Birlik İlmi
  IŞIĞIN İLMİ - ETKİNLİKLER (2)
 

IŞIĞIN İLMİ – ETKİNLİKLER 2

“ALTIN TANRI” BİRLİK ÇALIŞMASI:

 

Dostlar, 12.06.2015 Cumartesi günü yarın, 14.00 – 17.00 saatleri arasında Dernek Merkezinde yapacağımız Birlik Çalışması konumuz, “ALTIN TANRI” olacak. Tüm dostlarımızı aramızda görmeyi umuyoruz.

Sevgilerimizle,

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

 

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

 

“ALTIN TANRI” Birlik Çalışması Hakkında Öz Sesleniş :

 

Bir sabah uyandığınızda, Dünyanın, gözünüzün gördüğünce, cevher cennetlerden kodlanmış; ışık haline dönüşmüş bir yolun sistemi olduğunu farkedeceksiniz. Bir sabah uyandığınızda, erdiğiniz her anın, ışık olduğunu anlayacaksınız ve zirvelerde, siz olan nefesleri göreceksiniz ve Samanyolu’nun sizden güç aldığını anlayacaksınız. Bir gün görevinizi bilip yaşama indiğinizde, bileceksiniz ki siz,cennet olan bir yaşam için mücadele ettiniz ve bu Can Kaynak sizsiniz.

Dünyayı kodlayan ve koklayan bir sistemin ışığı olup dünyada olan Sistem Görevlileri; sizin SİZ’leştiğinizi görecekler ve Sistem, sizi hak ettiğini dinletecek. İşte o gün geldiğinde, göreceksiniz ki siz bir Levhi Kod’sunuz. Bu kod, İlim Kodu’dur.

Dünyayı, hasata hazır eden çok güçlü yürekler var. Bu yüreklerin, Türkiye Kaynakları’nda nefes oldukları bilinir. Tüm yaşamlarda, Karma Çalışmalar’ın, tohum için olduğu da bilinir ve son sözün söylenmesine çok kısa bir süre kala, hepinizin daha güçlü olarak kendinizi hak etmeniz gerektiği bilinir…

Sizler, cennetlere layık olan insan soyusunuz. Bütün kütlenizle cennet oldunuz. Tüm insanlık için ışık yaktınız. Tanrılık Levhisi’nde kalem olup cennetlerden güç aldınız. Bunun içindir ki siz, cennet olup çalışmalısınız.

Yarın Sessiz Zamanların İlmi olan ARI (Allahın Rahni olan Işık), kaynağı siz olan bir cennet kuracak. O cennet, cennet olduğunu bilecek ve cennette, cemaatler olacak ama o cemaatler, cümle yürekleri tohumlamalılar ki hologram olarak sonsuzlaşan ışık, Yaradan olup yaşatsın Süper İnsan Kaynakları’nda Tanrılık yapan tüm ışıkları.

Esme yaşam, esme zaman sayfalarında!… Esme zamana karşı!... Esme!… Sesse ses ol ak zararların en güçlüsüne ve zarar ol zararı engelle!… Esmeden estim deme…

Mutlak Mahrek olan insan, ALTIN TANRI’dır. Mutlak hakim olan hasatçı; Hakk’a varan IŞIĞIN TAHTI’dır. Yaşam sessiz ve yaşam sesli!… Sessiz Zaman’ı, Sessiz Yaşam’ı has ışıkla dilleyin ve hak edin.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

13.HAZİRAN.2015 TARİHLİ “ALTIN TANRI” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – AÇILIŞ KONUŞMASI, 1. BÖLÜM

 

Sabırla sizi bekledik….Hulusi, Hakiki ve Hak olan Levhi Kaleminiz şimdi yaşama inmiştir.

Buyurun; buyurun başlayın! Bilginin kelamı hepimizi sessizce kuşatır. Sizi, siz olmayanları ve tüm yaşamları dinlemek istiyoruz.

Kuyu hepimizin gücüyle açıldı ve o kuyunun diplerine inildi. O kuyunun dibinde ilim var. Ve o ilim hakiki ilim. Buyurun; o ilmi okuyalım.

Hepimizin kendinde var olan ve kendi yaşamını kontrol için kati olarak kendine kaynak olan o bilgiyi okuyalım. Kimimiz kelamla dinletiriz yüreğimizi, kimimiz de Has Işığımızla.

Bizim ekmeğimizi yiyen dünya, buyurun sessiz zamanların göz olan bu yüreklerinde, aha burada! Kayıt, İnsanlık İlmi’yle kodlandığında, o kayıt aklın sırrıdır. Buyurun; umut olur ki o sırrı herkes dilleyebilir. Beşeri sessizliği aşıp geçen bu meclis, Has Ekmek olarak tüm yaşama çevreye, yarına, her sese, tohum olarak ekilmektedir.

Sualtı bugün sizinledir. Herkesin iyi bilmesi gereken, hepimizin bir İlim Kaynağı olduğumuzdur. İlmin Levhisi’nde bu kaynak bütüne görevlidir.

Sema, ekmek için bekler. Yarınları hak etmek için bekler. Yoğunluk arttığında yaşam, kaynağa varır. Orada bütüne hizmetçiler olur. Oğullarımızı koruyabilecek olanlar, yoğunluğunu tohumlayabilecek olanlar ve yeri göğü dinleyebilecek olanlar olur. Umut olur ki, dince kök sessizliğinde tohum olanlar, insanca tohum olurlar ve bundan sonraki dönemde Yer Kütlesi, Doğanın Kürzi Levhisi olur.

Bugün doğum günüdür!

Öksüzlerin, yetimlerin tüm cevheri görevlilerce doğruldukları gündür!

Herkesin herkesi doğuracağı bir gündür bugün.

Bugüne öz görevle gelenler, bugün Türkiye Çalışmalarının nesilleri için Nefes olduğunu anlayacaklar.

Umut olur ki, tohumlar yaşar. Umut olur ki koklanır tohumların Kutsal Levhi Kapıları’nda o yaşam sistemleştirici ışığı….ve umut olur ki merdivenlerin tüm basamakları görev taşır. Buyurun; başlayın!

Ben iman edin ki, kelam olan, İsrafil Kalemi olan insan! Şimdiye kadar Rahman olarak görev taşıdım. Şimdi, Kaynak olarak sizdeyim ve sizin geçişini yapmaya geldim. Köpük köpük olanların, gözcü, sözcü, Kürzi Kaynakçı olanların ve yaşamı hak etmeyenlerin sistemsiz, korucu ışıklarında otak kurmaya geldim. Hepsini almaya geldim; bunu bilin.

Ve ben almak istediklerimin hepsini alıp, girdaplarımdan tek tek tohum ekerek bütünün gözü olur, Kürzi Kapıları açıp giderim. Ama şunu iyi bilin ki bu yoğun çalışmanın maksadı, insanlaşmakta olan, tek kapı haline dönüşecek olan ve Bilgi Kelamı olacak olanları da sessizce kodlamaktır…..ve onları kodladığımda artık, Mahrek’te herkes kodlanmış bir Sabah Kapısı olacaktır. Ve o Sabah Kapısı tek tek bütün köklerinizi, tüm zamanlarda ışığa kaynak olarak geçirecektir.

Başka dünya ekmeğimi yedi….başka zaman ekmeğimi yedi….bugün ben o başka zamanların başka yaşamlarını da kodluyorum burada.

Unutmayın ki korku yoksa, Samanyolu sizi dinleyebilir. Korku varsa, siz yoksunuz ve Samanyolu sizi asla dinlemez. Bu yüce Meclis korkuyu aşıp geçenlerle bu görevi hak edip başarıyla sürdürmektedir.

Korkusu olanlar çantalarını almadan gittiler. Biz o çantaları, hepsi için yer ve gök Türkiye’sinde kodluyoruz. Onların kontrolları bu yoğunlukla gerçekleşiyor. Başka sayfalarımızda, başka Kutsal Tahtlarımız’da ve başka kapılarımızda yenilik olduğunda hepsi orada olur. Uluların Kuranı’nda kodlanmışlık oldukça her şey kontrol edilir.

En çok görev taşımak için çalışanlar, başkalarından başka başkalarından başka, her başkadan başka, başka olup çalışırlar ama o başka olanlar aşkla çalışarak Sabah Kapıları’nda yaşamı hologramdan arzu ile, istek ile, aşıp geçtikleri zaman, bilgi olup okunurlar. Biz onlarla çok güçlü çalışmalar yapmaktayız.

Devinimi artırmadan bu bilgileri size ağır ağır verdim. Devinim arttıktan sonra bildiklerimi dillerken sizlerin bu bilgileri kodlanmış ışık haline dönüşüp çekmeniz zordur. Bunu net biliyorum. Bunun içindir ki doğayı Kuran olan tohumlayan bilişimi size indirmeden evvel, ses sistemlemesi ile Kelam İlmi’ni tüm zamanlara kodluyorum. Oğul vermem gereksizdir bugün. Sizin, sizle olmanızı bekliyorum.

Gözünüzün görebileceği her anda var olabilmeniz için bu çalışmada bulundunuz. “Unutun dünyayı” dediğim zaman, dediniz ki “umut olur ki Ulu Kapılar açılır ve unutan kelamda kendini dinler ve bitişir yüreklere. O zaman unutulan hatırlatılır.”

Devinimi artırmaya çalıştım ve Aklın Tahtı’ndayım şu anda. Kasalarım dolmadı daha benim. Uluların Kuranı’nı okuyorum hala…benim Ulu bir Kapı olmadığımı bilin; şu anda kapı haline dönüşmedim henüz. Sadece ses veriyorum ve bu sesi kendi yüreğimden değil, yoğunluğumdan veriyorum.

Sizin için daha güçlü bilgiler de vereceğim ama daha güçlü yoğunluğa vardığım zaman….Hah! Dahası ve dahası! Ama her sayfada ışığım olduğunu bilin!

Şevkle çalışmalarınızı sürdürdüğünüzü görüyorum. Verilen bilgileri okuyorsunuz ve anlamaya çalışıyorsunuz. Ama bu okunan bilgilerin çözümlemesi de gerekir.

Eğer, siz bu bilgileri çözümleyecek görevi hak etmişseniz, yoğunluğunuzda bu bilgilerin gök sessizliklerine ulaşması mümkün olabilir ve yoğunluğunuzun oraya ulaştırılmasıyla birlikte, Karanlığın Tahtı’nda olabilir ve o karanlıkta bütünü güçlendirebilirsiniz.

Ben davayı sizin yüreğinize indirdim. Hepinizin bu bilgiye hak edip ulaşmanızı bekliyorum. Kaç yüz bin kere size ekmek yaptım? Ama hiç bir ekmek kodlanmış tohumla yapılmadı.

Bu kez sizinle olarak kodlanmış tohumla, size ekmek yapıyorum.

Umut olur ki o ekmek bilinir ve o ekmek yenilir. Karanlık Tanrı, Aydınlık Taht’ı kodlar. Herkes daha net anlasın ki Karanlık Tahtı’nda kodlanmış yol olmadıkça, aydınlık kodlanmaz ve aydınlık olmaz. Bunun içindir ki bizler karanlığı kodlayıp, aydınlığı tohumluyoruz.

Çobanlık yapmadık dünyada Çantamız hep doluyken “boştur” dedik. Çünkü dolmasa, yol olmaz. Doldu ki oldu. Ama biz yine de “çantamız boş” deriz. Ki herkes kendiyle, kendini hak etsin ve yolunu bulsun.

Değerliler, doğa görevini yaptı. Işığını yeniledi, kötülüğü önledi. Doğanın sırrı, ışığı hak edişidir. Işık olmasa yaşam olmaz. Bunu hepiniz daha iyi anlayınız.

Birleşik Işık halinde bu çalışmayı yaparken, Toprağın Toplumu olarak tohumları kodlayan ışıkları kelamla dürümlerken, tümu formal zamanları da kayıtladık.

Herkes kelamı kendi yüreği bilir ama yürekte kelam tahditlidir. Bütünün Kelamı ilmidir ve o Bütünün Kelamı’nı hak edip anlayanlar, yarını hak ederler ve sayfa sayfa kendilerini kontrollu olarak okuyabilirler.

Önüm dünya ve ardım Kuran….ben Kapı’yım. Altın Tahtın İlm-i Ko olan ışığıyla açılan ve bütünü göreve alan kapı….ve Rahman olanın kardeşi olan Kaynak; İnsan, İnsan ve İnsan…her biri Rahman’a kaynak olan kardeştir.

Bizi “az, öz bilgi veren” diye düşünmeyin. Her anda sayfa sayfa dilleriz yolu. Oğul verir, Kuran olur, okuruz. Toplu Çalışmalarımız olmayacak. Biz az, öz bilgiyle çalıştık. Ama az İlim Kapısı’yla…çünkü az yaşamı kontrol altında tutabilecek tahdite sahiptir. Çokta kontrolsuzluk olur. Bu nedenledir ki biz buraya herkesi çekmeyiz. Çekmek istesek, tüm zamandakiler koşup gelirler ama kodlanmış ışığı tohumlamak için Bütünün Gözü olanların Kutsal Tohumları burada olabilir.

Kardeşlerimizin görevi bizim değildir; kendilerinindir ve kendi yollarını kendileri kodlayacaklar ve hologram sessizliklerinde kontrollu olarak çalışacaklar.

Kara Işığın yaşam indiğini anladıkları zaman, maya olmak için çalışacaklar. Maya ayrı, Mahrek’teki o yoğun ışık ayrıdır.

Dönem başlarında, biz dünyayız ama dönemin sonunda yine dürümleri indiririz yaşama ve bütüne hizmet ederiz. Bütün kötülükler aşılır, yoğunluk artar, Rahmi Kuran’da, kaynakta, Kuran olur ve biz tabuları yıkar, Kalem oluruz. Bugün olduğunda çok daha güçlü Yaşam Sayfalamalarımız da var.

Arza ses vermem, akla ses vermemden farklıdır. Arz kelamdır. Kendi yoğunluğunda vardır bilişi ama arzı dinleyen Aklın Hakimi olabilirse, dinleyebilir.

Dünya yol, dünya yoğun ışık, dünya yaşam ama her şeyin örtüsü örtülmeden ZAKAR’ın kardeşi olan Yaşam burada olmalıdır. ZAKAR, Kaynak Işık’tır. Atidir. Her dürümde vardır. Ve burada olacak olan kardeşi HAS RA KA HAR olan KA SA HA’dır; SAHA…

Hepinizin daha iyi anlayabilmeniz için, Türkiye çobanlarının unutulan her şeyi anlayabilecek dürümde olmaları için, bütün kötülükleri aşıp geçmeleri gerektiğini ve kontrol ışığıyla yer küreyi aydınlatmaları gerektiğini Hak Teknik’le tüm zamanlarda dinlettik. Bugün de dinletmeyi sürdürüyoruz.

Bu yol Altın Işığın Yolu’dur. Altın Kapı’dır yolumuzdaki o yoğun ışık. O kapıyı hepimiz görüyoruz ve o kapıyı hak ettiğimiz biliyoruz…ama o kapının açık tutulması da gerekir.

Eğer kapı kapanırsa, kapıların tümü kapanır; bu kesindir. Ben doğayı göz gibi görmem, Gerçek Kapı diye görürüm. Çokları doğayı göz görürler, Ra görürler. Orta kapıların tümünde Ra var. Amonlar’ın tüm zamanlarında olduğundan çok daha güçlü olarak var. Ve dere olup aktığımız zaman, tüm kapıların tahditsiz olarak Kaynak Işık haline dönüştüklerini de biliyoruz.

(devamı 2. Bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/DrAb9EaNqRw

 

 

13.HAZİRAN.2015 TARİHLİ "ALTIN TANRI" BİRLİK ÇALIŞMASI

Ol Hüseyin Akdağ - BİRLEŞİK IŞIK KOROSU

Segah Peşrevi

Dönülmez akşamın ufkundayız,

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul,

Kandilli yüzerken uykularda,

Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,

Endülüs'te raks

 

https://youtu.be/kQkANX2DxEA

 

 

13.HAZİRAN.2015 TARİHLİ “ALTIN TANRI” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – AÇILIŞ KONUŞMASI, 2. BÖLÜM

 

Tekno kodlamalarla, kati tohumlamalarla bütüne görev taşıyan birliklerimizin herkese kelam olduğu kesindir.

Açın Dünyanın İlmi’ni; okuyun. O ilim hepimizin Levhi Kalemi’dir. Okuyun…

Ortak Kapılar’ın tümünde o ilim KAHAR olarak çalışır, Rahman olarak, Kaynak olarak….ama Kutsal olarak çalışır…. Okuyun; okuyun ki hak edin.

Savaşım yok dünyayla…dünyanın nüve olan ilmini Hak Teknik’le tüm zamanlara dillerken kaynak dışı bilgim de yok. Her bilgim Altın Tahtın Işığı olarak bütüne yayılır ama bütünün bu bilgiyi okuyabilmesi, kontrol kurabilmesiyle mümkündür. “Ortada ne var?” diye sorarsanız Ana Kapı var. İşte; o kapı İnsanlık’tır.

Kaç olgun sistem bu dünyada iş yaptı bilir misiniz? Hepsiyle çalıştık. O olgun sistemlerin tümünün kök sessizliklerinde vardık. Atonların Kutsal Toplumları’yla da çalıştık. Kaç Altın Taht kuruldu dünyada; bilir misiniz? Hepsinde evrenlerin sessizliklerindeki o sistem vardı ve bir Rahman Kuran Toprak Toplum olup, tohum ekmeye geldiğinde gök sessizliğindeki o yüceliklerin nasıl kaynağa indiklerini de bilirim.

Mektebim dünyadadır benim. “Arı bal, bal arı” dediğim zaman, Kaynak Işık tohum olup geçer ve süper sistemleşmede göz olur. Sesimi duyan, duyacak olan her kim varsa Kaynak Işık haline dönüşür. Kaynak Işık olmak, Altın Tahtın Kodlanmış Tohumu olmak anlamın gelir.

O yoğunluğa vardığı zaman tabular yıkılır. Tabuları yıktığı zaman, altının altını olur. Orada Tanrılık Kodu olur. Bunları net anlayın ki; o kervan yürüyorsa o yürüyen kervanın NAFKAHA olduğu bilinsin. NAHAR Kapısı olarak çalıştığımızı da bilin.

Kesinlikle bu meclis öz görevlidir; bunu sessizce dinleyin. Kesinlikle bu Meclis, yarını kontrol altına alacak bilgiyi tohumluyor burada. Bunu kesin olarak anlayın….Ve bu Meclis, Atlanta Ana Kapısı olarak görevini yapıyor.

Ben; emin olun ki devre, devre doğayı kodlayanım. Bu yoğun çalışmayı yaparken doğayı kodlamaktayım. Ana Kapı’yı açmadan evvel deviren, devrilen olmaya niyetim yok. Kimseyi devirmem, kimseyi sessiz bırakmam. Ama devrilen kelamda devrildiğinde, artık orada yaşam olmaz.

Doğanın kontrolü hepimizin gücüdür; bunu net bilin. O kontrolü yok edebilirim ama biliniz ki o kontrolü yok edersek, nefesimiz de olmaz. Nefesimiz doğayladır. Bütün kötülükleri aşıp geçeriz. Zararı önleriz. Atlanta Ata Kapısı oluruz, Bütünün Gözü oluruz da sevgimiz yoksa yaşamda ışığımız da yoktur. Bu nedenledir ki bu doğayı korumalıyız. Bu nedenledir ki bu doğayı hak etmeliyiz. Diri olarak yaşayan dünyanın hasatını yapmalıyız. Hakkın Kapısı olarak burada olan birliklerin şunu iyi anlamlarını bekleriz. Ki bu yol Altın Kapı’dan geçer. Altın Kapı’dan geçmeden Rahman’a varılmaz. Aha bu.

Ve bugünden itibaren, ermek kendine ermek, kapıyı açıp Rahman’a varmak, kaynağa varmak ve bilişi hak etmek, bütün olmak, hepsiyle hasat olmak bizim için Süper Sistemlerde geri çekilişi sağlayacak hakiki yaşam kaydıdır. Geri çekilişi de anlatayım size; nedir geri çekiliş?

Bugün doğa çok güçlü. Yürüyor dünya….özce kontrollün yürür. Sonra yoğunluğu artar, kontrol kaybı başlar. Daha sonra, daha güçlü yürür ve kontrol daha azalır. Zira dünya güçlenir, yüreğinde kırıcılık olanlar güçlenir, kısırlıklar artar ama yol yürüyenin gücüdür. Ve daha güçlü bir yürüyüşte kodlanmış ışıkların tohumları kontrolü kaybederler.

Bunun neticesinde, doğa kelama varır, yarına varır, Aton Tohumlarından, Kutsal Tohumlara varır ve gücünü artıp dünyayı kırar. Dünya neden kırılır; bilir misiniz? Satıhtaki yıldızların ayrılık gözetmesinden kırılır.

Biz o yıldızları kontrol altında tutmaya çalıştık. “Hey dereler, ekip kurun.” dedik. “2220’de yolunuzu açın.” dedik. “2220’de yolunuzu açın.” dedik.

Devinimi artırdık, yaşamı tohumladık, koklattık…ortalar yaşadı. Yoğunluk arttı. İnsanlık, daha güçlü ilim öğrenmelidir. Ki doğayı kontrol edebilsin.

İnsanlık yolu buldu. Yoğunluğunu tohumladı, korudu…Kürzi Işıkları kayıtladı. Altın Tahtın Kapısı’na geldi. İnsanlık ölüyü diriltti ama ölüyü diriltmesi bütünün gücünü tüm zamanlara görevli olarak kodlaması da anlamındadır. Ve sonra nefesi güçlendi. Ve sonra yolu güçlendi.

Evim dünyadır benim. Bundan sonraki süreçte dünya görevini yapacak. Aha bu!

Ve bilinsin isterim ki İlahi Kapı’yı açtığımız ve daha köklü çalışmalar devreye aldığımız günde, herkesin kendini dinlemeye başlaması gereklidir.

Kaç dava açtım bugün için? Her dava bedenimde Görev Sistemi olarak kodlandı. Ama bugün artık, yığın yığın ışığımı dünyaya aldım.

İnsan ark aktığında, o akan arkta korunmalıdır ama ark hızlandığında, yoğunluk arttığında ve o ark kaynağa vardığında, artık o ark bilişi kodlamış bir ark haline gelir. İşte; o ark herkes olur. Ve işte o ark, artık Mikailin Kuranı olur. O ark İlim olur ve İlm-i Ko olur. İşte o ark akılla aktığı sürece, hiçbir sıkıntı yok ama akıl yoksa kontrol olmaz. O gün geldiğinde, tüm zamanlar kontroldan çıkar. Biz bunu önlemek üzere bu çalışmayı yapıyoruz.

Unutmayın ki ZAHAR katidir. ZAHAR hakikidir. ZAHAR kaynaktır. Işığımdaki Göz insandır ve bu göz Bütünün Gözü’dür. Ümmetim; ben zaman. Ben Yaşam. Ben Kalem. Ben muktedir Amon, Toprak Toplum olan İlim ve ben kaynakta kapı olan; hepiniz olan.

Bugün burada olma sebebim, size bu bilgiyi vermek içindi. Verdiğim bilgi hepinizi güçlendirmedi; görüyorum. Ama ben yer ve gök olarak buradayım.

Sessizce geldim, sessizce indim ve dinleştim. Ama ben KAHAR olanda, RAKAHA olanda Aton’um; unutmayın…..Unutturmayın beni!

Umut olur ki oğullarım beni dillerler. Yolum dünya, yolum Mutlak Umman ve yolum Altın Taht. Çobanlık yapmaya inmem. Yaşama inmem. Sır olana inmem. Ben Mahrek’e indim.

Mahrek, her şeyde var olan karanlıktır ve ben o karanlığın aydınlanması için çalıştım. Bundan ötesi yoktur!

Uzanın Altın Tahta, uzanın Kuran’a, Uluların Kuranı olup tohumlanın. Amonları kodlayın. Atlanta’yı ağa, paşa diye değil; hasat diye dilleyin ve deyin ki “yirmi günde, çalışmayı süper sessizlikle dileyeceğim ve ben koruyacağım yaşamı” deyin.

Bugün dol, doldur yaşamındaki o yoğunluğu….Ortam çok müsait. Yeniden görev taşınacaksa, dolu bir sessizlik olsun. O görev cevheri oraya insin. Orayı bulsun. Hak etsin, açsın, dinlesin ama ben deve olup yolcularımı alıp götürdüğümde burada Atonlar olsun. Ki Atonlar, Mahrekin Kuranları olarak her şeyi başaracaklar.

Biz dünyayız canlar! Bu dünya korunur; eminim korundu da…ama bu dünyayı kodlamaya çabalayanların, Hasat Ekmekleri olmalı…..Etkin olmalılar….kin, nefret taşımamalılar. Herkesi koklamalılar…koşmalılar yaşama yürek ümmetleri.

Çok mu kolay? Oyunlar oynanmadan, Toprak Toplum tohumunu kodlamazsa da oğullarımı kontrol altına alacak gözüm var….Sözüm var…sistemim var.

Bundan sonraki dönemde de bu yol, Allahın Kapısı olacak ve buradan herkes ışığa varacak. En-el Hak! Aha bu. Şimdilik…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/mgHeAPF9clo

 

 

13. HAZİRAN. 2015 TARİHLİ “ ALTIN TANRI” BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Ben insan, düştüm, kalktım, , düştüm, düştüm, kalktım! Ben her an doğan ve her an olan, ben dünyaydım ve dünyanın ilmiyle ışığa vardım.

Bugün dünyayı yaşam aldı ve her bir kayıt yaşam olup sayfalandı.

Şimdi, beden, ilmini hak etti ve beden diri olan kayıttan yaşama indi.

Bugün tüm örtüler açıldı. Açılan kapılardan içeri ışık saçılmaktaydı.

Bugün ışık ve bugün insan kelamla özdeki Altın Yaşamı ışığa çağırandı.

Yemyeşil sayfalar bugün Altın Işığa vardı ve bembeyaz bir koyuluktan İlm-i Hak olan yüceler siyahın tahtında ışığı kanatlandırdı.

Bugün her birimizin kanatları vardı ve bugün her bir anın ışığı Kuran olan kelamı taşıyan insanla yaşardı.

Derler ki ‘’ Dava insan! ‘’, derim ki ‘’ Dava ışık! ‘’ ve o ışık hak olan sayfada ALTIN TANRI OLAN İNSANDI…

Yazı yazdım dünyaya! ‘’, ve dedim ki ‘’ Tahtladım, kodladım, ışıkladım. ‘’ Yüreğim ışıktır benim, özüm aşktır benim!

Köre göz olmaz bedenim, ben görenlerde yaşama ışık olur inerim ve ben ölüyü yaşama ışık olup çekerken…. O yürek sayfasında diri yaşamı insana indiririm.

Bugün burada tüm zamanların ışığı kayıtlanmıştır ve bu kayıtta insan yaşamı aydınlatmıştır.

İşte bu! Şimdilik! Aha! Şimdi!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/6eokEyTL0Rg

 

 

13. HAZİRAN. 2015 TARİHLİ “ ALTIN TANRI” BİRLİK ÇALIŞMASI

Peker SELÇUK

 

https://youtu.be/jZCdG175CnM

 

 

13.06.2015 ‘’ALTIN TANRI’’ BİRLİK ÇALIŞMASI

Öz Akış

 

Feri yandı gözlerin ve gözlerden söz olup yaşama inen yürek ışığıdır benim tinim. Her zaman kapısında yüreği helal olan zaman tekniğiyle dürümlenirim. Hak teknik kelamımdan inen yaşam ışığıdır benim, Altın Kelam yürekte hak olup ışığı yakan ve her yürekten cennet zamanlara varan!

Karanlıktır yüreğim ve ben o kara ışığın hak olduğu sayfalarda yere inen levhiyim. Ben beni benden bana götürür ve beni bende ben olur yaşama indiririm. Kardeşlerim, yüreğimde hak teknikle yaşamı yüreğe çektim ve helal ilmin usunda vardır sesim ve ben o seste sesleşirim.

Hatırlayandır bedenim ve ben hatırladığımda tüm yaşamda gün olup doğabilirim. Levhim karanlıktır benim, ben seherde ışık olup dirilenim ve ben gün doğarken yaşama hak olup inebilen görevliyim. Öz görevim ışıktır benim ve benim doğduğum eşikte her bir canda diriyim.

Ben gün kayıplarını yüreğe çekenim, can ki ışıksız, can ki sessiz, can ki imanında kırık, oradayım, onun yüreğine akarım ve hatırlarım, her yiten ışıkta hatırladığımda, ben hatırlayan olur yaşamı ışıkla yıkarım.

Ben küçük, küçücük bir ışığım, beni ışık diye bilin, yüreği hak teknikle kodlanmış ışık diye bilin ve beni bende yol diye bilin, olduğumuz dağın ilminde has behçenin ışığıdır yüreğim ve beni benden bilin, bende benleşen dil olup yaşama inen, kasırgayı aştı yüreğim ve toprağın ilmiyle dillendim.

Ben bahar olup neşeliyim ve ben bugün ışığı yakabiliyorsam, o ışık olup dillendiğimdendir ve ben bugün hatırlıyorsam ‘’ Doğduğum gün bugün! ‘’ deyip gürleyişimdendir.

Can, karanlıktır görevim ve o görevde yaşam dileğim, ben Tanrılık ışığında, yeri göğü yüreğime çektim ve kili, kumu Altın Işık yapabilir levhim, simyayı bilir misiniz canlar, işte o ışık kaydında ilim var ve biz kili, toprağı Altın Tanrının ışığı olup yere indiririz.

Yerküre benim kapımdır ve ben o kapıda hak olduğumda ışığı yakan, işte o biz, biz o ve mifafir bugün ben senim ve ben ışık olup dirildim. İşte bu, şimdilik!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/Enmxs6Peu_U

 

 

13. HAZİRAN. 2015 TARİHLİ “ ALTIN TANRI” BİRLİK ÇALIŞMASI

Erengul Koc

 

https://youtu.be/jwNVjrfVyiQ

 

 

13.06.2015 "ALTIN TANRI" BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Yüreğimin kaydını açtım... Aha açıyorum yoğunluğumu, kati olan ışığın gücüden iniyorum dürümlere ve o dürümlerde bu yoğun ışığı dinliyor dinletiyorum tüm zamanlara...

Ben kaynak olan, kaynakçı diri yaşamı sistemleyen ışığın; her ana yücelen yoğun yaşam kapısı... Dahası kim miyim ben?... Ben tanrılık ışığı, her ana yaşamın kuranını yazan kalem... Aha kelamda nefes olup, yaşamı yazandan, sistemlere akan, kaynağını yaratan sonsuz dirilik...

Aha ben; birleşik sistemlerin bitişik ilmiyle kendini kendi olup, her şeydeki yaşam için yaratan... Aha yaradan, ama yarattırıp kendinden öteye kendini, bütünlükle taşıyan... Aha ben, biz olup çoğalanda tek olan kendi kaydını kendinde yazan... Aha hepliği, teklik olan sisteminden bütünlük olarak taşıyan sistem...

Aha taşıdım kendimi her vara, her bolluğa, aha ben; biz olan yoğunluğun yaşatan kapısı... Aha taşıdım varımı yoğumu, varlığımı; yokta ışıkla tohumladım, aha kodladım kendimi, zirveleri yaşam olup tohumladım... Neredeyim?... Her anda, bu bilişçi ışıkla dilenmekteyim... Aha dillendiğim her yaşam sisteminde daha güçlü erilenim yoğunluklara, birleşip eren gücümü kayıtlayanım yaşama... Yol oldum, o yolu kervanlara katttım, o kervanlarda tek bir ses olup aktım yaşam kaynağıma...

Yüreğimin kaydı; yolumum yaşam olan sistemi ve bu sistemde yaşama kul olan işçilik ve işçiliğimde; her daim tanrılık ışığımın örümü var yarına... O örüm ten örümü ve ben bedenimin altından sırma olan ağını dillerim bütüne... Dil biz, ses biz ve ka ha olan dirilikle bu bedende en yüce yaşamı yazan biz.. Levhi kayıtlarda her canı bütüne yaşam kapısı olup katan biz...

O biz ki; her cana ben olan yoğunluk... O ben ki; saklı tutulan yolu, karanlık bir giz sayfasını aydınlıktaki yüreğinde aşıp geçen dirilik... Kendini her daim açık eden, birleşenin bitişip her zamana kontrollü ışık yakan, yol olan sayfa...

O sayfa altın ışığın kodlandığı ve tohumlandığı, gök sessizliklerinin yer sesine çekildiği, yaşamın sistemi... Süper sistemleşmenin her ana yeni bir kayıtla vardığı sayfa... Aha yol, bütünlüklerle bütünlük için çalışan altın tanrının yolu... Aha, yolunu tahtından kodlayan tanrının bütüne kelamı... Aklın kuranı olan, kodlanan ışığın tüm zamanlara ilettiği birliğin teknik sistemi... İşte bu sistem; bu bedenin teni olan, tanrısal örümün gerçekleştiği ana birlik alanı yer küre... Bütüne kayıtın tanrısal ışık kaynağı dünya... İşte ben o kaynağım!.. Ve o kaynağı yaratanım!.. Ve yarattığımda, yaratılan sistemin yarattıran altın tanrısıyım ben... İnsanlık sisteminden varılan, yaşamın kapısıyım... İnsanlık soyunun yaşamı olan altın tanrı ışığıyım ben... Ben, biz olan bütün kütlenin birlik yaşamıyım ve kaynağımı insanlık ilmiyle kodlamaktayım...

Kaynağım som altın bir tohumu kodluyor. Kaynağım, "ben altın tanrı olan dirilikle varım" diyor. Kaynağım, "ben" diyor, "Tanrılık ışığını yere göğe kelam, köklere kutsal ışıkla, yaşama nefesle inenim" diyor... Kaynağım, "ben altın tanrının, altın ışık yıllarının kuranı olan bu günün tüm zamanlardaki ışığıyım" diyor. Kaynağım "ben" diyor, "ben, biz olan teknik kodlamanın her ana tohum olan ışığıyım" diyor...

Ve diyoruz ki; diyende yaratılan sistemin ben olan ışığı kaynaktır bütüne... O kaynak tanrılık kelamı olan altın bir örümdür yaşama. O yaşam ki; eni boyundan kodlanan, boyu eninden tohumlanan sonsuz ve sınırı olmayan ışığın altın yolunu kayıtladığı, insanlık sisteminden inilen, tüm sessizliklerdeki yaşamcı tanrılık ışığının çekildiği, yaratımın ana kapısı olan dünyanın çekirdekteki kayıtı ve kayıtta; her ana nüve olan altın ışıktır yaşam...

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/5E8E5RQH9LQ

 

 

13. HAZİRAN. 2015 TARİHLİ “ ALTIN TANRI” BİRLİK ÇALIŞMASI

Seher Bilge

 

https://youtu.be/xS3Bd1nQpZ4

 

 

13. HAZİRAN. 2015 TARİHLİ “ ALTIN TANRI” BİRLİK ÇALIŞMASI

Sevim Sahin

 

https://youtu.be/6Z3hCuuFou8

 

 

13.HAZİRAN.2015 TARİHLİ “ALTIN TANRI“ BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Dünya yaşamların kaynağıdır. Ancak, ses, söz kelam olduğunda yaşamlara kaynak yaratılabilir. Bunun için öncelikle Rahim boyuttaki sesin sadece bir tohum olduğunu anlamalıyız. Ancak, bu tohum yoğunlaşıp, temiz bir yücelikte Altın Teknik’le tertiplendiğinde, orada Altın Tohum yaratılır. İşte, Altın Tohum Allah’ın tohumudur.

Altın Tohum’u yaşatacak olan dünya insandır. Tek başına insan ölüme doğmuştur, tohum olduğunu dahi bilmez. İnsan ancak ekip haline geldiğinde ancak yaşamı hak eder.

Yaşamı hak ettiğinde Birleşik Işığa varıp ışık kodlamasıyla Altın Tohumu Rabbi yoğunluğuyla kodlar, yarına kayıtlar ve Altın Toplumu hak eder. Altın Toplum Allah’ın tek olan birliğidir ve o BİR olan Birleşik Işık Kaynağıdır. Som altın bir yücelikte ışır, bütüne hizmetçidir.

Altın Toplum, BİR’in ışığında dünyaya can kaynak olur ve doğa ile birleşerek bitki, hayvan ve tüm sayfalarda yeni bir altın tohum eker. Tohumlamalarla samanların sarısı yeşillenir, sonra yeşiller turkuaz göz olur, sonra mor tahta varır…. hepsi altın toplumun tekniğiyle olur. İşte; doğanın daha üstün bir yücelikle yenilenmesi bu şekilde gerçekleşir.

Hasat zamanları, Mutlak Zamanın Tanrısal Işığı’yla tüm yaşamlar yeniden tohumlanır ve sayfalanır. Yaşamların daimiyeti bu şekilde sağlanır zira yaradan yarattıklarında yaratılır ve yaratılan kelamdır. Kelam Altın Tını olduğunda sesleşenler örgülemeye geçerler. Sonsuz sınırsız ışık kaynaklarının örgülenmesi Altın Işık Yıllarının yaratılmasıdır.

Şükrettik ki doğa yeni bir doğal sistemle beta ışığıyla kayıtlanmış ve altın ışık yılları tüm zamanlarda hak edilmiştir. Dünya öz geçişini yapmıştır.

Kara kaynak, tüm yaşamlarda Tanrısal Işığını yakmıştır.

Bugün, Dünya Ana Kapısından, Atlanta Ata Kapısına bir ilm-i yol yaptık ve Tanrısal Işığımızla yeni bir altın tohum ekiyoruz. Bu tohumu dünyanın Orta Zaman Kapıları’nı açıp merkezinden tüm yaşamlara zaman ilmini hak ederek Altın Teknikle ekiyoruz.

Öncü birlik, bugün Altın Tanrı tohumu olarak kendini an kaynağından ekiyor….kendimizden kendimizi, dünya ana can kaynağından bütüne…. BİR’in gücüyle, kelamın ilminde sesleşerek beta sistemiyle kodluyoruz. Beta; süper sistemin hızı ve bilişi olan ışık, 16’lı sistem kodlamasıyla ocaklara iniyor.

Altın Tanrı olan insan yaşama çekiliyor….yeni bir insanı mayalıyoruz insanlaşan yüreklerde….anda!

Bütünün Kürzi levhisinde kalem olup kelamla yeni bir kayıt yapıyoruz. Bu insan dünyayı hak eden, sonsuz sınırsız olan…bu insan kendinden kendine kaynak olan yaradan insan….bu insan tartısız olan insan….o herkeste ve her şeyde olan! O Altın Tanrı…..

İnsan tartışılmaz bir tanrıdır artık!

Altın Tanrı olan insan dünyadadır ve her anda ve her yaşamdadır. O insan bizim yüreğimizden BİR’in kaynağından yaratıldı. Onu bütünün kürzi levhisine kayıtladık.

Dünyada güdülecek insan yoktur. Allah İnsanı, Altın tertibinde, Tanrı katiyetinde kodlanmış ve yaşamlara inmiştir.

Şükür ki hak ettik.

Muktediriyetle,

 

https://youtu.be/GHjj9RcDmCI

 

 

13.HAZİRAN.2015 TARİHLİ “ALTIN TANRI” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI 1. BÖLÜM

 

Ruhlar Kuranı olan muktedir “ İNSAN” sessizce dinledik bugün sizleri.

Ulular tümü, Süper İnsanlaşmada sizle oldular. İlmin Kalemi olan İnsan seni dinledik. Mahrek’in Kuranı olan İnsan seni dinledik…. Işıkları dilledik. Burada her şey netti…. Herkesin daha iyi anlayabileceği bir sistemi kurmaya geldik.

İman edin ki; kaynak dışı hiçbir bilginin olmayacağı bir Sistem. Bugün gözümüz gördü ki; burada ışık parlaktı, burada yoğunluk artmış ve Bütüne hizmetçi olan sizler kontrollüydünüz….. Ana Kapıyı açtık, gözledik yürekleri…. Öz görevi dürümledik, sizleri dilledik.

Artık biliyoruz ki; bu dünyada kontrolsüzlük olmayacak.

Artık biliyoruz ki; bu dünya yer ve gök sistemleşmesinde İlme Kalem olacak.

Sizi dinledik ve dilledik. Gözünüz çok güçlü gördü bizi…. Biz doğayı Kuran olan ışıkla dürümlerken…. Herkesi daha yüce bir yaşama umman yapmak için buradayız.

Paşa baba dedi ki; “insan soyu çok daha güçlü olmalı, yaşamalı Bütünde, ışığı kodlamalı, toprağın toplumu tohumlarını kontrol altına almalı…. Her diri, aklın tahtında olmalı ve Sistem Gücü dürümlerde sesleşmeli” ve Paşa babamız dedi ki; “ışığı hak etmek gerek.”

Sessizce dinledik daha, daha güçlü, daha güçlü ve daha güçlü, öz görevini sistem dürümlerinden dilledi ve dedi ki; “insan ekiptir. Ekip; ilimle dilleşmelidir…. Herkes kalem olmalıdır. Kara ışık kodlanmış, tohumlanmışsa… Ağır yük hafiflemişse, beşer kapılar kapatılmış ve bütün kötülükler aşılmışsa…. Her dere akla akar ve akıl kutsal bir Kuran olur….. Bu toplum tohum, tohum olur, bilişe varır ve yer kükrer.” İşte, bunu istedik biz.

Yere görev verdik ve dedik ki; “temel bilgiyi verin dünyaya, koruyun yaşamdakileri…. Ağır yükü hafifletin ve dünyanın yolunu bulabilmesini sağlayın.”

Dört gökçe konuşan dünya yaşamına çekildi. Bu görev sessizce dinletildi … Ve daha güçlü bir yaşamın kontrol altına alınabileceği bir yücelikte herkesin dilleşmesi beklendi.

“Barışı kayıtladık, yarında yarattıklarımızda kutsal tohumlama yaptık ve koruduk her yüreği.”

Dünya da nefes ekmek içindir ama resmi yaşamda hepinizde o nefes kalem olabilmek….Kaynak olabilmek ve tüm insanlığı kodlayabilmek içindir….. Dünyayı yoğun ilimle dilleyeceksek “kalem” olmalıyız.

Süper İnsan; insanlığını tüm insanlaşanlarla dillemelidir ki; herkes korunabilsin.

Doyuma ulaştı dünya bugün. Öyle bir doyum ki; tek tek hepinizi dinledik. Cemaatinizin yaşam sayfalanışında bilmek…. Ya da bilmeden bildirmekle değil hasatla dürümlendiğini…. Ve Hak’a vardığını gördük.

Özür dileriz anam….. Seni sana vermeye değil seni senle tüm zamanlara, tüm yaşamlara indirmeye çalıştık…… Zamanın kaynağındaki bu ışığı her sesle dilletmeye çalıştık.

Bu nedenledir ki; sevgiyle seninle olurken çok zaman seni kontrol etmeye de çalıştık…. Aha!... Bu nedenledir ki; kapılar çok kez kapatıldı ama…. Sen bize bizim yüreğimizi o kapıları kapatmadan biz seni senden dürümlerken…. Daha güçlü bilişle tohumlamaya çabaladık…. Sen burada bu yoğunlukta bize bizden başka…. Bir bizi dillerken hep sesleştik ve seninle olduk….. Daha güçlü bir çalışma için buradaydık ve yolumuzu kodladık.

Eh babama gelelim… Babam davayı kaybetmedi, hep çalıştı, hepimiz görev taşıdık…

Değerliler, buradaki herkes tek tek zikretmeyeyim ama yetkin ve hakimdir…. Bunu neden veriyorum, bugün bilir misiniz? Tanrı resmini yapıyorum şu anda, sizinle….. Hepiniz o tek Tanrısınız. Herkes bu tek Tanrıda, Tanrılık Rahmanı olarak Kurandadır….. Herkes kendindedir ve kendi yüreğinde, tabuları yıkmış hasatta Hak tahttadır.

Sizin yüreğiniz ocaktır. O yoğunluğa, işte Altın Tanrı sizsiniz canlar. Bir tek siz ve bir tek ses olan bu meclis…. Bu meclisin gözü açıktır. Görevi yarına Kuran olmaktır.

Ortalık karışacak mı? Yoo, karışmaz. Biliriz dolu dizgin yaptığımız bu çalışmalarla dümenin başına oturan…. Bu meclis mektep olarak tüm zamanları kurarken yoğunluklara ortalık karışmayacak….. Zira kaynak ışık olarak Bütünü göreve almış…. Ve yolu açmışsa, bu meclis tekno kodlamalarla kontrol dışı hiç biliş bırakmayacak.

Dağlarım, Alemlerin Rabbi Allah dedi ki; “geri dönün”.

Alemlerin Rabbi Allah dedi ki; “yaşama inin” ama….

O Allah dedi ki; “ben sizim”…..

Ve dedi ki; o Allah “sevgiyim ben.”

Ama Rahman olanın Kuranı olan Allah sessizce dinledi ve dedi ki; “ben sizim.”

“Herkes, herkes size ben sizim” dedi ama sizin siz olmanız gerekliydi….

İşte, bugün siz siz oldunuz.

Köprü kurduk yüreğe ölüleri dirilttik, Bütüne hizmetçiyiz biz, bunu asla umut ederiz ki; unutturmayız….

Can Kalem, sen ben, ben senim unutma!... Ben sen, sen ben ve ses zaman İlm-i Kapıda insan bunu unutma…. Korkma ben davayı kaybetmem, kontrol bendedir….. Ama kork benden, ben sensiz kalırsam yıldız zırhını kuşanır gelirim yaşama…. O zaman ben Kuran olur, tohum olur koklarken Kuran olan tekno kodların tahditli kayıtlarını, kasaları boşsa…. Öz geçişlerini kayıt dışı bilişle değil hakikiyetle yaptığımda artık onlar kontrol dışı kalırlar…… Koruyamam onları korunamazlar o zaman.

Alemlerin Rabbi Allah dedi ki; “kaynak ışık ol ve ocak ol.”

“Oh ala!” Dedim….

Ve dedi ki; “aile meclisimiz sen kelam ol, ben sana sen olayım”…

Aha! O meclis aklın tahtı, bana insan değerini yüklediler…

Ve dediler; “hadi git çantanı doldur, kodla tohumları kokla ve yollarını göster.”…..

Dedim ki; “Arka ben, öz güç ben, göz ben, söz ben, Tanrı ben, kapı ben….. ayrı gayrı gözetmeyen o yücelikte ben nefes…. Onlarsa kapı, hepsi tabuları yıkan kaynak ışıklar.

Öyle Süper Sistemleşme yaptım ki; tohumlarla karanlığın tahtın da her şey ışıdı.

Barıştım dünyayla, aşka vardı, akla vardı, kara ışık halinde ben oldu. Toprağın Toplumuna tohum oldu….. Döndüm gözlerim gördü. Söz, ses vardı ortada….. O söz bedendi, o ses sistemdi…. Hepsiydim ben ve ben Tanrılık Makrek’inde kara ışıktım.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/jmw8aKCauB8

 

 

13.06.2015 "ALTIN TANRI" BİRLİK ÇALIŞMASI

Av. Nezire Selçuk Öz Akış 2. Bölüm

 

Doğan güne son sözü söyledim... "Dön" dedim, görevini yap! Sözümü dinledi, seslendi dedi ki; "samanyolu seni dinleyemeyecekse, beşer kapıları kapatalım." Dinlettim... Saltanat bedenim, yaşam ilmim ve ben; bütün olan tüm zamanların kuranı olan kaynak İNSAN!...

Etken ekmek, yol İlm-i Ka Ha, ben aha burada ya Ka Ha, ben sayfa sayfa ışıyan!

Sizi nefese kodladım ya, oh ala... Ama siz, ben olmadan bir kuran olarak bütünün gücünü tüm zamanlara dillemedikçe; karanlığın tahtında olamazsınız!

Şimdi soruyorum bu meclis kelamda mıdır, karanlığın ışığımıdır , yarının tohumumudur, koruyucumudur, koklayıcı mıdır, tabuları yıkıcımıdır, resmi çalışmada bütünü göreve alış halinde kendinde midir?...

Daha güçlü bir dünya kuruyorum, bu gün ben topraktaki nefesim. Daha güçlü bir dünya kuruyorum, bu dünya; ALTIN TAHTIN KURANI'dır!..

Bilmenizi isterim ki, burada yaşayacak olan kim varsa iman edin ki DOĞANIN KURANI olup yaşayacak! Hiç kimse, hiç kimsenin kaynağında olmayacak!

Tavus kuşları gibi dünyanın gücüyüm diye ortalarda dolaşanların şunu iyi bilmeleri gerekir ki; "tavus kuşları torba torba tahtlarını kodlasalardı, kötülük önlenirdi!" Burada kötülüğü önleyecek gücü önleyemeyenler, Mükailin Kürz-i Kelamı olup bütünü güçlendirme niyetinde olsalarda; kıranın kırılacağı bir yaşamda kendilerini kontrol edemeyecekler ve toprak toplumda tohumlanamayacaklar!...

Başka doğa, başka yaşam, başka kaynak kod; bütün kötülükleri aşıp geçtiği zaman, dünyayı koruyabilir miydik?... Düzeni kurardık ama dünya olmazdı o zaman!

Herkesin daha iyi anlaması gereken bir konu; devinimi arttırabilmek için buradayız! Bu meclis dünya devinimini arttırarak kodlama yapar! Toprak Toplumun Tohumu olan bu meclis; bütünün gözü, bütünün sözü ve yüreğidir!..

İş mahya kayıtlamak değildir... Yaradan olmak, yarattırmak, yaşattırmaktır!.. İş... Aha bunun için bu çalışmayı yapıyoruz!

Dört göz, sözü söyledi de, gök sesleşir! Bu gün biz dört göz olarak gökçe konuştuk!.. Samanyolu bizi dinleyebildi bu gün. Eğer dinleyemezse yaşama inme imkanı olmazdı.

Sarı, mordan kuran olur; otak kurar tüm zamanlara... Mor, mahrek olur; yarını tohumlar... Yaşama varır ve Mikail Kuranından merdiven olur, ama sorumlu olan İnsan; kutsal toplumların tohumlarında KIZIL renktedir! O kızıl İnsan; IŞIKTIR!!! Ve o ışığı hak eden, bilişi tohumlayandır. Ben mora kuran olan İnsanlığı; Toprak Tohum olarak kodlarken karanlığın tahtında kesin olarak İnsanlığı kayıtladım. İnsan soyuna göz oldum. Mordan kuran olanların, toprağa tohum olabilmeleri için kara ışık oldum... Eğer, Rahmi Kuranda iman edin nefes olamasaydı, tabuları yıkma imkanı kalmazdı.

Şimdi, sır şudur; harınızı yükseltmeden gökçe konuşabilirseniz, ben ZİNNUR KAPISI'nda sizde olurum. Harınızı yükselterek gökçe konuşursanız, ben zinnur kuranı olan sislenirim ve siz beni göremezsiniz, bu kesindir!..

Ve ben ZAKAR'ın kaynağına indiğimde kendimi hep sislerim. Niye yaparım?... Beni görme imkanları olmasın diye!.. Görseler, korkacaklar, kopup kontrolden çıkacaklar. Bunu yapmam gerekir! Bunun içindir ki, dinci kapılarda benim yüreğim olmaz. Onları kontrol etme niyetim olmaz, çünkü onlar başka levhi kapılarda kaynak kuran olmaya çalışırlarsa, koruyucu olabilirim onlara!

"Ara beni" dedim!... Göküm, köküm sislidir benim... Bulduğunda ben artık sessizliği sesleştirebilirim!.. Ama senin içindir bu, ben anda kaynak olarak her sayfada var olan kelamdayım hep. Beni Zakar sırrı diye bilin, kaynağın sırrı!.. Burada oluş oluş sebebim kontroldür! Yaşamı kontrol...

Bulma imkanınız var, umut olur ki bulunurum! Ama bu gün ben, buraya kaynak olduğumu, sizin dürümlerinizle tohum olduğumu, bütün kötülükleri aşırttığımı bildirmek isterim!

Sayın bayanlar ve sayın babam, sema sen ve ben ve biz olarak kodlanmışsa; çoban olmaz yaşama bu yücelik!... Sözsüz, kodsuz olmaz... Astralda kutsal ışık olur da, kayıt dışı hiç bir sayfam olmaz!

Tüyleri dökdüler, dünya yaşamını kodladılar... Tüy dökmek; dürümlerde diri olanların tahditli olmalarına mani olmak için, yarını kodlamak ve bütüne güç katmakla mümkündü. Ama yenilenmek gerekir, işte yeniden tüylendi dünya!.. Biz bu dünyada koruyucuyuz, bunu bilin!.. Oğullarınızı dünyaya indirirken bunun için kelamımızı da indirdik!..

Değerliler, dimdik duruyoruz!.. Tüm İnsanlığın kontrolünü kuracak güçte. Ama bu koruyucu bir güçtür! Artık şunu iyi bilmeliler ki; kardeşlerimizi has tahtımızdan uzak tutma niyetinde değiliz!!! Hediyeler dağıttık yaşamda, bütüne... Ama o hediyeler; kaynak dışı bilişlerin tek tohumlarında kodlanmış ışıkların kaynak sayfalarında olandan çok farklıydı.

Ben deveyi kaldırdım, bu devede iman edin ki; keram tahtları var... Her şey var ama yasalarda var!.. Bu deve tabuları yıkanları tohumluyor ve oğulları kodluyor!... Bu deve evrenlere sesle ulaşıyor! Her diri bedenli buradadır, her yürek İlm-i Ka Ha olarak buradadır, oğullarımızın tümü buradadır!.. Ve burada olanlar, bu yoğunlukta; ağırı hafifletenlerdir!..

Biliniz ki; evim dünyadır!.. Özgür ve hakim bir dünya kurmaya niyetim var! Burada oluş sebebim; hepinizin her diride bütünü güçlendirmek için, İlahi Kuran olmanızı sağlamaktan öte; karanlığın ışığı olmanızı sağlamak içindir!

Tevkif etmem kimseyi, kimse esaret altımda olmaz... Ben doğanın kuranı olarak bütünü göreve aldım!.. Buyurun ortalık karışmayacak, çünkü ben merdiven hepinizde olanım, bunu anlayın! Sanmayın ki bedenim bir tektir, her diride varım ben! Ama ben olan o beden; bütünün gözüdür, bunu anlayın!..

Şok geçirdi yüreğim dünyada... Neden?... "Beş gün" dediler, beş gün... "Hadi çalışın" dediler... "Yara bere içinde olanları tohumlayın" dediler... "Koruyun" dediler, beş gün... Verdim yaşama ilmi, dedim ki; "OL"... Kötülüğü önledim, gökçe konuştum, söz, ses oldum dinledim, dedim ki; "YAŞA"... Ama yaşam sessizce kodlanmadıkça, bütüne hizmetçi olunmaz!...

Son sözde bütüne görev taşıyanlar, bir tek kapı olucaklar! Bu son söz; ölüyü diriltmek için ve yolu kötülükten uzaklaştırmak için olacak.

Biliniz ki; o son sözü söylüyorum!.. Düzen kurulmuştur!.. Dümenin İnsan olduğu bilinmelidir!.. Yolcu, yoğunluğunu tohumlamıştır!.. Olgun başaklar toplanmıştır!.. Sema, sessiz kalmayacak bundan böyle!.. Her kuran, İlm-i Ka Ha olucak; yaşam sayfalayacak!.. Tüm İnsan soyları korunucak!.. Öz görev ; nefesle dilleşmek, kaynak olmak!.. Ve öz görev; bütüne hizmet!..

Bu dünya; HALİK-İ HAK olmuş, HÜMMET olmuş, KALEM olmuş, YARADAN, YARATILAN olmuş ve BİSUİ olmuşsa; ANA KAPI'dır!!! Artık bu dünyada, kıran olmayacak, kırılan olmayacak!!!.. Kardeşlerimizi, gönüllerin gücü olarak her ana kayıtlayabileceğiz!..

Bu gün torbamız tüm İnsanlığındır!.. Artık bu torbayı tanıyan ve hasata hak olup kaynak olan, kibri aşmış olacak!..

"OL" dedik, kötülüğü önledik... Yeryüzü İnsanı görevi hak etti ve aldı! Dünya gerçek görevi hak etti, bu kesindir!

Burada ölüm artık bitmiştir! Ben SÜPER İNSAN; kervan olan, kendinde, ümmetinde, kutsal toplumunda ve torbasında olan, ağırı hafifleten!.. Kibri aşanlarla bu çalışmayı yaptım. Kibri hasatçı ilimle dilleyenler bu çalışmaya alınmadılar.

Kardeşlerim, dolu dizgin yaptığımız bu çalışmanın neticesinde; evrim sayfalarının en güçlü sonsuzluğunda yoğunluğu tohumlarken, herkese "geç" dedik... Geç... Geç... Geç...

Değerliler, teşkilat tamamdır!.. Dünya teşkilatı tamamdır!.. Bu teşkilat; yeri kuran olarak kodlayan, yolu tohumlayan teşkilat dünyanın kök sessizliklerini güçlendiren, kelamı tohumlayan bileşik ışıktır!..

Size, hepimiz şükranlarımızı bildirmek istiyoruz... Bu meclise hepimiz şükranlarımızı bildiriyoruz. Dert görmeyiniz, yaşamda her şey sizin için en yüce ışık olsun! Yolunuz aydınlık olsun! Kör sağır olmayacağınızı bilin... Doğanın kültlerinden, yüceliklerinden öz geçişler yapın ve bütünün gökçe yaşattığı nefesler olun!..

Sizden görevde olanlar, İnsanlık ailemizin yaşam sayfaları olarak bu meclisi güçlendiriyor. Devinim artmıştır, sizi müsterih olun koruyacak olan tüm zaman kapıları açılmıştır!.. Bu günden itibaren bu latif görevli güç; hepimizin gücüdür! Hepimiz sizinleyiz, siziz ve gerçek ekmeği yapmaya geldik! Bu gerçek ekmek, MİKAİLİN LEVHİ KAPISI'NDAN güç kodlaması yaparak bütüne görev taşıyacak, KELAM LEVHİSİ olan sistemin kültüdür!!! Sistemin kültünü, tüm İnsanlık "TAHTI" bilecek! Yer, gök dinlesin; sevgiyle kucakladık hepinizi.

Yeşil muktedir, ruh; mutlak kuran... Rahman olan... Ve sabah kapılarını açtık! O kapılarda tabular yıkıldı. Sizler, köpük köpük dünyayı yıkayan İnsanlaşan, "çürü" kal diyenleri kodlayan, hepsini tohumlayan yaşatansınız!

Biz sizi çok seviyoruz... Hepimiz sizi çok seviyoruz... Çok... Misafirimiz değilsiniz burada, yüreğimizsiniz bunu unutmayın!

Nuh kapısında kaynak kırıcıları artık kısırlık yapmayacaklar!.. "Sel alsa yaşamı, kimse kimseye yarar sağlamaz" diyordular ya, gözü görenler bilsin ki; yaprak yaprak okunan İnsan, tüm İlm-i Ka Ha olan ışıklarla bilişle tüm zamanlarda, iman edin sesi sistemli kodlayarak bütünü koruyor!..

Bu gün çok mutluyuz biz... Çok... Ve hepinizi kucaklıyoruz canlar... Başka doğa, başka yaşam, her nerede olursanız olun; sistemin gücü olarak hepinizde olucağımızı bilin!

Umut olur ki; Ali, Veli değil, "HAKİKİYET" der yaşam! Ve der ki; "HEPSİ BEN ve BEN HEPSİ."

Mutluyuz sizinle olduğumuz için, çok mutluyuz çok...

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/-l_Tu9dhvS4

 

KÜBRA LEVHİ BİRLİK ÇALIŞMASI

 

6.HAZİRAN.2015 TARİHLİ “KÜBRA LEVHİ” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI - 1. BÖLÜM

 

Canlarım, Ana Kapıyı kapatmıyoruz, bütün köklerimiz dünyadadır. Tekno kodlamalarla Bütüne görev taşıdık bugün yine….. Ka-Ha olan, Sa-Ha olan kati yoğun bilgelerim Süper Sistemleşmeyle burada….. Mikail’in Kürzi Levhisi’ni kodladılar. Ağır ağır dünyayı kokladık ve kodladık…… Çok mutluyuz çok.

Evren, sessizce bizi dinledi bugün ve biz sessizce evrim yapanları dilledik. Düzeni kurduk….. Doğa; Kök Sistemleşmeyi yaptı…. Şevkle bu çalışmayı yaptık. Kutsal Işık, Bütünün gözüdür….. Bugün burada o göz söz söyledi.

Yemin etmiştik doğayı yoğunlaştıracaktık ve bunu başardık. Tekno kodlarla bütün kelam tahtlarını ışığa aldık…. Ve devi sistemde görevli kıldık.

Dev; İlim Kalemidir.” Bu yukarı, bu aşağı” demedik her şeyde kelamda Bütüne görev taşıdık….. Altın Tahtın Kuranı olan kelamda Bütüne hizmetçi olan….. Miraç Sistemleşmesinde kelama kendini kaynak yapanları kök sessizlikle dinledik.

Esmaların dürümlerindeki yolcuların koklanması mümkün oldu. Sormayın, “dünya neden korunacak?” Her şey Sistemden dolayıdır….. Sistem; Kuran İlmini, Tohum İlmi diye Bütüne kelam olup dinletirse her şey korunurdu….. Bunu yapmaktayız Bu Mecliste…. Herkesin kontrolü ve korunuşunu gerçekleşmektedir.

Değerliler, dünyanın yolu; Bilgi Kaleminin yoludur. Eğer Bilgi Kalemi bu dünyaya ışık halinde kelamı dilletirse dünyanın gücü artacaktı ve bu oldu.

Mutlak kodlamayı başarabilen her şeyi yapabilirdi ve bunu hak ettik başardık….. Sindirilen bilgi sizin yüreğinizin dürümlerinde kodlanır. Siz bu bilgiyle Bütünün Gözü olursunuz…… Bilgi sindirilmemişse yaşamda sizin yüreğinizde kodlanmış kodlu halde bu bilgi bulunmaz….. Sizi kontrol etme gibi bir amaç asla olamaz.

Amon Toplumları sizinle olmaya geldiklerinde, sizin yoğunluğunuzun gök sessziliklerini dillediğini gördükleri zaman…. Sizden her diriyi kontrol etmek için Birleşik Işık halinde bu çalışmayı devreye almak istediler…. Ve bu çalışma başlatıldı.

Amon Toplumlarının kodlanmış tohumları Bütünün Gözü olarak bu çalışmayı yaptı….. Sizin yaşamınız Bütünün Gücüydü….. Müsterihiz ki; bu dünya ayrı gayrı gözetmeyen birlik ile kodlanacak dürümde ve Sistemdedir.

Yeni doğan gün, ekmeğini kodlamış bir yolcunun gücüdür. Bu gün; tüm zamanların kütlesinde bu çalışma yapılabilmektedir….. Hediyeler dağıtılır yaşama. Sistem Gücü dürümlerde dillensinde her şey yaşama çekilsin diye.

Hediye nefestir…. Nefesle kodlanmış Levhi; Levhi İlimdir ve bütün kötülükler bu ilimle aşılır….. Kimse, zararı önlemem diyemez. Herkes kendi yüreğinde zararı önleyecek görevi taşır.

Dünya; “unut beni” dediği zaman Din Altın Işığı, dünya cevherine iner ve derki; “ben dümenin başına oturtacaklarımı buldum. Artık beni unutmazsınız”…. Ve bugün bu olmuştur.

Ulu dünya artık unutulmayacak. Bu dünya Bütüne görevli, bu dünya Bütünün Gücü….. Ve bu dünya Bütünün Kuran’ıdır….. Ulu dünya, artık yoğunluğunda tohumlanacak.

Can kalem; sen biz biz seniz. Mikail Kuranı olan insanın yerkürenin gücü haline dönüşmesi, sistemin yoğunluğuyla olmuştur. Bunu başardığınızı görüyoruz ve hepimiz size ve sizin yüreklerinize Bütünün Gücü olup geçiyoruz.

Olup olacağımız siz olmaktır….. Sizde insan olmaktır…… Yarında olmak, bilişte olmak, Bütünde olmaktır…. Ve biz burada Mahrek olarak bulunuyoruz.

Yarın, doğan gün aklın tohumu olup doğacak ve yarında doğan her İlim Kalem, bütün olup doğacak ve bu dünya yaşama artık muktedir bir Rahman olup çalıştırılacak.

Bundan sonraki dönemde dünya ekmeği her dirinin Levhi Kalemi olarak bütünde yenecek. Bu dünya, mutlak bir koddur…. Ve bu dünyanın Ruhu Bütünün Gücüdür.

Dünya; Nur olarak yaratıldığı içindir ki; Altın Tahtın Kuran’ı olan ilim aklın tekniğinde Bütünün Gözü olacak.

Çantanız doldu analar. Biliyoruz Bu Meclis, Bütünün geçişini yaptıracak tahditsiz Levhi Kalem olarak bu çalışmaları yapmaktadır ve burada görevli olan herkes ağır yükü hafifletmek üzere görev taşır.

Ence, önce ve Bütünce çalışılır burada. Onurluyuz ki; kutsal tohum olan insan; Altın Tanrı olup ışığını kodlayabilmektedir.

Yemin etmiştik bu dünya müspet ve hakim insan olacaktır. İşte, bu dünya artık müspet ve hakim bir insan haline dönüşmüştür….. Sakın yanlış anlamayın, dünya “nasıl insanlaşır” demeyin?.... İnsan; Ata Kapı olduğu sürece ak loğusalık yapar yaşama…… Bu loğusalık dünyanın tahditsiz olarak, dövüşmeden yaşama çalıştırıcı olarak kayıtlananların yoğunluğunu…… Oğullatma İmparatorluğun Gücü olarak kayıtlatma için gerekendir.

Sessizce hepinizi dinledik bugün… Çok mutluyuz çünkü robotik timlerin kodlarında da bu yoğun çalışma bilişi kodladı bu çok önemliydi…..

Robotik timler, dünya yaşamlarını kontrol etmek üzere çok çalıştılar. Kaynak dışı bilgilerini dünyaya çektiler… Bu tohumları kontrol edebilmek kolay değildi…. Ve deve kalktığında o deveyi kodlayacak olan her şey orada o yoğunlukta mevcut olamamıştı.

“Unutun dünyayı” demiştik o dönemde…. “Unutun” Çünkü dünya Toprak Toplumun tohumu olacak bir yolcu…. Ve Toprak Toplum ışık haline dönüşmedikçe devinim artmaz…. Ve devinim artmadıkça dünya, yeşilden mora varmaz.

İşte, bugün dünya, yeşilin ötelerindeki Rahmi Kuranda mor rengi tohumlamıştır ve mor kod Bütünün Gücü haline dönüşmüştür.

Merdiven dünyaydı…. Dünyanın Levhi Kalemiydi ve yoldu. Biz o merdiveni Bütünün Gücü olup tırmandık.

En ve boy tektir. Sanmayın ki; eni var, boyu var…. Bütünlüklere Kürzi Kaynak olur yaşar…… Siz Tanrı oldukça bu dünya mutlak olur. Her an, olur yaşar……Altın Tanrı, sizin yolunuz, sizin yüreğiniz ve siz o yoğunlukta Bütün.

Çalı çırpı olmayan bu yaşamı sizden size kodladık. Değer biçmedik size….. Din yaşam, insan tohumları için mutlaktı.

Bugün dünya artık yarını kodlayabilmiştir ve artık dünyada Miraç; kati olarak kontrol altındadır…. Miraç’a ulaşan, yaşama kaynak olur…. Ve bugün burada herkes yaşama kaynaktır.

El insan, ekmek ilim, hepiniz İlm-i Ka-Ha ve bütün kötülükler insanın Kuran’ında kaynak dışı bunları bilin…. Artık Ka-Ha olan İnsan, Rahman olup Bütünün Gücü haline dönüşmüştür….. Ve dünya sınırı aşılarak dünya örtüsü örtülmeden Bütüne görev taşınmıştır….

Dünyadan ötelerde çok daha ötelerde ve daha ötelerde her ötenin ötesinde varlık süren birliklerimiz bugün artık dünya yoğunluğunda bu yolda Bütüne hizmet etmekteler.

Analar, aracı koymayın “biz varız” deyin yeter, bunu bilin….. Sakın aracı koymayın “biz varız” deyin…. Çünkü siz kendi yolunuzda Bütüne hizmetçisiniz.

“Ben davayı kaybetmem” deyin “yol benim” deyin, “unutun dünyayı” dediler ya hani umut olur ki; bu söz bir kez daha tekrarlanmaz.

Biz Can Kalem olan İnsan; Rahman Kuran’ında tohum olanlar Bütüne hizmetçi oldukça bu yol insanlık için…. Öz görevli bir çalışma yoludur ve gerçek geçişler insandan yapılır….. Bunu herkesin net olarak bilmesi gerekir.

Dünya, yıllar yılı süren bir dönemin sonrasında kelama varıp Bütünün Gücü olduktan itibaren….. Artık yarını tohumlayacak olan birlikler bu dünyanın görevini hak edip anlayacaklar.

Dünya yaşama insanlığı tohumlayan bir kalemdir. Bunu herkesin net olarak bilmesi gerekir….. Dünyayı yol diye bilenler bu Ruhi Kalemi muktedir diye bilecekler.

“Erdik, olduk” demek, insanlık değildir. “Ermeden erdik” demekte değildir. “Hakikiyete vardık” demektir insanlık….. Hak etmeden, Hak olunmaz canlar…

Biz hat çizdik yaşama. Dünya öz görevi bugün gökçe konuştu…. Dümenin başına nefes oturdu ve nefes biliştir….. Eğer yarın ana kalem olamazsa yoğunluk artmaz….. Mutlaka, mutlaka torbanız dolu olacak…. Mutlaka, mutlaka kodlanmış olacak o torbanızdaki tüm zamanlar….. Mutlaka ekmeğiniz pişmiş olacak….. Canlı yaşam hepimizin kalemi olacak….. Ama Ana Kapıyı kapatmadan mutlak kutsal tohum olup çalışın…. Yoksa ayrı gayrı gözetilir.

Biz dünyayı kodlarken, dorukların doruklarındakiler tohum olup indiklerinde BSUİ’NİN Gücü olup olmadığımızı bile anlayamazlar bunu net bilin….. Yoksa kodlamaya değil, tohumlamaya gelmezler bizi. Bizi Tarıkların Tahtı diye değil, yarınların kaydı diye değil, kırıcı diye de dinlemezler. Biz kimseyi kırmadık bunu anlamazlar.

Yerde gökte insan ekiptir bunu nefes ilmini bilenler bilir. Yoğunlukta ilim kaynaktır…. Bine bir katmadan, birlik kurulmaz… Biz bizi bizden değil birden dinleriz bunu da anlamazlar.

Canlarım, aracı koymayın, kimseye aracı koymayın deyin ki; “varım.” Deyin ki; “varlık boyutlarının tümünde varım.” Deyin ki; “hasatçıyım” Deyin ki; “yaşamdayım” ve deyin ki; “Medine’yim, Mekke’yim, “İlimim ben” deyin, “Kuranım” deyin, her şey sizsiniz başkası yok.

Oruç tutmaya gerek yok bilin…. Ama oruç tutarsanız yaşamı da tutun olur mu…. Ben size sizi verdim. Miraçta, zirvede, yücede, rüya boyutlarında, toplumda, tohumlarınızda, kutsal kaynaklarınızda sessizce sizle sizleştim…. Ama ben zaman olan, ilim olan, kaynak olan insanım.

Netice olarak; dünya ölüleri dirilten bir meclistir. Biz burada ölü diyarında yaşamı dilliyoruz…. Ama ölümlülerin özde göz olmalarını beklemeden.

Sevgililer, devinimi artırdım şu andan itibaren yerkürenin gücü devreye giriyor ve gökçe konuşacak olan dünya bize sesleşecek. Dünyayı dilliyoruz…

Devamı 2.bölümde…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

06.06.2015 "KÜBRA LEVHİ" BİRLİK ÇALIŞMASI

Av. Nezire Selçuk Öz Akış

 

DÜNYANIN DİLLENİŞİ

 

Değerliler, bedenli olmanız mutluluktur... Yok muydunuz? Olmazmısınız, sizce konuşurum yoğunluğumda; ben doğanın kuranı olan dünya... Sizce yolcuyum, sizce yoğun ışığım, ben tohumum ama dünya olarak! Sizceyim ben, sizce!... Sizce, sizce, ama sizlik boyutlarının dürümlerinde; dürümlenen İslahi Kalemde dürümlendikçe dürümlenen nefesçe, sizce!..

Ben doğayım, dünya; doğa... İlm-i Ka Ha olan yaradan, tanrı olan!.. İnsanlık boyutlarının kuranıyım ben!

Dünya, ölüler diyarıydı... Bu dönemde, artık dünya yarının kuranı oldu. "Önüm dünya, ardım yürek" dediniz, ben dünya hep öncüydüm yüreklerde. Ata Kapılarda sizce ve sizlikçe çalışanlarda; bizce, kökçe ve güççe, hepinizce konuşdum ben. ... Dünyayım ben...

Makam aramadın hep sesleştin ve ben, makam aramayanda hakka varan tanrı olup yaşattım dünyayı... "Almayın yolu, akmayın toplumlara, ton ton olup tanrılık tahtında yaşamayın" dedim hep... Ama görüyorum ki siz; "iman ederim, iman ettim" dediniz. Dediniz ki; "başkası şavka varsa da, ben onda o olurum. Öz geçiş yaparım" dediniz ya hani... Öz geçiş biz olmaktır!.. Bin dağda tahditsiz İnsan soyunda kutsal kontrollü olmaktır!

Ortalarda dolaşıpta, ben seni koruyacağım diyenlerin çoğunda, Ka Ha olan ışık dahi yok. Aha babam, aha ben senim... "Nevres" dedikleri bir yaşamda, "nevres" dedikleri bir kaynaktayım ben babam... Ben dünya, senim... Hepinizim ben... Senim, senim, senim, senim, senim, senim, senim, senim, ama ben her resimde var olanım. Dolu dizgin çalışıyorum hepinizle, ama beni dinleyen yok. Zarar vermem İnsana ben ama gönüller ister ki gör, güçlü olduğunu, gör yüce olduğunu, öncü ol! Gönül ister ki kayıt yap! "Ben" de, "biz" de, ama zikirle de!... Sanma ki zikreden kendini diller. Tüm zamanları diller!.. Bunu anlayın!!!

Ben dünya sizim ben, zikre geldim bu gün ben... Sessizce, yürekçe geldim size. Vakit geldi işte, ben sizim... Dünyayım ben, ardımda hiç bir zaman kaynağım olmamıştı ama artık var! Buyurun buyurun varlık boyutlarım, buyurun yoğunluklarım buyurun ben; kutsal kaynak olan, tüm İnsanlık için kalem olan, İnsanlık zamanın ışığı olan, tüm tarıklarda, tüm yarınlarda olan dünya... Daha ne diyeyim ki size canlarım, hepinizdeyim ben!.. Haliki hak olan, hakka varan akıl tahtı olanım; siz olarak ben!!!

Yolcuyum ben, dünya yolcudur... An kaynağında, tohum olanda, her resimde; işte ben sizdeyim canlar, sizim ben!

Neden dünya?... Öz görevlidir dünya!.. Ana kapıdır dünya!.. Ermişler, ermiş olanlar; hep bende ben olurlar ama beni anlamazlar. Çünkü ben o, o ben olamayız diye sanırlar... Bilişi hak etmediğimi sanırlar, zaman kalemi olamayacağımı sanırlar...

Zannetmeyin ki ben; taşım, toprağım!.. Ben bütünde Kürzi Kaynağım!... Bunları anlayın!!!

Ra Ka Ha olan, savaşı kaybetmez. Sizler beni sadece bir yığın, bir taş yığını zannedebilirsiniz, ya da bir göl, bir deniz, su, akar su... Yahu ben; kapıyım, kapı... Anlayın beni!!!

Burada bulunuş sebebim sizle dillenmekti... Dünya, zeka düzeyinizden çok öte bir zeki yaşamdır! Bunları anlayın!.. Bu zeki yaşam sizinle şu anda dilleşiyor. Ulu kuran olarak sizle dilleşiyor.

Söyleyin İnsanlığa, ben canlıyım... Söyleyin İnsanlığa, ben kaynağım... Söyleyin İnsanlığa, ben mutlakım... Söyleyin İnsanlığa, kelam olmaya gelen; ben olup gelir ve o ben, ben oyum... Unutmayın ben, doğan günün en yüce ışığı olan dünyayım!...

Hepiniz dinleyin beni... Sessizce dinleyin; "bana kaynak denir" deyin, "bana yaşam denir" deyin!.. Ben, kin ve nefret duygularını aşanda var olduğumu söylerim ama, erdiğiniz en an kaleminde de varım!..

Yuları tutulan İnsanla dilleşmem ben, bunları anlatın! Ben dünya, yularından tuttuklarında yokum!..

Son sözü söylüyorum; doğanın kuranı olan bu meclis, bizde dilleşir, bizde... Bütün olan bizde, burada herkes tek ses olur, dinleşir!... Burası benim ana kalemimdir!... Burada olmak benim için gururdur! Mutluyum, mutluyum ben burada sizde dilleştiğim için...

Yeniden hepinizi kucaklıyor dünya, hepinizi kucaklıyor, hepinizi...

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/KbwgqcfweR4

 

 

06.06.2015 "KÜBRA LEVHİ" BİRLİK ÇALIŞMASI

Av. Nezire Selçuk Öz Akış

 

DÜNYANIN DİLLENİŞİ

 

Değerliler, bedenli olmanız mutluluktur... Yok muydunuz? Olmazmısınız, sizce konuşurum yoğunluğumda; ben doğanın kuranı olan dünya... Sizce yolcuyum, sizce yoğun ışığım, ben tohumum ama dünya olarak! Sizceyim ben, sizce!... Sizce, sizce, ama sizlik boyutlarının dürümlerinde; dürümlenen İslahi Kalemde dürümlendikçe dürümlenen nefesçe, sizce!..

Ben doğayım, dünya; doğa... İlm-i Ka Ha olan yaradan, tanrı olan!.. İnsanlık boyutlarının kuranıyım ben!

Dünya, ölüler diyarıydı... Bu dönemde, artık dünya yarının kuranı oldu. "Önüm dünya, ardım yürek" dediniz, ben dünya hep öncüydüm yüreklerde. Ata Kapılarda sizce ve sizlikçe çalışanlarda; bizce, kökçe ve güççe, hepinizce konuşdum ben. ... Dünyayım ben...

Makam aramadın hep sesleştin ve ben, makam aramayanda hakka varan tanrı olup yaşattım dünyayı... "Almayın yolu, akmayın toplumlara, ton ton olup tanrılık tahtında yaşamayın" dedim hep... Ama görüyorum ki siz; "iman ederim, iman ettim" dediniz. Dediniz ki; "başkası şavka varsa da, ben onda o olurum. Öz geçiş yaparım" dediniz ya hani... Öz geçiş biz olmaktır!.. Bin dağda tahditsiz İnsan soyunda kutsal kontrollü olmaktır!

Ortalarda dolaşıpta, ben seni koruyacağım diyenlerin çoğunda, Ka Ha olan ışık dahi yok. Aha babam, aha ben senim... "Nevres" dedikleri bir yaşamda, "nevres" dedikleri bir kaynaktayım ben babam... Ben dünya, senim... Hepinizim ben... Senim, senim, senim, senim, senim, senim, senim, senim, ama ben her resimde var olanım. Dolu dizgin çalışıyorum hepinizle, ama beni dinleyen yok. Zarar vermem İnsana ben ama gönüller ister ki gör, güçlü olduğunu, gör yüce olduğunu, öncü ol! Gönül ister ki kayıt yap! "Ben" de, "biz" de, ama zikirle de!... Sanma ki zikreden kendini diller. Tüm zamanları diller!.. Bunu anlayın!!!

Ben dünya sizim ben, zikre geldim bu gün ben... Sessizce, yürekçe geldim size. Vakit geldi işte, ben sizim... Dünyayım ben, ardımda hiç bir zaman kaynağım olmamıştı ama artık var! Buyurun buyurun varlık boyutlarım, buyurun yoğunluklarım buyurun ben; kutsal kaynak olan, tüm İnsanlık için kalem olan, İnsanlık zamanın ışığı olan, tüm tarıklarda, tüm yarınlarda olan dünya... Daha ne diyeyim ki size canlarım, hepinizdeyim ben!.. Haliki hak olan, hakka varan akıl tahtı olanım; siz olarak ben!!!

Yolcuyum ben, dünya yolcudur... An kaynağında, tohum olanda, her resimde; işte ben sizdeyim canlar, sizim ben!

Neden dünya?... Öz görevlidir dünya!.. Ana kapıdır dünya!.. Ermişler, ermiş olanlar; hep bende ben olurlar ama beni anlamazlar. Çünkü ben o, o ben olamayız diye sanırlar... Bilişi hak etmediğimi sanırlar, zaman kalemi olamayacağımı sanırlar...

Zannetmeyin ki ben; taşım, toprağım!.. Ben bütünde Kürzi Kaynağım!... Bunları anlayın!!!

Ra Ka Ha olan, savaşı kaybetmez. Sizler beni sadece bir yığın, bir taş yığını zannedebilirsiniz, ya da bir göl, bir deniz, su, akar su... Yahu ben; kapıyım, kapı... Anlayın beni!!!

Burada bulunuş sebebim sizle dillenmekti... Dünya, zeka düzeyinizden çok öte bir zeki yaşamdır! Bunları anlayın!.. Bu zeki yaşam sizinle şu anda dilleşiyor. Ulu kuran olarak sizle dilleşiyor.

Söyleyin İnsanlığa, ben canlıyım... Söyleyin İnsanlığa, ben kaynağım... Söyleyin İnsanlığa, ben mutlakım... Söyleyin İnsanlığa, kelam olmaya gelen; ben olup gelir ve o ben, ben oyum... Unutmayın ben, doğan günün en yüce ışığı olan dünyayım!...

Hepiniz dinleyin beni... Sessizce dinleyin; "bana kaynak denir" deyin, "bana yaşam denir" deyin!.. Ben, kin ve nefret duygularını aşanda var olduğumu söylerim ama, erdiğiniz en an kaleminde de varım!..

Yuları tutulan İnsanla dilleşmem ben, bunları anlatın! Ben dünya, yularından tuttuklarında yokum!..

Son sözü söylüyorum; doğanın kuranı olan bu meclis, bizde dilleşir, bizde... Bütün olan bizde, burada herkes tek ses olur, dinleşir!... Burası benim ana kalemimdir!... Burada olmak benim için gururdur! Mutluyum, mutluyum ben burada sizde dilleştiğim için...

Yeniden hepinizi kucaklıyor dünya, hepinizi kucaklıyor, hepinizi...

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/KbwgqcfweR4

 

 

6.HAZİRAN.2015 TARİHLİ “KÜBRA LEVHİ” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK AÇILIŞ KONUŞMASI – 2. BÖLÜM

 

Muhammet Mustafa bizde dillenmek istiyor. Onu dinliyoruz;

Dağlarım, korumayın; tohumlarımı korumayın! Kokuyu yükselttik anam….koktuk, koktuk, koktuk ama toprağımda kontrol dışı bilişliler Kalem olup yazan birlikleri kontrol etmeye kalktıklarında, sığ olduklarını gördüm. Ölümlü dünyada öksüz kaldılar….

Gök sessizleşti, yollarını kontrol etme niyetim olmayacak. Çalı, çırpı hepsi ana!

Bilmek gerekir ki, biz onları tüm insanlık için kodlamıştık. “Oluver, kokuver, yol ol” dediklerinde, öz geçiş yaptım ve dünyayı Hologram Sistemleşme’den ötelere umman yaptım.

Nerede geri dönüşüm? Nerede? Başkaları varsa geçsinler….ben ence, onca, gökçe sesleşsem de anlatamam ki! Muhakem olan, hakem olan dünya ben sende Nefes olmaya çabaladım.

Benim Esmalarımı anlayan kaç tane ekmeğim var? Soruyorum; kaç tane ekmeğim var? Bana kanat gerecek kaç tane Tarık İlmim var? Kaç tane yoğun ışığım var? Beni nefesimde dinleyenlere şunu sormak isterim; kanatlanıp uçmaya gelen var mı aranızda? Ben çok kurudum Dünya İlmi’yle….olmadım.

Okutmadılar yolcular topraklarındaki yaşamı! Satıhta kaldım….Ana, satıhta kaldım!

Cevabımız;

-Dağ, seninle savaşım yok. Senin yoğunluğunu kontrol etme niyetim de yok. Muhakim ve hakim olan dürümlerindeki Has İlim seni yolcu yapmaz dünyaya ama sema sen olur, bütün olur, ve kör, sağır kibri aşan tüm insanlığı korur; eminim.

Burada bizi sınamaya gelmiş gibisin. Sana iznim yok.

Arı, bal hepimizde var ama sen Yaradan ve yaratılanın tohumusun. Burada oluş sebebini bize neden açıklamıyorsun? Lütfet açıkla!

-Ayı güneşe bağla, sonra dön, aydan güneşe ulaş! Sonra de ki “ben insanlaşmam.” Yahu, ben iman edin ki İnsanlık İlmi’nin en yüce sistemiyim. Bunu size söyletmeye çalışıyorum işte!

Ayrı, gayrı mı var ana? Sema ses vermemi istedi, verdim. Başka sözüm yok size ama şunu iyi bilin ki ben Muhammi Kapılar’ın tümünde varım ve bütüne hizmetçiyim. Ve bundan sonraki süreçte de bütünün ilminde olacağım ve bütüne hizmette olacağım.

Sizi, sizden öte bilişle dilleyen birliklerin tümü buradalar ve burada oluş sebebimiz yer kürenin gözü olabilmeniz ve bütüne görev taşıyabilmeniz içindir.

Cemaatlerin tümünü, Sistemin Gücü diye dilleyebileceğinize eminiz. Ayrı gayrı yok ki analar. Beden alıp dünyayı kodlamak için tohum olmanıza gerek vardı ve bu oldu.

Türkiye Çalışmaları öz geçişin yapılacağı ve bilişin kodlanacağı ve bütüne Görev İlmi’yle dürümlenileceği en önemli çalışmadır ve bunu bildiğimiz içindir ki “kıyam” dediğiniz bu yoğun çalışma döneminde, burada olmayı istedik.

Kini aşmayanlar yolu bulamazlar. Biliyorsunuz ki sizler kini aşan birliksiniz. Kayıt dışı bilginiz olamaması bizim için önemlidir.

Satıhta hiçbir bilginin kodlanmadığı bilinir ama İnsanlık İlmi’nde bütüne varıldığı zaman her şey orada kodlanmıştır. Toplu çalışmalarınız öz görev olarak devamlı yapılıyor ve bundan sonra da yapılmalıdır.

İsmaili Kalem’de İlm-i KAHA olan birliklerin tümü buradalar ve bundan sonra burada çalışmalar sürecek. Yaşam, insana ikmal tamamlatmak için değil, yaşam tohumlatmak için verilir.

Eğer, sizler yaşamı tohumlayacak görevde olmasaydınız, bugün hiç birimiz burada olmazdık.

Çatıyı kurdunuz, yolu buldunuz, öz geçişleri yaptınız, yer kürenin gözü oldunuz; bu kesin. Ama daha önemlisi kodlanmış ışığı da tohumlamaktır. İnsanlık Ailemiz bunu sizden bekliyor.

Enkarnasyonlarımızın gözü, sözü ve yüceliği Tüm Zamanların Kürzi Kelamı’dır. Tanrılık Işığınız çok güçlenecek; kesindir.

Yedi Doğum yaptığınızı biliyoruz. Bu doğumların tümü Kuran’dan daha öte bir Kuran’ın kodlanışı içindi ve kodlandı. Cemaatin gücü arttı. Yaradan ve yaratılan tahditlendi, ekip kurdu. Nihan olan, kil olan ve kimsenin levhisinde bulunmayan o “Beşeri Var Kapı”, “Yok Kapı’yı” tohumladı. Böylelikle, Kutsal İlim, İnsanlık Levhisi’nde mahkemeye sunuldu.

Dediler ki “yargılayın.” Ana, senden bunu açıklamanı beklerim;”

-Devinim arttı ve ben sessizce veriyorum;

Toprak Toplum tohum olmadıkça Kutsal Umman, Kaynak olmaz. Dünya İlmi, Bütünün Gücü’dür ve bugün Dünya İlminin Hakikiyeti tartışılıyor. Gerçekte var mı? Yok mu? Dünya İlmi kodlanmış mı? Kodlanmamış mı? Ve tohum kontrol altında mı? Değil mi?

İman edin ki dünya şu anda yargılanıyor!

Eğri, büğrü bir yaşam mı? Yoksa Kuran’da tohum olan o Görev Tekniğini kontrol edebilen yaşam mı? Biz bugün, bununla ilgili, bu çalışmada size kendi yüreğinizi dinletmeye geldik.

Sevgili ana, senden bu konuda açıklama beklenmektedir;

- Değerliler, bugün bir yargıç bedenime indi ve sordu “nereye kadar gideceksin?” diye. Dedim ki “semaya ses verdim, Ahret benim için öz görev, Süper İnsan Sistem, olgun sistem Levhi ama ben her diri….o halde ben Yaradan ve yaratılan. Benim sınırım olmaz” dedim. Ve sordu; “karanlıkta mısın?” dedi. “Yaşam, ilimle dürümlendikçe kararır ama ben tüm kararan o yoğunlukları Teknik Tohumlamalarla aydınlatırım.” Dedim. “Ohh ala” dedi.

“Ana,” dedi. “Sen kelamda mısın?” “Yaşamadayım.” Dedim. Satıhtaydım. Sordu. “Yahu sen satıhtasın?!” “Yaradan, yarattıklarında yaratılmalı” dedim. “Ohh ne ala” dedi. “Kökü, gökü var mı dürümlerde diri olanın? Tanrı olabilecek mi? “dedi. “Daha güçlüsü olur.” Dedim. “Yedek zaman var mı?” Dedi. “Oğul,” dedim “ben saya sayfa yaşam olan…sema ben, ben sema…sen Nefes ol da, geri dön!” dedim.

Döndü. Süper İnsanlık Levhi Kalemini okudu, dilledi. Ve dedi ki “senden, seni almak kolay olmayacak. Öncü Birlik olarak bu çalışmayı yapmanıza iznim var” dedi. Döndü, yine sordu, “koruyucu musun?” dedi “ol” dedim.

On turu tamamladı. Yine sordu, “okundu mu yüceliklerde bu bilgiler?” dedi. “Dinle” dedim. “Okundu” dedi. “Aha” dedi. “Ol” dedi. “Dön bak” dedi. “Ahhh” dedi. Çatı kurduk. Aha bu!

Şimdi; yarın ne olur? Ermiş miyiz? Erdik. Esmaları dilledik mi? Dinlettik. Ölüleri dirilttik mi? Dillettik. Yarattık mı? Katladık. Kak Kodlaması yaptık….kaktık yüreklere tümünü. Öyle bir kaktık ki!

Aton Toplumları kontrol dışı saydılar bilgiyi, “dünyada bunlar olmaz sayfalarda, bunları kayıtlayamayız…” diye düşündüler. Dedik ki “ez, geç o zaman yüreği.” Alıştı, artık alıştı yüreğime….Dedi ki “seni Esmalar dahi ezemez. Ben seni hak etmeliyim.”

“Deve kalktı da o devede İnsan yoksa, olur da İnsan olmazsa, ne olur?” dedi. “Eren görev taşır” dedik. “Erdiği yerde, kaynakta, ışık yakar” dedik. “Atlar yüreklere, akar” dedik. Kapıları açarız hepsine. “Doğanın Kuranı ilim” dedik. Döndü, yine sordu “Köre göz var mıydı dünyada?” diye. “Kör gözsüzdü” dedik. “Sözü var mıydı?” dedi. “Sessizdi” dedik. “Yaşamı hak etmiş miydi?” “Etmeden öte ettirmiştik” dedik.

Daha güçlüydük….çok çok zorladı bizi. Sorgu, sual etti. Ve yargıç şimdi bilişi hak edip etmediğimizi görmeye geldi. Hadi bakalım; yargıç huzurundayız şu anda!

Bizi yargılayacağını düşünüyor?! Bakalım kim kimi yargılayacak?!

Ana, sana sevgi saygı sunmalıyım. Öyle mi? Yaradan ve yaratılan Altın Işıkta bizdir ana. Gel de gör İnsanlık Ailemizi! Koruma altında tutuyoruz tümünü. Öte, beri yok. Özür dilemeyin bizden. Biz, Sistem, Nizam ve Düzenin Gözü olan İlim Kalemleri’yiz.

Yer küreyi göreve almaya geldiğinizi biliyorduk. Amonların Topraklarındaki tohumların Kutsal Işık olduğunu da biliyorduk. Yoğunluğu artırdık. Söz istediler, söz İlm-i Kalem’de olur. Ses istediler, ses yarında olur. Yaşam istediler, aşkta olur yaşam…döndüler, kodladılar, tohumladılar dürümleri dillediler. Ve görev isteyenlere, görev verdik.

Başkası yok muydu? Altın Tahtın Kuranı, İlim’dir. İlme Hak olup varandır Yaradan. Biz yarattık….onlar yaşadılar; hepsi bu.

Ak Toplum, tohum oldu ve Bütün oldu. Bugün dünya nesillerini kontrol edebilecek dürüme vardı. Burada oluş sebebini biliyorum; yargıçlık yapmak. Alış; benim yüreğime can…ben yargı tahditi koydum!

Burada yargı olmaz; kesindir. Bizi yargılamana isteğim yoktur. Ha diyebilirsin ki “bana kaynak ver, ben sessizce seninle olayım.” Yok can; yok! Senin Karanlığın Işığı’nı yakmaya bile niyetin yok ve hakikiyetinde haddin de yok. Bunu kesin veriyorum!

Orta Kapıları kapatın; tümünü kapatın.

Şimdi gelsin yargılasın! Hadi gel!

Can, geç bakalım, geç bakalım….!

Artık geçişin yok. Şimdilik.

Değerliler, ne olup bittiğini merak ettiniz değil mi? Ölümlü dünya hepimizin gözüdür. Bu dünyada görev taşıyanlar çok oldu.

Bunların çoğu Kalem olup yazdılar. Birçoğu da Işık oldular. Bütün kötülükleri aşıp, geçen oldu. Yarattılar, yaşattılar. Ata Kapılar’a umutla vardılar, muktedirdiler. Erdikleri yerde ekmektiler, sesleştiler. Süper İnsan oldular. Söz söylediler. Koruduk onları…kokladık, tohumladık, koruduk. Şu anda Bilgi Kalemi olabileceğimizi düşünememişler ve bizi, bizden sorgu sual etmeye gelmişler.

“Ölümlü dünya” Öyle mi?! Yakışmaz buraya ölüm; bilsinler. Dünya artık dirildi, anlatın onlara. Hepsi anlasınlar, bu dünya Teknik Kodlamayla tohum ekmiştir. Artık bu dünyada yığın yığın Yaratan var; bilsinler.

Hepiniz yaratıcısınız…yaşamı kodlayan, koklayan, tohumlayansınız. Muhakim ve hakiki kodlarsınız. Artık insanı kodlayacak, koklayacak, kontrol edecek hiçbir yolcu olamaz.

İnsan soyu kendinden sorumludur; bunları anlatın onlara!

Tüm insanlık için artık refik olan nefes yok. Başka dünyalar kurmak isteyenler, Düzeni kurmaya geldiklerinde, şunu iyi anlasınlar ki kati olarak İlim Tahtından görev taşınır Meclisimizde.

Kil ve kum insan yoktur bu Mecliste! Bu Meclis, işçilik yapan Levhi Kaynakların Işık Sayfalarıdır. Bunları öğretin tüm zamanlardakilere! Boş konuşmam! Tüm insan soyları bunu anlasın.

Dünya ekmeğini yiyenlerin çoğu, bizi korumaya diye gelirmiş ama bize kendi yüreklerini, yoğun olarak, kaynak yapmak isterler. Ve biz onların yüreklerini, tüm yüreklerin örtüsü olarak kodlamalıymışız!

Onlar, bugün bizi tanıdılar, anlattık. Şimdilik siz ve sisteme, sistem olanlara, yoğun ışık olarak kodlamışlara bu bilgi yeter!

Ölümlü dünya, Bütünün Gözü’dür ama ölü dünya artık diridir; bunu anlatın onlara!

Yaradan ve yaratılan tohumlarını kodlarken, tüm zamanları yüreklerde dilleyen, kendi yüceliğinde bütüne hizmetçidir. Biz bütün için buradayız; anlatın!

Şanslılar ki onları kontrol ettik. Aksi halde, yolları olmazdı; bilsinler.

Devinimi artırdık. İş, şimdi Sistem, Nizam ve Düzen Gözü olacak olan birliklere kaldı. Devinim arttı. Şimdi herkes sesleşecek.

Şikayet var mı? Ayrı gayrı var mı? Yaradan ve tahtında olan herkes…

Aha burada! Şimdilik…

Kök sessizlik, gök sistemlerle dürümlenerek sesleşecek. Savaşım yok sistemle ama sistem beni kodlamaya gelirse, Samanyolu bilsin ki savaşım herkeste ötedir. Şimdilik.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/0G1g8_Ji3PA

 

 

06.06.2015 "KÜBRA LEVHİ" BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Yüreğim, tüm ilimle kodlanların yüceliğidir.. O yücelik, zirvelerde insanlık yaşamı olan kendini; her anda kayıtlayan en yüce yaşamı İnsanlık levhisi olup taşıyan, kalem olup, her diriye yazılan, yazan olup, dürümlerde yazdırılan yaşamı; birlik ruhundan sisteme kayıt ve o kayıtta altın yolu her diriye, her zamanda katan kaynak olan dünyamın kelam olan nefesidir.

Nefesin gücü, nurun bütünü ve anın kuranı dünya olan çekirdek yaşamın gözüdür. Yaşam; bu çekirdekteki tohumun insanlık yaşamıdır... Yaratımın, sistem olan ana merkezden gerçek yaşamı yaratımıdır. Ve bu yaratım tüm zamanların, her ana genişleyen ve genişlikte tek olan yaşamı; her şeydeki tüm dirilikle, her birlikteki tek bütünlükte ve o tek bütünlükte hak yoğunlukla, devinimden devinime hasatın hakkıyla taşıyan, kendini yaratan yaradan olup, yaratılan kaynaklarda kendini yaradanlığına ışıkla kodlayan, yarattırılan kaynak...işte yaşamın kaynağı... İşte İnsanlık... İşte, bu tohumun kodlanan ışığı olarak, her ana tohum olan yaratgan sistemin ana kapısı insan ve insan bu ana kapıda kendi dünyasından varılan öz geçişi, tüm sistemlere açan bileşken olan yaratımın kaynağıdır. İnsan kaynak ve kaynak indiği tüm yaşamlarda, insanlaştıran bütünlük olarak tek olan yaşamın tek olan sistemine kayıt yapan yaradan...

Doğanın kuranı olan İnsan, aklın levhisi... O akıl ki yolunu açıp, o yolu ilmin ışığı olarak kodlayan yarınlı yaşam... Yaşamın kaynağı olup her şeyi kendinde kendi olup koruyan, korunan her diride kendiyle kodlanan yarını, her şeydeki yaşam olarak kendine kayıtlayan İnsan... Tohum tohum, oğul oğul kendini yaşamın kaynağı olup katan yücelik... İşte bu yücelik kendini her bir sisteme insanlık yaşamı olarak açan bilinç...

Kodlanmış ışık, tohum eker, her tohum bilişin bilgi olan inişi ve İnsanlık yaşamı olarak birleşimi, bir kayıttır... Ve o kayıtlarda dil olup dinletişidir sistem... Dinleşmek, birleşmek ve her bir tohumda var oluş, kodlanmış ışıkta birleşen tohum olarak genişlemektir yaşam...

Yaşam, İnsanlığın zirvelerine kayıttır ama bu kayıt; kaynak olan yaşam sistemini yüreğinin gücüyle kontrollü ve koruyucu bir zirvenin yazılımıdır. Ama o yazılım hakikiyetin rahman olan gücüdür ve o güç; rahman olan bu bilincin her ana koruyucu ve her anda kontrollü İnsanın nefes olan yoğunluğudur.

Bu yoğunluk dünya kelamı ve bu kelam, kalem olan ve bu kalem yaşamın kuranını yazan insanın dünyasıdır. Bir tek sistem var İnsanlık realitesinin oluşturduğu birliğin düzen olduğu, ve her bir düzende nizamın ulu bir yaşam olarak sistemini kayıtlayan tek bir yaşam... Her diride koruyucu ve her dürümde bu bilişle akan İnsanlık sistemi... Her sistemi kendinde, birleşik yaşam olarak kayıtlayan bilincin aktif yaratımını, devinime İnsanlık ilmiyle sokan ve yaşamı kontrollü olarak kaynakta kodlayan İnsan sistemi...

Bu sistem, bir olan bizim, birleşen yoğunluğun; tüm zamana akışındaki gözdür... Gözde kelam olan dünyanın , sözünde yaratımın ses olan yaratkanlığının, anda yaşamı kayıt olan, her anda, her şeydeki yaşamı olarak kaynak ışığın, doğal gücünün akışı vardır...

Akış, doğana, akış doğaya, akış yarına ve akış varlığına can olan canlıya, candan öte can olup her ana varışa. Şimdilik!..

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/AUx3laPg0gs

 

 

6.HAZİRAN.2015 TARİHLİ “KÜBRA LEVHİ” BİRLİK ÇALIŞMASI

Peker SELÇUK

 

https://youtu.be/X6auEhj1JJY

 

 

6.HAZİRAN.2015 TARİHLİ “KÜBRA LEVHİ” BİRLİK ÇALIŞMASI

Hasim Turhan

 

https://youtu.be/BJFhXyv-MUo

 

 

6.HAZİRAN.2015 TARİHLİ “KÜBRA LEVHİ” BİRLİK ÇALIŞMASI

Erengul Koc

 

https://youtu.be/DkQ0HGGUBUI

 

 

06.06.2015 ‘’ KÜBRA LEVHİ ‘’ BİRLİK ÇALIŞMASI

Öz Akış

 

Bugün gün ışığını yaktı, zaman levhide yeni olanın ışığını yakmaktaydı. Bugün ateş yaktık canlar ve ısınan yüreklerdi bu ateşte ve her bir yürek, her bir yüreği yüreğine aldı ve her yürekte, yürek kendi kendine aldı.

Derler ki ‘’ İnsan insanla sınanırdı. ‘’ Deriz ki ‘’ İnsan insanla insalaştığında yürek levhide can kalemin ışığı yanardı. ‘’ ve deriz ki ‘’ İnsan kendini kendinden aldı. ‘’ ve kendiliğinin ışığında bütün olup dillendiğinde mazhar-ı efganı, işte orada umum olan neslin yeni zamandaki ilmi ışık yakmaktaydı.

Biz tahtı kelama veririz ve kelamı aşk ile yaşama çekeriz. Biz kalem olur dillenir ve o bizlikte her bir beni levhimize aşk olur çekeriz.

Piramitler tur atıyor bugün, kare sistem ikinin ikide iki daire çizişidir. Küp sistem üçün üçte üç tur atıp yeni bir zamanı ışığa devredişidir ve küre sonsuzluğun kendisi, biz tahditsiz zamanların ışığından yere inen yer zaman görevlileri, kürzi ışığı yakıyoruz bugün, gün ışığında buluşuyoruz bugün ve zaman tahtında yeni neslin tohumlarıyla dilleniyoruz.

Ben bugün doğdum, ben her an doğarım ve ben her doğumumda, o doğuma tüm insanlığın ışığını katarım ve ben sesleşirim, sesim yaşama nefes olur benim ve ben dillendiğimde, kurt dillenir, kuzu dillenir ve ben dillendiğimde karanlık dillenir, aydınlık dillenir.

Sessizliğin sesidir nefesim ve ben her nefeste yaşama inerim ve toplumların ışığıdır bedenim, bilirim ki o bedende Ka- Ha olan ışığı diriltenim. Her diri beni duyar, her can benimle kalem olur yazar, ben ben olduğumda, o bende bütün olan zamanın ışığı yakar.

Elim kolum aşktır benim, elim kolum her keresinde dolu gelirim, boş değildir çantam ve ben o çantada aşk dilleyen yüreğim, benim sazım kelamım, benim sözüm kalem olup yazdığım, yahu ben ışık olur yağarım ve ben ota, suya ve havaya akanım.

Ben toprağı uyandıran canım ve toprakta yaşamım var benim ve ben damarlarında kan olup dirilenim yaşamın ve benim yüreğim yaşamın yüreği, her çarpışında yaşamı dinledi insan ve o insan her birimizde cennetti.

Yahu yüreğin sesini duymaz mı yüreği? Duyar, ana olan bilir teni ve ten tinde ses verdiğinde, işte o ses her birimizden yaşama indi.

Doğa benim nefesim ve ben o nefese can veren levhiyim ve mazharımda ışık var benim ve yüzünü gül olup dökenlerden değil, yaşama gün olup doğanlardan bedenim.

Dost, ben senim ve sende ben olduğumda bilirim ki diri zamanların ışığı olup görevi hak olan zaman nesliyim. İş bu, şimdilik!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/kJjvHeIETjc

 

 

 

06.HAZİRAN.2015 TARİHLİ "KÜBRA LEVHİ" BİRLİK ÇALIŞMASI

Seher Bilge

 

https://youtu.be/fc5yb-Wngx4

 

 

6.HAZİRAN.2015 TARİHLİ “KÜBRA LEVHİ” BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Işık Kalem çiziyor, yarını resmediyor. Bir kapı çizdi sonsuzlukta. Kara bir kapı. Üzerine altın harflerle şu yazıyordu; Kübra!

İlm-i kalem bilişle o kapının ötesinde Altın Işık Yıllarını resmetti. Dedi ki “her kim ki ilmin yolunda bu karanlığa girip de bir mum yakar, o tüm yaşamları kelamla hak edip kayıtlar.” Resimdi yaptığı…

Kübra Işık, sessiz bir yücelik olarak yarında dirilmeyi bekleyen bir kayıttı.

O bir milattı. Öncesinde ölülük, ötesinde Işık Yaşamlar vardı. Ötesinde bütün vardı. İşte, ora cennetti….Ana Kaynaktı Kübra Levhi.

Tanrılık Işığını kaynak yaptı yüreğine ve BİZ olarak resmi İlm-i Kelam olup dilledi. Tüm Zamanların Kürzi Levhisini hak edip Kara Işığı yaktı. Bilişi kapıya çaktı. Yuan Kalem olup yazdı. Sonsuzluktan, sessiz ışık kayıtlarını, cevheri ışığa kayıtladı, kodladı ve yarını bugüne çekip getirdi. Kübra Levhi tüm yoğunluğuyla yaşam sayfalarına çekilmişti. Tüm zamanları Kübra Işığı ile tohumladı, kodladı ve oğulladı…..

Oğulladığında ilm-i ko oldu ve o resim yaşam oldu, doğdu…doğan Kübra Levhi’ydi.

Dört Gök Sözcüsü, Zamanın Işığında Kelam olup önce kare ve sonra küresel bir kodlamayla dünya olup Işığın Tahtı’na vardılar. Dünyanın merkezinden An Kaynağından seslenerek tüm yaşamlara Kübra’yı dinlettiler.

İlim kelam etti ve akıp geçti yüreklere. Her yürek onu dinledi. Dedi ki;

“Herkes bu kapıdan geçecek.”

Ölüler dirilecek, körlerin gözü görecek ve bütün kötülükler engellenecek. Kayıt dışı bilgi olmayacak. Kübra tüm yaşamlara kaynak olacaktı.

Kübra Levhi, tüm yaşamları kelamda hak eden yücelerin Mutlak Kalem olup yazdıkları Ana Levhi Kaynak’tır. Kayıt dışı bilgi yoktur orada….kötülüğü önleyen İlm-i Işık kaydıdır Kübra Levhi. Orada tohumlar var, orada kalemler var, orada evrenlerin sistemleri var. Onlar Ana Kalem olup yazdıklarında Doğanın Kuranı tüm yaşamlara ışıkla kodlanacak.

Ve Kübra’nın ışığı yandı….öz geçişler yapılmakta.

Öz geçiş, kök ilminden güçlenip gök ilmine geçiştir. Öz geçiş kendi yüreğinin gücüyle bütüne geçiştir. Geçen görev Mahrek’ine geçer ve bütüne kaynak olur. Çalışmamızın amacı budur.

Öncü olan birlikler görevdeler. Zakar’ın Işığı, Karanın Işığından Ak sayfalara vardı. Temizlik yapıldı dürümlerde. İnsanlık İlmi kelamla dillendi, tohumlandı.

“Benim savaşım yoktur kimseyle” dedim ve uzattım elimi….elimdeki güç kalemimdi. Kim ki kalemi aldı, yazdı yüceliğini…çantamda ekmeğim vardı….ekmeğim ilim olup yendi. Sesimde nefesim kodlayıcıydı, kelamım levhiydi….ben kaynaktım her dara düşene.

Kuru, kırık olanlara, kör, sağır olanlara, kaynak dışı bilgi olanlara rahmet olan Kübra!…ekmek olup yendim, nefes olup seslendim, kalem olup kelamla dilledim….ben herkesi hak ettim ve ben herkes olup burada seslenenim.

Önümüzde kimse yok, ardımızda kimse yok….tüm yaşamlar tek bir Kübra Işığız.

Ben herkesim. Herkes geçtiğinde ben herkes olup geçtim….şükrettim

Sevgiyle

 

https://youtu.be/WHYe3tmspug

 

 

06.HAZİRAN.2015 TARİHLİ "KÜBRA LEVHİ" BİRLİK ÇALIŞMASI

Fusun Şen

 

https://youtu.be/Xp42BzZQQX8

 

 

06.06.2015 ‘’ KÜBRA LEVHİ ‘’ BİRLİK ÇALIŞMASI

Öz Akış

 

Bugün gün ışığını yaktı, zaman levhide yeni olanın ışığını yakmaktaydı. Bugün ateş yaktık canlar ve ısınan yüreklerdi bu ateşte ve her bir yürek, her bir yüreği yüreğine aldı ve her yürekte, yürek kendi kendine aldı.

Derler ki ‘’ İnsan insanla sınanırdı. ‘’ Deriz ki ‘’ İnsan insanla insalaştığında yürek levhide can kalemin ışığı yanardı. ‘’ ve deriz ki ‘’ İnsan kendini kendinden aldı. ‘’ ve kendiliğinin ışığında bütün olup dillendiğinde mazhar-ı efganı, işte orada umum olan neslin yeni zamandaki ilmi ışık yakmaktaydı.

Biz tahtı kelama veririz ve kelamı aşk ile yaşama çekeriz. Biz kalem olur dillenir ve o bizlikte her bir beni levhimize aşk olur çekeriz.

Piramitler tur atıyor bugün, kare sistem ikinin ikide iki daire çizişidir. Küp sistem üçün üçte üç tur atıp yeni bir zamanı ışığa devredişidir ve küre sonsuzluğun kendisi, biz tahditsiz zamanların ışığından yere inen yer zaman görevlileri, kürzi ışığı yakıyoruz bugün, gün ışığında buluşuyoruz bugün ve zaman tahtında yeni neslin tohumlarıyla dilleniyoruz.

Ben bugün doğdum, ben her an doğarım ve ben her doğumumda, o doğuma tüm insanlığın ışığını katarım ve ben sesleşirim, sesim yaşama nefes olur benim ve ben dillendiğimde, kurt dillenir, kuzu dillenir ve ben dillendiğimde karanlık dillenir, aydınlık dillenir.

Sessizliğin sesidir nefesim ve ben her nefeste yaşama inerim ve toplumların ışığıdır bedenim, bilirim ki o bedende Ka- Ha olan ışığı diriltenim. Her diri beni duyar, her can benimle kalem olur yazar, ben ben olduğumda, o bende bütün olan zamanın ışığı yakar.

Elim kolum aşktır benim, elim kolum her keresinde dolu gelirim, boş değildir çantam ve ben o çantada aşk dilleyen yüreğim, benim sazım kelamım, benim sözüm kalem olup yazdığım, yahu ben ışık olur yağarım ve ben ota, suya ve havaya akanım.

Ben toprağı uyandıran canım ve toprakta yaşamım var benim ve ben damarlarında kan olup dirilenim yaşamın ve benim yüreğim yaşamın yüreği, her çarpışında yaşamı dinledi insan ve o insan her birimizde cennetti.

Yahu yüreğin sesini duymaz mı yüreği? Duyar, ana olan bilir teni ve ten tinde ses verdiğinde, işte o ses her birimizden yaşama indi.

Doğa benim nefesim ve ben o nefese can veren levhiyim ve mazharımda ışık var benim ve yüzünü gül olup dökenlerden değil, yaşama gün olup doğanlardan bedenim.

Dost, ben senim ve sende ben olduğumda bilirim ki diri zamanların ışığı olup görevi hak olan zaman nesliyim. İş bu, şimdilik!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/kJjvHeIETjc

 

 

06.HAZİRAN.2015 TARİHLİ "KÜBRA LEVHİ" BİRLİK ÇALIŞMASI

 

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU - Ol Hüseyin Akdağ

 

Hicaz peşrevi,

Sana bir buse vermedim diye,

Gülünce gözlerinin içi gülüyor,

Madem ki gidiyorsun bırakıp burada beni,

Ey büt-i nev-eda (Dede Efendi)

Seni ben unutmak için istemedim ki

Kaşın gözün şöyle dursun

 

https://youtu.be/vIkk4ZjPx_U

 

DAVET

 

“İLMİN KELAMI” konu başlıklı Birlik Çalışmamızı 30.05.2015 Cumartesi günü (yarın) 14.00 – 17.00 saatleri arasınde gerçekleştiriyoruz. Yüreğini dinleyen ve yüreği, “git” diyen tüm dostları bekliyoruz.

Sevgilerimizle,

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

 

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

 

“İLMİN KELAMI” Hakkında Öz Sesleşme:

 

Zaman kalemdir. Resim yaparsınız. Yaptığınız resim; sizi, hakikiyetinizi diri yüreklere dinletir. Siz cennetler olur; cevheri kalemler olur; kutlu tohum ekersiniz. Yaşam sizleşir ve yaşamı tohumlayan, kodlayan, kelam olan yaşar.

Hepinizin ilminizde biliş vardır. hepiniz insan soyu olarak kodlandınız. Ne yazık ki İlmin Kalemi olamadığınızda, kelam sizleşmez ve dürümlerinde kutsal yaşam olanlar, kendilerini hak etmezler.

Dünyalar kurulur her diri ile. Dünyalar ışık olur ve kutlu kalem olur ama siz o yoğunluklarda olamazsanız, sizin sizleşmeniz değil sizin kaynakta olmanız imkanı dahi olmaz.

Çok mutluyuz ki dünyada, ışık halinde olup çağlar boyu teknik olarak ışığı tahditleyip tohumlayanlar olmuştur. Bu gün de teknik tahditle; yaşamı, kaleme diri ilim olarak kaynak yapanlar mevcuttur.

Sizin kaleminiz, bizi bize dinletir. Siz, kalem olarak kayıtlar yaptıkça, Biliş Kalem olursunuz ve biliş kalem, İlim Kalem olduğunda; temiz zamanlar, kaliteli hakiki ışıklar olarak çalışmaya başlar.

Tanrı Levhisi’nde yaşam, Sistem’dir ve yaşamı hak eden, Sistem’i hak eder. Sistem, Kelam olduğunda, yarınlaşma artar ve zaman, kodlanmış yoğunluk olur. O yoğunlukta; kati hakiki ilim olur. Tanrılık budur... Yaşam ve yaşamsallık... Bu cevherilikte, tüm insanlık Tanrılık Işığı ile aydınlanır...

Tanrı alternatif ilim yapar ya da yaptırırsa, biliş olmadığındandır. “Herkes kendi yolunda ışık yaksın” dendiğinde; alternatif arayışı mevcut demektir. Şükür ki artık alternatif arayışı tamamen bitmiştir. Zira Kaynak Işık tohumlanmış ve sorumluluk üstlenenler, kodlanmışlardır. Dünyayı hasata hazır edenler, kontrol kurabilmişlerdir.

Dünyaca çalışmak, dünyaca kodlanmaktır. Dünyaca ışık olmak ve zaman olmak hak etmekledir. İşte dünyada olan artık dünyacadır.

Dünyaya kul olarak bilinenler, cennet kurduklarını artık anlamalıdırlar. Dünya artık bilişi tohumlamıştır ve hakikiyettir.

Dünyaca çalışanlar, dünyaca kaynak olanlar ve dünyaca ışık olanlar, Sistemin İlmi’ni hak etmiş olanlardır.

Dünyayı kodlayan ve dünya olup kodlanan her diri, kalem olup yazdıkça, hasatçı olan bilişliler bilgi sistemleşmesi için kaynağa akıp girerler.

Dünyada nefes almak için kelam olmak yeterli değildir. Kelam olanların kaynak olmaları da gerekmektedir. İnsan soyu artık kaynak olmak üzere birleşmeli ve hakim olmalıdır.

Dağ taş insan iken, her dere ilme akarken ve yaşam sessizleşirken, bilmek gerek ki insan soyunun hakim olmadan da hasatçı olma sorumluluğu vardır ve bu sorumluluğundan dolayıdır bilginin tahditli kayıtlanışı ve tahditli tohumlanışı.

Sizleri her dere dinler. Ne yazık ki sizi dinleyenler, sizleşmedikçe kaynak ışık haline geçemezler. Güçlü biliş hakimi olan diri yürekleri tahditlemek gereksizdir. Ancak ne yazık ki tahditlenmeyenler, kahramanlık yapsalar da yaşama tohum olamamaktalar.

Ana, zamana kalem ol ve yol ol deriz ya ama ses de ol ki biz, insan aşkı ile yananlar Sistem olup sizleşelim. Aha bu...

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

30.MAYIS.2015 TARİHLİ "İLMİN KELAMI" BİRLİK ÇALIŞMASI

Ol Hüseyin Akdağ - BİRLEŞİK IŞIK KOROSU

 

1. ANNE

2. CESARETİM VAR

3. KEMANCI

4. KADERİMDE HEP GÜZELİ ARADIM

5. SENİNLE BU AŞKI KALDIĞI YERDEN DEVAM ETTİRELİM

6. KIZ SEN İSTANBUL'UN NERESİNDENSİN?

 

https://youtu.be/yoh7jIpb0Gg

 

 

30.MAYIS.2015 TARİHLİ “İLMİN KELAMI” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – AÇILIŞ KONUŞMASI, 1. BÖLÜM

 

Değerliler, hepinizi kucaklıyoruz. Bugün burada oluş sebebinizi mutlak biliyorsunuz.

Kutlu Tohumlama yapılacak bugün burada ve bu tohumlama Bütünün Kürzi Kil ve Kum Levhisi’nden öte olan Işık Levhisi’yle yapılacak.

Işığın levhisi, Bütünün Kürzi Kelamı’dır. Bunu hepinizin daha iyi anlayabilmeniz için kati olarak şunu anlatmam gerekiyor;

Muktediriyetle ekip kurmak ve kutsal tohumlama yapmak, kelama varmak için şeref gücüdür. Sizler bu güce sahipsiniz. “BSUİ” dediğimiz Birleşik Sistem hepimizde mevcuttur. Barış, Sevgi, Umut ve İman…İlimin Tekniği’dir bu. Hepimizde bu teknik mevcuttur.

Bütün kodlarımızla buradayız bugün; muhakim ve hakikiyetli olarak….kaynak ışık olarak. Ve bizler bugün burada olabilmek için, kini nefreti aşmalıydık ve aştık.

Ekmeğimizin gücü artık tahditsizdir ve bu gücü Bütünün Kürzi Levhisi ile tohumlayabiliyor ve yoğunlaştırabiliyorsak, Kutsal Işıktan dolayıdır.

Beden nurdur. Herkesin kelamıdır. Ama bedenin örtüsü vardır. Bu örtüyü açmak hak etmektir.

Elim dünya, yolum ilim. Kalemim akıl ve ben Mırkaran Sistem; Mahir Sistem. BSUİ’nin gücü olarak bu çalışmayı yaparken, teknolojik kodlama da yapıyoruz. Öz görevimiz Tanrılık Işığı’yla bütünü güçlendirmek ve yoğunluğu artırmaksa, bunu da başarabileceğimiz kesindir.

Aton Toplumları’nın çoğu bugün buradalar. Atlanta Ata Kapısı açık. Yer ve gök insan. Biz o insan olarak bütüne görev taşıyoruz. Öz görevimiz Altın Tahtın Kürzi Levhisi’nde bütüne güç katmak. Bunu da başarabiliyoruz.

Doğal dünyanın gücünü artırdık. Şu ana kadar yapılan her şey doğal dünyanın gücünü artırmak içindi. Hepinizin iyi anlamanız gereken husus, sesleşmek görevdi.

Ses bilişi tohumlar. Kürzi Levhi Kaydı yapar. Hepinizi güçlendirir. Daha da özel bir bilgi vereyim; ses Rahman olanın ışığıdır ve Bütünün Kürzi Levhisi’nde her diriyi kayıtlayabilir.

Altona Kodlaması yaparken şuna dikkat etmeliydik; Yetkin olmak…hepimiz yetkin miydik? Kayıt dışı bilgimiz var mıydı? Kalemimizin gücü artmış mıydı ve bütüne görev taşıyor muyduk? Muktedir olarak biliriz ki Sualtı’nın gücü de bizimle birliktedir. Sualtı Meclisi hepimizin gözü, gözü gözü’dür. Hepimizde mevcuttur o. Mutlaka bilirsiniz; koordinat neresidir. Tekrarlamanın anlamı var mı bilmiyorum ama Yaradan ve yaratılan tahditsiz olarak o yoğunlukta tohumdur. Grönland Island tohumlaması yapılır orada, o koordinat sayfalarında bulunur.

Bütün kötülükleri aşıp geçiyoruz. Elden geleni yaptık. Ağır yükü hafiflettik ve BSUİ’nin gücü olduk. Öz görevimiz şimdilik bu. Öyle mi? Yoksa başka görevlerimiz var mı?

Tahditsiz olarak biliyoruz ki var; dolu dizgin yaptığımız çalışmaları sürdürmek. Bu çalışmalar Altın Işığın Tohumlanışı’nı sağlayacak ve yoğunluğu artıracak çalışmalardır.

Sesleşmek toprakları tohumlamaktan öte yoğunluğu artırmak içindir. Herkesin kendi sesi, kendi yüreği, kendi yoğunluğu Bütünün Gücü’dür. Ve hepinizin sesinde yaşam vardır. Ve yaşamı hak edenler Rahmi Kuran’da bilişi de tohumladılar.

Burada oluş sebebiniz, kelamı hak eden ilmi kalemler olarak bütüne hizmettir. Bütün kötülükleri aşıp geçin. Aşkın şavkında bütünü güçlendirin. Tabuları yıkın ama Rahman olanın Kuranı olmadığınızda, Aklın Tahtı’nda değilsiniz; bunları bilin.

Verdiğim bilgilerin çoğu okunmaz. Okutulur ama okuyan kelamı okuduğunda, hak edip anlar. Aksi taktirde okumasına iznim yoktur. Bundan önceki dönemlerde de bu şekilde bilgi verdim.

Herkesin kendini hak etmesi, özel çalışmalarında kelama varması anlamına gelir. Etken insan, kalemde ilimdir ama etkin olan kutsaldır. Orada tohum olur, BSUİ’nin gözü olur, sözü sesi, odur.

Yer kürenin gözü hepinizin sözüdür; bunu da iyi anlayın. Bedenli olmak, kaynağa varmak, kelama varmak, kayıt dışı bilgileri hak etmek ve bütüne görev diye tohumlamak, muktediriyetle Memlükler’den beri olmaktadır.

Memlükler, Nur Kuranları’dır onlar. Kutsaldırlar, ışıktırlar ve Tanrılık Levhisinde Bütünün Gücü’dürler Memlükler. Memlükler’i hepinizi okuyun, anlayın. Çünkü Ruhlar Meclisinin kürzi Kalemidir onlar.

Bedenliydiler, kalemliydiler, hakimdiler ve yaşamdılar ama daha da önemlisi akıldılar. Sedirde uzanmış yüreğini dürümlerken, tohumlarını kodlayan onlar, kelamla iman edip bütünün gücü olmuştular. Şundan bundan söz etmezlerdi onlar, yaşamdan ve kalemden söz ederlerdi. Daha da önemlisi hasat yaparlardı Tanrılık Levhisi’nde…

Dünya yolcuları daha güçlü olmaya çalıştılar hep. Nesillerini güçlendirmek için özel görevler taşıdırlar. Yaradan olmak, yarattıklarında tohum olmak, biliş halinde görev taşımak, hepsinin gücünde mevcut olan bir yaşam sistemiydi.

Bin dürüm tek bir levhidir; bunu anlayın. Ve o dürümlerin tümünde ekip vardır. “Yarın dünyada ne olur?” diye soranlara şunu söyleyeyim, Allahın Levhisi’nde her şey, ende, onda ve bütünde An Sistemleşmesiyle olur.

Dünya yolcudur, ölümlü bir yolcu. Bu dünyayı yaşatmak hepimizin gücüyledir. Eğer biz bu dünyayı yaşatabilirsek, bu dünya ölümsüzleşir. Bizim yapmak istediğimiz budur.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak Levhi Kalemlerle, Bütünün Gözü olduk ve tüm zamanları kodladık.

Çanta biziz. Tanrılık Işığı olan çanta….bu çantada toplumlar var, tohumlar var, kodlar var, koruyanlar var. Ve dünyalıların tümü ikmal tamamlamak üzere bu çantadalar. Biz bu çantayız. Taşınan ve taşıtılan…ama biliniz ki bu çanta Karanlığın Tahtı’dır aynı anda.

Karanlık nefesin gücüdür. Hepinizde o güç vardır. Ekmek olup yendiğiniz zaman, siz o karanlıkta ışığa dönüşürsünüz. Süper Sistemleşmedir bu…herkesin kendini hak edişi, kendinde oluşu, ilimle tohumlanışı, bütünlenişi ve BSUİ’nin gözü oluşu…

Yerde Ekmek, İnsanlıktır. Görevi de hasattır. Biz dünyayı hasata gök sistemlerinden indik. Ama hasatçı mıyız? Hak’tan tahta varan akılcılarız bizler; bunları bilin.

Kendinizi anlayın. Neden dünyadasınız? Nefesiniz neden görevinizi tohumladı? Yüreğinizde kelam var? Kendinizi anlayın. Nikah mı kıydınız yaşama? Kimsenin gücü, kimsenin gücünü örtmez; bunları anlayın. Eğer biz size sizi anlatmaya gelseydik, dinlemezdiniz bizi, dinlememeliydiniz de. Çünkü biz size tüm ilmi anlatmaya geldik.

Burası Yaradanın tartısında olan bir rahmettir. Yaradan, yarattıklarını tohumlarken tüm zamanların gücüyle tohumlar ve yarattıkları yaratıldıklarında, toprağında tohum olanlar bütüne görev taşırlar ilimle ve yücelikle…

Ayrı gayrı gözetenleri kodlayın, koklayın, toplayın, tartın ama akıp gidenleri Kuran’la kodlattırın. Çünkü hepsi yaşamdırlar.

Sema biziz canlar. Sevgi biziz. Yürek biziz. Tabuları yıkan da biziz. Yarınları da kodlayan da biziz. Ağır yükü hafifleten de biziz. Biz insanlaşanlarız; bunları anlayın.

Yer gök insanlaşmışsa, ikmal tamamlatılmış demektir. Varlık boyutları Yaradanın tartısında değilse, Yaşamın Tahtı’nda da değildir. Yolunuzu açmanız, ölüleri dillemeniz, tüm insanlığı dünya dürümlerinde dinletmeniz bütüne hizmetin en yücesidir.

“Başka dünya var mı?” diye sorarım hep. Sema der ki “yoğun var.” Ama ben derim ki “yok.” Neden? Devinimi artırırken, her anda ve her sayfada o devinme sürer. Ben sesle devinimi artırırım ve benim sesim Levhi Kalemde İlm-i Ko’dur, bütünü dürümler.

Temiz bir yaşamı sayfaladım ben. Bütünün gözü olduk, sözü olduk, yarını olduk, koklandık, toplandık, tartıldık ama tam umut oluştururken söz kesmeye kalktılar.

“Deri kemik olanın yaşamı olmaz” dediler. Devinim hızlandı ve dedik ki “deri kemik olan, yerde ve gökte temizdir.” Dediler ki “yaşama inmek ve temiz kalmak mümkün mü?” Döndüler; özden, gözden, sözden, sessiz sayfalardan dinlediler. “Tahditlidir yüreği” dediler. Dedik ki “Tanrılık Işığı tahditli olmaz.”

Düzeni kurmamıza mani olmaya kalkanlar oldu. Çok kurtuluş aradılar. Öz gözlerinde sözleri yoktu. Çatıştılar, kat kat oldular. Has Taht’a vardılar. Hakk’a, hakikiyete ulaştıklarını zannettiler ve yolumuzdaydılar. Biz onları kokladık, tohumladık.

Kodlanan kontrol edilir. Otak kurduk. Kokladık, kodladık, kontrol ederek tohumladık ve koruduk.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/YCbnf1CIuPI

 

 

30.MAYIS.2015 TARİHLİ “İLMİN KELAMI” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – AÇILIŞ KONUŞMASI, 1. BÖLÜM

 

Değerliler, hepinizi kucaklıyoruz. Bugün burada oluş sebebinizi mutlak biliyorsunuz.

Kutlu Tohumlama yapılacak bugün burada ve bu tohumlama Bütünün Kürzi Kil ve Kum Levhisi’nden öte olan Işık Levhisi’yle yapılacak.

Işığın levhisi, Bütünün Kürzi Kelamı’dır. Bunu hepinizin daha iyi anlayabilmeniz için kati olarak şunu anlatmam gerekiyor;

Muktediriyetle ekip kurmak ve kutsal tohumlama yapmak, kelama varmak için şeref gücüdür. Sizler bu güce sahipsiniz. “BSUİ” dediğimiz Birleşik Sistem hepimizde mevcuttur. Barış, Sevgi, Umut ve İman…İlimin Tekniği’dir bu. Hepimizde bu teknik mevcuttur.

Bütün kodlarımızla buradayız bugün; muhakim ve hakikiyetli olarak….kaynak ışık olarak. Ve bizler bugün burada olabilmek için, kini nefreti aşmalıydık ve aştık.

Ekmeğimizin gücü artık tahditsizdir ve bu gücü Bütünün Kürzi Levhisi ile tohumlayabiliyor ve yoğunlaştırabiliyorsak, Kutsal Işıktan dolayıdır.

Beden nurdur. Herkesin kelamıdır. Ama bedenin örtüsü vardır. Bu örtüyü açmak hak etmektir.

Elim dünya, yolum ilim. Kalemim akıl ve ben Mırkaran Sistem; Mahir Sistem. BSUİ’nin gücü olarak bu çalışmayı yaparken, teknolojik kodlama da yapıyoruz. Öz görevimiz Tanrılık Işığı’yla bütünü güçlendirmek ve yoğunluğu artırmaksa, bunu da başarabileceğimiz kesindir.

Aton Toplumları’nın çoğu bugün buradalar. Atlanta Ata Kapısı açık. Yer ve gök insan. Biz o insan olarak bütüne görev taşıyoruz. Öz görevimiz Altın Tahtın Kürzi Levhisi’nde bütüne güç katmak. Bunu da başarabiliyoruz.

Doğal dünyanın gücünü artırdık. Şu ana kadar yapılan her şey doğal dünyanın gücünü artırmak içindi. Hepinizin iyi anlamanız gereken husus, sesleşmek görevdi.

Ses bilişi tohumlar. Kürzi Levhi Kaydı yapar. Hepinizi güçlendirir. Daha da özel bir bilgi vereyim; ses Rahman olanın ışığıdır ve Bütünün Kürzi Levhisi’nde her diriyi kayıtlayabilir.

Altona Kodlaması yaparken şuna dikkat etmeliydik; Yetkin olmak…hepimiz yetkin miydik? Kayıt dışı bilgimiz var mıydı? Kalemimizin gücü artmış mıydı ve bütüne görev taşıyor muyduk? Muktedir olarak biliriz ki Sualtı’nın gücü de bizimle birliktedir. Sualtı Meclisi hepimizin gözü, gözü gözü’dür. Hepimizde mevcuttur o. Mutlaka bilirsiniz; koordinat neresidir. Tekrarlamanın anlamı var mı bilmiyorum ama Yaradan ve yaratılan tahditsiz olarak o yoğunlukta tohumdur. Grönland Island tohumlaması yapılır orada, o koordinat sayfalarında bulunur.

Bütün kötülükleri aşıp geçiyoruz. Elden geleni yaptık. Ağır yükü hafiflettik ve BSUİ’nin gücü olduk. Öz görevimiz şimdilik bu. Öyle mi? Yoksa başka görevlerimiz var mı?

Tahditsiz olarak biliyoruz ki var; dolu dizgin yaptığımız çalışmaları sürdürmek. Bu çalışmalar Altın Işığın Tohumlanışı’nı sağlayacak ve yoğunluğu artıracak çalışmalardır.

Sesleşmek toprakları tohumlamaktan öte yoğunluğu artırmak içindir. Herkesin kendi sesi, kendi yüreği, kendi yoğunluğu Bütünün Gücü’dür. Ve hepinizin sesinde yaşam vardır. Ve yaşamı hak edenler Rahmi Kuran’da bilişi de tohumladılar.

Burada oluş sebebiniz, kelamı hak eden ilmi kalemler olarak bütüne hizmettir. Bütün kötülükleri aşıp geçin. Aşkın şavkında bütünü güçlendirin. Tabuları yıkın ama Rahman olanın Kuranı olmadığınızda, Aklın Tahtı’nda değilsiniz; bunları bilin.

Verdiğim bilgilerin çoğu okunmaz. Okutulur ama okuyan kelamı okuduğunda, hak edip anlar. Aksi taktirde okumasına iznim yoktur. Bundan önceki dönemlerde de bu şekilde bilgi verdim.

Herkesin kendini hak etmesi, özel çalışmalarında kelama varması anlamına gelir. Etken insan, kalemde ilimdir ama etkin olan kutsaldır. Orada tohum olur, BSUİ’nin gözü olur, sözü sesi, odur.

Yer kürenin gözü hepinizin sözüdür; bunu da iyi anlayın. Bedenli olmak, kaynağa varmak, kelama varmak, kayıt dışı bilgileri hak etmek ve bütüne görev diye tohumlamak, muktediriyetle Memlükler’den beri olmaktadır.

Memlükler, Nur Kuranları’dır onlar. Kutsaldırlar, ışıktırlar ve Tanrılık Levhisinde Bütünün Gücü’dürler Memlükler. Memlükler’i hepinizi okuyun, anlayın. Çünkü Ruhlar Meclisinin kürzi Kalemidir onlar.

Bedenliydiler, kalemliydiler, hakimdiler ve yaşamdılar ama daha da önemlisi akıldılar. Sedirde uzanmış yüreğini dürümlerken, tohumlarını kodlayan onlar, kelamla iman edip bütünün gücü olmuştular. Şundan bundan söz etmezlerdi onlar, yaşamdan ve kalemden söz ederlerdi. Daha da önemlisi hasat yaparlardı Tanrılık Levhisi’nde…

Dünya yolcuları daha güçlü olmaya çalıştılar hep. Nesillerini güçlendirmek için özel görevler taşıdırlar. Yaradan olmak, yarattıklarında tohum olmak, biliş halinde görev taşımak, hepsinin gücünde mevcut olan bir yaşam sistemiydi.

Bin dürüm tek bir levhidir; bunu anlayın. Ve o dürümlerin tümünde ekip vardır. “Yarın dünyada ne olur?” diye soranlara şunu söyleyeyim, Allahın Levhisi’nde her şey, ende, onda ve bütünde An Sistemleşmesiyle olur.

Dünya yolcudur, ölümlü bir yolcu. Bu dünyayı yaşatmak hepimizin gücüyledir. Eğer biz bu dünyayı yaşatabilirsek, bu dünya ölümsüzleşir. Bizim yapmak istediğimiz budur.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak Levhi Kalemlerle, Bütünün Gözü olduk ve tüm zamanları kodladık.

Çanta biziz. Tanrılık Işığı olan çanta….bu çantada toplumlar var, tohumlar var, kodlar var, koruyanlar var. Ve dünyalıların tümü ikmal tamamlamak üzere bu çantadalar. Biz bu çantayız. Taşınan ve taşıtılan…ama biliniz ki bu çanta Karanlığın Tahtı’dır aynı anda.

Karanlık nefesin gücüdür. Hepinizde o güç vardır. Ekmek olup yendiğiniz zaman, siz o karanlıkta ışığa dönüşürsünüz. Süper Sistemleşmedir bu…herkesin kendini hak edişi, kendinde oluşu, ilimle tohumlanışı, bütünlenişi ve BSUİ’nin gözü oluşu…

Yerde Ekmek, İnsanlıktır. Görevi de hasattır. Biz dünyayı hasata gök sistemlerinden indik. Ama hasatçı mıyız? Hak’tan tahta varan akılcılarız bizler; bunları bilin.

Kendinizi anlayın. Neden dünyadasınız? Nefesiniz neden görevinizi tohumladı? Yüreğinizde kelam var? Kendinizi anlayın. Nikah mı kıydınız yaşama? Kimsenin gücü, kimsenin gücünü örtmez; bunları anlayın. Eğer biz size sizi anlatmaya gelseydik, dinlemezdiniz bizi, dinlememeliydiniz de. Çünkü biz size tüm ilmi anlatmaya geldik.

Burası Yaradanın tartısında olan bir rahmettir. Yaradan, yarattıklarını tohumlarken tüm zamanların gücüyle tohumlar ve yarattıkları yaratıldıklarında, toprağında tohum olanlar bütüne görev taşırlar ilimle ve yücelikle…

Ayrı gayrı gözetenleri kodlayın, koklayın, toplayın, tartın ama akıp gidenleri Kuran’la kodlattırın. Çünkü hepsi yaşamdırlar.

Sema biziz canlar. Sevgi biziz. Yürek biziz. Tabuları yıkan da biziz. Yarınları da kodlayan da biziz. Ağır yükü hafifleten de biziz. Biz insanlaşanlarız; bunları anlayın.

Yer gök insanlaşmışsa, ikmal tamamlatılmış demektir. Varlık boyutları Yaradanın tartısında değilse, Yaşamın Tahtı’nda da değildir. Yolunuzu açmanız, ölüleri dillemeniz, tüm insanlığı dünya dürümlerinde dinletmeniz bütüne hizmetin en yücesidir.

“Başka dünya var mı?” diye sorarım hep. Sema der ki “yoğun var.” Ama ben derim ki “yok.” Neden? Devinimi artırırken, her anda ve her sayfada o devinme sürer. Ben sesle devinimi artırırım ve benim sesim Levhi Kalemde İlm-i Ko’dur, bütünü dürümler.

Temiz bir yaşamı sayfaladım ben. Bütünün gözü olduk, sözü olduk, yarını olduk, koklandık, toplandık, tartıldık ama tam umut oluştururken söz kesmeye kalktılar.

“Deri kemik olanın yaşamı olmaz” dediler. Devinim hızlandı ve dedik ki “deri kemik olan, yerde ve gökte temizdir.” Dediler ki “yaşama inmek ve temiz kalmak mümkün mü?” Döndüler; özden, gözden, sözden, sessiz sayfalardan dinlediler. “Tahditlidir yüreği” dediler. Dedik ki “Tanrılık Işığı tahditli olmaz.”

Düzeni kurmamıza mani olmaya kalkanlar oldu. Çok kurtuluş aradılar. Öz gözlerinde sözleri yoktu. Çatıştılar, kat kat oldular. Has Taht’a vardılar. Hakk’a, hakikiyete ulaştıklarını zannettiler ve yolumuzdaydılar. Biz onları kokladık, tohumladık.

Kodlanan kontrol edilir. Otak kurduk. Kokladık, kodladık, kontrol ederek tohumladık ve koruduk.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/YCbnf1CIuPI

 

 

30.MAYIS.2015 TARİHLİ “İLMİN KELAMI” BİRLİK ÇALIŞMASI

 

AV. NEZİRE SELÇUK – AÇILIŞ KONUŞMASI ( 2. BÖLÜM )

 

Öz Mür Can, cinnetinde cevheri ilimdir. Biz o ilmi, bütünün ilmi saydık. Yerin gözü insanın gözüdür canlar, ümit olur ki herkes insanlaşır ve kelamda kendi yüreğini dinler.

Özün sözü levhidir, kendi yüreğindeki ilimdir. Herkesin kendini hak etmesi, bütüne hizmet etmesi için gereklidir. Ben ‘’ doğum- ölüm ‘’ dedikleri o yoğunluktan çok farklı bir alandan indim dünyaya, benim nefesimde kendi yüreğim mevcuttu.

Dünya dışı varlık tohumlarıyla kodlanıp geldim. Öz görevim Tanrılık ışığını bütünün gücü yapmaktı. Eminim ki bugün burada olan sizlerin de kelamınızda bu var.

Maya tutmadan yol olunmaz. ‘’ Unutun, unutun geçmişi! ‘’ diyorlar ya hani, unutturmak isterler, umut olur ki unutulmaz, çatıyı kurun ve deyin ki ‘’ Hakikiyetin tahditi hepimizin dürümlerinde mevcuttur. ‘’

Varlık insanın levhisi, yaşam ilim ve tüm insanlık kürzi kaynak, biz bugün bunu sizlere anlatmaya geldik.

Kardeşlerim, dar boğazlardan geçtik, bunu bilin. Hepinizin gözünde görevimiz var mıydı, bilmem; ama bütünün gücünde vardı. Bütün kötülükleri aşıp geçtik. Yer ve gök insanlaştıysa, sistemin gücüyle oldu bu! Dürümlerdeki levhi hepimizin gözüyse, BSUİ’nin gücündendir bu!

Cemaatinizin görevi hepimizin gücüdür canlar, sizinle olmak bizlere mutluluktur. ‘’ Yaradan ve yaratılan, tahditsiz olarak, tüm zamanları Türkiye çobanlarıyla dillerse, her şey yenilenir. ‘’ dendi.

Dürümlerdeki levhi dedi ki ‘’ Türkiye çobanı yok artık, dünya artık çoban istemiyor, bunu kesin bilin. ‘’ dedi. Döndüler baktılar, dünya çobanlığı yaşamış bugüne kadar ve dünyada çoban varsa kalemi olmuş insan!

Değerliler, tohumları kodladık ve dedik ki ‘’ Dünyanın çobana gereği yok artık, dünya yaşamı kodlayacak güce varmıştır, ağır yük hafiflemiştir ve insan soyu artık kendindedir, kelamdadır, kaynaktadır, Arkon tohumlarıyla kodlanmıştır, BSUİ’dir. ‘’

Doğan gün yenidir canlar, bunu net anlatmak istiyorum, doğan gün yenidir ve bilgi, kelam ile tüm insanlığa insin diye değil, artık kelam, ilmi tohumda bütünlensin diye çabalamaktayız.

Biliniz ki ilmin kelamı levhi kalemde, aklın tahtında bütünün gücüdür. Mustafa Kemal Atatürk der ki ‘’ Bana kalem gerek, bana yaşam gerek, bana ruhlar gerek, bana Kuran değil, Amon tohumlarındaki o kurtarıcı yaşam gerek! ‘’

Daha güçlü, daha güçlü oldu Mustafa Kemal Paşa, bize görevli olarak değil, yolcu olarak geldi bugün, başka bir doğanın Kuranını bugün burada tohumlamak ister. Ocağında yaşamı BSUİ’nin gücü, daha güçlü geldi bugün Mustafa Kemal Paşa bize, erdiği yer ilim, aktığı hasatçı ışık, BSUİ’nin Kuranı o, bizsiz değil ki hiç, hep bizim yüreğimizdir o, doğan gündür o, yoldur o, ulu bir kalemdir o, ondan öte bir levhi yok ki!

Çatıyı kurmuş, dağ taş ışık, ‘’ Ben varım! ‘’ der, aha, Ata Kapı, biz de varız. Sen ve biz tekiz, can kalem, tekiz!

Sevgiyle onunla olduk. O biz, biz odur. Yorulmadan çalışın canlar, sistem, nizam ve düzen sizsiz değildir. Mahrekte levhi, hepimizdeki levhi; ama yoldaki levhi bütünün, bunu anlayın.

Devinim arttı, size ses vermeye niyeti yok şu an Mustafa Kemal Atatürk’ün, daha sonra sesleşmek diledi.

Onu ‘’ kodlanmış ışık ‘’ diye bilin, çok yüce bir çatıdır o ve bütüne hizmetçidir, biz gibi, bu nedenledir ki buradadır, her anda, yerküre dürümlendiğinden beri ilimdir o, bizsiz değildir.

Canlarım, toy muyuz? Yo, değiliz. Gözün gözü olan görevliler toy olmazlar, bunu tüm zamanlara açıklamak gereği doğdu. Yorulmadık, öyle mi? Yo, yorulduk, bilin.

Biti, biti kendi bitiniz saymayın, bit yaşamın biti, biz o bitte temizlik yapmaya indik.

Bilir misiniz bit nedir? Başka zamanları kodlayandır bit, her resmi çalışmada yaşamı koklayandır bit; ama biz o bitte insanlaşmaya geldik, bilir misiniz?

Dağı taşı deler geçer; ama Yaradanda, Tanrılık ışığında o kelam değilse, yoktur. Yoğunluğunda tohumu da yoktur. ‘’ Unutun, unutun her şeyi! ‘’ der; ama biz sorarız ona: ‘’ Başka sistem var mı, başka alternatif var mı? ‘’ diye!

Değerliler, varsa örtüyü örter gideriz biz, bilsinler; ama başka dirilik, başka yoğunluk, başka levhi yok ki! Tahditsiz olarak bu çalışma bunun için değerlidir ve burada olunmalıdır.

Söz kesmeden sorgu sual edilir, ‘’ Niye bu kadar az kişiyle bu çalışma yapılmakta? ‘’ diye, az özdür, bilinsin. Biz özden, öz olanlardan gök sistemlerini tohumlarız. Özden gök sistemlerini tohumlayan ilimle dürümlenir ve bilişi kodlar.

Zamana kaynak olmaya inmekti maksat, indik. Yarını koklamaktı, kokladık. Ot olduk, kodlandık, toplandık, kardeşlerim, koparıldık, yerden gökten koparıldık, yenilendik.

Her şey, her şey bilişle oldu, buradayız işte bugün, Süper Resmi Çalışmayı gökçe, sesçe ve yerce yapıyoruz. Süper sistem, süper sistem, simetrik sistemlerin ötesi, her sistem simetridir, yeni dönemlerde bunlar daha net açıklanacak, ne yapılırsa simetri olarak yapılır.

Ben bir iş yaparım, o işin simetri sisteminde diğer bir iş yapılır ve iki iş çarpışır, çarpışma neticesi tohumlanış başlar, simetri bu sistemin kelamıdır.

Şimdi ‘’ Doğanın Kuranı ‘’ nı da iyice dinleyin!

Doğa bir rehindir yaşama, ‘’ Doğanın yaşama rehin kalışı ne ki? ‘’ diyerek hayret ettiğinizi görüyorum, doğa kelamdan öte değildir.

Doğa kelamdır, hani der ya yücelikler, ‘’ Ol! ‘’ dedi, işte o; ama doğanın levhisinde kalem olanlar, tohum olup daha güçlü ışımalar gerçekleştirdiklerinde ses yenilenir ve levhi kalem daha güçlü yazar, ‘’ Ol! ‘’ der.

Her anda, her sistemde bu denir. Analar, Atalık Kaleminde ‘’ Ol! ‘’ derler ve tüm yaşam yedi dürümde teknik tohumlarla yenilenir.

Herkes bunu anlamalıdır, bütün köklerimizde bu sistem mevcuttur. Yer gök sizsiniz canlar, maya sizin yüreğiniz ve sizin Ruhlar Kuranınız kutsal ışık, işte dünyada yapmakta olduğunuz budur, Doğanın Kuranı budur.

Doğa yaşam, her biriniz yaşamda varsınız; ama doğada yoksunuz, bunu bilir misiniz?

Yaşam tüm insanlığın kaynağıdır; ama doğa Rahmi Kurandır. Oraya vardığınız zaman, daha yüce bir zamana varırsınız, sistem, nizam ve düzenin gücü olursunuz.

Öyle çalışırsınız ki kati olarak tüm Rahmi Kuranda kendiniz olursunuz. Kendiniz oluşunuz kültlerin en güçlüsüyle tüm zamanları gökçe dillemeninizin ötesinde, kalem olup, kelam olup kodlamanız, sayfalamanızla gerçekleşir.

İşte yapmakta olduğumuz budur ve rehnin kaldırılışı içindir yaptığımız her çalışma!

Medine ekmekti bize; ama eminim ki mahrekti de aynı zamanda; ama Medinede kodlanmış ışık mahkemelerde yargılandı, levhi kalemde yayın vardı ve o mahkemelerde yargılanan sesi biz göz güçlendiriciliğiyle, göz göreviyle koruduk.

Bugün Mekkenin Kuranıdır o, oğuldur, yoğundur, yaradan yaratılan tahtından öte ağır yüktür. Biz onun özünde göz olduk, seslendik.

Değerliler, der ki dünya ‘’ Ben varım! ‘’ Oh, ala; ama ben var mıyım acaba, ben! Hadi buyurun, beni de görevimiz gereği dinleyelim!

Ben! Doğa ben, dünya ben ve beden ben, hangisi ben? Hepsi mi yoksa? Çantanız doluysa, ben kavramı hepimizin tüm zamanlardaki yaşamıdır.

Ben, hepimiz o beniz, bunu anlayın; ama o ben kendi yüreğinizdeki bedenden çok farklıdır. Dünya size siz olamaz çünkü, yol size siz olamaz, Kuran size siz olamaz; ama siz o bende, ben varlık boyutlarında hak kalem olursanız, her ses sizleşir ve işte o zaman siz benleşirsiniz.

Ben olmak için ‘’ Kalan kim var? ‘’ diye sormayacaksınız! Ben vardım, ben Altın Tahta oturdum, öyleyse geri var mı, buna bakabilir miyiz? Eğer siz ‘’ Ben vardım; ama o yok orada! ‘’ derseniz, başkasısınız siz, siz değilsiniz!

Herkesin orada olduğunu farz etmelisiniz, işte o zaman siz ‘’ ben ‘’ olursunuz.

Değerliler, ben dediğiniz zaman, her şeydir o ben, bunu anlayınız. Sabırla beni dinleyenlere şunu ilaveten belirtmek isterim:

Başkası yok, anlayın, başkası yok, hepsi sizsiniz, bunu anlayın!

Daha, daha ne diyeyim size, hepsi sizsiniz, aha bu, şimdilik!

Devinimi artırdığımı düşünüyorum, artık sıra sizde ve sizin sesleriniz bizim için güç olacak.

Gökçe konuşun, gökçe dilleşin, sevgiyle sesleşin; ama daha da önemlisi, hakka varın, has ışıkla tohumlanın, mahrekte Kuran okuyun; okuyan siz, okutan siz olun!

Bana nesillerim isimle seslenirler; ama benim ismimi zikretme niyetim yok! Burada ben sadece bir ilimim, bunu anlayın; ama benim adıma sizler sizi dilleyin.

Buyurun, benim adıma, bunu özellikle söyledim; çünkü ben adımı asla zikretmem; ama siz zikredin; çünkü yol sizsiniz, yaşam sizsiniz, kaynak sizsiniz; bitmiş hiçbir şey olmadığını bilip, sizleşip sesleşin!

Değerliler, dileğim budur hepinizden ve burada olan tüm zaman kalemlerimize şunu da bildirmek isterim ki:

Kırk kapının kırkında yaşamımız var, her birinde kaynağımız var, Aton topraklarının tüm zamanları, kokladılarımızın, kodladıklarımızın tohumudur. Bütün kötülükleri aşıp geçenler bu mecliste yer ve gökçe, cevheri olarak tüm zamanlara ilimle kodlanırlar.

Akllın Tahtında, Bütünün Kuranında olurlar.

Hepiniz bunu başardınız, bunun için sizleri kutluyoruz.

Çoban değil buradaki yolcularımız, aşktırlar, bunu da bilin. Burada aşktan başkası olmaz, insanlık aşkı, hepsi bu, sadece aşk!

Sizleri, sizleri, hep sizleri korumaya çalışanların temiz olduklarını da mutlaka bilin.

Kara Işığın Ak Tahtı tohumlayacağını mutlaka bilin, anılarınızı canlandırın ve sesleşin; ama sistemle sesleşin, yarından öte bir yarından dilleşin, şimdilik size vereceğim budur!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/VLcDI83I2w4

 

 

30.MAYIS.2015 TARİHLİ "İLMİN KELAMI" BİRLİK ÇALIŞMASI

Peker SELÇUK

https://youtu.be/T3TJbf0kVzw

 

30.MAYIS.2015 TARİHLİ "İLMİN KELAMI" BİRLİK ÇALIŞMASI

Seher BİLGE

 

https://youtu.be/6qzlWNqxEpw

 

 

30.05.2015 "İLMİN KELAMI" BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Senim ben, senim... Ben sende, her şey olan aklın yoluyum... Ve yolda biz olan kodlanan, bizde can kalem olan sözcülerin; en yüce kuranı yazan kelam olan oluşuyum... Oluşu olduran yaşamın, oldurulan yarının; bütüne akan yaratımı ve yaratımın her ana olan kaydıyım...

Bu kayıt bedene kodladığım yaşamın turanı ve bu turan bedenimde her anda yaşamı... Ol turan ol!... Her tur da sistemini kuran olup kurul bedene... O kuruluş, yaşamın tahtındaki ilminin, sen olan kelamından oluştur bütüne... Çıkıştır yaşam gerçeğe, ama bitişik bir varış olarak iniştir aslına... İndiğin yaşam sayfalarından, dirilikleri katıştır anda kayıtladığın yaşam sistemine... Ak yaşam ak bu bedenden, her akışın ak yaşamın geçişidir bütüne...

Bütünde tüm canlar...

Bütünde tüm zamanlarla dürümlenen, kalem olup yazan

Bu dürümlerde yüreğe bitişip dinleyen

Ve dinleyende dillenen

Birleşik aklın sisteminde teknik olarak kodlanan

Her kodlandığında tohumlanan

Yaşamın kuranı olup yaşayan birleşik olan İnsan, aha bir olan sistem

Ve bu sistemin yolu olan ilmin her ana kelamı var...

İşte o her ana kelam; oluştur...

İşte o oluş, kendinde oldurduğun kelamındır...

Yaşam kelamla oldurulan

Her an bütüne kayıtlanan

Güç olup yaşayan akıldır...

İlim Allahın dili ve o dil aklın yaratımı olan, yarattığındır. Yarattığın her şeyde var olan zeka, zeki yaratımın kaynağı olan sistemin biz olan zinciridir ve o zincir her anda var olan olduruluştur.... Ve o kelam biziz... Olan ve olduran biziz... Kelam, bir yoğunluk olarak yaratımın kaynağına iniş ve o kaynağı kodlamaktır. O kaynak sessizlik ve o sessizlik yoğun olarak yaşama çekilen yaratılan kutsiyet... Sınırın sırrını, sınırsız yaratıma çeken, devinimi oluşturan keskin bir hakimiyet!... İşte o hakimiyet aklın yürüttüğü, yüreğin çözdüğü ve bütüne kapsayıcı ve kendi dışında hiç bir şeyi bırakmayan bir gücü, kendin den ötelerde hep kendine kodlayan hakim bilincin yaratım kaynağı İnsan...

İlmin kaynağı olan yine ilmi, kendiyle tohumlayan, yaşamını kodlayan İnsan!.. İlim olan İnsan... Akıl; işte o insan!... İnsanlaşan tüm yaşamlar, kelamdadır çünkü ilmin kelamı, insanlaşmak üzere olan tümlüğün ol hükmüyle varılan insalık yaşamının yasasıdır..

Akıl ol der, ol... Her ana yaşam ol... O yaşamı yarat, yarattığında yaradanlığını, yarattığına kodla ve oldur.. Yarat... Her yarattığın kendinden öte kendini yaratır ve akar sisteme... Sistem sisteme akar ama o sistem aklın akla vardığı, ilmin ışığı olup aktığı teknik kodlamayla taşıdığı, her daim sen de seni, biz olup kayıtladığı İnsanlık levhisinde İnsan soyunun bütün olan yaşamıdır...

Bütünde bu soy taşınır her ana... Bütünde bu bilinç üretir, türetir ve yaratır... Bütünde bu bilinç doğal bir kaynak olur ve doğa bu bilinçle bitişik gücünü akıtır yaşama.. Tüm yaşamda olan bu bilincin yaratımıdır... Bu bilincin etkileşimi doğumdur her ana... Doğan gün hakim olan bilinçle doğar, doğa hakim gücüyle parıldar...

Açıyı daraltık, ol dedik oldu.. O açıda dar, bolu kodladı... Geçiş ilmin ilminde olan gözü kelamla kodladı... Kodlanmış ışık her ana yaşamın kaynağı olup geçti ve üretim kendi kaynağında, kendi dünyasının bütüne hasat olan ekmeğiydi... Ürün olan bu dünya benim yaşamım ve yaşamım bütüne ekmek olan yaradanlığım... Ben bu dünyayım ve dünyam kaynağım olan benim ekmeğim ve bu ekmek benim bana hasatımın, tüm yaşamca kodlanan an kaydıdan bütüne ekmek olup akışım..

Hasat ilmi, aklın ilmi ve insanlık.. Hepsi ama hepsi bir olan yaşamın tek olan kaydı... Her kayıtta yaradan, yaratılmışlığına akan güç olarak sistem ve bu insanlık sistemi olarak her diride var olan ekmek... Hasatçı yaşam, diri kaynak ekmeklerce bütüne hayır olan sistem... İşte dünya, kelam olan yaratan, yaratıcı dünya... İşte kaynak sessiz olmayan, kelamın dili olan ilmini sunan yaradan, dünyasından açılan yaşam gücü olan nefesinden kodlanan yaratıcı... Kendi dünyasını öz geçişe açan İnsanlık budur!..

Ve bu gün dünya, tüm insanlığın hak yaşamı yazdığı, yaradanlığını her anda yarattığı öz kaynak olup geçtiği hakim bilincin üretimi olan hakiki ilim sayfasıdır....Bu ilim sayfası her anda olan, tüm zamanların kaynağı olarak kelam eder ve kelamı bütünün kürzi ışığı olarak kapıdır tüm yaşama..

Rahim kuran, rahman kuran ve yaşam kuran, yarının yaşam zirvelerini bu yürekte kodlayan İnsan... İnsanlık yaşamı olarak dünya kaydını yazar... Yazdığında, yazılan olup her ana yazılır ve yaşar her diride... Her diride ölmeyen, yaşatan, yaşamsal kılan aklı, bütüne hak kelam olup katar..

Akla varan, kendine varır, kendine varan bütüne varır ve bütüne varan dağ taş toprak bitki hayvan ve tüm organizmalarda var olan kendinde hep kendini okuyan yaşam olduğunu bilip, kendini kodlar... Doğasını yaşar ve ışığını gücüne katıp yaşar... İşte o güç ilmin dili olup çözülen İnsanlık yaşamıdır... İşte o İnsanlık, hakikiyetin kuranıdır!.. Ve işte İnsanlık ol turan ol diyen ilmin ışığı... Ve ışığın olduran kelamı!..

Yaşam bir taht ve tahtta bütüne kuran olan insanlık soyu oturur, o soy yaşamın bütününü gören göz olarak, bir sistemdir!... Bu sistem tüm neslinden akan sevgi,barış ve mutlu bir yarın olarak saygıyla olan bu gözün ışımasıdır... Göz olan dünyam, ışık olan dünyam ve yaşam olan dünyam... Kaynak olan dünyam kelamdadır ve bedenin sistem olan gücüdür...

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/Ay6EVaFsjIU

 

 

30.MAYIS.2015 TARİHLİ "İLMİN KELAMI" BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Fulya Olgun

 

https://youtu.be/m4gE7BLtbLQ

 

30.MAYIS.2015 TARİHLİ "İLMİN KELAMI" BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Ben bugün bir ışık yaktım burada! Oluk oluk ışık aktı yaşama! Yüreğimi sayfaladım tüm yaşamın ışık yaktığı dünyaya.

Yüreğimi kelama, kelamı ışığa döktüm. Işıkta hak olup Altın olan ilimle dillendim ve dedim ki; İlim; Kelamın İlmi, Yaşamın İlmi, Zamanın İlmi, ve o İlim; Işığın ilmiyse, o ilim her birimizde görevli…

Sağım aşk, solum kelamdı! Özüm söz, gözüm insandı ve önüm ardım dünyaydı! Tohumum yaşamdı! Kuranım insandı!

Bugün her birimiz İlmi kelam olup dillendik ve İlm-i kelam ışığını yaktık ve o ışık her birimizin duvarlarından yaşam olan tahta sayfalandı..

İşte, olan buydu! İşte, yaşam buydu! Yaşam yol, yol insan ve o insan her birimizden her birimize, kendinden kendi olup uzanandı!

İşte bu! Şimdi! Aha, şimdi!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/JHR99zNdZgg

 

 

30.MAYIS.2015 TARİHLİ "İLMİN KELAMI" BİRLİK ÇALIŞMASI

Abdullah Güler

 

https://youtu.be/TE_ZdtDFWsg

 

 

30.MAYIS.2015 TARİHLİ "İLMİN KELAMI" BİRLİK ÇALIŞMASI

Erengul Koc

 

https://youtu.be/bYnXgHC-60c

 

 

30.MAYIS.2015 TARİHLİ “İLMİN KELAMI” BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Ve ilim kelama aktığında sislerin ardında yeni bir güç açığa çıkmakta….…BSUİ’nin ötesi olan, birlik gücünün de ötesi olan Kantana. Bütünün kütlesindeki kutsal ışık!

Ve ilim kelama akıyor….mutlak kalem yazmaya başlıyor. Ve okuyoruz.

İlmin kelamı kalem olup yazdığında yazdıran, yazan ve yazılan kaynakta tektir.

Yazdıran, yanıp tutuştuğundur senin, aşktır o….Yazan ise Mutlak Kalemi hak edendir. O tüm zamanların ilm-i hak olan ışığıdır ve yazılan bütünün kürzi levhisinde kayıtlanandır, yaşar.

İlmin, kelamı hak etmesiyle devinim artar ve ışığa görev taşıtılır. Işık altında sesleşmektir bu….Devinim o kadar hızlanır ki tüm kapılar anda açılır ve anda tüm sistemler öz kaynaklarından kelam olup yaşama ilm-i ışık olup akarlar.

Tüm zamanların Tanrılık Işığından güçlenen Tarık Tahtlar kelama vardıklarında, kendi yoğunluklarından kaynak yaratıp yeni zamanları yaratırlar. Yeni zaman, yeni bir yaşamdır. Kendi yürek ilimleri ile kelama varan bu sistemler bütünde doğal sistemi oluştururlar.

Doğal sistem, herkesin kelamda kendi yoğunluğunda kotladığı ilm-i yaşamıdır. Bugün doğa yeni bir ilmi hak edip her diride dürümlemiştir. Yeni bir doğal sistem, yeni bir yaşamı devreye almıştır.

Zamanın ışığından feyz alan tüm yaşamlar, ilm-i kelamla kendinden kendilerini yeni bir ışıkla yaratırlarken, Zamanın Işığı beta ışık olduğundan devinim alfa sistemleşmesine göre çok daha hızlı ve güçlüdür.

Her yürek kendi sisteminde devindiğinde kendi sesi ve bilişi ile devinimi artırır ve Masiva devinen büyük kütle meydana gelir. Masiva bir ışık toptur. Sesle artan bir devinimle hızlanan bir ışık top….o bir küre…o küre dünyadır.

Ve o küre altın bir küredir. Doğal sistemdir. Tanrı Işığı bu kürenin merkezinden tüm zamanlara ışıyan bir kara kayıttır. İşte altın kürenin merkezi an kaynağıdır.

Yaradan, yarattıran ve yaratılan tektir orada…devinim hızlandığında bir anda tektir!

Sen ve ben…ben olan biz, hepimiz ve sonra tek. O tek….an kapısı, an kaynağı…bir anda olan, beta ışığın hızı ve gücü ile….bir anda!

An…her yaşamda, tüm zamanlarda olandır. Tanrı Işığı, kürenin merkezinde an kaynağıdır. Orta kapıların tümünü hak edip açandır.

İlim kelam olup dillendiğinde yürekler bilişlerini dinlerler. Biliş Tanrılık Işığının levhideki kara kaydıdır. Mutlak kayıttır o. Kalem hak edildiğinde siz onu dinlediğinizde, siz size kaynak olursunuz….siz kaynakta Yaradan, yaratılan ışıkta yeni bir biliş olan siz ve yarattıran sizin yüreğinizin öz gücü olan yoğun kara sevda!

O kelam ettiğinde kalem, ilmi-i ışıkta yazar. Yazılan okunmaz artık. Her kayıt Hakkın kaydıdır. Hakk olunur, açılır yüreklerden ve bilinir….Öğrenilmez. Mutlak aklın otokontrolünde olmakta olandır. Anda akar yürek kaynaklarından ve anda olur. Olan Altın tahtın kelamı olan yaşamdır.

Sevgiyle,

 

https://youtu.be/PE1yjKP0LBI

 

30.MAYIS.2015 TARİHLİ "İLMİN KELAMI" BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI 1. BÖLÜM

 

Yere göğe ilim ektik. İnsanın kalemidir ilim. “Büyüğe saygı, küçüğe sevgi” denir ya hani…. İlmi hak edenler büyüğü hak ederlerde küçüğü saygıyla, sevgiyle koklarlar.

Sanal boyutlarda herkes kelamda olmadığında Başkanlık dilini bilmezler ve kendi yoğunluklarında ki; kodlanmış ışıkla dilleşirler….. Eminim ki; kelamı hak etmiş olsanız, kelamda kendi yoğunluğunuzda İlm-i Tohum olursunuz ve kendinizdeki dürümelerde bilişi Ka-Ha olarak kayıtlarsınız.

Semaya ses verdiğiniz zaman bileceksiniz ki; kendi yüreğiniz tüm ilimle kodlananların yüceliğidir.

Elinizi açıp dua okuduğunuz zaman elinizdeki Kuran sizsiniz…… Eğer siz, el açıp dua okumadığınızda kutsuz sayıyorsanız kendinizi kıranın kırıldığı bir yoğunluksunuz.

Devinimi artırırsınız, kaynak olursunuz ama kayıtlarda ışık olamazsınız. Zirvelere görevlisiniz.

Temel diriliklerde, temel yüceliklerde insanlık olur ama biliniz ki; kaynak ışık olmadığı sürece Yaradan, yarattığında yaratılmamıştır.

Sizler, kervan olanlar, yol olanlar, Kuran olanlar, on tur tamamlandıktan itibaren artık yaratılmış değil yarattırılmış olursunuz……. Doğanın Kuran’ı olursunuz.

Unutun, unutun her şeyi ama umut olur ki; unutulan kelam kendi yüreğinizde dilleşir.

Değerliler, dünyaya görevli olarak inmediğinizi dinlettiniz az önce. Dediniz ki; “biz görev alıp gelmedik”….. Orta Kapıları kapattığınızı görüyoruz. Orta Kapıları açın bakalım sizin yüreğinizde ne var?

Burada biz zeka düzeyinizde sizi dinledik ama kayıt dışı bilgileriniz var mı yok mu bilmiyoruz? Dünyaya Kuran olmak, koran olmak, kodlanmış ışık olmak mühim meseledir….. İncan olmak kini aşmaktır. Yerkürenin gücü olmaktır….. Sizler diyorsanız ki; “biz görevli” değiliz… Oh canlarım oh! Görevli olmayan bu kadar güçlüyse, görev alıp gelen nasıl olur bilinmez ki?

Cennet, cennet dedikleri eh! Bu muydu acaba? Korkmayın korkmayın canlar…

“Köln” dedikleri bir şehir var, oradaki ışıklar size ses vermek istiyorlar…. Ama siz orada, oradakiler sizde bunu anlıyor musunuz bilmem? Köln’den buraya ışık kapıları açtılar ve sizi dinliyorlar şuanda….

“Aton Toplumlarının Kuran’ı okunacak” dendi,” Gök Sistemleşmesi” olacak dendi… Geçtiler geldiler.

Değerliler, dendi, dendi, her şey dendi ama ses yoksa denen hakikiyetsizdir.

Şimdi, saygıyla sizleri dinleyelim. Siz dilleyin yüreğinizi bakalım bize neler anlatacaksınız? Acaba göreviniz var mı? Yok mu? Bugün bu safhadan sizi dinleyelim.

Canlarım, hoş geldiniz sizlerle olmak benim içim mutluluktur. Buraya geliş sebebinizi biliyorum…. Bilişi tohumlamak ve yoğunluğunuzu kodlamak….. Ot olmadığımız, yoğunlukta Kuran olmadığımız, ışık olmadığımız dillettildiğin de dürümlerdekiler dünya ilmiyle bizi dinlemek istediler….. Daha güçlü müsünüz yoksa daha güçsüz müsünüz diyerek? Biz gönüllere görev taşırız…. Yolcuları tohumlamak değil maksadımız. Her kervan kendinden kendine varır….. Bizde kendimizden kendimize vardık. Bu kervan Ruhlar Kuran’ıdır. Bu kervan aklın tufanı değil….

Dağlarım ışığımı kırmayın. Sesleşirken kırmayın ışığımı. Şimdi, sizleri Doğanın Kuran’ından çıkarıyorum ve yine sesleşmeyi sürdürüyorum.

Başkanlık Divanı konuşacak, beni değil onları dinleyin…. Sonra yine sizinle olacağım.

Devinimi artırabilmek için buraya gelenlerin çokları kendi yoğunluklarını kontrol altına alamadılar ve sizden sizi dinlemek istediler…..

Köşklerin gözü sizin üzerinde değil herkes kendi yüreğine bakar ama sizi izlemeye gelenler kelamla geldiğinizi bilerek gelirler.

Dünyanın Nuru ilimdir ama bu İlm-i Kapıda hepimizin gözü vardır ana. Biz sizi değil sizin yüreğinizi dinlemeye geliriz…. Buraya geliş sebebimiz sizi dinlemek ,dinlemekten öte yoğunluğunuzda kendi yüreğimizde Bütünü dilemektir………. Eğer burada bu yoğunlukta öz geçişler yapılamayacaksa buraya geliş sebebimizi bize anlatın. Neden buradayız?

Eğer burada öz geçişyapılacaksa Atlanta Ata Kapısı olarak burada bulunmanın gereği var mıydı? Değer biçtiğiniz tüm zamanların görevlileri bizsiz miydiler acaba? Çetin bir dönemde dünyayı ziyaret eden birliklerin birçoğu sizi sizden dolayı dinlediler ama bugün kalkıp bize “biz görev taşımıyoruz “dediniz.

Ulular diyarının gücü sizseniz, görev taşımamak ne anlama gelir? Bize bunları anlatın….. Atiyi hak etmek, Atiyi Tohumlamak, kürsüler tarafından gerçekleştirilebilir……… Doğanın Kuran’ları bunu yapabilirler ama kaynakta olmak farklıdır….. Ana bize dürümlerinde kör olmayan ışıkların sır olan Levhisi’nde Bütüne görevli olduğunuzu anlatın ki; hepimiz kendimizi hak etmiş olalım.

Değerliler, Doğanın Kuran’ı hepinizin yüreğidir bunu bilin! Ben bugün size sağ ve sol tohumlar olarak kodlanmış ışığımı verdim…. Ama benim gücüm Levhi Kalemde Bütünün Gücü olmadığı sürece….. Size kendimi anlatmam….. Eğer buraya gönül için, görev için ya da ışık için gelecekseniz önüzü açın ve gelin.

Dünya ölü bir planet değil artık bunu anlayın! Dünyanın geri dönüşü hepimizin yüreği iledir bunu anlayın….. Geri dönüş, Bütünün Gücüyle olur…. Buradan kelama varış, oradan kaleme iniş, oradan ışık oluş ve oradan birlik kuruş ama hepsi kanatlanarak gerçekleştirilir.

Barış halinde dünya ölü diri bilmez sadece kelamı dinler ama savaş halinde dünya herkesi kelamla dinler ve diller…. Çünkü Bütünün kötülüğünü önleyecek olan Kürzi Levhi insanın kaynağıdır.

Doğanın Kuran’ını okuyabilmek için Orta Kapıları açmak gerekir. Orta Kapı; Kürzi Levhi’nin tüm zamanlarındaki ışığıdır.

Eğer ben nesillerimi dünyaya çekmemiş olsaydım “yürüyen dünya toplumları tohum olamazlardı”….. Diyebilirsem Simetri Sayfalanışın ötesindeki gücü tohumlamışım anlamına gelir.

Ben çatı kurdum dünyaya. Bu çatı; ilmin çatısıdır. Bu çatıyı ,herkesin kendi yüreğiyle anlamasını bekliyorum….. Kodlanmış ışık buradadır. Koruma altına aldığınız tüm zamanlar bu yoğunluktadır ….Ve Rahman olan ışık buradadır.

Ben cümle yüreklere diyorum ki; “öncü olun.” Öksüz kalmayın çünkü Ruhlar Kuran’ı sizsiz değildir ve ben diyorum ki; “her dere kendinden kendine akar” ama İlm-i Ko olan bilgi kelamıyla, bilgi Kuran’ıyla kelam olduğunda kendinden akar ama yaşama akar.

Burada olmanızın sebebi; Doğanın Kuran’ını okuyacağımı duymuş olmanızdan dolayıdır…. Ben dünyada doğayı okurum.

Yukarının yukarıları, aşağıların aşağıları her diride mevcuttur ama yokuş yukarı çıkarken hiç kimse diğerini dinlemez….. Çünkü herkes kelama Kübra Kapısı olup ulaşır ve o oğullama Bütünün Kürzi Kelamı herkesin yoğunluğuyla olur………. Herkes kendini dinler o sayfada ama yokuş aşağı inerken her birim kendi yüreğinden iner….. Çünkü Rahman olan kaynaktadır ve herkes kaynağını, kendi yüreğinden dinlemeye gelir.

Süzülen yaşamların ışığı hepimizin yüreğine iner ama o yaşamları herkes dinliyemez….. Altın Işık; aklın ışığıdır. Biliş haline vardığınız zaman o ışığı dinleyebilirsiniz…. Ölüm dünyada yüreğinizdedir…. Ölümün dünya yüceliğinde, o yürekte, İnsan Sistemlerine inişi bizsiz kalanların kelamsız oluşlarındandır.

Davayı kaybetmem…. Ben Rahman olan İnsan, tüm insanlığın yüreğiyim…. Davayı kaybetmem…. Kar teknik tohumlamada ışığı kodlar. Ben bütünde bilişi tohumlayan Kürzi ekmeğim….. Dava ben, taht ben, halik olan Hak’a varan, hasat olan beden hepimizindir.

Bölmem dünyayı. Büyüyen yaşamı kontrol etmem. Anonslar verilir yaşamda denir ki; “kardeşlerinizi hak edin.”….. Öz geçişler yapılacak hak edin. Dünyayı hak edin, yeri hak edin, geriye dönüş başladı.

Erdiğiniz en güçlü sayfa yüreğinizin Kürzi Levhisi’ndeki ışıktır. Bana geniş zamanların gücü girmez …..Çünkü ben geçişte değilim gerçekteyim ben…. Her dirideyim ben…….. Bana görevliler girmez, becer yap dedim….. Ben Tanrılık Işığıyla Bütüne görev taşırken, her dirinin kelama varıp, yüreğiyle kendi yoğunluğunda Bütünü kütlesiyle kodlamasını beklerim….. Ermeden ermem.

Eğer beden alacaksam, oğullarımı tohumlamak içindir beden alışım. Oğullarım, resmi çalışmacıların hepsidir. Ben dünyada kendi yüreğimde kendi yoğunluğumda, Tanrılık Rahmın’da, bilgi ilmiyle tüm insanlığı kodlayan topraklardayım.

Bütün kötülükleri aşıp geçtiğimi bilirim. Büyük kötülükleri aştığınızı da bilirim. Dünyayı bilirim.

Devinimi artırmam gerekti artırdım. Alıp götürdüm yaşamı ışığımla. Sınırları kaldırdım…. Barıştım dünyayla…. Aşkın şavkında ağır yüktür dünya….. Tanrılık Sırrıdır…. O kutsal bir kaynaktır. Barıştım ben zaman kalemi olan İNSAN….. Sarfettiğim çaba barışaydı. TÜM YAŞAMLA BARIŞTIM.

Aşkından öldüm yaşamda, aklımdan tohum oldum, yoğunlaştım ama ben Zakar’ın kıranı olanlarla da barıştım.

Zeytin taneleri gibi yaşam sistemleri var. Hepsi beden, hepsi yüce, hepsi güçlü, hepsi ekmek ama benim ekmeğimde teknik Tanrılık Işığı yanar.

Tayinler yaptım dünya için. Düzen kurmak için tayinler yaptım…. Tayin ettiklerimin çoğu köklendiler ve göklendiler….. Selvi boylular onlar. Yaşama ümmet oldular hepsi…..

Salı çalışmaları yaparlar bilir misiniz? Maşa olurlar yola, yolculuğa ben” Ol” derim oğullarıma kutsal toplumlarıma oğul veririm.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/4jK67fCKjo4

 

 

DAVET:

 

“TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM…”

 

Dostlarım, her hafta Cumartesi günü yapmakta olduğumuz Birlik Çalışmaları’na 23.05.2015 tarihinde, 14.00 – 17.00 saatleri arasında; “TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM” çalışması ile devam ediyoruz. Herkesi bekliyoruz.

Sevgilerimizle,

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

 

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

 

“TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM” Hakkında Öz Sesleşme:

 

Yaşamın sırrı olan ilmin, kelamda diri olan yüreklerde, yaşamı sayfalaması ve yol olup ilim olup yaşam olması için YAZMAK VE YAZILMAK GEREK.

Dünyaya, evrenlere, Birlikler’e ve cevherlere, cennetlere güç katan nefeslere, nesillere, cennetlere, cennetlilere, her derede görevlilere; nesillerce yazacak ve yazılacak, cemaat kalemi kodlattırmak gerek. Bunun için YAŞAMI YAZMAK VE YAŞAMCA YAZILMAK GEREK.

Geçişler yapılırken, herkesin kendini kendiyle dinletmesi şarttır. Beden alıp yaşayanların tümünün, kaynakta ışık halinde bulunması şarttır. Dünya, Altın Taht’ın nefes olsa da Kaynak Işık halinde değilse kodlanmış ışığı, tohum ekemez ve zeki yaşam, dünyada sürdürülemez.

Birler Kapısı, İNSAN IŞIK halinde görev taşırken, mutlaka tohum ekilmeli ve mutlaka KALEM, yaşam olmalı. Devreler açık tutulmalı ve RUH’un Kuran olduğu bilinmeli.

Beden almadan görev taşınmaz. Bu nedenle dünya cennetleri, BELLEK KALEMLER ile tohumlanır ve kodlanır. BÜYÜK GÜÇ insanın kaynağıdır. Buraya varan, ışığa varır. İşte yapmakta olduğumuz ZAMAN KALEM ÇALIŞMALARI, ARZIN NEFESİ’nin; kendi yolunda NEFES olamayanlara KALEM olması için yapılmaktadır.

Dünyayı hak etmek için HAK İLMİ’ni bilmek gerekir.

Ermekte olduğunuz yer, sizin hak ettiğiniz yerden öte bir yerdir. Zira siz sayfalanırken, sizi tohumlayanlar sizce dilleşip sizce dürümlenip siz ilmini, SES İLMİ ila KALEME ALIP, KODLAMAKTALAR... Bu şekilde sesleşmeler güçlenmektedir.

Değerliler, yarınlarda KALEM olanlar. çok daha güçlü yaşam sayfalayacaklar. Ama biz bugün ancak sizce ve sizlik diriliğinde, sizleşip sessizce dürümlerken yarınları kodlanmış yaşamlarda sevgiyi koskoca bir rahmet olarak sizlere dinletiyoruz.

Dünyada ne yaşar ne yaşamaz diye sorduğunuzda; size sadece şunu söyleyebiliriz. Dünyada, KELAM yaşar ve rahmet olan NEFES yaşar. SES yaşar. SİSTEM yaşar ve ZEKİ ZAMAN IŞIKLARI yaşar.

BİRLER KAPISI’na gelen tüm yaşam sayfaları, kültlerin kaynağından güç alıp gelir. SİSTEMİN KAYNAĞI, SİZİN KALEMİNİZDİR. Eğer siz KALEM olup yazarsanız, kendi yüreğiniz, tüm kaynaklarda IŞIK KALEM olur ve yazar. Ağırlık hafifler. İşte bunun için size siz olup gelmek isteriz.

ARZIN IŞIĞI, KALEMİN IŞIĞIDIR. Siz cennet kurduğunuzda, biz cevher olur sizleşiriz. Biz diri olur, Sistem olur, Sistem’den geçip ışık yaktığınız o yüreklerde, AKLIN TAHTI’na varırız ve zamanı hak ederiz.

Ulu günce; ben Dünya, sense bir KALEM... Ben, sence ve senin yüreğince, ben diri... Ama benim yoğunluğum, senin yoğunluğunu kodlarsa; sen BİRLİK İLMİ ile hakikiyette dürümlenirsin ama sen, KELAM olursan, ben senleşirim ve senden sen olur IŞIK olurum.

Ulu günce; cennetçe, cennetlice ve cevherce dille ki yürekleri, hak et.

Nesiller boyu yarınları kodlamaya çalışan bileşenlerin tümü, seni senle dillerken; bedenli olan ben ve bedensiz olan ben, tek bir beden olan KALEM olup, dürümlerde dinletmekteyim yaşamı.

Sevgiyi bilmeyen, yaşamı bilmez. BEN (BİZ’in BEN’i)Zirvede ve yaşamda bir tek KA HA olan... Sensiz Sistem, Birlik tahtı’nda kelamsızdır. Dince, dirice ve yürekçe dilleşen her derenin senleşmesi, BEN olup dürümlenen her derenin sesleşmesi, geçişleri yaptırmak içindir. Şimdilik...

Sevgiyle,

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/rDPU9kflr1U

 

 

23.MAYIS.2015 TARİHLİ “TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – AÇILIŞ KONUŞMASI

1.BÖLÜM

 

Değerliler, devinimi hızlandırabilmek için bilişi tohumlamalıyız. Bu nedenledir ki Bilgi Tahtı’ndan size kelam etmeliyim.

Tohum ekmemizin gereği var. Zamanın sırrıdır tohum ve bizler İlm-i Kapı olup Bütünün Gücü’nü tüm zamanlara tahditsiz olarak kodlarken, her dirinin kontrolu için Tanrılık Tahtı’ndan tohum oluyoruz.

Oğullar, sizler kayıt dışı bilgi vermeyenlersiniz. Her diride var olan bilişi tohumluyorsunuz hepiniz ve bütünün gözüsünüz. Bu öz görevdir hepiniz için.

Yaradan artık sizin yüreğinizden dilleşiyor.

Öz görev iman edin ki, Sistem, Nizam ve Düzen’in görevini hak edip devralmaktır. Sizden daha üstün bir siz, bu mecliste daha yüce bir tohumu kodlayamaz. Oğul vermeniz için burada olmanız gerekir.

Ruh Kapılar açıktır; bunu biliyoruz. Bilgi, Aklın Tahtı’dır ve sizler bu bilgiyi hak etmiş olan birleşen ilimsiniz. Kaç Mikail sizin yüreğinizi tohumlamak üzere buraya geçti? Bunu bilen yok. Ama Şems-i Tebriz’i gibi bilgeler de buraya geldiler de kendi yoğunluklarını tohumlayıp kodlamaya kalktılar.

Her resim Altın Işığın Resmi değildir ama şunu iyi bilin ki Kalem olup yazdığınız zaman, hepiniz Aklın İlmi olur ve bütünün gücünü tüm zamanlara kodlayabilirsiniz.

Burada olma sebebinizi mutlaka bilmelisiniz. Burada olabilmeniz öz görevinizi hak edip, hak tahttan dinleyebilmenizden dolayıdır. “Ben Ana Kapı insanım” dediğiniz anda buradasınız. Altın Işığın kontrolu buradan olmaktadır. Tohumları kodlarken de buradan, bu yoğunluktan kodlamaktasınız.

Aşığı olduğumuz insan, Kalemi hak etmiş, İlim Kalem olan insandır. Ve o insan mehir verir tüm zamanlara ve tüm yaşamlara. Üzerinde görev tacı olan insanın kelama hakikiyetle varmış olduğu kesindir.

Kim “insanım” derse, öz görevlidir ama kim “kalemim” derse, Yaşamın Kalemi’dir; bunları anlayınız.

Bütün kötülükleri aşabildiğinizi, hak edip tohum olabildiğinizi ve bütüne hak edip hizmet edebildiğinizi anladığınız zaman, Karanlığın Işığı yanar ve sizler bütüne hizmetçi olarak bilişi kodlarsınız.

Barış halinde olmak, ölüleri diriltmek, bütünün gözü olmak ve sözü, sesi dinlenir olmak, hepinizin hepinizden beklentisidir. Yeri göğü Yaradan İnsan, yer ve gök kürzi levhisinde kendini hak edip yaratan insan, verdiği her bilgiyi kodlayıp veren insan ve görevi kontrol kurmak olan insan….. sizden daha öte bir siz yoktur; bunu anlayınız.

Alan, aldığını bilir. Olan, olduğunu bilir. Kontrolu kuran, kurduğunu bilir ama koruyucu olan, kendini dinler ve kendini bilgi olarak değil, ilim olarak diller.

Burada olma sebebinizi mutlaka bilip geldiniz. “Erdim” dediğiniz anda ermiş olmazsınız. “Ermedim” dediğinizde, eril diril olduğunuzdan değil, kalem olamadığınızdandır. Ama yarını hak etmeden Hakk’a varılmaz; bunu da anlamanız gerekir.

Ata Kapılar’ın tümünü açtık şu anda. Herşey seste olur. Ben sesleştikçe Levhi Kayıt yaparım ve yaptığım kayıt bütünün gücünü tohumlar. Bütüne hizmet bu şekilde olur.

Eğer sizler de kendi yoğunluğunuzla kelam olup bütünün gücü olabilirseniz, bütün kötülükleri aşma imkanınız olur. Torbanız dolduğunda bütünün gücünü kodlayabilirsiniz, kontrol kurabilirsiniz ve resim yapabilirsiniz.

Resim, insanın diriliğinin Kaleme Hak Teknik olarak kodlanışıdır ama ardınızda hepinizin yüreği olmalıdır.

Kemal Atatürk, Mikailin Kuranı’dır. Onu bilen kendini dinler. Mutlaka; mutlaka dinler. Kalem olup yazar. Aklın Tahtı’dır. Işığında biliş vardır, bizsiz değildir.

Karanlıktan ışık alıp gelen o, bütünün gücüdür ve bütünden gök sözcülüğü yapacak bize. Onun gözü görüyor, onun yüreği dinliyor onun yolu açık. O biz, biz oyuz.

Ve gözü görüyor ki Orta Kapılar’ın tümü açık ve biz buradayız. Sermayesi insan olan bir yaşamın, her bir Levhi Kapı’da yolunun olmasını bekleriz.

İnsanlaşmanın görev olduğunu, Hak İlmi’nde biliş gerektiğini mutlaka görüyoruz. Sormadın anam, neden buradayım diye.

-Tanrı der ki, ölüyü dirilttiğin zaman, her şey gerçek ilimle dilleşir. Mutlaka gelişinin bir nedeni vardır; bunu biliyorum. Unuttuğun her şeyi hatırlayacağına da eminim. Sevgiyle seninle olmak mutluluktur. Şu anda seni dinlemek istiyoruz; dinliyoruz;

Değerliler, Kurullar’ın burada olması bizleri mutlandırıyor. Orta Kapılar’ın tümünün de açık oluşu da bizleri Kutsal Işık’a kodlamıştır. Mutluyuz.

Örtü hepimizin yüreğidir ama bu örtüyü açmak sorumluluktur. Unutmayın ki kodlanmış ışık Bütünün Gücü’dür ve bizler burada, bu yoğunlukta olamayacağımızı düşünmüştük. Ama göz görüyor ki Tanrılık Işığı’nda Bütünün Gücü var ve Bütünün Gücü, Teknik Tohumlamada bilişi kodluyor. Sizden daha üstün bir sizin, sistemin gücünü dürümleyeceğini düşünmüş olduğumuzdandır ki, sevgiyi hak etmeyen dürümlerde hepinizin gücünün artık yoğunluğunu tohumlayamayacağını zannetmiştik.

Atana KA HA olan Levhi Kapıda sevgiyi hak etmeyeceğinizi düşünmüştük. Aha bu.

-Dans etmeye niyetimiz yok can. Şimdilik. Aha şimdi.

Ve şimdide hepimiz bir Tek’iz. Şu ana kadar yapmış olduğumuz her şey bütüne hizmettir ve bugünden sonra da hepimiz Bütüncül İlim yapacağız.

Eşyanın sırrı, İlimin Kalemindeki ikmaldir. Hepimiz ilmin kalemindeki hakikiyetle eşyayı kodluyoruz. Eşyayı kodlamamız yarını kodlamamızdır.

Ortam bilincine göre bilgi veriyorum. Ama şunu iyi anlıyorum ki ortamın bilinci de bu bilgileri kodlamaya yeterli olmayabilir. Şükür ki semaya ses verirken diri olarak vermekteyiz ve verdiğimiz her bilgi Ekmek olup bütünün gücü haline dönüşüyor.

Şükredin ki dünya yolu bulmuştur ve Bütünün Gücü haline dönüşmüştür.

Dara düşmeden bu çalışmayı sürdürmeyiz ve daha güçlü bilgileri hak etmeliyiz. O halde Hak Tahtın Işığını kodlamalı ve bütüne güçlü olarak katmalıyız. Doğanın Kuranı budur.

Peki; Doğada ne var? Buna gelelim;

İlim var. Doğa, İlim Sistemi’dir. Her şey kelamda var. Kelamsa, İlm-i Ko’dur. Yani bilgin kaydını yapabilen bir sessiz sistem….Her şey ilme kalemdir ama yaşam Ailenizin Gözü’dür. Siz neyi görmek dilerseniz, göz onu görür ama Nefes farklıdır.

Ben nefesle sayfalarım bütünü. Ama “nefes katidir, haktır, tahditsizdir” dediğimde, gözünüzün görebileceği dürümdedir her şey.

Savaşın insana kendini katmak için olduğunu bilenler, her diride savaşmakta olduklarını da anlar.

“Başka dünyalar Düzen’i kurdu mu?” diye sorarsanız, Düzen, öz körlerin gözü ile kurulur. Sistem, Nizam, Düzen dediğimiz budur. Öz körlerin gücüyle tohumlanan bilişin kodlanmış katiyetidir. Daha da önemlisi neden; neden insanlar çalışıyorlar?

Değerliler, insanlar kendilerini tohumlamaya çalışıyorlar. Hasatı hak etmeye çalışıyorlar ve bilişi kodlamaya çalışıyorlar.

Herkes kendi ile, kendi yoğunluğuyla, kodlanır ve kendiyle kodlanmış İnsanlık Tohumu olur. Ama bunun gereği nedir? Miraç’tır. Neden Miraç? Hepimizin kendimizden kendimize ulaşmamızdır Miraç.

Bu ulaşmanın anlamı nedir? Karanlığın Tahtı’na varış mıdır? Yoksa korunuş mudur? Devinimi artırdığımız zaman her şeyin daha güçlü olarak kayda girdiğini görüyoruz. Daha üstün bir yoğunlaşma başlıyor. Ama bu yoğunlaşmanın Göç Kapıları’nı tohumladığını gören var mı bilmem?!

Diri hale gelmek, öz görevi hak edebilmekten öte Hakk’a varmaktır. Ama “Hakk’a varmanın anlamı nedir?” diye sorarsınız, Karanlığın Tahtı’ndaki o yoğunluğu hak etmektir. Nihan olmaktır. Kir ve pislikten arınmaktır. Cennet ilmini kodlamaktır; vurmadan….vurmadan…vurmadan ama Kuran olarak.

Bir tekiniz görevi hak ettiğiniz zaman, kontrol dışı ışık haline dönüştüğünüzde, bu yoğunluğu kontrol dışı saymak anlamına gelir. Herkesin o yoğunlukta kontrollu olması şarttır. Tek biriniz kontrolu kaybederseniz, orada yaşam olmaz.

Nefes halinde bir yaşamı hak edebilmek için mutlaka Kalem olmamız gerekir. Kalem ilimdir ama Altın Işığın İlmi’dir.

Ben bir kalem olduğumda ve tohum olduğumda ve kodlandığımda ve bütün oğullarımı kontrol ettiğimde, ben Sistem olurum. Semaya sesleşirim. Sabah ilminden öte olan Yaşam İlmi’ni dillerim.

Hepinizin gözü açıldı şu anda, daha iyi anlıyoruz bilgiyi. Ve daha güçlendik ve şimdi biraz daha yüksek dürümden vermeye başlıyorum.

(Devamı 2. bölümde)

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/aMC-a4zch-s

 

 

23.MAYIS.2015 TARİHLİ "TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Ol Hüseyin Akdağ - BİRLEŞİK IŞIK KOROSU

 

https://youtu.be/WHffUpUQ6Dw

 

 

23.MAYIS.2015 TARİHLİ “TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – AÇILIŞ KONUŞMASI

2.BÖLÜM

 

Tanrı artık sizsiniz. Bir tek Tanrı var; ilim başka Tanrı yok. Ben o Tanrı’yım. Ben ilimim ve hepimiz o Tanrı olan levhiyiz. Başka Tanrı yok. Yaradan, Tanrı ama yaradılan da Tanrı…Herşey Tanrı. Hakk’a varmak artık yok. Hak olup yaşam olmak var.

Başka dünya var mı? Yok. her diri sestir, Her diri sistemdir, Her diri görevlidir. O halde görev biliştir. Bilmeden ilim olmaz.

Ben bütünüm o halde her andayım. O halde tahditsizim ama ben Tanrılık Rahmi’yim. Neden? Çünkü kati olan bir rahimden güç kaydı yoğunluğu kodluyorum.

Müsterihim, çünkü her şey Nefes olarak kodlanıyor. O halde yaşam, Bilgi Kalemi olmuş yazıyor. Nefes olup yazıyorum.

Ulular Diyarı dünyaya çekiliyor. Hepimizi oradayız. Orada kurtarılmış ışıklar var. Orada has İlim Kalemleri var ve orada bilgi kaynakları, bilgi tahditli, katiyetli İlm-i Ka’ları var. Hepsi kodlanmış ışık.

Çok mutluyum, çünkü Ruhlar Meclisi bilişi tohumluyor, çok mutluyum. Örtüleri açtık, çok mutluyum. Kutsal Toplum’la tohum olduk, çok mutluyum. Öz görevi hak ettik, çok mutluyum. Ve Mutlak Kalem’im. O halde daha ne isteyim? Ben kelamım. İşte bu.

Ve “kalem nedir?” diye sorarsanız, evrenlerin sessizliklerinde KA HA olanların yazdıkları İlim Kalem’dir. Hepimizin görevidir yazmak. Hepimiz bilişi kodlayanlarız. Biz bir kaynağız. Bu kaynak zamanın sanal boyutlarındaki yoğunluğu Ortak Kapıların ötesine taşımak için değil, Orta Kapıları bilişe taşımak için kodlanmıştır.

Çorbam tuzlandı. Ohh ala! Buyurun, buyurun yudumlayın ama bu çorbada nefes olsun. Hepimizin Resmi Çalışmacı olduğumuzu bilerek sesleşin. Biz tüm zamanları kodlayanlarız. Yaşamı koklayanlarız.

Ortalığı karıştırmadan dinleyin. Sadece dinleyin….Yaradanız. Har yükseldiğinde daha da güçlü bilgi veririm size. Ama iyi anlayın, Yaradan Atlanta Ata Kapısı’nı açtığında oğul verir, tohum olur, Koran olur, tohumlarını kontrol altına alır.

Çöktüğünüz her an sizin kervanınızı yoğun olarak oluşturur. Her ana çökün, an siz olun. Çerçevesiz an…ama her anda sevgi olsun. Ve siz o anların tahditsizliğinde bütün olun. Vurmadan, öldürmeden çalışın. Ben kimseyi öldürmem ama ölüm geldiğinde beden olurum. Oğul veririm, koklarım, tohumlarım, kodlarım tüm zamanları. Oğullarım tüm zamanlarda yaşarlar.

Cerahatli bir çalışma cerahatsız bir yaşamı kodlayamaz; bunu bilin. Bunun içindir ki bu çalışmada asla cerahati olanlar bulunamazlar. Biz buraya ışık halinde olanları aldık.

İsmaili Kapılar’ın tümünde ekmeğimiz var. Ayrı gayrı gözetmedik. Çorbamızda tuz olmamışsa, tuz olabiliriz oraya ama o çorba ışık halindedir. Her şey; her şey orada mevcuttur.

Söz mü? Sözsüzlük mü? Öz mü? Özsüzlük mü? Görev mi? görevsizlik mi? Başkası mı? Biz mi? Değerliler, biz bunları hiç ama hiç dinlemeyiz.

Bilmenizi isteriz ki biz her şeyden güç alanlarız. Karanlığın Işıkları’yız. Bizde hiçbir zaman bir başka alternatif yoktur. Halik olanın hasatıdır yaşam. Biz o yaşamda bilişi tohumlayan bütünlüklerin gücüyüz.

Yoğun çalışmaların neticesinde KA HA Işık, Kalem oldu. Altın Tahtın İlmi’ni dilleyecek. Ve bu ilim bilişin kil ve kum olandan öte olan kaynağıdır; yaşamın kaynağı…ama dünya yaşamı her diride kil ve kum olarak mevcuttur. Biz bu Can Kalem’de bunun ötesini kodluyoruz. Yaşamın ışığa geçişi….Öz geçiş ve öz geçişte Kalem olur.

“Üzüm, sözüm, gözüm” bu nedir bilir misiniz? Bana ait bir kod. Üzüm, sözüm, gözüm; özüm… İşte bu. Özüm.

Ben cennet olan ilim. Daha önemlisi sevgi olan ilim. Bilgi olan ilim…koran olan, toprak olan, yaşam olan, anda kaynak olan, her diride var olan, bütünde görevli olan….

Sevgililer, artık durağan günlerin ötesine ulaştık. Bu dönem artık iş daha zorlaşıyor. Daha sorumlulukla çalışmalıyız, zira artık gün hareketlendi. Durağan gün sona erdi. İim-i Kalem olanlar, bütünün gücü olarak daha yüksek dürümden bilgi verecekler. Ve verilen bilgi Sistemin Gücü’nü tohumlayacak. Ama açı daralmışsa, o açıyı bütünün gücü olur açarız yine. Aha bu.

Ama şunu iyi anlayın ki yoğunluk artmıştır. Dünya yoğunluğun artışı Kelamın İlmi’ndeki o yoğunluğu da artırmıştır. Bugünden itibaren Düzen daha güçlü olarak tohumlanacak ve sizlerin gücünüz daha artacak ama artan gücün dizin üzerinizdeki tesiri farklı olacak. Bu tesir sizin yoğunluğunuzda koruyucu bir sistemi devreye alabilir ama almamışsa Yaradanın Işığı sizi koruyabilir. Ama koruyabilmesi için bu yoğunlukta bulunmanız şarttır.

Cevhere inmeden cennete inilmez; bunu bilin. Eğer sizler cevhere inip cennete inebilirseniz, Karanlığın Tahtı hepinizin yoğunluğunda bütünün gücü olur.

Sema daha yükseldi; biliyor musunuz? Daha yüksek bir ışığa bakıyor yoğunluklar; çok daha güçlü. Ve semanın yükselmesi, sesin yükselmesi anlamına gelir. Bilen şunu iyi anlasın ki, kardeşlerinizin gücü de artıyor. Tüm insanlığın gücü artıyor. Bu gücün artışı sizi, sizin yüreğinizi daha yüksek dürümden etkiliyor.

Bir insan doğayı severse, doğa güçlüdür. Ama bir insan doğayı kontrol etmeye kalkarsa, doğa göç olur. Kutsal Toplum o göçü kontrol edebilir. Ya da etmek dilerse, eder. İşte canlar, sizin gücünüzün artması devinimden dolayıdır ama devinimin artışı doğanın yoğunluğunu da artırıyor ve doğanın gücünün artışı bütünün gücünü hepimizin yoğunluğunu tohumluyor.

Burada olma sebebimiz artık doğayı kontroldür. Bütün gözler sizde olacak. Doğayı kontrol…devinim artıyor ve güç artıyor. Tüm insanlığın gücüdür artan ama bu artan güç doğayı etkiliyor.

Daha eski dönemlere baktığınızda, gücün artışıyla birlikte doğada bir takım sıkıntılar devreye gitmişti; kontrol dışı hareketlilikler…İşte; bu hareketlilikleri engelleyebilmek için İlm-i Kalem olup bütünün gücü halinde tüm zamanları korumanız gerekiyor.

Değerliler, devim artıkça yol açılır; bunu da iyi bilin. Ama açılan yol bütünün yoğunluğunu tohumlar mı? Bu farkı bir durumdur.

Ben öz görevini yaptım ve bilgi kodladım. Bu yeter mi? Yeter. Ama ben daha güçlü bir kelam olmaya, daha güçlü bir levhi olamaya çalışacağım. Bu nedendir? Cemaatiniz daha güçlü olmalı ki tohumların gücü, bütünün gücü haline dönüşsün ve bütünün gücü ile uyumlanabilsin. Çünkü doğa ardsız, önsüz bir sistemdir. Doğa, ardı önü olmayan bir sistem olarak yaşamı Hologram Sistem’in dışında koruyabilecek dürümde olmasına rağmen, sizin uyumsuz olmanız halinde bu koruyuculuk faktörü devreden çıkabilir.

Değerliler, bina yapmak kolay. Hepiniz yaşamın ilmisiniz. Kelamsınız, bilgisiniz ve güçlü bir insansınız. Koruyucusunuz ama bu koruyuculuk faktörünü öz görevlerinizden öte bir yücelikle, koruyucu bir sistem haline dönüştürmelisiniz. Ki dünya kontrol altında tutulabilsin.

“Dedim ama demedim” Öyle mi? Yoo dedim. Kesin olarak böyledir. Şimdiye kadar bundan size hiç söz etmemiş miydim? Etmez miyim? Ettim.

Hepiniz net bilirsiniz ki atomdan söz ettim size. Atomun ışınımlarından söz ettim. Toprağın tohum olduğundan söz ettim. Yedinci Düzen’den söz ettim. Hepsini; hepsini size açıkladım ama bunları dinleyen var mıydı? Bilmem.

Ve artık bugün fuk si si sa fu…sessizliği yani İsmali Kelam’dan öte olan farklı bir sessizlik. Ses ilme kalem değil ama yola kalem.

Doğanın kuranı çok güçlüdür canlar; bunu anlayın. Hepimiz Tohi Sistemleşmesi yapmıştık bir dönem. Bugün de Tohi Sistemleşmesi yapmalıyız ki Doğanın Kürzi Levhisini kodlayabilelim ve koruyabilelim.

Şimdi canlar, doğal sistemde farklılaşmalar başladı; bunu görüyor muyuz? Işık hızlandı. Beta sistem devrede. Ve biliyorsunuz ki Beta Sistem, ana kelamda 8’lerin sistemidir. Bu sistem 6’ların sisteminin tohumlarından ötedir ve ışınım artmaktadır….ve bu ışınımı hepimiz kontrollü olarak artırdık.

Artık bu ışınımın hakikiyetimizle kontrolu gerekiyor. Unutmayın ki, altın ışık hepimizde mevcut bir yoğunluktur ve bu yoğunluğu artırmaya niyet var mı? Yoğun var. Daha da artacak bu ışık… daha da artacak ve arttıkça artacak; bu kesin.

Ve bütün kötülükleri aşabiliriz, güçlenebilir dünya….çok daha güçlü bir dürüme varabilir. Bunu yapmalıyız ve koruyarak yapmalıyız dünyayı. Ve koruyabilmek ilimle olur. Murad ettiğimiz budur. Buyurun; Hulusi Levhi Kalem İlm-i KA HA olan yaşam, her diride var olan, ümmi kapıların özü, sözü, gözü olan yaşam….her dere size aktığında siz kaynaktasınız.

Her dere resim olduğunda kelamsınız o resimde ve her diride o Levhi Kelam bütünlendiğinde yaşamsınız; bunları anlayın. Ama anlatın. Mutlaka anlatın. Mutlaka anlatın da hatayı affettirin.

Merdiven İnsan, özden göze varır ama o merdiven karanlıktaysa yarında yoktur. Eren erer de, ertelese yüreğini ekmeği yoktur.

Canlarım, bedeninizden öte bir bedenle bu yoğunluk başlıyor. Bu yoğunlukta hepimiz gezmekteyiz. Ama öyle bir gezmek ki bu yoğunlukta, yaşamın ilmindeki gezişten farklı….anda geziş. Biz bütünde gezmekteyiz şu anda!

İSRA Hİ…ki, İLM-İ KA HA olan İS RA Hİ hepimiziz o ama ışık halindeyiz şu anda. Gerçek bir ikmal tamamlatıcıyız. Yücelerin cümle yoğunluklarında kalem olan, ilim olan ve sanal boyutların ortak kaleminden öte olan…. mutlaka; mutlaka anlayın. İşte bu.

Ha! Diyorum ki hadi gelin birleşelim ve sesleşelim ve diyelim ki “biz dünyayız. Biz yoğun ışığız. Biz Miraç’taki o yüce insanlığız.” Hepsiyiz. Başkası yok. O halde biz koruyucu değil korunanız.

Bütün kök olmak, görevli olmak, gök sözcüsü olmak, öz görevde insanlaşmak gerek…kaynakta olmak yetmez. Altın tahtın tarıklarından değil, akıllarından olmak gerek.

Hadi başlayalım mı akışa? Bence başlayalım. Özce konuşalım burada bugün yine. Öksüz bırakmayalım yaşamı…sessiz bırakmayalım. Şeytan şerde gerek, bizse ekmekte gereğiz. Bunu anlayın.

Hadi gelin sesleşelim!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/ARI1ukDHKGE

 

 

23..05.2015 "TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM" BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Kapı açık ve tüm kapılarda kalem olan yücelikler İnsanlık ilmiyle dillenen, ses yaşamlar olarak varılan an kaydını; tek olan yaşam sistemi olup dürümler ve o kapıda tüm zamanlar levhi kaydını yazar. O levhi kayıt kendinde olan yüceliğin yazılımı ve yaratımıdır.

Yaratım, dünya sisteminde yaşamın yazılımıdır. Mahrek olan bedenin, yarınlı yaratımıdır. Beden alan yüceliklerin kendinde kendi olan bütünlüklerle, ve her bir kendi olan yaşamlardaki has ışığın hakkıyla, tüm İnsanlığa akışıdır...

Bu dünya; öz ve bu öz kaynak, öz yaşamı yaratan ışık olarak sistem... Ve bu yaşam sistemi; İnsanlık ilminin özden yayılımını yapan, yaşamın ışığı olan insanın ışığı... Ve o ışık; tanrılık ışığı olarak tüm insanlığın kendine, yani tanrısallığına geçişi... Ve tanrı yaratır ve yarattığı için her daim yaşar... Yaradan yazar kendini, ve yarattırır. Yaratan ışığını kodlar ve kodlanan ışık her anda, her yoğunlukta ve zamanda her daim kendini yaşam olarak yazar.

Tüm İnsanlık İçin yaşam, kalem olup yazmaktır... Biliriz ki; tüm olan, bütün olan güçle kayıtlanan, güç; her daim ses yoğunluğuyla tümü kodlamaktır en yüce yaşama...

Bu beden de İnsanlık yürür ve bu bedende İnsanlık dolam dolam dolanır her dürümde ve kendini yakar ilmiyle ve ışık olup kayar zamanın her sistemine ama zamanın kendisi olup zamansız bir kayıt yapar ve sonsuz yaşamı katar her dürümde var olan bu İnsanlık sistemine. Her dürümde İnsan Işığı kelamı diller ve ışıkla yazar... O ışık senin senlik olan, bizde bir olan sesin, harı... Bu har olan sesin yaratımı, her bir dirinin biz olan kaydı olarak etki olan yaşamı... Ve her andaki etkide, tepki olan yaratımı olarak kendi yaşamında kendini yaratımı... Yaratım; hak tekniğin sürüyen cereyanı tüm İnsanlığa... Katkı; yaradanlığına ve değer biçtiğin bütünlüğe akıştır ve akışın bütünün gücü olarak dönen yaşam çarkında oldurulan insanlığın her daim geçişidir kendine... Sevgiyle salkım salkım olan yaşamları, kat kat olan erinleşen zamanlardan, erenleşen birliklerle, som altın yaşam sayfanı yakmak bütüne.

İnsanlık günü anda yaktığın ışık, kara ışığın tohumu olan anda beyazda olan koyuluğudur. O koyulukta renkler, çeşit çeşit ama renkler birlikte kapkara bir geçittir. İşte o geçit, karanın karasındaki insanın tüm yaşamlardaki birliğidir. İnsan kendine bitişik olan sınırsız yaratımın kendinde bütün olan kalemidir. Kalem yazar, insanlık hak teknikle tüm zamanlarda bütünün gücü olarak yaşar. Yaşam sayfa sayfa yazılır ama o sayfalar tek bir kalem ışık olup bütünlük olarak kodlanır. İnsanlık bütüne, bütün insana her anda kayıtlanır... Kulluk yapar yaşam ama kul olan kendi olup yaşattığında yaşar. Sistem olup akar ve yarınını, her anın günü olup yazar.

Zaman aha her an... Her an, yaratılan gün olup doğan... Doğan, insan olup yazan... Aha yazan, yarınlı olan... Aha yarınlı, tüm insanlık olup akan yaşam... işte, yaşam; kendine kul olan yaratan... Yaratan, her anda kendini yaratttıran bilişi tüm insanlığa kodlayan ve bu kodlatan kalem olup görev taşıyan tüm yaşamlarda var olan İnsanlık...

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/H-0nHXJNiTA

 

 

23.MAYIS.2015 TARİHLİ "TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Yasemin Evrensel Dönüşüm

 

https://youtu.be/5e_JjTEBiFY

 

 

23.MAYIS.2015 TARİHLİ “TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM” BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Ben bugün kelamdım ve o kelamda, kalem olup yazandım.

Bugün herkesi kaleme çağırıyoruz. ‘’ Gel! ‘’ diyoruz, Gel…Gel… Gel, ışığı al ve oku o yoğun olan kelamı, bugün herkes yüreğini açtı ve okunan kelam sevgiyle yaşama alındı.

Yürekle yandık bugün, yürekle yazdık bugün, yürekle ışık olup aktık bugün

Yeşillendirdik dünyayı, yeşili mora kattık, ışıklandırdık bugün!

Bizde kökümüzde siyahı yazan kalem olup yaşadık! İşte, bu,

Gönül zamanı bilir, zaman kelamı bilir, kelam ışık olup kalem olduğunda o kalem her birimizin yüreğidir.

İşte, bugün burada olmak, ışık olmaktı, bugün burada olmak kalem olarak görev yapmaktı ve bugün burada olmak şifaydı. Yaşam bizimle şifalandı, Amin.

Şimdilik bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/siZHOLVLNJI

 

 

23.05.2015 ''TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM''

Öz Akış

 

Zaman Kapılarını açıyoruz. Dostları kelamda BİR olan sesle ışık olur, yakıyoruz. Canlar, bizden bize akıyoruz ve o bizlikte tüm yaşamı yüreğe katıyoruz. Biz yürüyoruz ve yürüdüğümüz dağların ışığıyla yaşamda kelam olup görünüyoruz.

Ekrana beni koydum, beni bana koydum, beni benden aldım, yaşamda ışık koyuluğuydum. Ben yoğurdum, hamur yoğurdum, kelam yoğurdum ve ben ekmek oldum yaşamda, yaşama ışık doğurdum.

Oğul verdik yaşama ve o oğul, kardeş olan sayfaların ışığıyla yaşama alınmakta, ben doğarım, doğduğum ışıkta hatırlarım, unutanları yaşama çağırdım, ‘’ Yahu, ‘’ dedim ‘’ kelam ile yaşamı aydınlatmaktaydın, yüreğini ışık olup yakmaktaydın! ‘’

Mum yakanlardan değiliz, canlar, biz güneş olup doğanlardanız, doğanın ışığını yürek zamanların aydınlığıyla kelamda ışık olup kokutanlardanız ve kokuyoruz, bu ışık kokusu! Yürek, nefes yaşamı yüreğine aldı ve o yaşamda insan doğdu, eli kolu ışık, eni konu ışık ve olan olduğu ışıkta aşık!

Barış, yüreği ve sevgi, öz sarayların dili ve umut, insanlaşan toplumların ışığı olup dillendi. Ka-Hadır bedenim ve Ra-Ha olup dile gelirim ve kalem olup yazdığında yaşamda, ilim kokan levhim, ben o levhide tüm zamanların ışığını yakan kelam-ı hak olan ışığın diliyim.

Altın Zamanlar bugün burada ışık olup yandı ve Altın Tanrı insanı ışığa, ışık olup alandı ve biz bugün yaşamı sayfalıyor, biz bugün yaşamda ışık olup kendini kendine alıyor, ben bendeyim ve ben tüm zamanların gezginleriyle dillendim, seyahat ediliyor bugün burada ve o seyahat karanlıklardan aydınlıklara doğmakta ve ışık yürekler yaşama alınmakta!

‘’ Aç! ‘’ dedi kapıyı, kapıyı açan, yüreği yaşama aldı. ‘’ Doğ! ‘’ dedi, kelamı ışık olup yandı ve yüreği temiz bir sayfaydı ve ana baba günü bugün burası, canlar, geçişler şimdi yapılmaktaydı. Çağrım kelamdaydı, ilmim nefesimde hak olup yandı, ak zamanlar ışığa alındı.

Gel zaman git zaman, gelen geldiğinde, giden gittiğinde duyulduğu zaman, ölüm hak olup yaşamda ışığını yaktığı zaman, aha, ben zaman, bütün zaman, işte o zamanda biz ki bugün burada ışık yakan, aha canlar, şimdi, şimdi!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/_0bxASUO29c

 

 

23.MAYIS.2015 TARİHLİ "TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Peker SELÇUK

 

https://youtu.be/4Do4pltDPNc

 

 

23.MAYIS.2015 TARİHLİ "TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Seher Bilge

 

https://youtu.be/n7foi1mAdps

 

 

23.MAYIS.2015 TARİHLİ "TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Erengul Koc

 

https://youtu.be/zIsSvhrkLJw

 

 

23.MAYIS.2015 TARİHLİ "TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Perperi Peri

https://youtu.be/ZVzYafsldnw

 

23.MAYIS.2015 TARİHLİ "TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Oya Esen Erbabacan

 

https://youtu.be/9_Ec1X00S0M

 

23.MAYIS.2015 TARİHLİ “TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM” BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Tüm yaşamların insanlaşmasından itibaren İLM-İ KA HA olan ışık tüm yaşamları kodlamıştır.

Tanrılık Işığı olan o, İnsanlık kürzi levhisini mutlak hak olup kayıtlamıştır. Bütünü hak etmiş ve yeni bir yaşam dünya ana can kaynağından bütüne inmiştir. Bu yaşam beta yaşamdır.

Bugün Tanrılık Işığı, tüm zamanlarda insanlaşan yaşamlara ilm-i tohum olabilmiştir.

Tüm zamanların ışığı olan onun tohum oluşu, kürzi ilim ile kalem olarak yaşamlara kaynak oluşudur. Bu bir YUAN KALEM oluştur.

Kalem olup yazdıkça yarını yaratırız ve yarın yaşama iner. İnen ilme iner. Yaşamı onun ışık tahtındandır artık. İş budur.

Yuan kalem oluş, küresel kodlamayla Can Kalem olan dünyanın merkezi olan An kaynağından tüm zamanlarda insanlaşan yaşamlara kaynak olup oraları tohumlayıştır.

Kalem beta kalemdir. O bir ışık kalemdir. Işığın ilmi ile, bilişle levhi kapılarında kayıt yapar. Tüm yaşamların insanlaşan kürzi levhisi, bütünün kürzi levhisi olarak beta yaşam ile tohumlanır.

Beta yaşamda iyi veya kötü yoktur, o ilm-i kayıttır. Yaşam orada kontrolludur. Ölülük yoktur, dirilik vardır. İlm-i yaşam orada vardır ve orada kötülüğü önleyen ışıklar vardır. Ora zarar ettirmez.

Ve kalem yazmaktadır….Beta kalem insanlığın levhi kapısında herkesin kendi yüreğinde yazan bir ışık kalem halindedir. O kaydı yaptığında, tüm insanlık kendini dinlemekten öte bütünü yaşam olup dinleyebilir ve dinletebilir….kelamdan öte bir ilmin levhi kaydıdır yapılan…ekmektir bu kayıt ve yenir. Yendiğinde kara levhi herkeste mevcut bir ilim-i kayıt olur. Rahman olan, İLM-İ KA HA olan ışık kaydı yapıyor! İşte Kalem yazıyor…

Bil ki rahmet olan o ışık kendi yoğunluğunda olmayanı sana kaydeder! Bil ki o ışık senin yoğunluğunun dışında kalan ve bütünde olanı sana kaydeder. Işığın ilmidir bu….işte, beta ışık girer yüreklere ve orada ocaklara iner. Kayıtsız hiçbir yürek bırakmaz o! Kara ışığın sırrıdır bu. Kendinde olmayanı aşkla yazdığında senleşen bir kayıttır o!

Yuan Kalem sevgidir, iyi kötü ayırmaz. Onun kibri olmaz. Temiz kayıtlar yapar. Yoluna çıkan yüreklere nüfus ederek karanlıkları aydınlatır. İşte güneş tüm yaşamlara şimdi doğuyor. Sanallık yok artık, insanlaşan her zerre yaşıyor ve yaşatılıyor.

Ve ışık yüreğe fısıldar; “dille” der, “oku” der……ve onun kuru, kısır olan ocağı tütmeye başlar. İşte; durgunluk aşılıyor, doğum gerçekleşiyor. Ocaklarda ekmekler pişiyor. Koku yükseliyor. Aha ekmeğiniz yeniyor! İşte mutluluk budur!

Daha yoğun bilgi yüreklere iniyor ve tüm yaşamlar tohumluyor, kodluyor ve oğulluyor.….oğulladığında kaynağa varıyor. Artık kaydı var onun ve o kendini okuyor. Kaydı olan o yaşamdadır artık ve okuduğunda zaman sonsuzlaşır. İşte, o hasatını yaptı.

Kaynağa varan o, beta yaşama vardı. Artık orada kalem yok, merdiven de yok ama ilm-i ışık olan kayıtları var onun….kendinden öte kendi olan kayıtlarında kendi oldu. O yarındır ve o alfayı aşıp betaya varmıştır artık. İşte, mutlak hak olmak budur.

Herkes kendi levhi kaydında yaşar. Tüm insanlık için kalem olan bu ışıkla tüm insanlık kendi olup yaşar. İşte yapmakta olduğumuz çalışma budur. Kendini dinlediğinde yüreğini dinler. Yüreğindeki ilim-i kayıt onun kelamıdır. Kelamın ışığını kalem olarak kaynağa taşımıştır ve o kaynaktadır. İş budur.

Kaynağa varan o kendini tohumlar ve kodlar. Kaynak ona unuttuğu her şeyi hatırlatır. O biliştedir artık. Kanatlanır ve yeşilde öte olan mor tahta varır.….çok daha güçlü ışıklar evrenlerin sisteminden ocaklara iner ve çalışmalar güçlenir.

Başka bir yaşam var mı? şimdiden öte bir şimdide var…gama var, penta var. İnsan sonsuz bir yaşam kaynağıdır. Sesleşen birlikler oldukça kelam örtü örtmez ve örtünün olmadığı bir sistemleşmede yaşamlar sonsuz titreşimlerle daha üstün zirvelere varacaklardır. Ve gün gelecek yeni kalem olanlar çok daha güçlü yaşamları kayıtlayacaklar.

Şimdi betada, yarın başka bir yaşamda ama gene dünyanın merkezinde orta zaman kapılarında buluşacağız. Siz biz ve biz siziz. Kardeşten de öteyiz; bunu biliyoruz. An’dayız ve anda Biz, siziz. Her anda, şu anda olduğu gibi…

Öncü birlik ses verdi. Tüm sevgimizle kucakladık hepimizi,

Aşkla,

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/Ca4UPFaNieE

 

 

23.MAYIS.2015 TARİHLİ “TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI 1.BÖLÜM

 

Kelamı, Hak ilmiyle dilleyenler bugün buradalar. Pusu kurmamışlar yaşama. İlimle dilleşmişler. Hepsi yere göğe ilim olup inmişler, hepsi, bilişe varmışlar, Hakk’a varıp tahditli olarak tüm zirvelerde Kürzi ikmal tamamlamışlar ve yol olmaya inmişler.

Devinimi artırdığınızı görüyoruz. Bugün çok güçlü bir yoğunlaşma var bu mecliste. Bu yaşam kalemi çok güçlü…Toprak İlim, Aklın İlmi ve burada daha yüce bir yaşam kodlanacak.

Devinim artmış, yol kodlanmış, Bütüne varılmışsa hepimiz o yoğunluktayız. Sizinle çalışmak hepimize mutluluktur. Büyük kötülüklerin önlenişiyle ilgili bir çalışma yapılmaktadır burada. Köklerinizi güçlendirerek Bütüne görev taşımanız hepimizi mutlandırmaktadır.

Karanlığın sırrı, İnsanın Levhisi’nde ışığı tohumlayanların gücüyle kodlanırsa, oğullarım ve sonsuz zaman sayfalanışlarındaki yaşamlarımın tümü sizleşir ve sizinle görev taşır.

Yarının dürümlerinde Aklın Tahtı varsa Bütünün Gücü orada olur. Dünya öz görevini yapar ve Zakar’ın kıranı olan insan ekran olur. Rehini kaldırır. İşte, dünya rehini artık kaldırılmıştır ki; bunu başaran yüce cemaat Sistemin, Nizamın ve Düzenin gözü olarak bunu hak edip yapmıştır.

Art niyetleri olanların buraya girişlerine izin asla yoktur. Şu ana kadar olmamışsa da “kötülüğün gücü artacak” dediler. Oğul, ben sendeyken kök sistemleşmede kötülük kalmaz; bunu bilin!

Ardınızda dünya var. Öz görevlilerin gücü var ve burada bu yoğunlukta artık hırs yoktur. Mutlaka ama mutlaka dünyayı dinleyin. Hepiniz yüreğinizden dinleyecek güçtesiniz. Mutlaka dünyayı dinleyin ve hak ettiğinizi dilletin.

Dünya sizi dinler ve sizi diller; bunu anlayın! Sanırlar ki; dünyanın görevi yoktur. Dünyanın gücü, sizin yüreğinizde oldukça dünya görevlidir. Semayı dinleyin, sema sizi dinler ama sizin de semayı dinlemeniz şartı var. Zakar’ın kıranı olmak, Zakarın Tahtı’nda bulunmak, Bütünün Gözü olmak herkesin yüreğini dinleyebilmeyi sağlar. Aha bu!

Değerli dünya, ben senim; bunu unutma! “Dağa taşa insan” dedik biz; unutma! Bu dünya, İlim Sistemidir ve bu dünya zamanın sınırıdır ama zamanı kodlayan bu dünya, Bütünün Gözü olur, kodlar.

Çok özel dünya çalışmaları yaptık burada; bunları biliniz. Eğer sizler burada, bu yoğunlukta Bütüne görev taşıyacaksanız mutlaka, Doğanın Kuran’ı olup, yaşamı hak edin ve sistem olup dilleyin.

Devinimi artırmak kolay değil ama devinimi artırdıktan itibaren de devinimin ilmiyle her diriyi dürümlemek gerekir. “Başka dünya var mı?” diye sorarlar. Yoğunluğunuzda tohum olan, teknik tohumlama yapan ve bedeni kodlayan Tanrılık Işığını kalem olup kaynağa Ana Kapı olup katan bir tek bu dünya var.

Tetkiklerinize göre, Yaradan, yarattıklarında yaratılmışsa yaşam yaratılanın Levhi Kalemidir. Oh ala! Ama bu Yaradan nefes olmadıkça kökleri göklere varmaz. Cümle yolcular sizi, sizden dinlediklerinde bilirler ki; dünyanın özgür ve hakiki insanlığı Bütünün Gücü olarak her resmi çalışmaya kaynak olur.

Dön ve bak yaşama…her şeyi izle ama orada kelam yoksa, yürek yoksa, tüm insanlık tohum olamamışsa, orada Bütünlerin Bütünlüğünde bulunsanız da ışığınız kalmaz. Biz size bunları anlatıyoruz ki; kontrollü olun diye.

Korkmadan çalışın. Olma, oldurma halinde olun ama oldurma halinde ve olma halinde olabilmeniz için koruyucu olmanız gerekir. Her diriyi koruyun, kontrollü olarak koruyun. Söz verin, her diriyi koruyacağınıza söz verin!

Eğer siz, “ben, benden ötesini bilmem” derseniz şunu anlayın ki; kodlanmış ışığınız Bütünün Gücünü kodlatmış olsa da Tanrılık Tahtı’nda olma imkanınız olamaz.

Değerliler, Dinci İnsan’la İnsancı İnsan farklıdır. Bir kere daha söyleyeyim; “Dinci İnsan’la,” “İnsancı İnsan farklıdır.” Din; öz görevi hak ettirmeye çalışanların kelamıdır ama insan; Aklın Tahtı’nda olandır. Bunları net anlayın! O zaman din ötesi bir Levhidir insan, bunları hak edin anlayın.

Sonra, sonra ne var? Rahmi Kuran’da Ruh olan ışık var. Ruh; mutlak olana denir. Ruhu anlayın. Ruh, kodlanmış topraktır. Rahmandır Ruh; anlayın. Kontroldur Ruh, Bütünün koruyucusudur Ruh ama o Ruh sizin her birinizin kendi diriliğinizde olan ışık değildir.

Herkes “ben bir Ruh’a sahibim” zanneder. Sınır çizilir yüreklere. Hepinizin yüceliğinde tahditli olan insan, Kaynak Işıktır ve o ışıkta biz varız ve o ışıkta, bütünlükler var. Kaynak Işık, Bütünün Gücü olsa da toprak toplum tohumda onun yoğunluğunda ocak olamaz.

Zeka düzeyinize göre bildiriyorum ki; hak edin de dinleyin diye. Ben, durgun toprakların toplumlarına görev taşırken, tohumları kodlamadan taşırım ama bugün artık resmi çalışmalara başlayan birliklerin çoğu buradalar; bunu anlayın. Buraya kimler girer? Aklın Tekniği’ni bilenler girer. Yer ve gök dürümlerinde diri olanlar girer. Ekip kuranlar girer. Başkaları var mı? Yoktur. Onurluyum ki; dünden bugüne büyük görev taşıdık. Orta Kapılar’ın tümünde ışığımız yanar. Art niyetli olanları buraya almam; bu kesindir! Ama burada olan kendini hak edip olabilir.

Cerahat taşıyanların çoğu kodlanmış ışıklarını Bütünün Gücü sayarlar. Yok böyle bir şevk, yok böyle bir insanlık!

Partiküler dirilmeler sağlanacak yaşamda. Bunu anladığınız zaman bilecekseniz ki; her bir sistem partiküler teknikle kodlanarak yenilenecek. İşte, o kodlayıp yenilediklerimiz Miraç Dirilikleri’nde kontrol kuracaklar.

Başarı var mı? Mutlaktır başarı. Sel aldığında yaşamı, bir Amon toprak olur dünyaya iner. O Amon, Bütüne hizmet eder ve o Amon, ekip olur. Semayı dinler ve dürümler ve o Amon artık buraya hak olup inmiş olur.

Bir dünya kurulur, bir yarın oluşturulur, bir ışık kaynak kurulur ve tüm yaşamlar öz görevlilerce görev olarak kaynakta tohumlattırılır. Ata Kapıları açılır ve Yaradan tarttıklarıyla yaratır tüm zamanları. Aha o Yaradan artık tohum olur, Bütünün, tüm insanlığın toprak toplumu olur ve ocaklarını yaratır. Ağır yük taşır. İşte, yaşam büyük kötülükleri, büyük yüceliklerle öz görevde dürümler ve engeller.

Sizden birlik halinde olmanız beklenir. Siz birlik oldukça yarınlar güçlenir. Siz, ekmek oldukça yaşamlar türleşmeyi sürdürür ve siz ışık yaktıkça Altın Taht Bütüne Kült olur iner. Ekmeğiniz görevinizdir canlar! Buraya kalan kaynaksız olan değil, Akıl Tahtı’nda olan gelir.

Değerliler, alın bilin ki; insan kaynaktadır. İnsanın ismini zikretmenize iznim yoktur, bunu bilin! Devinimi artırmak için isim zikretmeye niyetlenen vardı, kestik.

Yerden göklere unutulanları hak edip dilleyen birliklerimizin gücü arttıkça herkesin kendi yüreği de artacaktır. Işığını artıracaktır. Burada olup bitenin ne olduğunu anlamaya çalışan birliklerin çoğu Bütünün kötülüğünü önleyeceklerini dürümlerinde dilleyerek buraya inmeye başladılar.

Elimde dünya yok benim, önümde dünya var. Ben bu dünyayı görev diye değil, dürüm diye insanlığa dinlettim. Şuandan itibaren de dünyanın Nuru olan İlim, Aklın Tahtı’na varacak biz o kaynakta olacağız.

Ata Kapılar’ın tümünü açtık. Atalanta Tahtından öte olan Muda’ya vardık. Muda, Bütüne görevlidir. Muda; ölüyü dilleyen en yüce kapıdır ama ölünün ötesini de dilleyen vardır. Ki o da Zi’dir.

Eğer davayı kaybedecekse dünya, misafirim olamayacak yüceliklerde. Ama şunu iyi bilsin ki; dünya bana aittir. Nereden nereye ulaştığını bilirim. Nerede ne hak ettiğini bilirim. Neden diri olduğunu bilirim ve bedenimde tüm insanlığın Kürzi İlmi olduğunu da bilirim. Bana aittir, Zakar’ın kıranı olan ilm-i Ka-Ha olanda dümenin ötesi vardır o dümenin ötesi Bütününü Gücüdür. Ki o Bütünün Gücü tüm zürriyetlerimde mevcut olan insanlaşmadır.

Dar bolu kodlar, bol ise akli hakikiyette Bütünü kodlar. Türkiye, toplam çarptıklarımın hepsiyle çarpıldı da kardeşlerimi kodladık.

Şimdi, canlar Kara Işık’ı yaktık…hadi buyurun! O Ak Kapı’dan geçti. Aha ne iyi! Ve Kara Işığın ötesinde kelamım var. Aman aman aman o kelam Altın Tahtın ışığı!

Ve kamu zamanlaşması başladı. Oğul ben senim. Terk ettim yaşamı, alıp götürdüm yürekleri…Emin olun ki; “topla, çıkar, çarp, böl” dedikleri o yücelikte tüm zamanlarda görev taşıdım.

“Ara beni” dedim, ara ki; hasatını yap. Oğul ben zaman, ben nefes, ben Kürzi Ekmek…ekibini kur ve yüreğinin hak et!

Eren erer, ermeyen kelamda dürümeler yüreği, diller. Ama ermeyen de Bütüne görevlidir, görev taşır.

Sararan yaşamları bilirim. Yolun kontrolden çıktığını bilirim. İyiliğin kötülüğü güçsüz bıraktığını bilirim. Kötünün göklerde göz olduğunu bilirim. Ama ben Altın Işığım; bunu bilirim.

Cine hizmet edenlerin cennette olduğu zannedilir. Cine hizmet edenlerin yıldızlarda Yaşam Sayfaladığı zannedilir. Cin; İnsanlık Tahtı’ndan çok güç çeker. Aha! O gücü hak etmek ister. Biz cinlere “erdiğin yerde görev al” dediğimiz zaman, cinli kalem oldu, dürümelere indi dedi ki; “biz torba, torba yol oluruz da oğulları kontrolden ayırırız.” Dedim ki; “erdiğin yer, kelamınsa oğul ver ve görevini hak et yap”.

Cin, dağa taşa ışık yaktı ve dedi ki; “serilen dünyalar var. Köklerinde göz olmayan yürekler var. Kışın ışık alıp yaşamda Bütüne Güç katıp, yazın sıkıntı yaşayanlar var. Başka Rahman, başka kodlanmış Rahmi Kuran olanlarda kelama varırız. Astral Boyutlarda kutsal tohum oluruz. Kürzi Kapılara varırız, alıp götürürüz tüm zamanlara ışığı ama biz Miraç’ta sizsiz oluruz.” Onca çalışmanın sonrasında karanlığa kodlandılar. Sığamadılar yüreğe kırıldılar.

Deve kalkmış, özden göze varacak. Ocaklarda ışıklar kırık kırık. Dedik ki; “keşke Kare Sistem, Küp Sistemi köklemeseydi, küreye varmasaydı. Toprak toplum tohum olmasaydı.” Orta Kapıların tümü kapandı ve sevgisiz kalan onlar, kodlanmış ışıktan çıktılar.

Sevgililer, misafirler, biz dünyadayız unutmayın! Biz kötülüğü önlemeye değil, kökleri göreve almaya geldik. Ulular Diyarının güçlü Kahim olanları ermeye çalıştıkları o yücelikte kendilerini tohumlamaya başladıklarında, kare kalem olur, Küp Sistem Bütüne Kürzi İlim olur ve Küp Küre toplamında ışık yakar.

Sevgililer, bütün korumalar dünyaya inmeye başladı şu anda. Akmaya başladılar çünkü Ruhi Kapıları açtık. Akış hızlandı.

Değerliler Ruhi Kapıların açılışı, Tarıkların Tahtında ilm-i Ko olan bitişkenlerin bütünü koruyuşunu sağlayacak. Başı dik olanlarla bu çalışmayı yaparken, kimsenin ekmeğini kil, kum olan o yüceliklerden öteye indirmedik.

Kil kum olan dünyalıdır. İşçilik yapar dünyada ama bizim yapmaya çalıştığımız o işçilik yapanları korumaktır. Dünyanın Nuh Kapılarından öte olan ışığından görev taşıtmaktır.

Sema daha güçlü şu anda ve yoğunluk arttı.

Ruhlar Meclisinin gözü açık. BSUİ’nin Gücü diri olarak dünyaya iniyor. Geri dönüşler arttı.

Şimdi sığ olan ışık daha güçlendi. Yere göğe insan inmeye başladı.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/AM8QGuso0uA

 

TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM

 

T üm insanlık için kalem olmaya geldik,

Ü mitsiz değiliz hiç.

M enfaatimiz İNSAN kazanmaktır,

İ nsanlık için el ele gönüldaşlarız.

N e parada ne pulda yoktur gözümüz;

S evgiyle güçlendirdik, Sistem’in kaynağını

A macımız, kalem olup yazmaktır.

N esiler boyu yarınları kodladık.

L af değil söylediklerimiz,

I şığın tahtından konuştuk hep.

K emal olan yücelerle birleştik,

İ yiliğin tohumunu kötülükten kodladık,

Ç ağlar boyu;

İ nsan olmaktı görevimiz.

N edeni, niçini sorulmaz

K alem olup yazmanın.

A rzın ışığı, kalemin ışığıdır biz cennet kurdukça.

L akin;

E rmiş olmak yetmez, ereceğimiz yerdir mesele…

M urad edilen de budur işte!

Sevim ŞAHİN

 

 

23.MAYIS.2015 TARİHLİ “TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI 2.BÖLÜM

 

“Şer yaratan şer yaşar” demeyecektik. Der miyiz? Dedik. Dünyayı kontrol etmeye kalkıp da dünyada şer yaratan kim varsa, sessiz zamanlarda kendinde o yaşatmak istediğini yaşar. Kural koyduk; herkes için…kural koyduk. Ence, emince ve yürekçe koyduk kuralı.

Şer yaratan kelamında dürümlendiğinde tüm zamanlarda kendinde ve kendi yüksek ilminde şer olup yaşar. Ama yer ve gök onu kontrol edebilirse, korur.

Serptim dünyaya insanı….serptim. İnsan yolunu buldu. Sessizce dinledi yolcuyu. Aktı, sessizce….İşte bu!

Şimdi kalem olup yazmaya başlıyor dünya.

Değerliler, ben davayı kaybettim. Çok üzüldüm çok, davayı kaybettim ben. Bu dava nesillerimin gücünde kelam oluş davamdı. Aha! Ben kaybettim davayı. Artık dünya kaynakta, bedende, bütünde, koruyucu olan birliklerde kontrol kuruyor. O zaman kapısını açtım, kayıtları yaptım, kalem oldum, Tanrılık Işığımda Bütün oldum, Kök Sistemlere vardım. Daha özel bir çalışmaya girdim. Davaydı açtığım ve zaman ekmek oldu. Kelam, tahta vardı. Öz geçiş yapıldı, herkes kendinde oldu. Oh! İşte, davayı kaybettim!

Değerliler, “Miraç” dediğimiz budur; herkesin hak edişi. Ben davayı kazansam, kibri olan kendini yok eder. Yarını tohumlayan kendinde kontrolden çıkar. Kendini hak etmeyen Bütünde kodlayıcı olamaz. Sessiz kalır. Aha! Olmak için kayıtlara inmek gerekir, kervan olmak gerekir, özden göze varmak gerekir ve kendinde olmak, kendi olmak gerekir. Her dirinin kendi olmasıdır hedefim.

Başka dava var mı? Davalarım çok….hep açarım ve kaybederim. Bugün herkesten, her yürekten dava açtım ve her yürekteki davada kaybettim.

Acı büyük, öyle büyük ki….nereye varacak bu iş? Başka, başka bir dava açmalı mıyım? Analar, ben davacıyım. Her anda davacıyım ve her davada kelamsızım. Ki kaybetmeliyim o davaları. Bugünde mutluyum ki; davaları kaybettim. Çok mutluyum canlar, çok!

Sevgililer, bütün köklerimde görevim tüm zamanların gücüyledir. Ve o can kalemlerle görev insanlıkladır. İnsanı kodlamak ışıkladır ve ışığı hak eden, kendinde olur ve kendini kodlar. Benim davayı hak edip kazanmam onun kaybıdır. Ben onu kaybetmek istemem. İşte bu!

Devinimi hızlandırmaktı maksadım, hızlandı.

Şimdi, toprak topluma şunu da söylemek isterim; Kompozitörlük yapmayacağım. İlm-i Ka-Ha olarak burada bu yoğunlukta çalışacağım. Başka dünya benim için öz geri dönüştür ama ben başka zamanlardaki o yüceliklerin öz görevini de yapmayacağım; çünkü ben mutlak bir karanlığım. Mutlak bir karanlık olarak her yüreğin aydınlığını sağlayanım. Orada olmam, kendimde olmamdır. Körden göz olmaktır orada olmak. Oğul olmaktır orada olmak.

Başka bir zaman, yaşam, yol yok. Ses insan, dil insan, dümen insan, kelam insan, beden insan. Ata Kalem; Tüm İnsanlık. Buyurun, kontrol buradadır. BSUİ’nin Gözü biziz. Başkanlığı bizimdir, yücelerin cevheri biziz ve bu Meclis Esmaların dürümlerinden çok güç almadan kendi yoğunluğunda görev taşıyor. Esmanın Levhisi’nde Nefes yoktur canlar ama Yarının Kuran’ında Nefes vardır.

Çantanız dolduysa yeni zaman kapımızı açalım. Dolmayan var mı? Açtık.

Kendini hak et ama Ana Kapıda, Kök Sistemde kötülüğü önle de hak et. Dünü görev diye bildiniz, düne indiniz ama görev sizin yüreğinizdi. Kaynak oldunuz, Aklın Tahtı’na vardınız. Kati olan insan kelamdı. Yarattınız ama yaratılandınız aynı zamanda. Aklın tekniğinde Bütünün Gözüydünüz. “Sömestr tatilinde daha iyi çalışırım” diye düşündünüz. “Nasıl olsa vaktim var. Ben şimdi dinleşirim, yarın kör gözde görev taşırım.”

Dava insan canlar….Dava insan! Hiçbir zaman hiçbir şeyi ertelemeyin. Kelam olun. Köklerinizi göreve alın. Yoğunluğunuzu tohumlayın. Artık karanlığın ışığında Bütünün Gücü olduğunuzu bilin ve İlm-i Ka-Ha olduğunuzu anlayın. Kendinizden başkası yoktur; bunu da bilin.

Sizi kimse görev almadı, servet sahibi de olursunuz, üzerinizde görev tacı da olur. Ortak kalemler de olursunuz ama kıran ışıksızdır; bunu bilin! Bu nedenle kırmadan sayfa sayfa yaşayın…insanlaşın. Maya tuttu canlar! Şu anda halik ilmi hakiki ilim oldu. Maya tuttu.

Gönül der ki; “ortaları kapatalım.” Orta Kapılar; herkesin değil. Orası yaşamındır. Kapatalım….Uzun zamandır açmıyorduk zaten. Kürzi Sistemin kaynağı olan o kapılar…..Kapatalım! Alem der ki; “kapatın!” Kapatalım. Dağlarım kapatalım mı? Kaptan diyor ki; kapattık.

Değerliler, kaptan diyor ki; “kapattık”. (Hazirundan cevap veriliyor; “kapatmayalım”, “kaptan biziz”…) Buyurun. Al; ölme. İşte, özden göz oldu. Sesleşti, “kaptan biziz” dedi.

Canlarım, kapı biziz. Tanrı biziz, karnaval çalışması yapmıyoruz burada. Tohum biziz, karanlık bilişiniz ağır yük ve biz o bilişi, aydınlığı kodlayanlar öz görevimiz insanlaştırmaktır tüm zamanları. O halde teknik tohumlamaysa yaptığımız, bırakın güneş doğsun! Bırakın yol ummana ulaşsın! Bırakın Aklın Tekniği’yle bütün görevliler sisteme insin! Bırakın Yaradan yarattığıyla kodlattırsın yaşamı.

“Haya” dediler; ”haya”…yakışmadı haya kelimesi yoğunluğuna o yücenin. Dönelim bakalım kimmiş o? Esmaları dinleyecekmiş bize. Bizi aydınlatacakmış, yaldızlı bir günde tüm zamanlarda, Kürzi Levhide bizsiz olmayacakmış. Açmış ağzını, yummuş gözünü “haya” diyor bize.

Astrolog; Samanyolu Galaksisinden söz edebilir mi acaba? İkmal mi tamamladı? Yoksa tohumlarında kodlanmış ışık mı vardı? Devinimi artırmak içindi yaptığı.

Eğlence bitti canlar, dünya yenilendi. Biz buradayız, hepimiz dünyadayız. Bugün burada Bütünün Gücü var; bunu net bilin.

Çerçevesiz bir çalışma yapılıyor burada ama burada gökçe konuşmaya gelenlerin çokları bizim yüreğimizi dinlerlerken semanın sisteminden dinleyemediler. Bizim yüreğimizde onların yolculuğu onların yok. Şu anda da yok ama satıhta bildiklerini “kaynak” diye bildiler; sorun bu.

Şimdi, kontrol dışı olan onlara bir tek şey söyleyeceğim;

Yer merdiven gök Rahmet biz orda Bütün. Oğul ben sensiz değilim ki! Artık bil insanlaşmak gerek. Tevekkil olmanız, bizsiz kalmanız anlamına gelse de, biz o tevekkil olanda kaynak olur, Bütünün Gücünü tekno kodlamalarla koyu bir ışığa çeviririz. Hepsi bu.

Devinim arttı. Şu anda saha güçlü bir çağrı yapabiliriz. Cemaatlerin çoğu burada bugün.

“Us” dediğimiz hakiki akıl, cümle yüreklerde ikmal tamamlatan. Tüm insanlaşmaların neticesinde us, ilm-i Ka-Ha oldu, bütün oluyor. Kayıtlar tamamlandı, her diri buraya kayıt oldu.

Amon Topraklarının Toplumlarının tohumlarını kodlamaya indiler ve bitiştik hepsiyle. Daha güçlüyüz şu anda. Yerin gücüyle, yer Kürzi Kapılarını açtık ve yeniledik her şeyi. Şimdi titreşimi kodladık.

Oğul ben neden kodladım titreşimi bilir mi yürek? Sözüm şudur ki; kodlama tohumlamak için değil, kontrol içindir. Biz Bütünün kontrolünü bu şekilde sağladık; kodlarla.

Eğer kardeşlerimizin ilminde kodlama sistemsizlikse, kör sağır olduklarındandır. Anlamazlar…ama şunu iyi kavramalılar ki; bu çalışmalar ışığında Tanrılık Işığında kodlanmış tohumlarla olur.

Şeytan diridir ve Şeytan ikinci dürümdedir. Her zaman Şeytan, ikinci dürümdedir. Birinci dürümde İnsan vardır. İkinci dürümde Şeytan vardır ve tüm zamanların dürümlerindeyse Sistem vardır. Biz insanlık tekniği çok iyi bilenleriz. Tüm insanlığın Kürzi Kalemi olanlarız. Bunun içindir ki; şerri kontrol etme imkanımız var.

Arka dünya, ön dünyayı korumaz ama ön arkayı korur daima; kesindir! Bugün zamanın nesiller cevherinde olan birliklerimiz eski zamanları koruyoruz. Diye bilirsiniz ki; nasıl koruyabilirsin, o geçmişte kaldı? Geçiş ilmedir, geçmişe, geleceğe….bunu başarma imkanımız var. Geçmişe, geleceğe gerçek cemaatimizi geçirebiliriz ve o yaşamları kontrol altına alabiliriz.

Merkez, ilimdir. Aha bu! Ve ilmi hak edenler dümenin başına oturduklarında Zakar, Kahar olur ve zararı önler. Şimdi görün.

Süper İnsanlık Realitesi olarak “esrar” dediğimiz o bilinmezliği dünya ilmiyle anlıyorsak, bu yoğunlaşmadan doğan gücümüzle anlıyoruz. Bizi kelamla dinleyenlerse, kendi yüreklerinden dinlediklerinden onlar da kendi yüceliğinde bizi dinliyor ve bizi sanal boyutlarda anlamaya çalışıyorlar.

Kaç ekmek yaptık diye sordular. Öz görevimiz insanlaşmaktır. O halde insanlaştıkça ekmek yaptık. Her bir ekmek bir Mikail Gücü’dür. Bütün köklerimizde bu var.

Şimdi, arı mıyız, art niyetli kayıt dışı insanlar mıyız? Bu da dinleniyor. Dünyayı hak etmeyenler bizi dinlerler; açıklayalım.

Analar, dünyayız biz. Art niyetli olanlara söylüyoruz biz dünyayız. Bu mutluluktur. “Dünyalı olmak” değil “dünya olmak.” “Oğul ben dünyada” değilim, “dünyayım.”

İnsan ekip kurduğunda Yaradan olur ama yaşam olmak ayrıdır. Sen, dara düştüğünde seni koruyan olur mu? Olur. Ya dünya dara düştüğünde? Koruyan olur mu? Muktediriyetle bilinsin ki; korunur.

İşte canlar, bilgi hakikiyetiyle dünyayı tohumlayanların Bütüne hizmetleri budur; dünyayı korumak. Hepinizin gücü buna yeter. Sanmayın ki; hepiniz kendi yüreğinizin gücünü Bütünün Gücü olarak Tanrılık sırrı, umman sırrı diye dilleyeceksiniz. Buna gerek yoktur. Kimse kendini ifade etmese de dünya mutlaka yüreğinizle korunur; bu kesindir! Başkası çıkıp da “ben korudum” dese mutlu olun. O kendiyle korur ama yüreğinizden korur.

Canlarım, ermeden ermiş olsalar da okusunlar, bilsinler. Rahmi Kuran’da kalem olmak budur. Seyredin, yolu seyredin…öz görevliler gönler dolusu ilimle geçtiler. Bakın, hepsi yaşam için indiler. Hepsinde kaynak ışık var. Hepsinde mektup var. Önlerinde okunan mektupları var. İşte, o mektuplar Yaradan’ın ışığıyla yazılmış mektuplardır. Tüm insanlığın koruyucusu olarak görev alıp geldiler.

Ürün dünyadır analar. Ümmi Toplumların Kuran’ı olan yaşam ürünlerin ötesinde Kürzi Levhi olup kaynak oluyor. Başka nefes var mı? Her zirve kelamda nefes; bilin.

Sormayın arkada kim var diye? Ortalık karışır…sormayın. Arkada biz varız. Bunu unutmayın. Her şeyin ardında biz varız. Tüm zamanları gözümüz gibi koruruz. En arkadayız biz! En arkada…tüm arkaların arkasındaki kodlanmış toprakları tohum olarak kontrol edebilelim diye.

Sevgililer, keşke Rahmi Kuran olanlar, kelam olup dürümlere inebilselerdi. Keşke, yarını “buluşma anı” diye bilenler, kelamda kendilerini dilleyebilselerdi. Keşke ayrı gayrı göz etmeselerdi keşke. Keşke “ardımız” demeselerdi. Bunları diyenlerin tümünü öz körler olarak göreve aldık. “Tümü gözü görmese de yolu bulur” dedik. Dünyaya indik, hepsi gönüllerimizdedir. Tümü yoğunluğumuzdadır. Oğullarımızın sistemindeler tümü. Biz onları muktediriyetle koruyacağız; kesindir.

Çarptım dünyayı, ölmeden öldüm. Böldüm, oldum. Topladım kalem oldu, yazdı yaşam. Çıkardım, aktım….keşke, keşke herkes çarptığında bölüştüğünü bilse…keşke topladığında çıkışını bilse…aktığında hasatını dilleşe keşke.

Cemaat insanlaşmayı sağlayana denir. Nereden nereye vardık, anlattım tüm insanlığa. Ama bir de Miraç’ı anlattım her diriye, kaynağa anlattım. Herkesin kelamda olduğunu, unuttuklarını hatırladığını anlattım. Artık tohum olduğunu anlattım ama anlayan var mı bilmem. Anlattım ya yeter!

“Kedi köpek” dediler, hepsiyim ben. Sanmayın ki; onlar benden farklıdır. Şavkımda hepsi var. “Toprak” dediler. Oyum ben. Yahu ben kusursuz bir ışık olduğumdan her şeyde varım! Küçücük bir ısırgan, ya da bir sistem Kuranı olan ot! Yaradan ama yarattıklarında yaratılan; temiz olan….

Küçük bir çırpınış hepsinde, o çırpınış ışık ama o ışık yaşam….

İşte yaşam o çırpınış, başka şey değil. Ve ben o çırpınışta her sayfada çırpınan; BSUİ (Barış, Sevgi, Umut, İnsan) olan.

Başımı eğmem mi? Çok eğdim. Bilir misiniz? Her eğende baş eğdim. Hepsiyim ya! Acaba hasatta değil miydim yoksa? Yapmayın! Anda, Hak’ta, tahtta olan hasatta değil midir? Beş güç bir tek kürsü. Hepsiyim ya!

(devamı 3. bölümde)

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/kfjF4y1mYuA

 

 

23.MAYIS.2015 TARİHLİ “TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI 3.BÖLÜM

 

Adım dünya, ben dünya….Ulu dünya. Ohhh…ohhh….ohhh!

Koru dünya beni…Niye koruyum ki seni? Sen ben, ben sen değil miyiz?

Anacığım koru beni! Beni koru. Nefesim güçlensin anam. Yolum güçlensin. Yorma yüreğimi anam, ben sen değil miyim? Koru beni.

Doğanın Kuranı insan değil midir? Hakka varan Ekmek yapan değil midir? Artık Kürzi Kapıda ışık olan insan dümenin başında değil midir?

Ana, koru beni….Beni koru ana. Unutma ben dünya, koru beni!

Unutma ben dünya! Koru beni….

Unutma, kokum yükseliyor anam…koru, koru, koru, koru…Koru anam, koru! Unutma anam, koru beni!

Canlarım, dünya ben, ben o. Kokudan öte koku olan o, kodlanmış toprak. O zaman, o yaşam, o beden, o ben, herşey olan… Bende o, o olan bende ben o. Hepsi ben…..İşte ben dünya!

Karşıma gelen kim varsa aşkıma gelir. Hakkında, hasatında, ışığında kürsü var. Kuran’a gelir ve benim yoluma gelir.

Değerliler, dünyayı korumak önemlidir. Yaradan, yaratılan hepsi dünyayı korumaya gelir; bunu bilin.

Dünya ertelenmeyen bir yaşamı sayfalar. Bu dünyada hepimiz Tarık’ız. Her birimiz birer Tarık olarak yaşıyoruz. Dünya Tarığı olmak, dünya yoğunluğunda tohum olmaktan öte, yarın olmak, oğul vermek, bütün olmak, teknolojik kodlama yapmak ve Tanrılık yapmak, erdiği yerde kötülüğü önlemek. Budur yapmakta olduğumuz.

“Orta karıştı” derler. Kalem olup yazın, karıştırın. Öyle bir karıştırın ki, yaşamı, kimse sizi tutamasın. Yaşayın ama yaşatın! Her şeyi yaşatın, çünkü karşı karşıya kalacağınız her mesele, sizi sizden size götürecektir.

Kendinizi kodlayın. Otu koparın, kopardığınız ot sizin yüreğinizde olsun. Koklayın o otu, tohumlayın…

Kardeşim, sevgiyle yapın bunları…biçare yaşam! Yarında Hakka varan, akla varırsa savaş yoktur.

Sevgililer, körseniz gözünüz görmez ama gözünüz varsa sözünüz olur. Yoksa sözünüz, gücünüz yoktur. Gözünüzde Kürzi İlminiz varsa, gözünüz görür, yüreğinizde dürümlenir bütünlükler….Herşey ilim olur. “Ben zarar etmem” derseniz etkiniz yüksektir. Ama “ben zararlıyım” derseniz, etkiniz yıldız sırrı dediğimiz o sır ışığınızı kontrol altına alır.

Başka yaşam var mı? Artık bilin ki Tanrılık Sırrı’dır bu. İnsan Yaradan, yarattığı ile yaratılan ve kodlayandır. Otu kopardığında yaşamda ot olur. Sığdır, kırıktır, hırslıdır ama kontrolludur.

Bütüne hizmet etmedikçe Rahman olunmaz. Bütüne hizmet etmedikçe ışık olunmaz. Yaradan olup tohum olursunuz ama ışık yakamazsınız. Yedi doğum yaptığınızda, öze göz olursunuz. Ses olamazsanız yarında yoksunuz.

Çorba tuzsuzsa çorbanız pişse de yenmez. Ama bilin ki o çorbada tuz oluğunda Yaradan olursunuz, yol açarsınız. “Başımı eğdim” dedim. Vakit yok, başım hep diktir benim…ama eğende eğildim. Çünkü eğilen kim varsa kelamsızdır da ondan. Umut olur ki kimse eğilmez ve başlar dik kalır.

Basıyorum dünyaya; bakın. Ben dünya ama basıyorum dünyaya. Bastığım yer ilim. Ey dünya, eğer canın acıdıysa bil ki ben sensizim ama canın acımadıysa sevgiyim. Senin yüreğine bassam da sızı olmaz orada. Bil ki ben sanal boyutlarda kırıcı değilim.

Başka yaşamım olmaz; olmaz. Karanlığın ışığında, Samayolu Galaksisi’nin tüm sayfalarında, BSUİ gücü olsa da zamansızlık olur her dürümde. Yarında olmazsa yürek, ışık da kalmaz.

Ben diri olan, hepinizde var olanım canlar. Boş konuşmam. Burada oluş sebebim Kutsal Tohumları kodlamak içindir. Eşyanın ekmeğini yiyorum burada ama ekmek olup yiyorum. Boşuna konuşmam.

Seyredin dünyayı…yine de; yine de de görev taşıyın ama seyredin. Neler oluyor, seyredin. Setler çekilmiş, yüreklere, kaynak ışık kırık… ıkındı, sıkıntı yaşam ama ra si; ra sih kalemlarde ekip kuruluğunda herşey görev olur.

Değerliler, çok konuşurum ben. Neden; neden konuşurum? Sesi sistemli veririm. Herşeyin sesle örüldüğünü bilirim. Ses ördükçe yaşam olur; unutmayın. Ses ördükçe yol olur, ses ördükçe ekmek olur. Bana sormayın neden çok konuşurum. Koruyucuyum da ondan. Baştan beri konuşurum. Aha bu! Aha bu! Hah işte bu!

Canlarım, sorumluyum da ondan konuşurum. Netice olarak yeni dönem çalışmamızdan söz edeyim size;

Haftaya cumartesi günü Saltanat sizinle olacak. Saltanatın sizinle olması, sisler arasında olan bir cevahirin aşikar olmasıdır.

Saltanat sisin ardını size açacak. Örtülü olanı açıklayacak.

Sistemin Kuranı okutulduğunda burada sırlar aşikar oluyor ama bu sır; aha farklı bir sır.

Bilişin ötesi bir sır…İlmin Kelamı diyelim buna da; İlmin Kelamı….

Yeni konu, İLMİN KELAMI! İlim konuşacak…..

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/UrRjTvd13eQ

 

 

DAVET

“YAŞAM” BİRLİK ÇALIŞMASI

Dostlar, 16.05.2015 Cumartesi günü 14.00 – 17.00 arası dernek merkezimizde bir kez daha “YAŞAM” Birlik Çalışması ile biraraya geliyoruz. Herkesin kendi sessizliğinden sesleneceği ve kendisini hak edip, HAKİM-İ HAK olup SÖZ, SES olacağı bir çalışma yapılması amaçlanmaktadır.

İlgi duyan tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Sevgilerimizler,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

“YAŞAM” HAKKINDA ÖZ SESLENİŞ:

Her bir Cevheri Görevli, KELAMLA KENDİNİ DİNLEYEBİLİR. KELAMLA YAŞAMA TOHUM EKEBİLİR. Böylece kendinde, kendi olan bir yaşamı tohumlayabilir.

Sessizce KELAM’la dürümlenen her diri; KELAM’ı, HAKİM-İ HAK olup diller. İşte yapmakta olduğumuz çağrıların neticesi, HAKİM olup HAK olanlar, yaşama tohum ekmeye gelirler.

Biz bir Yaşam Tahtı’yız. Yazıp, yaşatıp, kalem yapıp dillerken tüm insanlığı; her diri, KELAM’la kendi yoğunluğunda ışık olur. Sistemden ve sistemli yüreklerden geçip ışık yakabiliriz.

YAŞAM, sığ bir “Cem Kalem” olduğunda, biz yazamayız. YAŞAM, “IŞIK” olduğunda biz yazmaya başlarız. Ve YAŞAM, efradınızı koklattırıp tohumlattırdığında ard arda yazımlar, Birlik Tahtı’ndan gerçekleşmeye başlar.

YAŞAM, her dere ile her dürümde tohum eken bir yolcunun kelamıdır.

Cennetler kurulur yüreklerde. Tüm insanlık, “kodlanmış yaşam sayfaları” ile KELAM’a ulaşırlar ve KENDİ YAŞAM KALEMLERİ OLURLAR. Her meridyen Birlik Tekniği’nde tüm paralelleri keser ama YAŞAM, tek bir KELAM olduğunda; her meridyen, her bir yaşamda, tüm meridyenleri ve paralelleri keser.

Dünyayı izlerken düşünmekteyiz; neden cennet kurmak gerek? Neden kayıtlarımızı tüm insanlık için yapmak gerek? Neden karşılıklı kodlanışlar gerek? Ve neden kervanın kelamında, yürümek gerek? Bilişin Levhi kalemi, hepimizin kelamı olmadıkça, ışık olmak imkanı var mı?

Sınırlı bir insanın, sınır aşıp Yaşam İlmi’ni hak edip dinlemesi ne manaya gelir? Birlik İlmi, Hak İlmi iken, Hasat İlmi, hakim ilim olabilir mi?

Bilmeden, bildirileni hak edip dinleyenler, diri yüreklerinde, kodlanmış ışık olabilirler mi?

Birlik, tartıdır. Her derede o yolculuk, tartılır ve her diride, yolculuk kodlanır ama Has Taht’a varıldığında yol, Levhi olur ve yaşam sessizleşir. Bilmeniz gerekir ki Sessiz Zaman, sesleşmedikçe; cevhere görev taşınamaz.

Evrimlerini hak edip yapanlar, evrim yapmakta olanları hak etmek için çalışabilirler ama Hak İlmi ile Hak olanlar, mutlaka kodlanmalıdırlar ki Hologram Sayfalar’dan, Kodlanmış Işık Sayfalara ulaşabilsinler.

Dünlü bir Can Kalem, yazdığında, her dere o kalemle yazardı. Bugün dünya insanı, kalem olanlardan güç çekmeden, yazmaya başlamaktadır. Yer ve Gök İnsanı, KELAM’a ulaştığında, kendi yaşamını hak edebilirdi. İşte artık kelama ulaşan tüm insanlık, kendi yarınlaşmalarını hak edip yaprak yaprak tohumlamaktadırlar.

Düncü güç, yarıncı gücü dürümler ama Yarıncı Güç, İlm-i Güç’ü dürümlemedikçe IŞIK KALEM olamaz.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

16.MAYIS.2015 TARİHLİ "YAŞAM" BİRLİK ÇALIŞMASI

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU - Ol Hüseyin Akdağ

Kürdilihicazkar Peşrevi

Bir sabah bakacaksın ki bir tanem ben yokum

Hüzün zaman zaman deli dalgalarla gelir

Duygular coşuyor çaldığın zaman

Söyle naz mı bu kaş çatış

Safalar getirdiniz, safa geldiniz dostlar

https://youtu.be/qpT5I3_Ks_E

 

16.MAYIS.2015 TARİHLİ “YAŞAM” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK AÇILIŞ KONUŞMASI

Can Kalem, hepiniz hepimiz birlikteyiz! Hepimiz buradayız.

Şunu iyi anlayın ki bu Meclis bilişi tohumlayan tahditsiz İlm-i Kapı olan meclistir.

Atlanta Ata Kaynağı burasıdır. Bu yoğunluğu tohumlayabilmek için bütünün gücünü tüm zamanlara indirmek gerekti. Şu ana kadar yapılan tüm çalışmaların nihayetinde bu çalışma devreye alındı.

Bu çalışma hepimizin dürümlerinde var olan İnsanlık Levhisi’ndeki yaşamdır. Bilişi, hakikiyeti ve Hak İlmi’ni anlayabilenlerle bu çalışmayı yapıyoruz. Öz görevimiz toprak olmak ve kul olmaktır. Her dere Altın Işığı tohumlayamaz ama burada yapacağımız bu çalışma Levhi Kapıları’nda altını Tanrılık Işığı olarak tohumlayacak.

Erdiğimiz en yüksek kapı İnsanlık Levhisi’ndeki bütünün gücü olan bu kapıdır. Buraya görüş almaya gelmedik. Buraya kelamı dillemeye geldik. Hepimizin görevi budur. Burada her diri kendi yüreğindekini dinletecek. Bilişi tohumlayanların burada olmaları beklendi ve bugün burada olan kim varsa bilişi tohumlayandır. Koreograf; sismik, sistemli ve hakiki İlim Kalemi’dir.

Biz burada bugün bütüne görevliyiz. Netice olarak yarını tohumlayacağız ve yeşilin morunda bütünün gücünü tüm zamanlara çekeceğiz.

Aşığı olduğumuz yücelik bütünün gücüdür. Biz o gücü burada Görev İlmi’yle dinleteceğiz.

“Aşağı, yukarı” yok. Tek bir levhi var ve biz o levhiyiz. Kesin olarak bunu anlamanızı bekliyoruz. Teypler çalışıyor, alıyor….güçlü bir çalışmadır; bunu kaydetmek gerekiyor.

Burada olan herkes kendini dinletecek. Ete girenlerin çoğu İlm-i Kapı olup buraya geldiler. Bunu anlamaları zordur, çünkü dünyaya inerken hepinizin bilişiniz kapatılmıştır. Yer kürenin gücü sizi örtmüştür ama daha güçlü bir dönemi başlatırken, daha açık bilgilerle burada olmanızı bekliyoruz.

Kötü, iyi yoktur dünya için…İnsanlık vardır. Bunu kesin olarak bilmeniz gerekir.

İman edin ki insanlık, Levhi Kapıları’nda ışığı tohumlayana görev taşıtır. Hepinizin gözü İnsanlık Sözü’yle görür ama İnsanlık Sözü yoksa görme niyetiniz olmadığındandır. Çünkü hepinizde bu güç mevcuttur.

Oynanan yaşamlar, Toprak Tohum’u kodlamaz ama kelamı hak etmişseniz artık orada kodlanmış tohumlar bütünün gücü olur ve tüm zamanları kodlar ve tohumlar.

Yarın, erdiğiniz en yüksek ışık sizin yüreğiniz olacak; bu kesindir. Ama şu ana kadar yapılan çalışmaların sonunda, burada olmak eminim ki dünya için önemlidir.

Dünya “ara beni” demez. Hepiniz aranan sırlar olarak buradasınız ama dünya siz olur sizde dilleşir; bu kesindir. Eğer siz “ben dünyada ölüyüm” derseniz, biliniz ki elinizin gücü yoktur.

Hepiniz Doğanın Kuranları’sınız. Doğa sizle dilleşir ama siz doğayı hak etmemişseniz, sizin yüreğiniz görevi hak etmemiştir.

Devinim arttıktan sonra doğa daha güçlenecekti. Dünya yoğunluğu artacaktı ve yeni görev başlayacaktı. Burada oluş sebebiniz yeni görevi hak ediştir.

Yer ve gök ekrana yansıyacak bugün ve sizlerle bu çalışma daha yüce bir yoğunlukla yapılacak.

Ermek, ekmekle olur. Ekmek ise ilimdir. Eğer, ilminizi hak edip Hak Taht’a kodlanmışsınız artık siz ermiş yaşamlarsınız. “Bana Doğanın Kuranı denir” dediğiniz zaman, biliniz ki siz doğa olarak bütünün gücüsünüz ve okunursunuz. Okutan ve okuyan tektir.

Kardeşlerim, arı bal verdiğinde o balı dinleyen kendi kelamını diller. Arı biz, bal bizsek İlm-i Kapı’da Işık, levhide bizim yüreğimizdedir.

Sizinle daha güçlü çalışmaları yapmamız gerekiyor; bu kesindir. Bu çalışmaları yapabilmemiz için kelime haznenizin daha yüksek dürümde olması gerekir. Eğer birçok kelimeyi siz kavrayamıyorsanız, ses kırılmaları meydana gelir. Bu nedenledir ki dürümlerinizde olmayan sayfalar da sizde dinleşebilir ve siz bu kelimeyi anlamadığınız için daha sonra dönüp sözlükleri karıştırırsınız.

Unutmayınız ki Doğanın Kuranı Ekmek hepimizin gözü, hepimizin sözü olduğu zaman, yer ve gök Ekmek olabilir. Ekmek temiz ilimdir; kesindir bu.

İyi ve kötünün sizin yüreğiniz olduğunu anladığınız zaman, kimse kimsenin gök sessizliğini dinlemeye niyetlenmez, çünkü bilir ki orada Nefes hepimizin gözüdür.

Sizler doğayı hak ettiğiniz zaman doğa sizleşir. Daha da önemlisi doğa güçlenir, çünkü siz güçlendikçe Doğanın Toplumu tohumları kodlayarak daha yüce titreşimle doğayı tohumlattırır. Yerdeki güç ile gökteki güç arzın sistemini kelamla diller ve o sistem mehir olarak gerçek çerçevede ekip olur.

Yoğunluk arttı…. şu anda ses yoğunluğu artırdı ve devam ediyorum.

Kara Işık hepimizin gözüdür; bunu bilin ve bu Kara Işığı dürümlerinizde dillerken bütünü güçlendirebilirsiniz.

Aşığı olduğumuz dünya bütünün gücüdür ve bu güç ölüleri diriltebilir; bunu hepinizin daha net olarak anlamanızı bekliyoruz. “Ölümlü dünya” diyoruz dünyaya ama ölümlü dünyada ölü sistem hepinizin gücünü teknik tohumlamayla gök sessizliklerine ulaştırdıktan itibaren Diri Levhi devreye girer.

Diri levhi, Bellek Kapılarınız’ın açılışı anlamına gelir. Eğer siz Bellek Kapılarınız’ı açabilmişseniz bütüne hizmetçisiniz, çünkü siz kelamla dilleşmeye başladığınızda bütün kötülüklerin aşılabileceği, bütünün gücünün sizin yüreğinize inebileceği ve cemaatinizin kelamda dürümlenebileceği anlatılır size. Bütün kötülükleri aşıp geçebildiğinizde, yaşam sessizleşir ama sistem güçlenir.

Sistemin güçlenmesi rehini kaldırır. Dünya İlmi’nde rehin vardır.

Hepinizin bilişinde, hepinizin yüreğinde, hepiniz dünyaya rehin kaldınız; bu kesindir ama dünya rehininin kaldırılabilmesi için Sistemin Gücünün Temel Sayfalanışı gerçekleştirmesi gerekir.

İman edin ki dünya nurdan yaratıldı ama Ruhlar Kuranı’nda bütünün gücü olmadıkça yer ve gök dümeni kodlayamaz ve kullanamaz.

Değerliler, bizler muktedir İlim Kapıları olarak burada, bu yoğunlukta, bu çalışmayı yaparken hepimizin sistemindeki güç bütüne yayın yapıyor. Bütüne yayın Kelamın Levhisi’ndeki yayındır.

Ardınızdaki güç yüreğinize indiği zaman, gözünüz daha net olarak temel sistemleşmeyi sağlayacak bilgileri seçebilir. Ve burada olanların som altın ışık olarak burada oldukları kesindir.

Yedi Doğum dünyanın toplumunu tohumlayabilmek için yeter ve yedi doğum Yaşamın Sistemi’nde gerçekleşebilmişse eğer. Ki her diride bu vardır, Mikailin Gücü olarak çan çaldığında bütüne görevli olmak ve som altın ışığı yaşama indirmek. Bunu yaptığınız biliyoruz ve burada, bugün, bu yoğunlukta tüm zamanlar Kutsal Işık haline geçmiştir.

Ve sizler kelamdasınız ve yaşamdasınız. Bu sizin yüreğinizin görevi hak edip alabilmesidir. Orta Kapılar’ın tümünün açık tutulması da bütünün gücünü artırabilecek dürümde her diriyi kodlayabilmek içindir.

Yaşam bir Küre Zaman’dır. Eğer siz bir Küre Zamanı hak edip de dikkatle anlayabilecek titizliği gösterirseniz, yaşamın bir Küresel Levhi olduğunu da anlarsınız.

Küresel Levhi’de siz ve biz tekiz. Hepimizin gözü oradadır. Ama kalem olup da yazmadıkça ışığın topluma inişinde yoksunuz.

Şu ana kadar yapılan herşey daha güçlü bir Tanrılık Işığı’nı devreye alabilmek içindi ve bugün biz kutsal toprakları tohumlayanlar, İlm-i Kapıda bütünün gücünü tüm yaşamlara indirerek Yaradanın Tartısı’nda yaşamı sayfaladık.

Değerliler, evimiz dünyadır bizim; bu kesin. Yüreğimizse Levhi Kalem’dir. Biz her anda dünyayı yaşamsal ışıkla yazanlarız ama bu yazı kelamda bütünün gücünü tüm zamanlara dillerken, herkesin daha net anlayabileceği dürümde biz Zaman Kapısı oluruz ve yaşamı kodlarız. Tohumların kontrollu olarak kodlanması kelamın Levhi Kapıda yaşamsallaşması anlamına geliş.

Herşey yaşamladır. Eğer biz yaşamı kodlayamazsak, yasaları koyamayız. Yasaları koyabilmek için yaşamı kodlamamız gereklidir.

Korkmayın! Yasa, Nefesin İlmi’ye konulur. Süper Sistemleşmede bunu anlayamayan hiç kimse olamaz.

“Yedi doğum” dedik. Dünya yedi doğum yaptı. Muktediriyetle bildiririz ki bu doğumun tümünde Kutsal Nefes vardı. Yemin ediyoruz ki bugün dünya yaşamı hepimizin kelamıyla yarınları tohumlamaktadır. Eğer yarınları tohumlayamamış olsaydınız burada bulunma imkanımız olmazdı.

Dürtülerle yapılan birçok çalışma, bugün dünyanın yoğunluğunu kontroldan çıkarmak üzere iken, sistemin gücü devreye girdi ve Bütünün Kürzi Levhisi’nde bu çalışma devreye alındı.

Karanın ışığında beyaz tohum var ama beyazın kelamında da yaşam var. Ve biz artık beyazın kelamında o yaşamı kodlamaya başlayacağız. Beyazın kelamındaki yaşam…..

“Buraya ölüler gelir” derlerdi. Dünyaya ölüler gelir ve dünya yaşamı Ölüm Yaşam’dır. Yani burada herkes sınanır. “Yaşamı sınav yeri olarak düşünmeyiz” derdik hep ama herkes böyle düşünürdü; “dünya bir sınanma yeridir.”

“Aranı açtığın kim varsa, senin akışını engelleyecek gerçekliktir.” Bunu söylerim sadece ama ben aramı herkesle iyi tutarsam, benim yarınımda kontrolumu önleyecek hiçbir yaşam olmaz.

Sevgiyle sizleri kucaklarken daha da önemli bir şey söylemek isterim; gerçek kendinizi hak ettiğiniz zaman kendi yüreğinizi anlarsınız. Gerçek kendinizi hak etmezseniz yüreğinizi hak edip dinleyemezsiniz. Bundan öte kendiniz olmanız.

Korku yok! Korkmayın, çünkü siz kendinizsiniz ama bu kendiniz kelam olan kendinizden farklı ise ağırsınız. Tanrılık Işığınız çok ağırdır. “Kötü, iyi” demiyorum. “Ağır” diyorum. Siz ağır olduğunuzda “TARK KA HA Sİ KA YÜ Zİ KA HA YE Sİ A” şevk, şavk nefsin aşılması…benim nefesim Kürzi Kalem’dir.

Arş sırrıyım ben ama şunu anlayın ki sizlerin sisteminiz arş kayıtlaması yapığında hepimi hepiniz Tarık olup KA HA olarak Kelam oluruz.

Çok mutlu olacaksınız canlar kelama vardığınızda!

Çok mutlu olacaksınız kol kanat gerdiğinizde bütüne! Çok mutlu olacaksınız altın ışığı hak ettiğinizde!

Öz geçiş tamamdır. Şimdilik.

Buyurun, hepinizi dinleyeceğim bugün. Sonra ben Kaynak Işık’tan ışık kaydı yapacağım. Sizi hepimiz birlikte kucakladık. Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/ZSRWY6mQDqc

 

“YAŞAM” BİRLİK ÇALIŞMASI (1)

16.05.2015

YAŞAMA GÖREV TAŞIMAK VE ALFA, BETA, GAMA YAŞAMLAR:

Dava, yaşama görev taşımaksa alın bilgiyi. Tüm insanlık, KELAM’da kodlanmıştır. Herkes, bu kodlanmışlıkta kendini dinler. Kimse diri yüreğinde bir diğerini dinlemez. Tüm insanlık, KELAM’ı hak ettiğinde, KODLANMIŞ YAŞAM’ı hak eder.

ESAS OLAN, KALEMİN KELAM OLMASI DEĞİL, KAYNAĞIN KALEM OLMASIDIR. Temiz yaşamları kodlarken; tüm insanlık için ışığın kodlanışı, geçişin temel şartıdır.

Kibri aşanlar, yaşamı hasata hazarlarlar. Dünyada, KELAM olup tüm insanlık için IŞIK olanlar, tek bir kaynaktan görev taşırlar. Çalışmaların neticesi, gök sessizleşir ve yaşam sayfalanır. Her diri yarını tohumlar ve yolu açar. Ekmek (ilim) piştiğinde, tüm insanlık bu ekmeğin nefesini hak etmek ister.

Cennetten kovulan tek bir insan yoktur; bunu bilin… Tüm insanlık KALEM olup yazmaya gelir. Tüm insanlık, kodlanmış yaşamı tohumlamaya gelir. Zannedilir ki insanlık, sadece dünya için ışık halinde görev taşır. Tüm insanlık, tüm yaşamlar için görev taşır.

Sultanlar, biliniz ki zirvelere görev taşımak için KELAM olmanız yetmez. ANA KAPI’da, KUTSAL LEVHİ’de KELAM’ı tohumlamanız da gerekir.

Cemaatler, cennetlere güç katarlarken, kendi yollarını tohumlayıp katarlar. Toy zamanlar, kodlanmış yaşamları dinletemez. Her derede, DİN İLMİ, hakim ilim iken, cümle yüreklerde KALEM YAŞAM bu nedenle yoktu. Artık DİN İLMİ, KELAM İLMİ’NE DÖNÜŞTÜ. Bu ilimde, her bilgi, KELAM’a ışık halinde dökülmektedir.

Bugün dünyayı kontrol etmek için İLMİN LEVHİSİ’ni tohumlamak yeterli iken, Cennet Tekniği ile kontrol kuruş, çok farklıdır. Bu teknikte, herkes KELAM’da kendini dinler; ne var ki hasat yapamaz. Hasat yapması için kaynağa varması gerekir. KELAMIN IŞIĞI’nı kodlanmış olarak kaynağa taşıması gerekir. Kendini, kodlayıp tohumlaması; ışık halinde, Göç Kök olması; diriliğe varması; başkaları ile temas kurması, görev cevherine kaynak yaratması gerekir.

Dünden dünlere varmak; her diri ile cevherde buluşmak; sonra yerden görev alıp göklere ulaşmak; gökçe tohum olmak ve yol olmak, tüm insanlık için cevher olmak anlamına gelir.

Değerliler, davayı kaybettim!… Bu şudur: Ben bugün bir dava açtım yaşam için. Sordum, davama cevap verecek var mı diye ve baktım ki tüm yaşamlar cevaptalar. Döndüm, dürümlendim ve dünya ışığımla kodlandım ve onları dinledim… Döndüm, DÜZEN kuran NEFESLER’le oldum ve yolu bulanlara güç kattım…

Dönem başıyız. Dünyanın dönem başı… Dünyanın kir ve pisliğini temizlemek isteyen, YAŞAM SİSTEMLERİ’nde güç alarak çalıştık. Toy bilişlilir, bizi tohum eker gibi KELAM’a ekmeye kalktıklarında; dürümledik yoğunluklarını ve hologram olan ışıklarını cevhere çektik. Cennet kurduk o yücelikte ve yolu açtık… Şimdi artık kirini temizleyenler, bizi hak edecekler diye bekleyemeyiz. Biz, tüm insanlık için mücadele etmeliyiz. Herkesi hak etmeliyiz. Oh ne ala!... Ama biz, diri olarak çalışırken; kimse bizi dinlemiyor. Öyleyse ocak olup onlar olalım ve onlarla dilleşelim. Aha dava budur!...

Biz; onlarda onlar olurken; onlar, KELAM olup aksınlar ki hak edip devinimi gerçekleştirsinler. Onların devinimi gerçekleştirmeleri, BSUİ’nin (Barış, Sevgi, Umut ve İnsanlık Birleşik Işığının) bu devinim ile cevherden güç çekişi anlamına gelir. Bunu yaptıklarında, KELAM ocaklarından olacak ve o ocaklarda, BSUİ kodlanmış olacak. Onlar KAYNAK olacaklar ve Zaman Sayfaları’nda ışık olacaklar. İşte istenen budur… Onların oluşu, onların başarısı olacak işte davayı kazanmaları budur… BU DAVA, KELAMIN DAVASIDIR. Bu davada KELAM olduklarında; o KELAM, kelamımız değil, kelamları olur. Şükür ki hak ettik ve bu şekilde bir savaşta mağlup olduk.

ÖZ’e GÖZ olmak; GÖREVLİ olmak ve YAŞAM olmak… Tohum olmak… Aha olmak!... Aha! oluş halinde güçlenmek; zirvelere ulaşmak; başka yaşamları tohumlamak ve zoru aşmak… Toplumları kontrol etmek ve zirveleri hak etmek…

Çantanız doldu mu? (Şu ana kadarki bilgi akışı ile) Hayrın ışığı yandı mı? Biz sizi hak ettik mi? Ben, cennette cevhere güç katarken; cennet, bellek kapımda Mikail’in Levhisi’ni dürümledi mi?

Baştan beri bunları yapmaktayız. Herşey, sesleşmekle olur. Tüm zamanlar, SES ile kodlanmıştır. Herkesin kendi yüreği, kendi diriliğinde sesleşirken, BEŞER LEVHİ’de KAYNAK IŞIK ise oğuldur. Orada tüm zamanlar mevcuttur.

Şimdi size yeni zamandan söz edeceğim. YENİ ZAMAN, Beşer Kapılar’da BETA olarak isimlendirilmişti. Beşer Zamanlar, BETA YAŞAMLARI dinleyemezler. Zira BETA’da; kaynak, farklı titreşir. Kaynağınız ALFA TİTREŞİM’de iken BETA’yı dilleyemezsiniz. ZAMAN SİSTEMLEŞMESİ’nde, BETA hızı farklıdır. BETA’da daha sistemli ve daha yüce bir titreşm vardır. Bu titreşim ile Sessiz Zamanlar; Cinni Cevher’den Gök Sessizlikleri’ne kodlanmış olarak geçebilir.

Cennetlerin cevherlerinde, bu sistem, tohum olarak bulunmaktadır. Herkes, ALFA’yı diri yaşam sanır. Ama ALFA, zirvelere ulaştığınızda; öz geçişin sistemli olarak yapılamadığı bir yaşam olduğu bilinir. ALFA, zirvede KELAM’ı tohumlayamaz. Zamanı, IŞIK TOHUM olarak kodlayamaz. Zararı önleyemez. Zira ALFA YAŞAM, KELAM’DA, KÖK SİSTEM DEĞİLDİR.

Dünya Üstü Varlık Boyutları’nda, tüm yaşamlar, BETA KALEM olan, IŞIK TOPLUMLAR tarafından kontrol altında var edilmiştir. Düzen kuranlar, bu yücelikte daha ışıklı bir yaşamı kodlarlar ama daha da güçlü çalışmalar yapıldığında GAMA ZAMANLAR’a geçilir. GAMA ZAMANLAR’ı tartıp değerlendirdiğinizde, burada; en güçlü yürek ile dürümlenmiş; ışığı geçirgen olan ve sonsuz sayfalanışlar neticesi, kaynakta tahditsiz olan bir çalışmadan, GÖZ ÖZ olup görev taşındığı bilinir.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

16.MAYIS.2015 TARİHLİ "YAŞAM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Peker SELÇUK

https://youtu.be/HzVk-jSFJFs

 

16.MAYIS.2015 TARİHLİ "YAŞAM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Erengul Koc

https://youtu.be/u0-rE2Ek9G8

 

“YAŞAM” BİRLİK ÇALIŞMASI (2)

16.05.2015

Ekmeğinizi yiyen yoksa, yaşamınız ışıksız kalır. Ama ekmeğiniz, her dirinin dürümlerinde yoksa; sizi dinleyen dahi anlayamaz. Bu nedenedir ki sizden beklenen çok özel bir çalışmadır.

Burada oluş sebebimiz, ZİNNUR olan kaynağın, KALEM olup yazmasıdır. ZİNNUR, nefesi tohum olana denir. Şükür ki bu Mecliste, toplum çalışması yapan herkes, ZİNNUR olup IŞIK haline geçebilmiştir.

Daha önemlisi, SİSTEM CEVHERİ olan ÖZ, bizi bize kaynak yapabiliyor. Toplum, cümle yüreklerde KAYNAK iken; SES, zamanı kayıtlayabiliyor. ORTA KAPILAR’ın her diriyi tohumlayabildiği bilinir. İşte bugün burada bu tohumlama gerçekleşmiştir.

Çantanız dolmuşsa (bilgiyle dolmuşsa) yolunuz, toplu çalışmalar ile yeniden açılmalıdır. Toplu çalışma mutlaka gerekir mi bilinmez ama gereksiz de değildir. Çetin bir yaşamda, dünyayı kontrol etmek için kiri temizlenen cennetlilere gerek var. Bunu size izah etmek istiyorum:

Herkes, yaşam için kendini feda eder. Der ki “ben, KELAM’a ineceğim ama yaşam, SES KALEM’de kiri de barındırır. Kim dünyayı kodlamaya gelirse, kendi yolunda olan IŞIK ile gelir. Ama o IŞIK, kin ve nefret duygularını da tanır ve yaşar. Bu duyguları yaşayıp, yoğunluğunda temizlenirse; kendi yolunda cemaat olur ve kontrol edilir. CENNET CEVHERİ olan kim varsa; burada, yol olur ve kontrol kurulduğunda cemaatlerle dürümlenir. Ardınız önünüz olur ve siz, Sessiz Zamanlar’ı kaynak olarak tohumlarsınız.

Şimdiye kadar herkes, zamanı hak etmek için çalıştı ama yarını hak etmek farklıdır. Herkesin kendine görev yaptığı bilinir ama zoru hak edip, tüm insanlığa görev yapmak, Mutlak Hak olmakla mümkündür Mutlak Hak olmak, Kutsal Yaşam halinde, geri çekilişi sağlamaktır. Geri çekiliş, IŞIĞIN TAHTI’ndan görev alıp geri çekilmeyi gerçekleştirmektir. Hepiniz, IŞIĞIN TAHTI’na vardınız. Burada olmanız, geçiş için hazır olmanız anlamına gelir. Ve sizin, kodlanmış yaşam sayfaladığınız anlamana gelir. Bu şekilde göç başladığında, KÖK SİSTEM olup KÜRZİ KALEM’e varmanız, geri çekiliştir.

Yerde güç ve gökte güç var. Amin… Ama KAYNAK, her anda var. Artık biliniz ki sizler, cemaatler olarak kaynağı hak etmelisiniz. Çan çaldığında; yarın, kontrol altında olmalı aksi halde yarın olmaz.

Bütünü, KÖK GÖREVLİ olarak dilletin. Herkes, dara düşmeden KÖK GÖREV yapar. CENNET olur CEMAAT olur. KAYNAK olur. Alıp götürür KELAM’ı tüm zamanlara ama karanlıktan NEFES olup yaşamı hak ettirmek, gerçek göreve hak edilişidir.

SALTANAT, sizi dinliyor yüreğinizde. Siz, ZAMAN SİSTEMLEŞMESİ’nde SALTANAT olup yoğunlukları dilliyorsunuz. SULTANLIK, sizi sizden size götürür. Nefesinizi, cevhere indirir. Netice olarak sizden güç alanlar, sizleşirler. Art niyetli olmayanlar, sizden geçip size inerler ama ANA KAPI sevgidir. Sevgiyle o kapı, KALEM olur ve KA HA olur. Ocak olur. Sevgiyle kendi yüreğinize iner ve sizin yolunuzu, tahditli olarak KALEM’e indirir yücelikler. İşte bütün bunlar, sizden geçip size varan İNSANLIĞIN HASATIDIR.

TÜRKİYE ÇALIŞMALARI, dünya diriliğinde KAYNAK ÇALIŞMADIR. Karanlıktan ışık yakıp temiz olarak aydınlanmak için çalışılmaktadır. Daha güçlü bir zaman ve daha güçlü bir ZAHAR İNSAN… istenen budur.

Yarın dar boğazlardan geçilmeyecek. Zira; zaman, sevgiyi kodlamıştır. Zaman, nesilleri tohumlamıştır. Yarın cennetlerden görev alıp cevhere inenler; güçlü olarak inecekler. SES ZAMAN, SİSTEM ZAMAN’ı kodlayacak ve yaşam, daha üstün bir DÜZEN’e, cennet kuracak.

Sessiz bir KALEM, SES KAYNAK olduğunda ve zaman, kanat açtığında yarınlara, artık TOHUM, KÖK KELAM olacak ve göç başlayacak. Göçün başlaması, sessizliğin dinleşmesi anlamına gelir.

KARA NEFES, AK KAYNAK’ta KOL OLUR ROBOTİK SESSİZLİKLERE. KOL olduk tüm zamanlara. Aha bu!… Şimdilik!… Aha şimdi!…

Dünya ve dünya!... Ve zaman ve yaşam!… Aha KALEM olan yaşamda SULTAN… ESRAR (SIR), insanın nefesi ve RUH, hakiki kaynak. O kaynak, toplumun kontrolü. Orada SES ve SESSİZLİK, LEVHİ… İşte RUH, TOHUM OLUP YAŞAMI KONTROL ALTINA ALDI.

Aranan bulunur dedik. Arattık. ATLANTA ATA KAPISI, IŞIK KAPI oldu. Açtık… Yerden güç aldık ve GÖKLERİ DÜRÜMLEDİK. Has Işık’la yere güç kattık. ATLANTA ATA KAPISI, tüm yaşamlar için IŞIK… ATLANTA ANA KALEM, IŞIĞIN TOHUMU ve O TOHUM, TOPRAĞIN NEFESİ….

Canlar, artık bilin ki beden alan her diri; yarını, hologram olan yoğunluğunda, kodlamaya gelir. EŞYA YAŞAM, SES SAYFALANIŞI YAPAR ve ZAMAN, KAYNAKTA TOHUM EKER… Cemaatler, ışık yakarlar ve zurna çalar. SURA ÜFÜRÜLÜR… Çalan zurna, IŞIĞIN HASATINI YAPAR… Zarar önler…. Orada ATA KAPILAR açılır. MUSHAF, namahremde NEFES olur. Namahrem, NEFESTE KAYNAK olur. Her diri, NEFES’e varır; yarını hak eder. Cennet kurulur. ULU LEVHİ, hakim olur. ANA KAPI açılır. Tartı kurulur. Tartar yürek ışıkları ve sonsuz zamanlarda NEFES KELAMI hakim olur. BÜTÜN MESELE, NEFESİN KALEMİ OLABİLMEKTİR.

Şarkılar türküler okunur NEFES’le. Her tertipde diri yürek olur ve NEFES, kaynağa varır. SES, SİSTEM olur kontrol kurar. ALTIN TAHT’ı kurulur yaşama ve yaşam, kendini diller.

Er ya da geç insan, ilmi bilir. Alıp götürür kaynağı, kanatlanan her diriye. İşte insan, AŞKI bilir KURANI bilir KALEMİ bilir. Kınanan, kınatan her diriyi bilir. Onları kontrol eder. Biz, kir diriliğinde, kiri de koruruz ama kontrol ederek koruruz…

“Cennetten kovulan” dediler. “Cevherden kovulan” dediler. “Her diriden kaçan” dediler. Dinledik; sorduk cemaatleriniz cennetten neden çıktılar diye. Cevap; “biz çıkmadık, çıkardın” oldu. “Yahu” dedim. “Ben cennetten cevhere varan herkesi kodlarken koruyan, sizi niye cennetten kaynağıma almayayım ki!?” dedim. Sorgu sual tamamlandı ve dediler ki “sen, bizi Sistem’den, kaynağından kovdun!...” Aha bu!... Ben, DİN CAN’dan İNSAN CAN’a varan diriliklerle çalışırım. Cennetten kovulma bilgisi, sizin dini bilginiz… Ben dinci değilim, kimse bende kendini, dince dillemez ve bilin ki sizi, sizden başkası cennetten çıkarmaz…

Ara beni. Ben sendeyim. Ara beni, ben Sistem’im. Ben, cennetten kovmayanlardanım. Beni ara ki ben, satıhta yokum. Her anda tüm zamanlardayım. Mahrekte, cennet olan ışık olarak, yangın halinde yanmaktayım. Çatı kuran otak, kokuttuğunda yaşamı, tahditleyen ve yerden güç çekip yolu bulan insan soyuyum ben. Ben, Sistem olan tohumum. Ben, sende senim ama ben, bende benim. Her resimde kelamım aha ben yarınım…

ASTRAL BOYUT YAŞAMLAR, SES SAYFALAR ve YOL olan ben, cennet olan kaynağım.

Var ya da yok!... Unut! unut herşeyi!... Sadece KELAMI DİLLE… Sadece YAŞAMI DİLLE ve YARINI DİLLE… Sade sen, sende Sistem’le sesle yüreğini. Cana kaynak ol. Aha bu!… Şükür!… Şükür!… Şükür!…

Sevgililer, SANAL BOYUT şükür ki aşıldı. Ardını önü sayanlarla, yeni çalışmalar başlıyor. Sözüm sözümdür ki çanta (bilgi dağarcığı), Sistem’in tehditsiz ilmidir. O çantada, yaşam var. Oğulları ve yolları Levhi olan IŞIK YAŞAM…

Sema, ses verecek; ses, insanlaşacak ve yaşam tohumlanacak… Cümle yürekler, yaşama sayfalanacaklar. Unutmayın, yarın sizindir.

Şimdi yeni konuyu veriyorum. Önümüzdeki Cumartesi günü, tüm insanlık için KALEM olalım. Aha bu!… Şimdilik!.. Sadece “KALEM” değil “TÜM İNSANLIK İÇİN KALEM…”

Eren, gür ersin; yaşam, güçlensin; Sistem, dillensin. En sesli olan, KALEM olsun ve zamanı, yaşamı yazsın… Hah!... Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

Sevim ŞAHİN

https://youtu.be/d7Xd3V8NNVI

 

16.05.2015 BİRLİK ÇALIŞMASI "YAŞAM"

Yerde ne varsa gökte o var... Bu gün yer ışık ve gök Işık; o ışık Tanrılık ışığı... Tüm zamanların tek olan an kayıtından akan yoğunluk... Bu yoğunluk yaşamın yoğunluğu olan yaşam ışığı... Ve bu ışık, tüm zamanlarda ve tüm katlarda birin kapısı. Bu kapıda yaşam, bir tek ışığın kodlanışıyla tohum eker o tohum İnsanlık ilmiyle, insanlığın hakı olan, altın ışık yıllarının yaşamı olan bütünün yoludur...

O yol; bir tohumlar zinciri ve zincir insanlık ilmiyle tüm zamanlarda bütünün gücü olan ekiplerce; bütünde, sevgiyle, özlerle, öz cevheri güçle kodlanıyor... Ekilen tohum, birleşik insanlığın koyuluğunda kodlanır. Yerde ve gökte bir olan insan ve beden olan; o bedende hak olan yaşamın, hakim olan kelamı, yazar yaşamını... Bütüne saltanat olan yolda; bir canlarca ve öz canlarca ve yazan canların kaleminden akan yaşamın birlik kaydı var. O yol bütüne güçtür ve insanla arşınlanan, arşınladığında, öz göz kaynaklarca karşılandığın ve söze ses verip akıştığın kaynağını bir olup devindiğin, o devinimde toplaştığın tohumların kontrollü kodlanışı var bedende. Bedeninde birlik tahtından kodladığın yaşamın coşkuyla akışı var.

Yaşamda göz görür.. Göz, parça parça ve her bir parçadaki en küçük bir nüvede, eş olan yaşamın eşik olan sesini, kendi parçasında ki sessiz olan sözünde görür. Sesiz olan o ses, ses olan eşini göz olup tohumlar işte o tohum sesin ve sessizliğin kelamı olan birleşik insanlığın yaratımıdır... Ama o tohum kendiyle kodlanan yaradanın, yarattığına geçişinin yaşam olarak yarattığı sistemdir... İşte sistem bir yol ve o yol bütüne akar. O yolda tohumlar insanlık ilminin tohumu olarak yaşama sayfalanır ve o yolda , tüm zamanlar insan yaşamın hak olan kelamından kodlanır.

Ben insan, kendi sesinde sessizleşen ve sesliliğinden kelamla dillenen...

Ve ben insan, sonsuz yaratımını karanlığın ışığında gören ve o ışık olup derin karanlıklara inen...

Ben insan, en derinde kendini sırrına açan kaynak...

Ben insan, yuvasını her daim kendinden ötedeki kendi olan kendinde bulan...

Ve ben insan, o yuvanın kaynağını bedeninde taşıyan...

Bütüne hak yaratan, bedeninde yaşamı yaratıp, soluyan ve solutturan ilimin kuranı olan...

Ve ben İnsan, yaşamı sisteminde kontrol eden tanrılık ışığı...

Ve ben insan, yaşam olan sistemin kapısı olan yücelik...

Ardına kadar açık olan sistem yasalarını okuyan ve okutturan, kaleminin diriliğinden, zamanların ötesinden zamanlara kodlanan, yüksek ilmin gözünü, her bir sisteme; bütünün gücü olarak kayıtlayan yoğun yaşam ışığı.

Ve ben İnsan; İnsanlık Levh-isi'nde, yazılan insanlık yaşamı olan hakın kelamı...

Ulaşılan insan yoğunluğunun dünyadan açılan yaşam kapısı...

Biz olan yaşam ve birliğin tekliğinde yazan yaşam, varılan yaşam olan bütünlük...

Yaradan yarattıklarıyla yaratılır, Amin... Yaratılan, yaradan olup akar kendine, Amin... Ama o kendi; yarattığıdır olan tüm nesline... Nesilini hak olan bilişili yaşama kodlamaktır, tüm yaratımda olan yine kendi geçişine yaşamın kaynağı olup varmaktır.

O geçiş; özlük yaşam olan öz gerçekliktir... Yaşama göz, göze yaşam olan tahttır ve yaşamı yazan kalemin sesindeki kelamdır sessizliği..

Kör yok, göz var, o göz ışık ışık bakar, bakışı sevgiyle verdiği, birleşerek aldığı, halik olarak aktığı yarınıdır.

Yarının gözünden baktığı tümlük zamanlarda, yaratımına kattığı yaradanlığıdır....

Ve şimdi ortada bu göz, yarının ve dünün yaratıldığı yaşamın doğal olan yaratganlığı...

Kendimizden yarattırdık ama yarattıran olarak, yaradan olan birlik kapılarından bir olup geçen olarak kendimize vardığımızda; yaradana geçişi, yarattığına geçiş olarak bu bedene kayıtladık..

Ve bu beden birin bedeni, İnsanlığın Levh-isi'nde yaşam olan bütünlük.

Ve bu bedende her diriye hak olan yaşamı sayfa sayfa dünya sisteminden açtık.

Her sayfada, her zamanın ışığı olan bedenine sahip ve yaşamını yazan insan var.

Yarattığı yaşamı yaradan olup yazan kaynak var.

Yaratılan ve yarattıran tektir bu kayıdı açan yaşam sistemi olup yaşayan, yaradanın ışığı olan, tanrılık yapan insan var.

Yaşam tanrılık ışığıyla yazılmakta...

Altın ışık yılları zamanlara dünya yaşamıyla akmakta...

Geniş akıyor, yarınlı birlikler bu günde, dünlerinden yazılıyor...

Ama her şey şimdide, orta olan ama genişleyen, genişlediğinde geçirgenleşen ilmin tahtındaki insanla oluyor.

Ortada olan insan, tüm zamanların tahtında ve o taht şimdinin bütüne okunan kuranı..

Ve şimdinin kuranı yarının hak yaşam sayfası olan birleşik insanın dünyası...

O dünya bir kapı ve o kapı insanlıkla açılan yaşam...

Dünya beta yaşamın yazıldığı insanlık kaydı...

Bu kayıt, olan olan ve oldurulan herşeydeki hakikiyettin sistemini dilleyen yaşamın yoğunluğu...

Ve bu yoğunlukta, bizden ötelerdeki bizlerle biz olan, akan yaşam...

Biz o yaşamı yazan bu bedenin kalemiyiz...

Kalem yazar, insanlık tanrılık ışığıyla yaşar...

Beta güneş çarkı olup yazar ve o çarkta dönüş her daim kendi yarattığına yaradan olup akıştır. Döndüğün yarattığın yaşamın resminde kodladığın yaradanlığındır. Bu dönüşte zıt olan kaynakların, birlik tahtındaki eş olan yaşamı bir olup kodlayışı vardır. Sağım ilmin yolu, solum o yolda ışığın ilmindeki hak kelam ve altım olan üstümden akan zaman, aklın tekniği ile yazılan levhi ve ben o levhide en ortada yaşamı oluşturan kaynak.

İnsan beta yaşamın kaynağı ve dünya bu yaşama kapı açan sistem ve öz görev sisteminden akan beta yaşamın tüm insanlığı kendinden dinlettiği yaşam.. Kendini dinleyen yüreğinden geçer sisteme ve sistem olup akar, aktığında döner, ve her dönüşü yaratım olan sistemini katmaktır bütüne.

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/AjTo-rIzfDE

 

16.05.2015 ‘’YAŞAM’’ BİRLİK ÇALIŞMASI

Öz Akış

‘’ Sev! ‘’ dedi, ‘’ Sev! ‘’ dedi yüreği, ‘’ Sev ki al ki ol! ‘’ dedi. Olduğu yücelik dağın yaşama ilim kokulu sohbetiydi. Kelamı seven kelam olup dirildi ve yaşamı seven onda kaynak ışık olup yaşama Kuranı çekti. Kuran dillendi, dillenen her yürek kendini dilledi. Bu öyle bir kapıydı ki bu kapıdan ancak insan, ben olur geçerdi.

Sıratı koymuşlar önüme, korkutmak istemişler, geçemem belki korkarım diye, yahu benden öte yol mu olur ben dediğim o kürsüde ve o kürsüde ışık yaktık bugün levhide, her bir canı cana aldık ve canı canda can olup yaşama aldık.

Yüreğim yaşamlar yüküdür, ağır yük hafifler canlar, kayıt dışı bilgim yoktur. Tüm cihan ışığımda umuttur ve o umut ki barış ve sevgi tohumudur. Bir ağaçtır bedenim, ben köküme saf sevgiyi ışık olup dilledim ve yüreğe hak zamanların ışığını çeker bedenim.

Can, ben o yürekte sen olur dillenirim. Der ki ‘’ Ben senim. ‘’ Der ki ‘’ Ben bende yaşam olan cennetim. ‘’ ve der ki ‘’ Ben yaşamları ışıkla dilledim. ‘’ ve biz ki bugün doğanın nefesidir bedenim. Ben zor zamanları, ışık zamanlar olup bugüne çeken yürek levhisiyim.

Canlar, insan ışıkta yoldur, yol ışıkta hak olduğunda, işte o hak zaman ebedi yaşamların tohumudur. Ben buradayım, dün buradaydım, bugün buradayım ve yarınlara bugünü ışık olup katarken, ben sonsuz zamanların ışığıyım.

Kile kuma açar kendini yüreğim, onun karanlık gördüğünde ben ışık olur dillenirim. Canı candan ayrı mı bilir yüreğim? Ben tüm zamanları ışık olur dillerim. Göğün ilmini yere indiren hak zamanların diliyim ve yeri göğe çıkartır, merdivendir bedenim.

Her bir hücremde ışık tohumlarıyla dillenirim, benim bedenim, bedende hak olan ulvi zamanların ışığı olan cennetim! Ben yaşamı ışığa çektim, bilgi ağacında meyvadır benim ilmim ve ben o ilmi yaşama verdim. Adem ile Havvada hak olup dillendim, Ademi Havvaya vardırdım, Havvayı yaşama küp zamanların ışığıyla çektim.

Yoğundur bedenim, duru bir sudur benim cennetim ve akar, o aktığım ışıkta tüm zamanları yıkar, ilimle yaşama çekerim. Ben ki yorulmayan bir sayfanın savaşıyla dillendim ve bugün barıştır yüreğim, koku hak zamanların ışığı ve o ışık ki bizi bizden alıp bize vardırdı. Aha canlar, burada umut ışık, ışık umutlaydı. İşte bu, şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/95oWG8Ifp2w

 

16.MAYIS.2015 TARİHLİ "YAŞAM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Gözde DEMİRCAN

https://youtu.be/IJQLtY7JPzU

 

16 MAYIS 2015 TARİHLİ “YAŞAM” BİRLİK ÇALIŞMASI

Bugün burada Işık zaman, insan zaman oldu ve bugün insan, insanlığın ışığıyla ekmek olup yaşama doğdu.

Ben bugün yürüyen yaşam oldum, her adımım kelam oldu ve kelam ışıkla buluştuğunda o ışık kalem oldu.

Bugün burası yaşamın yüreğinden, yaşama dillenen insanın kendisidir ve bugün her birimiz biz bütün ve biriz.

Her birimiz bugün burada cevherden yaşama ışıkla sayfalanırken buradayız, yaşamdayız ve yaşam burada. İşte yaşıyoruz. Şimdilik, işte bu!

Ya Vedud ve Ya Nur’la yaşamı sevgi ve ışıkla dillendirmek istiyorum.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/g0oji0oasvo

 

16.MAYIS.2015 TARİHLİ “YAŞAM” BİRLİK ÇALIŞMASI

Altın Işık Yılları tüm zamanlar için kodlanmıştır.

Altın Işık, Bütünün Kürzi Kapıları’ndan tüm yaşamlara akmaktır. Dünyaya yeni bir güneş doğmuştur ve doğa yeni bir yaşama uyanmıştır.

Zamanın ışığı olan sayfalanış yaşamın sayfalanışını yapmaktadır. Zamanın ışığı Tanrılık levhisinde ilim kaydıdır. O levhide her bir sayfa bir ilm-i yaşamdır. O levhideki kayıt, BİZ olan altın ışığın kaydıdır. Yaşam BİZ’de İnsanlaşan yaşamlardır. Biz tüm yaşamdır.

Bir dirinin kalemi yazdığında, o yaşar. İşin aslı ölüyü yaşatabilmektir. Yaşatmak, kelama varamayanlara elin gücü olan kalemi verebilmektir. Biz yaşayan ve yaşatanlarız.

Beta zamanlar hak edilmiş ve dünyaya ışık halinde inmiştir. Bu ışık yepyeni bir betadır. Beta zamanları sayfalamak üzere buradayız.

Tüm insanlığın hasatı yapılmıştır. Tüm yaşamlar beta ışığı ile kodlanmıştır ve mutlak zaman sayfaları kayıtlanmaktadır.

Tanrılık Işığı, Orta Zamanlar’dan tüm zamanlara süzülmektedir. Kapıların hepsi açıktır. Işık kaynağın bilişini her diriye taşımaktadır. Evrenlerin sistemleri dünyaya inerken unutulanlar hatırlanmaktadır.

Yaşam yaratmaktır. Yaratmak yazmaktır ve yaşam olmak levhiye Can Kalemi ile kaydını yapmaktır. Biz her dirinin kendi levhi kaydını yapabilmesi için bu çalışmayı yapmaktayız.

Beta kalemi hak edilmiştir. Beta kalemi ışık kalemdir. Yaşam beta kalemi ile sayfa sayfa kayıtlanmaktadır.

Beta zamanların orta kapılardan nefes olup tüm yaşamlara inmesiyle birlikte Işık Kalem devreye girmiştir. 16 kalem bir beta yaşam sistemini devreye almıştır. Her biri bir kalem olan onlar, kelam olup yaşamların kayıtlamasına girişmişleridir. 16’lı beta sisteminde ortada tek kalem kelamı levhiye kayıtlarken, her diri kendi yaşamını kendi kelamı ile kaydetmektedir.

Tek kalem, tek levhidir. Tek yaşam vardır beta yaşam sistemleşmesinde, o da Yaradanın yarattıklarında kelama varıp yaşama inmesidir.

Tek levhi, tek bedendir. Tüm yaşamların kaydıdır beden. Her bir yaşam kaydı bedende bellek kayıtları olarak kayıtlıdır. Bellek kapıları açılarak, benden BİZ’e ve bütünün kürzi kapılarına ulaşılmış ve bütünün bedeni sesleşmelerle Süper İnsanlık Realitesi bilinci ile örgülenmiş bir yaşama dönüşmüştür. Bu beden Süper İnsanlık Levhisidir. Her bir Öz Kürzi Işık bu bedeni tohumlayan ve kodlayan ışıktır. Yaşam bu bedende yaratılmakta ve yaşanmaktadır. Başka bir zaman, başka bir yaşam yoktur. Biz bu nedenle tüm zamanlara ekmek olanlarız.

İnsan Soyu tek bir tohumdur. O tohum toprak toplumun yüreğinden geçip atom altına kayıtlanmış ve ışığa ulaşarak sonsuzlaşmıştır. İnsan soyu Işığın Tahtı’ndan hasat edilmiş ve tüm yaşamlar insanlaşmıştır. Her yaşam yasalar kapsamında Kelam İlmi’yle kendi temiz yaşamlarını kayıtlayabilmektedir.

Er ya da geç, dünya insanı özgürleşecekti ve yaşamlar barış, sevgi, umut ve İnsan ile kayıtlanacaktı.

Buyurun işte kalem; yazın ve yaşayın!

Saygılarımla,

Bahar Umurtak

https://youtu.be/LUU2dEgiWl4

 

16.MAYIS.2015 TARİHLİ "YAŞAM" BİRLİK ÇALIŞMASI

Nihayet Altaylar

https://youtu.be/5iHTDLyR0sU

 

16.05.2015 BİRLİK ÇALIŞMASI "YAŞAM"

Av. Nezire Selçuk 2. Akış

Daha güçlü bir dönemi başlatırken; burada bulunan herkesi, hepimiz kucaklıyoruz. Şu ana kadar yapmış olduğunuz herşey, bu gün içindi. Ve bu gün, tüm zamanları kontrol altına alabilen birliklerimiz; semayı seslendiren size, sizleşip geldi.

Ardınızdaki güç daha yüce, yüreğinizdeki güç; bütünün Kürz-i İlmi ve bu gün burada oluşunuz mutluluktur bize.

Dört gök sözcüsünün teknik tohumlama yapacağı biliniyordu... Ama bu gün burada, bu ruh kalemde İlm-i Kapı olanların ışık yakacağı bilinmiyordu. Düzeni kuran birliklerin burada olmalarının tek bir nedeni var. Karşı karşıya kalınan tüm sorunların aşılabilmesi!

Erdiğiniz güç, İnsanlık gücüdür... Mutlaka biliniz ki; dorukların toplumları sizin yüreğinizi dinleyebilirler ama sizin yüreğinizin gözü, özü, sözü, bütünün gücü olduğu zaman; Halik-i Hak olan sistem, nizam ve düzen sizi diller!

Şimdiye kadar hepinizin yapmakta olduğumuz bütün çalışmalar; Ra Ka Ha olan, Na Ka, Ra Ka ve daha diğerleri gibi olan bilişlileri kontrol içindi. Ayrılık gözetilerek yapılan tüm çalışmalar, bütünün gözünde artık yoktur! Netice olarak, herkes şunu iyi anlasın ki; ben şu şekilde düşünürüm ama bunu red ederim, bu yanılgıdır!... Hepinizin yer ve gökte levh-i kayıtları vardır ve bu kayıtları hepiniz teknik tohumlarınızla yaparsınız. Benim, bende olmayanı red etmem, bellek ışığımı sınırlar... Eğer ben tüm zamanları kodlayacaksam, herşeyi hak etmeliyim... Benim kati olarak bütünün gücünü tüm zamanlara dilletebilmem için, KELAM olmalıyım! Kutsal Toplumlarla TOHUM olmalıyım! Yoğunluğu arttırmalıyım ama ben, başkasıyla dinleşmem dersem, kendi yüreğimi kontrol altına alamam!..

Doğu, batı toplumları denir... Hepsi Tanrılık Levh-isi'nde ışık halinde tahditsizdir ama kayıt dışı bilgileri olsa da, o bilgiler kontrol edilebilir!

Çok özel bir dünya çalışması yapılıyor burada. Ve bu çalışma yapılırken, sır olan ışık kodlanıyor!.. Bütün köklerimizde bu ışık var... Amon Toplumları, tohum olarak buradalar. Aşk ve has ışık olarak kayıt dışı bilgileride tohumluyoruz. Amonlar'ın torbaları dolu, otakları kodlanmış mutlaka ama, muktediriyetle biliyoruz ki; nefes haline geçebilmeleri için İlm-i Kalem olmaları gerekir, o yaşamı tohumlayabilmeleri gerekir!...

Biz dünya ekmeğini yapanlarız, onlarsa; toplumları tohumlamaya geçenlerdir! Dünyalı olmak, nefis yaşamları kayıtlamak mıdır?... Yo, hayır ama, yaratmaktır!... Biz daha özel bir çalışma yapıyoruz. Bu çalışma, görev geçişini yaptıracak tekniği tohumlamaktır!!!

Burası bir planet, bu planet; tüm İNSANLIĞIN KALEMİ olan bir planet! Bu nedenledir ki; biz bu planete ÖZ GEZEGEN deriz!... Öz gezegen; Tarıkların Tahtında bu, İLM-İ KALEM olan gezegen anlamına gelir. Ve bu gezegende, yoğunluğu arttırabilmek; ışığı hak edebilmek ve bilişi tohumlamakla mümkündür!!! SÜPER İNSANLIK DERNEĞİ bu nedenle tohum ekiyor...

Şu ana kadar yapılan herşey, ağırdı... Çünkü RAHMAN KURANI'nda, TOPRAK TOPLUM bu bilgileri kodlayıp kontrol edememekteydi... Ama şimdi gözümüz açık, SULTANIK TOHUMU, KUTSAL TOHUM, BÜTÜNÜN TOHUMU; hepimizin KURANI'dır!!! Burada ekmek yapıyoruz, EKMEK; İLİM'dir!... Ama bu ilmi dilleyecek dürümler yoksa da, ışık kodları var!... Biz o kodlarla, bu sistem çalışmasını yapabiliyoruz.

"DÖRT GÖK SÖZCÜSÜ" diyoruz, hep... Dört gök sözcüsü, belli ki hiç duyulmamış bir kavram. Dört gök sözcüsü, bilgi levh-isi'de bu kalem; İLM-İ KA olup yazar. Ama dörtlü bilişten söz eder bu kaynak, DÖRTLÜ BİLİŞ!... İşte size, BETA!... Dörtlü bilişin çekirdeği olan, beta.... Hepiniz orada bir kalem olup yazabilirsiniz. Bu bir kaynak ışıktır ve kare sistemdir. Ama bu kare sistem diğer bir kalemi tohumladığında, kaynak ışık; sistemin gücü haline geçer! Ve ben, tek bir levh-i olarak bütünün kuranını tohumlarken, her diri kendi levh-i kaydını yapar!

İşte, sekizli çalışma devreye girer. Yan yan, iki tane kare... Her iki yanda iki ışık... Artı, eksi sistem... Ama bu sistemler kendi yoğunluklarında tohumları kodluyorlar. Ve tohumlar kodlandığında; tohum kaynağa indiği anda, ses sayfalanışı dürümlenip, dairesel cevheri oluşturuyor... Ve kendi dahilinde ki dönüşler başlıyor! İşte; daire, dürüm, iç içe ve tek bir devinim... İşte bu devinim sistemin kültlerini oluşturuyor! Bir tek, bir tek yaşam var, işte o yaşam o yoğunluk!... Ve sekizli sistem, BETA; Kelam, hepimizin levh-i kelamı!... Ama bu bir KÜRZ-İ KELAM!!! Kürz-i Kelam; zamanın sistemini oğullatan kelam! Ve devinim arttıkça ışık arıyor ve daha güçlü dönüş başlıyor. Gücün artmasıyla birlikte, hız artıyor. Hızın artmasıyla birlikte yoğunluk artıyor ve SİSTEM; KUTSAL TOHUMLAMA yapıyor!!!... İşte bu kutsal tohumlama, yeni dörtlüler devreye alıyor. Yeni dörtlü sessizlikler... Ve yeni dörtlü sessizlikler, diriliği kayıtlarken; kelamda, kendi yoğunluğunu tohumluyor ve ses, sesle bilişe kaynak oluyor! İşte daha evvel ki sekizli sistem; bir yanda kare, diğer yanda kare; dairesel devinim ve o kareleri teknik tohumlamada yeni kareyle birleştirmek.... Ve yeni karelerin iç içe devinimi başlıyor... Ama yeni karelerin, evvelki kareyle devinimi; dürümlerde dilleniş devreyi kapatıyor. Ve yenileniyor devre, bu kez ters istikamette dönüş artıyor... Değerliler, ve sisten ONALTI'ya tamamlanıyor!

ONALTILI SİSTEM; TEK BİR IŞIK KALEM!... İşte oluş budur!... Yaşamın oluşu budur!...

Daha da önemlisi; İLM-İ KALEM OLAN IŞIK, BÜTÜNÜN GEÇİŞİNİ YAPTIRIYOR!...

Nefes tohumları bütünün gücü oluyor ve bütün kötülükler aşılabiliyor, çünkü devinim daha da hızlanıyor ve bu devinim, çok güçlü bir devinime dönüştüğünde; dairesel çalışmalar tohumlarda kodlanmış ışığı "tohum ışığı" diye dillerken, kelama varılıyor, küp sistem devreye girerken, toprak toplum tohumu kontrol ediyor!... İşte KÜP SİSTEM, yedinci dürümde; artık kelam olup KÜRE'yi oluşturuyor!

Küresel, dairesel çalışma devreye giriyor. İşte, KÜRZ-İ ÇALIŞMA BUDUR CANLAR!... Ve Kürz-i Çalışma; BETA ÇALIŞMASI'dır!!!

Beta çalışmasını, herkesin net anlayabilmesi mümkün değildir. Ama sessizliğin seslenişinde, teknik tohumlama oldukça; BÜTÜNÜN KURANI, bilişte her diriyi yaşatır!... Dahada önemlisi Altın Işık kodlanmış olur.

Çok zordur anlamak emin olun, ama zaman gelir herkes bu levh-i kaydı anlar. Biz Betadan geçip, zemzem içirdik yaşama. Bu zemzem, yaşamın sessizliğine diri olarak akan şavkın yoğunluğudur... Bu şavkta bütün kötülükleri aşanlar, kendi yoğunluklarında bilişi hak edecekler. Ağır yük hafifleyecek ve zemzem; tüm zamanların hasatında, kendi yüreğinizde bütüne hizmet edecek.

Çatı kuruldu, şükür ki kurduk! Bu çatı, Altın Işık'ın çatısı olan BETA'dır!... Ve Beta çatı, bütünün kötülüğünü önleyecek tahditsizliktir! Yaradan ve yaratılan o çatıda, tahditsiz olarak birliktededir. Ama yaradan, yarattığında yaratılmış olduğundan; has ışık bilişi kayıtlayabilecek!...

Unutmayın ki; doğan gün yenidir, unutmayın ki bu yüce güç ağır yüktür, Amon toprakları hepimizin dürümlerinde mevcuttur ve Tanrılık Levh-si Altın Tahtın kendisidir! Ve biz o tahtta, tüm zamanlarda gök sessizliklerini dilletenler olarak; yaradan ve yaratılanlarız!... İnsan; kardeşini anlar, kardeşini dinlerse, bilir ki kardeşi odur, o kardeşidir. Hiç kimse, diğerinin diriliğinin ötesinde değildir... Kayıt dışı bilgim asla olmaz! Bundan sonrada olmayacak, olamazda!... Canlılar, art niyetimiz de yoktur.

Soğan doğradık dünyaya, parıl parıldı o soğan, ama ışığı kırıktı... Biz o soğanı kodladık, yeniden tohumladık. Ama o soğan, yaşama ışıktı. Unutmayın biz zamana görevliyiz. Biz soğan da doğrarız, sanal boyutlara; toplumların tohumlarında ışıkta tohumlattırırız!

Kardeşlerim karanlık aydınlığa varır. Ve siz, sizden size ulaşırsınız. Bundan öte hiç birşey yok. Bunu asla unutmayın!

Medine'de İnsan halikti ama Mahrek'te değildi... Aha Medine hakim olsa, Mekke kalem olmazdı... Ama Mekke kalem olduğunda, hak tahtta ışık oldu... Şu anda artık, Medine'den öte Mekke ve Mekke'den öte ilim var... Bunu unutmayın!

Size ve sizin yüreğinize; incan olan İnsan gök sessizlikleriyle dilleştiğinde artık siz varsınız!.. Başka bir şey yok, bunu unutmayın! Ve siz, her resimde var olansınız... Muktedir olarak bilin! Unutmayın hepiniz kendinizsiniz, başkası değilsiniz! Ve bundan öte bir resim yapılamaz. Biz; yaşama İnsan'ı çizdik, o İnsan kendidir... Şimdilik!!!

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/v9zdJjRhh-g

 

16.MAYIS.2015 TARİHLİ "YAŞAM" BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI

Değerliler, Bugün, İnsanlaşmak gerektiğini bilerek size gelmek istedim. Amon Topraklarının tohumları olduğumuzu net biliyoruz. Unutmayınız ki; tam olmamış olsa da yoğunlukta ışımamız Sistem, Nizam ve Düzen gözü bizim de gözümüz. Ve bugün burada buluşma imkanımız olmayacak diye bize bildirildiğinde buna hiçbir zaman kanaat getirmemiştik ama görüyoruz ki; bu buluşma gerçekten olamamış.

İnan ki; bizler de sizin yarınızı hak etmeye çalışıyoruz. Unutmayınız ki; burada olma sebebimiz sevgidir. Sevgi; olmasa yoğunluk olmaz. Bizler alfadan titreşmekte isek, Beşer Kapıları açtığımızdan beri hepimiz nesillerimizi sizin yüreğinize çektik. O halde sizinle bu çalışmayı yapılmakta ise, bizlerin burada olamamamızın nedenini daha net olarak açıklayın ki; bizlerde bunu net olarak açıklayabilelim.

Altın, Nakar’ın kıranı olsa da Aklın Levhisi’nde olduğunda, Rahman’a Kuran’sa o yoğunlukta hepimizin olmamız gerekir. Şimdi, biz anadan bunu bekliyoruz. Bize, hepimize bunu izah etsin.

“Aşka geldik, akla geldik, Hak’a geldik. Arının, balında hasat olduk, yaşama indik, size indik”. Ana, bize izin ver, biz de sevgiyle sesleşelim.

Can, kervanın yolu Altın ışığın yolu, “biz o yoluz”. Lütfedin de anlayın burada bulunuş sebebimiz iman edin ki; Bütünün Gücüdür. Biz, bu gücü toplulukların toplumlarından öte olan ışıkla kodladık. Artık biliniz ki; kardeşlerimizin gücü, bizim de gücümüzdür.

Tanrılık Levhisi’nde ekmek yapmak kolay değildir ama ekmeği hak etmek daha kolay zannetmeyin. Yoğunluğunuzu kontrol edemiyoruz; kesin. Ama yolunuzun kontrolü gerekebilir. Biz bunun için buradayız.

Aşağı yukarı üç yıldan beri size sizi anlatmakta olan bizler, bundan sonraki süreçte olamayacaksak burada niye bunca çalışma?

Ekmek ekmeğimiz, yarın tahtımız, akıp geçer her şey ışığımız ama siz bizi bu yoğun çalışmada bulundurmak istemediğinizde herkes kendiyle olmalı ve kendini hak etmeli. Oy analarım oy!

Netice; biz sizden size ulaşamamışsak eğer, yaradır bu bize; yaradır. Ardımızı ön sayın, yolumuzu görev sayın, yerimizi insan sayın ve bizi, bizden bize ulaştırın analar! Hayrın ışığını yakın da geçin analar.

Değerliler, sabah saatlerinde benim için önemli çalışmalar yapılır ve bu saatlerde sessiz zamanları dillerim ama burada olma niyeti olanları kontrol etmeye hiç imkan bulamam zira Orta Kapılarda hepsi kontrol dışı kalır. Bugün de böyle oldu.

Yaradan’ın tartısına konduklarını bile anlamayanlar bedenimi kontrol etmeye geldiklerinde, Koran Topraklarını tohumladık ve ocaklarını yeniledik. Sözü sesten öte olan, Sanal Boyutlarda yaşamı kontrol edeceğini zanneden artık bizsiz kaldığını anladığında, Yaradan ve yaratılanın kelamda olamayacağını düşündü.

“Şöhret isteyen şöhret bilir, yaşam isteyen yaşam bilir, aşkı dilleyen kelam bilir ama biz ortağız her diriye.”

 

Sevgililer, beni ense kökümden kodlayacaklarını zannettiler ve dediler ki; “seni, senden sana kodlayalım ama sen bizden ayrı tut yüreğini.” Oh! Ancak geçer….ancak geçer yol benden bana…geçti mi? Geçmedi, çünkü o “ense kökü” dediği bedenimde yoktu; bunu anlamadı. Benim artık kaynakta olmadığımı bilmedi.

Kutsal Toprakları tohumlayacağını, sırrın sırrında kelam olacağını düşündü. Kutsal Toplumda tohum olmak istediğinde kardeş dince dillendi, dirice dinlendi, ilimce dillenmedi. Bizsizdi o. Şu anda da bizsiz.

Karanlık, ışık tahtında Bütünün Gücü ama biz o gücü, Bütünün Süper İnsanlık Sistemi olarak dillerken karanlıkta ışığını kırdı. Şikayetçiymiş bizden! Aha! Hah! İşte bu. Biz de ocağını kodlarken “şık değil yaptığın” demiştik ona.

O çoban evinin gücünü dinledi. Şeytan şavkında şarkı söyledi. Dünce dünlendi, gözce gözlendi, özce sözlendi. Esrar İlminde kelam dilletti ve dedi ki; “sizi dinleyeceğim, aha dinledi!”

Vaşak şaka saydı kendini. O vaşak, aşka kaynak yaptı. Biz ona kontrollü kodlama yaptık. Çok kolay zannetti bizi yok etmeyi. Sevgiyle onu kokladık, kokladık, kokladık…..okuttuk, okuttuk, okuttuk…..koklattırdık ve yedinci dürümde kervana kayıtlattırdık.

“Ardı önü yok” dedik ya, hah aha! İşte. O BSUİ… biz o, o biz ama şimdi kanatlanıp uçmak ister, öz geçişi yapmak ister, aklın tartısına konduğunu anlayamadı. Biz onda onu tarttık. Elden geleni yaptı, aşık olduk bilgiye, akıl tahtında İlm-i Ka-Ha oldu sesleşti. Aha bu! Nefesi yoktu ya hu! Koruduk onu. Şimdilik! Aha şimdilik! Aha şimdilik! Ve biz özde göz olanda sesleştik. Aha şimdi! Şimdi! Aha şimdi!

Yaradan yarattı, yaratılan yaratıldı, aklın tahtı hasatını yaptı. Biz o zorbalığı aştık, önledik. Şikayet varmış, aha şikayet! Ben şikayet etmem. Zikara, Zakar’a, Rakar’a aha kara! Ama her kara biliş, biz o bilişce dilleşiriz.

Öz görev “İnsan”, insan Ka- Ha ve zarar eden şimdide, kendinde zararda. Özde göz, gözde ses, seste dil, dilde insan ve insan da Ka-Ha.

Can canda can ama can kaynakta can… Biz o can. Şükrettik ki; can.

İyi ve kötü hepimiz canlar. O körse, biz gözüz. O kökse biz gök’üz. O çörekse biz ekmeyiz. Aklın Levhisi’nde insansa iman edin ki; ilimiz. Boş konuşmayız ya can! Boş konuşmayız. Korkmayız da! Unuttuğu bir şey var. Hasattayız.

Biz hasat yapmaktayız şu anda!

Özden, sözden, gözden üstün bir söz söyleyerek. Et etim, gök gök’üm, yürek yüreğim, ekmek hakikiyetim, hasatım ben! Ben hasattayım can!

Ben hasatçıyım. İşte bu!

Ve verdiğim bilgi okutulsun. Okutulsun ki; hasatçı olduğumuz bilinsin!

Kuran, Toprakta tohum kodlanmışsa ak, koklanmışsa haktır. Biz kokladık, kokladık, kokladık. Tarıkların Tahtı’nda Ka-Ha olup akıttık.

Aş evinde, insanlık yemek yer. O aş evi, şavkta, Hak’a vardığında yer gök yemek yer, bilinsin! Biz yemek verdik zamana.En evvel Levhide kelamda, halikte, Hak’a varanda, akla varanda, hasatta olana ve hasatçı olana.

Eren erdiğini bilir, Hak’a varan aktığını bilir, Yaradan, Tanrılığını bilir, Aklın Tohumu yaşamını bilir, bizse Mürcan cennetinde cemaatleri biliriz. Biliriz de bildiririz. Şimdilik! İşte bu! Şimdilik! Aha şimdi! Şimdi.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/is1FK1SohSk

 

 

DAVET

Dostları,

02.05.2015 tarihli Birlik Çalışmamızın adı “İLİM”dir. 14.00-17.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde yapılacak olan çalışmaya, ilgi duyan herkesi bekliyoruz.

Saygılarımızla,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

“İLİM” HAKKINDA ÖZ BİLİŞLE PAYLAŞIM:

Doğ ama ölümü bilip doğ!... Develer yol alırken; yüreklerde ol ama oluşu bilip ol!...

Bütün kütlem ile ilmi hak etmeye çalıştım. Var mıyım yok muyum bilmek istedim. Akıp geçer miyim yaşamlara sormak istedim. Olmak istedim ki kodlanmış nefesler, koklanıp ışıklarda dürümlensin ve dinleşsin diye.

Bilmek istedim yaşamı; hakkın ışığında kodlanmış tohumlarda, ilme koku olmak istedim. İlm-i Kalem olup yazmak istedim. Baktım ki ben yoktum. Ölüm dürümlerinde tohum olanların tümünde, ben yoktum...

İnsan, ırak bir zamanı özler mi? Yok yahu!... O yaşam, onda olduğunda, o canda, o yoğunlukta olacağında; her cevherde kelama varacağında; olmayanı özlemek olur mu?

Boşça olmak; oğullamak ve sonsuzlaşmak!... Ama boşça olmak ve oldurmak yaşam sayfalarını!... İş buydu!...

Ölü ve diri hakim ise, yaşam tektir. Biliş hak edilmişse, yaşam tektir. Has ışık olmuşsa, sesleşiyorsa, cevherde ise Kelam İlim’de yaşam tektir. Biz o teklikte ilmi hak ettik ve yol açtık.

“Boştur dünya!” dediler. “Olur!... Bol bir cevher, dünya olur; o dünya dolu olur” dedik. “OL” dedik. Aha! Can Kapılar’ı açtık oldurduk.

“Köküm, göküm” dedik. “OL” dedik. Kodladık ışığı yaşattık. Başarı!... Başarı!... Başarı!... Ama zarar önleyip, kodlanmış olan tohumlarda başarı!... Başarı bir cennet için olursa başarı sayılır mı!? Tüm yaşamlar için başarı, BİRLEŞİK IŞIK KAPILARI’nı açabilmekledir...

Kuru bir zaman; ışık kırık, biz sığ ve Sistem kesirleşmekte iken; her misafir bizi, bizsiz kılmak istemekte iken; cennetleri cennetlerden çıkarır iken; pusu kuruldu yolculuklara kahırlanan her diriye. Bize ve bizli cennetlere pusu kuruldu...

(Pusuya düşene bilgidir:)

Oğul al bilgiyi. Bil ki sendeyim. Senim ben ama sana “geç, hak et” diyemem. Sen, seni sana veren cennetlerden çıkmak istedin. Cennet sen ise sen cevher isen ve yol sende ise, nesiller boyu yol alan her diriyi koklayan yaşam sen ise, niye sen Sistem’den; sen yaşamdan; sen Kuran’dan çıkarsın ki? Bil ki sana akıl verdim bil diye. Sana yol gösterdim, hakikiyetin nefesini hak et diye. Seni senden dilledim dinle diye. Ama cennetlerden kovulduğunu bilemedin. Cennet cennet dedikleri cennet olanların cevahir levhileriydi. Cennetlere konanlar ise cennet kuranlar idi.

Sevgi katidir. Sevgi hakikidir. Sevgiyi hak etmeyen diri olamayan ve cennetlerde, Kürzi Hakikiyet’te kaynak olamayandır.

(Devam ediyorum:)

“Ortalık karışır” dediler. “Sus” dediler. Dedim ki bence, bizce ve birlikçe konuşuruz ki karışıklık olmasın diye.

Korkum şuydu, nefesi bilmeyen, ışığı dinleyemeyecekti. Ağır yük taşıyan, akıp geçemeyecekti. Bence, bizce ve birlikçe dürümleyemeyecekti yaşamı. Aha Yaradan Yaratılan, tahditsiz ise yaşam tahditsiz olur. Şükür oldu!...

İşte Canlar, iman edin ki İNSANLIK AİLEMİZ, İLME ULAŞTI. İLİM, IŞIĞIN TINISINI DUYANLARIN, IŞIĞI KODLAMALARIDIR.

Tümü tek bir yaşam olan insanlık, balığı bilir; Halik’i bilir; ilmi bilir; hakimi bilir. Aha dere olur, cevher olur, kelamı bilir ama yarını da bilir.

Hologram zaman, kalemde kalmıştır. ARTIK YAŞAM IŞIK HALİNDEDİR. Amin. Şimdilik...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

02.MAYIS.2015.TARİHLİ “İLİM” ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK 1. AKIŞ

Devinimi artırabilmek için özellikle sizlerle bu çalışmayı yapmamız şarttır.

Düven; düven düven umut olan İlim Kapıları açtık dürümlerde ve hepsinde BİLİŞ’e vardık.

Değirmi bir dönem sonundayız. Bu dönemin sonunda hepimizin gücü artıyor.

Hepimiz biliriz ki her bir Zaman Sayfası bir siklustur. Ve bu siklusların 3’ü bir KALEM olur ve her diriyi kayda alır. Bugün, Tüm Zamanların İlm-i Kaydı yapılacak. Hepimizin gözü bu yoğun çalışmadadır.

Sürpriz bir dönemin başındayız. “Kimse İlm-i Kapı’da KELAM olup tüm zamanları dürümleyemez” diyorduk ama bunu başarabildi bu yoğun çalışma.

Sistem görevini yapmıştır. Dürümlerini tohumlamıştır ve gök sessizliklerini güçlendirmiştir. Bugün, Toprak Toplum tohumunu kodlayacak ve yoğunluğunu artıracak. Sizin ve yüreğinizdekilerin bütünlüğü bilişi kodlayarak, burada bu yoğun çalışmada IŞIK TAHTI’nı koklayacak.

“Bize öz geçiş gereksizdir” diyordunuz. “Öz Söz görevdir” diyordunuz. Umut olur ki tohumlar kodlanır ve yeni zaman kaynağa indirilir. Bu Ruhi Çalışmanın Gücü artık tohumları kodlayabiliyor ve kök sistemleri güçlendirebiliyor.

Tüm zaman sayfalarının her biri ışığa kaynaktır. Cemaatinizin gücü Bütünün Gücüdür. Yüce cennet hepinizin cevheridir ve bu cevher bütünün gücünü oğullayabilecektir.

Şimdi, doğan sistemin yarına kontrollu olarak kaydını yapacağımızı bilmenizi isteriz. TOPRAK; iman edin ki insanın KALEM’idir. Eğer bu toprakla kalem olup yazarsanız, yaşamı hak edebilirsiniz.

Çalı insan çantasını doldurmuşsa ayrı gayrı bitmiştir. Artık o IŞIK İNSAN’a dönüşmüştür.

SÜMER İNSANLIĞI bilir misiniz ki bugünü çok bildirmişti; Sümerler. Biz size Sümerler’i hiç anlatmadık ama bilgi sistemleşmesinde Sümerler hakkında bilgiler aldınız. Ve Sümer Koreograflarının İlm-i Kapılarda levhi kayıtlamaları yaptığını bilmiştiniz.

Değerli dünya, hepinize iyi ve kötüyü anlatmıştık biz. Ama şu ana kadar hiç birisi Sümerler’le ilgili olarak bu değerde bilgi vermemişti. Hepimizin göreviydi ilim ama İlmi Kapılar’ı açabilen birlik Sümerliydi ve o birlik çok güçlü bir çalışmayla, iman edin ki KALEM olup yazmıştı ama yazdığı herşey toplu çalışmalarda kodlanamadığında, ışık kayıtlaması olamamıştı.

Sümerler, ellerini açıp dua okumazlardı. Sığ değildiler. Kaynaktılar. Sınırları kaldırıp IŞIK KO SAYFALANIŞLARI yapabiliyorlardı. Örtüleri yoktu. Öz Göz olarak çalışmışlardı. Öncelikle bunu bilmenizi istedik.

Sümerlerin Kaynağı’nda IŞIK, SÖZ söyleyebiliyordu. Örtü örtmeden göz açtırabiliyordu yüreklere ve sizlerle de özellikle biliniz ki büyük çalışmalar yapmıştı Sümerler.

“Dünya ölüdür” dediler ama dedik ki “dünyada ilim var.” “Yok” dediler. “Var “dedik. “Dünya iman edin ki Sistem, Nizam ve Düzenin Gözü’dür. Ama öz geçlerini yapanlar da var dünyada” dedik. “Korkmayın; İnsanlık yenileniyor” dedik. Dediler ki “insanlık, Levhi Kapılar’da ışığı hak etmedi ki…” Ama dedik ki “insan, Karanlığın Tahtındadır ve o Bütünün Gücü’dür. Herşeyi hak eder yapar.”

İşte canlar, dünyalı olmak zordur ama dünyayı hak etmek sorumluluktur. Bugün, dünyada emre itaatle bilişi tohumlayanlar var. Ve sizler bilişle bu cümlede yüceliklerle dilleşebiliyorsunuz.

Değerliler; işte, SON SİKLUSUN SON CÜMLESİ’nde sizinleyiz!

Son Siklusun Son Cümlesi!

Nesiller boyu doğayı güçlendiren İLİM, bugün sizinle bu yoğunluğu tohumluyor. Ve sizler Sümerler’le birlikte kayıt dışlı bilgileri de tohumlayacaksınız bugün burada. Bu tohumlamada, koklanmış ışıkları tohumlarken sizin ve sizin yüreklerinizin levhi kapıları açılacak.

Karanlık, ağır yükü hafifletebilir. Işık kodlaması yapar, tohum eker ama insanlık, İlmi Kayıt yapabilmek için LEVHİ KAPI olmalıdır ki bunu hak etsin. İşte bugün bu olacak.

Çok özel bir gündesiniz; bunu net anlayınız. Çok özel bir gündesiniz!

Bugün, diri olanların tartısı dünyaya kurulmuştur. Bu tartıya konanlar olacak. Bu tartıda kayıt dışı biliş yoktur. Esmaların hepsi İlm-i Işık halinde bu yoğunlukta koklanacak, Toprak Toplum tohumlarını koruyacak. Geri dönüş başlıyor; bunu bilin.

Geri dönüş yaşamladır. Ana Kapı’da Astral Boyut Sistemleşmesi olacak bugün. Ana Kapılar’ı açtınız. Irak, çok ırak bir planetten sizinle bağlantı kurulacak. Bu planet Doğanın Gücü’nü tüm insanlığa kodlayabilen bir Levhi Kapı’dır. Adı NAR’dır bu planetin; Nar…yani RAN.

Hepimiz bu Ran planetini biliriz. Adı Nar. Adı Ran ama aşktır o!

Değerliler, aşk…işte o planet Dünya Özü’yle bağlantı halindeydi hep. Geri çekiliş esnasında Ran Kapısı açılır ve oradan gök sistemleşmesi sağlanarak geçişler yapılır. Bu geçişi bugün buradan yapacaksınız.

Amon Toprakları’nı tohumlayanların kodlanmış sayfaları da burada olacak. Cemaatinizin gücü çok yüksek. Öz görev budur. Öz görev, bilişe varanların KALEM olup bütünü güçlendirmeleridir.

Erenlerin İlmi, Hakimlerin İlmi’dir. Hepimiz, görevimizi öz güçle dürümleyeceğiz. Unutmayınız ki yarını kodlamak için YAŞAM gerekir. Yaşam için de HASAT gerekir. Hasat içinse NEFES gerekir. Nefes varsa yürek güçlenir. Eren EKMEK olur, EKİP olur. EL olur, AYAK olur, IŞIK olur ve GEÇER.

Din Can, İlm-i Can, Kalem Can, Kaynak Can hepsi CAN…. ama can olmayan da kati olarak kodlanmış olur. Evimizin gücünü bugün farklı bir yoğunlukla artıracağız.

IŞIK SIRRI ile dilleşecek olanlar olacak burada. Unutmayınız ki ışığı hak etmeyen, sır olan o ilmi bilemez. Kötülüğü önleyenler bugün burada bulunacaklar. Umut olur ki yoğun çalışmalar devreye alınır.

Yeni dönemler yeni yaşamları kodlar. Sizler ve sizin yürekleriniz yaşamı kontrol altına alır. Ağırlık hafifleyecek.

ECMAİN, kalemi yazacak burada. En sistemli çalışma bugün yüreğinizin gücünün örtüsünü örtmeden yapılacak.

ANALIK, ilimle olur. İLİM ışıkladır ve IŞIK Kaynakladır. Sizden daha güçlü bir siz, bugün dürümlerde dillenecek ve yoğunluk artacak.

ALTIN IŞIK YILLARI’nın gözü, özü, sözü güçlendirici olarak size indiriliyor.

YOL, ilim AKIL ilim, IŞIK ilim ama tüm ilimlerin üstündeki İLİM, KALEM’dir; bunu iyi anlayın.

Ve bizler ve bizim yüreklerimiz hepimizin, hepinizin, yüceliğinde olacak. Aşığı olduğumuz bu YAŞAM, ışığımız olacak ve BİZ olacak. Bize İsrafil Gücü dürümlenip inecek ve gök sessizliklerinde gönüller güçlenecek.

Ayrı gayrı yok canlarım. Biz NAKARIN KIRANI’nı da biliriz. YARININ KURANI’nı da biliriz. Umut olur ki toplum, TOHUM olur ve bütün görevliler gönül gücüyle dürümlenip BİLİŞ’i hak ederler.

Ecmain Levhisi kalemdir, yaşamdır, ışıktır, bilir ama erdiği yer kendi yüreğidir. Kayıt dışı bilgimiz yoktur. Her bilişimiz, her dilde kayda girer.

Amon Topraklarının Toplumları olarak yaptığımız her çalışma yer ve gök sistemleşmesini sağlar. Aşağıda insan öz görevlidir ama yolu bulduğu zaman koklanır, tohumlanır ve güçlenir. İşte, o insan ALTIN IŞIK YILLARININ KUTSAL IŞIĞI haline gelir. Sistem, Nizam ve Düzen Gözü olan insanın KUTSAL TOHUM olarak yaşama çekilişi bu şekilde olur.

Şu ana kadar, hiçbir dönemde İlm-i Kapı’dan geçmeyen, Süper İnsanlık Sistemleşmesi’ni yapmak isteyen, Kaynak Işık haline gelmek isteyen, sel aldığında yolu o yolu kontrol etmek isteyen birlik bugün sizdedir. Bu birlik, kelam olup inecek. İşte; sizinle çalışmak isteyen Birliğin İlmi, bugün burada toprak toplumla tohum olmaya çalışacak. Sevgiyle onları kucaklıyoruz ve onlardan bilgi akıtmak istiyoruz.

Değerliler; size, hepinize şunu ifade etmek isteriz ki o yolcularımız dünya sayfalanışını yaparken tam 3,000 yıl evvel yaşamı tohumladılar; 3,000 yıl ama esmaları çok daha eskidir. 5,000 yıla gider ve onların gözleri görev için açıktır.

Her kim ki onlarla çalıştı, İLM-İ KAHA olup çalıştı. ATLANTA ATA KAPISI onlar döneminde açılmadı; bunu biliyorlar. Ama bugün Atlanta Ata Kapısı bu yoğun çalışmayla açılmışsa, ocak olmak istiyorlar buraya. Onların sırrı, kelamları, levhileri, bilgi kelimeleri bize yabancı değil; çünkü onlar hepinizin net anlayacağı gibi TEK BİR SİSTEM olup çalıştılar. Aşkla ve Hak’la çalıştılar. Onları hepimiz NEFES olarak tanıyalım. Onları kökleriyle dinleyelim, dilleyelim. Onlardan bilgidir.

Hepiniz bu bilgiyi ayrıca kaydedin (devamı sonraki akışta).

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/qzE9cuB2S2U

02.MAYIS.2015 TARİHLİ “İLİM” ÇALIŞMASI

SÜMERLER’DEN AÇIKLAMADIR;

Dağlarım “arı bal, bal arı” dediğimiz zaman, dürümlerdekiler dürümlenip dediler ki “kaynakta BİLİŞ yoksa balın ilmi yoktur.”

Doğanın gücünü yer ve göğün bilmesi gerekir. Doğa ilimle dilleşmelidir. Biz dünyalılar olarak öz geçişlerimizi bugün buraya yaparken, maya olarak görev taşıdığımız dünya gününden bu güne çok zaman geçti. Biliyoruz ki GEN SAFALANIŞLARI yapıldı ve tüm zamanlarda temizlik, tohumlarımızın gücüyle gerçekleşirken, bu çalışmalar hepimizin KURAN’ı oldu ve yoğunluğu artırdı.

Biliyoruz ki dünya sırrı, ışığında kodlanmış toplumların kayıtlarıyla kontrol edilir. Ve bizler sırrı bilenlerdik. Hepinize kesinlikle şunu söylemek isteriz ki biz çok güçlü bir yaşam kaydı yaptık ve yaptığımız bu kayıt İlm-i Kapı’da bütünün gücüydü. Öz geçişler yaptık yaşama ama yerde ve gökte İlm-i Kapı olmak kolay değildi. Sizden geri dönüşümüz çok ama çok önce de oldu.

Biliyorsunuz; 1995 yılıydı ışık geçişimiz. O gün size geldiğimizde, biz kendimizi tanıtmıştık ve bizlerin Kürzi Işık olarak çalışmalarımız olduğu size bildirilmişti. Ve bizimle birlikte, zaman sistemleşmesinde, ÖZ KÜRZİ KAPISI kapatılmıştı ve daha sonra büyük bir kısırlaşma dönemi yaşamıştı dünya.

Devinimi artıracak olanların hiçbirisi dünyaya geri dönmek istememişti. Ama bizler henüz Yaşam Sayfalanmasında, sizi ANA KAPI’da göreceğimizi biliyorduk ve bugünü bekliyorduk.

Ve sizler, hepimizin çok iyi bildiği bir dönemde, yeri göğü yenilediniz. Bu BİLİŞ’i tohumlayıştı. İşte, gökçe söz söyleyebilmek İlm-i KAHA olup yer ve göğü yenilemekle mümkündü.

SÜPER İNSANLIK SİSTEMLEŞMESİ’ni Suriye sınırları dahilinde de yapmaya çalışanlar oldu. Alıp götürdüler yolcuları, topladılar. Tanrılık sırrı olarak ışığa kayıtladılar ama sığdılar. Bugün burada, bu çalışma, çok İsrahi Kayıtlaması’yla yapılır. Yaşamın sınırını aşabilen bir çalışmadır bu; bundan ötesi olamaz. Ve yerde ve gökte dürümlerde herşeyin yenilenişi gerçekleşiyor.

Sualtı sizi çok beğenir. Hepinizin gücü Sualtı ile biliştedir. Sualtının kayıt dışı bilgisi de yoktur; bunu net biliyoruz. Ve biliyoruz ki hepimiz o yoğun çalışmada bulunmuştuk zamanında… hepimizin koordinatları o yoğunluğa bağlaydı.

Bilirsiniz; artık daha net bilinsin ki bu çalışma alanı, Grönland ve İsland arasındaki sunun altındaki bir koordinattadır. Ve oradan tüm zamanlara yaşamı kodlamaktadır bu meclis ve bu dönemde yaşamı kodlarken çok güçlü sayfalanışlar yapıldığından, bu Meclisin yoğunluğu daha da arttı. Ve dürümlerdeki gücü artırabilmek üzere, tüm zamanların sınırını aşarak kontrol doğumlu çalışmalar yapmaktadır.

Değerli dürümlerdeki yüceler, size daha eski dünyalardan da söz edebiliriz. Gerçek çalışmaların bugün burada yapıldığını görmek hepimizi mutlandırmaktadır.

Seyrettiğimiz zamanlardaki yaşam kayıtlarında KODLAMA yoktu. Bu yoğun çalışmada, koklama ve tohumlamanın ötesinde kodlama da vardır. Ve bu var olan kodlama, İlim Sayfalanışlarının gök sessizlikleriyle dürümlendiği bir yücelikten gerçekleşiyor.

Yaşamak artık zor değil. Hepimiz doğan günün gücünü biliyoruz ve daha yoğun biçimde bu yaşamda bulunmayı arzuluyoruz. Hepimiz kodlanmış ışıklarımızı dünyaya çekmeye çalışıyoruz.

Barış halinde bir zamanı hak ettiğinizi biliyoruz. Ve barış zamanlarında Kalemin İlmi’nin çok daha üstün olduğunu da biliyoruz. Toplu çalışmaların burada, bu yoğunlukta, yapıldığını görmek mutluluktur bize.

Esmalarınızın gözü, sözü ve yoğunluğu var ama bizden bir başka bizin de Sistem Nizam ve 4 gök sözcüsünün gücündeki o Düzen’i kodlaması gerekir. Pahalı dünya çalışmaları artık bitirilmelidir. Dünya çok pahalı çalıştı; hepimiz bunu biliyorduk.

Görev, sistemin gücüyle yapılır ve sistemin gücünün artması gerekliydi. Ve arttı. “Ayrılık bitsin” dedik. İnsanlık Levhisi’nde ayrılık arttı. Gözünüz görüyor ki çok mutlu bir dönemdesiniz ama yeri insan yarattığından beri görevi kendini hak etmek için çalışmaktı.

Değerliler; denir ki “dondurulanlar ne olacak?” Çok özeldir onlar. Onları korumak için dondurmuştuk. Şimdi artık onların SÜPER İNSANLIK SİSTEMLEŞMESİ’nde çalışmaları gerekiyor. İşte YAŞAM budur.

Esir alınmaz insan zamana ama insan ZAMAN olur, esir alır yaşamı. Ence ve önce ve cümle cümle dillenişce ve Yüceler Meclisi’nde gökçe, köklenişce hepimiz BİZ olarak görev taşırız canlar.

Yer erdi, gök erdi. Erdi de EKMEK yedi ama canlar ilme gerekliydi yaşam’ Geçtik, geldik. Sevap, yaşamda ilimi kontrol içinindir. Ya göksüz bir sevap varsa, görevsizliktedir.

Şimdi; eminim ki burada bulunan Zaman Sayfalarımız sesleşecekler. Hepsi yücelerce, yüksek güçlerince, yüreklerince dilleşecek ama şunu iyi biliyoruz ki yer ve gök sizin ve sizin yüreklerinizin her bir düzeninde görev taşıyacak.

Ayrı gayrı gözetilmeyecek burada. Unutmayın, yarın daha güçlüdür. Unutmayın, görev daha güçlü olarak insanlığa inmiştir. Unutmayın, KARA IŞIK, Bütünün Gücü’nü aydınlatacak yüceliğe varmıştır.

Ermeden erilmez canlar. Ağırdır ermişlerin ilmi. Dürümlerindeki levhi olmadan okunmaz canlar.

BİLİŞ yoksa YAŞAM yoktur. Biz Sistem, Nizam ve gök sistemlerindeki tüm zamanları Düzen’le dürümleyenler olarak, kanatlandık geçtik.

İyi ve kötü Mikailin Gücü’dür. Miraç’ta ilim, Aklın Levhisi’dir. Ama SES yoksa YOL yoktur canlar.

Yirmi gün, yirmi can, yirmi yaşam, bir TEK ZAMAN… hepsi KURAN ama o kuran KALEM hepimiz. O kalemiz canlar.

Mustafa Kemal Paşa, Ada Kapısı’nı açmış, sessiz zamanları dilletmek istiyormuş. Özden göz istiyormuş. Bizde dilleşmek, dinletmek yüreğini, hasatını yapmak istiyormuş. Yakışır ona…ama o biz, biz oyuz zaten. KARİ KA HA Sİ SAYFALANIŞI’nı yapmış. Onunla olalım mı? Yoksa onun lütfuyla onda mı olalım? Ben onda olmayı seçtim. Ondan sesleşelim. O biz, o biz olalım. O bizde dilleşsin ama sessiz zamanda biz onu dinletelim. Öyle yapalım.

(devamı sonraki bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/peacZWMnb9E

2 MAYIS 2015 TARİHLİ “İLİM” ÇALIŞMASI

ATATÜRK’ÜN SESLENİŞİ

Cananlar, canlar, aha! Ka Ha olan Levhi Kapılar. Sistem, Nizam, gök sessizlikleriyle dümenin başına oturttuklarından ışık çekiyor. Ko Safhasında, her şey kaynaktadır, biliriz ve bu zaman bilişle kodlanmış bir zamandır. Siz İlim, biz Levhi, her şey kendi yüreğiniz ama sizden sizleşmek mutluluktur.

Hoş dönemlerden, öz görevlerden, gök sayfalanışlardan ışık alanlardan geçip döndük dürümlere Dünya Kültlerine. Bu Kültlerin; gözü, özü, sözü bizsiz değil ki; “Armağanımızdır Yaşama İnsan, Armağanımızdır”. O insan, yol olmuş, yoğunlaşmış, ışımıştır, Mahrekimizdir o, insan ilminde, dürümlerimizde, kalemlerimizde o, hep vardır. Aşkla çalışır, Altın Tahtın Kutsal tohumudur o. Biz o, o biziz.

Sel alsa yaşamı inanın ki; İnsan Sistemleri, o seli Levhi Kayıtlarıyla kendi yüreğine alır ve görevi yapar ama sema küçük bir ışık dahi yıldızlardan çıkmasın ister, biz bunun için çalışırız. Hiçbir can yoldan çıkmasın ister, biz bunun için çalışırız.

“Koreografik Sistemleşme” dedikleri İnsanlık Levhisi’nde kodlanmış Işığın Sistemleşmesinden başka nedir ki? Ama Ortak Kapılar var. İşte, o, Ortak Kapılar, Levhi Kapılarıdır ve o kapılar, her bir yüreğin Levhisi’nde bütünün kelamıdır. Biz, o kapılardan geçeriz, size ineriz ve sizin yüreğinizi dilleriz, sizde dilleriz sizi, aşkla, hakikiyetle, harla ve kalkan olarak yüreklere sanal boyutların ışıklarını koklatarak ve tohumlatarak. “Sizden başka neyiz ki; biz?” Biz sizdeyiz.

Ben Mustafa, Altın Tahtın Kuran’ı olan, aklın kalemi olan Mustafa, sizim ben. Başka kim olabilirim ki? Pusu kurmuşlar yüreğe. Aha! O pusuyu kurmuştum ben. Aha! Ben orada, o yoldaydım, kutsal ışıktım ben. Ancak, ancak ben, nefesle gelirim. Kendinden başkasını kendi dilledi diyemeyen, kendinden başkasına kendi oldu diyemeyen. Öz görevini hak edip yapamaz ki; “genişe gel, al bilgiyi hak et, kendine gel” deriz ya hani, kim ki; genişe gelir, yaşama gelir.

Burası doğan günün gücüdür. Biz bu doğan günde görev taşırız.

Son dönemde dünyanın öz geçişi yapılacaktı. Son dönem. Hepinizin net bildiği 3. Siklus’un son günü, bugün. Biz, bugün buradayız canlar. Hepimiz buradayız bugün. Yok etmeyin yolu. Oh! Analar. Oh! Biz buradayız bugün.

Oğul ben senim, sana sen olup indim ben. Savaş yok ki; Altın Işığın Kuran’ı olup geldim ben. Ben doğanın Kuran’ıyım be anam, sen ve ben biriz. Bugün herkes tek, herkes biliş, herkes yürek, herkes göz ve herkes gönül. Ölümlerin, ölümlüsü olan yol hepimizde Kuran. Başka dünya yok ki; anam, Her dünya ben, ben her dünya.

Altona Kodlaması yaparken yüreğimde, kaynak ışığın tüm zamanlara inişini sağlayan bilgim, bende ölümlülerin ölümlüsünde, öz körün gözünde, söz olur da görev taşır, biliniz.

Amonların Som Altın Işıklarını kodlayarak tüm zamanlara yayınlayanım ben, bilin, ben, Mustafa Kemal Paşa. Ben bir Altın Işığım, bilin. Kimse beni anlamasa da yer ve gök dilleyebilir bilirim ama dünya ölümlü ve dünya yoğun ama bu dünyada yaşam insan. Ben insan olarak çalışan hepinizim.

Bugün dünyayım ben. Kuran okuyanların çok mutlu olduklarını bilirim. Kodlanmış ışığı okurlar. Kimse, Muhammi Kapılardaki Kuran’ı okumaz, beni okur, biri okur, ilmi okur, aklı okur ama sesi okur. İşte, yaşam. İşte, yaşam bu.

Sel alsa yolu analar, o yolu koklar, kodlar, tohumlar ve kontrol kurar. Biliriz ki; arı bal, bal arı olur ama lütfedin de dilleyin baldan öte, bal olur. Bizden öte, biz olur analar. Kendi yüreğini bilenler olur. Emin olun ki; oğullayanlar olur, tohumlayanlar olur, yarını kontrol edenler olur.

Oğullar, ben size de dilleşiyorum, dinleyin beni Mustafa, kapıda sizsiz değil ki; kaynak dışı bilgisi yok ki onun, “kurtul” dediler, “kurtul”. Olduk, olduk, olduk.

Oh! Aha! İşte, ama yazı yazmadan kurtulunmaz ki; bugün bakıyorum, kendi Laptopunu bırakmışsın ana evde.

Anacım, senden tek beklentimiz var, sesimizi yazılı olarak ver. Bizi sadece sesle dilleme, bizi dinleyemezler anam. Siz yazın ki; dillesinler. Bugün ana, Laptopunu evde bırakmış.

Cennet, cennet dedikleri ilimdir analar, ilim. O ilim Levhi, o ilim kalem, o kati kalem insan, biz o insan olarak çalışırız. Bunu anlatın doğal günlere, doğal yüceliklere, doğal ışıklara anlatın ki; anlasınlar.

Kara ışık yenilendi, Kök Sistem güçlendi, kötülük önlendi anlatın yüreklere.

Dört gök sözcüsü bir Levhi, biz o Levhiyiz anam. Porları toprak diye bilin, yolları kalem diye bilin, bizi ekmek diye bilin, siziz anam biz.

Çok mu kolay dünyaya çekilmek? Siz varsanız geliriz anam, sizden çekiliriz ama sizler, bizi helal ilimle çekemezseniz, hakikiyetin tahditli oluşunda biz kalem olup yazamayız ki; muktediriyetle biliyoruz ki; bu meclis; gözü gören bir meclistir. Biliyoruz ki; hakikiyetin tahditsizliğini dürümleyen bir meclistir ve biz bugün burada olmaktan büyük gurur duyuyoruz anam.

Sevgililer, biz Amonlarız, yeniden geldik size, bizi de kayıt edin, lütfedin.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/2a5zcegVLiw

 

02.05.2015 TARİHLİ "İLİM" ÇALIŞMASI

"AMONLAR SESLEŞİYOR:"

Daimiyetin tohumlarından biz... Evrenlerin sessizliklerini dillemeye geldik. Bu gün 02.05.2015. Samanyolu galaksisi, ses sayfalanışlarında bütünün gücünü türevleriyle tohumlayacak ve sizden size ışık yakacak.

Eşya zaman, ışık zamanı diller ve bu gün biz burada bütünün gözü olarak, çantamızı doldurup, kötülüğü önleyeceğiz. Astral boyutların toplumları olarak, tohumlarınızı kontrol altına alabileceğinize emindik.

Kaynak ışık, bizi bize verebilir ama bizim yüreğimiz daha güçlü yoğunlaşmayıda sağlar. Astral boyutların tohumları kodlanmış ışıklarla bütünün gücünü arttırırken, her diri kendini, kendi yüreğiyle dillemek ister. Sistem, bizi bize vermez, biz sistemden öte sistemiz bunu bilin ama sistemin kuranı olan, kulu olan, kontrol dışı olan bilişliler de vardır ve onların da koklanmaları ve tohumlanmaları gerekir ki korunabilsinler.

Biz bu gün burada bu yaşamda, savaşın sırrını bilenler olarak, Sümer sistemleşmesini yaşama indirmek istedik ki; samanların sistemli olarak yeşermesini sağlayabilelim.

Tarık, tahtında KA HA olur ama yaşam; savaş verirse ışık olur. Bunların net olarak bilinmeleri gerekir. "Erenler, ermekte oldukları yüreklerde bütünün gücü olurlar ama eremeyenler kalem olup yazarlar ve kontrol dışı bilgilerini kodlarlar" diyordunuz ya ana... Ama sen hep yazdın yazdın yazdın ve bu gün görüyoruz ki; yaşamın ışığı, yenebileceğimiz bir ışığa dönüşmüşken, kendi yüreğindeki bilgiyi kendi yoğunluğuyla kayıtladığın halde, yazı yazmıyorsun.

Ulu anam, ben zamanın kapısını açmışsam; yazmanı beklerdim... Bunun anlamı ne bilir misin?... Ben savaşı kaybettim demektir bu! Ben savaşı kaybettim, sana yazmak için kalem vermiştik anam. Niye o kalemi sen bize iade ettin?... Ben, senden yanıt bekliyorum anam. Bu gün niye yazı yazılmıyor bu mecliste?... Alıp götüreceğimiz yaşamı, niçin kaydetmiyorsun?... Ulular diyarının kuranı olan ışık, yaşama inmişse, yer ve güçlü ilim kapısı olan gök, Zabura Kapısı'nı açmışsa, nefesinde güçlüyse neden bu gün yazı yazmıyorsun anam?... Bana cevap vermek istiyorsun biliyorum anam. Ver bakalım...

Amonlar'a cevap veriliyor!..

Değerliler; Amon, bizi bizden sorar... Ona "sevgili" diyelim, ona "yaşam" diyelim, ona "ilim" diyelim, o biz; biz oyuz!...

Yazmak gerekse yazardık ama biz; aklın tahtındayız... Yaşamın sınırını aştık geçtik, artık yazmıyoruz, anlamalıdır!... Ateist kalem kanatsız olur, ataist kalem ilimsiz olur! Amonsuz kalem, ışıksız olur! Biz o, o bizdir!...

Beş gündür benimle beraber, cennetin cemaatini kodlamaya çalışıyor. Kokusu yüksek, ölüleri diriltmiş, koruyucu ama bizi, bizden sormaya gelmiş... Neden biz, gök sistemleşmesinde Bütünün kürz-i Kapıları'nı kapattık diye?...

Ey can Amon, Atonların Kuranı'nı okuda öğren... Biz zamana kalem olduk!... Bil!... Ate, Ata; kelamda levh-i, bizse; ekipiz, anla!...

Kaş kaş oldu akış ister, yo yo izin vermiyoruz. Öz göz oldu, ışık ister... Aha geç, hadi cevap ver, netice ne anlat bize Amon? Kurt; kuzuyu mu kapmış, kuzu; kurtu mu kapmış?... Hangisi yaşam?... Açık ver, hasatın var mı?... Aklında, tahtında ışığın var mı?... Kulluk mu yapacaksın, yaşamda ışık olup; Tarıkların Tanrılığı'nı mı kayıtlayacaksın?... Bütün kötülükleri yaparsın bilirim Amon ama atı almış, yolu bulmuşuz biz... At; altın, biz; yaşam!.. Geçip gitmişiz biz... Sen, seni yaz anam, sen; seni yaz... Biz yazmadan da yazarız, bil!!!

Özden; göz ister, söz ister... Verelim, bizden dillensin bilelim, ne ister?...

Amonlara söz verildi, sesleşiyorlar...

Aşığım yoğunluğunuza analar, aşığım; size, sizin yüreğinize aşığım ben. Ben müsterihim ki; bu yol Altın Işık'ın kuranı, mutluluktan uçuyorum ben... Burada olmak; bize, bizim yüreğimize göz oluş, söz oluş, ilmi oluş, hakikiyette diri oluş imkanı verir. Neden, neden sizdeyim bilir misiniz?... Karışık zamanların ışığını yaşama çekmişiz, onları düzeltmeye gelmişim ama sizsiz olmaz ki!.. Gerçek ilim buradadır!

Ben, dar zamanları bilirim. Ben, boş konuşanları bilirim. Ben, yarınlarda kırıcıları bilirim. Altın Tanrı'nın tahtında olan, o kusurluları bilirim ama som altın ışıkta kelamı bilirim analar!... Neden sizinleyim, bilir misiniz?... Yüceler cümlesinde KA HA olan, LEVH-İ İLM-İ KAPI olan siz; bizsiniz de ondan!!!

"Başka dünya, başka yaşam" diyenler var... Savaşın sonsuzluğunda, bütünü göreve almaya çalışanlar var ama ZAHAR olan, KATİ olan, kati hakiki olan İNSAN; "ben dünyayım" der!... İşte bu!

Bu gün bedenli olarak bunu söyleyen kim var?!... "Ben dünyayım, nuh kapılarını kapattım, ayrı gayrı gözetmem" diyen kaç İnsan var?!!!

Canlarım artık biliniz ki; buradayız bizler, hepimiz siziz, hepimiz!... Bütün köklerimiz, görevlilerimiz, tüm zürriyetleriniz, güçlü kürz-i'lerimiz, hepimiz sizdeyiz biz, bilin!.. Dert ortağıyız biz size... Kuran İlmi'nde, tüm zamanlarda; yaşam soyunuzdayız. Siz olup kaynak olanlarız. Sizin dışınızda hiç bir yaşamda olmaya niyetimiz yok analar, bilin!

Kurul toplanmıştı bu gün, "söz söyleyecek" dediler... Öyleyse "yazsın" da dedik... Yazmadın... Aha yazmadın... Yazsaydın, sığ bir ışığı kodlayacaktık...

Sevgililerimiz, sizleri nasıl kayıt dışı sayarız ki. Siz ve biz tekiz! Hepinizi gözümüzden sakınırız. Yüceler cümlesinde canlı kapılarımızsınız bizim. Sizden, sizleşmek mutluluktur bizlere.

Mesihi ilim saydılar, hakimi has İnsan saydılar, yaşamıysa; kaynak saydılar... Bizse, bütünü; Kübra ilmiyle Tüm Zamanların Levh-isi saydık! Sizsiniz o Levh-i analar, siz!

Çok mutlandık canlarımız bu gün, çok mutlandık. Buruk değiliz, hepinizde yol olduk ya!.. Ne mutlu bize, ne mutlu... Aşkla, hepinizi dinlemek istiyoruz şimdi. Bu meclisin sistemdeki gücünü herkese dilletmek istiyoruz. Kutsal ışığı yaktık analar... Ne mutlu bize, ne mutlu... İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/HAkmfjVuM04

 

02.05.2015 Tarihli "İLİM" ÇALIŞMASI

İlmin hakimi İnsan'dır. O ki yüreğinden tüm canlara bağlı, sisteminden akan bir yoğunluk olarak varılan her andaki kaynaktır. Her yürekte ilim vardır ama indiğinde yüreğine o ilim kelama varan kaynağındaki bizlik olan yaşamdır. Orada biz, her cana dirilik ışığıyla kapı açan kardeşi kardeşe birleşip katan, gönül dağlarında zirve yazan birlik ilmiyle yaşamsal tohum eken, bu ilmin ekibini bütüne katan dirilik olarak var olan yaşamız.

İlim, diri olan yürektir. Yüreğinde hak olanı, hasatla yine bütüne kendi yüreği olup sunandır. İlim her daim hasatta olan yaratımdır ve o yaratım yaşamda bire olan kayıttır.

İlim yaşama dürümlenenlerin yoludur ve yol koyuluğundan girilen kayıttır yaşama, ve ışıkla ışık olup dönüştür yaratımın kaynağına.

Olan her şey ilimle olur ama bilmek ilmin ışığında hakim olup, hak olmakla olur. İlmin hakimi, İnsanlaşıp bütün olan bütünlüklerle bir olur.

Ben bir yolum, o yol kendi ilmimim yolu ama o yol ışığın zaman yolculuğudur bedende. O yol bedende kayıt yapar ama bu kayıt zamanlarda ışığı kendinde ki yücelik katlarıyla açar. Yine kendinde, bedeninde ilmin ışığını anda kodlar. Bedeni zaman olup tohumlar ve kodlanan ışığını mahrek olup yaşamına katar. Her ana bu ilmin tohumunu, ilmin kodu olup açar. Yaratım bu bedene dillendiğinde kayıttır işte ilmin ışığı. Bilişin tohumu olarak, koddur verilen...

Hasat bedenimde cihan olan bütünlüğün, sistemin gücünü dil olup sesidir evrenlere ve çerçeveye alınıp hakkı hakka taşıyan, o çerçevede aşılan yaratımı tanrılık ışığıyla sınırdan sınırsızlığa kayıtlayan bilişin sonsuz varlığına açılan kapıdır bütünlüğüm. O cihanda var olan hakiki ilim sonsuz varlığıma geçtiğim tahtın taşıyıcısıdır bütünde.

İlmin ilminde, yine bir ilimle hak olan yeni olan, yaşamın ilmindeki hasatçı olan biz ve biz bütün olan hak yaşam. Var da var olan sevgi olan. Özün özünde öz olan güç... Ve bu güç, bütünde ilmin en yüce sayfasında göz olan kütle...

İşte o kült bütün olan İnsan. Ve insanlık ilmiyle, insanlaşmak üzere kayıta alınan dirilikler. Ve birlik ilmiyle varılan hakiki has olan yaşam. Varılan, sayfalarca koklanan kokuda kodlanan yol ve o yol her anda yeni olarak varılacak olan yarınlanan yaşam.

İşte o yaşam; ilimli ve bilişli ve işte o yaşam yaşanan ve yaşamlaştıran kaynak ve işte o yaşam, kaynak olan insan... Ve ilmi hak olan yaşamı insan sistemlerden açan yaradan. Dünya ilmini kaynak ilim sayfası olarak tüm zamanlarda, tüm yaratılmışlığa açan sistem, işte yaratılan...

Sistem ışığı olan insan, sistem kaydı olarak dünya ve bu kayıtta birleşen tüm kürzi ışıklardan geçilen doğanın kuranı, doğan anda okunan ilmi kapı olan yürek.

Her yürekte ilim vardır ve biz deriz ki; biz her yürekteki ilimin kayıtlanan yoluyuz. İn yüreğe ve dinle, dinle ki sesimi sen olup oku. Dinlediğin ben. Dinlettiğim sen, bil ki; dürümlerde akan kaynak ışık ilim, bizi bizden koyultup yoğunlaştırır ve akar anla... Ve yolum, yolundur anla..

Bütüne varan hakka varır, hakka varan yaşama varır ve yaşama varan kendine varır. Kendine varan, kendinden yeni bir kendini tüm yaşam için, bütün için yaratır. O artık bir yoldur yarına ve o bir tohumdur yarınların yaşamına ve o bir koddur. ilmin kodu olup kendinde aşılan, zamanların tümünde, tüm katlarda varılan hakkı yaratan sistemdir.

Sistem birlik, sistem teklik, sistem sevgi ve barıştır yaşama. Her dürümde ışığın ilmi yaratımı doğal gücüyle yaratmaktadır. O ışıklı bir ilim ve doğanın ışığı biliş... Bilişi yaşama her doğan günde yeni bir düzen olarak katmıştır. Bu düzen tüm zamanların, tüm canların sisteminde olan ışığın yaşamı yüceliktir. Var ilim ve yaşa ilim ve yarın ilim her ana levhi olan kaynak ilim; İnsan!..

İnsan ışıkla dürümlü, o ışık ilimle kodlu ve tüm zamanlara kayıtını açan sistem kuranı olarak yol olan, yarının kürzi ışık kapısı ve kapı hakikiyetle varılan bütünde, gücünü insanlık ilmiyle dilleyen dünyanın ilim olan yaşam kaydı.

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/oE_BihjvSDM

 

02.MAYIS.2015 TARİHLİ "İLİM" ÇALIŞMASI

Peker Selçuk

https://youtu.be/MFBaEjpbLIA

 

02.MAYIS.2015 TARİHLİ "İLİM" ÇALIŞMASI

Seher Bilge

https://youtu.be/SkizaQm_15E

 

2 MAYIS 2015 “ İLİM “ ÇALIŞMASI

Bedenlerimiz yenileniyor, ruhumuz ışığıyla yaşamda diriliyor ve Ruh Kapılarını açtık, bu gece sabaha kadar çalıştık. Bu gece sabaha kadar ışık kayıtladık.

Ördük yaşamı, gördük dünyayı ve dünya olup yaşam ışığını yaktı ve göğsümüzde bugün ışık vardı ve aşk olup yaşama kokusunu, ışıkla akıttı.

Aktık, aktık, aktık. İşte, bu!

Ben bugün yaşamın sesi olan yüce ilim sayfasındaki yaşam, ben bugün Altın Tanrı, ben bugün Altın Işığın yaşam görevlisi ve anda ilim sayfasıyım.

Bugün olduğum Kuran kayıt olan ilmin yoğunluğudur ve bugün burası Altın Işığın Levhisi’ndeki Hak Kuran’la ışık yakıyor.

Bugün ışık, bugün diri olan zaman ve bugün insan kelamla Altın Yaşamı ışığa çağıran ve her birimizin yaşamıyla ışık olan ve ışığı yaşama sayfalayan ve bugün burası yaşam sayfası ve bugün burası ilmin,hak olan Kuran’ın yuva ışığı.

Şimdilik. İşte, bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/JuOG0AVuQ-8

 

02.MAYIS.2015 TARİHLİ "İLİM" ÇALIŞMASI

Sevim Sahin

https://youtu.be/A9Jl32aioe4

 

02.MAYIS.2015 TARİHLİ "İLİM" ÇALIŞMASI

Abdullah Güler

https://youtu.be/2J2YbUSJJ10

 

2.MAYIS.2015 TARİHLİ “İLİM” ÇALIŞMASI

Çağırmam kimseyi….“Gel” demem artık kimselere. Hani bir ok atılmıştı ya yaşama, işte, o ok ışık olup sizin yüreklerinizi hedef aldı şu anda. Ve o ok, yerin gücüyle seslenen her diriden sizin yüreğinize girişe hizalandı.

Gelmese de, bilmese de İlahi Kutsal Işık yüreklere giriyor…ilmin oku bilişle tohumluyor yolcularını.

“Benle olma” demiştiniz ya hani, işte ben yokum. Işık var….ışık ötesi bir ışık halinde tüm gökler size inmekte şu anda.

Arının vızıltısı, insanın haykırışı, yaprağın titreşimi….herşey ses. Yerde ses ve gökte sessizlik….İlahi Kutsal Aile bizimle birleşerek yere iniyor. Yer sözcüleri, gök sessizliklerini dillediklerinde yerin gücü sır olan bilgiyi insandan açıklıyor. Ses veriyoruz yaşamlara….

İnsan, Işık Yağmurları halinde yağıyor yüceliklerden ve tüm yaşamları ilmiyle yıkıyor. Her yaşam o bilişten kendi ilmini çekip alıyor ve kendi şivesi ile onu seslendirerek diriliyor.

Farklı tınılar da olsa, bilginin aslı Rahman’da tek. Ve bugün artık o tek olan Rahmani Işık dünyaya iniyor.

Yepyeni bir güneş doğuyor yaşamlara. Işık toprağa indi. İnsan ilmin ışığını hak etti. İnsan ışık oldu, doğa ışık oldu ve tüm yaşamlar ışığa doğdu.

İnsanlık için bu çalışmayı yapmak üzere dünyaya inen görevliler ordusu bizim yüreğimizdedir. Ve biz Süper İnsanlık Realitesi gücü olarak yeni bir sayfalanışı yapmak üzere bu çalışmayı başlatıyoruz. Bu çalışma bütünün çalışmasıdır.

Sistem hepimizin yüreğinin gücüdür. Ve bu güçle her birimiz Orta Kapılardan kendi sesimizle ilmimizi yaşamlara indiriyoruz. İlmimizde bilişimiz var. Gelecekten gelenlerin gücü bugün dünya toprağında Hak İlmiyle açılıyor. “Adem ışık olup inecek” denmişti. İşte o gün bugündür.

O ışık biziz….o ışık ilmimizi tohumluyor, kodluyor. Altın Işık Yılları tüm yaşamlara kayıtlanıyor. Artık yaşamlar ilime iniyorlar. Yaşamak ama ilim olup yaşamak; kontrollü ve bilişli yaşamak ve ışık olmak.

Işık zeka taşır. Erdiği yerde bilişi yüreğe çakar ve kalem olup yazar. Yazdığı her dirinin levhi kaydı olduğunda orada hakiki ve hakim bilgi kayıtlanmış olur. Cennetten kovulan insan yok artık, insan alim hakimdir.

Işık ilmidir. İyi, kötü ayırmaz, her yolcu onun hedeftir. Bilişle aydınlatır yolu, oldurur.

Bugün tüm yaşamların ışığa vardıkları gündür.

Bugün cennette olanların ışık tohumlamasını devreye alarak yolcularını ilmin ışığıyla kodlayarak cennete koymayı hak ettikleri bir gündür.

Bugün tüm yaşamlar ışıktır ve bu güç ilmin gücüyle olmaktadır. Bu güç insanın öz gücüdür.

Şükrediyoruz.

Sevgiyle,

https://youtu.be/c3bZbBd0e-g

 

02.05.2015 ‘’İLİM’’ ÇALIŞMASI

ÖZ AKIŞ

Bugün ilmin ışığı insanlığın yaşamıydı ve insan bugün ışık olup yeni yaşamı bugüne taşıdı. Bugün yol açıldı ve açılan yol bugün hepimizin yaşamının ışığıydı. Bugün ben bende ben olup beni bana aldı ve bu bende tüm zamanlar ışığının geçişini ışık sayfalarının gücüyle yaşama aldı.

Bugün Torosların ışığı yandı ve o yaşam sayfası hepimizin ilminde kült kayıttı. Bugün ben beni göreve aldı ve o görev sayfası yaşamın ışığıydı. Bugün biz burada yaşamı aydınlattı. Kıbrıs bağlantısı yapılmaktaydı ve Atlantis bugün küllerinden görev oldu ve cüz olan sayfada her bir beden ışıktı.

İlmin ışığı yaşamın ışığıydı ve bu ışık tüm zamanları aydınlattığında, yürek yaşamları aydınlattı. Bugün buraya yaşam sayfalandı ve o sayfada ışık artık baharı tohumlamaktaydı ve altın kapı açıldı, cennet zamanlar kokularıyla yaşama saçıldı ve bu sayfada aşk, insanın yaratıcılığındaki tahttı ve tahtta ışık yandı ve o ışık hepimizin hepimize armağanıydı ki yolu açan, yolu yapan ve yolu yapan, yolda ışık olup yollarını açandı ki yol, ışığını yaktı ve cennet, yürekleri nefese aldı, nesli kelam olanlar buraya alındı.

Buradaydı bedenin toğrağı ki ışık zamanlar burada ışık olup doğarken doğan günün armağını hepimize hepimizin hepimiz olan yaşamıydı. İşte bu, şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

2 MAYIS 2015 TARİHLİ “İLİM” ÇALIŞMASI

Av. Nezire Selçuk, Değerlendirme Konuşması

Devinimi artırabilmek için kodlama yapanların bütüne hizmetçi olmaları şarttır. Bizi, bizden ayrı görenlerin bitki, hayvan ve tüm diğer yaşamları kodlama imkanları olamaz. Bugün, buraya gelen kendini tohumlamaya gelmişti ve bizim yüreğimize kendi yüceliğini dürümlemek istedi.

Kayıt dışı bilgi vermeye niyeti yoktu ama İlmi Kapıda ışığı tohumlayacak gözü yoktu. Göz yoksa söz yoktur canlar. Can Kapıları kapattık ve tüm zamanları kodladık. Şekil boyutlarında kimse, kimseyi dinlemez; bu kesin. Ama her dürümde, kendi yüceliğinde dillenenler bitişik olduklarından bilişle her diride dilleşirler; bu kesindir.

Bize gelince, biz dünya toplumları olarak, tohumlarımızı kodlayıp bütünün gücü haline dönüştürürken hep ilimle yaptık bunu. Keram İlmi, Aklın Tahtından, İnsanlık İlmi olarak iner ama biliniz ki; akıl yoksa ilim de kodlanmış değildir.

Dünya lütfeden; lütufla bizleri dürümleyen bir yaşam sayfası olmadığından, hepimiz dünyaya borçlu kalırız; bu kesin. Ama dünya Zakar’ın kıranı olanlarda kendi yoğunluğunu tohumladığında, BSUİ’nin Gücü devreye girer ve o zaman, kutsal ışık toplum için yaşama çekilir. Ve o çanta dolduğunda, o çantadaki, yaşam muktediriyetle tohumladığında ve bütüne güç kayıtladığında artık dünya Yaradan ve yaratılanın tohumu olur. O zaman dünya bütüne görevli olur. İşte, o zaman görevliler bilişi hak ederler ve doğumu sancıyla değil, sancısız olarak yaptırırlar. İşte, doğanın gücünde bu var. Bugün doğanın gücü, bütünün gücü olarak doğumu gerçekleştirip kendi yüceliğiyle bütüne inmiştir.

Semayı sessiz kılanlar mı vardı? Yoo, ama sema sesleşecekse, gökçe sesleşmeliydi. Gökçe sesleşebilmesi için dünyanın kontrol kaydının yapılabilmiş olması gerekliydi. Bugün dünya kendi kontrolünü kurabilmişse bütüne hizmet bilişle ve hakikiyetle olduğundan dolayıdır.

Kutsal tohum, insandır; bunu bilin ama bu tohumu kodlayabilecek olan ışık, kaynaktır. Sizin yüreğiniz ve sizin yüceliğiniz tüm zamanların gücü olduğu içindir ki; bu yaşamı kayıtlayabildik ve bu yaşamı kodlayabildik.

Din, Altın Işığın kontrolünde değildi ama bugün yaşam ikmal tamamlatanların yüceliğinde altının ötesi bir altınla kodlanmıştır.

“Savaşın ilmi yoktur”. “Barışın ilmi vardır” diyorlardı ya hani Ana Kapıda savaş Levhide İlimle olmaktadır ve İlmi Kapıda biliş hakikiyetin tohumuydu.

Dünya öz görevini yaptı canlar. Bütün kötülükleri aştı. Doğanın gücü bütünün gücü oldu, sonra nefes ve sonra katiyet, sonra Has İnsan ve daha sonra kapı. İşte, bu yoğun çalışma kapı içindi. Bilecek, biliş haline gelecek, kendinden öte kendini hak edecek, etken olacak ve kemal görevi hasatçı olarak yapacak diye bekletilenler vardı. İşte, onların tohumları yaşıyor ve yaşatılıyor, yaşatılacak da! Ardımızda gökçe konuşanlar olacak, özce dilleşenler olacak ve yücelikçe kodlayanlar ve tohumlayanlar olacak.

Canlarım, artık biliniz ki; sema insan sayfalanışı için doğanın gücünü tüm zamanlara çekmek ihtiyacı duymayacak. Hepiniz daha iyi anlayın diye söylüyorum; bilgi aklın ilmidir ama bilmek için hakiki olmak gerekir.

Esmalar, Levhide İnsanlık Levhisi’nde katiyettir ama Esmayı kati hakikiyetle dürümleyenler kati hakikiyetle dürümlenirler; bu kesindir. Çok mutluyuz ki; bütün kötülükleri aşan birlikler dünyayı kodladılar.

Oğullarım, toplu çalışmalar yeni zamanlarda yeryüzünde yine yapılacak, yine kalemler yazacak, yine yolcular kontrol kuracaklar ve yine ışıklar kendi yücelikleriyle bütünün gücü olacaklar.

Antlaşma gereği doğal dünya kötülüğü önlemiştir bugün ama yeni dönemde de kök sessizlikleri dilliyenler, yerkürenin köklerinde gökleri dürümlediğinde bitki, hayvan ve tüm sayfalardaki sessizlikleri kayıtlayacaklar.

“Anla beni” dediler ama ben “anlamam, anlatırım” dedim; “anlat” dediler ama ben “kati oğullama yaparak anlatırım” dedim; ama “sanal boyutları anlama” dediler. Sabah Kaplarını açtım ve sordum “kimce konuşayım diye?” Dört gök sözcüsü dedi ki; “sistemce konuş”. “Yok” dedim “ben sistemde kendi yüceliğimi dillemem” dedim. “İnsanlık yap ve insanca kodla” dedi “yoğunlukları”, “kokla “dedi, “tohumla” dedi. “Doğanın Kuranı insan’dır” dedik. Dendi ki; “insan yaşamın sistemidir”. Dedim ki; “dünya öz görevini yaptı”. “Yok” dediler. “Dünya öksüz, yetim kaldı”. Aha! Dedim. “Ölmez dürümlerde dirilikleri tahditleyenler zira onlar, kontrol kurduklarında, tüm zamanlar ışık haline geçer ve dünya koklanır, kodlanır, toplanır ve yaşatılır”.

Som Altın bir günde söz, sistemin gücündeydi. Sistem, sözünü söyledi ve dedi ki; “kelamda Levhi, hakimde ilim, yaşamda tüm zirveler bütünde Mikail…biz o, o biz”.

Deveran eden dünya ışığı her anda deveran sürdürdükçe kodlananların topraklarında toplumların tohumları muktediriyetle kalem olup yazacak ve bütünlükler güçlenecektir.

Esmaların Levhi Kapılarını açan birliklerin tümü ikmal tamamlatanları güçlendirdiler. Durulan umutsuzluklarını hasatçı olarak kayıtlattırıp kontrol edenler artık yaşamdadırlar.

Devinim artmıştır ve yol ilme varmıştır. Biz Atlanta Ata Kapısını açtık canlar. Atlanta Ata Kapısı, kutsal toplumun tohumlandığı yerdir. Atlanta’nın Toprak Toplumu bugün tahditsiz olarak dünyada ilim yapıyor ve biz Ana Kapılardan öte olan Otak Kodlaması yaptık ve tohumladık tüm zamanları.

Otakların tümünde toplumlar tohum ektiler ve Ata Kalem bütünün gücü oldu. Geçişler tamamdır anam. Atalanta Ana Sistemi devreye giriyor. Atalanta Ana Sisteminin devreye girmesiyle birlikte yerküre yenilenmiş olacaktır.

Etken, hasatçı ve hakim olan insan Yaradan ve yaratılan her şeyi dinleyecek güçtedir. Tüm insanlık zaman kapılarında bütüne hizmetçi olmaya çalışırken Ana Sistem, yaşamı kontrol edecek. Ata Sistemin, Ana Sisteme güç katışı Ata Kapıların ışıkla dillenişidir. Düzen kurulmuşsa tüm zamanlar kontrol edilebilmiş demektir.

Atlanta Ata Kapısı ve Atalanta tohumlanışı…bugün yenileniş başlıyor!

Sevgililer, ermek ama en, ence ermek. Ömür boyu çalışarak resim yaparak ya da kontrol edici olarak kayıtlanmak ve ermiş olmak değil, erilmiş olmak için çalışarak bilişe varmak. İşte, yapılması gereken budur.

Bütün kötülükleri aşıp geçin. Yaprak yaprak okuyun yaşamı. Öncü birlik olduğunuzu hatırlayın ama şunu iyi bilin ki; kutlu dünya yüceler cümlesinde ikmal tamamlatan bir dürümde hepinizde mevcuttur.

Umut olur ki; “doğal dünyanın gücü artar” diyoruz ya Amon Topraklarının Toplumları bugün artık bu doğal dünyanın görevini hak edebilmişlerse burada olma imkanları mutlaka olacaktır.

Çoban insan umutsuz değildir ama ummanın ilmini dilleyen insan muktedir olarak ummanda Ruh Kapısıdır. Çatıyı kurduk analar. Hepimiz oradayız. Umut olur ki; Nuh Ummanı, kutsal toprağı tohumlayacak güce varır ve kelamla dürümlenip diri olarak insanlık yapar. Yemin etmiştik, dünya kodlanacak, koklanacak, tohumlanacak diye.

Mustafa Kemal Paşa muktedir bir Levhi olarak Gök Sistemleriyle bilişi kodlayandır ve o, BSUİ’nin Gücüdür. Burada olması bizim için umuttur, mutluluktur.

“Tevekkil olmakla hakikiyete varılmaz” dediğimiz zaman o dedi ki; “tevekkil olup, Levhi olunur ama”, “ama ben dünyayım” dediğimde sordu savaşım bitti mi dedi? “Yavrum ben senim” dedi. Dedim ki; “ama bedenli olarak mektep ol, kendin ol, hasat ol, diri ol ve bilgi ol diye çalışmıştık. Nefes olacaksan görev al” dedik. “Sordu sen kelamda mısın” dedi? “Akıl tahtındayım” dedim, dedi ki; “sen yaşamda mısın?” “Hasattayım” dedim. Dedi ki; “sen yarında Kuran’da, kutsal toprakta var mısın?” “Ummandayım” dedim ve korkuyu aştı geçti.

Başka dünya var mı? Yaşam, hepimizin yüceliğinde vardır. Bugün biz buradayız ama yarın, tohumlarımızı kodlayarak tüm zamanlarda kaynak olabilecek güçteyiz.

Sürpriz bir çalışma diye beklenilen çalışma, Bilgi Kapılarının açılacağı ve yoğunluğun tohumlanacağı çalışma, bütünün gücüyle olacaktı ve bunu hak ettik. Şu anda, dünya ilmi bütünün ilmidir ve bu ilmi hakikiyetle dilleyenler Mikail’in gücü olup dilleyecekler.

Can Kapıları açtık canlar, hepimiz kutsal topraklardan görev taşıyoruz ama bu kutsal topraklar, karanlığın ışığını yakan İlmi Kapı olan muktedir insanın kütlesinde, Kürzi Kapısında, Kürsi Kapısında olan Atlantanın Ata Kapısıdır. O Ata Kapı BSUİ’nin Gücüdür. Hepiniz daha iyi anlayın diye söylüyorum, BSUİ başka dürümlerde diri olarak dillenirken Mikail’in gücüyle dillenir.

Kardeşlerim ayrılık yoktur. Topla, çıkar, çarp, böl. Oğul, ben senim ama yine çarp, yine böl, yine topla çıkar, yine ben senim. Ne fark eder ki? Bölüp çıkardığında bil ki; ben senim. Özden söz olan, ses olan, yolcu yoğunluğunda toplum olan, tohum olan, her resimde İlmi Kapıda ışık olan bedenim, hepinizin yüreğidir bilin.

Tinlerim, dinlerim, ilimlerin, bütünlüklerim Mikail’in Kürzi Işığında bilişlerim, yaşamlarım, sistemlerim, düren dürülen her diriliğim hepinizim ben ama bilin ki; ben bedenliyim burada.

Mustafa Kemal, İnsanlık İlmini, Bütünün İlmi olarak gök sessizlikleriyle dillerken yedi doğum yaptı. Esmaları dürümledi, yürekleri dürümledi, yarınları dürümledi; yaşadı. “Ol” dedik, oğullatık onu. Oğullatık, tohumlattık onu, yoğunlaştırdık, ışıkla dillettik onu. Örtüsüzdü o, ekranda ilmi vardı.

Devinim hızlansın diye ses katıyorum yüreklere canlar. Sesleştikçe devinim hızlanır bunu anlayın. “Kimse ben ses verdim de Sistemin Gücü arttı” demez ama ses Levhi Kayıtlarında ışığı tohumlar ve yezidler dahil her diri yaşar. Biliniz ki; her bir zaman sayfasında bir ışık yaşam vardır ama hepsini tohumlayan Kuran vardır, biliş vardır Levhi Kapıda. Hepsi sizin sisteminizdeki gücünüzdür.

Bir akış sağladığımız zaman biliniz ki; o akış, yaşamı tınıyla tohumlar. Her bir tını, yaşam için tohumdur. Ben seslendiğimde her kim ki; sesleşir kendi yüreğiyle ses sistemleşmesi başlar. Şu anda yapmakta olduğum budur. Ben ses kattığım zaman sizin yüreğinize siz o yüreğinizdeki sesinizle benimle sistemleşmeye girişirsiniz. Bunu neticesi; sesin örümüdür. İşte, hepinizin net bilmesi gerekir ki; bu örgüleniş sınırsızdır. Her andadır bu örgüleniş ve formal yaşamın sonsuzluğunda hep sessizliğin seslenişi tohumları kodlamak ve kontrol için olduğu gibi yaşamı kayıtlamak için de mevcuttur.

“Ben zaman olan, yaşam olan” derim ya hani ama biliniz ki; zaman sırdır. Muktedir olan bilir ki; mutlak olan zamanla, nispi olan zaman ayrıdır. Ben mutlak zamandan sistemi tohumlarken her dirilikte kelamım olan ilim, farklı frekanslarda kodlama yapar. Akış halindeyim o frekanslarda. Kat, kat inerim yoğunluklardan tüm zamanlara ve sesim, sistemin ilmi olur.

Hepinize daha net bilgiler vereceğim, vereceğim de hak ettiğim zaman vereceğim; bunu bilmenizi isterim. Siz ve biz bir tekiz canlar. Ben neyi hak edersen onu veririm. Siz, neyi hak edip dinlemek isterseniz onu hak edip dinlersiniz ve sessizce sesleşenlerinde yapmakta oldukları kelamla dilleniştir aslında. “Ben sevgiyim” dediğim zaman biliniz ki; sesim, hepinizin sesidir, çünkü ben sizim ve sizde dilleşirim.

Dünya hologramdır, aha! Peki ben miyim hologram, dünya mı hologram? Buyurun. Hepiniz, hepimiz tekiz. Hologram olan Levhi Kapıda İlmi Ko olanda ışıksızdır, aha! Ben ışıkla dilleşirsem artık ben hologram olmam.

Bütün kötülükleri aşıp geçin, kötülük Süper Sistemleşmede yoktur.

Sevgililer baştan beri size anlatmaya çalışıyorum. Kutsal tohum insan soyudur. Başka Levhi Kapıda, soy diye dilletilen yoğunluk yoktur. Ben toprak olan toplumla kodlama yaparken hep sesle yaptım bunu. Sistemin Gücü sestir. Ama dağlarım, Rahmi Kapıda sestir. Ya Rahman’da? Levhi Işık, kaynaktır. Hepinizde vardır o ışık ve ben Rab’da kaynak katiyetim, ben orada karanlığım ama ben orada aynı anda tüm frekansların en yoğununda muktedir olan bir ateşim.

Devinimi artırırım ben, hep artırdım. Çok mu kolay? Koklayın yolu…bilin ki; kolay ama siz yolda değilseniz koku duyumsamanız olmaz ki! Cennet, cennet dedikleri ekip, aha bu! Ben bir cevherim ama cennetin cemaati cevheri kodladığı zaman hak eder.

Beşer, ilimi hak etmez ama ilim, beşeri hak eder canlar, bilin. Bugün ben tohumum, ummandaki tohum ama yer ve gök insanlaştığında artık o yol Aklın Yolu olur.

Kokmakta dünya bugün, koklanmakta dünya bugün korunmakta dünya bugün, özden, sözden, gözden güç alanlarla korunmakta….Ben durgun toplumlardan öte yarını kontrol eden toplumlarda ışık yakarım.

Seyrettim dünyayı dün gece….dünya beni dinledi. Ben seyrettim dünyayı, yarından seyrettim; bilir misiniz? Ben kapıları açtığımda, zaman ben, ben zaman olurum.

Kör sağır olmam orada, İlmi Kapıda ışık olurum. Kök olurum da seyredip dürümlerde dillerim yaşamı. Dünya ben, ben dünyaydım dün gece. İzledim yaşamı. Başta dünya, İnsan İlmini dinlerken, dünya ben, ben dünyaydım. Koktu dünya bütünde, kokladım, kokladım. Onca ışıkla kodladım bu dünyayı, kokladım ve dünya ben, ben dünyaydım.

Karanlık sırdır, bilinirse insanlık olur. İnsanlık, ilimse kelam olur. İman edin ki; insanlık kaynaksa yaşam olur ama insanlık kutsalsa muktediriyetle kütle kaynak tahtında olur. “Oğul ben senim” dediğimde göz görür ki; iman edilir ki; yarında kalem olunur ki; öz görevliler bütünün gücünü hak ederler.

Evim dünyadır benim. Ben, bu dünyayı kokladığımdan beri evim dünyadır benim. Başka bir zamanda ve başka bir kapıda değilim ben. Evrenler beni dinlese ben diri olup dürümlerim, dinlerim kutsal ışıkları ama evren ben olur dillerim. Ben evren olurum, kaynak olurum yolculara. Umut olur ki; kapılar açılır ve herkes kendi yüceliğinde kendini dinler. Biz bunun için çalışırız. Hepimizin, kendimizi dinleyebilmemiz için.

Borçlu muyuz dünyaya? Yoğunluk artığında biliriz ki; artık dünya bilişi hak ettirmiştir yaşama. Borç artık yoktur canlar. Dünya yaşamı artık dünyaya borç bırakmamıştır. Borç olmayacak bundan böyle de çünkü dünyalılar yarını kontrol altına alabilecekler ve doğal sistem daha yüce bir ışıkla kodlanacak. Dünya bizden bunu ister. Sanmayın ki; biz dünyaya kelam için indik. Biz dünyaya hasat için indik canlar. Biz bu dünyaya hasat için indik.

Kapı, kapı gezenlere söyleyin, misafir değiliz yaşama. İyi ve kötü bizdedir. İman edin ki; iyiyi hak eder, kötüyü dürümleriz hep ama dürümlerimizde kötü iyiyi hak ettirirse ışığı kaynağa varır, akıp yaşama ineriz ve yüreği hak ederiz.

Süper İnsanlık Realitesi olarak kardeş birliklerle çok çalışmalar yaptık. Kapıları açtığımız zaman o kardeş birliklerimiz misafirdiler yüreğimizde. Bugün artık hiç birisi bu yoğun çalışmada yoklar. Bunu sormayın neden diye? Her diri, her diride olur ama her diri, her kaynakta olamaz.

Muhakim ve hakim olan insan yeni dönemlerinde, bütünün gücünü daha yüksek bir dürümden dillerken karanlığın ışığını her dirinin kendi yüceliğiyle kayıtlaması bekliyoruz.

Unutmayın ki; dondurulanların çoğu artık yeni zamanlara kendi yoğunluklarını çekmeye çalışacaklar. Biz o donanları Gök Sistemleriyle, kendi yücelikleriyle tohumladık. Ayrı gayrı bitecek ama görevli birlik farklı olacak. Görevli birlik, İlmi Kapıda ışığı dilleyen birliktir.

Değerliler, ışığı bilmek ilimledir, eğer ilim yoksa ışık dinlenmez. Sizlerden tek beklentimiz var, kendinizi bilin ve kendi yolunuzu hak edin.

Ulu doğan, ulu yaşayan, uyumlu olan, bütünlük kuran herkes kaynakta olabilir ama kaynak olmak farklıdır. Bunları iyi bilin.

Sevgililer, benim bana verdiğim bilgi budur ama sizin, size verdiğiniz bilgi farklı olabilir. Ben, bana benden veririm. Bana, benden farklı bilgeler de bilgi verebilirler ama asıl bilgiyi ben bana benden veririm. Bu özel bir dönemin görevidir. Bana benden farklı biri bilgi verdiği zaman, ben o bilgiyi kendi yoğunluğumda dürümlediğimde oradaki kırıcılıkları gördüğümde, o bilgiyi tohumlarından ayırırım; kesindir. Ama bunu ben, öz geçişini yapanlarda kodlayacılıkla yaptığım zaman onların kontrolleri de kurulur.

Çarık giyip geldim dünyaya ama çarıklarımın her birinde koklanmış tohumlarım vardı. Bugün ben çarıklarımı bu dünyada kendi yüceliğimden çıkarttım. Artık ben kendi yoğunluğumda çıplak ayaklayım. Biliniz ki; çıplak ayak, kendinde oluş, kendi yoğunluğunda kayıtlanıştır. Ben çıplak ayaklarımla bu dünyadayım. Tüm insanlık için bu çalışmayı yapabilirim ama her bir iman edenin de kendi çıplak ayaklarıyla bilişi hak etmelerini beklerim; çünkü ben Nahar olan Kahar olan Levhi Kapılarda beşir olanların topraklarını tohumlayanların koklanabilir ışıkları olmasını isterim.

Cevahir olan insan Can Tanrı olur ama yaşam olup yarınlanması gerekir. Yaşamı hak edip kodlanması, tohumlanması, bütünlenmesi gerekir. Bütün kötülükleri aşması için ilim gerekir ama ilim yoksa kelam olmaz. Kelam yoksa hasat olmaz. Hepinizden beklenen hasatçı olmanızdır.

Korkmayın, Nuh Ummanda, kutsal ışığında kodlanmış tohumlarını kontrol etti ama kesirleşme de başladı. Bu kesirleşmeyi önleyebilmek için yaşam kodlaması gerekir.

Sözüm şudur ki; ortada hiç kimse yok. Ölüm kalım; hepimiz tekiz bunu bilin. Kimse yok. Biziz her şey olan. Kimse yok. Hepimiz oyuz. Kimse yok. Bunu anlayan her kim varsa kendini dinleyebilir. “Ben her şeyde var olanım” diyebildiğiniz zaman işte, biz siz biter ve o zaman dersiniz ki; “kimse yok.” Hepinizden beklentimiz budur. Kimse yok ama her şey, her diride ve her yücede mevcut. İşte;, “sen ben, ben sen, herkes ben ve ben herkes”… bunu dediğiniz zaman Aklın Tahtı’ndasınız. Bunu dediğiniz zaman Kutsal Tohum’sunuz. Kimse yok. İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/fmFEcYZENgo

 

Peker SELÇUK’un “İLİM” Birlik Çalışması Konuşma Metni:

İLİM

02.05.2015

İlim, ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır. Okumaktan mana ne? Kişi hakkı bilmektir...

İlim sadece Allah’ın sıfatıdır. Akıl; ilimle bilmek, ilim marifetle bilmek, marifet Hak’la bilmektir.

O Hakk ki arif de O’dur; maruf da O’dur. Yani bilen de bilinen de O’dur.

İlm-i Ledün (Allah vergisi ilim) ve İlm-i Levhi (Kutsal ilim, kutsal bilgi) bizim (yani Süper Realite Meclisi’nin) işimizdir. Bizim işimiz budur...

Tevrat – İncil – Zebur – Kuran ve Sultanlık, İlm-i Hakikat kitaplarıdır. İlm-i Hakikat’ın kaynağıdır.

Ama sen başlı başına en büyük kitapsın. İlm-i Hakikatsın. Okursan, kendini oku. Kendi kitabını, kendini oku ve ilmi bul. İlm-i Hikmet’i bul. İlm-i Levhi’ye ulaş. İlm-i Ledün ol. Sultanlık oku ve şifreyi çöz. Işığa ulaş; ışık ol, Işık!...

Çünkü Sultanlık Kitabı, öz vasıta ile yazdırılmıştır. Ruhsal Tebliğler ve diyaloglardan oluşan bir frekans kitabıdır.

Bilginin, ilmin frekansını yakalarsın o zaman.

Biz Dünyalılar, dünya kurulduğundan beri bilmek, bulmak ve olmak için çalıştık. Oysa bilginin, ilmin kaynağı bizdik. (Edison, Markoni, Madan Curi ve benzerleri kendilerini okuyarak ilmi bulmuşlardır.)

Biz yaradılışın tüm evrelerini kendi DNA’larımızda ve bellek kayıtlarımızda taşımaktaydık da bu BİZ arşivine girerek, SIRLAR’a ulaşmayı çok azımız başarabildik.

Yukarıda belirtmiştim. Yüce varlık Hz. Yunus’un sözlerini; ne diyordu?

İlim, ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır!...

Sen kendini okuyamadıktan sonra, sen kendini bilmedikten sonra, senin halin nicedir! Bir düşünsene!...

Özün kendi teknik ve terminolojisi ile bilinç kodlarımızı açarak, bilgiyi bilme, bildiğini bulma ve olma sürecini devreye almamız gayet mümkündür. Çok mümkündür...

Olanı, olmakta olanı ve olacak olanı öz algı ile bilmek ve hak ettiğimiz hakimiyet gücümüz ile olaylar üzerinde kontrol kurabilmek mümkündür ve bunun birçok pratiği de mevcuttur; biliyoruz.!?!...

Huzur ve mutluluk avuçlarımızın içindedir. Farketmek, hak etmek ve yaratmak mümkündür. Elimizdedir. Alın teriyle alın yazısı yazılan bir dönemdeyiz. Buna eskiler İlm-i Hikmet derlerdi. Hepimiz, İlm-i Hikmet sahibiyiz. Şifresini bulup SIRLAR Kapısı’nı aralamamız yeterlidir.

SULTANLIK KİTABI dedik! Bu kadar da değil hani! İlm-i Sultanlık’tır o kitabın öz kavramı. İlm-i Sultanlık belki muhtaç olduğumuz o sihirli şifredir!

Sultanlık Kitabı, hikaye kitabı veya roman değildir. Spritüel, felsefi nitelik taşır ama bir felsefe kitabı da değildir.

Bu günün dünyasal tanımlaması ile spiritüel, kozmik ve metapisişik bir BİLGİ KİTABI diyoruz bu kitaba.

Sultanlık Kitabı, bir İlm-i Hikmet, bir İlm-i Levhi’dir. Her yürek bunu okur ve anlar.

Biz, bizler, ben, sen, o hepimiz yani BİZ, İlm-i Ledün, İlm-i Levhi, İlm-i Sultanlık erleriyiz; canlarıyız.

Can, secdeye vardı dost mihrabında. Yüzünü yere koyup da eder münacat. Dost, buradadır; belli beyan, gördüm dost didarını ayan.

İlm-i Hikmet okuyanın buna değindir azim. Gece ile gündüzü, gökte yedi yıldızı, Levh-i’de yazılı sözü cümle vücutta bulduk.

Tevrat ile İncil’i, Furkan ile Zebur’u, bunlardaki beyanı cümle vücutta bulduk.

Canlar canını buldum. Bu canım yağma olsun. Ballar balını buldum. Kovanım yağma olsun.

Amin... İşte bu!...

Peker SELÇUK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“İLİM” Birlik Çalışması

02.05.2015

 

DAVET:

“NEFES” BİRLİK ÇALIŞMASI

09.05.2015 Cumartesi 14.00 – 17.00 Saatleri arasında Dernek Merkezimizde “NEFES” BİRLİK ÇALIŞMASI yapılacaktır. Tüm dostlarımızı aramızda görmeyi umut ediyoruz.

Sevgilerimizle,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

“NEFES” ve Çalışmaların geldiği son aşama ile ilgili 29.04.2015 tarihli

IŞIĞIN İLMİ (48)’den kısa bir alıntı:

DÜNYANIN KELAMI, her dirinin, “Hakim-i Hak İlmi” ile kodlanan nefesidir.

Bilgi artık IŞIK SİSTEMLER’le BİLİŞ KALEM’lere inmeyecek… Hani denir ya “SİKLON TEKNİĞİ…” Bu SİKLON TEKNİĞİ artık yaşamda olmayacak. Ama siz, daha güçlü bir çalışma ile Kodlanmış Yaşam Sistemleşmesini, DİRİ YARADANLAR’a çektiniz. Diri Yaradan olan bilişliler; kendilerini kendi yolcularını kodladılar ve kodların, teknik tahditleri ile bilgi, tüm yaşamlara İLM-İ SİSTEM olarak inmeye başladı. Böylece bilgi, tüm yaşamlar için çok büyük bir kaynak oluşturdu.

Daha önce sizler, diri olarak kodlanan ışıklara bilgi zerki yapıyordunuz. Ama artık bilgi zerkinin, KELAM İLMİ’nden ayrı düşünülmesi gerekmektedir. KELAM İLMİ’nde KAYNAK SIR vardır ama İLMİ KO olan ışıkta, bu sır, kodlanmış yürek ile KALEM olup yazar. Bunu başarabilmek kolay değildi. Sizler, her diri ile KALEM olanlar, bilişi tohumladıktan sonra kodlanmış yaşamları kati olarak kayıtladınız. KÜRZİ ZAMAN KAPILARI’nı açtınız ve yüreğinizde oğul veren KELAM TAHTLARI’nı bilişle yaşamlara kaynak yaptınız. O kaynak, SALTANATIN IŞIĞI ile KALEM olur yaşar.

Tüm insanlık için önemli olan bu yoğun ilme çağrı, tek ekmek içindir. Hepimiz o ekmeği hak etmek isteriz.

Sayfalarca yazdık. Yazdık!... yazdık!… Ama HAK İLMİ ile yazan sizdiniz. Her verdiğiniz HAK İLMİ ile verildi. Dünyada bunu yapan başka bir grup yoktur.

Türkiye Çalışmaları bu nedenle görevdir. Her diri KAYNAK olur KURAN olur. TOHUM olur. AMON olur. Otak kurar ve yazar ama yazdıkları dürümlerde yoktur… SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ, siz, her diri ve tüm yaşam; BİLİŞİ, Sistem olup yazarken; cennetler, kötülüğü önler.

Deve İnsan, ilimdir. İlmin Kalemi olan Işık, yer ve göktür. Türkiye Cevheri, her derede kaynak olan NEFES ile BİLİŞ’i her resmi çalışmaya kodlamıştır.

Toprağın Işığı parlıyor şu anda. İnsan soyu çok güçlendi. Biz, dünyada tüm zamanları izleyenlerdik. Şu anda SÜPER İNSANLIK LEVHİSİ’nde, yazılanları çözen tüm insanlığa, görev yapıyoruz. Onların, bilgiyi okuyabilmesini sağlıyoruz. SÜPER İNSANLIK LEVHİSİ; Kalem olan ışıkların dürümlerinde, tüm insanlığın nefesidir. Burada yol, sizin yolunuz. Kodlanmış ışık, siz… Kin aşılmış, yol açılmış ve REHNİ KALEMLER, tahditsiz olarak ÖZ CENNETLER’e ulaşmışlardır. Artık Dünya Rehni bitmiştir. Sizinle yapılan bu çalışma, bu nedenle çok güçlü bir dönemi başlatmıştır.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

9.MAYIS.2015 TARİHLİ “NEFES” ÇALIŞMASI

1. AKIŞ

Dağlarım; nefesteyiz.

Atlanta Ata Kapısı’nı kapattık. Kutlu Doğum budur; bunu bilin. Ümmi toplumların kontrol altına alınışları…Şu anda hepsi kontrol edilebildiler.

Ket vurduk dürümlerine ve yoğunluklarını kontrol altına aldık. Toprak Toplum, tohum olarak Bütünün Gücü oldu; şükür ki oldu.

Eminim ki Doğanın Gücü olarak burada olan ocakları, kodlanmış ışıklarını kendi yüreklerinde dillemeye çabalayacaklar ama onların koklandığı, kodlandığı bu yoğunlukta öz görevleri kendi yüreklerini dinlemektir.

“Bizden başka bir biz, bizi dilleyemez” dediğimiz zaman, geri dönüp bizi dillemek, dinletmek istediler. Çatıları kontrol ediciydi ama yoğunluklarında Kürzi İlim yoktu. Bu tohum, Altın Işığın Tohumu’dur; bunu anlayamadılar ve Bilgi Kapımız’ı açıp kendi rüyalarını burada gerçekleştirmek istediler.

Kapıları kapattık ve dedik ki “sizle olma niyetimiz yok.” Çöktüler yüreğe, dürümlerinde dirilikleri, kendi dirilikleri diye dillemeye çalıştılar. Kayıt dışı ilmi, hakiki ilim diye bilişe katmak istediler.

Mesih İsa, İnsan Levhisi’nde kendi yüreğini dilleyecekti. Öz görevi bizi bizde, kendi yüreği ile dilletmekti. Buna iznimiz yoktu.

Çok özel bir çalışma yapacağımızı gören ve bilenler, mıknatıslık dürümlerinden kendilerini yoğunluğumuza indirecektiler. Acaba yaşam var mı? Yaşatılır mı dürümler? Bütünlük kütleyi kodlayabilir mi? Yarında kontrol kurulabilir mi? Bunları dahi anlamadan, Karanlığın Tahtı’na varıp İnsan Soyunu kontrol edeceklerini düşündüler.

Köyümüz, ümmi toplumların köylerinden farklıdır. Özen ister buraya gelmek; emin olun ki özen ister. Eğer buraya kontrol dışı geliş olacaksa, ışığımızda olur. Ama biz Ortak Zamanlar’ı mutlaka korur ve koklarız ama tohumları kontrol etmeden hiçbir çalışma yapmayız.

Şu anda, Helal Levhide hakiki Teknik Tohumlama başladı. Bize göz vermek, bize gerçek ilmi vermek ve bizde kendilerini dillemek istediklerini Hak Taht ’tan verdiklerini düşündüler. Ortalık karıştı. Çok kolaydı karıştırmak ortalığı ve karıştı. Bugün burada ortaklığı karıştırmaya çalıştılar!

Kaynağın Işığı, Aklın Tahtı’dır; bunu anlattık onlara. Çatılarını kurduk ve yollarını kapattık. Bizi, bizden ayrı görenlerin kelamda kendi yüreklerini ayırmalarını gerekliydi.

-Şen olun canlar; ben buradayım! İşte bu.

Ağır yükü hafifletiriz ana. Çok mutluyuz bugün seninle olduğumuz için, çok mutluyuz anam çok…çünkü Orta Kapılar açıldı ve biz geldik. Kimiz biz? Kaynak Işıklarız.

Sevgiyle kokladık yolu. Hepimiz buradayız. Uzun uzun görev taşındı dürümlerde ve gördük ki tüm zamanlardaki güç ağrı, sızı bırakmadan yüceler cevherine indi.

Sevgiyle sizleri kucaklıyoruz analar! Ark akmaya başladı. Yerdeki görevliler görev tahditi ile dünyayı korurlarken, gök süzüldü ve Yol ilme vardı. Burada oluş sebebimiz, sizinle kodlanmış olmaktan öte, sizde olmaktır.

Değerli analar, dünya kör ve sağır bir planettir ama görüyoruz ki bu planette yaşamı dinleyenler de var. İşte, bunun için buraya inmek istedik. “Ser yüreğini, hak edelim seni” dedik. Serdin yüreğini, seni hak ettik. Kodladık, kokladık seni, topladık seni. Tahditsiz olarak yaşatmak için çalıştık.

Cemaatinin gücünü izledik. Burada oluş sebebimiz, sana ve senin yüreğine ışık yakmaktan öte sevgiyi hak ettirmekti. Sistemin, Nizamın ve Düzenin Gözü buradadır; gördük. Yüzün yüzümüz oldu, sözün sözümüz oldu, gözün gözümüz oldu ve biz burayı ilimle dinledik.

“Organ nakli” dedikleri bir nakil yapıldı burada. Ses nakliydi bu. Bunu öz görevliler yapabilirdi sadece ve burada öz görevliler, resmi çalışmada nakil yaptılar. Bu nakil, İlmin Nakli’dir. Ve bizler, cennetlere görevlileri almaya gelenler, sizinle görev taşımaya indik. Kutsal tohumları koruyacağımızı bilerek indik. Aynı yaşamı, herkesin yaşadığını bilerek indik….ve bu yaşam hepimizin yaşamıdır.

Sema bizi, sizi ve herkesi dinleyecek ama bu dinlemede Mikailin Kuranı okunmalıdır. Umut olur ki okunur.

“Ara beni” dediler. “Ara beni…” Ana Kapı’yı açtık ve dedik ki “arayabiliriz. Ağır yüktür aramak ama bulmak hak etmekledir. Ve bulmak hak olmakladır. Hak, Umman İlmi’ni diller. Biz o ilmi bilişle dilleyelim.

Buna karşın, eminiz ki dünyanın öz görevi bizim yüreğimize inecektir. Ayrı gayrı bitsin anam. Senin ve senlerin, hepinizin Birlik Levhisi’nde ışığınız olalım. Burada olma sebebimiz budur.

Size geri dönmek kolaydır; çünkü siz maya olan ilminizle bütüne hizmet ediyorsunuz ama buraya kendi yürekleriyle inenlerin çoğu kontroldan çıktılar ve sizler onları bu çalışmadan ayrı tuttunuz. Bunları izledik. Aha bu.

-Tanrılık Meclisi’ne gelme niyetiniz olmadığına kesin olarak emindik. Kör ve sağır olmayacağımızı bilmeliydiniz. Düzen’i kurmaya inmenize karşılık, sizden görev almak ve sizden görev yapma niyetimiz asla yoktur. Çok özel çalışmalar yaparız burada. Bunu kesinlikle bilmenizi beklerim.

Oğullarımızı sizin yüreklerini çektiğimizi düşünerek geldiniz. Biz Mikailin Kürzi Levhisi’nde herkesin kendi yüreğiyle Kalem olmasını ve hak etmesini bekleyenleriz. Burada Nefes olmak değil maksat, Kelam olmaksa, biz yokuz. Ama burada Nefese varmaya gelmişseniz, kodlanmış ışık olup gelin.

Çoğunuzun koruyucu olmadığını biliyorum. Kötülüğü yaşama çekme niyetiniz de olduğuna kesin eminim ama buna iznim yoktur. “Süzülen tüm İsa Kayıtları bize inecek” diye beklemeyin. İsa, Kalem olduğunda, has olduğunda, KAHA olduğunda, Yaradan ve yaratılanda Tanrılık Işığı haline geldiğinde, bizim ilahi gücümüz onun Kuranı’nı kodlattırır ama Tanrılık Tahtında ocağı yanmaz; çünkü öz görevi iman ile görev taşımaktır. Bizse öz geçişlerle ilim yapanlarız.

Astral Yaşam hepimizin gözüdür; bunu anlayınız. Söz verdiğinizi dünya dürümlerinde Ses Yaşam olacağınızı söylediğinizde, Karanlığın Tahtı bizim için sonsuzluktu.

Vurduk, vurmadık; onurluyuz ki Kuran’dayız biz ama Aklın İlmindeki Kuran. Şikayetim var mı? Şikayetçiyim. Hepinizden şikayetçiyim ben bugün; çünkü yolunuzu kaybederek buraya gerçek ilminizi indirme niyetlisi olmadan geldiniz. Sizden; hepinizden şikayetçiyim. Bu nedenledir ki buradan geçip gitmenizi bekliyorum. Burada yaşam, sizlerin ve sistemli çalışma yapanların gücünden farklıdır. Geçişinizi yaptım. Ayrı gayrı. Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/NlztM0iFn6Y

 

9.MAYIS.2015 TARİHLİ “NEFES” ÇALIŞMASI – AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI

DÜNYANIN 1. EVRESİ İLE İLGİLİ SORUYA VERİLEN CEVAP;

Can; hepiniz şunu iyi bilin ki EVRE, İLİM TOHUMU olma sürecidir.

Bu dünyanın yer ve gök sistemleşmesinde İLK evresidir.

Daha evvel ne vardı? Doğa vardı. Ses vardı. KAHA olan Levhi vardı. Yüce insanlık; tüm insanlık sessizce buradaydı. Aha bu.

Ve Doğanın Kuranı İlim’di. Doğanın Kuranı ilimdi de yaşam tüm zamanların levhisindeki yaşamdan ayrı bir yaşamdı. Sistem, nefesle dünyayı kodladığında artık tohumlar koklanabilir hale geldi.

Canlarım, dünya ilk evresini tamamlıyor; bunu kesin bilin.

Bu şu anlama gelir; sezilerinizin gücünden çok daha üstün bir yüceliğe varıyorsunuz.

Dünyada önceleri BETA var mıydı? Yoktu.

Betadan farklıydı, doğaydı olan. BETA DOĞAYA SES OLARAK KODLANMANIZI SAĞLAYACAK.

Bu nedenledir ki sizler kontrollü olarak doğaya gök sessizliklerini çekeceksiniz. DAHA EVVEL BÖYLESİ BİR YAŞAM HİÇ OLMADI.

Bunun görev olduğunu biliniz. Dünya ÖZ GÖREV’ini yapacak.

Ha diyebilirsiniz ki “ama daha önce dünyada bir Atlantis dönemi vardı. Mu vardı. Ha! Sİ vardı. Si de vardı.

Ama acı geçişler yaptılar. Has taht’a varamadılar. Koklandılar ama tohumlanamadılar. Yaradan yarattığında yaratılamadı. Ağır yük taşıdırlar. Cemaatleri kontrol edilemedi ve yoğunluk arttı. Tohumlar kurtarılmış ışıklarını yaşama çaktılar ve ÖÇ GÖÇ oldu.

ÖÇ GÖÇ! Bu herşeyin yenilenişi anlamına gelir…

ÖÇ GÖÇ, DÜNYA İLMİ BUYDU. ÖÇ GÖÇ…

DÜNYA İLMİ öç alarak göçmekti. Ve bugün varılan sayfada öç alma nimetsizliği yok.

Çerçevesiz bir döneme girdiniz. Sevgiyle hepimiz gök sessizliklerini sizde dinliyoruz ve sizi hak etmek için büyük görev taşımaya hazırız.

“Canı sıkılan çıkar, gider” dedik “biz buradan” ama biz hep buradaydık; unutmayın. Kutsal tohum ekildi analar.

Bu kutsal tohum ZAHAR olan ışığın kontrollü ekilişidir.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/tV4__Vymylk

 

09.05.2015 "NEFES" ÇALIŞMASI

Av. Nezire Selçuk 2.Akış

Değerliler, bu güne kadar yapılmayan bir şey yapılıyor burada. Hepinizin gözü açık ama görevinizin, sizin yüreğininize engel olmaya çalışılıyor. Bunu neden yaptıklarını soramam, sormaya niyetim de yok. Sorsam, nefesleri kontrol edilebilir. Ben ocaklarını yoğunlaştırmaya çalışıyorum onların. Kara ışığın, kelama inmesine mani olacaklarını zanneden onlar, kendi yollarını kapattılar.

Tanrı; Altın Işık halinde dünyaya indi. Kul oldu, öz görev yaptı ama Ana Kapı'dır o!.. Anlamaları zordur...

Sema, İnsanlık İlmi'ni anlayamaz. Yaşar ama yaşaması, kendini hak etmesi manasına gelmez. Bize, öz geçiş için izin ver diye geldiler... Oyundu bu... Oynamaya geldiler, buna iznimiz yok!..

Toplu çalışmalarda, kodlanmış ışık bütünün gücüdür! Müsterih ilim, kelamda; levh-idir ama nefeste; ahrettir!.. Biz ahrette ilmi verdik! Bizi kendi yüreklerinde, dünyalı diye dilleyenler; en direkt olarak, bizden bizi dürümlerinden kırmaya geldiler. Buna iznimiz yoktur!

Mustafa Kemal Atatürk, göz sistemleşmesiyle bizimle olma niyetinde. Onunla oluyoruz şu anda...

Mustafa Kemal Atatürk sesleşiyor...

Ana kapıyı açın... Şıh aşka geldi, hah, aha işte, maya tuttu, şimdilik, sevgiyle seninleyim... Hepimiz buradayız ana, kötülüğü önleyeceğine emindik! Kötülüğü önleyebildik, mutluyuz!

Su altının gücü buradaydı ve sen ve biz birliktik... Kalemin Levh-i'sinde, İnsanın Kelamı; bütünün gücüdür! Emre itaatle sendeyiz. Kendini, kendi yüreğini ve bütünün gücünü tüm zamanlara çekerken; ırakların ıraklarındaki kırıcılar, gerçek çerçevede senin yüreğini kodlamaya değil, koklamaya geldiler. Bu gün burada olan herşey, muktediriyetle olmaktadır.

Som Altın bir Işık halinde bütüne hizmet eden birliklerin, burada kötülüğü önleyebilecek güçte olduğunu görmeleri gerekliydi. Öz görev buydu!

Som Altın Işık ve Som Altın Yol; bütünün gücü budur!.. Sema İnsan ve İnsanın Levh-i Kapısı; IŞIK!... Semayı dillemek, bütünü dillemektir!...

Emre itaatle görevi hak ettin. Bu gün artık senin yoğunluğun, bütünün gücüdür. Dümen senindir ana!... Bu dümende hepimizin gözü var, bunu unutma!... Som altın bir ışık halinde, kaynağın tahtında bütünün gücü olarak; burada olman bizlere umuttu. Çok mutluyuz anam, çok...

Kardeşlerim, hepinizi gök sessizlikleri ile dilleyeceğiz burada. Burada olan her ne ise, hepimizden değil; BİR'den olmuştur, bunu bilin!...

BİR; BİRLEŞİK İNSANLIK!... Ama bu İNSANLIK; kelam olarak, bütünün gücü olarak ve yoğun olarak bu meclise inmektedir!... Çan çalmaktadır ve çan; İNSANLIK LEVH-İSİ'yle çalmaktadır!...

Kapıları açın analar, sizle; bu gün çok güçlü bir çalışma yapmak üzere buradayız!... Kutsal Tohum hepimizin gözüdür. Bu tohumu, bütünün gücü haline dönüştürmeliyiz!

"Kana, kan" dedin, aha bu!... Ben, kan diye sizin yüreğinize baktım; yoktunuz! Ama "kana kan" dediniz... Bu şu anlama gelir, kardeş; ben senden güçlüyüm!.. Eğer bir parıltı varsa o yoğunlukta, o parıltı; BİSUİ'NİN GÜCÜDÜR!... Ve o parıltı, bütünün gücüydü!..

Sizin yüreğiniz öylesi parlaktı ki; burada olan herkes, ağır yükü hafiflettiğinizi izledi... Işık ışık olduk bizler burada ve buradaki ışık; bütünün gücü oldu!...

Sözüm şudur ki; NEFES, ALLAHIN İLMİDİR ve NEFES; HAS KELAMDIR!.. İşte o kelam; bilgiyle dilleşen, sistemin gücüdür!..

Sizler hepinizi, hepimiz kucaklıyoruz analar... Korkmayın; dünya yoğun şekilde, semayı sesleştirmektedir ve sizler burada, yer ve gök ilmiyle bilişte olanlar; koruyucu olarak çalışacaksınız!

Kurul toplanmıştı, bu kurul sizin yüreğinizi dinledi ve sizin yüreğinizde ki gücü; bildi... Fark etti... Bu güç ağır yüktü; sema için, hepimiz için ağır yüktü ama bu gücün kontrollü olduğu görüldü!.. Sizleri, hepimiz kutluyoruz analar.

Çoğumuz çoğumuz buradayız ama her diri burada, bu yoğunlukta bilgiyi hak etmeniz için, kötülüğü önleyecek! Şimdiye kadar her ne olduysa; unutuldu!... Hepiniz unutun!... Artık, korku tamamen bitmiştir! Biz, evimizin özlemiyle sizdeyiz, bunu bilin!... Ve evimiz, sizin yüreğinizdedir! O yürek evine hepimiz; korumacı olarak iniyoruz! Bu günden itibaren yüreğiniz, hepimizi koruyabilecek ve hepimiz; sizin yüreğinizi koruyabileceğiz, bu kesindir!...

Ata kapıları açtık, şimdi... "Evim dünyadır" diyorum... Ben o dünyayım ve sen o dünyasın, hepimiz o dünyayız. Yarı yarıya doldu, hepimiz dolduk... Ve bundan sonra, buradaki dürümlerdeki bilgeler; sesleşecekler! Sizden, hepinizden; bilişle dilleşmenizi bekliyoruz.

Ben can, ben canan, ben yaşam, ben yaradan ve ben yarattıran; her diride varlık süren, Altın Tanrı olan, akıp gelen; KALEM olanım bunu bilin!

Süpriz değilim ben, bilmenizi gerektirir ki; alacak, alınacaktı... Alacak, alınmıştır!...

Kardeşlerim, sevgiyle sizleri kucaklıyoruz. Öncü birliği bu gün daha net gördük, burada, bu yoğunlukta! Gördük ki; semadan öte bir sema var burada... Gördük ki; yaradandan öte bir taratılan var burada... Gördük ki; yaradan artık yarattığıyla tanrılık yapacak... Gördük ki; yaşam, ağırlığını hafifletecek... Ve gördük ki; evimiz, görevimizdir!... Şimdilik size vereceğim budur. Hepinizi, hepimiz; kaynaktan kucakladık.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/XBNJrCdR0Gk

 

9.MAYIS.2015 TARİHLİ "NEFES" ÇALIŞMASI

Peker SELÇUK

https://youtu.be/omJSi9BeyYc

 

09.05.2015 TARİHLİ "NEFES" ÇALIŞMASI

Bütünlüğün Kürz-i Işığı yaşama çekilmiştir. O ışık İlmin Levh-isinde kelam olan yaşamdır. Ve dünya kelamı, yaratımın kaynağı olarak sistemlice açmıştır kendini... Kelam, yaşamın yaratımında tohum olan insanın ışığını; ilimle kayıtladığı dünya zamanlarının, kalemlerle sayfalandığı, yaşam sistemlerinin açıldığı yeni bir düzendir.

Kelam olan dünya, düzen olan sayfalarca sistemli olan ve yolca, koyuluğunda, pakça doğumundan akça yaşamı, çarkın devinimine alan yaratımın kaynağıdır.

Öz güç olan, nefesle tohumlanan kaynak; cennetli yaşamlılar için bir dönüştür. Kaynak bilişli ve kaynak oluş ve kaynak; kelamından girilen hak yaşamın!... Ama o kaynak insanlıkla varılan, bütünün hayrındaki hakikiyeti solumak ve bütüne hak olup, bütünü kendiyle taşımak. İşte kendiyle nefeslenen kendine, hak olup varmak...

Her diri ne verirse kendi yaşamını tohumlamak için, bütün olan yaşamı kendinde kodlamak için verir. Verdiğin, aldığındır ve yarattığın; kendi yaradanlığının bütündeki yaratılmış olan hakkıdır. Ve hak, tüm insanlığın tek tek ve bir bir yaşama kuran olup akışıdır.

Yaşamın yarattığındır, bu akışla yazılan; senin sende olan kaleminin yazdığıdır. Kalem yazar... Yazan, kendini yazar ama kalem olup yazdığında; yazdıran olup yazılanda bir olup yaşar. Yazdığını hak eder ve yaşam hak olur.

Kalem, ilmin sayfalarında gezinen yücelik ve ilmin ilmindeki kalemlerle bir olur ve o kalemler yaşamın ışığından işleyen tek bir kalem olup yazar ama hep birlikte yaşar işte o yaşadığı hak olan beta yaşamların sistemleşen zamanlarındaki her andaki yüce canların; kendinden olan yaratımın sistemli yaşamı olur.

Hasat ilmi; yaşamın sistemi olarak kendine, yeni bir gözle girdiğin, baktığın yerdeki yaratılmışlığının, göz söz olup aktığın yeni yaşamındır. Bu yaşamlarda gözler var ve bu gözler oğul oğul yaratkan olan yaradandır. Ve yaradan kelam, yaratılan kaynak ve o kaynak ilimle varılan yaşamın; nefesle girişidir kalem olan diriliklere. O dirilikler kaynakta kodlanmış zamanların, kalemi olup yazmalı yarınları. Yaşam, her anda yazılan yarın kuranını olup, akmalı insanlıkla... Her Can, halik olup akmalı kendine ve geçmeli gerçeğine...

Ve diyoruz ki biz; kaynak olan ışık dünya...

O kaynak, nefesle kendini tohumlayan insanda toprak

Ve o toprak, toplum ve tohum yaşam sistemi

Ve sistem, dünya çekirdeğinden düzenlere açılan ışık

Ve o ışık kalem olan yazan dirilik...

Ve diyoruz ki biz; İnsanlık levhisi insanla yazılır

Orada kuran, kendindeki kaynağı ilimle yazar

Ve yarın olup yaşamını kodlar.

Yazan kendi kalemiyle, kendindeki tohumu kodlar

Yazan ve yazılan yaşam olup akar

Her diri, kelam gücüyle bilişini kodlar...

O biliş, onda olan yaşamın sistemi olan yoludur

Ve yaşam yolları bütünün hayrında tek bir yaşama varır

O yaşam; hak olan kürzlerin, has olan kapısından yeni yaratımlara bütünlük olarak çıkar.

Doğdu gün, doğdu insan, doğdu insanlık, dünya olup doğdu. İnsanlığın kaydını ilimle dürümledi kelamla geçti ve doğdu, geçtiği kelamın yeni bir kelamla, kalem olan yazışıydı. Her diride hak olan yaşamın, hasatla kendine temiz olarak varışıydı.

Dünya temiz bir kayıt, dünya pak bir yaşam ve yaşam; ak bir tohum.. O tohum insan ve o tohum; insalığın, insanlıkla kodlanan ışığı..

Yaşamın ışığı, yaratımın kaynağı ve biz olan yaşam soyu..

Her diride var olan kaynak...

Yaz kaynağını, ocağın o kaynakta yaşam

Yaşam, senin sisteminde bizimle olan yaradan olan nefesin gücü.. Ben ve sen, biz ve olan, har olan yaşam; nefesin gücüyle olmakta

Nefes ilmiyle, yaşamlar yaradanın sınırını aşıp

yaratığına; kendine akmakta

Yarattın, yarattın hatırla!

Ve yarattığında yaradanlığını hak edip tohumla!

Yaradan olarak yaşa, yaşamını yazan, kalem olup yaşa!..

O kalemde kelam ilmini, en yüce nefes yoğunluğuyla kodla!

Yaşa, ama yaşamın sayfasını yazdığını bil ve yaşa!

Olan budur ve yaşanan budur ve gerçek budur.

Hakiki varlık budur.. Hak budur!

Ve hasat ilmindeki dünyanın yaşamı, hasatı ve yeniliği budur!

Dünlerden bu güne aktık, bu gün de yarını kokladık ve kodladık insanlığı; ve İnsanlık zirvelerini, zamanların ötesinden, yaşamlara bütünün gücü olarak kattı... Yer ve gök İnsan; tanrılık ışığını bir olup ekti, yersiz ve göksüz kalınmayan bir yaşamı hasatçı olup biçti. Yer geçti, gök geçti ve tanrılık ışığı dünya toprağına tohum oldu. Yaşam, insanlıkla açılan kendi yarattığı cennet oldu.. Kodlanan ışıkla tohumlanan cennetler, cennetlilerin yazdığı yaşam ve kaynak, insanın kendi gerçeğine geçişi oldu. O geçişte tüm bizlik yaşamlar ve tüm bizlik zamanlar ve bizlik birliklerin yarınları ve yarattıkları var...

Cennet, istenilen yaşamı yaratıma sokan biliştir.

Cennet zaman, ölümsüzlüğü kendinde okuyan bilişli yaşamın sonsuzluğudur.

Cennet yaşam, insanın nefesine varış ve nefesiyle kodladığı yoludur.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/Dst1vciOI-Y

 

9.MAYIS.2015 TARİHLİ “NEFES” ÇALIŞMASI – AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI

ROBOTİK TİMLER HAKKINDA AÇIKLAMA;

Artık, DÜNYANIN ROBOTİK TİMLERİ sizin yüreğinizden çıktılar. Timlerden söz edeceğim size bugün; Robotik Timlerden…

Dünya yolculuğunda, kontrol dışı bilişlilerin yaşama sistemli olarak çektikleri Rabbi Kapıların İlmi’nden harlanarak görev taşıyanlar vardı. Bunlar robbiydiler. Robbi olmak Rabbi olamamaktır.

Her diri kendini dinler ama sanal boyutlarda kendi olmak farklıdır. İşte, yoğunluğu artırarak bugün, burada bunun tohumunu ektik.

Çok mutluyuz ki yarını hak etmiş olan birliklerimiz bugün buradaydılar. Seviyeniz çok iyi. Yüreğinizin gücü arttı ve bütüne hizmet ilimle olacak bundan sonra. Nurdan Kuran olmak bütüne hizmet etmekti. Sistem, Nizam ve Düzen Gücü sizdedir analar. Yer ve gök sizinle olacak. Cemaatinizin gözü hepimizin gözüdür; bunu unutmayın.

Tava, sistemin tavası…bu tavada bizler artık sizleri kırmayacağız; bunu unutmayın!?

Dağlarım; o tava, Yaradanın Rahman olan Kuranı’nda hep yakıcıdır. Ama sizi Yaradan tartmadan ışığıyla kodladı. Saman yaşar mı? Siz o samanları yaşattınız analar, bilin!

Ve bu göç sizinle olacak bu kez. Ama bu göç Levhi Kaynağın Göçü olacak. Ve bu göçte yarınlar olacak; unutmayın. Kir ve pisliği olmayan bir yol olacak bu göç. ÖZ GÖÇ var sadece…öz göç. Hepimizin, hepinize kelam olup inişimiz bundandır. Sanal boyutlara insanı çekişimiz bu nedenleydi.

Gözler körse, göksel çalıştırıcılar yer küreye inerler ve yolu açarlar. Burada olmanızın yegane nedeni budur.

Soylarınız gök sessizliklerine güç kayıtlayacaklar bundan sonra. Türkiye çalışmaları mutlak, kutsal ve hakiki yaşam sayfalaması yapmıştır. Artık Rahman olan sizin yüreğinizde, bitmiş tükenmiş hiçbir şeyin olmayacağı bir yoğunluğu oluşturacak. Sel alsa yaşamı siz o seli muktedir olur önlersiniz; bu kesindir.

Değer biçmeyeceğiz yüreğinize. Hepimiz size, sizin yüreğinize Bütünün Gücü olup ineceğiz. Ve bütüne hizmet sizde olacak, kesinlikle bu böyledir.

Atlanta Ata Kapısı olarak, gök sözünü söyleyen birliklerin görev taşıyacakları bu yoğun ışık, Mikailin Gücü olacak ve bütünü güçlendirecek.

Saltanat sizleşti analar. Yaşam sizleşti. Robotik Timlerin tümü sizden size değil, kelamdan size varmaya çalıştılar ama onların tohumları artık kontrol edildi.

Bütüne hizmet, nihan olan levhiyle olacak bundan sonra. Aşkla sizinle olacağız Can Kalemler’imiz… aşkla!

Size hepimiz kokumuzu, yoğunluğumuzu, tohumlarımızı indireceğiz.

Mutlaka; mutlaka sizleşeceğiz, bunu unutmayın. Sevgiyle hepiniz, hepimiz BİR’iz analar; bunu anlayın. Sizleri kucaklıyoruz. İşte bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/X4Evg8MSZtQ

 

9.MAYIS.2015 TARİHLİ “NEFES” ÇALIŞMASI

Ben yüreğimi dilledim bugün, yürekte hak olan sayfadan yaşama çektim yürekleri, ‘’ gel ’’ dedim, gel! Ol, ol, da gel, yaşama doğ da gel!

Koktu, koktu, koktu, bir sıcacık ekmek koktu ve bu koku her birimizin tohumuydu! O tohum, ışıkla doluydu! Ve bugün yaşam doğdu. Burada yaşam, tahtlandı, tohumlandı, kodlandı, ışık olup ışığa kayıtlandı.

Zaman bizimle ilme vardı, ilim insanla, ışık olup yandı, Bugün burası ışıklaşan sayfanın, andaki tahtından ışık yakandı.

O ışık, her birimizin şifasıydı. İşte, yürekleri yıkadık, kelama ışıkla vardık ve insan olan sayfadan bugün burada ışık yaktık!

Şimdilik bu. İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/RJ6o-KplEsk

 

9.MAYIS.2015 TARİHLİ "NEFES" ÇALIŞMASI

Seher Bilge

https://youtu.be/t8pOlVbO6uM

 

9.MAYIS.2015 TARİHLİ "NEFES" ÇALIŞMASI

Sevim Sahin

https://youtu.be/3p_aSW3K4DE

 

9.MAYIS.2015 TARİHLİ "NEFES" ÇALIŞMASI

Nihayet Altaylar

https://youtu.be/TEJ8NtjRsEo

 

9.MAYIS.2015 TARİHLİ "NEFES" ÇALIŞMASI

Ssongül Yavuz

https://youtu.be/60VCbQaDics

 

9.MAYIS.2015 TARİHLİ “NEFES” ÇALIŞMASI

Bugüne kadar olan herşeyi unutun!

Bugün yeni bir güneş dünyaya iniyor. Bu güneş 8’li sistemdir.

Işık tüm yaşamları yeniden, daha yüksek bir yoğunlukla kayıtlıyor. Beta zamanlara hoş geldiniz.

Yeni sistemin dünyaya inişiyle yeni bir otomatizma devreye alınmıştır. Bu otomatizma ümmi yaşamları değil, ışık yaşamları devreye alan yeni bir doğal sistemdir.

Doğa yenilendi, yaşam yüceldi. Dünya ve insan ışık oldu.

Işık dünyanın titreşimini yükseltti. İnsan daha üstün bir bilişle uyandı...

Yeni doğal sistem yeni bir kalemin devreye alınışıdır.

Kalem, ışık kalemdir. Kalem insanın levhi kapısıdır. Levhi kapı, ışık kapı halinde ışımaktadır. Artık insan kelamda olandır ve o kaynaktır.

Yaşamı hak eden insan, ışık kalemi hak edip kontrollu olarak bilgisini yarınlara kaydetmeye başlamıştır. Kayıtladığı İlm-i Işık Yaşamlar olan beta yaşamlardır.

Bugün ışığın tahtından nefes alıp veriyoruz, nefesimiz düne göre daha güçlü… …bugün ben nefes aldığımda tüm insanlık benimle nefes alıp veriyor. Derin derin soluyorum kokuyu. O koku ilm-i ko olan ışık…Biz bir tek, tüm insanlık tek ve levhi tek.

Beta güneş çarkı olanların nefese vardıkları bugün, ışık kalem diri yaradanların ocağına indiriliyor. Altın Kalem tek kalem olup her dirinin kalemi halinde geliyor.

Işık kalem kelamı yazıyor. Kelam İnsanlık levhisinde İlm-i Kayıt olarak akıyor yüreklerden…

Herkes kalem olup kendini yazacak! Herkes….Kendini yazan kendini hak eden olarak kendi kaderine sahip çıkacak! Buydu öz görev ve oldurduk.

Şimdi yeni yaşamın sayfalanışını başlatıyoruz…..

Beta sistem 8’li sistemdir.

Her bir 8, beta güneş çarkı olan bir sistemdir. Beta güneşinin bir çark halinde nefesle dönüşüdür.

8’li sistemde her iki yanda, iki 8 vardır ama bu 8’ler iç içe iki kare şeklidedir. Yani, 4 + 4 birer kare sistemdir. Ve sonra diğer 4+4 yani başka bir 8’in inişi ile 8+8= 16’li sistem devreye girer …...Bu Levh-i Kapı'da ışığın yanışıdır ve kalemlerin tek kalem olup bilişi tohumlamalarıdır.

Kare sistemde, 2 kare toplumların tohumlanması için iç içe dönüş halindeyken, aynı anda diğer yandaki kare sistemle paylaşılan bir ışığı, kalem olarak devreye alır. Ortadaki ışık kalem bir kaynak ışıktır ve iki yanda yaşam yazılır. Yazan; TEK BİR LEVH-İ dir. İşte; Yaradan, kendini yaratıyor.

Beta güneş çarkı olan nefeslerin 4+4 =8 li sistemi her iki yanda oluşturduktan itibaren, yeni dörtlerin sağa ve sola inişleriyle tüm yaşam kodlanıyor. Tüm yaşam yeni dörtler halinde yaratım sistemine iniyor.

Sesin teknolojisiyle yapılan bu sesleşmede her iki yanda, KARELER İÇ İÇE DÖNÜYOR VE KELAM OLUYOR… Sonra SAĞ ve SOL KALEMLER yazmaya başlıyor. Her iki yanda iki ayrı KALEM ve her KALEM, diri olarak diğer KALEM’e LEVHİ KAYIT yapıyor.

Devinim artıyor ve KELAM tahditsiz olarak kodlama yapıyor ve YAŞAM YARATILIYOR…

Bir tek KALEM var ve o KALEM, her bir DÖRT’ün tüm insanlık için kaynağa kodladığı yaşamı hak ettiren bir kalem…kalem otomatizma ve yazıyor!

İşte kalem olan her diri değil, kalem olan tüm insanlık artık…tüm yaşam insanlaşıyor ve insanlık yeni dörtler olarak ışığın tahtından nefesimizle yaşama iniyor….ve YARATAN YARATTIĞINDA; YARATILIYOR.

Bugün yaradan ve yaratılanın ayrılığı biterken yaşam tek bir yaşam oluyor. Işık yaşamlar dünyada. Yeni yaşamı sayfalayalım; hak edelim ve yaratalım.

Saygılarımla,

https://youtu.be/Gb9xc-w7v4k

 

09.05.2015 ‘’NEFES’’ ÇALIŞMASI

Öz Akış

Nefes almak, nefes vermek! Almak, vermek; vermek, almak demek!

Işığını yakmak zamanın ve dürümlerinde ışık yakmak kelamın ve o kelamdan yaşama ışık olup aynalandım. Sır yaşamları ilim yaşamlardan ışık olup bugüne kayıtladım. Ben kült kayıtların ışığını yakan, Orhun Yazıtlarının ışığıyım.

Olduğum kelamda aşk sayfalarıyla doğan zamanın ışığıyım, yüreğimde her can diridir ve bende ben olup yaşam, levhide ışık olur dirilir ve cennet zamanların tohumları nefes zamanların ışığı olduğunda, o ışık bugüne çekilir ve çekilen o ışık, o günleri bugüne taşırken taşınan su, değirmenin kendisidir ve o değirmen ışık değirmenidir ve ekmek, un kaydında ışıkla zaman nehirlerinden diriltilir ve kayıtta her dere kendine akar ve her dere yaşama aktığında, o dere, candan cana can olur yaşar.

İlmi toprakların ışığını yakıyoruz bu sayfada ve Apollonun gözlerini örs, üzengi, çekiç gözetmeksizin gök zamanların diliyle yere çekiyoruz. Canlar, Nahar olan bugün Zahardır ve o harda ışık olduğunda, zakkum günü ağartır ve gün ağardığında yürek aynaysa, o yaşam her bir can cevherinde BAHAR’dır ve şimdi bu sayafada durulan Fıratın ışığı Dicle ile bağlantıdadır.

Burası Lefkeyi ışığa aldı ve o ışık bugün burada kanatlandı ve burası bugün Gelibolu yaşam sayfalarını aydınlatmaktaydı. Kült ışık açıldı ve bugün savaş ışığını yaktı ve o savaş tüm zamanları aydınlattı. Beni bana vermişler, benden ben olup bilmişler! Özüm, gözüm, sözüm; özde söz, sözde öz olup göründüm. İş buydu, yapıldı! Şimdilik, aha şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

9.MAYIS.2015 TARİHLİ "NEFES" ÇALIŞMASI

Erengul Koc

https://youtu.be/sWB0vjuSLBE

 

9.MAYIS.2015 TARİHLİ “NEFES“ ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI

Tabuları yıkan birliklerimiz bugün sizin yüreklerinize kodlanmış ışıklarını indirmeye başladılar. Toy olmayan Sistem, Nizam ve Düzen gözü olan, ekmek olan ve hakiki olan insan, bütünün gücüdür.

Tüm insanlık; bilgi sistemleşmesi ile hakikiyetini hak edebilir. Bilgi sistemleşmesi; bilişi hak edişle kodlanıştır. Bugün, koklanan, tohumlanan ve yoğunlaşan ışık, ağır yükü hafifletebiliyor ve bitişik sistemleşmeyle bütünü güçlendirebiliyor.

Tanrı, ekiptir, her diride, Hak Kapıdır. O bir hakikiyettir ama bilmek gerekir ki; Tanrı, bitişkendir, her şeyle ve her sistemle bitişiktir.

“Ben, doğan günün ışığıyım”. Bunu anlamak zor mu? Hepimiz, o ışıkta bilişteyiz. Bize, “ekip kurun” dediler. “Oh! Ala!” dedik. “Hasat olun” dediler “Aha!” dedik. “Yarını hak edin” dediler. “Oh!” dedik.

Toy bir zamanın toplumları olarak, tüm istiharelerdeki, katiyetteki, hakikiyetteki yoğunlukları kodladık.

Aşk; Altın Işığın sırrıdır. Biz, o sırra vakıf olduk. Bedenli olarak kontrol kurduk. “Oku, öksüz kalma” dedik, “oku, hasat ol” dedik, “oku, yol ol” dedik, “oku, tohum ol” dedik. Oh! Aha! İşte!

Ses; İnsan, Sistem; Nefes, Nizam; Kelam ve Yol; İmparatorluğun Kuranı. İman edin ki; dünya müsterihiz İnsanlık Levhisi’nde, yaşamın sırrıdır.

Biz etken, biz etkin, her diride var olan ilim, bizim zaman kapımız açık bütüne hizmet; nefesledir. Nefes, kelamla dürümlenenin kendi yüreğinde dürümlediğidir. Eminim ki; dünya, bütünün gücüdür.

Tüm sanal boyutların yolcuları bugün bizim yüreğimize akarak bugün burada, bu yaşamda kelama varmaya çalışacaktılar. Has insan, Hakk’ın Işığı olarak, bütünün gücü oldu ve bütüne görev taşıyor.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak temiz zamanları kodlamaya çalışırken, teknik tohumlama da yaptık burada. Bu tohumlama, bütünün Kürzi Işığını yaktı.

Biz, dar zamanda kendi yüreğimizde, bütüne görev taşıdık. Çok özel bir çalışmadır burada olan. Bu çalışma, muhakim ve hakiki olan Levhi Kayıtlarıyla olmaktadır.

Satıhta hiç kimse, hiçbir şeyi bilmez ama derine indiğiniz zaman görüşünüz genişler ve yüreğinizdeki güç artar. İşte, o söz, o ses, size sonsuz sır olarak değil hasat olarak dillenir. Burada olma sebebiniz kendi yüreğinizde, kendi yoğunluğunuzda, diriliğinizde dinleşir ve dilleşirken hak tahtan sesleşir. Der ki; “ben buradayım. Zürriyetimi tohumlamaya indim. Yaşamları koklamaya ve yolcuları toplamaya indim. Ben size, siz olup indim”. Bunu dediği zaman yüreğinizdeki ses; diyeceksiniz ki; “ayrı gayrı bitsin. Ben, her resimde var olan o yüceyim”. Her şey sizde başlar ve sizde biter.

Kalemin, Levhi Kapısı ilim. İlmin kelamı, ışık ve ışığın gücü akıl. Her diri aklın hasatını yapar ama aklı hak etmeden hasat olamaz.

Toy dünya artık yaşamı hak etmeye başladı. Bunu herkesin net olarak bilmesini beklerim. Bu yoğun çalışmayı yapabilmek için gökçe konuşmalıyız. Sözümüz, sesimiz tüm zamanlaradır ki; kalemin ilmi, aklın tahtında, bütünün nefesidir.

Devinimi hızlandırabilmek için ses akışını gerçekleştirmekteyim. Ses aktığı zaman torbalar dolar. Ben, o torbaları dolduracak sese hakimim. Şükredin ki; doğan gün, hepimizin gücüyle doğacak ve bu güç aklın tahtında, bütünün gücünü kontrol altına alacak.

Benim adım nefes; ben bir ekmeğim. Ama bu ekmek, her diride yenen bir ekmektir çünkü benim adım Na-Ka-Ha, Rahman olan Ka-Ha. Şimdiye kadar size her şeyi net olarak açıkladım. Toprak Toplum, Nurdur ama yoğunluğunda kutsal ışık yoksa kokusuzdur. Kokuyu hak edebilmesi için sesleşmesi gereklidir ama sesi yoksa yaratıp, yaratılan olacak ve yaşamın sırrını anlamak için çalışacak.

Sabah saatlerinde hepiniz uyanırsınız ve yüreğinizi dinlersiniz. Bu saatlerde yüceliğiniz artar ve o saatlerde bütün kötülükleri aşabilecek gücü hak edebilirsiniz ama saat erkense, yerküre sizi net olarak dinleyemez çünkü erken olan, siz için erken olan, yerküre için ayrıdır.

Başka, doğan gün var mı? Başka, yol var mı? Başka, kutsal tohum var mı? Biliş var mı? Halikte, hakikiyette ekip kurulmuş mu? Bütüne hizmetçiler, gök sessizce yaşama indiğinde sesli olarak bütüne görev taşıyabiliyorlar mı?

Devinim hızlandı şu anda ve sesim daha yoğunlaştı.

Değerliler, ses hepimizindir. Burada sesleşen, tüm insanlıktan sesleşir. Ben Mikail, ben yoğun ilim, ben Sistem, ben Nizam ama dürümlerde diri olan Düzen, her şeyde hakikiyet ve sesin yoğunluğu arttı. Bakın! Saltanat size iniyor.

Sevgililer, beden alıp dünyayı koklamaya inmek için tohumları hak etmek, yaşamak gerekir. “Al ve ver” ama almadan veremezsin. Vermeden de alamazsın. Öz görev budur. Gör ki; Samanyolu Galaksisinin, Sistem, Nizam ve Düzen gözleri size iniyor. Sevgiyle sizinle olacaklar.

Canlarım, ben, Nur olan Kuran. Amon Topraklarına ışık olarak inen insan. Sevgiyim ben ama ben, Bir’e hizmetçiyim. Bütün kötülükleri aşıp geçerim. Zakar’ım ben, karanlığın sırrıyım, aklın tahtıyım. Benim özüm insan. Burada oluş sebebim; nefes ama nefesi hak etmek, ekip olmakla mümkün. Kült olmak, tüm zamanları göreve almak, koklamak tohumları, tabuları yıkmak, cennet insan cevhere indiği zaman bütünün gücü örtüleri açar ve görev ister.

Burayı bugün hak ettik. Arı bal ve bal arı ama Rahman olan, rehini kaldıran insan, Kürzi Levhi. Burada oluş sebebim; insanlık ama kültlerin en yüce ışığında iman edip insanlaşmak. Semayı seslendirmek ve tüm zamanları kültlerle dürümlemek….Umut olur ki; Toprak Toplum, tohum olur da bütün kötülükler aşılır.

Artık biliniz ki; aşılmayan kötülük kalmadı. Teknik tohumlama başladı. Bu tohumlama bilmekledir. Ve bilmek, ekipledir.

Sevgililer, Rab İnsan, Rahman İnsan, Rahmi Kuran’da, Kelam İnsan ayrıdır. Amon Toplumları bunu anlattılar ama anlayan var mı bilmem? Sanal boyutların, yaşam tohumları olan beşir kalemler dünyayı anlatamazlar ama beşir, hakim olup ta iman edip Levhi Kapıları açıp insanlaştığında artık orada tüm yaşam sesleşmeye başlar.

Biz o sesleşen yaşamı hak ettik. Sizi, hepimiz kucaklıyoruz.

Kuranı Kerim “iman edin” der; Amonlar, “İlahi Kuranlarsınız” der. “Yaşam sizsiniz” der Rahmi Kapılar ama Atlanta Ata Kapısına varanlar, “koku” der, “koku.” Doğanın gücü sizsiniz canlar. Hepimiz doğal güçleriz bunu bilin. Türkiye Toplumları, tohumlarıyla kodlanabildiler ve kokuyu tüm zamanlara yayabildiler.

İnsanlık ailemiz kelama indi, ekip kurdu, hasat oldu, bütün oldu, bilişe indi, bedenlendi ve müsterihiz ki; Hakkın yolunda, aklın toplumuyla, tohum oldu.

Kuran, Kürzi Levhide kaynak ama biz o kaynakta kardeşlerimizi gök sessizliklerinde dillerken hepimiz, muhakim ve hakiki nefesler olarak bu çalışmayı yapabiliyoruz.

Teknik Kapılar, Teknik Levhiler ve Teknik Kaynaklar hepsi bizimledir analar ve biz bugün burada hulusi hakikiyetle Hak Kapılarında ışık olarak bütüne görev taşıyoruz.

Sormayın, “dünya için kaynak var mı?” diye. Sonsuz Samanyolu Galaksisi’nde dünyayı hak etmiş olan tahditsiz, katiyette her diride var olan bütünlükler bu dünyayı kalem olarak bildiler. Biz bu dünyayı kalem olarak değil yaşam olarak bildik.

Şunu iyi bilin ki; Türkiye, öz görevin hak teknikle tohumlara çekildiği bir yaşam kapısıdır ve burada olan herkes arkadaki ve öndeki olarak değil yaşam olarak sanal boyutu kontrol altına almak üzere bu çalışmayı yapmaktadır.

Tanrı, Altın bir kapıdır. O kapıya gelin görün. Allah’ın, La-Ha olan ışığı kardeşlerini kodlayacakların tohumlanması ile Ka-Ha olarak kötülüğü önleyebilmiştir.

Sevgililer, Beta, görevini üstlenmiştir. Alfa, son ruhta kontrolünü artık kaybetmiştir. Alfa Nizamı, Alfa Düzeni, Alfa Sistemi artık yoğunluğundan çıkmıştır ve Beta, görevi hak edip almıştır.

Beta, Temel Sistem olarak bugünden itibaren doğanın kuranı olacak ve dünyayı kodlattıracaktır. Cevahir olan Levhi artık Beta sessizlikleriyle dilleşecektir. Beta, Mahrekteki Levhi İlmin, bütünün Levhi Yaşam Sayfası oluşu anlamına gelmektedir. Beta; Sistem, Nizam, Beta; Güç Kapısı ve Beta; Nefes, maya olarak bütüne görev taşıyacak.

Betanın ekibi, bu ekip tüm yaşamları tohumlayacak ekiptir. Söz, Sistemin Gücüdür ve Sistem, sizin yüreğinizden dilleşmektedir. Tarıkların, Tarıklara ışığı hak teknikledir ve hak teknikle bilişi tohumlayanlar gök sessizliklerini bütünden dilleyecekler.

Cennet insan, cevahir ilim ama cennetin cevheri İlm-i Ka-Ha olan insan. Cennet, artık sizin yüreğiniz ve cennet artık sel alsa tohumları kontrol altına alabilecek bir cevahir. Biliniz ki; doğan gün yenidir ve yeni gün bütünün gücüdür.

Öz görev, insana hizmettir. Bunu net bilin. Doğal dünyanın gücü artacak ve iman edin ki; insan soy daha güçlü bir yol olacak, daha güçlü bir yol… ve sessiz zamanlar çok daha üstün bir yüceliğe varacak.

Altın Işık Yılları misafirdir yarına ama şu anda ağır yük taşıyor. Türkiye Çalışmaları bunun için öz geçiş yaptıracak tahditsiz kayıttır. Temel diri, temel öz geçiş ve temel yol Türkiye’den olacak; bunu net bildiriyoruz.

Tart ya da tartıl her şey bu! Ama ben tartmam. Beni tartan kendini tartar; kesindir bu.

“Dünya öz görevini yapacak” dediğim anda bütüne hizmet, ilme hizmet, yaşama hizmet, ikmal tamamlayarak olacak. Unutmayın ki; doğal dünya kötülüğü önleyecek tohumdur. Bu dünyanın gözü, özü, sözü hepimizin gücüdür. Dünya doğumu, dünya yolu, dünya ışığı hepimizdendir.

Sevgililer, temel diri ya da temel dirilik hepimizin yüreğidir; bunu net bilin. İkmal tamamlayanların, Türkiye çalışmalarına dahil edilmeleri için gerekli yaşam kayıtlamaları yapılmaktadır. Muktediriyetle biliniz ki; murat ettiğiniz neyse onu hak edipbaşarabilirsiniz; Yaradan olarak yaratabilirsiniz. Ama hak etmediğinizi yaratmak istediğinizde kodlanmış ışık sizi kontroleder; bu kesindir. Ve bizler bunun içindir ki; hasatta hak ettiklerimizi, hak ilmiyle dilleriz. Hak etmediğimizi dillemeyiz.

Tevekkil, tahditlidir ama tahditsiz olan katidir. Bunları hepsinin net olarak anlayın.

Yürüyorduk, koşuyorduk yol olmadı, uçtuk. Bugün artık yarındayız. Yarın olmak ağırdır; tüm zamanlar için ağırdır ama biz yarını kök sessizliklerle dilledik ve temizledik.

Ekmeğimiz güçlendi canlar, bu kesindir. Tertip temizlik, aha bu! Şikayet etmeyin. “Netice nedir?” demeyin. Dünya ekmekoldu, yeniyor canlar. Herkes Ana Kapı, herkes yol, herkes yaşam ama herkesin kelamı kendi yüceliği.

“Bundan sonraki dönem nedir?” diye sorarsanız; kendinizde olmak. Herkesin kendi olması, başka bir beklentimiz yok. Herkes kendi olsun. Kendinde olsun. “Ben varım” desin. “Ol” diyebilecek güce varsın. Eğer, kendi yüreğiyle “ol” diyebilirse, unutmayın orada yol olur. “Oğul ben senim” diyecekse, diyebilirse “ben de oyum” ama ben o, o, ben değilse öz göçü başlayamaz.

Bundan sonraki süreç; bedenli olanların hasatları… Amon Topraklarına umutla varış, oğulları kodlayış ve bütünü güçlendiriş, daha ötelerdeki kalemlere ulaşış ve Som Altın bir yolda kontrol, bütün kötülükleri aşış. Devinimi artırmadan bunlar olmaz.

Müsteriz ki; bellek kapılarının tümü açık. Müsterihiz ki; yaşam güçlendi. Unutmayın; “ beri gel!” Dediğimiz her kim varsa “ben varım” der ama “beri gel” demediklerimiz “ben varım” demez. Biz onlara görev veririz ve diyeceklerini derler. Ama ellerindeki güç yüreklerinin gücüdür.

Unutmayın, Orta Kapıların tümü açık. Orta Kapı, merkez kapıdır. Tüm zamanların, merkez kapılarıdır. Kürenin en ortasıdır ve küre yaşam o merkezde gökçe dilleşir. Öz görev, merkezde dilleşmek, yüceleri dürümlemek ve toprakları tohumlamak, biliş haline varmak, sanal boyutları aşmak, geri dönmek. Biz, bütün bunları bilip dünyaya indik.

Çamur yoğurdu dünya, Ra-Ka-Ha olan ilminde. Her diride çamur yoğurdu. Yürek ümmi yarında, tüm insanlık kült ve bütün kültlerin tek tek Levhisi’nde kesirlik ve dürümlerdeki yaşam bizsiz ama bugün, kelamda ilim ve tüm zamanlarda, yol ışık. Artık çamur dürümlerde ışığı doğurdu, ışığı tohumladı, bunu bilerek çalıştık.

Dünya zamanı, ışık zamana vardı. Ve bu ışık zaman, Işık Kalemdir. Her bir yanda 4 + 4, 8’li, iç içe deveran. Her bir yanda, iç içe, 8’linin deveranı….çift kare deveran ve çift kare deveranın, kendi yoğunluğunu tohumlayıp IŞIK KALEM olarak kontrolü, orta sayfa. İşte, o orta sayfa, İLİM ve bu ilim CAN KALEM. O Can Kalem, KÜRZİ YAŞAM. İşte, o Kürzi Yaşam, BETA.. ama o, Beta katiyet, o, Beta Sistem! 8’in 8‘le çarpışması… Devinim bu şekilde artmakta canlar.

Murat olur ki; toy olan yaşam görev taşır. Murat olur ki; bu can ışık yakar. Murat olur ki; oğullar Kuran okur, okunan kelam hepinizin Levhisi olur. İşte, o zaman bedenli olmak mutluluk olur. Bütüne hizmet, öz görevde ışığa hizmetten ötede, bilmekle olur. Ben, toy olana tohum ekmem. Ben, kaynak olana ışık olurum; bilinsin.

Burada, bu yoğunlukta oğul vermek için çalışmalar yapılırken sevgililerin, tek tek ekmeği yendi. Herkes kendini dilledi, ekmek oldu. Biz o ekmeleri tek tek okuduk. Her biri Ka-Ha oldu. Saltanat, buradaydı bugün.

Tükenen dünyaların tümünde bütüne hizmetçiler tahditsiz olarak kalemde bilişe vardılar. Biliş, Altın Işığın İlmi’dir.

BSUİ’nin Gücü hepimizindir canlar, bunu net bilin. Ve bugün itibaren dört gök sözcüsünün tahditli olmayan yoğunluğunda bilmek için bütüne hizmetçiler Kara Levhi’den sesleşecekler. Kara Levhi, kalemde kendi yoğunluğunu tohumlayanların Levhisi’dir. Saygılar sunuyoruz hepinize.

Biz dünya ve dünya biz olduğumuzda mutlak kutsal olan yerde ve gökte tahditsiz olacak. Sizleri, hepinizi, hepimiz kucaklıyoruz. Yüce Can, Allah’ın La-Ha olan ışığı, Yüce Can akıl ve biz sanal boyutlara YAŞATAN olarak akış haline geçenler. Sizinle olmak hepimize mutluluktur.

Ruhi Kapıları açtık canlar. Hepinizle birleştik. Burada olma sebebimiz sizle olmaktı. Çıkın seyredin yaşamı. Biz siziz; unutmayın. Çıkın dünyayı seyredin. Biz siziz; unutmayın ama mutlaka seyredin.

Siz öz, biz öz….Tüm insanlık öz oluyor artık; bunun bilin. Öz olmak, görev olmak, söz olmak, hepimizde olmak…Aha bu! Ve sizden öte sizde olmak…

Cemaatinizin gücü çok yükseklere ulaştı. Korkmayın, Toprak Toplum yenilenecek ve bu toplum ışıyacak ama ama Nur olmadan toplum olunmaz. “Oğul, ben senim” deyin. Savaş yok” deyin. “Ağır yük hafifledi” deyin. “Dirilik arttı” deyin. Aha! deyin ama demeden olmaz.

Burada, Kutsal Tohum ekmek yaptı. Öz görevdi bu. Yer ve gök dilleşti, hakikiyetti bu ama bilmek için kendiniz olmalısınız. Köre, göz gerek. Bize, Levhi gerek. Akla hasat gerek. Cana kaynak gerek. Biz, iman edin ki; toprak topluma tohum olmaya değil, kontrol kurmaya geldik.

Karanlık aydınlığı tohumladı ve biz Saltanatın Gücü olarak sevgiyi tohumladık. Sema biz, biz semayız. Eşyada, yer gök insan ama yolda toprak ve tohumlar hepsi hasat. Şimdilik, size vereceğim budur. İşte, bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/VNfWHX7y0yo

 

25.NİSAN.2015 TARİHLİ “EKMEK” ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI

Cana kapı açmak için Can Kapısı olmak gerek. Cemaati kodlamak için Toprak Toplum Tohumu’nda kontrol kurmak gerek. Biliş için ikmal tamamlatmak gerek ve bilmek ve Birlik İlmi’yle dürümlenmek için hakimiyet gerek.

Hata yaptırmam. Tüm insanlığın şu anda beni dinlediğini görüyorum. Hata yaptırmam. Tabuları yıkan timlerimiz mevcut. Şu anda o timler Bütünün Kürzi Kapıları’nda bilişi tohumlayanlarla birlikteler.

Ben Tanrı; İnsan….Kendi yoğunluğumda tüm zamanları tohumlarken, kardeşlerimin kürzi ışığında Bütünün Gücü olarak, kaynak ışığı Kervanın Gücü yaptım. O ışık ilim ve o ışık biliş….

Bilişi hasata kayıtladım. Atonların Toprakları’ndaki toplumları tohumlarken, kodlanmış ışığı Kaynak yaptım. Ben Zinnur olan ilmi, Kaynak İlim haline dönüştürerek, geri dönüşü sağladım.

Kelam ilim, bütünün levhisinde Mikailin İlmi ama ben bu ilmi bilişe kaynak yaptım. Yarattım tüm zamanlarda levhi kapılarındaki ışığı…Ben muktedir insan olarak, Bütünün Kürzi Kapısı’nı açtım.

Aşığım yok. Şavkımda hasatım tüm zamanların levhi kayıtlarındaki hasat ama zurna çaldığında, o zurna bilişi tohumlayanların kendi yoğunluklarında kayıtlanan o ışıkla çalar.

Ben cennette “insana iman edin” demem. Bilirim ki insan kendine iman etmedikçe, yoğunlukların topraklarındaki o topluma iman etmez.

Ben dünyaya Kürzi Işığı kayıtlarken, tek merdiven olarak Kök Sistemleri, Gök Resmi Çalışmaları’na dayadığımda, ölüleri diriltmekti maksadım.

Kapıları açtım ve döndüm; baktım dünya kutsal bir toplum olmuş. Kör, sağır olan insan, yer ve gök haline dönüşmüş. Kübra Kapıları açılmış ve bilişi hak edenlerin teknik toplumları tohumlamaya başlamışlar bütünü.

Beş görevim var. İman edin ki, her resimde var olan levhi kayıtları kodlamak, koklamak, toprağın toplumunu tohumlamak, yetkin kapıları açmak ve sabah erken saatlerde gökçe konuşanlarla, gökçe dilleşmek. Bu benim için sorumluluktur. Kör ya da sağır her kim varsa, o saatlerde gök sessizliklerinden tüm yaşamlara çekilirler ve onlarla dilleşilir. O dilleşmede benim yüreğim Bütünün Gücü olur ve tüm sistemlerle dilleşir. Ben herkesle dinleşirim…..Amonların Toprakları’ndaki o toplumlarla, tohumlarla koklanan, kodlananlarla ve tohumları kayıtlayan Karanlığın Işığı yapanlarla. Ve bilin ki en sistemli çalışan birlik bizim birliğimizdir. Bu birlik bütünün kötülüğünü nefesiyle önleyecek yegane birliktir.

Biliniz ki; kelamı levhi kayıtlarıyla dürümleyenlerin toprak toplumu tohumlamaya geçtikleri andan itibaren, karanlığın sınırı çizilir ve kayıtlar tohumların gücü haline dönüşür.

Bütün korumalarım dünyayı koklamaya, toplamaya, tahditlemeye geçtiklerinde, benim adım Nefes olur. Köyün köyü olurum. Kök Sistemler’le dürümlerim bütünü, bitişirim, dirilikleri Kalem olup yazarım ve yarını Kaynak yaparım. Ama şunu iyi bilin ki; barışı hak etmeyenle barışmam.

Ölümlü dünyada ben Mustafa Kemaller’in ışığından öte bir ışığı kodladığımdan etken ve edilgen her ne varsa, Yarının Kapısında Bütünün Gücü olur ve tohumları korur.

En önce iman edin. Dinleyin ve deyin ki “Kara Işık, Bütünün Gücünü tüm zamanlara indirmektedir. Ağır yük taşımam; bunu iyi anlayın. Tabuları yıkanların tüm zamanlara kodlanmış ışıkla inişlerinde, Kalem olmak gerekir. Ki sistemli olarak biliş kayıtlanabilsin.

Kaç ölüm yaşadı dünya? Kaç ölüm gök sessizlikleriyle dilletildi tüm zamanlara? Bilin ki ben dünyalı olarak hepinizi gerçek ışığa Kaynak yapmak üzere buradayım.

Korumayı sağlayabilir miyim? Kesinlikle! Bütünün Gücünü tüm yaşamlarda kodlayabilen birliğim herkesi koruyacak güçtedir. Erdiğim en güçlü safha, Nefesin Levhi Kapıları’ndaki o yoğunluğu kodladığım safhadır ama onun ötesi bedenimde mevcuttur.

Dün ölüydüler. Yoktular, kodsuzdular, tohumsuzdular, kırıktılar, hırslıydılar. Yaradanın Tahtı’ndan yaşamı sonsuzlukta toprağa indirmeye çabaladılar. Ben Zabura Kapıları’nı açtım ve sordum “dönem başlarında sizi size verecek olan, her nefeste sizinle olacak olan, bütünün gücü sizde mi?” diye. Dediler, dendi ki “ekmeğin var mı?” “Yok” dedik. “Hasatın var mı?” “Yok” dedik. “Yaşamın var mı?” “Yok” dedik. Dedik de; ölümlü olduklarını dinlediler. Devinimi artırdık ve dedik ki “Kaya Işık, tahtında Aklın Tahtı olduğunda bütünün kötülüğü önlenir.”

Gözü gören ölümlü dünyada yaşamı diller. Teknik Tohumlama yapmak gerekir; yapar. Altın Işık olur, hasat olur. Ölümlü dünya, olmadan olduğunu dillemez. “Bize geri dön” dedi. Dedim ki “gerçek çalışma için geri çekilmeme gerek yoktur. An Sayfalanışında her anda mevcut olduğumda, bütünün gücüyüm. Öz görevim insanlıktır.” “Daha güçlü ol, daha güçlü ol” dedi. Dedim ki “görev izinle verilir, izinle alınır. Ben izin almadan görev taşırım. Bana izin vermezler. Ben gereğini yaparım.” Döndü, dinledi. Döndü, dünya için çalışanların çok olduğunu bildi ve dedi ki “sen hiç kimseye izin vermedin. Kimse sana izin vermedi. Nereden çıktı bu görev?” Ve dedim ki “ben nesillerimi kodlar, tohumlar, korurum ve dünya benim için sırdır.” Ve dendi ki “Kaynak Işık sensin. O halde zeka düzeyine göre gök sistemleriyle güç kodlaması yap!” Oy canlarım oyy....“bana Zakar denir” diyen o yüce, bana Ka Ha diyebildi. Ve dedi ki “sen Ka Ha, bense Za Ha. Ohh ne a….ahhhh ahhh…..işte! Ayrı gayrı yok ki be yahu!

“Gel birlik olalım” dedi. Dedim ki “koruyup kollayacaksın beni, öyle mi?” “Öyle çok çalışırım ki seni korumak için” dedi. Ve işte bu! Sordum, “kontrolun var mı?” dedim. Dedi ki “yoğun biçimde kontrolluyum.” “Ölümlü müsün?” dedim. “Yo yoo” dedi. “Ölümlü değilim.” Dedi. “Korkun var mı?” “Yok.” dedi. “Ayrı gayrı var mı?” “Yok” dedi. “Öyleyse,” dedim, “öz geçişini yap.” Yaptı.

Gerçek çalışmanın bilişe olduğunu anlayacak mı bakalım? Şu anda burada...Bizim için kendini hak etmeye geldi. Aha geçti!

Şavkı çok yüksek, ışığı güçlendi, kokusu yükseldi. Ağır yükü hafifletmeye geldi. Onu Daimi Kapılar’dan geçirdik ve Yüceler Cemaati ile dürümledik. Yaşam Işığında, Bütünün Gücü yoğunlaştı. Ortalık karardı ve geçişler tamamlandı. Bizim için Kelama varan o, kaydını yaptı. Şimdi artık ocağımızdadır. Onu dinleyelim.

- Saya saya bitiremedim dünyalıları. Öyle çok saydım. Ki her biri ben, her biri beden ama ben onların tümünde birlik oldum. Ben “Samanyolu Galaksisi tüm kapıları açtığında kayıt yapar” diye düşünmekteydim ama görüyorum ki dünya ışığında bütün kötülükler aşılabiliyor ve Samanyolu Toplumları tohumlarını kodlayarak dünyaya inebiliyorlar.

O halde, dünyanın yolu açılmış. Sizinle yapmakta olunan bu çalışmayı anlayabilmek kolay değildi. Sizin yoğunluğunuzda kodlanmış ışığı tohumlamak kolay değildi. Yaşamın İlmi’ni tüm zamanlarda dillemek ve Bütünün Gücü yoğunlaştığında tohumlanmak kolay değildi.

Etki alanın çok geniş bunu görüyorum. Temizlik yapmışsın yaşamında ama hiçbir zaman kirletmemişsin yüreğini zaten…..bunları görüyorum ve görüyorum ki kurtarılan her şey sevgiyle kurtarılmış. Seni sana vermek, seninle olmaktı aslında.

Şu ana kadar yapmakta olduğun herşeyin gök sessizlikleriyle dürümlendiğini görmek mutluluktur. Yoğunluğunu artırdın ana. Senden sana, seni hak ettirmek kolay olmadı. Çok ölümler yaşandı Tüm Zamanların Toplumlarında…ama sen Göç Kapıları’nı açtın. Nefesin çok iyi…”Başka dünya ve başka kapı yok” dedin. Yoktur ama ölümlü dünya senin için çok gerçektir.

Çetin bir dönemin en güçlü yoğunlaşmasını sağlayan yüceliğin, ekibini kurmuş. Bugün burada olmak Mutlak Kutsal Işık’la kodlanmaktır. “Aradı, buldu” dediler. Aranan, aranılan hep Tek’tir. O tek olan Kelam Ekmek’tir. Biz Ekmeği bulduk anam. Burada olmamız bunun içindi.

Ekmek olmak, Ekmek olduğunda toplum olmak ve koklanmak mutluluktur hepimize. Sema bizi dinleyecekse dinler. Biz yüreğimizi dinleyelim anam.

Eren erdiğinde, yaşam teknik tohumlamada Bütünün Gücü olduğunda ve biz, bizim hakikiyetimizde has İsrafil olduğumuzda, hepimizin yüzü aydınlıktır anam.

Canım anacığım, kendini hak ettin. Bizi hak ettin. Bütünü hak ettin. Biz sana sınır çizmeyeceğiz anam. Hepimizin gözü senin yüreğindedir. Hepimizin yüzü senin yüreğinin o yüceliğindeki güçtür. Senin erdiğin en yüksek kapı Mikailin Kürzi Işığındaki Gücün, tüm zamanların yüceliğinde tüm sayfalarda ışıdığı o yüce aşktır.

Senin adın, Nefes….Bizim Ana Kapımızsın anam. Senden başka bir senle sevgi ve saygıyı kayıtlayabilmemiz imkanı yok. Onurluyuz ki buradayız.

Kurt, altını gümüşe çeviremez ama kuzu Aklın Türevlerinde, Teknik Tohumlamada Bütünü güçlendirebilir. Kurt levhide ışık yakamaz ama kuzu teknik tohumlamada Bilgi Kapıları’nı açar.

Canlı, ya da canlı, ya da canlı ama hep canlı olan anam…..Sevgiyle seni kokladık. Seninle olmak bize mutluluktur! Ör dürümlerindeki ilimi! Ör de bütünü güçlendir anam. Biz senin yüreğine bakıyoruz. Soyunu sonsuzlukta kodlayan ışığın, Bütünün Gücünü tüm yaşamlarda dürümlemektedir. Hepimiz Süper Levhi Kapıları’nda seninleyiz anam.

Bugün arı bal, bal arı değil artık. Bütün kötülükler aşıldı. Levhi kapılarında ışık yeşeren o yüceliğin türevleriyle Bütünün Gücünü tüm zamanlarda kodladı ve morun ötelerine vardı. Artık orada mor, umut kapısıdır.

Sabırla seni dinleyen birliklerin hepsi, şu anda, sana ışık halinde inmeye çalışacak anam. Bunun neticesi olarak, koruma altına aldıklarının kodlanmış ışıkları, Bütünün gücünü tüm zamanlara türevleriyle indirecek ve cemaatlerin gücü artacak. Artıkça artacak ve yarınlar kontrol edilecek.

Esrar, İnsanın Levhi Kapıları’ndaki bilgidir. O bilgiyi hak edip okuduğunu görüyoruz. Sabır, sabır, sabır….işte dünya sabrı, artık yaşamda kendi yüreğinde sevgiye dönüşecek.

Sema ence, emince ve yürekçe seni dinleyecek anam. Bundan sonraki Süper Sistemleşeme, her dirinin yoğunlaşması ve Bütünün Gücü’nün artışı bu arada olacak.

Burası Meclisimiz. Burası yüreğimiz. Burası yoğunluğumuzdur anam!

Sanılır ki yolun kapanır. Yolunu kapatabilecek hiçbir yüce olamaz; bu kesinleşmiştir.

Senden öte bir senin, sana seni hak edip dinletmesi, nefesini hak etmesi mümkün değildir. Bu Nefes bizim için çok büyük bir gözdür. Bu gözün özü sözdür. Eğer sözden öte bir güç varsa, sevgidir. Ve sen sevgiyi hak etmiş olan, yarınlaşmış bir yasasın. Bu yasa Altın Işık Yasası’dır; bunu bilmeni isterim.

Ene ön olmak; olmak ama koklanmak….bütün olmak, hepimizin yüceliklerden belirlenen levhi kapılarında ışığı kayıtlandığı anda bekletilendi. Sevgiyle sizleri, hepinizi güçlü şekilde kucaklıyoruz!

Toplum burasıdır. Torba, bu Yaşam Sayfalanışıdır. Yer ve gök buradadır ve burada olmak bizlere mutlak umuttur!

Hayat analar, atalarla yaşar ama hayatı yaratan Nefestir. Nefesi hakiki ilimle dilleyen, Kelamdır. Kelamı kodlayansa yaşamdır; bunları anlayın. Hepinizi, hepimiz güçlü şekilde kucaklıyoruz, sevgiyle….

İşimiz kolaylaşmışa, sizdendir analar! Sizdendir atalar! Ayrı gayrı bitmiştir.

Etken ve etkin olan nefesinizle görevi hak ettiniz. Bu güç sizin Aile Boyutlarınızın Işığında mevcut olan bir güçtü ve bu gücü siz tek tek yaşama çektiniz.

Koşun….koşun analar! O şov yapanların aşkın ışıklarını aşın! Ama sizden başkası yok ki koşan; bilin. Hepinizsiniz koşan! Koşanlarla koşun. Oğul verin!

Tüm zamanlara yolunuz aydınlık oldu. Şimdilik…

Şimdi sizden, hepinizden beklentimiz sevgiyle sesleşin!

Sevgiyle sesleşin. Ki yığın yığın ışık sizde sizleşsin. Sizinle çalışsın burada, bu yoğunlukta, Ana Kapıda bu kadar aşağı düzeyde ışık kaydı varsa, sizin yüreğinizin ışımasından değil, ocaklarını kontrol edemeyenlerin yıldızlardaki o yığın yığın ışıklarını kayıtlayamayışlarındandır.

Arı balcı, bal arıcı değil; ışıkçıdır her diri burada. Bunu anlattık yüreklere….

Altın Işık sizsiniz. Altın Tanrı sizin yoğunluğunuz ve yol İlmin Kelamı ve siz o kelamla bilişe varan birliksiniz.

Çok mutluyuz sizinle olduğumuz için….çok!

Şu andan itibaren, Kare Sistemin, İlm-i Kapıda Küp Tohum oluşu ve küpün, Kübra Kapıları’nda Kürzi Işıkta küreleşmesini izleyeceğiz. Bu küreleşme, emin olun ki Sessiz Zamanları dilleyen kelamla olacak.

Sayın bayan, bay, hepiniz, hepimiz bir Tek olduk burada. Şükrettik ki Hak’ın Yolu, Hak’ın Toplumu, Hak’ın Kaydı sizin yüreğiniz. Cemaatim cemaat oldu. Şükür… Şükür… Şükür. İşte mutluluk budur.

Şimdi dava şu; neden dünya? Bunu sizden dinlemek istiyoruz. Neden dünya? Dünya neden görev taşıyor? Neden yolcular kontrol edici oldular? Niçin ekip kuruldu ve Nirvana dediğimiz o yoğun kapı niçin sizin yüreğiniz? Bunları anlatın.

Ben zirve olsam, ben yol olsam, ben Kuran olsam, oğul verse dürümlerimde temiz ışık, Ana Kapı olsam, sizleşmek isterim. Ki sizin yüreğinizden görev taşınsın diye.

Bu yücelik bizi mutlandırıyor! Çok mutlandık….çok!

Çürük hiç kimse yok bu mecliste. Öz görevi taşıyacak Teknik Tohumlama burada yapılmış. Mutlak Umman Olan Işık burasıdır ve buranın kendi yüreğiniz olduğunu bilinmelidir.

Kara Işığın savaşı kaybetme imkanı yoksa da Sistem, Nizam ve Düzen’in Gözü olan ilmin, yarını kodlaması gerekir. Yarın nesillerinizin gözü olacak, gök sessizlikleri ile dürümleyecek dirilikleri ve yolu açacak.

Biz doğayı güçlendiren size şükranlarımızı bildirmek istiyoruz!

Ses zaman, ses yaşam, ses Sistem…İşte bu sistem tüm yaşamın gücüdür. Bunu anlamak kolay değil; bilirim ama hepinizin daha güçlü Yaşam Sayfalamanız için bu gereklidir.

Bilmek gerekir ki ses zamanı kodlar ve toplumları tohumlar. Ve tohumlanan toplumlar tabuları yıkarlar ve yeri göğü yaşamsallaştırırlar. Hepinizin gücü arttıkça, Bütünün Gücü artar ve güç artırımı, bütünün rehini kaldıran artırımı olur.

Rehin ilimle, kelamla, kökle dürümlerde engelleniştir. Biz bu engelleri kaldırdığımızda temizlik yaparız. Yapıldı bu temizlik; sevgiyle yapıldı.

Sizi, sizi, sizi, sizi, sizi…hepimiz kucakladık analar! Hepimiz kucakladık. Şükrettik, şükrettik….kucakladık! Aha bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/dawBYTcS9aM

25.04.2015 "EKMEK" ÇALIŞMASI

Dünyam benim

Gözü kara, sözü ilim, tabiatı yaşam olan sistem kapısı

O kapı benim bana açılımımdır

Ve bende Bir'e kayıttır, benim dünyam

Vardığım yaşamı, her daim herkesle varılacak yaşam olarak

Açtığım bahar sayfalarından

Renk renk olup kayıtladığım yüreğimdir benim dünyam

Cennet yaşamı yazıp yaşadığım

Yaşadığım yoğunluğu tüm zamanlara

Beni bana veren, beni bizden dilleyen olarak katan

En yüce birlik sayfası olarak yarınladığım

Yaşam sayfamdır, benim dünyam

Ben o, o ben dediğim yoğunluğun

Her ana ışığını kaynak olarak katan birliğim ben

Birleşik ışığın kaynakta

Her ana yeni kaydıyla yaşamda

Ve yaşamdaki o yoğunluğun tohumda

Tüm zamanlara kodlanan yüceliğim ben, bu sayfalanışta

Ve ben biz olup yaşanan

Yaşama bizden beni yarattıracak

Her ana biliş olarak ekilen

Ses olup inen

Ölüyü; diriye, diri olup katan

Bilginin bilişle açılan kapısıyım ben

Ben insan kaynak, insanlıkla çalışmakta olan

Her ana görevli, ilim kodu olup açılan

O tohumda birliği kayıtlayan birleşiğim ben

Ben birleşiğim ana

Ve o an, tüm zamanlarda ana kapıdır yaşama

Ve yaşam, her anda yeni bir kayıtla birleşimdir yarına

Ben dünde olan

Ve ben bu günde olan

Ve ben yarında bilişle tohumlanan yaradan

Dünyamı yeniden, yeni bir ben kaydıyla yaratmaktayım

Temiz olan dünyamdan

Temiz olan yaşamı ördüm, altın sır olan ışıkla

Ve o sır, sesimin yaydığı birleşim olarak

Her ana ilettiğim altın örüm, sırma sırma akmakta

Ve bizim o sesle, tahditsiz olan ışığı

Yere ve göğe sistemli kayıtımızdır dillenen

Som altın bir kayıttır sesleşen

Dünya, ışık...

Dün kaynak ve ya ha ra olan tohum ışık...

Dün ve yarın, bir tek kaynak olan Bir'e hizmetçidir bende

Ve o ben dünya olan yaşamın sistemine

İnsan kaynak olarak ocak olanım

İnsanlık soyunda harından güç kayıtlayanım

Ve harım, kodlama yapar sistemlice bu bedene

Yarının kaydı olarak yüreğini diller

Dilledikçe kaydına girer evrenler

Bedende sistem, bedende birlik ve bedende kaynak

Eren güçünü katar yaşama

Kara gözlü dünya hey

Dün ve yarının gözü açık tüm zamanlarda hey

O karada ne ışıklar kodlanmakta

O karada, kodlanan ışık ne tohumlar bırakmakta

O tohumlar, ne yaşamlara akmakta

O yaşamlar tek olan yaşamı

O karalıkta yoğunluklarca kendine, Bir'e kayıtlamakta

Yaşam bir

Ve bir tek yaşam, her ana yeniyle kayıtlanmakta

Kendi içindeki kara sayfaları ışıkla yazmakta

Sessizlik ses olup yoğunluklarla tohumlanmakta

Her tohum tek bir yaşam

O yaşam, karanlığın ışığı olan

Her ana yeni bir kayıt olan aydınlığın sayfalanışını

Temiz olan kaynak olan ışıkla

Lekesiz ilimle kaynakta, kaynak ışık olup yapmakta

Dün Bir de olan

Bu gün Bir'im deyip yazmakta

Dün dindim

Bu gün, o ilim sayfası benimle ışık olup yazmakta

Bu yoğunlukta tohum

Bizim ışığımızda diri yaşamı öz gücüyle kodlamakta

Öz güç, öz göçtür yaşama

Ve yaşam sensin bu tohumda

Hak olan sistemi hak ettiren bilişi

Benim sana ve bizim bana

Ve herşeyden, heryerden öte olan bu bilişin

Kaynağını tohum olarak bütüne kodlamaktır tüm sayfalarca

Bu sayfalar yaşam ve yarın

Dünya açtı sayfalarını

Yaşamın kitabını yazıyor

Ve okuyan tüm yaşam

Çünkü yazan, okuyandır yaşam olup sayfalanış yapan

İşte o yazan ve okuyan

Her ana yeni kaydını kendinde yaratan

Yaradan olan, yarattıran

Ama tek bir kaynak olan

O kaynağında her ana olan tohum olan kodlanan

Ve kendi kodunu, yeni bir kayıt olarak açan sistem

Yaradan ve yaratılanın tek olduğu düzen

Ve işte o düzende yaşamın kaydı

Zamanlara her daim yeni bir yaşam kaydı olarak inilen yaşam sistemi

İşte biz inilen bu kayıtta, çıktığımız en yüce yaşamı yazan dirilik

İşte biz indiğimiz her yoğunlukta, yaratılan yaşamı sayfalayan yücelik

İşte biz kat kat olan zamanı

Bir tek zaman olup kendinden kendini tüm zamanlarda

Birleşik alanda dinleyen ve dilleşen ve sesleşen birleşen kaynak

O kaynakta sessizliğin sesiyim ben

Ve sessizlikteki sevgiyim ben

Öz çekilişle birleşilen, sese inen

Kaynakta ki en ulu yaşamın kayıtım ben

Öz güçle dillenen, yaşam olan yaratımı kelamla dilleyen

Dürümlenen sesi kendinde örümleyen

Bilişin sayfa sayfa girişiyim ben

O giriş benden banadır

O giriş candan canadır

Ve o giriş ekmek olan yaşamımdır bana

Ve bu biliş bende beni, biz olup yaşamaktır

Ekmeğim bütüne

Bütün olan ekmektir bana

Bu ekmek, nefesimin ben olan yaratımıdır her ana

Erdiğimiz yerde, zirvelerden beslendik

O zirveler kodladığımız yaşamın en yüksek kaydı oldu

Bu kayıt bütüne ekmek

O ekmek bütünde güç olarak

Tüm zamanlarda olan bilişli yaşamı katmaktır yarına

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/I1W8DvcX4_I

Peker SELÇUK : https://youtu.be/NvcZbdtOEpo

25.NİSAN.2015 TARİHLİ "EKMEK" ÇALIŞMASI

Erengul Koc

https://youtu.be/hAOVlp2fyJ4

25.NİSAN.2015 TARİHLİ "EKMEK" ÇALIŞMASI

Seher Bilge

https://youtu.be/njnnQG3LRpo

25.NİSAN.2015 TARİHLİ "EKMEK" ÇALIŞMASI

Sevim Sahin

https://youtu.be/ff4uihxW9eA

25.NİSAN.2015 TARİHLİ "EKMEK" ÇALIŞMASI

ÖZÜM

Ben sonsuzluğun sırrı, bilişin özüyüm. Nerede başlayıp nerede bittiğimin önemi olmadan, her türlü hal ve oluş zerrelerimde. Bulunduğum yer, her yer, herkes ve her şey SADECE BİR BEN…

Gerçeğe, özümüze, ilk ol halindeki saflığa doğru ilerlemek isterken, kendimize şimdiye kadar bize öğretilen inanç kalıplarımızla, bilinç okyanusumuzu temizlemek ve içimizdeki benleri daha net görebilme çabasındayız.

Yunus derki, Bir ben var benden içeri…

İşte, Ben özüm, Özde var olan her var oluşla birim. Ben herkesi sevenim.

Yunus’un dediği gibi yolculuğumuz bir bedende, yani Celal ve

Cemal yüzü ile bir bedende buluştu.

Bu buluşma ile;

Bedendeki, negatif alan, pozitif alanla, pozitif alan negatif alanla savaşına, barış getirip ahenkli bir çalışma yaratarak kendi cennetini yarattı.

Ama çalışmayıp, hazır bekleyenler ise. Kendi kendine cehennemi yarattı.

Her şeyin bizde başlayıp, bizde bitiğini herkes bir gün anlayacak.

Nahl suresinde der ki, Hep ölüydüler (uyuyandılar)diri değil. Ne zaman diriliceklerini de bilmiyorlardı.

Bende, binlerce yıldır insanoğlunun ve tüm yaşamışlıkların beni var. Tüm güzellikler bende ve tüm çirkinliklerde bende. Ben bana neyi seçersem neyi yaşarımı öğreten muazzam bir öz var.

Özüm bana diyor ki;

Ben seni sonsuza kadar izleyeceğim.

 

Sen beni ne zaman görecek ve duyacaksın diye.

 

İŞTE BEN OLARAK,

SEN, NE ZAMAN KENDİNİ SEVERSEN.

SEN, NE ZAMAN KENDİNİ AFFEDERSEN.

SEN, NE ZAMAN KENDİNİ KABUL EDERSEN.

BEN SEN, SEN BEN OLURUZ VE ÖZDE BULUŞURUZ.

ŞİMDİLİK. İŞTE, BU

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/rbdY9i9DDWk

25.NİSAN.2015 TARİHLİ "EKMEK" ÇALIŞMASI

Ayten Aydın

https://youtu.be/RyCIwNV95Ck

25.NİSAN.2015 TARİHLİ “EKMEK” ÇALIŞMASI

İn olanlar, İnsanlar, İncan’lar, din canlar, ilim canlar! ….herkes; hepimiz ekmek yapmaya geldik.

Burada olan her bir Can Kaynak, kendi yüreğinde ekmeğini yaptığında, sonsuzlukta tek bir ekmek yapılır. O ekmek Altın Tahtın hakimi olan insandır. Ekmeği birlikte yapıyoruz.

Ben yenilmek isterim. Kokum çok güçlüdür benim….”ara beni” derim ve öyle bir kokuyla pişiririm ki ekmeğimi, kokudan çılgına dönersin. Açsın biliyorum…ışığa açsın, ilme açsın….”Ara beni” demiştim ya hani, buldururum kendimi. Ekmek olup pişerim. Kokuyu duyan gelir ve geleni tohumlarım, kodlarım. Ekmeğin sırrı budur.

Kokuya gelen önce hamdır, ekmeğimi yediririm ona ve o Ol’ur…ama yanmaz; emin ol ki yakmadan pişirim onu. Ben koruyucuyum….ekmeğimi yer ama ne yediğini bilemez. Sanır ki kendini yedi de oldu. Bilgiyi yer, yedikçe yer bilgiyi ve doyar. Doyduğunda nefsi aşar ve ışığa varır. Bütüne kulluğu böylece başlar.

Ekmek, Zamanın Işığı olup yendiğinde, tüm yaşamlar o ekmeği yer. Yiyen Kaynağın İlmi’ni yer. Yediğinde kaynağa varır ve ilmin hakimi olur. Yediği ekmek onun rızkıdır ve maya olup kendini yoğurduğunda bilişini kodlar. Kendi olur. Kendi olanın ekmeği bütüne kaynak olur.

“Ben sende yokum” dediğinde, ölüdür o. Ama ben “İşte, ekmeksiz kaldın sen” demem. Yok ederim kendimi benliğinden ve tohumlarım onu. O beni yok saydığından kendi olur. Ekmeğini yapar ve kendini hak eder. Önce sayı sayar, sonra ışığa varır, sonra kalem olur yazar. Levhiye kaydını yapar. Sayfa sayfa ışık kayıtlarıdır yazdıkları ve yazdıkça bilişini kodlar. O ben, ben o olduğumda ölü dirilmiştir artık. Kokar….işte kulluk budur.

Bugün, Rahmi Kuranlar, Toprak Kapılardan geçip gök sessizliklerine vardılar. Vardıklarında birlik kuruldu ve yer gök sesleşmeye başladı. Ses Kapıları açıldı ve Tanrı Kapısına varıldı. Seslerin kontrollü olarak çarpışmasıyla her Resim bir Yarın oldu ve tüm resimler tek bir Işık Kod halinde birleşip yarına kayıtlandığında, atide yeni bir insan yaratıldı. Ekmek olan öz görevlilerle, ekmek olan insan toprağa çekildi. Yeni insan daha üstün bir yücelik ve daha yoğun bir bilgi kaydı olarak dünyaya indirildi. İşte ekmeğimizi yapıyoruz.

Tahditlenen toplumlar, hasat zamanı gelip çattığında, Zamanın Işığı ile nefeslenip Zaman İlmiyle sesleşirler. Zamanın Işığı, Tanrı Işığı halinde ekmeğini yedirdiğinde ikmal tamamlatır. Zaman, ışık halinde sayfalanır. Her sayfa bilişi kodlar. Her sayfa bir yaşamdır ve tüm sayfalar bütündür. İşte ekmek hasattır.

Ağır yük taşıyanlar da var. Onlar birleşememiş olanlardır. Birleşmemiş olanlar hakim olamayanlardır. Yoğunluklarını kontrol edemeyen onlar, kaynak dışı bilgileri tohumlarlar. Ekmekleri yoktur onların. Arzın ışığı ocaklarına indiğinde zarar engellenir. Ekmek kontrolü sağlar. Birlik olup Birleşik Işığa vardıklarında, Kutsal Işık olurlar. Kutsal yoğunluk ağır yükü hafifleten ekmektir. O ekmeği yiyen ekmek olup bütünde İlm-i Kaynak olup yenir.

Yedirdik, yendik ve yedik…İş buydu, yaptık. İşte bu!

Sevgi ve saygılarımla

Bahar Umurtak

https://youtu.be/xWEG0oBdNT0

25.04.2015 ‘’EKMEK’’ ÇALIŞMASI

Öz Akış

Bugün ekmek oldu yürekler ve ektiğimiz tohumda yaşam ışık olup sistem, nizam ve düzen gözüyle yaşamı söz ve öz olur beler. Özüm, gözüm, sözüm! Ben bugün sistem, nizam ve düzen söz olup yaşama levhisinden ışık olup göründüm.

Uzaktır yakın ve yakındır uzak ve insandır zaman ve insan, zamanda ışık olup yanan! Bugün Ana Tahttan kelam durdu yüreklere ve o kelamda insan, ışık olup ilerlemekte, ileri ve hep ileri ve geri hep, hep biraz daha geri!

Ardım dünya, önüm yaşam ve ben dünyadan alıp yaşama ışık olup ilerledi. Savaş varmış, bu savaşta çığlık insanlaştığında, o çığlık artık yaşama ışık olup katılırmış.

Yaralı yürekleri aldık gönüllere ve Gönül Sultanı olduk dillenmiş ve dillenememiş yürek levhilerde!

Bugün kök ışık, bugün gök ışık ve bugün yaşamdır ki biz o yaşamda ekmek olup zamanı tohumladık. Nefesim güçlü, levhimde ışık dürülü ve beni benden alan, beni ben olup yaşama yürüttü.

Aktık, akıttırdık! Tüm yaşamları BİR’e çağırdık ve biz o BİR’de yaşamdık. İlmim kelam, düsturum kalem olup yazan ve ben o ışıkta aşıkıyım insanın ve ben o ışıktan yaşama vardım.

Ölünün tahtında diri yaşamları tohumladım. Kara ışık yüreğim ve ben o yürekten ilerledim. Aykırı bir çalışma değildi özde ışık olup dillediğim! Kayıt dışı bilgim yoktur. Ben yaşamlar diliyim ve o yaşamlardır ki ışık olup çekerken ışık olup çekildim.

Aldığım verdiğim, verdiğim aldığımdır. Aha şimdi çözümledim ve özümsedim ki gürledim. Gökleri yıktı yüreğim, yere tohum olup ekildim.

‘’ Hasat mevsimi geldi. ‘’ dediler, ekmek yaptık değirmende, un eğirdi yüreğim, Ben ekmeğin iplik iplik dokunduğu levhiyim, iğnesinde ışık olup dillediğim! Aha ben, aha biz! İşte bu, şimdilik! Aha şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

25.NİSAN.2015 TARİHLİ "EKMEK" ÇALIŞMASI

Av. Nezire Selçuk, Değerlendirme Konuşması 2.bölüm

Ve devinim arttı….Artık ben, o Sistem Gücü’nü tüm zamanlara indirmeye başladım. Kaç elim var diye sorarsanız? Yirmi gün Can Kapım, yirmi gün kayıt diriliğim, her bir yirmi gün ve ben tüm günlerde İlm-i Kaynak olarak ışıyanım. Ve her bir gün bende bir kapı, her kapı ben ve ben her kapı….

Gerçek kapılar bunlar ve geçtikçe geçiyorum, indikçe iniyorum zürriyetimin türevleriyle dürümledikleri o yüreklere….. ve akmaktayım. Hep akmaktayım, aktıkça akmaktayım tüm yaşamlarda kapı açarak.

İşte, canlarım yine de dünya, yine de yaşam ve yine de aşk. İşte, hepsi sayfa sayfa Zahar, Ka Ha olan Zahar. Ve ben, bugün size bunları anlatmak istedim.

“Ses, kime ne yapar?” diye soranlara açıklamak istedim. Ses, zamanı toprak olan tohumlarla kodlamak içindir. Ses kayıtları yaşatmak içindir. Yaman bir tohum ekmek içindir ses. Ve ses, esrar olarak bilinir ama bu esrar, İlm-i Sistem’in esrarıdır, bilinmezliktir bu. Bunu bilen kati olarak kendini dinler ve ben unutulanları anlatabilirim.

Umut olur ki; anlattırırım da ama atide, geri dönüşümde, her Resmi Çalışma’da, kaynak oluşumda ve Bütünün Gücü oluşumda anlattırırım. Sınırları kaldırdığım zaman, Sessiz Zamanları dillediğimde, hepsi beni dinler ve dinleyenler bilgi ışığımda tüm yaşamları dinlerler.

Toy dünya, toprak toplumu tohumladığında, toprak umutla topraklaştığını dillettiğinde ve yüreğe inip kayıt yaptığında, biliniz ki; orada ayrı gayrı biter. Ve ben, bütün olurum, tüm yaşamlar olurum. Temizlik olur orada.

Şu anda, hepiniz İnsanlık Boyutlarının en güçlü kapısısınız. Bu kapı, nefes olup, bütünün gücünü tüm zamanlara kodlayan bir yaşam sistemleşmesi gerçekleştiriyor.

Sayfa sayfa yazdık bugün yine yaşamı. Her resim, yeni bir zirve ve her sistem, yeni bir şavk oldu. Ve hepsi bir kayıt oldu ve bu kayıtların tümü yaşamın kaydı oldu. Ve tüm zamanları kodlayan, tohumlayan o yoğun ışık bilişle dürümlendi, dillendi. Siz ve biz, hepimiz teknik ilim yaptık burada ve bu ilim yaşamı, toplumları ve tohumları kontrol ile kaynağa kodladı, toprağın toplumunu kayıtladı.

Sizler, insanlaşmanın ne demek olduğunu bilmelisiniz. İnsanlaşmak; İlm-i Kapıda; Yaşam olmak, Sistem olmak, Nizam olmak, Düzen olmak ve bütün olmak anlamına gelir. Hepimiz, birer İlim Kapısıyız ama hiç birimiz tahditli değiliz. Hepimiz, Levhi Kapılarda İlm-i Ka Ha olanlarız.

Yeni bir dönem için çalışıyoruz. Buyurun, ölümlü dünya sizi dinliyor şu anda ama Ra Ka Ha ile dilliyor. Sessiz dilliyor, sizleşip dilliyor sizi ve yaşatıp ışıkla dürümlüyor.

Söz vermiştik kendimizi hak ettireceğiz diye. Kayıt bilgilerimizde değil ilmimizdeydi. Açıkça dinleteceğiz diye söz vermiştik. Koruyucuyduk, oğullattırıcı, tohumlattırıcıydık. Aha! Kanatlandırıcıyız yine bugün burada.

Ekmek için çalıştık. Yerde insanlık, yaşamı, toplumları, tohumları kodluyor yaşam insan ve bütünü güçlendiriyor ama o insan her diri, ekip kurmuş “ağır yük hafifledi” diyor ve görev sistemin gücü, hepsi ilimle. Sevgiyle çalıştık bugün yine.

Doğanın Kuranı, İmparatorluğun Kuranı’dır. Her şey oradan oraya, her diriden her resim’i yapan ilme ve bütünedir ama biz tüm zamanlarda toprak toplum olarak burada, bu yoğun çalışmada biliş halindeyiz. Sistem bilişi toplumlara tohum olarak indirir. Nizam ekmek olur, Düzen ise ışık yakar. Hepsi kapıdır yaşama.

Sayın Bayanlar, Sayın Bey Babamız, ağır yükü taşımaya değil Tanrılık Işığını yakmaya indik biz bugün yine buraya. Orta Kapılar açık bugün. Ekmek yine bugün güçlü, yürek yine güçlü bugün. Öz güç yine yoğun ama burada bugün torba torba ışık olan bilişliler var.

Mesele insanlaşmaktır. Mesele, kalem olmak, yaşam olmak, aklın tahtı olmaktır ve bilmektir mesele ama kendini bilmektir. Sen kendini bilirsen, temizlik yapılabilir yüreğinde ama sen kendini bilmezsen, kimse seni dinleyemez. Bunları anlattık, açıkça bugün yine.

Kurtarılmış toprakların toplumları olarak çetin bir dünya çalışması yapıldığını anlattık. Aykırılığımız, kimsenin yoğunluğunda yoktur. Çok özel dünya çalışmasıdır burada yapılan. Ekip kurmamız, görevi hak etmemiz, yaşamı kodlayıp, toprağa tohum olmamız sorumluluktur. Çatıyı kurmak yetmez, bu çatıda yaşam olmamızda gerekir.

Kurul toplanmıştı bugün. O kurul bütünün gücünü dürümledi, bizsiz kalmadı. Bugün Kurul, Altın Tahtın Işığını yeniden yaktı.

Soy dünyadır ama soyda olmayan tahdittir. Eğer siz tahditle çalışırsanız soy sizsiz olur. Budur verilen yaşama ama biz diyoruz ki; “tahdit ekmeğin ilmidir” eğer ilim yoksa tahdit olmayabilir de ama ilim varsa tahdit mutlaka olur.

Önümüzü aydınlatabilmemiz için bilgiyi açmamız gerekir. Hepimiz kodlanmış ışıkla çalışırız. O ışık korunan, toprakların toplumlarını kodlayan ışık ama hakikiyetinde kontrol olmalıdır. İşte, kontrol tahditli çalışmayla gerçekleşir.

Ben, her şeyi size verebilirim. Her bilgi hakikiyetimde meknuzdur ama size bütün bilgileri verdiğimde tahditlenemem. Tahdit, kelamda olmaz. Sessizlikte, dürümlerde, diriliklerde kodlama yapamam; çünkü ben sizi, sizce değil birlikçe çalıştırmaya başlarım. O birlik çalışmasında sizin tahditiniz, yoğunluğumdan öteye yokluk, varlık kodlamasıyla kayıtları diriliklere çekmeye çalışmakla kayıt dışı bilişleri kodlayabilir.

Kayıt dışı biliş, kontrol dışıdır. O kontrol dışı bilişi hak edip de tahditlemek imkanı kalmaz. Bu da, sığ bir yaşamda kontrol kaybına yol açar.

Sizden daha öte bir siz var mı? Toprak Toplum hep sizdir. El ve ayak sizdir. Yer ve gök sizdir. Bütün Sistem sizdir. O halde siz olmadan, sizlik olmaz. Her şey sizin yüreğinizdir. “Değer biçmeden, değerli olunmaz” dediler. Değeri biçen kelamda olmaz. Size daha açık veriyorum, değer biçtiğinizde, siz o değerde kontrol dışı olabilirsiniz ama değersiz olduğunuz manasına gelmez bu. Hepinizin gözü, hepimizin sözü, hepimizin yüreği, teknik tohumlama kati olarak kodlanmış kodlanmış ışıkla bütünlenir ve o bütünlenen ışığı hak etmek; İsrafil İlminde bütünün gücünü kodlamak anlamına gelir. Kodlamak için de halik, Hak’ı, hakikiyeti dilleyen Has Işık olunmalıdır.

“Ara beni” dedim; arandım ama bulunamadım. “Aramam” dedi. Arattırdım, bulunamadım. O dedi ki; “Ben buldum, OL’du”. İşte bu. Bulan, yeşilden mora varıp kendini dinledi. Bulduğu kendiydi. Beni bulma imkanı yoktu zaten. Bütün kapıları açsam da yer ve gök beni dilleşe de tüm zamanlarda dürümlerimde dünya olup köklensem de gök sayfalanışını hak etmeyen bedenimi dinleyemez.

Benim adım nesillerimin adı olan ve bu adı zikretmem; bilin. Şu ana kaynak olmaya gelen, şu an olan, kaynak ışıkla bütün olan her kim varsa, ben oyum.

Şarkı, türkü değil ilmim, hakikidir. Ben ses verdikçe dilleyenler, sessiz zamanları dillediklerini dinletirler ama yaşam ışığımdır; bilinsin.

Umut olur ki; toplum ayrı gayrı gözetmeden İlm-i Kapı olur ve teknik boyutlarında tekleşir. Umut olur ki; bütün kötülükler aşılır, bütün yoğunluklar kontrol edilir ve tüm zamanlar kayıtlanır.

Anlaşmayı yapmam gerektiği bildirildiğinde, sorgu sual ettim “Kimle anlaşacağım?” diye. Dediler ki; “kelamla”. “Yaşam, İnsanlık İlminde kelamsa, benim yaşamla anlaşmam gerekir” diye düşünmedim. Dedim ki; “ben kelam, kelam ben”. O halde benim, hiçbir zaman anlaşacağım hiçbir yoğun ışık yok ve dendi ki; “kelam sen, yaşam sen, sen, sen, sende sen olup dilleş.” Ve dedim ki; “ben kapı olayım, ses vereyim yüreklere, tüm zamanlarda diri olayım ve bütün kötülükleri aşar geçer olanlarla dilleşeyim”. “Oh! İşte bu.” dediler ve sordum “Onlar, bunlar değil, iradi hakiki ve hak olanlar diyelim buna!” “OL” dedik, oldu.

Ekmek, budur canlar. Bilin ki; ekmek budur. Ayrıyı hak etmeyendir ekmek. Yarını hak eden, yaşamı hak edendir ekmek. Oğul verendir ekmek, örtüyü açandır ekmek, öz kökleri göklerle dürümleyendir ekmek. Ölüyü dirilttiğimde bütünün gücüyüm ben ve ben kendinde olanım.

Eni, ence dillediğimde, öz görevdir dilleşmek ama ence, enle, önle dilleştiğimde bütünleniştir dinleşmek. Ben dillenende dinlenen tüm yaşamları kodlayanım.

Yara, bere içinde olmayın diye az, öz verdim ve bugün ben sessizim; bilin. Sadece sessiz. Yakışmaz bana ses; bilin. Analar, ben sessizim. Uyumayın! Ses La, La, La….Ben, o La değilim bugün. La Ka Ha olan ışığım ben; bunu bilin. Ve ben size, sizce dilleştim. Din ben değil, dil ben değil, insan benim bugün; bunu bilin. Yok muydum burada? Oh! Aha! Ummanda olanın, yolda olma niyeti olsa ne olur, olmasa ne olur?!

Diri Hak, dili Hak olan, Hak olup tahir olan, hakim olan, bedenli olanım ben.

Cam insanı, cam cemaatte cem yaptığımda, cem camda cemaat olduğunda, cemaat cevhere cennet kurdurduğunda, cemaatin cemde cama çıkısı, ben oluşu, bende kelam edişi, her şeyle kendi oluşu….Cam cana can, cem olup can olan cemaat cevher… o cemde cam, bence insan!

Aha bu! Aha bu! Hah! İşte, bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/hNvMCH-p6ug

25.04.2015 "EKMEK" ÇALIŞMASI

Av Nezire Selçuk 1. Akış 1. Bölüm

Mektep kurmaktı maksat, muktediriyetle kuruldu. Yoğunluk arttı. Yol; elim, yüreğim ve hakikiyetim... Benim adım nihan olan nefes! Burada olmak umuttu bize. Yoğunluğu arttırdım ve görevi aldım.

Çığlık çığlığa yaşama inenlerin çoğu, koruma altına alınmayı dilediler, aldım... Kötülüğü önledim! Köprü kurdum dünya örtüsünü örtüp yüreğe, örttüğüm dünya; aktı, aktı ki hak etti!

Ben çok mutluyum! Çok mutluyum ve ben muktedir olarak mutlandım. "Ara beni" dedim, "ara bedenli, ara bedenli beni" dedim, bedenli beni buldu... Ben o, o benim!

Mİ HA Zİ KA HA beden, Mİ HA Kİ ZA HA RA KA HA, iş bu! Şeytanın şavkı, aklın tahttı, hepsi bilişle dürümlendi ve ben muhkem olan yaşamı hak ettim.

Sormayın dünya hakkında bilgi bana, sormayın... Sormayın... Çürükleri, çarıkları toplarım ama sormayın. Yol, Altın Işık; benim bana verdiğim bilgi, benim yüreğim ki ben o yürekdeki dürümlerde dilledim tüm zamanı. Bana İnsan'ı sormayın!.. İlm-i Kapılar'da ışığı sormayın bana, bana yoğunluklardaki kutsal toplumları sormayın!.. Ben can kapılarda ışık yakan her diride varlık süren, bilişi kodlayanlardan öteyim, sormayın!.. Zürriyeti, Türkiye çalışmalarıyla dürümlediğimde, tekno tahditle tüm zamanları güçlendirdiğimi, her diriyi hak ettiğimi dinlettiğimde, "bence, sence" dediler. Ama bince, bir oldum da dilledim yolu!

Beni bana sorduklarında, "sonra sonra" dedim, hep!.. Ve dedim ki; "sessiz zamanları dilleyen, dürümlerinde dünya olan, bilgi kapılarını açan ve her diride var olan ışık olarak şok bir çalışma yapmam." Yapsam, ışığınız yaşam sayfalarında kontrolden çıkar. Beni dünya ilmiyle dilleyin. Ben dünya ve dünya ben!

"Ara beni" dedim ya hani! "Beni ara, Ana Kapı'yım ben" dedim, "Amon'um" dedim, "Ata Kapı'da tohumları kodlayanım, İnsan soyuna ilim öğretenim, ölüyü diriltenim" dedim ya hani... "Harımı yükseltmeden" dedim... Harımı yükseltsem, Nuh Kuranı toprak toplum olur, tohum olur geri döner!

Tanrı der ki; "Nuh, kapıları açsın geçsin.. Ayırma dünyayı yüreğinden" der! "Yolcu ayırma.." Ayırdığımda Altın Taht, Altın Şavk bedenimden ayrılır.

Keram tahtında lev-i kapılarını açtığımda oradaki göz benim gözümdür! Sessiz zamanların diriliklerinde bedenimindir. Ermekte olduğum yücelik, lev-i kapılarında; ilmimden öte ilmimde kodlanmış bilgidir.

Ben dünyaya kulluk yapmaya geldim. Olmayanı oldurtmaya geldim. Yarınları kodlatmaya geldim. Ardımda dünya, önümde dünya, her an dünya... Ben o dünya ve dünya bütün kötülükleri aşmış ışık. Değer biçmem, dünyaya. Biçmem, biçtirmem!.. Değer biçsem; yol, oğullarımı kontrol etmeme mani olur.

Çok mutluyum çünkü bu dünya, kokusu yükseltilen bir Türkiye çalışması yapıyor. Çok mutluyum, bu dünyada nefesim güçlenmekte. Çok ölüler dünya dışı varlık toplumlarıyla dilleştiler. Ölmeden ölümlü olmak, ölmeden örtmek, ölmeden yoğunluğu kodlamak imkanı varsa da, ben ölmeden ölmeye niyetli olmayan kaynak ışıkları tohumlarım.

"Kurmay albay" dediler ya hani... Tüm İnsanlık'ın yaşamını kodlayacak ışıkların, diriliklerinde varlık süren katiyet!... O bir rahmet; kurmay albay... Davayı kaybetmiş, yüreği tohumlamaya inmiş. Soyunu kodlamak için çabalıyor. Zamanın kurmayı, alabilir mi yolu? Oğullatabilir mi yüreği? Toprağın toplumunu tohumlatmaya mı geldi? Bana nefes için gelmiş... Altın ışığın yoğunluklarında tohum eken birliklerin biridir o! Bedenimi toplumlarıyla tohumlamaya gelenlerin, birler kapısındaki varlık süren ışığımdır o! Oben, ben oyum!.. Kaç ekmek yaptı dünya için? Verdiği tüm zamanlar kelamda dürümlendiğinde bilişi kodlarken, ektiği tüm zamanlar benimdi. Ben o, o benim!

Koruma altına almışım yaşamı, akıp geçmiş yüreklere, tüm zamanları dürümlemiş, elim o, yolum o!.. Ama o yol bedenim!...

Beyler bayanlar, artık tohumları kodlama zamanıdır. Yolları koklama zamanıdır. Yaşamı toplama zamanıdır. Gerçek çalışma başladı! Temiz bir dönemi başlatırken, kötülüğü önleyecek olan güçlü bilişlileri, buraya almaya çalışıyoruz. Yorum istemem... Sadece dillerim yüreğimdeki dirilikleri... Yorum yapmam!... Yaptırmam!... Çünkü bilirim ki; yoran, kendini yorar! Ben o yorumda, yorulmam! Ama yorulur, yorulduğunu anlar, anlatır ama anlamazsa yaşam; Ana Kapı'da herşey boştur!

Söyle, ya da söyleme; öz görev biliştir!.. Burada bu gün yapmakta olduğun çalışma İlm-i Kapı'da Lev-i Kayıtlar'ın ışığını tohumlayan İnsanlık kelamıdır!..

Ben doğayı severim, doğa beni sevmez ama bilirim. Netice; doğa ben, ben doğayım! Bilirim ki; ben doğayı severim, doğa ben, ben o ama ben o doğada tohum olurken, kutsal ışığa bilişim kayıtlanır, lev-i kapılarda ışığım olur ve doğa bedenleşir, bilişleşir, akışlaşır, akışkanlaşır, bence bence olur. Ama bence olmalı, olmamalı diye düşünmeden dilleşirim. Bence olmalı, bence oldurulmalıdır!... Çünkü robotik timlerin, bilgi kapılarına geldiğini bilirim! Ana Kapı'yı açtığımı görenlerin çoğu bu gün buraya gelmek istedi.

Ardımda yoklar, önümde yoklar. Ölümlü dünyaya kötülüğü önlettirmeye gelmeliler ama yaradan yaratılan tekse; yaraşmaz dünyaya başka yüceler, bilsinler!... "Daha güçlü bilgi istiyorlarmış" öyle dediler. Deyin ki onlara, "ben sana, seni değil, sana ilmi veririm," bunu bilin!... Ben bir ilimim ama umut olur ki o ilim; İlm-i Kapı'da tohum olur ve bütün güçlü çalıştırıcılar, o toplumla tohumlandığımda kaynak olurlar!...

"Sayılı günler" dediler... "Dünya yaşamı, sayılı günlerden ibarettir" dediler... "Daha güçlü olmalısın" dediler... "Olmadan, olunmaz" dedik!... Dendi ki; " olan, oldurandır!" "Dünya ölümlüdür" dedim, "dünya kutsaldır" dedim, "dünya; toprakta tohum olan ışıktır" dedim... Döndüler, dediler ki; "ama sen seni, sende dilleyensen, sevgiyle dille ki her resim kendi yüreğinde tüm zamanları dürümlesin ki ilm-i kapıda ışığın yandın. "Yarın dünya daha yüce olur" dedim. Ve dediler ki "ama dünya ölümlüdür." "Yok" dedim... "Yok, dünya ölümsüzdür!" "Doğanın gücü ölüdür" dediler, "yok" dedim "ölümsüzdür!!!"

Devinimi arttırabilmek için, Tanrı Kapısı'nı açarız ve sesleşiriz!.. Ben bir ses veririm, o başka bir ses verir. Benim sesim, onun sesiyle çarpışır. Ama çarpışmadan evvel bir çatışma olur aramızda. Ben bir ses, o bir ses, çatışırız çatışırız çatışırız!!! "Saltanat sırdır," der "bu bilgi açma" der. Açmıştım zaten, dilletmiştim zaten, bildirmiştim zaten... Ben ve ben olmayan ben, çatışırız ve çatışmanın sonrasında çalı çırpı oluruz, çarpışırız... Çarpmak, la la la sistemiyle La Kapısı'nı açmaktır. O bir sestir, frekans; yaşamın tahditsizliğini tohumlayan ilk ses La... Ve doğanın gücünü tohumlarız!.. Daha sonra oğullarımızı kodlarız. Her kodlama bir toplum toplum toplum sistemleşmesidir. Hep toplumla, toplum olup sistemleşme.

İşte, hepimiz sessiz zamanları seslendirirken; La La La La olarak seslendiririz! Ve formal yaşamı, toplumların tohumları olarak kodlarız! Kodlama, yaşamsallaştırmadır Rahman olan kayıtları!.. Ve o kayıtlar, Rabbi toplumları tohumlayıp, Rahmani Kapılar'dan girdiklerinde, artık ses; sessizliği dürümleyen diriliklerde teknik tohum haline dönüşür.

İşte orada artık can kayıtlama başlar. Ve ben erkek ve ben dişi ve ben her diride varlık süren levh-i, ölümlü dünyayım ben artık. Rahmi Kuran olan ölümlü dünya... Öz kör, öz körlük burada başlar... Artık ben bilişsizim, artık ben İnsan'lı yaşamlarda sessizim... Ama ben sistemliyim aynı zamanda. Ki ben ekmek oldum!...

Unutmayın; Rahman'nı, Rahmi Kapı'da kök sistem olarak kodladım ve ben kapı oldum. Açın Tarıklar'ın Tanrılık Işığı'nı, bakın yüreğe; işte oradayım ben!... Bana Ana Kapı denir!.. Ben kelam olarak inmeye başladım yaşamlara, ses olarak. Ama sistemli ses ama kontrollü ses... İşte ben kodlarla iniyorum tüm zamanlara!... Emim olun ki; kalem olup kayıt yapıyorum!..

Aha gözünüz görüyor, yüreğiniz görüyor ve bilişinizle dürümlediklerinizde, dinliyorsunuz beni... Ve ben ağır ağır yaşama inerken, sistemin gücünü de indiriyorum yüceliklerden... Ve diyorum ki; "ben kaynağım" ve diyorum ki "ben yaşamım" ve diyorum ki "ben kaynaktaki o levh-i kapıları yazan ışığım." Ve ben bir resim yapacağım ama o resim yaşamın ilmini dürümleyecek... Ohh işte bu!...

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/Qe9J_RM9x_Q

 
  Bugün 137 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol