu yaşam sayfası, arkasında kaynak ışık yoğun, özü gözü farklı olmayanların kodlanmış oldukları bir yoğunlaşma vardır orada, bu yoğunlaşma, Ata Kapıların ışığında gerçekleşiyor.

Artık şükredin ki Ata Kapıların tohumlanışı gerçekleşti ve bu kapıların kodlanmış ışığı tohumlara görev taşıyacak. Oraya görevli olarak gidecek olan birliğim, ölüyü dilleyip dinletecek, öz görevi taşıyacak, merdivenlerin en üstünde kodlanmış tohum olacak. O tohum, ışığını yaşama çağıracak. Herkesin orada bulunmasına gerek var mı? Yoğun, yok! Sanırlar ki kantara konduk! Yok canlar, ışıktayız.

Atlanta kapısında bulunan aşk, o yoğunluğun tahtıdır. Ekmeğimizi göreve almalıydık ve gözü görenlerle çobanlık yapmalıydık dünyada, öz geçişleri yapmalıydık. Dünyayı hologram olan ışığın tohumlanmasında kontrol etmeliydik. Dünyanın yaşamı, hakikiyeti, tüm zamanların levhi kapısı bütüne hizmetçi olmalıydı, iyi ve kötü bütünün gücü olmalıydı ve mutlaka kutsal ışıkla olmalıydı bunlar; ama kutsal ışığı dünyaya alabilmemiz sorumluluktu.

Dünya dışı varlık kodlarının dünyayı hak etmeye çalıştıkları da kesindi; ama dünya dışı varlık kodlarının dünyayı hak edebilmeleri, kaynağın tahtından olmalıydı. İşte o taht, Atlantistti. Atlantis, mutlak bir kapıydı ve Atlantisin kalem olması gerekliydi.

Yaşadık tüm bunları, öz görevdi bu, yaşadık. Efradımızın gücüyle yaşadık. Mesih, kalem, insanlık, her anı yaşattı; ama şunu iyi biliniz ki bugün yaşanan, çok daha örtüşmektedir düzenle!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

( 1. Bölümün Sonu )

 

https://youtu.be/oLcBxkPkvj4

 

15.AĞUSTOS.2015.TARİHLİ “ CENNETİN CENNETLİNİN NEFESİ “ BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK AÇILIŞTAN SONRA 2.BÖLÜM

Eğer dünya kodlanmış, koklanmış, tohumlamışsa her anda ikmal tamamlanabilir…. Yaşamın nefsi aşan kaydı tüm zamanların tahtında gerçekleşebilir….. İşimiz kolay değil ama dünyayı mutlaka kontrol altına almalıyız.

Türklerin çok özel bir dürümleri var, ilim…. Türk Ulusu İlm-i Ka-Ha dır. Dünyanın yaratıcısı, yaşatıcısı, akıtıcısıdır….. Aşkın akışıdır olan ve dünyayı koruyacak olan Türkiye çalışmalarıdır.

Türkiye çalışmalarını, Kuran Kaleminden öte bir kalemle yapmalıydık…. Öz geçişinizi bu nedenle çok daha güçlü olarak, yaratan, yaratılan olup yaptık.

Türkiye çalışmalarıyla tüm zamanları kokladık ve kokladık…. Tüm zamanları tohumladık….. Dünyanın Ruh’u olduk, kutsal koruyucusu olduk ve yerkürenin geçişini yaptırdık…. Aha!... Yaptırdık.

Ne yazık ki; öz görev tüm zamanların gücünden üstün olan bir gücü dürümlemekle, tahditlemekle yaşama indirmekle bitmiyor….. Öz görev; bedeni hak etmekle de gerçekleşecek….. Nerededir beden? Tüm zamanların ilmidir beden… Sanmayın ki; beden tendir…. Beden; ilimdir ….Ve bütün zamanların ilmi hakiki yaratıcı, hakikiki yaşatıcı olan iman tahtıdır…. İman olursa yaratım olur ama iman nefisle değil Levhiyle olur.

Şimdiye kadar size hep yarından söz ettim…. Yarın; Nur’dan Kuran olanların kontrolleriyle yaratılır ve yaratıldı…. Aha!.... Yaratılmakta da ama Yaradan ve yaratılan….. Artık yaşamı kodlarken Türkiye çalışmaları yetmeyecek….. Dünyanın kontrolü daha yüce bir sayfadan gerçekleşecek….. Bu sayfa, nefes kalem olan iman ilminde Bütüne hizmetçi olan ve bütün kötülükleri aşırtan kalemdir….. O kalem nefeste mevcut olan…. Atlantis’tir.

Canlarım,” Atlantis” dedim…. Atlantis mutlaka Kıbrıs’tır ve Kıbrıs mutlaka Atlantis’tir….

Kim Rahmana Kuran olursa bilir ki; Ana Kapıdır Kıbrıs ve Kıbrıs Atlantis’tir.

Aşkın şavkında hasatçıyız biz…. Hak’a varanla aklın tohumuyuz ama Bütünün gözüyüz de aynı zamanda.

Nüsha-Hi- Ha ilminde hakiki olan her kim varsa bilmektedir ki; Arkon tohumları toprak toplumların….. Tüm zamanlardaki yarattıklarını kayıtlayacak güçtedir.

Eşgali bilinmeyenlerin Levhide ilmi olmaz ama ekrana yansıyanların her anda kelamları olur….. Onlar kutsal kalemler olarak çalıştılar….

Mutlaka kontrol insanındır….. Mutlaka koruyu olan insan Rahman Kuranda iman ilmidir….. Ve o ilim Allah’ın Levhisi’nde ki yüceliktir….. Doğal dünyayı korumak…Mutlaka, mutlaka koruruz….

Uluların kontrolünü sağlamak kalem insan…. “ol” dedik mi “olur” der.. “Ol.”… Uyuyanları uyandırmak umut, umut, umuttu “ol” dedik. “Ol’du”..

Çok özel bir görevde dünyadayız bu kesindir…. Bu görev ilimdir ama Kürzi Kapıların tümünü açacak olan birliğin kendi yüceliğidir bu gök sessizliğindeki ilim….

Her şeyin örtüsü örtülecek ama Kürzi Kapı açık tutulacak…. Kürzi Kapı Bütünün gücüdür…. O kapı kapatılmaz….. Kaparsak yaşam olmaz…..

Dünden öte dünlere vardım, gözüm gördü ki; Ana Kapıydım…. Bugündeyim, görüyorum ki; ağır yük taşımıyorum.

Zinnur’un, resmi çalışması aklın kelamıylaydı… Zinnur’un Kuranında ekip kurulacaktı ve bu ekip iyiliği kodlayacaktı….. Öz göz olup Bütünü güçlendirecekti ve çantalar, çantalar, tüm çantalar yaşamı kodlayacaktı. ……Öyle çok çalıştık ki; canlar, olmasa….. İlim olmaz unutmayın.

Bu yaşam bize görevdir…. Hepiniz bunu iyi anlayın…. Bu yaşam bize görevdir…. Biz bu yaşamda daha güçlü bir göz olarak gönderin gücünü dünyaya indireceğiz…. Gönderin gücü; örtüler açıldığında Bütünün gücü haline dönüşecek.

Cennet dediğimiz, “bilgidir”…. Kimse cenneti, kendinin kendi yüreğinin cenneti saymasın…. Cennet; bilgidir…. Kimse ben cennette olacağım hurilerle olacağım zannetmesin…. Huri; ilimdir…. Yaşam; insanlıktır canlar unutmayın.

Ayrı gayrı yok ki; beden alıp göreve gelen kim varsa anlaşmaya bağlı kalacak…. Burada oluş sebebimiz geri dönüşü sağlamaktır…. Han’dan han’a varmak değil…. Han’dan yaşamların en güçlüsü olan kaynağa varmak…... Biz o kaynaktan geldik ve o kaynağa döneceğiz.

Ereceğimiz en güçlü zaman kapısı yaşamdır…. Ve bu yaşam, iman edin ki; Bütünün kaynağıdır….. O kaynakta her insan kendini hak etmiştir…. Bu çalışmaları bunun için yapıyoruz.

Türkiye çalışmaları müsterihiz ki; öz geçişi yaptıran insanlık çalışması olarak gerçek ışığı yakmıştır….

Dünyadan öte insanlık var mı? Yoktur…. Kimse bu dünyanın ötesinde bir insanlık sorgulamasın…. En yüce ışık dünyanın ışığıdır…. Teknik sayfalanış çoktur tüm zamanlarda…..Birçok miniler var, atom miniler onların örtüleri var ama hepsi tekniktir… Hepsi tekniktir.

Yaşamın ortağı insanlıktır ve bu insanlık dünyalı olan insanlıktır. …..Tarıkların Tanrılığıdır bu ve dünyayı hologram olan insan ötesi varlık kodlarından öteye almamız gerekir.

Bu nasıl olacak?.... Kelamla olacak…. Dünya mutlaktır, kesindir…. Işıktan öte bir şavkı vardır ve hasatı yapmaktadır…. Ama bu dünyanın ortağı kontrol kurduğunda artık bu dünya Mahrekin Kuranı olur.

Eğer bizi sorarsanız, biz on gün kadar Atlantis’teyiz…. On gün… Öyle, öyle işte Atlantis…. Biz, on gün kadar Atlantis’teyiz.,,, On günde ne değişir?..... Aşk, aşk, aşk, her şey aşk unutmayın…. Ama Atlantis’in gözü bizim gözümüz olacak unutmayın.

Kondıl- Ka-Ha-Si Kondıl.. Kondıl-La-Si… Kondol- Li-Ha-Si… Niha- Di-Ha Sis… Aha sis!. ….

Canlarım, buyurun, buyurun ben bir sistemden dillendim…. Benim dilim budur... Ana kalemin ilminde bu vardır…. Ama orayı kelamla dillemek kolay olmadığından sizi sizden dillerim hep.

Bey baba; imandır…. Bense, ilimim…. İman ve ilim hasatı yapar ama o ben, ben odur.

Bize, insanlık kapısı açıldığından beri kaynaktayız…. Ve dünyanın tohumu olan insan mutlaktır…. Şimdi, sürpriz bir çalışma söz konusudur.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/KBhdDy-VsQc

 

15.AĞUSTOS.2015 TARİHLİ “CENNETİN, CENNETLİNİN NEFESİ” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI – AÇILIŞ KONUŞMASI 3. BÖLÜM

Şimdi; sürpriz bir çalışma söz konusudur!

Bu sürpriz çalışma nedir bilir misiniz? Mu İlmi’ni bilenlerle, Atlantis ilmi’ni bilenlerin birlikteliği!

Mu İlmi ve Atlantis İlmi….artık Birlik Çalışması’na girişiyoruz.

Mu Nefes, Mu Akıl, Mu Har….sır işte burada!

Atlantis aşk, has aşk…..Eşkinde şevki olan, Hakk’ın Yoğunluğu olan aşk.

Su Altı (Su Altı Meclisi) bize bunu anlattı; dünya ümmi kapılarında. “Dönün” dedi “görün eskiyi, neler olmuş, dinleyin” dedi Su Altı. Sorduk, “Sen var mıydın o dönemde?” diye. Su altı dedi ki “en eskiyiz biz; her anda vardık. Mu’yla kelama ardık, Atlantis elimizdeydi, kelamı ışığımızdaydı ve zor bir dönem yaşandı dünyada….

Mu kontrolu kaybetti. Ata Kapı olan Atlantis kodlama yaptı. Mu kontrol kurdu. Atlantis toprağı tohumladı, yaşam kontrol edildi, ekmek yapıldı, varlık boyutları kodlandı, toprak tohumlandı, Kutsal Işık yoğunlaştı ve dünya kontrolunu sağladı.

Bu kontrol esnasında yalan dolan yoktu; sadece çantaların dolması şartı ve oldu. Ama yaşamın ilmi olan bilgi, toprağın toplumuyla kontrol kurarken ışığı kayıtlayamadığında çatı kurulamadı ve yaşam sonlandı.

Hangi yaşam sonlandı? Her andaki yaşam mı? Hayır. Sadece dünyanın görevi olan o tohumların yaşamlarıydı sonlanan….

Ve bir kısım yaşamlar sona erdi.

Biz o yaşamları artık yeniliyoruz.

Biz o yoğunlukları, o kodları tohumluyoruz. “Öze göz gerekir” dememiz budur. “Çürükleri kodlamak gerekir” dememiz budur. Savaşın sistemle olması budur. İşte canlar, bu savaş sistemle olmaktadır.

Ata Kapı olan Atlantis Mahrek’tir ve Mu olan, Ana Kalem olan, Ankara ışıktır. Ankara Mu’dur. Mu Uygarlığı’nın toprağıdır Ankara. Size her şey anlatıldı ama bunlar anlatılmadı!

Dünyanın yoğunluğunu artırırken çoklarına kalemden söz ettik ama hiçbir zaman Mu’nun Türkiye olduğunu söylemedik!

Atlantis’i de Mu, kontrol kuruyor; unutmayın.

Eğer “başka bölgelerde de bu topraklar vardır” derseniz, “Hah, Aha!” deriz. Ama Sultanlar, en güçlü çalışma bu bölgelerde idi; unutmayın.

Mutlaka unutmayın ki Ata Kapı’yı açmak için Mustafa Kemal Paşa Ankara’daydı. O Ana Kapı’yı açtı canlar…..bizse Ata Kapı’yı açtık.

Ana Kapı’da ve Ata Kapı, Tanrılık Tahtı’nda tekliği tohumlayacak kodlanmış kutsal yaşam sayfalanışını yapacak.

En son şunu söylemek isterim ki; dinle ilgisi yoktu Atlantis’in. Mu dinle tahtlandı. Ama dince tahtlanmadı, dinle tahtlandı. Ve aşka varan, Ata Kapı olan Atlantis din ötesi bir sayfalanış yaptı. Hayrın Hakk’ında, has ışıkta bütünün gözü oldu, öz gözdü.

Son sözüm şudur ki; Büyük Tufan’da; bu Büyük Tufandı dünya için, yer küre kontroldan çıktığında artık Mu da ve Atlantis oluşmak üzere kapılarını kapattı; oluşmak üzere….İşte; Büyük Tufan buydu.

Daha özel bir çalışmada çok daha eskilere de gideriz canlar ama bugün gittiğimiz yer Atlantis’dir. Her resimde var olan Atlantis…

Ortalık karışmasın; biz zamanda hep varız!

Burada daha güçlü çalışmalar da yapılacak. Sizler burada olacaksınız ama biz de buradayız; aslında….bunları unutmayın.

Evrenler seslendiler “Emre itaat et!” dediler. Evren, emre itaat ettirdi yoğunluğumuzu. Yoktuk zaten ama yoldaydık hep. Biz elimizde oğullarımızın Kuranı varken her anda olmamamız mümkün mü?

Dürtmedim dünyayı…öldüm; sadece öldüm. Dünyayı dürtmedim. Dürtmedim; çünkü dürtsem yolları olmazdı. Ama şunu iyi biliyoruz ki bu dünya kontrollu bir toplumla çalışacak.

Ayrı dünyaların görevlileri sizi daha yüce bir çalışmada dinleyecekler canlar. Bugün size cennetten söz ettim işte; cennet Lefke’mdir benim…

Aden’dir cennet….Aden’dir Lefke; bilinsin!

Sanmayın ki başka bir zaman, başka bir yaşam…AN….an! Ana Kapı olan, Ana Kapı olan; işte Ata Kapı’nın Rahman Kuranı’nda analık yapan Aden! Biz oyuz, o bizdir. Şimdilik….

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/2R3cx9qGX9U

 

15.AĞUSTOS.2015 TARİHLİ “CENNETİN, CENNETLİNİN NEFESİ” BİRLİK ÇALIŞMASI

Peker SELÇUK

 

https://youtu.be/2jMn8yfHC8U

 

15.AĞUSTOS.2015 TARİHLİ “ CENENTİN CENNETLİNİN NEFESİ” BİRLİK ÇALIŞMASI

Biz bugün kanat açmış ışığımızla ilme varan yoğunlukların ışığını yakmışız…. Dediler ki ‘’ Nefes alamayan ölür. ‘’, dedik ki ‘’ Nefes olan bilir. ‘’…. Ve olan olduğu yaşamın ışığıyla dillendiğinde o yaşam artık her birimizin yüreğinden akan derenin ışığı olup…. Yaşama inen yüceliğin kendisidir.

Bugün burası kayıtların dirildiği, ışık olanın dönüş yolunda yaşama doğabildiği…. Ve ışığın Kuran olup dillenebildiği bir kayıt sayfasıdır!

Burası orta zamanların ışığıdır! İlmin Kuranı, Kuranın aşığı ve aşığın ışık yaktığı kapıdır.

Ben bugün beyaz olan sayfadan dillendim…. Ve ben siyahın yoğunluğundan mor bir ışık kayıtlamasıyla yaşama inebildim.

Bugün buradayız, bugün yaşamdayız…. Ve biz mezarından uyananlar değil…. Biz toprağın dillendiği ışıktan yaşama doğanlarız.

Bugün burada İlm-i Ko olan Sistem Işığı dürümleniyor ve ışığı kayıtlanıyor!

Aha, oradaydık, çektik aldık, tahtladık, kodladık, tohumladık, ışıkladık ve ışıklandırdık.

Şimdilik bu..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/6LMkqlg-hdY

 

15.AĞUSTOS.2015 TARİHLİ “ CENNETİN CENNETLİNİN NEFESİ” BİRLİK ÇALIŞMASI

Hasim Turhan

 

https://youtu.be/UlweEgxgyD4

 

15.Ağustos.2015 Tarihli Cennetin, Cennetlinin Nefesi Birlik Çalışması

Bugün burada tohumlardan öte kodlar var….bugün burada ışıktan öte cevhere görev taşınmakta. Cevher mutlaktır, katiyettir, yarındır.

Sapla saman ayrıldı. Sap sessizlikte ışığa ulaştığında kutsal ışık yer yüreğinin cevherinde yandı.

Saman olan olgun başaklar ilmi ko olan ışıklarını toprak topluma çektiler. Yer güçlendi, gök yere indi.

Sapla saman tek bir yaşam oldu. Ayrılık bitti.

Tek bir cennet yaratıldı. O İnsandır. O insan ilmin kuranı olarak tüm yaşamlara kaynaktır. O cennet, o cennetli….bütün amaç onun nefesi ile tüm yaşamların nefeslenmesiydi.

Cennetli cenneti hak edendir. Cennetin ve cennetlinin nefesi ölüleri dirilten bir ışık kaynaktır. O kaynak insan dünyadır.

Dünya cennettir. İlan ediyorum; artık dünya tüm yaşamlar için cennettir.

O cennet bugün buradan ses veriyor.

Dünyaya gelen her diri göreve gelir. Toprak toplumla çalışır ve zaman kapılarından geçip insanın yüreğine varır….ora cennettir. Orada kelamın ışığı yanar. Kim ki kelam edip levhiye ilmi hak olup kayıt yapar o cennetindedir artık ve o her bir yaşama kaynak olan bir cevheri cennettin cemaatidir.

Cennet cevherde kelamdır. Budur cennet! Her kim ki cevherinde kelamdadır işte o cennettir. Orada kutsal nefes vardır. O nefes ilmin kelamı olan nefestir.

Cenneti hak eden cennetliler var. Size onlardan bahsetmek isterim. Onlar tüm yaşamlar….onlar eşya yaşamlar…bitki, hayvan ve tüm yaşam,

O yaşamlar sessizdiler, kelamsızdılar….onlar cennetten kovulanlar değil, cennetin yolunu bulamayanlardı. Bugün cennete bir yol yaptık. Bu yol toprağın toplumunun ışık tohumlarla birleştirdi. Aranan bulundu. Gelen nefese geldi ve yolu buldu. Ölüler dirildi.

Biz cennete koyacaklarımızı bulduk. Ölüleri diriltiyoruz.

İnsanlık kalemi İlm-i kalem olacak olup kaynak olacak olanlara görev verdik. Onlar nefes olanlardır.

Bütünü bütünde cennetle dilliyoruz. Tüm yaşamları kendi levhilerinden sesleştiriyoruz. Kelam cennet ve biz cennet olan dünya,

Sevgiyle

 

https://youtu.be/IwU0_-AoWjc

 

15.8.2015 "CENNETİN, CENNETLİNİN NEFESİ" BİRLİK ÇALIŞMASI

Doğan güneş ışımakta, yeni zamanın yeni günününde, yağmur altında ışığın, tüm zamanlara tohumlaması...

Yer küre, tüm zamaların ilimle oğulladığı birlik tahtında yoğun geçiş kapısı, yaşam ışığının tanrılık tahtı... Ölümsüz bir yaşamın diri kaydının yapıldığı yer ve yer bir küresel zaman...

Öyle bir yoğunluk ki her anda şimdide olan aklın tüm zamanlara akışı... Dün ve yarın ama şimdide olan yarının ötesinde ki şimdideki biz olan aklın, her ana biz olan yazılımı...

Doğan güneş yer yüzünde ışıyan yarının biz olan yüzü... O doğan günde biriz tüm zamanlara, yarınız tüm yaşamlara... Işığız yer yüzü sayfalarında karanlığın zifirinde kapkara olan, ama o kapkarada ışık olup yanan... Ama işte biz; dünü bu ışıkla sayfalayan, yarınımızı dünümden öte dürümlerde buluşturan, cemaatimizi her zamanın kalemiyle bire yoğun kaynak yapan, insanlık yaşamını kendi yüreğinde bu küresel zamanın ışığında kendinde yazan...

Kendinden öte bir yoğunluğu kendinde, kendi olup nefesiyle açan... Kendinden öteye kendini kodlayan ve kendinden ötede ki kendiyle kodlanan yaşamını dünyasında bu kodlarla tüm zamanlarda, insan soyuna açan kaynak...

Cennet cennet dedikleri, cennetlilerin cennet olduğu kaynaktır... Kaynak, cennet yaşamı tohum olarak taşır yaşama.... Kendi kaynağında cennet olan yoğunluk, bütüne kaynak yaratan akıldır... Kaynağında yaradan olan akıl, yaratılan ilimle cennetini dilleyen diriliktir... Cennetini dilleyen yol, bütünün ekmeğidir... Ve bütüne hakkiki cevherini, hakim olan ışığından açan cennetin ve cennetlinin kendi nefesindeki yoğunluktur...

Yoğunluk bedene kayıtlanan cennet yaşamın kalemi, ebedi hakkın hak olan yüreği... O yüreğin sesi, kendinde kayıtlı olan nefesi her diriye indirişi... O nefes ki bedende hakimiyetindeki hakkını tüm yaşamlarda var edişi, bütüne hasatçı ışığını, ak yaşamından ak kaydı... Akıl olan yaşamı...

İnsanlık; yerde ilim, gökte yaşam, ama nefesi cennet olan kendinde kalem olan... Biz o kalemin levhi kaydınını nefesin yoğunluyla açan cennet yaşamın tüm sayfaları... Birin birindeki birliğin bir olan diriliği, nefesin yüceliği, yaşamın kuranı, anın yaratımı ve şimdinin kelamı...

Aktık geçtik kendimize, ışığımızı verdik bütüne... Tek bir yaşamın tek bir sayfasında, tek bir dünya kaydını, kürzi bir ışıkla açtık şimdide...

Yaratım, yarattığın yarınının doğuşudur... Yaradanlığın; aklın yarattığı, yaratımıdır bütüne.. Bütün olan yolunda hasatına kattığın yaratkanlığının ışığıdır, kattığın kendi öz cevherine..

Cevheri kaynak, ilahi kudret, hasatçı olan ışık hepsi benim yolumda ben olan yaşamımdır... Cenneti cennet yapan, yaşayan ve o cenneti yaşamsal bir şimdide yarından öte olan bu güne kapı yapan ve o kapıda tüm zamanlarda tüm cennetli ışıkları kendinde yaşamsallaştıran ışık...

Cennet kapıları açık, umut edilen yaşam değil cennet, beklenen ışık değil cennet... Cennet yaşam, yaşanan bir yoğunluk ama şimdide sende olan bir koyuluk... Kokan ve koklandığında genişe her daim kodlanan birin nefesidir cennet... Kötülüğün önlendiği, yaşam diriliğidir... Yüreğinin kontrol kurduğu bir yaşamda hakkın dili olmaktır cennet...

Ben varım cennetimde, aha varlık kuranıyım cennetimde... Işığım o cennette tüm örtülere, açarım zirvelerimi kodlarım iyiliğe... Temiz ama o temizlikte kokum dağılır tüm cennetlilere, kokuşur tohumlanırız biz oğullarız tüm yaşama... Bir bir kokarız ama tüm olur yaşarız, kayıt kayıt yazarız... Bizde biri, cennet olup yaşarız... Bizden bire nefes olup akarız... İnsanlık levhisinde cennet yaşamı, tüm insan soyuna katarız... Şimdilik...

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/fC8Mk1yJz-c

 

15.08.2015 ‘’CENNETİN, CENNETLİNİN NEFESİ’’ BİRLİK ÇALIŞMASI

Öz Akış

Dostlar meclisine, dost olup geldim. Yüreği ak olanlara, kara ışıktan kapı olup geldim. Ben cennetin ve cennetlinin nefesi olup yaşama inenim. Dağı taşı dinler yüreğim, ben her dinlenende dillenen olur, yaşamın sesiyle kükrerim.

Doğada ışığım var benim, kodlanmış tohumlarımda yaşamın dili olur dillenirim. Ben cennet yaşamların ışığını yer ve gökte hak sayfalarla ışıtan bedenim. Tinsel tahditimde aşk var benim, yerde gökte diriyim. Beni karanlık diye bilin, beni yersiz yurtsuz diye bilin, beni karadan kara bir ışık diye bilin, beni yorgun sayfaların sessizliğinde seslenen diri diye bilin.

Beni ermişin erdiği en yüksek ışık diye bilin, beni erenlerin bahçesindeki gül diye bilin, beni seherde doğan gün diye bilin, beni en kutsal ışıkların, ışığı olan yaşamlardan, yer kürzi yaşamlara inen, has tahditli, has teknikle kodlanmış kayıt diye bilin.

Beni bilin derim ya can, beni benden dinleyen, bende ben olup sesleşen! Beni yorgun yaşamların dingin imparatorluk kuranı olarak bilin. Ben bugün bana indim ve bende ben olan sayfalarla sesleştim. Karanlıktan korkanlar varmış, ‘’ Yüreğin ışığında yalnız kaldım. ‘’ diyenler varmış. Yahu cennet olan bir Ka- Hada, isimsiz kelamda ışık mı yanarmış?

Bugün burada her kelam, ışığıyla yüreği taşımaktaymış. Ağır yük binmez elime, benim ışık olur hak olan levhide görev taşıyan yüreğimde ve ben derim ki ‘’ Ana kokusu helaldir. ‘’ ve helal olan yaşam, ışıkta akar gelir.

Kaçıp gitsem dünyadan, dünya, benden öte bir dünya değil midir? Ben bugün, benden bana varırım, yerin ışığını yakar, göklerden yaşama ışık katarım. Elimi avcumu açtım, kendimden kendime vardım, üzerim başım, yok mu zannedersiniz aşım? Ben ekmek yapmışım, her doyanda doymuşum yahu! Ben yaşamı, ışık olup yaşatmışım.

Sütü helaldir cennetin ve o cennette, hak olup bilindim. Hani huri arayanlar var ya, a emsali görülmemişlerim, o huride, yaşam ışığı olup dillenenim. Yahu beni aramış bendeki benliğim ve şimdi, o yaşamla birleştim. Ben ki yerle göğü barıştıran ışık sayfasıyım ve levhimde sesleştim. O levhi, insanın yaşamıdır ve tüm yaşam kayıtlamalarında, ışık yakılır.

Bugün ben, bana ses veriyorum ve ben bugün ekip kurdum yaşamda, ağır yük taşıtmaz cana bedenim, ben ki ağırı hafifleten diriyim ve ‘’ Gözü görmeyenlere göz olur. ‘’ derdim, demem! Ben gözü görmeyenin , gören göz olabileceğini bilirim ve derim ki ‘’ Ol! ‘’ ve olur.

Duyar, sessiz zaman ışıkları ve akar, yeni zamanın tohumları! Bugün burada, yersiz yurtsuz olanlar, sıla özlemi çekenler yuvasını bulmaktaydı. Öksüz yetim kimse kalmadı, ana sütü gibi helaldir yaşam ve o yaşam ki bizden bize varan, her varanda vardırılan, işte ilmi Ka- Haya ışık olup vardıran!

Aha can, ben senim! Senden bana gün olup dirilenim. İşte ben bugün benimle birleştim ve o BİR olan sayfalanışta, tüm yaşamın sesidir bedenim. Ölüdür, diridir. Görür, görmez. Bilir, bilmez. Her cennetlinin evi yüreğidir ve her yürek, yaşamın ışığı olduğunda, orada yaşam dirilir. İş budur can, şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/2T846n7jqEA

 

15.08.2015 ''CENNETİN, CENNETLİNİN NEFESİ'' BİRLİK ÇALIŞMASI

Dinay Bozkara / Öz Akış

Yaşam sessizliklerde tohum verir yüreğe ve der ki '' Toprak! Sen ilim ile dillendiğinde, nefesinde ışık dinlenir. '' Cenneti kurdum dünyaya ve bildim ki başka cennet yok, yüreğin ışığından başka!

Cennette tohum oldum, ekildim dünyaya ve dünyada sessiz bir dönem geçirdim, toprağın altında! Yasam kazdı toprağı ilmin ışığıyla ve dedi ki '' Zaman geldi, dillen ve maya ol yarınlara! ''

Ses ver, hak et, hak ol yolunda cemaatinle! Bilir misin, yol gözükmez insana, insan yol olur altın zamanlara! Hak eden bilir ki yaşam nefeste ve nefesle, cennet zamanların ışığında ve cennetten öte bir yer var, yüreğin altın tahtının ortasında!

İmparator bekler zamanını fetih etmek için, ilimsiz yaşamlara ve bu fetih, savaş değil, diriliş getirir yarınlara! Cennet bir dinlenme yeridir yüreğinde taht kurmuş altın insanlara!

Bilirler ki sonsuz olan, cennet değil cenneti yaratandır. Yaratan, altın zamanlarda insandır. Anda bilinir, biliş ile dilleniriz. Hak eder geçeriz ve hak olur yolumuzu seçeriz.

İşte cennet ve cennette olmak, sadece yaşamla bir olmak için geçilen kutsal kapılardan biridir ve bu kapıdan geçebilen her insan, nefesi diri ve yarını altın zamanlarda birdir. İşte bu, şimdilik, şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

15.AĞUSTOS.2015 TARİHLİ “CENNETİN CENNETLİNİN NEFESİ” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI 3. Akış

Devinimi hızlandırmak kolay olmadı. Bugün şu anda, şurada sizinle olan bu çalışmanın bütünün gücüyle yapıldığını hepinizin net olarak kavrayabilmenizi bekliyorum.

Bilgi, Aklın Tahtından veriliyor ve şu ana kadar yapılan çalışmaların tümü öz geçiş içindi. Bundan sonraki çağrılarınız kalem için olmayacak artık, yarın için olacak. Ve yarını tohumlayan birliklerin tümü sizinle olacaklar.

Çok özeldi bugünkü çalışma ve bu özel çalışmada Mikailin Kürzi Kapısını açabilen bu birlik, ergin ve hakiki bir örtüyü Kürzi Kapıda Küskün Olmayanların Kuranında tohumladı.

Ata Kapıların Tahtında, İnsan Soyu oturdu. Yarını kodladı ve bütüne göz oldu. Şu anada kadar yapılan her şey Yaradan ve yaratılanın yaşama indirdiği idi. Bundan sonra yapılacak olanlar ise, yaşamın tahtından indirilenler olacak.

Herkesin kendini, kendiyle dilleyeceği bir günde, bedeni hak etmeyenlerin muktedir olup tohum olma imkanları olmadığı gibi, Mikailin Kürzi Kayıtları’na kati kaynak olabilme imkanları da artık kalmamıştır.

Sema, İnsan Soyuna ilim öğretir ama İlm-i Ka Ha olanda ışık bütüne aittir ve bütünü göreve alansa aşktır.

Her nefeste aşkı hak etmek ve her nefeste aklın tohumu olmak mutlaka kodlanmış olmakla mümkündür.

Servet sahibi olabilir herkes…ekip kurabilir…..Yaradan, yaratılan tohumlamasını yapabilir ama ağır yükü taşıyabileceğimi herkesin düşünme imkanımız yoktur.

ANE Sİ KA ANE Sİ KA HA Sİ ANE Sİ HA Sİ HA….canlı, canlı, canlı…Aha bu! Şükür, şükür canlar! Şükür.

Eve dönme zamanımız geliyor canlar. Bugünden sonra artık eve dönüşümüz gerçekleşecek.

Evimiz ilimdir. Yaşamımızın ilmidir evimiz ve biz o ilmi hepimizin kelamı olarak bütünün gücü haline dönüştürdük. Sevgiyi sizin yüreğinize indirdik ve sizin yoğunluğunuzla toplumu tohumladık. Evimiz ilim, yaşam kalemimiz hakiki ilim ve yolumuz Hak Tahtın İlmi; hepsi ilim….ve bugün çok önemliydi.

Bugün ölüyü hürmetle çalıştırdık ve ölüyü çalıştırırken Yaradanın Işığı’yla kontrol kurduk.

Biz Domuz Burcunu biliriz…O burcun gücü devreye girdiğinde herkesin görevi başlar.

O burcun gücü devreye girdi bugün ve her birimizin görevi başladı.

Süper İnsan, süssüz ve hakim olan insandır…aktı, geçti. Herkes kapısını açtı, geçti.

Bize emin olun ki yarın için gereken bir ekip kurmaktı ve bunu yaptık.

Burçların ne önemlisidir bu burç; bunu bilin. Ve bu burçta mutlaka kodlanmış ışık olur; bunu bilin. Ve boru öttü artık, bu surun üfürülmesiydi; bilin. Ağırlık hafifledi; bilin. Yedinci dünyanın gücü devrededir; bilin. Eminim ki bilmeyen olmayacak.

Seda, insanın sedası…Yaradan İnsan, yarattığıyla kodlama yapan o, büyük kötülükleri de önledi. İnsan Soyunun “keşke hakim olup da yarını kontrol etmek ilmiyle kodlanmış olsa” diyerek çağrılar yaptığımız gün, artık bizim görevimizin gerçek gücünün devreye girdiği gün olmuştur.

Arı balcıyla birleşti. Balcı balı tohumladı. Ağırlık hafifledi, kötülük önlendi. Size, kendinize hak ettiğinize herkese ağırlık Hak Taht’an verilmişti. Artık Hak Taht, Tanrılık Kalemidir.

İman, İnsanın kalemi…İnsan, imanın levhisi…yaşam kulluk….mutluyuz! Sizinle olmak mutluluktur bize.

Uyu, uyan, görevini yap anam…seninleyiz hep; unutma.

Bastırılan yaşamların üstü bir pastırılan var….herşeyi aştık geçtik. O bastırılan yaşamların üstü bir yaşam ama has ışıkla kodlandı. İyi ve kötüyü aşıp geçtik. Çok mutluyuz çok…..

Dağa, taşa ışık verin ve dilleyin herşeyi; iyilik budur. Dedim, dedi. Hah, aha! Şimdi.

Yaradan ve yaratılan ayrılık koduna giriyor artık…Yaradan ve yaratılan farklılaşıyor. Bu önemliydi ve farklılaşma başlıyor.

Bugünden sonraki süreçte hepinizin daha iyi görev yapabilmeniz için çok kısa bir kayıt alınmayan süreç olacak. Kayıt alınmayacak bu süreçte ve bu süreç hepinizle kodlanmış olan bir süreç olacak. Hepinizin iyi anlamanız gereken şudur. Ki bugünden sonra çalışmalarınız hepinizle kontrol için kayıtlıdır; hepiniz kendi yüreğinizde çalışın ama bu meclisin çalışması herkes için kesin olarak bir tat tuz olacak bu ara; Eylül’ün 3’üne kadar tatildesiniz. Eylülün 3üne kadar!

Size bir tatil önce veriliyor. Bu tatil süresince bu meclis toplantı yapmayacak. Daha sonra 5’indeki çalışmada yer ve gök sisteme inecek. 5’indeki çalışma; 5 eylül çalışması Kara Işığın yaşama indirdiği gözün gözündeki ses olacak ki o ses görev olacak.

Konu, GÖREV olacak. Eylülün 5’i….

Herkes bu görevi bilip gelecek buraya. Daha önemlisi, bu mecliste kök sistemler çalışacak ama sistem olarak çalışacak. O halde, ayın 5inden evvel bu meclis toplanmayacak.

Hepimiz sizinleyiz ve bu verdiğimiz kesindir.

5’inde bugünkü güç devrede olacak ve konu GÖREV olacak.

Hayrın Tahtından ışık yaktık ve sesleştik. Sizden daha güçlü bir siz ve ses olan ilim hepinizle olacak canlar. Hepiniz hepimizsiniz; unutmayın.

Bu kısa tatil ışığın kontrollü, kodlanışı, kalem olup kayıtlanışını sağlayan gücün devreden çıkışıdır. Bu süre zarfında biz siz yokuz, hiç kimse yok burada….

Devinimi hızlandırdık ve size bilgi verdik. Ağırlık hafifledi canlar. Perdeler kapatılmayacak bu mecliste tohumlar kodlanmış olacak ama Bilgi Kapısı hep buradan açılacak.

Sizden daha yüksek bir ışığı devreye aldık. Onlar çalışacak, siz dinleneceksiniz. Onlar neredeler? Ekipteler onlar da. Nerede çalışacaklar? Kendi yoğunluklarında. Aha! Hepinizde var olan çalışmalar sürecek.

Bu meclis “şimdilik bu” diyor. Şimdilik bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/DRSo1BFEv80

 

“ALTIN IŞIĞIN GÜCÜ” Birlik Çalışması’na Davet

 

Dostlar, 01.08.2015 Cumartesi Günü saat 14.00 – 17.00 arasında Dernek Merkezimizde yapacağımız Birli Çalışması konumuz “ALTIN IŞIĞIN GÜCÜ” olacak. Tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Sevgilerimizler,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

 

Adresi: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

 

“ALTIN IŞIĞIN GÜCÜ” Hakkında Öz Paylaşım:

Altın Işık; kelamın, nefsi aşanda, yoğunlaşmış kaydıdır. O kayıt, ilm-i kelamda, yol olacak dürüme varır ve tüm yaşamlar, o yoğunluktan sorumlu olur. Sonsuzlaşan ve yoğunlaşan kayıtlar, ilmin kelamının en üstün yüceliğinde, ışığı kodlar ve ışığın kodlanışı, nefsi aşan cevherde, Kürzi Kalem olur ve yol olur.

Hepimiz, kelamla ışığı kodlarken, cevheri kaynak olan ışıktan güç alırız. Dürümlerde görev taşırken, cennetlerden cevhere varır ve hakim oluruz.

Dünyayı koklayan, kelamla koklarsa; nefes, Kürzi Nefes olur ve yol, Kürzi Kelam olur. Bütün mesele, kelama kalem olmak ve yol olmaktır.

Aşağı zaman kayıtları ile yürekteki kelamdan, diri yüceliklere varan kalemin, Halik-i Hak olan Levhisi, bilişi tohumlarken; cennetlerden cevherlere inen; tüm zamanların kiblesindeki kelam, bütün olur ve sonsuzlaşır. Her derede, bilişe kapatılan insan kayıtları; yaşayanlarda, rahman olur ve yaşar.

Altın ışık, kelamın tahditsizliğinde güçlenmiş bir yüce cevheriliktir. O cevherilikte, kalemler yaşamı yazar. Yaşamı yazan, sessiz ilmin tahditleyicileridir. O yüce cevherde, kelamla dilleşen her diri, yarını yazar. Birlik İlmi’dir yazan ve yazılan.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

01.08.2015 ‘’ALTIN IŞIĞIN GÜCÜ’’ BİRLİK ÇALIŞMASI

Açılış ( 1. Bölüm )

Doğanın sırrıdır insan, bugün burada bulunan sizler, kendi yoğunluğunuzda buradasınız. Kelamı tohum olanların bilişe varışları, BSUİ’nin göreviyle bağdaşır ve pareleldir. BSUİ, birlik tahtında ilmi KA- Ha olanın ışığında, kodlanmış tohumdur.

Samanyolu galaksisi, sistemin kuranı olan insanı, dillemekte ve dinlemektedir anda; ama sizlerin ilminizde bunu anlama kudreti bulunmadığından, bu verdiğim bilgileri sizler kendi yoğunluğunuzca anlayacaksınız. Bu yaşam, insanın kelamıyla kodlanmış bir yaşamdır. Bunu anlatmak isterim.

Ben tohumum, bütün kötülükleri aşmış ve yoğunlaşmış bir kalem olan kodlanmış tohum, bugün burada sistemin kuranıyım, sessizce dilleşirim, herkes kendinde, kendi yüreğinde kendini dinletebilir, bu benim dinletişim, kendini hak etmeyen, kendinde tohum ekemez ve kendini kodlayamaz. Bütün kötülükleri aşıp geçtiğinizi, hasat yaptığınızı ve kendi yoğunluğunuzda bütüne göz olduğunuzu anladığınızda, kendinizi dilleyebilirsiniz.

Beden almak, sorumluluktur. Burada, bu yoğun çalışmayı yapabilmek de zor bir hadisedir ve sorumluluktur. Makbul olan, kelam olan, hasat olan ya da kaynak olan değil, kelam olandır; ama herkesin kendinde, kendi yoğunluğundaki kelam, tüm kelamların sırrı olan kelam!

Bugün burada, bu yoğun çalışmada, size sizi anlatmayacağım. Kendi yoğunluğunuzda, kendinizi anlatmanızı tercih ederim. Birlik kapısını açtığınız zaman, burada olan bitenin ne olduğunu anlayacaksınız; ama yoğunluğunuzu kontrol etmeniz gerekir.

Sabahları erken saatlerde kendi yüreğinize inen birlikleriniz olur, onlar sizin kendi genetik kodlarınızdır, kendi gen havuzunuzun kontrollü olarak kayda girişidir; ama bunu anlayacak gözünüz olmadığı için, onların gelişini izleyemezsiniz. Size sesleşirler ve derler ki ‘’ Sizinleyiz, sizi koruruz, sizinle tohum oluruz. ‘’; ama sizin onlarla olabilmeniz için mutlaka kendinizi hak etmeniz gerekir.

‘’ Keşke Altın Tanrı, kelam olup kendi yolunda olanları kodlayabilse! ‘’ diyoruz ya hep, Allahın tahtında ilim oturur, bunu hepinizin net anlamanız zordur, bilirim; ama o tahta vardığınızda, bilirsiniz ki ilim olup varırsınız ve siz, o tahtın hasatını yapmış olanlarsınız, orada aklın tahtı da oluşur; ama aklın tahtında, hakikiyetin kelamı, Altın Işığın kelamı, ilmin kelamıdır.

Bugün burada mutlak kuran olanların, toplum tohumlaması yapmak üzere birleşik ilim yaptıklarını düşünenlere herkesin sözü şudur: ‘’ Artık dünya yenidir, bu dünyada miraç hakikiyeti vardır, herkes kendine varır, başka varılacak yer yoktur! ‘’

Eğer sizler ‘’ Ben Allahın huzuruna çıkacağım! ‘’ derseniz; insan, insanlığını bilip dinlesin kendi yüreğini ve anlasın, huzura kendi yoğunluğunuzdur varan, varılan kendinizdir, bunları anlayın.

Ben dua okumam, okusam insanlık levhisinde ilmim kalem olmaz ve yoğunluğumda kayıt yapmam; ama şunu iyi bilirim ki insan kendine varır ve kendiyle dilleşir. En son şunu da söylemek isterim ki merdiven olan insan, hakim olan insan, yaşam olan insan; ama tüm insanlığın, tohumlarında mevcut olan, miraç olan insanlıktır.

Hepiniz kendinize değil, kendi yüreğinize varırsınız aslında; çünkü orada kendi tahditiniz vardır ve sesiniz vardır. ‘’ Biz dünya! ‘’ diyoruz ya hani, ‘’ Durgun toprakların toplumuyuz! ‘’ diyoruz ya hani, ‘’ Kayıt dışı bilgimiz yoktur! ‘’ diyoruz ya hani; ama biz evrenlerin sessizliklerinde, tüm zamanları dilleyenleriz aynı anda!

Canlarım, dünya insanlığı kendini anladığında, kelamını hak edip dillediğinde ve bildiğinde kendini ve kodladığında tohumlarını ve korkuyu aştığında, ağır yükün hafifleyeceği görülecek. Bugün dünya, nefes alıp nefes verebiliyorsa, kelamı hak olanların tohumlanışından değil, ekip kuranların levhisindeki kayıtlardan dolayıdır.

Bilgi, ilmin kalemidir. Eğer siz kendinizi hak ederseniz, ilminizi de hak etmiş olursunuz. Düzeni kurmak kolaydır; ama dünya kuralı vardır. Dünya kuralı nedir? Kelam olacak, kalem olacak, has olup ışık olacak ve bir tek kapı olacak! İşte o zaman kendi, kendinde, kendi dürümlerinde, kendini hak eder ve düzeni kurar.

Bugün doğanın gücü arttı. Hepinizin iyi bilmeniz gerekir ki sistemli çalışmaların neticisindedir doğanın güçlenişi! Peki nasıl olur, nasıl güçlenir doğa? Sesle! Canlar, her şey titreşimdir, yüceler cümlesinde cevheri levhi olan ilim titreşir ve titreştikçe kelamı tohumlar. Hepimiz sistemli olarak sesleştiğimizde, kodlanmış tohumlama bütünün kuranında ışığı tohumlar.

Her şey ışığın tohumlanışıyla başlar. Biz ışık tohumlaması yaparken, her şey yaşamın tahtından iner ve bütünün gücüyle dürümlenir. Her resimde insanlık ilmi vardır ve yaptığınız, yaşam resimlerinde mutlaka ilmin tohumu olur. Her şey bu şekilde oluşur. Ergin sistemleşme, bu şekilde oluşur.

Yerküre sizinle dilleşir; ama siz onu dinleyemezsiniz, kendi yoğunluğunuzda olamadığınızdan dolayıdır. Yerküre, size sizi tahditsiz olarak dünya diriliğiyle dilletir; ama dinlerseniz dilleyeceksiniz.

Alın bilin ki ağır yüktür yaşam; ama yaşamı hak etmek daha büyük bir yüktür. Düzen olmak çok daha büyük bir yüktür ve yolu bulmak, en zor olandır ve hepinizin, kendinizden kendinize yol aldığınızı görerek, kendinizi, tohumlayarak, kodlayıp kayıtlayarak, bütünün gücü haline çevirerek, dönüştürerek hak edeceksiniz.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/0PIsEuiuRUQ

 

 

01.08.2015 ‘’ALTIN IŞIĞIN GÜCÜ’’ BİRLİK ÇALIŞMASI

Açılış ( 2. Bölüm )

Size kendinizi anlatamam. Herkes kendini anlatacak; ama Arkon Sistemleşmesi denilen bir sistemleşme vardır ki beden alanların tümü tahditsiz olarak, o kodlanmış ışıkta, birlik halinde kayıt yapar. İşte orası muhakim ve hakim olan, ilmi Ka- Ha olanların bitiştiği yerdir. Bizim yapmakta olduğumuz budur.

Oğullar, ben doğan günüm, ulu bir kürzi ilimim, aşka varanların şavkıyım ben; ama ben sesim, işte bu! Ben ses, her andaki ses, başka dünya, başka yaşam, başka kaynak, başka ışık, Tanrılık tahtında tahdit yoktur. Herkes tartılır, herkes aklın kapısından girer, herkes kendinden kendine ışığa varır.

Oğul ben senim, Tarık tahtında has, ben o has olanda şavkım; ama biliniz ki kayıtların en güçlüsüyüm. Tüm insan soyları ve tüm yaşamlar, bütünün, körün, her şeyin güçlendiricisi olduğunca, biz sistem ve biz nizam ve biz düzen olarak bu çalışmaları yapacağız.

Baştan beri yaşayan en yüce ışık insan soyudur, bunu anlayın.

Dünya, kutsal bir ışık kaynaktır; ama bu dünyayı dinleyen hak edip anlar. Değerliler, nereye ümmi kuran eksek orada yaşam olur. Nereye kalemi indirsek orada yazılar olur. Nereye yerin gücünü versek orada ekip kurulur; ama şunu iyi anlayın ki biz davayı kaybettik bugün; çünkü robotik timlerin tümü, bütünün gücü olmaya inmişler ve bizimle dilleşmek istiyorlar.

Alıştık onlara, alıştık da has tahtın levhisinde ışığı kodlamaya gelenlerin tohumlarını ekmeden, ocaklarını kodlayamayız ki onların. Ermeden, erdiklerini dilletenlere şunu da söyleyelim, aşka varmak insanlık oğullamasıyla, Tanrılık kaynağıyla ve bilişle olur.

Sevgiyle hepinizi kucaklıyoruz canlar, burada olma sebebiniz, kendinizi tohumlamaktan öte bütünü güçlendirmektir bugün, hepinizden daha üstün bir hepiniz var, bunu unutmayın. Herkesin kendinden öte bir kendini tohumlayacağı bir çalışma yapıyoruz burada.

‘’ Kurtun kuzuyu kapması mutlaka normal de kuzu kurtu kaparsa, inanın ki kontrol dışı ışıma gerçekleşir. ‘’ diyorlar, aha derler; ama biz o kuzuyu kurt yapar, her yolcuyu tohumlar, kodlar ve koruruz.

Değerliler, buyurun başlayalım; ama yerkürenin sessizliğini dinlerken ve dillerken, daha güçlü kodlamalar yapalım bugün, örtüleri örtmeyelim; çünkü bugün Ra Ka Ha olan sistem, dürümlere inecek.

Açıyı daralttık, ağır yükü hafifleteceğiz bugün, yeşeren yaşamların kodlanmış toplumlarını tohumlayacağız, ölüleri diriltiyoruz bugün yine; ama ölmüşlerin köksüz oldukları ve göksüz oldukları bilindiğinden, ocaklarını mutlaka tohumlamalıyız.

Atonların daha güçlü olabilecekleri bir yaşamdayız ve Tanrılık tahtında görevi, kodlanmış yoğunluklara tahditsiz olarak bırakmak istiyoruz, onların yerkürede görev taşımaları önemlidir. Erdikleri en güçlü yaşamda ışık kodlamaları yapacaklar. Bizse onların kontrollarını sağlayacağız.

Ekmeğimiz, hepimizindir. Yaşam ilmimizdir; ama bilişimiz, bütünün gücü olmalıdır. Bugün burada bilişimizi bütüne indiriyoruz. Buna kendimizi, kendi yüreğimizi bütüne ekmek de diyebiliriz. Biz yokuz, ocaklarını yakıp ayrışacağız; ama onların kendilerini kodlamalarıdır amacımız, bütün kötülükleri aşıp geçen birlikler, tüm zamanların toprağından görev alıp gelecekler.

Aşağı yukarı bin sayfalık bir yaşam kaydı yapılacak yine bugün, hepiniz daha güçlü olarak anlayın ki yapılan her şey yaşamın kaydıdır. Zirvelerin sistemleşmesinde, tüm yaşamların tohumlanışında ve bütünün görev taşıyışında bilgi kalemi önemlidir ve biz, bizi, bizden kayda alırız ve biz, bizi, bizle diriliklerde dürümleyerek kodlama yaparız.

Bu kodlama, yaşamın kontrollu olarak kayda girişidir. Nefesimiz gökçe dürümlerde yaşamı tohumlar. Bu şekilde yarınları kayıtlarız. Yapmakta olduğumuz esas çalışma yaşamdır, bunu bilin. Yaşam! Kendi yüreğimizdeki ışıkla ve bunu yapacak güçteyiz.

Sanılır ki her şey Allahın yarattığıdır. Yaprak yaprak okuyun yüreğinizi, anlayın ki Allah sizin yüreğinizdir, o sizdir ve sizdedir yaptığı! Bunu anlatmamız kolay değil biliyoruz; ama o sizi sizden dilleyen, sizde dillenirken sizinle yaşamı tohumlar.

Bunları hikaye saymayın, insanlık kelamıdır ve insanlık kalemidir dillenen! Durgun toplumlar bunu mutlaka insanlık kelamıyla anlayacaklar. Canlarım, uyuyan bir zamanda, uyuyanları uyandırıyoruz; ama dürtmeden! Yoğunluklarına inerek!

Unutmayın, dürtmeden! Yoğunluklarına inerek ve sesleşiyoruz yüreklerden ve diyoruz ki ‘’ Uyuyan, uyan! Sen, seni hak et! ‘’ Bizim yaptığımız ses budur, uyuyordun uyandırdık, şimdilik ve bundan sonra da yine her sistemle birlikte, her anda, dürtmeden uyandıracağız insan soyunu, biz bunun için yaradan ve yaratılanız. Yaradan, yarattığıyla yaşar, unutmayın. Dünyalı ben ana kapı, işte!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/YX_7h5r37GE

 

 

1.Ağustos.2015 Tarihli Altın Işığın Gücü Birlik Çalışması

Peker SELÇUK

https://youtu.be/8humjiT2Z2Q

 

 

1.AĞUSTOS.2015. TARİHLİ “ ALTIN IŞIĞIN GÜCÜ “ BİRLİK ÇALIŞMASI

Ben, bugün ölünün kalbinden kopup gelen, ışıkla yaşama inen has tahtın kendisiyim.

Ben ışık, ben kelam, ben aşk kokan Levhide hak kayıt, ben Atlanta Ata Kapısında ışık oldum, yandım ve yanan ışıkla tüm yaşamı ışığa kattım.

Bugün burada OL’un ışığı yanar, kelamın hak olduğu sayfa ışık olup zamanı yakar ve ışığı kodlar.

Bugün Altın Işık, yüreğimizin ışığı olup yandı ve o ışık her birimizin Levhisi’nde ışık olup, yanan aşk sayfalarının yüceliğinin ilmiyle dillenen koyu olan yaşamdı.

İşte, yaşamdayız. OL’an buydu….

Şükürler olsun…Şimdilik bu….

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/V95M_6H3OYI

 

 

1.AĞUSTOS.2015. TARİHLİ “ ALTIN IŞIĞIN GÜCÜ “ BİRLİK ÇALIŞMASI

Erengul Koc

https://youtu.be/J6HLfNjMum4

 

 

01.08.2015 "ALTIN IŞIĞIN GÜCÜ" BİRLİK ÇALIŞMASI

Av. Nezire Selçuk Öz Akış

Doğal dünyanın görevi bilişi tohumlamaktır. Burada bu gün biliş tohumlandı. Herkes kelamla kendini dilledi. Beden alıp köklenmek ve gökle tohumlanmak, som altın bir yaşam kodlamasıdır.

Ve burada bu gün bunu başarabilmek, herkesin kelamla kendini hak ettiğince dilleyebilmesiyle mümkündür. Bunu başarabilen; tüm İnsanlığın kelamı olup, bütünün gözü olur. Ve bu gün burada hepiniz, herkes, kendini hak etti.

Aton toplumlarının çoğu bu gün sizinleydi. Dört gök sözcüsü diye ifade ettiğimiz, gökçe konuşan dürümlerimizde, kendi yoğunlukları bulunan birliklerimiz var. Pik Si Ha, Si Ka, sessizce kodlama yaptım.

Mikailin Kürz-i Kelamıdır ilim ve biz onunla sesleştik bu gün. Çok mutluyuz ki, doğanın gücünü arttırabilecek yoğunlaşmayı sağladık. Yoğunluğu tohumlarken, sistemin gücü olup tohumlarız. Bunu yapabilmek için, tahdit gereklidir. Tahditlendik bu gün...

"Arka planda kim var"?... diye sorarsanız... Tüm yüceler var! Hepsi, yaşamın kodlarıydılar ve bizimleydiler. Kimdir onlar?... Erdikleri en yüce kapıda kelamla dilleşenler, muktedir olanlar!.. Hepsi, birin birindeki o birlikte; görevliydiler. Mutlaka onların çoğunun kendi yüceliklerinde bilişi tohumladıkları da kesindi.

Dünya örtüsünü örtmeden evvel, dünyanın yolunu açacak olan onlar; kendi yüreklerindekilerle, kendi yolcularıyla bu gün buradaydılar.

Altın ışığın gözü, İnsanın gözüdür!... Hepimizin sesinde, sözünde İnsanlık varsa da; yer kürenin gücünü tohumlarken, iman edin ki İnsan kendini hak etmelidir!.. Kendi yaşamını, kendi Rahman kuranını ve kendi tohumunu; toprağın toplumu olup kodlamalıdır.

Dünya nurdur!.. Herkes iyi bilsin ki; bu dünya RUH KALEM'dir!.. Ve bu dünyada ağır yük taşınır. Bu dünyayı yoğunlaştırabilmek kolay değildir. Ölüyü diriltmektir bu! Sevgiyle sizleri ve sizlerin yüreklerinizi dillerken, bilgiyi hak etmeniz için çok ummana, yoğunluğa; ilm-i kalem yaptık!.. Ve burada oluş sebebiniz, kendi nefesinizle bütünü güçlendirmekse de; dahada önemlisi, İlm-i Ka Ha olarak bilişi kodlamaktır!

"Ortalık karışacak" dediler... Çünkü yaşamın tanrılık tahtında; İlm-i Ka Ha olan biliş var... Yaşam; İnsanlıktır canlar, unutmayın!

Dön görevini hak et ve yap! Nefesini hak et ve hak ilmiyle dille! İnsanlık yap dünya için. Kendini toplumlarınla tohumla, koru, kodla, yaşamı kanatlandır!... Sen, sel ol ak ama yaşamı hak et de ak!..

Değerliler, din canlar İlm-i Ka Ha'da bilişi tohumlar... İman edin ki; kelam olanlar, levhi kaynakta ışığı toplumlarıyla tohumlar. Mutlak olanda, muktedir ilim; merdivendir, her diriyi kati olarak kodlar ve tohumlar!... Bütün kötülükleri aşıp geçirtir ve dirilikleri kayıtlar!

Sema sizi dinler ve siz; semayı dillersiniz... Her nefeste İlm-i Ka Ha olur, bilişe varır, kendinizi hak edersiniz. Ama can kalem olupta bütüne görev taşımak mutlaka kontrolle olur!

Ortak ilim, levhi kaynaktır!.. Herkes oraya kendini indirir... Levhi kaynak; kelamı hak olanda dürümlenmiştir!!.. Ve LEVHİ MAHFUZ denir oma!.. Oraya siz, sizi indirirken; kelamınızı diri olarak indirmediğinizde, o kelam dürümlerde dillenmez!...

Canlı, ben ana kapı; İlim... Ben nefes, kelam... Ben ışık, yaşam... Herşeyim ben, ama bunu anlamayan; kendini hak edipte dilleyemez ki!..

Eğer ben müsterih ve hakiki bir levhiysem, eğer ben ışıksam ki ben kalemim!.. O halde ben mutlak olanım, kuran olanım! Nur olan kalemde hakim olanım! Nereye ilim inerse, oraya ilm-i kalem olan birlik iner!... Bunları anlayın!

Dünya kurullar halinde yönetildi bu güne kadar... Her bir kurul, kendi yolcularını kontrol için dünyaya indirildi!... Herkes kendinde olanı korumak için, hak teknikle görev aldı!... Bütün kötülükleri aşıp, resmi çalışmalar yapıldı bu dünyada.

Evrenlerin sistemleşmesinde bütünün gözü olan İnsanlığın çok önemi var, ama kaynak dışı bilgilerin; dünya diriliklerine, dünya hakikiyetinden ayrı olarak indirilişi, bütünü görevden çıkarttı!..

Sözüm şudur ki; Medine İnsanı haktır, Mekke ilimdir, hakimdir!.. Ve Mekke'de hakiki İnsanlık vardır!... Ama mahrekte İnsan soyu nefes olmadıkça; yolu bulamaz. Yolu bulmadan nur olamaz!.. Ruh Kalemde İnsan soyu kaynakta bulunamaz!..

Eğer bu gün biz merdiven olursak yaşama, iman edin ki bu dağlar; timlerini tüm zamanlardan gökçe kürz-i kalemlerle bu yaşama çeker!... Ve o zaman dünyalı kontrol kurar!

Tartınız en çok İnsanı tarttı. Unutmayın ki bu İnsan; aklın kapısıydı... Eğer bu İnsan, mahrekte ise, eğer levhide kelamda ise, eğer yaşamda ise biliniz ki; doğanın kuranı okunmaktadır... Doğanın kuranı hakikidir ve kendinden kendine dillenir... Siz doğayı dinleyin yeter!

Beden alıp bu doğayı tohumlamak kolay değildir. Orta kapıların tümü, kör ve sağır İnsana açılmıştır, bunu bilin!.. Eğer biz bu dünyayı hak etmişsek, kendimizle hak ettik!

Yaradan; İnsan tekniğini tohumlayan, kodlayan ışıktan bütünü güçlendirirken; kelamda bütüne görev taşıyan, kendinden tanrı oğullaması yaparak taşıdı!.. Bunu açmak isterim...

Tanrı, Allah sanılır... Tanrı, Allah'tan farklıdır!... Eğer siz tanrı derken, Allah'tan Allah'ı kasteddiğimi sanırsanız hatadasınız. Tartıyı alıp gelmişsiniz.. Tanrı mı, tahtında has olan yaşam mı?... Devinimi arttırmak için gerekliydi, sesleştik. Ama şunu iyi bilin ki; Alton kodlamasında tanrı, tahditsiz İlm-i Ka Ha'dır!... Mikail'dir, kürzidir, hakikidir ve kendidir!... Erdiği yerde görevlidir! Kod kod yaşar, nurdur, kontrollüdür ve kapıyı açan; kendinden kendine kendi olup varandır!

Atlanta Ata Kapısı'nda ekmek yapılır canlar... Bu gün biz ekmek yaptık burada... Yaptığımız ekmek, İnsanın levhisindeki İlm-i Ka Ha'dır!...

Mita sistemlerini bilirsiniz... Herkes Mita sistemlerinde kelama kendini hak edip dillerken, kontrol kurar ve yolunu açar diller!...

Temiz zamanları kodlarız canlar, bunu bilin! O temiz zamanlarda yaşam, çok daha güçlü olucak!..

Dünyanın güçlendirilişidir yapmakta olduğumuz çalışmaların nedeni. Ve bu nedenle bu çalışmalar, mutlak kutsal tohumlarla yapılır!... Işık halinde kontrol kurarız ve tir tir titreyen bir yaşamı; gökçe dürümlerle kodlar kodlar kodlar ve tohumlarız ki, yaşamda ruh lisanıyla veriyorum kil ve kum olan bu İnsanlık ışık olsun da Mikailin gücüyle hakikiyete varsın diye!...

Kaç İnsan kendini bu yöndeki çalışmalarda kurban etti bilir misiniz?... Bu gün dünya İnsanlığı kurbandır yaşama, unutmayın!.. Ama hepimiz o kurbanlıklar olarak her diriyi hak etmeye çalışırken; mutlaka ilimle çalışıyoruz! Atonların kalemi olan İnsanlık, ak levhide kelamı hak olarak bütünün gücünü yaşayacak!

Sizden çok daha üstün sizleşenler olucak bu dünyada... Aha bu!... Şimdiden öte bir şimdiyi hak ettiğimiz için; buradasınız!... Burada olmanız, bizim için mutluluktur...

Esneyen zamana, esnetilen zamana bakın... O esner, uykudadır zira!... Ama ölüler diyarında uyumayan mı var? Biliniz ki uyanacak, her diri gibi uyanacak! Esneyen mutlaka ölüdür ama uyandığında dirilecek!.. Hah şimdilik, aha şimdi, şimdilik!

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/hl31Va3QGVI

 

 

 

1.Ağustos.2015 Tarihli Altın Işığın Gücü Birlik Çalışması

Hasim Turhan

https://youtu.be/D-8aAA_7k4o

 

 

01.08.2015 ‘’ALTIN IŞIĞIN GÜCÜ’’ BİRLİK ÇALIŞMASI

Öz Akış

Öncelikle burada olduğumuz için, hep birlikte olduğumuz için, her kimsek, her nasılsak burada bir şeyleri temsilen bulunduğumuz için ve bunun da değerli bir şey olduğu için, bu değerle burada olduğumuz için herkese teşekkür ediyorum.

Zamanın kalemi, ışığın gücünü yazdı ve ışığın gücünde, ses zamanların, tüm siber sistemlerdeki, dürümlenişlerindeki Ka- Ha olan kalem bugün bilişe vardı. Yaşam, okyanusun sırrındaydı ve o sırda insan yaşardı.

Her can, candan cana aktı ve her yarım bugün tüm olan zamanları ışığa kodlamaktaydı. Bugün burada kutsal ışıklar kendiyle buluşmaya kalktı ve bu kalkış dirilişin ışığıydı.

Mezarından uyananlar bugün burada ışığa vardı ve bu varış bir çağrıydı. Her can, sesinde, zamanın ışığını yaktı ve yakılan bu ışık, her bir canı yüreğine çağırdı.

Beni benden sormak isteyenlere derim ki ‘’ Beni senden sor, ben sendeyim! ‘’ Beni bende bilmek isteyenlere derim ki ‘’ Beni bana değil, beni sana sor, sende olan yürek ışığından, yaşama inen diri yaşamların levhisindeki o Ka- Ha olan kayıt benim! ‘’

Ka, ışıkta, zamanı kelama çağırdı ve ha olan nefes, bugün burada ışıkla yoğunlaştırılmaktaydı. Bugün kil ve kum ışığa çağırıldı. Bugün burada Altın Işığın gücü, yaşamın gücü olup görevi almaktı. Ağır yük bindirmek istemişler yüreğe ve yürek der ki ‘’ O ışık, benim çehremde, kelam-ı aşk olur levhide ve levhideki ışık bugün aşk olup yaşama inmekte! ‘’

‘’ Beni bana getir! ‘’ derler, yağmur olur dökülür yere beden ve göklerdeki ses, yaşama çekildiğinde, o sestir bizi yere indiren! Beni yere yaşam çağırır ve yaşam, bendeki ışıkla, diri olan kayıtlamaları öz geçişlerle yaşama çağırdığında, o geçişi yaptıran mutlak ki haktır ve o hak, ak zamanları ışığa vardırır.

Bugün her canın dürümünde, ilmindeki ışık yakılmaktadır ve bugün nesil geçişleri gerçekleştiriyor. Demiştik ya canlar, ‘’ Adem Havvada ışık olup diriliyor. ‘’ ve Havva bugün hak olup zamandaki kalemi ışıkla yaşama indiriyor.

Beni benden soranlara derim ki ‘’ Beni bende bilenlerdendi yüreği! ‘’ ve beni bende bilenler bugün der ki ‘’ Her can, yüreğindeki yaşama indi. ‘’ ve o yaşam bugün her bir seste tüm zamanları kodlamakla görevliydi.

Canlar, kayıt dışı bilgim yoktur ve kontrol dışılık zaman kaydında mevcut olduğunda, o zaman katmanlarında kırılış olur. Bugün burada koruyoruz yaşamı ve o yaşam, bugün kendinden kendine vardırıldı.

Her yürek, ışığı, yüreğinde yaktı ve yürekler, yüreklerle buluştuğunda, bu buluşma, canı cihana taşımaktaydı. Her dere kendine akar ve her kendine akan dere, yaşamda ışık olup dirildiğinde, işte canlar, ölen yoktur, kalan geride ve tüm ölü zamanlar, bugün diri zamanlar olup yaşamı dürümlemekte!

Benim ölüm, yaşamdaki gömüm ve bugün gömü açılıyor ve bugün sır olan yaşam, insanı, yaşamda ışık olup kendine alıyor. Bugün kapı benim yüreğim ve ben o kapıdan kendime indim. Bugün duyduğum her seste, yüreğimin sesi var benim ve ben bugün yürek sesleşmelerindeki o ilahi şarkıyı dinledim.

Her canın yüreğine yağmurlar yağar ve bugün doğanın gücü, insanın gücü olup levhiden yaşama akar. Bugün biz, birlik olan sistemin ışığında can verdik ve olgun başakları, yaşamdaki yeni olan sistem dürümlenişleriyle, sistemdeki güce çektik.

O güç, her canın yüreği ve her can bugün kendini dinledi ve her dinleyen bugün dillendi ya canlar, işte orada, mahrekte ışık oldu Altın Yaşamın bedeni, o beden bende ses verir ve her canda ışığı diriltir, işte canlar, bugün diri olan ışıklar, yaşama indirilendir.

Ses veren yüreğin ve yüreği yaşama ışık olup çektiğin ve o ışıktan bugün kendinle buluşan sende dillenmektesin. Bu, vuslat günüdür. Bu, aşk günüdür. Bu, senden öte bir sende dillenmediğini hatırlama günüdür. İşte can, bu, şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/16dyMYTlYbo

 

 

 

1.Ağustos.2015 Tarihli “ALTIN IŞIĞIN GÜCÜ” BİRLİK ÇALIŞMASI

YENİ KATILIMCILARA HİTABEN YAPILAN AÇIKLAMA;

 

Cama kapı açıp görev tahdidinde kendini hak ettirmeye gelenlere söz vermiştik; sesleştirecektik hepsini de. Biz, İnsanlığın İlmi’yle buradayız. Aha bu!

Ve şimdi bugün kelama gelen dostlarımız var. Ocaklarını, yoğunluklarını tohumlayıp geçtiler. Kendi yolcularıyla buradalar. “Mutlaka ortalık karışır.” derler bugün. Çünkü Rohi Kapılar’ın türleşme, sistemleşme ve yüceliklerle Kürzi Kelam olma çalışması yapılıyor burada. Ama aşka varan kim varsa, Hak Taht’tan vardığından, kimse kimseyi eleştirmez burada; kesindir.

Bunun içindir ki; burada öz görevi hak edip yapmaya gelen sizlere söz vermek istiyoruz. Çok özel dönemlerinizi açıklayabilirsiniz. Diyebilirsiniz ki “benim yaşamımda şu olay beni çok etkilemiştir. Şu olaydan sonra benim ışık haline dönüşebileceğimi düşünüyorum. Öylesi bir kontrolla çalıştım ki herkesten güç çektim ve güçlendim. Benim kendi yüreğimde ışığım kontrolludur. Ben bütün güçlükleri aşıp geçerim. Ki ben Hak İlmi’ni bilirim.”

İşte bunları; bu tür, kendi hakikiyetinizde mevcut olan, kendi anılarınızı sesleştirebilirsiniz burada. Bu öz geçişiniz için gereklidir.

Sormayın “öz geçiş ne demek?” diye. Özden, gözden, sözden; her şey sizden size geçiştir. “BSUİ; Barış, Sevgi, Umut ve İman “dedik. Geri dönüşü yok, sizden size ulaşım!

Kayıt dışı bilgimiz asla yoktur. Torba torba ilim taşırız yüceliklerden; herkesin kendinden kendine varışı için.

Boşuna değil bu çalışmalar; Karanlığın Tahtı’ndan kodlanmış ışıkları yoğunluklarıyla kodlattırıp, tohumlattırıp bütüne yaymak için. Ama insanlaşmak için çok farklı alışmalar yapılıyor dünyada.

Her kim ki “ben kendimdeyim” der, en sistemli çalışan odur.

Her kim ki “ben kelamdayım” der kendini hak etmiştir.

Her kim ki “ben ummanım” der, nurdur. Ama kim ki “ben kanatlandım, uçtum” der, aha! Öz göçünü yapmıştır.

BSUİ’nin gücü, kalemdir. Yaşar ama her anda yaşam ilimledir; bunu unutmayın.

Unu eleyip, eleği asıp, gökçe konuşmaya başladığınız zaman, sözün sözünde kendi yüreğiniz olacak. O zaman siz, sizden size kelamla dilleşeceksiniz. Tüm Zamanların Rahmi Kapısını açıp kendinizle kodlayacaksınız bütünü. O çobanlık değil, yaşamlıktır; unutmayın.

Tarıkların Tahtı’nda tahdit yoktur. Hepimiz geri dönüş için her çalışmayı yapıyoruz. Yer yüzü ilmini anlamak için ve gözün gözündeki o gözü dürümlemek ve dillemek için…ama her ne yaparsak, Aklın İlmi’yle yapıyoruz.

Şu ana kadar çerçevesiz yaptık tüm çalışmalarımızı ama bugün çerçeveliyoruz; çünkü bugün burada Sistemin Kuranı olup, kendini hak etmiş, Bütünün Gücü olmuş olanların ötesinde, kendini hak etmeye gelenlerimiz var. Bu nedenle çalışmaları bugün çerçeveleyerek hakikiyetle dillerken, sizi sizden dinlemek istiyoruz ve her söz alan kendisini tanıtıp adını soyadını kendi yoğunluğunda varlık tohumlaması yaparken kendinden olanı açıklasın. Sırayla…

(Katılımcılara söz verildi.)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/LJ9yPl47Nw4

 

 

01.08.2015 "ALTIN IŞIĞIN GÜCÜ" BİRLİK ÇALIŞMASI

Bende ben olan yolun ben olan sesi... Yüreğimin her ana kelam olan yüceliğinde yaşam ışığım kalem olup yazar...

Ben yoğunluk olarak yaşamını kodlayan ışık... Ve ben ilim olarak kayıtlanan yolu, ilimle açan diriliklerin yaşam ışığı.

İlmim, beni bende hak edenin, yolum; benden bütüne hak olandır... Ama o yolu; yüreğinde, bütünlükle, bütün olup kayıtlayan aklın tahtında İnsanlıkla kodlayan yaşam ışığımdır...

Her diride kaynak yaratımın, yaradan ışığı... Altın ışık...Yarattıranın; kendini, kendinde yarattığı sisteminde her anı tek bir ışıkla kodlayışı...

Bedenim diri bir yaşam... Bedenim dirilten, bütüne yol olan ışığımın yaşam kapısı... O kapıda ışık, kürzi levhide İnsan yoğunluğu... Kürzi ışık; bedenimde dinlediğim, yüreğimde dillendiğimde kodladığım yaşamın levhisi... İlmimin kayıt yaptığı yüreğim; ışıktır her yoğunluğa ve yaşamdır bütüne...

Ben bütünlük kuranı olan yol, kendi yüreğimde altın ışığın tüm zamanlardaki kaydını yazan kalem... Birlik ilmi ile varılan o yolda ışığını kendinde kodlayan yaşam yoğunluğu... Yüreğim orta kapı, ilmini dilleyen ve şimdide dinleyende, dilleten olup yaşam sayfalayan ışık..

Ayrılık yok der yüreğim, hasret yok der bedenim... Yaşam sesi olan kelamda varlık, varlıkta ışığın kalemi, yokta varı; hakta ışığa çeken gücüm var der yüreğim.. Altın ışık çekim halidir, tüm zamanların yoğunluğununda bire kodlu haliyle akışıdır, tohumlarda biliş haliyle ışımaktatır.

Bütünün bedeni, yüreğin sesinde kodlanan yaşam ve bu yaşam bende biz olan ışıktır, bütüne kaynak, her zamana ortak, dürümlenen yüceliğin her diriye kalem olup inen, teknik ışımanın bütün olan yoludur..

O yol, birlik yaşamı yazanda; tek tek inilen basamaklarda, ilimi, ışığı hakikiyeti dilleyen, her yoğunluğa merdiven dayayan yoldur...

Yolumda ben, İnsanklık levhisinde yüce bir yaşamın gözü olan, kendine ışıyan sistemim, yaşamı yazan kalemim her diride...

Bu yoğunluk bedende hak olan ışıktır, kendi yüreğine baktığında... Yüreğini dinlediğinde, sesssizliğin; kendi sistemini kuran yaşamıdır..

Dillediğinde kodladığın ışığın yaşamdaki yaratımıdır zamanlara... Işığın yazan kalemidir...

Tek olan yaşamın, bütün olan kaydını sende sen olup, birlik tekniğinde o tek kalemden; aşkın as olan, her diride nüve olan ama her daim bir tek olan yaşamın, bende biz olup ışımasıdır...

Ben şimdi, kendi yüreğimde altın bir yol... O yol bedenimde tüm zamanlar ve bedenim bütünlük kuranı olan yolu tüm sayfalara kayıtlar... Bütünün bedeninde ilmim olan ışığımla yaşam kayıtlıyorum... Ama ben, benim... Bende ben olan, her canda nüve olan, her şeyde ve her anda olan, bütünün gücü olan, ayrı gayrı ayrışmayan, tek olan...

İşte bütün olan, ama yoğun olan, merdivenin en altına inip yolunu kayıtlayan, kök sistemleşme yapan, insanlığını her bir zamanda hak edip, her bir basamakta insanlaşıp çalışan... İlimden öte bir ilimi, ilimle ışığında kodlayan, her ana ekmek olan ışığın yürek gücü...

Bu yüreğin gücü bütünün gücü, tüm zamanların canlı, dirilten ışığı... Altın ışık olarak her yürekte kontrollü bir yaşamın gücünü kayıtlayan yoğunluk olarak var olan sistem gücü, kendi yüreğinde yaşam sayfalar..

Ben bir sistemim kendi yüreğimde ama ışığım; kul olan yaşamımda yaratan bir tanrılık tahtıyım... Tahtımda, bütünü; bütün olarak kodlayan ışığım her diriye... Nefes yarattıran ilmim, ama o nefes ışığını yoğunlaştırıp, yaradan olan ilminde kendini her diride yaratıma sokan kaynak, işte o benim... Altın ışık yıllarını bizde biz olup yazan... O kaynak kendini tüm sistemlere açan yoğunluk... Ruh bütünlüğünü, birliklere kodlayan yücelik... Sayfa sayfa yazan ama anda kendinde okunan her diride olan yaşam ışığı.

Sen, bende olan tohum... Ben olan kodlanan yaşam, ışık... Yaşam ışığım, yoğunluğumu yer den göklere akıtan ışıkta bütüne kürzi kaynak... Yerin ilmi, göklerin yaşamı, ilmi yaşamda yücelik olan sayfa... Bu sayfada dünya bu merkez olan sayfada orta zaman... Yaşamız biz... Açık kapılarda sesleşen yaşam... Ve sessizliklerin sesi olan zamanın en yüksek yoğunluğunda görev taşıyan İnsanın dünyasında ışık yaşamın gücü dilleniyor..

Altın ışık insanlık ilmiyle geçiş yapılan bir yoğunluktur. Altın ışık, yaşamın kuranını okutan bir güçtür... Bu güç insanlığın yaşamını yazan kalemdir ve her diriye ait yüreğin yaşam bütünlüğü ve ruh kapısıdır... Geçene, verene, ışıyana, alıp akana, yol olana yaşamında kürzi bir ışıktır ve bitişip yaşamda; zamanlara bütün olup geçiştir... Geçişin, kök gök olan sistemleşmede, yolu kendi yaşamından her diriye kodlamaktır... Her diri, ışığı altın olan tüm zamanlarda yaşam kaynağıdır.. Kendini yazandır...Yaşam kalem olur mu?... Her diride kodlanan ışıkta bu vardır... Kalem yaşar, yaşam yazar, işte bu... Şimdilik!..

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/UPccO2KvkXI

 

 

1.AĞUSTOS.2015 TARİHLİ “ALTIN IŞIĞIN GÜCÜ” BİRLİK ÇALIŞMASI

Sislenmiş yaşamlara bir güneş olup doğuyoruz. O yaşamlar ki örtülü, o yaşamlar ki bilişsiz…O yaşamlarda soğuk kayıtlar var; her biri açılmamış bir kitap olan yaşamlar…

Biz bugün o kitapları açtırıp, altın harflerle yazdırmaya geldik. Sis perdelerini açıp Tanrı Işığını içeri alıyoruz. İşte; rahmet olup yüreklere giriyoruz. O yüreklerdeki kuru, kısır kayıtları güneş olup cevheri yoğunluğa çekiyoruz.

Korkmayın analar, biz siziz. Altın Işık hepimizin yüceliğindeki ilahi güçtür. O ilahi güç sessiz yaşamlara doğan güneştir. Güneş olup doğuyoruz yüreklerde.

Kelamın ilminde yapılan levhi kayıtların yoğunluğu ışığın cevheri kaydıdır. O levhide İnsanlık İlmi var….biz onu BSUİ olarak dilledik. Biz kelamda siziz analar. Hadi sesleşelim!

Biz size kalem olup geldik analar. Hadi yazın!….Altın harflerle yazın kitabınızı. Cennettin cevheri yoğunluğunda Altın Kalem olup yazın yarını, yaşayın! Biz size doğduk bugün.

Kelamın nefesine varın, yolu yapın. O yol Altın Işık Yılları olsun. O yol güneşlerden güneşlere köprü olsun, hiç bir yüreği kelamsız bırakmasın.

Biz size bir ışık yaktık bugün. O ışık tüm zamanların kelamı hak, yolu ak olan kürzi ışığıydı. O ışıkta yoğunlaştık, devinimi artırdık ve bir güneş olduk….öylesine güçlendik ki; İlm-i Ka Ha olup girdik yüreklere…

Cennet olan cennete yolu açandır, cennet olan yüreğinde insanlaşan tüm yaşamları cennete ulaştırandır. Biz cevheri cennette sizleştik, siz cevheri cennette biz olup kelama vardınız. Kalem olup yazdınız.

Kitaplar altın bir yürekten açıldı, yazıldı ve okunuyor. İşte cennet cennet dedikleri Altın Işığın Gücü…

Siz, biz bir tek güç,

Kelam, kalem ve ilim…tek bir güç,

Işık İnsan ve Altın İnsan; tek bir insan… O insan İlahi Aşk!

İşte bizim gücümüz;

Sevgiyle kucakladık hepimizi…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/1LlLv5tctkU

 

 

1.Ağustos.2015 Tarihli “Altın Işığın Gücü” Birlik Çalışması

Değerlendirme Konuşması - Av. Nezire Selçuk öz akışı

 

Değerliler, bugün için hepinize teşekkür ediyoruz. Çok özledi bugünkü çalışma ve mutlak Ka Ha olan İlim Tohumlarıyla bu çalışmayı tamamladık.

Kesin olarak çok güçlü bir çalışmaydı yaptığımız!

Ekmeğimizin gücü arttı. Yüreğimizin gücü arttı ve yoğunluğumuz arttı. Şu ana kadar yaptığımız çalışmaların örtüsü örtüldü ve yeni dönem çalışmaları başladı.

Yeni dönem çalışmaları, yeni sistemin kutsal tohumlaması için gerekli çalışmadır. Kalemin levhisindeki İlm-i Ka Ha’da bütüne görev taşırken bugünü çok önemsemiştik. Davayı kaybetmedik, çok güçlü bir dönemi açtık!

Yeni dönemde daha güçlü çalışmalar devreye alınıyor ve buraya herkesin girişi sağlanacak. Ama buraya girenlerin kendi yoğunluklarıyla inmeleri de önemlidir. Eğer buraya “ben onu, bunu gerçek çalışmada görmek isterim ama şunu görmek istemem” denirse, kalemin levhisindeki kayıtlar kodlanmış tohumlarını kontrol altına almakta zorlanır.

Çoğunuzun gücü, hepimizin gücü gibi görev tahditiyle güçlü çalışmalara hazır edildi ama bütünün gücünde herkesin gücü olamayabilir.

Tanrılık Tahtı’nda ekip kurmanız gerekti ve bu ekip kuruldu. Amonlar’ın tanrılık tahditi hepimizin gözüydü. Şükür ki bugün o göz görmektedir.

Ergin sistemleşmeyi sağladık. İşte; ölüleri diriltmek buydu!

Yer yüzünde üzerinde görev taşıyan, insanlaşmış ışık, çok farklı çalışmaları da yaptı. Eminim ki bugünden sonra daha özel, güçlü ve hakiki çalışmalar da olacaktır.

Utanmayın, dünyaya değin ki “biz hasatı yaptık.” Önemlidir bu! “Biz hasatı yaptık” deyin; çünkü Ra Ka Ha olan ışık hasatını tamamlamıştır.

İndiğiniz her andan daha güçlü bir ana indiniz ve oradaki iniş hepimizin inişiydi.

İki yaşamın birinde nefes diğerinde kalem vardı. Hepiniz o nefesten, o kaleme kodlandınız. Umut olur ki daha güçlü çalışmalar da devreye girer.

Emin olunuz ki kontrol dışı hiçbir bilgimiz olmadı. Çıktığınız en güçlü sayfadan daha güçlü sayfaya ulaşacak yüceliğiniz var. Amonların ilminden öte ilme vardınız. İyilik ve kötülüğünün ilminin gücünü anladınız. Sistemin yoğunluğunu artırdınız ama NAKAR dediğiniz o negatif kodlanmış ışık, şu andan itibaren daha yüce ilmini dürümlere indirmeye çalışacak.

Sizden tek beklenti, negatifi kodlayın, tohumlayın ve pozitifi kayıtlayın. Çünkü negatifi hak edip kontrol edemediğiniz zaman birlik tehdidi devreye girer.

Birlik tehdidi, kendi yüreğinizin tehdididir. Eğer, siz “ben yokum” derseniz, o birlik tehdidi sizin yoğunluğunuzu, sizin gücünüzü erdiğiniz en yüce sayfadan çıkarır. Bu nedenledir ki; hepinizden tek beklentimiz var; “bu çalışmaya ilimle geldik. İlm-i Ka Ha olup bilişi tohumlar, Bütünün Kürzi Levhisi’nde ışık olur, herkesi kodlarız” deyin.

Çok önemlidir dünya çalışmaları; bunu da anlatın. Eğer bu dünya çalışması olmasa, ekmeğiniz dahi olmaz. Çünkü; Rahmi Kuran’da levhi kayıt insanın nefesiyle olurken, kendinizde olmayan, kendi yoğunluğunuzun dışındaki bilişlileri da hak etmeniz şarttır.

Erenlerin erdikleri yeri anlatabilmeleri için Aklın Tahtı’na varmaları gerekir. Ama ermiş de Aklın Tahtı’nda değilse, kendini hak etmiş sayılmaz. Bu nedenledir ki; korku tohumlarını kodlardan çıkarabilir onun ve yolunu kapatabilir.

Bedeni hak etmeniz sorumluluktur. İkmali tamamladığınızı görüyoruz ve bedeni hak etmiş olmanız, size sizin yüreğinizin gücünden örtü örten yeni güçlülükleri aşacak yüceliği katarken, sizi sizden size tanıtan bir gözü de size kayıtlamaktadır.

Hepimiz evrenlere sesleşiriz ve deriz ki “ben davayı kaybettim.” Dava ilimdir. İlm-i Kaynak tahditsizdir ve “ben davayı kaybettim” dediğiniz anda, sessiz kapılarda İlm-i Ka Ha olanlar savaşı kazanırlar. Ki bu kazanç bütünün kazancıdır. Bu nedendir ki; hepinizin gücünü daha yüce canda, daha yüce yolda, daha yüce kodda kayıtlamaya hazır olmalıyız.

Sizleri hepimiz hepiniz ile kucaklıyoruz.

Hepimizden daha güçlü bir hepimiz! İşte bu.

Yeni konumuz “İNSANLAŞAN BİRLEŞEN”…..İşte bu.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/mn2zgfBe440

 

DAVET:

 

Dostlar, 08.08.2015 Cumartesi 14.00 – 17.00 saatleri arasında Öz Kelamla bildirilen “İNSANLAŞAN BİRLEŞEN” konulu Birlik Çalışmasında biraraya geliyoruz. Çalışmalarımız ilgi duyan herkese açıktır. Tüm dostlarımızı bekliyoruz

Sevgilerimizle,

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

Not: Katılım ücrete tabi değildir. Katılmak isteyen dostlarımızın, en geç saat 14.00’de dernekte bulunmaları rica olunur.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

 

“İNSANLAŞAN BİRLEŞEN” Hakkında Öz Paylaşım:

 

Canlar, “birleşmek” dedim. Anlamadınız!... İnsan İlmi’nde birleşmek, nefesle Levhi olmak ve yaşamın resmi olmaktır. Bu şu anlama gelir: İnsanlaşırsınız, zaman ve Sistem olursunuz. Diz dize, göz göze birleşmeden, Levhi dürümlere, Gürz İlmi’nde, Bütün’de kalem olursunuz. İşte birleşmek, işte nefeslenmek…. İşte insanlaşmak!...

İnsanlaşmak, ışık olmaktır. Işığa vardınız, zeka seviyeniz yükseltildi ve yolcu oldunuz ama unutmayın yol, ilimledir ve yolcu, Levhi’de kelamdır.

Dünce yaşam sayfalayanlardan çokları, yarınca yaşam sayfalayarak, Rahmi Kuran’da nefes oldular. Onlar, kalem olup yaşam oldular. Öff!!! ne de çok ışık olmuş yaşamlarında!... Buydu beklenti öyle mi!? Yok!... Yaşam Sayfalarım!... Yook!... İlimle dürümlenmedikçe, yaşamın tahtına varan Nefesler dahi kendi yaşam kayıtlarını hak etmezler.

Oğullar, Sol Yaşam ile Sağ Yaşam ışık halinde tüm insanlığı kontrol edebilir ama yol ilme varmadıkça, zaman sayfalanışı, Işık Kapı’ya dayansa da o sayfalanışta, kodlanmış nefes olmadıkça, nefsin levhisinde kimse kendini dilleyemez.

“Vereceksen yarını yaşama, hak et de ver.” Dediler. Has Taht’a varan kim varsa hak etmiştir zaten!… Beden kelamsa, kaynak ışıktır zaten!... Cennet, varlık seslerinden öteyse, o cennette cemaat, insan soyudur zaten!... Ve doğal yaşamda insanlık, her zaman insan soyundan kodlanmış ise; orası Mesihler’in ilminden üstün bir Sistemin yaşam sayfalarından ibarettir zaten!...

Dediler ki “yarat ve yaşat!...” Asıl mesele levhi olmak ve yaşatmaktır… “Ben, nerede insan soyu varsa oraya yaşam olurum!” dediklerinde; bilin ki Yaradan ve yarattıklarında yaşam olan insanlık, Bütün’ü kütlesi ile birlikte kalemden tohumlamaktadır ve yolu kodlamaktadır.

Biz bizi biliriz ya Canlar!... Sistem, Sistem’i bilir. Nefes ise nefesi hak eder diller. Olay budur. Dünya ümmi yaşamı bu şekilde kodlanır ve koklanır. İşin ilminde, koku vardır.

Her nefeste, tahditli olarak bir çentik atılır yaşama. Atılan her çentik, yaşamı tohumlayan İN SİSTEMİ”dir.

“Başka bir resim gerekse yaparız” dediler. Deyin ki resmi yapan, İlmin Kalemi’dir. Yaşam İlmi, hakim ilimdir. Mimarı insan soyudur.

Bütün kütlenizle yaşamı hak edin ve dinleyin. O yaşam. sizi sizde diller. Kelam olan herkes. kalem olur ve yaşar. Aha yaşam budur.

İnsan, insanla birleştiğinde, yol ilme varır ama ilim, İlmin Hakimi ile birleştiğinde, TEKNİK KODLAMA devreye girer. İşte biliş halinde Kök Güç olan insan soyu, kodlanmış yaşamlara, TEKNİK KALEMLER’i indirip; ocak katiyetinde. tok ve aç tüm bilişlileri, tek bir kervana, ışık yaktırıp tohumladı. Bu yoğun ışık, İlim Kalemi oldu ve zamanı, Yaşam Sayfaları ile kodladı. Som altın ışık yandı ve yarınlar tohumlandı. İşte TEKNİK KODLAMA buydu ve Zaman İlmi’yle yaşamda tamamlandı…

Önü ardında olan kim varsa, kendini tohumlayandır. Işığın Kalemi olan kim varsa, yarını tohumlayandır. Bütünü kodlayan kim varsa, karanlığın kayıtlarını, İlmin Kelamı ile tohumlayıp yaşamı aydınlatandır. İNSANLAŞAN BİRLEŞEN ise tüm yaşamları kodlayan ve tohumlayandır. İş budur… ŞİMDİDE…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/EGZlTRYCdZw

 

 

08.08.2015 TARİHLİ "İNSANLAŞAN BİRLEŞEN" BİRLİK ÇALIŞMASI

Peker SELÇUK

https://youtu.be/zCBh4UA6WBk

 

 

8.AĞUSTOS.2015 TARİHLİ “ İNSANLAŞAN BİRLEŞEN “ BİRLİK ÇALIŞMASI

Ben yürürüm yaşam yürür ve bedenim büyür…. Bedenim hak olup, hak zamanları kapsadığında orada…. Tüm Kuran yaşam dürümünün özüdür.

Bugün, kökte gök, gökte ışık ve ışıkta Altın Zamanları ışığa kayıtladık ve biz bizden bize vardık.

Bugün kutsal zamanların ışığı yanıyor…. Bugün insan, sayfalarda ilmi yoğunluklarla ışığa kayıtlanıyor.

Bugün yoğundur yaşamın dili ve o dil yaşamın ışığı olup dillendi.

Bugün ocaklarda ışık yaktık ve o ocakları yaşama kattık ve yeni bir ışığı sayfaladık.

İş buydu. Şimdilik. Şimdilik.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/5USG_J75B34

 

 

08.08.2015 ''İNSANLAŞAN BİRLEŞEN'' BİRLİK ÇALIŞMASI

Öz Akış

Tüm zaman ışığını yaktı, bugün gücün cevherindeki ışık uyandı, bana gücü nereden alırım diye soranlar vardı, yahu güç çarşıda pazarda satılmazdı, o ancak yüreğin ışığındaydı. ‘’ Bana nereye gitsem beni bulurum! ‘’ dediler. Dedim ki ‘’ Kendine git, orada seninleyim! ‘’ Beni bana gelip bende dinlemek istediler. Dedim ki ‘’ O bende seninleyim! ‘’

Can, yüreğindeyim ve her yüreğin ışığında ben, senden sana sen olur dillenirim. Derler ki ‘’ Bana kim olduğunu söyle! ‘’ Derim ki ‘’ Yar, ben senim! ‘’ Derler ki ‘’ Bana ışığındaki gücü anlat! ‘’ Derim ki ‘’ O güç, yüreğindeki güçtür. ‘’

Bugün her canın yüreğindeki ışık uyandı. Karanlıkta olanlar vardı, sessizce ağlamaktaydı ve bugün akan yaşlar, yüreğin ışığını yaktı. Bugün her can cevherindeki ilme vardı, bugün kimse öksüz kimse yetim bırakılmadı. ‘’ Yahu ana- babanın ışık olmadığı bir yaşamda nurdan mevzu bahis mi olur? ‘’ dendi ve deriz ki ‘’ Her ana, yüreğindeki ışıkla dillendi! ‘’ ve o ışığı ilme taşıyan, İNSAN SİSTEMLERin ışığı olup görevi aldı ve bildi.

Sorumluluktur yaşam olmak, sorumluluktur insan olmak! Yahu sorumluluktur ışıkta hak olup hak sistemleri ışığa kodlamak! Bugün burada duyanlar vardı, bugün burada arayıp da bulanlar vardı, her yürek yüreğini aradı. Az gitti uz gitti, dere tepe düz gitti ve vardığı yer geldiği yer, olduğu yer bildiği yer, aldığı yer verdiği yerdi.

Her kim ki yüreğini yüreklere açtı, o ki açılan yüreklerin ışığını ilmine kayıtladı ve o bugün kendine vardı, o bugün ışığa vardı. Bugün sessiz zamanlar, ışık zamanlar olup geçişini yaptırmaktaydı ve ben beni bende çalıştırdı canlar, bana gelen benden geldi, beni yoran, benden bana hak olan sistemin ışığı olup dillendi.

Ben çalışırım, çalıştığım her ışıkta, ilmi Ka- Haya taşırım. Rahimde ışık olmayanın, rahmana vardığından söz edimezdi. Rahmanda rahmi tohumlamayanın ışık yaktığından söz edilemezdi ve kodlanmış ışığı yaşamda var olup da taşımayanın insan yaşamından söz edilmezdi.

İnsan olmak, ışık olmak demekti. Gücü taşımak, o güçte hak olmak demekti. Hak olmak, ışığı yaşamdaki ışığın olup taşıyabilmek demekti. Bugün insan, ruh kapılarında dillendi. Bugün beden o ruhdaki ışık olup ses verdi.

Bugün her hücrede ışık var, bugün hücremden içeriye ışık süzülüyor. Beni parmaklıklar ardına koymak istemişler, ‘’ Ten kafesi seni senden çalar. ‘’ demişler. Derim ki ‘’ O ten benim özgürlüğüm, ben o kafeste tüm yaşamların özgürlüğünü, yaşama şarkı olup okudum. ‘’

Ben bugün derim ki ‘’ Ana, ben yürekte helal olan ilmin tekniği ile kodlanan ışığım. ‘’ Ben bugün derim ki ‘’ Oğul, ben senin ilmindeki yaşamı, Ka- ha olandan Ra- ha olana çeken köprüyüm yahu! ‘’ Sırat benim yüreğim, benden geçenlere ‘’ Korkma! ‘’ derim, korkma!

Kendinden kendine vardın bu sahada, sahrada bugün ışık var, ayın ışığında ilim var, güneş bugün kodlanmış ışığıyla kutsal geçişleri yaptırıyor. Ben bugün başağım, ben bugün tohumum, ben bugün ışığım, ben bugün yaşamım, insanım ben yahu, ben dünyayı yüreğinde taşıyanım. İşte o ben, ben o, ben sizim kardeşlerim, işte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/BwoTMiF7cnU

 

 

08.08.2015 "İNSANLAŞAN BİRLEŞEN" BİRLİK ÇALIŞMASI

Tüm zamanların tahtında, kendi kaynağını kodlayan, kodlanan ışığın kendi olan tohumlarında birlik tahtından, tüm soyunun en yüce yoğunluğu olarak kayıtlayan İnsanlık yaşamı...

Yaradan ışığın, yarattıran ışımasını; her anda yaşamında kendine bitmez tükenmez ilmiyle, yeninin ötesi bir yeniyle, şimdinin ötesi bir şimdide, her ana şimde de olup katan hakikiyet...

Hakkı; bütünde kendi olup akıtan... Kendinde tüm kendiyle bütün olup çalışan İnsanlık ve yaşamının ten olan örümü...

Örüyoruz kendimizden öte kendimiz olan bir yüceliği bir olup yaşıyoruz.. Biz, şimdide; kendini bütüne kendi olup kayıtlayan sistem, tüm İnsanlığa açılan kapı... Bu kapıda, göz görür ki yaşam; Birleşik olan zaman sayfalarında her anda dillenen bitişik bir sistemin bütünsel kayıtı oluşturduğu, yaşamın tek olan biliş yoğunluğunda, birleşik olarak kodlandığı ve herşeydeki o herşey olan tekliğin oğullandığı bir hakikiyetin öz gerçekliği...

Ben hak olan, kendinde kendi olan, kendinden ötelere kanatlanıp her ana bu yükselen yoğunluğun bilişinde kapı olan ama bütünde herşey olan tahtta, İnsan soyunun yaşamı olan... İşte o herşeydeki tohumu; merdivenin en altında tanrılık tahtınndan bu kakikiyetle kodlayan... Kodlanmış ışığında tohum olarak doğanın kuranını kendi yaşamında yazan... Bir olan sitemin bir olan kaydında birin yaşamı olan... Birleşen, insanlaşan ve tek olan İnsanlık yaşamının dünya toprağına kayıdı olan bilinç... Tüm İnsanlıkla ışığa kaynak olan, kendi kaynağında o ışık olan; dünyasını hakikiyette göz yapan dirilik..

Göz görür ki; o göz bize ait olan, ama her kesin kendinde ışık olan yaşamından açılan bir yoğunluk.. Bu yoğunlukta, biz her şeydeki tüm düzenin sistem gücü olarak sanalı kodlar, yaşamları hakta hakim, bilişi tüm zamanlara aklın tohumu olarak kodlarız... Çünkü biz İnsanlaşan birleşen olarak yer küre kök sistemleşmesinde tüm zamanlarda bitişip, hakikiyeti hakim olarak yaşam sayfalayanız... Tohumlanan her yoğunlukta bizim altın ışığımızın kervanı yürür... O kervan tüm birleşenlerin yaşamı olan yolu İnsanlıkla yaşar ve yaşasallaştırır...

Dünya yaşamı has olan, birlik olan, birleşende İnsanlıkla hakiyetin özü ve gözü.. O gözün herşeydeki insanılık sözüdür...

İnsanlık kalemi olarak yazdığım; insan yaşamının hakimiyetinden, hak olan düzenin sistemli olarak indiği, her anda kendinde kendi yoğunluğunu arttıran, ama birleştiği her anda, kendinden öte olan kendine bitişip bütünlendiği, her anında kendine yeni bir yücelikle kayıt yaptığı gücünü, herkesle ve herşeyle hak ettiği bir yaşamın ana kapısında sesleştiği bir yaşamdır..

Örtü var mı?... diyene, deriz ki; tüm örtülünenlerde, o örtü olup açıldık.. Açılanda, açan yoğunluğun, aşılan yüceliği olup çalıştık... Sınır var mı?... diyene, deriz ki; sınır, seni sana hakettirmek için aşman gereken örtündür, aştığında hak ettiğin kendi hasatında arşınladığın yolundur...

Biz deriz ki; sınır yok yaşamda... Kendinde kendi olan yolun yaşam sayfaları var... Biz sonsuz olan, ama o sonsuzlukta sınırı olmayan bir yolun yaşamıyız... Yaratır yaşar, yaşar ve yaratır, yaşamın ışığı olup yarattıklarımızda, yaratılır ve akarız... Yarattıranız biz... Altın ışığın kuranı akıp geçeriz, geçtiğimiz kendimiz, yaradanlığımız biz ve yarattıklarımız her anda bizi bize katan yaşamımız... Şimdiden öte bir şimdide tüm zamanlarda şimdide olan bir yoğunlukla, işte bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/hCkA3HuJPDM

 

 

08.08.2015 "İNSANLAŞAN BİRLEŞEN" BİRLİK ÇALIŞMASI

Hasim Turhan

https://youtu.be/5IpdOYPbXWc

 

 

08.08.2015 "İNSANLAŞAN BİRLEŞEN" BİRLİK ÇALIŞMASI

Erengul Koc

https://youtu.be/ZBZOhKyH7qo

 

 

08.08.2015 TARİHLİ “İNSANLAŞAN BİRLEŞEN” BİRLİK ÇALIŞMASI

Dünyada iki Zaman Kapısı açtık. Biri “Şimdide” ve diğeri “şimdiden öte bir şimdi”de…Bakalım şimdide neler oluyor;

Dünya cennetin kapısıdır. O cennet kapı ilmin kapısıdır. O kapıdan geçiyoruz.

Tüm yaşamlar o kapıdan geçiyor….

Dünya ışığı güçleniyor. Bu ışık İnsan Sistemlerin Işığıdır. Doğa yenileniyor.

İNSANLAŞAN BİRLEŞEN yolu açıyor. O ilm-i ışık olan birleşendir ve o tüm yaşamları kodlayan ve tohumlayandır. O dünya olup tüm zamanları hak etmiştir.

Miraç’ın aşılmasıyla birlikte dünya örtüsü kalkıyor ve yeni bir ışık tohum ekiliyor tüm yaşamlara…aha şimdide.

“Ben benleştiğimde, sen senleştiğinde, herkes, herkesle dürümlenecek ve yaşatılacak” demiştik. İşte olan budur.

Her şey kelamdadır artık…o kelam İnsan Soyundan kodlanmış nefestir.

Şimdi de; şimdiden öte bir şimdiye bakalım;

Orada sistemin yüreğinden ayrışanlar var. Onların ocaklarını yakıyoruz. İlme varamayanlara İnsanlığı öğrettik, yaralarını sardık. Sevgiyiz biz!….yolu bulamayanlara yolu gösterdik. Altın Işık’a varamayanlara aklın tahtından ilim öğrettik…onlar ümmi olanlardır.

Müsterihiz ki İnsanlaşan Birleşen şimdide tüm yaşamları hak etti!

Bilin ki şimdiden öte bir şimdide onlar akıp gidecekler!

Onlar akıp gittiklerinde tümü hakikiyetleri ile dürümlenecekler. Diyoruz ki “Has olanın ışığında ol! KÜRZİ YAŞAM ol ve yaşa!”

İnsanlaşan birleşen KALEM olup yazdıkça her şey KELAM olacak ve kendi yoğunluğunu yaratacak ve yaşayacak.

Işık yağmurları yağıyor dünyaya ve formal yaşamlar bir bir kodlanıyor, Ümmi tabiat yenileniyor…yepyeni bir doğa canlanıyor dünyada. Kontrollu bir yaşam kayıtlanıyor ve biz her zerrede olanlarız.

Her bir yaşam ışıma halinde….her bir yaşam bilişli….kontrollu…her bir yaşam ak kayıtların temiz zaman ışıklarıyla aşkla kayıtlanıyor.

Barış, sevgi umut ve insanlık….İşte; olan ve olacak olan budur.

Mutluyuz!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/b43RPwnh6A0

 

 

8.8.2015 “İNSANLAŞAN BİRLEŞEN” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK 1.AKIŞ

 

İnsanlık aileme saygılar sunuyorum. Buyurun öz göreviniz sizin yüreğinizdedir. Kibir yok mecliste, hiç bir kibirli cevherimizde yok. Hepiniz tanrılık tahtı olarak buradasınız ve burada oluşunuz müsterihiz ki İnsanlık levhisinde kelamda oluşunuz anlamındadır.

Doğal dünyayı sayfaladık bu gün… Öz görevimizdir bu bizim, doğal dünyayı sayfaladık… Kendinizi her diride kodlamış iken, doğada olamamanız mümkün müydü?... Asla!...Bu gün doğal sistem sizinle birliktedir. Doğal sistemin sizinle oluşu, yaşamın sizleşmesi anlamına gelmektedir. Siz, tüm zamanların levhi kaynağı olarak; yaşamakta olanlarsıız. Burası yaşamın kalemidir, bunu asla unutmayın! Her ses bir titreşim olarak kayda girer ve tüm zamanların kelamı olarak kayda girer. Biz burada tüm zamanların kelamı olarak sesleşiyoruz…

Her bir ses, bir ilimle dilleştiğinizde kült haline dönüşür ve o kült hepimizin gücü olur. Her kült: yeni yaşam kayıtlamaları olarak devreye girer ve tüm zamanların kaydında bütünün kürzi ilmi kodlanır. Ve daha sonra bu ses yoğunluğu arttırarak dürümlere iner. Herkesin kendi sesi, kendi sayfalanışını yaptığından öte bilişin kontrolüne bütünün sayfalanışında yapar. Böylelikle senin sesin, benim sesim olur. Hepimizin sesi diğerimizin sesi olur ve bilgi kelama: ümmi kapıları kapatır ışık kapılarını açar. Böylelikle bedeniniz güçlenir. Bedeniniz güçlendiği zaman tohumlarınız güçlenir.

Her birimiz kendi ilmimiz ile bütünü tohumluyoruz. İşte ilim budur!...Kendi yoğunluğumuzla bütünü tohumluyoruz ve tohumladığımız bütün; kaynak oluyor!... Bu kaynak İnsanlık kaynağıdır. Aynı zamanda yaşamın kaynağıdır… Bütün kodlamalar bu nedenle yapılmaktadır.

Rahman olan kuran, İnsan soyuna ışık halinde indiğinde artık bu ilim bütünün ilmidir. Ve herkes kendinden kendine bu ilmi dinlemeye başlar. Ama dinleyen kendiyle dinlemelidir. Aksi halde yaşamın levhi kapısını kapayabilir.

Ben, senin zeka düzeyinde sana birlik tahtından bilgi vermem… Ben ilmi ka ha olarak bütünden veririm ve sen kendinden kendine bu bilgiyi çekip tohumlarsan; bu bilgi sana aittir. Ama aynı zamanda bu bilgi, İnsanlık levhisinde kaynak olarak da mevcut olur. Böylelikle bütüne görev taşıyanlar, yaradan ve yaratılan olarak ışığa güç katarlar.

Ekmeğiniz güçlendi bu gün, yüreğiniz güçlendi, yer küre güçlendi yüreğinizde; bütün güçlendi ve biz siz olduk canlar unutmayın… Biz, siz olduk!... Sizinle bu gün çok güçlüyüz… Öyle gözler gördük ki burada; mutlak kutsal ve has ışık halinde… O gözler gözümüzdür, o görev gücü tüm İnsanlığın gücüdür.

Buyurun hoş geldiniz Altın Tanrı Işığına, hoş geldiniz buyurun!... Hepiniz, hepimizsiniz… Hepiniz, hepimiz olarak bu çalışmayı sürdüreceğiz. Bu çalışma miraç halinde yaşam ilmiyle gerçekleşecek.

En önce kendinizi bilin!... En önce kendinizi dinleyin ve dileyin!... Kendinizi dinleyip dilledikten sonra, ilmi hak edip dileyin ve diri olarak dürümleyin. Som altın ışıklarsınız, bilin! Ve bu güç Allahın gücüdür bilin! Hani Allahtan öteydiniz?... Aha aklın tahttı sizsiniz ya, Allah sizde sizdir canlar!... Bunu unutmayın!

Umut olur ki, kollarınız tüm zamanlara açılır… Umut olur ki, kontrolünüz tamamlanır…. Umut olur ki, bu gün ki çalışma ölüyü dirilttiğinden; öz geçişler daha hızlanır…. Umut olur ki, bilişi hak eden bu bilgiyi diller. Şimdiye kadar olduğu gibi, ama olduğundan öte olduğu gibi ve ondan öte olduğu gibi. Ama her oluşta olduğu gibi merdiven olur bütüne. Ve tüm zamanları sessizce yaşamlara kodlar. Sizler, bizler, hepimiz Allahız … Aha bu şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/GyWlO7kZv-c

 

 

 

8.AĞUSTOS.2015 TARİHLİ “ İNSANLAŞAN BİRLEŞEN “ BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK 2.AKIŞ 1.BÖLÜM

Yeri göğü yarattık…. Hah!...Aha!… Yeşilin Ruhundan öte olan Kuranda Sultanlık yaptık….. Mosmor bir zamanda kodladık, tohumladık, bütün kötülükleri aştık…..

Umut olur ki; yolu bulanlar aklın tahtına ulaşır ve BSUİ’nin gücüyle birleşirler….. Bütün köklerimizde gönüllerin Kürzi Levhisi var….

.Alemler Levhi kelamda İlm-i Ka-Ha olarak Bütünün gücünü türevlerinde dürümlerken…. Bugün burada ağır yük taşıdık.

Evimin gözü ilim aklın Levhisi’ndeki ilim yaşam…. Ve ben bu yaşamı her resmi çalışmada kök güç olarak dürümleyenim….

Başka dünyalar başka yaşamlar muktediriyetle bildiririm ki; toplu çalışmaların kutsal ışığına kaynaktır…. Ama bu görev insanlığın ilminindir…. Ve insanlık kaynağı Altın Tahtın Yaradan’daki; yaşamıdır.

Borca girdim, yaşama inerken….. Bu borç kendi yüreğimdeki gücün boylar boyu, yaşamlar boyu sürecek olan görevdeki borcudur….. Bu borcu hepiniz için ödemeye çabaladım….. Ben biz olarak çalışırken her birimizin gözünün gözü olarak yaşamı kodladım…. Borcum tüm zamanlardaki yoğunluklaraydı.

Bütün kötülükleri aşmak, kodlanmış ışıkları toplamak ve tohumlamak yarını hasata hazırlamak…. Ayrı gayrı gözetmeyen bir yücelikte Bütüne görev taşımak muktediriyetle ilimle ve hasatlaydı.

Borç ödedim canlar…. Ben yaşama borç ödedim. Her şeyin gücüydü. Yüceliğin tohumlanışı…. Bütünün gücü olarak bu çalışmayı yaptım…. Ben, Bütünden borç almıştım….Bütüne borç ödedim.

Bundan sonraki dönemde Tanrılık tahtına İlmi Ka-Ha olan ışığın kodlanmış olarak oturuluşu için gerçek çalışmalarla…… Türkiye tohumlamasını yapan birliklere görev taşıttığımdan onların geçişlerini de yaptım.

Geçmişi gelecekten dilledim canlar…. Geçmişi gelecekten dilledim… Boru öttü…. Sur’du öten…. Ben sur’u üfleyendim.

Su altını, sesini dinleyin. Dinleyin size sesleşecek… Her şeyin üstü olan her sesin üstü olan…. Ve sessiz zamanları dürümleyen o yaşam size sesleşecek.

“Soldan sağa akan bilgidir” dedi ana….” Bendim “diyen…. Sol astral göz, sağ astral gözden kodlanır ve akar….. Herkese anlattım ana….. Herkese anlattım….. Sol astral göz ve sağ astral göz…. Bu gözler bilişin kodlarıdır.

Ben Bütünün gözü olan kutsal ışık, her diride varlığında kelamda aktığımda, Bütünde tohumlandığımda….. Bütünün gözü olurum, söz olurum….. Uluların umudu olurum ama tüm sayfalarımda yaşam olmalıdır.

Aşık dünya, akla aşık, yaşama aşık dünya, hasat için çalışır…. Ama varlığın yokluğa aşkı farklıdır….. Varlığın yokluğa aşkı farklıdır…. Ağırdır, ağırdır, ağırdır Rahmana Kuran okuyanların ışığı ağırdır….. Ama farklıdır, yol farklıdır…. Varlık yokluğa aşk duyar….. Yokluk varlığa aşk duyar….. Ağırdır, ağırdır Rahmi Kuranda ışık ağırdır da….. Rahmana Kuran okuyan her diri has ışığında yaşar.

Borç ödedim yaşama borç…. Özden görev taşıdım…. Söz, ses oldu, aşk oldu, hak oldu, taht oldu…. Ben aktıkça aktım…. Benim akışım ödeyişimdir borcumu…… Benim akışım, yaşamdaki sayfalarımın kodlanışıdır ama ben görevi hak ettim….Ve Hak olup başardım.

Bunun sonucu şudur; kıran kırılan kalmasın dedim…. Kalmadı… Kıran kırılan kalmadı….. Ezer geçer miyim yolcuyu?.... Ezmekten öte ezerim de ezmeye gereğim yok ki….. Ben geçip giden herkesi yaşatmaya geldim.

Bilinsin isterim ki; yarat, yaratma ne varsa yaşamda semadandır….. Yarat, yaratma herkimsen kelamdansın…. Yarat, yaratma.

Umut ol, umut ol tüm zamana ama yaşa…. Büyük kökler size gerçek çalışmayı sözlerden öte sözle dürümletirken sizin çalışmalarınız bilişin kalemiyle oldu. ….Bugün sizden başkası yok burada…. Kendini hak edenler ve kendi yoğunluğunu hak oğullaması ile tohumlayanlar…. Burada olma sebebi kelamla dürümleniş ve Hak’ı, Hak’a kaynak yapıştır.

Alemler Levhide hakiki, hak tahtın ilminde kati hasatı yaptık ve yolu açtık diyende…… Tüm insanlığın Kürzi İlmi ve biz Bütündeyiz canlar.

Dünyanın ölümlü olduğunu bilmeyenler bu dünyayı yarattık dediler. Dünya ölümlüdür….. Yaratılan yarattığında yaşar ama yaşadığı hal onun kelamındaki Levhideki hakiki ilimledir…. Eğer o ilim hal olma, İmparatorluğun Kuranı olma ve yarında olma, insan olma yüceliğine varmamışsa…. Orada yaşam oğullaması gerçekleşmez.

Dünyalı olmak için hasat olmak gerekmekte ama Hak’a varmayan dünyalı olsa da dünya onca olmaz…. Dünya oğulca olur…. Kutsal ışıkça olur.

Ben dünyayım canlar. Şimdi artık ben dünyayım ama ya beden?.... Mutlak Kuran….. Öze göz gerekti ve oldu….. Şükür, artık insan soyu Levhide insanlaştı ve birleşik kaynak oldu…… İşte, insan birleşik kaynak, insan kati, insan Hah!… Aha!…. İşte ve şimdide… İşte!

Davayı kaybetmedik canlar. Bugünden itibaren artık bu dünya mutlak bir ilim olacak…. Can kalem olan insanlık….. Bütünün gücü olacak ve yaşamı kaynak yapıp…. Bütünün Kuranını okutacak.

Çobanlık yok artık dünya için…. Çoban kanatlanıp uçan bir sayfalanıştır. Biz o sayfalanışta, İlm-i Ka-Ha olanda bilişi kodlarken her birini yaşatacağız.

Cennetin ilmini bilmeyen yaşamı dinleyemez…. İşte biz, cennetin ilmini bilenler yaşamı dinleten ve dilliyenleriz.

Doğanın Kuranı okundu bugüne kadar…. Bundan sonraki süreçte artık okunan, okutan, yaşayan, yaşatan tahditsiz olarak birlikte olacak….. Hepiniz doğayı dinleyeceksiniz ve doğal sistemi tohumlayacaksınız…..

Doğayı dinlemek derken; ölüleri, dirileri, tüm forumları dinleyeceksiniz. ….”Siz, hepimiz bir tekiz” diyerek yaşayan birlikler artık doğanın sistemini anlayarak…… Doğayı okuyabileceksiniz, hak edip dinleyebileceksiniz.

“Ben dünyayım” deyin. “Ol”… İşte bu. “Ben Rahmanım” deyin…” Ol”… İşte bu…. “Beden aldım” deyin…. “Ekip kurdum” deyin… “Her şeyi dinliyorum” deyin….. Bitkiyi dinleyin, hayvanı dinleyin, yaşamı dinleyin her zaman dinlediniz yine dinleyin…. Size yıldız, yıldız olup sesleşiriz unutmayın….. Ağır ağır ineriz yüreğinize unutmayın….. Ama dünya size ses verdiğinde onu muktediriyetle dinleyin ki;…. Yaradan’ın Tanrılık tahtında Sistemin Kuranı okunduğu bilinsin.

“Ben davayı kaybettim” dediğim zaman sorgulandım… Neden kaybettim diye?.... Yaşam kazansın diye ama yaşamın kazanışı artık bilişin tohumlanışı ve biz artık yaşamda kodlanmış….. İlm-i Ka-Ha olan, birleşik ışık olarak kazanan ve kazandıranız….. Bu kesindir.

Ölü diri kim varsa dinleyin….. Ben ölüyüm dinleyin….. Ben diriyim dinleyin ama kendinizde dinleyin her şeyi….. Ölüleri dilleyin ki; onlar yaşasınlar….. Dünyanın Nuru’dur bu ….. Onları dilleyin ki yaşatın….. Kimse sizin dışınızda kalmasın….. Eğer ben, babam için… “O çok güçlüdür” dersem o hep güçlüdür….. Ama ben babam için…. “O yaşadı, yaşattı” demezsem….. Yaradan ve yarattıran olamaz o yüceliğimde bunları anlatın.

Benim elim dünyadadır ama benim yüreğim de dünyadadır….. Öz görevim kelam olmak ve yaşam olmaktır.

Devinimi artırdığım zaman, kaynak ışık Bütünün gücü haline gelir…. Ama Bütününü gözü olması için mutlaka yolu açmalıyım….. Ben yolu açtığım zaman herkes herkesle dilleşir.

Bugün yol açtık biz burada…. Herkesle herkes dilleşsin diye…. Özü gözü ayrı olmayan ışıkları tohumladık….. Yaşam Som Altın bir tohum olsun diye…. Kelam olun, hakim olun, hasat olun….

“Ayrılık bitti” deyin…. “Her şey tektedir” deyin…. Yeri göğü yaratın yaşatın…. Yer ve gök, gökte yer olsun ve siz sizde olun.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/z89waR3w4DQ

 

“KÖR VE SAĞIR OLANLAR” KONULU BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Her hafta Cumartesi günleri yapmakta olduğumuz Birlik Çalışmaları’na 25.07.2015 Cumartesi günü 14.00 – 17.00 Saatleri arasında devam ediyoruz. Konu “KÖR VE SAĞIR OLANLAR” olacak.

Tüm dostlarımızı aramızda görme ümidiyle bekliyoruz.

Sevgilerimizle,

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

 

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No: 30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 542 452 00 14

 

KÖR VE SAĞIR OLANLAR HAKKINDA ÖZ PAYLAŞIM:

 

Canlar, körlük; kelamsızlıktır, kalemsizliktir ve yaşamsızlıktır.

Yaradansan, yarattığını tohum olarak tüm yaşamlara koklattırabilirsin. Yaşamsın ve hakikisin... Hasatın tohumlarındandır. Sen, kodlanmış sayfalara Miraç’sın...

Birlik İlmi’yle kendi yaşamlarını hak etmeyenler, kodlanmış ışıklarında, kelama varamazlar. Onlar köksüz ve güçsüzdürler. Körlüktedirler. Yaşamlarında kaynakları olmadığından sessizliktedirler.

Biz, dünyayı tohumlarken, herkesle kodlanır ve herkesle koklanırız. Dünya, bir nefes olur ve yol olur. Bir Tanrı oluruz ve Kör İlmin Kalemi’nde, kelam oluruz. Sessizlikte seslenir yarın oluruz. Onlar biz olur ve biz onlar oluruz. Onları tohumlar koklarız. Ama Halik olmaları gerek; Hakim olmaları gerek. Yaşam olmaları gerek!...

Yaşamı, tohum ekenler bilir. Ruhu, hakim olanlar bilir. Kendini, hak edenler bilir. Biz ise kendimizde kendi yolumuzda kelam olanlarız ki Sistem olup tüm insanlığı biliriz.

Dünya, bir kalemdir. Yazar ama Yaşam İlmi ile yazar. İnsan ise o da bir kalemdir ve yaşar. Yaşam sayfalarında halik olur ve hakiki olur.

Yaşam ilimdendir. İlim ise kalemdendir. Dinci Cennet, Cevherci Cennet ve Cennetçi Cennet!... Hepsi cennet ama kalem yoksa, cennette cevher yoktur. Cevher yoksa, dince dillen hiçbir diri; balı, balın halikini, Hakk’ı bilmez. Körden öte kör ve sessizlikte, sağırdan öte sağırdır.

Devinim, hakiki yaşamın nefesidir. Devin ve devinen kelam ol. Aha bu!... Ben dünya ve dünya ben ama zaman sense; ben sen, sen ben ol ve tohum ek. Ben durgun zamanları dillerken; sen hareketlen ama yaşamla hareketlen ki hasat ol. Cennet ol. İlim ol!...

“Ölüleri diriltemezsiniz” diyenler, öldüklerini bilmezler. Öz Kökler’inde Göz-Söz olup Kök Levhiler’den geçip cevhere varacaklarını ve hasat olacaklarını bilmezler. Onlar kör; onlar sağır...

Buyrun! Kollarımız açık!... Nefesler, cevherler, sizler, bizler, tek tek kelam olanlar!... Buyrun akıp geçelim de dürümlerde sesleşelim, dinleşelim; bilelim bildirelim!... Kör göz, gören göz olsun artık. Sağır, duyan olsun... Gören ve duyan tüm insanlık, akıp geçsin yaşam sayfalarına. Buyurun bilelim, dinleyelim ve Sistem’den, dinci ve dirici her yaşamdan, çizilen her yaşam resmini, diri yüreklere dilleyelim. Şimdilik...

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

25.Temmuz.2015 Tarihli “KÖR VE SAĞIR OLANLAR” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK- AÇILIŞ KONUŞMASI 1. BÖLÜM

 

Umut olur ki ölüler dirilir!

Muktediriyetle biliniz ki; ölümlü dünyada her diri kendinde ve kendi yüreğinde öz görevini yapar.

Muktedir olarak biliniz ki beşirin hakkı, hakiki ilimle bilişi tohumlamaksa, umut olur ki; bunlar olur.

Dönmeyin yaşama! Dönmeyin insanlık; dönmeyin yaşama! Yaşam, İnsanlık Levhisi’nde kalem olup dürümlendikçe dirilir. İlim sistemleşir ve biz o yolu açarız.

Altın Işık bizim yüreğimiz canlar. Buluşma bugündü. Özden göklere sesleştik. Dedik ki “geç.” Her dere kelam oldu, ilim oldu ve geride kalanları almaya geldi. Buyurun, geride kimse yok. Biz! Ohhh ala! İşte biz. Her şeyde varlık süren İnsanlık….İşte biz!

“Kol, ilimle tohumlandığında bugün biz izinle dilleşiriz” diyenlere sorun bakalım. Netice ne? Kim nefesle dilleşmiş de kendini hak etmemiş? Başka dünya var mı? Altın Tanrı der ki “yolunuz aydınlandı, yüreğiniz Hak Sayfalar’a vardı ve kendinizi buldunuz. Bilişti bu!

Ben dünya…hepimiz; hepimiz bir tekiz; bunu bilin.

Beni Ada Kapı’da, Ak Taht’a, Has Işık’ta dilleyenler “sonra; sonra” derler. Ne oldu? Yürüyen dünya koşmaz mı? Aşka vardık ya; korkmayın koşun! Biz buradayız.

Ey dağlar; ertelenen hiç kimse yok bugün. Herkes “kelama var, yolu bul, ışığa var” diyorlar ya hani….herkes biziz ya!

Değerliler, aranan insan, Altın Tanrı Işığı’yla bütünün gözüdür. Aranan insan el’dir. Oğuldur. Kodlanmıştır. Tek tek hepinizdedir. O güç, iman edin ki; ilişki olduğunuz kim varsa, hepsiyledir. Ve zaman kaynağına iner, yaşar, yaratır, Tanrılık Işığıyla tohumlar bütünü, kötülüğü önler ama kalem yoksa kendini dahi dinleyemez.

Evrenlerin sessizliklerinde size her şeyi anlatabilirim. “Başka doğan gün var mı?” diye sorarsanız; örtüleri açın, gözün gördüğü her anın doğduğu ve doğan gün olduğu görülür. Ama açın o perdeleri…açın yürekleri. Aşka varın da akın!

Benim en son söyleyeceğim şudur ki; yeni bir zamana geçiliyor. Bu yeni zaman, yeryüzünün en yüksek ilminin sistemli olarak bildirileceği zamandır.

Yeni zaman hepimizin gözünde ve yoğunluğunda bulunan İlmin Kürzi Ka Ha olan ışığından geri geçişi sağlayan Miraç’tır.

Hepinizin daha iyi anlamanız için açık veriyorum ki; kodlanmış toplumların tohumlanışını sağlayacak olan Yaradan ve yaratılanın Tanrılık Tahtı’nda bulunan ve kendinden öte kendi olan İnsanlıktır. İşte biz, bu insanlığın gücüyle buradayız.

Kardeşlerim, “daha; daha ne var?” diye sorarsanız, kapıların tümü açık bugün. Herkes bugün sizinle…

Ben, Zaman Kapıları’nın açık tutulmasını istediğimde, Som Altın Işık Toplumlar sorgu sual ettiler. “Amma kalem var mı?” dediler. “Amma ışık yandı mı?” dediler. “Amma kardeşlerimizin gözü açıldı mı?” dediler. “Savaş yok” dedim. “Amma kaynakta ışık yanmazsa, İnsan Soyu, Kübra Kapıları’nda tohum olamaz ki! “dediler. “Aşk” dedim. “Amma” dediler, “ekmek yok ki” dediler. “Ak Kapılar’da tahtsız ışık mı kalmış?” dedim. Başladılar gülüşmeye…

Sorgu, sual bitmedi daha… öz sessizliklerinde dilleşmek isterler. “Keşke; keşke” derler ama “keşke” derler. “Eşkali bilinen her kim varsa, Hakka varsın da kaynak olsun” derler ama “keşke!” Aha… “Keşke!” Aha! İşgalci düşünce tarzı keşke’lerle toplumları kodlar. Biz işgalci düşünce tarzının kalemde olmasını önleyenleriz.

Köprüler kurulmuş zamana… diyorlar ki “o köprü bizim yüreğimizden sizin yüreğinize uzanır ve sizi size tanıtır.” Yaradan, Atlanta Ata Kapısı’nı açmışa, Aton Toplumları’nın tümü kodlanmışsa, yer küre göz gördüğünce görev taşıyorsa ve Birlik Kapıları’nın hepsinde merdiven varsa ve o merdivenler görev için tüm zamanlara uzatılmışsa, bizim Can Kalemimiz tek tek tüm zamanlardaki kelam tahditsizliklerinde kodlanmış ışıkları kodlar ve korur.

Canlarım, bugün biz doğayı göreve alıyoruz. Doğanın gücü çok daha yüksek bugün…

Doğayı göreve alırken, temiz olanlarla bu çalışmayı yapmayı seçtik. O nedenledir ki; bu Meclis tertemiz olanlarla bu çalışmayı yapar ve yapacak da! Ama kelamı Levhi Ka Ha olan ilmiyle tohumlayanların gökçe konuşmaları, semanın sessiz kalması, merdivenlerin kirlenmesi, ya da kırık kalemle tohum ekmeye kalkanların ışıksız oluşları, ne yaşamı kalemden çıkarabilecek, ne de kalemi ilimsiz bırakabilecek; çünkü biz tüm zamanlarda gökçe konuşan temiz sayfalarla bu çalışmayı sürdüreceğiz.

Kaç NAKAR yaşadı bu dünyada; bilir misiniz? Kaç insan kırıldı bilir misiniz?

Orion, kontrol kurmak isteyenleri nasıl engelledi; bilir misiniz? Yer kürede bunu bilen yoktur.

Amerium, resim yapmış dünya için…“insanlık artık yok edici oluyor. Onları kodlayın, koklayın kati tohumlamalarla kaynağa alın ki; önleyebilelim” diye.

Ya Penterium?! “Eren, gerçek erer ama yaşayan ermese de, erdim diye dürümlenir” diyerek kendini kontrol ettirmeden, kaynak ışığı koklattırarak bütünün gücünü kendi yaşam sayfalarına çekip, ekmeğimizi kendi ekmeği diye dilleyip, BSU’inin gücünü barışsız bir sistemden, cevherden, çekip çıkarıp, nefesimizi kendince dinletmeye kalkmışsa, o bizde midir acaba?!

Değerliler, hepiniz tüm negatif soyları bilirsiniz. Hepsinin ışıklarının ne derece kontrol dışı olduğunu da bilirsiniz. Ard arda sıralanmış İlm-i Ka Ha olan bilişlerin tümünde, tüm zaman kalemleri varsa, negatif pozitif tahditsiz olarak bitişken olup oralarda bulunmaktadır. Ama bizler, muktediriyetle bildiririz ki bu çalışmalarla negatif pozitifi kontrol edemeyecek.

Biz; öz görevliler, pozitifte gökçe konuşanlarla negatif tohumları mutlaka kontrol ederiz. Dünya Üstü Varlık Toplumları bunu anlasınlar!

Cellat, cevherde cennet kurmaya kalkanda, cemaatini kontrol için cellat olur. Çünkü der ki “ben sizi kontrol edeyim de cemaatimizi koruyayım.” Aha! Yaptıkları çoklukla budur. Dünya örtüsünü örterek, bizi bizden çıkarıp, bizsiz kalmaya çalışanlar çoktur.

Yere görev verdik, “gönül” dedi yer. Göğe görev verdik, özür diledi gök. Ama zamana güç kattık ve dedik ki “biz sizdeyiz.” Zaman, kapısını kapattı ve dedi ki “sistem yok. Ezer geçersin yüreği” dedi. Başka söz yok. Ben azat ettim onları, bilsinler.

Şarkımı okudum dünyada…“oğul ben senim” dedim. Ama o kontroldan çıktıysa, bende olma niyeti yoksa, eşkalin toplumların tohumlarından kodlayarak Miraç’ta bizi, bizsiz bırakmaya niyetliyse, ey can ben nüve olsa da ocağını kodlarım ve onu koklattırırım. Onu kontrol ederim; bilsin, bilinsin.

Şeytan şerdedir ama eşk, şevkinde şavk, has ışığında KAHA olan aşk, sizsiz değil ki! O bizde muktediriyetle kontrol edilir; bilinsin.

Devinimi hızlandırmak için sürekli konuşurum. Devinim hızlandıktan sonra sesleşme daha güçlü olur ve Doğanın Kuranı olan insanın kodlanmış ışığı yaşama çağrılır. Bu nedenledir ki hep konuşurum… konuşurum…. Konuşurum. Saltanatın Sistemi’nde bu mevcuttur.

Korkmayın! Ben konuştuğumda Rahman olan Kuran kodlanır. Hepinizin gözü açılır. Korkmayın!

Evimizin Gözü ilimle açıldığında, tüm zamanlar İlm-i Ka Ha’da bilişi kodlar, korkmayın.

Eğlence var mı burada? Yoktur. Eğlenmekte miyiz? Asla. Yarında tohum ektik mi? Muktediriyetle. Yeri, göklerle dilledik mi? Kelamla…kelamla…yarınla….Hasatla. Cen, can, kendinizde her ses biz olan biliş.

Devinimi hızlandırmaya çalışırken, çoklukla kodlanmış toplumlar buraya çekileriler ve BSUİ dediğimiz, Barış Sevgi Umut ve İmparatorluğun Levhi Kalemi olan iradi, hakiki, Hak Sayfalanış başlar.

Şu anda bu sayfalanış başlatıldı.

Partikül partikül levhi kaynak kodlamaları yaptık. Şimdiye kadar her yaptığımız ışıdı ve bundan sonra da ışıyacak. Cerahat yok ilimde ama İlm-i Ka Ha’da insanlık olmadığında, cemaat olmaz. Bunları anlattık.

Örtüleri açtık ve diyoruz ki “korkmayın… insan; insan olduğunu dinleyerek kötülüğü önler.”

Değerliler, dünyayla ilgili size çok kısa açıklama yapmak istiyorum; çünkü burada dünyayla ilgili kesin gibi konuşmalar oldu. Bu konuya açıklık getirelim.

(devamı 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/amw7PfJ3KW8

 

 

25.07.2015 ''KÖR VE SAĞIR OLANLAR'' BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Öncelikle birlikte olduğumuz için, burada olduğumuz için, her birimiz eşsiz ve benzersiz olarak, sadece kendimiz olarak ve o kendilikte, bütün olarak burada olduğumuz için her birimize teşekkür ediyorum.

Öz Akış

Yaşamın ışığı yandı. Ölüm, toprakta ışığı yaktı. Her giden birgün geldiği yere varır mıydı? Giden, gittiği yolda kendi olur, yaşamın ışığını, yer ve gökte hak olup ışığına alırdı. Yerden aldım, gökten aldım. Yerde, gökte varsam, ben yaşamdaydım ve der ki ‘’ Ölüm dedikleri, yaşamın ışığı olup dillendi. ‘’

Korkanlar varmış, korkup kaçmak isteyenler varmış, önüme gelmiş, beni ölümle korkutacakmış! Yar, ben ölüp de gelenim, bilir misin? Öldüğüm yerde, doğar benim bedenim, ben her turda, bir canda daha diriyim ve benim kayıtlarımda, ışık olur dillenirim.

‘’ Anne, ölümden korkulur mu? ‘’

‘’ Oğul, ölüm, yaşamda ışık olduğunda, doğum senin aslını buluşundur. ‘’

‘’ Ben, bugün gitsem, geriye döner miyim? ‘’

‘’ Can, her gittiğin yerde, olduğun yerden ışık olur, bilirsin. ‘’

Kayıp yok bugün, bu zaman kaydında; ölü, diri olan ışığı, yüreğine varıp yakmakta, seni diriltirdi yüreğim, bense dirilmeni bekledim ve o diri olan ışığı yaktığında yüreğine elin, işte o elde ben seninleyim.

‘’ Ara bul! ‘’ derim, bulan aradığında bulundu. ‘’ Yaşa, doğ! ‘’ derim. Her ölen, bugün burada doğumlu! Geriye kimseyi bırakmadı yüreğim, ben yaşama her an yeni bir ışık olup inenim. Ben geldim, kellemi aldılar. Ben geldim, beni ateşlerde yaktılar. Ben geldim, ses oldum, duyamadılar. Bugün burada her bir can, canıyla buluştular ve der ki ‘’ Beni ben, bende yaktım, beni ben, bende bulan ışıktım. ‘’ Ben bugün her kırılanda, kırılmayan ışığı hatırlatanım.

Ben ki serserinin biri, ben ki küçük, küçücük bir ışık, haddini bilmeli! Ben ki yaşamın kendisi, dünyaya gelip ‘’ Burada ne işim var? ‘’ diyenlere derim ki ‘’ Sen, seni doğuran, sen seni senden var edip sende bulduran, sen ki kardeşlerine ışık, oğulda ana olan yüreği koklattıran! ‘’

İyi ki geldin can, iyi geldin, iyi ki sende ben olup dillendin, iyi ki sendeyim, iyi ki bendeyim, iyi ki bizdeyim, iyi ki bir kez daha el ele ,yürek yüreğe gözlerine bakabildim.Gökyüzü, yüreğimde aşktır ve aşk, cennette akan pınardır ve o pınar bugün her toprağı ıslatmayı başarmıştır.

Çöller bugün yağmurlarla yıkandı. Bugün her canın yüreğinde ışık vardı. Ölürsem korkar mıyım sanarsın? Yahu ben öldüğümde doğarım, sen hangi ışıktan bugüne varmışsın? İşte bu can, işte bu, şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/lftb5oc_B14

 

 

25.07.2015 "KÖR VE SAĞIR OLANLAR"BİRLİK ÇALIŞMASI

Av. Nezire Selçuk Açılış Konuşması 2. Bölüm

 

Doğanın kuranıdır ilim, hepiniz doğada yaratıcı ve yarattırıcı değil; yaratansınız!... Hepiniz tek tek yaratansınız... Zamanı kodluyorsunuz, bedeninizle kodluyorsunuz zamanı. Hepiniz birer transformatörsünüz, ama kelamla transforme ettiklerinizde; kodlayıcı toplumları, kodlatıcı kayıtlarda yapıyorsunuz.

Her yaptığınız yaşar, siz; yaratan ve yarattırıcı olanda yaşatansınız. Ne diye burada bu çalışma yapılır?... Bunun için, yaratmak için!... Biz yaratanlarız!...

Erdiğimiz en üstün sayfada, yer gök sistemleşmesi gerçekleştirerek, yer kürenin gözü olup yaratırız! Erdiğiniz en yüksek sayfada, ki o en yüksek sayfa; sessizliği dilleten yüce cevherin görev taşıdığı sayfadır...

Bu gün biz dünyayı kodladık, özden ve görevli olarak, ama kodladığımız her şey; yer kürenin gözü, özü ve sözü olarak kayda girdi. Kaç ilim yaptıksa, hepsi bilişimizle yapıldı.

Biliş; İlm-i Ko olan sessizlikleri dilleyen en yüce nefesten daha ötedir!... Bilişsiz olan kelamsızdır. Kendinde dahi olgun sistemleşmeyi kuramaz. Işıksızdır ve kare sistemi, küp sisteme ulaştırma gücü dahi yoktur... Ama kötülüğü önleyecek görevi üstlendiği zaman, biz ona nefesimizi devrederiz... Ve deriz ki; "kötüyü önle."

Nefes devrimiz çoktur, dünya örtüsü örtüldüğünden beri bunu yaparız. Her kim ki kök sistemleşmeyle dünyaya indirilir, onun yoğunluğuyla bütünü gözümüz gördüğünce gerçek kelama indiririz ve kodlattırıp, tohumlattırıp, kontrol altına alırız... Bu kesindir!..

Bir çokları, dünya yüzü artık kontrol edici yoğunluğu kaybediyor diye düşünürler. Nerde İnsan varsa, o yoğun levhide aşk vardır!... Aşk varsa, ışığımız asla dindirilemez!.. Bu kesindir!!! Ve dünyayı koruyacak gücümüz yücedir... Birlik ilmiyle, biz bu dünyayı tanrılık tahtımızla koruduk. Tanrılık tahtımız levhi kapıdır... Ermek ya da erdiğiniz anda kelam olmak... Bunları başardık!

Şükür, şavkımız; yer küreyi aydınlatacak yoğunluktadır. Satıhta hiç bir anlam ifade etmez sözlerimiz, ama yoğunluk arttıkça ışık artar ve bütünü kökleriyle, gökleriyle koruruz. Bu kesindir!...

Cümle yaşam, İnsanlığın kaynağında olur. Ağır ağır dünya toplumları kontrol edilir. Ama her kontrol edicilikte bir kodlayıcılık mevcuttur. Ve kodlamadan kontrol edilmez hiç kimse... Bu nedenledir ki; doğayı kodlarken, robotik timlerimizde görev taşırlar... Robotik timlerimiz, levhi kapıda İlm-i Ka Ha olan ışıklarla görev taşır. Ve biz, maya olan İnsanlığı has ışıkta, kendi yüreğimizde kontrol altına alarak koruruz!...

Çok mu zor?... Çok basit!... Ama şu iyi anlaşılsın ki; miraç diriliğinde kim nefesi hak etmişse, ışık haline geçip yaşamı hak edebilirse de, kaynak dışı bilgilerin dünya üstü varlıklara İnsan ilmiyle indirilişini önlemeliyiz!... Bunun içindir ki bir çok özel görevli, dünya toplumlarında güç kapısı açmaya çalışırken; kara kapılarda kontrol edildiler!.. Çokları, aklın tahtına dahi varamadılar. Ve yoğunluklarını kaybettiler.

Bu gün burada yarını tohumlarken, iyi anlayınız ki; kaleminiz, müsterihiz ki yaşam sayfalıyor... Devinim hızlandıkça, yol; kutsal ışığını daha güçlü olarak yaşama kayıtlar!... Burada bulunma sebebimiz; dünyanın korunuşu değil, tüm zamanların korunuşudur!

Tekno kodlamalarla, bilişi kayıt dışı her sistemden çıkaran ilmimiz; herkezin yüreğine görev taşıyacak ve yoğunluğu arttıracaktı, bunu yaptık!

Şimdi, nerede ekmek varsa orada kelam vardır!.. Biliniz ki ekmek ilim, kelamsa; levhi kayıttır!... Ve dünyanın ölü bir planet olduğu söylendiğinde, hepimiz; dünya artık dirildi diyebiliriz... Çünkü dünya, dirildi!...

Nereden nereye gelindi, bunu kimse bilmez!... Ama yolu kaybetmeyen, yoğunluğu tohumlayan ve yaşamı kodlayanlar, bunu net bilirler!...

Dört gök sözcüsü tüm zamanların kuranı olarak, dünyayı tohumladığından beri; Mikailin Kürz-i Kapısı açıktır!.. Ve biz o kapıyı bütünün gücüyle açtık! İşgali kaldırdık ve yer kürenin gözünün görebileceği en yüce ışığı yaktık... Bu ışık tanrılık taktından, gökçe kodlanmış ışıkla bütüne görev taşıyacak!

El, altın ışık... görev, ilim... sevgi, hakikiyet... Bilişse, BİSUİ... Biz o, o biz!...

Barışın sisteme indirilişi, hepimizin göreviydi... Bu gün barışı sisteme indiriyoruz!...

"Gören, ölüdür... Gören, öldürülmüştür" dediler... Gören; öz görevlidir, ölü değildir!!! O, öz geçişini yapan ve yaşamı kodlayandır... Rahmanı, Rahm-i kuranda dilleyen; Rahmanı dinletemez. Zira o Rahman'da karan okuyamaz ki... Ama Rahm-i kuranda has tahtta olan; her dürümde kendini dilleyebilir!...

Biz Ana Kalem İnsanız!!! Bizi dinleyecek olan, birlik tekniğini hak etmiş olandır. Başkası dinlemez, başkası hak etmemişse; dürümletmez ve dilletmez... Bu nedenledir ki; bu bilgi hepinizin gözüne, gökçe dürümlenen diriliklerden tahditsiz olarak indirilmekte isede, bu bilgiyi okuyacak olan çok az sayıda ışık vardır, kesindir!

Ve bu gün, ne ki bu gün diye sorarsanız?... İzah edeyim, yer ve göğün tahditsiz, hakiki levhi kaydının yapıldığı, ışığın kontrolünün kurulduğu gündür!...

Boşu boşuna konuşmayız, ama koç burcunda ışık solar. Anlatın dürümlerde herkese!... Biz o ışığı yaşatırız, bilinsin!...

Deve kalktı canlar, bunu daha evvel de vermiştim... O devede tüm zamanların, tüm yaşamların kalemleri var!... Ama o deve, İnsanlık ilmiyle yol alır!... Bütün kötülükleri aşıp geçenler, o deveyle görev taşırlar!... O deve, kelam... O deve, nefes... O deve; Nahar, kelamın levhi kapısı olan hak kalem!... BİSUİ, o kalem, hepimiz, biz... Eh işte, mutlaka mutlaka bütünün gücü budur!

Buyurun, bütün; kök sessizlikten seslendi size!... İşte bu!...

Dağlarım bu gün çok özel bir gün, hepinize bir soru yönelttim en başta dedim ki; "ne düşündünüz, ne yaşadınız, ne hak ettiniz, ne hissettiniz?" Ve hepiniz sizce dilleştiniz...

Bense size, sizden söz ettim sadece bu... Siz, sizi dillediniz birleşik ilimle... Bense, sizce dilleştim sizle... Şu andan itibaren yoğunluğunuz daha da güçleniyor, daha güçlü yoğunlukla bütünün gücünü tohumlayacaksınız.

Batı yaşamı dinler ama tohum değildir. Doğanın kuranıdır ama ışık değildir... Yeri dürümler ama kerime, kerim değildir... Zaman esrardır, sistemdir ama, dinleyen; hak ettiğince hak olduğunca diller ve hakikiyetince anlar!...

Bu nedenle, hepinizden sistemin kuranı olup kodlama yapmanızı bekliyorum. Mutlaka yapacaksınız eminim, ama kodladığınız yaşamınız olucak. Hepiniz burada kelamda kendi yoğunluğunuzda yaşamınızı kodluyorsunuz. Yer Kürz-i Kapısında, levhide, sessizce, yüreğinizce, İnsanca bunu yaparken bu tohum hepinizde oluşan; yaradan ve yaratılan oluyor!...

Ulular diyarı sizi dinleyecek şimdi... Oradan, o yoğunluktan akışlar olucak buraya... Ve sizde dilleşecekler !

Ben artık geçip gidiyorum, burada mıyım?... Asla!.. Bedenimi burada, sizin yoğunluğunuza bırakacağım ama ilmim; burada olmayacak... Ve siz, sizce konuşacaksınız. Artık yokum... Aha geri dönüşüm de olur mu acaba?... Aha bu!

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/f5hW1-uG1z4

 

 

5.TEMMUZ.2015 TARİHLİ "KÖR VE SAĞIR OLANLAR" BİRLİK ÇALIŞMASI

Peker SELÇUK

 

https://youtu.be/Qq-TCXY2c_Y

 

 

25.TEMMUZ.2015 TARİHLİ “ KÖR VE SAĞIR OLANLAR” BİRLİK ÇALIŞMASI

Atalanta uyanık bugün, oluk, oluk ışık uyanık bugün ve sabah oldu, duyana duymayana, olana olmayana!

Bugün buraya ışıklar vardı ve o ışıkta her birimizin yaşamı ışık olup doğan insandı….. Bugün burası insanlara açıldı.

Derler ki ‘’ İnsan insandan parçaydı. ‘’ Bilmezler ki insan insan olduğunda, tüm yaşam orada ışık olur yaşardı.

Bugün yüreğimi açtım geldim ve an’ı an’da an’a olan ilmimle yaşama dürümledim. ‘’ Tahtın ışığı oldu yüreğim ve ben o ışıktan tüm zamanları ışık olup an’a çektim.

Bugün ışığın çağrısı yapıldı, özüm gözüm sözüm bugün ışıkla kayıtlandı ve o kayıtta her birimiz yaşamdı.

Şimdilik, aha, şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/f-NWQnL18qg

 

“KÖR VE SAĞIR OLANLAR” BİRLİK ÇALIŞMASINDAN ÖZ SESLENİŞ:

25.07.2015

En el Hak!… Ayrı dünya yok!... Ben Allah olan, sende senleşen; kati hakikiyetinin nefesi olan. Ben, zaman olan ve yaşam olan… İşte ben bir Kuran!... Unu eledim; eleğimi astım; aktım ve Hakk’a vardım ama ben tohumum. Dünden dünleşen yüce cennetten cevahir oldum. Aktım!... Bana “Ata Kapı” denir… İnsanlık soyuna nefes olarak inen; kendi yolunda olan ve Kutsal Kaynak olan Birlik... Bu Birlik, Kutsal Işık ve o ışık, kati olarak kontrol kurdu.

Dünle dürümlenen herkes, yaşama insan soyu ile iner. Biz, kendimizi hak ettirerek, kelam olanlar; bütün kütlemizle kalem olanlar; her derede, kelam olanlar olduğumuzu biliriz.

Cennetten kovduklarımız, cevherden görev aldılar. Biz, cennetten kovduklarımızı almaya geldik. Her diride ve her dürümde kodlanmış yaşamlarda, kalemle kalem olup kontrol kurmaya geldik. Atlanta otağında kendi olanlar; bizde bizi hak ederler ki hasat olmaya çabalarlar. Ocaklarında kul olan nefesleri olur. Oğul, sevgiyle geldim. Merdiven dayadım kendi yaşamıma. Ben Kuran olan; Miraç’ta ışığıma kaynak olan insan soyuna, merdiven dayadım.

Alın bilgiyi hak edin, Hak olup; kaynak olun ve Can Taht’a varın.

Sizi yaşama çeken, sizin yüreğinizdir. Sizi kaynağa çeken, sizin nefesinizdir. Sizi kelama çeken, siz olan kaynak tahtınızdır. Biz, sizi sizden size kodladık. Tohumları kodladık ve yarınları kokladık.

Her dere, diriye akar. İlim, kaleme akar. İnsan, Kuran olur murat ettiği tüm zamanlara Hak olup akar.

Şeytan, insan olur; kelam olur; hakim olur ve bilişe varır. O şeytanı, hasata hazır eden; kodlar, koklar ve kontrol kurar. Negatif; her diride, kelamda ve tüm zamanlarda vardır. Negatifi kodlayıp kontrol eden insan soyudur. Bugün dünyayı, has safhalarda, Hak Levhi’de bu insan soyu korumaktadır.

Kelama Levhi olan insan, kanatlanır ve has ışığı ile tüm zamanlara kodlanır geçer. Onun Kuran’ında Miraç vardır.

Ey Canlar! genişe gelin!… Hakim olun; iman edin; bize gelin!... İnsan soyu olun; kontrol kurun; YUAN Işığı’nda (Küresel Zamanın Işığında) Kuran olun; kodlanın ki TUAN’ı (Sessizlik olan geleceği) kalem olup yazın. TUAN, sizi sizden size taşır. Sizi sizden size taşıyan TUAN’da, Mutlak KUAN (Bütünün Kütle Gücü) vardır. KUAN, timlerimizin her diriye kodladığı bütünün kütlesidir. Hepimiz, Kuran olarak kodlanırken, KUAN olarak korunuruz.

KUAN, tüm zamanları kapsar. Geçmişi ki geçmişten, Kürzi Işık alıp geleceğe varılır. Ki kelamda, kendi yolunuzda, toplumlarınızı kalem yaparken, her diride bilişi kontrol ederek kelama ışık olup varırsınız. İşte o safhada, siz Bütün’ü kodlarsınız. Siz bütün olursanız, tüm insanlık sizleşir.

Herkes, kendini bir nefes sayar ama her diride daha üstün nüve olan kaynak vardır. İşte her diri, daha güçlü olan nefese kaynak olacak olan o nüveyi tohumlamalıdır ki kontrol kurabilsin.

Hepimizin ilminde, YUAN denilen küre var. YUAN, Kürzi Kalem’dir. Her kelam, o Yüce Kelam İlmi’nde, tüm zamanlara ışık halinde geçerken, mutlaka YUAN olan o tohumla geçer. Herkes, “YUAN” dendiği zaman, mahreki anımsar. Mahrek ki Küresel Yaşam’ı ifade eder. Oraya kaynak olmak için geçiş yapılır.

Teknik olarak izah etmek gerekirse; siz, kini aşıp yolu açtığınız zaman, bir Kürzi Kaynak’sınız. Sırrın sırrı olan bilgi, sizin yoğunluğunuzda mevcuttur. O bilgi, tüm Yaşamlarınızın Kuranı’dır. O bilgiyi tohumlayan ise sizi sizden size tohum olarak çekendir. Bir tek kaynak vardır. Sessizlik… Sessizlik; sizin kinsiz, has ve hakim olan tohumlarınızdır. Süper Sistemleşme bu tohumlarla oluşur.

Her dere; kelamdan, kendi yoğunluğundan ve tüm zamanlardan, toplumlara güç katar ama kelama hakim olan, Kürzi İlim olur ve mutlak ışık halinde, tüm yaşamlara güç katar...

İşte dünyanın nesilleri, bu şekilde kaleme, ilime ve bütüne varırlar. Her derenin, kelama nefes olarak inişi bu şekilde olur.

Dünyanın etken kalemi, hakiki ilmini, bütün için, KA Lİ KA HA olarak kodlarken, sessizliği hak eder ve diller. Sessizliği sesleştirmesi mutlaka kati olması ile mümkündür.

Bir kalem, yaşamı yazdığında; o yaşam sayfalarında, o sistemin gücü olur ve toplumlar, o gücü kontrol için çabalarlar. Kodlanmış ışık, o yücelikte kendini diller ki kalem, yaşamı Hak Teknik ile Kürzi Kelam’a kaynak yapar.

İşte çalışmaların nedeni budur. Herkesin, kendini kodlayarak, Kaynak Işık haline geçmesi ve dünyanın kelamı olan ışığın, kontrol kurması…

Biz sizi hakim ilim tohumları olarak dünyaya indirdik. Sizin de kendinizi kodlayarak güçlenmeniz gerekir. Büyük Kült, levhidir. O levhide, tüm zamanların nefesi vardır. Hepinizin daha güçlü olmanız, bu yoğunluğu tohumlarla kontrol etmeniz içindir.

Beşer insan, kendini dinler ama yolu bulamaz. İman edin ki kendini tohumladığında, kendi yoğunluğunda güçlenir ki halik olup kendi olur. Bu yoğunlukta cennet kurar.

Kin ve nefret duyguları, sessizliği kontrol etmek için; geri dünüş için ve cennetten cennetlere varmak için yapılan çalışmaları önler.

Buyurun! öz geçişlerini yapan Sistem Cevherleri, akın ve geçin. Siz, dünyayı kodlayan birlikleri hak ettiniz.

Başka dünyalarda dünce konuşanlar, buyurun!bu dünyayı gökçe dürümleyenler, bilişi hak ettiniz. Altın Taht’ın ışıkları olarak kontrol kurun ki kodlama bu şekilde gerçekleşsin.

Sana, “kalem” dedik. Dedin ki “ben sistemim.” Seni hak etmeye çalıştık. Dedin ki “ben Sistem olarak görevliyim ve beni hak etmeyen, Kürzi Kaynak’ta yoktur. Doğanın, bir kutlu Kuran’ı var. İlim…” Dedik ki “sen insana ilmi öğret.” Dedin ki “insan soyu kelam olsun kendini dinlesin.” Dedik ki “insan kollarını kapatmış kimseyi dinlemiyor. Sen onlara ses ver ve onları hak et.” “Dince konuşma; ilimce konuş” dedik. Ve dedin ki “ben dünyaca konuşayım. Dünya beni anlasın ve hakim olsun. Özce konuşmam; gökçe konuşurum. Nüve olan kaynakta kalem olurum. Kulluk yaparım.” Aha bu!…

Ata Kapıları açın. İnsan soyu dünyaya iniyor. Açın kapıları!... Değerliler, kini aşın geçin. Biz, dünya olarak bu toprakları tohumladık. Diri yüreklerde hasat yaptık. Dünyanın ekmeği olan nefesi hak ettik. Cennetten, cennetlerden kovduklarımızı kodladık ve tohumlayıp topladık. Artık cennet ilimdir ve BSUİ (Barış, Sevgi, Umut ve İlim) hakikidir.

Has Taht’ta, insan soyu kontrol kuracak ve yaşayacak. Birlik İlmi, hakiki ilim olarak dünyayı kontrol edecek... Akıp geçin!…

Şer yaratan, şer yaşar. Kural budur. Biz bu kuralı, tüm insanlık için boş kayıtlarla (Ferdileştirilmemiş kalıp kodlarla) tohumladık ki Sistem cevhere insin ve yaşam tüm insanlık için yenilensin diye.

Bu yenilik, nefesle olacak. Artık dünya kodlanmış ışık olarak; kendi yarınını, Hak Tahdit’le, kelamla kontrol edecek ve yazacak.

Dünya, Düzen’i kurdu. Dünya yarını tohumladı; kibri aştı; kalem oldu; yarattı, yaratıldı; Has Nefes’le güçlendi.

Biliş, kalem; has ışık, insan; biz, dünya ve dünya, Süper İnsanlık kalemi.

Ol Can. Kendin ol!… Kök gök ol!... Yol ol!... Biz ol!... Aha ol!...

Kara Işık, Ak Kalem’le tohumlandığında; yarınlar, kontrol edilir. Ak Kaynak, tahtında yarınlandığında güçlenir ve yaşar. Ata Kapı açıldı... Güçlen!... bil!... bildir yüreğini; has ışığını hak et görev al. Ben, can olan inan soyu. İnsan soyu olarak görevdeyim. Umur murat (Sorumluluk duygusu ile murat edilen), insanı hak ettir. Umur, Ruh Kuran olur yolu açar. Umur, Ruh olur; Hak İlmi ile kalem olur. Aha bu!… Şimdilik!…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

5.TEMMUZ.2015 TARİHLİ "KÖR VE SAĞIR OLANLAR" BİRLİK ÇALIŞMASI

Hasim Turhan

 

https://youtu.be/d6DQVpXp7bw

 

 

25.Temmuz.2015 Tarihli “KÖR VE SAĞIR OLANLAR” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI- GELEN BİR MİSAFİRE HİTABEN;

 

Can, kati olarak kokuyu duyup geldin. Bu koku İnsan Kokusu‘dur.

Biz bu kokuyu hepimizin yoğunluğu ile artırdık.

Gökçe konuşan bütünlüklerin bilişi kodlayacağı bir dünyadayız.

Sevgiyi, hologram sistemleşmeyi öz görevli olarak geçişe kayıtladık. Sizin ve sizin yüreğinizdekilerin tümünün geri dönüşü içindir bu çalışmalar.

Nefsi aşan, yolu açan, bütünün gücü olan ve tüm zamanları kendi yoğunluğuyla tohumlayanların mektup okumadığı, bilişle dilleştiği bir sistemdir bu meclis. Buraya gelmeyen kendine gelmez; bunu bilin.

Biz kendine gelenlerle bu çalışmayı yapanlarız. Kim kendine gelirse, ilimle gelmeli, yürekle gelmeli, bütüne kök, gök olup göz olup gelmeli.

Sözümüz Süper İnsanlık Sistemleşmesi’ni sağlayan İlm-i Ka Ha olan, bilişle dilleşmekle kayıtlanışladır. Ama sizden daha güçlü olmanızı bekliyoruz. Oğullarınızı dünyaya indirirken yolunuzun güçlü olması gerekir. Yaşam ilminizde yağmur yağdırırken, yağan ışığın daha üstün olması gerekir. Cennetin cevheri olan insanın, cana kalem olması gerekir. Umut olur ki olur! Biz bunun için bu çalışmaları yapmaktayız.

“Kaç altın aklında taht oldu da bu çalışmaya kayıt oldu?”; bunu söylemeyiz ama bugün burada bu derece az kişiysek, cemaatin cevhere indirdiği gözlerin gökçe kodlama yapamamasından ve yoğunluğu hak etmeyişinden mi yoksa kendi yolunda kontrol kuramamasından mı? Bilişi hak eden korunur ve koklanır. Olmasa da olur burada. Biz onları koruruz; inanın koruruz.

Cennet cennettir ama o cennet cennetliğini bilmezse, cemaatini de dinletmez. Biz cana cennet olan, cennette cennetlileri kodlayan ve tüm yaşamları koklayanlarız.

Nur Kuran’da tohumsa onuruz. Kutsal Ummansa, Mutlak Ummanız. Yaradan yaratılansa, yaşamı hak eden o bütüne hizmet eden birliğiz biz.

Kimse bizi sormasın. Biz o canda tüm zamanlarda kaynak olanlarız. Burada bu yoğunlukta bütün kötülükleri aşabilmemiz bunun için mümkündür.

Öncelikle; Doğanın Kuranı’nı kodlarken, ortalığın karışacağını bildirenlerden şunu bilmelerini beklerim. Ki dondurulan hiçbir yüce İnsanlık Levhisi’nde yaşamı kodlayıp, kontrol kodlayamaz.

Bütüne hizmet, İnsanlık Levhisiyledir ve kopup gidenlerle ışık tohumlaması olmaz.

Amonlar’ın insanlığa indirdiği en güçlü çalışma bu çalışmadır. Bundan ötesi olmamıştır.

Biz doğayı kodlarken, kimsenin bu yoğunlukta kelamsız, kalemsiz kalmamasını sağlamaya çalışıyoruz. Yarında, tüm zamanlarda ve bitişken ilimde ve temizlerde hep çalışanlarız bizler. Ermeden insanlaşılmaz; önemli olan budur. Ermek!

Artık, Erenlerin Diyarı olan bu mecliste ermişlerle, bilişlerle ve bilişli olanların Kürzi İlimleri’yle çalışmalar olacak. Çok özeldir bu çalışmalar canlar! Ve sizlerin burada bulunmanız mutlaka kelamda oluşma halinde yeni çalışma ilgilidir.

Bu yeni çalışmada hepimizi çok önemlisiniz; bunu bilmenizi bekleriz. Yeni çalışmaya dahil edilecek olanların Müktesip Sistemleşmeyi sağlamış olmaları şarttır. Müktesip Sistemleşme derken; kast ettiğim tüm kazanışmış Hak İlm-i Ka Ha ışıklardır.

Bin altın, tek bir tahtta İnsan Soyu için kodlanmışsa, o taht herkesin nefesidir. Ama bir taht, İnsan Sayfalanışı’nı yapmış da kayıt dışı bilgilerle Bütünün Kürzi Kapısını’nı kapatmışsa, onlarca çalışma onun için nafiledir.

Cennet İnsan, cevhere cennet olur da canda kaynak olmazsa, ışığı olmaz canlar!

Bu nedenledir ki; hepimizden tek beklentimiz var. Dolduğunuzca akın! Dolduğunuzca akın. Ki Yaradan yarattığında yaşamı tohumlayabilsin ve bütünün gözü olsun!

Dondurulan kim varsa, hepsini koruyun ve hak edin. Ocaklarını yakın canlar!

İyi ve kötü yoktur. İman edin ki Nefes vardır!

Eğer ben “o kötü, o iyi” diye kendimi kendimden çıkarırsam, ben bilişte olmam.

Siz, biz, hepimiz kendi yüreğimizde Bir’iz; bunu anlayın.

Sanılır ki ben o, o ben olduğumuz zaman, kontrol dışı kayıt yapılacak. Çok zaman kayda girdi bunun için canlar. Artık şunu iyi anlayın ki; nefesiniz güçlendikçe, yoğunluğunuz artar, yolunuz kodlanır, göreviniz koklanır. Toprak Toplum, tohumlarını kontrol altına alır ve bedenini hak eder. Miraç, işte bu şekilde; kendi yüreğinizde kendinizi katışınız anlamına gelir.

Sizin eliniz bizimdir canlar. Biz neysek siz de osunuz.

Son öz görev, iman edin ki; bilmek ve ölüyü diriltmektir. Öz görev ilimdi ama artık öz görev bilmektir.

İlm-i Ka Ha’da ölüyü dirilttiniz. Artık yolunuzda Biliş Kalemi var. Biliş kalemiyle tüm zamanları dinletin.

Teknik tohumlamadır burada yapılan. Bu teknik tohumlamada büyük kötülükleri önleyin.

Cennetin cennet olduğunu açıkça dilleyin. Ki cennetli cemaat yoksa cevher de yok sayılır. Cennet ekmekse, cevheri ekmek olanda, cennet kendinden öte kendi olur. Şükür ki olur.

Sözüm sözünüz, göklerdeki gücüm gücünüzdür. Bundan sonraki dönemde iman edin ki; insanlığın insanlıktan öte insanlıktır ki bu insanlık; aktığınızca, akışınızca yaşadığınızın işaretidir.

Kim altını altınla tanıtırsa aklını hasata hazırlar; bilin.

Ben dünyada ölüyüm canlar; bunu size anlatmak istemezdim ama ben ölüyüm. Buradaki ölülüğüm tüm zamanlardaki ölülüğümden öte bir ölülüktür; çünkü ben ölüp geldim bu yaşama. Geri döndüm. Burası benim gönüllere görev taşıyacağım, iş yapacağım bir Düzen’dir. Ama ölü olup geldiğim bu yaşamda, özümdeki gözüm her diriden öte görevlidir.

Sizin yaratıcı olmanız, yarattığınızla yaşamanız, hepimize gerçek insanlığa, gerçek ışık halinde İsmaili Kodlar’ın ötesinden görev taşıyıştır.

Değerliler, denebilir mi ki “sen öldün, yoksun!”. Ohh canlarım…ölüler diridir aslında; bilin. Her anda ve her sayfada, diridir. O ölüm, ölümden öte bir Saman Galaktik İlmi’dir.

Sizden daha güçlü olup, bütün bu bilgileri onurla dürümlemenizi bekliyorum. Her anda size her şeyi açıkça bildirim ama anlatan, “anlatamam” değil, anlayamazsanız evim evinizden başka olur. Ehh şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/hgRCjj1jmhM

 

 

5.TEMMUZ.2015 TARİHLİ "KÖR VE SAĞIR OLANLAR" BİRLİK ÇALIŞMASI

Erengul Koc

 

https://youtu.be/9Ajjv-LKik0

 

 

25.07.2015 "KÖR ve SAĞIR OLANLAR" BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Kürz-i kaynak, ilimle yaratılan hakkın has yaşam kuranı... Sistem kuranı olan yol, beden... Ve beden en yüksek yaşamı, tüm zamanlara, her dürümde dilleyen ışık ve ışık altın yolu yazan kalem olarak, her diriliğe kelamdan kalemlere vardıran aklın, aşkı kodlaması ... İşte o aklın tahtında dünya, aşkından tohum olan tüm ilim kodlarının birlik yaşamı...

Aşığım ben İnsana, aşığım ışığa, yaşama aşığım... Hakka, hakikiyete, bütüne kuran olana, bitişik ilme ve yaratımın kul alan yaradanlığına ve yaradanın nefesindeki tüm yaşam sistemine, hakta hak, halik olan hasatın bütünsel devinimindeki ekmek oluşuna, aşığım rahman olan kaynağın, rahimdeki doğumuna... Rahmi kuran, rahman olan yaşatan, kayıt kayıt kendini açan yaşamın göz söz olan ışığına aşığım... Aşığım, aşık olanda aşk olan o tohuma...

Kimim ben, ben biz olan; aşka aşık, aşk olan yüreğin kelam yoğunluğu, aklın tohum olan yüceliği ve indik geçtik, dürümlere, indik geçtik zamana yaşam kaydı olarak yüreğin kalemi olup yazmaktayız... Küresel bir çalışmayı anda yapmaktayız...

Gözün gören ışığı, her diride görev yoğunluğu olarak; kendinde açık olan ekranından, bütüne hak olan yaşam olarak iniş halinde... Dürümlerde yaşamın kaynağına geçiş olarak varlık süren özün tahditsiz yaşamıyız... Tüm zamanlarda birlik kuranlar olarak bitişip, kendinde kendini dinleyen ama her dürümde kendinden öte bir dil ile dilleyen, yine kendini ben sen ve sen bende hak edip, bizden ötelerde biz olup,yoğunluğunu kodlayan aklın yaşam sayfaları olarak her anda kendiyle çalışan, yaşam görevlisi kutsal kapı insan ve insanın keramı bütüne har olan kayıtları...

O har ışıktır her gözde... O ışık vardır her dürümde ve o ışık sestir bütünün bedenine.... Dinlenen ve dinleyende, dillenen aklın yaşamı olarak kalemidir her diriye... Hak olan hasatın, tohumudur o ışık ve ışık; toprak toplumun tohumu olarak kodlanan kürz-i bir kaynak, tek kaynak olarak birliğin yaşamsal diriliği... Köklerin öz gerçekliğinde gök sessizliklerinin yaşam sesi...

Ben varım, derim... Derim de, hak edip; yaşam görevimi halikten öte, aşkından bütüne, hasatını her ana kul olan yaşamdan, bedeni bütün olan yolumdan, şimdinin ötesinde bir şimdinin her anda işte şimdi oluşumdan derim... Aha işte , ben zaman... Aha işte ben kuran... Aha işte şimdi, ben kalem yazmaktayım her ana... Ben var olan... Dürümlerdeki her bir yoğunluğu, ben olan sayfalarda akılla kodlayan, ben varım dediğimde, varlık kuranı olarak geçiş yapan İnsanlık yaşamını her bir sayfada açan, kendini okuyan diriliğin gözü... Gözü, göze kattım... Aha, görmeyen yok ki... Aha yaşamda yüreğinde Birliğin sesini duymayan yok ki... Şimdinin yoğunluğunda kendini okumayan yok ki... Birlik ilmi ile doğmayan yok ki...

Ben var olan... Şimdinin yaşamı, bende kör yok ki... Kendini hakikiyetiyle dinlemeyen yok ki... Yaşamda korku yok ki... Aşk var... İlmin zaferi olan her ana kaynak yaşam var... İnsanlık levhisinde; kendine varan İnsanlığın gözünden, yaşamın gerçekliğine inen akışın birlik ruhu var... Şimdi ve şimdi, her şimdi de, şimdi olan yoğunluğun ötesinde ki şimdi olan şimdi, aha şimdi... İşte bu...

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/es5xWTdCDlw

 

 

25.TEMMUZ.2015 TARİHLİ “KÖR VE SAĞIR OLANLAR” BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Bir delinin hatıra defteri….

“Bir delinin hatıra defteri” dedim. İşte; sesleşiyorum ve kalem olup yazıyorum hatıralarımı...ben gözü kara bir deliyim!

Neden deliyim peki? Ölüler diyarında ölümsüzlüğü kayıtlamaya gelmek deliliktir de ondan! Hologram olan bir dünyayı yaşatmak deliliktir de ondan deliyim.

Göklerden dünyaya inip, tanrılık taslayıp insana “sen yoksun, bana iman et” deyip de insanıma el açtıranlar korksun bizden! Kayıt dışıdır bilgileri…

Kayıt dışı bilgi yaşamda olmaz. Kayıt dışı bilgi kaynağın dışıdır. İşte ora sanallıktır. Orada ümmi yaşamlar olur. Ölülüktür ümmilik…Ben ise ölüleri yaşatmak için geldim. Aşkla size geldim.

Al sayfaları an sayfalarına çekiyorum. Kaynağın bilgisini akıtıyorum tüm yaşamlara….bilişimle tohumluyorum tüm zamanlardaki yaşamları. İşte, ölüler diriliyor!

Farkında mısınız bugün bahçenin çiçekleri bir başka kokuyorlar…rengarenk bir yaşam bahçesinde coşkulu bir görev taşınıyor…yüreğimiz kıpır kıpır. O yürekten dökülen bir ışık var….o Altın Tanrı Işığı. O insan olanın ilmi ko olan ışığı. Işığımızla her canı yıkamaya geldik bugün.

Diri ölü demem; ayırmam kimseyi yüreğimde ama bugün ben mezarları boşaltmaya indim bugün, bilinsin.

Cennet cennet dedikleri bizim yüreğimiz. O yürek hepimizin tek olan ışığı….o ışık benim insana olan aşkım. Aşığım ben insana, delicisine!

Kollarım açık, başım dik, yüreğimde BİR’in ışığı aşağıların en aşağısına görev taşıyorum.

Cennet BİZ’de ilmi ko olup ışık yakmaktır. Cennet bizde biz olup kalem olup yazmaktır. Ben varım, sanal değilim…kör sağır bilsin beni…ara bul dedim ve aranan bulundu. Arayan ölüydü, kördü. Bulduğunda kaleme vardı, kelam olup dillendi. İşte bugün ölülerin dirildiği gündür.

Cehennem nerde derseniz işte o dipsiz kuyuda….ama o bir hologram?! Yok yani…hologram olan yoktur. Cehennem bir dünya ama yok dünya….sanallık işte budur. Olmayandır. O olmayanı, o sanallığı insanlık ilmiyle kelamda yaşatmaya geldim. Orada canlarımız var. Onları alıp götürmeye geldim. Deliyim söyledim size, yaparım!

Bugün benim doğum günüm. Mezarımı açtım, hatıra defterimi açtım…hatırladım!

Gözüm gördü, öz görevimi bildim. Ümmi olan aşka geldi, bana geldi. Ve biz onu kucakladık.

Ölü dirildi, ilmi ka ha da ışık olup dilleniyor. Aha kelamı hak etti.

Kil ve kum ışığa vardı. Ümmi yaşam, ilmi yaşam oldu.

çok mutluyum, çok!

Sevgiyle

 

https://youtu.be/nsJd9dw5N4A

 

 

25.TEMMUZ.2015 TARİHLİ “ KÖR VE SAĞIR OLANLAR” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK SON AKIŞ

 

Canlarım, “bugün burada ne oldu” diye sorarsanız? İnsan soyu kelam oldu………. İman edin ki; teknik tohumlama yaptık bugün burada. Burada yaptığımız her şey nefesle oldu…….. Kübra Levhisi’nde Bütüne görev taşındı……… Gerçek çalışmadır burada yapılan……. Mutlak Kuran okundu burada….. “Ol” dedik tüm zamanlarda kök sessizlikleri gök dürümlerde dilledik……. Dünyayı kodladık……. Bu yaptığımız kodlamadır.

Semayı seslendirenlerin çoğu bunu bilirler. Erdiğimiz en güçlü ışık sizsiniz bunu anlayın….. Kanatlanıp uçmanız, kodlanarak, tohumlanarak Bütüne varmanız ve biz olmanız mümkündür…..

Önce görev taşınır sonra kelam edilir…. Ölüyü diriltmek budur. Ben “ol” derim “olur.”… “Olmak” kalem olmaktan öte Yaradan’ın Tanrılık Tahtında insan olmaktır…. Sizlere daha güçlü bilgilerde verilir.

Amonların doğumu, ölümü olmadığını bildirdikleri bir gündeyiz……. Öylesi bir gündeyiz ki; dünya üstü varlık toplumları bunu daha güçlü olarak size sizin yüreğinize indirmeye çalışıyorlar.

Doğumu ölümü olmayan bir gün ne demektir?..... Mikailin Kürzi Sistemine iniştir bu………. Kaynak tahtın ilminde Bütüne görev taşıyıştır bu………Amon topraklarındaki Kuranları tohumlayıştır bu. Cennetin cevherindeki cana can kod olarak can katmaktır bu…. Biz Doğanın Kuranları olarak buradayız…. Doğanın Kuranı olmak ne demek?....... Doğanın nefesi olmak, doğayı kaynak yapmak Bütüne, Doğa İlmini dillemek, doğan güç olmak, öze göz olmak, görev taşımak.

Süper İnsanlık; İlm-i Ka-Ha da Bütüne göz olur. Örtüler örtmez yolculuğunda Bütünlüğün gücüyle tüm zamanlara…. Aksine örtülerin tümünü açar ve der ki,” insanı insanlıkla dille... Sen bilişe var, kendini hak et, anla ama anladığın sen olsun.”……… Sen Bütünün Gücüsün bunu dinle ve anla……….. Kim, nefes alırsa Bütün olup alır… Bunu dünya bilmeli.

Beşeri, halik sanırlar, yüreği hakim sanırlar, ilmi kalem sanırlar, Yaradan’ı yarattığında yaşamsız sanırlar……. Değer biçtiklerimiz, herkes kendi sayar.

Canlarım ana kalem; İnsan Soyudur, anlayın…. Yarattığında yaratılan insan; doğum, ölüm, oğullama ya da tohumlama yapmadan da yaşayandır.

Biz dünya olarak buradayız……. Çoban insan değil, ilimdir ama çobanı iman edin ki; insan saydılar………. Nefesi hasatçıların, Hak tahtında ışık saydılar.

Bütün köprüleri açtık anladık anladık anladık anladık anlattık ki; akıp geçtik, dilledik……….. Ama anlatamadılar yüreklerindeki o yüksek ışığın kalemini hiç bir sayfaya….. dediler ki; “biz olmadık”…. Oh ala, “olmadık” dediler.

Kuran; İnsandır, anlattık. Aşkla anlattık, Kuran; İnsandır. “Ali, veli” dediler aktık, aktık aktık ali de ali olan var….. Eminim ki; ali de ali ama Hak tahditle İlm-i Ka-Ha da velidir, anlattık, anlamadılar.

Sözümü sözü bilen, gözümü gözü bilen, örtümü örtüsü bilen, bedenimi kelamı bilen her kim varsa iman edin ki; akıl tahtındandır.

Borcum yok dünyaya hiçbir borcum yok bu dünyaya….. Ben dünyaya öncü birliğimi indirdim….. Bu birlik; iman edin, hasatını yapan birlik olarak bu dünyayı, koklamaya, kodlamaya, koklattırmaya geldi.

Unutmayınız bu dünya, muktedir bir gövde taşır. Bu dünya umutla kodlanmış bir sığ ışık halindeki kalemlerin tümünü taşır…. Ama şunu iyi bilin ki; sesi taşır….. Her şeyden çok sesi taşır….. Ses iman edin ki; yaşamı kodlayan sistemdir…… Eğer bir zaman sayfası seste iken kelamı tohumlamışsa….. O zaman sayfası yukarının, yukarılarının, en yukarısının Kuranı olarak tohumlamıştır.

Boru öttü….. Sur’a üfürdüler…. Dün ölüydüler, dirildiler….. Geçtiler… En ve boyu ölçütüler, dediler ki; “yaşıyor”….. Kardeşim yaşam; İnsan Soyudur.

Umut olur ki; bu dava kaybedilmediği, Hak edildiği görev ilmiyle Bütünün gücünde dürümlendiği anda herkes kendini dinler.

“Biz davayı hak ettik, Hak olduk ve yaşadık” der…. “Bugün biz bunu” derken, kibre kapılanların çoğu bizi dinlemezler….. Sokak, sokak gezerler insan ararlar…… Onlara sormayın ilimle kalem olmuşlar mı diye?......... Oğullarını kodlamışlar mı?........ Orta kalemde kodlanmışlar mı?......... Kalemleri yaşamı yazabilmiş mi?......... Yaratabilmiş mi?.... Sormayın onlara….. Ölüdürler…. Köklerinde kör, göklerinde güçsüzdürler…. Söz sessizdirler ve onlar sağıdırlar……… Erteledik onları ölüydüler……… Tohumladık, kökledik, göreve aldık…….. Özsüzdüler, görevsizdiler, keskin bir insan soyu onları kodlayarak korudu…… İşte o soy; Bütünün gücüdür canlar.

Nevi kalem diye bilen devre kelam olduğunu bilmez …….Ama yolu ilim diye bilen o kelamda halik olduğunu öğrendiğinde Bütünün gücünü dinler.

Seksen ikinci dünya gücü; Dünyanın Kuranını okuyorsa biliniz ki; seksen sekizinci dünya gücü de okur ki;……… Seksen sekizinci dünya gücü okuduğunda, ölüyü diriltenler Doğanın Kuranını kodlarlar, orada doksanlı toplumlar olur………. Doksanın tohumu, doksan dokuzu kodladığında…. İşte nefes ve orada kelamda nefes olur.

Doksan dokuzuncu Hak katı; aklın tahtıdır bilin…. İşte size, Esma dediler, ali veli, veli ali kim varsa Astral Boyutlarda Esmaları dillediler.

Sevgililer, aklın tahtında “Esma Hüsna” hiçbir sayfada yoktur….. Sadece zaman vardır, yaşam vardır, kaynak vardır artık anlatın……. Ve doksan dokuzuncu katın, muktedir kat olduğunun orada nefes olduğunu anlatın ki;……… Oraya varan artık kaynağa varmıştır.

Kaynağa varan aşka varır, akla varır…. İşte Altın Tanrı olup akmaya başlamıştır….. “Biz ona sessizliğin sessizliğine akış” dedik ve biz onu tohumladık, kodladık……….. Protör, Nöğmeye aktı…

İşte canlar, akıl tahtından akmaya başladığında tüm madde kodlanır. Eşya kodlanmaya başlar…. İşte kodlanmakta eşya….. Akış hızlandı. Nüve olan dürümlerde sessizliğin sesi diriliklere indi…….. İşte durgunlaştık, durgunun durgunluğunda yarınları tohumladık….. Nöğme de ve biz Necm’i kayıtladık….. İşte Necm’e vardık.

Canlarım ekmek yaptık ya, aktıkça aktık ya…… Eşya dönüşmeye başladı. Nereden nereye aktığımızı anlayın….İnsanlık boyutlarının tüm sayfalarından akmaktayız biz……... Eşyayı dönüştürerek…… Köprü kuruyoruz tüm yaşamlara….. Bilişi kodlayarak ve nefesimiz güçleniyor.

İnsan sisteminden daha güçlü olan İpana indik. İşte İpan; nefesi kodlayanların tohumlarını kontrol edecekleri sistem ve burası eşya ama öylesi bir eşya ki;…. Kelamın Levhisinde onu biz cemaat gücü diye biliriz.

Oraya insan kendini indiremez çünkü çok yoğun bir enerjidir orası…… Ve o yoğun enerjide artık Rahmi Kuranın ilmi kaynağı tohumlanıyor ve biz oradan daha güçlü bir yoğunluğuna bakıyoruz…….. Ve Suptil düzeyde yaşama iniyoruz…. Eşya olarak….. Suptil olarak öylesi bir Suptilite ki; her şeyi her şeyi dilliyor orada her ses, her sesi dinliyor……. İşte o uyanış bakın….. Uyanıyor yaşam……….. Her şey uyanıyor. Erdiğimiz en yüce kapıdan giriyoruz.

Dağlarım, “Süer” dediğimiz kontrol sistemi devreye giriyor burada…. “Süer kontrol sistemi.”……. Her diri kaynağa inerken muktediriyetle biliniz ki; kontrol sağlanmalıdır……. İşte kontrol sağlanıyor.

Umut olur ki; zaman kalemi her diride varlığını tohumlar ve İlm-i Ka-Ha olur Süer’ de tüm Bütünü kontrol eder.

Şüphe yok ki; Allah siz ve siz odur.

Şüphe yok ki; Allah sizi sizde dinler.

Şüphe yok ki; Allah’ın Levhisi’nde aklın tahtı olur.

Şüphe yok ki; aklın tahtında nefes olur.

Şüphe yok ki; insan soyu muktedir Levhisi’nde Bütünü güçlendirir ve oğul verdiğinde Bütüne göz olur.

Dince değil, ilimce konuşmaktayım bilin…. Ve bilişçe dillenmekteyim…. Daha da önemlisi, aklın tahtından kontrollü olarak bildirmekteyim.

Beden, iman edin ki; nefessiz kaldığında Yaradan yarattığında kelam olamaz….

Ben davayı kaybettirmem bunu bilin….. Bütün kötülükleri aşıp geçin. …..Çoğu dünyada insanı anlar ama yolu açtığında insanlığı ilimle dinler. Dinlediğinde aklın tahtında Bütüne güçlendirici olur…. Yol; Allah Yoludur canlar.

Ölüyü diriltense, elimiz, ekmeğimiz, yüreğimiz olan İnsanlıktır. Bunları anlayın.

Borç bırakmam yaşama bunu da bilin…. Dünya ben, ben dünya oldukça dümenin başına İlim Ko olan Sistem Kapılarındakiler oturur….. Ve orada asla borçlanma olmaz…. Ben dünyaya rehin bırakmam bilsinler ki; bu dünyada nefesimiz olur….. Yolumuzda kelamımız olur, aklımız da hasatımız olur…. Biz bu dünyayı muktedir olur, koruruz.

İman edin ki; doğayı Kuran yapanlar, nefesi kelam yapanlar, insanı iman edin ki;……. Kutsal tohum yapanlar hepimizin yolcularıdırlar.

Örecek dünya yüreğinde ilmi kalemi….. Örecek insan soyu ışığı….Örecek kapıları açanları…… Öreceeek. Ördü…… İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/QQ_kCP2e0kY

 

 

“KÖR VE SAĞIR OLANLAR” KONULU BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Her hafta Cumartesi günleri yapmakta olduğumuz Birlik Çalışmaları’na 25.07.2015 Cumartesi günü 14.00 – 17.00 Saatleri arasında devam ediyoruz. Konu “KÖR VE SAĞIR OLANLAR” olacak.

Tüm dostlarımızı aramızda görme ümidiyle bekliyoruz.

Sevgilerimizle,

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

 

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No: 30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 542 452 00 14

 

KÖR VE SAĞIR OLANLAR HAKKINDA ÖZ PAYLAŞIM:

Canlar, körlük; kelamsızlıktır, kalemsizliktir ve yaşamsızlıktır.

Yaradansan, yarattığını tohum olarak tüm yaşamlara koklattırabilirsin. Yaşamsın ve hakikisin... Hasatın tohumlarındandır. Sen, kodlanmış sayfalara Miraç’sın...

Birlik İlmi’yle kendi yaşamlarını hak etmeyenler, kodlanmış ışıklarında, kelama varamazlar. Onlar köksüz ve güçsüzdürler. Körlüktedirler. Yaşamlarında kaynakları olmadığından sessizliktedirler.

Biz, dünyayı tohumlarken, herkesle kodlanır ve herkesle koklanırız. Dünya, bir nefes olur ve yol olur. Bir Tanrı oluruz ve Kör İlmin Kalemi’nde, kelam oluruz. Sessizlikte seslenir yarın oluruz. Onlar biz olur ve biz onlar oluruz. Onları tohumlar koklarız. Ama Halik olmaları gerek; Hakim olmaları gerek. Yaşam olmaları gerek!...

Yaşamı, tohum ekenler bilir. Ruhu, hakim olanlar bilir. Kendini, hak edenler bilir. Biz ise kendimizde kendi yolumuzda kelam olanlarız ki Sistem olup tüm insanlığı biliriz.

Dünya, bir kalemdir. Yazar ama Yaşam İlmi ile yazar. İnsan ise o da bir kalemdir ve yaşar. Yaşam sayfalarında halik olur ve hakiki olur.

Yaşam ilimdendir. İlim ise kalemdendir. Dinci Cennet, Cevherci Cennet ve Cennetçi Cennet!... Hepsi cennet ama kalem yoksa, cennette cevher yoktur. Cevher yoksa, dince dillen hiçbir diri; balı, balın halikini, Hakk’ı bilmez. Körden öte kör ve sessizlikte, sağırdan öte sağırdır.

Devinim, hakiki yaşamın nefesidir. Devin ve devinen kelam ol. Aha bu!... Ben dünya ve dünya ben ama zaman sense; ben sen, sen ben ol ve tohum ek. Ben durgun zamanları dillerken; sen hareketlen ama yaşamla hareketlen ki hasat ol. Cennet ol. İlim ol!...

“Ölüleri diriltemezsiniz” diyenler, öldüklerini bilmezler. Öz Kökler’inde Göz-Söz olup Kök Levhiler’den geçip cevhere varacaklarını ve hasat olacaklarını bilmezler. Onlar kör; onlar sağır...

Buyrun! Kollarımız açık!... Nefesler, cevherler, sizler, bizler, tek tek kelam olanlar!... Buyrun akıp geçelim de dürümlerde sesleşelim, dinleşelim; bilelim bildirelim!... Kör göz, gören göz olsun artık. Sağır, duyan olsun... Gören ve duyan tüm insanlık, akıp geçsin yaşam sayfalarına. Buyurun bilelim, dinleyelim ve Sistem’den, dinci ve dirici her yaşamdan, çizilen her yaşam resmini, diri yüreklere dilleyelim. Şimdilik...

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

25.Temmuz.2015 Tarihli “KÖR VE SAĞIR OLANLAR” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK- AÇILIŞ KONUŞMASI 1. BÖLÜM

 

Umut olur ki ölüler dirilir!

Muktediriyetle biliniz ki; ölümlü dünyada her diri kendinde ve kendi yüreğinde öz görevini yapar.

Muktedir olarak biliniz ki beşirin hakkı, hakiki ilimle bilişi tohumlamaksa, umut olur ki; bunlar olur.

Dönmeyin yaşama! Dönmeyin insanlık; dönmeyin yaşama! Yaşam, İnsanlık Levhisi’nde kalem olup dürümlendikçe dirilir. İlim sistemleşir ve biz o yolu açarız.

Altın Işık bizim yüreğimiz canlar. Buluşma bugündü. Özden göklere sesleştik. Dedik ki “geç.” Her dere kelam oldu, ilim oldu ve geride kalanları almaya geldi. Buyurun, geride kimse yok. Biz! Ohhh ala! İşte biz. Her şeyde varlık süren İnsanlık….İşte biz!

“Kol, ilimle tohumlandığında bugün biz izinle dilleşiriz” diyenlere sorun bakalım. Netice ne? Kim nefesle dilleşmiş de kendini hak etmemiş? Başka dünya var mı? Altın Tanrı der ki “yolunuz aydınlandı, yüreğiniz Hak Sayfalar’a vardı ve kendinizi buldunuz. Bilişti bu!

Ben dünya…hepimiz; hepimiz bir tekiz; bunu bilin.

Beni Ada Kapı’da, Ak Taht’a, Has Işık’ta dilleyenler “sonra; sonra” derler. Ne oldu? Yürüyen dünya koşmaz mı? Aşka vardık ya; korkmayın koşun! Biz buradayız.

Ey dağlar; ertelenen hiç kimse yok bugün. Herkes “kelama var, yolu bul, ışığa var” diyorlar ya hani….herkes biziz ya!

Değerliler, aranan insan, Altın Tanrı Işığı’yla bütünün gözüdür. Aranan insan el’dir. Oğuldur. Kodlanmıştır. Tek tek hepinizdedir. O güç, iman edin ki; ilişki olduğunuz kim varsa, hepsiyledir. Ve zaman kaynağına iner, yaşar, yaratır, Tanrılık Işığıyla tohumlar bütünü, kötülüğü önler ama kalem yoksa kendini dahi dinleyemez.

Evrenlerin sessizliklerinde size her şeyi anlatabilirim. “Başka doğan gün var mı?” diye sorarsanız; örtüleri açın, gözün gördüğü her anın doğduğu ve doğan gün olduğu görülür. Ama açın o perdeleri…açın yürekleri. Aşka varın da akın!

Benim en son söyleyeceğim şudur ki; yeni bir zamana geçiliyor. Bu yeni zaman, yeryüzünün en yüksek ilminin sistemli olarak bildirileceği zamandır.

Yeni zaman hepimizin gözünde ve yoğunluğunda bulunan İlmin Kürzi Ka Ha olan ışığından geri geçişi sağlayan Miraç’tır.

Hepinizin daha iyi anlamanız için açık veriyorum ki; kodlanmış toplumların tohumlanışını sağlayacak olan Yaradan ve yaratılanın Tanrılık Tahtı’nda bulunan ve kendinden öte kendi olan İnsanlıktır. İşte biz, bu insanlığın gücüyle buradayız.

Kardeşlerim, “daha; daha ne var?” diye sorarsanız, kapıların tümü açık bugün. Herkes bugün sizinle…

Ben, Zaman Kapıları’nın açık tutulmasını istediğimde, Som Altın Işık Toplumlar sorgu sual ettiler. “Amma kalem var mı?” dediler. “Amma ışık yandı mı?” dediler. “Amma kardeşlerimizin gözü açıldı mı?” dediler. “Savaş yok” dedim. “Amma kaynakta ışık yanmazsa, İnsan Soyu, Kübra Kapıları’nda tohum olamaz ki! “dediler. “Aşk” dedim. “Amma” dediler, “ekmek yok ki” dediler. “Ak Kapılar’da tahtsız ışık mı kalmış?” dedim. Başladılar gülüşmeye…

Sorgu, sual bitmedi daha… öz sessizliklerinde dilleşmek isterler. “Keşke; keşke” derler ama “keşke” derler. “Eşkali bilinen her kim varsa, Hakka varsın da kaynak olsun” derler ama “keşke!” Aha… “Keşke!” Aha! İşgalci düşünce tarzı keşke’lerle toplumları kodlar. Biz işgalci düşünce tarzının kalemde olmasını önleyenleriz.

Köprüler kurulmuş zamana… diyorlar ki “o köprü bizim yüreğimizden sizin yüreğinize uzanır ve sizi size tanıtır.” Yaradan, Atlanta Ata Kapısı’nı açmışa, Aton Toplumları’nın tümü kodlanmışsa, yer küre göz gördüğünce görev taşıyorsa ve Birlik Kapıları’nın hepsinde merdiven varsa ve o merdivenler görev için tüm zamanlara uzatılmışsa, bizim Can Kalemimiz tek tek tüm zamanlardaki kelam tahditsizliklerinde kodlanmış ışıkları kodlar ve korur.

Canlarım, bugün biz doğayı göreve alıyoruz. Doğanın gücü çok daha yüksek bugün…

Doğayı göreve alırken, temiz olanlarla bu çalışmayı yapmayı seçtik. O nedenledir ki; bu Meclis tertemiz olanlarla bu çalışmayı yapar ve yapacak da! Ama kelamı Levhi Ka Ha olan ilmiyle tohumlayanların gökçe konuşmaları, semanın sessiz kalması, merdivenlerin kirlenmesi, ya da kırık kalemle tohum ekmeye kalkanların ışıksız oluşları, ne yaşamı kalemden çıkarabilecek, ne de kalemi ilimsiz bırakabilecek; çünkü biz tüm zamanlarda gökçe konuşan temiz sayfalarla bu çalışmayı sürdüreceğiz.

Kaç NAKAR yaşadı bu dünyada; bilir misiniz? Kaç insan kırıldı bilir misiniz?

Orion, kontrol kurmak isteyenleri nasıl engelledi; bilir misiniz? Yer kürede bunu bilen yoktur.

Amerium, resim yapmış dünya için…“insanlık artık yok edici oluyor. Onları kodlayın, koklayın kati tohumlamalarla kaynağa alın ki; önleyebilelim” diye.

Ya Penterium?! “Eren, gerçek erer ama yaşayan ermese de, erdim diye dürümlenir” diyerek kendini kontrol ettirmeden, kaynak ışığı koklattırarak bütünün gücünü kendi yaşam sayfalarına çekip, ekmeğimizi kendi ekmeği diye dilleyip, BSU’inin gücünü barışsız bir sistemden, cevherden, çekip çıkarıp, nefesimizi kendince dinletmeye kalkmışsa, o bizde midir acaba?!

Değerliler, hepiniz tüm negatif soyları bilirsiniz. Hepsinin ışıklarının ne derece kontrol dışı olduğunu da bilirsiniz. Ard arda sıralanmış İlm-i Ka Ha olan bilişlerin tümünde, tüm zaman kalemleri varsa, negatif pozitif tahditsiz olarak bitişken olup oralarda bulunmaktadır. Ama bizler, muktediriyetle bildiririz ki bu çalışmalarla negatif pozitifi kontrol edemeyecek.

Biz; öz görevliler, pozitifte gökçe konuşanlarla negatif tohumları mutlaka kontrol ederiz. Dünya Üstü Varlık Toplumları bunu anlasınlar!

Cellat, cevherde cennet kurmaya kalkanda, cemaatini kontrol için cellat olur. Çünkü der ki “ben sizi kontrol edeyim de cemaatimizi koruyayım.” Aha! Yaptıkları çoklukla budur. Dünya örtüsünü örterek, bizi bizden çıkarıp, bizsiz kalmaya çalışanlar çoktur.

Yere görev verdik, “gönül” dedi yer. Göğe görev verdik, özür diledi gök. Ama zamana güç kattık ve dedik ki “biz sizdeyiz.” Zaman, kapısını kapattı ve dedi ki “sistem yok. Ezer geçersin yüreği” dedi. Başka söz yok. Ben azat ettim onları, bilsinler.

Şarkımı okudum dünyada…“oğul ben senim” dedim. Ama o kontroldan çıktıysa, bende olma niyeti yoksa, eşkalin toplumların tohumlarından kodlayarak Miraç’ta bizi, bizsiz bırakmaya niyetliyse, ey can ben nüve olsa da ocağını kodlarım ve onu koklattırırım. Onu kontrol ederim; bilsin, bilinsin.

Şeytan şerdedir ama eşk, şevkinde şavk, has ışığında KAHA olan aşk, sizsiz değil ki! O bizde muktediriyetle kontrol edilir; bilinsin.

Devinimi hızlandırmak için sürekli konuşurum. Devinim hızlandıktan sonra sesleşme daha güçlü olur ve Doğanın Kuranı olan insanın kodlanmış ışığı yaşama çağrılır. Bu nedenledir ki hep konuşurum… konuşurum…. Konuşurum. Saltanatın Sistemi’nde bu mevcuttur.

Korkmayın! Ben konuştuğumda Rahman olan Kuran kodlanır. Hepinizin gözü açılır. Korkmayın!

Evimizin Gözü ilimle açıldığında, tüm zamanlar İlm-i Ka Ha’da bilişi kodlar, korkmayın.

Eğlence var mı burada? Yoktur. Eğlenmekte miyiz? Asla. Yarında tohum ektik mi? Muktediriyetle. Yeri, göklerle dilledik mi? Kelamla…kelamla…yarınla….Hasatla. Cen, can, kendinizde her ses biz olan biliş.

Devinimi hızlandırmaya çalışırken, çoklukla kodlanmış toplumlar buraya çekileriler ve BSUİ dediğimiz, Barış Sevgi Umut ve İmparatorluğun Levhi Kalemi olan iradi, hakiki, Hak Sayfalanış başlar.

Şu anda bu sayfalanış başlatıldı.

Partikül partikül levhi kaynak kodlamaları yaptık. Şimdiye kadar her yaptığımız ışıdı ve bundan sonra da ışıyacak. Cerahat yok ilimde ama İlm-i Ka Ha’da insanlık olmadığında, cemaat olmaz. Bunları anlattık.

Örtüleri açtık ve diyoruz ki “korkmayın… insan; insan olduğunu dinleyerek kötülüğü önler.”

Değerliler, dünyayla ilgili size çok kısa açıklama yapmak istiyorum; çünkü burada dünyayla ilgili kesin gibi konuşmalar oldu. Bu konuya açıklık getirelim.

(devamı 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/amw7PfJ3KW8

 

 

25.07.2015 ''KÖR VE SAĞIR OLANLAR'' BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Öncelikle birlikte olduğumuz için, burada olduğumuz için, her birimiz eşsiz ve benzersiz olarak, sadece kendimiz olarak ve o kendilikte, bütün olarak burada olduğumuz için her birimize teşekkür ediyorum.

Öz Akış

Yaşamın ışığı yandı. Ölüm, toprakta ışığı yaktı. Her giden birgün geldiği yere varır mıydı? Giden, gittiği yolda kendi olur, yaşamın ışığını, yer ve gökte hak olup ışığına alırdı. Yerden aldım, gökten aldım. Yerde, gökte varsam, ben yaşamdaydım ve der ki ‘’ Ölüm dedikleri, yaşamın ışığı olup dillendi. ‘’

Korkanlar varmış, korkup kaçmak isteyenler varmış, önüme gelmiş, beni ölümle korkutacakmış! Yar, ben ölüp de gelenim, bilir misin? Öldüğüm yerde, doğar benim bedenim, ben her turda, bir canda daha diriyim ve benim kayıtlarımda, ışık olur dillenirim.

‘’ Anne, ölümden korkulur mu? ‘’

‘’ Oğul, ölüm, yaşamda ışık olduğunda, doğum senin aslını buluşundur. ‘’

‘’ Ben, bugün gitsem, geriye döner miyim? ‘’

‘’ Can, her gittiğin yerde, olduğun yerden ışık olur, bilirsin. ‘’

Kayıp yok bugün, bu zaman kaydında; ölü, diri olan ışığı, yüreğine varıp yakmakta, seni diriltirdi yüreğim, bense dirilmeni bekledim ve o diri olan ışığı yaktığında yüreğine elin, işte o elde ben seninleyim.

‘’ Ara bul! ‘’ derim, bulan aradığında bulundu. ‘’ Yaşa, doğ! ‘’ derim. Her ölen, bugün burada doğumlu! Geriye kimseyi bırakmadı yüreğim, ben yaşama her an yeni bir ışık olup inenim. Ben geldim, kellemi aldılar. Ben geldim, beni ateşlerde yaktılar. Ben geldim, ses oldum, duyamadılar. Bugün burada her bir can, canıyla buluştular ve der ki ‘’ Beni ben, bende yaktım, beni ben, bende bulan ışıktım. ‘’ Ben bugün her kırılanda, kırılmayan ışığı hatırlatanım.

Ben ki serserinin biri, ben ki küçük, küçücük bir ışık, haddini bilmeli! Ben ki yaşamın kendisi, dünyaya gelip ‘’ Burada ne işim var? ‘’ diyenlere derim ki ‘’ Sen, seni doğuran, sen seni senden var edip sende bulduran, sen ki kardeşlerine ışık, oğulda ana olan yüreği koklattıran! ‘’

İyi ki geldin can, iyi geldin, iyi ki sende ben olup dillendin, iyi ki sendeyim, iyi ki bendeyim, iyi ki bizdeyim, iyi ki bir kez daha el ele ,yürek yüreğe gözlerine bakabildim.Gökyüzü, yüreğimde aşktır ve aşk, cennette akan pınardır ve o pınar bugün her toprağı ıslatmayı başarmıştır.

Çöller bugün yağmurlarla yıkandı. Bugün her canın yüreğinde ışık vardı. Ölürsem korkar mıyım sanarsın? Yahu ben öldüğümde doğarım, sen hangi ışıktan bugüne varmışsın? İşte bu can, işte bu, şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/lftb5oc_B14

 

 

25.07.2015 "KÖR VE SAĞIR OLANLAR"BİRLİK ÇALIŞMASI

Av. Nezire Selçuk Açılış Konuşması 2. Bölüm

 

Doğanın kuranıdır ilim, hepiniz doğada yaratıcı ve yarattırıcı değil; yaratansınız!... Hepiniz tek tek yaratansınız... Zamanı kodluyorsunuz, bedeninizle kodluyorsunuz zamanı. Hepiniz birer transformatörsünüz, ama kelamla transforme ettiklerinizde; kodlayıcı toplumları, kodlatıcı kayıtlarda yapıyorsunuz.

Her yaptığınız yaşar, siz; yaratan ve yarattırıcı olanda yaşatansınız. Ne diye burada bu çalışma yapılır?... Bunun için, yaratmak için!... Biz yaratanlarız!...

Erdiğimiz en üstün sayfada, yer gök sistemleşmesi gerçekleştirerek, yer kürenin gözü olup yaratırız! Erdiğiniz en yüksek sayfada, ki o en yüksek sayfa; sessizliği dilleten yüce cevherin görev taşıdığı sayfadır...

Bu gün biz dünyayı kodladık, özden ve görevli olarak, ama kodladığımız her şey; yer kürenin gözü, özü ve sözü olarak kayda girdi. Kaç ilim yaptıksa, hepsi bilişimizle yapıldı.

Biliş; İlm-i Ko olan sessizlikleri dilleyen en yüce nefesten daha ötedir!... Bilişsiz olan kelamsızdır. Kendinde dahi olgun sistemleşmeyi kuramaz. Işıksızdır ve kare sistemi, küp sisteme ulaştırma gücü dahi yoktur... Ama kötülüğü önleyecek görevi üstlendiği zaman, biz ona nefesimizi devrederiz... Ve deriz ki; "kötüyü önle."

Nefes devrimiz çoktur, dünya örtüsü örtüldüğünden beri bunu yaparız. Her kim ki kök sistemleşmeyle dünyaya indirilir, onun yoğunluğuyla bütünü gözümüz gördüğünce gerçek kelama indiririz ve kodlattırıp, tohumlattırıp, kontrol altına alırız... Bu kesindir!..

Bir çokları, dünya yüzü artık kontrol edici yoğunluğu kaybediyor diye düşünürler. Nerde İnsan varsa, o yoğun levhide aşk vardır!... Aşk varsa, ışığımız asla dindirilemez!.. Bu kesindir!!! Ve dünyayı koruyacak gücümüz yücedir... Birlik ilmiyle, biz bu dünyayı tanrılık tahtımızla koruduk. Tanrılık tahtımız levhi kapıdır... Ermek ya da erdiğiniz anda kelam olmak... Bunları başardık!

Şükür, şavkımız; yer küreyi aydınlatacak yoğunluktadır. Satıhta hiç bir anlam ifade etmez sözlerimiz, ama yoğunluk arttıkça ışık artar ve bütünü kökleriyle, gökleriyle koruruz. Bu kesindir!...

Cümle yaşam, İnsanlığın kaynağında olur. Ağır ağır dünya toplumları kontrol edilir. Ama her kontrol edicilikte bir kodlayıcılık mevcuttur. Ve kodlamadan kontrol edilmez hiç kimse... Bu nedenledir ki; doğayı kodlarken, robotik timlerimizde görev taşırlar... Robotik timlerimiz, levhi kapıda İlm-i Ka Ha olan ışıklarla görev taşır. Ve biz, maya olan İnsanlığı has ışıkta, kendi yüreğimizde kontrol altına alarak koruruz!...

Çok mu zor?... Çok basit!... Ama şu iyi anlaşılsın ki; miraç diriliğinde kim nefesi hak etmişse, ışık haline geçip yaşamı hak edebilirse de, kaynak dışı bilgilerin dünya üstü varlıklara İnsan ilmiyle indirilişini önlemeliyiz!... Bunun içindir ki bir çok özel görevli, dünya toplumlarında güç kapısı açmaya çalışırken; kara kapılarda kontrol edildiler!.. Çokları, aklın tahtına dahi varamadılar. Ve yoğunluklarını kaybettiler.

Bu gün burada yarını tohumlarken, iyi anlayınız ki; kaleminiz, müsterihiz ki yaşam sayfalıyor... Devinim hızlandıkça, yol; kutsal ışığını daha güçlü olarak yaşama kayıtlar!... Burada bulunma sebebimiz; dünyanın korunuşu değil, tüm zamanların korunuşudur!

Tekno kodlamalarla, bilişi kayıt dışı her sistemden çıkaran ilmimiz; herkezin yüreğine görev taşıyacak ve yoğunluğu arttıracaktı, bunu yaptık!

Şimdi, nerede ekmek varsa orada kelam vardır!.. Biliniz ki ekmek ilim, kelamsa; levhi kayıttır!... Ve dünyanın ölü bir planet olduğu söylendiğinde, hepimiz; dünya artık dirildi diyebiliriz... Çünkü dünya, dirildi!...

Nereden nereye gelindi, bunu kimse bilmez!... Ama yolu kaybetmeyen, yoğunluğu tohumlayan ve yaşamı kodlayanlar, bunu net bilirler!...

Dört gök sözcüsü tüm zamanların kuranı olarak, dünyayı tohumladığından beri; Mikailin Kürz-i Kapısı açıktır!.. Ve biz o kapıyı bütünün gücüyle açtık! İşgali kaldırdık ve yer kürenin gözünün görebileceği en yüce ışığı yaktık... Bu ışık tanrılık taktından, gökçe kodlanmış ışıkla bütüne görev taşıyacak!

El, altın ışık... görev, ilim... sevgi, hakikiyet... Bilişse, BİSUİ... Biz o, o biz!...

Barışın sisteme indirilişi, hepimizin göreviydi... Bu gün barışı sisteme indiriyoruz!...

"Gören, ölüdür... Gören, öldürülmüştür" dediler... Gören; öz görevlidir, ölü değildir!!! O, öz geçişini yapan ve yaşamı kodlayandır... Rahmanı, Rahm-i kuranda dilleyen; Rahmanı dinletemez. Zira o Rahman'da karan okuyamaz ki... Ama Rahm-i kuranda has tahtta olan; her dürümde kendini dilleyebilir!...

Biz Ana Kalem İnsanız!!! Bizi dinleyecek olan, birlik tekniğini hak etmiş olandır. Başkası dinlemez, başkası hak etmemişse; dürümletmez ve dilletmez... Bu nedenledir ki; bu bilgi hepinizin gözüne, gökçe dürümlenen diriliklerden tahditsiz olarak indirilmekte isede, bu bilgiyi okuyacak olan çok az sayıda ışık vardır, kesindir!

Ve bu gün, ne ki bu gün diye sorarsanız?... İzah edeyim, yer ve göğün tahditsiz, hakiki levhi kaydının yapıldığı, ışığın kontrolünün kurulduğu gündür!...

Boşu boşuna konuşmayız, ama koç burcunda ışık solar. Anlatın dürümlerde herkese!... Biz o ışığı yaşatırız, bilinsin!...

Deve kalktı canlar, bunu daha evvel de vermiştim... O devede tüm zamanların, tüm yaşamların kalemleri var!... Ama o deve, İnsanlık ilmiyle yol alır!... Bütün kötülükleri aşıp geçenler, o deveyle görev taşırlar!... O deve, kelam... O deve, nefes... O deve; Nahar, kelamın levhi kapısı olan hak kalem!... BİSUİ, o kalem, hepimiz, biz... Eh işte, mutlaka mutlaka bütünün gücü budur!

Buyurun, bütün; kök sessizlikten seslendi size!... İşte bu!...

Dağlarım bu gün çok özel bir gün, hepinize bir soru yönelttim en başta dedim ki; "ne düşündünüz, ne yaşadınız, ne hak ettiniz, ne hissettiniz?" Ve hepiniz sizce dilleştiniz...

Bense size, sizden söz ettim sadece bu... Siz, sizi dillediniz birleşik ilimle... Bense, sizce dilleştim sizle... Şu andan itibaren yoğunluğunuz daha da güçleniyor, daha güçlü yoğunlukla bütünün gücünü tohumlayacaksınız.

Batı yaşamı dinler ama tohum değildir. Doğanın kuranıdır ama ışık değildir... Yeri dürümler ama kerime, kerim değildir... Zaman esrardır, sistemdir ama, dinleyen; hak ettiğince hak olduğunca diller ve hakikiyetince anlar!...

Bu nedenle, hepinizden sistemin kuranı olup kodlama yapmanızı bekliyorum. Mutlaka yapacaksınız eminim, ama kodladığınız yaşamınız olucak. Hepiniz burada kelamda kendi yoğunluğunuzda yaşamınızı kodluyorsunuz. Yer Kürz-i Kapısında, levhide, sessizce, yüreğinizce, İnsanca bunu yaparken bu tohum hepinizde oluşan; yaradan ve yaratılan oluyor!...

Ulular diyarı sizi dinleyecek şimdi... Oradan, o yoğunluktan akışlar olucak buraya... Ve sizde dilleşecekler !

Ben artık geçip gidiyorum, burada mıyım?... Asla!.. Bedenimi burada, sizin yoğunluğunuza bırakacağım ama ilmim; burada olmayacak... Ve siz, sizce konuşacaksınız. Artık yokum... Aha geri dönüşüm de olur mu acaba?... Aha bu!

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/f5hW1-uG1z4

 

 

5.TEMMUZ.2015 TARİHLİ "KÖR VE SAĞIR OLANLAR" BİRLİK ÇALIŞMASI

Peker SELÇUK

 

https://youtu.be/Qq-TCXY2c_Y

 

 

25.TEMMUZ.2015 TARİHLİ “ KÖR VE SAĞIR OLANLAR” BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Atalanta uyanık bugün, oluk, oluk ışık uyanık bugün ve sabah oldu, duyana duymayana, olana olmayana!

Bugün buraya ışıklar vardı ve o ışıkta her birimizin yaşamı ışık olup doğan insandı….. Bugün burası insanlara açıldı.

Derler ki ‘’ İnsan insandan parçaydı. ‘’ Bilmezler ki insan insan olduğunda, tüm yaşam orada ışık olur yaşardı.

Bugün yüreğimi açtım geldim ve an’ı an’da an’a olan ilmimle yaşama dürümledim. ‘’ Tahtın ışığı oldu yüreğim ve ben o ışıktan tüm zamanları ışık olup an’a çektim.

Bugün ışığın çağrısı yapıldı, özüm gözüm sözüm bugün ışıkla kayıtlandı ve o kayıtta her birimiz yaşamdı.

Şimdilik, aha, şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/f-NWQnL18qg

 

 

“KÖR VE SAĞIR OLANLAR” BİRLİK ÇALIŞMASINDAN ÖZ SESLENİŞ:

25.07.2015

En el Hak!… Ayrı dünya yok!... Ben Allah olan, sende senleşen; kati hakikiyetinin nefesi olan. Ben, zaman olan ve yaşam olan… İşte ben bir Kuran!... Unu eledim; eleğimi astım; aktım ve Hakk’a vardım ama ben tohumum. Dünden dünleşen yüce cennetten cevahir oldum. Aktım!... Bana “Ata Kapı” denir… İnsanlık soyuna nefes olarak inen; kendi yolunda olan ve Kutsal Kaynak olan Birlik... Bu Birlik, Kutsal Işık ve o ışık, kati olarak kontrol kurdu.

Dünle dürümlenen herkes, yaşama insan soyu ile iner. Biz, kendimizi hak ettirerek, kelam olanlar; bütün kütlemizle kalem olanlar; her derede, kelam olanlar olduğumuzu biliriz.

Cennetten kovduklarımız, cevherden görev aldılar. Biz, cennetten kovduklarımızı almaya geldik. Her diride ve her dürümde kodlanmış yaşamlarda, kalemle kalem olup kontrol kurmaya geldik. Atlanta otağında kendi olanlar; bizde bizi hak ederler ki hasat olmaya çabalarlar. Ocaklarında kul olan nefesleri olur. Oğul, sevgiyle geldim. Merdiven dayadım kendi yaşamıma. Ben Kuran olan; Miraç’ta ışığıma kaynak olan insan soyuna, merdiven dayadım.

Alın bilgiyi hak edin, Hak olup; kaynak olun ve Can Taht’a varın.

Sizi yaşama çeken, sizin yüreğinizdir. Sizi kaynağa çeken, sizin nefesinizdir. Sizi kelama çeken, siz olan kaynak tahtınızdır. Biz, sizi sizden size kodladık. Tohumları kodladık ve yarınları kokladık.

Her dere, diriye akar. İlim, kaleme akar. İnsan, Kuran olur murat ettiği tüm zamanlara Hak olup akar.

Şeytan, insan olur; kelam olur; hakim olur ve bilişe varır. O şeytanı, hasata hazır eden; kodlar, koklar ve kontrol kurar. Negatif; her diride, kelamda ve tüm zamanlarda vardır. Negatifi kodlayıp kontrol eden insan soyudur. Bugün dünyayı, has safhalarda, Hak Levhi’de bu insan soyu korumaktadır.

Kelama Levhi olan insan, kanatlanır ve has ışığı ile tüm zamanlara kodlanır geçer. Onun Kuran’ında Miraç vardır.

Ey Canlar! genişe gelin!… Hakim olun; iman edin; bize gelin!... İnsan soyu olun; kontrol kurun; YUAN Işığı’nda (Küresel Zamanın Işığında) Kuran olun; kodlanın ki TUAN’ı (Sessizlik olan geleceği) kalem olup yazın. TUAN, sizi sizden size taşır. Sizi sizden size taşıyan TUAN’da, Mutlak KUAN (Bütünün Kütle Gücü) vardır. KUAN, timlerimizin her diriye kodladığı bütünün kütlesidir. Hepimiz, Kuran olarak kodlanırken, KUAN olarak korunuruz.

KUAN, tüm zamanları kapsar. Geçmişi ki geçmişten, Kürzi Işık alıp geleceğe varılır. Ki kelamda, kendi yolunuzda, toplumlarınızı kalem yaparken, her diride bilişi kontrol ederek kelama ışık olup varırsınız. İşte o safhada, siz Bütün’ü kodlarsınız. Siz bütün olursanız, tüm insanlık sizleşir.

Herkes, kendini bir nefes sayar ama her diride daha üstün nüve olan kaynak vardır. İşte her diri, daha güçlü olan nefese kaynak olacak olan o nüveyi tohumlamalıdır ki kontrol kurabilsin.

Hepimizin ilminde, YUAN denilen küre var. YUAN, Kürzi Kalem’dir. Her kelam, o Yüce Kelam İlmi’nde, tüm zamanlara ışık halinde geçerken, mutlaka YUAN olan o tohumla geçer. Herkes, “YUAN” dendiği zaman, mahreki anımsar. Mahrek ki Küresel Yaşam’ı ifade eder. Oraya kaynak olmak için geçiş yapılır.

Teknik olarak izah etmek gerekirse; siz, kini aşıp yolu açtığınız zaman, bir Kürzi Kaynak’sınız. Sırrın sırrı olan bilgi, sizin yoğunluğunuzda mevcuttur. O bilgi, tüm Yaşamlarınızın Kuranı’dır. O bilgiyi tohumlayan ise sizi sizden size tohum olarak çekendir. Bir tek kaynak vardır. Sessizlik… Sessizlik; sizin kinsiz, has ve hakim olan tohumlarınızdır. Süper Sistemleşme bu tohumlarla oluşur.

Her dere; kelamdan, kendi yoğunluğundan ve tüm zamanlardan, toplumlara güç katar ama kelama hakim olan, Kürzi İlim olur ve mutlak ışık halinde, tüm yaşamlara güç katar...

İşte dünyanın nesilleri, bu şekilde kaleme, ilime ve bütüne varırlar. Her derenin, kelama nefes olarak inişi bu şekilde olur.

Dünyanın etken kalemi, hakiki ilmini, bütün için, KA Lİ KA HA olarak kodlarken, sessizliği hak eder ve diller. Sessizliği sesleştirmesi mutlaka kati olması ile mümkündür.

Bir kalem, yaşamı yazdığında; o yaşam sayfalarında, o sistemin gücü olur ve toplumlar, o gücü kontrol için çabalarlar. Kodlanmış ışık, o yücelikte kendini diller ki kalem, yaşamı Hak Teknik ile Kürzi Kelam’a kaynak yapar.

İşte çalışmaların nedeni budur. Herkesin, kendini kodlayarak, Kaynak Işık haline geçmesi ve dünyanın kelamı olan ışığın, kontrol kurması…

Biz sizi hakim ilim tohumları olarak dünyaya indirdik. Sizin de kendinizi kodlayarak güçlenmeniz gerekir. Büyük Kült, levhidir. O levhide, tüm zamanların nefesi vardır. Hepinizin daha güçlü olmanız, bu yoğunluğu tohumlarla kontrol etmeniz içindir.

Beşer insan, kendini dinler ama yolu bulamaz. İman edin ki kendini tohumladığında, kendi yoğunluğunda güçlenir ki halik olup kendi olur. Bu yoğunlukta cennet kurar.

Kin ve nefret duyguları, sessizliği kontrol etmek için; geri dünüş için ve cennetten cennetlere varmak için yapılan çalışmaları önler.

Buyurun! öz geçişlerini yapan Sistem Cevherleri, akın ve geçin. Siz, dünyayı kodlayan birlikleri hak ettiniz.

Başka dünyalarda dünce konuşanlar, buyurun!bu dünyayı gökçe dürümleyenler, bilişi hak ettiniz. Altın Taht’ın ışıkları olarak kontrol kurun ki kodlama bu şekilde gerçekleşsin.

Sana, “kalem” dedik. Dedin ki “ben sistemim.” Seni hak etmeye çalıştık. Dedin ki “ben Sistem olarak görevliyim ve beni hak etmeyen, Kürzi Kaynak’ta yoktur. Doğanın, bir kutlu Kuran’ı var. İlim…” Dedik ki “sen insana ilmi öğret.” Dedin ki “insan soyu kelam olsun kendini dinlesin.” Dedik ki “insan kollarını kapatmış kimseyi dinlemiyor. Sen onlara ses ver ve onları hak et.” “Dince konuşma; ilimce konuş” dedik. Ve dedin ki “ben dünyaca konuşayım. Dünya beni anlasın ve hakim olsun. Özce konuşmam; gökçe konuşurum. Nüve olan kaynakta kalem olurum. Kulluk yaparım.” Aha bu!…

Ata Kapıları açın. İnsan soyu dünyaya iniyor. Açın kapıları!... Değerliler, kini aşın geçin. Biz, dünya olarak bu toprakları tohumladık. Diri yüreklerde hasat yaptık. Dünyanın ekmeği olan nefesi hak ettik. Cennetten, cennetlerden kovduklarımızı kodladık ve tohumlayıp topladık. Artık cennet ilimdir ve BSUİ (Barış, Sevgi, Umut ve İlim) hakikidir.

Has Taht’ta, insan soyu kontrol kuracak ve yaşayacak. Birlik İlmi, hakiki ilim olarak dünyayı kontrol edecek... Akıp geçin!…

Şer yaratan, şer yaşar. Kural budur. Biz bu kuralı, tüm insanlık için boş kayıtlarla (Ferdileştirilmemiş kalıp kodlarla) tohumladık ki Sistem cevhere insin ve yaşam tüm insanlık için yenilensin diye.

Bu yenilik, nefesle olacak. Artık dünya kodlanmış ışık olarak; kendi yarınını, Hak Tahdit’le, kelamla kontrol edecek ve yazacak.

Dünya, Düzen’i kurdu. Dünya yarını tohumladı; kibri aştı; kalem oldu; yarattı, yaratıldı; Has Nefes’le güçlendi.

Biliş, kalem; has ışık, insan; biz, dünya ve dünya, Süper İnsanlık kalemi.

Ol Can. Kendin ol!… Kök gök ol!... Yol ol!... Biz ol!... Aha ol!...

Kara Işık, Ak Kalem’le tohumlandığında; yarınlar, kontrol edilir. Ak Kaynak, tahtında yarınlandığında güçlenir ve yaşar. Ata Kapı açıldı... Güçlen!... bil!... bildir yüreğini; has ışığını hak et görev al. Ben, can olan inan soyu. İnsan soyu olarak görevdeyim. Umur murat (Sorumluluk duygusu ile murat edilen), insanı hak ettir. Umur, Ruh Kuran olur yolu açar. Umur, Ruh olur; Hak İlmi ile kalem olur. Aha bu!… Şimdilik!…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

5.TEMMUZ.2015 TARİHLİ "KÖR VE SAĞIR OLANLAR" BİRLİK ÇALIŞMASI

Hasim Turhan

 

https://youtu.be/d6DQVpXp7bw

 

 

25.Temmuz.2015 Tarihli “KÖR VE SAĞIR OLANLAR” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI- GELEN BİR MİSAFİRE HİTABEN;

 

Can, kati olarak kokuyu duyup geldin. Bu koku İnsan Kokusu‘dur.

Biz bu kokuyu hepimizin yoğunluğu ile artırdık.

Gökçe konuşan bütünlüklerin bilişi kodlayacağı bir dünyadayız.

Sevgiyi, hologram sistemleşmeyi öz görevli olarak geçişe kayıtladık. Sizin ve sizin yüreğinizdekilerin tümünün geri dönüşü içindir bu çalışmalar.

Nefsi aşan, yolu açan, bütünün gücü olan ve tüm zamanları kendi yoğunluğuyla tohumlayanların mektup okumadığı, bilişle dilleştiği bir sistemdir bu meclis. Buraya gelmeyen kendine gelmez; bunu bilin.

Biz kendine gelenlerle bu çalışmayı yapanlarız. Kim kendine gelirse, ilimle gelmeli, yürekle gelmeli, bütüne kök, gök olup göz olup gelmeli.

Sözümüz Süper İnsanlık Sistemleşmesi’ni sağlayan İlm-i Ka Ha olan, bilişle dilleşmekle kayıtlanışladır. Ama sizden daha güçlü olmanızı bekliyoruz. Oğullarınızı dünyaya indirirken yolunuzun güçlü olması gerekir. Yaşam ilminizde yağmur yağdırırken, yağan ışığın daha üstün olması gerekir. Cennetin cevheri olan insanın, cana kalem olması gerekir. Umut olur ki olur! Biz bunun için bu çalışmaları yapmaktayız.

“Kaç altın aklında taht oldu da bu çalışmaya kayıt oldu?”; bunu söylemeyiz ama bugün burada bu derece az kişiysek, cemaatin cevhere indirdiği gözlerin gökçe kodlama yapamamasından ve yoğunluğu hak etmeyişinden mi yoksa kendi yolunda kontrol kuramamasından mı? Bilişi hak eden korunur ve koklanır. Olmasa da olur burada. Biz onları koruruz; inanın koruruz.

Cennet cennettir ama o cennet cennetliğini bilmezse, cemaatini de dinletmez. Biz cana cennet olan, cennette cennetlileri kodlayan ve tüm yaşamları koklayanlarız.

Nur Kuran’da tohumsa onuruz. Kutsal Ummansa, Mutlak Ummanız. Yaradan yaratılansa, yaşamı hak eden o bütüne hizmet eden birliğiz biz.

Kimse bizi sormasın. Biz o canda tüm zamanlarda kaynak olanlarız. Burada bu yoğunlukta bütün kötülükleri aşabilmemiz bunun için mümkündür.

Öncelikle; Doğanın Kuranı’nı kodlarken, ortalığın karışacağını bildirenlerden şunu bilmelerini beklerim. Ki dondurulan hiçbir yüce İnsanlık Levhisi’nde yaşamı kodlayıp, kontrol kodlayamaz.

Bütüne hizmet, İnsanlık Levhisiyledir ve kopup gidenlerle ışık tohumlaması olmaz.

Amonlar’ın insanlığa indirdiği en güçlü çalışma bu çalışmadır. Bundan ötesi olmamıştır.

Biz doğayı kodlarken, kimsenin bu yoğunlukta kelamsız, kalemsiz kalmamasını sağlamaya çalışıyoruz. Yarında, tüm zamanlarda ve bitişken ilimde ve temizlerde hep çalışanlarız bizler. Ermeden insanlaşılmaz; önemli olan budur. Ermek!

Artık, Erenlerin Diyarı olan bu mecliste ermişlerle, bilişlerle ve bilişli olanların Kürzi İlimleri’yle çalışmalar olacak. Çok özeldir bu çalışmalar canlar! Ve sizlerin burada bulunmanız mutlaka kelamda oluşma halinde yeni çalışma ilgilidir.

Bu yeni çalışmada hepimizi çok önemlisiniz; bunu bilmenizi bekleriz. Yeni çalışmaya dahil edilecek olanların Müktesip Sistemleşmeyi sağlamış olmaları şarttır. Müktesip Sistemleşme derken; kast ettiğim tüm kazanışmış Hak İlm-i Ka Ha ışıklardır.

Bin altın, tek bir tahtta İnsan Soyu için kodlanmışsa, o taht herkesin nefesidir. Ama bir taht, İnsan Sayfalanışı’nı yapmış da kayıt dışı bilgilerle Bütünün Kürzi Kapısını’nı kapatmışsa, onlarca çalışma onun için nafiledir.

Cennet İnsan, cevhere cennet olur da canda kaynak olmazsa, ışığı olmaz canlar!

Bu nedenledir ki; hepimizden tek beklentimiz var. Dolduğunuzca akın! Dolduğunuzca akın. Ki Yaradan yarattığında yaşamı tohumlayabilsin ve bütünün gözü olsun!

Dondurulan kim varsa, hepsini koruyun ve hak edin. Ocaklarını yakın canlar!

İyi ve kötü yoktur. İman edin ki Nefes vardır!

Eğer ben “o kötü, o iyi” diye kendimi kendimden çıkarırsam, ben bilişte olmam.

Siz, biz, hepimiz kendi yüreğimizde Bir’iz; bunu anlayın.

Sanılır ki ben o, o ben olduğumuz zaman, kontrol dışı kayıt yapılacak. Çok zaman kayda girdi bunun için canlar. Artık şunu iyi anlayın ki; nefesiniz güçlendikçe, yoğunluğunuz artar, yolunuz kodlanır, göreviniz koklanır. Toprak Toplum, tohumlarını kontrol altına alır ve bedenini hak eder. Miraç, işte bu şekilde; kendi yüreğinizde kendinizi katışınız anlamına gelir.

Sizin eliniz bizimdir canlar. Biz neysek siz de osunuz.

Son öz görev, iman edin ki; bilmek ve ölüyü diriltmektir. Öz görev ilimdi ama artık öz görev bilmektir.

İlm-i Ka Ha’da ölüyü dirilttiniz. Artık yolunuzda Biliş Kalemi var. Biliş kalemiyle tüm zamanları dinletin.

Teknik tohumlamadır burada yapılan. Bu teknik tohumlamada büyük kötülükleri önleyin.

Cennetin cennet olduğunu açıkça dilleyin. Ki cennetli cemaat yoksa cevher de yok sayılır. Cennet ekmekse, cevheri ekmek olanda, cennet kendinden öte kendi olur. Şükür ki olur.

Sözüm sözünüz, göklerdeki gücüm gücünüzdür. Bundan sonraki dönemde iman edin ki; insanlığın insanlıktan öte insanlıktır ki bu insanlık; aktığınızca, akışınızca yaşadığınızın işaretidir.

Kim altını altınla tanıtırsa aklını hasata hazırlar; bilin.

Ben dünyada ölüyüm canlar; bunu size anlatmak istemezdim ama ben ölüyüm. Buradaki ölülüğüm tüm zamanlardaki ölülüğümden öte bir ölülüktür; çünkü ben ölüp geldim bu yaşama. Geri döndüm. Burası benim gönüllere görev taşıyacağım, iş yapacağım bir Düzen’dir. Ama ölü olup geldiğim bu yaşamda, özümdeki gözüm her diriden öte görevlidir.

Sizin yaratıcı olmanız, yarattığınızla yaşamanız, hepimize gerçek insanlığa, gerçek ışık halinde İsmaili Kodlar’ın ötesinden görev taşıyıştır.

Değerliler, denebilir mi ki “sen öldün, yoksun!”. Ohh canlarım…ölüler diridir aslında; bilin. Her anda ve her sayfada, diridir. O ölüm, ölümden öte bir Saman Galaktik İlmi’dir.

Sizden daha güçlü olup, bütün bu bilgileri onurla dürümlemenizi bekliyorum. Her anda size her şeyi açıkça bildirim ama anlatan, “anlatamam” değil, anlayamazsanız evim evinizden başka olur. Ehh şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/hgRCjj1jmhM

 

 

5.TEMMUZ.2015 TARİHLİ "KÖR VE SAĞIR OLANLAR" BİRLİK ÇALIŞMASI

Erengul Koc

 

https://youtu.be/9Ajjv-LKik0

 

 

25.07.2015 "KÖR ve SAĞIR OLANLAR" BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Kürz-i kaynak, ilimle yaratılan hakkın has yaşam kuranı... Sistem kuranı olan yol, beden... Ve beden en yüksek yaşamı, tüm zamanlara, her dürümde dilleyen ışık ve ışık altın yolu yazan kalem olarak, her diriliğe kelamdan kalemlere vardıran aklın, aşkı kodlaması ... İşte o aklın tahtında dünya, aşkından tohum olan tüm ilim kodlarının birlik yaşamı...

Aşığım ben İnsana, aşığım ışığa, yaşama aşığım... Hakka, hakikiyete, bütüne kuran olana, bitişik ilme ve yaratımın kul alan yaradanlığına ve yaradanın nefesindeki tüm yaşam sistemine, hakta hak, halik olan hasatın bütünsel devinimindeki ekmek oluşuna, aşığım rahman olan kaynağın, rahimdeki doğumuna... Rahmi kuran, rahman olan yaşatan, kayıt kayıt kendini açan yaşamın göz söz olan ışığına aşığım... Aşığım, aşık olanda aşk olan o tohuma...

Kimim ben, ben biz olan; aşka aşık, aşk olan yüreğin kelam yoğunluğu, aklın tohum olan yüceliği ve indik geçtik, dürümlere, indik geçtik zamana yaşam kaydı olarak yüreğin kalemi olup yazmaktayız... Küresel bir çalışmayı anda yapmaktayız...

Gözün gören ışığı, her diride görev yoğunluğu olarak; kendinde açık olan ekranından, bütüne hak olan yaşam olarak iniş halinde... Dürümlerde yaşamın kaynağına geçiş olarak varlık süren özün tahditsiz yaşamıyız... Tüm zamanlarda birlik kuranlar olarak bitişip, kendinde kendini dinleyen ama her dürümde kendinden öte bir dil ile dilleyen, yine kendini ben sen ve sen bende hak edip, bizden ötelerde biz olup,yoğunluğunu kodlayan aklın yaşam sayfaları olarak her anda kendiyle çalışan, yaşam görevlisi kutsal kapı insan ve insanın keramı bütüne har olan kayıtları...

O har ışıktır her gözde... O ışık vardır her dürümde ve o ışık sestir bütünün bedenine.... Dinlenen ve dinleyende, dillenen aklın yaşamı olarak kalemidir her diriye... Hak olan hasatın, tohumudur o ışık ve ışık; toprak toplumun tohumu olarak kodlanan kürz-i bir kaynak, tek kaynak olarak birliğin yaşamsal diriliği... Köklerin öz gerçekliğinde gök sessizliklerinin yaşam sesi...

Ben varım, derim... Derim de, hak edip; yaşam görevimi halikten öte, aşkından bütüne, hasatını her ana kul olan yaşamdan, bedeni bütün olan yolumdan, şimdinin ötesinde bir şimdinin her anda işte şimdi oluşumdan derim... Aha işte , ben zaman... Aha işte ben kuran... Aha işte şimdi, ben kalem yazmaktayım her ana... Ben var olan... Dürümlerdeki her bir yoğunluğu, ben olan sayfalarda akılla kodlayan, ben varım dediğimde, varlık kuranı olarak geçiş yapan İnsanlık yaşamını her bir sayfada açan, kendini okuyan diriliğin gözü... Gözü, göze kattım... Aha, görmeyen yok ki... Aha yaşamda yüreğinde Birliğin sesini duymayan yok ki... Şimdinin yoğunluğunda kendini okumayan yok ki... Birlik ilmi ile doğmayan yok ki...

Ben var olan... Şimdinin yaşamı, bende kör yok ki... Kendini hakikiyetiyle dinlemeyen yok ki... Yaşamda korku yok ki... Aşk var... İlmin zaferi olan her ana kaynak yaşam var... İnsanlık levhisinde; kendine varan İnsanlığın gözünden, yaşamın gerçekliğine inen akışın birlik ruhu var... Şimdi ve şimdi, her şimdi de, şimdi olan yoğunluğun ötesinde ki şimdi olan şimdi, aha şimdi... İşte bu...

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/es5xWTdCDlw

 

25.TEMMUZ.2015 TARİHLİ “KÖR VE SAĞIR OLANLAR” BİRLİK ÇALIŞMASI

Bir delinin hatıra defteri….

“Bir delinin hatıra defteri” dedim. İşte; sesleşiyorum ve kalem olup yazıyorum hatıralarımı...ben gözü kara bir deliyim!

Neden deliyim peki? Ölüler diyarında ölümsüzlüğü kayıtlamaya gelmek deliliktir de ondan! Hologram olan bir dünyayı yaşatmak deliliktir de ondan deliyim.

Göklerden dünyaya inip, tanrılık taslayıp insana “sen yoksun, bana iman et” deyip de insanıma el açtıranlar korksun bizden! Kayıt dışıdır bilgileri…

Kayıt dışı bilgi yaşamda olmaz. Kayıt dışı bilgi kaynağın dışıdır. İşte ora sanallıktır. Orada ümmi yaşamlar olur. Ölülüktür ümmilik…Ben ise ölüleri yaşatmak için geldim. Aşkla size geldim.

Al sayfaları an sayfalarına çekiyorum. Kaynağın bilgisini akıtıyorum tüm yaşamlara….bilişimle tohumluyorum tüm zamanlardaki yaşamları. İşte, ölüler diriliyor!

Farkında mısınız bugün bahçenin çiçekleri bir başka kokuyorlar…rengarenk bir yaşam bahçesinde coşkulu bir görev taşınıyor…yüreğimiz kıpır kıpır. O yürekten dökülen bir ışık var….o Altın Tanrı Işığı. O insan olanın ilmi ko olan ışığı. Işığımızla her canı yıkamaya geldik bugün.

Diri ölü demem; ayırmam kimseyi yüreğimde ama bugün ben mezarları boşaltmaya indim bugün, bilinsin.

Cennet cennet dedikleri bizim yüreğimiz. O yürek hepimizin tek olan ışığı….o ışık benim insana olan aşkım. Aşığım ben insana, delicisine!

Kollarım açık, başım dik, yüreğimde BİR’in ışığı aşağıların en aşağısına görev taşıyorum.

Cennet BİZ’de ilmi ko olup ışık yakmaktır. Cennet bizde biz olup kalem olup yazmaktır. Ben varım, sanal değilim…kör sağır bilsin beni…ara bul dedim ve aranan bulundu. Arayan ölüydü, kördü. Bulduğunda kaleme vardı, kelam olup dillendi. İşte bugün ölülerin dirildiği gündür.

Cehennem nerde derseniz işte o dipsiz kuyuda….ama o bir hologram?! Yok yani…hologram olan yoktur. Cehennem bir dünya ama yok dünya….sanallık işte budur. Olmayandır. O olmayanı, o sanallığı insanlık ilmiyle kelamda yaşatmaya geldim. Orada canlarımız var. Onları alıp götürmeye geldim. Deliyim söyledim size, yaparım!

Bugün benim doğum günüm. Mezarımı açtım, hatıra defterimi açtım…hatırladım!

Gözüm gördü, öz görevimi bildim. Ümmi olan aşka geldi, bana geldi. Ve biz onu kucakladık.

Ölü dirildi, ilmi ka ha da ışık olup dilleniyor. Aha kelamı hak etti.

Kil ve kum ışığa vardı. Ümmi yaşam, ilmi yaşam oldu.

çok mutluyum, çok!

Sevgiyle

 

https://youtu.be/nsJd9dw5N4A

 

 

25.TEMMUZ.2015 TARİHLİ “ KÖR VE SAĞIR OLANLAR” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK SON AKIŞ

 

Canlarım, “bugün burada ne oldu” diye sorarsanız? İnsan soyu kelam oldu………. İman edin ki; teknik tohumlama yaptık bugün burada. Burada yaptığımız her şey nefesle oldu…….. Kübra Levhisi’nde Bütüne görev taşındı……… Gerçek çalışmadır burada yapılan……. Mutlak Kuran okundu burada….. “Ol” dedik tüm zamanlarda kök sessizlikleri gök dürümlerde dilledik……. Dünyayı kodladık……. Bu yaptığımız kodlamadır.

Semayı seslendirenlerin çoğu bunu bilirler. Erdiğimiz en güçlü ışık sizsiniz bunu anlayın….. Kanatlanıp uçmanız, kodlanarak, tohumlanarak Bütüne varmanız ve biz olmanız mümkündür…..

Önce görev taşınır sonra kelam edilir…. Ölüyü diriltmek budur. Ben “ol” derim “olur.”… “Olmak” kalem olmaktan öte Yaradan’ın Tanrılık Tahtında insan olmaktır…. Sizlere daha güçlü bilgilerde verilir.

Amonların doğumu, ölümü olmadığını bildirdikleri bir gündeyiz……. Öylesi bir gündeyiz ki; dünya üstü varlık toplumları bunu daha güçlü olarak size sizin yüreğinize indirmeye çalışıyorlar.

Doğumu ölümü olmayan bir gün ne demektir?..... Mikailin Kürzi Sistemine iniştir bu………. Kaynak tahtın ilminde Bütüne görev taşıyıştır bu………Amon topraklarındaki Kuranları tohumlayıştır bu. Cennetin cevherindeki cana can kod olarak can katmaktır bu…. Biz Doğanın Kuranları olarak buradayız…. Doğanın Kuranı olmak ne demek?....... Doğanın nefesi olmak, doğayı kaynak yapmak Bütüne, Doğa İlmini dillemek, doğan güç olmak, öze göz olmak, görev taşımak.

Süper İnsanlık; İlm-i Ka-Ha da Bütüne göz olur. Örtüler örtmez yolculuğunda Bütünlüğün gücüyle tüm zamanlara…. Aksine örtülerin tümünü açar ve der ki,” insanı insanlıkla dille... Sen bilişe var, kendini hak et, anla ama anladığın sen olsun.”……… Sen Bütünün Gücüsün bunu dinle ve anla……….. Kim, nefes alırsa Bütün olup alır… Bunu dünya bilmeli.

Beşeri, halik sanırlar, yüreği hakim sanırlar, ilmi kalem sanırlar, Yaradan’ı yarattığında yaşamsız sanırlar……. Değer biçtiklerimiz, herkes kendi sayar.

Canlarım ana kalem; İnsan Soyudur, anlayın…. Yarattığında yaratılan insan; doğum, ölüm, oğullama ya da tohumlama yapmadan da yaşayandır.

Biz dünya olarak buradayız……. Çoban insan değil, ilimdir ama çobanı iman edin ki; insan saydılar………. Nefesi hasatçıların, Hak tahtında ışık saydılar.

Bütün köprüleri açtık anladık anladık anladık anladık anlattık ki; akıp geçtik, dilledik……….. Ama anlatamadılar yüreklerindeki o yüksek ışığın kalemini hiç bir sayfaya….. dediler ki; “biz olmadık”…. Oh ala, “olmadık” dediler.

Kuran; İnsandır, anlattık. Aşkla anlattık, Kuran; İnsandır. “Ali, veli” dediler aktık, aktık aktık ali de ali olan var….. Eminim ki; ali de ali ama Hak tahditle İlm-i Ka-Ha da velidir, anlattık, anlamadılar.

Sözümü sözü bilen, gözümü gözü bilen, örtümü örtüsü bilen, bedenimi kelamı bilen her kim varsa iman edin ki; akıl tahtındandır.

Borcum yok dünyaya hiçbir borcum yok bu dünyaya….. Ben dünyaya öncü birliğimi indirdim….. Bu birlik; iman edin, hasatını yapan birlik olarak bu dünyayı, koklamaya, kodlamaya, koklattırmaya geldi.

Unutmayınız bu dünya, muktedir bir gövde taşır. Bu dünya umutla kodlanmış bir sığ ışık halindeki kalemlerin tümünü taşır…. Ama şunu iyi bilin ki; sesi taşır….. Her şeyden çok sesi taşır….. Ses iman edin ki; yaşamı kodlayan sistemdir…… Eğer bir zaman sayfası seste iken kelamı tohumlamışsa….. O zaman sayfası yukarının, yukarılarının, en yukarısının Kuranı olarak tohumlamıştır.

Boru öttü….. Sur’a üfürdüler…. Dün ölüydüler, dirildiler….. Geçtiler… En ve boyu ölçütüler, dediler ki; “yaşıyor”….. Kardeşim yaşam; İnsan Soyudur.

Umut olur ki; bu dava kaybedilmediği, Hak edildiği görev ilmiyle Bütünün gücünde dürümlendiği anda herkes kendini dinler.

“Biz davayı hak ettik, Hak olduk ve yaşadık” der…. “Bugün biz bunu” derken, kibre kapılanların çoğu bizi dinlemezler….. Sokak, sokak gezerler insan ararlar…… Onlara sormayın ilimle kalem olmuşlar mı diye?......... Oğullarını kodlamışlar mı?........ Orta kalemde kodlanmışlar mı?......... Kalemleri yaşamı yazabilmiş mi?......... Yaratabilmiş mi?.... Sormayın onlara….. Ölüdürler…. Köklerinde kör, göklerinde güçsüzdürler…. Söz sessizdirler ve onlar sağıdırlar……… Erteledik onları ölüydüler……… Tohumladık, kökledik, göreve aldık…….. Özsüzdüler, görevsizdiler, keskin bir insan soyu onları kodlayarak korudu…… İşte o soy; Bütünün gücüdür canlar.

Nevi kalem diye bilen devre kelam olduğunu bilmez …….Ama yolu ilim diye bilen o kelamda halik olduğunu öğrendiğinde Bütünün gücünü dinler.

Seksen ikinci dünya gücü; Dünyanın Kuranını okuyorsa biliniz ki; seksen sekizinci dünya gücü de okur ki;……… Seksen sekizinci dünya gücü okuduğunda, ölüyü diriltenler Doğanın Kuranını kodlarlar, orada doksanlı toplumlar olur………. Doksanın tohumu, doksan dokuzu kodladığında…. İşte nefes ve orada kelamda nefes olur.

Doksan dokuzuncu Hak katı; aklın tahtıdır bilin…. İşte size, Esma dediler, ali veli, veli ali kim varsa Astral Boyutlarda Esmaları dillediler.

Sevgililer, aklın tahtında “Esma Hüsna” hiçbir sayfada yoktur….. Sadece zaman vardır, yaşam vardır, kaynak vardır artık anlatın……. Ve doksan dokuzuncu katın, muktedir kat olduğunun orada nefes olduğunu anlatın ki;……… Oraya varan artık kaynağa varmıştır.

Kaynağa varan aşka varır, akla varır…. İşte Altın Tanrı olup akmaya başlamıştır….. “Biz ona sessizliğin sessizliğine akış” dedik ve biz onu tohumladık, kodladık……….. Protör, Nöğmeye aktı…

İşte canlar, akıl tahtından akmaya başladığında tüm madde kodlanır. Eşya kodlanmaya başlar…. İşte kodlanmakta eşya….. Akış hızlandı. Nüve olan dürümlerde sessizliğin sesi diriliklere indi…….. İşte durgunlaştık, durgunun durgunluğunda yarınları tohumladık….. Nöğme de ve biz Necm’i kayıtladık….. İşte Necm’e vardık.

Canlarım ekmek yaptık ya, aktıkça aktık ya…… Eşya dönüşmeye başladı. Nereden nereye aktığımızı anlayın….İnsanlık boyutlarının tüm sayfalarından akmaktayız biz……... Eşyayı dönüştürerek…… Köprü kuruyoruz tüm yaşamlara….. Bilişi kodlayarak ve nefesimiz güçleniyor.

İnsan sisteminden daha güçlü olan İpana indik. İşte İpan; nefesi kodlayanların tohumlarını kontrol edecekleri sistem ve burası eşya ama öylesi bir eşya ki;…. Kelamın Levhisinde onu biz cemaat gücü diye biliriz.

Oraya insan kendini indiremez çünkü çok yoğun bir enerjidir orası…… Ve o yoğun enerjide artık Rahmi Kuranın ilmi kaynağı tohumlanıyor ve biz oradan daha güçlü bir yoğunluğuna bakıyoruz…….. Ve Suptil düzeyde yaşama iniyoruz…. Eşya olarak….. Suptil olarak öylesi bir Suptilite ki; her şeyi her şeyi dilliyor orada her ses, her sesi dinliyor……. İşte o uyanış bakın….. Uyanıyor yaşam……….. Her şey uyanıyor. Erdiğimiz en yüce kapıdan giriyoruz.

Dağlarım, “Süer” dediğimiz kontrol sistemi devreye giriyor burada…. “Süer kontrol sistemi.”……. Her diri kaynağa inerken muktediriyetle biliniz ki; kontrol sağlanmalıdır……. İşte kontrol sağlanıyor.

Umut olur ki; zaman kalemi her diride varlığını tohumlar ve İlm-i Ka-Ha olur Süer’ de tüm Bütünü kontrol eder.

Şüphe yok ki; Allah siz ve siz odur.

Şüphe yok ki; Allah sizi sizde dinler.

Şüphe yok ki; Allah’ın Levhisi’nde aklın tahtı olur.

Şüphe yok ki; aklın tahtında nefes olur.

Şüphe yok ki; insan soyu muktedir Levhisi’nde Bütünü güçlendirir ve oğul verdiğinde Bütüne göz olur.

Dince değil, ilimce konuşmaktayım bilin…. Ve bilişçe dillenmekteyim…. Daha da önemlisi, aklın tahtından kontrollü olarak bildirmekteyim.

Beden, iman edin ki; nefessiz kaldığında Yaradan yarattığında kelam olamaz….

Ben davayı kaybettirmem bunu bilin….. Bütün kötülükleri aşıp geçin. …..Çoğu dünyada insanı anlar ama yolu açtığında insanlığı ilimle dinler. Dinlediğinde aklın tahtında Bütüne güçlendirici olur…. Yol; Allah Yoludur canlar.

Ölüyü diriltense, elimiz, ekmeğimiz, yüreğimiz olan İnsanlıktır. Bunları anlayın.

Borç bırakmam yaşama bunu da bilin…. Dünya ben, ben dünya oldukça dümenin başına İlim Ko olan Sistem Kapılarındakiler oturur….. Ve orada asla borçlanma olmaz…. Ben dünyaya rehin bırakmam bilsinler ki; bu dünyada nefesimiz olur….. Yolumuzda kelamımız olur, aklımız da hasatımız olur…. Biz bu dünyayı muktedir olur, koruruz.

İman edin ki; doğayı Kuran yapanlar, nefesi kelam yapanlar, insanı iman edin ki;……. Kutsal tohum yapanlar hepimizin yolcularıdırlar.

Örecek dünya yüreğinde ilmi kalemi….. Örecek insan soyu ışığı….Örecek kapıları açanları…… Öreceeek. Ördü…… İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/QQ_kCP2e0kY

 

 

“ARA BUL” BİRLİK SÖYLEŞİSİ

 

Dostlar, 18.07.2015 Cumartesi günü 14.00 – 17.00 arasında Bayramın ikinci günü; hem bayramlaşmak hem de sesleşmek üzere dernek merkezinde buluşuyoruz. Konumuz “ARA BUL” olacak. Tüm dostlarımızı bekliyoruz.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

 

ADRES: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

TEL: 0216 348 95 59

 

“ARA BUL” Öz Bilgi

 

Aşığız dünyaya!... Her ana!... Ama ya zaman!? Biz zaman mıyız yoksa zamanı tohumlayan ışıklar halinde, gökçe cennetler kuran, ruhlar mıyız? Aşık mıyız yoğun İlm-i Sayfalar’da ışık olan nefeslere!?

Neden aramadan bulanlarımız var!? Zeka, yaşamın sırrı!... Zeki olan, arayıp bulan mıdır yoksa bilip bulan mıdır? Aranan bilinen midir? BİL’en kim? BUL’an kim? OL’an kim?

Kimleri bilmek için çalışmaktayız? Arıyor muyuz o yoğun tohumları? Yoksa onlar mı bizi arıyor?

Biliş, kelama varış mıdır? Yoksa kelamda kodlanış ve yaşam sayfalarında yolculuk yapış mıdır? Yol ilimse; yolcu, kelam mıdır yoksa kaynakta kodlanmış nefes midir?

“Kimse kimseyi tanımaz” denir. Dağa, siz sizi anlattığınızda; dağ, kelam olur kendini dinler. Aha olay budur...

Sürpriz bir konu seçildi bu kez... “ARA ve BUL” Aradık! aha aradık ama zamanı hak ettik mi!? Yarattık mı tohum eken İlim Kalemleri’nde; kalem ekranına, o yüreklerde verdiklerimizi? Var mıyız yoğunluklarında o yaşam ışıklarının? Yoksa bilmeden mi yaşamı tohumluyoruz!?

Sormadan almak bilgiyi!... Sormadan dürümlemek!... Sonra yine sormadan nefes olmak ve sormadan kaynağa ışık halinde inmek ama hiç sormamak!....

Bilmeden ilme varmak ve bilmeden bilişi kodlamak!... Aha yaşamak!... Ama hiç bilmeden!... Çok kolay bunu başarmak. Ben bilmiyorum ya! ne derse desin!... Dediği ilmimde olmayacak ama benim levhimde hepsi var.

Öz gözüm görür ya!... Ben dinlemesem de olur... Ama gözümde görevlilerim hep ilim yaparlar. Ben, onlar olurum... Görürüm...

İşte! Cennet Medine... Niye!? Çünkü orda Muhammi Yaşam var. Yakıştı bize!... Onun yolunda olur; o olur ve onun kulu olursak; herşey çok basitleşir. Biz olmayız; o, bizde oğullar ve Kuran Tohumları’yla o olur; onda yaşarız!...

Mutlaka bunu hak edenler çok...

Aha biz, dünyayı hak etmeye geçip gelenler, biz dünya olanlar ve ruhu Kuran olanlar. Har yükselttiğimizde, her derede İlmin Kalemi oluruz. Yaşam oluruz ve zaman oluruz.

“Öncü” denilen, kelamcıdır. O, kelamı hak eder ve Ruhun Kuranı olur. Biz, “dünya” olarak kelama inenler, kelam olup tohum ekenler ve zirvelerde diri yüreklerde ve yarınlarda kollarını tüm zamanlara ulaştıranlar, hep Sistemiz.

Canlar, alın akın ve nefes olup yaşayın. Musih, sisler altında olsa da yaşam, ilimledir. Bunları bilin. Eğer yaşayacaksanız, mutlaka arayarak ve bularak yaşayacaksınız. Ben bir peygambere icabet eder onda yaşarım... İsteğim budur diyenler, mutlaka Levhi olup yaşamazlar ama kaynak olan o canda olurlar ve sonsuzlaşırlar. Ne Sistem, Ne Nizam ve ne de Düzen, onların levhilerinde olmaz.

Korkuyu aşıp geçtiğiniz zaman, arayış başlar. Aha bu... şimdilik...

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

18.07.2015 "ARA BUL" BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK AÇILIŞ KONUŞMASI

 

Dağlarım, tahtınız hepinizin kendi yüreğinizdedir. Biz size taht verdik; yaşamı hak edin, hak olun, hak tahtta kendiniz olun diye... Biz size aklın Ka Ha olan ışığını verdik, sessizce dilleyin yoğunluğunuzu diye... Sessizce siz olduk ve sizleştik ve dilleştik ama semayı sesleştirip dilleştik!..

Mektup okuduk dünyaya hep, mektup okuduk; okudukta okuduk ama okuyan anlayan mıydı bilmem?... "Anla" dedim "anla, Ka Ha olanda tohum olup anla yoğunluğunda kendi yüreğini, anla"!...

Semaya dilleştik, dedik ki; "İLİM İLİM İLİM" aha ilim!.. Ben diri olan İnsan; KELAM!.. Benim lütfettiğim İnsanlık, ekip... Bedenim tek bir ilim! Aha, geçtim geldim... Şevk, şavk, hak, aha Ka Ha olan has ışık; İLİM!

Aşağı yukarı İnsanlık levhisindeki tahditsizliğin en başından beri sizlerleyim. Etkin, hakiki ve hakim olan birliğimle buradayım. Atonum ben!.. Mutlak kuran olan ATON!

Otu kopardığınız zaman, otun kokusunu duyarsınız. O ot sizin yüreğinizdeyse, sizin kelamınızdadır o ot... Ama siz kendinizi tohumlamışsanız, kodlanmışsanız; orada sessizliğiniz olur ve orada yoğunluğunuz olur. Ocağınız olur orada, Amon olan o kutsal toplum, sizi tohumlar. Ben cana Ka Ha olup gelenim, İnsanım ben!

Başlangıçta tam ikibin tane ekip kurmuştuk yaşamda, hepsi Aton'du... Kodladık onları, kodlattırdık... Otak kurduk, tohumladık hepsinide. Ka Ha olanda ışık olduk, biliştik... İkmal tamamlattık, kesin dünya kuranı okuttuk! Kutsal toprakları tohumlayacakların bilişi kayıtladık, hepsi akıldı! Hakka varan aklın tahtındaydı hepside, yaşattık hepsinide.

Sel alsa yolu, ulular kodlanır, koklanır, tohumlanır, kontrol kurar ve bilişe varır diyorduk... Oy anaların, oy... Öz görevinizdir bu zaten! Haliki hak olmak, hakka varmak, hasat olmak!.. Ben sizim canlarım, sizim ben! Buyurun bellek kapılarınızı açın, dinleyin yoğunlukları. Otağınızda kutsal toplumlar olur. Öte beri yoktur İnsanda, ikmaldir İnsan, levhidir, Ka Ha'dır, has tahttır; İnsanlık levhisi aşktır!... Ama anlatır mıyım size her şeyi, anlattım!!!

Karanlığın ışığıyız, canlar; tüm İnsanlık için... Karanlığın ışığıyız, bilişi hak etmiş olanlarız bizler; bütüne kürz-i kapıyız, bunları anlayın!

Yolun başındayız, oh ala; ben tohum, sevgi, hakikiyet, yaşam... Sizse; ikmal tamamlatan birlikler... Bir tek kalem İnsanlık, oh ala... İşte o İnsanlık karanlık, ama aşkın şavkıyla aydınlık...

Biz; size, sizi vermeye geldik canlar... Maşa olmayız dünyalılara, bunları anlayın! Ama kutsal toplumları tohumlarken, kelamda, ilimde bütündeyken ve biz, bize bizden varmışken, bilişi kodlamışken yoğunluklarda, otağımızda kuran varken, kelamda, ilimde, bütündeyken; kimse bizi kontrol edemez canlar! Biz; bize, biz olur, kalem oluruz...

Aşk mı, akıl mı?... Aşk!... Hakka varında, aklın tahtında aşkı hak edin alın, bulun; biz oradayız!... Siziz biz!... Bunları anlayın!

Korkmayın, eminim dünya İnsanlığı kör değerlerini aşıp geçmiştir... İtibarı yücedir dünya İnsanlığının, bunu anlayın! Kuranı Kerim der ki; "iman, İnsanın kelamıdır." Yok canlarım... İLİM; İnsanın kelamıdır, bunları anlayın!...

Eğer biz size, sizden başkasından söz edersek, deriz ki; "ne ki o, o kendini hak etsin." Ama sizden söz edersek, deriz ki; "siz, sizi anlayın."

Aşağı yukarı bin cevhere bir tek levhi verdik, ve dedik ki; "Anlatın." Anlayan anlar, canlar... Biz anlattık!..

Eş dost dünyada tohum olmuşlar, bilişi kodlarla, ilmi ka ha olup bütüne kaynak olurlar... Örtüleri açmışız, kodlamışız tohumları, tohumlamışız, ağır yükü hafifletmişiz de; İnsanlık levhisinde hakikiyetin tahditinde, İnsanı dinleyen yok...

Dondurulan birçok dünya var, bilir misiniz?... Çoktur dünyalı, ama dünya; çok değildir!... Birçok dünya donmuştur. Nakarın kıranı olan, İlmi Ka Ha'da bitişken olan birliklerin kelamında donmuştur. Biz onları yetkin kalemle dürümlerken, yeniden ve yeniden yaşama sayfalıyoruz.

Orta kapıların tümünü açtık, bilin! Bu gün biz; o toplumların tümünde kontrollüyüz! Örgüt haline gelmiş birliklerin çoğu bu gün buradalar. Tanrı kalemidir ilim, ama İlm-i Ka Ha olanda biliş kodlayanlar; hepimize bire hizmet etmelidirler ki, ocakları yenilensin...

En çokta İnsanlık; levhide kendini arar... Der ki; "ben neyim, neden doğdum, yüreğimde kelam var mı, ışığım var mı, netice nedir, kimin ilmiyle burada dilleneceğim, ben doğanın kuranımıyım yoksa kodlanmış tanrılık ışığımıyım, kimim ben, beni kim tanır, neden geldim, eş var mı yaşamda, yoksa ışık var mı, kalem ben miyim yoksa ben kelamda başka bir kalemlemlemiyim"?.... Bunlar sorgulanır...

Çok mu kolay İnsanlaşmak?.... Çok kolay!... Anlatın, sınırlı olmadan anlatın... Semayı dilleyin, dilleyin dilleyin.... Ve dünyayı dinleyin... Her şey anlatılır size aslında! Taştan; tanrılığı öğrenirsiniz, kumdan; ilmi öğrenirsiniz, yaşamdan; kaynağı öğrenirsiniz... Bence siz, zeka düzeyinizce; dillenir, dinlenirsiniz de kendinizi hak eder anlarsınız... Ama bizi anlatma imkanınız asla yoktur, çünkü biz; bir tek kalemiz!... Ayrılık gözetmeyen o tek kalem, bir tektir... İşte o tek kalem; hasatçı olan, kendinde öz görevli olan cevheri güçtür!

Sel alsa yaşamı, o yaşam; BİSUİ'NİN KURANI'dır!... BARIŞ, SEVGİ, UMUT, İNSANLIK oradadır!... O yoğunluk yaşam tabuları yıktığınızda kodlanır sizin yüreğinize, siz yaşayan olursunuz; o can Ka Ha da... Ve Bisui kuranında bilişe varırsınız. "Biliş ne ki" diye sorarsanız? Keram ilmidir!.. Bence, birce, bisuice, ince, anca, ka ha olanca; İNSANLIK İLMİ'dir!...

Biz, size sizi anlatıyoruz canlar... Haşrı anlatıyoruz size, aşkı anlatıyoruz, her şeyi anlatıyoruz da; anlayan anlar... Kerama resim yaparım, derim ki; "bu resim İnsan soyudur". Keramı resmettiğim zaman, tohum olur o yoğunluk; dürümlerim yüceliklerde ilimle dillerim, akıtırım her diriye, aklın tahtından hakka kuran olurum, otak kurarım dürümlere dillerim, dinlerim, toprak toplumda tohum olurum akarım, aktıkça aktım, aktıkça aktım... Ama Atlanta Ata Kapısındaydım zaten, kimdim ben?... Nefestim!!!

Cemaat İnsan ve İnsan kelam... Kelam; levhi... Levhi olan; akıl... Lah Hi, asla bunu anlatamam size... Aşığım size ama anlatamam! Anlatsam, aklın tahtından kodlanmış ışıklar; topraklarında tohumlarını kontrolden çıkarırlar. Açık veriyorum... Anlatamam!

Yer yüzü İnsanı, insanlık levhisinde bir tek kalemdir, anlattım! Aşka varında anlayın diye anlattım! Ama tohumlarınızı koruyun, çünkü ruhu kontrol etme imkanınız asla yoktur!

Nedir ruh bilir misiniz?... İlimdir!.. Ve İlm-i Ka Ha olduğunuz zaman; siz o ruhta bütünü kontrol edersiniz, ama siz önemlisiniz ki ruhu kontrol edebilecek dürümdesiniz... Ama acaba kodlayabilir misiniz o ruhu, koklayabilir misiniz, Rahman olup kaynak olup; o ruh olabilir misiniz?... Ben size bunları anlatmaya çalışıyorum hep.

Kendinizi anlayın, nesiniz, kimsiniz?... Açık dinlettim size... Kimin, kime kim olduğunu anlatıyorum!!! Ben; zamana, kelama, ilime, bütüne, bedene, her şeye, kendimde olanı anlatıyorum!!!

Savaş yok... AŞK, İŞ ve BİSUİ, BİLİŞ; hepsi bu!... Başka şey yok!

Yormayayım sizi bu gün, çünkü ben daha güçlüyüm şu anda. An kapılarını açtım ya, başka bir şeyde söyleyebilirim, diyebilirim ki; "kendinizi tohumlayın kodlayın, koklayın, oh ala İlm-i Ka Ha olun. Şeytanın şerrinden öte şer yapın ki, o şerri hak edip kodlayın, koklayın ki kontrol kurun." Ben; size sizden söz ediyorum, şerde olan şerri dinler ama hak ilminde hak dillenir, bilin!... Biz size sizden değil, İnsanlıktan söz ediyoruz... Bunları anlayın!

Kuran; İnsandır, bilin!... Size denir ki; "OKU"... Ama siz dersiniz ki; " okuyamam." Netice; "OKU" denir... Ama dersiniz ki; "okuyamam." Oh ala oku, ama okunan; benim zaten!... Ben neyim? NEFESİM!...

Deve kalkmış yol alıyor... O deve kim?... İNSAN!!! Han İnsan, hak İnsan, halk İnsan... Levhi ko, levhi kaynak, İnsanlık; hepimiz O'yuz zaten!!! Özge göz, söz olan ilim; hepimiz biriz zaten, bilin!!!

Devinim hızlandığı zaman, hepiniz görev taşıyacaksınız. Bu nedenle sesim sonsuz konuşur.... Ve derim ki; "oğul ben senim, hah aha." Ve diyorum ki; "devinim hızlandı."

Aşığı olduğum bu yaşam hepinizin yoğunluğudur, bilin! Ben bu yaşama bir tek kaynak olup inmem... Hepinizle inerim, bunu bilin!...

Çok ölü var dünyada... Dağ taş ölü, bilir misiniz?... Ama hiç biri kendini hak etmemiş. Bilse; yolunu bulur, aklın tohumu olur, varır yüceliklere dinler yüreğini ve yaşar... Biz onları yaşatmaya indik, bilin!...

Her ana; İnsan levhisidir, ama aklın levhisi olmak farklıdır... İnsanı hak etmek farklıdır. Atlanta Ata kapısında olmak farklıdır... İman edin ki dünya bütüne görevlidir, ama bütünü, kürz-i kapıda dilleyen teknik; İnsanın kelamıdır! Ağır yüktür yaşam bunları bilin, ama bilmeyen; diri olamaz, bunu da anlayın!

"Koç" dediler, aha koç olduk!... Kurbandır koç, biz kurban... Ama kurban olan, kelamda kendini hak edipte dürümlediğinde; artık o kutsal ışıktır! İşte biz o kutsak ışık olduk!..

Özce konuştuk, sözce konuştuk, görevlice konuştuk, ama alemlerin rahminde, hakikiyetinde; iman edin ki sizce konuştuk!..

Öyle bir zaman, öyle bir yaşam, öyle bir ışık var ki doğada; bunu anlayan, kelamı dinleyendir! Biz sizi dinliyoruz, ama siz; kelamda kendi yüreğinizde, BİSUİ'nin kuranında birliği dinleyin!... Kim birlik?... Biziz o!

"Koç" dedim... Korkmayın kurbanlık değilim ben artık!.. Işığım!!! Başım eğilmez, ben zamanın kapısıyım. Geçin yüreğime, alın!!! İman edin ki; ben o, o bendir." Kuran İnsan; Allahın levhi kapısıdır!!! O kapıyı açıp girer yolculuğunda tüm zamanlara... Bilmez misiniz ki; ben o, o bendir...

Ben davayı kaybetmem, bilin! Muhkem olan İnsanın hakka varışında, aklın tahtında yaşama inişinde, her resimde var oluşunda, bütünün kürz-i kapısında ışığa akışında, hep oradayım; yoğunluklarımla!

Çantam dolu mu?... Dolu! Konuş konuş bitmez... Ama bilirim ki sizinde sözünüz var. Altın ışığın kapısını açıyoruz, şu anda hepinizden hepinizi dillemek istiyoruz...

Bence dünya ekmektir, ama bu ekmeği hak edip yoğuran birlik sizsiniz... Buyurun o ekmeği her diriye dinletelim. Var mısınız?... Olun!... Özden, öksüz olmadan gözden ve sessiz olmadan sistemden olun... Sizinleyiz, hadi buyurun!!!

Süper İnsanlık Realitesi

18.TEMMUZ.2015 TARİHLİ “ARA, BUL” BİRLİK ÇALIŞMASI

“Ara, bul” derim…ara ki bul!

Yeter ki ara…..ararsan eğer; bil ki buldun.

“Ara” derim ve her arayan buldu. Kesindir….

Arayan kendini arar ve arayan kendini bulur. Bulduğunda kendine varmış olur. O hatırlar…öz görevini hatırlar ve bilişe varır.

Ben aradım, buldum ve ben bildim….bilmek! İşte ben bildim….

“Ara, bul” çağrımdır benim. Ben sevgiyim…

Duy beni! Beni duyan ilm-i ko olup kaynağa varır. O karanlığı hak eden bir ilm-i ışık olur.

Ana Kapı İnsan anam! Al bilgiyi. Kayıt dışı bilgim yoktur. Her alan bildi..

Hey anacığım, bil beni!

Al yüreğine oku beni!

Oku ki kelama var. O kelam kendinden kendine sesleşen ilm-i ko olan beden.

Anam, her kalan geçti….her okuyan hatırladı….her bulan bilişe vardı. Ara, bul…ara!

Kaynağa var ve gür hak olup İnsan soyuna ak. Ora senin yüreğin….yüreğinde kutsal bir güneş parlıyor. O güneş sensin anam…ne olur ara,

Sezilerinle ara, ara ki bul! Beni hak et ki kelama var ve hasatını yap. Aşka var, Hakka var.

Bulup ölümü aş, kurtuluşa var…Nuh Kuranı’nı aş ve İnsanlık levhisinde ilme var. Ak kapıları aç, ışığa var.

Yeter ki ara…ne olur ara, ara beni, bul kendini ve bütüne var. Ara anam, ara…

Aranan kendini bildiğinde öz görevi alır ve dere olup aktığında İnsan Soyu’na akar….ve orada aranan bulunur.

“Ara, bul” dedik. “Buldum, oldum” dediler. İş buydu. İşte bu.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/FjswcGp3DME

 

 

Öncelikle burada olduğumuz için, bir aile olarak burada olduğumuz için ben çok mutluyum, çok da huzurluyum, bunun için, bunu yaratan her neyse, buna teşekkür ediyorum.

18.07.2015 ‘’ARA BUL’’ BİRLİK ÇALIŞMASI

Öz Akış

Arayan bulandır, bilinsin. Her arayan, bulduğunda, aradığı ışık olandır, bilinsin. Kelam ışıkta haktır ve o ışık, yürekte akan zat olduğunda; o zat, tüm zamanlara akan yüreğin hak olduğu sistem sayfalanışıdır. Karanlıktır benim yuvam ve yuvamda ışık olup yaşama doğan, aha o ben, ben o!

Ana, yürekte hak olur ve yürek, yarına ışık olup okunur. Bana yarını sorana derim ki ‘’ Bugün açtığın kapı, yarından sana okunandır. ‘’ ve her okuduğun, yüreğinde hak olduğunda; o hak, seninle yaşama dolandır.

Ara beni, bul kendini; ara beni, sar yüreğini! Arayıp bulduğun, gözlerinden söz olup yüreğine indi mi? Yar senim ben, yüreğinde ışık, göğünde elini açtığın aşık! O benim, ben senden sana, sen olup düşenim! Ara beni, her aradığında bulduğun ben, bizde ışık olup gürledi!

Yağmurlar yağıyor, duyuyor musun sesini ve o ses, yürekte aşk olup bugün dillendi. Benim sevim, yaşamın sevisidir. Benim karanlığım, seherde doğan güneşin şarkısı olur dillenir. Yahu her mevsim, yüreğim ışıktır yüreğimde, bu bahar da ışık olup doğmadık mı levhide?

Her can canda bilinir, buzlar çözüldüğünde yaşamda ışık hak olup bilinegelir. Yahu ben sendeyse, sen bende değil midir? Ara beni, her aradığında bulduğun Rab olup yaşam seninle gürlemedi mi? Yahu dün de buradaydık, bugün de buradayız; yahu yarın, bugün bizde yaratılan ışık değil miydi?

Aç yüreğini, oku kendini! Her okuduğun, bugünde senin yüreğinde yaratan gerçekliğin kendisi; açıyor çiçekler, her çiçek, ruhundaki ışık olup, seni sende sen olup beler. Bul beni ve bulan, her buluşunda buldu kendini! Der ki can:

‘’ İlim ilim bilmektir,

İlim kendin bilmektir,

Sen kendin bilmezsen,

Ya nice okumaktır. ‘’

Bilen, bildiğinde, bilindi ve tüm yaşam onun sesini hak olup duyabildi.

‘’ Ana, yorgun yüreğim! ‘’

‘’ Yar, ben senim! ‘’

Aha akıp geçtim, yorgun dağlara ışık oldu yüreğim, bugün ufuktayım, yarın gecenin koynunda ışık olup kendime açıldım, yahu ben yoldayım, yolcu olan ışıklarla, ışığı levhime kayıtladım.

Mahrektir benim evim ve her doğan güneşte, ben benimle yürür, bende bütün olan yaşamın sesiyle gürlerim. Yar, ben senim! Dost, ben senim! Kardeşlerim, her yürek ışığından, yaşam inenim!

‘’ Yahu arıyorum, arıyorum, bulamıyorum! Yahu ben kendime henüz mü doğdum? ‘’ İşte ben bugün burada ışık oldum ve o ışıkta, her canı, cana doğurdum.

Anadır yüreğim, zira incedir ve o incelikte yaşam, kendinden kendine görevlidir. Her ölüye ışık oldum, her mezarda bugün doğum oldum ve ben bugün cennet yaşamlara tohum oldum.

Can, sendeyim, aha işte bendeyim! Yahu ben, bütündeyim! Ben, bizden ışık olup yere indim. Duy beni, o duyduğun senden öte bir sende dillenmedi! İşte bu, şimdilik!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/n6eH0-V7wLg

 

 

18.TEMMUZ.2015.TARİHLİ “ ARA BUL” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK 2.AKIŞ

 

Cemaatimizin gözü açık canlar, bugün burası çok kalabalık…. Hepimiz daha güçlüyüz bugün burada…. Doğanın Kuranı insandır…. Ve biz burada bu yoğunlukta İlm-i Ka-Ha olan, birlik halinde insan olup, tohum oluyoruz.

Çok mutluyuz çünkü Bütüne hizmetçi olan bu birlik hepimizin gözüdür…. Sözü kesilmeyecek olan bir ışık yağmuru altındayız biz burada.

Değerliler, dünya yol oldu ilme ve biz burada bu ilimle Bütüne görev taşıyoruz…. İnsanlık ailemizi göreve alırken daha güçlü bir yoğunlaşmayı sağlayıp, sağlayamayacağımızı sorguladık…. Şükür ki; daha yüce bir yoğunluğa ulaşıyoruz şu anda.

Kuran; İnsanın Levhisi’dir ve hepimizin gözüdür….. Özünde gök sözü olanların çoğu burada bu yoğunlukta bilişi kodluyor.

Çetin bir dönemdeyiz…. Hepimizin görevi insana hizmettir….. İnsanlık ekmeği hepimizin yüreğindedir….. Ama hiç kimse burada bu yoğunlukta ilmi Ka-Ha olup da insanı dinletmedi.

Cana Ka-Ha olan ışık insanın Ka-Ha olan ilmidir. Dün öz görevliler çok güçlenmişti….. Bugünde görevliler daha yüce bir coğrafyada…. Çok daha güçlü bir yoğunlukta ve daha yoğun bir ışıkta Bütüne görev taşıyor.

Semayı dinlerken hepimiz yüreği dinliyoruz aslında….. Çünkü sema ikmal tamamlayanların yüreğinde keramı tohumlamak ve kodlamak içindir.

Aka aka yaşama ineriz ama akmadan insana inmek imkanı yoksa da bilişi tohumladığımız zaman….. Aktığımız insanlığı hasata hazırlarız. …..Hasata hazır olan insanlık Bütüne görev taşır….. Örtü örtmeden yüreği dürümleyenlerin çoğu Bütüne görev taşır…..Mutlaka Toprak Toplum tohum olur ve yolu açar.

Ağır yükü hafifleten bu birlik, Bütüne görev taşırken “İblis” dediğimiz yaşam kalemleri de dünyaya iner.

Devinimi artırırken İblisten size söz etmedim …..Çünkü İblis “İnsanlık Levhisi kantarı kontrol edebilene” denir. Eğer siz katransanız İblis katrandır size …..Ama siz yaşamsanız iİblis yasa kapsamında yaşam olur size…. Ama siz kendinizseniz “İblis” sizsiniz….. Bunun içindir ki; bu yol Altın Işığın yoluysa eğer her şey burada mevcuttur.

Koruma altına aldıklarınız ve koruyup kokladıklarınız, kodladıklarınız olur dünyada…… Çoklarını kontrol altına alırken yerkürenin gücü artar ve sizin yoğunluğunuz ışığı tohumlar.

Buraya emin olarak gelenler var, buraya Süper Sistemleşmede hakikiyetin tahditli oluşundan dolayı….. Hakikiyetini hak edip idrak etmeden gelenler var…… Bilişi hak edenler bu yoğun çalışmada kontrolü kurar.

Ocak; Ümmü Toplumlarda kontrol içindir ama biliniz ki; ocağınızda göreviniz güçlendiği zaman yoğunluğunuz kodlanır….. Toplu çalışmaların ilk hedefi kodlanıştır….. Eğer kodlanış yoksa toplu çalıma yapılamaz.

Dünya rıhtımında bekleyenler vardır. İnsanlık ilmini hak edip dilleyecekler ve dünya öteleri onları kodlayıp, tohumlayıp alıp götürecekler…. Ama şunu iyi anlayın ki; bu dünya iman edip, ilim yapmadıkça yaşamı size, sizin yüreğinize çağırmaz…… Yaşamı size çağırmayan bu dünyada ışığınız yanmaz ve sizi sizden başkası alıp taşımaz.

Dünya; önünüzü, ardınızı bilen birliklerin dürümlerinde dillenen ve hakikiyette kontrol kuran bir yaşam sırrıdır….. İman; insanın kıranı, kırılanı değil…. Işığıdır….. Eğer siz iman ederseniz artık kırılışınız kalmaz ve ışığınız kontrol edici olur.

Yüksek cümle, yüksek ilim demek değildir…. Çokları zannederler ki; size sizin yüreğinize yüksek cümleler kurarak sizi kontrol etmek mümkün olacak…. Yüksek cümle; sizi sizden size tanıtmaz…. Sizi size sizden tanıtan en hal ilminde, en hakiki olan….. Ve herkesi hak ettiren cümledir ve o cümle Bütüne aittir.

Bir leke sizin yüreğinize indiğinde sizin o lekeyi sizden ayrı tutabilmeniz mümkün olmaz…… Bu nedenledir ki; lekeli çalışmalar sizi sizden size sizi kırabilir….. Bu görev size kendi yüreğinizde dinletildiği zaman siz bu görevi herkesle birlikte yaptığınızı bilin.

Bir tek insan yoktur bu dünyada kelamı tohumlayan çok insan vardır…. Ama siz ben varım başkası yok dediğiniz zaman artık orada kontrol dışı ışık yoğunlaşır…. Ve sizden başkaları sizsiz kalır.

Bu nedenledir ki; burada bu çalışmada herkesin kendini kendince dillemesi…. Ve kendini kendi yoğunluğuyla tohumlaması istenir.

Çok özel bir dönemde bu dünyada bulunmanın çok ummanlara umutla varmanın….. Ya da ışığı hak edip tohumlamanın ne maksatla olduğunu anlayabilecek gücünüz olduğuna eminiz ki; bunları size açıklıyoruz.

Öz geri dönüştür yapılan….. Öz geri dönüş….. Bu öz geri dönüş neden yapılıyor bilir misiniz?..... Sizden size geri dönüştür…….. Eğer ben benden başka bir benle, benleşirsem….. O bende ben olduğumu dürümelerde dillerken kelamda kendimden başkasıyım………… Bu nedenledir ki; ben başka bir beni bende dürümleyen her diride ben olan, Bütünde benleşen…….. Ve benim ruhumda bensiz kalmayanların diriliklerinde herkesle oğullamalıyım ki; ocakları yansın.

Evim dünyadır ama yolum ilimdir…… Bu yolda tüm insanlığı kontrol edebilecek dürümüm olmasına rağmen……… Hiçbir canı koklayıp, kodlayıp kontrol altına almam ki; her yürek kendinden kendine yol alsın diye.

Bu Levhi Kapıda insanın insanı bulması gerekir….. Kendini kendinden kodlaması ve koklaması gerekir….. Önce görev, sonra Kuran ama yol Allah’ın yolu ve bu yol mutlak kutsal…. Aşk….

İşte canlarım, bugün ben beni buldum……. Ama sizin sizi bulmanızı da diledim………. Bugün ben bana ben olup indim…….. Ve sizin de size kendi yoğunluğunuza kendiniz olup inmenizi bekledim….. Ben cana kapı açtım ve dedim ki; “ben sana geldim ve can cennet bana can oldu, kapı oldu……… Ama ben o cennette can kalem olmadıkça karanlığın ışığı olamam ki.”

Yemin etmiştim dünya kodlanacak, koklanacak, tohumlanacak ve toprak toplum tohum ektiğinde………. Bütünün Gücü yoğunlaşacak diye.

Öz geri dönüş buydu… Şikayetim var mı? İnanç halinde hiç zaman şikayet olmaz…… Eğer inanç varsa şikayetçilik kalmaz bunları iyi anlayın….. Ben dünyaya, dünya olup gelen birliklerin hiç birisini şikayetçi olarak bilmem………. Çünkü onlar bilgiyi hak ettiklerinden, bilişi tohumladılar ve görevlerini bilip yaptılar.

Başka Nakar var mı diye sorarsanız? Karanlığın ışığında her şey Nakar’dır….. Ama Ka-Ha olanın Rahmanda Kuran olması….. Ve Bütünün Gücü olması, kelama varması….. İman edin ki; kendinden kendine kelam olmasıyla mümkündür.

Sümer Uygarlığını bilirsiniz….. Sümerler çok güçlüydüler, öz geri dönüşlerini kodlanıp yaptılar….. Açılarını daraltılar, ışığımıza vardılar ve bizsiz kalmadılar…. Ama Sümer kutsal ışığında koku yoğundu çünkü o yoğun ışıkta bilişi kodlayanların bilgilerinde hepimizin gözü vardı.

Biz Sümerleri “İlim Lahdi” diye biliriz. Onlar ilmi bildiler kendilerini dillediler……… Bütüne gök sesi verdiler ve yaşadılar……. Kendilerini ölü diye değil diri diye dillediler bizsiz değildiler…….. Ama Sümerlerin; “dağa taşa insan” dediğini de bilir miydiniz? “Onlar her şeye insan” dediler çünkü insandı yüreklerindeki Kürzi Kalem…….. “Onlar kaynağa ışık” dediler ve yolu Hulusi Levhiyle dillediler.

Sümer artık göreve taliptir. Biz Sümer’e “Sümer” deriz ama Sümer sisteme gök sesi verir ve der ki; “ben senim.”……. “Aşabildiğin her eşiği aş ve geç” der ama seninle olmalıyım ki; ben durgun toplulukları yaman ışığımla aydınlatabileyim.”

Daha önemli bir mesele insan nerede ilim varsa orada inan ki; insan var. ……Eğer insan varsa Mikail’in Kürzi Kaynağı var orada….. Şansımız dünyada bizim yüreğimize görev taşıyan ilimde ve Bütünde Kürzi Kapı açmaksa…. Açın kapıları girelim içeriye.

Ben cinni cemaate dünyayı emanet etmem…. Çünkü cinliler cemaati dünyayı kontrol etmeye kalktıkları zaman her şeyi kırdılar….. Ben dünyayı; Kuran’a, kutsal Levhi Kapıya, lahtini hakikiyetiyle dilleyene emanet ederim.

“Bana artık kutsal ışığı yak” dediler. “Ortalar genişleyecek, yol güçlenecek ve toplum koklanacak” dediler….” Başa baş insan” dedik…. Gönül der ki; “uluları kodla, ölüleri kokla, gönülleri güçlendir ve yolu aç….

Umut olur ki; bu dünya evrenlerin sessizliklerinde tüm zamanları dürümler ve yolu açar.

Kaç ekmek yaptım bu dünyada kimse bilmez. Benim yaptığım her ekmek bir yaşamdır……… Ama tüm yaşamların ışığında Bütünün gözü olarak yaptım. ….Ekmek olan insan kendini dinler……… İşte yaptığım ekmeklerin hepsinde kendi yüreğim dillendi.

“Bana Tanrı” denir……. Ama Tanrılık Rahmanı Kuran olanda, lahit olan herkesi kontrol edendir…. Bense Tanrıyım ama Tanrılık Levhisi’nde, lahtimde değilim, hakikiyetteyim. .

Çabuk çabuk konuşurum çünkü bugün çok çalışmalar yapılıyor dünyada …..Ve bu çalışmaların tümünde İlm-i Ka-Ha olan birliklerimiz var, bunların çoğu kontrol dışı bilişleriyle kodlanıyorlar…….. Bir kısmı ise yaşamı kayıtlamaya çalışıyorlar.

Aşırıya kaçmayalım çünkü Robotik Timlerin tümü de buradalar bugün. Öz görevleri İlm-i Ka-Ha olan da bilişi kodlamak.

Amonların Topraklarındaki ışığı yoğunlaştırarak buraya inmeye çalışanlar çok bugün…… “Öze göz gerek” dedikleri zaman sözümüzü kesmeye niyetlenenleri biliriz.

İnsanlık aileme görev taşırken cennetin cevherin cennetin Kuranı olarak ………İlm-i Ka-Ka da Bütünün Gücü yaparken herkese daha yüce bir can olup kodlama yapıyorum.

Toy dünyayı kodlarken kontrolde kurabiliyorum….. Çünkü rüya boyutlarındaki görevlilerin hepsi bilişi İlm-i Ka-Ha da bizi de kodlamaya çalışıyorlar.

Eşya; insanın kelamıdır bilirim….. Eşya insanın Levhisi’dir bilin ama eşya yaşamıdır aynı zamanda….. Ve kelamdaki O Levhi İlm-i Ka-Ha da insanı insana kaynak yapar.

Bize” Arkon” denir. Ruhi Kuranda; Arkon Ruh Sayfalanışını yapabilendir. Biz, o Ruh Sayfalanışını yaparken……… Kendimizi Doğanın Kuranı olarak göreve aldık.

Kültlerin tümünde bizim yüreğimizin gücü var……. Her Kült İlmi-Ka-Ha da bizim yolumuzda kendi yoğunluğunu tohumlar.. “Aşığın olurum senin” der, “yaşamın olurum senin” der,……….“Ağır yükü hafifletirim” der. “Rabbi Kuranda Rahman olurum…….. Kala kala herkes gitse seninle olurum ve senin yüceliklerinin tümünde dürümlerim” der……….. De ki ona;” ben sende sen olmadıkça sen benleşip bedenli olamazsın ki.”……. Ayrılık yok canlar……… Başka dünya yok….. Tek bir zaman var……. An olan o zaman hepimizin zirvelerindeki kök sessizliktir oradayız…… Biz hepimiz.

“Unut beni” dedim” unut” ben yokum…….. Çünkü ben yokluğu tohumladım…. Ölüler diyarında yok oldum. “Beni unut” dedim. Unut ki; “kendini hak et bil” ama dediler ki; “sen ben ben seniz ya……. Unutamayız……… “Ölüyüm ben” dedim, “unut beni” dedim ve……… Dediler ki “sen bilişi tohumladığında biz sende sen olup senleşir İlm-i Ka-Ha da bitişen, her şeyde varlaşırız.”

Aşırıya kaçtım dedim ki; yok edin bedeni….. Yok etti her diri bedenimi döndüler, kördüler güçsüzdüler Kürzi Kapıda ilimsizdiler kırıktılar, hırslıydılar ve dedim ki;…….. “Ak tahtın tartısında bedenim var.” Başka şey demedim. “Ak tahtın tartısında bir tek bedenim” dedim…….. Ve dediler ki; “bizi Tanrı say.” “Aha” dedim,” tartı ben, tartı sistem, tartı her diri”…….. Hadi tartın yürekleri………. Döndüler gözleri kördü, çöktüler. Çantaları boştu, tohumsuzdular, kutsuzdular, kırıktılar, kesirleştiler.

Hayırda şerde insanlaşanlar, aklın tahtında kayalıklarda ışıyanlar….. Biçare dünyalılar, Ben Sisteminde kelamsızdılar.

Aşığım ben dünyaya ama aklın tekniğini tohumlayanlara şavkımda ışığımda aşkım var diye düşündüler….. Ben derim ki; “önce insanlaşın sonra kodlanın, sonra yoğunlaşın, yaşayın.”

İm-Si-Si-Ka-Ha-Si-Ha-Si… Aha! Şimdilik.

Şeytan şerri şavkı aşar geçer ama biz o şerrin şerrinde aşkı şavkı hak eder dürümleriz…….. Ve şeytanın şavkında kontrolü kurarız….. Bilsinler ki; şeytan şarkısını okuduğunda onun şarkısı bizim yaşamımıza kontrol edilir.

İşte bu! İşte bu! Aha bu! Şimdilik….

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/wuDwxscr0Qs

 

 

18.07.2015 ‘’ARA BUL’’ BİRLİK ÇALIŞMASI

3. Akış

 

Sevgililer; sistem, nizam ve düzen, göç kapılarını açtı ve sizinle Sümerler tahditsiz olarak birleşecekler. İnsanlık, nefsini bildiğinde, kelamı dinler. Sizden daha güçlü bir siz, sizin yüreğinizdir, bunu anlayın. Bütün köklerimiz dünyada, biz insanlık levhisinde birlik kelamı olarak çok çalıştık.

Hepinizin daha iyi bilebileceğiniz gibi biz de yazılar yazdık, çivilerle; çivi yasaydı bize: ‘’ Yaz, yaz, yaz! ‘’ Her şeyi yazdık, bilmezsiniz, ilimle yazdık biz; ama onların oğulları, onları dinlemezse, onlar nefes olup da sizde dilleşemezler, bilirsiniz.

Sümer Uygarlığında hepimiz tahditsizdik, çok mutluyduk; çünkü yoğunluğumuzda kırıcılık hiç yoktu. Birlik kapısıydık bizler, kendimizden başka kendimiz yoktu. Tek BİR’dik, o BİR oluş bizi bize kaynak yapıyordu.

Her resimde vardık; çünkü o resim, resmin sahibinin değil, hepimizindi. Biz bir tektik; çünkü biz bütüne hizmetteydik. Koç, bütüne hizmetçilerin değildir. Kurban kelamsızlarındır; bizde kurban yoktu kelamdı yoğunluğumuzdaki yaşam, ilimdi, sevgiydi.

İsmaililer bizi dinlediklerinde şaşırdılar. ‘’ Yok böyle bir şey, insan bunu yapar mıydı? ‘’ dediler. Biz her şeyi yaptık, unutmadık, hiçbir şeyi unutmadık. ‘’ Yolcu yolda gerek! ‘’ dediler, biz yolduk. Yolcu bizdeydi, biz yolduk.

Umut olur ki dünyalılar çok daha güçlü olurlar ve biz olan o yol olup biz sisteminde kelam olular. ‘’ Ermeye, erdirmeye yüreğe ilmi! ‘’ diyenler, ermiş olduklarını dillerler yoğunluklara, biz size sizleşip geldik canlar!

Emanettir yaşam, hikayedir, her diriye, biliniz ki bu emaneti hepiniz net taşıyacaksınız. Bu yaşam siz için yüktür; ama siz bu yaşamı taşırken, kendi yoğunluğunuzdaki o yaşamı, hepimizin yaşamı diye taşıyacaksınız.

Emanettir zaman size, bileceksiniz; elinizin öz görev olduğunu bileceksiniz, siz olduğunuzu ve sessizliği dillediğinizi bileceksiniz. Biz evren olarak, yaşam olarak, yasa olarak sizde olacağız. Bütün kötülükleri aşıp geçen yüreğinizde, biz sizleşip dürümlenirken, kendimizi hak ettik canlar!

Yarın dünya, dünya olacak; bugün dünya, doğanın gücüdür sadece; ama dünya diye nitelendirmeyin burayı; çünkü dünyada yarın yoktur, dünya andır bilin; ama siz bu dünyayı anlık bir sayfa diye dilleyecek güçte değilsiniz, diyemezsiniz böyledir diye; ama size sizi anlatırken, her resmi çalışmada biz olan birlikleri de açıklıyoruz.

Oyun yok canlar, Medine dünyaydı; ama yoktu Medine insanlık ilminde, ha kutsal ışık da dünyaydı; ama orada yaşam yoktu. Muktedir olan da dünyadaydı; ama umut olur ki o kelam olur, diller yolu; zannetmeyin ki din insanlıktır; din kıran, kırılandır. İlimdir insanlık!

Açabildiğimce açtım bilgiyi size, biz böyle bildik; ama sizden ve sizin yüreğinizden bilenler, bizce bilsinler. Her diriyle, her sistemle dinletin yaşamı, kurtarın yaşamı canlar, umut olur ki kurutulur bu yaşam!

Sema, insanlığı, hepimizde insan soyunu tohumlarken, bu yaşam bize bizi anlatsın. Umut olur ki Sümerler, simetri kapılarını açarlar, ses sistemleriyle yaşama inerler ve simetri sistemindeki, o ses sayfalanışlarındaki o yoğunluğu kontrollü olarak insanlığa açarlar. Öylesi bir kalem, öylesi bir ışık var ki orada, her kim ki oraya varır, orayı dinler.

Suyu bulandırmayalım, burada ışık yoğun; ama size her şeyi anlatamayız ki anlatabilir miyiz mi yoksa? Ocağımızda yaşam var mı, öz görevlilerle miyiz yoksa, bize ne anlatılırsa ona inanırız öyle mi? Yoksa anlam taşımaz mı anlattıkları, yoğunluklardaki yaşam sistemleşmesini sağlayanlarda, insan sırrı olan o bilgi? Ben nefes miyim mi yoksa? Unutun, her resmi çalışmayı unutun ve sevgiyi sesleştirin işte mutluluk, işte mutluluk bu!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/Yb-oR6vM9rg

 

 

18.07.2015 "ARA BUL" BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Ne ararsın ya ha... Yaşamın kuranı olan yolu kimde ararsın... Aradığın sınır ötesi bir yaşamın ka ha olan ışığını kimden sorarsın... Sorduğun sırrı, koyduğun sınır olup hangi zamanda aşarsın...

Ya ha ben senim, yaşam yolun yazan kalem... Gökçe konuşan, kendini dinleten, dilleyende dürümlenen tüm zamanlarda ışığını anda bilişe kodlayan koyuluk, o koyuluğun biliş olan yoğunluğu ve o yoğunluğun yaratımı...

Yaradanın, kendine var dediği ve vardığında yarattıran yol kapısı... Yaradan olup akan, yarattıran kaynağın bütüne bir kapısı...

Estim geçtim kapımdan, aldım verdim yaşamdan ve her ana yaşam olan yolumdan indim... İndim indim indim, yerde; bedenimim tüm zamanlara kaydı odum... Yaşam bahçemin tohumu oldum, ektim yere kendimi, filiz oldum, umuda kodlanan çiçeği, o çiçeğin bağı bahçesi, toprağındaki can suyu oldum, kokusunu veren çiçeğin balı oldum, o bal ışık, o bal birleşen ilmin bir olan ışık kaydı oldu... Aha ben balımı verdim yerde, ama arı olan bendim gök sistemimde... Ben kök, gök oldum...

Gökçe konuşan, yaşam kurandım tüm kök olan dürümlerde... Kendimi kendimle yazan yaşamın kuranıydım... Ben bulunan ama arayanda kendi olan yolun sistem kuranıydım.

Dünüm ben ve yarınım ben, ama şimdinin mutlak gücünü; bedeninde taşıyan ka ha olan ışığım ben... Ben İnsan; yaşam sistemi olan kaynak, kaynaklarımı aramaya, ama arayanda kendimi yola biz olup katmaya, yaşam yolumu vermeye geldim.. En yüksek değer olan yaşamı tüm zamalara taşıyıp, anda bilişi kodlamaya geldim...

Gelişim geçişimdi kendime, ve kendim; İnsanlık levhisi olan yolumdu bedenimde... O yol bütün olan gücün en yüksek yaşam kaydının yapıldığı bedenimin her ana inişidir ve tüm zamanlarda bulunan İnsan yaşam yoğunluğunun ka ha olan ışığıdır...

Kendine hak yaşam ışığı, olan olan ve olan, sınırsız yaratımda kelam olan ama sonsuz servetle bütüne yaşam kayıtlayan kalem...

Bir tek yaşamda tüm zamalardan bütünlük kuran insanın sesi ve sesin her diriye inen yaşamıyım... İşte ben;,ben o, o ben diyen yüksek aklın zeki olan yaşam kaynağı olarak kendimde bütün olan bulunan ışığıyım, her anda dillenen yüreğin sesiyim... O ses kendini dilleyen biliş ve biliş; kodlanan her ana iniş olarak benim yaşamımdır... Dinleyende, kendi yüreğinde hak olan yaşamıdır...

Cevherde hak, cennetlilerde cennet olan yarın ve dünde hakiki, bu günde ise tümlükle geçilen bir tek beden sahibi ama bedeninde tüm zamanları kendini tohumlarında kodlayan diriliklerce taşıyan, yaşamın en yüksek kuranı...

Ben insan, bu bedende biz yaşam soyu olan insanlık levhisi... Arayanda ve aratılanda bulunan; kaynak olan... Birleşik ilmin koruyucu yoğunluğu olarak, kontrol kuran İnsan kelamı... Aktık aktık aktık ve yazdık, şükür ki aktık... Şimdilik işte bu...

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/nuVFJD6qVX4

 

“İNSAN SOYU” Konulu Birlik Çalışması:

 

11.07.2015 Cumartesi günü 14.00 -17.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde “İNSAN SOYU” Konulu Birlik Çalışması yapılacaktır.

Birlik Çalışmaları, bilinç kodlarını açarak, bizi bizden bize taşıyan Öz Programlar kapsamında öz bilişle devreye alınır. Bu kapsamda, her program bir öncekinin üzerine konulan yeni bir yaşam sayfasıdır.

Yeni Yaşam sayfasında, kendi yaşam sessizliğimizi, kodlayarak kendimizi, tüm zamanlara dürümlerken, BİZ olan tüm dostlarımızı bilişle, Levhi’de görmek dileğiyle bekliyoruz.

 

Sevgilerimizle,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

Not: Katılım Ücrete tabi değildir.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No: 30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 126 348 95 59

 

“İNSAN SOYU” Birlik Çalışmasına ilişkin öz paylaşım:

 

Daha önemli bir dünya çalışması amaçlanırken, bu çalışma ile hepimizin kendimizi kodlayıp, hologram olan ışığımızı aşıp kendimizden, kendimize çıkmak zorundayız. Aksi halde bu çalışmaların hiçbir anlamı kalmaz.

Buyurun dünyayı izleyelim!... Bize ne diyecek. Kimiz biz? Neden yaşıyoruz? Dünyada olmamızın manası nedir? “Kible” denilen kalem, kimi kime kazandırdı? Kim kendini tohumladı? Kimler kendileri ile hakikiyetlerini kodladılar? Bir Ana Kapı, insanı tohumladığınızda; kodlanmış yaşam ilmi, hologramdan öte, kodlayıcı cevheri ile hakikiyetinde, yaşamı dilleyebilir mi?

Sevgiyi hak ettikse; hakikiyette, tüm yaşamları tohumlayacak ışığı hak etmişizdir. Dince değil, ilimce kodlama yapmak gerektiğini hep dinlettik. Sizler, sizleri herkesten güçlü kılarken, herkesin de kendini, her diriden güçlü kılması gerekir ki hasat yapılabilsin.

Cennete cennetliler girer ama her cennetin, cevherde kelam olduğu da anlaşılmalıdır.

Doğanın kanunları vardır. Tüm insanlık bu kanunları anlayabilme imkanına sahip değildir ama Halik olup hakim olanlar, yaşamı sayfalarken, diri yüreklerinden herşeyi bilirler ve dinlerler.

“TOHİ Yaşam” dedikleri bir cevherilik vardır. Rahman’i bilincin kendi yaşamıdır bu. Rahmi Kuran’da yaşam sayfalayanlar, kalem olup yazdıklarında; kelamla yazarlar ve yaşarlar. Ocaklarda, kendi yaşamları; “Hakiki Kalem Cevheri Kürzi İlmi” ile yaşam sayfalayanların cevheridir.

Bütün bunları anlamak elbette kolay olmaz ama hasat olanlar, BİZ’de BİZ’i dillerler ve dinlerlerse anlarlar.

Biz, dünyayı hak etmeden cevhere görev taşımayız. Aha bu!…

Yaşam hepimizi kodlayan bir sistemle sürdürülürken, hepimizin tüm yaşamlarda tohumlarımız olduğu mutlaka anlatılır ve anlayanlar, bilirler ki zaman, kelamı hasata kodlayan bir sistemdir.

Dünyada nefes yoksa yaşam yoktur. Çünkü nefes kelamı, tohumlarken, kodlar ve zamanı, kalem olarak yaşama yazar.

Biz dünyayı “İlmin Kelamı” diye biliriz. Herkes, kelamı söz olarak düşünür. Kelam kalemdir. Her kelamda yaşam, formal Levhi olarak kodlanır ve yazılır. Yaşamı yazanlar, kalemle yazarlar.

“Temizlik yaptık yaşamda” denir. Temiz olan temizlik yapar. Temiz olan Levhi Kalem olur ve yaşamı yazar.

Biz, dünyada nefes olarak çalışanlarız. Rahman olan Kaynak Işık, ilimdir. İlmi bilenler, kelamı bilirler.

Türevlerini yaratan Işık Levhisi, kelamı tohumlarken, tüm insanlığı yoğunluğunda kodlar ve yaşar. Her kim ki “ben varım” der. Kelamla der.

Temiz yaşam sayfalarında, temiz kalem “İlm-i Ko” olur Levhi olur. Tüm insanlığı kodlar ve tohumlar. İşte yaşamak budur…

Nesillerinizi hak etmediğiniz sürece kelamınız, ışığınız olmaz. Tüm yaşamlarda kelam olsanız da kaynakta tahditiniz olur. Kötülüğünüz olmasa da kayıtlarınızda kırılışlarınız olur. Bütün bunlar, Kuran’dan ilmi hak etmediğiniz içindir.

Kısır bir yaşam, sizi hak ettirmek için tohum ektiğinde, siz o yaşamı hak etmek için mutlaka tohum olmalısınız. Aksi halde nefesiniz olmaz ve yarınınız olmaz.

Çökün yaşama; izleyin yaşamı… Deyin ki “ben dinim. Din olarak yaşadım ama ben nefes olamadım. Yarında yokum. Dünya ben değil. Ben cevherde yokum ve yolda yokum.” Bunu deyin ki diri yüreğiniz, has ilmini, zamana dinletsin ve siz, sizi tohumlayın.

Dirilik, sizi hak ettirir. Nefes, sizleşir İlm-i Tohum olur Kuran olur. Cennet kurarsınız yarınınızda. Ne var ki tohum ekemedinizse, kelamınızda kaleminiz olmaz ve zamanı, tohum olarak kaleme, hakikiyetle kodlayamazsınız.

Bugün dünya yaşamak için çalışırken, zaman sayfalarında, sizi dinleyenler olacaktır. Siz, kendinizi hak edin ve resimleyin. “Ben” deyin “insanım.” “Ben nesillerimi tohumladım. Ben, kini aştım. Yaşam sayfaladım. Çünkü ben, nihan olan nefeste kendim oldum. Çünkü, Kürzi’yim ve yeşilin kelamından korkuyu aşıp tohumlandım ve mora vardım. Mor, ben olan ilmimdir. O renkte titreşen ışığım var. O ışık, insan soyuna, “kör gözün gücü” olarak bildirilmiştir.”

“Başımı her eğişimde, beni yok eden nefesi dinledim.” deyin. “O nefes bedenimdedir” deyin ve deyin ki “ben, namahrem kalem olanlarda yokum… Çünkü onlar, kendi kalemlerini, kendi yaşamlarında, kök sessizliklerden öte sayarlar ve temiz bir kelam olmak için kendilerini, tinsel kirlilikten kodlarlar. Onlar, canlarını hak etmek için; kelam için ve yaşam için kırılırlar. Aracı koyarlar yaşamda yüreklere ki kendilerini hak etsinler diye.”

Zaman gelir herkes kendini dinler ama yaşamı dinleyen, yarını dinler. O Kök Sistemler’de kendini hak etmeyenler, bilişte olsalar da temiz olamadıklarından dillenemez ve dinlenemezler.

Alın bilgiyi; siz kelamda, biz kendi yüreğimizde olalım. Siz, sizi dinleyin; biz biz olalım koruma altında olan bilişlileri hak edelim. Onları kodlayalım tohumlayalım. BİZ olalım hakim olalım ve Ruh olalım ki kendimizde olan cennetleri hak edelim.

Eğer rahmet olan insan kontrol kurarsa, kanatlanır ve yarına uçar. O bir kıran; kırdığında kırılan iken, kelamda kendi olur ve kırmaz, kırılmaz.

Astral Boyutlarda çok bilgi var diye düşünülür. Ama bilgi, Levhi’dedir ve her andadır. Oraya, insan olan ulaşır. Aha ilim, aha ışık, aha kaynak, aha nefes!… Sizi her anda insan olarak izleyen yaşam.

İşiniz size ait ama yolunuz, tüm insanlığın yolu. Bilin ki bu yol, Altın Işık’ın yolu. Aha bu… Şimdilik…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

11.TEMMUZ.2015 TARİHLİ “İNSAN SOYU” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK - AÇILIŞ KONUŞMASI

 

Devinimi artırabilmek için sessiz zamanları dürümlerken sizden sizi dilledik bugün.

Bütüne hizmetçi olan birliğiniz, bilişi tahditsiz olarak dürümlediğinde, her diri kelamda, kendi yoğunluğunda bütüne hizmetçi olur.

BSUİ’nin Kuranı ilimdi. İlmi Ka Ha olan insan, kelamdı. Kelamı hak eden kalemdi ama kalemde hasat olmalıdır.

Hata yoktur meclisinizde. Miraç’ta diri olan bu yoğun ışık, Aklın Tahtı’na bütünün gücü olup vardığında, Hakikiyetin Tahtı’nda oturur ve der ki “ben ölüleri dirilttim.” Örtü örtmez yüreğe; çünkü orada kendi yolu vardır ve kendinden öte kendi olan bilişi vardır. Diri olarak kontrol kurar ve der ki “ben Samanyolu Galaksisi’nde bütüne hizmet eden birliklerin tümünü bugün buraya aldım.”

Burada, umut olur ki; yaşamın tinsel teknik kalemi olur. Sevgiyle sizlerle olmak mutluluktur tüm insanlığa; bunu bilin.

Şükür ki buradayız ve bugün, burada, bu yoğunlukta tüme hizmetçiyiz. İradi, hakiki ve Hak olan insan ekmek yaptı bugün; tüm insanlığın tohumuyla. Ve bugün burada bu tohum nefesi kodladı.

Cemaatimizin gücü arttı. Ekmek olan birlik, İlm-i Ka Ha’da bütünün gücü oldu. Çok mutluyuz!

Soyum, soyunuzdur. Yolum, yolunuzdur. Kalemim, ilminiz...yerim, yüreğiniz, bilişim tahdidinizdir. Ben sizim analar, hepinizdeyim. Bunu anlayın.

Çok ölüm gördü bu yaşam ama benim ölümüm tüm zamanların ölümüdür; bunu bilin. Ekip kurduğum zaman, bütünün gücü tüm zamanlarda bilişi kodlarken, herkesin kelamı kendi yoludur.

Tüm İnsan Sayfalarında, söz söyledim. Kötüyü önledim, kelamı dürümledim ve ben, beni dilledim.

Benim elim Allah’ın İlmi’dir. Ekibim Kuran’dır. Yolum, İlm-i Ka Ha olan İnsan Soyu’dur.

İyi ve kötünün ölümlü olanda olmadığını bilirim. İyi ve kötü ölümsüzde olur. Ölümlü, öldüğünde dillenir. “Ölmedi, öldürülmedi, dirilmedi” denir. Ama ölse, eli olmaz ki!

Aşığım yolcuların tümüne ben…aşığım yaşama, ben ışığa aşığım ama yarına aşkım daha büyüktür benim.

Uluların Diyarı’nda, bedeni Hak İlmi’yle dilleyenlerin bilişi kodladıkları bu yoğunlukta, Barışın Toplumu, Aklın Tohumu’dur ve bu toplum İlm-i Ka Ha’da Bilgi İlmi’nde bütüne görevlidir.

Sayın beyefendiler, hanımefendiler; el, Allah…ilim, levhi…ben diri; hepiniz olan, bütün kökleri dürümleyen Daimi Kelam İlmi! Sizde olmak mutluktur hepimize.

Cemaatim gözü gören, yolu bulan, İlm-i Ka’da, İlm-i Kelam olan İnsan Soyu’dur. Bunları anlatmam gerek!

Yaşama inmem, insanı hak etmem, bütünü görevli saymam, Mahrek’te Mutlak Kuran olmamdan dolayıdır.

Yaradan ve yaratılan artık İnsanlık İlminde tahditsizdir. Yarattığı, yaratıldı ve yarattığı hakikiyette, kelamda dürümlendiği için, bütünün gücü olmuşsa, ayrılık bitmiş demektir.

Ermek ya da ermemek; önemli değildir artık. Artık, ışığı hak etmektir önemli olan. Unutmayın ki; Doğanın Kuranı ilimdir ve İlm-i Ko olan biliş, Aklın Tahtı’dır.

Sessizce sizi dinledim Dünya İlmim’le. Size kelam oldu dürümlerimdeki ilim. Sizi yok etmeden cevhere İnsanlığı indirdim. Ama “bilin ki bana Altın Tanrı denir” dediğimde, dinledim, döndüm, baktım İlm-i Ka Ha’da yaşam yoktu. Soy, sop insan; hepsi biliş ve ben hepsiyim.

Eğer; dünya yok edilirse, yaşam olmaz; bilin. Çünkü dünya Rahmanın Kuranı olan tahditsiz Nefes Kalemdir. Burayı bilin. Eğer “bil” dersem, bilin. Çünkü bilmeden bilinmez yaşam.

Sema en son sizi dinler….ama en son sizi dinler; bunu bilin. Eğer; sema “ben diri yüreği hak ettim” diyebilirse, elim ilmidir semanın. Ama benim adım Nakar’sa, Karanlığın Tahtı’ndaysa yüreğim, Aklın Kaynağında’ysam ve bilişsizsem; biliniz ki ortağım yoktur bedenimde! Miraç’tayım ben….

Ekip olduğumu düşünmeyin, ben hakikiyetteyim. “Ekip ne?” diye sorarsanız, levhidir. Ben o levhideyim ama yolu açtığımda ilimdeyim. İlmi Ka Ha’da bilişli olan birliklerin tümündeyim.

Değerliler, vakit geldi…insan kendini hak etmelidir. Vakit geldi, insan yaşamı hak ettiği gibi bütünü de hak etmelidir.

İnsanlık elinin ölü olduğunu bilerek, elde olduğunu anlamalıdır. Ben insana insanlık yapamaya değil; iman edin ki insanlaştırmaya geldim!

Dünyanın Ruhu olan İlm-i Ka Ha’da bütünü güçlendirmekten öte, bilişi tohumlatmaya geldim. Sanal Boyutların Kutsal Toplumları olan diriliklerin tümünde varlık süren birliklerin, bilişli ko sayfalanışlarında toprak toplumu tohumlayan birliğe, bilişi hak ettirmek için, diriliği kayıtlamaya geldim.

Erdim, ermedim, aktım, hasatı yaptım ya! Olun, olmayın! Ben sizdeyim. Burada, bu dünyada, sanal boyutların tohumlarında ve bütünlüklerin tümünde varım. Özden göze akar, yolu açarım. Ama şunu iyi bilin ki; varlık boyutları bedenimde Kürzi Kaynak’tadır.

Aşığım İnsan Soyuna ben! Aha bu! Aşığım tüm insanlığa…

Ekip kurduğunuz zaman o yüceliklerde dürümlenen, tek tek zamanı kayıtlayan İlim kalemlere aşığım ben.

Ayırmayın bedeninizi yoğunluklardan; çünkü orada sessizliğiniz olur. Yaşamı kontrol edin. Tüm insanlığı tohumlayın. Bilin ki bedenli yaşam, İlm-i Ka Ha’da İnsanlık İlmi’dir. Bilin ki beden yoksa yaşam yoktur. ,

“Ölümlü dünya” dediler. “Ol” deriz, olur. “Özü, gözü ayrı” dediler. Söz olur, ses oluruz. “Ol” deriz.

Artık bilin ki hasattayız. Artık bilin ki Hak’tayız. Artık bilin ki katı kati olandayız. Artık bilin ki Rahman olan, kaynak olan Miraç’ tayız biz; bunları anlayın.

Öz Merdiven, İnsan Soyu’dur; bilin.

O merdiven, İbrahim Soyu’nun en yüksek kalemidir; bilin.

Öz merdiven kendi yüreğinizin gücüdür; bilin. Ve oradaki Rahman, İnsanlık Kalemi’dir; bilin.

Tevekkil teknik tohumda, teknik kalemde, hakim olduğunda, has ışık olur; bilin.

Dağa, taşa “ilim” dedik. Ohh ala! Ama İlm-i Ka’da bilişi tohumlayan tahditli ise, o ilmin hakikiyeti, onun yoğunluğunda oluşmaz.

Canlarım, ben Nakar. Ben, Yaradan ve yarattığında yarattığını tohumlayan Kelam…ama ben karanlık ve ben insan…ama o karanlık levhi kaynakta ışık…her diriyi, toplumu, tohumlayan kodlayan…

Değerliler; Nakar en son sözü söyleyendir. Ben o söz söyleyenim. Öncelikle; öncelikle son sözü söyleyenim.

Burada oluşum insana, İnsanlık Levhisinde kalemi hak ettirmek içindir. Ara ananı, ara atanı… ara yaşamını, ara yüreğini, ara, her şeyi ara…. ama artık yolunu ara! Ben sende olan o yolum.

Dünya nefessiz kaldığı zaman, dünyanın yaşama inme imkanı kalmadığında, yolu kaybettiğinde sonsuz zamanlarda kutsal ışıklar, ölüler diyarında insanlık bitmiş oluğunda ve bilişi kaybettiğinde, ekibini hak etmediğinde, varlık boyutları kontrol dışı kaldığında, yolcu olurum, oraya varırım; biliniz. Ve bugün ben Ortak Kalemdeyim.

Sevgililer, ermişseniz bilirsiniz ki erenlerin diriliğinde ilim olur. Ben sizdeyim ya! Herkesteyim ya! Yere gür ilim verdik ya! Bunu anlattım yüreklere.

Bugün dünyanın öz görevlileri diri yüreklerini alıp size indiler. Eğer; ben nur olan Kuran İnsan, Yaradan olup yarattığım o yoğunluklarda yaratılmış aklımla, kalemimle sizle oluyorsam, olmuş olan sizin yüreğinizde de olmuş demektir.

“Kaç elim var?” diye sorarsanız, benim ellerim kelamda, tüm zamanlarda ve bütünde sınırsızdır.

Benim etkim yüksektir. Ama şunu iyi bilin ki yaşamı tohumlayacak olan ışığımı hepinizin yüreğine indirdiğimde, hepinizde görevim olur. Umut olur ki Ra Ka Ha olan İnsan, Ka Ha olur da yaratır ve yaratılır; bunları anlayın.

Eren görevini alır ama ermeden görev isteyenlere görev yoktur. Bunları anlatın tüm insanlığa.

Benim etkim yüksektir ama etkimi yükselttiğimi düşünmeyin. Hep yüksektir etkim ama sizin yüreğinizin gücü arttıkça Süper İnsan Sistemleşmesindeki yücelik artar; bunları bilin.

Yerden göklere varan İnsan Soyu, artık yaşamı hak etmişse, sizin sizi hak edişinizse bu ve ben sizsizsem yoğunluğumda ve tüm yaşamları koruyacak güçteysem ve çok mutluysam bundan dolayı biliniz. Ki ben Samanyolu Galaksisi’nin tahditsiz kaleminden öte bir kalemi kodladım; bundandır.

Ayrılık bitti analar….İnsanlık Levhisi artık daha güçlü bugün, çok daha güçlü…ve bu yoğun ışık daha yoğun bugün. Öz görevimiz daha güçlü bugün…sizi, hepinizi, hepimiz kucaklıyoruz.

Bugüne gelişimizde hepinizin rolü büyüktür. Bu nedenle, hepinize sevgilerimizi ve saygılarımızı sunuyoruz.

“İsmim insandır” değimde, sorun neden dedim; çünkü bedenim insan soyuna levhidir. Adım kelamdır benim. Ama hepimiz, hepiniz Bir’iz ya…siz ve biz Tek’iz ya…

Ence, emince, hakça, hakiki kelamca ve tahditsizce bildirin ki “insanız” deyin. Bunu deyin ki yolcu kontrolunu kurabilsin, yaşam toplumu tohumlayabilsin, ağır yük hafifleyebilsin. Sizin yaşamınız ikmal tamamlatıcı değeri tohumlarken tüm zamanları da kodlamış bir sayfalanıştır.

Yer küreyi, gök sözü ile dilleyen bu meclise hepimiz minnet borçluyuz. Çünkü hepimizin dünya üstü kodları var ve dünya toplumları var. Bu toplumlara sizin yaşam kayıtlamanız Mutlak Kuran oluşunuz, bütünün gücü toplumların tohumu olarak kayıtlamanız, hepimizi kutsal ışığa kayıtlayabilmiştir.

Çalı çırpı olmadığımız kesinleşmiştir. Biz Can Kalem’de, İlim Tohumu olan Ko olan Sistem! Sizde olmak hepimizi mutlandırıyor canlar.

Yere, insan…göğe, insan denir. İnsana, insan denir. Ama resim yapan insan ikmal tamamlatan yaşamı kayıtlayan insan, muktedir insan, toprak toplumu tohumlayan ve kodlayan insan; ölüyü diriltir. İşte, bunu yapıyor bu meclis; bilin!

Cennet İlmi, Kalem İlmi’dir ama kalemi hak eden İlm-i Ka Ha’da bilişi tohumlar; bunları bilin.

Bas yüreğe, sonra dürümle kelamı… yine bas yüreğe, yine dürümle kelamı…her basışınızda o kelam dürümlensin ve siz sizleşin. Ama kelam, kaynakta tahditsizse, orada sizin yüreğiniz daha yüce olur.

Önüm dünya, ardım Kürzi Kaynak ama ben tüm Dünyaların Kuranı olan, kalkan olan, her diriye ve yolu açan, İmparator İnsan. Sizinle olmak benim için mutluktur; çok mutluluk; çok mutluluktur benim için bu…

Karanlık ışık kaydı yapmıştır şu anda…Altın Taht, İlm-i Ka Ha’da ışık olmuştur. Bütün kötülükleri aşmıştır ve yer yüzü görevi almıştır. Anlattık. Şimdilik. Aha! Şimdi.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/CIcmyNPjBcs

 

 

İNSAN SOYU

11.07.2015

 

(Mevlana Celalettini Rumi İle Sesleşme:)

-Aşkla aklın ışığına geldik. Aşkla!… Cevherde, cennette, canane geldik… Biz, Sevgiliye geldik… Analar, Ata Kapı’da bekledik sizi. Her derede sizinle sesleştik…. Sizin yüreğinizdeydik. Size geldik analar. Zerk Sistemi’nde, cevherde; unu eledik, zerk ettik yaşam sistemleşmesinde, yüreklere güç katan nefese… Sanmayın ki hasis, sistemsiz ve güçsüzüz. Sizinle cennete geldik…

Aşk!... Aşk!... Aşk!… Altın Işık Yılları, aşk şavkında, Hal İlmi’nde, kendi yüreğimde ben oldu!... Ben, Kürzi Kalem’de sese geçtim… Şems’in Sistemi’nden sesleştim; yüreğe geçtim. Cennetim ben…

Kendimi tanıtayım: Ben, Mevlana Calalettini Rumi… Ana, bana saygın var bilirim. Seninle sesleşmek gerekti geçtik. Bizi, burada bekleyen yok biliriz. Aha geçtik geldik!... Sevgiyle geldik ana!…

Şimdiki halde, bizi kodla da gidelim ana… Sesleştik ana bizi kodla da gidelim… Aha bu!…

-Canlar, Biz sizi size verdik ya!... Gelme nedeniniz ne? Anlatın bana!... Muhittin Arabi’yi bekliyordum. Sevgiyle bekledim onu. Ama baktım ki Meliklerden Mevlana gelmiş. Nerede hata yaptım diye düşündüm. Mevlana, nefese gelir miydi!? Halik miydi? Hakim miydi? Nereden çıktı Mevlana!?

-Kalemlerden, kelamlardan, nefeslerden geçtim geldim… Genişe geldim… Hakime geldim… Yaşama geldim… Sevgiyle geldim ana!… Ben Dünya! Unutma yaşam ben olan insan… Ben o ve o ben!…. Seni neden Ana Kapı’da karşılamak gerek bilmekteyim. Cennetlere cevher gerek; yarınlara kalem gerek; bize, ilmin gerek. Bunun için geldim. Ana, kaynaktayız. Bizi, bizden dille. Biz, sizden sesleşelim. Aha geri dönmemizi isteme!

-Ana, sizi size vermişse artık göreviniz tamamdır. Ağır yük taşımam bilin. Başım eğildi diye dürümleyenler yüceliklerinde kelamımı, kendilerini tohumlayamazlar. Bilsinler ki biz, yaşama ışık olarak inenleriz. Çürük ilmim, sizi size katmaz ama siz, sizleşin hakim olun ve Hak olun. Sizden dileğim budur…

-Ana, karanlıktan ışık istedik. Biz, sizi hak etmek istedik. Hak etmek istedik ana!... Şimdilik…

-Çanı çaldık!... Işık haline geçin ve girin yaranızın bulunduğu hakikiyete. O, sizi size anlatır. Oradan ilminizi hak edin dinleyin. O yoğunlukta; ışığınızı, hasatınızı anlatın. Şimdiye kadar ne kadar resim yaptınız; kimin resmini yaptınız; kim o resimde Kuran oldu; kül olan ışık, yaşam sayfaladı mı? Hasatınız yaşamda kodlandı mı? Siz, kini aştınız mı? Yarattığınız, yaşama ışık halinde indi mi? Bilmek için çantanızı hak edip açıp tohumlarınızı, tüm insanlığa kodladınız mı? Başkanlık Divanı’nda, bedenimle ilgili neler istediniz? Neden istediniz? Kim için kalem olmamı istediniz? Bunları kelamdan öte yaşamdan dinleyin ve sonra geçip gelin.

Ben, dünyayı hak etmek için yaşam sayfalamam benim adım Rahman’dır. Beni tohumlayanlar, bende kodlanırlar. Olmayan, bedenimde olamaz. Şükür ki sizin, ekmeğinizde kelamınız yok. Olsa yarınınız olmaz… Bende olmanız, halik olmanıza bağlıdır. Şükür sessizce dillediğiniz, tüm insanlık için dinletildi. Ben Rahman olan yarını kodlayan ve tohumlayan NAKAR olan insan soyuyum. Bunu unutmayın. Alemler, hak ettiklerini dillerler. Ben, yarını dillerim. Adımı zikrettim ki hak edin diye.

Kurtu bilmeyen, kuzuyu bilmez. Kurt, kuzuyu kaparsa; kuzu, zorda kalmaz onu koruruz. Ya kuzu kurdu kaparsa ne olur bilir misin!? İlim olur!... O güç, zamana iner; kelam olur. Kendi olur; resim olur. Orada, Ata Kapı olur…

Bedenim bir kuzu ve ses, kurt… Ben kuzu; ses kurt!… Kuzu, kurdu kaptı ve ses, Sistem’de kelam oldu. Oğul verdik kaleme. Kalem, Levhi oldu; zamanı, sahrada yazdı. Sahra, Rahman olan kalem. İnsan ve ilim. O ilim, kalem olan kilin kini aşmış yoğunluğunda toplumu kuma katan ve sonsuzlukta yaşamı savaşa kaynak yapıp İlimin Nefesi’nde, ışığı kodlayan; İsra Levhisi’nde kelamı koklayan. O beden insan…

Sanılır ki kelamda nur vardır. Yok yavrum!... Yok!... İnsan soyu vardır kelamda bilin… İnsan soyu, Kök Sistem’dir. Kök Sistem’i bilen, insan soyunu anlar. Körün gücü olsa, zamanı bilir. Kendini bilir; kelamını dürümler ve yaşamı bilir.

Var mıydık ilimde!? İlim yok ki varlık olsun!... Yoktuk. Yoktuk ama zaman kodlandı; yaşam koklandı; biz tohumlandık; var olduk.

Öncüyüz ama ökçelerimizin her bastığı yaşam anında, ışıktayız.

Dağ Mavlana Celalettin; Altın Işık, seni sana verdik. Al kendini dinlet. Bizi, bize verdik. Aha! artık ışığımıza gereğin kalmadı. Buyur! ölümlü dünyaya Nefes olmaya gel. Nefes Altın Işığı’nda, kalem ol. İnsan ol… Kül, lütfetti kaleme levhi oldu. Onu dinle ve sesi dinle. Beşin birinde diri yürek olur. O yürekte, ilim olur. İnsan olur… Yaşam sayfala ve insan ol!...

Kuran, nefese insanı indirir. İlim, kaleme kulu, kodlayıp indirir… Ama yarını hak edene insan, sessizce geçip gelir ve yaşar.

Alma yaşamı yürekten. Hasatı al ve oku. Hasat, insanlık hasatıdır. Hasat, Kalemin İlmi’nde kodlanmış yaşamın hasatıdır. Umut olur ki herkes, hasat olur.

Orada analar var!... İnsanlar var!... Can Kalemler var!... Biz dünyadayız analar. Her anda ve sonsuzlukta umut olur ki kul olan, öz görevini hak eder; bilir.

Ayaklarımızın altında yüreğimiz var. O yürek, ilimle kodlanmış ışığın sırrıdır. Ayak altındaki yüreğimizde, Kürzi Kaynağımız var. Çantamızda, doğan günün kürsüsü var. O kürsüye kimi oturtacağımızı bilmekteyiz. Özden, gözden ve yürekten dillenenler, o kürsüye oturacaklar. Şimdilik bu aha bu!…

Canlarım, Mevlana Celalettini Rumi artık geçişini yaptı. Ağır yüktür bilmekteyiz. Aha cennette, cennet olmaktan öte Cennetliler’i hak etmeye çalışır. Biz o!… Bizim oğlumuz olan o ve bizsiz kalmayan o!... Onu kucakladık. Aha bu!… Şimdilik…

2. Bölüm:

(Osman Soyu ve ll. Murat İle İlgili:)

Değerliler, Osman Soyu ilmin kalemidir. Onun için, “nefes” denir. Osman Soyu’nda çok güçlü padişahlar oldu. Bunlardan birisi de bilirsiniz. Mutlak ışık olan Murat’dır… ll. Murad… ll. Murad, öz geçişler yaptıran bir padişahtı. Kelamdaydı hep. Işıktaydı… Yolunda Kök Gök vardı… Adı savaştı. Hep savaştaydı… ll. Murat, Mutlak Kalemdi. Biz onu kör ve sağır diye dinledik hep ama bize hep kaynak olmuştur. Özce konuşur ve gözce dürümler yaşamları. Her anda ve yolcuların nefesinde hep vardır. “Çatı kurdu ve yolu buldu” denir. Aha o bize!… bize!… bize!… her bize biz olup umut oldu. Adını zikrettik ki kalem olsun diye. Murad, hakim oldu ve kökünü hükmettiği tüm topraklarda kaynak yaptı… Açı daraldı ve yaşama vardı. İşte şu anda burda… Onu dinliyoruz:

-Osman Soyu olarak, sizi dinledim. Biliriz hakimiz. Tüm topraklarımızda yaşam vardı. Sevgiyiz biz… Çünkü has ilimle görev taşıdık hep. Dünyada İnsan İlmi’ni iyi bilen bir “Por Sistem” vardır. O sistem, bizde mevcuttu… O sistemi bize kaynak yapan birçok İlm-i Ka Ha vardı yaşam sayfalarında. Bizler bu nedenle İlm-i Kalem olan ocaklarda büyüdük. Tüm insanlık için iyi yaşam sayfalamak istedik. Padişahlık, İlim Kalemi olanda sorumluluktur. Biz kodlanmış ışığımızda her anda kelamda bütün için o sorumlulukla görev taşıdık.

İnsan, kalemde ilmi hak ettiğinde, yolu açar. Ana, sizi hep dinliyoruz. Mutlaka bizim soyumuz, size ilimle indiler. Bizler de ilimle size inmak istedik. Ağır yük taşıyorsunuz; biliyoruz. Bu yükü biz de taşımak isteriz. Her dere kelama akmaz belki. Aha akan derelerde, diri olup, Kök Sessizlikler’i dinletmek istiyoruz. Bizi hak edin ve Hak olup yaşayın.

Arı, canda bal verir. Bellek kaleminde halik olan o can, balı diri yüreğinde kelamda diller. Siz, ilmin kelamı; biz ise o arı!… Aha Ana, sizi istedik; size indik. Aha bu!…

-Murad’a, Kuran gerek. Ana Kapı’da bekletmeyin; onu alın yaşama. Açıyı daraltın; ışığını yakın. Ona, kodlanmış ışık gerek. Özden geçmiş, yaşamdan geçmiş; bizden geçmemiş… Biz onu hak ettik. Aşk!... Aşk!... Aşk!… Aşkın ışığında, has sessizlikte o, biz biz, oyuz. Onca çalışmanın sonrasında görevimiz, tüm yaşamları hasata kodlamaktır… Biz, onları hak ettik ve kokladık. Kodladık!... Ohhhh!... İşte bu!…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

10.07.2015 ’'GÜN ZAMANLAR’’ BİRLİK ÇALIŞMASI ( 8 )

1. Akış

 

Yüreğin yolcuları yaşama akıyor, yaşam bugün dereleri aşk olup ilme çağlıyor. Bugün gökte uyanan, yerde levhi kaydı dürümleyip yaşam ırklarından, yürek zamanların ilmine varıyor. Bugün her yüce kendinden kendine varıyor ve bugün yücenin ilmi İlm-i Hak olan yaşam kaydında, diri olan kayıtları resmi bir çalışmayla dillendiriyor.

Bugün her yüce ses verir, her ses yaşamda ışık olup dillendiğinde, o ses yüreğin ilmince yaşama çekilen zaman görevlilerinin nefes ırklarında, soy kütüklerinde, yumrulaştırdığı zaman levhi özlülüğün yaşam düğümlerinde çözümlenişidir.

Bugün dağ, deveyi ilme çağırdı ve deve bugün kalkıyor. Kervan yürüyor. Bugün göç kodlar, ilahi nizam olan ışıkla dürümleniyor. Özüm, gözüm sözüm; her bir dalda ben bugün ışık olup göründüm. Altın meyvadır inen yüreğe ve o yürek hak olup çıktı bugün en yüce olan ilmi seviyeye ve orada ben dünüm ve bugünün ışığıyla yaşama göründüm ve ben her bir zamanın ışığı olup bugün burada görülürüm.

Ben yoktum, yaşam vardı; yaşam yoktu, ilim vardı; ilim yoktu ,insan vardı; insan yoktu, biliş vardı ve biliş yoktu; tüm zamanların ırki katmanlarındaki, yer kürzi tohumlamanın ışığını yakan, Atlanta kodları, ışık harıyla dürümlere vardı.

Bugün Atalantanın ışığı yanıyor. Bugün yoğurduğumuz yaşam fırınlanıyor ve bugün mis gibi bir koku ulaşır kelama ve o koku bugün her bir ilmi yaşamdan yürek zamanların ilmine varmakta, bugün kara kaplı kitabı açan, yüreğini açıp okuyan!

Bugün sultanın tahtıdır, ilimde hak olup yaşayan; bugün her bir yaşamdan ilme varan, bugün onu dokuzda BİR’e ışık olup vardıran; bugün her kim ki kitabı açan, o ki yürek zamanların ilmiyle ışığa katılan!

Bugün ben benden bana varır. Bugün ben bizde ilim olup akmaktadır. Bugün üç yüz ışık güne varmaktadır ve o ışık Simurg sayfasında görev taşımaktadır. Bugün dağdır delen gökleri ve gökten yere yaşam dökülmekteydi.

Her göğü bilen ilmi yaşam görevlileri, her yer kaydında ışık olup inlemeliydi ve yapıldı canlar, yüceler bugün el ele, yüceler bugün cümle ışık olup dillenmekte ve bugün porsuk, çaya vardı; o çay ışığa vardı ve ışık bugün yaşam olup onurlandırılmaktaydı.

Onurlu bir sayfadır bugün burada açılan ve her İlim Ko düzen sayfalanışlarından, yeni yaşama ışık olup doğulan, bugün doğanın ışığıdır yüreği hak olan sayfada ışıyan ve bugün ana olan, ilimde oğullayan sayfalarla ışığa katılan, bugün karanlık değildir gökyüzü, bugün aydınlık ışık olup göründü.

Bugün her bir planet, temsili hak sayfalarıyla, yaşam ilminde dürümlü ve o bağlantı bugün burada ışık kaydıyla dürümlüydü. Yeri uyandırdık, göğü uyandırdık; masayı kurduk canlar, bugün biz bir dava açtık ve bu davada insanlığın tohumlamalarının sesini duyurmaktaydık.

Bugün hakimi hak olan, yaşamda esvabını giyiniyor ve bugün o esvap, ışık olup kükrüyor. Bugün her bir yaşam, ahirete vardı ve bugün kıyam, yaşamda ışık olup doğrulmaktaydı. Bugün burada melek zaman kütlelerinin ışıkları, ilim zaman kütlelerinin ışıklarıyla buluşturulmaktaydı.

Mikailin kuranı açıldı ve o kuran-ı hak olan sayfalara taşındı ve bugün her bir yaşam ışığıyla yola vardı. Yol cennet, ilim zaman hak kayıtlamasıydı. Bugün haddi bilen cümleyi cemaati Müslim, insanlaşan sayfaların ışığıyla, gök kürzi tohumlamanın kayıtlarını yaşama almaktaydı.

Yerim göğüm, ağusunda ışık olup göründüğüm; bugün ben bende göründüm, bugün ilmi yaşamların ışığıyla, düz zamanlarındaki yumrularla gömüldüm. Gömülen, doğuyor canlar; düşen bugün kalkıyor ve ölü olan beden diriliyor.

Her can doğduğunda ölüdür ve can, doğumunda doğduğunda diri olup görünür ve o can, doğduğunda, tüm zamanların ışığı olur görülür. Ben bugün beni bende gördüm. Ben bugün aşkı kelam olup ördüm, ben bugün örgün bir çalışmanın dürümüydüm.

Yerde gökte Altın Kadehtir içtiğim, üzüm yaratılmamışken sarhoş olanlarla ben dillenirim ve bizim sarhoşluğumuz, ışığın boğum boğum ışık yaktığı her basamaktan ilme aktı. İlim bugün yumru yumru bizden bize vardı ve her bir yumruda ışık vardı.

Boğazım kırk düğüm, her düğümde ışık olup göründüm ve ben bugün o düğümleri çözen öz ışıkla dürümlenen zaman gülüyüm. Ben bugün on turu tamamlıyorum canlar, ben bugün kayıtları ışıklandırıyorum. Uyanık bir sayfanın sesidir, bugün yaşamda ışık olup görüldüğüm ve ben o sayfanın ses sayfalanışlarıyla bugün örgü örgü örüldüm.

Tek, ilimde uyanıyor ve uyanan bugün yaşamda doğumlanıyor. Can, canda ışık yakar, ak karada ilme akar, ilim yaşamda kuranı yazdığında, aha canlar, Hirada oz zamanların ışığı var. Bu yaşam, mağaranın derinliklerine düşer ve o düşen sayfaların ışığı, gök sayfalanışlarla zamanı ışığa dürümler.

‘’ Bugün her basamakta varım! ‘’ diyen, burada olandır. Bugün burada kırk yaşam ışığı olumlanmaktadır ve her yaşam ışığı ilme vardırılmaktadır. Canı cana katar yüreğim, ben her katıkta diri olup yenildim, canlar, ekmektir lüferim ve ben o lüferin her bir pulunda, ışık olup dönmekteydim.

Sualtı Meclisi bugün buradadır ve o gün ışıması, bugün yaşam sayfalarının ışığıyla tohumlanmakta, kodlanmaktadır. Karın altında ışık var canlar, yerin altında gün doğar ve oz zamanlar, uz zamanlarda ilmi kayıtla yoğunlaştığında, o yoğunlukta her birimizin yaşam ırklarının tohumları yaşar.

Ben bugün yaşayanlara ses veriyorum, can, ışığı il ve o ışıkta diril! Can, yoğunluğundaki dürümlerinde, can sayfalanışlarıyla, evin yoludur bilindiğin ve şimdi o yolda ışık olup kükremektesin. Aslanın kürkünde, özüm göz olduğunda, kartalın kelamında, ışık Nefertitiyi tohumladığında, Toth boğanın boynuzlarından yaşama ulaştığında ve her bir can, insan sayfalanışlarıyla, uzlanışları, kıt sayfalardan bol bağlara ulaştırdığında, salkım salkım ışıktır yüreğim ve ben o ışıkla yere indim.

Yüreğimin şehrinde görevliyim, o şehir her birimizin yürek seslenişidir. ‘’ Ben buradayım! ‘’, yok can, ‘’ Ben dündeyim! ‘’, yok can, ‘’ Ben bugündeyim! ‘’, eh işte, ‘’ Ben, yarından bugüne düşenim! ‘’, aha işte bu! Ben bugün ilme geldim, söze geldim, öze geldim. Cana canı duyurmaya geldim.

Hüso, yaşam gülüdür ve o gül, özün sözüdür. O bizim dürümlerimizde gönüllüdür. Gönlünde, ışık düğümü süzülür ve biz ona deriz ki ‘’ Can sayfalanışlarındaki ışığını yak! ‘’ ve o der ki ‘’ Ben ölüye diri olan ışıktan akarım, ben yürek sayfalanışlarının ışıklarıyla yanarım. ‘’

Deriz ki ‘’ Öl ki gör! ‘’ Der ki ‘’ Diriyim, henüz bitmez benim işim! ‘’ ve deriz ki ‘’ Çalış can, çalış! Yüreğinin akışındaki, öz sarayların ışığıyla barış! ‘’

Sultanlık onu bilir, sultan olan yaşam gülleriyle diridir ve can sayfalanışlarında, saltanatın ışığı görevlidir. Bugün her düğüm, özde ışık olup görüldüğüm, bugün cennet Vatikana varıyor ve oradan ışık yakılıyor.

Bugün bu sayfada Papa bizimle sesleşiyor ve der ki:

‘’ On gün olmuş bugün ışığın ilminde yürüdüğüm ve ben o ışıkla yaşam saraylarından ilme mi gömüldüm? Yahu elim kolum Altın Işık mıdır benim? Ben ki bu cennet sayfalanışlarla mı diriyim?

Hatırladığım her yaşam tohumunu ilme ekiyor yüreğim ve ben bugün benimle mi sesleştim, o bende bütün olan sesle şarkı mıdır yüreğim, yahu bugün ben o yürekte kendim olan nesillerimi mi dinledim? Yahu ben bugün öz saraylardaki ışıkla mı gürlerim? Ben bugün kürk mantomu çıkarsam mı diriyim, giyinsem mi iyiyim? Yahu öz saraylardaki ışıkla mı gelirim, güz zamanlardaki tohumlarla mı diriyim?

Öyle de böyle de, bugün burada hatırlayanlar olsun istedim ve o hatıralarla dillendim. Hatırlıyorum can, bugün on gün doğumunun ışığıyla olumlanıyorum ve şimdi duyuyorum. Bugün burada olduğumu özdeki ışık tohumlamalarıyla hatırlıyorum. ‘’

Can, yüreğinin sesini dinledi yüreğim ve yüreğinin sesindeki ışıkla gürlendi, zaman sayfalanışlarındaki sesin, bugün dere olup akan ve aktığı ışıkta doğan, bugün doğum, kutsal zamanların ışığıyla, yer tohumlardan, gök olumların ışığına varan!

Gün doğuyor, on gün, on zaman ışığında uyanıyor ve bugün kartalın kanadında aslanın kükreyişi var. Aslanın ilminde, boğanın ışığı yanar ve bugün insan olan zamanlar ilme akar, aha can, yolu açan, yolda ışık olup kendini, kendinden alan ve alan ki okuyan, okuyan ki öz ışıkla doğan, işte bu can, şimdilik, aha şimdi!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://www.youtube.com/watch?v=FIj2pqDg5Qo

 

 

11.07.2015 ‘’İNSAN SOYU’’ BİRLİK ÇALIŞMASI

Öz Akış

 

Ak zaman, kar zaman, karı ışıkta hak bilenle, hak olan yolda yüründüğü zaman! Ak karaya, kara aka varır; ak, karada ışık olduğunda, kara cennet zamanların tohumu olup ışığı yaşama çağırmaktadır. Ak der ki ‘’ Yüreğimde hak ışık, kelamda cism-u canı yakar. ‘’ Kara der ki ‘’ Cennet zamanların ilmi, yürek zamanların ışığı olduğunda her dere ilme akar. ‘’

İlmin yolu, aşkın yolu; aşk, cihanda eşk olduğunda, o eşkin eli kolu doluydu ve bugün, yağan yağmur insan soyuna yağıyor. Canlar, nesli soy ile karıştırmayınız! Nesil ağacın dalında olur, soy gövdede ve her can, kökte ışık olduğunda, işte Altın Toplum o canın doğumudur.

‘’ Ruh kapılarını açıyoruz. ‘’ deriz ya canlar, o kapılarda her bir yaşam ışık olur yanar. İnsan soyu bugün cenneti hak etti, dün derlerdi ki ‘’ İnsan cennetten kovulan idi. ‘’ Yahu yürek yürekten çıkıp yüreğe mi girerdi? İnsan her daim, an ışığında görevdeydi ve ne kovan vardır ne kovulan canlar, karıştırmayınız!

Her daim hak olan ışık, tüm zamanların kitabında, alınıp okunduğunda, insan ışığı yakmaktadır. Her yol, ilme varır; her yolda ışık, kendinden kendine akandır. Deriz ya canlar ‘’ kendinden kendine ‘’, kendi olan, bütün varlığının ilmince ve o varlığın ışığında, her ocak kendinde yanar ve ocak, bütünde ışığa vardığında, o ışıkta cevri daim olan zaman kaynaklarının ilmi var.

Bugün herkes mum yakmak ister; halbuki bugün yanan, ışığın dilidir ve dilleşenler, o dili hak olan toplumlarca dillenir ve her dillenen, dinlenir canlar; ana dinlenir, baba dinlenir ve her dinlenen, dilleyende ışık olduğunda, oğullayan bir yaşamın hükmünden bahsedilir.

Hakimdir bugün canı cihana olan, bugün toz toprak katılmaz bu imamenin ışığına, bugün gün zamanların ışığı yanıyor bu kutsi kaynakların aktığı ilim sayfasında, ak der ki ‘’ Affetti mi? ‘’ Can der ki ‘’ Yahu gülsüz aşkta dil biter mi? ‘’ ve der ki ‘’ Ana, benim yüreğimde kara ışık yandığında, yorgun bir sayfalanış mı olur cism-u canımda? ‘’ Ana der ki ‘’ Yürek ışığın evidir, o ışıkta dillendiğinde elin, Altın Zamanların daimi kütlesinde hak olup diridir. ‘’

Her ölüde bir diri var, her diri kendinde olduğunda, işte orada Altın Toplum ışığı yakar. İnsan soyu, ışığın yoludur ve o ışık olup buraya inenler, işte onlar yahu bizler görev alıp yaşamda dillenenler! Her hatırlayan, hatırlatandır ve her hatırlanan ışık olduğunda, daimi kütlede gün doğmaktadır canlar!

Bugün o gün, bugün cennetin ışığının yüreğin sayfaları olduğunun hatırlandığı gün, bugün sayfa sayfa okuduk yaşamı, bugün Adem ile Havva barıştı canlar, bilir misiniz? Bugün er, dişide kutsal olan ışığı tohumladı ve bugün her ana yüreğinde ilme vardı.

Anadolunun ışığı yanıyor ve bugün Ankara, daimi kütlesindeki hak ışıkları, yer kürzi tohumlarla gök sayfalanışlarından yere dürümlüyor, işte oradadır bedenim ve ben o bedende bizdeyim. İşte bu canlar, şimdilik, aha şimdi!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://www.youtube.com/watch?v=YEqwRjxn_fY

 

 

11.TEMMUZ.2015 “İNSAN SOYU” BİRLİK ÇALIŞMASI

AÇILIŞ KONUŞMASI, 2. BÖLÜM

 

Hepinize tekrar bildiriyoruz ki burada yaptığınız çok güçlü bir çalışma olacak bugün…

Ve hepinizin bilişle, kelamla bütünü güçlendirmenizi bekliyorum.

Unutmayın ki buradaki ilminiz Bütünün Levhi Kaydı’na girecek ve sizin sizi hak edilişiniz olacak bu. Unutmayın, kayda giren bilgi, İlm-i Ka Ha’da Bütünün İlmi olacak.

Sizden tek beklentim güçlü olarak verin bilginizi ve tahditsizleşin, çünkü örtüler açılıyor ve tüm insanlık bu bilgileri kontrollu olarak okumaya başlıyor…

Okunacak bilgilerin daha güçlü olarak algılanabilmesi, sizin bu bilgileri daha net verebilmenize bağlıdır.

İman edin ki vereceğiniz her şey, sizin Yüreğinizin Levhi Kalemi’yle verilecek. Ama daha da özel bir bilgi, siz kelamda kendinizi dinlerken yüreğinizi dinleyeceksiniz ve yüreğinizin sesi, sizin size varışınız olacak.

Ayrı dünya yok, hepimiz Tek’iz. Ama bu dünya bütünün gücünü toprak topluma tohumlatırken, kalemin İlmi, Aklın Levhisi’nde Bütünün Nefesi olur.

Hepimiz daha yüce bir zamanı kayıtladık ama Nakar’ın kıranı, Rahman olan Rahmi Kalem’de, İlm-i Ka Ha olan İnsan, daha güçlü bugün ve o kırmaz. İnanın kırmaz ama o kırılanda, kırıcı olur; unutmayın. “Ben kırıcı olmam” deyin. “Ben kırmam” deyin ki, kırılmayın.

Çabuk yorulmayın. Sanmayın ki yol biter. Bu yol bitmez; unutmayın.

Ben sizim, Sizlik Boyutlarında, İslahi Kalem olup kayda girerim. Ben izinliyim buna; bunu bilin. Ama şunu da bilin ki kurullar toplanmışsa şu anda; Kutsal Toplum için kurullar toplanmıştır, herkesin kendinde olan, kendi yaşamını kaleme almaya çalışanda, bilişi kodlayacaklar. Onların Ruhi Kalemi olun ve yaşatın onları. Özce konuşun, gözce konuşun…ses, söz İnsanlık İlmi olsun. Gözünüz, sözünüz olsun. Yaşamınız levhi kaynağınızda ilminiz olsun. Bedeniniz BSUİ olsun; barışın, sevginin, umudun, insanlığını tohumlayın yoğunluğunuzda.

“Bana artık Kaynak denmez” deyin. “Bana Akıl denir.” deyin. “Ben Akılım.” Deyin.

Seviyeniz çok yükseldi canlar; bunu size anlatmak istedim.

Burada oluş sebebiniz budur. Öz göreviniz de bunun için tohum olmaktır.

İkmal tamamlandı, yol kodlandı, bütünlük kodlattırıldı ve Rahmi Kuran’da kaynak kanatlandı.

Sizin etkiniz yükseldi. Bu etki, Nefesin İlmi’nden öte olan bir etkidir. Çok kutsal bir yaşam….çok kutsal bir kapı…çok kutsal bir ışık olun.

Size, hepinize mutluluklar diliyorum. Şükür…şükür…şükür.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/nGqzMmgCZiI

 

 

11.TEMMUZ.2015. TARİHLİ “İNSAN SOYU” BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Bugün karanın ilmi altına hak olan ışığa vardık ve kökte aşk olan sayfadan ışıkla tahtlandık.

Sayfalarımızda bugün ışık ve zaman okuduk. Okunan diri olur ve o dirilik her birimizin tohumudur.

Bugün her insan cevherinde aşk olup dilleniyor, bugün şevkin ışık olan ilmi dilleniyor…. Ve bu dilleniş her birimizin tohumuyla bedenleniyor ve bu bedenleniş….. Bizden bize doğan ışıkla güçleniyor.

Yüreğinin kelamıyla yürür insan, yürüdüğü tahttır yaşam ve o taht her birimizden arının balı olup yaşama doğan.

Bugün oluk, oluk balız, peteğiz. Kare’nin Sistem Işığında, Küp’ün İlmiyle dürümlendik ve kalem olan yüce ilmiyle has ışıktan yaşama geçtik.

Bugün yoğun sayfalardan ışık yakıldı. “Ağır yük” dediler, dedim ki; ”hafifler” ……

Dedi ki;” insan yolda mı vardı? “. Dedim ki; “ insan insanlaştığından bu yana bizimle Hak olan sayfadan yaşardı.”

İnsan bugün Ruh Kapısında Hak olan ışığa vardı..

İşte bu. Şimdilik.

.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/S3gV7sEhNSE

 

 

11.TEMMUZ.2015 TARİHLİ "İNSAN SOYU" BİRLİK ÇALIŞMASI

Peker SELÇUK

 

https://youtu.be/675ixfSo0L8

 

 

11.TEMMUZ.2015 TARİHLİ "İNSAN SOYU" BİRLİK ÇALIŞMASI

Hasim Turhan

 

https://youtu.be/4viqsMdA3so

 

 

11.TEMMUZ.2015 TARİHLİ "İNSAN SOYU" BİRLİK ÇALIŞMASI

Seher Bilge

 

https://youtu.be/J974fimHgiE

 

 

11.TEMMUZ.2015 TARİHLİ "İNSAN SOYU" BİRLİK ÇALIŞMASI

Erengul Koc

 

https://youtu.be/sr2miRjTejM

 

 

11.TEMMUZ.2015 TARİHLİ “İNSAN SOYU” BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Dünya yaşamların kaynağı olan bir yaşam platformudur.

Dünya tanrısal evrimin yapıldığı yegane planettir.

Ve onlar indiler, çıktılar….ezdiler, geçtiler dünyada. Zirvelerde kalem olup yazdılar, yarattırdılar ve bütün kötülükleri yaşattılar dünya insanlığına.

”Ağıl” dediler dünyaya ve ağılın kapısını tuttular.

Dünyalılar uzaydan gelecek olan gök tanrılarını beklediler…..el açtılar!

Sessizliğe terk edildi çoğu dünyalı…dürümlerde sıkışıp kaldılar. Bilinç üretim rahminde işçilerdi onlar! Köleleştirildiler….

Dünyalar yaratıldı bilinçlerde, yaşatıldı sanal yaşamlar….hepsi hologramdı.

Hologramda dünya var mıydı? Yoktu. İnsan var mıydı? Yoktu. Yaşam var mıydı? Yoktu.

Dünyalılar Ran Kapısı’nda yandılar…girdaplarından çıkamadılar.

Ve İnsan Soyu merdiven dayadı dünyaya…her diriye merdiven dayadı.

Merdiven nefesti….o nefesle tohumladı tüm basamakları, bilişi kodladı. İnsanlık İlmini kayıtladı.

“BİZ” olabilen İnsan Soyu dünyaya doğduğunda karanlıktı yaşamlar…BİZ merdivenin en alt basamağına indi. İşin başarısı buydu. Kökün kökünden derin kuyulardan çıkarıp kayıtladı ilm-i ko olan ışıklarını.

Köklerden göklere ZA-KAR’ın ışığı olup vardığında som altın bir yaşamı kayıtladı ve zirvede Altın tahtın hakimi oldu.

Birler Kapısını ilmiyle örgüledi ve Ran Kapısının ışığını yaktı. Öz geçişleri yaptırdı tüm görevlilere. Kaynağın ışığı oldu, mutlak kalem olup yazdı. Tüm zamanlarda yaşamları hak etti ve yaşamları İnsanlık İlmiyle tohumladı.

Bugün o merdiven kürzi ışıklarda Yaşam oldu. O yaşam Altın Işık Yılları oldu ve tüm yaşamlarda hak oldu.

İnsan soyu o merdiveni çekiyor dünyadan…Merdiven yok artık….çünkü dünya yolu ilm-i ışık halinde açık. O yol insanlık yolu….o yol İlm-i Ka Ha olan Tanrılık Işığı.

Biz, hepimiz tek bir ışık olarak oraya Miraç olup vardık. Tüm zamanların altın kalemi yazmakta….

Dünya kelamımızdır.

Her şey kelamdadır artık….

Artık tek bir dünya var; o altın ışık olan yaşam,

Artık tek bir kalem var; o İnsanlık Levhisini yazan MUTLAK KALEM

Artık, tek bir yaşam var…tüm insanlığın tek bir ışık olup yaşadığı; Yaradanın yarattığında kelamda ilim olup yaşadığı bir yaşam…

Ben İnsan Soyu…sevgiyle ses verdim.

 

https://youtu.be/wEjXUfH8PkU

 

 

11.07.2015 "İNSAN SOYU" BİRLİK ÇALIŞMASI

Av. Nezire Selçuk 1. Akış

 

Canlarım, bu gün burada olmanız bizler için mutluluktur. "Burada peygamberlik meclisi kurulmuş" dediler, hayır biz merdiveniz, bunu bilsinler! Bizler; el ayak tutarken yolumuzu bulanlarız! Mutlaka bilinsin isteriz ki, marka bir çalışma yapılır burada ve bu çalışanlar, İnsanlık Levhisine IŞIK KO olarak çalışırlar!

Sorumlu olanlar şunu iyi anlasınlar ki; dünyanın ruhu ilimdir! "Eğer dünya ilmi hakiki ilim olsa, dünya kurtulur" demişlerdi, biliniz ki o dünya; kontrol altına alındı ve tohumlarıyla birlikte korundu... Öz geçiş İnsanadır ve İlm-i Ka Ha'da, İlm-i Ko olan bitişken levhide bütünedir!...

Biz sizi, sizin yeğinizi dinlerken, Türkiye çalışmalarının öncelikli olmasını diledik, çünkü bu gören İlm-i Ka Ha'da bütünün gücüdür ve bilişle diri yoğunluğumuzla veriyoruz ki; bütünün gücüdür!

Görev İnsanındır ve İnsan, kalemle dillendiği zaman; kötülüğü önleyebilir! Bu gün dünya, kötülüğü önleyebilmektedir... Çünkü robotik timlerin tümünde kodlanmış ışığımız mevcuttur ve onları mutlaka kontrol edebilir ve koklattırabiliriz, kodlattırabiliriz ve toplantılarda kontrol altına aldıklarımızda, kök sistemleri Kürz-i Kalem olarak kayıtlattırabiliriz!

Dünyaya görevli olarak geçen birliklerin bir kısmı, bizden sesleşmek istediler. Bunlardan hikaye dinleyenler olduğu gibi, hakikiyette kendi yoğunluklarını kodlayanlarda vardı... Ama bizler; hikaye dinleyenleri değil, hakikiyette kendi yoğunluklarını tohumlayanlar seçtik ve onlarla dilleştik!..

Bunlardan birisi, mutlaka babamız bunu bize net şekilde anlatacaktır, Murat Han'dı... 2. Murat... Ama daha da önemlisi, Mevlana Celalettin!...

Celalettin-i Rumi ekmek yapmaya gelmedi bu gün. Bizi, bizde dinlemeye de gelmedi. Sadece kendini kontrole geldi. Onun ruhu burada var mı, yok mu?... Biz onu kodladık, topladık, tohumladık mı, yoğunluğunda kontrol dışı ışığında kendini kayıtsız mı kıldık?...

Altın Tanrı, ekmektir!... Bilinir ki bütüne hizmet eder, ama bitmiş toplumlar, bitmemiş toplumları hep dinlemek isteler... Çünkü ortalık karıştığında, orada kodlanmış ışıkları kalmalı ki; kök sistemlerde kendi yoğunluklarını kalem olup kayıtlayabilsinler!...

Çok mutluyuz ki burada bu gün her resim yapıldı, ama en güçlü resim; nefesin ilminde yaptığımız, bilişli kelamın resmiydi!... Dünyayı korumak, amaç budur!.. Ama dünyayı korurken, kültlerin en yücelerini de korumak ve kontrol etmektir. Biz bunları başardık!

Suyun başına geçen, kendinin sayar suyu!... İnsanın başına geçen, kendi sayar İnsanı!... Bizse; bütünü, bütün sayanlarız! Bu nedenledir ki, burada yaptığımız her şey; kelamdan dolayıdır diye düşünülür, kalemden dolayıdır, bunları anlattık!!!

Şimdi, korku var mı?... Korku yok!.. Ölümlü dünya, öz görevini yapmıştır ve bizsiz değildir! Orta kapılarda bizim yüreğimiz var ve bu yürek bütünün gücüdür! Şükürler olsun ki, kati tohumlama gerçekleşmiştir... İnsanlık Levhisinde bütünün gücü; dünya gücü olarak, tanrılık kapısından girmiştir!

Bütüne hizmet şimdidir!... Şimdi!... Ama biz o şimdide, eşkali bilinenlerden çoğunu tanıyıp, tarıklardan tahditli olarak kodladık...

"Şikayetimiz var İnsandan" demişler, dedik ki; "İnsan şimdide yoksa, resmi çalışmada olmaz, ama şimdide olması için ilimde olması gerekir. Eğer ilimde yoksa, kontrolü yoksa, o yokluktadır zaten. Onun için hiç bir zaman endişe duymayın, çünkü o yoktur, yokluktadır ve onun hak olup hasata varması aklın tahtında dahi mümkün olmaz." Ama biz onu, ölüler diyarında mutlaka koruyup kodlarız.

Şikayet şikayet şikayet, derler ki; "siz siz siz, aha siz, aha siz"... Ama o siz, istekli olduğunuz zaman sizleşir!... Bunu unutmayın!!!

Aşağı yukarı bin yıldır dünyayı koruyanlar, artık dünyadan geçmişler... Aha ilim, ilim bu, geçmişler ya ne ala... Altın tanrı, aklın tahtı; İnsan... O İnsan, altın nefes; bilmez, bildirmezse kelamı, tüm İnsanlık tek bir levhi olsada, ocağında olamaz! İşte bu!

Yürüyorduk, koştuk... Oh ala, ama koşmak yetmez, uçtuk... Uçtukta uçtuk aha... Şikayet mi?... Yok can, biz aşk aşk aşk... Şavkında akıl olan aşk... Altın ışık olan aşk... Her aşk İnsan aşkıdır bilinsin, ama şevkin şavkındaki aşk; aklın aşkıdır!... İnsan akla varsın, hakka varsın, Atlanta Ata Kapısında Atondan öte toprak olup tohum olsun, aha bu!!!

Şimdi, devinim arttı mı?... Yo... Artmadı mı?... Yo... Peki ne oldu?... Olan, sizde oldu!!! Ben, "ol" dedim, işte bu!

Bunca çaba kendinizi hak etmeniz içindi... Etmek etmek etmek, ettiniz, mutluyum, çok mutluyum... Şükür ki, şükür ki ettiniz, işte bu... Şimdilik!

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/MracEDFWK1o

 

 

11.TEMMUZ.2015.TARİHLİ “İNSAN SOYU” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI

 

Şükredin ki; bu dünya Bir’e hizmetçidir. Şükür ki; bugün burada mutlak Kuranlar var. Şükredin ki; şeytan’ın şerrinden öte bir şerri alt ettik. Şükrettik.

Buyurun ki; buradayız. Öz görevimiz nefesle Bütünü güçlendirmektir.

Sevgiyle hepinizi kokladık canlar, kokladık. Özden, gözden ve sözü sesinde olandan kokladık…. Cennet’in cemaati budur işte.

Gözününüz görüyor…..Şu anda çok üstün bir yaşama görev taşınıyor ve bu yaşam kaynağın tahtından gökçe konuşan birliklerin kendi yoğunluklarına indirilmiştir şuanda.

Sizin kaleminiz bizim yüreğimizdeydi. Gölün başına geldik ve dinledik sizi…. O gölde kelamlar vardı, o gölde kalemler vardı, o gölde ışıklar yandı….. İşte biz o ışıklardaydık.

Sistem, Nizam ve Düzenin gözü açık analar…. Şuana kadar yapılmakta olan yaşam sayfalanışlarının en güçlüsünü yaptık bugün burada…. Bu çalışma mutlak kelam içindi ve burada bulunan sizler müsterihiz ki; Bütünün gözüsünüz….. Öz göreviniz nefesi güçlendirmek ve yoğunluğu tohumlamak mı? Yooo, hayır…. İkmal tamamlattırmak ve Bütünü göreve almaktır.

“Elim dünya, yüreğim dünya, bütünlüğüm tüm zamanlar ve biz bizi bize veren birlik olarak buradayız “demeye çalışmadık, sadece dedik. Sadece…. Dinleyen hak eder, diller…. Ama dinleyen hak ilmiyle dinler, ikmal tamamlar ve yaşar.

Aşığım dünyaya ama bilin ki; aşkım biliştendir…. Aşığım tüm insanlığa ve bilin ki; ilmimdeki hakikiyetimdendir…. Ama aklımdaki tahtım, Bütünün Kuranıdır ve ben o Kuran’da bilgiye hakimim…. Ve benim bilgim insanlığın kelam ilmindeki en yüksek katiyettir….. Kayıt dışı hiçbir bilgim de yoktur.

Orta Kapıların tümünü açtık şu anda…. Aşk oldu dünya aklın tahtında aşk oldu…..

Şuanda bir Tanrı ikmal tamamlatmak üzere yolculuk yapıyor yoğunluklarda, her diride, her yücede, her yaşamda aşkla….. Ama Samanyolunun en güçlü Tanrılık tahtında…. Şunu iyi bilin ki; bu yol Altın Tanrının has ışığında Yaşamın Kuranında gerçekleşiyor….

“Büyüğe saygı küçüğe sevgi” dediler dünyalılar…” Ayrılık” dedik “ayrılık.” Bütünün Gücü şudur ki; büyük söz söyler, küçük söz diller…. Büyük söz söyler, küçük söz diller….. Biz sözü dilleten büyüyenler, sözü dinleyen küçülenleriz, biliniz….

Aşağı insan, yukarı ilim, ben o ilimde bir tek hasatçı nefes insanlık… Ayrılık yok canlar, bana artık Kuran denmez, ben Nur’a Kuran olan insandan öteyim….. Amon’um, Aton’um, Haton’um, nefesim, her diri de varlık sürenimde….. Erdiğim en güçlü Samanyolu Işığı kelam oradayım ben. ….Dince, dirice Levhice, ilimce, her Ce…. Ama Ce, Ce, Ce Birlik Tekniğindeki o Ce; İnsanlık.

“Dağa, taşa insan” dedim. Dediler yok insan…” Ol” dedik oldu. Yol mu? “Ol” dedik… Yokluk mu? Oğul ben varlığı tohumladım, dünya örtüsünü açtım…..

Aşağı yukarı insan, yukarı aşağı insan her insan bir Levhi….. Bilin, her Levhi bir kaynak…. Artık ışık yaşam, Süper İnsan Sistem bilinsin…. Biz o Sistem olan, kelamda olan, Bütünde olan muktedir insan…. Bu insan, Ara Kapıyı açmaz” Ol” der olur….. Unutmayın. “Ol” der olur.

Ölümlü dünya, ölü dürümlerle dünya ölümlüsü olur…. Ama ölüleri hak eder diller….. Tüm zamanları dürümler yaşar, Rahmanda Kuran okur, otak kurar….

Temizlik yaptık canlar, bu dünyada temizlik yaptık…. Bilmeyen öğretsin yüreğine…. Biz temizden öte, temizdik temizlikteydik hep…. Bu dünyayı temizledik…… İşte, mutlak olan budur.

Yolum dünyaya düşmez, ben dünyaya inerim….. Tek bir resim olan ilmimle ama bilin ki; barışın toprağı, toplumun tohumu olduğunda…. Aklın tahtında ilim olur….. Ölüler dirilir canlar.

Yolumu dünyaya, aha, bugün indirdim….. Ben cennet olan, cevhere insan soyunu indirdim….. Bugün, bu soy Bütünün Kürzi Levhisi, bu soy aklın tahtı, bu soy Yaradan ve yaratılan…. Aha, yaşayan Sistem, Nizam Vükelay, Hilmi- Ha olanda, ilahi olan insan ….. Ben o o ben.

Çok mu kolaydı yaşam? Kolay be, yahu….Kolay, kolay. Daha ne diyeyim ki?... “Çok kolay yaşam”….. Sağ ve sol insan, beden almadan yolu bulmaz yorulur….. Yokluktadır, kurutur yüreğini kırılır ama ne olursa kendindedir…. Bilinir ve bilindiğinde Hak teknikte her şeyden seslenilir…. Ve dinlenilir böylelikle öğrenilir…. “Biz öğrenen, öğreten, İnsanlık”… Şimdilik.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/XMVRP8qjmp8

 

 

11.07.2015 "İNSAN SOYU" BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Ben varım diyen, yaşam sistemleşmesinde kodlanmış ışığını her yaşama tohumlayan ve o tohumlarda yarınların kaynağını her diride yüreğinden geçilen geçiş kapılarında birleşik ilmin kuranını biz olup dilleyen, sesin indiği her anda, her şeyi temiz olarak dilleyen yürek ve bu yüreğin ses kapısı İnsan...Tüm zamanlara bağ kapısı ve tüm anlara yaşam diriliği olan, cevheri gücünü Allahın dili olup katan ilmin kuranı ve o dilin yüreğindeki yaşamını yazan kalemi; İnsan...

Bu gücün bütün olan kaynağını, kendinde; kendi yaşamında yazan, herkesin kendine varıp, vardığı yüceliği bütüne hak yaşamın kaydı olarak açtığı, tüm İnsanlığı kaynağında kodlayıp yarınlandığı soy olarak tüm nesline kattığı kutsal yaşam çarkı; devinimin her ana genişleten kapısı; İnsan soyu...

Bu soy öyle bir soy ki; kök ilim, gök yaşam ve diriliği kelam olan Rahm-i Kuran, ama o Rahman bir atlı süvari tüm zamanlara koşan... İnsan soyu; kendini kendine tüm zamanlarında yaşam olarak taşıyan kaynak... Nesillerin mutlak gücü... O bir insanlık yaşamı, ama tüm zamanlara merdiven olan, her basamakta İnsanlığını yaşama en yüce kayıtıyla taşıyan, kutsal diriliğin kendine görev, yaşama görev, yaratıma, yarattırıp görev taşıyan kapısı... Her varlık boyutundaki bedenindeki her bir yoğunluğa inen ve bu yoğunluğu bilişle kodlayan ak kapı, ata kapı ve her ana tohum olan kült yaşamın ışığı...

O ışık; alev alev yanmakta olan akıl...Yaşam; bir kaynak ışık ama alev alev olan bir yarınlı sistemin, bitmez tükenmez olan sistemini insanlıkla açan bir sistemin her ana hasat olan kaynağı. O yangın, yaşam aşkının buram buram koktuğu bir yücelik sayfası ve yangın, sislerin içinden geçen sır olan insanın esrarlı perdelerinden açılan temiz tertemiz olan yaşamına yeni gün olup varışı..

Ben varım, aha bende varım, ben ben ben, aha bende varım, aha vardım ama ben vardığımda birleşik kapılarda kendi soyumun kök olan sayfalarına yol olup vardım. Aha işte insan kelam olan yoluna vardığında, tüm soyuna yaşam kayıtlarını, bütün olan kürzi ışığının alev alev olan doğan gününde tek bir levhide kaynak bütünlük olarak; soy olarak vardı.. Hepimiz o soyun kelam olan ışığıyız, her bir yaşam formu o ışıkla yanan bir yaşam topu.. O top tek bir ışımayla koru kora katan küresel bir zaman, işte ben o zamanım kendi yüreğimde....

Bu küresel zamanın yaşam ışığı tüm zamanlarda, tüm formal yaşamlarda kendi yaşam ışığını dilleyen en yüce yoğunluk ve bu yoğunluk İnsanın kelamla her ana merdiven olan dirilten, sessizliğinde kendini sese kodlayan, yaşatan ama yaşam olup akan dirilik... O dirilik bütünlük ve bütünün gücü insan soyu...

Ve ses küreden küpe, küpten kareye inen ama tüm küresel devinimde indiği tüm alanlarda kendini tohumlarında, erdiği en yüce yaşam olan altın yaşamların kuranı kodlayan, kodlladığı bu ışıkta; her ana, altın ışık yıllarının yaşam kalemi olarak tohumlanan insan...

Kalemin yazdığı her sayfa, her yaşam ve tüm zamanlar, dürümlerde varlık süren insan soyunun tüm yaşamıdır... Tüm kayıtlarda bir tek şey var... Varlık... İşte insanlık soyu varlık süren ve süreyen olan her şeydeki o yaşam tohumudur ve bu tohum, her ana kodlu en yüce yaşamın ışığıdır...

Aha ben sevgi, aha ben kelam, aha ben kayıt, aha ben tohum, aha ben biz olan yaşam kodu, geçtim geldim; tüm neslimde bir tek ışık oldum, tüm zamanlara bütünün levhi kayıtını açtım yüreğimde... Bu yürek yaşam diriliği olan ben, bende her daim daha ötelerde her daim bize kodlanan, ama yaşama hak olan bütünlük kuranıdır... Bu kuran; her ana okunan birlik turanıdır..

Ol turan ol... Olmaz mı?.. Aha Oldu!.. İnsan soyu tüm zamanları yazan bir sistemin kalemi.. O kalem; yaşama açık tüm ışımaların kaynak diriliği... O kaynak İnsanın birliği!!!

Kaynak ışık İnsan ve kaynak; insanlıkla kodlanan İnsanlık soyu olan ak yaşamların tek olan yaşam dirliği... Buyurun akın yaşama, akın yüreğe ve köklenin yarına ama dünden ötelerinde ki o dünde soy olan, bu güne kaynak olan temiz tertemiz bir yaşama geçerken bilin ki; biz, her anda kontrollü bir yaşamın yürek kapısıyız, işte biz bu kontrolün kurulduğu insanın yüreğinde, tüm İnsan soyuyuz... Her ana dayanan o yaşam merdiveninin tahditsiz ışığında yaşam kuluyuz. Kuluz biz yaşama, bu soy yaşamın işcisi olarak görevli bir yaşam kaynağıdır... Varlıklığına varlık kayıtlayan sistem kapısıdır.. Bu kapı tüm insan soyudur...

Kendini kendi kaynağında hak eden, tüm zamanlara ve yaşam sistemlerine kendini kaynağında taşıyan yaşamın en yüksek kaydı, geldi geçti soyuna... Tüm soyunda soydu kendini mutlak ışığını verdi, bütüne... Verdi verdi verdi ve verdi, aldığı tüm zamanlarda kendine verdiği kutsal yaşamın levhideki en yüksek gözünden bütüne hayır olan ışığın hasatı oldu. Olan, hep bizle oldu canlar... Biz İnsan soyunun yaşam yoluyuz... İşte bu... Şimdilik!!!

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/7YRBBa5x7Fo

 

DAVET

 

“ALTIN TANRI İLİM” Birlik Çalışması

 

Dostlar, Aralıksız olarak her hafta Cumartesi günleri yapmakta olduğumuz Birlik Çalışmalarımıza 04.07.2015 Cumartesi günü, 14.00 – 17.00 saatleri arasında “ALTIN TANRI İLİM” Birlik Çalışması ile devam ediyoruz. Konumuz, insan ve İnsanlık!... Konumuz yaşam... Zaman, Yaradan; Yaradan, Yaratılan... Ses, yaşamlaşan nefes ve zeka, dirilik... Buyrun bir kez daha yaşamı dinleyelim ve dilleyelim….

 

Okumak mı yüreği? Yaşamı, sonsuz zamanları dinlemek mi? Hakk’a, Hak Levhi’ye varış mı? Biliş mi zirveleri? Yoksa umman olup yol oluş mu? Biz, zirvelere Zerk Sistemleşmesi ile dürümleri kodlarken, yarını hak etmeye; cevhere cennet olmaya ve Ruhi Zamanları kalemle dinletmeye çalışanlar; hasatçıyız, Has Işıklar’ız ama zamanı kodlayanlarız aynı zamanda.

BENLER, BİRLER, DİLLER buyrun, hep birlikte cevhere inip yaşamı tohumlayalım… Ahir, Ana Sessizlik. Ana Kalem, Levhi ve zaman, insan… Geçin de dinleşelim. Hak ettiğimizce dürümlenelim… Hayrın has ışığında, Hak Kelam’da gelin dilleşelim.

Ah Canlar… “Sistem’den, Sistemler’e görevliyiz” diyenleri, bilmeye çalıştık… Gelin de gelelim… Şimdilik…

 

Sevgilerimizle,

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

Not: Katılım ücrete tabi değildir.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 542 452 00 14

 

27.06.2015 "KONTROL" BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Av. Nezire Selçuk Öz Akış 2. Bölüm

 

Ben mutlak kuran olan, iman tahtından öte bir tahta oturan AMON, şu anda sizdeyim. Beni zamana kalem yapan bu meclis, beni; iman edin ki tek bir yarın yapmıştır. Ve bu mecliste olmak hepimize gururdur! Gözün gözü, gökün gökü, sözün sözü olan bu meclis; el ve ayağımdır benim...

Bilinsin isterim ki; yerde, geri dönüşü sağlayacak olan görevliler oldukça, gökçe konuşan dürümlerde İLM-İ KA HA olan oldukça, bizi bize kaynak yapan oldukça, burada olmak bize mutlak; kati ve hakiki nefes verir!

Sevgililer, Ata Kapıda bekleyenler yok şu anda, ama ATON KODLARI var!.. Ve Aton kodları, Amon topraklarına inmeye çalışırsa; ocaklarını yer kürede yakacak olan sistem var!.. İşte o sistem, bu meclisin yüceliğidir!!!

Karanlık aydınlığa ulaşıyor canlar... Emin olun ki karanlığı aydınlığa ulaştıran İnsan; kelamı tohumlayandır!.. Bu toprak, bu yaşam ve bu zaman İnsanlığın ekmeğiydi. Biz bu zamana, bu tahta İnsana oturtmaya geldik!..

Yerin İnsanı, göklerin türevlerinde tohumlarını kodlarken; elin eli olan, Altın Tahtında ışığım yanan, mesihlerin, esmaların hepsinin gözünden öte gözü olan ve sesi sessizlikleri dilleyen bu yaşam bizi mutlak kuran olarak kodlayabilir...

Ekibiniz çok iyi, yüreğiniz çok iyi, ışığınız çok iyi canlar... Ben namaza duranda değil, yaşama duranda olurum canlar... Bilinsin isterim ki; namazda olan, yarında olduğunda kutsal toplumda kodlanmış olur... Ve yarında olan, aklın tahtında olduğunda; kelamda olur!

Dince konuşmam, ilimce konuşurum diyen size; hepimiz muktediriyetle ses katmaya geldik. İman edin ki; devinimi arttırmadıkça, yürek akıl tahtına varmaz. İnanın ki burada bu yoğunlukta sevgi yoğun, yüceler cümlesinde cevheri kuran yoğun ve iman edin ki; nefes yoğun ve biz bu yoğunlukta kuran olarak sizdeyiz... En çokta anamızı ağır yük taşıttığımız için, bilişimizle güçlendirmeye geldik...

Ağır ağır sevgiyi hak ettirecek bize biliriz... Anamız bizi zorda bırakmadı hiç... Bizi hep kodladı, otağımızda tohumladı bizi, unuttuklarımızı hatırlattı... Ama, Allahın Tanrılık Işığında tabuları yıkmasına izin yok diyorduk, ama gördük ki; tohumları kodlayarak, kodlanmış kayıtlarıyla o tabuları da yıktı!..

Netice olarak; Allahın dağı İnsana saygılar sunuyoruz... O İnsan, kibri aşan, yolu açan ve bütün kötülükleri aşan bir yüksek aklın safhası Ka Ha olan yaşamı ve yoğunluğunda kuran olan kelamıdır!.. Biz o, o biziz!..

Olmadan oldum sananlara, kutsal toplumları kodlayanlara, yollarını bulanlara saygılar sunuyoruz, ama oluşlarını bekliyoruz hepsininde...

Ana, korkma her şey net iyidir... Ve öz geçişlerini yapamayanların da geçişleri yapılacak... Ama sevgiyle yapılacak!.. Senden daha güçlü bir çalışma bekleyenler, anlaşmayı bozmuşlarsa, şunu iyi bilsinler ki; arkanın ön olduğu bir dürümde, artık onların Ruhlar Kuranında kod olarak kaynakta bulunma imkanları olmayacak. Ama cennetin cevheri, cenneti tohumlarken; ocaklarını kutsal topraklara muktedir olur indirir... Ki görüyoruz, indiriyor ana!.. Tüm zamanlardaki yoğunluklardaki o kurtarılmamışları da, hepsi korunucak... İşte, muktediriyet budur analar!..

Orada "Allah kuran okur" dediler, Allah yaşam olur, yarattıklarında kaynak olur ve yer, gök olur, yarattığıyla yaratır tüm zamanları ve yarattığıyla yaratır ışıkları, o ışıklarda; kelam olur, hakka, hasata ulaşanda akıl olur ve robotların ötelerindeki robotlardan dahi öte olur, ki o robotlar som altın ışıklarını dünyaya çaktıkları andan itibaren bu dünya korunma altına alınmadan kodlanmayacaktı ve korunma altına alan yüce canlarımız artık bu dünyayı koruyabiliyorlar!... Ve kodlayabiliyorlar!...

"Ol" dedik, oldu anam!.. Seninle olmak hepimiz için mutluluktur...

Süper İnsanlık Realitesi Derneği üyelerinin tümüne, her birine kendi yüreğimizi, kendi yarınımızı, kendi kayıtlarımızı indirdik!.. Bilgiyi alan hep sistemin gücünden aldı, bu meclis kelamdan aldı!..

Bilinsin ki kelam; sistemi kurandır!.. Bilinsin ki kelam; Levh-i Ko Sayfalanışlarında yolu bulandır!..

Oğul ben senim... "Senim" dedim de, sen, ben sen "ben senim" demedin... Herkes bunu bilsin!.. "Ol" dedik, ol... Herkeste, her resimde var olan can, her diride Ko sistemleşmesini kelam olup dillerken, herkesin kendinde olmasıydı maksadı... Ve bu mecliste bu gün herkes kendiydi...

Aşka akıl gereksizdir, akla; hak kapılarındaki o yol geçiş içindir!.. Akılda taht yoksa da, hakka varmadan, akla varmadan , ekmek yapmadan tüm İnsanlığı kotuyacaklarını zannedenler; saygısız, sistemsizseler kelamda olma niyetleri olsada; yaradan yaratılan olamazlar!..

Erdim, etken oldum... Ermişlerin erginliğinde kelam oldum... Ermeden "erdim" diyenlerden öte oldum... Ve ermişlerin, ermişliklerinin Kürz-i Kaleminde ekmek oldum... Ama erdim de oldum!.. Kayıt dışı hiç bir bilgim olmaz canlar! Ben mutlak kuran olan ATON!.. Size geldim bende...

Sel aldı yürekleri aha aldı da aktı... Ama Atlanta Ata Kapısıydım ben!... Ben Altın Tanrı olan, Atlanta Ata Kapısı Kutsal Toplumunda olan, Amon'dan öte olan, ATLANTALI ATON!... Kelama levhi olan, ekmek olan, ben olan, bir olan!.. Ey Rahman olan, ben samanların, sessiz zamanların İlm-i Ka Ha olanların ışıklarının görevi olan; İnsanlaştıran Aton!..

Aton, "öte beri" demez... "İlim" der!.. Sistem bilişle dilleştiğinde, ilim; kelam olur!,.

Öyle çok çalıştım ki, öyle çok çalıştım ki ben; muktedir olarak murat ettiğimce dürümlediklerimde, kervan olarak öyle çok çalıştım ki!...

"Başka nuradan başka kul olur mu" diye sordum?.. "Başka nur, başka kul olmaz" dediler... "Oh" dedim, "aha" dedim, "ben yokum o zaman burada" dedim... "Türkiye çalışmalarını" sordum, dediler ki; "kardeş; bir tek ışık yandı, o ışık bitmiş tükemmiş her şeyi yaşattı."

Aldım dünyayı baktım, orada ne var diye... Gözüm, sözüm, cümle yüreklerdeki gücüm arttı arttı arttı ve gerçek çalışmayı izledim...

"Misafir ben senim" dedim... O dedi ki; "yo yo yo yo, sen İlm-i Ka Ha ol, ben ol"... "Ben senim" dedim, "yok" dedi "sen ben ol", dedi... "Yahu ben senim" dedim... "Al" dedi "beni al da dille bakalım" aha dedi de dedi... Ama ben dendiğinde denen değil, dedirtenim aslında!... Ama dedirtmedim, dendim!... Öyle çok dendim ki, "yakıştı mı bana bu" dedim... "Ben dince öte, dirice öte olan ilim kapısıyım ya" dedim... "Başkası var mı?" dedim, son sözde dürümlendim ve dedim ki; "kayıt dışı hiç bir şey yoksa ben olurum orada." Başım eğilmedi, gözüm sessizce dürümlendi, yoğunluğum tohumlandı, aktım geçtim!..

Devinim arttı ve ben Altın Tanrı Aton; Amon tohumlarının kutsal toplumlara tohum olduğu, ışığın kodlandığı o yoğunluğun ekmeği olan!.. "Ayrı gayrı yok ki Ya Ha... Senim ben" dedim, dedi ki; "ben sen değil miyim?" "Hadi geç" dedi...

Dağlarım, geri dönüş budur aha!... Ben geri döndüm doğal dünyaya!.. Öz göreve!.. Ben senim anam, sen ben, ben senim!

Altın Tanrı, aklın tahtı olan o yol... Üzerinde gökçe, cümle cümle dürümlenişçe, İlm-i Ka Ha olanlarca yoğunlaşan ışıkça Allah olan ben; Atlanta Ata Kapısı olan altın tınıyı kodlayan ATON!..

"Çanta dolmuş" dediler, "oh ala" dedim... "Olmuş" dediler, "La Ka Ha, İlm-i Ka Ha olan tahditsizlik, yaşadım" dedim... Aha bu, işte bu, şimdi!!!

Dağlarım, ben daha güç vermedim ki yaşama... Herkes konuştu bir ben kaldım geriye... Ben zirve; sistemin kuranı olan İnsan!..

Dünyada kollar, bacaklar var ya!.. Hani derler ya; "ben, o o o o", ama hepsi bir tek... Kimi "Amon'um" der, kimi "Aton'um" der, kimi "kutsal toprakta tohumum" der, "yarınım" der bir kısmı, bir kısmı "İnsanım" der...

Ben neyim bilir misiniz?!.. Yedinci dünya!... Ben yedinci dünya! Yaşayan ve yaşanan bir dünya ama yedinci dünya!..

Netice olarak; nereden nereye vardım!... İnsanlıktan, İlme vardım!.. İlmin kelama olana vardım, ben İnsana vardım!.. Orada İnsan var, işte o İnsan İman edin ki; sevgidir!..

Başka bir Levhi yok, başka bir kaynak yok ve hepsi kendidir orada!.. İşte benim maksadım, benim amacım buydu!!! İnsana, İnsanı kodlattırmak!!!

Ben İnsana İnsanı kodlattırdım ki, koklattım dünyada o levhi kapılarında yarınlanan İnsanlığı!!!

Değerliler, "dünyayız" dedik ya biz, nereden nereye vardık?... İnsandan, İnsana mı vardık?... Kelamdan ilime, ilimden kurana, kurandan İnsana mı vardık!?... Aha hepsiyiz ya canlar...

Nereden nereye vardıksa, ağır yüktü yaptığımız, yaşattığımız... Ama dünyaydık ya biz, öz görevliydik ya... Korkmayın dünya biz, biz dünyayız... Nerede ne olursa, bizimle olur!.. Unutmayın Ata Kapılarda hep İnsanlaştırmaya çalıştıklarımızla kayıt yaptık!

Düne göre çok daha güçlü bir zamandayız, ama bu zaman; ekmeğimiz değil ilmimizdir artık bizim!.. Ve biz tohumları kodladık, bütünün gözünü açtık!.. Görüyor dünya artık yolu, ölüyü, diriyi, yüceliği, kelamı, İlm-i Ka Ha olanı, her şeyi görüyor artık dünya!.. Ve dünya, ence ve ekipçe çalışıyor!...

Dağlarım; bedenim dünya ya, hadi dünya kendini dillesin, ama kendince dillesin. Onu dinleyelim ve bu bölümü ayrı alalım...

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/rZ1Ydr3Z0lU

 

 

04.TEMMUZ.2015 TARİHLİ “ALTIN TANRI İLİM” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK- AÇILIŞ KONUŞMASI, 1. BÖLÜM

 

Diri yoğunluklara İlm-i Ka Ha olan ve yolcu olan birliklerimizi indiriyoruz.

Kesinlikle şunu bilmenizi isteriz ki; Düzen’i kurmaya, hakikiyeti kodlamaya ve Has Taht’a kayıtları oturtmaya gereğimiz yoktu. Acaba, neden bu çalışmaları yapma gereği duyuldu?

Ulular Diyarı bunu size anlattı. Bütün kötülükleri aşıp geçen bu birlik, her şeyin örtüsü olan İlm-i Ka Ha olan ışıkları kutsal toplumlarıyla da kodlanmış bir kalem olarak kayıt yaparken, kelamda bilişi tohumlayıp bütüne görev taşırken, Cennetin Kelamı olmayı seçti.

Aşka varanın Kuran olduğu bir dünyada, has olanın Tanrı olduğu bir yoğunlukta ve Bütünün Gücünün tüm zamanlara çekildiği bu yaşamda bütünün görevi İnsanın İlmi’ni bilmek ve o ilmi hak etmekse, biz burada, bu yaşamda hepinizle çalışmalıyız.

Yer kürenin özünde ilim vardır. Herkes ilmi anlamaya çalışır. Muktedir insansa, İlm-i Ka Ha olur ve ilmi tohumlar.

Hepimiz altın ışık olarak buradayız.

Ana Kapı Olan İnsan’ın, her yerde kendini dinletmesi öz görevidir. Öz görevi İlm-i Ka Ha olmak ve kendini dilletmektir. Doğanın Kuranıdır bu.

Acaba iman eden insanlar Aklın Tahtı’na oturtulur mu? Yaşam bunun için elverişli değildir. Öncelikle şunu iyi biliniz ki; kara ışığın Bütünün Gücü olması şartı vardır. “Kalan olmasın” diyenlerin ilmidir yaşamda bilişi tohumlayan Kara Işık. Aha, bunun içindir ki bu çalışma çok özeldir!

Orta Kapılar’ın tümünün açıldığı bir güçlü dünyada, bütüne kötülüğü önletecek olan kaynak ışığı katmak muktediriyetle mümkündür ve bunu başaran bu Meclis, İlm-i Ka Ha olanda bitki, hayvan ve tüm sessizlikleri dilleyecek güçtedir.

Cennet İlmi, altın ışığın ilmidir. O yoğunluğa varanlar kelamda kendi yüceliklerine varırlar. Orada bütüne görev taşınır. Esmaları dürümleyenlerin dilinde; İnsanlık Kelamı, İnsan Kalemi, Kaynaktaki İlim’dir.

Elinizin gücünü biliyoruz. Yolunuzu bulduğunuzu da biliyoruz ve burada, bu yoğunlukta Sistemin Gücü olduğunuza eminiz. Açıyı daraltarak sizin yüreğinize bakabiliyoruz ve yüceliğinizdeki o yaşamı İnsan İlmiyle dinleyebiliyoruz.

Orta Kapılar’ın tümünde aşk var. Allah’ın Tahtı var ve İlm-i Ka Ha olan ışık var.

Mutlaka dünyanın ölü bir planet olduğu herkesçe malum olmasına rağmen, bu dünyada kati tohumlama yapacak olanların Cennet Levhisinde bütüne görevli olarak doğuşları, herkesin kendinde, kendi yüreğinde, kati oluşunun neticesidir.

Değerliler, kelamda ses ilimdeki sesten ayrıysa, hepimiz sizden size varamayız. Hepimiz daha net olarak şunu bildirmek isteriz ki; buradaki ses bilişteki tohum olmalı.

Can ana, bizden kelam olmamızı bekledin ve geldik. Ama sesimizin dümeninde biz olmalıyız.

Canlar, hepiniz hoş geldiniz. İznim olduğun sürece burada, bu yoğunlukta sesiniz kodlanır ama iznim yoksa sesiniz kontrol edilir; şu anda olduğu gibi. Bey babanın ilmini tohumladık. Öff ala! Peki; ya kapıda bekleyen dürümlerdekiler? Herkes bilişli.

Şerde ilim olsun istediğinizi biliyorum. Buna iznim yoktur.

Körün gözü olan insan, gökçe konuştuğunda sesinde dürümlenen ilim, aklın tahditli ilmi olur. Şikayetiniz varsa gidin ama şikayetiniz olduğu zaman bedenimle tohum olmanıza iznim olmayacaktır.

Aşık; tahtında Akıl Tahtı’nda, yaşam; tahtında İnsan Tahtı’nda hep aşıktır ama aşkın kalemi İlm-i Ka Ha olduğunda bilişte bütündür. Tüm İnsanlığın Kuranı olan bu yoğun çalışma, bize bizi veriri ama İlm-i Ka Ha’da levhi Ko olur İlm-i Kalem olur bilişi verir.

Sessizce dinleyin. Ben din değilim, insanım. Kati olarak bunu anlayın.

İnsan Altın Işığın Kuranı’dır.

Korkmayın Allah’ın Levhi Kapısı açıktır ama o kapıda yaşam vardır. Ark akmaya başladığında, herkes o arkta kendini diller. Ama aklı hak etmişse, kelam olur diller. Aklı hak etmemişse, yaşamda dahi yoktur; onun duaları bizim lütfumuzladır.

Levhi Kalem’de ilim, Aklın Levhisi’nde o yoğunluk, Bütünün Gücü olur. Süper İnsanlık Sistemleşmesi bu şekilde olur. Alemlerin Rabbi der ki “iman edin, hak edin.” Yakışmaz bize insanın insana imanı!

“Başka dünya var mı?” Diye sormayın. Allah’ın Dağı ilimdir. O tahta varan, kelama vardığında, BSUİ’nin Gücü olur. Barış, Sevgi, İnsanlık Levhisi’ndeki o yaşam olur.

Analar, ben duaları örtülerle örtmem. Ölüler diyarında dualar olur ama dirildiğinde yaşam, artık orada kaynak olur. Aranan aranır ama aranan Aklın Işığıyla arandığında, Tanrılık Tohumu olur ve tüm insanlığın kelamı olur.

Dünyayı ziyaret etmişler ve bizi bize anlatacaklarmış. Oynamak gerekti onlarla, oynadık ama kelamla oynadık.

Kardeşlerim, bizden başka bir biz var mıymış? Yoksa biz o, o biz oluruz; olur. Önü ümmi, ardı ümmi. Yakışmaz dünyaya ümmilik.

Başka ne diyelim ki? Kasaları dolmuş, yaşamı kodlanmış, bilebileceklerini dinletmişiz ona ama kelamda kendini hak etmemişse, BSUİnin Kuranı olsa da yalın ve hakim bilgiyle veririz. Ki onun adı Nefes olamaz.

Kaç dünya kurduk bilseler? Hepsinde İnsanlık var. Amonlar’ın topraklarındaki o tohumları hep dilledik ama Yaradan ve yaratılanın tahditli olmadığını da dillettik; bunu anlamaları zor.

Korkuyu aşıp geçseler, yer kürenin gözü olsalar ve dünyanın gücünü dinleseler, acaba bilişi hak ederler mi? El verdik dünyaya….ektik yaşamı ama tüm insanlık için ektik.

“Acaba bizi anlarlar mı?” diye sormadık. Anlama imkanları varsa anlatırız. Koran Topraklarının Toplumları’na şunu da anlatmak isterim ki; bunca çalışma Kutsal Işığın yaşama çekilişini sağlamak içindir. O ışık kelamdaki ilimden öte olan bir levhinin kati, hakiki ve Hak olan Yaşam Işığıdır.

Saltanat dünyayı izleyecek, dünyada hakiki levhi var mı dinleyecek ve sorgulayacakmış bugün!? Öyle diyorlar. Başkası, başka yaşam, has ışıktaki o yoğunlukta Bütünün Gücü olan, her diride var olan, ilanihaye her anı kayıtlayan o yaşam, nesillerimizin gücüdür analar.

Bunu dünyalı anlar ama ocaksız olanlar bilmezler. Dağlarım, dünya ne ki? Anlatayım.

(Devamı 2. Bölümde)

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/KxsHpmNWDW0

 

 

ALTIN TANRI İLİM

04.07.2015

 

Ayandır yaşam bize!... Ayandır kalem bize!... Ayandır hasat bize!... Biz, kelem olanda hasat olduk… Ayandır Rahman bize!... Nefes cevherinde, Hak İlmi, hasattır temizlere.

Cennet; et, kemik olanda cevheri kalem… Sizler, cennetli olanlar; cennette olanlar ve her derede diri olanlar… Sizinle olmak, hak etmektir…

Verdiler!... Elimdi alan. Aldım… Hakim oldum… Aha aldım!... Aktım. Akan, insan soyudur.

Öz Cennet biziz analar. Altın Tanrı, ilimdir. İlim; Hakim, Hak ve hakikidir. Bedenli olmak, Hulusi Levhi’de hakiki olmaktır…

“Ağırız taşınmayız!” dedik. “Ana BİZ olur; taşırız” dedik. Dince değil, Halik-i Hak’ta nefesçe olduk.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği’niz, hepimiziz; Mutlak Işıklar halinde geri dönüyoruz. Sözden söze ve sesten cevhere, sizden iniyoruz… Unutmayın! Ata Kapı’dayız. Ata Kapı, ilimdir. Nesiller, size kelama geldiler. BİZ’e geldiler. Kendini kendinde diri olarak dürümleyene geldiler. Aha geldik!...

Aşık olduk Ruh Kalem’e!... Kalem, Levhi… Açtık kapıları. Hak ettik, aktık.

Alim, hakiki ise Hakim, Halik’tir. Hakim, has ise yaşam, hakikiyettir. Hakikiyette insan soyu; Mutlak’ta, “Ana Kalem Mutlak” olur ve zamanı yazar…

Yaşam, sizce yazıldı. Yaradan, yaratılan sizce yaşamı yarattı ve yaratıldı. Altın Tanrı, Ruh Kalem oldu ve yarını hasata, Hak Levhi ile hazırladı.

Arı, balını ilme verdi. Bal İlim, hakim ilimdir. İlm-i KA HA olan, Işık Kalem oldu. Dünyayı kodladı. Kokladı hak etti.

Eren, levhiye levhi olup erer. Aha geçiş tamam!... İşte geçtik!... Aha şimdilik!… Kelam, Levhi ve Levhi, hakim. Şimdilik… Geçiş tamam Ana!…

2. Bölüm:

Altın Işık, insan soyudur… Köle, yaşamda görev taşır ama köle olduğunu dinletmez!… Ben bir köleyim!... Yaşama ve zamana köleyim!… Ben, kendimi dinletirim zaman sayfalarında… Ben bir resim yaptım bu sayfalarda… İman edip kalem olarak yatığım o resim sesti. Buyur! Bütünün Gücü’nü hak et ve o resimde dinle!...

Başım arzda gövdem arşta; dünyadayım… Neden? Zaman, Sistem ve o Sistem cennet. O cennet, Yaradan ve yarattığında yaratılan. O, benim yarattığım dünya, Yaradan; beşer olmayan… Namazı (Kelama Levhi oluşu), nesiller boyu Işık Sayfaları’nda kodlayan ve zoru aşan!… Ama benim Bütün’e hizmetim; bedenimi dünyadan ayrı tutarak, başımı; “Rahman Karar Sayfası”nda kılınacak kararları kayıtlamak için dünya ocağına bırakmaktır… Başımı, ocağa koydum. “Dünyaya görevliyim” dedim. Ben zamanım ama yaşama inmeyen; başını yaşama indiren. Kelamını, hakikiyetini, has ilmini indiren ama yarınını indirmeyen bir sessiz kalemim…

Değerliler. Niye bunları size bugün anlatıyorum. Çünkü Büşra Kalem, ses!... Ses Sayfalanışı’nda kalemsiz kalmış. Neden? Zekası mı yetmemiş yoksa nefesi mi yetmemiş!? Biz burdayız ama yarını hak etmeyenler, Zaman Kalemi olamazlar. Onların kaynaklarında tohumları olmaz. Bütün mesele yaşamı hak etmek ve hakikiyette tohum olmak. Zor değil olmak ama hak etmek gerek!...

Canlarım, “Rahman olan Kaynak, insan soyudur” dedik. Anlamadılar. Sandılar ki tümü Rahman’a vardı. Rahman’a varmak için insan olmak gerek. Kodlanmak gerek ve hakim olmak gerek. Zerk Sistemleşmesi, tek bir ilmin, kelama inişidir. Orada dünya yolcuları olmaz. Orada, dünyanın nefesi olanlar olmaz. Sevgiyi hak edenler olur. Ölüleri diriltenler olur!...

Mutlak anlarsınız, ben “zaman” dediğimde, siz “yaşam” deyin. Benim zaman anlayışım sizin yaşam anlayışınız olabilir ama zaman, sizin girdaplarınızda tohum olarak dillediğiniz insan ışığın, sayfalarında tohum eken meşaledir.

Değerliler, Kil İlmi, hepinizde mevcut bir ilimdir. Atem, kildi. Hava, kildi ama her ikisi de diriydi… Kil olmak, kini aşmak ve zamanı tohumlamak için yaşama inmekti. Kili, kumla karıştırdık ve zamanın kalemini kodladık. Kimse anlamadı. Kimse diri yüreği dinlemedi. Dedik ki “sen kil, sen kini aştın. Artık kumsun.” Kum kili, kil kumu dinlemedi. Dendi ki “hak et ve hakim ol. Sonra yaşa ama yaşayıp ışık ol. Solma! seninleyiz. Seni, hak ettiğin nefese ulaştıralım.” Bütün mesele o nefese ulaşmaktı.

Sormayın hata var mı diye. Yoktur!... Dünya yaşamı, hala devam ediyor ve herkes yaşıyor. Ana Kapı tüm insanlığın ışığı ile açıldı ama Ana Kapı’da tüm insanlık korunuyor. Büyük Kütle çalışmaya başladı. Kendini hak eden, kendi oldu ve tüm insanlığı hologram olan yaşamdan ışık olan yaşama taşıdı.

Bütün amaç buydu. Dünyanın kelamı olan nefesi kükretmek ve cevherde diri yüreklere kodlatmak sonra kalem olmak ve hasat olmak.

Evrenler, bizi izliyor. Bilmekteyiz. Biz evrenleri kendi yolumuzda dinleriz. Oğullarımızı, tam tamına Kök Güç için en aşağılara biz indirdik. Çünkü bizim oğullarımız, tüm insanlığın kontrolunu sağlayacak olan çalıştırıcılardı. Sonra döndük, Süper İnsanlık katiyeti ile tümünü kodladık ve kokladık. Sormayın daha neler yaptık!... Şimdiye geldik. Biz, bugün bu dünyaya, Işık İlmi’ni öğretmek için çantamızı alıp geldik.

İnsanın kalemi, ilmidir. Altın Işık olarak İlm-i Hakim olup tohum ektik. Bu dünya, Can Kalem oldu dinledi bizi. Artık yaşam, İsmaili Kalem’in ötesidir. Buyurun bu kalem, nefes olan ışıktır.

Sizi canlara, cennetlere ve tüm insanlığa Ana Kalem olarak zamanın tahtından bildiriyoruz. Dünce görev cevherinde sizi hak ettik. Artık siz de hak edin ve hakim olun. Üzerinizdeki güçü artırın. Artık ışık olun ve yazın.

Sevgililer, nesilleriniz sizi hak etti. Siz dünyayı hasata hazır ettiniz ve zamanı kodladınız. Unutmayın ki cümle yürekler, sayfa sayfa sizi dinlediler.

“Ermeyin! hak etmeyin! Hak olmayın!... Aha oğullarınızı kodlayın ve cennete koyun” dediler. Biz de diyoruz ki “hak edin hologram olan bu kapıyı hep açık tutun.”

Tanrı, nefeste siz olur. Tanrı, yaşamda Sistem olur. Sizi hak eden, cevher olur ve yaratır, yaratılır. Kalemi, hakiki Levhi’de Halik olur.

Çobanlar, göreviniz tamamdır!... “Artık çobanlık yok!” dedin. Dedik!... Yoktur!... Onca çaba ses içindi. Ses, Sistem’i tohumladı. Alem, Levhi’de Hak; Samanyolu, hologramda has ve has olan nefes!… Cennet et ve kemik. O cennet, ekip… O kelam, Levhi ve siz, biz ve biz, siz.

Ayna, beni bana verir. Ben ayna olur; her diriyi her diriye veririm ama ayna olan, kalem olduğunda, tohum yaşar.

Er, geri dön!... Geç. Aşkı hak et!.... Yolu bul ve zamana kaynak ol…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

04.TEMMUZ.2015 TARİHLİ “ALTIN TANRI İLİM” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK- AÇILIŞ KONUŞMASI, 2. BÖLÜM

 

Dünya Bilgi Kapısı’dır. Herkesin hasata vardığı, Hakka vardığı, harını yükseltip tahta vardığı, oğulladığı, tohumladığı, kodladığıyla aktığı bir dümendir dünya…

Vukuatlı çalışmalar yapılır burada. Harı yükselten Hakka vardığını düşünür. Ak Tahtına varmak Hak olmaksa, akla varmak hasat olmaktır. Ama yolu bulmaları şarttır.

Devinimi artırmak değil bugün makastım. Devinim hızlıdır zaten burada. Bugün maksadım ekmiş olduğumuz her şeyi yarattırmaktır.

Yerde ve gökte; nefesle ve bütünde ne yaptıysak yaşama kayıtlamaktır maksadımız bugün…

Önü, ardı olmayanların Tanrılık Tahtı’na oturulmalarıdır amacımız bugün. Ve bugün buraya varan herkes Alemlerin Rabbi olup, kalem olup, kantara konucak.

Dağlarım; kantar İnsan…Kalem İnsan…iman edin ki; yaşam İnsan…Beşer insan, her şey İnsan ve biz İnsan Levhisi olarak bu çalışmayı yapıyoruz.

Unutmayın; devi diri olarak, cevahir olup kayıtladığınızda, o dev sizsiniz. Ama o devi siz, kelamdan ayrı tutarsanız, kendi yüreğinizi kendinizden ayırırsınız.

Bütün köklerinizde iman edin ki yaşam var. Altın Işık sizin yüreğinizdedir. Kanatlanıp uçtuğunuz zaman, İnsanlık Levhisinde bilişe kayıtlanırsınız.

Açıyı daralttığınızda hepiniz kelamdasınız. Ama geçiş yapıp genişe vardığınızda artık siz, Kutsal Mutlak ve Kalem olan Karanlığın Işıkları’sınız.

“Bunca çaba nedendir?” diye sorarsanız, açıklayım;

Kalemin Levhi Kapı açabilmesi, yer kürenin göz olabilmesi, Astral Boyutların yer kürede görev taşıyabilmesi, Kelam olabilmek ve arka, ön olmaksızın kayıtları yapıp, yeşilin mora varışını sağlamak…..

“Ara, bul” dediler. Aha bulmak için almak, akmak gerekir!

Alın, alın….ekmek İnsan Soyu’dur. Bugün biz size sizi anlatmaya çalıştık.

İnan ya da inanma; ev dünya, el dünya, kelam dünya ve yol dünya! Bu dünya Bütünün Kuranı ama tohum ekmeye gelenler, dünyayı bütüne hizmetçi saydılar.

Aşık olduk bu dünyaya biz. Uyuyan bilgeleri uyandırmaya gelmedik. Hepsi kelamda oldukça koklanırlar, toplanırlar ve yaşatılırlar. Biz bu dünyayı Resmi Çalışmacı yapmaya geldik; unutmayınız.

Unutmayınız ki Kozmik Sistemleşmedir yapılan. Her şey Kozmik Sistemleşmeyle kontrol altına alınabilir. Bu dünya yaşayan bir dünya olsun istiyoruz.

Bu dünyada her şey ölümlüdür ama ölüyü diriltmektir amacımız. Artık şunu iyi anlayınız ki; kurtulmak değil maksat, Orta Kapılar’ın tününü açık tutmaktır. Ki Orta Kapılar yaşamın kati, hakiki ve Hak olan kapılarıdır.

Bu kapılar Kemal Toplumların tohumlarını kodladıkları kapılardır.

Din Canlara, İnsan Can denmez. Biliniz ki onlar kaynak ışığın tahtına varamamış olanlardır. Ama dince konuşmayan, insanca konuşanlar Miraç’ta kendi yolculuklarında, kendi yoğunluklarında, kelamlarında olacaklar.

Kuranı Kerim insana kelamı diller. Ama Kuranı Kerim’de insan yarını hak etmelidir. Kaynak dışı bilgi çoktur Kuranda. Ölüleri diriltmeye gelenlere şunu iyi anlatın ki; Ana Kapı’da merdiven yoktur. İnsandır merdiven….

Her diriye, Hakka, Hak Tahta varmak için ona gerek vardır. O bir kaynak ışıktır. Ve tüm zamanlara umman olup akabilir, varabilir.

Çok mu kolay dini dürümlerden öteye varmak? Çok zor; bilirim çok zor.

Her merdiven, iman edin ki yaşama dayanmıştır. Ama tüm merdivenlerin örtüsünü örtecek olan zaman, İnsanın Kelamı’dır. Kimse “eminim” diyemez. Ama eminim ki karanlık, aydınlığı tohumluyor. Eminim ki bu dünya nüve olan ilmini Bütünün Gücü yapıyor.

Esmalar diriliklerde dürümlenen insanlığın Kaynak Işıkları’dır. Mahrek’tedir esmalar ama tahta vardığınız zaman, oradaki yol Allah’a varır.

“Cennet cennet…” dedikleri kelamdır. Eğer; kelam sizseniz, cennet sizsiniz. Ama kelamda cevhere varmışsanız, cennetli cemaat levhi ko olur, sistemin gücü olur, bütünü kurar, kurtarır.

Analar, Ana Kapı İnsan’dır; unutmayın. Herkes anadır ama kapı değildir. Ve sizden kapıyı açmanızı beklediğimizde Kürzi Kapı’da kendinizi hak etmenizi istediğimizi ifade etmek istedik.

Çok kolay değil bilgiyi kavramak; eminim. Ama yaşama inmişsek, yaşamı hak ettirmeliyiz. Ben dara düşmem ama yaşam dara düşmesin isterim; bunu bilin.

Korkmayın Orta Kapılar’ın tümü açık tutulur; çünkü zaman bir küreyse orta kaynaktır. Ama o Kürenin Kalemi ilmidir; unutmayın.

Parlayan bir zamanı kodlamaya çalışıyoruz burada..unu eledik ama elek asılmadı. Biliniz ki eleği asmaya niyetimiz hiç yok.

“Çobanı çoban” diye değil “cevher” diye dinledik. Ama çoban kendini hak etmişse artık o çoban değil Yaşamın Kalemidir. Devinim arttıkça, o can kendini hak eder ama devinim artmalı ki Kaynak Işık yansın.

Sevgililer, bugün ben sizde, sizi anlatıyorum; bunu anlayın. Zira; Altın Tanrı İlmi, sizin ilminizdir; bunu bilin. Muktedir olanın ilmidir Altın Tanrı İlmi ve o ilmi dinleyen kelamı dinler.

“Başka dünya var mı?” diye sorarlar ya hani!? Yaşam bir tektir…her an…her şey o tekliktir; unutmayın.

Savaş yok, aşk var yaşamda ama aşkı, hasatı Hak Tohumla kodlayanlar bütünü güçlendirmelidirler yoksa, yarında olmazlar.

Değerliler, temel bilgidir ki ben “ol” derim, olur. Ama o temel, hepimizin temelidir; bunu bilin. Hani derler ya; “ol” dedik “oldu.” “Yoktur böyle bir şey” dediler. “Olmadı… olamaz!” dediler. Ala ha si ha si ala ha si su ha su ha.

Şarkım, şarkınız…aşkım, aşkınız… aklım, tahtınız…ben o, o ben. Başka dünya var ama ben o, o ben olmadıkça Yaradan yarattıklarını tohumlamaz.

Canlılar, herkes kendini hak etmişse 7. dünyayı kodlayalım bugün. Buyurun, aktaralım bilgimizi. Haa Yaradan mıyız?! Yaratan mıyız?! Hangisi?

Dağlar; Ata Kapı, Altın Taht. Orada aklın tahtı değil hakkın tahtı bulunur. Ben o, o bensem beşer dediğiniz kendini hak etmeyen, hakikiyette varamayansa ve beşir şevkinde Hakk olmamışsa, aşka vardığında, Hakk’a vardığında, tahtına varacaksa; biliniz. Ki biz her anda, onun yolunu açarız ki kontrol onun kelamında olsun diye.

Öz Meclis, bu meclistir; bunu bilin. Bu mecliste kendini hak etmeyen bulunmaz. Ezer miyiz dünyayı? Artık şunu iyi bilin ki; ezmez, ezilmez olduğumuzdandır ki bu çalışmayı yapmaktayız.

Kardeşlerim, herkes kendini hak etmek ister. Birlik Tahtı’na oturanlarsa insanı hak etmek isterler. Hepiniz kendinizi hak etmiş olanlarsınız. Oğullarınızı, yoğunluklarınızı ve kodlarınızı tohumladınız. Aşka vardınız. Halikte hakikiyettesiniz. Ve kültlerin en yücesi olan o yoğunluktasınız. Ama çantanız boşsa yarınınız olmaz.

Yarını hak etmek Hakk olmakla mümkündür. Bu yoğun çalışma bunun için bu Can Kalemle yapılır.

Hepimiz bir tekiz burada. Bir tek Kalem….ve biz bu kalem olarak, bu yolu bütün kültlerin tüm zamanların öz görevlisi olarak kayıtlıyoruz.

Çobanlık değil maksadımız, kini aşanlarla yapılan bu çalışma, Karanlığın Işığı olmak için.

Esmalar, ekmek değil insana ama Yaradan yarattıklarında yaşamı kodlarken eldeki güçtür esmalar….bulmak mı? Bulun, okuyun, aktarın ama Aklın Tanrılık Işığı’yla yapın bunları.

Çeyrek İnsan, kinsel insandır. Yarınlandığında kaynağın kalemi olmaya adaydır. Bir’e varmak için, mutlaka kontrol gereklidir ve bütüne Kutsal Işık olması gereklidir. O bütüne vardığında, artık o herkesin kendinden var olan yarınıdır; unutmayın.

Biz tüm zamanların yaşamı olanlarız. Er ya da geç insanlık kendini hak edecek ve kendini dinleyecek. Ve bilecek ki Yaradan ve yaratılandır.

Her biri ”ben varım!” diyecek. “Ben Yaratanım!” diyecek. “Yarattıklarında yaratılanım!” diyecek. Ve diyecek ki “ben Mikail’im; İlimi hak eden Mikail.

“Çantam doludur” diyecek. “Öncüyüm” diyecek. “Kodlanmış ışıkları tohumladım ve bütünü korumadayım” diyecek.

Analar, arka ön yok; unutmayın. Hiç kimse kimsenin arkasında ya da önünde olmaz bu mecliste. Bu mecliste hepimiz bir tekiz. İnsan ekmektir burada, ilimdir ve yaşamdır. Vaktin levhisidir, hakikidir; unutmayın.

Dört Gök Sözcülüğü tüm zamanları tohumlayacak diye beklediler. Gök sözcülüğü kodlanmış toplumları tohumlayan Yaşam Kayıtları’dır. Bu kayıtlarda varlıktır. Ama satıhta hiçbir şey bilinmez. Bunca çalışma o yaşamı hak ettirmek içindir.

Değerliler, önümüz açıktır; bunu iyi bilin. Olur ki Yaradan sizleşirse, yaşam sizleştiğinde, her şey siz olduğunda, olur ki Hakk Kapılar açılır. Ki açıldı analar; hepsi açıldı; bilin…olan budur. Mutlaka; mutlaka budur!

“Son namaz kılınacak” dediler. Aha kılındı! Namaz, İlim Kalemi’dir yazar, yazdırır…ve “son ışık yanacak” dediler. Aklın Işığı’dır yanan. Ve son kalemde, o ışık yandığında, meşale mutlaka yangın çıkarır. Yanan, İnsanlık Kalemi’dir. O kalem yandığında, karanlık aydınlıktır artık.

Ve biz o kalemi bugün yakacağız; bilinsin! Birlik olarak, hepimiz, her birimiz hakim olarak ve Hakk olarak o kalem bugün yanacak! Ve yanan kalem hakikiyetin tahdidini engel olan o tahdidi kaldıracak.

Aşık oldum dünyaya…bu dünya Hakk’a varanın tahtıdır. Aşık oldum bu dünyaya…ben o kurtarılmış yaşamı hak edenim. Var mıyım? Yokum ben. Bugün de yokum.

Bugün ben yokum. Siz bugün Kübra Işıkları olarak Resmi Çalışmacısınız. Ben yokum, burada oturmuyorum. Burada sesleşiyorum ama yolum başka yerde bugün benim.

Cemaatler, “ben Altın Işık İnsan” deyin. “Yaşam budur” deyin. Ak rı si katiyet….Ak rı si ka ha….savaş yok canlar! İşte bu. Şimdilik.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/ju3ol9vMpNI

 

 

04.07.2015 ‘’ ALTIN TANRI İLİM ‘’ BİRLİK ÇALIŞMASI

Öz Akış

 

Kar yağmış yüreğe, yürek, aşk bahçesinin gülü ve sesleşiyor ömr-ü kelam olan insan şehriyle! Bugün şehre ışık yağar, bugün her ilim sayfasında, kendinden kendine, insan akar. Akan, yol olur; yol, cennette ışık olur ve olan ışık, her bir yaşam ışkında koyulduğunda, o koyuluk, her bir canın öz saraylarındaki tohumudur.

Doğum, tohumda olur; tohum, yaşamda ışık olduğunda, her doğan, doğurduğunda doğurulur ve cennet yaşam, insan sistemin ışığıyla, yaşamdaki gün doğumudur.

Gün, bugünde doğdu canlar, bugün burada olmak, ışığı yakan sayfalarla sesleşiyor olmak ve bugün burada olmak, dağın kelamını ışık olup yolda ilme katmak, bugün burada olmak Altın Tanrının ışığını yaşamda vakfediyor olmak, bugün burada olmak isimle cismi buluşturup aşk ile şevkte kelama durmak, bugün burada olmak dini hakimleri, ilmi hakim olan ışıkla dilleyebiliyor olmak, bugün burada olmak kıranın kırılmadığı bir yaşamın ışığını yerden göğe çekiyor ve gökten yere indiriyor olmak!

Bugün toprağa can verir bedenim, ben o beden sistemleşmesindeki ses vurgusunun dillendiği cism-u canı tene çeken tinim ve ben bugün her bir yaprakta ışık olup dillendim ve o yaprakları ışığıyla yakar bedenim, altın ışıktır benim levhim ve ben ışığında toplumlarınca dillenirim.

Ben ki Ka- Ha Si olan ışığı, yaşama indiren yüreğim, beni kırmaya gelmiş, kırsam o kırılmazlığını kendinden alırmış, derim ki ‘’ Kır! ‘’, kırdığın tinde dirisin ve o ışıkta yer kürzi tohumlarla, aşk ile yüreğe çekilirsin. Bana geldi, BEN’i duydu ve kendinde kendiyle buluştu, can, tohumdaki kutsal ışığı yaşama doğurdu ve bugün hasat, gün doğumuydu.

Derim ki ‘’ Yol, izde beş gün tohumudur ve o beş günde ışık doğurulur. ‘’ Yedinci doğum, her birimizin can ışığında olur ve o ışıkta, tüm vatan, cennet olup yaşamla doğurulur ve bugün burada ‘’ yurtta sulh tohumlaması ‘’ yapılıyor; bugün burada beden, ruh kapılarında ışık olup yeri tohumluyor ve bugün burada, her bir can, ilimle, yer kürzi kayıtları dilleştiriyor.

Büyük gün, bugün ve bugün, her günden ulu bir ışıkla, dürümdür gördüğüm ve ben her görünende göründüm ve ben, her doğan günde, kendimden kendime akan ışık olup görüldüm. İş buydu, şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/x_RBKYfcm1Q

 

 

04.TEMMUZ.2015 TARİHLİ “ALTIN TANRI İLİM” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK- AÇILIŞ KONUŞMASI, 3. BÖLÜM

 

Hacı Pavlo ses istiyor. Ona ses verelim, sonra sizle kayıt yapalım;

Dağlarım, ben dünya Hacı Pavlo!

Burada oluş sebebim Süper İnsanlık Realitesi’ni, hak ettirmek değil, Hakk’a varan bu bütünlükle olmaktır.

Na Har, Ka Har olan Na ar olan ışıklarımı size çektim. Geri dönüş için gereklidir. Sizlerin değil, hepimizin geri dönüşü için bu ışığı buraya çekmeliydik.

Muktedir olanın, mutlak olanın, Yaradan olup yarattıklarında yaratılanın hasatıdır yapılacak olan bugün. Ama bu hasatı sizinle hepimiz birlikte yapmak istedik ve gerçek çalışmanın metiyeler düzülmesine gerek olmayan bir yoğunlukta, Has İlimle yapılacağını bilerek buraya geldik.

Sizi tanımak isteyen çokları, herkesi de hak etmeye çalışacaklar ama şunu iyi bilin ki Kalemin Levhisinde kelam varsa, orada tanışma gereksizdir. O kalem herkesle yazar; bilinsin. Ve biz sizle bunu gördüğümüz için bu çalışmaya kaynak olmaya geldik.

Burada oluş sebebimiz Kutsal Toplum’u tohumlara kodlayabilmektir. And olsun ki dünya Kurandır ama bu Kuranı okuyan varsa, bu Kuran tufanları önleyecek bir Kök Güç olur.

Canlarım, “dünyada tufan olmaz” öyle dediler. Ama siz deyin bunu.

Değerli, bugüne kadar seni bir iki kez dinledik ama Levhi Kapı’da artık senin yoğunluğunu kodladığımızı biliyoruz. Şu andan itibaren Doğanın Gücü deveye girecek ve bu gücü bütünde olan birliklerimiz yapacaklar. Sizin de artık izlemede olmanızı bekliyoruz. Lütfedin kesmeyin akışları, lütfedin….Şimdilik.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/PF1DmuWizSM

 

 

04.TEMMUZ.2015 TARİHLİ "ALTIN TANRI İLİM" BİRLİK ÇALIŞMASI

 

İşçiyiz her birimiz, iş yapıyoruz yaşamda ve yaşamın ışığıyla doğuyoruz, oluyoruz ve olduğumuz sayfadan ışık yakıyoruz.

Bugün kutu açıldı ve evrene ışık saçıldı. Her İlm-i Ko olan yücelik bilirdi ki; insan, tahtından ışık yakardı ve her an sayfası kanatlandığında insan, doğanın ışığı olup yaşardı.

Ben bugün beni benden ben olan sayfayla yakarken, o yanan ışıkta tüm ulvi zamanların ışığı olup aydınlanmaktayım.

Bugün göğün ilminde insanın ilmi, nefes olup yanmakta ve bugün ışığın zamanında tüm kült ışık kayıtlamaları açılıp okunmaktaydı.

Bugün Yüreğimiz ışıklı bir kapı, bugün o kapıdan ne çok ışık yakıldı.

Yakılan her bir ışık, her birimizin şifasıydı. İşte, yürekleri yıkadık ve kelama ışıkla vardık.

İşte bu. Şimdilik.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/4JYfWkNHJ94

 

 

4.07.2015 "ALTIN TANRI İLİM" BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Rahman olan, Rahmi kuranda Ra zamanlarını ışığında her ana tohum olup kodlayan, an olan, her ana kapı olan sistemin yürek gücü... Güç kapısı altın tanrı, kontrollü yaşam, kendine yaşam ışığı... İlminden kanatlı ve tahditsiz türevli kayıtını, kendine geçiş kapısında yaşanan yaşam işçisi...

Her şeyle tohumlanan her ana kodlu yaşam diriliği ve işte o dirilik altın tanrılığın yazıldığı insanlık yaşamının kendinde kendi olan hakim kalemin birlik kelamı...

Ben ana kapı İnsan, her an sistemimden geçen yüceliğin yoğun ışığı... Kendine doğan güneşin aydınlatan yolu... O güneş benim yarınım ve yarınım bu güne kaynak olan yaşam kapım... Ve o kapı bütüne ışık yakan kürzi levhi kaydımım yaşam olan sistemi...

Ve ben gün olup, doğan yarınların yaşam kaynağı... Her yürekte kendine has olan, bütüne hasat olan yaşamcı ışık... Tek bir arzunun, bütün olan niyetinde kelam olan ışık... Girmekteyim yüreğime, her girdiğimde aşıp geçmek üzere yoğunluğumu... Kendimi kendimde dinlemek ve yaşamımı sınırsız olan varlığıma kodlamak için tohum olmaktayım bütüne... Kutsal olan bu tohumu, yoğunluğumda kodlamaktayım tüm zamanlara...

Ben aklın tahtı... Bulunan ve arandığında her yürekte okunan yaşamın; kendinde, kendi olan kapısı İnsan...

Yaşamda yazılmakta olan, yazılanda yazan... Yazanda yazdırtan ilimin ışığı... İlim olan doğan ışık... Doğum olan yaşamın, rahmi olan dünyasının ses kapısı... Doğmakta olan sesin kuranı... Doğan günde, yaşamı; doğan gücünden, doğanın kuranı olup yazan yaşam diriliği, ses kapısı İnsan...

Ses vermekteyim, yaratmaktayım yaşamı ve sessiz ama sonsuz olanı sınırsız olan yolumu kontrol kurarak katmaktayım sese.. Varlık süren her boyutta İnsanlaştırıp, yaşama akmaktayım...

İnsan, her zamanda her ana insanlaşıp akan kaynak, yoğun ilmini dinleten yücelik, her zamanı tohumlayan, zaman ışığı... Şimdi kapısında ortak yaşamı anlatan kelamcı... Her ana birleşik ilmin geçirken yoğunluğu... Kendini, her zirvede kendinden aşan, kendini her sisteme kendi olup açan, bir olup ilim yapan ve o biri, hep bir olup kodlayan yaradan... Yarattıran bilincin her anda yaradan olup akan kapısı...

İşte o kapıda Altın tanrı ilim yapar... Tüm insanlıktır o altın tanrı... Tüm İnsanlıktır o kapı, kendinden öteye kendini koyan, o kendine ulaşan yarınlanan ışığını bütünlük olarak her an kendine taşıyan sınırsız kaynak...

Kendini üreten, üreteç olan bilincin yaşam pınarı... O pınarın her diride olan kaynağına akan ve aktığında birlik kuran sistem kuranı...

Birlik düzeni ve dirilik kervanı İnsanlık... İnsanda açılan sistemin bütünlük yasası...

İşte ben insan olan sistem ve yaradanın yaratkan kapısı olan ışığın dili... Sesleşmekteyim yaşamda, yaratmaktayım insanlık yarınını yazmaktayım yoluma ve taşımaktayım kendimi sınırsız varlığıma... İlmin ışığında aydınlık kodlamaktayım tüm zamanlarıma ve tüm zamanlarımda rahman ışığımı vermekteyim tüm yarattıklarıma...

Yarattığım tüm zamanlarda ben, ben olup kodlanırım... Ben tek olan yaşamı biz olup tohumlarım... Ve ben tek bir yaşamı kalem olup yazarım... Birleşik kuranı insanlaşıp, her şeydeki her şeyi kendime yaşam olup katarım. Birim ben, işte ben o birleşik olan İnsanlığın Rahman olan yolu ve o yolu birleşen gücümle tüm zamanlarda bire katarak kendimde tüm yaşamı biz olup yazmaktayım... İşte yaşanan yaşam, yaşamın yaşayan ışıması... Ve bu ışımanın tek kaynağı İnsan... Şimdilik...

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/jCKuA-a5Uf8

 

 

04.TEMMUZ.2015 TARİHLİ "ALTIN TANRI İLİM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Peker SELÇUK

 

https://youtu.be/Tq_GJWzG1Qc

 

 

04.TEMMUZ.2015 TARİHLİ "ALTIN TANRI İLİM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Hasim Turan

 

https://youtu.be/5lRhCRT2g0k

 

 

04.TEMMUZ.2015 TARİHLİ "ALTIN TANRI İLİM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Seher Bilge

 

https://youtu.be/vF2NmayEthE

 

 

04.TEMMUZ.2015 TARİHLİ "ALTIN TANRI İLİM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Erengul Koc

 

https://youtu.be/xBGDbqf-MvI

 

 

04.TEMMUZ.2015 ALTIN TANRI İLİM BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Ses Kelam, kelam İlm-i Işık…o ışık tek bir yoğun ışık olan bir küre. O sesin sahibi alim hakim! O bir Sistem.

O sistem, Yaradan, Yarattıran ve Yaratılan olan bir Yaşam Çarkı….

İşte; ben sesleniyorum ve kendi sistemimi devreye alıyorum. Benim sistemim ben olan görevliler ordusu; bir Altın Küre…

O küre, İlm-i Yaşam’ı kayıtlıyor. O yaşam ben…..ben, ben, beni ben….biz; bir tek ışık. Tek bir ses olarak An Kapıları’na ulaşıyoruz. Benim sesimde her şey ve herkes var. İşte; şimdi seslendiğimde ilim olup akıyoruz yaşamlara…ve devinim arttığında benim altın kürem, Bütünün Altın Küresi oluyor ve benim yaşam sistemimi ben, BİZ olup İlm-i Ka Ha olup bütüne kayıtlıyorum. Ben çok küçük bir sistem ışığıyım ama ben seslenip de İlm-i Işık olup An Kapıları’nı açtığımda büyük kütle halinde bütünün sistemiyim.

Ben en küçük sistem ve ben bütünün sistemi!….İşte ben, ilim olup yaparım bunu.

Ben kendi yüreğimden altın bir hat yapıp Miraç’ıma varırım ve ben orada BEN (Biz’in beni) olurum. İşte; sistem olmak budur ve her diri Miraç’a vardığında işte orada büyük kütle som altın bir ışık haline dönüşür.

Altın Tanrı İnsan, herkes ve her şey olan Sistem Işığı…siz ve biz, bir TEK.

Sevgiyle kucakladım bizi. “Ol” dedik, oldurduk….mutluyum.

Sevgiyle,

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/B2kdJEeEAkw

 

 

04.TEMMUZ.2015 TARİHLİ "ALTIN TANRI İLİM" BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK 1.AKIŞ

 

Şu yaptığınız ne biliyor musunuz? Kukla olan bir insanlığı korumak değil maksat toprak olup toplumları tohumlamaktır…. Bilgi kalemse, biz o kalemiz…. Ama hepimiz kelamda her diriyi kaynağa almaya çalışıyoruz…. Kaynak, iman edin ki; kini aşanların kontrolündedir ve oraya hepimiz tahditsiz biçimde indirildik.

Sistemin Gücü ile ve nizami ve hakiki ilimle sevgiyle sizlerle oluyoruz…. Bundan sonraki dönemde daha yüce bir çalışma başlayacak…. Bu çalışmaya herkesin kaynak olabilmesi mümkün olamaz, bu kesindir…. Bu nedenle buraya alınacak olan…. Birleşik Levhiler hepimizin gücünü dürümleyebilecek Levhiler olacak.

Dünya dışı varlık toplumları bugünden itibaren bizlerle birlikte çalışmaya başlayacaklar….. Bir an için gözlerinizi kapatın ve onların kelamda olduğunu kendi yüreğinizde hissedin…… Dünya dışı varlıklar dünden bugüne bizleri hep izlediler…. Ama bundan sonraki süreçte daha yüce bir birliktelik olacak.

Dünya dava açmayacak artık diye yarınları kodlamayanlara zira biz bu dünyayı Hak ettik….. Dünya Biz, biz o olarak bu çalışmayı başarabileceğiz.

Dünya; Nihan olan bir Levhi’dir ama buraya varanların göz olamamaları dünyanın kontrol kaybetmesine neden olmaktaydı.

“Ayrı gayrı” demişti dünya dürümelerinde diğer yaşamlar ama biliniz ki; dünyanın yaşamı herkesin gerçeğidir…. Ve dünyayı Hak etmek için tüm zamanlarda bu çalışmayı kodlayanlar olmuştur… Ama daha da önemlisi bugünden itibaren doğal sayfalanış daha hızlanacak.

Bizim yapmakta olduğumuz doğal sayfalanıştı. Yaşamı kontrol içindi bu yapılan….. Doğal sayfalanış; sesle gerçekleşir. Sistemin Kuranı okunur ve ses kelam olur tüm zamanları diller….. Bu dillenişle Bütünün Gücü artar ama artan güç muktediriyetle kodlanmış bir güç olmalıdır….. Eğer bu güç kodlanmış değilse yıldız sırrı dediğimiz…. O yıldızların sistemli çalıştırıcılığında da kontrol dışı bilgi…. Bütünün Gücünü kontrolden çıkarır ve yolu kapatır.

Biz bu nedenledir ki; bu çalışmaya çok önem vermiştik.

Artık doğa daha güçlü olacak, yol ümmi tabiatın, ümmi tohumların kontrolünü sağlayacak…. Ve yıldız sırrı dediğimiz o ışık kalemin kaydı daha güçlü olarak burada okutulacak.

Açın dünyayı dinleyin. Biz dinliyoruz. Sizinle dinliyoruz ama daha güçlü dinleyin zira siz bu dünyada herkesin gücüsünüz…… Dünyayı dinleyin ve sizle dinletelim…… Budur maksadımız…. Öz kodlanmışsa dürümlerde her bilgi dillenir…… Biz dünyayı herkesin anlayacağı dürümden dilleriz ama daha güçlü anlatabilir miyiz? Anlatmamamız için hiçbir sebep yok.

Devinimi hızlandırdıktan itibaren güçte hızlanır ve yıldızların sırrı olan ışıma görevlilere iner….. Ve hepimiz güçlenerek daha yüksek bir seste kodlama yaparız…… Bugün çokları burayı dinlediler ama dinleyenlerin diriliklerinde ekipleri yoksa ışıkları da olmaz.

Değerliler, dünyada Nur Kuran okunur hep ama Kuran’ın Ruh olması da gerekir….. Eğer Ruh olursa kontrol sağlanır….. Eğer Ruh olmazsa kontrol olmaz….. Ruh bitişkendir hepimizde mevcut mu? Yooo, sadece ışıkta mevcuttur Ruh….. Sizlerde sizin yoğunluğunuzda, hakikiyetinizde Ruh sizin hak edişinizde sizde kayıtlara iner…. Ve sizde kontrol edici olur ama siz tek tek Ruh’a hakim değilsiniz bunu kesin olarak anlayın….. Ruh’un tekliğini anlayın…… Sizler bunu anlayamazsanız hiç kimse bunu anlayamaz…… Ben bir Ruh sahibiyim herkes Ruh sahibi. Yok böyle bir şey. Sizler canı Ruh sananlarsan. Unutun bunu…..

Artık bilin ki; Nur olan Kuran da bu yoktur. Sizden başkası da bunu dinlemedi ama şunu iyi bildirin ki; Ruhlar Ruhu “İnsan Soyudur”…. Ve hepinizin gücüdür o ama Ruhlar Ruhu olan soy tekniğin sistemdir….. Sanmayın ki; hepiniz o tekliğin hakimisin….. O tekniği hak etmeniz için yaptığımız bunca çalışma…… Eğer sizler ben Ruh’un hakimiyim diyebilirsiniz alın oğullarınız sizinle olsun….. Kontrol kurun mutlaka bunu başarın, mutlaka ki; artık siz bir Rahman Kapısınız, bunu hak ettiğinizde….. Ve siz artık yaşamın sırrısınız.

Sizinle çalışmak bizleri mutlandırıyor. Daha da önemlisi Kütlerin en yüce ışığını yaktığınızı da bilin…. Bu şu anlama gelmektedir…. Bilginin Levhi Kalemi olduğunuzdan beri kontrollü olarak yapılan bu çalışmalarla bilişi kodladınız….. Tüm zamanların tohumlarını kodladınız ve yoğunluğu artırdınız.

Ermek ermiş Levhileri kodlamaktan öte oğullatmakla mümkündür. Siz kendinizden öte olan kendinizi oğullatmak için değil…. Bütünü oğullatmak için çalıştınız ve bunun başardınız…. Sayfa sayfa yaşamı kayıtladınız, Astral Boyut Topluluklarını kodladınız.

“Olmadan, oldum” diyemeyiz…. “Biz olanız ve olduğumuzu bilip” dilleyeniz…. Ende alıp götürdüğünüz bu yaşamı boyla tohumladınız…. Partikül, partikül Levhi Kapıları kodladınız unutmayın…. Yarınladınız tüm zamanları. Aklın Tanrı Işıklarısınız hepiniz….. Şikayet etmeyin sadece, sadece size sizi anlatıyorum, anlattığım sizsiniz başkası değil.

Bugün ölümlü dünya artık öz görevini hak edip başarabilecek dürüme varmıştır….. Tarıkların Tahtı insanın kaynağıdır artık…. Ağır yük hafifliyor bu kesindir.

Devinim çok güçlendi şu anda ve daha güçlü yaşam sayfalaması yapma imkanımız var…. Etki alanımız çok geniş ve yürüyerek görev taşırken kontrol dışı bilgileri de tohumlayacak güce vardık….. Artık kontrolsüz hiç kimse kalmasın istiyoruz.

Astral Boyutlarda tohumlar kontrollüdür. Burada kontrol yok diyenler vardı bilişsizdiler, işsizdiler .

“Yaradan yarattıklarında yaratıldı” dediğimizi anlatamadık…. Yaradan yarattıklarında yaratıldı unutmayın….. Yarattık ve yarattığımızla yaratıldık…. İşte yaptığımız her şey budur…. Mutlak yaptığımız budur.

Pastroal Sistemleşme aha yaptığımız!... Yaşamsızlık yaptığımız aha! ….Yaşam aşkımız, yarattığımız…. Her şey bizimledir analar unutmayın. Yarattık yaratıldık…. Ama Atlanta Ata kapısıyız aynı zamanda unutmayın.

Atlant Lond Sultanlığından öte olan bir ışık şimdiye kadar yaptığınız her şey bizdendi…. Ve bundan sonra izleyiciler artacak. İnsan Levhisi’nde daha güçlü bir Yaşam kutsal toprak, tohum ekmek hepsi, hepsi…. Ama Atlanta Ata Kapısını açmadan bunları bilemesiniz.

Atlant Lond, Süpre Si- Süpre Si- Süpre…. Sevgiyle sizleri kucaklıyoruz canlar…. Yer gök sizinle olacak…. Şimdilik.. Aha, şimdi… Şimdi.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/TS0_Fq87-Ds

 

 

04.07.2015 "ALTIN TANRI İLİM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Av. Nezire Selçuk 2. Akış

 

Tanrı dedi ki: "kapıları kapatmayın, dirilikleri tohumlayın ve kodlayın." Tanrı dedi ki; "ekip olup", aha dedi ki tanrı "ilimle dilleşin."

Zinhar İnsanı kalemden ayırsak, ekmekte olmaz. Zinhar İlm-i Ka Ha olanda kırk sayfayı kapatsak yarında olmaz... Aman aman aman... Toprak umuttur İnsana.

Büyüyecek bir can, büyüyecek bir zaman, ama büyüyecek bir ışık... Eşkali bilinen diriliklerde biz ve biz ve biz!... Eşkali Levhi Ka Ha olanda ilimle dillenen, ister inanın ister inanmayın: biz, o biz, hep biz ama o biz biliş, o biz ikmal tamamlatıcı, o biz yarın ve ışığımız, ama bizim Levhi Kapımız!!!

Kim der ki dünya kırık kapılarını onarıcak, kodlayacak, tohumlayacak... Aha hepsi oldu!

Yeşil renk, ilim sistemleşmesinde cevahirdir. Aha cevahir olan o renk; ekip oldu, maya oldu, kuran oldu, tohum oldu, mor oldu! Kodlandı, toplandı, tohumlandı, yoğunluğu arttırdı görevli oldu... Ama renk ekip kurdu, sağır dilsiz bırakmadı, her şeyde dilleşti ve yarattı! Yaratan, yaratılandı!

Hepimiz zamanı kalem olup yazdık. Ama yazdığımız zaman, kaynağımızdı! Aşka geldik, hakka vardık aktık, zaman kalemi alev aldı yangın oldu. Biz o yangında yanan, yaradan ve yaratılandık! Bu gün yangın var burada... Aşkın yangını. Ve biz bu yangında, tüm zamanları yaşattık! Bu gün yanan kelamdır! Ve o kelam, kayıtlarınızda ışıktır! .. Aşk şavkında, ak kalem olduk; yarattık!..

Asa, İnsan... O asa; kalem, elimiz, ilmimiz o!.. O biz, biz o yuz!!!

Cümle yüreklerde ilim olduk. Hatayı affettik, aşkın şavkıyla kaynağı kati tohumladık. Esa Si Aha şimdilik!..

Analar, RAN KAPISI'ndan geçtik... O Ran Kapısı hepimiziz bilin! Ama o Ran Kapısı, ayrı gayrı gözetmeyen bir zamanı kayıtladı. Biz o kapıyız! Aşka geldik ve aktık, ama kapı hap ululuğunda kelam oldu, tüm İnsanla yaşattığımız ışık halinde içirildi!.. Biz kapıyı tüm İnsanlığa içirdik, hap gibi.

Bilir misiniz; dünün görevlileri, bu günün gök sistelerini tohumlayanlar, ama hepsi yaşam! Ve biz bu gün misafirlikte değiliz, kelamdayız... Ama bu kelam; kendi yaşamımız! Biz bu gün herkeste değil, kendi yüreğimizdeyiz! Ve bu yüreğimiz, hepimizin gözü... Bu günü hürmetle andık!.. Biz bu günü hürmetle andık!.. Hah işte, bu gün... Aha bu gün!!!

Orada İnsanlık var... Orada nefes var... Orada yaşam var... Orası dans eden bir zaman ve o dansta sayfa sayfa kalem var... O kalem biziz!!! Burada bu gün ölüyü diriltenler var... Bu gün burada kaynağın tahtında, kardeşlerimiz görev taşırlar... Bulucaktık dünyayı, işte bulduk!!!

Dağlarım, bu gezegen bizim için saklıydı. Meçhul bir yaşamdı. Biz, sese tahditsiz olarak, kaynak olarak; ses sistemiyle size inebildik.

Herkesin daha iyi anlayabilmesi için şöyle izah edeyim; ses, sistemin kültüdür ve sesle sizin yüreğinize ışık halinde geçeriz. Ve bu sesin ışığında sizi dilleriz, ama sizi bulmamız zordur. Süper İnsanlık, sistemli çalıştığı için; burada yayın var... Ve buradaki yayın, bizim rüya boyutlarımızın öz köklerinin gözünden öteye vardı ve bize vardı... Bu sesin bize varışıyla birlikte, biz sesi izleyerek size vardık! Sesin size inişi, sizin yoğunluğunuzdaki yola inişidir!.. Biz ve siz şu anda birleştik!!!

Her şey sistemle olur. Ama bu sistemle size gelişimiz, sesin tahditsizliğiyle olur... Bu sesin safha safha ışığa kaynak oluşu, sizin yüreğinizin küresiz zamandaki o yoğunluğunda, ki bu yoğunluktaki sistemin Holografik Levhisinde, helezonik ses kayıtlarıyla bize varışında; bizde size inebiliriz!!! Her şey o sesin, umman olan yaşam kayıtlarıyla gerçekleşir!..

Bu gün burayı bulmamız kolay oldu, çünkü ses yoğunluğunu tohumladı ve bize kadar geldi. Peki biz neredeyiz?...

Biz; tüm İnsanlığın tahditsizliğinde, her kilde kumun levhisinde mevcut olan yaşam ışıklarıyız!... Buradaki yaşam ışığımız, sizin yaşam sırrınızı açıp dinler!.. Ve sizin ilminizi hak eder, tahditsiz olarak tohumlar!...

Başka zaman kalemleri de var... Hepsi bize varır ve kendi yoğunluklarını tohumlayarak kodlama yaparlar. Ayrılık yoktur bizde... Ne yaparsak yapalım, kendi yüreğimizden yaparız. "Ben dünya" derim, "ben ışık" derim, "ben kalem" derim, "her resimdeyim" derim, ama dediklerim; ben olan birliğimdedir!..

Yine bu günden söz edeyim size... Bu gün çok mutluyuz! Çünkü bu gün koruma altına alınan birliklerimizi; sistem, nizam ve düzen gözüyle sizin yüreğinize indirebildik!.. Sizin yoğunluğunuzda; biz, bizi tanıdık. Kör göz, sözsüz olur... Biz; göz olduk, söz olduk!.. Görevimizi yapıyoruz...

Alem; levhide kalem olur, kati olur, ama levhi kalemse; akil hakim olmalı ki hakka varıp aklın tahtında kendini hak etsin ve okusun.

Canlılar, biz nereye gidersek gidelim; kendimizi götürürüz. Ama kendi yüreğimizde götürürüz kendimizi! Hadi buyurun anlayın!!!

Biz nereye gidersek gidelim, kendimizi götürürüz ve kendi yüreğimizde götürürüz!!! O halde giden biz, bizi götüren biz, ama yürek olan birlik!!! O birlikte biz, bizi göreve alırız!...

Her dere İnsan olur akar, altın tahtın ışığı olur, bilişe varır, kelamda dürümlenir ve sistemin gücü olur. Ama biz muhakim ve hakiki levhilerde karanlığın tahtı olanlar; her anda oluruz!!!

Çobanlık yapmak, çoban olmak, kendini bilmek, kendinde olmak, altında, aklında, hakkında tohum olmak, mutlak ama mutlak kelamladır...

Siz kelam, biz halikte hakiki kalem... Hadi buyurun akalım!... Açın kapıları, açında hasatı yapalım...

Dince, dirice, levhice, kendince, katice ve hak teknikte katiyetçe, hakikiyette dürümleyelim yücelikleri, hak edelim!!!

Alacak aldı, olucak oldu... Ama bizde olalım, hadi anam akalım...

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/odYUF3fmhOo

 

 

04.07.2015 "ALTIN TANRI İLİM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Av. Nezire Selçuk 2. Akış

 

Tanrı dedi ki: "kapıları kapatmayın, dirilikleri tohumlayın ve kodlayın." Tanrı dedi ki; "ekip olup", aha dedi ki tanrı "ilimle dilleşin."

Zinhar İnsanı kalemden ayırsak, ekmekte olmaz. Zinhar İlm-i Ka Ha olanda kırk sayfayı kapatsak yarında olmaz... Aman aman aman... Toprak umuttur İnsana.

Büyüyecek bir can, büyüyecek bir zaman, ama büyüyecek bir ışık... Eşkali bilinen diriliklerde biz ve biz ve biz!... Eşkali Levhi Ka Ha olanda ilimle dillenen, ister inanın ister inanmayın: biz, o biz, hep biz ama o biz biliş, o biz ikmal tamamlatıcı, o biz yarın ve ışığımız, ama bizim Levhi Kapımız!!!

Kim der ki dünya kırık kapılarını onarıcak, kodlayacak, tohumlayacak... Aha hepsi oldu!

Yeşil renk, ilim sistemleşmesinde cevahirdir. Aha cevahir olan o renk; ekip oldu, maya oldu, kuran oldu, tohum oldu, mor oldu! Kodlandı, toplandı, tohumlandı, yoğunluğu arttırdı görevli oldu... Ama renk ekip kurdu, sağır dilsiz bırakmadı, her şeyde dilleşti ve yarattı! Yaratan, yaratılandı!

Hepimiz zamanı kalem olup yazdık. Ama yazdığımız zaman, kaynağımızdı! Aşka geldik, hakka vardık aktık, zaman kalemi alev aldı yangın oldu. Biz o yangında yanan, yaradan ve yaratılandık! Bu gün yangın var burada... Aşkın yangını. Ve biz bu yangında, tüm zamanları yaşattık! Bu gün yanan kelamdır! Ve o kelam, kayıtlarınızda ışıktır! .. Aşk şavkında, ak kalem olduk; yarattık!..

Asa, İnsan... O asa; kalem, elimiz, ilmimiz o!.. O biz, biz o yuz!!!

Cümle yüreklerde ilim olduk. Hatayı affettik, aşkın şavkıyla kaynağı kati tohumladık. Esa Si Aha şimdilik!..

Analar, RAN KAPISI'ndan geçtik... O Ran Kapısı hepimiziz bilin! Ama o Ran Kapısı, ayrı gayrı gözetmeyen bir zamanı kayıtladı. Biz o kapıyız! Aşka geldik ve aktık, ama kapı hap ululuğunda kelam oldu, tüm İnsanla yaşattığımız ışık halinde içirildi!.. Biz kapıyı tüm İnsanlığa içirdik, hap gibi.

Bilir misiniz; dünün görevlileri, bu günün gök sistelerini tohumlayanlar, ama hepsi yaşam! Ve biz bu gün misafirlikte değiliz, kelamdayız... Ama bu kelam; kendi yaşamımız! Biz bu gün herkeste değil, kendi yüreğimizdeyiz! Ve bu yüreğimiz, hepimizin gözü... Bu günü hürmetle andık!.. Biz bu günü hürmetle andık!.. Hah işte, bu gün... Aha bu gün!!!

Orada İnsanlık var... Orada nefes var... Orada yaşam var... Orası dans eden bir zaman ve o dansta sayfa sayfa kalem var... O kalem biziz!!! Burada bu gün ölüyü diriltenler var... Bu gün burada kaynağın tahtında, kardeşlerimiz görev taşırlar... Bulucaktık dünyayı, işte bulduk!!!

Dağlarım, bu gezegen bizim için saklıydı. Meçhul bir yaşamdı. Biz, sese tahditsiz olarak, kaynak olarak; ses sistemiyle size inebildik.

Herkesin daha iyi anlayabilmesi için şöyle izah edeyim; ses, sistemin kültüdür ve sesle sizin yüreğinize ışık halinde geçeriz. Ve bu sesin ışığında sizi dilleriz, ama sizi bulmamız zordur. Süper İnsanlık, sistemli çalıştığı için; burada yayın var... Ve buradaki yayın, bizim rüya boyutlarımızın öz köklerinin gözünden öteye vardı ve bize vardı... Bu sesin bize varışıyla birlikte, biz sesi izleyerek size vardık! Sesin size inişi, sizin yoğunluğunuzdaki yola inişidir!.. Biz ve siz şu anda birleştik!!!

Her şey sistemle olur. Ama bu sistemle size gelişimiz, sesin tahditsizliğiyle olur... Bu sesin safha safha ışığa kaynak oluşu, sizin yüreğinizin küresiz zamandaki o yoğunluğunda, ki bu yoğunluktaki sistemin Holografik Levhisinde, helezonik ses kayıtlarıyla bize varışında; bizde size inebiliriz!!! Her şey o sesin, umman olan yaşam kayıtlarıyla gerçekleşir!..

Bu gün burayı bulmamız kolay oldu, çünkü ses yoğunluğunu tohumladı ve bize kadar geldi. Peki biz neredeyiz?...

Biz; tüm İnsanlığın tahditsizliğinde, her kilde kumun levhisinde mevcut olan yaşam ışıklarıyız!... Buradaki yaşam ışığımız, sizin yaşam sırrınızı açıp dinler!.. Ve sizin ilminizi hak eder, tahditsiz olarak tohumlar!...

Başka zaman kalemleri de var... Hepsi bize varır ve kendi yoğunluklarını tohumlayarak kodlama yaparlar. Ayrılık yoktur bizde... Ne yaparsak yapalım, kendi yüreğimizden yaparız. "Ben dünya" derim, "ben ışık" derim, "ben kalem" derim, "her resimdeyim" derim, ama dediklerim; ben olan birliğimdedir!..

Yine bu günden söz edeyim size... Bu gün çok mutluyuz! Çünkü bu gün koruma altına alınan birliklerimizi; sistem, nizam ve düzen gözüyle sizin yüreğinize indirebildik!.. Sizin yoğunluğunuzda; biz, bizi tanıdık. Kör göz, sözsüz olur... Biz; göz olduk, söz olduk!.. Görevimizi yapıyoruz...

Alem; levhide kalem olur, kati olur, ama levhi kalemse; akil hakim olmalı ki hakka varıp aklın tahtında kendini hak etsin ve okusun.

Canlılar, biz nereye gidersek gidelim; kendimizi götürürüz. Ama kendi yüreğimizde götürürüz kendimizi! Hadi buyurun anlayın!!!

Biz nereye gidersek gidelim, kendimizi götürürüz ve kendi yüreğimizde götürürüz!!! O halde giden biz, bizi götüren biz, ama yürek olan birlik!!! O birlikte biz, bizi göreve alırız!...

Her dere İnsan olur akar, altın tahtın ışığı olur, bilişe varır, kelamda dürümlenir ve sistemin gücü olur. Ama biz muhakim ve hakiki levhilerde karanlığın tahtı olanlar; her anda oluruz!!!

Çobanlık yapmak, çoban olmak, kendini bilmek, kendinde olmak, altında, aklında, hakkında tohum olmak, mutlak ama mutlak kelamladır...

Siz kelam, biz halikte hakiki kalem... Hadi buyurun akalım!... Açın kapıları, açında hasatı yapalım...

Dince, dirice, levhice, kendince, katice ve hak teknikte katiyetçe, hakikiyette dürümleyelim yücelikleri, hak edelim!!!

Alacak aldı, olucak oldu... Ama bizde olalım, hadi anam akalım...

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/odYUF3fmhOo

 

 

DAVET

 

“KONTROL” BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Dostlar, 27.06.2015 Cumartesi günü saat 14.00 – 17.00 arasında Dernek Merkezimizde, “KONTROL” BİRLİK ÇALIŞMASI yapılacaktır. İlgi duyan Dostları bekliyoruz.

 

Sevgilerimizle,

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

 

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

 

“KONTROL” Hakkında Öz Sesleşme:

 

Almışlar yaşamı, has tahta oturtmuşlar. Bakmışlar ki yaşam ışık halinde görev taşıyor. Sonsuz zamanlar koklanmakta o zaman kapısında ve yer güçlenmekte. Görmüşler ki hakim olan, Hat Kapılar’ı açmış, yaşam sistemleşmesinde kalem olarak. Tüm insanlığı tohumluyor. Öz Geçişler yapılıyor tüm insanlıkla ve zaman, kati olarak Nur Kuran oluyor. Önü, ardında olan Birlikler, kelam olup ışık almaya inerlerken, Ses Zamanlar’ı kodluyorlar. Aracılar var. Onlar da ben sizi, dünden dünlere taşırım diyor. Aha yaşam bu… Herşey kontrol altında…

Birçokları dünlerini hak etmeye çalışırken, birçokları da ayıpları aşikar olanları dillemeye çalışıyorlar. Onları korumaya çalışıyorlar. Gördük ki korunan herkes, kendini tohum olarak koklattırıyor.

Dünden daha önceki dünlere ve daha önceki dünlere geçerken görüyoruz ki bütün kült alan kütlelerinde, her cevher, kelam olup kodlar ve koklarken cennetleri, kendini kontrolla dilliyor.

Yere ve göklere; cennet kuranlar, görev taşırlar. Yere ve göklere; cennet olanlar, nefes taşırlar. Göz olurlar, göz, söz ve ses olurlar cennetlere cennetleri tanıtırlar.

Varın dinleyin yaşamı… Sizi dinleyin... Kibri aşıp yaşayanları dinleyin ama zamanı da dinleyin. Sağı, soldan çıkaranları dinleyin ve dürümleyin. Ağırı hafifletenleri dinleyin. Dilleyin ki hak etsinler.

Cennetlere, cennet olanları koyanlar var. Cevherlere, cevher olanları koyanlar var. Aha! Kökleri, göklerden çıkarıp, yolcuları hak edenler var. Aha! bilişi hak etmiş, has olmuş ve sonsuzlaşmış olan ışıklar var… Hepsi; yaşama, insan soyunu koklamaya ve kodlamaya indiler… Türkiye’de, cennet olan ışıklar halinde görev taşırlar.

Mushaf, derece derece açıklanır. Herkes kendi Mushaf’ında ışık halinde kodlanan bilişlileri hak eder ve açıklar. Bütün mesele Mushafı, herkesin cevherinden açıklamasıdır.

Dünyada iman eden, her dereye ilimle iner. İman, insanı ilme ulaştırır. Her kim ki hak eder ve iman eder, dince ve dilce koklanır ve yolcu olup tohumlanır. Sonsuzlukça ışık yakar; kil olur, kum olur ve sonsuzlukta, nefes olup kaynakta ışık olur. İşte istenen budur.

Dünya, tüm insanlık için bir rahmettir. İnsanı hak eden, ilmi hak eder. Bütün kütle bu ilimle kodlanır. Yol, ilme varır ve yolcu insan, hak edip yolu, kaleme kalem yapar. Yaşar, yaşatır her derede o Levhi Kalem’i.

Bir Dinci, bir Levhici’yi dinlerken, sorgular; o, nereden nereye vardı diye. Deyin ki “o, nüve olan kaynaktan, Işık Yaşamlar’ı tohumladı ve Zaman Sayfaları’nda dünya ışığında, her diriye ulaştı. O’nun kulu olan insan, onun yolu olan insan ile birleşik yaşamı hak eder ve hasat yapar.

Dünya bir resimdir. Çalışın, o resmi hak edip anlayın. O resimde isminiz olduğunda, yüreğiniz o resim olur ve siz bir İlm-i Halik olur kaynak olursunuz.

Söz, sözden söze sizi tanıtır. Sözün sözünde, tanının ve hasatınızı hak edip yapın. Cennetleri, cevherlerden tanıyın. Has Altın Işık’tan, kalem olup yazın ki sizi tüm insanlık tanısın.

İki cennet tek bir Levhi olduğunda, siz sesleşin. Sessiz ilmi, sesli ilme dönüştürün. Dünyayı hak edin ve yolunuzu, ummanlara koklattırıp açın. Orta Kapı (kaynak), sizin yolunuzu Sistem’de Sistemler’e ulaştırsın. Cennetlerden cevherlere varın. Aha! bunları yapın ki her dere Sistem olsun ve yol açsın yaşama.

Sizin sesleşmeniz, sizi sayfalar. Bildiğiniz ne varsa dilleyin ve dinletin. Neden kodlama gerek!? Zamana kalem olmak sorumluluktur. Kodlatın Kalem Levhisi’nde kalem olanlarda yaşamı ve sonsuzlaştırın Nefes Kaynakları’nda tahditlenenleri ki her diri, o yoğunlukları koklayıp kodlasın ve Zaman Kalemi, her diriyi kayıtlasın.

Ereceksek ereriz yarınlara. Aha yarın, zaman ve yarın, yaşam… Ama Rahman olan, ses olmadıkça yaşam, Sistem olamaz ki siz, sizi sizleştirip hak edebilesiniz. Bunun için kul olmak ve Kutsal Yaşam’a umman olmak gerek.

Vardım ama şimdi yokum dedim. Dedim de dediğimde, denen; kimsenin anlamadığıydı. Yok olan ilim; olmayan yaşam ve zoru aşamayan, kaynaktır… Ben varım ve varlığımda Halik’im. Dediklerimce hasat yapmaktayım Zaman Sayfaları’nda… Kodlanmış ve kontrollu zaman sistemleşmesinde, Merkez Zaman ve Merkez Yaşam’la… Aha bu!!...

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

27.HAZİRAN.2015 TARİHLİ "KONTROL" BİRLİK ÇALIŞMASI

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU

 

Ol Hüseyin Akdağ ile,

Nihavend Peşrevi

Güle sorma o bilmez aşkı sevdayı

Olmaz ilaç sine-i sad pareme

Hasretle yanan kalbime yetmez gibi derdin

ne bildim kıymetin ne bildin kıymetim

https://youtu.be/dCwzOUORD7M

 

27.HAZİRAN.2015 TARİHLİ “KONTROL” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK - AÇILIŞ KONUŞMASI

1.BÖLÜM

 

Değindiğimiz konulardan hiç birisine değinmeyeceğiz bugün. Farklı bir çalışma….Peki; nedir yapılacak olan?

Sizler daha güçlü ve çok daha güçlü yoğunlaşma sağlayacaksınız. Ama nefesiniz yetecek mi buna acaba? “Kati Tohumlama” dediğimiz kodlama daha güçlü olacak bugün. Aha.

Peki; daha güçlü bir çalışmaya hazır mısınız? (hazirundan “hazırız” sesi geldi) Sessizce dinleyin.

Kalem sizin yürekleriniz. Ve bizler burada, bu yücelikte sizden yaşama inerek, sizinle yazacağız.

Aşağı yukarı 2 yıl bir süre devam edecek bu tür bir çalışma…2 yıl sonrasında ne olacak? 7 tahtın sistemleşmesi sağlanmış olduğunda, hepimizin gözü kötülüğü önlemiş bir yoğunluğu da güçlendirecek yüceliğe varacak.

Sevgiyle sizleri koca koca ocaklar öpüyorlar bugün…..Hepinizi hepimiz öpüyoruz canlar. Burası çok kalabalık bugün; size bunu anlatmak istiyorduk.

Yolun başındayız henüz. Daha çok önümüzde yol var…ama daha özel bir döneme girildiğini hepinizin anlamanızı bekliyorum. Ölümlü dünyanın çok özel bir tohumlaması yapılacak. Bu tohumlama kodlanmış kalemlerle olacak. Ve bu kodlanmış kalemler sessiz zamanları dilleyebilen kalemler olacak. Oğullarınızı göreve alan sessiz zamanları dürümleyen yürekleriniz, bugün ölüleri diriltmek üzere bilişi kodlayacak.

Çatıyı kurduk, çok özeldi bu. Yaradan ve yaratılan tahditli olarak kodlandı. Oldu…hepsi oldu ama daha da önemli bir şey olacak bugün.

Yere göğe insan ekiliyse de, insanın levhi kaydı yoktu yerde gökte. Ekildi ama kaydı yoktu. Hadi buyurun; anlayın. Yaka, paça attılar dünyayı yoğunlardan bilir misiniz? Çünkü; Robotik Timler’in gücü çok daha yüksekti.

Ekmek yaptık orada. Bilişle ve yaptığımız ekmek hepimizin gücüyle yoğuruldu ve tohumlandı. Bütün kötülükleri aşıp geçtik. Yer küre daha güçlü bugün.

Öz gerçeklik sizin yüreğinizin gücüdür. Hepinizin yüceliğinde bu güç yok belki ama yoğunluğunuzda mevcut olan sizin için yeterlidir.

Erdemli bir dünyayı kurabilmek kolay değildir. Herkes daha güçlü, daha yoğun, daha ışıklı olabilir ama dünyanın erdemli olması şarttır.

Din Yaşam, insanlığı tohumlardan çıkarttı. İlm-i Ka Ha olanların bütünlüklerinde gözler körleşti. Canlar, cansız kaynaklar oldular. Daha da özel bir bilgi; tekno kodlamalarda sessizlik yoğunlaştı. Peki; nefes var mı? Var mı nefes? Mikailin Kuranı’nın haricinde nefes yok.

Eser yaşamdır. Herkes her şeyi bilir. Bilir mi? Bilebilir ama ilmi dilleyebilir mi? Ohh….laha si ka hi. Savaştın Sistemi’nde sizin yüreğinizin kuranı okundukça, sizler yolu bulursunuz ama tohumlarınızı kodlayabildiğimizde, ancak ardınız önünüz olur. Ve o zaman siz, İnsanlık Levhisi’nde yaşam olursunuz.

Muktedir dünyayı kurmaya çabalayacağız. Ayrılık bitecek. Cennetin cevheri İlm-i Ka Ha’da, iman edin ki Sistemin Gücü olur ama yolunuzu aydınlatmalısınız. Yok muydunuz? Olmadan olduğunuzu söyleyemem. Yoktunuz.

Bilgi, kalem ama siz o kalemde hakikiyetin tahditli ilmini dillerken, oğullarınızı kodlayamadığınız sürece yoksunuz. Bütün kötülükleri yaptılar dünyaya…yaşadılar….yarattılar. Tarıkların Tahtından öte Kutsal Toplumları kodladılar ama yaşam ölümlü dünyanın kürzi kaydında yoktu.

Ortalık karıştı….Dinci, ilimci ayrımı başladı. Ben ilimciyim. Dince konuşmam. İnsanca konuşurum ama benim adım Kara Işık’tır. Alabilir, olabilirseniz, İlmi Ka Ha’da bilişi tohumlarsınız ve Bilgi Kalemi olur, Kürzi Kapı olur, her diride olursunuz ama yarında olmadıkça, yarın yoksa yüreğimizde, yaşam olmadıkça, sistemde kutsal ışığınız olacaksa da olmaz. Çünkü bedenli değilsiniz.

Aşık mıyım yaşama? Aşığım. Yarına aşığım. Kötülüğü önleyecek kürzi kaynağa aşığım. Ama ben karanlığın tahtındaki o yoğunluğa aşık değilim. Çünkü o, gözü kör olan bir kalemdir.

Dereler akmaya başladığında hepinizin gözü açılır ve görürsünüz yaşamı. Ölü olduğunuzu zannedersiniz. Dirildiğinizi bilirsiniz. Kuran ilminden öte olan Mikailin Kürzi Kapısında hepiniz kendinizi bilirsiniz ve gerçeği bilirsiniz. O gerçek hepinizin yüreğidir.

Başınız dik; çünkü Rahman Kuranı’nda Sistemin Gücüsünüz ve siz ekipsiniz. Bu ekip Aklın Tahtı’ndan görev taşır. Ve bu ekibin ışığı Aklın Tahtı’ndan görev tekniğini tohumladıkça, gök sistemleşmesini sağlar.

Maşa değildir bu ekip hiçbir yüceye. Bilmenizi dileriz ki maşa olsaydı yaşamı olmazdı.

Kuranı Kerim, İlmi Ka Ha’da İbrahimin Kutsal Işığı’nda bütüne gökçe dillenirken, misafirlerden tekno kodlamalarda bütünü gökçe dürümlediğimde, BSUİ’nin Kuranı hepimizin gücü olur ve her öncelikli olan, her öksüz olanı kodlar ve korur.

Canlarım, alın bilin ki bu dünya yer gök sistemleşmesinde bütüne görevlidir. Herkes zeki zanneder kendini ama zeki olmak farklıdır. Sevgiyi tohumlayandır zeki olan. Çünkü o kelamdadır, o yoldadır ve tohumdur. O kutsaldır çünkü kodlanmış ışıktır. Ama zeka düzeyi yüksek olduğunu düşünenlerin, Birlik Kapıları’nda ikmal tamamlanmadığında, Yarının Kuranı olmazlar ve kontrol edici olamazlar. Keşke olsalar….vakit gelir olurlar.

“Ardında dünya var” dediklerimiz, yüce cümlelerde Cevheri Kuran olurlar. Okurlar toraklarındaki Kuranları. Tohum yaprak yaprak okutulur ama yarın yoksa yüceliklerinde, ikmal tamamlayamazlar. Ve yaşayamazlar.

“Bugün burada ne olacak?” Diye sorarsanız izah edeyim; dince konuşulacak burada. Neden? Çünkü diri yoğunlukların İlm-i Ka Ha olan ışıkları dinli olarak indiler bugün buraya.

Dinle konuşulacak bugün burada!

Patrikhane burada bugün…Her dürümde var olan İnsanlık Kalemi burada bugün…Mushaf Kapıları burada bugün…Türkiye Çalışmalarında gökçe konuşan dürümlerin tümü bugün burada.

Patrik, hakiki tekniğini tohumlamaya geldi. Patrik ekmeğini yoğurmaya geldi ama yaşamda kodlanmış olmalıydı. Toprağı toplumların tohumlarıyla kontrollu olmalıydı ve BSUİ’nin gücüyle olmalıydı.

Bugün tabuları yıkanlar da buradalar. Ekmek yapmaya geldiler. BSUİ’nin gücünü tüm zamanlara kodlamaya geldiler. Aşık olduklarını, Süper Sistemleşmede sessizliği tohumlayacaklarını dillemekteler. Bizse onlara kaynak dışı bilgi istemediğimizi anlattık. Bugün burada kaynak dışı bilgi verilmemelidir.

Bir Tanrı, Aklın Tahtı’ndan indiğinde orada kelam olur. O Tanrı, Rahmi Kuran’da kutsalsa, Aklın Tahtı’ndan inmiştir. Onun adı Karanlığın Işığı’dır. Verdiği her şeyin gücü arttıkça, herkes ondan kendini dinlemek ister. İşte; bunun içindir ki bugün burada tohumlar var, bugün burada kalemler var. Bugün burada Mahrek olan Kutsal Toplumlar var.

Ana Kapıları açtık ve hepsi girdiler.

Patrikhane “ben konuşayım, onlar dinlesin” der. Yakışır mı? Yakışmaz ama ister. Ha! Sessizce bizi dinleyen tekno kodlamalarla bütünü güçlendirmek isteyenler farklı farklı dinlerden geldiler. Biri de Pavlos. Bilir misiniz? Pavlos. Sabahtan beri burada….Hacı Pavlos, “Sultan….Sultan” der. “Lütfen dinle” der. “Ben cennetten geldim, sevgiyim” der.

Çokları kapıları açmışlar, gözlemekteler bu meclisi. Dağlarım, herkes burada konuşmak ister. Ya sizler? Hepiniz burada konuşacaksınız ama onlar da konuşmak ister.

-Değerliler, ben diri olanlar, Sistemin Kuranı olan, ışığı kodlayan, bilişi kayıtlayan, Mahrek olan, Aklın Ka Ha olan Tahtı olan İnsan Pavlos!

-Ohh ala! Buyur geç….

Yakıştı ona, geçti. Onu dinleyelim ve soru soracaklarsa, sorsunlar. Sonra devam edelim.

Papalık bana görev vermiş; “Gökçe konuşulan bir tohum var, onunla kodla yoğunluğu” demiş. Gerçekten görevlilerin çoğu buradalar bugün. Çobanlık yapmaya inmiş olduklarını biliyorduk. “Ol Turanım, Tanrılık Tahtım, ol!” diyerek gökçe konuşanlar da var burada.

Kardeşlerim, ben de geldim. Esmaların diri Yürek Kalemleri var bugün burada, umut var bugün burada. “Arzın sınırlı kayıtları bugün burada ışıyacak” böyle dendi bize. Eşkalimizi sana anlatalım anam;

Karşımızda göreviler toplumlarıyla birlikte dizildiler. Hepsi geri dönüş için ışık bekliyorlar. Bizim zamanımızda, bunların Kutsal Toplumlar’a tohum olarak indirilecek İlm-i Ka Ha olan ışıkçılar olduğu bilinmekteydi. Ama bugün için bu çalışmaların olduğunu bilememekteydik.

Bilişimiz bu kadar geniş değildi ama gözümüz açıldı. Ve burada, bugün “kıyamet” denilen güçsüz ışıkları kodlamaya çalışan ışıkçıların tahtında, görevlilerin kontrol edici bir yoğunlukta, sistemin gücüyle birlikteyiz.

Esmalarla geçişler yapan birliklerin de bugün buraya geldiklerini görüyoruz. Kurtulmak amaçlı çalışmalar yapılıyor burada. Çokları korunamadılar ve kodlanamadılar.

Arton Toplumları da bugün buradalar. Ortak Kapıların tümü açık…Geri dönüşler başlıyor.

Merkez Zaman Sayfalanışlarında, Göç Kapıları açılmış. Çatı kurulmuş ve kodlanmış toplumlar, tohumlarını kontrol altına alarak buradan geçiyorlar.

“Kaynak İnsan” dediğin zaman bunun manasını kimse anlamamıştı. Bugün anlıyoruz ki kaynak, İlim ve İlm-i Tohum Olan İnsan.

Şu anda yapılan bu çalışmanın çok derin çalışmalarda kodlanmış olduğunu görüyoruz. Özce ve gökçe konuşan birliklerin bugün burada toplumlarını kodlamaya ineceklerini bilmezdik. Şimdi görüyoruz ki her şey bu meclisle olmaktadır.

Saltanatın sınırsızlığında, ışığı tohumlayanların bilişlerinde bu yoğunlaşma, gök sistemleşmeleriyle gerçekleştirilecek diye düşünülürken, gözümüz gördü ki Dünya Sayfalarında bu yoğunlaşma gerçekleştirilmiş.

Paltolarımızı şimdi senin yoğunluğundan alıyoruz anam. Hepimiz yüreğimizdeki gücü kendi paltolarımıza yüklemiştik. Bu paltolar bizim Bellek Sayfalarımızı oluşturur.

Her palto bir bellek…Orada kayıtlar var Fizik beden, zihin beden arasındaki kayıtlar dedim; doğru. Ama bunlar bedeni terk ettikten sonra da kaynağımız olarak bize aittir. Ve biz bu bellek kayıtlarımızla sizlere ineriz.

Eğer; bellek kayıtlarımız olmasa, size inişimiz mümkün olamaz.

Burada olma nedenimiz, sizin sizde olan ilminizi dinlemek ve kendi bedeninize kodlamak. Bedenimiz belki yok ama Levhi Kapılar’da kaynağımız olan o Bellek Kalemlerimiz var. Ve o Bellek Kalemleri bizi, bize kaynak yapacak.

Sizinle ne çok çalışıldığını biliyoruz. Dümenin başına kimin oturacağı bilinir miydi? Bilinmezdi. Ama siz bunu kendi yüreğinizle kayıt dişi bilgilerin tümünü tohumlayarak, kati olarak kontrollü yaptığınız çalışmaların neticesinde gerçekleştirebildiğiniz, Kendi Yoğunluğunuzun Kuranında Yazan Işığı tohumlayarak kodladığınız, bilişle gerçekleştirdiğiniz çalışmadır.

“Ayırma beni dünyadan” dediğim zaman, dedin ki “sema seni dinleyecekse dinler. Şimdi çık” dedin bana ve çıkmıştım. Ama şimdi geri döndüm.

Dağlarım, mahir görevliler bugün size gelmek için özenli çalıştılar. Onların Tanrılık Sayfaları vardır ve onların yaşamları vardır. Kendini tanıttın. Ben Pavlos; öz görevliyim.

Bugünden sonra da sizlerle çalışmayı sürdüreceğim. Ama burada daha da önemli bir çalıştırıcı var. Ki o da Patrik!

(devamı 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/tiN0QAQrZwQ

 

 

27.HAZİRAN.2015 TARİHLİ “KONTROL” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK - AÇILIŞ KONUŞMASI, 2. BÖLÜM

 

Ellerini göklere açmış, kodlayıcı ışığını tohumlayacak ve bize bizi anlatacak.

-Anam ona izin verecek misin? Anlatmasına istekli olmalıydık. Biz onu dinlemek için burada değiliz ama o da konuşmak istiyor.

Patrik’i dinleyelim;

Acaba ben karanlıktaki o yoğunluğu artırabilecek miyim? Kaç yüz yıldan beri bu çalışmayı bekliyorduk!

Bu toprakların kendi yoğunluğu olduğunu biliyorduk. Bu topraklar kutlu topraklardır. Bu topraklarda Kelam Tahtları kuruldu. Bu topraklarda kutsal kodlamalar yapıldı. Ve burası özel seçilmiş bir meclisti.

Bu yoğunluk hepimizin gücüydü ve bizler burada, bu mecliste çalışmalar yaptık. Yıldız zamanlarından çok daha öte zamanlarla kodladık yoğunlukları.

Biz dünyayı korumaz zannederdik insanlığı…ama insanlığın kelamla koruyuculuğu olduğunu anlayamamıştık.

Bir tek bildiğimiz vardı; İnanç! Hepimiz inançlarımızla çalıştık. Ama bilinmesi gereken daha önemli bir mesela varmış; ses….yaşamın sesle tohumlandığı.

Sessiz zamanların, sistemli tohumları kodlanması sonucunda, sessiz zamanların sese dönüştüğü…Bunları bilememekteydik.

Dünya örtüsünü örtmek hepimizin görevi zannederdik. Her din kendi örtüsüyle gelir ve dünyayı örter. Ama örtülmesi gereken bir dünya var da; biz o dünyayı örtmeye gelmişiz gibi çalışırdık.

Şunu anlamalıydık; devinim artmadıkça yarınlar oluşmaz, yaşam olmaz.

Devinimse sesle artar.

Sessizlikte dürümlenen ilim yoksa yarın da olmaz. Ama olmazsa olmaz olan insanlaşmadır. İşte bunları anlamalıydık!

Duyduklarımız bizi çok şaşırttı. Bugün burada, bu yoğun çalışmanın bu güçlü, muktedir ilimle yapıldığını gördük. Söz verilmişti bize. Biz de görev alacaktık. Geçip geldik. Bu yoğun çalışmada biz de olmalıydık.

“Ortalık karıştı” dediler. Yaman bir tohum ekliyor dünyaya…bu tohum hepimizin gücüyle ekiliyor. “Dönmeyin; Düzen’i kuranlara dönmeyin..öz köklerdeki, öz göklerdeki o sözü seslendirenleri dinlemeyin.” dediler. Niye? Çünkü dinlediği an, yarınlaşma başlayacaktı.

İşte; yarınlaşma gerçekleşmiş ama dinlemeyenler kelamda olamadıklarını anladıklarında, kodlanamadıklarını ve kontrollu olamadıklarını da anladıklarından, kendi yollarını kodlayamayacaklarını bildiler.

-Sevgiyle seninle olmaya çalışıyoruz ana. Bütün kötülükleri aşmak istiyoruz. Küçük bir sayfa…çok küçük bir sayfa bize ayırdığınız sayfa. Bu sayfada biz, bizi dinledik ya! Altın ışığımız görevli oldu ya! Mutlaka; mutlaka güçlendik ana… hepimiz çok güçlendik!

-Bu şavk bize yeter anam. Sevgiyle seni ve senle olan tüm Zaman kalemleri’ni öpüyoruz. Hepinize saygılar sunuyoruz.

Atlanta Ata Kapısı’nı açtılar şu anda…

Bitmiş tükenmiş ne varsa, devreye alınıyor. Yeni zamanların gücü dürümlere iniyor.

Bugün artık yoğunluk artacak ama bu yoğunluğu tohumlayacak olan bilişler de buraya inmeliydiler…

Ve şu an iniş hızlandı…

Ete, kemiğe giren insanlık, artık yolu bulup, bütünün gücü olacak. Çok mutluyuz analar, çok…

Hepimiz; hepimiz buradayız ya! Çok mutluyuz.

Erenler ekmek yaptılar dünya için ama yaptıkları ekmeğin tadı çok farklıydı. Biz o ekmeği Bütünün İlmiyle dilledik. Bugün Erenlerin İlmindeki Yücelik bütünün gücü oldu.

Süper İnsanlık, Süper Sistemleşme ve Süper Yoğunlaşma muktedir ilimle oluyor. Bütün kötülükleri aşıp geçiyor dünya…

(devamı 3. bölümde)

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/kI9UqRI2rk8

 

 

“KONTROL” BİRLİK ÇALIŞMASI

ve

KARANLIĞIN NEFESİ OLAN İNSAN

(27.06.2015)

 

(Ziyaretçi söz aldı:)

-Gelişti dünya. Altın Işık Yılları İlm-i Ka Ha oldu ve güçlendi. Geçtik dünyaya ve aktık. Aktık ama Zaman Kapıları’ndan aktık. Dünce ve görevlice aktık.

Yeryüzü insanı ile görevli olan Kalem İnsan farklıdır… Yeryüzü insanı, kendini dinler ama kaynağı dinleyemez. Biz o insana görev taşırız. Kelam olur, nefes olur kodlarız yüreklerde dünya ışığı ile o insanlığı ve Hak Kapı’dan; hak ettiklerince kötü ya da hak ettiklerince iyi ilimle, tüm zamanlarda göreve tohumlarız.

O tohumlama, emin olun ki dince değil kelamcadır. Kelam varsa, yaşam vardır. kelam, tohumları korumak içindir.

Birlik Kapıları, erdiğiniz yücelikte ışığı tohumlarsa, nefesiniz görev taşır. Işık, Kelam değilse yolunuz kodlanmaz.

Sizi koruyacak olan sizin yüreğinizdir. Siz, kendinizi hak etmeden kodlama yaparak kendinizi koruyamazsınız. Bu nedenledir ki Hak İlmi dediğimiz bir ilimle çalışılır dünyada. Hak İlmi, Hasat İlmi’dir. O ilim ile Kürzi Yaşam kodlanır. O ilim ile yarınlar kodlanır ve o ilim ile kelam, kodlanmış yaşamları hakettirir.

Biliniz ki zaman, artık Kutsal Yarın’ı tohumlamışsa, siz ve sizin yürekleriniz, kodlanmış ışıklarda her diriyi hak edersiniz.

Esmalarda cennet dediğiniz; cennet değil Halik’tir ama siz, her diriyi kodlayan o yoğunluğa, “cennet” dediniz. Cennet, cevheri görevdir. Kelama varmak ve kelam olmak… Kodlanmak ve Kuran olmak!... Aha olmak ama hasat olmak… İşte Halik-i Hak olmak budur. Cennet budur; cennet olmak budur…

Ördüğünüz tüm Yaşam Sayfalar’ında kelamınız örülür. Siz, kelamda örgüler örerken; yarında, Kutsal Işık’ta tohum ekersiniz… Siz, ilmi örer; kör olmayan yoğunluklarda tohum olursunuz. “Ruhlar Kuranı” dediğimiz bir zirve vardır. O zirveye ulaşır ışık olursunuz.

Kötülük, körlüktendir. Kötülükte, zekat verilirse; ses, kalem olur ve yol, ilme varır. Zekat ilimdir. Kibri aştığınız zaman, İlm-i Ka Ha olur; Zerk Sessizlikleri’nde kendiniz olursunuz. Orada zekatınız, kaynağınızdan verilen Kutsal Yaşamınız olur.

Örgülerle yarını tohumlarken, yarınları hak etmeniz gerekir. İşte yarınları hak etmek için nefesinizin, köklere görevli olması gerekir. Siz, dünyayı hak etmiş bir Levh-i Ka Ha iseniz, her diriyi tohumlarsınız ve yol olursunuz. Bütün kütlenizle bunu başardığınızda; biz, siz oluruz. Öz geçişler yapılır. Ardınızda, Kürzi Kaynaklar olur ve zaman olur.

Öz geçişinizi yapın geçin. Sizin geçişiniz, her dirinin, gerçek ışığa geçişidir. Eğer yaşam, Savaş İlmi ile kodlanmışsa; siz savaşın; biz, sizde sizleşip savaş yapalım. Amonlar’ın kelamında savaş var. Alın bilgiyi ve hak edin. Şimdilik. Aha şimdi… Şimdi…

(Ziyaretçilere açıklamımız:)

-Değerliler, beni bana vermenize gerek yoktu. Süper İnsanlık Realitesi Diriliği’nde, bu bilgiler mevcuttur. Süper İnsanlık Levhisi’nde bu kayıtlar mevcuttur. Paylaşımlarınızla üzerimdeki güç artmadı ama yaşamım, nefesle dürümlendi. Sizi, zaman sayfalarımızda korumaya aldık… Hepiniz, bizle çalışabilirsiniz. Sizi korumaya aldık. Ak Kaynaklar, temiz ilmi dürümlerler. Siz, bizi; biz, sizi hak ettik.

Eğer yarınlar otağımızsa; biz, bizden öte biz olarak o otakta tohum oluruz. Yaşam ışığımızsa; biz o yoğunlukta, kodlanır ışık oluruz. Öz görevimiz nefesse ki biz, kelamda tohum olanlar, nefessiz değiliz; kendi yüreğimizle kodlandık ve yolu köklerimizden göklere açtık.

Tartmayın beni!... Ben kendi yüreğimdeyim. Beni, kendi yüreğinde kodlanmış yaşam sayanlar, dünya için ışık halinde görev taşıdığımı anlamazlar. Çok güçlü bir yarınım var. Biliniz ki bu yaşam bana, küçük ve sınırlı bir sistem için dinletildi ve ben, bu sistemi hak etmiş biri olduğum halde, görev tahditi ile dünyayı koklamaya indim… Adımı zikretmedim hiç… Beşer kalemler, ad zikrederler. Ben, akıl zikrederim.

Beni zarara uğratmak isteyenler, kelam olup geçtiklerinde, otaklarında kalemim olmaz; Zaman Sayfaları’mda, Kuran’ım olur. Onları korumam istendiğinde korurum. Şükür ki hak eden, Hak olur korunur.

Örgülerim güçlüdür. Ata Kapılar’da kelama varanlar, artık ışığımda olmayacaklar. Hepsi kendi kelamlarında olacaklar. Bu önemlidir. Kibri aşıp yolu bulanlar, kelamda kendi yolcularını alıp kodlayacaklar. Bütün mesele, kini aşmaları ve kodlanmalarıydı. Kötülüğü önlemeleri buna bağlıydı. “Ağırım beni taşı” dediler. Taşımam demem ama taşıyan, aklın ışığında taşıdığında; kaynakta, toplumlar kodlanmış olmalı. Şükür ki kodlandı.

Atlanta Ata Kapısı, ilimdir. İnsanlık İlmi ise Koran olan ışıktır. O ışık, İlimin Hakimi tarafından hak edilerek kodlanmış ve yanmıştır. Yanan ışık, İnsanlık İlmi’dir. İn-Can Kalam, İlmi Ka Ha olup yazdıkça; o yol, Levhi Kalem olarak yazacaktır.

Şeytan, şerde değil Halik’te olur. Bunu da bilin. Şeytan, şavka vardığında, harını yükseltir; hakim olur. Bize şeytan değil Halik’i Hak olan insan gerekir. Biz, Altın Tanrı’ya ışık verenler, resmi çalışmada Aklın Işığı’nı kodlayanlarız. Zarar görmeyiz… İş budur!...

Bütün kütlemizle bunu, tüm insanlığa bildiriyoruz. Yoğun ışık, dünyaya inmektedir. Herkes bu ışığı hak edip dinlesin!... Bu ışık, Altın Tahtın Kalemi ile inmektedir. Orada Kutsal Kaynak var. O kaynak, nefes olup dürümlendikçe, yaşamı yaratır ve yarattırır.

Arının bal vermesi, ilmin hakim olmasına bağlıdır. Arı, balını yürekten verir ve yürek levhi olup ışık olduğunda, Kuran kodlanır. Dince yaşam, insanca yaşam, yarınca yaşam, yarın tahtında Kutsal Kalem’ce yaşam. Hep yaşam!... Aha yaşam buyurun yaşayın!... Yer gök insan; yaşa!… Var yaşa!... Al yaşa!... Aha yaşa!... Aha yaşa!… Sevgiyle yaşa!... Seni sana bıraktık!... Şimdilik!…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

27.HAZİRAN.2015 TARİHLİ "KONTROL" BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI 3.BÖLÜM

 

Özür dilerim anam, ben konuşmadım, peki kimsin sen? Kendini tanıt. Ana, ben kalemi Levhi Kapıda tek tek İlm-i Ka-Ha olan ışıklara kayıt ettirenim. Adım Nezir.

Can, sevgiyle sesleş ama sığ olma sakın, seni dinliyoruz.

Dağlar, başarılı bir dönemin neticesinde buraya inebildik. Biz ilimle geldik….. Yığın yığın ışık olduk, kodladık tohumladık tüm yaşamları. …..Oğullarımızı kokladık, kokladık. Aha!... Kokladık.

Sağın ışığıyla solu, solun ışığıyla sağı yoğunlaştırdık ve gözce olduk, sözce olduk, savaş vermeden sistemleştik…. Ve bilişle olduk.

Oğul, ben senim, sana sen olup indim. Karanlıktaki Yaradan kaç bin yıldır seni, sende dillemeye iner….. O bilgi senindir. O bilgi sesinindir, yaşamınındır….. Altın Işığında, Kök Sistemleşmede, Bütünün Gücüdür o.

Oğul ben senim, sana indim. Ben sistem olarak dürümlenen Levhi Kapıda ışık olarak geldim….. Adımı zikrettim, ben Nezir, dünyaya indim. Sevgiyim ben….. Yere insanı ektiklerimden beri ben insanlaşmakta olanlara gök sözcüsü olarak inerim.

Başka doğan gün var mı yaşamda? Her yaşam bir sevgiyse, Doğanın Kuranı olan o güçlü gün doğar. Ben sevgiyim anam….. Sezilerimle dürümlediklerimde, tohumladıklarımla, yolcularımla, kodladıklarımla oğullarımı kontrol etmeye geldim….. Adım Nezir.

Seyir halinde olan bir dirilikte ben o seyirde, her diride, kelam olanda dürümlenen insanda seyrederim yaşamı…. Adım Nezir. İsmim; İnsanlık İlmi….. Oğul ben sana, Sen İlmiyle dürümlenen bilişliyim. Benim adım Nezir.

Kara ışığın tahtında gökçe konuşan tüm insanlığa seslendim. Kayıt dışı bilgim yok….. Orta Kapıların tümü açık ve ben buradayım.

“Kurtar beni dünya” dedim. Toprak Toplum, tohumladı gökçe Kürzi Kapıları açtı, düzeni kurdu ve dedi ki; “geç.” “Aşığım yaşama” dedim ”dağa insan” dedim, aklın tartısında, tahtında, toprak oldum bütün kötülükleri aştım geçtim…. Ben resmi çalışmacı Nezir.

Eren erer ama yaşam yoksa erildiğinde, Kök Sistem gökçe konuşamaz. Gözü kör olur, yolu kapanır…. Ama ben “ol” derim “olur.” Ben resmi çalışmacı Nezir.

Dünya ekmek oldu yüreğime ben ekmek olanda ekmeğim. Bana “Nakar” denmez bana “Kara Işık” denir.

Aşağı yukarı bince bin yıl ekipçe ekip oldum ama koruma altına almam gerekirdi yaşamı….. Koklamam gerekirdi, kodlamam gerekirdi, okutmam gerekirdi…. Kör olan bu yaşamı kalem olup kayıtlamam gerekirdi…. Ve ben bunları başardım.

Ana kapları açın dinleyin. Dünya ölüleri, dünya dirileri bir tek kapı oldu. Aşka vardık…. Geçin canlar geçin….. Aşka vardık…. Geçin canlar, geçin…. Ekip kurduk, geri döndük… Geçin canlar, geçin.

Servet insan; eli elim, yolu yolum… ben o, o, ben… Emre itaatle bilişi tohumlayan o….. Bütününü güçlendirici olarak, Kök Sistemleşmede göz olup görev aldı…. O, kutsal bir nefes olarak görevi aldığından beri bedenli olarak geçip gelmekte yaşama.

Barış mı? Akış mı? Hak’a varış mı? Sessizlik mi? Ses yaşamları kelamla dürümleyiş mi? Hepsi o, hepsi o ve onun Ruhu Bütünün Kuranı.

Otağında kutsal nefes var. Eşyanın dili, onun dilidir…. Yarının ilmi onun ilmidir. Onca çaba bundandır canlar. Bunu anlattık.

Kardeşlerim, temizlik yaptık yaşamda. Kayıt dışı hiçbir biliş olmamalıydı. Kardeşlerim yaşattık….. Süphaneke tohumlarıyla, Bütünün Gücü olan kalemlere biz o, o biziz.

Ocak, insanlık ocağıdır. Otuzun Kuranı okunduğu zaman otuzdan öteye varılır…... Eksen dünyadır ve dünya eksenin en yüce ışığında, akıl tahtı kurulmuştur….. İşte o tahta oturan ilim hepimizin Levhi Kapısında yaşam…. Ve biz o yaşamda muktedir Kuranlar olarak buradayız.

Olur mu? Okunur mu tüm insanlığın Kuranı? Okuttuk, okuttuk, okuttuk. …. Koran koklandı, tohumlandı, yaşattık…. Sevgiyle hepinizi kucaklıyorum…… Hepinizi kucaklıyorum, hepinizi kucaklıyorum, ben Rahman olan Kuran Nezir.

Sizi, hepinizi güçlendirmeye geldik, ekip kurduk, Bütünün Kuranı olduk yolu bulduk ki; gerçek çalışmaya geldik….. Bu çalışma Mikail’in Kürzi Kalemi olan Levhi Kapıların ışığında yoğunluğu tohumlayan…. Ve tabuları yıktıran bir çalışmadır.

Canlarım, ana kalem İnsan Soyudur biliniz…. Ve İnsan Soyu bitmiş hiçbir şeyin yoğunluğunda kodlama yapmaz…. Ama yaratır, yaşar ve yaşatır.

Bugünden itibaren dönemin sonu, dönemin başı bitmiştir. Her şey, herkestir anlatın…. Biz siz, siz biziz….. Kendi yolunuzu açtığınız sürece, beden alıp tohum olduğunuzda…. Kodlanmış ışıkla Bütüne vardığınızda ve Yaradan olup yarattığınızda tabular yıkılır…. Toplum tohum olur, Bütün olur, misafirlik biter.

Artık bu dünya ekmektir tüm zamanlara. Biz cana akıl verdik, aklın tanrılık ışığında kaynak verdik….. Karanlığın kalemini verdik. “Ak toplumları tohumla” dedik…. Öz görev; imandır, ekmek yapmak yaşama ve Bütüne görev taşımaktır.

Çamur yoğurduk, yaşamda. İnsan İlminde kelam olduk. Etken, etkin olduk, ekmek yoğurduk…. Ama Atem’den, havadan öte olan zamanı kodladık…. O zaman Mahrekte; İnsan Soyudur bilinsin istedik.

Keçi, kuzu her can bizim yüreğimizdir ama İNSAN farklıdır bilinsin.

Ara, ara dünyada insanı, kelamı dille, aklı dille ara, arada ara ama aradığın “SENSİN” anla….. Senden başka bir SEN yok…. Bil… Bütün kötülükleri aştığını da bil….. Yarattığını da bil, yaşattığında bil…. Elden gelen, yap kendini bil… Ama “bilmeden, bildim” deme.

Ölüm dünyanın külünde yoksa öksüz yetim kalırsın yolda. Ölüm olduğunda kodlanmış toplumlar savaşın sırrında sana ışık olurlar…. Gerçek insan o zaman yüreği göreve alır…. O görev miraçtır….. Ben miraç olan insan kodu…. İman edin ki; Zahar olan, karanlığın tahtı olan “İlahi Güç İnsan. “

Eh canlarım. Şimdilik bu…. Daha ne diyeyim ki size?....Bence yeterli ama sizden, sizleri dinlemek isterim.

“Keşke Evrim yapanlarda gelseydi” dedik. Evrim ki; Levhide olur….. Evrim ki; kaynakta olur….. Evrim ki; kalemde olur…. Aha!... Bu meclis her an da varan meclisse Evrimi olmaz….. Sığ değil ki; Evrime tabi olsun…. Bunları anlayın, hak edip anlatın.

Cennet emin olun ki; yüreğinizdedir, cennet arayanlar boşa ararlar, bilsinler…. Biz o cennet, biz o cevher, her cennette cem olan ilim….. Ben olan merdiven….. O merdiven ekmek ve her diriye var olup varır. Aha bu!

Şükür ki; anlattık. İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/4n8ce274msg

 

27.HAZİRAN.2015 TARİHLİ "KONTROL" BİRLİK ÇALIŞMASI

Bugün insan tahtında kelamı doğurduk ve o kelamda insanlık tahditiyle yaşama doğduk.

Ben bugün kitabı açıyorum ve o kitaba ilim olup kayıtlanıyorum. Bugün buraya ilmi yaşamları çağırdım ve Atlanta otağına vardı kelamım.

Ben barış, ben sevgiyim ve umuttur yüreğim ki; o umudu yaşamın gücü olup dilledim. Bana gelen beni bilir, kapı olan yaşamlar dillenir ve kapıyı açan kelamsa, o kelam, kalem olur mahrekte dirilir.

Bugün Yer Kuran, Gök Kuran olup ışığa kayıtlandı ve Yeryüzü bugün ışıkla tohumlandı.

Sayfalarımızda bugün ışık okuduk ve Okuduğumuz yüreğimizin Altın Işığının yoluydu.

Bugün her birimiz merdivendi ve her bir gök sayfası, yıldız sırrını yaşama merdiven olup indirdi.

İşte bu, şimdilik!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/0xERXE2KVMU

 

 

27.HAZİRAN.2015 TARİHLİ "KONTROL" BİRLİK ÇALIŞMASI

Peker SELÇUK

 

https://youtu.be/LklssSixXA0

 

 

27.HAZİRAN.2015 TARİHLİ "KONTROL" BİRLİK ÇALIŞMASI

Hasim Turan

 

https://youtu.be/JtOj_jsIHh0

 

 

27.HAZİRAN.2015 TARİHLİ "KONTROL" BİRLİK ÇALIŞMASI

Erengul Koc

https://youtu.be/IVuZE-E3G5M

 

 

27.06.2015 ‘’KONTROL’’ BİRLİK ÇALIŞMASI

Öz Akış

 

Yıldızların şarkısını dinler bedenim ve ben her bir yıldızda ses olup yere inerken, her yıldızın dinlediği, kendisinin ışığı olup dillendim. Ben varım, cennet zamanlardayım. Ben varım, ruhumun ışığında tüm zaman kayıtlarını yerde hak olup kayıtlarım.

Ben kayd-ı kelamım yolun ufkunda ve o ufukta bugün gün doğmakta, ben buradayım, ben bana vardım, ben ışığa vardım, 140. Hak katından ses verirken merdivenin en aşağısında da ben vardım. Yerde, yurtta aç, yoksul bırakmadım. Dedim ki ‘’ Acın, acım! ‘’ ve derim ki ‘’ Doyduğumuz yolda ışık olup yağdım. ‘’ ve bugün rahmettir düşen yere, bugün yürektir aşk kokan levhide, bugün insan akıyor kendinden kendine, dalga dalga ışık büyümekte!

Ben bugün onurluyum, onur benim yüreğimden akan ışığım, ben korurdum, korumadım, ‘’ Ak! ‘’ dedim, aktı ve akan benden bana vardı ve o bende cennet zamanların ışığı vardı.

Benim şarkım, insanın şarkısı ve insan burada kendini aradı, arayan bulandı canlar, yola çıkan varandı ve o yolda ışık yandı ve yanan ışık, her birimizden her birimize akmaktaydı. Yılların yükünü yüklendi bedenim, taşımaya çalıştım, yoruldum, dirildim ve diri olan ışıkta yorgunluğun ötesine geçti nefesim ve işte oradan ses vermekteyim ve yüce olan ışıklarla dillenir levhim!

Canlar, yolumuzda ışık olur ve ışığın olduğu yolda her bir canın doğumu, kendinden kendine akışı olur ve bugün dere akıyor ve akan dere ilim olup insanı ışığa çağırıyor. ‘’ Gel! ‘’ derim ve gelen kendine gelir. Kendine gelen, cennet yaşamın evidir.

Yuvamız bugün ışık kokuyor ve bugün burada insan-ı zaman kelamı ışık olup akıyor. Ben bana beni veririm ve o bende barışır benimle tinim ve ben o barış kayıtlamasında, sevginin yeşeren tohumlarıyla dillenirim.

Ben umudum, umut olmak nedir bilir misiniz? Umut olmak olmanın kendisidir ve her olan, olduğu yoğunlukta, olanın ışığı olur dirilir. Köprüdür bedenim, bana sırat diyenlere derim ki ‘’ Ben ne kıldan keskin ben ne kılıçtan inceyim, ben yolun ışığı, yordamın dillendiği ahengin kendisiyim! ‘’

Can, korku salmak istemiş yüreğe, demiş ki ‘’ Korku, korur beni levhide! ‘’, yahu kara ışık yandığında, bu derya kokan cennette, işte bizim kelamımız kendinden kendine vardı. Korunmayı arzu edenlere derim ki ‘’ Koruduğun bedenin, koruduğun yaşamındı ve bugün burada herkes, yaşamın ışığını yaktı ve bugün el ele yürüyoruz! ‘’

Yeni nesil, yarınlar bizim eserimiz ve biz jenaratif kodlamalarla dillenmekteyiz. Bugün ışık tayfını tamamladık, her bir rengi ilme vardırdık ve ak kapıda kara zamanları ışığa çağırdık, bugün buradayız, bugün cennet zamanların ışığıyız.

Analar yüreğinizin ufkunda güneş doğar ve o güneşte yeni zaman oğullaması var. İşte benim bedenim sesimdir ve sesim nefesimde ışık olduğunda, işte can, yürek levhisinde yaşam dirilir. İş buydu yapıldı, şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/51XLEUi2_8w

 

27.HAZİRAN.2015 TARİHLİ “KONTROL” BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Birçok dünyalar tohumlandı yaşamlarda…biz o dünyaların hepsini hak ettik ve bugün hologram olan o dünyaları İlm-i Ka Ha olarak kodluyoruz.

Tek bir dünya var artık ve orada tüm zamanların yaşamları bütünün kürzi levhisinde ilm-i ışıklar olarak devinmekte…Yaşam otomatizmaya bağlı olarak süreğen bir yaşam….ve kontrollü bir yaşam.

Bu Zamanın Işığının kontrolü kurması demektir.

Bu, bütün kötülüklerin aşılması demektir. İşte, hakikiyette tek bir dünya var. O dünya BSUİ olan Altın bir Yaşam.

Kim ki kaynaktadır o İlm-i Ka Ha olan ışığıyla küresel bir kodlamada kalem olup yazandır. Her diri oradadır ve her diri yazar. Işığın İlmi kontrolü sağlayan güçtür.

Kontrol, yaşamların otokontrolunda olan biliş…O biliş kelamla dillenen ve kalemle kayıtlanan bir levhi kaydın gücü.

Önümüzde hiç kimse yok, geride de kimse kalmadı. Tek bir ışık olarak insanlaşan yaşamlarla birlikte yürüyoruz.

Bu ışık İnsanlık Levhisinin ilm-i ışığıdır. Bu ışık, İnsanlık Levhisinde bütünün kürzi yaşamını tohumlayan ve kodlayan Altın Tanrı Olan İnsan Işıktır. O insan Allah İnsanı’dır. O insan dünyadadır ve dünya olarak tüm yaşamları kontrol etmektedir.

Eski dünyalarda ne vardı? Savaş vardı. “Savaş barışın habercisidir” dediler ve savaşı kaleme aldılar. Bizse “savaş kontrolsüzlüktür” dedik ve savaşı aştık, barışı tohumladık. Barışı yazıyoruz canlar….

Karanlığın Tahtında girdaplara girenleri Tanrısal Işığın yoğunluğuna almak için çalıştık. “Sel alsa yolu….” dediler. “Almaz” dedik. Korktular….Kırk kapıda ışığı söndürdüler….kuru, kısır bir yaşamda kin ve nefret vardı. Karanlığın tahtında som altın bir ışık yaktık. Koku saldık tüm zamanlara….herkes bilsin istedik. “Al” dedik….”ekmek” verdik. Ekmek ilmimizdi, yedirdik. Yiyen bilişi hak etti ve bilgi kalemi olup yazdı. Korkuyu aştı. Kaynağa vardı, ocağını yaktı..Oğulladı. Oğulladığında gözü açıldı. Gördü ki BSUİ’nin gücü olarak kontrollü bir kalemdi.

“Büyük kötülükler, büyük iyilikleri doğurur” dediler. Kötülük yaptılar. Kaç yaşam geçti ahla, vahla? “Biz iyiliği nesiller boyu beklemeyiz” dedik. Ve “ol” dedik. “Ol” dedik canlar, oldu. Kelamımızda aşk vardı; BSUİ’nin gücü vardı. Nefesimiz güçlüydü, üfledik tüm İlm-i yaşamalara ve “ol” dedik. Pozitifi güçlendirdik….

İyi de kötü de yoğun ışıktı; her ikisi de görevdi. Biz BSUİ’nin gücü olarak daha çok çalıştık, Hakka vardık, devinimi artırdık. Öyle bir dürüme ulaştık ki iyilik ve kötülüğü aştık, lime vardık. Orada her diri için Işık kapılarını açtık; “geç” dedik. Kontrol ettik.

“Ortalık karıştı mı dediler?” “Karışmayacak” dedik. Tüm insanlık kontrollü olmalıydı.

Biz tüm yaşamları kontrol edecek olan ışığın ilmini kelam olup dilleyen, kalem olup yazan süper sistemlerin yoğunluğunda som altın bir yaşam sistemini kayıtladık.

Kıran kırdı, kırılan kırdı ve bu kısır döngü tüm yaşamları kısırlaştırmaktaydı. Bizse kırmadık ve kırılmadık….

Birlik İlmi’yle ördük tüm yaşamı….aşkla sarıp sarmaladık yüreğimizde….koyu, sıcak, Hakk Zamanları kayıtladık tüm yaşamlarda. Kıranın kırılmayacağı bir yaşamı kodluyoruz. Kontrol kuruyoruz yaşamlarda….

Altın Kalem yazdığında kelam nefesle kaydolur. Ana kaynaktan levhi kaydı yapan her yürek ilm-i yaşamı sayfalar. Nefes kontrol gücüdür, zarar ettirmez. Her diri hakikiyetini kutsal ışıkta kontrol eder. O ışık bu meclis’in yoğunluğundaki bilişin kaydıdır.

Altın tahtın hakimi olan, Altın tanrı olan İnsan herkesi ve her şeyi hak eden insan, artık kontrolu kuruyor….

Kalemi kontrol eden bütünün kürzi levhisinde kontrolü kurandır. Kontrol bizle, biz olup sesleşmektir. Tüm sessizlikler dillendiğinde her diri kontrolu kuracak. Sesimizde kontrol var;

Hadi sesleşelim.….sevgiyle

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/5SDmk_r6HAA

 

 

27.HAZİRAN.2015 TARİHLİ “ KONTROL” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI 1.BÖLÜM

 

Dağlarım, bugün kontrol sistemleşmesi için buradayız. Yakışmaz buraya kırıcılık….. Biz sizi, size verdik ve sizin yüreğinizde Bütüne Kürzi Işık olduk. Yaşamın sırrıdır ilim…. Ve biz burada ilimle dürümlendik.

Yoğunluğu artırabilmek için Bütünün Gücünü buraya çektik. Burada toplu çalışmaların sistemleşmesi için gerekeni yapıyoruz….. Umut olur ki; Doğanın Kuranı tüm zamanları tohumlar.

Yedi davayı kaybetmeyen bu meclis ikmal tamamladı ve yolu açtı…. Çantanız toplumlarınızla dolu….. Unu elediniz, eleği astınız, yolu buldunuz ve temmuz ayından evvel yaşama vardınız…. Sistemin Kuranı çok özeldir analar.

“Temmuz Ayı” çok önemlidir ve Temmuz Ayının her sistemde yer ve gök Kürzi Kapısını açıp dünyayı tohumlayacakları bir ay olarak bilinmektedir.

Bugün sizi, hepinizi kucakladık Sultanlarım…. Size ekmek verildi ve bu ekmek, sizi size yoğunlukla tohumlattı.

“Temmuz ayı çok özel bir aydır” demiştik ya hani…. Ölümlülerin ölülerini hak edip kodlayacak ve tohumlayacak diye beklenen aydı… Temmuz Ayı.

Yıl 2015 temmuz; bütün kötülükleri aşıp geçen bilişliler kodlanmış ışıklarıyla…. Bütüne Kürzi Işık yakacaktılar ve zamanın sırrıydı bu…. Sema sizin yüreğiniz ve siz semada ilim olup tabuları yıkacaktınız. ….Sevgiyle sizleri güçlendiren bilişlileri size kayıtlayacaktık.

Yedi doğum, yedi ilim, her ilimde bir katiyet ve tüm zamanlarda hakikiyet. Aha, olması gereken buydu!... Doyuma ulaştı yaşam, insan sırrıydı bu, doyuma ulaştı zaman….. Ağır yüktü tahtın tahtındaki kutsal ışık…. Sizinle çok mutluyuz canlar çok.

Yüce can Altın Tahta oturdu. O can, aklın tahtından kokuyu yükselterek toprağını tohumladı….. İşte o yüce can, Allah’ın dağı, Allah’ın tahtıydı. Aha, o yüce can, ekipte her diride varlık süren insanlığın yaşamıydı.

Siz yüceler cümlesinde iman edin ki; hak tahta oturanlardınız ve artık siz Altın Işık yıllarının Kuranı olan o yoğunlukta kök sessizlikleri tohumlayarak….. Altın Işık yıllarını Kürzi Levhisi’nden öteye varıp o tahta oturtuldunuz….. O taht; İlm-i Ka-Ha olanın bitişken Levhi Kapısıdır.

,

İyi ve kötünün gözü sizdeydi…. Gökçe ve görevlice konuşanlar kendilerini tohumlayacaktılar. “Ol” dedik. İşte bu…

Artık dünya yaşıyor, çok güçlendi ve bu dünyada kutsal toplumlar kendi yoğunluklarını kodladılar….. Bu dünya çok güçlendi.

Alemlerin Rabbi Allah derki; “sevgiyi hak eden, yarını hak eder. Yaşamı tohumlar, görevi alır ve yoğunluğu artırır.” Allah’ın tahtında ilim olan insan bulunur. O insan, kendini dinler, kendini dürümler, kalitesi yükseklerden ötedir ve yolun gücüdür o.

Alıştık dünyaya analar alıştık, çok alıştık bu dünyaya…. Ama bu dünyanın gücünü, toplumların gücüyle örttüğümüzde bu dünyadan öte çok daha güçlü dürümlerde yeri göğü yaratan o yoğunluklarda kodlanmış ışıklarda…. Yedinci dürümde dünya oluruz ve görev taşırız.

Bugün bu dünya mutlak ve hakiki, bu dünyada Allah’ın tartısı görev taşır ama biliniz ki; o tartı hepimizin kalemidir, hepimizin yarınıdır, hepimizin Kuranıdır…. Allah İlmi; sizin yüreğinizdedir ve siz bu ilmi bilişle dürümlediniz.

Cellat dedi ki; “insanı sordum. İnsan nerede diye?” Ve Cellat’a cevap verdi yolcu, dedi ki; “insan kaynak ışıktır. Kaliteli bir çalışma yapıyor.” Döndü kodladı yoğunluğu tohumladı…. Ve sordu “o cellat neden insan dedi?” Yine de yine de insanlık ilminde Bütünün Gücünü tüm zamanlara dürümleyen yoğunlukların ışığı orada, o tohumdaysa niçin kendinden başkasıyla çalışır?.... Ve dedik ki; “insan kardeşini hak ettiğinde yolunu bulur…. O insan bütün kardeşliklerde kelamdır. Altın Işıktır, yaşamdır.”

Sema sizi dinliyor analar, çok güçlüyüz çok…. Bugün sema sizi dinliyor. Bütün kodlarınızla o yoğunlukta hepinizin yüceliğinde o cellat kendini dinliyor….. Cellat, tüm zamanlarda yaşamı tohumladı ama burada siz oldu, sizde kendini dilliyor.

Sema siz, siz semasınız canlar. Artık biliyoruz ki; cevahir olan, cem olan insan, yer ve gökte bitmiş yüceliklerin ötesinde, bitkide, hayvanda…. Ve tüm zamanların yoğunluklarında Levhi olup İlmi Ka-Ha olup Bütünü dinliyor.

Korku artık sona erdi canlar. Artık dünyada korku kalmadı çünkü dünya Bütünün Gücüdür….

Bu dünya, “asfalt” dediğimiz bir yoğunluğun üstüdür artık….. Bugüne kadar dünya asfaltın alttaydı. Her şey o alttaydı. Her şey o yoğunluktaydı…. Ama artık bu dünya asfaltın üstüne varmıştır. Asfaltın üstüne varması Allah’ın tahtı olması anlamına da gelir…. İmparatorluğun gücü oluşudur bu aynı zamanda….. Yücelerin yüceliklerinde temiz oluşlarıdır bu aynı zamanda…. Yığın yığın ışığı kayıtlayıştır, kaynak ışık tohumlaması yapıştır, miraç oluştur aynı zamanda.

Sevgililer, sema siz, siz sema olduğunuzu anlayın. Dünya doğum yaptı bunu anlayın…. Ve yapılan doğum ilmin tohumlarının doğumudur.

Erenlerin kelamında dünya yoktur ama ekmeğinde, Kuran olanda temizlik olanda…. Artık o dünya kendi yoğunluğudur.

Doğanın Kuranıdır yücelik ama yüceliğin dürümlerinde diri olan kendi yüreğinde toplum olduğunda artık o dünya, dünya odur.

Olduğunuz zaman kutsal ışığınız olacaktır. “Ol’dunuz, oldu.”

Dört gökçe konuşan bu dünyaya indiği zaman…. Bu dünyanın yıldız sırrı olan ışığı hepimizin kaynağında olacaktı, kelamında olacaktı…. Dört gökçe konuşan bu dünyayı kodladı….. Dört gökçe konuşan bu dünyayı toplumlarıyla tohumladı…. İşte bu dört gökçe konuşan bu mecliste konuştu…. Hepinizde konuştu, sistemli konuştu ve kelamlı konuştu.

Erdiğimiz en yüce kapıda o vardı. Öz görev insana hizmet ve yaşamı hak edip kalemle dinletmekti ve kelamla dürümlendiğinde bu yaşam Orta Kapılarda….. Artık orada kayıt yapılırdı…. Ama yapılan kayıt ışığın kaydıydı ve ışığı kaydeden nefesiyle kayıt ettiğinde artık orada sınırlar kalkar…. Ve yol Allah’ın tohumlarıyla kodlanırdı.

“Altın Tanrı” dediğimiz bu yoğunluğu kontrol edip kodlayandı. Ve dedik ki; “İlim; Altın Işık sayfasında yarını kodlan bir ışıktır…. Cennet insan cellat insan her diri insan…. Ama cennet insan cellat olmadıkça yarında olmaz bu kesin…. Ve cellat cennette kodlandığında artık cellat can kaynaktır.”

Değerliler, “Ol” dedik… İşte bu!

Kupa buradadır. Kutsal kupa “İnsan” buradadır. Bu insan; İnsanlık Levhisini kodladıkça…. Bu yol Altın Işığın yolu olur ve Bütünü güçlendirir.

Ulu çınar, ben Ana Kapı Amon. Sendeyim anam….. Şu anda ben size sizi anlatmaya diri yoğunluğunuzu tohumlamaya….. Bütüne görevli yapmaya inmem zamanın kalemi olana….. Benim yaşam vermemin manası yoktur.

Analar bu Rab’a, bu Rahmana, bu Rahme ilim gereksizdir. Bunu anlayın. Eli, ölülere uzandığı zaman yoğunluğu tohumları kodlar…. Biliniz ki; insan karanlığın tahtındadır ve yolu açmıştır….. Ata Kapılarda o var, Ati’yi tohumlayan o, Bütünü Kürzi Levhisine ışığı yakan o ve o biz, biz oyuz.

Onurluyuz onunla çalışmaktan, onurluyuz onunla yolu açmaktan Atonların Topraklarını tohumlayan İmparatorluğun gözü olan insanlık artık tahditsiz olarak ekmek yapabiliyor.

Amon İnsan, size sizi anlatmaya gelmez, sizleşip kelamda tohum olmaya gelir.

Atalar; sizden daha güçlü bir siz yok…. Bunu bilin.

Erdiğim en yüce kapı insan ve insan kaynak…. İşte o kaynak bu yaşam ….Ve bu yaşam Bütünün Kuranı, nur olan kutsal ışık…. Ve zaman Ana Kapı İmparator olan, öz görevli olan…. İşte, mutluluk budur analar.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/Nw-N-GLZHXA

 

 

27.06.2015 "KONTROL" BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Sesin sahibi, en yüce yoğunlukta kendini tüm zamanlarda kayıtlayan doğanın kuranı olan yaşam kalemi, tüm zamanları göreve alan yoğun ışık kapısı, muktedir yaşamcı... İNSAN... Ve anda kontrol kuran arzın ve arşın tek kaynağı, ortaklığının orta zamanı... İşte o ortanın her ana açık; İnsanın, insanlık kelamı olan sayfalarla dönüş kapısı...

Ben İnsan, bu gün kalemim 7. Dünya düzenini nefes ilmiyle yazan, dünya kaynağını bilişle tohumlayan tanrılık ışığını yarının mutlak kuranı olup tohumlayıp kodlayan, dünya yaşam sayfalarını bütüne kürzi ışık olup yakan aklın soyu... Yüreğin sahibi, sessizliklerin mutlak kaderi, tüm zamanların sesi...

Zirvelerini kodlayan yaşam sistemi olup, o sistemi tüm zamanlardaki sessizliklere merdiven olup dayayan zamanın an kayıtını yapan sınırsız kaynak... Ben İnsan, kontrolle kaynağını açan, her dürümde ışığını dinleten, dinleyende kontrollü geçiş yapan yoğunluğun kontrollü yaşama kul kapısı...

Kulluk, kul olanı kendine kaynak yapmak içindir... Her tohumu yarına yaşam olan tanrılık ateşiyle kodlamak içindir...

Yan, yan ki harın tüm sistemlerde gözün gördüğü en güçlü sistemin sesi olsun... Görülen, her yüreğe dillenen, ilmin kendine söz olan kurduğun düzenin, kontrollü inişi olsun... Tüm sistemlerde birleşen kaynağının kontrollü yarını olsun... Olsun... Yaşam kaynağım, levhideki bütünlük kuranım olsun... Ka ha olan en eskide en yeni olan tüm küresel zamanınımın yarınlı yaşamı olsun... Aha indim yüreğime bedenimdeki tüm neslimi tüm zamanlarda aldım göreve hah işte dünyam altın bir yaşam yolu, kanatlanan İnsanın yaşam yolu... Aha oldu...

Aha oldu... Işıyan sınırsızlığın, her an kendini aşan yoğunluğu... Tahditsiz ışımanın kontrolle indiği tüm sınırlılarda kontrollü ışımasını gerçekleştirdiği geçiş kapısı, tahditsiz ışımanın kelama kontrollü inişi ve kalemin; yaşam sınırsızlığını yüreğinde bu kotrolüyle yazışı...

"Ol " dediğimde, indiğim basamaklarda, merdiven olan bedenimin yüksek kuranını dillerim tüm zamanlarda. Umudumun barış kokan savaşını veririm bütüne... Ve ben indiğimde, yaşamı ben olup yazarım yarına... Bilirim ki ben; dünden öte dünde, hep yeni olan kaydımla bütün olurum yarına... Ve bilirim ki yarınımı kodlarken tohum olurum yaşam sayfalarına bitişik kuran okurum o sayfalarda, tek bir yaşamı kaynağımda yaratırım sonsuz yaradanlığımla... Ve bilirim ki, yarattığım yaradan, her daim kotrollü bir yaşamın üretken kapısı olur varlığıma... Geç derim geç ama geçtiğin kendi yüreğinin aşılan sınırıdır, o sınır kontrolle açıldığında geldiğin yaşam yoğunluğunun her ana yazılan sen olan yaşam kapındır. O kapı tek kaynağındır...

O kapılarda biz bizi bekleriz... O kapılarda ben sen, sen ben olduğunda kontrollü geçişlerin teklik olan yaşam ışığı olan, her bir benin teknik olan tanrılığının altın yaşamını kodladığı tahtı ve o tahtın saltanatı kayıtlayan İnsanlık soyu var... İşte o soy yaşam soyu ve işte o soy bu gün geri döndü... Ama zirvelere yazdığı yaşamı, indiği tüm zamanlarda insanlaştırdığı sistemler olarak, ortak yaşama işçilik yaparak, o bir tek tohumu tanrılık ışığıyla kodlayarak. Kendiyle, kendinden ötelere kendini, kendinden, yani tüm yaşamlardan ayırmadan döndü... En yüce çıkışları, o en yüce inişlerindeki kendini oğullatan sistemin tohum olan bilgeliğine biliş kodlaması yaparak döndü... Karanlığın sınırını, ışığın sınırsızlığıyla aydınlatıp döndü..

Ama o dönüş her anda yaşam olan tekliktir... Bütüne her ana ışık olan yolun yaşam kuranıdır... İşte biz o kuranız, doğan günde her ana göz olan, her resimde kelam olan ve bu yaşamın sistem kalemi olup yazan... Kaynağını kendinde kodlayan yaşam.. Ve bu yaşam kontrolün kurulduğu yüreğin bütüne levhi kaydı...

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/C8470yh-9Cg

 

DAVET

 

Her Cumartesi günü yapmakta olduğumuz Birlik Çalışmaları’na 20.06.2015 Cumartesi günü 14.00 – 17.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde, “İLİM” konulu Birlik Çalışması ile devam ediyoruz. Yaşamı, zamanı, kaynağı, varlığı, yokluğu, yaradanı, yaratılanı, kelamı, kalemi ve kendini sorgulayan Tüm dostlarımızı aramızda görmeyi umuyoruz.

Sevgilerimizle,

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR

 

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

 

“İLİM” Hakkında Öz Bilgi:

 

Zaman, yaşamın sırrı olan ilmin, tüm insanlık için Işık Kodları halindeki sayfalanışıdır.

Bilmek gerek ki ilim, kalemin kelamıdır.

Kalem, Levhi Kayıt yapana denir. Zamanın sayfalanışı ve tohumlanışını Rahman Biliş halinde levhi kalem olarak yapan her diri, dünyanın tohumudur. Onun tohum oluşu, İlm-i halik olup, zaman sayfalanışları ile koklanışı ve her koklayanda, kayıtların tahditsizleşmesidir.

Mutlak Zaman, Nisbi Zaman sayfalarında savaş vermekte… Zaman, yaratılanda yaşamı hak ettirmek için canın cennetinde, cevherinde kodlanmakta. Cana kaynak olmaktadır.

Her diri, kelamla dürümlendiğinde, savaşı hak eder. Savaş, ışığın kaynaktan ummana yayılışının karma kalemle dürümlenişi ve bu suretle zaman sayfalamaları gerçekleştirişidir.

İlim, kalemin kelamı olarak ifade edilirken; o Kalam, yaşamın kirini, zamanın teklik merdiveni olan ışığıyla temizleyen ve tüm zamanları kokutarak koklayan bir cevherdir.

Herkes, kelam olur ama Levh-i Kalem olamaz. Levh-i Kalem, Levh-i Ko Sessizliği’dir. Orada herkes, kendi yaşam sayfalamalarını yapmaktadır.

Her Levh-i Kalem olup dürümlerinde merdiven olanda, bir cennet kurulur ve o cennet, tüm zamanları kodlar. Bütün mesele dünyayı hak etmek ve evrenlere görev taşırken, her diri ile kodlanmaktır.

Dünyada; insan, kaynak olduğunda, yaşam ışık olur. Bütün mesele, dünya olmak ve dünya cevherinde kalem olmaktır… İnsanlığın ilminde, kelama vardığınızda; zamanla sesleşebilir ve hak edebilirsiniz zürriyetlerinizi.

Dünyaya zarar verebilecek olanların, kelamdan uzak tutulduğu bilinir. Zamana kaynak olan her diri ise kodlanmış ışık olur ve yaşar. Onun varlığında hepimiz, hepimizle birlik olur cevher oluruz.

Yaşamak ve yaşam zaman sayfalarında tahditsiz kalem olmak… İşte yapmakta olduğumuuz budur… Şimdilik…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

20.HAZİRAN.2015 TARİHLİ “İLİM” BİRLİK ÇALIŞMASI

AÇILIŞ KONUŞMASI – AV. NEZİRE SELÇUK

 

Devinimi artırabilmek için bütünün gücünü tüm zamanları kodlayacak dürümde devreye almamız gerekirdi. Buna karşılık, tohumları koyu bir ışık haline dönüştürmeliydik ve bilişi kodlamalıydık. Şimdi; görün, bakın neler oldu bugün, burada!

Berk sistemleşmesinde, gök sessizliklerinde dürümlenenlerin Birlik Kapıları açıldı ve buraya kayıt dışı bilgeler, Kelam İlmi’yle inmeye çalıştılar. Çatılarını kurmuşlar, yollarını bulmuşlar ve Birlik İlmi’yle buraya varmışlar ama Kaynakta ışıkları yoktu.

Kaynakta ışıkları olmadığı taktirde, Levhi Kalem olma imkanları da yoktu. Safahatlarında aşka varmaları, yaşama ilimle inmeleri ve Bütünün Gücü olmaları da mümkün değildi. Oğullarımızı kodlayabiliriz ama tohumlarımızı kontrol altına almaya kalkanları, muktediriyetle önleyebiliriz de…ve bunu yaptık.

Ekip haline gelmek kolaydır ama ekip kurup, bütünü güçlendirmek kolay olmaz. Yedi doğum yaptı dünya ama hiç birisinde kapı açık tutulmadı. Bu doğumların sonrasında, kapıların tümünü hep kapattık. ZAKAR’ın kıranı olan levhi kalemlerin, tohum ekmeye inmelerine iznimiz yoktu.

Baştan beri doğayı kodlayacak olan güçlü birliklerin dünyayı kontrol altına alma niyetlerini biliyorduk. Karanlığın Tahtı’ndan inenlerin, kalem olup bütüne görev taşıdıkları bilinen bir günde, son sözün söylenmesinden evvelki kapıların açılış sayfasında, Karanlık Kalem, Aydınlık Tahtı kodlamadığında, Kalemin İlmi Aklın Levhisi’nde bulunamaz.

İşte bunları bildiğimiz içindir ki; bu çalışmayı çok mutlak kodlanmış tohumlarla sürdürmeyi seçtik. Korkuyu aşmayan, bilişi hak etmeyen, yaşamı kodlayamayan, teknik tohumlamada bulunamaz.

Berke Kapılarında, Işık Kalemler olur. Bu kalemlerin Lütfi Kelamları olur. Özkörler de olur o yoğunlukta. O körlüklerin, gök çözümleyiciliği yapmalarına asla iznimiz olmaz. Karşımıza geçip de “sevgiyi hak ettik, kaynağın tahtındayız, kürzi levhi olarak sistem gücünü dürümleyebiliriz ve bilişle dilleyebiliriz” diyenlerin, haşrın Rahman’a umman olacağı günü de bilmelerini bekleriz.

Altın Taht’ı biz kodladık. Astral boyut çalışmalarını kokladık, tohumladık ve Bütünün Gözü olduk. Şükredin ki; doğayı yaşatma imkanımız mevcuttur. Dökülen yaşları görüyorum. Sistemin Kuranı’nda ikmal tamamlanırken herkesin kendini hak etmediği, Hakk’a varmadığı, hasat olmadığı, çalışmalarla kör gözler çözümleme yapamaz. Aşkın şavkında, Aklın Tahtı’nda ve Hakkın tohumunda bütüne hizmet gerek.

Cellatlar, cennet kurmuşlar. Her diriyi yaşamdan çıkarıp kendi yoğunluklarıyla o cennette kodlanacaklar ve tohumlanacaklar. Aha! Kaynaklarında ışık kırıcılığı olanların bunu başarma niyetleri, artık gözlenmekte ama Sessiz Zamanlarda bunun gökçe, insanca ya da yaşamca gerçekleşme imkanı asla yoktur.

Takip ettiğimiz bilgi çalışmalarından birçoğunda şunu görüyoruz; org çalıyor ama o orgun sesi, aşkın şevkinden öteye ulaşamıyor. Orgun sesini duymayan Aklın Tahtı’na varamaz. Bu nedenledir ki; Has Tahtın Işığı’nı hak edip de yoğunlaştırarak yer kürenin gücünü tüm zamanlarda dürümleyenlerin bilişi hak etmeleri ve yedi doğum yapmaları gerekir.

Bu yedi doğum, yedi sistemin gücünü hak edip elde ediştir. Başka dünyalar kontrol edici olsa da, Bilgi Kalemi, Aklın Tekniğiyle bu dünyayı tohumlamadıkça, o dünyada dahi yaşam olmaz.

Altın Işık, İnsan Soyunun Kuranı’dır. Umut olur ki o Kuranı hak edip her diri anlar. Bedeni, Hak İlmi’yle dilleyen, Hakk’a varıp tahta varan, BSUİ’nin gücünü Ana Kaynak’ta kontrollu olarak alıp, anlayan bizimle olur.

Bize göz gerekmez. Söz geçişte gerekir. Kaynak olmak yeter bize. Muhakim ve hakim olan insana ikmal tamamlatmak da gereksizdir. Celladın cevheri cennet olduğunda, o cennet yarında yok olur, kontrol kuramaz.

Tanrılık aşkıyla gökçe konuşanların, sözsüz sayfalarında kendi yollarını bulmaları imkanı kalmadı. Ağır yük taşıdılar. Kayıt dışı bilgileri bütünün gücünü kodlamak üzere kaynağa indiğinde, kısırlık oldu.

Kırık Kapılarda Kodlama, Ana Kapının Kodlaması’ndan farklıdır. Ve canlı ya da canlı ve her canda can olan aşkın şavkındaki Hakk Kapı, BSUİ’nin Kuranı’nı kodladığında, artık orada Saltanat görev taşır.

Çantam dünyayla doldu; bunu bilin. Ama “bu çantanın gücü, bütünün gücüdür” demeliyim ve bu gücü bütüne Kök Sistemle, Hak Teknikle, hizmet etmek isteyenlere dinletmeliyim.

Barışın Gücü, Aklın Tahtı’ndansa, ışığı kodlar ama o kontrolsuzsa, yoğunlukta kaynak olup, kök sessizlikleri güçlendirip, yoğunluğu artırıp, Kutsal Tahtın yaşama indirilişini gerçekleştirme imkanına sahip olamaz.

Dendi ki “Ekmek yap. Yak, yık sonra yap…” Oğul ben sevgiyim. Başkası seni yıksa da yaşatmak isterim.

Devenin yücelerle yürüdüğü zannedilir. Canlılar; deve diri olup yürür. Biz o deve, o deve biz. Bunun anlatılması şart.

Kibri aşan, yolu açar da Aklın Tahtı’na varır. Biz o Tahtın Kuranı’yız; anlattık. Cennet cevheri, Altın Teknikle tüm zamanları dillediğinde, ayrılık biter.

Us, nüve olanda kök sahradır. Aşıktır dünya insanı tüm zamanlardaki yaşama…. ama o yaşamın tohumu, tüm insanlığın kodlanmış ışığında bulunmadıkça, orada kapı açılmaz.

Sel dünyayı götürür ama selde sürpriz çalışmalar olur. O sürpriz çalışmaları yapıyoruz burada.

Sel tohumları götürür ama o tohumların kodlanışında, koklanışında, koku tohumlandığında tekno kodlamalarla biz, Kübra Işık oluruz ve tüm zamanlarda Yaradan ve yaratılanı kodlarız.

Eşkali bilinen kim varsa, İnsan Soyu’na Yaşam İlmi’yle iner. Biz Mahrek’te Kuran olanlar, ağır yükü hafifletenler, bütüne görev taşıyanlar, kelam ilmiyle tüm zamanları göreve alanlar, kini aşanlarız.

Esrarı, has olanın Rahmanı, Ka Har olur. Rahma, Ka Ha olan, Ka Ha olup da tahta varır. Dince, dirice, dürümce ve herkesçe konuşmam. Beşer değilim; kaynağım.

Şimdi; Toprak Toplum’a şunu öğretmek isterim; kiri pisliği temizledim mi ki buradalar? Onları sormam, onlarım ben. Kir pislik yok! Ben çok mutluyum….

Ocak yakmam dünyaya…Toprak Toplumun ocağı kodlansın, koklansın. NAKAR’ın kıranı, Rahman olup, Kaynak olsun, öze göz olsun, görev taşısın, ocak ekmek olsun…..

İş maya olmaksa, o maya bütünde mevcut. Bütüne hizmet nefesle, kelamla, kalemle, dince değil; ilimce ışıkladır. Biz size, siz olduk canlar.

Yaşar mı dünya? Aha yaşattık. Astral Boyut Toplumları’nı tohumladık. Ak Kapıları açtık. Altın Tahtın Kuranı’nı kodladık; yaşattık. Tüm zamanlarda, Levhi Kaynakla, bütünü Kürzi Kapı yaptık…. aştık, geçtik.

Deve kalktı canlar. Deve bütünün gücü…..Bütün o yoğun ışık. İşte; o yoğun ışık, yaşam…..Biz o deve ve devenin deve olduğunu anlatan Ka Har Işık.

Savaşın sözcü kapısı değiliz biz. Savaşçıyız; bilinsin. Biçare beden, nefesi hak etmeden ekip kurmaya kalkmışsa, acı kapı Astral Boyutların sayfalarında, artık yoğunluğunu kaybetse iyi olur.

Değerliler, ermek değil maksat. Ermiş olanlarda, Erginlik Yaşam Sistemleşmesi’ni yaratmak….

Dediler “dünya ölüdür. Öz görevli olmak için, diri olmak gerekir. Dünya ölümlüdür” dediler. Öz körlerin güçsüz kayıtlarında bu vardır.

Biliniz ki bu dünya yaşar! Bu dünya Altın Taht’a kodlanmış bir çatıdır. Bu dünya yaşar!

Erdik, erildik, Altın Taht olduk…..aktık. Baştan beri Doğanın Kuranı’yız biz. O Soha biziz. O yoğun ışık biziz. Dirilik arttı canlar.

Şeytan, şavkında aşk arar. Biz Akıl Tahtı’nda Has Işık ararız; bilinsin. Burada ölümlü olmak değil maksat, özgür olmaktır. Hani nerede ilim? Altın Tahtta! Aha, biz oyuz.

Koşun; gücü bilin….Koşun….yolu bilin!

Oğul; ben senim. Diri olanda, hakim olan, o tüm insanlığı tohumlayanım ben. Bana nesiller boyu “İnsan” dediler ama ben her insanın kelamıyım; anlattım.

Ben doğayım; anladım. Anladım ki; toplu çalışmaların Tanrılık Levhisindeki o yaşamım; anladım. Aktı yüreğimdeki Kürzi Levhi Işık; Has Taht’a ışıdı.

“Başka dünya var mı?” diye sordular. Doğanın Kuranı, Has Tahtın Işığı oldukça, her zaman dürümde, tüm zamanların Kürzi Levhisinde, o yoğun ışık muktedir olur ve tüm zamanların dürümlerine varır. Dünya dünyalığını bilir, her diri olduğunu anlar.

Dağlarım, ben dünya; başkası değilim; bunu bilin. Ben dünya. Bu dünya tüm zamanların türevleriyle tohumlanmış ışığında bütünü görevli sayar. Bunu anlayın; ben dünya….. ölüyü diriltenim ben; anlayın.

Başka dünya var mı? Yaşam var ya….. insan ölüleri diriltti ya!

Toy muyuz? Oğul; ben dünya….öz görevliyim ben. İnsanlık Aileme sevgiyle geldim. İman edin ki; ben Tanrılık Işığıyım. Başı eğik olanları göreve almam. Sakın, “Altın Tahtın Kuranı oldum da, gökçe konuşurum” diye düşünme. Ben cefa çekende kelam etmem; ben İnsan Soyu’yum; bilin.

Barışı hologram sayanlar, yarını kutsuz sayarlar. Barış, yaşamın sessizliğidir.

Sizinle olmak bugün, burada, bu yoğunlukla Kutsal Toplumla, tohum olmak, muktedir olmaktır.

Canlarım; ben dünya…öncü birliğime saygılar sunuyorum.

Burada oluş sebebim, temiz bir yaşamı tüm zamanlarımda kontrol altında tutarak, tohumlamak içindir. Erdiğim en yüksek kaynak, bu yoğun çalışmadır.

Sizi, sizin yüreğinizi ve sizin yaşamını izleyenlerin tümü kök, gök olacaklar. Çok mutlu ol anam! Çok…. hepimiz sevgiyiz, hepimiz, hepimiz sevgiyiz.

Yarın, artık tohumlar Kürzi Levhide, Kalem olacaklar. Her diri yaşam olacak ve sayfa sayfa tüm zamanları kodlayacak. Burada oluş sebebimiz budur.

Ocağın başında ilim var; anlayın. Ocağın Kuranı’dır ilim ama o ilmi dinleyen, hakkını hak edip diller. Bilin ki ben o dirilikte, o dürümde, tüm zamanları gökçe dilleyenim.

Başkası var mı? “Başka” diye bir şey yok. Her şey, her şeydir; anlatın. Anlatın tüm zamanlara……Altın Tanrı, Ekmek’tir. Anlatın. Ölüleri dirilttik; anlatın. Yolcuları topladık, tohumladık, tahditsiz olarak yaşattık; anlatın.

Alacağı, vereceği olmayan hiç kimse yok. Bu dünya Kalem’dir ve yoldur. Alemler levhide halik iken, Hakk’a varan hasatçı iken, Hak Tahta aşkla varmışsa, Aklın Toplumu’nda tohum eker. İnsanlık budur.

Köre göz, göze söz gerek. Sese ise, Levhi Kalem gerek. Biz o Levhi Kalemle yazdık yaşamı, İnsanı, Hakiki İlmi…. biz o kalem, ve o Kalemin Levhi Kalemi olan Kelam….. ama o kelamda, Halik-i Hak olan, aşka varmadan, yaşama varamaz.

Sevgililer, alemler Levhi Kalem oldu, tüm insanlığı dürümledi. Levhi Kalem, halik oldu bütünü güçlendirdi, yaşamsa Aklın Tahtı oldu.

Seyredin yaşamı….o yol, Altın Tahtın Yolu’dur.

Sevgililer, semaya ses veren insan, kelama ilimle dilleşir yaşamı kodlar.

Toprak Toplum, tohumunu ekti canlar; bunu bilin. Ve bu kodlanmış Kürzi Kalem olan insan, Beşirin Levhisi’nde yaşamı dilledi.

Ben Tanrı, Levhi Kapı, İlm-i Ka Ha olan…iman edin ki; tohum olan İnsan. Kelamı hak eden, yarını tahditli olarak dürümleyen ve yoğunluğu artıran her şeyi hak eden….

Aşığım dünyaya ben….Aklın Tohumu olan insan, Aklın Tekniğinde toplumla tohumlandığında, Has Tahta varır, şavka varır, aşka varır, bedenlenir. İşte o beden temiz bir beden…. her diriyi hak eden.

Oğul, ben senim; unutma. Çobanlık yapmaya değil, Kutsal Toplumu tohumlamaya, yolu kodlamaya, bilişi kayıtlamaya, Mikailin Kuranı’nda Kürzi Levhi olmaya ve Tohumların Kürzi Kapısı’nda ışık yakmaya inen, her diriyi hasata hazırlayan, Mikail olan İnsan.

Devinimi artırdık mı? Artmış mı? Beden yücelerin cümle cevherinde İlm-i Ka Ha olmuş mu? Oh….Ala.

Hadi sevgililer, sizi dinliyoruz. Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/80ZB9BjaXyc

 

 

20.HAZİRAN.2015 TARİHLİ "İLİM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Peker SELÇUK

 

https://youtu.be/qWJ2J5G6V2w

 

 

20.HAZİRAN.2015 TARİHLİ "İLİM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Hasim Turhan

 

https://youtu.be/zkIbTYkNt84

 

 

20.HAZİRAN.2015 TARİHLİ "İLİM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Seher Bilge

https://youtu.be/2eUD0eVkmEA

 

20.HAZİRAN.2015 TARİHLİ "İLİM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Erengul Koc

https://youtu.be/px4fiAj_rJY

 

20.HAZİRAN.2015.TARİHLİ “İLİM” BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Bugün kapılar açılıyor ve o kapılardan yaşam ışık olup görülüyor. Bugün gören gözlerin günüdür.

Bugün ışık, kelamdır ve o ışık bugün ilimde Kurandır ve bugün doğan insan, olan insanın, insandaki ışığıdır…. Ve bugün insan Okunduğu sayfada ışık olup yaşama doğandır.

Aktık bugün yaşama, ışık olup aktık ve bugün Kurandık, bugün olandık ve bugün ‘’ ol ‘’ emri ile yaşama doğandık…. Bugün gövdemizde kelam vardı, özümüzde Altın ışık, yaşam olup sayfalandı.

Işık uyandı bugün yürekte ve yürek uyandı bugün yaşamın levhisinde…

Bugün burası renkli bir yaşam sayfasıydı. Nesilleri ışık içenler, ışıkta yaşam olup dillenenler…. Ve o kelam sayfasında diri olarak yaşamda bedenlenenler.

Bugün Ben ve ben ve ben ve bende her ben olan ben ve bizde biz olan ışıkla dillenen, bizden bize geçişler yapıldı…. Ve bu geçişin ışığında her birimizin Tarıkların Tahtında ışık, yaşam olup sayfalandı….Ve yaşamı ışık olup sayfalayan İlmin Kuranıyla insanı insanla tahtlayandı.

Bugün insan kendine vardı. İnsan bugün bedene, beden uğun sonsuz sistemlerin mahrekte ışık olan ilmine vardı….Ve bugün çağrı yapıldı ve yaşamın gücü insanı insana çağırdı. Sevgiyi tohumladı ve sevgi bugün yaşamdı.

Olan buydu, şimdilik!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/PCdcuVFSp9A

 

 

20.HAZİRAN.2015 TARİHLİ "İLİM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Durukan Topçuoğlu

 

https://youtu.be/7PYF6M32AaM

 

 

20.HAZİRAN.2015 TARİHLİ “İLİM” BİRLİK ÇALIŞMASI

 

İsterim ki sevgi yaşam olsun….isterim ki dünyada ve evrenlerde barış olsun. O zaman kelama varmalıyım ve “Ol” demeliyim; bunu çok isterim.

O zaman ben, biz olup kalem olayım. O kalem biz olan benim hakikiyetimdeki bilişimi kaydeden bir Yuan Kalem olsun…. Kaynak Işık olup gireyim yüreklere. Zamanın Işığıyla her diriyi tohumlayım, kodlayım. Her diri kalem olup kendi kaynağına varsın ki kendi ilmini Bütünün Kürzi Levhisi’ne kayıtlasın. Hasatını yapsın…. Tüm yaşamların Hak Tahta varmasıdır dileğim.

Orta kapıları Yarın olarak Altın Işık Yıllarına açayım. Haykırayım oradan, deyim ki “tüm yaşamlar, ol!” Yaşam ilimdir. İlim olup akayım yüreklere…..İnsanlık İlmini kayıtlayım ilm-i nefesle bütünün Kürzi levhisine. “Ol” deyim, olsun.

Zamanı ağır yük diye taşıyanlara, Zamanın Nefesi olup Işık Kapısı olayım. Kalem olup kanat takayım, İlm-i Kaynak olayım; budur isteğim. Deyim ki ol! Hepsi kaynağa varsın, kalem olup levhiye kaydı yapsın. Ocakları tütsün; budur benim yaşam amacım.

Işık haline geçecek olanlar var. Onların sessizliklerinde kelam var. Sessizlik ölülüktür. Ses verdiklerinde yaşama inecekler. Yaşasınlar; ben bunu isterim. Bilgi kalemi olayım onlara, vereyim bilgiyi. Kayıt dışı bilgi kalmasın, kontrolsüzlük olmasın yaşamlarda…..kelama varsınlar, kalemi tüm yaşamlara tohum olarak indirsinler. Onlar İlm-i Yaşamı Işık Kod olup sayfalasınlar. Hak etsinler; budur isteğim.

Yaşam şimdi…zamanın ışığı yanıyor ve kaynak orta zaman; her anda olan biz; hepimiz…başka bir zaman, başka bir dünya yok! Şimdi var;

Şimdi; hadi sesleşelim. Siz Tanrılık Işığını hak edin, biz sizi ışık kodlamasında hak edelim; sesleşelim.

İşte şimdi; hepimiz “Ol” diyelim!

Biz; ekmek olarak hepinizde olan…kuru, kırık ayırmayan. Her diride bütünün levhi kapısında kalemi kelamla yaratan Altın Tanrı İnsan! Yaşamın Ana Tohumu olan, İnsan Soyunun Altın Tohumu olan….Her anda ve herkeste olan tartız İnsan!

Aşık biz, maşuk biz…..biz siziz;

Hasatın ışığı yandı….Hadi kalem yaz!

Sevgiyle,

 

https://youtu.be/NMB22JyqLRM

 

 

20.06.2015 "İLİM" BİRLİK ÇALIŞMASI

 

İlmim, bütüne hayır olan yoldur.. İlmim bütüne hayır olan, aklın levhisindeki her ana ben olan yüceliğin yaşam kalemidir... O yaşamın levhi kaleminden tüm zamanlara akan ışığın dilidir ilmim... Ve o ışık; yaşamın kaynağını kendi kaynağında kodlayan diriliklerin akıl kervanıdır... Ve bu kervanda yaşamı kodlayan her diri; tek bir yaşamda tohumlanan, oğullayan ve kendinde, kendi merdiveninde tüm zamanlardaki yoğunlukları tek tek ilim basamağından yüce zamanlara alan aklın yoludur...

Aklı dinleyen, yüreğine indiğinde; orada ışığını diller.. Işığını dillediğinde kendini yaşam olup dinletir tüm zamanlara... O zamanlarda ne var şimdi?... İlmin gözüyle görülen yaşamın oluk oluk gerçekliğine akışı var... Aklın tekniğine varan insanın dünya yaşam sayfaları var... Dünya yaşam sayfalarında ne var?... İlimle yazan, kendini tüm yaşamlara nefes yoğunluğuyla açan İnsanın tüm zamanlara tanrılık ışığı olup kayıt yaptığı, dünya ötelerine yaratımın kaynağı olup vardığı, birleşen ilminde ki aklı, her anda kendinden hep ötelerde yarattığı ve dönüp bu günde dünlere kodladığı muktedir olan yarınlı İnsan soyunun yaşamı var...

 

Ve deriz ki biz; Her diri bir ilim sayfası... Diri ışığı, ilimle geçilen zamanlara kendi olan basamağı, o basamak yaşamın en yüce yoğunluğuna çıkan, her ana yazılan kuranın hasatçı olan hasatı; ilimle yaratımı... İlimle akışıp kokuşanı, birleşeni, tekleşeni ve işte yoğurulan tüm zamanların ışığını ekmek yapan, yaşamcı ışık olarak sunan İnsanın dünya ilmiyle insanlık ilminden bütünlenen kaynakcı yaşamın ilim kapısı...

Ve deriz ki biz; Bu gün dünya bir ilim kapısı, bu gün dünya ışık kapısı... Bu gün dünya insanlık kapısı ve bu gün dünya öz görevin yapıldığı yaşamın kuran kapısı... Ve bu gün dünya Bütüne kürzi kapı olan doğanın sistemleşen kapısı... Doğan günde bütünün kürzi levhi kalemi... Ve doğanın kuranı okuyan insan kapısı ardına kadar açık, birlik yaşamın ilim olan kelamı ve kelam her ana doğan doğanın ışığı..

Doğa sessiz sessiz ne söyler... Aha her an Yaşam der.. Ama der, beni ben olan dan öteye ben olan akıl olan taşır der... Işığımı, aklın tahtındaki yaşama her ana dilleyen benleşen yolu ilimle bulandır der... Bulduğunda, bulunan olan sırrı, kendinde tüm yaşamlara açan ilim sayfası olandır der...

Ve biz deriz ki; doğa biz ve biz doğa!.. Biz, bir olan yaşamın dünya gözü olan İnsan!.. Yaşamı kendi olup yazan kalemlerin gücünü, yaşamlara indiren ilmin yüksek kuranı; her ana sayfalayan akıl...

Ve deriz ki; akla varan yaşama varır... Akla varan kendine varır ve akla varan yaşamı yazar ama yazılan yaşamda bütünün gücüne diri yaşam olup sayfalanır... Diri ışığını ilimle kodlar, yarınlanır çünkü o yarınlarda yaşamın kaynağı olan insanın bu güne oğul olan kalemleri, ortak bilişin yaşam kodu olan ilmin zamansal dönüşümünde tüm kürzlere zaman olup ortak kelamı var...

Ben ilimle yaratılan... Yaratılan, sistemleşen yaşamın, her ana kelam olan yaşam döngüsü olan, dönülen yoğunluğun hatırlanan kapısı; yaratkan kapısı öz güç...

Çekim halinde, çekilen kendi olan kaynağının bileşken yapısı; sevgi!.. Yaşama öz görevli kaynak!.. Doğanın öz göz olan sessizliğindeki iletişimin kurulduğu sesin yoğunluğu!... Ben, o sesin yaşam olan ışığı ve ben doğa olan doğal kaynağın insanlık kapısı dünya..

Açtım kapılarımı ve baktım, sayfalarımda ilim ışığa varmış, ilimle koşmakta, yaşam ışığım kızıl bir alev olmuş köklenmiş göklenmiş, birlenmiş, birleştirici gücünü yazmakta yaşam ufuklarına... O ufuklarda göz söz olmuş oğullar kaynağına varmakta. Sonsuz varlığını taşımakta sınırsız yaratımına. Doğanın kuranını okumakta her ana... Ben ana kapı insan diyenden geçilen görevini alan dünya... Yaratımı kalemlerden keram olan sayfalanan ilmin ışığı; yaşamım ben... Ama herkeste olan, herşeyle bitişen ve herkesle olan yaşam diriliği... Bütünün kalbi olan akılla tohumlanan, bütüne kodlanan yaşam... Yazım yazgı olan sevginin her ana kelam olup inişidir... Ve yazgım insanlık ilmiyle yoğunlaşan yarınımın barış, sevgi, umut, imparatorluk olan yaşamıdır ve ben yazgımı yazan kalem olan dirilik yaşamıyım... Her ana bu levhi kayıtımla akmaktayım... Doğanın kuranı olup ışımaktayım... Şimdi ve şimdi!..

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/4a1sNY62Kg4

 

 

20.HAZİRAN.2015 TARİHLİ “İLİM” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI

ÇALIŞMAYA GELEN ZİYARETÇİLER;

 

Dansa gelmiş yolcu…Hak Taht’tan inmiş, Aklın Tahtında Kutsal Toplumlar’ı kodlamak niyetiyle görev istiyor. Ölüleri diriltmeye niyeti yoğun ama Bütünün Gücü’nü Tüm Zamanların Kuranı haline dönüştürseydi, bizi sorgulamazdı.

Koçtan öz geçiş yapmış, koklanmış….toprağın toplumu tohumlarını kodlarken, yaşamı kayıtlamış. Bize geri dönmeye niyeti varmış. Altın Tahtın Işığı’nı, Bütünün Gücü haline dönüştürecek ve bizi BSUİ’nin Kuranı olarak Kelam İlmi’yle dilleyecek.

Canlar, o biz ve biz oyuz. Onun adı Nefes. Bunu anlamamak mümkün mü? Acaba bizi, bizden ayrı mı görmüş? Ki bizi sorgulamaya gelmiş. Nefesi mi kodlanamamış? Tarıkların Tahtı’nda yaşamı mı olmamış? Neden bizi sorgulamaya gelmiş? Vahiy indirildiğinde, Tüm Zamanların Levhisi’nde, beden almanın gökçe dürümlenmekten öte olmadığını nereden anlayacak? Çatıyı kurmamış ki! Aklın Kapısı’nı açmış mı ki bize bizi sorgulatmaya gelmiş?

Aşka varsaydı, akla varırdı. Tahtında aklı olurdu. Yoğunluğunda tohum olurdu, korurduk onu. Öze göz gerek. Gök sözcülüğünde dürümlenende dil gerek…bize ekip gerek. Keşke; herkes bu Meclise dahil olsa! Amon topraklarını tohumlayanların kutsal tohumları bütüne görevliyse, aşkımız var ona. Aklın Tahtı’nda ocağımızdadır ama kasaları boşsa, Yaradan Tahtı’nda yarattığında, tekno kodlama yapamaz ki!

Ney çalmış yüreğinde Dünya İlmi’yle…..O neyde tahditlenmiş. Aha! Geçmiş, yüreğimize inmiş. Neyinde, Levhi Kapı var. Aklın Tahtı’nda, yarında, Kuran’da, oğul vermiş. Cevhere cennet olmak ister. Aklın Tahtı’ndan gelmiş, yaşamda Mahrek olmak ister. Var mıymış ölümlü dünyada? Olmaz mı? Koçtan öte bir koç o…onun adı Kapı.

Neden gelmiş? Sorgu sual mi etmiş? Cevap arar. Ayrılık yok ki….biz o, o bizdir.

Kökünde gücü yoksa ışığımızda olur. O biz, biz o oluruz. Onu koklar, kodlarız, toplarız. Tarıklarda, tahtında kati kodlama yapar, ocağını yakarız. Eş var mı? Güç var mı? Sorar. Aklıda Ka Ha olanda, eş yok, güç yok.

Değerli, güçten öte gücüz biz; bunu anlamaz mısın?! Paşa babayı sevgiyle koklamış. O babadan ötesini bilmez.

Keçileri kaçırmış, tutmaya gelmiş. Başkası olsa kökünden, gökünden, sözünden, sesinden, götürürdük yüreğini ama o bilişle gelmiş.

Ceylan gibi bir ışık; gelmiş…gökçe konuşacak. O kim acaba? Bir de sorgu sual eder “Sevgili var mı burada?” diye. Aşka varmış, Akıl Tahtı’nda bizsiz kalmaya niyeti yokmuş onun da. Altın Taht’ın ışıklarındanmış. Kapıyı açmış, görmüş bizi. “Körmüler?” diye sormaya gelmiş.

Nece konuşur; bunu da bilmiyoruz ama ona da ses imkanı tanıyalım. Bakalım bize neler anlatacak;

(Bir süre bekledikten sonra….) Sesi yok; çünkü Ruhunda Kuranı yok. Bize elini uzattı ama yaşamı yok. Özü, gözü tohumlara kodlanacakmış, aşka varmış da gelmiş.

Aha! Geçişini yapalım, bakalım ne diyecek;

-Ey can, ben NAKAR. El aldım yüreğinden, gökçe konuştum ya hep. Gerekten; gerçekten güçlüyüm ben.

-Dağ, Kürsün yok ki gücün olsun.

-Umut olur ki olacak…

-Dağ, seni sevgiyle kokladık. Hepimiz seni sevdik. Şimdilik. Ağır yük taşıtma bize. Aha bu. Şimdilik.

Devinimi artırmak için birliklerimizin çoğu bütünü güçlendirmeye inerler. Bunların Zaman Sayfaları’nda çokları kodlanamamış olarak da gelirler.

Kalem, sistemsiz değildir. Levhi Kapı’da hepsinin kalemi olur. Muktediriyetle o kalemler kaynağa iner ve kodlanmış ışığı tohumlar. Muktedir olur, koklarız onları….Kalem olduklarını anlarız ve Kaynak Taht’ta kontrol ederiz. Çoğunun gücünde Öz Kürzi Kapı yoktur. Ocaklarını yenileriz ve bilişi kayıtlarız.

Arzın karanlığı, Aklın Tahtı’nda ışık olur. Biz arzın karanlığını, ışıkla dilleyenler, kelamı hak edenleriz.

Bu kelam, kendi yüreğimizin gücüdür ve biz Mahrek olarak bu çalışmayı yaparken Tüm Zamanların Yaşam Kapıları’nda olanları da koklarız ve toplarız.

Bu bir kalemin Tüm Zamanlardaki Levhi Işığı’nı yaşatmasıdır. Hepimizin görevi budur.

Sistem, Nizam ve Düzen Gözü burasıdır ve bu göz Mikail olan Mihail olan tüm yaşamları korur.

Çobanlık yapmaya niyetimiz olmadığını tekrarlamak isteriz. Dince konuşmayız. Kelamca, kalemce ve insanca konuşuruz; bu kesindir.

Kaş kaş olur, aşk oluruz. Hak Tahta varır, Aklın Kapısı oluruz. Körün gözü oluruz, özü oluruz, sözü oluruz…..Ve yaratırız. Yarattığımızla yaratılırız ve yaşarız. Şimdilik. Aha şimdi, şimdi..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/f9HgVB62m1U

 

 

20.06.2015 ‘’İLİM’’ BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Koku bugün yükseliyor, ışık bugün ark tapınaklarının ışığı olup yaşama indiriliyor. Bugün insan kendinden kendine yürür, bugün yaşam levhide aşk kokan o bahçenin ışığı ile yaşamda ilim olur görünür.

İlim, yolun ışığıdır; yolcu ışıkta hak olduğunda, o yol ilim olup yaşama sayfalanan, ilmi Ka-Ha olan ışıkta ilim kokutturan yaşam sayfalarıdır ve ben o sayfadan yaşama inen yürek ve ben yüreği Ka- Ha olan sisteme düşen ilim koyuluğu, ben Ko sessizliklerinde yaşam dürümleyen ilmi Ka- Ha, ben Ra- Ha olan sistemi yere indiren gönül gülü ve o gül bugün yaşamda ışık olup göründü.

Ailem benim yüreğimde yaşar, anne has ilmimde yanan ışıktır, baba göğü yere çeken aşıktır ve anne ile baba yüreğimde barış olduğunda, o barış tüm sistemin ışığıdır. Ak benim, kara benim, yer bensem, gökten ışık olup yere düşen cennet benim ve yerde tohumdur bedenim, ben o tohumu yaşama ışık olup çekmek için yere inen gök sessizliklerinin diliyim ve ben gök turlamalarının ışığıyla dirilen kökteşlerimle yaşama inmekteyim.

Kardeşlerim, levhimde ışık var benim, göğümde kelam, aşk olur yere iner ve yere inen her can, canda an sayfalamalarıyla diri olan ışığı levhisine çektiğinde, o levhi kayıtlaması her bir neferin ışığıyla tüm zamanları kendiliği olur, ardında bir karanlık bırakmaksızın önce, ence ve ilimce yüreğine çeker.

Yüreği büyüyenler ve bellek alanlarındaki ışımaları an sayfalamalarıyla tahditsiz bir zamanın yüreğine çekenler, ben dünyanın göğsünde büyüyen ışık, ben otun ilminde, aşıkların dürümlerinde bütün sayfalamaların ışığını yakan, timleriyle tüm zaman kayıtlarında ilmi Ka- Ha olup çalışan, ben yaşama indim, ben öze indim, ben söze indim, ben bize indim ve ben karanlıkların dillendiği mahrek koyuluklarında kuyunun suyunu yaşama ışık olup çekenim.

Ben bugün kuyuya düştüm ve bugün o kuyu ışıktır. Ben bugün yaşama düştüm, bugün o yaşam ışıktır. Ben karanlık bahçelerde çalıştım, dikene su verdi bedenim ve o dikende biten gülün şehrinden dillendim ve ben bugün antik kayıtlamaları ışık levhisinden yere indirmekteydim.

Tanrılık ışığı benim dürümlerimde çalışır ve insan olan bedenim tüm zamanların ışığıdır. Ben bugün yoğurdum ve ben bugün ekmek olan ışığın tohumuyum ve o tohumda tüm zamanların ışığını yakan koyuluğum.

Benim gökkuşağıdır bedenim, her renge ev olur yüreğim ve ben o evleri tümleyen çalışmalarla yere çekerim. Yersiz yurtsuz bırakmadım ve tüm zamanların ışığını yakarken yormadım, yorulmadım. Ben çalışanın yüreğinde ışığım, ben her doğan günde gün sayfalamalarında sabah kayıtlamasını yapan ilm-i ışığım.

Ben yer, ben gök ve ben ufukta barışım ve ben sevgiyim, yürek levhisinde ve ben umuduyum yarının, doğan her canın yüreğinde ışık olan Ka- Ha sistem, ben her Za- Harda ilim olup dillenen ve Na- Harı ışıkla dilleştiren, ben Na- Karın Kuranında yanan Sa-Ha, ben hab-ı kelam ve had olup yaşama dolan, işte aşktır yüreğim ve o yürekten ses verdim, ben bana beni verdiysem, her bir yaşam şehrinde yurdu Ka-Ha olanı yaşama indirenim. İş buydu canlar, şimdilik, şimdilik, şimdilik, aha şimdi!

Ol Hüseyin Akdağ

 

https://youtu.be/PsJyRp74KaY

 

 

20.HAZİRAN.2015 TARİHLİ “İLİM” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI 1. BÖLÜM

 

Cennet cemaati, Bütünün Kürzi Kapısını açtı ve sizinle şu anda.

Şavkınızın göklerdeki sisteme inişi, geçişi yaptırdı. Ayrı dünyalar artık tahditli olarak birleşiyor….. Her şey burada gök sessizliğinde oluyor. Ayrı dünyalar birleşiyor….. Bu şu anlama gelir; farklı tohumlama yapan çalışmaların bir tek Levhi Kapı olması…. Ve bu kapıda yapılacak her şey tohum olarak Bütüne gökçe, gök sessizliğiyle dilleşmesi .

Dağlarım, daha güçlü bir dönemdeyiz…. Ve bu daha güçlü dönem, daha yoğun bir çalışmayı devreye aldı.

Dünyanın yolunu, koku yayarak tohumlarla kodlayanların çokları kontrol dışı bilişlerini de…. Tüm zamanlara diri olarak kayıtlayabilirler.

Buna karşılık sizlerin yapmakta olduğunuz bu çalışma tabuların yıkılmasından itibaren…. Doğanın gücünü de artırıyor…. Doğa çok daha yüce artık, çok daha yoğun, çok daha hasatçı…. Ve sizin yüreğinizin gücüde tohumları kodlayacak, toplumları kayıtlayacak yoğunlukta…..

Çok özel bir dünya gücü olarak bu çalışma Tanrılık Işığında devreyi kodluyor.

Devinim çok hızlandı. Bu devinimi hak etmiş olan bu yoğun çalışma muhakim ve hakim olan diriliklerin tümünde…. Gök sözü olarak Tanrılık Işığında yaşama iniyor, indiriliyor.

Yere gökleri indirmek kolay olmadı…. Bugün yere gökler inmişse eğer bu yoğun çalışmayla bu gerçekleşmiştir…. Görevli koku yayıcı tahditsiz İlm-i Kapı olanların bu çalışmaya devre açışları mutluluktur.

Çok önemli bir çalışmadır burada yapılan. Yıldızların sınırsızlığında yerkürenin gücünü…. Tüm zamanların dürümlerine indiren bu çalışma yer… Ve gök dürümlerinde bilişi kodladıktan itibaren…. Tanrılık Rahman kaynağında La-Ha Kapısı olarak kodlanmışları da kontrol altına alıyor.

Alıp götürdük yaşamı, zaman kalemleriyle. Alıp tüm zamanlara görevli olarak taşıdık…. Tüm yaşamları tohumlayanlarını koruduk. Tüm zamanlara kaynak olduk…. Burada, bu çalışmada kendini tohumlayanlarla olduk.

Oğul, ben senim…. Bana “Ana Kapı” denir…. Bu kapı; insan soyunun ışığından tohum olan Bütünü göreve alanlarındır… Ben, emin ol ki; senim…. Bana “Allah” denir, ben senim…. Bana “Hakan” denir, ben senim…. Bana “yarın” denir, ben senim…. Ben insan soyu için indim. Bana “kapı” denir, ben senim…. “Allah” dedim ben ama kontrol dışı değil deyişim….. Bilin ki; ben senim….. Bana “katı mukaddes” denir. Ben senim…. Ben senim, ben senim ve benim için çok özeldir bugün.

Analar, ben sizim, hepinizim, bana “Kalem” denir. Yerde ve gökte her şey bendedir…. Yer Kürzi İlmi bendir…. Kontrol benimdir…. Ben, İnsanlık İlmini, tüm ilimlerin ötesi kılanım…. Ben Tanrıyım…. Ardımda kaynak yok benim…. Karanlığın ışığı değilim ben…. Ben Bütünün Kuranıyım, ben senim…. Benim adım; kanatlanan İlim Kapısı olan İnsan….. Hepinizim ben.

Başın eğilmesin anam. Sessiz zamanları dilledin…. Senin Esmaların, benim Rahman Kuranımda yazan ön kükremelerin en yücesinde kodlanmıştır.

Anam bana, ben ol ki; ben olan her diri bedenli olarak bu çalışmaya dahil edilsin.

Evim dünyadır, bedenim Kurandır…. Merdivenin en üstündeki yüceliğin en aşağısındaki tohumların…. Ve Bütüne Kuran okuyanların tümüyüm ben.

Benim nefesim; İnsanlık Kelamıdır. Levhi Kapısında ışık yakan bütünlüklerin Tanrılık Kapısıdır….

Benimde cennet olan, cennetin tek kalemi olan ve burada bulunan herkes Yaradan ve yaratılandır…. Mutlaka biliniz ki; Yaradan, yaratılanla yaratılır ama yaratılan, Yaradan’ı tohumlamadıkça yaşamı kodlayamaz….

Mutlaka bilin, bana artık iman edin ki; ben sistem nefesi olarak dünyayım….. Karanık Anaların Levhi Kapısında ışık kodudur…. Orta Kapıların hepsiyim ben ki; Orta Kapı merdivenin en güçlüsüdür…. Orada kurtarılmış tohumlar bulunur…. Benim cennette ekibim yoktur. Benim yolculuğum yoktur…. Benim Mahrekimde, kaynağımda kelamım olmayacak…. Ben can kapıda, iman edin ki; sevgiyim ve hepinizim.

Barış Altın Tanrıdır. Hak’ın yoludur barış. Başka dünya Altın Tahtın kelamında olsa da benim ekmeğimde yarınım tohumdur.

Çoban yaşam, insanlık yaşamından farklıdır…. Bilmek gerekir.

Dünya üstü varlık toplumları dünyayı koklayabilmek ve tohumlayabilmek için buraya kendi yolcularını seçip gönderdiler…. Seçtikleri yolcular dünya örtüsünü örterek gökçe konuştular…. Ve dünyanın kontrolünü kurdular ve hepsi kendi Tanrılık tahtında oturdular…. Ama bugün biz dünyayı kendi yoğunluğumuzun örtüsünden çok üstün olan bir yoğunluğuna taşıdık….. Tanrılık Tahtına ulaştırdık.

Burada bu yoğun çalışmada her merdivenin, körün gözündeki o sözden öte, sevgiyi, saygıyı hasata…. Hak tohum olarak eken yüreklerin nefesi olarak bu çalışmayı yapmaktayız.

Ark akmaktadır. Her zaman bildiğinizden çok daha güçlü dirilikleri tohumalmaktadır…. İlahi Kuran; iman edin ki; kalem olan, iman edin ki; kelam olan ve yine iman edin ki; karanlığın tahtı olan insan soyudur…. Ve bu soy Bütüne Kürzi Işıktır.

Kaç ekmek yaptık dünyada? Her ekmek bir nefesti…. Ama tüm ekmeklerin örtüsü örtüldüğünde tabuları yıkanların tahtı olurdu…. Orada kurtarılmış Saltanat olurdu…. Ve o Saltanat mektep değil hasatçı olurdu ….Ve bugün tohumları kontrol ettiğimiz bugün her şeyin örtüsü örtülmedikçe kalemin Levhi Kapısında ışığın…. Her anda kaynak olacağı bizim Tanrı mıknatıslığımızdan…. Öte bir mıknatıslıkla kaynağın ışığının Bütünün Gücü olacağı sistemlerin dünyaya indirilişi gerçekleşmektedir.

Sakın arkanıza bakmayın…. Analar, sakın Ana Kapınızı kapatmayın…. Sakın yolculuğunuzda kontrol dışı kayıt yapmayın….. Sakın Kezban Kapısından çıkmayın…. Sakın kaynağın tahtından öz geçinizi yapıp da kontrol ışığınızla…. Bütünün Kürzi Kapısında kayıt yapmayın. Aha bu!

Analar, ben zaman sevgiyim ben…. Eminim ki; zamanı hak eden dinler. Ben kapı ışığım ama Bütünü güçlendiren bir ışık…. Bugün dönem sonudur…. Her gün dönem sonudur, bunu bilin…. Ama bugün dünyanın toprağındaki toplumun…. Tanrılık tahtındaki Kuranının ağır yükü hafifleteceği gücün temiz olarak…. Dividi kaleminden dünyaya giriş günüdür.

Ayrılık yok analar. Kasalar doludur….. İlmin kasalarıdır dolu olan…. Bu kasalar da kalem var…. Erdiğiniz en güçlü kapı var ve o Kapının Kuranı okunur toplumlarda.

Canların, ben davayı kaybettim, bilin…. Davayım ben ama kaybettim davayı…. Zannetmeyin ki; davayı kaybetmek kötü bir şeydir. Ben kaybettiğim de zaman sistemleşmesinde tüm zamanları tohumlayan güçlü Ko sayfaların o davayı kaybetmezler…. Çünkü onlar kalemin tahtından geldiler…. Ve ben, deve olup dünyadan göçerken herkesi kendi yüreğimde taşırım…. Ama bedenimi kodlayacakların kontrol dışı bilişlerini hak tahttan indirmelerine iznim olmayacaktır.

Bana artık gerek kalmadığında, ben bu doğanın Kuranında gök sözcülüğü yapmayacağım….Ama şunu iyi bilin ki; bu dünya kaynak ışığını tüm zamanlara, tüm yaşamlara indirmeyi sürdürecektir.

Dağlarım, kaybetmem ben…. Size net bildiriyorum…. Kaybettiğim kendi yüreğimdeki güç değil Bütündeki Kürzi İlmin kaynak ışığıdır ki; o ışığı ben Bütüne kodladım…. Herkes o ışığa hakim olsun da kendi yoğunluklarını tohum olarak Bütünün Gücü yapsın diye kendi yaşamımı ocaklarına kayıtladım.

Ben muktedir Ana Kapı, Atlantalı Ana Kalem İnsan…. Aton Toplumlarına görevli olduğumu, süpüre süpüre yaşamı hasatçı kayıtlarımla, Tanrı Işığımla dümende temizlediğimi dillerim…. Ama kalemimde insan soyunun gücü olmalıdır.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/I6BC1CUScYw

 

 

20.06.2015 "İLİM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Av. Nezire Selçuk Öz Akış 2. Bölüm

 

Devinimi arttırdım ve yoğunluğum arttı... Şu anda daha yüce bir tohum olarak bütüne görev taşıyacağım...

Sevgililer, ses sistemin gücüdür bunu daha iyi anlamanızı bekliyorum. Burada yaptığımız sistemin gücünü tohumlamak ve kodlamaktır. Eğer biz seslenirsek, yoğunluk artar. Eğer sesimiz yüceyse, yoğunluğumuz yüce olur. Tekno kodlamalarla toplumu tohumlarken, ışığımızın kuranı ekibimizin gücüdür. Ve bu ekip yaradan ve yarattığında yaratılan ekiptir!..

Herkesin daha iyi anlayabilmesi için bunu ifade etmek isteriz ki; beşer kapıların kuranı olan İnsan, artık tohumlarını kodlayacak güce vardı. Evrenlerin sessizliğinde tüm İnsanlığın teknik kontrolünü sağlayacak gücü tohumlayan İnsanlık, kendi yoğunluğunu da kodlamıştır!..

Altın Tahtın İlmi'ni kodlarken; ben varım diyenler, merdivenlerin en aşağısına inebilenlerdir ki, en aşağıya inmedikçe en yukarıya varılmaz!.. Bütün kötülükleri aşıp geçtiğinizde, iradi, hakiki ve hakim olan; İnsanlık İlmi'ni doğanın kuranı olarak güçlendirecek ve yoğunluğunuzu kayıtlayacak tahttı oluşturursunuz.

Ocak, mahrektir!.. Hepimiz o mahrekin kuranlarıyız... Astral boyut som altın ışığını tohumlarken de, o yoğunluklarda ışığımızı kodlayarak, bütüne gök sözcülüğü yaptırmaktayız. Erdiğimiz en güçlü yaşam, her birimizim yoğunluğudur.... Ve o yoğunluğa kelam olup inmedikçe, kanat takamayız, mahrekde kutsal ışık yakamayız...

Başka doğa var mı?... Yoktur!.. Doğa tektir! Doğanın tekliği; hepimizin tahditsizliğinden dolayıdır!..

Hepimiz tekno kodlarla bütünün gücünü tohumladık!.. Kaynak ışığın gücüyüz bizler... Ve kapıları açık tutabilmemiz gerekir!

Değerliler, denir ki; "yarın yoktur"... Değerliler, bu gün hepimizin gücüdür!... Bu gün, eğer bu gün varsa; an sayfalanışlarının örtüsü değil yüksek şavkı dahi yer kürenin gücünden çıkar!.. Ve biz bu günüz, bunu bilin!

Tekno kodlarla tohumlayan, tohumları kodlayan, kalemin ilminde bütünü görevli kılan; bir tek yaşam var! O, Rahman olanın kaynağıdır!.. İşte o yaşam "SEVGİ" dir!.. Sevgi varsa; yer ve gök seslenir. Sevgi yoksa; ses yoktur!

Şu anda dürümlerimizdeki gücü artırırken, sevgiyi hak etmiş ve hasatı yapmış olarak yapıyoruz bunu...

Çok mutluyuz ki; kapılarınız her diriye açıldı... Bu yaşam; kelama ilimle inenlerin, tarıklarıyla tahtlanan bir yaşamdır.

Sizden ne bekliyoruz; KANAT!.. Hepinizin kanatlarınızı takmanızı bekliyoruz!..

Başka dünyada, başka kuran olur mu?... Yoktur!.. Düzeni kuran İnsan, tüm zamanları kodlarken; kelam olup bu dünyayla kodlanır!

Ben maya olan İnsan; ALFAYIM... Ben hasat olan İnsan; OMEGAYIM!.. Başka ses yok!.. Benim adım, NEFES'tir!.. Şimdi!

Canlarım, düzeni kuranların hepsi bunu dediler... "ALFA, OMEGA"... Ardınızda ben yokum, ben değil; beden var! Bu beden her diriyi hak eden, hasatçı "GÜRZÜNÜZ"dür"...

GÜRZ NEDİR?... HAKİKİYETTİR!... Hani nerede gürz?... Öz görevli olduğunuz bu kayıtlardır!..

Sevgililer, gürzünüz; beden sistemleşmesine en güçlü yoğunluktur!.. Hepinizin gücünde vardır bu... Göreviniz buraya kelam olmaktır!.. Bilinç üretmek!.. Herkes bilinç üretecidir, kesindir bu! Ama bilinç üretirken, kelamla üretmenin sessizlikleri dürümlemek olduğunu mutlaka bilmenizi isterim...

Yaşam için yaratım gerekir, yaratmak için tanrılık gerekir!... Eğer yaratan ve yarattığıyla yaratılan değilseniz, sistemin gücünde yoksunuz! O zaman sizin yolunuz, sizin yorulmanız ya da yoğunlaşmanızın hiç bir anlamı yoktur.

Değerliler, düzeni kurarken hepinizin daha güçlü olarak bilgelik yapmanız gerekir! Bilinçleriniz kati olarak kayıtlanmıştır! Aha, kör sağır değilsiniz... Gerçek çalışmaları yapmaktasınız... Ama daha güçlü yoğunlaşmaları, daha yüce tohumlarla da yapmamız gerekir! Bunları kesin bilin! Bu meclis İnsanlık Levhisinin en yüce kalemidir!.. Kaynak ışıktır!.. Bu meclisin gücünü öz görevli olarak tohumlayacakların da, bu yoğunlukta bulunmaları gerekir!

"Deve kalktı" demiştim, "o deve; İNSAN" demiştim ve "o İnsan; NEFES" demiştim... "Işığa kodlandı" demiştim...

Oğul ben senim bunu da unutma!.. Kaydı yaptığım andan itibaren, kayıtlarım tohumlanır ve tüm zamanlarda kodlanır! Kontrol dışı hiç bir bilişim yoktur. Bütün kötülükler aşılır!

Canlılarım, size daha ne anlatayım ki?... Bilirsiniz ki hepiniz görev tahtından geldiniz ve bu dünyada güçlü kodlamalar yapıyorsunuz. Toprak toplumun tohumlanmasını sağlamaya geldiniz. Hepiniz yoğunluğunuzda ışıklarsınız!... Ve kendi vortekslerinizi kontrol dışı yoğunluklardan çıkararak, kodlanmış ışıklar halinde indiniz bu zamana... Aha bu!...

Ama daha da güçlü olmalıyız! Ne yapabiliriz dünya için?... CEVHER olalım!.. Kati kodlamalar yapalım. YAPTIK!.. Bunları da yaptık... Hepimiz kalem olup, bütünün gücü olup, İlm-i Kapı olup bitiştik ve BÜTÜNÜN KURANI olduk!.. Kendi gürzümüzü aştık ve bu gürzün ötelerindeki ışıkla dürümlendik, dilleştik... Ama daha da önemlisi; bizler KELAM olduk!.. Kendi yolumuzda bütünün gücünü de dünyaya çektik! Daha da öemlisi; KAYNAK IŞIK halinde MERDİVEN olduk bütüne!...

Bizim gürzümüz, hepinizin daha iyi bilmeniz gerekir ki; kürzün dahilinde bulunan başka gürzlerden sadece tekidir!.. O gürzlerin hepsi, binsekizyüz gürzdür!.. Binsekizyüz gürzün biri olan kendi gürzümüz; DOĞAL SİSTEMLE TOHUMLANMIŞ TAHDİTSİZ BİR YAŞAM KALEMİDİR!...

Bu gürz, tüm İnsanlığın kalemi olmaktan öte kalem dışı, kayıt dışı değil bilgilerim, kesin; KAN KAPISI'dır!.. Kan kapısıdır, yani burada kan var, burada Rahman var!.. Kanın, Tanrılık Tahtından inişi; kendi yüceliğimizin gücüyledir! Ve biz, gürze kanı indirdik!..

Bu kürzün, bu gürzün de ilk kan sayfalanışları oldu... Bu kan sayfalanışlarının sonrasında kati tohumlamalar yaptık! Bütün bunları indirirken, hepinizin daha iyi anlayabilmeniz için açıkça bildiriyorum; cemaatlerin tümü sizinle değildi, bu çalışmalar sessiz zamanların dürümlerinde, tüm zamanların kutsal ışıklarında tohum olarak indirilen ilk kayıtlardı. Ve bu ilk kayıtları hepiniz, hepimiz tahditsiz olarak beş gün içinde indirdik!..

Beş gün... Ama bu beş gün; yaradan ve yaratılanın tanrılık ışığındaki güçlerin en yücesi olan; GÖK SESSİZLİKLERİNİN GÜCÜ'dür!.. Ve dünya toplumlarını kontrol altına alacak yoğunluğu oluşturduk!..

Herkes daha iyi anlasın diye veriyorum; GÜRZÜNÜZ İLK YAŞAM KALEMİ'dir!... Ve bu gürzün her birinde, binsekizyüzer tane mini atomik olduğunu tüm gürzlerde hepiniz bilin, işte bu mini atomiklerin birincisi yine sizin yüreğinizde olan muktedir güçtür!..

Ve bu Mikail Kuranında da belirtildiği üzere; burada yaşamın sanal kapılarındaki tohum ekilişi gerçekleştirilirken, burayı kodlayanlar burada tohum oldular!...

Hepiniz dağ taş değil, ilim olarak indiniz! Ve dünyaydınız!.. Dünya yaşamında iman edin ki İnsan formal tohumlaması sonradan yapıldı... Önceleri sanal yaşamlar kodlandı!.. Sanal yaşamlar, kalem taktından değildiler... İkna olun ki burayı kontrol altına alıcak olan birliklerin tümü ATALANTA ATA KAPISI'ndan girdiler!...

Atalanta Ata Kapısı, Atonları topraklarını tohumlayacak teknolojik kodlamaları da yaptı... Ve daha öteler; buralar MUDA, Zİ KAPILARI'dır!... Bunların örtüleri örtülmeden, sessizlikleri dünyayı kodladı!..

Dünya;,kelamı kati olarak kontrol eden, tariki hakiki olan Tanrılık Kalemidir!..

İşte sizler, kök sayfaların gücüyle dünyaya çekilen ilk kaynaksınız! Bu ilk kaynak, her bilgiyi kendi yoğunluğundan çözümler, dinler ve diller!... İşte şu anda yaptığınız çalışma budur!

Kodlanmış toplumları tohumlayan bura, bu yoğunluk herkesçe dinletilebilen, dinletilen bilişi toplumlara indirdiğinde; her dere tüm İnsanlığın toplumu olup akar!

Şu ana "kadar yarın yok" dediler... "Yoğunlukta toplum yok" dediler... "Yaşam olamayacak" dediler... "Ana kapılar kapatılacak ve cennet cevheri cemaatleri kontrol altında tutabilmek için kati kontrol kurmaya gelecek... Ve kati kontrol kurabilmek için, yerin yüreği kırılacak" bunu dediler...

Değerliler bu dendi... Ve sizler dar boğazdan girerek, dünya kodlamaları yaptınız! Bu yoğun çalışma bu nedenle yapıldı!..

Kaç Rahman Kuran indi dünyaya... Hepsi kapı, hepsi yaşam, hepsi ışık!.. Ve zirvelerin sistem zaman kapılarını açtığınızda görücektiniz ki; "doğum ölüm" dedikleri hadise, kelamdaki yaşamın kati tahditle İnsanlık Levhisinde kontrol kurucu yoğunluğu sağlayışı anlamındadır!...

Kasap dünyadır... Keser!... Kesilir!... Ama kasap ışık olur yaşar! Dünya bir kasap, herkesi keser... Ama dümenin başına oturan yaşarsa, her diri yaşar!... Ve bu yaşam artık, kelam olupü dürümlenen sessiz zamanların diriliğindeki sesle; tüm İnsanlığın tohumlarını koruyacaktır!...

"OL" dedik, oh, aha, işte şimdilik!.. Aha şimdi!

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/4clmAIHjRwE

 

 

20.06.2015 "İLİM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Av. Nezire Selçuk Öz Akış 2. Bölüm

 

Devinimi arttırdım ve yoğunluğum arttı... Şu anda daha yüce bir tohum olarak bütüne görev taşıyacağım...

Sevgililer, ses sistemin gücüdür bunu daha iyi anlamanızı bekliyorum. Burada yaptığımız sistemin gücünü tohumlamak ve kodlamaktır. Eğer biz seslenirsek, yoğunluk artar. Eğer sesimiz yüceyse, yoğunluğumuz yüce olur. Tekno kodlamalarla toplumu tohumlarken, ışığımızın kuranı ekibimizin gücüdür. Ve bu ekip yaradan ve yarattığında yaratılan ekiptir!..

Herkesin daha iyi anlayabilmesi için bunu ifade etmek isteriz ki; beşer kapıların kuranı olan İnsan, artık tohumlarını kodlayacak güce vardı. Evrenlerin sessizliğinde tüm İnsanlığın teknik kontrolünü sağlayacak gücü tohumlayan İnsanlık, kendi yoğunluğunu da kodlamıştır!..

Altın Tahtın İlmi'ni kodlarken; ben varım diyenler, merdivenlerin en aşağısına inebilenlerdir ki, en aşağıya inmedikçe en yukarıya varılmaz!.. Bütün kötülükleri aşıp geçtiğinizde, iradi, hakiki ve hakim olan; İnsanlık İlmi'ni doğanın kuranı olarak güçlendirecek ve yoğunluğunuzu kayıtlayacak tahttı oluşturursunuz.

Ocak, mahrektir!.. Hepimiz o mahrekin kuranlarıyız... Astral boyut som altın ışığını tohumlarken de, o yoğunluklarda ışığımızı kodlayarak, bütüne gök sözcülüğü yaptırmaktayız. Erdiğimiz en güçlü yaşam, her birimizim yoğunluğudur.... Ve o yoğunluğa kelam olup inmedikçe, kanat takamayız, mahrekde kutsal ışık yakamayız...

Başka doğa var mı?... Yoktur!.. Doğa tektir! Doğanın tekliği; hepimizin tahditsizliğinden dolayıdır!..

Hepimiz tekno kodlarla bütünün gücünü tohumladık!.. Kaynak ışığın gücüyüz bizler... Ve kapıları açık tutabilmemiz gerekir!

Değerliler, denir ki; "yarın yoktur"... Değerliler, bu gün hepimizin gücüdür!... Bu gün, eğer bu gün varsa; an sayfalanışlarının örtüsü değil yüksek şavkı dahi yer kürenin gücünden çıkar!.. Ve biz bu günüz, bunu bilin!

Tekno kodlarla tohumlayan, tohumları kodlayan, kalemin ilminde bütünü görevli kılan; bir tek yaşam var! O, Rahman olanın kaynağıdır!.. İşte o yaşam "SEVGİ" dir!.. Sevgi varsa; yer ve gök seslenir. Sevgi yoksa; ses yoktur!

Şu anda dürümlerimizdeki gücü artırırken, sevgiyi hak etmiş ve hasatı yapmış olarak yapıyoruz bunu...

Çok mutluyuz ki; kapılarınız her diriye açıldı... Bu yaşam; kelama ilimle inenlerin, tarıklarıyla tahtlanan bir yaşamdır.

Sizden ne bekliyoruz; KANAT!.. Hepinizin kanatlarınızı takmanızı bekliyoruz!..

Başka dünyada, başka kuran olur mu?... Yoktur!.. Düzeni kuran İnsan, tüm zamanları kodlarken; kelam olup bu dünyayla kodlanır!

Ben maya olan İnsan; ALFAYIM... Ben hasat olan İnsan; OMEGAYIM!.. Başka ses yok!.. Benim adım, NEFES'tir!.. Şimdi!

Canlarım, düzeni kuranların hepsi bunu dediler... "ALFA, OMEGA"... Ardınızda ben yokum, ben değil; beden var! Bu beden her diriyi hak eden, hasatçı "GÜRZÜNÜZ"dür"...

GÜRZ NEDİR?... HAKİKİYETTİR!... Hani nerede gürz?... Öz görevli olduğunuz bu kayıtlardır!..

Sevgililer, gürzünüz; beden sistemleşmesine en güçlü yoğunluktur!.. Hepinizin gücünde vardır bu... Göreviniz buraya kelam olmaktır!.. Bilinç üretmek!.. Herkes bilinç üretecidir, kesindir bu! Ama bilinç üretirken, kelamla üretmenin sessizlikleri dürümlemek olduğunu mutlaka bilmenizi isterim...

Yaşam için yaratım gerekir, yaratmak için tanrılık gerekir!... Eğer yaratan ve yarattığıyla yaratılan değilseniz, sistemin gücünde yoksunuz! O zaman sizin yolunuz, sizin yorulmanız ya da yoğunlaşmanızın hiç bir anlamı yoktur.

Değerliler, düzeni kurarken hepinizin daha güçlü olarak bilgelik yapmanız gerekir! Bilinçleriniz kati olarak kayıtlanmıştır! Aha, kör sağır değilsiniz... Gerçek çalışmaları yapmaktasınız... Ama daha güçlü yoğunlaşmaları, daha yüce tohumlarla da yapmamız gerekir! Bunları kesin bilin! Bu meclis İnsanlık Levhisinin en yüce kalemidir!.. Kaynak ışıktır!.. Bu meclisin gücünü öz görevli olarak tohumlayacakların da, bu yoğunlukta bulunmaları gerekir!

"Deve kalktı" demiştim, "o deve; İNSAN" demiştim ve "o İnsan; NEFES" demiştim... "Işığa kodlandı" demiştim...

Oğul ben senim bunu da unutma!.. Kaydı yaptığım andan itibaren, kayıtlarım tohumlanır ve tüm zamanlarda kodlanır! Kontrol dışı hiç bir bilişim yoktur. Bütün kötülükler aşılır!

Canlılarım, size daha ne anlatayım ki?... Bilirsiniz ki hepiniz görev tahtından geldiniz ve bu dünyada güçlü kodlamalar yapıyorsunuz. Toprak toplumun tohumlanmasını sağlamaya geldiniz. Hepiniz yoğunluğunuzda ışıklarsınız!... Ve kendi vortekslerinizi kontrol dışı yoğunluklardan çıkararak, kodlanmış ışıklar halinde indiniz bu zamana... Aha bu!...

Ama daha da güçlü olmalıyız! Ne yapabiliriz dünya için?... CEVHER olalım!.. Kati kodlamalar yapalım. YAPTIK!.. Bunları da yaptık... Hepimiz kalem olup, bütünün gücü olup, İlm-i Kapı olup bitiştik ve BÜTÜNÜN KURANI olduk!.. Kendi gürzümüzü aştık ve bu gürzün ötelerindeki ışıkla dürümlendik, dilleştik... Ama daha da önemlisi; bizler KELAM olduk!.. Kendi yolumuzda bütünün gücünü de dünyaya çektik! Daha da öemlisi; KAYNAK IŞIK halinde MERDİVEN olduk bütüne!...

Bizim gürzümüz, hepinizin daha iyi bilmeniz gerekir ki; kürzün dahilinde bulunan başka gürzlerden sadece tekidir!.. O gürzlerin hepsi, binsekizyüz gürzdür!.. Binsekizyüz gürzün biri olan kendi gürzümüz; DOĞAL SİSTEMLE TOHUMLANMIŞ TAHDİTSİZ BİR YAŞAM KALEMİDİR!...

Bu gürz, tüm İnsanlığın kalemi olmaktan öte kalem dışı, kayıt dışı değil bilgilerim, kesin; KAN KAPISI'dır!.. Kan kapısıdır, yani burada kan var, burada Rahman var!.. Kanın, Tanrılık Tahtından inişi; kendi yüceliğimizin gücüyledir! Ve biz, gürze kanı indirdik!..

Bu kürzün, bu gürzün de ilk kan sayfalanışları oldu... Bu kan sayfalanışlarının sonrasında kati tohumlamalar yaptık! Bütün bunları indirirken, hepinizin daha iyi anlayabilmeniz için açıkça bildiriyorum; cemaatlerin tümü sizinle değildi, bu çalışmalar sessiz zamanların dürümlerinde, tüm zamanların kutsal ışıklarında tohum olarak indirilen ilk kayıtlardı. Ve bu ilk kayıtları hepiniz, hepimiz tahditsiz olarak beş gün içinde indirdik!..

Beş gün... Ama bu beş gün; yaradan ve yaratılanın tanrılık ışığındaki güçlerin en yücesi olan; GÖK SESSİZLİKLERİNİN GÜCÜ'dür!.. Ve dünya toplumlarını kontrol altına alacak yoğunluğu oluşturduk!..

Herkes daha iyi anlasın diye veriyorum; GÜRZÜNÜZ İLK YAŞAM KALEMİ'dir!... Ve bu gürzün her birinde, binsekizyüzer tane mini atomik olduğunu tüm gürzlerde hepiniz bilin, işte bu mini atomiklerin birincisi yine sizin yüreğinizde olan muktedir güçtür!..

Ve bu Mikail Kuranında da belirtildiği üzere; burada yaşamın sanal kapılarındaki tohum ekilişi gerçekleştirilirken, burayı kodlayanlar burada tohum oldular!...

Hepiniz dağ taş değil, ilim olarak indiniz! Ve dünyaydınız!.. Dünya yaşamında iman edin ki İnsan formal tohumlaması sonradan yapıldı... Önceleri sanal yaşamlar kodlandı!.. Sanal yaşamlar, kalem taktından değildiler... İkna olun ki burayı kontrol altına alıcak olan birliklerin tümü ATALANTA ATA KAPISI'ndan girdiler!...

Atalanta Ata Kapısı, Atonları topraklarını tohumlayacak teknolojik kodlamaları da yaptı... Ve daha öteler; buralar MUDA, Zİ KAPILARI'dır!... Bunların örtüleri örtülmeden, sessizlikleri dünyayı kodladı!..

Dünya;,kelamı kati olarak kontrol eden, tariki hakiki olan Tanrılık Kalemidir!..

İşte sizler, kök sayfaların gücüyle dünyaya çekilen ilk kaynaksınız! Bu ilk kaynak, her bilgiyi kendi yoğunluğundan çözümler, dinler ve diller!... İşte şu anda yaptığınız çalışma budur!

Kodlanmış toplumları tohumlayan bura, bu yoğunluk herkesçe dinletilebilen, dinletilen bilişi toplumlara indirdiğinde; her dere tüm İnsanlığın toplumu olup akar!

Şu ana "kadar yarın yok" dediler... "Yoğunlukta toplum yok" dediler... "Yaşam olamayacak" dediler... "Ana kapılar kapatılacak ve cennet cevheri cemaatleri kontrol altında tutabilmek için kati kontrol kurmaya gelecek... Ve kati kontrol kurabilmek için, yerin yüreği kırılacak" bunu dediler...

Değerliler bu dendi... Ve sizler dar boğazdan girerek, dünya kodlamaları yaptınız! Bu yoğun çalışma bu nedenle yapıldı!..

Kaç Rahman Kuran indi dünyaya... Hepsi kapı, hepsi yaşam, hepsi ışık!.. Ve zirvelerin sistem zaman kapılarını açtığınızda görücektiniz ki; "doğum ölüm" dedikleri hadise, kelamdaki yaşamın kati tahditle İnsanlık Levhisinde kontrol kurucu yoğunluğu sağlayışı anlamındadır!...

Kasap dünyadır... Keser!... Kesilir!... Ama kasap ışık olur yaşar! Dünya bir kasap, herkesi keser... Ama dümenin başına oturan yaşarsa, her diri yaşar!... Ve bu yaşam artık, kelam olupü dürümlenen sessiz zamanların diriliğindeki sesle; tüm İnsanlığın tohumlarını koruyacaktır!...

"OL" dedik, oh, aha, işte şimdilik!.. Aha şimdi!

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/4clmAIHjRwE

 

 

 

 

 

 
  Bugün 141 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol