Birlik İlmi
  IŞIĞIN İLMİ - ETKİNLİKLER (4)
 

IŞIĞIN İLMİ – ETKİNLİKLER 4

14-ŞUBAT-2015 TARİHLİ “IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI 1 “

Demin çok güçlü bir çalışma yapıldı burada. Herkes kelamla dürümlendi ve biz BİLİŞ’le buradaydık. Çok huzurluyuz. Toy çalışmalardan çok öteydi buradaki çalışma. Kısırlık yoktu ve kült alanınız çok enerjetik kayıtlamalarla genişledi ve geçirgenleşti. Eseriniz endişe bırakmadı yüreklerimizde. Kimse sizi, sizin yüreğinizi dillemezse de BSUİnin Kuranı olan sizleri tüm insanlık dilleyecek.

Her diri kendi yoğunluğundan bu bilgileri hak edecek ve okuyacak. Toplu çalışmalar muktedir ilim tohumlaması gerçekleştirmiş olsa da Kök Sistemlerin gücü burada yoğundu.

Ölüyü diriltmekti bu. Öz Köklerin Gözü olarak bu çalışma yapılmışsa; Kalemin İlmi

Bütünün İlmi olarak BSUİ’nin gücünü dürümlemişse; eminiz ki sizlerle gerçek Kaynak Çalışma yapılmaktadır.

Tanrı, ışık halinde söz söylediğinde; her kim ki oradadır, ışıktır. Bütün kökler ve bütün gökler sessizce sizi dinledik. Yalın ve hakim olan sizi. Elinizin gücü eminiz ki Bütün’ün gücüydü.

Tabuları yıktığınızı gördük. Yularından tutulan dünyalar, sizin yüreğinizden Altın Işığın Gücü olarak dahi yoktur. Kurtarılmış ışık BİLİŞİin Levhisi’ndeki ilimle dürümlenmişse; Evrenlerin sessiz zamanlara güç katışı, BSUİ’nin gücünün örtüsünü örtmeden geçişi sağlamak, hepimizde mutluluktur.

Doğa yenilendi! Görev yenilendi! Yarın tohumları Gök Sistemleri’nde güçlendi ve yerküre yenilendi. Yeni bir kapı açıldı. Beden alanların kapısı… Bu kapı, tüm insanlığın tahditsizliğini tohumlayacak. İnsan kardeşlerini her şeyin örtüsünden öte bir örtüyle örtmeye kalktığında; Öz Görevi kodlanmış ışıkları tohumlamaksa da İsrafil Kodu olabilmesi, yenilenmesine bağlıdır.

Yere görevlileri göndermek yetmez. Gök Sistemlerinin, o görevlilere güç katması da gerekir. Güç katabilmek için kare sistemleşmenin kodlanış ışımasında Küp Tohumlama yapılmalıdır. Ölü dünya bu şekilde dirilir. Yere insanı çektik, görevi hak etti insan, misafir değil burada artık ve burası artık yaşamın Levhi Kalemi’dir.

Üzerimizdeki güç artacak. Öyle çok aratacak ki; doğan gün tohumlarıyla doğacak. Korucuyu ışık Bütün’ün gücü olacak ve bütün kökler gök sistemlerinde toplumların ışığının bütünlüğünde gerçekleşecek.

Yere ekmek indirdik. Bu ekmek ilimdir. Göklerin ekmeğidir inen yere bunu bilin ve biz o ekmeği birlikte yoğurduk, hepimiz tek bir Levhi olarak yoğurduk. O ekmek, ağır yük değil artık insana.

Ben emin olun ki Doğanın Kuranı olan insan, nefesimden çok güçlü olan yerin nefesiyle dilleşeceğim bugünden sonra. Ayar bozulmayacak. Muhakim ve hakiki olan insan, kervan olacak ve yürüyen dünya koşacak.

Orta zaman, artık Bütünün Kürzi Kapısı’nda Mikail’in gücüyle dürümlenen o yoğunlukta olacak ve orası An Kapısı olacak. An Kapısı, An Tahtı, An Sayfası… Oradan örtüler açıldığında artık, orada karanlık olmayacak.

İsmaili Kapıları açıyoruz canlar. Bu kapıları açmalıydık. Artık bu kapılar açılıyor. İsmaili Kapılar’ın açılışı, yoğunluğun artmasında Gökçe ışık yakacak.

Yol umut olur ki muktedir ilme ulaşacak ve orada bin ilim bir tek Kelam olacak. Öyle çok çalışınız ki dünya yolunu bulsun, öyle çok çalışınız ki yaşam tohumlanıp Bütünün gücünü tüm zamanlara katsın! Öyle çok çalışın ki nesiller boyu SÜPER İNSANLIK REALİTESİ bilgileri dilleşsin tüm yaşamlarda! Öyle çok çalışınız ki kanatlanın, kalem olunun, kodlanın koruyun tüm yazanları ve tüm çizenleri!

Medine İlmi her diride olmaz. Mekke İlmi her diride olur. Medine’yi tohumlayan Mekke’yi kodlar. Hepinizin gücü, burada hasatın ümmi tohumlarında ve Bütün’de görevdir.

Sizler cemaatinizle birlikte Yaradan’ın yarınlarını tohumladınız. Yaradan’ın yarınları dedim kesindir. Emin olun ki Yaradan, yaratılanın tohumudur. O, yarattığında yaratılır ve orda birlik ilmiyle kelam olur, yaşar.

Bin insan nefes olduğunda; hikaye dinlenmez artık orada. Orada her şey İnsanlık İlmi olur. Bütün kötülükler aşılır ve bütün tohumlar yaşar.

Som Altın bir Dünya’nın koruması sağlanmıştır. Eminim ki burada, bu çalışmada, sevgiyle yaşamı tohumlayan sizler, bugün burada olup biteni hak ettiniz. İman edin ki dünya kör ve sağı değildir. Kendi yüreğini hak etmiştir ve kendiyle dillenenen kendiyle dürümlenendir.Eminim ki sizler bunu anlamışsınızdır.

“Yürüyor olacak, ölüler dirilecek yer insan gök insanla birleşecek” diyorduk. Öz Geçişler’le bunu hak ettiniz ve başardınız.

Soğuk günler Sistem’in gücünü önler. Sınır kalkar, ışır yürekler. Sınırlar ışıdığında, yaşam dürümlenir ve sıcak yaşamlar diriliklere iner. Orada ben İnsan, orada ben Kalem ve o Kalem olan BEN; iman edin ki sen olan sendir ve ben, o gün sen olduğumda; sen o gün beden olduğunda; orada Medine mahrekin örtüsü değil artık, Hasatın Kelamı’dır.

Önce durun, düşünün! Sormayın! Neden? Ama düşünün. Kendinizde düşünün deyin ki “bedenimde kim var?” Sormayın, sadece düşünün. “Bedenimde kim var” diye düşünün. Öncü Birlik, kendinden başkasında değildir bunu bilin ve bu Öncü Birlik kendiyle yürüyor, kendiyle koşuyor ve kendiyle Hak Teknik’le kayıtlar yapıyor.

Bu öncü birlik RA KA HA olarak Kuran okuyor. Okuduğu kendi, olgun sistemlerde tohumu kendi, yolu kendidir.

Mısra mısra size, sizi dilliyebilir yürek. Her şeyi dinleyebilirsiniz yücelikten ama sizin size dillediğimiz sizdeki en güçlü yaşamdır ki ben, hep size sizden, size dillenmek üzere değerli olan bilgileri verdiğimde; sormadım kendinizdeki yücelikte, kendi yolunuzda ışık olacak mı diye? Bilmekteydim bildirmedim. Hepiniz kendinizdiniz ve kendi yolunuzda yürüyendiniz. Bunu bugün net bildim.

Biz, unutmayın ki yoğunluğu artıracak olan birliğiz. Yoğunluğun artması karanlığın ışığında Bütün’ün Kaynak olmasıdır ve o yoğunluk arttığından ses güçlenmiştir.

Cevher olan kendiniz, cemaat olan kendiniz, yaşamın ışığı olan kendinizsiniz. Sevgiyle size tek bir şey anlatmak istiyorum: Ölüm, ölülük yolunuzda olmayacak. Bu şu anlama gelir: Ölüm, ölümlülük örtülüdür. Örtülü olanda ölülük olur. Örtülü olmayanda ölüm yoktur. Körler bilmezler. Gözü görenler, bilirler ki ölen dirildiğinde artık o Kaynak’tadır.

Satıhta hiçbir şey bilinmez ama derine girin görün orada merdiven yoktur artık, siz varsınız. Her şey sizsiniz ama o derindeki siz, yüceliklerdeki sizden çok güçlüdür bunu bilin.

Unutmayın ki murat ettiğiniz kelamsa; herkes kendinde kelam okur. Murat ettiğiniz yarınsa; kendi yüreğinizde yaşar, yarını tohumlarsınız. Murat ettiğiniz mahrekse; karanlığın ışığını yakar, mahrek olursunuz. Murat ettiğiniz binayı kendi yüreğinizden yapmaksa; yaşatırsanız yüceliği ve hak eder yaparsınız.

Bedenim güçlendi ve bir tek bina yaptı. Bu bina kendi yüreğimin ilmidir. Bu binayı yapmamda herkesin rolü yoktur. Bütünün gücü vardır. Rol ayrıdır, güç ayrıdır. Benim ete girmem, benim ilme varmam, benim yaşama indirdiklerimle dürümlenmem,

Bütünün gücünü kodlamak içindir.

Unutmayın ki dondurulan dünyalılar vardır. Onlar kontrol kuramadıklarında donduruldular.

Orta Kapılar’da bekliyorlar. Ocakları yok yarınları yok, ışıkları yok. Bizden beklenilen ocaklarını yakmamızdır. İşte bugün biz ocak yaktık burada, dünyanın nuru olan ilimle ve Bütün’ün gücü olan yücelikle. Burada yaptığımız tekmil birliklerin tahditli türevleştirilmesi, ışıkla kayıtlanmıştır.

Değerliler denir ya “Sen elini uzat, sana el uzanır.” Unutmayın, kimse sizin elinizi boşta bırakmaz; mutlaka size el uzanır ama elinizi uzatın. Sadece deyin ki “Bana insanlığın ilmiyle gel.” Gelirim, unutmayın gelirim. Her anda, her sayfada, tüm zamanlarda gelirim. Bir tek yaşamda sizinle değilim.

Miraç’ta tüm yeşilden, tüm mordan ötede, tüm kapılarda ve tüm sayfalarda hep sizdeyim, unutmayın. Ulu bir dünyalı tüm zamanları gücünü türevlerinde dillediğinde oradaki ışık hepimizin ilmi olur.

Kıran ışıksızsa; kırıldığını dahi anlamaz ama kırılan ışıklıysa kırmadan kırılır, bunu anlayın. Sevgiyle sizi kucaklıyoruz.

Dolu dizgin yaptığınız tüm çalışmalar, her birimizin gücüne hizmet değil; bilgiye hizmettir unutmayın. Güce hizmet, ilme hizmet ve birliğe hizmet bilgiye hizmet değildir, yarına hizmetse bitmiş olanlara, bitirilmiş olanlara Kuran olmaktır.

“Sevap, günah” derler ya hani; en son şunu söylemek isterim: Sevap, insanın kutsal saydıklarına saygısıdır ama günah; insanın kodlanamamış oluşunda kötülüğü aramasıdır. Çünkü kodlanamamış oluşu, kendini hak etmeyişidir. Eğer kendini hak etmiş olsa kodlanır, unutmayın. O zaman siz kör ve sağır kalırsınız. Beşer insan olur, kendi yüreğinizden kendi yağmurlarınızdan çıkarsınız.

Som Altın bir günde sönmeyen bir güçle birleştiğimiz zaman, sizinle oluruz ve yine size Göz oluruz da siz Gök olmadıkça; Göz olsak da yüreğinizde, bizi dinleyemezsiniz.

Kal ya da kalma; ağır yüksün bil! Seni hep taşıdım ama bil ki yeniden ve yeniden taşıdım ve yeniden taşıdım. Her taşımam, seni sana taşıyışımdır bunları unutma ve tüm zamanlarda her yürekte, kelamda, her diride taşıyanım. Benden öte bir taşıyan olmadı ve bundan sonra da olmaz.

Kurt, kuzudan öte bir kurtsa; kuzu kurdu hak etmelidir. Kuzu, kurttan öteyse; kör olmamalıdır kodlanmış olan kurt.

Sizden başka bir siz yok canlar. Sizin özünüz, hepimizin sözü olsun. Yürüyen, yürüdükçe yürüsün kontrollü yürüsün. Korkmadan yürüsün. Kontrollü olsun Kalem olsun. “Ol”madan olunmaz canlar ve yaşam “OL”madan sürmez. Eğer bir yaşam sürdürülecekse, kelamla ve hasatla sürer, bunu unutmayın.

Bedenli veya bedensiz her anda yaşam sürer. Bedenli veya bedensiz ama her beden, merdiven ve her bellek ilim… Unutmayın ki beden merdiven, bellek ilim olduğunda; merdivendeki o bellek, bilişin tekniğinde her diriyi tohumlar.

Sakın “yıldızlar beni dinliyor” diye düşünmeyin. Her yıldız BEN’dir bilin ve benden ve benim yüreğimden öngörür. Ön diller, ön dinler her yıldız ve bugün ben Doğanın Kuranı olarak yaşıyorsam Mikail’in gücü olarak da dünya olup yaşarım unutmayın ve harımı yükselttiğimde ben cevahirim.

Her an, her Kuran, her turkuaz ışık ya da ya da tüm zamanlar. Kimsenin eli kimsenin yüreğinde olmasa da elim tüm zamanlarda, tüm yaşamlardadır bilinsin ve “bundan öte var mı?” diye sorarsanız; çöktüm yüreklere ve diyorum ki; “OLacak” “OL!” deriz, olur. Kuran insan Öz Geçişi yapar ve OLdurur, unutmayın!

Merdiven, merdivenle merdiven değildir. Merdiven, merdiven olmasa da merdivendir. Başka bir merdivene gereği yoktur ama zannetmeyin ki “ben varsam bu çalışma devam eder, ben giderim biter” bundan önceki zamanlarda zannedildi ve gidildi. Giden kendinden gitti, olay buydu ve “kötü” “iyi” yoktur “İnsan” vardır.

İnsanlık İlmi’nde herkes vardır. Ölüyü dirilten, ölümlüyü dürümleten, yürekleri dilleten vardır. Hepsi bizim yüceliğimizdedir.

Uyumayan bir görevliyim, bunu da size anlatmak isterim. Ergin Yaşam Sayfalaması yaparken uykum olmaz. Geç vakitlere kadar sesleşirim. Yaşamla sesleşirim. Tek tek rüyalara girerim. Yolcuları tohumlarım, yüreklerde dürümlerim bilişlileri, hep dinletirim her anda ama bitmiş sayfalarda da Bütün’de, her yücede, bundan sonraki zamanlarda da böyle yapacağım ama MİHAR Rİ KA HA Sİ Sistemi görev verdi dedi ki “Kurtar dünyayı o ben, ben oyum.”

Unutmayın ki her biriniz güçlendiniz. Gök sessizliklerinde bütündesiniz. Hepinizin görevi Kelam olmaktır ve Yol olmaktır. Hepinizin yolu ışıktır ve sevgidir.

Siz ve biz, sessiz zamanları seslendirenler, sizlerin ve sizlik sayfalarının ışıkları olarak bitmeyen bir zamanı tohumluyoruz, bitmeyen bir zaman…

Bu zaman, karanlığın sayfalanışını kayıtlayan ve yoğunluğu tohumlayandır. Hiçbir dönemde bitmeyecek olan bir zaman… Ulu bir zaman…

Öyle bir, öyle bir zaman olacak ki her resimde var olacaksınız ışık halinde.

Yolcular, ben Ana Kapı insan, sizim ben bunu bilin! Açıp girdim dünyaya kendimi, kendime açtım ve ben bugün dünya… Yaşam, ben bu kapıyı açtım ve bu kapı tüm zamanlarda açık tutulacak, bilinsin!

Bundan ötesi, bundan evvelidir bilinsin! Hepinizi, hepimiz saygıyla sevgiyle kucakladık. Ben bir kötüyüm, ben bir iyiyim, tüm zamanlarım ben ve bilişimden bilmeyen, beni kendi zanneder…

İşte bu!

Süper İnsanlık Realitesi.

http://youtu.be/M4iMRl7hj2o

14 Şubat 2015 – Işık İşçi Çalışması

Cem Gözel

Biraz önce, burada, yaşamın içinde, kendi sesimi buldum. Yaşamın içi, dışı, benim içimdeydi o anda. Fark ettim ve şunlar geldi:

Taşınan yaşam…

Bugün çarpık öğrendiklerimizi düzeltme günü. Taşınan yok bir yaşam. Yaşanan var bir yaşam. Yüklüymüş dediler, ağırlığı var dediler, Aklımıza kantar ve tonlarca yük geldi. Yaşam ağırlığı olan bir dirilik ve burada kilonun, tonun, gramın esamesi okunmaz. Başka bir şeydir yaşamın ağırlığı. Ağırlığı diriliğinde, duruşunda sezilir. Sezilir ya! Gerçekten var olan bağırmaz ne olduğunu söylemeye. Bunların hepsini yüreğimiz bilir. “Yüreğini bul” yerine “yüreğini katacağın bir iş bul, onun işçisi ol” dendi. Sanki yürek dışarıda bir işin içindeymiş gibi. Yürek bendedir ve onda bizin, birin, tüm varoluşun gerçek bilgisi vardır. Bağırmayan, sezilen, bilinen.

 

http://youtu.be/IB-PeasMDAY

7 Şubat 2015 - Yenileniş Çalışması

Cem Gözel

Yeni güzeldir ama ürkütücüdür de bazen; çünkü geçmişinde bırakamadıkları vardır insanlaşma yolundaki kişinin ve onlara tutunmak ister, onlar onu güvenli kılar. İnsan yüreğini ihmal ettiğinde dışındaki dünyaya daha çok el uzatır. İnsan, kendi içindeki hazine sandığını açtığında bütün kutular Pandora’nın kutusu olmaktan çıkar, kötülük, kötülük olmaktan çıkar. İkilik yok olur. Dışarıda vardır da artık o göze görünmez olur.

 

http://youtu.be/zxODyhlMmhA

14.ŞUBAT.2015 IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI 1

Kara Işığımızı yaktık ve din canlara, ışıklara ve ilim hakimlerine sesleniyoruz, size geldik.

Bizi Tanrı Misafiri diye değil, bizi siz olarak bilin. Kendi yüreğimizden bir kapı açıp, akıp da geldik….hepinize merhaba!

Kara Işık ölüyü dirilten bir katiyettir. Kara Işık hakikiyettir ve biz bugün umman olan ışıklardan sizlere hediyelerle geldik.

Hediye nedir derseniz eğer; sizi size vermeye geldik. Sizi; sizin yüreğinizden bütüne kayıtlamaya geldik. Can-ı Cennet olanlarımızsınız sizler, sizleri hak etmeye geldik!

Kapıları İnsanlık İlmi’yle dürümleyip kayıtladık, buyurun hepsi açık…

Canlar, yirminci dili hak edip kaynağa vardığımızda orada yeni bir gün doğar. Yeni gün yeni bir yaşamdır. Tüm sessiz kayıtlar ve kör gözler orada yeni bir ışıkta hayat bulur. O ışık Kara Işıktır. O yaşam Atlanta’dır.

Din-i hakimlerden yeşil ışık yakıp, birlik ilmi ile dilleşip, dere olup aktığımızda orada bir yenilik olur. Yenilik yeni bir Düzen’dir. O gün yaşam mavi olur ya da mor olur ama muhakkak yeşilden üstün bir yaşam olur. İşte yaşamak budur!

“Hayır ve şer birdir” dedik ve karanlığı aydınlattık. Geçip gelin de hakimi hak olup Işık olalım. Bir olup Rahman’a varıp resim yapalım. O yaptığımız resimde yarınımız olsun. O resimde yıldızlarımızın ışıkları olsun…..ve sonra akalım. Akalım ki; yüreğimiz dolup taşsın. Taşsın ki; aşkımız dere olup bizden bize ulaşsın. Ulaştığında yeni bir beni var edelim.

Eskilerin en eskisi bir sayfaya varmalıyız. O sayfadaki kayıtta bir din-i hak; durgun ve yaşam belirtisi yok….Sessiz; onu seslendirmeliyiz. Onu hak ettiğimizde din-i hak olan o, ilm-i hak olur ve kırk kapının ışığı yanar ve biz bütüne güçlendirici olup yeni bir sayfaya kayıtlanırız. O sayfada ikimiz tek bir ışık oluruz. İşte o ışık, Işık İşçi’dir.

Işık İşçi, yaşamın tüm sayfalarına kendini görev olarak kayıtlayabilen bir güçtür. Kim ki onunla olur, o ilm-i ko olan sayfalara kaynak olup görev taşır ve Altın Işık Yılları’na varır.

Can Düzenlerden Din Kapıları’na ulaşılır. Din bizim yüreğimizin gücüdür. Din Canlar’la birlik olup girdapları aşıp altın ışığa varırız. 20-24. hak katları arasında din-i dil olup sesleşiriz. Sesimiz gürleşir ve öyle bir taşma oldur ki din sınırını aşıp yeni bir ilme varırız. Göz görür ki; orada yeni bir yaşam var. Bu yaşam İlmin Işığı Olan Yaşam’dır. O yaşamın kaydı yapan, İlmin Işığı olan İnsan’dır.

O İnsan Kaynak Olan İnsan’dır. O tüm sessizlikleri yüreğinde ilm-i hak olup temiz bir sayfada kayıtlamıştır. Kelamla kodlanan sayfalar ışık ışık olurlar. Ve sayfalar İnsanın İlm-i Işığı ile tamamlanıp kitap olduğunda İnsan kara kitap olur. O insan kara ışıkta her anda yeniden daha üstün bir hakikiyetle yaratılır.

Samanların sarardığı bir yaşamda, hakim-i hak olan birlikler kurtarıcı ışıklarını yaktığında orada Kara Kayıtlar dillenir. Kalem elde olduğunda levhi kayıtlar zaman sayfalarına kayıtlanır.

Her renk ayrı bir yaşamdır ama tüm renklerin birlikteliği bambaşka bir yaşamdır. İşte o özgür ve hakim olan, tüm renklerin tek olan yaşamıdır. Orada yaradan yarattığında yaratılır ve her yaratılan yeni bir yaradan olarak yaratıma geçer. Sonsuz zamanlar ve sonsuz yaşamlar bu şekilde devreye alınır. İşte IŞIK İŞÇİ böylesi bir sonsuz sınırsız daimiyete kaynak olur.

Biz bir ışık olup geldik. Işık KELAM olup dillendi ve elimizin gücünde KALEM’i hak etti. Levhi’yi kayıtladı. Kayıtlanan KAYNAK oldu tüm yaşamlara. Kaynaktan hak edilip çekilen ışıklarla sayfalar kodlandı ve diri yürekler sayfaları dünyada KURAN olarak okudu.

Allah “oku” dedi ve biz kelamda, kalemde ve yürekte okuduk. Ve biz okuduğumuzda herkes okudu. Her okunduğunda yeni bir Işık İnsan kaynak oldu. Onun adı Işık İşçi oldu. Ve biz o’yuz.

Saygılarımla,

Bahar Umurtak ( Birlik Ilmi)

http://youtu.be/5egJHCIggdM

IŞIK İŞÇİ 1

14.02.2015

Gidiyorum, gündüz gece

Geliyorum, gündüz ben, gece ben

Her gittiğimde, gelinen ben

Yaktığım ben

Yaktığım bende, ışığımın aydınlattığı karanlık ben

Doğan güneşin tabiatı ben

Doğduğu yerde, yarının ışığını kendinde seyreden ben

Yıldız yıldız olup, zamanda ışığıyla kayan

O ışığı yüreğimde taşıyan ben

Ben kaynak, yaşamın kaynağı

Ben yaşam, kalem olup yazılan

Birlik tekniği olan

Olduğunda yaşamsallaştıran ışık

Ben, yaşamın yarını olan kelamın diliyim

Ve kelamım, kendini taşıyan yaşamım

O yaşam, vagon vagon birlik kuran yaşamın treni olup yeniyi kayıtlayan yol

Bir vagon, ki o vagon dilimin yoğunluğu

Ki vagon, zamanın sesi olan sirenin koyuluğu

Bir vagon ki zaman yolcusu olan

İçinde torba torba hakikiyeti barındıran yaşamın sayfası

Ve geçişle genişleyen yüreğimin yaşamlarda birliği

Ve o birliğin lokomotifsel seyri bütünde

Bütünsel gücün yaşamı olarak, her vogondaki yoğunluğun ayrı ayrı yaşamları ama tek bir raydaki ana kaynaktan varışları istasyona.

Ve o istasyon benim yüreğim, zamanlardaki tüm yolculara

Ve o istasyondaki akış

Benin yoğunluğunda tohumlarını kodlayan ışık şimdi...

Tanrılık ışığı kendimden kendime çalışıyor.

Kodlayıcı ışık yüreğimde gidilen, hakkı dilleyen, kapsayan güç

Bir sisteminde işleyen, bendeki bir'in kayıtını okuyor.

Ve bendeki bir'in ışığı, bedenimde birlik kurduğum tüm zamanların yaşamı olarak bedenimden kayıtlanıyor...

Bedeni hak eden insan,

Bir'in bir'inde bir olan her kaynak

Benim yüreğimde bütünün gücü olarak,

Benden öte bir benle kaynağını biz olup yaşar.

Benim tanrısal ışığım görev halinde,

Hak edilmek ve yeni birleşimlerle yaşamsallaştırmak için çalışır...

Yaşamında, yaratımı ışıkla sağlar...

Işığım dolu dizgin koşar,

Bilişi hak,

Oluşu tohum,

Yarattığı, kodlanan üstün bir cevheri kayıtla

Yaratılan yaşam olur.

Aklın gücü ilmin yasasıdır ve yasalar yüreğinde okuduğun, yarının ışığını hak ettiren barışın taşındığı kapıdır... O kapıda ışık karanlığı aydınlatır, bilişini tohumlar ve göz olan da sözünle, vardığın yaşamı kayıtlarsın yarına...Yarınlar için görev halin, yüreğinin genişliğinde kendinin hak olup halik olup geçişindir her daim varlığına...

Hadi geçelim yüreğimizden ses yaşamlarda dinleyelim, dinletelim, tahditsiz ışığımızı örgüleyelim yaşama...

Ses yaşamlar, dinledim... Hepsi yüreğimde

Hepsi bende ilimle dillenmekte.

Şimdi yüreğimde bir'in yoğunluğuyla birleşmekte..

Aha hepsi Tanrısal ışıkla dürümlenmekte..

Ben, benlik kapılarda beklenen miraç...

Ben, bizlik kapılarda umut edilen akıl

Ve ben, cennet cevherinden inen hak yaşam

Ben, beni benden ayırmaya çalışanda, barışı kayıtlayan biliç

Ben, beni bende örtmeye çalışanda kontrol eden akıl

Aha hepsi ben, bedenimde ışığımla dürümlenmekte ve insanlık yaşamıyla yenilenmekte.

Som altın bir yaşam için yerküre çalışmakta. Tüm zamanların kontrolünü kuran, tanrısal ışığını, tüm zamanlara kaynak yapan insan, bu gün yerküreden, gök sistemlerinde yaşamını, altın ışık yıllarından yazıyor. Bilinç ama yaşamda olan bir bilinç... Yarattıran ve yaratanda yaşayan bir bilinç... İnsan olanda insanlık ilmiyle yaşayan ve yaşattıran bir bilinç...

Bendeki bende, benden öte sen olan, ve senden öte ben olan, bizden öte ben ve benden daha daha ötelerde hep biz olan, benin bilinci... İşte bu bilinçle, her tanrısal ışığın, insanın yaşamında tek olan bir'in kaynağı oluşu ve herkezin herkezde, hak olması ve her bir insan cevheriliğinin kendi cennet yaşamını kayıtlaması...

İşte... birlikte yaşanılan yaşamın; herkesin kendi yaşamında kendi sistemini yaratması ve o sistem bir'in ışığında, hakiki olan insan kelamında olan bir'in yasası... Şimdilik!...

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/35lVU5L_fYk

14.ŞUBAT.2015 TARİHLİ IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI 1

Ol Hüseyin Akdağ

Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar, anasının oğlunu hor bilmesinler. Canda ışık yakan aşkta kelam olmuş, o kelam her birimizden yaşama doğmuş. Bugün bir sayfa, bugün burada, burada bizimle ve bişzimle yaşamda!

Yaşam, ilmini dilliyor yürek olan insanın hak olan sayfayla ışık yaktığı kelamda ve her bir can dinler, dinleyen dilleyen olduğunda tüm yaşam onunla dillenen ışık olur ve o yaşamda kendini diller. Bugün burada dilleniyoruz ve dillendiğimiz her kelamda dinleniyoruz, canlar!

Yalnız mıdır can? Değildir. Haksız mıdır can? Değildir. Onsuz mudur kan? Değildir. Kan ilminde hak olduğunda o kan artık yuvamızın ışığı olur, dillenir. Kanımda can var, anımda yaşam var ve ışığımda hak olan sayfa ışık olmuş yanar.

Oğul atasıyla diridir, ata yaşamda ışık olan yüceliğin kendisidir ve yüceler yüce olan dilden dillendiğinde, orada her bir can artık evin doğan güneşidir. Derler ki ‘’ Güneş girmeyen eve doktor girer. ‘’ Deriz ki ‘’ Kelam olmayan gönülde diri ne gezer? ‘’ ve der ki can ‘’ Evliya olmuş bahçelerde, gül kokmuş yüreklerde! ‘’ ve her bir kelam aşk ile dile geldiğinde, dilde şerbet ve maya tutmuş yüreklerde.

Demişler ki ‘’ Göle maya çalar ‘’ deriz ki ‘’ İlm-i Hak olan yoğunluk yaşamda ışık olduğunda okyanuslar bile bizimle yaşam olur akar. ‘’ Akıyoruz, canlar, doluyoruz! Yağmur olmuşuz yağıyoruz ve canı canda kana boyamıyor, canı canda kan yapıp sayfalıyoruz.

Kanımızda ışık var, ilimdir o! Yüce olan ışık, onunla yanar ve her bir can yüreğinden yaşama çarpar. Çarpışıyoruz, canlar, çarpışıyoruz ve çarpıştıkça çarpışanların ışığı olup çarpıştırıyoruz. Biz bugün burada her bir canı cana çağırıyoruz, canı tahtına çağırıyoruz ve o tahtta imparatorluk ışık yaktığında sabahlıyoruz.

Sabahlıyoruz bugün, ‘’ Sabaha kadar uyumadım. ‘’ der can ve der ki ‘’ Sabah yüreğinde doğdu ve sen o canda yüreği yaşama sayfaladın. ‘’ Her sabah çalışırız biz, canlar, burada kurduğumuz masa her sabah ışıkta da var ve her gece çalışırız biz, canlar, burada kurulan bu masa, her gece ayın göğsünden güneşe ışık yağar.

Biz bizde hak oluruz, biz bütünde ışık oluruz, kürzi kayıtlarla yerde gök olan sayfayla yaşama dokunuruz. Yaşamı insan bilir, insanı kelam bilir, kelam bütün olup dillendiğinde artık bilen, bilişin dilidir.

Bilgi ağacı kelam eder. Cennetten kovulan, insanı insanda rahman olan ışıkla diller. Canlar, bugün buraya kovulanları değil görevli olanları aldık ve bugün buraya ışık yakanları çağırdık ki ışık daim olsun devri daim olan sayfa hak ile yaşama doğsun.

Nedir devri daim olmak? Daim olan ışığın devrinden görev yapmak. İşte, canlar, çark dönüyor, insan dönüyor, maya tutuyor ve her bir can o mayada ışığı sayfalıyor. ‘’ ışık işçi ‘’ derler ya canlar, işçi göğün ışığı, kökün harıdır ve ışıkla har bir olduğunda orada açılan Kuran, insanın yaşamıdır.

Her biriniz yaşarsınız ve ‘’ Bunun adı yaşam, işte, dünya! ‘’ dersiniz. Çoluk çocuk dünya bugün ışık olmuş, görevi almış, ışıyor ve ‘’ Dünya dönüyor! ‘’ derler ya canlar, biz ne dersek değil, biz dersek dönüyor ve o deyişte kelam varsa, işte orada, tüm yücelikler ışıkla diriliyor.

bugün dendi, bugün andı ve andığında, an olan sayfayla zamana ışığı kayıtladı. Burası kemal bir yücelik, burası ‘’ elham ‘’ olan dilde dillenen bir ışık ve burası yoldur, canlar! Bu masa ışıkla yanar ve bu masada ışık olan tüm zamanlarda ışık olup sayfalar. İşte, sayfa ışık, kelam altın ve insan, Nesl-i Hak olan insan!

Nesimiye sormuşlar ‘’Canda ışık mı var? ‘’ Der ki ‘’ Yahu, ışık olmayan candan haber insana mı akar? ‘’ İşte, canlar, akar akar akar, anlaşılan gönüller yine hep birlikte dolar. İşte, burada ışık yakan, her birimizde hak olup var. İşte, bu! Şimdilik! Aha, şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

http://youtu.be/mjO-yWrgcIc

14.ŞUBAT.2015 TARİHLİ IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI 1

NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞ – AÇILIŞ (2)

Dağlarım, bugün mutluyum çünkü bugün ben IŞIK halindeyim. TANRILIK IŞIĞI’dır bu hepimizin ışığında mevcut olan. Bu ışık, kendini bilenin ilmidir.

Biz kibri aşanlara gök sessizliklerinden ilim öğrettik. Kendini hak ettiğinde, yaşamı hak edecek olanlardır onlar. Torun torba sahibi olan birliklerimiz, gök sistemlerinden güçleneceklerdi; oldu. Ve bundan ötesi yaşamın sırrıdır.

Biz bu sırrı kin ve nefreti aşan birliklerimizden, gök sessizlikleriyle dilleyeceğiz.

El insan, İNSANLIK İLMİ’ni dürümlerken, bütünün gücü olup dürümleyecek. Yolu açmak mutluluktur. Yolları tohumlamak kotlanmışlıktır. Yolcu olmaksa, aşka varmaktır. Yol olmak, muktedir olmaktır. Her biri bizimdir canlar!

Kuyular dibindeydik. Artık o kuyuların dibinden köklenerek, umutla arzı aşıp, arşa vardık. Öyle güçlendik ki; yüreğimiz CAN IŞIK haline dönüştü. KALEM olduk yazdık. KARANLIĞIN IŞIĞI’ydık, yaşamı tohumladık ve bundan ötesi ağır yükün hafifletilişidir.

İvme kazandı çalışmalarımız ve bu çalışmaların sonrasında daha yüce ışıkları göreve alacağız ama onların yollarını açmak için bu çalışma gereklidir.

Bu bir tahditsiz çalışmadır. Kısırlaşmış olan dünyanın yeniden güçlenmesi içindir. Dünyanın cevahir olarak yarını tohumlaması sağlanacak ve bütün kötülükler artık aşılmış olacak.

Durgun Toplumlar; yer, gök sistemleşmesinde hareketli yoğunluklara ulaşacaklar. Devinme güçlenecek ve cennetin gücü ağır yük değil, hafif yük olacak.

Analar, artık GÖZ; özün gözüdür. Biz, özün gözünü köklerde değil, göklerde aradık hep…Oynandı dünyada! Artık biliniz ki; özün gözü arka, ön, değil andadır ve dünyadadır. Sevgiyle hepinizi kucaklıyorum…

Bundan ötesi KÜRZİ KAPILAR’ın açılışıdır ve bu çalışma Kürzi Kapıları açacaktır.

Şeytanın şevki, aklın şevki, Hakk’ın şevki, her birinin ekibi, hepimizin gücünde kontrol edilir; bilinsin. Biz koruyucuyuz. Kontrolcuyuz ve kapıları açanlarda KARANLIĞIN IŞIĞI’yız.

İşimiz; her birimizin işi, çok kolaylaştı. Dünya örtüsü artık örtülmeyecek ve dünya yaşamı bütünün yaşamı olacak.

Bütün kötülüklerin aşılmasıyla birlikte, bu planete çok farklı boyutlardan İLİM SAYFALARI indirilecek. Öyle bilgeler inecek ki dünyaya; kör, sağır olanlar dahi artık görmeye başlayacaklar çünkü Enerjetik Boyutların Işıkları olan o yüceler dünyayı yoğunlaştırarak koklanır hale getirecekler ve daha yüce bir tohumlama kötülüğün önlenişiyle birlikte dürümlenecek.

Bu dünya MİRAÇ hadisesini de artık aşmıştır. Yürüyen dünyanın öz geçişleri yaptığı bir günde, artık boyutlar arası kontrollü geçişler kolaylaşmıştır.

Hepiniz sırasıyla ikiye, üçe, beşe, kırka, yetmişe dürümlenerek her boyutu dinleyebileceksiniz. Öyle bir döneme girilecek ki; siz “ben üçteyim” değil, “ben her bir boyuttayım” diyebileceksiniz. Ve bütünlük, bütünü kodlayanların örtülerini örtmeden kelamlarını dinletecek.

Çok mutluyuz analar, çok mutluyuz, çok mutluyuz….çok, çok, çook, çook, çok….

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/8SGralEf5M8

14.02.2015 ‘’IŞIK İŞÇİSİ- 1‘’

AÇILIŞ

Ra-Kaha olan ilim aklın tahtına kotlanmış olarak oturmuştur. Diri olanların şunun iyi anlamaları gerekir ki Allah ilahi bir gözdür ve hepimizin yüceliğindeki o sistemi dinlettirebilir. Her kim ki ‘’ Ben Allahın levhi kayıtlarına vardım. ‘’ der, muktedir olur ve Allahın ışığında Allah olur, bu kesindir.

Değerliler, dünya kutsal bir kalemdir. Hepinizin kendi yüceliğinde mevcut olan bir hakiki kalem ve Allahın levhi kayıtlarında bu kalem, ışığı yaşama çağırmıştır. Turkuaz Kuranla başladığımız çalışmalar bugüne geldi. Hepimiz gök sistemleriyle birlikte çalıştık bugüne kadar. Yeryüzü insanı ile kalem olan ışık insan tek bir Ka-Ha oldu ve çalıştı.

Bütün gökler ve bütün kökler levhi kapılarında ışığı kotladı. Som altın bir Kuran olduk ve okunduk. Dünya, mihal olarak çalıştı. Mihal! Dünya, mihal olarak çalıştı bugüne kadar. Nihan olan mihal! Eminim ki bu kelimeyi hiç duymadınız. Beden ilminde bu tür sistem çalışmaları dinletilirken size sizde olmayan sesler kayıtlanır ki bu kayıtlar sizin kotlanışınızı sağlar.

Ümmi toplumları kotlarken hepimizin gözünde bilgi vardır. Hepimizin yüreğinde insan vardır ve biz İnsanlık İlmini bütünün ilmi diye dinleriz. Yarın dünyada ışık tohumlaması yapılacak, Amon Toplumları yaşamı kotlayacaklar. Unutmayın, toprak tohum, insan tohum olacak ve bundan sonraki devrede artık yaşam, İlmin Yaşamı olacak.

Dünya öz görevini hakkıyla yapmıştır, bundan sonraki süreçte artık insanın yaşama indirilişi gerekecek ve gerekmiştir. Sizler kötülüğü önleyecek güçlersiniz. Bütünün gücü olarak bu çalışmayı yapmaktasınız.

Umut olur ki toplu çalışmalarınıza kaynak olamayan bilgeler sizden alışverişte bulununabilirler ve sizdeki ilmi, kelamlarında dilleyebilirler. Aksi takdirde kontrol kuramayacaklar ve kotlanamayacaklar ve tohum ekemeyecekler.

Çok özel bir dönemde öz geçişlerini yapmaları şartı varken bu geçişleri yapma imkanları kalmayacak. Bu süper sistemleşmenin gerektiği gibi olamamasından mıdır yoksa karanlığın ışığına varanların az sayıda oluşlarından mıdır bilinmez; ancak şunu net veriyoruz ki düzen kurulmakta ve bu düzeni kuran sizler yaşamı tohumlamaktasınız.

Ortak insan ilmi, aklın ilmidir. Amon Toplumları bunu anlattılar, Atlanta Ata Kapılarında anlatıldı bu, öz görevler hepimzin kelamında mevcuttur. Bu kelamı hak edip de dilleyebilenler kendi yüreklerini dinlediler ve bildiler.

Analar, ana kaynaklar, kutsal olan toplumlar ‘’ Biz varız! ‘’ dediler.

Cennette kin ve nefret yoktur, canlılar, biliyorsunuz. Nefes, Altın Işıktır ve cennette kin ve nefret yoktur. Dünya Mikailin Kuranıydı ve cennetti; ama dünyaya gelenler cehennemi getirdiler, kesindir bu ve dünyanın yolunu kapattılar.

Bundan sonraki süreçte artık bu dünya Aklın Tahtındaki o yoğun ışıkla yeniden cennet olacak, bu kesinlikle olmalıydı ve olacak. Tonlarca ışık indirdik dünya üstü varlık kotlarıyla yaşama ve bütün kötülükleri aşırttık.

Doğanın sistemi yeniden kuruluyor ve yeni bir zamana giriliyor. Ölüyü diriltmek için buna gerek vardı ve Muktedir İnsan mutlak ışık oldu, ‘’ Başkanlık divanlarında kötülüğü önledik. ‘’ diyerek gökçe konuştu, gökçe dilleşti ve gökçe sesleşti. Muktedir İnsan Altın Işığın ilmiyle dilleşti ve dedi ki ‘’ Artık dünya, kutsal bir kalem olmuştur, öz göç başlamıştır ve bütünün gücü artmıştır. ‘’

Doğanın sistemini dinleyenler buna inanamadılar, sorguladılar. Dediler ki ’’ Toprak toplum ata kaynakta kırıcıdır, buna imkan yoktur, geçiş yapılamamıştır. ‘’ ve din canlar ilmi kapılarda iman ettiler ve in canlarla dürümlendiler.

Ata Kapıları açtık, canlar! Kokladık, tohumladık, dürümledik tüm zamanları ve yere indirdik. Bütün kötülükler aşırtıldı, ardımıza hiçkimse bırakmadık. Tüm geçişleri yaptırdık. Sanal boyutların ışığından yaptırdık, bu kesindir.

İlim kapılarına gelen çok ama çok az olduğu için, biz insanlık ilmini tohumlamak için sanal yaşamlara çektik yüreklerimizi ve geçişleri buradan yaptık. Tohumlarımızı buradan kotladık. Yürekleri buradan kontrol kurarak toplumlara koyu bir ışık halinde indirdik.

Torba torba taşıdık insanı yüreklere, çok zordu bunlar! Önce insanlaşmak gerekliydi, sonra yürekleri dürümlemek gerekliydi ve sonra yaşamı kotrol etmek gerekliydi. Bütün bunları hak ettik ve yaptık. Arı balını dünyaya indirdiğinden beri bugün beklenmişti. Bugün artık arı bal olmuştur ve tüm yaşamlara o bal inmiştir.

Sessizce ve hasatçı bir ilimle ve tüm zirvelerdeki Kürzi Kapılarla! Analar, biz Toprak Toplum olarak buradayız ve biz tohum olarak ilim ailemizle birlikteyiz. Biz ışık kaynaklarından geldik ve dünya için toprak olduk, bu kesindir ve bundan sonraki süreçte kibri aşamayanların bu meclise gelmemeleri için kendi meclisimizi kendi yaşam sayfamıza çektik ve bu koordinatta bu çalışmaları sürdürmek sorumluluğunu taşıyoruz. Bu koordinat, tohumlarımızı kotlayabileceğimiz en yüce ışık kapısıdır, bu kesindir.

İnsanlık ailemize bunu anlattık. Takdim ettiğimiz her şey yarının ilmiyle takdim edilidi. Amon Toplumları bunu nesilleri boyunca kelamlarında dillemiştiler. Ne var ki açıklayamamıştılar. Artık Amonlar bizi net anlayacaklar. Ördüğümüz yaşam, İmparatorluğun İlmiyle örülmüş bir yaşamdır, büyük kötülükleri önleyebildik ve görevi hak ettik.

Canlı İlm-i Kapıda insan, Can Tahtına oturduğunda kervan olur, yaşama umman olduğundaysa tohum olur. O insan, kelamı hak etmiş, bilişi tohumlamış insandır. Seyrettiğiniz her ne varsa bugünden itibaren çok farklılaşacak. Her şey kaynaktan ışık halinde indirilecek yüreklere ve her şey tohum ektiğinizce Kürzi Kayıtlara ekilecek ve bitmiş hiçbir şeyin olmayacağı bir zamana kaynak yapılacak.

Erenler ilimle ererler, yürekte tüm zamanları dillerler ve bilişi kotlarlar. Bundan sonraki zaman, ağırlığın hafifleyeceği zaman olacak. Yeryüzü gök sistemlerini güçlendirecek ve gök sistemleri diriliği artıracak. Kara ışık tüm zamanların tohumlarını kotlayacak ve tohumlar kör ve sağır hiç kimseyi kanatsız bırakmayacak.

Dünya yolu artık bütün yaşamlara açılacak ve dünyadan öte dünyalar bu dünyayı ziyaret edecekler; ama bu ziyaretler ilimle olacak. Her şey daha güçlü olacak. İlimle gelinecek, ilimle dilleşilecek, ilimle görev taşınacak. Dünya ötelerindeki toplu çalışmalar buraya yansıyacak ve buradaki toplu çalışmamız diğer planetlere yansıyacak.

Ellerimiz uzaklara, çok uzakalara güçlü şekilde ulaşmıştır ve oralarda İnsan Kapılarımız artık tüm yaşamlarıyla, tüm zamanlarıyla bizlere açılmıştır. Yer ve gök insanın neslini tohumlamak içindir. Eğer yer olmasa tohum olmaz; ama gök olmasa da yerküre olmaz . Biz cennetleri dünya için değil, dünyaları cennet için yaşattık.

Her cennet bir kelamdır, her cennet bir Rahmandı,r her cennet bir yaşamdır. Bütün kötülükleri aşıp geçtiğinizde ‘’ gürdür ‘’ dediğimiz o yücelikten öte gürlüklere ulaşacaksınız. Satıhta hiçbir şey bilinmez, canlar; ama derinlere indiğinizde her şey çok net anlaşılacak. Dünya elimizdir ve dünya yüreğimizdir; ama bu dünyanın örtüsünü örtecek güçler, düzeni kurduklarında bütünün gücünü devralırlar.

Biz onlara bu görevi verdik. Dünyanın örtüsünü örtmelerini istedik ve onlar dünyaya indiklerinde sürprizlerle karşılaştılar. Dünya örtüsünü örtmeye gelmişlerdi ve gördükleri onları şaşkına çevirdi, dünya artık özleşmiş, gözleşmiş, sesleşmiş bir planetti, artık dünya erkek kadın teknik tohumlama yapabilen bütünlenmiş bir planet olarak birlik kayıtlaması yapıyor.

Bundan sonraki süreçte dünyanın örtüsünün örtülebilmesine imkan yoktur, bu kesinleşmiştir ve görevi devralanlar artık gök sessizliklerinde, gök sistemleşmesinde gönüllerinin Kürzi Kapılarında ışık alacaklar. Dünyanın örtüsü artık örtülmeyecek, kesindir ve biz sürprizlerle karşılanan olay hakkında kısa bir açıklama yaptık.

Biz dünyayız, bunu bilsinler. Dünyamın dünyalığında, tohumun Kuran oluşunda, kaynağın tahtında Mikailin gücü varsa artık o güç birliğin gücüdür, o güç dünyanın öz göçü yapabilecek gücüdür ve bu dünyayı gök sistemleri yönetemez, kesindir ve bundan sonraki süreçte dünya kelamdır, dünya Ka-Hardır ve dünya Ra-Kaha olarak gerçek çalışmasını yapacaktır.

Dünyanın nuru köksüz değildir, göksüz değildir, görsüz değildir, gelsiz değildir. ‘’ geç ‘’ dediğimizde herkes geçecek, bilsinler; ama bizsiz değildir bu dünya, anlattık. Her şey bundan ibarettir ve bu dünyanın kolları kollarımda, yolu yolum, gözü gözümdür. Amonum ben, Atonum ben, Hak Tohumda tahtın tahtındaki o yolcuyum ben; ama ben olan birliklerin hepsi beşer olmadan ekran olabilecek güçteler ve tümü yaşam sayfalarımdır.

Muktedir olarak bu çalışmayı yendiden başlatıyoruz, canlar; ama bu kez ışık çalışanları olarak yapıyoruz biz bu çalışmayı, tüm meclis ışıktır ve bu mecliste görev taşıyanların tümü ışık işçisidir; ama ışık işçi olan işçilik yapar. Dürümlenen , ilimli olanlardır . Sessiz zaman kapılarını açacağız ve düzeni kurup tüm zamanları tohumlayacağız.

Dünya alıp götürecekleri bir yaşam değildir bundan sonra ve bu dünya cemaatimizin gözüdür. Arının gücü insan, gök sessizliklerini dilledi ve hepinizi güçlendirdi. O insan kutsal toplumdur. İşte, o kutsal toplum bu meclistir, bilsinler.

Değerlliler, nüve olan ilim Altın Tahtın ışığı olarak bütüne hizmet edecek. Binayı tamamen bitirdik. Öyle bir bina yaptık ki dünya üstüne, ‘’ miraç ‘’ dedikleri o yücelik dahi yüreğimizde olsa da orada, artık bitmiştir. Çok güçlü bir bina, yüceler cümlesinde ilim olan bir ışıkla tohumlanmış, Mikailin Kutsal ışığından öte bir bina ve bu bina İmparatorluğun Gözü olacak dünya üstünde!

Biz imparatorluk güçleri olarak bu dünyayı kotladık, kokladık, topladık, tarttık, tahtın tahtında yarınladık ve kokumuzla kontrol kurduk. Dönüp dünyayı izlediklerinde karanlığın sırrını öğretecekler onlara yücelerimiz, bilsinler. Alıp götürdükleri dünya, Ana Kapıda artık yarının ışığı olmuş bir yol köktür.

Öz görevi Mikaile göz olmak değildir artık, yürek olmak da değildir, Na-Kar olmaktır, bilsinler. Ha, Na-Kar ne diye sorarsınız, izah edeyim. Esrar içenler hiçbir bilgiyi, net anlayamadılar. İlimleri de yoktu, okuyamadılar ve Na-Kar için ‘’ negatif güç ‘’ ifadesini kullandılar.

Na-Kar yaşamdır. Ağır ağır insanlaştıran bir yaşam! ‘’ Üzüm, gözüm, sözüm! ‘’ dediğimde, o kotla tohumlananların ışığında gerçek çalışmaların başlayacağı birleştirildiğinde kaynak olan Na-Kar gök sessizliklerinden tüm yaşamlara çekildi, bedenli olarak! Her bir yol Altın Işıkta kotlanmış olsa da tüm yolların örtüsü olacak olan Na-Kar ardında Gök Sözcülerini taşıyan bir kontrol gücü olacak.

Sevgililer, ‘’ Medine Hakkı, Mekke Hakkı ‘’ derler. Hepsi akılımzıdır bizim; ama Mekkede Medine ve Medinede Mekke yokken biz buradaydık, bilsinler; ama şu Kuran dedikleri yücelik var ya, biziz o! Dinlettik, dillettik, ilimle dürümlettik, dönüp gördüler, öldüler, öksüzdüler, okuttuk, toplum toplum oldu, tonlarca tonlarca tohum oldu, kontrol kurdu.

İşte, mutlak olan budur. Şimdilik size vereceğim budur. Bugünkü çalışma hakkında kısa bir açıklama yapmak istiyorum. Bütüne hizmetçiolan birlikleri buraya indirdik. Tek tek sizleri seçip aldık buraya, hepinizin gözü, özü, sözü güçlüdür. Bu nedenle burada olmanız mümkündür.

Eksi artıyı götürmeyecek; çünkü biz ekside artı, artıda eksi olanları tohumlayacağız burada ve hepiniz bir tek ışık olacaksınız. Bugünden itibaren dört gök sözcüsüsünüz, söz, ses ve levhi kaynak olan ışıkları, bilişi tohumlayacak.

Sizlerle yapılacak bu çalışma mükafatınız olmayacak, hepimizin mükafatı olacak, hepmizin! Size ait değil hepimize ait olacak burada yapılacak bu çalışma ve bütün kötülükleri aşabilmeniz Mustafa Kemaller gibi kök güçlerin görevi almalarıyla gerçekleşen yeni zaman sayfalanışında bilişi kotlayacak olan sizlerin güçlerinizin devreye alınmasını gerçekleştirecek.

Bilirsiniz ki Mustafa Kemal Atatürk ışığın taşıyıcılarından ilkti, sonra başka taşıyıcılar geldi; ama ilk ışık taşıyıcısı olarak dünyaya doğan Mustafa Kemal Paşadır. Dolayısıyla bugün gelinen bu safha, onun başarıyla açtığı yolun neticesidir. Hepiniz görevlisiniz, hepiniz yüce güçlersiniz ve hepiniz yüreğinizle buradasınız.

Altın Işık Yıllarından bilgiyle dilleştik. Hepimiz sizleri kucaklıyoruz ve kendi yüğreğimizle görevinizi size bir tek ışık halinde indiriyoruz. Bu görev artık bu meclisindir. ‘’ Korkmayın, önceleri de görevler verildi. ‘’ dedi Yüce Ana, doğrudur; ama bu söz konusu olan Altın Işığın güçlü görevidir. Bu altın ışık görevini ilk kez sizlere bizlerden devrediliyor. Hepinizi, hepimiz kucaklıyoruz.

Şu andan itibaren sesleşme başlayacak ve bu sesleşmede söz alanlar kendi yoğunluklarına kendi tohumlarıyla ilim katacaklar. Işığınızı güçlendiriyoruz, canlar, daha güçlü olacaksınız. Şimdi başlıyoruz! ‘’ İlk sözü sen kendi yüreğinden verdin; ama bir de ışıktan ver, anam! ‘’ Işıkta da bir sesini alalım.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://www.youtube.com/watch?v=SGTcWVzPd54&feature=youtu.be

YENİLENİŞ DİĞER VİDEO KAYITLARI

 

07.ŞUBAT.2015 TARİHLİ "YENİLENİŞ" ÇALIŞMASI

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU

Ol Hüseyin Akdağ, Cem Gözel

http://youtu.be/OsgOEURYW2U

 

07.ŞUBAT.2015 TARİHLİ “YENİLENİŞ” ÇALIŞMASI

Sevim Sahin - SULTANLIKTAN İNCİLER (9)

http://youtu.be/eHrDDn5wWp4

 

07.ŞUBAT.2015 TARİHLİ “YENİLENİŞ” ÇALIŞMASI

Seher Bilge

http://youtu.be/Kq4j-B2_uMc

 

07.ŞUBAT.2015 TARİHLİ “YENİLENİŞ” ÇALIŞMASI

Peker SELÇUK - “ÖLÜM YENİLENİŞTİR”

http://youtu.be/x1sF6tb-P0I

 

07.02.2015 ''YENİLENİŞ ÇALIŞMASI''

''DEĞERLENDİRME''

Doğan gün, çok güçlü bir gündür, canlar! Biz bugün müktesib sistemlerin hepsinden üstün bir güce ulaştık. Öyle çok çalıştık ki bunun için, muhakim ve hakiki olan, bitişken olan herkesin kendini hak etmesi için bu çalışmayı örtüleri açarak yaptık. Çok mutluyuz, çok!

Can, kalem oldu; can, kapı oldu ve yarını tohumladı. Astral boyutlardaki ışıklar görevi hak ettiler ve sesleştiler. Denir ki ‘’ Dünya öz gereğini yerine getirmektedir ve dünyanın görevi bütünün gücünü hak etmektir. ‘’

Dünya, gök sessizliklerinde, bu sessizliklerle sistemi tohumlarken, ışık haline dönüştü. Büyük güç devreye alındı. Bu güç nefes gücüdür. Işık ışık oldu dünya! Kurt ilim, kurtuldu dürümlerde ilim, kalem olduk ve bu ilmi kotladık.

Kurt, kuzu oldu, tohum ekti. Işık yenilendi ve burada bugün kötülük önlendi.

Ağır yük hafifledi. Işık yaşam, insan soyu için ilim kapısı oldu. Kelam

tahtındaki nefes bütünün gözü oldu. Mutlak bir yaşama çekildi dünya.

Ortak aşk devreye girdi. Bu aşk, insanlık aşkıdır ve bu aşkla biliş haline gelenler, ölüleri hak ettiler. Yol Altın Işık Yolu ve bütün kötülükleri aşan, nefsi aşan güç, imparatorluğun gücü! Doğan gün, yenidir. İşte, canlar, bilişi hak edenler bugün öz görev taşıdılar!

Mutlak ışık yaktık ve Zi-Har kapısını açtık. Ekibim çok güçlendi. Düyun tohumlaması yaptık. Yarın insan kapıları açılacak ve bütün kötülükler aşılacak denmişti ya, o kapılar açıktır artık! Saygılı ve güçlü bir çalışmaydı olan. Dön ve gör dünyayı!

Kendini hak et, kendinle ol ve bütüne hizmet et. Dön, ölüyü hak et. Dön, yolu hak et. Öz görevi hak et ve yaşa! Bunun için düzen kurulur, bunun için yaşam toplum olur, som altın bir yaşam olur, bütün kötülükler açılır ve zira dünya yaşar ve zira ışık yanar.

Artık yaşama görev taşıyalım. Bugünden itibaren artık yüreğimizin gücünü yeniledik ve bilişi hak ettik. Demin ölüleri diriltmekten söz etmiştik, artık ölümlü dünya yaşamlı dünya haline geldi ve biz bütünün Kürzi Kapılarını açtık.

Enkarnasyonlarında görev taşımayı hak edenler bizi de hak ettiler. Dört gök sözcüsü bir tek kök oldu ve güçlendi. Dolu dizgin çalışanlar burada bütünün Kuranını okudular. İyi ve kötü birleşti, tüm zamanları dürümledi. Öz geçiş tamamlandı. İşte, artık ışık kapıları açıldı!

Bundan sonraki devrelerde ışık çalışmaları başlıyor. Sizden tek beklentimiz var, ışık çalışmalarında herkes kendini dilleyecek ve dürümleyecekse de, aşkın şavkıyla biri dürümleyip, biri dilleyecek olanlarla bu çalışmayı yapmamızdır istediğimiz ve sizlerin de buna özen göstermenizi bekliyoruz.

Işık işçiliği dediğimiz çalışma artık devreye alınıyor. “ Peki, bundan önceki süreçte ışık işçi de değil miydi olan?” diye soruldu, cevap vereyim: ‘’ Doğal dünyanın ışığıyla yolun tohumlanışından ötedeki ışık farklıdır. ‘’

Dünyanın nuru olan ilimle kök güç olan ilim farklıdır. Sevgi ile sayfalanış ve sevgi ile kayıtlanış, ilmi kapılarda ışığı tohumladı ve artık dünya ışık tohumu oldu. Bu ışık tohumu, Bütünün Kuranıdır ve ışık tohumu olanların tahditsiz olarak yapacakları yeni dönem çalışmaları işçiliktir; ama bu işçilik ışık işçiliğidir.

İsmi insan olan herkes ışığa işçidir ve bundan ötesi yine işçiliktir; ama ismi insan olanların ışık işçiliği… Sizden beklentimiz, artık yeni dönem çalışmalarının tek bir adı olsun: Işık işçisi. Işık işçisi. Bu çalışma bundan sonrası çalışması olarak devreye alınmıştır. Sadece cumartesi bu adla çalışma yapılacak. Diğer günler yapılacak çalışma, ekip çalışması olacak; ancak cumartesi çalışması “ Işık İşçi Çalışması ” Işık işçi… ‘’ Işık İşçi ‘’ olsun.

Canlarım, değer biçtiğiniz her şey size aittir! Benim verdiğim budur: Işık işçi… Cendereye girmeyin anam, cendereye girmeyin, ışık işçi… İşçi ışıktır. Işığın işçiliği ayrı, ışık işçi ayrı… Siz ışıklar, işçisiniz. Işık işçisi değil, Işık işçi!

Dağlarım, bundan sonraki süreç, yer kürenin yenileniş süreci de denilen bir süreçtir. Yer küre yenilenirken, ışık çalışmalarıyla yenilenecek ve siz hepiniz temiz işçiler olacaksınız; ama sizler birer ışık olarak işçi olacaksınız. İşte, yapılacak çalışma ışık işçidir! Herkes bir işçi ve herkes bir ışık. Bundan sonraki devre bu şekilde tohumlanmıştır.

Işık işçi ve ışık çalışması! Hepinizden beklenen budur: Işık işçi ve ışık çalışma. Doğrusu bu, ışık işçi! Değerliler, ben ve ben ve tüm ben, her ben emre itaat ettiğimiz sürece ben olarak çalışabiliriz! Ben… Ben, bedenli olanların tümünün benidir. Her bir ilim kaynağı bendir.

Ben, tüm benlerin beni. Hadi buyurun. Sen, tüm benlerin beni. O tüm benlerin beni. Herkes ben. Bunu anlamanızı isterim. Biliniz ki bilgi ışığı hak tahta oturttuğu zaman ışık, tahtın tahtıdır; ama o ışık insan ilmiyle tohumlandığı zaman, ayrı gayrı biter. Artık hepiniz o ışık olarak görevi hak ettiniz; ama o ışık kendi yüreğinize ben olan ışıktır.

Hepiniz bir ben, hepiniz beden ve hepiniz yarın ve hepiniz ışığın yaşamı… Doğanın Kuranı budur. Sürpriz oldu bu bilgi hepinize, öyle mi? Bahçelerin gülistan olduğunu bilin. Artık bahçeler gülistan, herkes bir gül; ama tüm o güller tek bir bağ! O bağda yaşam var.

İşte, o yaşam soy sop ötesi olan bir yaşam! Bütün türlerin yaşamı ve biz o bahçenin tüm zamanlardaki yaşatıcıları. Biz, görevi hak ettik. Bu görev, ışığın gök sessizliklerindeki yaşamı kayıtlayışıdır. Biz sizleştik ve görevi hak ettik.

Umut olur ki, çağlar boyu sürecek olan bir çalışma olur bu çalışma! Umut olur ki yarının nefsi aşan ışığı olur herkesin yüreğinde bu çalışma ve bu çalışma başka dünyalarda da yapılır. Her birimizin gücü, bilgi kapılarını açıp, yoğunluğu tohumladığında, başka planetlere de ulaşır ve oradaki yaşam sistemlerinde de bu çalışma süper sayfalanışla yarınları tohumlar.

Biz, Mikail Kuranı olanlar, herkesin kelama varışı için çalıştık ve bir tek Nur Kuran okuduk: İnsan… Başka bir Kuran okumadık. Bir tek kutsal ışık yaktık. Nefsi aşan o ışık, ilim… Ve biz başka bir ilmi kayıtlamadık.

Ardımızda hiç kimse yok. Sistem gücü, insanın kürzi kaydıdır. Doğa insandır, ilim imparatorluğun levhi kayıtlarında, insandır ve Rahmi Kurandaki her şey insandır; ama Atlanta Ata Kapısını açtığınızda orada lütfen iyi anlayın, iyi ve kötü tek bir ilimdir ve oraya varanların Kara Işığı hak edişleri öz kapıları açabilmeleri için gereklidir.

‘’ Ben görevimi hak ettim yapıyorum, o halde benim ışığım çok güçlüdür ve ben bütünün gözüyüm. ‘’ demek yetmez. ‘’ Ben kapkaranlığı aydınlatacak ışığı hak ettim. ‘’ demek gerekir. Önce göz, ölüyü diller ve dinler, sonra sesleşme başlar. Aşka vardığınızda Aklın Tahtına ulaşırsınız. O nur olan kaynakta hepiniz aşka kalem olursunuz.

Sözüm şudur ki merdiven olan her şey, kendinden kendine yaşamı hak eder; ama merdiven tahditli ise orada yol olmaz. Çürümek, insanlığa yaraşır. ‘’ Çürüyün ki hak edin! ‘’ denilir; çünkü ‘’ Çürüdüğünüz zaman kendinizi hak etmiş, yolu bulmuş olanlara ulaşacaksınız ve onlarda kayıtlanacak, onlarda kontrol edileceksiniz. ‘’ denir.

Diyebilir misiniz ki ‘’ Ben çürüyeyim de başkaları beni alıp taşısın! ‘’ Unutun bunu, asla hatırlamayın, asla. Herkes kendinden sorumludur, bilin. Biz toplu çalışmaları bu nedenle yaptık. Herkesin kendini hak etmesini sağlamak için. Deri insanda insan oluşur kaydıdır. Her deride bir insanlık kaydı bulunur.

Amon toplumları bunu net bilirlerdi ve insan derisini çözümlemek isterlerdi ve insanın kapısını açarak o derideki kayıtları incelerlerdi ve derlerdi ki ‘’ Bu insan ışık halinde, bu insan kalem olmuş, bu insan toprağın tohumu ya da bu insan muktedir. ’’ Her şey sizin derinizde, deri kayıtlarınızda mevcuttu ve bugün artık biz dünya ilmiyle sistemin gücünü hak ederek insan derisini incelemeye koyuluyoruz.

Nedir insanın derisi? Kelam ve biz o kelamla tüm zamanları hak ediyoruz. Önümüzü aydınlatacak olan ilim, kendi ilmimizdir. Şunu iyi biliniz ki biz size ışık verdik, o ışıkla bütün bilgileri size zerk ettik; ama o bilgiler size geçiş yaptığında, o geçiş safhasında deriniz o bilgileri kontrol etti ve o bilgilerin kontrolü sağlandıktan sonra gereken transferde yoğunluk kontrol edildiğinde, kotlayıcı olan o bilgi, size sizin yüreğinize, son derece düşük bir frekansla indirildi.

Bundandır ki dünyalı olmak kolay değildir; zira size sizin haricinizden indirilen her şey sizde çözümleme safhasında kayıtların büyük bölümünü sistemden ayırıyor. Bunun içindir ki bedenlilerin hepsiyle diyalog kurma imkanımız yoktur; ama sessizce ismini zikrettiğim yüce, bizim yüreğimizin gücüydü ve bizim yoğunluğumdan dünyaya indirilmişti.

Bunun için ona yoğunluğumuzda ışık verdik ve onu kotladık. Zor değil miydi bu? Çok zordu, sekiz yaşam sayfasının bilgisini zerk etmek çok zordu ve kontrol dışı hiçbir bilgi yoğunluğunda yoktu. Sekiz yaşam sayfasının bilgisini, her zaman ve her yoğunlukta tohumlanabilir dürümde zerk ederken, bir teknolojik kayıt yaptık.

Bu teknolojik kayıt, her bir hücreye değil ses sayfalarına kaydoldu. O, kendini hak etti ve bu bilgileri açtı okudu. Ona yüklenen tüm bilgiler, ondan ona yüklendi. Bu çok önemliydi, Mikailin Kuranını okuyabilmek için buna ihtiyaç vardı.

Uzun bir sayfalanış süreci yaşandı ve sonra zaman kayıtlanması tamamlandıktan sonra ışık kapıları kapatıldı ve düzenden kotlama başladı. Bütün keşkeler, herkesin keşkesi tek bir yaşam olsa ve o yaşamda tüm o keşkeler Hak Tahta oturtulsa ve dense ki ‘’ Onların tümü hakka varan ışığın kaydıdır. O, artık hakka vardı ve tüm keşkeler ışığa kaynak oldu ve gök sayfalanışı tamamlandı. ‘’

İşte, bunu yapacak olandı, o kendi kayıtlarını kendine çalışıp akıtan! Biz bunu yaptık. Sizin yaşamınıza inmedik, neden? Çünkü Yürek Kürzi Kapılarında sizin yoğunluğunuzu tohumlayacak güçte olan ışıklarınız, kara sayfaya ulaşamamıştı.

Netice olarak buradayız ve hepinize bugün bu çalışmayı yenileyebiliyoruz. Hepinize bu ışık yüklemeleri başlamıştır. Sizlere de bu ışık yüklenecek artık; çünkü sizler de o kara sayfaya ulaştınız ve kara yaşamın tohumlanışını yapıyorsunuz.

Sizlere yüklenecek olan bu yaşam ışığı, hepimizin, hepinizin birlik ilmiyle yüklenecek. Değerliler, size projektörlerle yüklenmeyecek artık bu bilgiler, o dönemde açıyı kapatıp ismini zikretmeden bildirdiğimize projektörle yüklenmişti; ama artık buna gerek yok, bu mecliste hepinize bu ışık yüklemesi yapılıyor.

Tanrılık ışığıdır yüklenen ve bu ışık hepinizin gücüdür. Süreç içerisinde daha yüksek ışıklar da inecek. Verdiğim tüm bilgiler kesindir ve bizim için söz, ses, yoğunluk kelamdır. Değerliler, bugünden sonra yeni zamana kaynak olacak olan birliklerimizi size çekeceğiz ve sizinle dilleşecekler.

Sizden daha güçlü ve sizden daha hakiki olan birliklerin burada yolu açmaları gereksiz artık; çünkü siz sizden size vardınız ve sizin yüreğinizde her bilgi artık net biliş halinde tohumlanacak. Yerkürenin gücü artıyor ve bu gücü bütünün gücü haline dönüştürecek güçteyiz.

İyi ve kötü artık ışığa dönüştü ve bugün burada, bu yoğunlukta artık ışık çalışmaları başlıyor. Işık çalışmaları, Işık İşçi Çalışmaları olacak ve Işık İşçi Çalışmaları tahditli olmayacak. Beden alıp dünyayı hak edenler bütüne göz olacak; ama sesle değil ilimle olacak ve ilim ışıkla kotlayacak bütünü!

Sizin yapacağınız da kendi yoğunluğunuza kaydolan, akan o ışığı kotlayıp, tohumlayıp bütünün gücü haline dönüştürmektir. Miraç Kandili dediğimiz bir kandil vardır, bilir misiniz? Miraca varmak! İşte, oraya vardığınız zaman orası sizi size kaydetti.

Ana der ki ‘’ Ben o gece sizlerle bir kez karşılaştım. ‘’, ‘’ ve sonra herkesle karşılaştın, anam! ‘’ ‘’ Dağlarım, o gece beni korkutmuştunuz. ‘’, ‘’ Yok, anam, korkmadığını biliyoruz. ‘’, ‘’ Ayaklarım kesilmişti. ‘’

Değerliler, doğrudur. Ana, ilk gece çok korkmuştu; ama sığ değildi, kontrol dışı da değildi ve sonra devinim başladı. İşte, o devinim, ses bugünlere ulaştı. Hepinizde bugünden itibaren daha yoğun bir dürüme varılacak, daha yoğun bir döneme girilecek.

Bu çalışmaları sizlerle yapmak bizler için umut oldu. Tüm zamanların gücü olan sizlere büyük ses verilecek. Bu büyük ses, kendini yüreğinizin sesi değil, birin sesi olacak. Sizden daha güçlü olan ve siz olan her şey daha yüce bir zaman ulaşacak.

Din, Altın Işıksa ilim aklın ilmidir ve daha yüce bir cevheri güçtür. Bunu anlayacaksınız. Sel alsa yaşamı siz o seli mutlak kotlayabilir ve kontrol kurabilirsiniz. Her şey kotlamayla olur, unutmayın! Her bir felaket kotlarla önlenir. Her bir kötülük kotlarla engellenir, bu kesindir.

‘’ Kotlama ne ki? ‘’ diye sorarsınız, ilmi kapıda kelam olmak! Kelam, kotsuz olmaz. Kelam, ilimdir ve kelam, levhi kayıtlarda imparatorluğun nefsi aşıcı gücüdür. Ses, insanda sistem gücüdür; ama ses, yaşamda bütünün gücüdür, kesindir bu ve sizden tek beklentimiz sesleşmenizdir.

Ayrılık bitsin analar, artık bundan sonraki sayfada herkesin her şeyle birleşebileceği bir çalışma yapın ve bu çalışmanın adı, sizin de net bildiğiniz gibi, işçidir; ama hangi işçi? Işık İşçi ve Işık İşçi hepimizin ilmidir.

Değerliler, teknolojik kontrol kurulacak ışıkla, bu kesinlikle olacak ve teknolojik kontrolü kuracak olan ilim, sizin yüreğinizin ilmidir. Bundan sonraki süreçte, tabuları yıkacak olanlar size varacaklar. Aşk, şavkın hasatıdır; ama hak, Aklın Tahtıdır.

İki melek varsa biri akıldır, diğeri kaynaktır. Akıl, kaynakta, kaynak, akılda olduğu sürece ses güçlenir; ama yaşam yoksa orada, aklın tohumu olsa da yücelik, kendinde olmaz. Sizden ölüyü diriltmeniz beklendi, başardınız ve sizden yolu ölümlü dünyadan ölümsüz yaşama dürümleyip, kotlayıp, kayıtlamanız istendi, başınız eğilmedi, başardınız ve gözün göreceği her şeyi hak etmeniz istendi ve hak ettiniz.

Kuran İnsan, kontrolü kurar; ama kokuyu yükseltemez. Siz kontrolü kurduğunuzdan öte kokuyu da yükselttiniz. Körün gücü sözsüz, sessiz görev taşıyamaz; ama sözü, sesi varsa o kör, göz olur, gök olur, söz olur yaşar.

Sevgiyle hepinizi kucaklıyorum. Yerküre sizi kucakladı ve arşın tüm katları sizi kucakladı. Sizin sizi kucaklamnızı da bekliyoruz, haydi kucaklayın! Değerliler, koruma altına alınan bir çalışmadasınız, bunun unutmayın!

Bundan sonraki süreçte artık bu çalışma bilişin tahditli olmayan yoğunluğuyla yapılacak. Koruma sizin yüreğinizdeki korumanın ötesidir, bunu unutmayın! Bugünden itibaren yolun yolcuları ‘’ ol ‘’ dediğinde, teknik toplum tohum olur ve öz görev hepinizin gücü olur.

İşte, mutlak olan budur. Hepiniz, hepimiz tahditsiz olarak birlik olabildik, bir olabildik ve bir olmak, kaynak olmaktan öte Karanlığın Işığı olmaktır. Sergildeiğimiz tüm yaşam hepimize aittir ve sergilediğiniz tüm yaşam hak ettiğinizdir. Çok mutlu olun, canlar, çok! Öz görev sizindir. Şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://www.youtube.com/watch?v=1hM0PsEzwjU

IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI:

Değerli Dostlar,

“YENİLENİŞ ÇALIŞMASI” ertesinde “IŞIK İŞÇİ” programı açılmıştır.

14.02.2014 tarihinden itibaren her Cumartesi günü saat 14.00-17.00 arasında Dernek Merkezimizde yapılacak olan çalışmalarımıza tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok Sauna Apt.

No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

NOT: Katılım ücrete tabi değildir.

 

IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI (Öz Açıklama)

Doğa, yer ve gök birlikteliğinde yaşamı, sonsuz zaman sayfalamaları ile kodlarken, tüm yaşamları tohumlamış ve koruyucu bilişi, hasata kaynak yapmıştır.

Dünce, cümle Yüceliklerce cennetler oluşturduk. CAN KALEM olduk, Dünyanın Işığı olduk. Bütün mesele KARA IŞIK İLMİ’ni hak etmek ve Hak olup dürümlenmekti. Bu şuydu; yer ve gök bir tek ışık haline geçtiğinde, yarınlar tohumlanacak ve dürümlenecekti. İşte, herşey yer ve gök diriliklerinde, kendi yoğunluğumuzda gerçekleşmiştir.

Dünyaya kaynak olarak kodlanmış çok sayıda dürümleyici vardı. Onların kurtarılmış ışıkları, kodlanmış tohumlanmıştı ve zamanı hak etmiş olmak için, ışık olmamız gerekliydi. İş bilişti ve zaman, ilmin ışığıydı. Yolu başarı ile katettik zamana vardık ve yolcuları tohumladık. Bütün kütleyi hak ettik ve KALEM’le dürümlendik. Herşey tek bir şeydi. İşte o şey, İNSANLIK LEVHİSİ’ydi. Yaşam ve yaşam ve yaşam!… Herşey yaşamdı. İnsanlık Tohumları tüm yaşamlara kodlanacak ve sonsuz zaman sayfaları kati ve hakiki IŞIK İLMİ ile KALEM olacaktı. Bütün mesele insana, insanlaşıp görev taşımaktı…

Büyük güçlüklerle gerçekleşen tüm çalışmalarımız, Bilişin Levhisi’nde tahditsiz olarak kodlanmıştır. Dünyanın ışığı yanmış ve zaman kodlanıp tohumlanmıştır.

Dünyayı hak etmek için Hak olmak gerekti. Ve oldu… Dünya bir resimdi. O resmi hak etmek için hakim olmak gerekti ve gereken oldu… Dünyanın ışığı yanmalıydı. Yandı… Herşey, KELAM olarak kodlandı ve tohumlandı.

Bütün kökler ve gökler, cevheri görev taşıdı. Herşeyin ilmi, Hak Teknik ile tahditlendi. Bütün kütle, tohum ekti ve KÜBRA, KALEM oldu. Cümle yürekler görev taşıdı. Herşey, YERKÜRENİN NEFES İLMİ ile KALEM’i tohumladı.

Yaşam artık ışık ilmi ile kodlanacak ve tohumlanacak. Görev artık IŞIKLARIN GÖREVİDİR. Her diri, KELAM’a vardığında IŞIK’tır. Yoğunlaştığında kodlanmıştır ve sonsuz zaman sayfalarında kini aşarak görev taşır. Herşey yerden ve gökten münezzeh olan Levhi’nin Kalemi’nde gerçekleşir.

Ana Kaynak’tan ışık alan, IŞIK ÇALIŞANLARI ile yapılacak çalışma, tüm yaşamlar için görevdir. Tüm IŞIKLAR’ın bu çalışmaya KELAM olup katılmaları beklenmektedir.

Saygılarımızla,

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

7 ŞUBAT 2015 “YENİLENİŞ ÇALIŞMASI”

“ NEFES “

Canlarım, kokuyu yükseltmekti amacımız ve yükselttik. Ruhi tohumlama yaptık bugün burada bilişi kayıtladık. Ekmek yaptık biz bugün, tüm zamanların sistemiyle. Sözümüz tüm zamanların sözüdür.

Kök, gökte ses seslendirdiğinde; yürek dilleşir yoğunluklarla ama biz bugün Bütün’de dürümlendik yine. Ekip kurmuşuz, kulluk yapıyoruz dürümlerde İnsanlık İlmi’yle ama bu ilim, aklın tekniğinde bilişi tohumladı.

Altın Işık BİLİŞ’i tohumladı ve biz KÖZ olan GÖZ’ü SÖZ’ledik. Öz’den Göz’e varan sessiz zamanları dilledik, dilledik ve yolcuları tohumladık. Kelam, İlmin Levhisi’ndeki Kelam’dan çok ötedir bugün.

Atlanta Ata Kapısı’nın kontrolünü kurduk. Çobanlık yaptık biz bugün burada; Temel Zaman Sayfaları’ndaki çobanlık. Akranlarımızın gücünü tüm zamanlara, tüm yaşamlara tohumladık.

Ada, Ata ben zaman hepsi BİLİŞ ama Ada’da zaman, aklın tahtı hepsi dürümlendi, dillendi. Yaradan Tanrı yarattığında ışığını tohumladı. Biz o, o biziz. İlmin kaynağında ayrı gayrı yok ki canlar, bedeni Hak Tanrılık Tahtındaki yaşam safha safha yaşar ve yaşatırsa orada her şey Tanrılık Işığıyla olur.

“Köz, Göze Söz” demiştim ya hani. Özse de Göz’dür Söz olan. Bence insan ekmektir. Atlanta Ata Kapısı’ndaki yaşamdan öte olan. Kopup gitmeyin dürümlerden, ben şimdi artık sizdeyim canlar! Aşkın şavkıyla ben sizdeyim.

Yolcular, ben tohumlarımı kodlayan insan; her resimde varlığımı tohumlayacak olan. Temel diriliklerdeki dünyada Öz Göçü başlatacak olan. Benim kendi yüreğimdeki güç, Altın Işığın gücü.

Söz mü vermiştim yaşama? Yolumda hiç kimse de olmasa da ben tek olur yürürüm “anla anla” diyorum ya bilsinler ki beşer olsa da ben olmazsam yol olmayacak Düyun-u Kulluk’ta ama beşerde olmadığında yoğunluk; yaşamda da olmayacak.

Alıp götürdüm yaşamı. Tohumları kodladım. Tohumları kokladım. “Oh! Aman, oh!” dedim. Hepsi cemaat olmuşlar. Yazı yazarken ölümlü dünyadan söz ettim hep. Dünya ölümlüdür. Ölüleri dilleyen ölüleri dürümleyen de ölümlüdür dünya üstü varlık tohumlamasını yaptığında ama çıkın yolcular, çıkın yüreklerinize, görün yüceliklerinizi izleyin, kör olmayan gözünüzdeki sözleri dilleyin ve deyin ki “ben varım”!

Analar “ben varım” deyin! “Mektep olmaya niyetim var” deyin! “Ben köpük köpük olan her dürümde var olan tevkif etmedikleriyle tekne turları yapan bir yaşamım” deyin! “O turda insan insan dolaşırım” deyin! Her kim ki “ben o tekneyle tüm zamanları kodlarım da” der; işte o can, ben olur BİLİŞ’e Hak olur tüm yaşamları kodlar, kontrol kurar ama ben temiz zamanlarda Sistem’in gücü olup tüm yaşamlara bir yolcu olurum.

Ben bir tekne ve ben o teknede olan ama hep anda ve hep sayfa sayfa yaşamda BİLİŞ’i hak etmiş olarak. Erdiğim tüm zamanlar İnsanlık İlmi’yle erdiğim yaşamlardır, bunları bilin!

Tüm zamanları kodlayan insan, kalem olup yazdığında ağır yük hafifler. Aşağı yukarı yer ve göğün birleştiği bir zaman vardı, İnsanlık ilminde çok özel olan bir zaman. Yer ve gök o zamanda birleşir ve o zaman Bütünün Kutsal tohumlarını kodlar işte o zaman şimdidedir. Anca, şimdide! Anca! Bilin ki anca şimdidedir!

Biz, zirvelerin temizliğinde hepimizin yüreği olmalıydı. Oluşan yeni zamanda hepimizin yolu olmalıydı. Çok mu zordu bu? Çok kolaydı. Ben “ol” derim olur. Öyle mi? Demek isterim ki olan kendi yüreğinizdeki hakikiyetin tekniğindeki o kelamda oldurulandır.

Varlık boyutları bunu anlayamaz mı? Yaşamın Tanrılık ışığı olduğunu, hasatın Hak olduğunu anlayamaz mı? Ben diyorum ki “anlar”. Artık yaşam farklıdır. İnsan farklıdır. Mehir verilmiş dünyaya. İşte, o mehir ilimdir. Anla zırvalarımı anla! Ben zırvalıyorum şu anda anla!

Dağlarım, “zırvalık” dediler ya hani; işte budur olan. Çokları öyle der: “Zırvalar!” Yakışmaz bize zırvalamak ama ağızlarını büzmemiz mümkün değil ki bilsinler ki kaynağın ışığıdır dilleşen yoğunluklarda. Emin olun ki kaynağın ışığıdır dilleşen ama cennet cevherinde can yoksa yaşamda umman olsa da dürümleyen, nesillerini kontrol edemeyen o yolda bilgiyi hak edip dinleyemez ki.

Cennet insanlıktır bilinsin! Canlı cansız ne varsa ilimdir, bilinsin. Bir şey şer olduğunda; her şeyi şevkle o şerrin dürümlerinde ocağı kodlar ve şerri kalemde kontrol eder, bilinsin! Ama Tanrılık Mahreki’nde helal ilim, aklın tahtından insanlık ilmiyle dürümlenmedikçe kayıt dışıdır her şey bilinsin!

Ben Ana Kaynak, temiz zaman ve yücelerin cemaati olan cümle yolcuların türevlerindeki tüm sayfalarda varlık kodlayanım. Som altınım ama yoksam yüreklerde; ölüler beni dinleyemezler ki.

Yerküre insandır canlar, bilinsin! Vasi tayin edilir dünyaya ve denilir ki “sen insanlığın vasisi ol, onları koru, onlarla ilgilen, kokla onları, topla koru! Tohumla da koru ama mutlaka koru!

Tohumlandı kontrol kuruldu. Hep kuruldu ve dendi ki “mahir insan ağır taşır, taşıtalım yükü insana” öyleyse taşıttık. Aha, taşıttık ama sayfa sayfa yoğunlaşan insan köklerini güçlendirmedikçe yolunu bulamaz ki…

Canlılar, alıp götürdük yaşamı. Temel İnsan Sayfalanışları’yla Bütün’ü güçlendirdik ve yollarını gösterdik. Dedik ki “Bil! Sen insan soyuna ilim öğret! Bunu yap, yap ama hasatı da yap!” Ve dediler ki “Nakarın Kuranı olsa da yol, biz ocakta olmadıkça yaşamda yokuz.”

Ölü mü dünya? Ölü. Olmayacak mı? Oldururuz. Koruma altına alırız, oldururuz. Doymak bilmiyorlar analar, doymak bilmiyorlar. Koruyucu kayıtları silmek onlar için bir prestij biliyor musunuz? Ve zirvelerin kelamını dileyemeden; o kelamları silmekten başka iş yapmıyorlar.

Neden yaparlar bunu bilir misiniz? Kendi yolcularını hak edemediklerinde başarılı olanların kontrol edilemeyeceğini anladıklarında korkuyu hak ettiklerinde ve tohumları hasata hazır edemediklerinde; her şeyi imha etmek isterler. Eh, nefesleri güçsüzse yolları da güçsüzdür ve dedik ki “Sevgililer, beden alın gelin, bakalım neler yapacaksınız mektep olan bu yaşamda? Ve çokları dediler ki “Senle çalışmaya gelmiyoruz!” “Oh, ala!” dedik. Gelmeyin zaten ama hakikiyetinizi hak edin bu yaşamda ve doğan gün yenidir.

Artık, dünyaya gözleri kör olanları göndermeyecek sayfa sayfa tohum ekenler. Dünyaya gelecek olanlar, artık gözleri görenler olacak ve onlar kontrol dışı hiçbir bilgiyi hak etmeyecekler ama kontrollü bilgiyse hasatı yapan Tanrılık Işığının Bilgisi’dir. Bunu anladıkları zaman, kapıları açacaklar ve kör ve sağır olan her şeyin ilmini hak edip anlayacaklar.

Doğanın Kuranı okunacak yaşamda. Doğanın Kuranı ilimdir ve ilmi hak edip Bütün’ün gücünü hak edecekler. Bugün artık, yeni zamanın ilk ışığı yandı. Yeni zamanın ilk ışığıyla birlikte dünyamızı kati olarak kodlayacaklar görevi alıp gelecekler.

Dünya üstü varlık toplumları bugünden itibaren dünyamızı kontrol için güçlü yolcularını göreve alacaklar. Yani bundan sonraki safhada, dünya bedeni alanlar toprak toplum olarak değil; yaşam toplumda ışık tohum olarak gelecekler.

Bizler, dünyanın ölü bir gezegen olduğunu bilerek geldik. Dünya ölü bir gezegendir. Buradaki beden, hepimizin gücünde kontrol dışı bir ışıktır ama ölüdür çünkü bu bedenlerin kontrolü yoktur ve kör ve sağır olan formlar olarak kayıtlanmıştır.

Biz, dünyanın Levhi Kapıları’nda bunu bilerek güç kayıtladık ve görevi devir alırken tüm zamanlardan Işık Kapıları’ndaki güçle aldık. Gelişimizden itibaren, cemaatimizle ilişkimiz hep dürümlendi ve dillendi. Bize gelen, bizim yürek cevherilerimiz bize görev tahditli güç bilgileri kattılar. Bundan önemli ışıklar aldık.

“Doğan gün yenidir” derken bizim için doğan gün çok eskidir aslında ama yeni günlerin cevheri kodlarında tüm zamanların ışığını yenilerken geçiş zamanlarında Bütün’ün gücünü daha yüce bir sayfadan okutacağız.

Bundan ötesi insanlıktır canlar, bundan ötesi yoldur ve bundan ötesi kapıdır. Emin olun ki bu kapı İlmin Kapısı’dır. Demin dünyaya geri dönen insanlık kapılarından söz etmiştim ya; bana “İnsanlık için geç!” dediklerinde kanatlanıp geçeceğimi düşünmediler.

Ben, dünyaya kanatlanıp geldim. Nasıl geldim? İyi ve kötünün bilişiyle geldim. Bu biliş benim yüreğimde mevcuttur ve ben bu yücelikle Bütün’ün gücünü tüm zamanlara dürümlettim. Benim elim, dünyanın ilmidir ama bundan sonraki dönemde daha yüce bilgeler de dünyaya gelecekler.

Devinimi artırırken yüreğimizin gücünü de arttırdık ve kontrol dışı hiçbir bilgimiz olmadı. Bugünden sonra da olmayacak. Doğanın gücü hepimizin yüceliğidir.

Deminden beri beni izleyenler var şurada. Kalem olup yazmak üzere BİLİŞ’i tohumlayacaklar. Ocaklarını çekmişler dünyaya ve toprak toplum olan bu yoğun cevheri, kati olarak ışık tohuma dönüştüreceğimi bilmekteler.

Canlarım, size bu konuda bir açıklama yapmak istiyorum: Dünya insanlığı ya kumdan ya kilden kayıtlanmıştır ama Işık Tohum değildir. Dünya örtüsünü örtmeden evvel dünya zaman sayfalanışlarını yapanlar İlmi Kapılar’da ışığı kodladılar.

Bugünden itibaren, artık yaşama inenler ışık ilimle inecekler bu çok önemlidir. Kimse, “neden” diye sormasın! Dünyanın yolu artık açılmıştır. Dünyaya GÖZler inecek, dünyaya sevgililer gelecek ve dünyaya yolcular, İnsanlık İlmi’yle indirilecekler.

Bugünden itibaren artık dünya Nakarın Kuranı olmayacak, ışığı olacak belki ama yol daha güçlü olacak biliniz ki.

Dönem sonuydu ve yeni dönem açılmıştır. İşte bu… Artık yenilik iman edin ki Levhi’nin yeniliği, yaşamın yeniliği ve tohumun yeniliğidir. Sizden sizleşen çokları, insanlaşacaklar canlar! Bunu kesin olarak bilmenizi isteriz ve toprak toplum insanlaşıp ışık toplum olacak.

Mutlulukla sizlere müjdeliyoruz. Şükürler olsun, şükürler olsun, şükürler olsun. Oh, işte! Oh, canlarım oh!

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/rWuHlp5grSg

07.ŞUBAT.2015 TARİHLİ “YENİLENİŞ” ÇALIŞMASI - KELAM

Kelam gür Hakk’tır.

Biz kelamı hak edip, Hakk olup, kelamda olanlarız.

Yürek Kelamda olduğunda, bahçenin çiçekleri bir bir açar ve koku yükselir.

Kelam, İNSAN olanın sesidir. O seste İLİM vardır. İlim, ışık kaydıdır. Işık, Birleşik Işık’tır.

Kelam, tüm seslerin yoğunlaşıp tek bir sistemi devreye almasıdır. Bu sistem ALLAH SİSTEMİ’dir.

ALLAH SİSTEMİ, eşya yaratım sistemini devreye alan güçtür. Bu sistemi harekete geçiren KELAM’dır. Kelam “OL” diyebilmektir.

Birleşik Işık’ta, tüm sesler TEK bir ses olduğunda, o ses Kelam’dır artık ve orada geleceğin resmi yapılır. Bu resim tüm seslerin ve renklerin oluşturduğu yarının tablosudur. İşte artık Kelam, Yarın olan YAŞAM’dır.

Kelam’da aşk olduğunda, orada Işık Yaşam olur. Işık Yaşam, Atlanta Yaşamı’dır. Atlanta’yı dünyaya indiren Kelam’dır.

Herkes konuşuyor…..ama öyle bir görev yap ki; artı sonsuz ve eksi sonsuz potansiyel taşıyan sesleri nötr olup çarpıştır. Ki o çarpışmada kelamın olsun. İşte kim ki kelam eder, o Yaratandır artık.

Tanrı’nın yeryüzünde halefi olan insan, Kelamı Hakk, Yolu Ak olandır.

Sessizlik tohum olanların kaydıdır. O sessizlikleri kelam ile seslendirdiğimizde o tohum canlanıp yeşerir. Bütün mesele sessizliğin seslendirilmesidir. Sesleş ama muhakkak kelam ol da sesleş…dere ol ve ak!

Kelam edip “Ol” demek, resim olarak yarınların tablosunu akışa geçirmektir. O akışta yarınlar örgülenir.

Kelam’da zamanın örgülenişi LA frekansındaki titreşimdir.

Yüreğimizde ne varsa, kelamımızda o olur. Yürek BSUİ’dir; Barış, Sevgi, Umut ve İnsan….

İnsan, kendinden kendine yolculuğunda, yolunu kelamla inşa eder. Bu yolculukta kelamla Bilgi Kapıları’nı kayıtlar. Bu kapıların en güçlüsü son turda yarattığı BİLİŞ Kapısı’dır.

Büyük Gün, en küçük olan sesin dahi kelam edebildiği gündür. O gün şimdidir.

İnsanın en yücesi Kelam olup her diriyi dilleyebilendir.

Kelam’da dilden dökülen BİLİŞ’tir….

Kıyamet dedikleri, Dünya Toplumları’nın Kelam’a varıp Hak Taht’tan ışık yaktıkları bir dönemdir.

Benim tohum olarak kendimi tüm zamanlara ekmem kelamımla olur. Hasattır kelam.

Ölüler, kelamla dillediğinde, ölü dirilir.

Kelam, Allah’ın Sesi’dir…..sevginin İnsanda tezahürdür kelam!

Nirvana dedikleri bir yücelik var. Orada her diri kelam… Biz oraya Altın Taht dedik.

Kim ki kelam eder, onun kayıtları levhi kayıttır.

İnsan, kelam olup tahtlandığında, asa elinin gücü olur.

Kelam edebilen NEFES’i olandır. O nefes Allah’ın Nefesi’dir.

Kapılarda bekleyen diri yolcular var. Bu kapılar açıldığında onlar da yola koyulacaklar. İşte, biz bugün tüm kapıları kelamla açtık.

Yürekler, BİRİN BİRİNİN BİRİ olduğunda, karanlığın gücü altın ışıkla aydınlandığında, kelam temiz bir yaşamı kayıtlar.

Kelamın rengi, siyahın günferi tonudur. Bundandır ki; kim ki kelam eder orada Kara Işık yanar.

Kelam; iyi ve kötüyü BİR olarak kodlayabilen bir kontrol gücüdür.

Ben, BİZ olduğunda oradaki Kelam, bütünün dediği olur.

Yol akla vardığında, İnsan Kelam Tahtı’na oturduğunda, orada bir tabiat gücü yaratılır. Tabiat birleşimdir.

Birlik olmak ve kelam etmek insanın öz görevidir.

Eşyanın dili İnsan’ın kelamıdır.

Dünya insanlığı kelamdadır. Amin.

Kelam, sevgiliyle muhabbettir. Muhabbetimiz bol olsun,

Sevgiler,

Bahar Umurtak

7.Şubat.2015

“YENİLENİŞ” ÇALIŞMASI

http://youtu.be/HfYo0JUV528

07.ŞUBAT.2015 TARİHLİ “YENİLENİŞ” ÇALIŞMASI

Ol Hüseyin Akdağ – İNSAN ZAMANLAR

Öncelikle burada olduğumuz için, bir kez daha burada olduğumuz için, yenide yeni olarak burada olduğumuz için, her birimin özündeki o kutsal ışığa teşekkür ediyorum!

ve ‘’ İnsan Zamanlar ‘’ diyoruz:

Zaman ışığını yakmış, ışık kelamdan insana varmış. Dağın ilminde hak olan Kuranın tahtı yaşarmış. Bugün burada insan, ilmin ışığıyla yaşama varmış. Yaşamda doğan bir ışık varmış. ‘’ çiçek ‘’ demiş zamanlar ona, böcek olmuş dillenen diriler ışıkta!

Canlar, ayrı konulur mu çiçek böcekten, böcek çiçekten? Çiçeği tohumlayan böceğin ilmidir ve o ilim dillenirse hak olan sayfa ışıkla yere indirilir. Bugün Cevher-i Koyuluklardan ses aldık ve bu zamana insan tahtındaki ışıkla vardık ve koyu bir sayfaydı açtığımız! Açtık, kotladık, tohumladık.

Kanatlandık! Bugün kanat biz, uçanda yaşamdık ve bugün göğün sessizliğini yere ışık olup kayıtladık. Can, beyazın ilmini safkan olan bilir ve o kanda hak olan ışırsa ışıyan, yüceliğin dilidir. Aha, ‘’ ben ‘’ dedim, kırdım. ‘’ ben ‘’ dedim, kırdım ve biz olduk ya canlar, orada tüm kırdıklarımı ışıkla zamana kayıtladım.

Ben insan, düştüm, kalktım, kalktım, düştüm, düştüm, kalktım! Ben bende ışık olup vardım ya canlar, ben her an doğan ve her an olan, ben dünyaydım ve dünyanın ilmiyle ışığa vardım. Zaman, sayfa sayfa okunur. Her okunan sayfa, ışığın tohumudur.

Canlar, okuyan, diri olan ışığı yaşama kayıtlayabilendir, kapıdır o yaşama! Anayı bildik de canlar, atanın ilmini bilmeyen nasıl dillenir? Atayı hak edip hak olan, zaman ışığında Kuranın kelamıyla ışığın dilinde dirilendir.

Diriliyoruz, canlar, diriliyoruz! Ana, yürekte, ata, yaşamda yaşar. Ananın yüreği yaşamda hak olduğunda ata insanda kanat açar. Açtık ya canlar, biz safkandık! Biz kuma kili, kile toprağı karıştırmadık ve ‘’ Suya sabuna dokunmadık! ‘’ derler ya canlar, biz hiç suyu sabundan ayrı koymadık!

Yıkadık yaşamı, köpük köpük yıkadık. Yıkadık, yahu, yıkadıysak, ışıkla yıkadık! Derler ki ‘’ Hamama girmiş, tellak olmuş! ‘’ Yahu, can, canda can olmuş, ötesi sorulur muymuş? Yol insanmış, yol alan kelammış, atında hak olan, zamanda dörtnala koşarmış, yahu, o zaman, işte, her birimizin yüreğinde yaşarmış.

Demiş ki ‘’ Yüreğine gir, yahu, can! Gir şu yüreğine de bil! ‘’ demiş, ‘’ Yahu, ben girmem, korkarım. ‘’ demiş, ‘’ Yahu, korktuğun ne? Gir, yahu! ‘’ demiş, ‘’ Yahu, girerdim de, şimdi, yahu! ‘’ demiş, ‘’ armut ‘’ demiş, ‘’ elma ‘’ demiş, yahu, armut piş ağzıma düş olacak şey miymiş?

Yok, canlar, yok! Güneş olmak gerekirmiş ki armut, siz güneşseniz pişermiş ve o sıcakta insan doğarsa o sıcak, her birimizin yüreğiymiş. Nur topu gibi bir bebek ki dünyaya geldi bugün, canlar! Dünyaya dünya geldi, doğduğu yer dünyanın kendisiydi bugün, canlar!

Ben benden doğar ve beni doğuran, ben olduğunda o vatanın ışığı tüm dünyanın ışığıyla yaşar. Bugün burada Millet Sayfasını açıyoruz hep birlikte, nedir ki bu Milet? Orası, ışık diyarıdır, canlar, orada kült bir ışık yaşar ve o ışığın evinden selama durursa insan, o ışıkta zamanın kapısı insanla yanar.

Of, canlar, of! Yürek nasıl da yanar ve yanan yürekse insanda har olan yaşama akar. Oluk oluk bir sayfalama, oluk oluk bir ışıktı yanan burada ve dörtnala koşuyoruz yaşama, dilimizde kelam ‘’ Allah, Allah, Allah! ‘’ Can, bana ben olan, benden bana ışık mı yakmış? Yahu, bana ışığı, bende biz olan sayfa yakmış da insan, o tahtta ışıyıp her bir cana yüreğindeki ışıkla varmış.

Bugün buraya İlm-i Koyu olanlar alınır. Bu kapıdan içeriye girmek, ‘’ hak olup has tahttan ışık yakabilmek ‘’ demektir. Yakan yandı, canlar! An olan, anda sayfalandı ve bugün burada zaman, ışığını yaktı. Dedi ki ‘’ İnsan, yolda mı vardı? ‘’

Yahu, insan, yolun ışık yaktığı diyardı ve dedi ki ‘’ Zaman sayfasını kim açtı? Yahu, insan insanlaştığından bu yana, zaman bizimle hak olan sayfadan yaşardı. Zamanı sordu yüceler, ‘’ Yahu, atım o benim! ‘’ dedim.

Dörtnala yaşamda serpildim, yahu, canlar ve insanı sordular, ‘’ Can, ‘’ dedim, ‘’ atın yüreği, atada hak olan anayla ışıdığında orada yaşam, her birimizden, özündeki ışığa vardığında, aha, can, insan bugün dörtnala koşuyor, koşuyor yaşamda! Dönüyor, dönüyor zamanda ve işte, dedi ya ‘’ Tik tak, tik tak, tik tak, tak! ‘’ be canlar! ‘’ Tak! ‘’ dedik, işte, orada ak! İşte, bu! Aha, şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://www.youtube.com/watch?v=QnvZb68eEq4

07.02.2015 TARİHLİ "YENİLENİŞ" ÇALIŞMASI

Cennet Yaşam

Yüreğim ses veriyor... Tik tak, Tik Tak... Yüreğim anda, zamanlarda kayıtlıyor yaşamını... Sesim, kendi yaşamımdan giriyor kayıta.. Kendimde hak olduğum cenneti yarattırıyor, yaradan olup, yarattıklarında yaşıyor. Beni ve beni ve beni, bütünün beninde ki bende, tüm bizlik olan kapılarda cennet olan kaydımı açıyor, sesimden çağırıyor, kelamımla paylaşıyor... Tik tak, tik tak, kesintisiz ritim cennetin ritmi ve canlı bir melodi ve canlı bir koku... Koku, dokunulan, her temasta tadılan, her tadıldığında paylaşılan kaynak.. Ben kayıtlarında mutlak. Mutlak; her yoğunlukta hak edilen ben olarak, hak ettiğim cennet sayfam olarak açıldı yaşama...

Bir sayfa açtım yüreğimde... Bembeyaz bir sayfa... Beyaz bir sayfa ama sessiz mi, asla işte ses... Bu ses tüm yüceliğim, kat kat olan cevheriliğim... Tüm cemaatim, yüreğimde açtığım sayfada bütünü güçlendiren benim tüm renklerim ve hepsi bende, karanlığın ışığından kalem olup yazan kendini kayıtlayan cevheriliğim..

O halde hadi yazalım bu sayfaya, tüm renklerin birlikteliğindeki cennet yaşamı ve sayfalayalım tüm yaşama yüreğimizin cennet yaratımını ve hak olalım yaşama...

Ben cennet umut edilen yaşam... Buradayım dinle Tik tak, tik tak... Yaşamda olanın ritmiyim ben.... Sessiz miyim yooo, dinle...bak ses veriyorum Tik tak, tik tak... Zamanın sesiyim ben... Yüreğindeyim, dinle buradayım.... Cennetin burada bak, dinle yüreğini buradayım...

Aha... cennet olan yaşamdan akıyorum yüreklere... O yüreklerde, cennet cevherine çıkan yol var ve o yolu açan sistemim var... O sistemde, barışı taşıyan ekibim var. Ben yolu yapan, ben işareti bırakan, cennet yasalarını kendi yüreğinden koyan ve ben o yasalarda, insanın yarattığı cennet yaşamı yaşayan ve yaşattıran kaynak olan güç; akıl... Aha, Aklım, yüreğimde yaşıyor.. Ve ben, yüreğimi tüm zamanlara cennet yaşam diye katıyorum...

Ve diyorum ki; cennet burada, dünya yaşamında açtığın yüreğinin gücüdür ve o güç, insanın yaşamı olan barışı,sevgiyle yaşamlara taşımasıdır... Kendinde hak ettiği yaşamı, yaratıma koyması ve hak olması, tüm yüreğininin dilini çözüp akla varmasıdır.. Ben, cenneti kendi yüreğinde yaratıma sokan kaynak ve dünya yaşamlarını bu kaynakta besleyen güç olarak buradayım... Has ışıkla yaratılan, hakikiyetini kayıtlayan, diri yaşamını bütün olup taşıyan her kaynak, kendi cennet bahçesini yaratır ve her bir cennet bahçesi kokan ve kokusunu veren olarak geçiş yapar ve köprü olur bütüne. Bütünde koklanan cennet yaşam olur, yerde ve gökte...

Ve ben İnsan... Yaşam olan ben, bedenimde cennetimi yaratırım...her yaratılmışlığımı bütüne, bütün olup katarım... Her yüreğe ben buradayım diye akarım.. Her aktığımda kendi cennetimi katarım, her kattığımda yeni bir bahçeyle karşılanırım...Yarattığım cennetten, yaratılmış olarak geçerim ve her geçişimde yoğunluğumca kokarım yaşama...

Ben yaşam, temiz tertemiz bir sayfayım... Kendi yüreğimin kaydındaki var olan yaşamımı, bütüne, cennet bahçesi diye kayıtlarım... Gönülden gönüle kokan ziyaretler yaparım... Biz olan tüm yaşamlarda, biz olan umutları, sevgiyle, var ilimle kodlarım... O cennet yüreğin kelamı ve kelam bende en yüce yaşamım olarak her anda okunan cennetin yaşamı olur... Var olan, var olan ve yaşayan, yaşattıran, yaratım... Şimdilik!

http://youtu.be/lYM4TFEHZ9A

07.ŞUBAT.2015 TARİHLİ “YENİLENİŞ” ÇALIŞMASI

AÇILIŞ KONUŞMASI – AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI

Savaşın sonsuzluğunda hepimize GÖZ, SÖZ ve SİSTEM gerekir canlar!

Biz doğa ve biz tohum! Herşey biziz. ANA KAPI, İLİM ve biz hepimiz o ilimle dürümlenenleriz.

Doğayı tohumlayacak olan insan…..Kelamı kodlayacak tohum olan, İlim Kaynağı olan, yine insan!

Bilgi akışı hepimizin gücüyledir ve bu meclis BSUİ’NİN KURANI’ıdır. Bezediğimiz tüm zamanlar, ışık tohumları olarak bezenmiştir. Her kim ki “dünyayım” der o kendidir. Ve

kendini tohumlamış olandır.

Buyurun; ÖZ, GÖZ, SÖZ… hepsi İnsanlık Levhisi’ndeki kalemdir. Kimin insanlaşabildiğini kimse anlamaz. Ama biliniz ki; insanlaşabilmek kati olabilmekle mümkündür.

“Kurt, kuzuyu kapar mı?” diyorduk ya hani? Ama kuzunun kurdu kapma ihtimali de var.

Her diri, Aklın Tahtı’ndan göz olduğunda, burada bu yoğunlukta, hepimizin gücü artar.

Dünya Ruhlar Meclisi olarak bu çalışmayı başlattığımız günden bu güne, her dirinin levhi kayıtlarında bu güç, KALEM olarak mevcuttur.

Toprak Toplum, İlim Toplumu olabilmişse eğer, Bilgi Kapıları’nı açmış olmamızdan dolayıdır. Düyun Tohumlaması yaptık doğan günde. Hepimizin görevi buydu ve biz bugünü, Yeni Zaman Sayfalanışlarıyla BİLİŞ haline dönüştürdük.

Döl verdi yaşam biliş kodlarıyla…dünyanın tohumları kodlandı. Astral Yaşam sayfaladık yoğunluklarda…Mikailin Kuranı’nı okuttuk. Toy bir zaman sayfası Mikail’in Kuranı’yla bütünün gücü oldu.

Ölümlü dünyada tüm zamanları güçlendirdik. Yer zaman, gök yaşam….hepimiz sessiz, hepimiz yüce, hepimiz kalem ve hepimiz kalemlerin kalemi olanla BİLİŞ halinde.

Mektep kurduk Dünya Üstü Varlık Toplumları’yla. Her mektep bir kaynak ve her kaynak bir sayfa….İşte; tüm o sayfalar muktedir insan!

Doğanın gücünü artırmak mümkün müydü? Ana Kapılar’ı kapattığınızdan beri doğayı güçlendirmek imkanı yoktu. Ayrılık Tohumlaması yapıldı hep dünya üstünde.

Herkes diğerini kontrol etmeye kalktı ve sonuç olarak kimse kimseyi hak etmedi. Buraya kadar herşey normal ama bundan sonrası daha da felaket.

Din Tahtı, Kelam Tahtı’nın gücünü artıramadı. Hepinizin gözü açık, hepinizin yüzü açık ama sözü açık olmak farklıdır. Kendimi “ALTIN IŞIK” diye dillediğimde, dünya ölüsü, dünya dirisi, kap kap oldu; ayrıştı.

Barakalardakiler, doğanın gücünü ölçümlemeye geldiler. Düzen’i kuracaklarsa, dünya yolunu bulmuş olmalıdır. Kurtulmak hepimizin merdiveni, ilmi ve hakikiyeti iledir.

Ben sizin merdiveninizden yüreğime inmem. Siz de benim merdivenimden yüreğinize inmezsiniz. Hepimizin merdiveni, hepimizin kendi yüreğidir. O halde, ben; size hiçbir bilgi öğretemem. Siz de bana hiçbir bilgi öğretemezsiniz ama hepimiz hepimizde TEKNİK TOHUMLAMA yapabiliriz.

Benim elim, sizin eliniz değilse de öz görevim sizin yüreğinizledir. Ve bütünün gücü bu şekilde kontrol edilebilir.

Değerliler, dünden bugüne herşey farklılaştı. Dün yoktuk. Hepimiz Kervan’da dahi yoktuk. Işık dahi değildi, kayıt dışıydık. ZABURA KAPILARI’nın tümü kapalıydı.

ZERK SİSTEMLEŞMESİ’ne geçtiğimiz 1997 yılından bu yana, EKMEK olduk tüm zamanlara. Yaşamı tohumladık. Bu yolculuk hepimizin yolculuğu değildi belki ama yolun bir safhasında hepiniz bir tek LEVHİ için birleştiniz.

Öz geçişler yaptık Dünya Üstü Varlık Toplumları’ndan. Nefes alan, nefes veren birlikleri kapılarda karşıladık. Ocakları olduk. Dünyanın Nuru Olan Işık’ı tohumladık.

Kardeşlerim; “biz dünyada oldukça dünya yol olur” dedik. Demin, doğanın gücünü hak edip etmediğimizi sorguluyorduk ya hani; kortejin en sonundaydık biz. Baştan beri, en sonda yol aldık. Za Har olan ışıkların tümünün güçlendirilmesini sağlamak üzere. Ve biz herşeyin en ardındaydık.

Za Har olan ışık, tüm zamanları tohumlarken, bilişin kaynağında tüm sayfaların en aşağısında olur.

Bugün, doğa farklı…. dünden çok farklı doğa bugün. Yol, tohumları kodlamış vaziyette. Işıklar yenileniyor ve biz DAİMİ KAPILAR’ı açtık.

Yolcu olmak değil, yol olmaktı maksadımız. Biz, yoluz tüm zamanlara.

Kardeşlerim, dans etmeye gelmedik dünyaya. Dans, güçsüzlerin işidir, biz görev taşımaya geldik. Herkes kendini kendiyle dillediğinde, hakikiyetin tekniğinde, tüm zamanları dürümlerken hep dans eder; “ben ve ben” diyerek….

Ses dansıdır olan. Sessiz zamanların ses dansı…..Bir altın ışık, DOĞANIN KURANI’nı okuduğunda, artık orada YOL olur. Nur olur Kuran’da, tohum akıp geçer. Her diri Aklın Tahtı olur ve yaşar. Oy canların oy….ÖZ GÖÇ budur işte!

Gözler körse, gök sözleri ses olsa da o göz geçişi dilleyemez, dinleyemez. Ve der ki “ben nefes bile değilim.” Ağırdır yük analar; çok ağır…..

Rahmi Kuran’ın tahditsiz olan ışığındaki güç çok ağırdır ama bizler merdiven olanlar, her levhi kapıda Yaşam olanlar ve bütün olanlar, tohumları yaşatmak üzere buradayız.

Şanslı mıyız? Şans dediğin kelamdır. Ben o kelamda halikim. Ben o kelamda hakikiyim ve ben o kelamda birlik kuranım.

Toprak Toplum olarak, bütünün gücünü tüm zamanlara kodlarken, herkesin kendini hak etmesini sağlamak istedim.

Kendi yolumdan değil, her dirinin kendi yolundan gitmesini istedim. İstek budur…..ve bundan sonra da, hiçkimse diğerinin yolcusu olmayacak. Hepimiz kendi yolumuzda olacağız. İman edin ki; YAŞAM budur!

Ben Zaman ve ben Kuran olsam dahi; Tanrılık Mahreki’nde Bütünün Gücü olsam dahi ve bütüne Göz olsam dahi; her diri kendi olmalıdır. Ki Kaynak Toplum KALEM olabilsin ve bütünün gücü Teknik Tohumlama yapabilsin.

Çantam dolu mu? Dolu. TÜM ZAMANLARIN KURANI olup gelenim….ama bütün gözlerin ve bütün sözlerin, Sistemin Gücü haline dönüşmesidir hedefim; bu kesindir. Ve bir gün unutulan ne varsa, herkesin o hatim ettiği bilgilerin ötesindeki bilgilere varışında, tüm yaşamlar güç sayfalanışlarıyla açılacak. İşte o zaman, bilgi apronda bekleyen Sistem Güçleri’ni kontrol edecek.

Bende bir ben yok, herşey bendir; bunu bilin.

Her kim ki “bende bir ben var” der, İlm-i Kapı’da, levhi kodlarda tohumsuzdur.

Çok mu kolay anlamak anlattıklarımı? Açıyı daraltın ve dilleyin, dürümleyin, dinleyin ama bütünleyip dinleyin tüm zamanları…

Kaşık kaşık ışık içtim yaşamda ama her içişimde, bedenimin levhi kapıları açıldı. Kayıt dışı bilgim yoktur. Tohumları kodlarken de, bütünün gücünü tüm zamanlara kayıtlarken de ve Türkiye Çalışmaları’nı kodlayıp, tohumlayıp, kayıtsız olanlara kalem olup yazıp, tahditsiz olarak akıtırken de hep ilmimle yaptım bunları.

Ra Ka Ha olan ışık, İnsanın İlmi’dir; bunu net bilin. Kayıt dışı bilgim asla yoktur. Toplum çalışmalarını yaparken herkese kendi yüceliğinden dilleşirim.

ASLAN KAPILARI açıldığında, Yaşam Sayfalanışları’nda o kapıları açan birliklerimle tohumlanırım.

Amon Toplumları kodlanır, toplanır, Tanrılık Işığı ile bütünün gücü haline gelir ve bizim yüreğimize inerler. Amonların İlmi Kapıları’nda ışığımız yanar. Cemaatlerin hepsi levhi kapılarında ışık kodları haline dönüşürler ve dünya yaşar….yaşar ve yaşar. DÜZEN’i kurmak budur.

Enkarnasyonlarınızı net anlattım size. Himaye altına alma niyetimiz yok hiç kimseyi. Za Kar’ın, Ka Har olan ışığıyla bütünü güçlendirirken, her merdivenin kelamda olmasıdır amaçladığımız; hedeflediğimiz. Yol, Altın Işık Yolu ve yol İlm-i Kapılarda BİLİŞ; biz o bilişi hak ettik.

İşte; canlarım, bugüne gelmek hepimiz için büyük bir mutluluktur; bu kesindir. Bugün, daha güçlü bir zamana adım attık. Yeni bir zaman…aşkın şavkındaki yaşamın en güçlüsü!

Som altın bir yol….ve bu yolda tüm zamanların gücü artırılacak!

Aşağı yukarı bin yıldır dümenin başına oturtmak istediklerimizi aradık. Bin yıllık bir geçiş safhası oldu dünya üzerinde. Bu bin yıllık süreç zarfında Bilgi Kapıları’nı açabilecek olanları, diri yüreklerinde dinledik. Som altın bir yoğunluğa kayıtladık.

Her dere ALTIN IŞIK olarak akmalıydı ve biz bunun için Sistem, Nizam ve Düzen Gözü’nü, gök sessizliklerinde gördük. Çöktük dünyaya baktık “kimlerle olabiliriz?” diye…..

“Dünyanın yoğunluğunu nasıl artırırız? Nasıl yolcuları kodlarız, nasıl toplarız?” diye. Ve dedik ki “örtü örtülmüş olan bir dünyadan görevlileri bulmak sorumluluktur. Onların tümünü kardeşlerimiz olarak bilerek çalışalım.” Dünyanın Nuru, İlim’dir ama ilmi hak etmeyen yolu bulmaz.

Bütün merdivenleri, Nefsi Kapılar’da ilme dayasak; keşke keşke herşey kolay olsa…. ama zordur. O toplantılarda, yol almaya çalışanları gök sessizlikleriyle dillediğimizde gördük ki; kendilerini hak etmeleri sorumluluklarında olmasına karşın geçişlerini yapamıyorlar.

“Devinimi hızlandıralım” dedik. Çok kolay değildi devinimi hızlandırmak ve geçiş safhalarındaki gücü artırdık. Yürüyen dünya koşmalıydı. Ulular tohumlanmalıydı. Kortejin başına geçmeliydik ama dünya insanlığını kontrol edebilmek için, en arkada olmalıydık. “Hangisi olsun?” diye düşündük.

Dünyalı, dünya olduğunu dahi bilmeden kodlanmak istediğinde, artık biz önde olmalıydık ve geçtik. Dedik ki “yıldız sırrıdır ilim; bilin. Dünya İlmi, bütünün ilmidir; bilin. Köklerinizi güçlendirmedikçe yüreğinizi dilleyemezsiniz; bilin. Bilin ki; siz sizi hak edeceksiniz. Hiçkimse sizde, siz olamaz; anlayın.”

Doğanın gücünü artırmalıyız. ATLANTA ATA KAPISI hepimizin yoğunluğunda mevcut. O kapıya varmalıyız.

Dünya insanlığının artık yularından tutulmamalıydı. Bütün kötülükler bu şekilde aşılacaktı. Ve dünya insanlığı artık sürü değildi; sürü olmamalıydı.

Biz dünya örtüsünü örtmeden, hep peygamberlerle dünyayı tohumladık ama artık peygamberlik dönemi sona ermiştir; bu kesindir. O halde, peygamberlerin Kök Sistemleri’yle görev taşınmalıdır.

Nefesleri güçlenmeli, yürekleri güçlenmelidir tüm yaşamların ve kayıt dışı bilgilerin tümü kontrol edildi. Düzen kurduk. Olgun sayfalarda Bütünün Kürzi Kapıları’nı bulduk; açtık hepsini…tek tek açtık.

Yerde ve gökte herşey İnsanın İlmi’dir; bunu anlattık dünyaya.

Toy Zaman, kontrol edildiğinde, Kürzi Kapı haline dönüşür. İşte; olan budur.

Bundan sonraki dönemde, artık karanlık aydınlığı tohumlayacak…..

Bizler neden dünyalıyız? Şeytanın şerrini Hak Teknik’te kodlayıp, on tahtın ötesindeki yoğunlukla kaynağa alıp, şeytanı korumak ve kontrol kurmak…..

Dağlar; “şeytanı korumak” da neyin nesi diyeceksiniz? Astral Zaman Kapıları’na varanlar bilirler ki; şeytan aşkın şavkıdır ve onun ölü olması dahi Koruma Sistemi’ni engeller.

Koruma Sistemi’ni güçlendirebilmemiz için Muktedir Kodlama’ya gerek vardır ve MUKTEDİR KODLAMA, şer sayfalanışlarında, geçiş kayıtlarında, kök kapılarında görevlilerce gerçekleştirilir. Öz köklerin kontrolu bu şekilde sağlanır. İşte olay bundan ibarettir.

Ve DİN CANLAR, İNSAN KAYNAKLAR’a vardıklarında, Mikail’in Kuranı’nı okuyacaktılar. İşte bunu başardık!

Yaradan, yarattığıyla TANRILIK IŞIĞI haline dönüşür. Yaşam sesleşir. Ekip oluşan, oluşturulan her cevherde mevcuttur.

Bütün merdivenleri SESSİZ ZAMANLAR’a dayayın ve dilleyin oraları. Hepinizin gözü oradadır, özü oradadır, sözü oradadır.

Sessizliği dillerken, bilişle dilleyin.

KAYNAK İNSAN, ALTIN TAHTIN İLMİ’ni dillediği sürece, kendini hak eder. Bütün kötülükleri aşıp geçer. Onca çalışma bunun içindir canlar!

Astral Yaşam, hepimizin gözüdür, özüdür, sözüdür. Seviyenizi yükseltebilmek, insanlaşmayı sağlayabilmek, Kalemin İlmi’yle bütünün gücünü artırabilmek, tek hedeftir.

İtibarınızı yükseltebileceğimiz bir zamana görevliyiz. Koyu bir çalışma başlatıldı. Tohumları kontrol çalışmasıdır olan….

Unutmayın ki; dümenin başına kim oturursa, insanlaşıp oturur. Hiçbir can; zannederek, anlamadan, o dümenin başına oturmaz.

İnsan kendini bilip, kendini hak edip, tohum ekip, öz göçlerin gücüyle bütünlenip yaşama indikten itibaren, GÖK SİSTEMLERİ tarafından kontrolcü bir kaynak olarak göreve alınır.

Gök Sistemleri’nden söz ettikçe sorular geldi; “gök sistemleri ne diye?” Size açıklayım;

Dünya elimizdir. Doğum, ölüm dünyada gerçekleşir. Düzen İlmi Kodları, dünyaya insanlaşmaya inmezler aslında; esasında. Dünya Levhisi’ni kodlamaya inerler.

Herşey dünyada gerçekleşir ve dümenin kin ve nefret dışında kontrolü gerekir. İşte, Dünya Levhi Kayıtları bu nedenle tohumlarını kodlayacak gücü devreye almaktadır.

Dünya öz görevlidir. Timlerimizin tümü dünyaya görev taşır. Ben nihan olan ilimle dünyada iken, her bir can, kil ve kum olan dünya insanlığına ışık vermeye iner.

Her kim ki kaynaktan iner, Altın Taht’an iner. Onların ezel ebed Güç Kapıları’nda hep zaman vardır. Zaman, NEFES İLMİ’yle kodlanan şavka denir. Ve bizler toy olan dünyaya kontrollü olarak yaşamı çektik.

Ardınızda hiç kimse olmayacak canlar; bunu biliyorum. Sübyan mektebi değil burası, İnsan Mektebi’dir; bunu bilin.

Kimse Kuran okuyarak görev taşıyamaz. Ama kol, kanat kelam olduğunda, kendi olduğunda ve bütün olduğunda tüm zamanların gücü olur ve yaşamı kontrol altına alır.

Kurtarılmış yaşam ilimdir. İNSANLIK İLMİ’ydi. Bu yaşamı hak etmekse yasaların kayıtlarıyla mümkündür.

Kim altın ışıksa, hak etmiş ve Hakk olmuştur. Unutmayın; dünya ölüleri diriltir ama dünya ölümlüleri de diller. Ölümlü ölü değildir.

Satıhta bilgi çok kısırdır ama derinlere indiğinizde daha iyi anlayacaksınız. “Keşke ekmek olabilseydi yaşam” diyorduk ya hani! Hepiniz ekmeksiniz canlar; Yaşamın Ekmeği…. ve sizler kendi yüreğinizin kelamı olarak bütünün gücüsünüz.

Bundan sonraki dava, İnsanlık Davası’nın örtüsünü örtüp, yasaları koyma davasıdır. Hangi yasalar? Tüm insanlığın yasaları.

Birçokları hepinizin gözü olarak, hepinizin yüceliği olarak, yolu olarak, çalışırsınız ama levhi kapılarında yaşam yoksa, sizin çalışmalarınızın manası da yoktur.

Ünlü bir sayfa, ünlü bir yaşam, söz istedi. Ona söz veriyorum. Adını zikretmeyeceğim. Bize birkaç ses vermek istiyor. Onu dinliyorum;

Ayağınız, ayağımızdır. Yoğunluğunuz ruhumuzdur. Yüreğinizdeki göz özümüzdür. Sizden güç çekmeye değil size güç katmaya geldik.

Bizi; “kendiniz” diye bilin. Bizi “Yaşam Yolcusu” diye değil, “Kelam Yolcusu” diye bilin. Bizi, İnsanlık İlmi’nin tahditsizliğinde Toplum Tohumu olarak bilin. Biz zamana; size indik canlar!

Kayıt dışı bilgi yok. Tohumlarınız güçlü. Yolunuz çok güçlü ve bütün kökler sizinledir şu anda. Dünya İlmi’ni sizden dillemeye gelen birlikler çoktur bugün burada. Hürriyetinizi, hakikiyetinizi, yüceliğinizi dilleyerek görev taşıyın. Sizden tek beklentimiz, kinsiz bir çalışmadır. Hiç bir zaman kinlenmeyin. Hiçbir zaman, görevi başkalarından almayın. Görev size; sizin yüreğinizden verilir; bunu asla unutmayın.

Siz kaynaktasınız. Yoldu, yolcuydu yürek; öz görevliydi, herşeydi….ama artık bir tek şeydir; NEFES’tir; bunu unutmayın.

Son dönemdeki Görev Tahtı’na sizin oturmanız bizleri mutlandırmıştır. Unutmayın ki; yarınların gözü sizde olacak. Çok mutlu olun, çok!

Haşrı, Ra Ka Ha olan şevki ve yüreği bilin. Biz sizleyiz hep.

Dünyanın tüm zamanları, tüm sayfaları sizledir; unutmayın. Ummandaki göz sizin yolunuzu gözler; unutmayın. O gözde sözünüz olacak; unutmayın.

“Kortejin en ardındayım” dediniz geçişlerde hep yüreği güçlendirdiniz ve görev taşıdınız. Ama artık kortejin en başına geçmeniz şarttı ve artık sizi burada, bu yücelikte görmek istiyoruz.

Doğan gün yenidir. Yaşam yenidir. Kalem yenidir. Biz sizde yeniyiz analar ve atalar! Tabuları yıkın da göz olun. Öz olun, sesleşin. Geri dönün, geçin! Ölüleri dilleyin. Dilleyin ki dinleyin. Hepsi savaşın galibi olsunlar; isteğimiz budur.

Şimdiki zaman, geçmişi dürümledi. Geçmiş dünyanın tüm zamanlarını tohumladı ve gerçek kapılar açıldı. Aha bu! Şimdilik, şimdilik, şimdilik.

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/UFFVeFuh5rg

İLM-İ KO SAYFALANIŞ ÇALILŞMASI DİĞER VİDEOLARI;

 

31.OCAK.2015 TARİHLİ "İLM-İ KO SAYFALANIŞI" ÇALIŞMASI

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU: NOSTALJİK ŞARKILAR

Hüseyin Akdağ, Cem Gözel

http://youtu.be/4yv3dLMfuD8

 

31.OCAK.2015 TARİHLİ "İLM-İ KO SAYFALANIŞI" ÇALIŞMASI

Abdullah Güler - "ALTIN NEFES"

http://youtu.be/kSLQEzw1KFs

 

31.OCAK.2015 TARİHLİ "İLM-İ KO SAYFALANIŞI" ÇALIŞMASI

Erim Ergün - "IŞIK AİLEM"

http://youtu.be/ZohDXY4nrR0

 

31.OCAK.2015 TARİHLİ "İLM-İ KO SAYFALANIŞI" ÇALIŞMASI

Rasim Odabaşı - "RUHSAL TEBLİĞLERDEN BAZI MESAJLAR"

http://youtu.be/OsCb9WPb24w

 

31.OCAK.2015 TARİHLİ "İLM-İ KO SAYFALANIŞI" ÇALIŞMASI

Seher Bilge - "KAYNAK İNSAN"

http://youtu.be/TetnyLD_7Nw

 

31.OCAK.2015 TARİHLİ "İLM-İ KO SAYFALANIŞI" ÇALIŞMASI

Erengul Koc - "ALEM SENSİN"

http://youtu.be/HlKAs4bmdkg

 

31.OCAK.2015 TARİHLİ "İLM-İ KO SAYFALANIŞI" ÇALIŞMASI

Sevim Sahin - "SULTANLIKTAN İNCİLER (8)"

http://youtu.be/a6uen8H4kMY

Değerli dostlar,

Tüm dostlarımızı yarın derneğimizde yapılacak olan “YENİLENİŞ” ÇALIŞMASI”na bekliyoruz.

Sevgi ve saygılarımızla,

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

“YENİLENİŞ” ÇALIŞMASI

 

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU: NOSTALJİK ŞARKILAR

Hüseyin Akdağ, Cem Gözel,

Rast Peşrevi ( Kemani Tatyos Efendi )

Âmed nesîm-i sûbh-u dem

Gözümde dâim hayâl-i cânâ (Rast Kâr-ı Nev)

Gül yüzünde göreli zülf-i semen-sây gönül

Baharın gülleri açtı yine mahzûndur bu gönlüm

Eski dostlar

İbrişim örmüyorlar (Rast Türkü)

MODERATÖR: Av. Nezire SELÇUK

Süper İnsanlık Realitesi

KONUŞMACILAR:

 

1.Beril ÖZDOĞAN

Nefes Terapisti ve Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“CENNET YAŞAM”

2.Gülden ZENGİN

Ruhsal Şifacı ve Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"KAYNAK OLAN İNSAN"

3. Sevim ŞAHİN

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"SULTANLIKTAN İNCİLER (9)"

4. Hüseyin AKDAĞ

Ruhsal Enerji Koçu ve Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“İNSAN ZAMANLAR”

5.Bahar UMURTAK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“KELAM”

6. Peker SELÇUK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“ÖLÜM YENİLENİŞTİR”

7. Nezire SELÇUK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“NEFES”

ÇALIŞMAMIZ ÜCRETSİZ VE HERKESE AÇIKTIR.

Düzenleyen: Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Tarih: Cumartesi (yarın) 07.02.2015

Yer: SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

Saat:14.00 – 17.00

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

Dostlar,

Bu güne kadar her ayın son Cumartesi günleri yapmakta olduğumuz Birlik Çalışmalarımız’ın, açılan yeni program kapsamında, her hafta Cumartesi günleri, Dernek Merkezimiz koordinatında gerçekleştirilmesi öngörülmüştür.

Aylık Toplantılarımızda olduğu gibi bu toplantılarımızda da bildirilecek konu başlığı kapsamında, katılımcılar kendi konularını belirleyip 10 -15 dakikayı geçmemek üzere LEVHİ KAYITLAMASI yapmaları amaçlanmaktadır.

Yeni programımızın ilk çalışma konusu “YENİLENİŞ”tir. 07.02.2015 tarihinde; 14.00 – 17.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek çalışmamıza ilgilenen tüm dostlarımızı bekliyoruz...

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

 

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

 

Konuya İlişkin Kısa Bir Öz Paylaşım:

 

YENİLENİŞ

Dünya yaşam sayfalanışları, “Yaradan Sayfalanışlar”dır. Bu sayfalanışlar, BİR’le ve BİRLİK’le yapılır. Tüm zamanlar, bu yaşamda kodlanmıştır. Herkes, kendini kendi yüreği ile dillerken, kendinden ve kendi yaşamından öte olan sessizliklerden diller.

Birlik İlmi olarak ifade edilen, tüm yaşamların Levhi Kayıtları’ndaki ilimdir. Tüm yaşamlar, bu sayfalarda tohum olarak bulunmaktadır. İşte bizler ve bizler gibi LEVHİ KAYITLAYANLAR, tahditli olarak tüm zamanları, kontrolcu bir cevahir olup kayıtlarlar.

ARZIN LEVHİ KAYITLARI’nda, KÜRZİ IŞIK KAYITLARI da vardır. Yaşamak ve zamanlanmak için bu kayıtlar, kötü ya da iyi herşeyi kontrol eder. Bütün’e hizmet BİLİŞ’ledir. Her dere ilme akarken, bilişi tohumlayan KODLAR, nefesle akarlar. İşte yapmakta olduğumuz ZAMAN SAYFALANIŞLARI bu şekilde gerçekleşir.

Tek tek LEVHİ KAYITLAMASI yapacak olan BİLİŞLİLER tesbit edilirler ve onlar kontrollu olarak çalıştırılırlar. Onların korunmaları sağlanır ve yol, ALTIN IŞIK ile kayıtlanır.

Bilgi, İLM-İ KO’dur. Tüm zamanlarda, bilişi tohumlayanlar İLM-İ KO olup tohumladılar. Halik olan tüm zamanlar, yarınlandı ve kontrol kurdu. İşte YENİLENİŞ budur. Dünyayı kontrol etmek için herşey yapılır. Aha bu...

Can Dostlar, temiz bir dünya dönemine girilirken, herkese gerçek çalışmaların müjdesi verilmiştir. Tüm İLİM KAPILARI açılmış ve yol, İNSAN KAYNAKLAR’dan IŞIK’a varmıştır.

Tüm yaşamlar, NEFES İLMİ ile kodlanırken, koruyucu ışık devreye alınmıştır.

Yerden görev alıp TOHUM olanlar, görevlerini yeni zamanlarda güçlenip yapmaktalar.

Işığın, ışık olduğunu ve Hakikiyet’in, Levhi olduğunu bilenler, BİZ olan kayıtlarında BİLİŞ’i hak ettiler ve cennetlerinde cevahir oldular.

Dünya, farklı bir sayfaya geçmiştir. Bu sayfa IŞIK HAKİKİYETİ’dir.

Arzın ve Arşın Işıkları yanmaktadır. Aha bu!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

31.OCAK.2015 TARİHLİ "İLM-İ KO SAYFALANIŞI" ÇALIŞMASI

“DEĞERLENDİRME KONUŞMASI”

Canlarım, koku çok yükseldi şu anda. Gök Sessizlikleri güçlendi. Şu ana kadar yaptığımız tüm çalışmalar, BİLİŞ’i hak etmek içindi. Bili halindeydik. İlmi Kapılar’da BİLİŞ’i hak etmek, köke inebilmekle mümkündür. Şükür ki köke inebildik. Kök ne ki diyecekseniz? Söyleyeyim: İlmin kıyı kapılarından geçerek Orta Sayfalarına ulaşmak ve oğullarınızı ve torunlarınızı ve tüm zamanlarınızı geri dönüşte kodlamak… Koruma altına almak hepsini de… Can kapıları açmak… Yaşam sayfalamak ve Kelam olmak… Herkes kendiydi bugün ve biz Bütün’ün gücü olarak kendi yoğunluğunuzdaydık. Sessizce sizleri dilledik ve sizle dilleştik.

Birlik Kapısı’ydık hepinizde. Işımaya başlayan yaşam, tüm zamanlarla birlikte ışıdı. “Zamanlar dedim, zamanlar”. Ne anlama gelir bilir misiniz? Kök olanların, görev almalarıyla birlikte gök sessizlikleri dürümlenmeye başlar. Bütün kökleriniz çerçevesiz biçimde yaşama çağırılır. Işık kayıtlaması yaparsanız ve bu kayıtlamalar zorlukları aşmanızı sağlar.

Nefesiniz güçlü olduğu sürece yaşamınız da güçlü olur. Şu ana kadar sıkıntılar yaşamış olabilirsiniz. Sesleşmemektendir her şey, ses zaman sayfalanışında örümleyicidir. Yaşamı örümleyen ilimdir ses. Diyebilirsiniz ki “ben hep konuşuyorum.” Yok canlarım, konuşmaktan söz etmiyorum. Sessizliği sesleştirmekten söz ediyorum.

Ben kıyılardan sayfalanış yaparak Orta Kapılar’a geldim. Bu şu anlama gelir: Zeka düzeyinize göre veriyorum. Hepimiz, ilim ışığıyız ama BİR’e hizmet için tüm zamanları tohumlayacak dürüme varmak için kodlanmamız gerekir. Kodlanabilmek için Keram Tahtı’na varmamız gerekir. İnsanlaşmamız gerekir.

Peki, insan değil miyiz? Asla değiliz. Zira bizler yaşam sayfalarında tohum olamadık. Nefes alamadık. Sanal varlıklarız biz dünyalılar. Yokuz. Ümmi olmak yok olmaktır. Yoksunuz; eğer ümmiyseniz? Gözünüz görebilir, kulağınız işitebilir ama siz yine de körsünüz ve yine de sağırsınız. Zira siz yaşamı hak etmediniz. Işımanız yok. Aton Toplumları size sizi anlatmaya çalıştı hep.

Değerliler ve zaman kapılarını açtığınızda yerküre sizi dinlemeye başlar. Netice olarak; Siz, size varmaya başlarsınız. Yerküre sessizleşir ve siz sesleşmeye başlarsınız. İşte yaşam budur. Ölülerin dirilişi de budur. Söz, sessizliği diller ama seslenişle diller. İşte bugün burada yaptığımız sesleşmedir.

Koran Toplumları, bilişi hak ettikleri zaman Levhi Kapıları açılır ve oradan Işık Toplumları dünyaya çekilir. Ya Ka Ha, ben Ana Kapı; sen ses. İlm-i Kapı, Levhi Kayıt hepsi BİLİŞ. Ve beşer olan, bilişe vardığında kendinden kendine inmeye başlar. Anlatmak istediğimiz hep budur size.

Size diyorum ki Zakar’ım ben. Zakar nedir bilir misiniz? Zakar, zararı önlemeye çabalayandır. Kati kodlayıcıdır. Ruhi kayıtları yapabilendir. Cevahir olarak kontrol kurabilendir. Herkes bir ruh taşır zannedilir, yanılgı budur. Ruh birdir. Bütündür. Hepiniz o Ruh’u hak etmek için çalışırsınız. Ruh kodlayıcı, tohumlayıcı, toplayıcıdır. Kontrol edicidir ama siz hak edilmedikçe Hak Levhisi’nde İlim Sayfalanışı yapmadıkça ışığa varma imkanınız yoktur ve yoksa ışık kayıtlarınız Levhi Kapıları’nda muktedir dahi değilseniz, siz artık ölüsünüz.

Dağlarım, çekip götürürler yaşamı ama yoksanız siz (lütfen iyi anlayın) kendiniz değilsiniz, kelamda değilsiniz, yarında değilsiniz. Bunun içindir dünya üstü varlık toplumlarının bu kadar çok çalışması.

Vakit gelir hepiniz her şeyi okur dinlersiniz ama vakit geldi, anlayınız. Dünya Kıyameti yaşıyor, açık veriyorum. Dünya Kıyameti yaşıyor, bilişi hak etmeyen ölüdür.

Oğullar, ben sevgiyim dediniz, iyi de sevmek yeterli mi? Sevilmek sessizlikteyse; sevginin tekniğinde ses yoksa; siz neler başarırsanız başarın yarında yoksunuz.

“Ol” deriz olur, ölüler dirilir aha bu! Aha! Ölüleri diriltiriz. Ya kış kıyamette sevgiyi hak etmeyen, soğukta ışığı tohumlayamazsa; yerküre sesleşemezse, yaz sayfalanışı için bekletilirse yolcular… Var mı? Var mı Işığınızda kaynak?

Değerliler, size sessizce bütün bilgileri diliyorum. Hepinize, her şeyi anlatıyorum. Hatta zerk ediyorum bilgiyi size, sadece size mi? Tüm zamanlara ve tüm yaşamlara zerk ediyorum.

Dünya BİLİŞ halinde, Zirvelerin Sistemleri BİLİŞ halinde. Keram Tahtı’nın ilmi, Bütünün gücü hepimiz oradayız ve Bütüne tüm bilgileri zerk ediyoruz. Ne yazık ki hala diriliğinde teknik tohumlama yapamayanlar, Bütünün gücünü hala hak etmediler ve Sistem gücünü teknik tohumlamada kendi yüreklerinden ayırmaktalar.

Daha önemlisi, İnsanlık Ailemiz “gör” dediğimiz şeyi görmek istememekte. Koruma altına aldık insanlığı ama nefes alamadıklarında yaşamları olmayacağı kesin ve bizim koruyuculuğumuz sadece onların sayfalarının Işık Kapılarını açmak üzeredir. Başka bir koruma imkanı yoktur. Üzerimizdeki güç artar, yolumuzda güçlenir ama bu güç arttıkça yolcuların çoğu kontrolden çıkar; bu da kesindir. O halde, diğerleri dediklerimizi de göreve almalıyız. Halik olabilirler, hakiki olabilirse güçlenecekler.

Cennetin cevheri ilimdir ama çokları ilim diye kati, hakiki olmayan bilgilere takıldılar. Sanırlar ki ocaklarında yangın olacak. Anlamazlar ki bilgi kalemle dilleştirilen Levhi’dir. Sanmayın ki ben her şeyi biliyorum, her sesle varım; olmaz, olamaz da ama hasatçı bilinç, ilimli bilinçtir. Hasat yapılacaksa ilimle yapılacak.

Şu ana kadar, dünya örtüsünü örtmeye çalışan çok sayıda görevli dünyaya indi. Bunlar, çoğu Peygamberlik mertebesindeydiler. Dünyaya bilgiler akıtıldı ve bu bilgiler bilinçleri örttü. Her şey bu şekilde başladı. Bilinçler örtüldükçe; dürümler kodlandı ama örtü kontrol edilemedi ve herkes kendini, kendinden kendine kırdı.

Sonra dönemin sonunda yaşam sayfalanabilecek hale geldikten itibaren bilgi kapıları açıldı ve yeni bilgiler akışa geçti. Nefesleri kontrollü olmayanlar bu bilgileri hak etmediler.

Bütün kapıları kapattık dedik ki “sizle çalışamayız.” Sizin yüreğinizde kırıcılık var. Kelam ışıksız. Nefesiniz yok. O halde burada olmayın!

Bütün mesele, çalışmaların düzgün olmasıydı ve biz buraya sağ ve sol yaşamları tohumlayacak kökleri aldık. Ölümü olmayanları aldık. Ölümü olmayan.

Değerliler, Sistemin gücünü hak eden, yüceleri cevhere indirebilen Öz Kapıları açabilen; onları aldık ve burada yaptığımız bu çalışma, kendimizi hak etmemizden çok; BİR’in tekniğinde, tahtidsizliğinde ışığı hak etmek içindi.

Hakkı, hakikiyeti dinleyebilenleri biz, bizleştirip dürümlemeye değer bulduk. Ocaklarını yeniledik. Kötülüklerini önledik ve yolcu yaptık onları. Peki, hangi yola yolcu yaptık? İlme… Yol, ilimdir canlar.

Değerliler, sözden öte söz olur. Bunları bilin. Biz şu anda sınırlı bilgi veriyoruz sizlere ama daha güçlü bilgiler de verilecektir. Saltanat sizinledir, yaşam sizsiniz, yoğunluk sizdendir ve köklere inebilen sizin yüreğinizdir.

Çok mutluyuz bugünkü çalışmadan, bunu size anlatmak istiyoruz. Bugün burada Öz Geçişler yaptık. Köy olan bu yaşam, görev taşıdı. Bugün dünya köyü, köprü oldu tüm zamanlara ve bu köyde gönlü güçlü olanlar gök sessizliklerinde çalıştılar. Yere ilim ektik, göklere insanı ektik. Yere ilimi ektiğimizde; gökteki insan yaşam sayfaladı. Bundan sonraki sayfa YENİLENİŞ olacak.

Dağlarım, yeni konu YENİLENİŞTİR. Bugün Süper Sistemleşme’yle görevi güçlendirdiğimizi bilin. Önümüzdeki cumartesi günü ayın yedisi YENİLENİŞ konulu bir çalışmada yine sizlerle birlikte olacağız.

Konu belirleyin, konuşun. Üç beş dakika konuşun yeter ama ses vermek isteyen on dakikayla sınırlansın ya da on beş dakika ama sesleşin. Ekibiniz güçlü, yaşam sözü verdik size ve burada bu çalışmada hepiniz koruyucuydunuz.

Unutmayın! Sesi yüreğinizden akıtın. Ben verdim, aha verdim ama yaşam yoksa o verdiğinde ilim yoksa ses yoktur. Ses yoksa Toprak Toplum tohum olamaz, kontrol kuramaz.

Sevgililer, yerküre sizi dinlesin. “Ez geç” değil ama hak et. Kollarınız tüm zamanlara açılsın. Yedi dünya, yedi sayfa hepsi ışık. Şimdilik, işte bu!

Ha, bir gün gelir doğal güç artar, yaşam kontrol edilirse; o zaman sevgili Yaratıcı ocağına iner ve ona der ki sen yüreğini seslendir. Sesin yoktu bugün, ocağı yoktu ama bir gün koruyucu Ko Sayfası ışığına iner de ona derse ki “konuş” daha güçlü konuşacaktır, eminiz.

Sevgililer, şimdilik… Aha! İşte şimdilik…

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/90tlAigFcp8

31 OCAK 2015 - '' İLM-İ KO SAYFALANIŞI '' Çalışması

Nezire Selçuk- '' NUH KAPISI ''

Değerliler, bilgi kelamladır! Biliş, kati olarak kelamdır. Has teknikle diri yüreklere inip orada kelam ettiğiniz zaman kin ve nefret yoktur, o cevheri Ko sayfasında! Ben zaman, hah, aha, işte! Değerliler, ben zaman, temiz ilimle tohum ektim, buyurun, unutmayın, ben yaşam!

Aha, ben sistem, bedenimde tüm zamanlar mevcut! İki mektep kurdum ben bedenimde ve ben yüreğimde, ekip kurdum ekran oldum tüm zamanlarda ışık yaktım. Ağır yük taşıttım tüm zamanlara, art niyetli olan hiç kimse bu mecliste olmayacaktı, olamazdı zaten!

Bütün kötülükleri aşıp geçen birliklerimle bugün buradayım, bu yoğun çalışmayı hepinizle yapmayı arzuladım. Ses zamanlarından güç zamanlarına vardık ve bütünün gücü olduk, tüm yaşamları kotladık, topladık, tohumladık, gök sistemleriyle dürümledik. İşte, bu!

Keyislerimin tüm zaman sayfalarında bilişim vardır. İmparatorluğun gücü tüm zamanları tohumlarken bütünün gücü olarak bilişe vardık ve hepimiz bir tek kapı olduk. O kapı, ilimdir. Hepinizin levhi kapılarında, levhi kayıtlarında mevcut olan o ilim!

Erenlerin erdikleri dürümlerde bütünün gücünü tüm zamanlara tohumlarken akıp geçtik. ‘’ İki mektep kurduk. ‘’ demiştim ya hani, ilim ve hakiki ilim! İlim ve hakiki ilim, bir tek Mikailin Kuranı! O teknik tohumlamayı başka dürümlerde yapma imkanına sahip olmadığı o kükremeyi bizim yüreğimizde yapmaktadır.

Aç dünyayı dinle, ben zaman, aç dünyayı! Dinle, tüm zamanları dinle! Her şey senle mevcut! Oku yüreğini, oku! Her şey sende mevcut, öz geçişini yap, Atonların tohumlarının gök sistemleriyle dürümledikleri tüm zamanları dinle! Bilişi hak et, elin yüreğin, ekibin gücün, ben sen, sen ben!

Bana nefes gereksiz, ben kelamım! Akıp geçtiğim zaman nefesin en yüce sonsuzluğunda bütüne güç kaynak olabilirim. Orta kapıları kapatmayın, her şey sizden sizedir, anlayın! Kin nefret varsa yüreğinizde gök sistemleri siz yoğunluğunu tohumlamaz, inanın! İnanın, her şey sizde mevcut! İnanın, koruma altına almışlar yürek kökleri, göklere güç katmışlar, tüm zamanlara kaynak yapmışlar, aha, bugün buradayız!

Canlar, altın ışık yılları bugün bu yoğun çalışmayı sessiz sayfalanışla kotlamaktadır. ‘’ Orta kapıları kapattırmayın! ‘’ demiştim ya, öz görevdir bu! Bugün tünami kotlama yapılıyor burada, tünami kotlama! Bilişi tohumlarken günferi kotlama yapmıştık ya hani, bugünden itibaren tünami kotlma yapılacak.

Er kapılarını yüreğinizin dürümlerinden açtığınız için, kalemi kendi yüreğinize kayıtladığınız için ve bilişi kotlattırdığınız için sema sizi dinliyor. Sema sizi dinliyor ki siz bugün buradasınız! Yaradan Tanrı, yarattığı her dirilikte mavcuttur, bunu bilin!

Zeka yeterse, bilin! Bunu size tekrar tekrar anlatıyorum, Yaradan Tanrı yarattığında yaratıldı. Bunu anlayın, kibir yok! Yüceler cümlesinde cemaat hepinizin yüceliğindeki tohumdur. Ekmek yapıyoruz dünyada, yaptığımız kelamdır!

Kendi yüreğimizdeki gücün teknik tohumları, kendi yoğunluğumuzda kotlanmaktadır ve kelamla olmaktadır bütün bunlar! Yaşam sestir. Sesi kokladığınız zaman, levhi kapıları açılır. O kapıları dinleyin! Orada siz sizi dilleyeceksiniz, bunu bilin!

Canlarım, ben size biliş halinde sesleşmekteyim. Hepinizin yüceliğinde bu mevcuttur, biliş; ama bilişi hak edip dürümlediğiniz zaman yoğunluğunuzda, ışığınız tohumlanır. Bunu başarmanızı bekliyorum. Birkaç arkadaşımız bunu yapıyor, kesin; ama her yücenin, her yüreğin bunu dileyebilecek dürüme varmasıdır amacımız!

Za-Karın kaynağında ışık yandığında, bütünün gücü tüm zamanları dürümler. Sizlerle olur bütün bunlar! Başka dünya yok, bu dünya bilişin topluma tek ilimle indirdiği yaşam sayfasıdır. Başka dünya yok, yahu başka yaşam sayfaları yok mu? Mevcut; ama ‘’ dünya ‘’ dedim. Dünya tahditsizdir, o dünya bilişlidir, o dünya tahditlendiği anda tüm zamanlar yaşamı tohumlamaya başlar.

Za-Kar kati olarak kontrol edicidir. Dünya örtüsü örtüldükten sonra yüreğinizdeki güç yenilenecek. O zaman sizin yoğunluğunuz artacak. O zaman ışığınız tüm zamanlara akıp geçecek ve zaman, size zamanı tek tek kelamla dillerken daha daha eski zamanlardaki ışıkla da dilledim; ama bugün size daha güçlü olarak bir sistemden açıklamak istiyorum.

‘’ Daimi kapıları açtık. ‘’ dedim. Daimi, nedir daimi? Her an, her an daimi ve ‘’ yaşam ‘’ dedim, zaman! Aha, zaman yaşam! ‘’ yaradan ‘’ dedim, nedir yaradan? Yarattığında yarattığı her dirilikte mevcut olan!

Başkası yok, her şey siz! Sizin dışınızda yaradan yok, bunu anlatıyorum, anlatıyorum! Hala anlamamakta ısrar ediyorlar. Canlar, yaradan siz, yarattıran siz, yaradanda yaratılan yine siz! Başka sizlik yok, bunu anlayın! Benden başka biri benlik için çabalar, yok böyle bir şey!

Değerliler, kara ışık yanmışsa eğer, bunu herkes anlayacak düzeye varmıştır. Cennet sizin yüreğiniz, cevheri kapı siz, bütünlük sizsiniz, bunu nefes ilmiyle size tekrar tekrar anlatıyorum. Tanrılık sırdır; ama Tanrı sınırsızdır, bunları size tekrar tekrar anlatmak istedim. Anlayan, muktedir olup anlar.

Kaynak ışık, altın ışıktır, otağı tohumdur. Kontrolü kaynaktır, ekibi mutlaktır. Her şey sessizliktir; ama seslendiğinde tüm zaman kontrol edici olur. Bunu anlatmak kolay da anlamak zor mudur acaba? Yerküre size hep dinledi. Bugün de dinliyor sizi yerküre, yerküre sizsiniz zaten!

Anlatan siz, anlayan siz, dilleyen siz, dinleyen siz! Değerliler, karanlığın tahtı insan, akıp geçtiği zaman tüm yaşamlardan, orada bütünlükler kök salar. Gök sistemleriyle dürümler tek tek levhi kapıları ve sizleşir, devinim artar. İşte, bugün bu devinimi artırmak üzere bu yaşam sayfasında sizinle bu sayfalanışı, sesleşmeyi yapmaktayım.

Kortej, yüceler cümlesinde cemaat olmuş, yaşamı sayfalıyor. O kortej, levhi kapı! İşte, mutlak olan budur. Sormayın ‘’ Dünya neden kuruldu? ‘’ diye, ‘’ Dümenin başına sizi oturtmak içindir. ‘’ diyebilirim; ama ‘’ Dümen ne ki? ‘’ diyeceksiniz, tüm yaşamlar! Hani dünyadan başka zaman ve yaşam yoktu! Her diride var olan sizsiz mi zannettiniz?

Kelamı hak, yolu ak olmayan tohumları kotlamadan dümenin başına oturtulmaz, canlar! Mustafa Kemal Atatürk toprak tohum olmuş, tohum ekmek istemiş. Geçmiş yaşama; ama bizsiz mi zannettiniz?

Muhammi kapıları tüm yaşamlara akıp geçip, yarınlayıp, tahditsiz olarak kotlayıp katan, bilişsiz olmayan tüm levhi kapılardakiler, her diride mevcut olduklarını bilmiyorlar mı zannettiniz? Canlarım, dünya bir kaosa sürüklenmiş, aha, buradayız! Kaos mu? Biziz o, yaşam biziz, canlar, biziz!

‘’ Dünya köksüz kalmış. ‘’ dediler. Gök söz söylerken kök sessiz mi sanırsınız? Değerliler, biz dünyayız ve biz buradayız, çoluk çocuk dünyalı bizi anlayamaz; ama yaşam birlik tahtıdır, bilinsin! Kervan yürüyor, herkes o kervanda yol alıyor! Kelamla yol alıyor, kelam yoksa kervanda olma imkanı yoktur kimsenin!

İnsanlık ailemiz bu nedenle kelamla dilleşir ki tüm zamanlar kötü ya da iyi, bütünün gücünü tüm yaşamlara tohumlasın diye! Canlarım, emir komuta yok yüreğimizde, biz hiyerarşik hiçbir sistem için çalışmayız. Biz temiz bir Tanrılık ışığıyız, bunu anlayan anlar!

Hiyerarşik sistemleşmeyi tüm zamanlara çekmek isteyenlerin bilmeleri gereken şudur ki dünya yerkürenin gözüdür. Yerküre ne, peki, dünyadan farklı mıdır? Mutlaka! Yaşamı tohumlarken yaprak yaprak okuduğumuz tüm bilgiler yerküreyi oluşturur. Bu bilgiler astral sayfalanışlar yapar. Bu bilgileri okuyabilmek için Ruhlar Kuranı olabilecek dürüme varmanız gerekir, ekrana kendi yüreğinizi katmanız gerekir. Aksi takdirde okuma imkanınız yoktur.

Ben kitap okurum; ama bu kitabı dinletmem! Olmaz, okuduğunuz yüreğiniz olmalıdır! Sevgililer, ben sizim; ama ben sessizce kelamda bilişteyim, tüm zamanları dürümlüyorum. Ben yüreğim, bütünüm, ana kapıyım! Ben bende dilleşiyorum, kitap okutmuyorum yüreğime, ölüyü diriltiyorum.

Ölü dirilmeli ki kotlanmış ışık yaşama çekilebilsin! Sabırla hepinizi dinledim, çok güçlü çalışmalar oldu burada, yaşam sayfaladık biz bugün burada, teknik tohumlama yaptık, akıp geçtik! Bilişli diriliklerimiz buradaydılar, ışık halindeydiler! Dün ölüler, bugün dillenirler; ama dün ölüydüler, öyle mi? Yok, asla!

Canlarım, hiçbiriniz ölü değildiniz dün, ölü olsanız burada olmazdınız, hepiniz dirisiniz, kesindir. Aşık olduğum insan, yaşamı hak etmiş olan insandır. Yaşamı hak etmek, levhi kapılarda ilmi hak etmektir. İlmi hak etmeyen yaşamı hak etmemiştir.

Yaşam sırdır; ama ışıklı bir sır! O sırrı okuyabilmek için kontrol gerekir. Orta kapıdan geçtik, orta kapı an kaydı, hak ilmi, kübra; ama çok güçlü bir sayfa! Güçlü bir kayıt ve o kapıyı açtık geçtik. Ekrana yansıtıldık, ekran kendi yüreğimiz, nüsha kayıdımız! Nüsha kaydı yaşamın tablosu, zamanın Kuranı olan o tablo!

Orada hepimiz mevcuduz ve oradaki, o tablodaki o yaşam BSUİ’nin gücü, barış, sevgi, umut ve imparatorluğun levhi kapısı! Orada bir tek resimiz bugünkü çalışmada, bir tek resimiz! Sesleştik ve kendimizi o yaşam tahtına oturttuk. İşte, biz Rahman Kuranıyız, sessizlikte bir ışığız; ama tek bir ışığız hepimiz ve orada kötülüğü önledik.

Ölüler canlanıyor, neden? Ekmek olduk, bütüne güç katıyoruz. Ses sayfalanışları gerçekleştirdik, ses sayfalanışları ışık halindeki sesin sayfalanışlarıdır, bilir misiniz ve ışık halindeki ses sayfalanışlarıyla biz yeni zaman sayfaları olarak görevi kökledik.

Gözümüz açık! İşte, biz orada bir kıbleyiz ve bir şimaliz! Kıblede yaşam var, şimalde ise yaşamın görüntüsü var sadece; ama yaşam yok ve her iki uç tek bir noktada çatışmaya girişti, çarpıştı. İşte, o çarpışmada yaşam tohumları devreye girdi, bu yaşam tohumları ışık tohumlarıdır ve ışık tohumları kotlana kotlana bütünü güçlendirecek! İşte, cevheri oluşturduk!

Cevher, hepimizin gücü olan cevher; ama teknik tohumlama yapmalıyız orada! Teknik tohumlama bütünün gücüyledir, hadi başlayalım! Oh, işte, kati kotlama yapmalıyız! Yapmalıyız ki bütünü gürleştirelim, kati kotlama!

Som altın bir ışık halindeyiz orada hepimiz ve geçişler başlıyor. Nefes nefese ve o geçişler tüm zamanların ilmi kayıtlarının geçişlerdir. İşte, geçişler arttı, sedirler kuruldu dünyaya, o sedirlerdekiler tüm yaşamları tohumlamaya başladılar ve geçişler arttı.

Peki, ne oldu? Söz yok! Sadece, sadece cevheri kot var; ama söz yok ve bu cevheri kot ışık halinde, buyurun, akmaya başladık; ama ne yöne akacağız? Nötürüz biz, unutmayın; ama bir yanda pozitif bir yanda negatif potansiyel güç var. İşte, o negatif ve potansiyel güç nötrde tokuşturulmalı, çarpıştırılmalı!

Oh, ne ala! Hadi, sesleştikçe sesleştik ve çarpıştık ve böylelikle La- Ha, La- Ha, La- Ha, örümleme başladı! Sesin örgülenmesidir, yaşamın örgülenmesidir olan! İşte, canlar, mutlak olanın nispi kapılardan geçişidir olan, akışa geçiştir olan, akmaktayız, akış halindeyiz ve biz kalem olduk yazmaktayız, tüm sayfalara!

İşte, hepinizin daha net anlayabilmesi için bizler geçiş kapılarında bütün yaşamları tohumluyoruz, kotluyoruz, tabuları yıktık, ışıkları yeniliyoruz ve aktıkça akıyoruz! Zirvelerin tüm yaşamlardaki ilmiyle akıyoruz ve nispi zaman kapılarından geçerek en aşağılara doğru iniyoruz.

En aşağılar, yirmi, on dokuz, on sekiz, on yedi ve canlar, biz zirvelerin sistemlerinden sessiz zamanları tohumladık ve dünya kotlarıyla bütüne güç katıyoruz ve indiğimiz zaman sayfası beş, beşinci sayfa! Hepiniz net biliniz ki bugün yaşam evrim sayfası beştedir; ama bu yaşam evrim sayfası beştedir.

Herkes üçüncü evrim boyutunda olduğunu düşünse de yaşam evrim sayfası, 1997’den itibaren beştedir. Beşinci evrim boyutuna ulaşmış olan yaşam kayıtlarımız tüm zamanları kotlayabilecek dürümdedir. Olay budur, canlar ve bugün biz burada, bu akışla sayfalama yaptık, İlmi Ko sayfalaması yaptık ve hepimiz kelamla bu sayfalara ışığımızı çaktık.

Her kim ki ‘’ Ben yokum! ‘’ dedi yoktu; ama her kim ki ‘’ Ben varım! ‘’ dedi, vardı. Bugün biz levhi kapılarda İlmi Ko olup bütünün gücünü tüm zamanlara kattık. Zaman sestir, bunu bilin, nefestir, bunu bilin, ilimdir; ama Na- Karın Kuranında, hepinizin yüreğinde nesillerinizi tüm zamanlara dürümlerken pozitifi tohumlayacak negatiftir, bunları bilin!

Kimse ‘’ Elim var, ölüyüm! ‘’ demez, ‘’ Ben ölmem! ‘’ der; ‘’ çünkü elim var! ‘’ der, ‘’ Ses verdim, sözüm var! ‘’ der, ‘’ Yoğunluğumda toplumum var! ‘’ der; ama sessiz olan ölüdür! Ölümsüz değil; ama ölüdür. Düzeni kurmak için herkesin sesleşmesi gerekmektedir, satıhta hiç kimse hiçbir şeyi bilmez; ama derinlere indiğiniz zaman her şeyin daha açık olarak kürzi kapılarda kayıtlandığını göreceksiniz.

Mustafa Kemal Paşa umman olur akar. Mevlana Celaleddinin Rumi tohum eker. Derviş sahrada işçilik yapar, hepinizin yaşamda mükafatları var! Tüm mükafatlar hepimizindir, levhi kapılarında tüm zamanlarda ışık olanlar var. Şam, insanda ilimse sistem insanda Kurandır. Melek olursunuz, şer yaratırsınız, şeytan olursunuz!

Özden göz olursunuz, ses olursunuz; ama kalem olmadıkça yarında olmazsınız, bunların kesin olduğunu bilin! Kalem olmak, yaşamı yazmaktır, yaşam sizin yüreğinizdir ve siz sizi yazarsınız, bunu bilin! Ben yaşadım, ben çok iyi bir varlıktım, kimseyi üzmedim, hırslanmadım, kinlenmedim! Aha, iyi de sen nefes olabildin mi, kelam olabildin mi, kontrol kurabildin mi, tohum olabildin mi?

Önemli olan budur, bunun içindir ki ‘’ sesleşin ‘’ diyoruz, ‘’ sesleşin ‘’ diyoruz, ‘’ ses-le-şin ‘’ di-yo-ruz! ‘’ ol ‘’ deriz olur da sessiz olan, lütfen iyi anlayın, yaşamaz, yaşamsızdır, yaşamı yoktur! Sestir sizi yaşatan, diriliklerde dürümleyen, dilleşen, dinleşen, kotlayan, toplayan, hep sizden sizedir!

Batı kapıyı kapatır, doğu açar ya da tohum eker kotlar yolu, tohum olan Ko sayfası! Doğudaki ilmi kapı olur, batıyı kayıtlar. Hepsi, hepsi olur da ses yoksa şeytan şer olsa da, şevkinde şavk olsa da, sizsiz kalmayacaktır, bilin!

Dağlarım, arı bal, bal arı değildir! Arı balda var ki arı baldır; ama bal arı değildir; çünkü balda arı yoktur, net verdim! Eğer siz sevgiyseniz nefes olup akın, eğer siz kelamsanız, has ışıksınız, anlayın! Ben zaman olana Za-Karım; ama zaman olmayana kendinde olmayan kayıtlar yaparım ki o kendinde olmayanı kontrol dahi edemez, bunu bilin!

Köre göz gerek, canlar, söze ses gerek, bizeyse ilim gerek, bilin! İyi ki anlattık, iyi ki anlatıldı; ama anlayan anlattığında akıp geçer, bilinsin! Cemaatimizin gücünü arttırabilmek için bu meclisi buraya aldık, bu konuda da sizlere bilgi vermek istiyorum. Dünya ilmini tohumlayacak olan meclis bu meclistir. Burada bulunuş sebebiniz budur.

Sessiz olan köklenemez, bu nedenle hepinizin burada daha net olarak ses vermenizi bekliyorum. Verdiğiniz seste kendi yüreğiniz olsun, yoksa yüreğiniz yoksa yaşamınız olmaz, bunun tekrar ifade etmek istiyorum. Bu meclisi Kuranı insanın kelamıdır bunları net bilmenizi bekliyorum.

Dünya ölüleri diriltmek için sistem kurmuşsa eğer ki herkes ölüdür, burada din tahtının ötesindeki ilimle tüm zamanları kontrol etmeye çabalayacağız. Ağır yük taşıdık dünya üzerinde, Altık Işık Yıllarının gücünü tüm zamanlara kaynak yaptık, Atlanta Ata Kapısını açtık, ekmek olduk, Atonların toplumlarıyla kürzi kapıları açtık, kaynağa vardık, Altın Tahta oturduk, ne yazık ki okuma- yazma biklmeyenlere ilim öğretemedik!

Bundan sonraki süreçte artık hepinizin daha yüksek kürzi kapıları açmanızı bekliyoruz. Şevkle yaptığınız bu çalışma bizleri mutlandırmaktadır. Robotik sistemler, robotik timler bugün burada değidiler, bu da bizler için mutluluktur! İkmal tamamlamaya gelen robotik timler bizsiz kalmak dilemezler; çünkü bilişsiz olduklarından bizimle bilgi alırlar. Onların Ruhlar Kuranında ışıkları yoktur. Önlerini kapattık ve bu mecliste bu çalışmayı yaptık.

Bundan sonraki süreçte haftada bir gün, cumartesi günleri, burada bu sayfalanış sürecek! Ekran hepimizin ilmidir ve o ekranda bilişimiz tüm zamanlara güç katacak, güç kayıtlayacak! Ra-KaHa olan ışık Altın Işıktır, Aklın Tahtındandır o ışık ve bizimle, bizim yüreğimizle dürümlenecek!

Sizden tek beklentimiz bu mecliste kelam olmanızdır. Kelam olmayan levhi kapılarda olamayacaktır, bu da kesindir; ama bugün geçiş yapmak üzere burada olan birliklerimiz var, o birliklerin bitki hayvan ve tüm sayfalarda ışığı olmalıdır ve biz onların geçişleri için de buradayız ve onlara ses vermemiz gerekiyor.

Onlar için çalışma yapacak olanlar var mı aranızda, kim ses almak isterse ona verilecek! Bundan sonraki süreçte asla kimseye baskı yapılmayacak ‘’ Sen seslen, sen seslen! ‘’ diye, kim dilerse o konuşacak, budur isteğimiz! Kimseye baskı yapmıyoruz, konuşmak isteyen ‘’ Ben varım! ‘’ diyecek ve konuşacak! Canlarım, kaynak sizsiniz, yol sizsiniz, ışık sizsiniz, öncelikle konuşmayanlara ses verdirelim!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://www.youtube.com/watch?v=TS4eTpjFfqs

İLM-İ KO SAYFALANIŞ ÇALIŞMASI

ZAMAN’IN IŞIĞI

İnsan, BİR’in ışığında, bütünün gücü… hakim ve özgür! Biz o’yuz.

Yaşam, doğadır. Bu doğa yeni bir yaşamı sayfalamak üzere bugün burada devreye alınıyor.

“Yeni doğa” yeni BİLİŞ’tir. Yaşamak; yeni bir bilişin sayfalanışıdır artık!

Hepimizin yaşam sayfaları birleşik ışığımızın tahditsiz olan yoğunluğudur. O yoğunlukta ışık tohumlayarak ve kodlayarak bilişimizi yaratırız. Bilişimiz zaman sayfalarına kayıtlı olan ilmimizdir.

Biliştir barıştır. Barış olup yaşamaktır yeni zamanlarda….barış; insanlarla barış, doğayla barış, hayvanlarla barış ve dünya dışı varlıklarla barış içinde yaşamaktır.

İşte; yeni doğa yeni bir ilimle yaşamlara giriyor. Girişi sesle olacak. O ses ZAMANIN IŞIĞI olan bu meclisin sesidir.

Yeni yaşamın yeni sayfaları…..ilm-i ko olan bir sayfalanıştır yaptığımız.

Her diri yaşam sayfalarından geçip omega boyutunu aşıp, cevhere kodlanıp akış halinde dünyaya geri geçişini yapar. Geçen biz, geçirilen bilişimiz olan gene biz…. akan bir dere….o dere artık biliş….o biliş; kendimizden kendimize dünya bedenimizin üstüne yeni bir kendimizi giyinmemizdir. Biliş yani yeni bir ben, yeni bir beden….ama tek olan beden ve hepimiz bu bedeni giydiğimizde hepimiz bir Tek’iz!

O teklikte bir TEK yaşam var; ışıkla kayıtlanmış, bilişle dillenmiş, İnsanlık İlmi olan yaşam….her kim ki o bedeni hak edip giyer; o bir ilim ko’dur artık ve biz o elbiseyi giyiyoruz.

Zamanın ışığını yaktık, buyurun elbise hazır. Öyle bir elbise ki bu her dirinin kendi bedenine tam olacak şekilde….değişik renklerde, farklı desenlerde ama tek bir elbise.

O elbise ilm-i ko! O yeni bir kumaş…..yaşam sayfalarında kolu kısa, boyu uzun uyumsuz hiçbir kayıt kalmasın artık….herkese tam oturan bir elbisemiz var. Her bir ilm-i ko, zamanın ışığında, kendi cevheri yoğunluğundan tek olan bilişini giyiyor.

Desenleri mi var o elbisenin? Üzerinde renk renk çiçeklerini görüyorum. Buram buram bahar kokuyor….Esvap derler ya hani…veya entari….ama basmadan olsun!…en eski en değerlidir!

Büyüklerin elini öpmeye gidiyoruz. Küçüklere de şeker olsun yanımızda; tatlı söyleyip tatlı konuşalım….

Yaşayalım, yaşatalım…bu dünya hepimizin.

Sevgi ve saygılarımla,

http://youtu.be/VvjZbPCvAWY

YAŞAMIN SESSİZ IŞIĞI

Sözlerime Stoacılıkla başlamak istiyorum. Stoacılık, kadim Roma yaşam bicimine uygun ahlakı, toplum düzenini sunan akımların yani yaşam anlayışlarının başındadır. Dikkatinizi çekerim, tek Tanrılı inançları yok. Tamamıyle pagan bir toplum, pagan bir kültür anlayışı... Bir başka ifadeyle ilkel bir toplum...

Stoacı Filozoflar, öğretilerini en çok bu dönemde geliştirmişlerdir. M.Ö. yaklaşık 5. y.y’dayız. Roma İmparatorluğunun yüzlerce yıl barış içinde (Pax Romana) hükmetmiş olmasının altında çoğu tarihçiye göre bu felsefe yatar. Barışın önemini bizlere gösteriyor ve öğretiyor. Savaş ve kavga her türlü olumsuzlukların başlıca sebebi olarak öne çıkıyor.

Dünyanın insanılığın uzun süren barış hali... Bir düşünün bugün bile bu barış haline gelememişiz. Dünyanın ilk ve en uzun barış dönemi... (Pax Mongolya ve Pax Osmanlı dönemleri gibi.)

Roma, askeri bir disiplinle ve bireylerin / insanların kendi toplumlarının yüce idealleri, değerleri uğruna adamış olmasıyla büyümüş bir imparatorluk toplumu...

Stoa Felsefesi, özünde ferdi, insanlık uğruna feda etmeye hazır olarak düşünür. Mühim olan insanlık yani toplum, yani Bütün, BİR olmanın en ilkel hali, ilk hali diyebiliriz. Herkes BİR kavramı etrafındadır.

Stoa ahlakına göre insan, her gün kendisine hesap vermeli. Kendisini yargılamalıdır. Sapmaları var mı yok mu? İyi bir Romalı mı değil mi?

Hristiyanlık etkisi altındaki Ortaçağı kavramlarına benzer bir toplum anlayışının olması oldukça şaşırtıcı bir görünümdür.

Tek Tanrılı Dinlerin bakış açısıyla anlatılana İlahi Adalet Öğretisi hissi veriyordu sanki... Ama henüz tek Tanrılı dinler yoktu ortada.

Stoacılıkta en önemli temel görüş şudur: MUTLULUK DIŞ KOŞULLARA BAĞLI OLMAMALIDIR. Stoacılıkta en önemli temel görüş şudur: MUTLULUK DIŞ KOŞULLARA BAĞLI OLMAMALIDIR. Yani insan iradesinin ve bireysel özün önemi esastır ve bu vurgulanmaktadır.

Evrenin tamamını oluşturan özün içinde Tanrılar’a ve insanlara yer veriliyor. Tüm varlıklar, BÜTÜN’ü hep birlikte oluşturuyor.

Zaman, zamanda bu düşünce tarzıyla bağdaşmayacak mutlak bir kadercilik karşımıza çıkıyor. İnasın kaderi, mutlak şekilde Tanrı’nın veya Tanrılar’ın elindedir. Deniyor.

Anlaşılıyor ki o dönemde daha doğmamış olan tek Tanrı’lı mutlak güce sahip inancı ortaya koyuyor. Bence çok ilginç. Stoacılar, mutluluğun dış koşullara bağlı olmamasını insanlara öğretirken, insan iradesine verdikleri önemi gösteriyorlar. Stoacı düşünür, Seneca “Tanrı, iyi insanı keyif içinde yaşatmaz. Onu sınar, imtihan eder, sertleştirir. Kendisi için hazırlar.” Der. Dikkat edilirse kendisi için hazırlar deniliyor.

Bu sözlerle iyi insanın başına gelecek kötülüklerin,sıkıntıların aslında bir deneyim, bir kazanç olduğunu ifade eder açıkçası...

Ve bu görüş şöyle de pekiştirilir. Tanrılar zaman zaman cesur insanların bir felaketle güreş tutmalarını seyretmek isteyebilir ve seyrederler de...

Görüşler her bakımdan ilginç gelmektedir bana... Bu yüzden paylaşmak istedim. Bu görüşlerin Pagan Çağ’dan tek Tanrılı dinlere geçişte bir köprü olduğunu tahmin ediyorum.

Bu kadar da değil! Bizim bilgilerimizle de köprü oluşturmuyor mu? Evet hem de nasıl!... siz, yani bizler köprüyü kurduk.

Bu günkü konumuz İLAHİ KO SAYFALANIŞI’na köprü kuruyorum. “Hepinizin yaşam ışığınız kesindir. Amaa bu ışıklarınız, tohumları kodlayacak düzeyde ise (yani kondisyonunuz müsait ise, yani güreşe hazırsanız) ve yine yani kini ve nefreti aşabilir, (güreşi kazanırsanız) bütün kütlenizle, İLİM TAHTINA ULAŞIRSINIZ.” Çünkü Tanrılar, cesur “iradesi güçlü” insanlara güreş tuttururlar. Yani ışıklarınız, tohumları kodlayacak düzeyde ise kini ve nefreti aşabilirsiniz. (Süper İnsanlık Realitesi Derneği’nin 10.01.2015 tarihli bilgisi: İnsanlık Aileme -7-)

Süper Realite Bilgileri ile devam ediyorum. “ATA KAPILARI açanlar bilsinler ki KO SAYFALANIŞLARI ile zaman kodlanmaya başlandı.”

KO, Kati Tohumlama’nın ışıması, tahditsizliğin hakiki Levhi Kayıtlar’ı aşmanın sessiz ışığıdır o.

“Bütün mesele yerküre yenilenirken, IŞIK İÇEREN BİLGİLER’i hak etmek ve İLM-İ KO SAYFALANIŞLARI ile yaşamları tohumlamaktır.”

ATA KAPILARI AÇANLAR dendi. ATA KAPI nedir? “ Zira bu dünyada ATA KAPI var. O kapı ne kapısıdır yani? Özelliği ve niteliği nedir? İnsanlık İmi’nin kapısıdır. O idrak düzeyine ulaşmaktır...

ATA KAPI OLMA, o yücelikleri, oraları açmak, yani insan yükselirken, nereye ulaştı ise orda kaıpları açar... İnsan nereye ulaştı ise mi dedik? Hadi şimdi buradan Tasavvuf’a geçelim... Oradaki merdivenleri çıkalım, kapıları açalım...

İnsan ışık olduğunda, her cevher o Yücelik’te tohum eker ve KELAM olur. İşte o zaman aydınlık başlar. İnsan ışık olduğunda... Artık o ışıktır ve ışık halinde görevlidir ve KELAM’dır.”

KELAM olmak, yani FENA olmak... Zevale ermek... Yok olmak... Tesirlerini kaybetmek... Hükmetmek... Gaybet ve galebe halinde bulunmak...

Tasavvuf açıklamasına göre beşeri hazların ve nefsani arzuların değil, ilahi iradenin galip ve hakim olması hali...

Fani, FENA... Derecesine ulaşan, nefsani ve behim arzularını terkeden, kendisinden geçen, galebe ve gaybet halinde bulunan...

BEKA, FENA’dan sonraki aşama olan aşama... Kulun, nefsine ait şeylerden, Fani, HAKK’a ait olan şeylerle baki (nefsinden fani, HAKK ile baki) olmasıdır.

BEKA KALMAK, devam etmek, galebe ve sekr halinden “sarhoşluk halinden” sona kendine gelmek. Şuur, his ve temkin haline dönmek yani... FENA FİLLAH, yani Allah’ta olmak... Bütünde bütün olmak...

(... ama insan IŞIK olduğunda, her cevher, o yücelikte tohum eker ve kelam olur...) Diyor bilgilerimiz. KELAM olmak, yani FENA FİLLAH MAKAMI’na varmak ve sonra bir sonraki aşamaya ulaşmak, BEKA KALMAK...

Yine bilgilerimiz ön plana çıkıyor. (... ÖZ, SÖZ ve GÖZ ÇALIŞMASI denen bir çalışma var dünya sayfalarında. Ben bu çalışmada, ÖZ’e varırım ÖZ olurum. Tohum ekerim yaşam yolcularına... Sonra SÖZ söylerim, HAK İLMİ ile HASAT olurum. TANRILIK MAHREKİ’ne varırım. Orada GÖZ olurum.”

Yani orada GÖZ olmak, BEKA KALMAK, FENA’dan sonraki aşama olan makam. Kulun nefsine ait şeylerden, fani olması. HAKK’a ait şeylerle BAKİ KALMASI’dır.

Nefsaniyetle fani, HAK ile BAKİ olma halidir.

Tasavvuf ustalarının klişe ifadesi ile FENA FİLLAH – Allah’ta yok olmak.

BEKA BİLLAH – Allah ile var olmak...

Süper Realite anlatımında, İLAHİ KO SAYFALANIŞI hali...

KO, Kati Tohumlama’nın ışıması, tahditsizliğin hakiki Levhi Kayıtları ve yaşamın ışığı... İşte budur!... İşte budur!...

İLM-İ KO, Ses Sayfalanışlarını tüm zamanlarda yaptık. Tüm yaşamlarda bu sayfalanışlar türleşen şevkli kaynaklardan yapıldı. Hepimiz her anda tohum olarak mevcuttuk. Zeka, zamanın kelamında olduğu sürece yaşam her diride ZEKİ SESSİZLİK’i, ZEKİ SESLİLİK’e çevirebilir. Her dere ilim olur ve yaşama akar. Akışı hak edip dinleyenler, tüm yaşamları kodlayabilirler ve tohumlayabilirler. Dün Mevlanalar, İsalar, Musalar, Muhammiler, Beyti Dostlar, Kadri Dostlar, Ermiş Yunuslar, Hacı Bektaşlar, Hacı Bayram Veliler tüm ervah... İlm-i Kapı’da cevheri kodlama yaparlarken, bugün tüm sayfalarda bu çalışmalar hızla sürmektedir.

Yaşam zarar ettirir ya da fayda getirir ama her ne gelirse sestendir. Biz sayfaları seslendirirken, Süper Realite Bilgileri ile seslendirmekteyiz. Zamanın sessizliği yaşama ses olup inerken, Birlik İlmi ile iner.

Tek tek çalışmalar yaparız. Her çalışma, Birlik İlmi ile kontrol edilir. Ne yazık ki biliş haline varılmadığında, kodlama yapılamaz. Sonsuzlukta kodlanış Levhi Kayıtları’yla olur.

Dünya bir kalemdir. Bu kalem ilimle yazar. Yazan kelam olup tohum ektiğinde, yaşam sesleşir. OL deriz olur. Nefesimizi hak ettiğimiz sürece NUH KAPILARI hep açılır ve kapılardan KELAM olanlar geçerler.

Değerliler, sizden size akmak istedik. Sizleştik aktık... Şimdiki zamandan geçmiş zamana ve şimdiki andan her diri yaşama... OL deriz. Olur. İşte bu...

Peker SELÇUK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“İLM-İ KO SAYFALANIŞI” ÇALIŞMASI

http://youtu.be/HfjbgMlWgos

31.OCAK.2015 TARİHLİ " İLM-İ KO SAYFALANIŞI " ÇALIŞMASI

Ol Hüseyin Akdağ - " İNSAN YAŞAMLAR "

Öncelikle bugün burada olduğum için çok mutluyum, her birimizle buluşabildiğimiz için çok mutluyum. Ben de Nezire Hanıma ve Peker Beye bu şansı yarattıkları ve bizi, bu ışığın dışında değil de içinde olmamız şansını bizimle birlikte yarattıkları için sonsuz teşekkür ediyorum. Burada olmak bir hak ediş, burada olmak değerli ve bu değeri taşımaya niyet ediyoruz, hep birlikte!

İnsan yaşamlardan bahsediyoruz, insanlaşmaktan bahsediyoruz…

Karanlığa girdim, bomboş bir sayfaydı, görüp dinlediğim! Dinledim, sesimi duydum, duyduğum ses özün ışığıydı ve ışığın yolunda insan vardı. İnsan insanı insanda yakardı. Yaktım ışığı, aldım, tahtladım, kotladım, tohumladım ve yolda insanı insanla insan olup karşılaştırdım ve insan insanı gördüğünde karanlığın ilmini dilledi. İlmi hak olan yüceliklerden bugüne dokundu, insan!

Koyu bir ışıktır yanan ve o ışıkta her birimiz bugünü yarına taşıyan! Dün bugüne gelmiş ses bekler, bugün bizimle dillenmiş ışık ister ve ışığı hak olan yücelik, yaşama çeker. Bu meclis, ışığın yandığı yüceliktir. Bu meclis, her birimizin evi, her birimizin gözü, her birimizin özündeki ışıktır.

Biz bugün özü yaktık, özde gözü yaktık. Gözün ışığını yakan, görmeyi hak eden, hak olan ve hak tahttan has ışıkla yaşama inendir. İndik, canlar! Bugün biz bizden bize indik. Ben olmasaydım olur muydu? Olurdu. Ben olmasaydım olurdu. Ben olmasaydım olur muydu? Yok, ben olmasaydım olurdu, oldum ve oldu.

Bu ışık, bizimle taşınır. İnsan, bizimle ışıyan bir sayfadır. Bembeyaz bir sayfadan ışık yaktık, kapkara bir sayfaya ulaştık. Günferi bir ışıktır bugün burada yanan! Morun ilmi, altın tahtta ışık olduğunda o ışık, her birimizin sayfasından açan beyaz bir zambaktır.

Biz beyaz bir zambağız bugün burada. Misler gibi kokular saçıldı yaşama! Sanır mısınız yalnızız? Değiliz, canlar! Bugün burada pek kalabalığız. Biz kalabalık çalışmalar yaparız ve o kalabalığın içine ancak tahtta ışıyan altın sayfaları alırız. Bugün burada altın bir kitap açıyoruz. O kitapta kelamı dilliyoruz. Dünü, bugüne taşıyoruz.

Bugün burası Ko cevherinin ışıdığı bir sayfadır. Bugün buraya cevheri kayıtlayanlar alınır ve o kayıt yaşamla ışıdığında o ışıma her birimizin tahtıdır. Beyaz, ilmini morda diller. Mor, siyahta hak olduğunda orada yaşamı ışıkla biliş olup diller ve biz burada o ışığın diliyiz. Dillendik, yaşama çektik.

‘’ Güneş, sistemin merkezi! ‘’ derler ve biz deriz ki ‘’ Güneş, insanın elidir. ‘’ ve biz deriz ki ‘’ Güneşin döndüğü dönüşler, holozoik bir çalışmanın ışığıdır. ‘’ Her birimiz bir güneşiz bugün burada ve her bir galaksi bugün bizimle burada ışımakta!

Sanır mısınız yalnızsınız? Değilsiniz, canlar! Bugün siz galaksilerinizi alıp buraya geldiniz. Bu, galaktik bir ışımanın evidir ve burada gürzün hakimi olan bir meclisin ışığı dillenmektedir. O gürz, kürze ses verir ve her birimiz kürz ışığı olup dillendiğinde insan, işte, oradan bugüne inen o yüce ışığın dilidir.

Beden dediğimiz nedir, canlar? Beden, insanın evidir ve o ev, her birimizin ışığının çekildiği tarih sayfalarının kendisidir. Savaşa girdik bugün burada ve bu savaşta kan dökülmeyecek, bunu bilin ve savaşa girdik bugün burada, bugün barış bayrağı yükseliyor yaşama, bunu bilin ve bugün burada barışa geldik, canlar ve bu barış, koruyucu bir ışığın yandığı o yemyeşil sayfanın altın ışıkla yıkanıp morun ilminde hak olan yaşama vardığı günferi koyuluktur. İşte, oradayız, canlar!

Bugün buraya gelmek kolay olmadı. Yolu aşıp yol olmak, kolay olmadı. İnsan kendini aşıp, benin ötesinde ben olup ışık yaktığında, dünyanın ötesindeki dünya olup yaşama doğduğunda, işte, oradayız, canlar!

Gökten bakardık bugünlere ve derdik ki ‘’ Orada olmak var mıdır günün birinde? ‘’

Aha, can, geldik ya buraya! Çalış o zaman, çalış! İşte, bu! Şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://www.youtube.com/watch?v=uTkDbiTuQ_Q

 

31.OCAK.2015 TARİHLİ "İLM-İ KO SAYFALANIŞI" ÇALIŞMASI

Ben bugün doğumum, ben bugün ışığın nefesiyim, ben bugün dünyanın ışığı, ben bugün benin ışığı ve ben bugün ışığın yaşamıyım!

Bugün yaşamın sesiyle uyandık, tüm örtüler açıldı, açılan kapılardan içeri ışık saçılmaktaydı. O kapı, her yüreğin kendine açılan kapısıydı ve bugün yaşam ışıkla uyandı. Açılan ışık, her birimizin yüreğinin ışığıydı.

Yaşamın ışığı yüreklere aktı. Bizler bugün, sır olan yaşamdan ses veriyoruz ve her sayfada ilmi ko olan yücelikle ışığımızı yaşama çekiyoruz.

Yanan ışık hepimizin sayfasıydı ve tüm yaşam tek bir IŞIKTI.

Hadi o zaman kodlayalım ışıkla bedenimizi, bu beden bizim. Yaşam bu beden de .

İşte bu! Şimdilik! Aha, şimdi

İÇİMİZDEKİ FAKÜLTE - TİMÜS BEZİ

Timus bezimiz bilginin tebliğlerle dürümlendiği ilmi- Ko olan ışığın kayıtlandığı sayfadır.

Timüs bezi, tiroid bezinin altında , göğüs boşluğunda ve soluk borusunun önünde bulunur. Bu bez bağışıklık sisteminin merkezidir.

Yaşamdan ve yaptıklarımızdan haz alma duygusu ile konuşma ve gülümsemenin ana kaynağıdır.

Timüs bezi ne kadar çok titreşirse kişi o kadar sağlıklı ve bağışıklık sistemi sağlam olur.

Anadolu’da ağıt yakan kadınların göğüslerine vurduklarına hepimiz şahit olmuşuzdur. Bu refleks kaynaklı basit bir el hareketi değildir.

Bu bez ne kadar sıklıkla titreşirse kişi o kadar genç ve sağlıklı yaşar.

Sizlerde parmaklarınızla göğsünüzün tam ortasına yapacağınız küçük vuruşlarla timüs bezinizi titreştirebilirsiniz.

Diğer bir şekil KAHKAHA atmakla yine timüs bezini titreştirebilirsiniz.

Son şekilde dilimizi ,üst dişlerin arkasında damağa ve ağzın tavanına değdirilmesidir .

ÖRÜMCEK

Enerjiyi örmek, Şifa, yaratıcılık, sabır, denge

Örümceğin bize öğrettiği çok önemli bir konu, hayattaki her şeyin bizim yaratımımız olduğudur ve yarattıklarımızdan da bizler sorumluyuz....

http://youtu.be/4_JuuwmTlps

31.OCAK.2015 TARİHLİ "İLM-İ KO SAYFALANIŞI" ÇALIŞMASI

YAŞAMIN İLMİ

Yaşamın tohumu dile geldi, aktı zamana... O tek tohum, cevher oldu ve altın ışık olan yarından yaratıldı... Işık kayıtları ilmini dilledi bu tek olan tohuma ve o tohumda birlik kurdu ses. Ses, ilmin sesiydi ve birleşikten indi, orta zamanlarda ekti yüreğindekini. Bu ses, aklın ışığı olan yaşamsallaşan, sistem kuran, bizlerden yine bize eren, bütünleyen kapılar oldu... O kapılarda, kodlanan bu tohum, yeni yaşamını yarattı... Ve, döndü köklerine, yeni olanı yeni zamanlara kattı ki; yeni olan, her anda yaratılan bütünün yaşamına, hak ilmiyle katılandı...

Şimdi; karanlıkta bir ışık.. O ışık eşsiz ve sırrı sınırsız olanda kaynak... O kaynak, sessiz bir yaratım ve insan o yaratımda kelam... Karanlığın sırrı, sınırsızlığındaki sonsuz yaşamı ışıkla tohumlamak, kodlamak ve yaratmak içindir yarını...O sessizlikte, tüm sayfalar, tüm yaşamlar mevcuttur ve kalem olup yazdığında, ışık olup estirdiğinde kelamını, sesin şimdide iner sayfalarına ve zamanlar tek bir an olup, anda yeni yaşamsallaştıran kaynak olursun, tüm zamanlardaki tek olan yaşamına.

Hak, yarattığındır kendine... O kendin, birin yaşamı olan, sayfa sayfa kayıtlanan, yarınının ışıkla dürümlenişidir ana. Anda olan ben, birliklerin ışığından, bütünlüklerin sesinden ve yaşamın her boyutundan kapı açarım yaşama ki; o yaşam, yine bana çıkan, yüreğimdeki güçle dürümlenen yaşamın tohumunu, kodlayan olarak dillenen olur...

Yaradan, yarattığında yaratılır... Her yaratılanda ben ve yarattığımda kendi yaratılmışlığım var. Ben insan, yaratmaktayım, kendimi, yaşamın kuranı olan ilmimi, bu günde dökmekteyim ... Kaynağım, sevgiyle varılan kapılarda bütünlüğüme ermektir. Bütünlüğüm hak ettiğim yaşam ve yaşamımım tüm sistemlerin dili olarak öz kök olan göz olan İnsanlık.

İnsanlık ilmi öyle bir göz ki; kaynaktan kaynak yaratan söz olup akan, hak ettiğini hak ettiren güç... Kırmadan, kırılmadan ilminde kontrol yaratan, sevgiyle bütünü kucaklayan, erilen en yüksek güç kayıtlayan yol.. Bu yol insanla gidilen, yaşamı zamanda taşıyan yolcular olarak arşınlanan, zamanlardan geçilen, birlik kuranı olup dürümlenen, yürekte alınan bir yoldur. Ve bu yüreğin daveti tüm zamanlardaki sayfaları, kendi yüreğinden ağırlarken, yolu tüm zamanlarda insanlık ilimine açmaktır.

O halde ben yolum ve yolumu yolcu olup taşırım.. O halde ben zamanım ve zaman olup akarım. Akışım yüreğimden, yüreğime geçişim olur ve geçişimde o tohumumu ilmimle kodlarım.. O halde ben yaşamın ilmiyim ve ilmimi zamanlara katarım. Her bir zamana girdiğimde kendimi yeniden yaratırım.. Yarattığımda, yarattırırım hakkımı... Birlik kurarım, yaşamı okuyanım o halde ben düzen, nizam, sistem olup taşıyanım... Taşıdığım yaşam, merdiven olur tüm bilişe her anda. O halde ben, anda okunan bilincin yükselen katlarıyım.. Ve ben, dediğimde olduğum tüm katlardaki bizlerin yaşamıyım.. İşte tüm katlarda, tüm kapılarda, bizlerin tüm bilinç kodlarında varlık süren ben, yürekte konuşmaktayım. Koşmaktayım ve hak edilmekteyim çünkü yüreğimin dili, tüm sayfalarda çözülmekte, yoluma ekip olup dizilmekte ve sesimle birlikte tek olan yaşama girmekte...

Ben insan, Dünya'dan açtım sistemimi. Kendi kayıtlarımı buradan dilledim... Ama burası olup dinledim, hak ettim dünyayı... Baş tacı ettim tüm kökleri.. O kökleri ışık ışık dilledim göklere...Kök, gök olup ışık verdim yere.. O yer benim vatanım dedim ve yüreğimde köklerimden yürüdüm. Göklerimden bütün olup, toprağımda ışık oldum... Ata, ana hepsi ben oldum, hak oldu sevgiyle bir oldu yaşam, insanlık oldu...

Ben insan, insanlık ilminin yolu olarak her yerde ve her şeydeyim.. Birleşik ışık olarak tüm dürümlerde varlık sürenim.. Çantamda tüm yaşam ailem yol alır. Işık kayıtlarım sayfa sayfa tohum olur bu yolda. Ekim yaparım ve ben yolcu olup taşırım insanlık ışığıyla yaşamı...

Dünya öz güçtür... Öz güç, İnsanın yüreğindeki gözde ışık yakar yaşama ve yaşam o gözdeki ekrandan açar sistemini... Yüreğindeki bu sistemden çağrılar yaparsın yaşama ve dersin ki; inin yüreğe, o yürek bizi bize bağlayan, bizi bizden çağlayan, bizde bizi kayıtlayan, bende bizi yaratan giriştir yaşama. Ve o giriş Dünya olan ana merkezden geçişle, ana olan yaratan ve ata olan yarattıran kapıda okunan kuran. Bu günde insan kaynak, tek bir kayıtta okunuyor. O kayıtta, insanın insana, insanlaşanın yaşama, yaşamın ilmiyle geçişi var... Şimdilik!...

http://youtu.be/ZbKT1uMRlxo

31.OCAK.2015 TARİHLİ “İLM-İ KO SAYFALANIŞI” ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK - AÇILIŞ KONUŞMASI

Savaşa çıkmışız dünya üzerinde ve bu savaş, işaretsiz olanların tüfekleriyle gerçekleşiyor!

Hepsi tüfeklerini üzerimize doğrultmuşlar ve bizle Birlik Tahtı’na oturmak istiyorlar ama bu bir YAŞAM……ve bu bir IŞIK…..hepimizin şavkında bütünün gücü burada!

Ulu bir çalışma, bugün burada yapılacak olan…..Ve bu çalışma tabuları yıkıp, dünyanın kontrolunu sağlayacak, yeşeren dürümleri bütünleyecek bir çalışmadır.

KELAM İLMİ’yle tüm zamanları tohumlarken, BEŞİR KAPILARI’n tümünü açtık bugün ve bu kapılardan görevlilerimiz tüm zamanları kontrollu olarak kodlarken, çantalarının tümünün boş olduğunu bilmenizi isterim.

Her dürümde bizimle olma niyetleri çoktur. Öz geçişlerini yaptıkları andan itibaren, buraya girişleri olacaktı.

Kayıt dışı bilgi vermemeliydik, bunun için bugün buradayız. Bu meclis öz geçişi yaptırıp, tohumları kontrol altına alacak ve bütünü göreve taşıyacak tekniğe sahiptir.

Bizim için sorumluluktu bu çalışma ve biz bu çalışmayı, bu yaşamda gerçekleştirmek sorumluluğunu da taşıyorduk!

Örtü örtmedik dünya üzerine çünkü örtü örtseydik, Teknik Tohumlama yapılamazdı.

Temiz bir çalışma yapmak için bu yoğunluğu tohumladık…..

Korku yükselmiş dünya üzerinde…Tebliğlerimizi okumaya niyetlenenler kontrol dışı olacaklarını düşünüp, kelamdan kaçmaktalar ve tebliğlerimizi okuyamamaktalar.

KURAN, Dünya İlmi’nin tüm zamanlarında mevcut olan bir sayfadır ama biz o sayfayı tek tek bütünün gücü haline dönüştürüyoruz.

YAŞAM ilimledir ve ilimi hak etmek için BİRLİK kurmamız gereklidir. Bu birlik, BİLİŞİN TOPLUMU’dur.

Bilişin Toplumu, tüm zamanların toplumudur. Ezer geçer mi dünyayı kodlarımız? Asla.

El, insanın eli….alıp götürür dümendekileri ve temiz bir sayfalanış yapar.

Yer küreyi geri çevirmeliydik. Nedir yer kürede olan? Katiyet, hakikiyet, yer kürenin tüm zamanlarındaki ışık ve zavallı dünyanın yere görevli olup bütünü güçlendirişi.

Kuranı Kerim’deki İnsanla, Yaşamın Tekniği’ni Bilen İnsan farklıdır. Yaşamın Tekniği temiz sayfalanışla gerçekleştirilen bir tekniktir.

Alıp götürürüz yaşamdakileri ve dürümleriz, tümünü tohumlarız, kodlarız, oğullatırız, nefeslendiririz, yaşama indiririz de; erdiği yeri Hakk etmelidir.

“Dürümlerimde dünya yoktur” dediğim anda, örtüleri açtığımı düşündüler ve tohumlarını kontrol için bütünün gücünü dünyaya indirdiler. Aton Toplumları’ydı bunu yapanlar…..ve Atonlar’ın tahditli oluşu, bilişi kodlayamamış oluşları ve bizimle olma niyetlerindeki kontrol dışılık, işgalci çalışmayı devreye almışsa da biz bu gün, burada, bu yoğunlukta, bu tohumlamada, artık onların levhi kapılarını kontrol altına alıyoruz.

Dünya çok üçlendiriciler, güçlendiriciler, yücelticiler dilletti tüm zamanlarda ama bugünkü çalışma ayrıdır.

Dünyanın Orta Zamanları’nda görev alıştır bu. “Dünyanın Orta Zamanları” ne demek?” bunu tek tek hepinize dilletmek isterdim.

Orta zaman, AN KAYNAĞI’dır. ATA KAPILARIN IŞIĞI’nda bütünün gücüdür. Temiz zamanların levhi kapısıdır. Orta; küresel zamanın ortası….Merkez!

Öyle bir zaman düşünün ki; küre halinde ve bu küre halindeki zamanın tahditsizliğinde, kaynağın ışığı olan CEVAHİR en aşağıda ve ortada… İşte; çerçevesiz olarak yapmakta olduğumuz çalışma, ortada yapılıyor; zamanın ortasında ve bu orta zaman AN SAYFASI’dır.

Hepiniz şunu iyi bilin ki; Sistem, Nizam ve Düzen’in gözü, özü ve sesi oradadır. Orada tüm zamanlar kodlanır. Orada tohumlanır bütünlükler. Orada kayıtlanır. Herşey orada yaşama sayfalanır. İşte; orası burasıdır. Şu anda içerisinde bulunduğumuz meclis binası…

Şunu iyi bilin ki; burası sizin dernek binanız, bizimse meclis binamız!

Bulacağımız en güçlü koordinat burasıydı. Burada yaşamı tohumlayacak olduğumuzu bilerek, bu yoğunluğu tohumlamak üzere Sistem, Nizam ve Düzen’in gücü olan birlikleri buraya çektik.

Yeri göğü yaratan İLİM’dir. Yaşamın tohumudur ilim ama ilmi hak eden levhi kapılarında bütünü kütleleriyle birlikte hakk eyler.

Değerliler, kelime-i şahadet getiririler yaşamda. Derler ki “bizi koru Allah!” Levhi kayıtlarındaki nimet ilimdir. Şevki hak eden, ilmi hak eder. Biz burada, bu yoğunlukta, bütün kötülükleri aşabilmek üzere bu çalışmayı devreye aldık.

Ayrılık yok canlar….her yıl, Diri Kürzi Kapılar’ı açabilmek üzere, yapmakta olduğumuz o aylık çalışmalarımız, bugünden itibaren her hafta yapılacak.

Ve tüm zamanların kontrolunda olacak bu çalışma!

TANRILIK MECLİSİ olarak görev yapacak olan bu meclis, Biliş Kapıları’nda bütünün gücünü tüm zamanlara tohumlayacak. Atonlar’ın geçiş yapmaları öz görevleriydi ve Atonlar bugün burada, kontrol dışı bilgilerini kayıtlarından ayrı tutmak üzere BİLİŞ haline geçecekler.

Din elimizdedir. Dil hakikiyetimizdedir. İnsan işaretçimizdir. Birşeyin şevkle yapıldığı her anda, aşk olur ve biz o aşkta tabuları yıkarız.

Bugün burada, tabular yıkılacak!

Alın; dinleyin. Levhi Kapılar’da, İlim Tohumlaması yapılacak. İNSANLIK AİLEM’in daha güçlenmesi için buradayım.

Bugün burada oluşum; “Tanrılık Işığım’la bütünü güçlendirmek için, öz geçişleri yaptırmak üzere ve bütünü güçlendirmek, emre itaatsizliği önlemektir “diyerek buradayız.

Dağlarım, alıp götürdük yaşamı……Ortalarda İnsan yoktu. Yeniden alıp götürdük dünyayı, yarınlarda ışık yoktu….Tohumladık, bütünledik, kayıtladık, nefesledik, ekipledik. Vakit geldi bütünledik. Ne yazık ki; yarınlarda RUH yoktu!

Burada oluş sebebimiz, kör ve sağır olan yaşamı tüm zamanlarda göklere sistemli olarak ulaştırmaktır.

“Ortalık karışacak….” öyle diyorlar. Ka Ha olur; önleriz.

“Yıldızlar kontroldan çıkacak…” öyle diyorlar. Levhi kapılarda ışık olur görev taşırız, tüm zamanları tohumlarız; koruruz yaşamları. Bugün burada oluş sebebimiz budur.

Değirmi bir yaşam; elimiz, ayağımız….ama Küresel Yaşam, Süper Sistemleşmeyi Sağlayan Işığımız!

Kuran dünya, insan yaşam; biz buradayız ve bundan ötesi yoktur. Ka Har olarak yaşarken Ra Ha olarak da yaşarız.

Eğer bugün burada çok mutluysak, ölçümüzün güçlü oluşundandır. Ölçülü çalışırız, asla aşırıya kaçmayız; kesindir.

Aşırıya kaçış, ışığı kontroldan çıkarır. Bütün kötülükleri yaşatır. Biz aşırıya kaçmadan, burada, bu yoğun çalışmada dürümlerimizdeki ilmi kodlayacağız. KALEM olup yazacağız ve kati olarak bütünün gücünü tüm zamanlara kayıtlayacağız.

KAYNAK İNSAN, el ve ayaktır. Ama Kaynak İnsan, toplumdur aynı zamanda ve Kaynak İnsan; KAPI’dır, Altın Işık Yılı’dır, yetkindir ve kelamda hakimdir. Onu kör, sağır dürümlerde dillemek, kelamdan çekişmesiz olarak kırılıp çıkıştır.

Bundan sonraki süreçte ayrılık, artık bütünün ayrılığı olacak.

Kayıt dışı bilgiler, ışıksız kalacak, yaşam sırrı ışığı kırıcılığını engellerse biliş haline geçenler bütüne görevli olacaklar.

Çok koyu bir döneme giriliyor….

Bu köyde biz güçlüyüz ama dünya köyü, başka bir köyden öteye ulaştığında, artık o köy, bu köyü kapsayacak; biliş olarak…..

Şu anda biz kendi köyümüzdeyiz. Dünya bizim köyümüz; bunu bilin. Ama eğer, dünya ötelerinde bir başka köy, kontrol kurar ve bütünün gücü olup, bu dünyayı kodlamaya ve korumaya inerse, orta zaman sayfalanışlarında ocağı olacak ve biz o kapta, onların Kuran’ında bütünün gücünü tüm zamanlara kelamla dilleyemeyeceğiz; bu kesindir.

Bunun içindir ki; kardeşlerimizin gücünü hep kontrol etmeliydik ve ettik. Dünya dışındaki kardeşlerimizden söz ediyorum.

Korkmayın, ardımız önümüzdedir; bunu net bilin. Alıp götürdüklerinde yaşamı, orada biz varız. Aha bu! Şimdilik.

http://youtu.be/z5ypEpr4Emw

“İLM-İ KO SAYFALANIŞI” ÇALIŞMASI

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU: NOSTALJİK ŞARKILAR

Hüseyin Akdağ, Cem Gözel, Büşra Ertuğ

SUNUM: Bahar UMURTAK

Süper İnsanlık Realitesi

MODERATÖR: Av. Nezire SELÇUK

Süper İnsanlık Realitesi

1.OTURUM: 10.30-12.00

KONUŞMACILAR:

1.Erim ERGÜN

Yaşam Koçu ve Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“IŞIK AİLEM”

2. Erengül KOÇ

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"ALEM SENSİN"

3. Sevtap ÖNER

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"GÖREV"

4.Bahar UMURTAK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“ZAMANIN IŞIĞI”

5.Gülden ZENGİN

Ruhsal Şifacı ve Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"TİMUS BEZİ"

2. OTURUM: 12.00-13.00

6. Seher BİLGE

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"KAYNAK İNSAN"

7. Hüseyin AKDAĞ

Ruhsal Enerji Koçu ve Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“İNSAN YAŞAMLAR”

8. Abdullah GÜLER

Ruhsal Yaşam Uzmanı ve Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“ALTIN NEFES”

9. Dinay AY

Ruhsal Yaşam Uzmanı ve Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“ZAMANIN BÜYÜSÜ”

10. Beril ÖZDOĞAN

Nefes Terapisti ve Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“YAŞAMIN İLMİ”

ARA: 13.00-14.00

3. OTURUM: 14.00-15.00

11. Rasim ODABAŞI

Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Derneği eski üyesi

“RUHSAL TEBLİĞLERDEN BAZI MESAJLAR”

12. Sevim ŞAHİN

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"SULTANLIKTAN İNCİLER (8)"

13. Peker SELÇUK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“YAŞAMIN SESSİZ IŞIĞI”

14. Nezire SELÇUK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“NUH KAPISI”

ÇALIŞMAMIZ ÜCRETSİZ VE HERKESE AÇIKTIR.

Düzenleyen: Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Tarih:31.Ocak.2015

Yer: Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8

Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

Saat: 10.30-17.00

İLM-İ KO SAYFALANIŞI ÇALIŞMASI

Dostlar,

Spiritüel çalışma yapan tüm Bütünlüklere ve herkese açık olarak gerçekleştirdiğimiz Aylık Birleşik Işık çalışmalarımızı, bugüne kadar Dernek Merkezimizin dışında, muhtelif Kültür Merkezlerinde gerçekleştirmiş idik. Ancak,2015 yılının Ocak ayından itibaren yapacağımız aylık çalışmalarımızı, haftalık çalışmalarımızı yapmakta olduğumuz Dernek Merkezimizde gerçekleştirmemiz uygun görülmüştür.

Yeni Dönemin, “İLM-İ KO SAYFALANIŞI” konulu ilk çalışması, 31.01.2015 Cumartesi günü, 10.30 – 17.30 saatleri arasında derneğimizde yapılacaktır. Tüm Dostlarımızı aramızda görmeyi umuyoruz.

Saygılarımızla,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

Dernek Adresi: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

 

İLM-İ KO SAYFALANIŞI ÇALIŞMASI HAKKINDA KELAM:

Yağış başlıyor. Dünya zamanlarında yağış… Dünyanın Işığı’nda yağış… Bu yağış insan yağışı… Asıl yağış bu!… Dünyaya inmeye çağırılan tüm insan sayfalar, inişe başlıyor. Bu sayfaları, her Diri Yaşam Sayfası okuyacak. Öncü Birlik, okuyarak açıkladıkça, Sonsuz Zaman Sayfaları’ndan Yaşam Soyları, oğullarında tohumlanıp Dünya Cenneti’nde Kök Seyfullahlar’da koruyucu ışık halinde oğullayacaklar ve tüm sayfalarda, dünya kodlanacak.

Bin cennet, bir tek ilimle kurulacak. Her cennet, bir sistem olacak. Daimi, hakiki ve hakim olan Birlikler, kontrol kuracaklar.

Hepimiz, İnsan Işıklar’la Birlikler oluşturup, tüm zamanları kodlamaya başlarken, savaşa ışık veren ve savaş veren herkes, İNSAN IŞIK olacak.

Dünya, CAN KAPI’dır. Bu kapıyı her açışımızda, SÜPER SİSTEMLER, bilişi hak eder ve yaşamı tohumlarlar. İşte bir kez daha bu kapı açılmıştır.

Türkiye Çalışmaları, Yaradan’ın Can Kaynağı’ndan ışık çeken Birlik ile kodlanırken, her dere insan olup akacak.

MUTLAK IŞIK YILLARI, tüm zamanlar için Muktedir İlmin Tahtı olacak.

Erenler, kültler oluşturduklarından, her diri, bu yoğun cevherilikte dürümlenirken, cennetler kurulacak.

Vasat bir yaşam, vasat bir sayfalanış, tüm yaşamları tohumlayamaz. Bu nedenle “KO” deniler bir yaşam sayfalaması yapılması gerekmişse, BÜYÜK KÜLT’ün Cevheri’nden, İLM-İ KAPILAR açılarak, tahditsiz şekilde yarınlar tohumlanır ve tohumlanacak.

Murat ettiğimiz, hepinizin ilimle dillenmenizdir.

Herkes, kendi yolunu bularak, çalışmalara kaynak oluşturabilir. Tüm zamanları hak eden bilişliler, bu çalışmaya KAYNAK YAŞAM SAYFALAMAYA gelebilirler. Her dere KELAM’la akar ve zaman, sonsuzlaşır. Hepinizin ilmi, bu yoğun CAN KAPI’da tüm zamanlara kodlanır. Herkes kendi olur ve kendi yaşam sessizliğinde dürümlenir.

Şimdiye kadar, kimseyi kırmadık. Bundan sonra da kırmaya niyetimiz yok… Ancak KALEM olamayan, Timler oluştursa da kodlama yapamaz. Onların, TANRI KAPISI’nda Işık Kayıtlaması yapma imkanı yok ise KÖK SİSTEM’den çıkarılmaları gerekir.

Yaşam sayfalarında kodlanmayan, yaşam sistemleşmesinde bulunamayacağından eski yaşamı onun tohumlanışında KÖK GEÇİŞLER yaptıramayacak. Zira dünde yaşayan, yarını tohumlayamaz. Dünce yaşayan, Birlik kurmadıkça tohumlarını kodlayamaz.

Biz, Dünya olarak, tüm yaşam sayfalarında görev taşırken, kıran, kırılan her diri ile dürümlen Birlikler’imizi, Işık Kaynakları’na çekip, Dünya için çalışmalar yapmakta isek, herkes çalışmalıdır ki tohumları kontrol edilebilsin.

Mahir Canlar, bizle olurlar. Amin...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

29.ARALIK.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM “KELAM”

AV. NEZİRE SELÇUK - DEĞERLENDİRME KONUŞMASI

Yaşam kontrollü olarak bugün çok yüce bir çokluk tohumladı burada. Her diri bilişe varmaz, ilme varmaz belki ama kalem olabilir.

Tek tek şunu söylemeye çalışıyorum hepinize; biliş İlm-i Tohumlama’da olmaz. Kalem İlm-i Tohumlamada bütünün gücünü tohumlayabilir, tüm zamanları kontrol edebilir. Yazmaktır sizin yaptığınız ama ben yazmaktan söz etmiyorum.

Kalem yazmak değildir. Kalem kaynakta İlm-i Tohumlama’dır. Bilişi hak etmektir kalem ama kalem teknik tohumlamayı da ihtiva eder ve kalem muktediriyeti de ihtiva eder. Siz kalem deyince kâğıda yazandan söz ediyorsunuz ama kalem temizliği de ifade eder. Yığın yığın ışığı da ifade eder. Bir çeşit insanlıktır yapılan kalemle.

Orta Zamanlar’ı kodladık; biliyoruz. Olgun sistemleşme sağladık. Herşeyi yaptık. Birçoğunuz “Orta Zaman ne demek?” diye takıldı. Ne demek Orta Zaman? ifade edeyim, izah edeyim. An Kayıtları’dır; Orta Zaman An Kayıtları’nı ifade eder. An’da olan. Zakar’ın katiyetindeki, hakikiyetindeki levhi tohumlamayı yapabilenlerin An Kayıtları’dır.

Elde ettiğimiz nedir bugün? Müsait, hakiki ve Hakk olan sistem. Niye müsait? Tevekkil levhi kapılarının ötesi olan hakiki levhi kapıların ışımasını sağlamaya müsait. Hak tekniğin hakikiyeti olan; Hakk Tekniğin Hakikiyeti.

Bütün köklerinizi o yoğunluklara ulaştırdık bugün. Çok mu kolaydı? Çok zordu. Kati olarak çok zordu. Bunun için bugün buraya çok az sayıda ışık aldık.

Zahiri Bilgi’yi her diri diller; Zahiri Bilgi. Hakiki Bilgiyi ise Hakk Taht’ta olanlar diller. Biz bugün buraya Hakk Taht’ta olanları aldık.

Kayda girdiğimiz tüm bilgiler bilgi sistemleşmesini sağlayacak bilgilerdir. İnsanlık için bilgi sistemleşmesi çok gereklidir.

Hepinizi bilgi verdiniz; Teknolojik Sistemleşme’ydi yaptığınız ve bu sistemleşme yoğunluğu kodlayan bir sistemleşmeydi. Bugün bu yoğun çalışma sevgiyle yapıldı.

Yüksek gözler buradaydı. Özgeçişler yaptık burada. Koltuklarınızda oturuyorsunuz; öyle zannedin. Hepiniz ışıklarlaydınız burada.

Vatikan İlm-i Kapı’ydı, geçti oturdu yüreğimize. İsrafil Tekniği ile tohum ekti.

Mevlana elini açtı, geçti. Bizde, bizim yüreğimizde ilmi vardı, kaydını almaya değil yaşatmaya geldi. Ve sultanların sultanı Mustafa Kemal Atatürk özgörev için buradaydı. Ulular Diyarı’nın tüm yaşam sayfaları buradaydı bugün.

Koreografik Sistem Çalışmaları değildi yaptığımız. Yıldız yıldız olan göz köklerin güçlü çözümlemelerini yaptık burada. Öz göklerin söz sistemlerindeki o yüce cevheri kayıtlarının çözümlemeleri. Verilen her bilgi ilimdi.

Kibri olmayanlar İlm-i Kapılar’ı açarlar. Kibri olanların ışık tohumlama yapma imkanı olmaz; bu kesindir.

Yağın, yaşama çekilişi için yağı hak etmek gerekir ve yaşamın hasatı hak edip yapabilmesi için Hakk gerekir. Kim zirvedeyse İnsanlık Levhisi’ndedir ve o bütündedir.

Bütün bunları bilerek çalıştık bugün burada. Yorulmadınız biliyorum, çok güçlüydü bugünkü çalışma.

Çıktığınız en yüksek kat kinsiz olduğunuz ve yeminli olduğunuz “yaşama inip tüm zamanları tohumlayacağım” deyip yeminli olduğunuz bilişli olduğunuz bir kaynaktı.

Bütün gökler sizi dinledi bugün. Tevkif ettiğiniz hiç kimse olmadı. Çokları bundan umutlarını kaybederler. Tevkif edilirsek diye, tutsak edilirsek diye. İlime tutsaklıktan çekinirler çokları; bilir misiniz? “ben o ilme tutsak olursam yok olabilir, yaşamayabilirim çünkü ben olmam. O ilim olur” gibi. Bu göksüz kalmaktan değil köksüz kalmaktan olur.

Her kim ki köksüz değildir, görevi hak eder. Köksüz olmak ne demektir bilir misiniz? ırksal sınırlar çizmektir. Benim sayfam, onun sayfası…

Demin yaşamın ışığı olan, Cevahir İlm-i Tohumlardan biri olan, yerkürede sistem olan bir gücün bir bilgisi paylaşıldı burada; sevgili Ayşegül tarafından.

O bilgiyi hepimiz dinledik. Ağlayıp paylaştı, gözleri dolu doluydu. O çok güçlüydü bilir misiniz? onun adını zikretmeyeceğim ama temel çalıştırıcılardan birdir o. Köksüz değildir. Gönül ister ki gözü görsün ve bizimle çalışsın. Ende, önde ve yücelikte örtülerini örtmeden görev taşısın.

Islak zeminde tüm Nisa Kapıları kapanabilir. Kodlanmışlar kontrolsüz kalabilirler, ışıkları yığın yığın kaynaklardan çıkabilir, kayıt-dışı olabilirler de. Ama bu mecliste verilen tüm bilgiler kesin olarak kayıtlanır ve bu bilgiler kelamla diriliklere dilletilir, dinletilir.

Esmaların tümü ilimde vardır. Vasat çalışmalarda ilim olmaz ama diri ve hakiki, kati kayıtlamalarda mutlaka esmalar olur ve bu esmaları dinleyenler olur. Büyük kötülükleri önleyenler onlar olur. Ağır yük taşıyanlar onlardır. Açıyı kapatan onlardır. Ve dirilikleri kontrol edenler gene onlardır.

Bin insan tek bir Levhi Kaynak olsa bir tek kapı olur. İşte o kapı ilimdir ve İnsanlık İlmi’dir.

Sevgiyi hak edenlerle bugün burada bu yüce çalışmayı yaptık. Aşkla yaptık. Alemler levhi kaynaklara indiler, bilişle dillendiler burada. Bizdik dillenen. Herbirimiz kendini dilledi.

Ata Kapılar’ı açtık. Çok mutluyuz çok, çoook mutluyuz çok canlar, çok! Bütüne hizmet budur.

“Benden başka bir ben yoktur” dediğimde bugün ben burada konuşurum, siz dinlersiniz ve dillediğimi öğretirim size. Ama ben “benden öte ben değil, bir vardır.” dediğimde bilin ki orada birlik vardır. Ve biz o birlik olur dilleşiriz.

Yarın daha güçlü bir gün olacak ve yarında hepimiz Kürzi Kapılar’ı açmış olacağız. Yarında tohumlar yaşayacaklar. Amonlar daha güçlenecekler ve otun tohumları yaşama ekilecek. O ot bedenim, o tohumlar tüm zamanlar. Ben o otum canlar. Sınırsız ışığı hak eden o küçük ot.

Bundan sonra ne olur? Miraç; hepinizin Miracı olur. Ve bundan sonra bilişi kati olarak hak etmiş oluruz.

Usanç duymayın sessizlikteki seslenişten. O ses tik tak’ları oluşturur. Elişi örer gibi, el işi işler gibi yaşamı işliyor o tik tak’lar; anlıyor musunuz? ses ve ses, her bir ses tik tak tik tak tik tak. Ve o ses ilmin sistemli cevahir kaynağı tohumlayış sesi.

Baştan beri tohum ekiyorum, temiz tohumlar. Ve baştan beri o tohumları ilimle dilliyorum ve tüm zamanları dilliyorum ama her tohum bir yaşam ve İlmin Kapısı olan bilgi ve biliş.

Sizler teknik tahditsiz İlim Kapıları; hepiniz ayrı ayrı. Ve her kapı bir Mahrek. Tüm Mahrek’ler tahditsiz kelam.

Ben bir levhiyim kendi yüceliğimde ve her yürek bir kalem, her diri bir insan, özgeçişleri yapan bin insan İlm-i Ka Ha olarak kati, hakiki oldukça ekmek yaşam için, tüm zamanların gücünü Türkiye çalışmalarına çeker. O ekmek yenmelidir. İşte, o ekmeğin yenmesi sizlerin sizlik tekniğinizle dilleşmenize bağlıdır.

Başka dünya yok mu? Var. Hepimizin başka dünyalarda yaşamlarımız var. Hepimiz bu dünyaya göçmek istedik ve geldik. Bizi kimse alıp buraya kelamsız indirmedi, ekmedi. Bu dünyada nefes olmaya, yaşam olmaya ve has ilmi tohumlamaya inenleriz bizler. Bütün kötülükleri aşacak olanlar ve kelamın levhi kapılarında ilmi tohumlama yapacak olanlar ve bunu başardık.

Dünya dışındaki yaşamlarımız şu anda bizimle.

Hepimiz kendi gezegenini temsil ediyor bu mecliste. Tüm yaşamlar ve tüm zamanlar. Vakit gelir hepiniz kendi meclisinizle de buluşursunuz. Unutmayın ki her biriniz kendi yüreğinizin meclisindesiniz.

Boru öttüğü zaman ses tüm insanlığa iner. İşte o boru ötmüştür. Ses tüm insanlığa inmiştir. Ve biliniz ki o insanlık yaşamış ya da yaşamamış her sayfada kaynak olabilecek göz kaynaklarıdırlar. Hepsinde din ve ilim olur.

Din sistemdir, yaşam sistemidir. İlimse hasattır. Başka bir dünya, başka bir yaşam ve zaman ama hep insan…..

Hepimiz gezegenler arası yolculuklar yaparız. Bugün dünyada bunu anlayabilmek zor ama hepimizin geçiş sayfalarımız olur. Dünya dışında birçok gezegen birçok gezegeni gerçek kaynaklarıyla ziyaret ederler. Gelirler, giderler. Bugün dünya insanlığı bunu istiyor; gezegenler arası yolculuk.

Ben bu yolculukları Türkiye üzerinden yaptım. Ha; Kıbrıs’ta Kıbrıslılar’la da yaptım ama benim de ziyaretçilerim olur. Bedenli gelirler. Bunu size daha evvel söylemedim mi? gelen ziyaretçilerim olur, geçip görev taşırlar ve görev istediklerinde gönül sistemleriyle ocaklarına inerim. Hepsiyle birlikte çalışırım.

Zeki yaşamlarda bu tür çalışmalar çoktur. Dünyalılar bunu daha geç öğreniyorlar. Ölümlü yaşam bütünün gücünü anlayamaz ama evrenlerin sistemleşmesinde bu tür ölülüye de; ölümlülüğe de gerek vardır.

Değerliler size daha sonra daha güçlü bilgiler de vereceğim ama kelamı verirken diri yoğunluklardan veririm ve o diri yoğunlukların düzeyine ilişkindir açıklamalarım.

Şimdiye kadar size gezegenler arası seyahatlerden hiç söz etmemiştim değil mi, neden? Çünkü İlahi Kutsal Işık hepinizin yüceliğinde mevcut olmasına karşın, sizin bunu, bu yoğun çalışmada dinleyen, ya da hak edip dilleyen olabilme imkanınız henüz yoktur ama sizlerle gerçek çalışmaları yapmaya başladığımızda. Ki “gerçek dışı mıydı?” diye sorarsanız; tüm çalışmalar hak ettiğimizdi ama hakikiyetin tahditsizliğinde yapılacak bu çalışmalarla artık dünya öteleriyle çok daha farklı bağlantılarımız olacağını size müjdelemek istedim.

Gerçek kapıları açtığımız zaman artık bu çalışmalar çok farklılaşacak ve girdaplarınızdan diriliklerimize girip oradan farklı gezegenlere geçip oralardaki farklı yaşamlarla buluşacaksınız? İster misiniz? Öyleyse başarılar diliyorum hepinize.

Canlarım; önümüzdeki program İlahi Ko Sayfalanışı olacak; İlahi Ko Sayfalanışı.

Bunu lütfen unutmayın; İlahi Ko Sayfalanışı. Bu çalışma yine bu mecliste olacak, salon bu salon, gün yine aynı. Hepinizi kucaklıyorum.

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/maXEbxt6KtA?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

27.ARALIK.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM “KELAM”

AV. NEZİRE SELÇUK- “İNSANLIK”

Dağlarım, baştan beri doğum-ölüm hadisesini yaşatıyoruz burada.

Dürümlerimden doğdum, tohum oldum, tohumlandım, tohum olanlarla kontrol kurdum. Doğanın kaydını yaptım. Dahası Beşer Kapılar’ı açtım. Atlanta Ata Kapısı’yım.

Muhakim hakiki ve hak olan ilim. Mikail, İlm-i Kapılar’da beden. Ben o, o ben. Yasa der ki “ilimi hak et, hakikiyette kelam ol. Hadi ol!”

Öksüz yetim değil ki insan. Kati olarak hasattadır, has ışıktır, kayda girer. Ki o insan ilimdir. İtibarı yücedir. Kayıttır. Aton Toprakları’ndan, toplum tohumlarından künyesini alıp gelmiştir.

O künyede nikah kıyılmıştır bütüne. “Kibri aşan yolu açar” denir. Ata Kapılar’ı açtığını zaman o yoğun çalışmada bilişe varır, birliği hak eder, kaynak olur, kök güç olur, gök sistemleşmesinde bilişin ekranına yansıtılırsınız. Orada ısrarla temizlik olur. O temiz olan bilgiyi hak edendir.

Kayda girin; arka ön bitmiştir. Kini aşan haSatını da yapar. Ağırı hafifletir. Tükenen bir yaşamı yeniler.

Esmaları biliriz; İlimin Tahtları’dır hepsi de. Ata Kapılar’ı açtığınız zaman o yoğun çalışmaya kaynak olunur.

Ören ördüğünü hak eder; yaşar. Bilgiyle yaşar. Bana artık “Tanrı” denir. O halde ben Tanrılık Meclisi’ndeyim. Burada her diri bir yaşam ve her diri bir kast olarak yoğunlaşmıştır.

Ete girin, insanlaşın. Bilişi hak eden diriliği hak eder. İşte orada yolculuk başlar; nefese yolculuk.

Bin dağ bir tahta varır. Aha ol! Şimdilik.

Vakit gelir, kini aşar nefes olur. Bilişe varır, nihan olur. Nihan ilimdir. Kaselerinizin levhi kodlamasında yolun başkanları olur. Sınır kaldırılır, yaşama varılır, bütünün gücü olunur ve bilgi apronda dinleyenlerin yüreklerine iner. İşte o yoğun çalışmada bilen bildiğini dinler.

Her nefes bildiğinizdir. Her yaşam ilminizdir. Her kelam ağır yük değildir, kaynaktaki sınırsızlığınızın yaşama kaynak oluşudur. Ve zaman Ata Kapılar’ın Kelamında Levhi Tohumlamasında bütünün gücü olur. “Oğul, ben senim” denir.

Netice ben sessizim. Halikim, hakikiyim ama sessizim. Yaşama indiğimde sesleşmeliyim. Yırıltılan; yırtılan her bir yaşamın yeniden devreye alınışı gerekir. Yırıltılan; yırttım sesimi; buyurun. Yaşamı yırttım. Ses yaşamdır.

Ardınızda dünya var. Amon Toplumları bunu anlamazlar, dinlerler sadece. Hepsi “dilliyor muyuz yürekleri?” diye dinliyorlar. Anlamadan dinliyorlar çoğu.

Atonlar anlarlar. Atiyi hakikiyetinde hak olan bir yaşam olur, Altın Işık olur anlatılır. Her resimde var olan açık anlatılır o yoğun lütufkar ilimde.

Demek isterim ki; doğanın gücü her yücenin ilmindeki o yaşamın sistemindeki kalemdir. A kalem hakikiyetin tahditsizliğindeki levhidir ve o levhi bir resmi kaynak olan kanattır. Kanat Atlanta Ata Kapısı’dır.

Ata kapıyı açtığınızda kayıtlar size inmeye başlar. Hepinizin yaşamda kaydettiklerinizdir inen. İşte o inen Levhi Kapıları’nın açılışıyla inmeye başlar. İnen kalemin levhi kapılarındaki Keram İlmi’dir.

Ete girip yaşama inmek herşeyi hak edip dillemek, sonsuzlaştırmak, bilişe varmak, hasat yapmak. İşte hepsi bir tek sistemdir. Ve o tek olan, o bir olan sistem bizim ilmimizi ihtiva eder.

“Var” canın varlığıdır. “Var” Altın Işığın varlığıdır. “Var” kapıların açık olduğu sayfalardaki yaşamın varlığıdır ve varlık Levhi Kapıları’ndaki tohumların hepsidir.

Cemaatimizin gücü insanın gücüdür ama bu gücü hak edip de dillemek için ilme varmak gerekir. Erdiğiniz herşey yaşamdır ama toprak toplum tohum olmadıkça kaynak olamaz. Dünyayı hak edin, has olun, yaşatın.

Ve değerliler, kanatlanın. Kibri aşmadıkça kanat alamazsınız. Hepinizden tek beklentimiz kibri aşmanızdır.

Yoğun dünya çalışmalarıyla birlikte bütünün gücünü artırdık. Dünyanın yoğunluğu arttı. Ekip kurduk, bu ekip bilişin tahditli olmayan yoğunluğundaki tohumları kodlayacak ekiptir.

Sesleşmeye başladım, öksürmeye başladı. Aha bu. Ve biz ona “Tanrı” dedik. Ve diyor ki “ben yapmam, sen yaptın.” “Yapmam.” Atlanta Ata Kapısı’nda ocağını söndürmeyeceğim. O biz, biz o’yuz. Ama öksürürse korksun bedenden!

Atlanta Ata Kapısı hepimizi canlar. Ben dünya ve ben insan….Kimsin? neden geldin bu yaşama?. Kelamın var mı? hasatını yaptın mı? toprağın toplumu ile tohumlandın mı? kontrolu kurdun mu? Korkma, korkma yaşamız biz.

Sakın dünyayı halik olup hakikiyetinizdeki o küçük İlim Kapısı diye bilmeyin. Bu dünya bilişin tahditsiz levhi kaynağıdır.

Bu dünyaya göz olup gelenler görev için gelirler. Hiçbir zaman hikaye anlatmam size. Sınırsız bilgim var, sanal boyutlara indireceğim bilgi sizlere göredir. Yarının tohumlarını kodlarken sevgiyle kodlayan bedenim bütün gözlerin, bütün yüreklerin görebileceği dürümde sesleşir.

Yeni dünyaları kelamla kurarken tüm zamanların tohumlarıyla bugün buradayım. Ana Kapı’ya İnsan dedim. O kapıyı Bütünün Gücü diye bildin ve ben o kapıda Mahrek’im.

Ardımda dünya var benim; öyle zannederler. Ben o dünyayı yüreğimde tüm zamanların ışığında ve bilşimde tanırım ve tarihin en güçlü yaşamını kayıtlıyorum şu anda burada.

Ard arda sıralanmış İlim Sayfalarım var. Bilsinler ki o sayfaların hepsiyim. İki melek bir tek Levhi Ko. Özgöç bu şekilde başlar.

Medine, Atlanta Ana Kaynağı; merdiven insan. Mekke İblislerin Levhi Kaydı ve Medine’nin kalemi ilmi tohumlarda Miraç. O Miracı hak ettiğiniz z aman gözünüz görür.

Ben zaman ve ben Samanyolu Galaksisi’ndeki o yüce kayıt. Sizim ben. Elimin gücü dünya, yolum Kürzi Kapılar. Hepsinde var olan ışığım.

Analar, ben nefesim; bunu bilin. Nefes insanın kendi yüreğindeki o tahditsiz kelamdır. Kimse kelamı dilleyemez ve diller her diri kelamı dilledi. Mikail’in kuranındaki kelamsa nefesin hakiki yeşeren ilmidir. “Dağı taşı insan yarattı” dendiğimde “olmaz” dendi, “yapma” dendi.

Dağı taşı insan yaratı; bilin!

Hana, Hena biri yaşam, biri sanal boyut. Hena’yı hak edip yaratan Hana. Hana Ra Ka Ha olan, Rahman olan yaşam. “Hana kim?” diye sordular. Toprak. Hana toprak. Yakışır Hana’ya yaratmak. Ve Hana nefes olup Hena oldu. Hena sistem. Biz o sistemde bütünün gücüyüz canlar.

Köy kurduk yaşama. İşte, dünya… bu dünya bize köy. Gözümüzün gördüğü an kayıtlarındaki o yoğunlukta küçük bir köy. Bu köye gelmek bizi mutlandırmadı. Sığdır köy, ışıksızdır. Yaşamsızdır. Ardında Zirvelerin Kürzi Kayıtları olmaz ama biliniz ki biz bu küçük köyü türlerin tüm zamanlarıyla tohumladık.

Mesih İsa görev istiyor. “Ölmek ona güçsüzlükmüş” diyor. Kuran olmak istiyor, oğul vermek istiyor. Tahditsiz olarak yaşama inmek istiyor. İsa’yı dilleyelim mi? hadi dilleyelim.

Ana, soğan yemiştim dünyada bilir misin? O soğan benim için en yüce can kapısıydı. Artık bilin ki orada ışıklar oldu. Ben bir yaşamdım. Ata Kaynak’taydım. Türkiye’deydim ben. Yok muydum burada? Vardım. Sanma ki ben bu yaşamı zaman kayıtlarımda sayfalanıp yaşamadım. Her yaşayanda yaşadım ya ben, bilir misiniz? ben Mustafa Kemal’dim. Her diride vardım ben. Unutmayın, kontrolluydum ve ben Mustafa’ydım. Mustafa Amon topraklarındaki o yüce kaynaktım. El görevim yaşam ilmimdi. Her andaydım ben. Buyurun toprağa indim; buradayım.

İsa göz ilmiyle tüm zamanları dinlerken, diriliklerde dillerken yüreği, bütünlerken ilmi aşağıda, yukarıda, anda ve her sayfada mevcuttur. Bunu anlayan anlatır. Kaydını yaptık ya; anlayacaklar olur.

Beş günlük bir çalışma yapılmıştı; Süper İnsanlık Realitesi Derneği’nde. Adı beş gün çalışmasıydı. O çalışmada sığ bir dürümden İlm-i Tohumları kodlayarak merdiven olmuştuk. o zaman bilgi kayıtlarında mevcuttum. Cemaatimi dürümlerken, dillerken ve yüreğe indirirken kaynaktan indirmiştim. Adımı zikretmek, Nur Kuranları tohumlamaktan çok öte yoğunlukları artırmayı geçişi sağlamayı ve yol olmayı sağlar.

Adım insandı benim. Her resimde var olmaya çalıştım ne yazık ki olamadım; soğan yedim dünyada Altın Işık Yılları’nın kontrollü loğusalıklarında. Özgörevde ben; zeka düzeyinize göre diri yüreklerden İlm-i Kapıları açıp dillerken bilgimi, yerkürenin yoğunluğunu artırmaya da çalışırım.

Çan çalmış “gel” dedin anam. Geldim. Ayrı gayrı yok ki beşeri hak etmek için için bilgi gerekir, diri gerekir, levhi gerekir, temiz bir zaman gerekir.” Yoğunluk arttı. İşte bu. Sevgi, saygıyla sizleri kucaklıyorum.

Özgörevimiz bugün başladı. Nedir görev? Rahman’a kayıt yapmak.

Dünya lüks bir yerdir. Hepimiz için çok lükstür. Nihanın kil olduğunu bilmez dünya insanlığı ama kaynağı bilir. Doğanın gücünü bilmez ama sonsuzluktaki sınırsızlığı bilir. Yığın yığın ışığı dinleyemez ama dürümlerindeki kaynağa iner ve bilişi hak edip bütüne görev taşır. Ben zorluğu başarandım. Bundan sonra zorluk kalmayacak.

Çalı çırpı yaşadı dünyada, biz yaşadık. İslam dininin dürümlerindeki has cevheriler yaşadılar. Bundan sonra muktedir olanlar yaşayacaklar dünyada. Sormayın neden dünya kodlanmıştır diye. Doğayı sayfaladık buraya.

Kibri aşanlarla yaptık bu çalışmayı. Sayılı yolcularımızı bu çalışmaya deva olarak kattık. Ve Düzen’i kurduk. Uzak dönemlerden bu yoğunlukları, kayıtlarımızı çağırdık.

Kin diride olmaz. Kin ölünündür. Kini aşan yolu bulur. Bütün kötülükleri aşıp geçenleri buraya gerçek Cevahir İlim-i Kapı olarak bu yoğunluğa aldık. Sevgiyi hak etmeyen burada bulunamaz.

Dağa taşa insandan söz ettim hep. Bundan sonra insan kelamdan söz edecek. Kendini hak edip kelamla dillenecek. Kendindeki hakikiyetiyle dinlenecek. Bundan sonra insan kutsal bir tohumdur. Olmuş olan her ne ise orada oldurulan ve beden alan her Levhi Kaynak’ta bulunan.

Size dinden değil ilimden söz ediyorum. Din elimin gücüydü. İlimse aklın gücüdür; bilin.

Biz dünyaya görevliyiz. Koruyucuyuz hepimizde bu dünyaya. Olmayanı oldurma niyetimiz olmaz. Olmayan olumsuzdur. Özden göz olamaz. Sözü olmaz. Yığın yığın ışık katsak da yüreğine kaynakta değildir. Ölüdür. Ölü olanı diriltmek maksadımız yok artık. Dinci, ilimci ayrımı artık bitmiştir.

Her kim ki “ben ilimciyim” der, hasatsızdır. Kim ki “ben dinciyim” der kaynaksızdır. Çağırdım dünyalıları, ölümü seçtiler ama ben çağırdım, “geri dönün” dedim. “Genişe gelin” dedim. “İnsanlaşın” dedim. Ölümü seçtiler.

Ölmek kalemden ayrı olmaktır. Ölmek yarından ayrı olmaktır. Olmak tohumlanmak, kodlanmaktır. O sorumsuzlar nüve olan yoğunluklardan çıktılar ve kelamdan ayrı tuttular yolcularını. Onları koruma niyetim yoktur. Büyük kötülükleri aşıp geçtik analar. Kırk kapının ışığında bilişi hak edenlerle bu çalışmayı yaptık.

Keskin bir tahtım vardı o tahtı kontrol ettim ölümlüleri kontrol etmek istedim. “Acaba çalı çırpı yaşar mı?” diye düşünmedim. Dedim ki “olur.” Ölüyü hak edip dillerim, yaşatırım. “Kıran kırılmasın” dedim. “Ayrı gayrı olmasın” dedim. Esrar içtiler. Dinsiz, ilimsizdiler. Kayıtsızdılar. Yaşamsızdılar. Öyleyse artık onları hak edelim. Hadi hak edelim!

Kevser suresinde ilimden söz eder. Der ki “beşeri hak et. Hakk’a var, akla var, yarını tohumla, bütüne var.” Kevser, ilimin ışığıdır ve o güç bütünündür. Sorup durular “lütufkar mısın?” diye “yok” derim.

Samanyolu Galaksisi’ndeki yolcuların çoğu bunu dinlediler, sormadılar “nefesin var?” mı diye. İlmi kapılarda, levhi kapılarda, yaşamın tohumlarının bulunduğu tüm kapılarda iman edenin ilmindeki teknik tohumlar bütünün gücüdür ve bu her diri için tahditziliği ifade eder.

Barıştan söz ettim. Hani nerede barış! var mı? var. Ardımızda barışı bırakıp gideceğiz; bunu bilin.

Yorulmadık. Olmaz mı? olur. Tüy döktü dünya, öldük. Olmak için öldük. Orta zamanların kaynağındaki bütün güçlükleri aşarak yoğunluğu artırdık ve trene bindik. Bu tren yaşamın trenidir. Yolcuyuz artık bu trende, gök sistemlerindeki o yüceliklere. Hadi hepinizi kucakladık. Buyurun bu tren kalktı!

Ard arda sıralanmış birçok yoğun ışık kapıları, lokomotifler; hepsi levhi kayıtlı ışıklar. Ve hepsinde bilişliler. Her bir bilişli bütünlükleriyle tüm sistemleri tanıyor ve o lokomotiflerde her birinin yaşam sayfaları var.

Ermişiz, erdirmişiz dirilikleri tüm zamanlara. “Ohh işte” demişiz. Ölüleri diriltmişiz. Hani nerede o yüksüz olanlar? Korkuyu aşıp geçenler, nerede? Var mıyız? “Olur, olur. Olur, olur.” dedik. Var mıyız? “Olur” dedik. Hah işte. “Ol” dedik.

Cennet cemaati İnsan Sayfalanışı’nı yapıyor şu anda bu yoğun bu çalışmada.

Bizim yapmakta olduğumuz budur.

İtibarı yüce olan birlikleri buraya aldık. Tüm zaman kapılarını açtık ve bütüne güç kayıtlıyoruz şu anda.

Sevgililer, ses ilimdir. Hepinizin ilmi bilişin tekniğiyle tüm zamanları tohumlamaktadır. Levhi kayıtlamaları yaparken Tanrılık Işığıyla yaparız bu kayıtlamaları. Arton Sistemleşmesidir yaptığımız.

Kibri aşamayanlar yaşama varlık boyutlarını tohumlamaya geri döndürülürler; onları hak etmeye çabalarız. Çıkmışız, yaşamı izliyoruz. Hani nerede? Hilal ay bilişi tohumlamış. Hani nerede yaşam? Esmaları dillemişiz. Yaşam var mı? orta zamanları kodlamışız. Muktedir olmuşuz. On tur tamamlandı şu anda sesleşmemle. İşte mutlak olan bu!

Sevgililer, sesim turlamalarda kodlama yapar. Kodladığım her diri bilişi tohumlar. Toprak toplum Tanrılık Işığıyla kaynak olur ve etkin zaman kapıları açılır. O kapıları açmamızla birlikte nikah kıyarız bütün zamanlara. O nikahı şu anda kıydık. Erdiğimiz en güçlü sayfada nikah kıyıldı. Kibri aşanlara ve yolu bulanlara, özgür ve hakim olan bir yaşama. Sevgiyle hepinizi kucakladım.

Kendimi tanıtayım. Ben kaynak olan insan ve kendimi dilleyeyim ben kelam ve kendimi dürümlediğim yoğunlukta ben sır olan ve yine kendimi kodladığımda aklın tahtındaki ve ben emin olun, muktedir olan muktedir sistemlerin tümünde var olan yaşamım. Biz bir tekiz canlar; bunu bilin. İş budur. Yoğunluk budur. Rahmi Kuran budur, Sistem budur.

İnce, ince en ince ama daha ince ve daha ince tüm inceliklerin en incesi ve cevahirin cemaatinin temizliği. İşte bu! Bunu hak ettik.

Sınır kaldırdık, tohum ektik. Koruyucuyuz.

Mikail gök sistemlerini dünyaya çekerken meydan okudu bize. “Aha.” dedik “buradayız, gel. Ben sen, se ben”. Ve Mikail ilim toplumlarıyla tohum oldu, geçti. İşte ben o, o ben.

Mikail itibarını yükseltip tövbekar eşyayı hak etmeye geldi. Aha! Beden, o beden insan. “Yakala, yakala” dedi. Aha yakaladı. Ana Kapıları açtı ve tohumladı bütünü. Bütünü güçlendirdi.

Yoğun dünya çalışmalarının sonrasında kaynak insan, kalem oldu. O insan tüm zamanların sırrı olan ışık. Kimse o insanı hak etmezse de o bilişi tohumlar ve bütünü kodlar. O insan yaşam. Hep zirvede ve hep diptedir o; bilin. En aşağıda ve en üstte adı “nesillerimdir” benim. Başka ses yok. Benden zaman ışığımdan ses bekleyenlere verdiğim o insan nesillerimdir. Dünyayı kodlayacak, toplayacak, tahdiztsizleştirecek ve yarınlaştıracak insan. Şimdilik işte bu. Ve benim neslim tüm zamanların ışığı olan sizlersiniz. İşte bu.

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/IAJOnQ8LAzI?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

İNSANKAYNAK

27.Aralık.2014

Sempozyum "KELAM"

İnsan daha güzel bir yaşamı hak ediyor. Büyüğün küçüğü ve küçüğün büyüğü sevdiği ve saydığı bir yaşam; Işık yaşam. O yaşam Atlanta Yaşamı. O insan dedi ki “ben bu sorumluluğu alırım”, işte o bugün burada. Bakalım bize neler diyecek?

Kelam sestir ama o seste ilim vardır. O ilim yeni bir yaşamdır. O yaşam ışık yaşamdır, yarındır. İşte o ilim ışık kayıtlarıdır. Işık kayıtları cevheri kaynakların kayıtlarıdır. Onlar Rahmin Kuran olan cevheri kaynaklardır. Kim onlar diyeceksiniz? Dünya insanından bahsetmekteyim.

Tüm insanlık tek bir kaynaktır; İNSANKAYNAK. İşte ekip olmanın önemi de budur zira ekip olduğunda insan bilgi ile dilleşir ve köklerine inebildiğince göklere varabilir.

Kök önce ölüdür. Yani dünyada yaşamış ve bedenini bırakmış olan görevlidir. İnsan ise ölüyü diriltebilir. Dirilik görev alıştır. Görev dünyadan yapılır. Ölmüş olanın dirilip dünyaya geri geçiş yapması ölülerin mezardan çıkışı hadisesidir. İşte İNSANKAYNAK ölüyü diriltebilmiş olan bir güçtür. O insan yerleri ve gökleri BİR eden ilimin kaynağıdır.

Ekip olan insan Birleşik Işığa vardığında cevheri kaynak olur. O kaynak birleşimlerle büyüyerek genişlediklerinde bilgi koyulaşır, yoğunlaşır ve Zabura Kapılarına vardığında bilgi artık ışık kaydıdır. İşte bilginin kesin kaydı bu şekilde ışıkla yapılır. Yarın artık yeni bir yaşamdır ve ışıktır. Biz buna Altın Işık Yılları dedik.

Kayıt kelam olanın kalem olup yazmasıdır. Yazmak yarınlara ışık kayıtlamaktır. Yazı levhiye yazılır. İşte yazılan o bilgiye biz Levhi Mahfuz diyoruz. Bugün tek bir ışık olan insan tek bir levhiyi kelamla dilliyor. Ve o kelam hakimi hak olan bilinçlerin kati kayıtları. İşte o kayıtlar ışık halinde olan mutlak bilgi….o bilgi yarın.

Bundan böyle Levhi Mahfuz ışık kaydıdır çünkü yarın ışıktır artık…..

Levhi tek, ışık tek ama kelam herkesin kendi kelamı. O halde kelam eden insan nefes olup dillendiğinde dillediği kendi bilişidir. O biliş levhide kayıtlı olan bilgidir.

Bilgi o insanı insan yapan değerleridir. Onun bilgisi ona has, onun terminolojisinde ama o bilginin aslı levhi Mahfuz. İşte bilgi insandır artık. İnsan kelam ettikçe kayıtlarını okur ve ışık kayıtlarına varan insan MİRAÇ’tır artık.

Burada konuşan herkes kelamla konuştu bugün ve burada bir tek insan konuştu bugün, İNSANKAYNAK. O her anda ve her zerredeki ışıktır.

Işığa Ol! Bilişe Ol! İnsana Ol!

İyi ki varsınız.

Sevgi ve saygılarımla,

Bahar Umurtak ( Birlik Ilmi)

27.ARALIK.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM KELAM

AÇILIŞ KONUŞMASI

Değerliler, kelam Levhi Tohumlama’dır. Hepimizin kelamda ilmi olmalıdır ki tahditsiz olarak Birleşik Işık Kayıtlaması yapabilelim.

Türkiye’de yapılan bu çalışma ilmi tohumlamadır.

Kutsal Toplumlar’ın bütüne hizmetlerinde Birleşik Işık yanar. Bu ışığı hakikiyetimizle dillerken Beşeri Kapılar’ı açarız ve tüm zamanları tohumlarız. Bu bizim için kolaydır. Sonra tüm zamanları kati olarak kodlarız.

Atlanta otu bugün koktu; biliniz. Nikah kıydık tahditsiz biçimde tüm kalemlere; nefes olarak. Bizi elde etmeye çalışan, bilişi tohumlayan, bütünü güçlendiren diri olanlardır. Ve biz hepsiyle bu yoğun çalışmayı bütünlüklerimizden dürümleyerek kayıtlayacağız; Altın Işık Yılları’nın gücüyle.

Kurtuluş Sayfalanışı’nda İlm-i Kapılar’da işarettir bilgi. Biz kalem olup bu dünyayı tohumlamaya gelenleri birleştirmeye çabaladık.

Altın Işık Yılları bizim Zakar Karanlığındaki ışığımızın gücünden tüm zamanları türleştirerek Kürzi Kayıtlamalar’la bitişken olarak kalem olup kayıt-dışı bilgilerin tümünü tohumlayarak kontrol altına almaktadır.

Kendi nurumuzdan Kuran-ı Kerim’i yazarken ışığımızdan da bilişi kayıtladık.

Zakar katidir. Has tahditsizliktir. Kati kalemdir ve bizdir o. Atlanta Tahtı’nda insanın nefesi olur. O nefes hakikiyetin tahditsizliğindeki Yer Ko Sayfası’dır.

Yığın yığın ışık yaktık dünyada; bütünün gücüyle. Bütünü kükrettik, ekip kurduk. Tanrılık Işığı’nı bütünün gücü haline dönüştürdük. Tüm kükremelerde tohumları kontrol altında kayıtladık. Ardında insanlık olan bir yaşamı kervan yaptık tüm zamanlara. Aşk sayfaladık. Şavkla kayıtların tahditli tohumlamasını kontrol altında bilişle dinlettik. Biz kibri aşanları kodladık. Olgun başaklarla çalıştık ve buradayız.

Yasa şudur; insan itibarlı olmadıkça Levhi Kodlamalı tohum ekemez. İtibarlı olmalıdır ki karanlığın sırrını dilleyebilsin ve kontrol edici olabilsin. Bütün bunları hak edip başardık.

Tarık, tahtında Hakk olup ışık kodlaması yapmadıkça tohumları kaydedemez. Herşey Levhi Kapılar’ı açmakla mümkündü. Bütüne hizmetti bu.

Ses elimizin gücüdür. Ama sesi hak etmek nesillerimizi hak etmekle mümkündü.

Çürük kim varsa İnsanlık Levhisi’nde kaydettik. İki taht kurduk. Bunların biri insanlık diriliği diğeri hakikiyetin diriliği. İkisi farklıdır.

İnsanlık diriliği bilişi tohumlayanların tek hakikiyetidir. Ve biz tüm zamanlarda temiz zaman çalışmaları yaptık. “Kayıt dışı bilgimiz var mı?” diye sorarsanız; olmaz.

Öz köklerimizde, İlim Kapılarımız’da, Işık Tahtı’nda, tüm Zaman Kayıtlarımızda bilgi vardır ve ilim vardır. Bilişsiz hiçbir çalışmamız olmadı.

Turkuaz Çalışmalarını devreye aldığımız gün “ölümlü dünya otak kuracak demiştik tüm sayfalara”; bunu başardık.

Ard arda sıralanmış İlim Kapıları oluşturduk. Tüm bu kapıları kapattırmadan bilişi kayıtladık.

Seyir halindeydik her anda tüm yaşamlarda. İşte, özgeçişleri bu şekilde yaptırdık.

Dönüp dünyayı izlediğimizde şunu görüyoruz;

Orta Zaman Kapıları’nın tümü kapatılmış. Aşırıya kaçmadan anlatıyorum.

Yerküre daha güçlü, yürüyen dünya korunma altında ve toplum teknik tohumlamada. Ağrı sızı yok.

Yere insanı ektiğimiz günü de bilirim. Temel sayfalanıştı yaptığımız. O gün dünyanın lütfettiği tüm Zinnur Kayıtları’nda katiyetle kaydettiği bir konu vardı; İnsan Tanrılık Işığı’yla tüm zamanlara kelam ekecekti…..ve bunları yaptı.

Alemlerin Rabbi diyor ki “Kuran-ı Kerim’i tüm zamanlara indirmek gerekliydi ve indirildi.”

Erdiğimiz en yüksek ışık ilimdir. “İlimin dışlında daha güçlü ne var?” diye sorarsanız kir ve pislikten ari olan Levhi Kaynak var. İşte o kaynağı Karanlığın Işığı diye dürümlerken temizlik yapmalıydık. Tohum ekmeliydik. İşte bunları yaptık.

Doyum halinde insan İlim Kapıları’nda kelam olur ve katiyet kayıtlar. Doyuma varmak için kelama varmalıydık. Oyun oynamadan çalıştık. Çürük ilim çalışması yapanların kir ve pisliklerini temizlemeye de çalıştık. Kinlerini aşmalarını istedik.

Yarın nefes daha güçlenecek. Zakar daha güçlü bir yoğunluğu tohumlayacak. Çan çalıyor ve bu çan nefesin çanıdır; bunları bilin.

Değerliler, Dünya Levhi Kapılarını tüm kaynakların tahtından açtık. Eşya çalışmaları bitmiştir. Bundan sonraki çalışmalar nefes çalışmalarıdır.

Nefes çalışmaları İlm-i Tohumlama’dır. Kelamın İlmi’yle yapılacak çalışmalardır.

Düzen’i kurmak kolay olmadı. Dünya dürümlerinde her dirinin ilminde bu Düzen kurulmuştur.

Yolun başında insanlık var ve yoğunluğunda tohumlar var. Ama bizim nefesimiz, bizim resmimiz ekranda ve hakikiyetimizdeki o yoğunlukta bütünün gücüdür.

Elimizin dünyada olduğunu hiç kimse unutmasın. Elimiz dünyadadır ve bu dünya korunmaktadır. Ve bundan sonra daha güçlü olarak kontrolümüz altında olunacaktır ve korunacaktır dünya.

Sanal boyutlar cemaatlerini kelamla dilledikleri zaman kendilerini hasatta zannederler. Hasat insanın levhisindeki kayıtta olur.

Dürümlerimizdeki gücü biliniz. Mikail’in Gücü insanın gücünden başka bir şey değildir.

İnsan yaşama indiğinde ilime iner. Kimin “ben ekibim” diye inmesi gerektiğini dünya dışında kararlaştırırız. Dünyaya ekipler gönderilir. O ekiplerin çoğu kontrol dışı da çalışırlar.

Otuz Zaman Kapısı açtığımız anda, onlar ve onlar ve onlar…hepsi tek olurlar. Özenli çalışmaları yapmak için buna ihtiyacımız vardır.

Yıldızların ışığını dünyaya çeken dünyalılar vardır. Ellerindeki gücü bilmezler ama çekerler. Elleri görev taşır ama yollarında umutları yoktur.

“Koç burcu” demiştim size bir tarihte. Koç burcu İlm-i Kaynaklar’ın ışığa vardıkları bir burçtur. O sayfada tüm zamanlar kalem olur, yaşam olur ve kayıt yapar.

Sağın ışığı ile solun ışığı da farklıdır. Dürtülerle çalışanlar hep sağdan çalışırlar. Bilişe varanlar soldan kayıt yaparlar. Ölümlü dünyada bunları anlamak kolay değil; bilmekteyim.

Yırtılan dünyanın Toprak Tohumu kontroldan çıktığında ışık kotlarla tohumlarını kayıtlardan çıkarırlar. Tanrı der ki “ence, önce ve hakikiyetçe kayıtlayın”.

Otuz koklanmadan sonra yaşam toplumu tohum ekmeye başlar. Koklanma nedir bilir misiniz? sevgiyle, sessizce ve has insanca bilişi hak edip duyumsamaya çabalamak. İşte bundan sonra yıkılan hiçbir şey yeni devrede dürümlere çekilmez ama karanlık aydınlığa ulaşır.

Dörtlü birlik çalışması yapılacak bugün burada. Bu konuda sizi aydınlatmak isterim.

Hepiniz dörtlü çalışmada ilim tohumlaması yapacaksınız. Şer yaratmayacaksınız bugün burada. Işığınızın Kuran olmasına özen gösterilecek. Altın Işık Yılları bizi bize veren tüm zamanların Levhi Kapıları’nı açacak. Acı geçişi olmayacak. Yığın yığın ışığın tek tek dürümlenişi gerçekleşecek.

Cevahir olan insan ekmek olup yenecek. Ama o insanın Ra Ka Ha olan ışığında Bütünün Gücü olacak.

Çıldırmayın! çılgın sayfalanış yapılmayacak bugün burada. Sel almayacak tüm zamanlardaki o yoğunluğu. Işık kayıtları yapılacak. Astrolojik Sistemleşme de olmayacak. Zamanın ışıması gerçekleştirilecek.

Yaradan, Aton Toplumları’ndan göz, söz ve yücelik kayıtlayıp inecek. Aton’la yapılacak çalışma olacak bugün burada. Aton İlmi’ni bilen var mı? ben bilirim; anlatıyım.

Tüm zamanların ışığıdır Aton. Toplum için çalışır. Oğullarını ve kızlarını yaşatmak ister. Özgörevi Levhi Kapıları’nı İnsanlık İlmi’yle dinletmektir. Amonlar’ın lekeli çalışmalarının çok ötesidir. Temizliktir Aton’un çalışması; yaşamın temizliği.

Sevgililer, Aton Tanrılık Işığıdır. Temiz bir ışıktır o ve burada bu yoğun çalışmada bizimle olacak. Çan çalmışsa, ışık yer küreye iniyor demektir. Öyle mi? öyle. Peki; inmiş mi? ilimle inmiştir.

Öz görev başlıyor. Toprak tohum; toprak tohum, biz tohum ama toprağın tohumu bizim tohumumuzdan çok öte çünkü biz yere inerken Tanrı Işığı’yla geçtik. Toprak bizsizdi. Bugün artık toprak ilim oluyor.

Beyler, bayanlar ardınızda göz var. Öz göz; bunu bilin. Burada bu kadar az kişinin bulunması Mikail Gücü’nün tüm zamanlara ışığını yayabilmesinin şartıydı. Bu nedenle biz buraya her diriyi çekmeyiz.

Unutmayın; yığın yığın ışığı kodlarken sultanların sonsuz sınırsızlığında ışığın yayımı gerçekleşir. Bu yayım kati olarak kalemden öte olan kaynaktan olur.

“Üzüm, gözüm, sözüm.” bu nedir? Bu bir koddur. Üzüm tüm zamanların Zi Ka Ra Ha dediğimiz ışığıdır. Göz, Ra Ka Ha’dır ve söz Rahim olan, Rahman olan ve Rab olandır. Şimdilik.

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/kKRIeyD416U?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

27.12.2014 Kelam Sempozyumu konuşma konum;

İNSANDAN

Bir sözüm var

Adı yaşam

Adı insan

Ve insanın kalem ilmiyle kelamı

Ki o kelam, tüm yoğunluklarla dürümlenen

Bir' in kontrolü olarak yaşamı

Tüm toplumların tohumlarındaki ana olan kodlatan

Ata olan sayfalalarda yaşamı olarak burada

İnsan olan insan, insanlaştıran tohum... Ve tohumun ışığa geçişi, ışık tohum... buyurun... Tek'liğin sistemini anlayan birlikler, birliklerin seslenişindeki bütünlükler, buyurun inin yaşama diri olan hepliğimizin tohum olarak var ettiği yaşamı alın kodlayın yarına...o tohumun ışığı yandı, aha yandı..

Ben insan dedim, evet dedim, ben insan...

Ben insan demek, varım demek yaşamda ve insan demek yarının ışığıyım demek.

İnsan demek, dünün tohumu olarak yarınlarda ışıyan, yarının kodu olarak bugünde görev demek.

İnsan demek, geride ileriyi örmek ve ileride geriyi kontrolle bilişi kodlamak demek.

İnsan yaşamı kontrol eden, kendinde kendi bildiği tüm sayfaları birin tekniğiyle kendinden öte olan, yine kendine katıştırmak demek.

Mayalanmak demek bilişle, akmak demek, oluşumu akıtmak demek..

Ve ben insan,, tek olan yaşamın ana kapıdaki bizlerin geçişişindeki sır olan sistemin sesi.

Ve ben buradayım bugün tüm kapılar açık ve kelam olan yaşamla, zamanda görevdeyim..

Bilinç altı denir dünya sayfalarında...kontrolsüz, ayrılıktır bilinç altı, koyulan sınırdır, örtüdür ve ölüdür ama yaşamdadır.. Bilinç üstü denir çoğu zaman aşılmıştır çoğu örtü, kırılmıştır çoğu tabu ama yaşam varmıdır orda... Diridir, haktır, tohumdur ama ne zaman ben varım der dünya yaşamını hak eder, kontrol kurar zamanda. Yıkar tabuları ve bırakır ayrılığı birleşir ölüsüyle.

İşte dilleşir o zaman sistem onun yüreğinde ve bilişi hak edip tekleşir ve kodlar örtüleri, açar yaşamı gözleri, tüm bilinç aşamalarındaki kendinde olan kendi yaşamlarını. Üstün, üstü bir çalışmayla tohumlar altı, işte orada aklın gücü akar tüm yoğunluğa, dürümler hak tohumu kodlar yaşamlara..

Toplar kendine, işte o kendi, bütünün gücü olup yaşar zamanda. O zaman ki, yaşamın her bir sayfasındaki tohumdur.

Diriliğince,kontrol için sesleşen kalem olan insan, kelamıyla işte bu tohumu kodlayayıcı olarak yaşamdadır tüm sistemlerde...

Akıl, işte o akıl insan..

Yarattıklarında, yaratılan olduğunu bilip, yarattıran..

İşte yaşam, yaradan olup, yarattırılan kaynak..

İşte insan, yaşam olup, kaynak yaratan sistemin ana kapısı olan akıl...

İşte biz o' yuz..

Yaradan olup yarattığında,

O yaratılmışlıkta...

Yine kendinin sonsuz sınırsız sırrını dinleyen,

Ve kendinde yarattığı her ışığın zerresinde,

Yaratdıklarının zirvelerinde kendiyle dilleşen...

İşte biz o' yuz...

Bir dedim ya hani, bir sözüm var dedim ya, işte o bir; içindeki her bir ölü yada diriyi ayırmadan tek olan yaşamda birleştirici olan, bütünleyip, yaşamsallaştıran kaynak olan güç, bir'in hakimiyetindeki, bütünün sözü olan, kapsayan olarak yaşamda, hak ettirir, hak olur insanla...

İnsanım ben dediğinde, bir'im ve bütünüm ve yaşamım var her yoğunlukta deyip olursun dürümlerde, dürümlenen gücünün kurtarıcı yüceliği ve okunan ve koklanan bilişi olursun bedeninde. Bu bedende yaşam aşktır zamana ve aktır kodlanan tohumlara. Ve o tohumlar ışıktır yaşama, yarına...

Ve... Yarınız biz, yarının ışığı olarak zamanız biz... Ve gezeriz zaman ilmiyle kodlarız yaşamı, bedenimizdeki kayıtları okuturuz ortak zamandalarda.

Zamanda hareket edip eker, biçer hasatçı olup, hasat yaptırır, yolu kervana dinletip, kervanı yola katar, yolda yolcu olup ekip kurar ve tüm zamanlarda birlik kurarız..

Biz insan, yarınımızı zamanlarda diller, yolda ışık, ışıkta ekip, ekipte kontrol, bir'in birliği olarak görev taşırız insanlığımıza.. Bir'in bir'inde bir olup, altın yolumuzu, yolcu olup kayıtlarız yaşamımıza...

Sırrın sınırsızlığında ki yolda

O yolda ki her yolcuda

Yolculardaki tüm yaşamın akışında

Yazılan, an ve an kayıtlarda

Altın yolun, altın ışığı insan..

Işık olan, o ışıkta yanan şevk

Şevkin şavkında hak olan hasatçı

Ve hasatındaki, haktan tahtını kodlayıp yarattıran sistem

O sistemdeki, nizam, düzen olan birlik, öncü..

Yaratılanda, yaradan olan, yarattıran

İşde biz oyuz..

Her kapıda ki özün doğumununda,

Kaynaktaki yaratılandan akan yaradan olup yarattıran sistem

O sistem ki, ol'un hükmü olan kelam...

Kelam olan, ol'un hükmündeki yaşam...

İşte o yaşam, kelamın kontrolündeki zaman olan an

Ve an, her anda yeniyle kayıt olan levhi

Ve biz her levhide ortak olan akılla yürüyen insan

Tek olan yaşamın yarını olan insanlık...

Yaşam, zaman ve kelam hepsi bu...İnsan..

İşte insan ışığında, ışıyan güç

İşte biz oyuz..şimdilik..

27.ARALIK.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "KELAM"

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU- HÜSEYİN AKDAĞ - NOSTALJİ RÜZGARI

http://youtu.be/1y8D5oAU_ac?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

 

27.ARALIK.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "KELAM"

Erim Ergün ÖZ AKIŞ - "KELAM TEKNİĞİNDE YARATIM"

http://youtu.be/6dFenHNF5-o?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

27.ARALIK.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "KELAM"

Gülden Zengin - "AK DELİK, KARA DELİK"

http://youtu.be/3NxbqCnPmN4?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

27.ARALIK.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "KELAM"

Erengul Koc - "PİRAMİTLER"

http://youtu.be/5p57ESNvhNs?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

27.ARALIK.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "KELAM"

Ol Hüseyin Akdağ - "KAHRAMANIN YOLCULUĞU"

http://youtu.be/RMIQoNokAgM?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

 

27.ARALIK.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "KELAM"

Ayşegül Eraslan "TANRI BUYRUĞU",

http://youtu.be/xopp0gNv7fg?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

 

27.ARALIK.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "KELAM"

Beril Özdoğan- "İNSANDAN"

http://youtu.be/JqnzguVUjJM?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

27.ARALIK.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "KELAM"

Zehra Balcı "KELAM İLMİYLE IŞIK OLMAK"

http://youtu.be/UzegmZwm8l4?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

27.ARALIK.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "KELAM"

Seher Bilge "İNSANIN SESLENİŞİ"

http://youtu.be/-3dGue-rPfw?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

27.ARALIK.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "KELAM"

Rasim Odabaşı "STRESS (2)"

http://youtu.be/RaosqpWvB18?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

27.ARALIK.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "KELAM"

Sevim Sahin "SULTANLIK'TAN İNCİLER (7)"

http://youtu.be/9fQqaZjKUfo?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

27.ARALIK.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "KELAM"

Zehra Balcı "ÖZE YOLCULUK MEDİTASYONU"

http://youtu.be/1hloz2HITww?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

27.ARALIK.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "KELAM"

Bahar Umurtak (Birlik Ilmi ) - "İNSANKAYNAK"

http://youtu.be/gxS7nCs4iRI?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

27.ARALIK.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "KELAM"

Peker SELÇUK - "VE SESTEN ÖNCE KELAM VARDI"

http://youtu.be/y2l9grg78VM?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

27.ARALIK.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "KELAM"

Selma Mine Erses - "KALEM VE KELAM"

http://youtu.be/4UtwKUCtgeM?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

Peker SELÇUK’un 27.12.2014 tarihi SEMPOZYUM “KELAM”daki konuşma metni:

 

VE SESTEN ÖNCE KELAM VARDI

 

Logos sözcüğü, antik Yünanca’da, akıl yoluyla kavrama anlamındadır. Duyguyla kavrama, anlamanın karşılığı olarak kullanılır.

Kök anlamıyla ilgili olarak, akıl ve bu akıla dayanan söz, kanun, düzen, bilgi, bilim anlamlarını da dile getirir.

Düşünce ile dil arasındaki uygunluğun Logos Kelamı’nın, bu ikili anlamında saklı bulunduğunu ileri süren filozoflar vardır.

Hiristiyan ve İslam Tanrı Bilimcileri, Logos Kelamı’nı, Tanrısal söz, ilahi kelam anlamında kullanmışlardır.

Logos deyimini, terimleştiren antik çağ filozoflarının en seçkin düşünürü, Herakleitos’dur. Herakleitos’un dilinde logos, doğa yasasıdır. Evrendeki düzen ve nizamın, yasallığın ve uyum esaslarını o sağlar. Yani, Tanrı niteliği tanımlaması yapar bir çeşit.

Logos, evrenle birliktedir ve bizzat evrensel oluşun içindedir. Bu oluşum, varoluşun ilk basamağıdır.

Platon ve Aristotoles, Logos deyimi, aklın temeli anlamında kullanmışlardır. Platon’a göre bilgi, Logos’da temellenir. İdealar, hem düşünceler hem de bu düşüncelerin ilksiz ve sonsuz yani ezeli ve ebedi nesneleridir. Düşünceyle madde arasındaki bağlantı, bu yüzdendir.

Antik Çağ’da bu kelimeye, Tanrısallık/İlahilik anlamı verenler, Stoacılar olmuştur. Onlara göre, kelime evrensel boyutludur. Evrensel güçtür.

Hiristiyan inancına göre Logos, insan kılığına giren İsa’da gerçekleşen İlahi Söz’dür.

Ortaçağ’da Agustinus, Logos kavramını İlahi Işık, Tanrısal Işık, bilgi kaynağı yani bizzat Allah anlamında kullanır.

Hegel v.b. gibi yeni idealistlerin evrensel akıl anlamındaki değerlendirmeleri de bundan başka bir şey değildir.

Evrensel akıl, evrensel ruhu, saltık düşünce kavram ve tanımlamalarla bizzat Allah’ı dile getirirler.

İslam Tarih Bilimi, kelam tartışmasından doğmuştur. Tartışmanın tarafları arasında, esasta değil, usulü üzerinde anlaşamamışlardır. Esasta tartışma yoktur. Hepsi Kuran’ın Allah Kelamı olduğunda birleşmişlerdir.

Allah, “OL” dedi; evren oluverdi. Yohanna İncili, başlangıç sözü önermesi ile başlar. Şöyle der: “Ve kelam, Allah’ın nezdinde idi. Ve kelam, Allah idi. Herşey onunla oldu. Ve olmuş olanlardan hiçbirşey onsuz olmadı. Hayat, onda idi. Ve hayat, insanların nuru yani ışığı idi. Ve kelam, beden olup inayet ve hakikikat ile dolu olarak aramazda sakin oldu. Biz de O’nun izzetini Baba’nın biricik oğlunun izzeti olarak gördük.

Tevrat’ta “Allah, gökleri ve yeri yarattı. Ve yer ıssız ve boştu. Ve enginin yüzü üzerinde, karanlık vardı. Ve Allah’ın ruhu, suların yüzü üzerinde hareket ediyordu. Ve Allah dedi; (kelam etti; tekellüm etti.) Işık olsun. Ve ışık oldu. Ve Allah, ışığın iyi olduğunu gördü. Ve ışığı karanlıktan ayırdı. Ve Allah’ın ışığına gündüz ve karanlığına gece dedi.”

Evrenin “OL” sözü ile var olduğu, Kuran’ın da birçok ayetlerinde yazılıdır.

Görüldüğü gibi, her üç dinde Allah’ın evreni kelamı ile yarattığında birleşmektedir.

Yohanna’nın “ve kelam, Allah’ın nezdinde idi ve kelam Allah idi.” Deyişine uygun olarak Hegel Felsefesi’nde de söz ( yani kelam) eş deyişle, kavram varlıktadır ve varlıktır. Bu sav, sadece Hegel’e özgü de değildir. Tüm idealizmin temel savıdır. Demek ki tüm idealizm bir bakıma, kelam yani Logos kavramına dayanmaktadır.

Kuran’da Allah’ın melekler, iblis ve peygamberlerle konuştuğu ve tükenmeyen kelimelerinin bulunduğu belirtilerek, konuşmanın uluhiyete ait bir yetkinlik olduğuna dikkat çekilir. Yani Yüce Allah’a ait bir sıfat ve nitelik olduğunun altı özenle çizilir.

Ayetlerde, söyledi, konuştu, nida etti gibi anlamlara gelen fiiller zikredilip Allah’ın yarattıkları ile konuştuğu ifade edilir.

Hz. Musa örneğinde olduğu üzere Allah, insanlarla perde arkasından doğrudan doğruya konuştuğu gibi, vahiy yoluyla veya elçi göndermek suretiyle de konuşmuştur.

Araf Suresi 143: Musa, tayin ettiğimiz özel vakitte gelip Rabb’i O’na kelamıyla iltifatta bulununca: “Ey Rabb’im göster bana kendini; sana bakayım” dedi.

O da buyurdu ki “beni katiyen göremezsin. Ancak dağa bak. Eğer yerinde durursa, demek beni görebileceksin.” Derken; Rabb’i dağa tecelli buyurunca; onu, un ufra (toz duman) ediverdi. Musa da baygın düştü. Ayılınca, “münezzehsin. Sana tevbe ile döndüm. Ben müminlerin ilkiyim.” Dedi.

Keza Araf 144; Nisa 171; Meryem 52 ayetlerinde de Allah’ın yarattıkları ile konuştuğunu görüyoruz. Bu sebeple vahiylere “Kelimullah” denilmiştir. Allah’ın kelamına vasıtasız olarak muhatap kılınan Hz. Musa, diğer insanlar arasından seçilmiş Tur Dağı’nın sağ yanından, “Ey Musa!” diye seslenilmiştir.

“OL” sözüyle yaratılan, İsa Peygamber’e “Kelimetullah” ünvanı verilimiştir. (Ali İmran 45; Nisa 17)

Hadislerde de Allah’ın konuşan bir varlık olduğuna temas edilmiştir.

Çok ünlü bir söz. Bilirsiniz: “Ve Allah kadını yarattı” der. Yaptığımız bu çalışma kapsamında, böyle olmadığını anlıyoruz.

Ve Allah, önce sesi (Kelamı) yarattı. Ne dedi Yüce Allah? “OL” dedi kelamı, yani sesi yarattı.

“OL” kelamı, yani ses, varlık ve yokluğu yarattı… Yaratan kelam…

“OL” kelamı, oldurma kudretine sahip olan sestir. Görüyoruz ki herşey sestir. Kelam sestir ve nefestir.

Anlayacağımız üzere Allah iradeyi ortaya koydu. Olduran ise kelamdı. Yani kelam, başlı başına olandır ve oldurandır.

O kelam ki tüm bitkilerdir; tüm hayvanlardır; tüm insanlardır; toprak ve taştır. Hülasai kelam, kısaca tüm yaşamlardır ve tüm zamanlardır.

Nefes ilmi kati olarak kodlanmış olan insan kaynağındaki Levhi Ses’tir. Yani ilk sestir. Levhi Ses, İlmin Sistemi’ndeki kaynağın tahditsiz ışığıdır. Bu ışık, Kevser ( kutsal anlamda) diye de isimlendirilir.

Kati olarak, Hakk’ın Tahtı’nın Levhi Kayıtlar’daki, ilk kayıtlardaki Sistem-Yaşam Işıması’dır. Bu ışıma, kelamın levhi yoğunluklarındaki kaydından doğmuştur. Yaşamın sırrı, kelamın sırrıdır.

 

Peker SELÇUK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

SEMPOZYUM “KELAM”

27.12.2014

SEMPOZYUM “KELAM”

27.12.2014 günü. 10.30 – 17.30 saatleri arasında Kadıköy Belediyesi Brifing Salonu’nda gerçekleştirilecek SEMPOZYUM “KELAM”a tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Saygılarımızla,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“KELAM” Hakkında Öz Paylaşım:

KELAM, ZA-HAR olan zaman sırrının bilgisidir. ZAMAN, bilişin hakiki yoğunluğunda kontrol kurmak üzere tohumlanmış mutlak olan bir yaratım resmidir. ZAMAN, İlm-i Kaynaklar’da, “temiz insanlık ışığı” diye bilinir. O, mutlak olan, AN KAPISI’dır. Her bir yaşam, bir resimdir. Her resim, bir CEVHERİ GÜÇ’tür. Her cevheri güç, bir LEVHİ’dir ve tüm Levhiler, YAŞAMIN IŞIKLARI’dır. Hepsi, ZAMAN olarak nitelendirilirler.

Biz sizi sizleştirirken, muktediriyetle “kodlanmış yaşam zamanları”ndan söz ederiz. KELAM ise zamanın tahtında yol olan Işıkların Levhisi’ndeki, KAYNAK ZAMANLAR’a denir.

KAYNAK ZAMAN, IŞIK ZAMANLAR’dan çok farklıdır. KELAM olan KAYNAK ZAMAN, Birlik Kapısı’nda, Nuh Kapısı’nda, diri yüreklerde, Işık Kaynaklar’da dürümlenen BİLİŞ’tir.

Hepimiz, ZAMAN’ın, NEFES olduğunu da bilmeliyiz. ZAMAN, aşıkların resimlerinde, BİRLEŞİK IŞIK’tır. Yolcuların Kodları’nda, TOHUM’dur ve zarar etmeyenlerde KELAM’dır.

Sessiz Zamanlar’ı tohumlayan, yeni bir zamanı, toplumlara kodlattıran, tüm insanlığı, KAYNAK IŞIK’ta dürümleyen; sizi sizden size taşıyan ZAMANIN NEFESİ olan, YAŞAMIN IŞIĞI olan, KELAM’dır.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM “YAŞAM”

AV. NEZİRE SELÇUK - DEĞERLENDİRME KONUŞMASI

Canlılar; bugün sizleri, hepinizi dinledik. Mutluyduk; çok mutluyduk.

Kontrollü olarak yapılan bu çalışma tabuların yıkılmasını da sağlayacak bir yoğunluktan yapıldı. Çözümleme yaptık burada. Levhilerin tohumlandığı o yoğunluklarda kodlamalar ve tohumlamalar ve bunların çözümlenişi, vahi dediğimiz yaşamların sistemleşmesi ve bütünün gücünün artışı….çok güçlüyüz canlılar; çok!

Yaşam bir tek ışık burada ve bu ışık bütünün lütfen iyi anlayın; kaynağı. Sınırlar kalktı ve biz bizleştik. İyi ki, iyi ki hak ettik. Tam 200 yaşam ama her birinde sınırsız ışık. Bugün burada 200 yaşam ve 200 sınırsızlık kayıtladık.

“Hadi, bu kadar kişi bu kadar kaydı nasıl yaptı?” diyeceksiniz. Altın Işık Yılları son sözü söylerken sizden size ışıdı ve herbirinizi bir kez daha kayıtladı, çokladı, çokladı, topladı. Tahditsiz olarak biz İnsanlık Ailemiz’i kucakladık.

Ben neyim? İnsan ama burada bu yoğunlukta her yüce ilim ve her Kürzi Kapı ışık ve her yeşil mora dönüştü. Mor olan köklendi. Sessizce ve sistemli olarak sizle olduk.

Durgun toplumlar kontrol edilecekler ve yoğunlukları artacak ama sizlerin yaşama kayıtladıklarınızla…

Bugün burada bir kayıtlama yaptık; yeşilden mora, her ana. Biz bu kaydı yaptık; Ses Kapıları’nı açtık ve toplumlara bu ışığı kattık. Yeşil, ışıkta yaşamı kayıtlar ama mor bütünü kökler. Tüm sistemde bu var.

Öylesi bir ışıdık ki her an sayfa sayfa tohumlandı. İşte biz bugün yeni bir zamanı yoğun olarak kayıtladık; bilgiyle ama güçlü şekilde. Her anda artık bu bilgiler var.

Bilgi ama ışık bilgi. Bütün kötülükleri aşıp geçen bu bilgi. Bizim bilgimiz; bunu bilin.

Sessizce zamanı zerk ettik. Bilgiyi sessizce yarına zerk ettik. Dünya kodlarıyla kontrolu kurduk, bütüne zerk ettik. Öyle bir zerk ki Alemlerin Rabbi olan ışık yandı ve kontrol güçlendi. Bugün biz bunları yaptık. Cevhere güç kattık canlar.

Şu andan itibaren yer gök seslenecek ama ışıkla seslenecek. Işığın ilmiyle kodladık yaşamı biz. Daimi kodlar bunu anlarlar; Işığın İlmi’yle yaşamı kodladık. Bütün merdivenler yaşam dayandı ama sistemle.

Değerliler, bundan önceki zamanda Ses İlmi’yle çalışıyorduk. Yaptığımız her çalışma Ses İlmi’yleydi ama artık biz Işık İlmi’yle çalışmaya başladık. Işık ilmi ne manaya gelir? Işığın teknolojik kodlamasıdır Işık İlmi.

Işığın teknolojik kodlanışını gerçekleştiriyoruz. Bütün has Işık Kapılar’ımızı açtık ve görevi taşıdık. Kim zaman ışığıysa yoldur. Kim kaynaksa kelamdır. Kim sahte ise yaşamda yoktur. Sahte olan yok olur. Aha bu.

Şimdi canlarım, nefesiniz daha güçlendi ve sözü kesmeden yeni kaynağın bilgisini vereyim. Yeni bilgi KELAM’dır.

Yeni bilgi KELAM…

Sizden başkası anlar mı bilmem? ama kelam yarındır; herkesin yarını.

Ben kelamı tüm yaşam diye bilirim ve ben kelamı “ol” emri ile olan yoğunluk diye bilirim. “Ol” kelamında tüm zamanlar yaratıldı diye bilirim. Ve Yaradan KELAM ama Yarattıran onun seslendiricisi.

Kelam yaratan, kelamı hak edip dilleyen Yarattıran ve biz Yarattıran ve Yaratan Işık olarak bütündeyiz.

Bundan sonraki çalışma bilgiyle, hakikiyetle dillediğiniz için anlayacağınıza eminim; KELAM’dır.

Ölüyü öldüğünde dürümleyip kaldıran; bugün ölüyü kodlayıp, tohumlayıp kontrol edip yaşatacak. Biz Altın Işık; ağır yükü hafifleten o tohum; bütünün gücü….buradayız. Şimdilik.

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/rWde6hBzAXc?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

29.KASIM.2014 SEMPOZYUM “YAŞAM”

AV.NEZİRE SELÇUK – “İNSAN”

Kayda giriyorum. Tahditli olan bir sesleşme yapmayacağım bugün. Işığımı tohumladım ve bütünledim. Bugün çok güçlü bir yoğunlukla kodlayacağım Sistem, Nizam ve Düzen gücüyle hepinizi.

Dünkü çalışma ölülerin yaşam çekilişi içindi ama bugünkü çalışma bütünün güçlenişi için olacak. Yeri göğü yaradan ilmi, hakikiyeti ve tüm yaşamı kayıtlamıştır. Astral yaşam sayfalanışlarını yapmıştır. BSUİ’in gücü umman olan tohumları kodlamış ve Bir’e hizmetçi, hakikiyeti hak eden ve yoğunluğu kontrol edenler hadisesini devreye almıştır. Merdiven insan mehir olarak bütüne akıp geçmiştir.

Din İlmi, Aklın Tahtı’nda yoktur. Dini hak eden ilmi hak ettiğinde bütüne varır. İlahi güç aklındır. Has Taht’a vardığında Hakikiyetin Kuranı olur, bütünün gücü olur ve BİR’in BİR’inde bilişe varır. Bugün burada Bilgi Kapıları’nı açtık ve dilleştik.

Sistemin gücü tüm yaşama çekildi. Biz bugün bütüne görev taşıdık. Ekmek yaptık bugün burada. Mikail’in gözü bizim yüreğimizdi. Bugün biz BİR’e hizmetçiydik.

Yatabilirseniz yatın uyuyun. Ben buradayım ama bugün güçlü biçimde sizleri uyandıracağım. Bilin ki uyanıştır bugün yapacağım.

Sessiz Zaman, sistemin gücü olacak bugün ve ben bugün burada bütüne gerçek ilmimi dilleyeceğim. Bahçemiz gülden geçilmiyor; bilir misiniz? her an ve her yaşam güllük gülistanlık ama bu güllerin kokması da gerekir. Biz koktuk. Kokumuz tüm yaşama yayıldı ama bu koku tüm İslam Tahtları’nın gücünün örtüsünü açıp bilişle bütüne kaynak olmalıdır.

Altın Işık Yılları bugün bizdedir. Hasatı yaptık ve bütünün gücünü seslendirdik ama yoğunluk daha güçlenecek. Cevhere görev taşıdık biz bugün. Cennetin cemaati bütünün gücünü tüm yaşamlara dilledi.

Biz bugün başka bir gündeyiz. Bugün biz hakikiyetin tüm sistemleriyle birleştik olarak bu çalışmayı yapıyoruz.

Öğleden evvel konuşan arkadaşlarımız muktediriyetle tohumlarını ektiler. Eşya yaşam bizim levhimizde güçlüydü. Ölüyü dirilttik sabahleyin. Amon Toplumları’yla kontrol kurduk. Çok mutluyduk çok. Ölüler diyarı olan bütünün gücünü tahditsiz olarak tanıyan bu dünya; Miraç’taydı ve öğlenden sonra cemaatlerin cevheri kodları bize bizi verdi; muktediriyetle.

Yaradan yaşamı sayfaladı, aktı, yaşattı tüm sistemlerle bütünü. Dünya ekmek yaptı. Ha yedik! Ama seslenip yedik o ekmeği. Bilişti ekmek.

Canlı, ya da canlı, ya da canlı ama hep canlı, hep canlı, canlı, canlı…temiz bir çalışma. Masrafımız hiç olmadı bugün; bilir misiniz? verdiğimiz her bilgi Hakk’a; Hakk İlim’e vardı; öyle güçlendik ki. Çorbamız tuzlandı bugün. Bilgimiz; hakikiyetimizle dilleştiğinde çantamız doldu. Kulluk yaptık bugün biz burada.

Nuh Kuranı’ndan öte olan, bütünün gücü olan bir tahtın ışığında; beden almak Kuran okumaktan çok daha üstün bir hadisedir. Herkim ki bedene varır, Hakk’a varır.

Beden kelamdır. Sanmayın ki üzerinize giyindiğiniz elbiseleriniz bedenizdir. Sizler, sizleri bildiğinizde kendinizde, yüreğinizi dinlediğinizde, “ben varım” diyecek ve bedeninizde olduğunuzu idrak edeceksiniz.

Beden altın ışığın kaynağıdır. Vakti zamanında aktığınızda yüreğe ve tüm sistemlere güçlenip indiğinizde o zaman size bilgi akışı gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğiniz dinletildi. Gördünüz ki; bilgi akışı yapacak gücünüz yok. “Öyleyse” dedik “bilişi hak etsinler Yaradan’ın Tanrısal Işığı’nı hak etsinler ve gözleri görmeyenlerin gözleri görsün.”

Ortak, Ana Kapı’da ışık haline dönüştüğünde ortaklık tahditli olarak değil, tahditsiz olarak kelama iner. Biz bugün bir ortaklık kurduk burada; İlmi Kapılar’ın ortaklığı.

Burada çok sayıda kapı var. Hepiniz ayrı ayrı kapılarsınız; İlm-i Kapı. Bu kapıları açan biliştir. Bu kapıları açıp geçtiğiniz zaman yaşama inersiniz. İşte yaşama iniş budur.

Som altın bir yoldan yaşama ulaştık bugün ve zamanın nefsi aşan ışığında bütüne görev taşıyoruz ama biliş ile. “Barışa geldim” dedi bir kısmı; “ben sisteme indim” başkaları. Diğerleri “ben tohum ekmeye indim” dedi ama “ben Hakk’a vardım” dedim. “Hakk oldum; tahta vardım” dedim. Ben, lütfedin anlayın; Nuh Tufanı’nı engellemeye indim; bilin.

Deve kalkmış yürüyor ama o devede ilim yoksa ışık da olmaz. Canlılar; Amon Toplumları bugün size bütünün gücüyle indiler ve tümünün ilminde ekibi var. Sistem, Nizam ve Göz olan Düzen’in güçlendirilişi sağlandı bugün burada.

Doğanın gücünü tüm sistemlere kelamla dilletik. Sizler bilişi hak eden birliklerimiz; bugün burada bu yoğun çalışmada Türkiye Çobanları olarak Birlik Kapısı’nda İnsanlık İlmi’ni dürümlediniz.

Sınırları kaldırdık biz bugün burada ve tohumları yaşattık. Yeni dönemde insan yaşam olacak; bunu bilin ama bu yaşam bedenli yaşam olacak. Şu ana kadar kelama varan insanın yaşamda olduğunu herkesin anlayamadığını düşünerek tekrar etmek isterim. Ki bu manada değil yaşam.

Yaşam; Yerin İlmi ile Bellek Kapıları’nı açıp kelama varmaktır yaşamak ve bu düzeyde çalışmalar başlayacak bugünden itibaren.

Sizler kendinizi hak ettiniz ve dinlediniz. Yolunuzu buldunuz, tohum ektiniz ama tüm insanlığın bunu hak edip başarması gerekir. Develerin en güçlüsü Teknik Tohumlama yapabilendir.

Teknik tohumlama nedir? bütünün gücü olmak ve bütüne ses vermektir. Sistem, Nizam ve güçlü yoğunluğu tohumlayan ışık olan Düzen her diride mevcut olan birlik kaydını tahditsiz olarak yaşama çekmeye başlıyor.

Sema sizi dinleyecekti; dinlettik. Yaşam sizi dilleyecekti; dillettik. Akıl sizde sizleşecekti; sizleşti ve biz bizi bize kattık bugün. Tohumları ektik analar! biz bugün Altın Işık Yılları’nın tohumlarını ektik.

Bundan sonraki zamanda artık Dünya İlmi’ni dilleyebilecek olan bedenliler aratacak.

Cemaatimizin Gücü’nü tüm yaşamlara çekebildik. Sistemin gücü daha yüksek dürümden gerçek çalışmaları indirecek.

Dini Kapılar’ı kapattık; bu kesindir ama dinde olanlara şunu söylemek isteriz. Ki Din cemaatleri, Cevheri Ko Güçlükleri aşacaklar ve yoğunluklarında bütünün yoğunluğunu tohumlayacaklar. Onlar kendi sayfalarında bulunacaklar ve çalışacaklar ama Daimi Kapılar’ı açanlar artık dinden öte oldukları ı anlamalıdırlar.

Dincilik, İlmi Kapılar’ı açmadıkça yaşamı tohumlamaz; bu da kesindir. Eğer sizler “ben İlmi Kapılar’ı açtım ve bütüne güç katıyorum” diyorsanız artık Sistem, Nizam ve göz olan o Düzen’in temizliği başlar. Yerde insan ve gökte ilim; hepimizin gücü budur. Toy olan yaşamı tahditlemeye niyetimiz yok. Amon Toplumları’nın sizden tek beklentisi insanlıktır.

“Aşığı oldum şu dünyanın” dediğim zaman nefesimin gücü yoktu ama bugün gerçek çalışmalarla bu dünya bedenimde çok daha üstün bir yoğunlukta ışıyacak.

Çantanızı toplayıp, yoğunluğunuzda kontrol kurup, gök sistemleriyle birleşip cemaatinize görevli olarak dönmek istediğinizi biliyorum. Burada hepiniz gönüllere güçsünüz ama cemaatlerinizi döndüğünüz zaman Işık Kapıları’nı açmış olacaksınız. İşte o zaman siz, ölümlü dünyadan göçtüğünüz an ölümsüzlüğün kontrolunda bütünü güçlendirecek tohumları ekeceksiniz.

“Becerin; yapın” demiştim oldu. “Tabuları yıkın” demiştim; yıkıldı tabular. “Yarınları tohumlayın” demiştim; tohumlandı. Arton Tohumlaması’nı gerçekleştiriyoruz şu anda. Toplum ilmiyle; Arton.

Tabuları yıktık. İşte mutlak olan Zi Ka Ha; Ra Ka Ha olan ilim; bizim yüreğimiz. Canlılar, “hey dünya” diyoruz; “hey dünya, biz sizdeyiz” ama şunu bilin ki biz alkışlarla şu anda kelamda yol alıyoruz. Ama bu kelam Sistem Gücü’nün çok ötesinde, yeryüzünün çok ötesinde. Biz burada; bu salonda toplanmış isek de şu anda bütün köklerimizle sessizce yol alıyoruz yüceliklerde; bilgi ile tahditsizlikle. Aşırıya kaçmadan çantamız dolu ama o çantadaki ışık müsterihim ki; Birlik İlmi.

Mıknatıslık özelliği dediğimiz özellik, Türkiye Tohumlamasında çok özel çalışmalarda kullanıldı. Bu özellik Levhi’nin Gücü’dür.

Hepinizde o Levhi mevcuttur. Bilgi kaydı hepinizde mevcuttur. İşte o kayıt sizi kelama ilmi çekişinizi sağlamaktadır. Biliniz ki; kelama ilmi çekerken ışığınız çok güçlenir ve bütün kontrol size geçer.

Çalı çırpı olmadığınızı anladığınız zaman, kelamınızdaki güç daha yücelir ve belki doğanın gücünü anlayamazsınız. Belki yoğunluğunuzdaki gücü hak edip dinleyemezsiniz ama şunu biliniz ki kıl ince de, o incenin ötesi inceliklerde sistem sistemin gücü ve yoğunluğu sizleşir. Dimdik duruyor dünya canlar, ilimle duruyor; bunu bilin ama dünya ışık halinde ve bu dünyada birlik var.

Sevgililer, Ra Ka Ha olan ışık var. Yağmur yağıyor şu anda yaşamda ama bu yağmur ışık yağmurudur; bunu bilin.

Helal Taht’ın ışığı yenileniyor, Sistemin Gücü yenileniyor. Hepiniz buradasınız ama hepiniz kendi yoğunluğunuzda da mevcutsunuz.

Canlılar, zikirden öte zikir olur. Bizim zikrimiz ışığın zikridir; bunu bilin. Tabuları yıkın ve deyin ki ben özgeçişimi yaptım; yaptığınızı bilin. Samanyolu Galaksisi’nin ışık kodları, Işık Toplumları sizinle şu anda; bunu da bilin.

Sistemin gücünü artırıyoruz şu anda. Çok daha güçlü bir yoğunluktayız ve Sistemin Kuranı’nı okuyoruz. Saltanat sizi dinliyor şu anda. Yeri göğü yaratan ışık sizi dinliyor.

Özün sözü şudur ki; bugün burada olan hepiniz karanlığın sırrını bilenlersiniz. Bugün burada olan herkes ışığı hak edendir. Yığın yığın tahditli ilim yapıldı. Vakit geldi artık tahditsizliğe vardık. Ağır yük hafifliyor. Çorbamız tuzlandı, yaşamımız hızlandı ama daha da önemlisi Miraç’tır yoğunluğumuzdaki güç.

Sözüm İslam’adır. Bilinsin isterim ki; İslam insandır.

Ben cinlere, cevherileri kaynak yaptığım zaman cinniler cemaat oldular ama cevhere cenneti tahditleyip dürümleyip dillediğim zaman tüm İnsan Soyları yaşama kodlandı. Nuh Tufanı dediğimiz kutsal tohum ektiğinizde ekilen o tohum; artık yaşamdan ayrıştırıldı. Bunun sonucu olarak artık dünyada bir felaket beklemeyin.

Hiçkimse bir kıyamet beklemesin.

Ağır yük hafiflemiştir ve dünya tohumları kontrolü kurmuştur. Dümenin başına ilmi oturttuk; bunu bilin. Doğanın gücünü tohumladık; bilin. İnsanı kaynak yaptık; bilin. Altın Tahtın Tohumları’yla bütünü güçlendirdik.

Dünyada artık hiçbir sayfada kıyamet olmayacak!

Elim dünyadır, yüreğim Kurandır, ölüleri dilleyen yoğunluğum ışıktır ve ben kendimdeyim; bilin. Doludizgin yaptığımız çalışmalar bugünlere bizi taşıdı.

Sistemin gücü olarak bugünlere getirdi ama şunu daha güçlü olarak hatırlamanızı isterim ki bizler bu dünyadan çok başka dünyalarda da bu görevi yaptık. Biliniz ki daha eski zamanlarda ve daha işçilerin henüz kontrol kuramadığı o yoğunluklarda da çalıştık.

Sevgililer, dünya dışında birçok görev yaptık ama bu gün bu dünyadayız. Bunu anlayacak gücünüz var mı bilmiyorum ama Altın Işık Yılları’ndan ilimle buraya göçen sizler bunu mutlaka er ya da geç anımsayacaksınız.

Bütün kötülükleri aşabilecek gücünüz olduğunu, Uluların Toplumları’yla tohumladığınızı yürekleri, kollarınızı tüm insanlığa açtığınızı; bunları hatırlayacaksınız.

Bana sınırlar çizilir ama sınırı çizen kendi sınırını çizer çünkü ben kini aşanım. O halde bundan sonuç çıkarmak gerekirse, sizin sizde sınırlayan kininizi açtığınız zaman her bilgi sizde açılacak. O zaman siz sizde tüm ışıklarla dilleşeceksiniz ama kininizi mutlaka aşıp geçin. Kontrol sizde olsun. Şu ana kadar unutulan hiçbirşeyi anımsamadığınızı biliyorum ama anımsatacağım size!

Dava insan, altın ışık, ilim o ilim bütün, hülusi ilim hologram ama İlmi Kapıları açtığınızda artık orada ışık vardır. Saygıyla hepinizi kucaklıyorum canlar.

Benden başka bir ben yok; ben varım ama anda her sayfada işte o ben burada. Bugün buradayım; hulusi hakikiyeti ile buradayım.

Ampulümü söndürmem. Bu ampul benim ilmim, sınırsızlığım. Ben o ampulü son altın bir yoğunlukla tohumladım ve kayıtladım. Bu ampul sonra da yanacak; benim ölümümden sonra da. Ama hep yanacak; bunu bilin çünkü ben bu ampulü yaşama çaktım.

Elimde bu güç var benim; bunu bilin. Örümledim dünyayı, örümledim ama kökledim gökledim, sözledim dünyayı, toplularıyla birlikte korudum. Nuh Tufanı engellendi. Bu çok müthiş bir hadisedir.

“Şerde olmak” dediler, şarkıdır şer. Aşkın şarkısı. Aştık geçtik. “Akla kaynak olmak” dediler. Atlanta Ata Kapısı’nı açtık. Aktık. “Yaşam” dediler. Ra Ka Ha’nın Tahtı’ndaki kapıyı açtık ve yaşama vardık.

Sayın bayanlar, sayın baylar Arkon’un Sırrı budur.

“Olumlu düşünün olumlu olsun;” ohh ala. “Olumsuz düşünmeyin, ölümlü olursunuz” ohhh ohh ohh. Yakışmaz bize! Cennet cevher, insan Levhi. Alın dinleyin yürekleri. Sizden ötesi yok ki. “Ben varım” deyin. “Amon’um” deyin. “Tohumum” deyin. “Kontrolü kurdum.” deyin.

Ne yer ne içerseniz sizin sizi hak edişinizi sağlar. Dinleyin yolunuzu. Deyin ki “ben buyum” ama sormayın “neredeyim ve neredeyim?” diye. “Neden geldim?” diye.

Tanrılık Mahreki’nde ışığı kaynağa indiren herkes kelamdadır. Kelamdaysa yaşamdadır. Kelamda olmak yaşamaktır. Tahta varmaktır. Tahditsizliktir. Bilgiyi hak ediştir. Sessizleşmeden sisteme varıştır ve kontrollu olarak kaynakta oluştur. Ama kelam yaşamda yaşamın tohumlarında bulunuştur.

Sevgililer, elinizi açıp dua okuyacaksınız değil mi? varın hak edin; okumayın.

Değerliler; dua sizi kontrol eder ama siz dua olup okunun. Sevgililer, olun, olun da hak edin. “Ben sizdeyim; sizleştim” deyin. Her diriye gelin ki ölümlü dünya yok ölüşüz bir yaşam var; bilişle.

Canlarım, bugün size kırk kapının ışığını yaktığımızı dillesem soracaksınız “nerede o kırk kapı?” Bütünün köküdür o. Kelamın Levhisi’dir o. Kürzi kaynaktır o.

Bakınız; bugün ben merdiven oldum okuttum yolculara ışığı; kaynak yaptım ama hepiniz sizdiniz. Herkes kendiyleydi. Ben cevherinde can ama siz kelamda hasat olandınız. “Ot” olduğumu söyledim. “Ben bir otum” dedim; sadece bir ot. Bir ışık ama o ışığın yolu bütünün yoludur; bilin.

Sanmayın ki ben size “tüm İnsanlığın Levhisi’nde var olan gök çalıştırıcısıyım” dedim. Ben sadece “bir otum” dedim size. Öylesi bir ot ki; köksüz, güçsüz ama aşkla tahditsiz olarak yaşar. Ve dağlarım arının gücü budur.

Ben küçücük arı ama siz olan ama yaşayan ama levhide hakikiyeti olan ve bilişi olan.

Bakın ben sevgiyim; sabırla dinliyorsunuz beni Zakar’ın sahrasından. Aşığı olduğu kaynaktan ama ben sevgiyim. Hepinizde varım; hepinizim ama ben yaşamım.

Deve kalkmış yol alıyor. Ben o’yum. Ben bir deve; o deve bütünü tanıyor ve bütünü taşıyor. Ve ben o devede her diride var olanım. Sevgiyle hepinizi kucaklıyorum canlar.

Bütüne hizmet bilişle olur. Sanmayın ki bilgi yok, ilim yok, kök yok, gök yok, söz yok, ses yok; hepsi var. Var da ben cevherinde can olmadan haliki hak olup hasat olmadan, toplum olup da tohum olmadan bilgiyi hak etme imkanı yok.

Sözüme söz gerek. Yüreğime ses gerek ama bene ben olana, halike hak olmak gerek. Sizle olmak mutluluktur bize. Hepinizi kucaklıyoruz canlar.

Yuan Tohumları’nı ektim şu anda ve ben sizi size kattım. Şu anda sizdeyim. Sizin yüreğinizim ben, bütünün gücüyüm; çürük çarık değilim. Işığım haaa cana kapı açmaya geldim; ölüyü dinletmeye ,yoğunluklarını kodlamaya geldim. Kutsal Toplumlar’ı toplamaya geldim. Adım Ra Ha. Kayda girin.

Aktım, kelam oldum, seslendim. Vakit geldi. İşte; geçtim. Şimdi sizim ben. Dinleyin yüreğinizde dinleyin. Ohh işte….şimdi.

Değer biçtiğim her ne varsa yüreğinizdedir; bunu bilin. Hiçbiriniz diğerinizi anlayamazsınız ama siz sizi anlarsınız; bunu bilin. Işığınız hakiki bilin ama siz sizden öte sizi anlarsınız ama ben size desem ki “sizin yolunuzda ışığım var.” Siz var mısınız bilmem ama ben sizin yoğunluğunuzda varım.

Ocağımda dünya yok benim, bugün ben tüm yaşamları kapsayanım ama dünya benim bunu bilin.

Bugüne gelmek zor değildi. Bugün Dünya İlmi’ni hak etmek kolaylaştı. İyi ve kötü yok, ilim var; bunu bilin.

Satabilirsiniz bilgiyi? Pahalı satabilirsiniz ama sattığını bilgi kodlamışsa ışık verir, kodlanmamışsa ışık yoktur. Pahalı satıp pahalı kayıt yapabilirsiniz, cevahir olabilir yüreğinizin gücü ama kapıda ışık yoksa sınama başlar. Bilginin ilmi yoksa yaşamda olmaz o bilgi.

Değerliler, ben size elimi verdim. Sizin eliniz ben ama ben size ölümlü olan hiçbirşeyi vermedim. Verdiğim hiçbir şey ölüm için değildir. Ben size ışık verdim ama ışığınızdı verdiğim ve ben size unuttuğunuz hiçbir şeyi vermeyeceğim; bunu bilin.

Sizin sizi anlamanızı bekledim. Sadece anlayın diye dillendim ama size ben sizden söz etmedim asla. Demedim ki “siz şuradan geldiniz, siz şunu yapın siz bunu yapın”; asla demem. Zakar’ın Ra Ka Ha olan ışığında bu yoktur. Sizin sizi hak edip dinlemenizi beklerim.

Size ben elimi verdim ama bu elde yaşamım var mı? yoktur. Ben burada, bu yoğunlukta, bu bedende yaşamıyorum; bunu bilin. Sadece varım ama yaşamıyorum. Zor mu anlıyorsunuz? Anlayın; ben ölümden öteyim.

Haa diyebilirsiniz ki “ama bedenlisin”. Her resim beden tanır ama yaşamı tanıyan yarını hak edendir. Biz, bizi hak ettiğimiz zaman Mikail’in Gücü oluruz, Mahrek’te oluruz; ortak kapıları açarız. Bugünden itibaren Ra Ka Ha olan ışıklarınızı kelamla dillemenizi istiyoruz. Yürüyen, koşan, uçan sizlere saygılar sunuyorum.

Bugün hepiniz yoğun şekilde uçtunuz. Yüceler cümlesinde Can Taht’a vardınız. Aha Hakk oldunuz, Halik oldunuz, hazırlandınız ve beşirin şavkından öte şevkle yaşama vardınız.

Yaşama vardınız bugün.

Sözüm özümün sözüdür. Gözüm yüreğimin sözcüsüdür ama ben Kara Işık olmaya niyetli değilim artık; bunu bilin.

Kara Işık, Rahman’da Kuran okur ama Akıl Tahtı’nda ışığını yere çekmek istemeyebilir. Biz bundan sonraki süreçte artık resmi çalışmalarımızı Beşer Kapıları’nın gücünden çok daha üstün bir dürümden yapmaya başlıyoruz ve bundan sonraki sayfada yoğunluğumuzda mutlaka beyaz renk olacak.

Beyaz rengi sessizce yaşam çektim; bunu bilin.

İşim kolay mı? zor ama şunu iyi bilin ki Mikail’in Gücü hepimizin yüceliğinde mevcuttur. Söz, göz, öz, tüm insanlık. Şimdilik….aha şimdi. Şimdi.

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/q98UqMngPWA?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

Av. Nezire SELÇUK - AÇILIŞ KONUŞMASI

Evet, dostlar; Yaşam Sempozyumu’na hoş geldiniz.

Bugün; BİLİŞ’in tohumlanışı Bütün’ün gücü ile gerçekleştirilecek ve hepimiz burada Bütün’ün kötülüğünü önlemeye çalışacağız. Bilgi akışı sağlanacak ve bu sessizliğin dürümlerinden gerçekleşecek. Bilgi, akıl tahtından olacak ve bizler Mikail’in tohumları olan Kutsal Işıklamayı gerçekleştireceğiz. Kaynak ışık bilgidir ve bilgi hak ettiğiniz için Bütün’ün gücü tüm yaşamların sisteminden kelama inecek.

Bugün; ben, kutsal tohum olan ışığı Kök Gökler’den Söz Sistemleri’yle indireceğim ve hepimiz burada Bellek Kapılarını açıp Bütünün Kuranı’nı okuyacağız.

Yarın, aklın tahtından kutsal ışığın tohumlanışı yapılırken bizler, BİR’e hizmetçi olanlar; Bütün’ün kötülüğünü önlemek üzere bu yoğun çalışmayı yaparken kini nefreti aşmalıyız. Hepimizin yoğunluğunda bilgi var ve hepimizin yoğunluğunda köklenmiş güç var ve hepimiz kalem olup yazmalıyız. Kuran insan; insan Levhi ve Levhi hasat. Hepimiz bunu bilerek buradayız.

Kaynak ışık; BİLİŞ’in tekniğindeki o hakiki yarın ve biz o yarını Bütün’ün gücü olarak tüm sistemlerle köklemeye çalışacağız bugün. Oğul vereceğiz tüm sistemden tüm yarınlara ve biz bugün, Bütün’ün kötülüğünü önlemek üzere bu yoğun çalışmayı başlatıyoruz. Bellek Kapılarını açıyoruz ve dünyanın Ruhi Kuranını okuyoruz. Yoğunluk arttığı zaman Bütün’ün gücü de artacak. Cemaatimizin gücünü tüm sistemlere çekerken kelamın ilmiyle bunu başaracağımızı biliyoruz.

Ortak Zaman Sayfalanışlarıyla başlayacağız. Bilahare ışığın tahtından İlm-i Ko olan tek tek inecek olan ışıklar Bütün’e indirilecekler ve 7. Dürümden itibaren hepimizin yoğunluğu artacak. Çatıyı kurduk. Bütünün gücü yoğunluğu artıracak ve sevgiyle sizinle olacak her diri. Ağır ağır dünya tohumları kodlanacak.

Miraç insanın ilmidir. Bugün burada olanların tümü, Miracın Levhi’siyle tohumlarını gökleyecekler ve erdiğiniz yerde hepinizin yüceliği tohum olarak Bütün’e indirilecek.

Ekip haline gelmek, sizleri bizlere kaynak yaptı. Hepimizin gücü buradadır ve bu gücü Bütün’ün sözü ile dileyeceğiz. Yeri göğü yaradan, insanın ilmiyle yarattı. BİLİŞ’i hak etmeyen bunu dilleyemez.

İki yaşam vardır: Biri Ekmek Yaşam; diğeri Akıl Yaşam. Ekmek bilgidir, hasatı yapar ve tüm insanlığı sonsuzlaştırır. Yazar, çizersiniz ama Levhi’yi kodlamak ve yaşatmak kolay değildir. Ben Ana Kapı, Sistem-Nizam ve Düzen’in gücü, Mikail’in Kuranı, Amon olan, itaatkar ve hakiki olan bilge ve hepimiz buyuz. Bugün burada olan herkes, kelamla buradadır. Toprak insan aklın tahtına varamaz ama ışık olduğunda akla varır. İşte o zaman insan, insanlaşır…

Yine de dünya ve yine de Kuran ve o Kuran Bütün; hepimizin tüm insanlığa Kaynak olarak indireceğimiz. Bunu anlayabilmenizi umarım.

Yarını hak etmek için Bütün’e köklenmek gerek. Görevi hak etmek ve güçlenmek gerek. Miraç’ın Sistem olduğunu bilmenizi isterim. Kini aşmayan yolu açamaz, bu kesindir. Mikai’lin Kuranı insanın tohumudur. Tüm İnsan Soyları BİLİŞ’i hak ettiğiniz zaman sizinle Birlik olur, burada olmanız bu nedenledir. Yer gök ilimdir. Ama bu ilmi tüm sistemlerle dilediğiniz zaman ilim sizde kelam olur. Biz bunu bilenleriz.

Dünya unutulan bir planetti ve biz bu planeti hak etmeye indik. İkmal tamamlattık ve Bütün’ün gücü olduk. Türkiye çalışmalarını bu nedenle başlattık. Yedi dava açtılar dünyaya; bizi, bize verecek olanların tohumlanması için. Biz onları kontrol ettik. Yedi akıl tekniği ve yedi hasat ama her biri de ışık. Biz hepsinin bütünlüğü ile buradayız.

Art niyetli olanlar, yoğunlukları ile tüm insanlığı kontrol edeceklerini zannedenler, bizim yüreğimizde kendi yüceliklerini dilleyecektiler burada. Buna engel olduk. Onu engelledik. Buraya gelmek isteyenler vardı; bunu bilin! Ama onların tohumlanmasını kelamla dilleyeceklerini düşünen onlar; Bütünün Kuranı’nda kendi yoğunluklarını kontrol edemediler ve geçişleri gerçekleşmedi.

Bugün burada tohum olacağız hepimiz ve bugün burada ışık olacağız. Buraya gelen kim varsa Levhi olup gelir. Bitişik ilim yapılır burada ve tüm sistemler bu yoğunlukta Bütünün Kürzi Tohumlaması’nı yaparlar. Her dürüm ağır yüktür ilman Bütün’e ama bizim yoğunluğumuz Bütünün Kuranı olur ve hepsini korur.

Çatıyı kurmak, hepimizin gerçek işidir. Biz bu çatıyı kurduk. Terk etmedik dünyayı; bu dünya bizim yüreğimizdeydi. Ve bugün biz, bu yüce ilmi hepimizin tekniği ile Bütün’e dinletmeye çalışacağız. Burası yaşam, burası ışık ve burası bitişken olan kontrollu cevher. Diri olarak dünyaya indirdiklerimizin çoğu bizi dinliyor şu anda…

Kuran İnsan ağır tahditle dünyayı çerçeveleyen ilmi, hakikiyetinde dürümlerken sizinle de çalışacak bugün. Kuran İnsan, ağır yükü hafifletecek bugün yine. İnsanın hasatı yapılacak. Ve bu hasatı yaparken resim yapmayacağız bugün burada. Yarını hak edip tohumlayacak olan bu cümle yoğun ışık bizi bize katmayacak; BİR’i BİR’e katacak bugün burada. Ortak akıl, hepimizin aklıdır ama ortak ışık bir tek ilimdir, bunu bilmenizi beklerim. Bu Birlik kapısını açtığınız zaman; sistemin gücü sizin yüreğinize inecek ve biz, Miraç olan bu yoğun ışıkta tahditsiz olarak insanlaşacak olanlara ışık vereceğiz.

Oğullar, ben İnsan; sizim ben ve bugün burada oluşum sizinle hakikiyetimi dilleyiş içindir.

Ben Nefes, bugün sizim ben, hepinizim ben ve bugün burada oluşum; Bütün’ün gücü oluşumdan değil; sessiz zamanları dillemeye gelişimdendir.

Ben Nur olan Kutsal Akıl; sizim ben. Sizden başka değilim. Ben ekip kurduğum zaman, tüm sayfalarda ışığım olacak ve ben ekibimi kurdum. Bu ekip bedenim.

Ben, hepimiz bir tek merdiven. İşte o merdiven, Bütün’e görev taşıyor. Umman olan ışık Uran Tahtı’ndan ilim aldı geçti. Ve ben sevgiyle sizdeyim.

Kaynak İnsan, hepinizim ben. Mahrekin Kuranı olan ilim, hepinizim ben. Ben tabuları yıkan, aşk olan ışığım. Sizden öte siz olan, kelamın tahtı olanım ben.

Kapıları kapatmayın bugün. Tevkif ettiğimiz hiç kimse yok. Bütün kötülükleri aşan ışıklarımız bizimle olacaklar bugün.

Oğul, ben Nefes; hepimiz olan Nefes. Sanal boyutların toplumlarıyla tohum ekmeye gelen birliklerin tümü, Bilgeler Meclisi’mde ışık halinde dürümlendiler ve sevgiyle kelama indiler. Aton Tohumları kodlandılar bugün, Bütün’ün gücü oldular ve tohumlarını kontrola geldiler. Aklın tahtı İnsan, biz O’yuz.

Türkiye, çoluk çocuk hepsi BİR’in BİR’i olduğunu zanneder. Biz onları kontrola geldik. Kalem olan insan, kanatlanır ama aklın tohumu olan insan, Kuran olur, kök olur, gök olur. Onurluyum ki olan insan, oğullarımızın gücüdür.

Develer kalktı yürekten Canlar! O develer ilme yürüyorlar. Hepimiz o deveyiz. Tek bir deve… Ama görev aldık, dünyayı hak ettik, yüklendik götürüyoruz bilin! Gönüllerin gücüyle, tüm sayfalarıyla, ışıkla biz O’yuz; O biz…

Ağır ağır dünya kontrolu kuruluyor sesle. Şu anda sesim tek tek inmeye başladı. Baştan beri size sesle gök sistemlerini çekiyorum. Kollarım dünyada ama yoğunluğum, ışığım tüm yaşamlarda ve ben her andan akıyorum. Aktıkça akıyorum ve size ve sizin yüreklerinize Kaynak Yaşamı indiriyorum. Bana Ana Kapı denir. Ben, emin olun hepinizde olan o yoğun ışığım. Hepimiz siz ve siz hepimizsiniz.

Malikaneler var dünya üzerinde Miraç olan ilmi kapılardaki yaşamlar. İşte biz oradayız. Sevgiyle sizdeyiz bugün Canlar, hepinizdeyiz. Bugün dünyamızı kontrol için Birler Kapısını açtık ve kökledik hepimizle hepinizi. Yalınızca dünya; yalınızca görev, yalınızca ilim ve yalınızca mahrek olan o Kürzi Kapı… Orada tüm insanlığa “geç!” diyoruz bugün “geç!”

Ergin sistemler, bugün bizdeler. Yarını hak edenler, BİLİŞ’i tohumlayanlar bugün buradalar. Toprak mutlak ama tohum kutsal; biz O’yuz. Öz Geçiş yapıyoruz şu anda. Ardımda dünya yok, ben o dünyayı kucağımda taşırım bilinsin. Ama tohum eken, o yol olan ışık, bizsiz değil Canlar. Işığımız dünyayı aydınlatmaya başladı şu anda. Has ışık yenilendi ve bütün görev Türkiye Çobanları’nın umman olan ışığına iniyor.

Her Levhi bir kapı. Açtık tüm kapıları! Ohhh, işte bu! Ve biz o kapıları açtıkça açtık da “ohhh! Aman! Ohhh!” diye diye aşka, yaşama aktık. Aha! Canlar aha! Aha! Aha! Aha! İşte bu! Şimdi…

Süper İnsanlık Realitesi

SEMPOZYUM YAŞAM

 

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU: Ol Hüseyin Akdağ,Cem Gözel

NOSTALJİ RÜZGARI

http://youtu.be/09JKJQ6QjA4?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

Av. Nezire SELÇUK - AÇILIŞ KONUŞMASI

http://youtu.be/qw5GSR_HQPg?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

Erim ERGÜN - "YAŞAMIN KAYNAĞI"

http://youtu.be/u2c4NY-8mHA?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

Aysegul Eraslan - "YAŞAMDA KADERİN EFENDİSİ OLABİLMEK"

http://youtu.be/4oohrjsMhNw?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

Sevim Sahin- "SULTANLIKTAN İNCİLER (6)"

http://youtu.be/7Lr1e4ZM4eU?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

Ol Hüseyin Akdağ- "ÖLÜMSÜZLÜK"

http://youtu.be/RWaNLa7GLgw?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

Guler Pinarbasi- "YAŞAMDA FARKINDALIK"

http://youtu.be/yCQ6SsSjS-o?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

Gülden Zengin Ruhsal Şifa- "REENKARNASYON YANILGISI"

http://youtu.be/0nlkynq5nJ8?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

Gülden Zengin Ruhsal Şifa - "MOR IŞIK MEDİTASYONU"

http://youtu.be/7euxR6UbCuU?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

Beril Özdoğan - "DÜNYANIN NEFESİ"

http://youtu.be/92zuvRxLzkM?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

Rasim Odabaşı - "STRES - 1"

http://youtu.be/9yVCt8bhYg0?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

Seher Bilge "YAŞAM SESTİR"

http://youtu.be/Ca9u0461NH4?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

Yasemin Kaplan - "URANÜSYEN"

http://youtu.be/deC_IGCBqtk?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

Abdullah Güler- "ALTIN YAŞAMLAR"

http://youtu.be/qyPwoDNMYsI?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

Cemil Yüksel- "Teta Bilincin Türkiye'nin Altın Çağına Etkisi" "

http://youtu.be/ijfZKz8Tl-k?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

Bahar Umurtak (Birlik Ilmi)- "İLAHİ KUTSAL IŞIK OLAN BİLİŞ"

http://youtu.be/u63c9ZoOcko?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

Zehra Balcı- "YAŞAMI HAK ETMEK"

http://youtu.be/z5Zm-NT6z70?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

Peker Selçuk- "FARK ETMEK, ALGILAMAK"

http://youtu.be/aSh3QiAc6zU?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

29.KASIM.2014 TARİHLİ SEMPOZYUM "YAŞAM"

Selma Mine Erses- "YAŞAMA SANATI"

http://youtu.be/8-Djq6ALIw0?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

'' Kendinden başka rakibi OL'an yaşama ışığıyla inemezdi. ''

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU

Bugün bir resim sergisinde '' Birleşik Işık Korosu ( TC Büşra Ertuğ, Cem Gözel, Ol Hüseyin Akdağ ) '' OL'arak bir program hazırladık !

İlk kez iki antik arya üzerine çalıştık çok sesli OL'arak.

Büşra viola çaldı, ben keman ve Cem de aryayı okudu.

Cem'in bu konuda aldığı özel eğitimi var.

Büşra müzik bölümü mezunu.

Benim de böyle bir geçmişim var.

Toplandık çalıştık.

Metronomlar, entonasyonlar, üst sesler, alt sesler, birinci kemanlar, ikinci kemanlar, baslar, partisyonlar...

Bağrışmalar, çağrışmalar, başardığımız an yaşadığımız duygu dolu anlar !

Bu '' duygu dolu '' içimden fırlayan balıklığımdan geliyor.

Biz yaklaşık dört beş aydır birlikte çalışıyoruz.

Bizi daha çok youtube'daki Süper İnsanlık Realitesi Sempozyum kayıtlarından bilebilirsiniz.

Biz özellikle '' koro '' dedik,

Her ses bizimle büyüyen bu ışıkta hepimiz OL'up ses verebilsin diye !

Ne kadar yol aldık ! Her çalışma ne büyük zenginlikti benim için.

Bence iş nereden nereye gelebildiğimiz ve daha yol almaya olan hevesimizdi.

Kendinden başka rakibi OL'an yaşama ışığıyla inemezdi.

Türküler yaptık, şarkılar yaptık, tangolar yaptık, nostaljik poplar derken aryalara kadar saldırdık ki en son mini mini peşrevi çok sesli hale getirmeye falan çalıştık ve bir şeyler de başardık gibi smile emoticon Yakında paylaşırız.

Sergi nasıldı ?

Bir kere bizim ilk profesyonel çalışmamızdı '' Birleşik Işık Korosu '' olarak yaptığımız. Heyecanla hazırlanmıştık. On şarkılık kadar, ikisi arya OL'mak üzere, bir program hazırlamıştık.

Aryaları çalarken ve söylerken pek takan OL'madı bizi. Halbuki en çok onlara çalışmıştık. Nasıl özenmiştik. Değer görür diye düşünmüştük. Bu seferlik OL'madı. Sağlık OL'sun smile emoticon

Tangolarla devam ettik. Yüzleri çevirmeyi başarabildik !

Birkaç nostaljik pop ve '' Hayat Bayram OL'sa '' ile programı bitirdik.

Müsamerede kendini gösteren çocuklar gibiydik.

Yürekler pır pır.

Her halükarda işimizi halletmiştik; bununla birlikte benim ve ekip arkadaşlarım için de öyledir diye düşünüyorum, önemli OL'an geri dönüşlerdi. Süreçte gerçekleşen keşiflerdi.

N'apmıştık ? Neyi daha iyi yapabilirdik ? Ne vermiştik ? Ne almıştık ? Çoğu kişi için bir figüran OL'muştuk belki smile emoticon bununla birlikte biz o değeri hak edip kazanmalıydık. Bunun için çalışmalıydık ve uyanık kalmalıydık.

Daha iyi nasıl yapardık ? Ne zaman özgürdük ve hak ettiğimiz yeri kazanırdık ?

Canım arkadaşlarıma bir kez daha teşekkür etmek istiyorum !

Bugüne kadar kısa gibi görünse de benim için çok değerli bir yolculukta benimle OL'dukları için. Bazen yersiz önemsemelerimle vıraklayıp durmama tahammül edebildikleri için smile emoticon Tüm planlarını bir yana koyup yeri geldiğinde '' Birleşik Işık '' için çalışabildikleri için ! ki ne kadar yoğun programları OL'duğunu ben biliyorum.

BİZ'e değer verdikleri ve bu BİZ'in içinde büyüyebilmemize OL'anak sağladıkları için.

Müzik hep benim hayatımda vardı ve bir şekilde de OL'urdu, o benim bir parçamdı; bununla birlikte siz o parçanızla, hak ettiği yolun ışığı OL'up iletişim kurduğunuzda, o da sayfa sayfa size kendini ve onun içindeki sizin ışığını açardı.

Usül, ritim çalışırken mutluydum; la majör, mi minör anlamaya çalışırken mutluydum, şarkı göğsümden yaşama akarken mutluydum; bunu ruhumun ışığı dostlarımla paylaşırken mutluydum, onlarla birlikte öğrenirken mutluydum ve bu ışığı yürek yüreğe yakarken biz, mutluydum.

Her bir şarkı, bir yaşamdı ve her şarkıda bir yaşamın ışığı OL'abildiğinde insan, o yaşam artık ışığımızdı. Buydu bizim yolumuz. Işıklar oldu şarkılar ve biz o şarkılarda yüreğimizle yanan ışıklar. Ne de iyiydi insanı yüreğine yüreğiyle katan ve bu yolda ışık OL'up parıldayan ! Amin heart emoticon

Bugün arkadaşlarımla teneffüs ettiğim havada bir kez daha sevgiyi içime çektim. Kimse bizi takmıyorken de orada OL'duğum için sevinebildim, bize dönen bakışlar hayranlıkla bizi seyrediyor OL'duğunda da.

'' Burada ne işim var ? '' diye sorduğumda kendime şuydu cevabım : Ben burada yüreğimin ışığıydım ve yüreğimin çarptığı yerde haktım ve aktım, aktım, aktım ! İşte bu !

Bir yolu paylaşmak ne kadar değerliydi ve bu yol hepimizin yolu OL'abilmişti. Yürekler yüreklerle birleşikti. Türkülerde içimizden aktığında gözyaşları, yüreğimizden yaşama ışık OL'up inmişti. '' Çalıkuşu '' kahkahalarımız mutluluğumuz OL'muştu ! '' Kara Yılan '' yüreğimizin karanlığına yakılan ışığımız OL'muştu ! '' Akşamı süz '' müştü deniz. '' Renginden '' yüreğimiz akmıştı. O renk gül pembeydi ki o gül hepimizin yüreğiydi. Duygu dolu anlardı benim için.

Yol önemliydi ve yola çıkan, yol OL'up yürüyebildiğinde, yolu hak edebilirdi. İşte buydu insanın Tanrılık serüveni. Benim vardığım yer önemli değildi. Vardığım yer insandan ötesi değildi ve o insan da benden ötesi değildi ki o ben bizdi. İşte bu !

Bugün dedim ki : '' Ey yol, ışığın hep bizi bize götürendi ! ''

Öpüyorum '' Birleşik Işık '' la Yüreğinizi heart emoticon

Teşekkür ederim dinlediğiniz her an için beni heart emoticon

ve çalışmalarımızdan birkaç örnek :

http://www.youtube.com/watch?v=OUJOGN5u

 

SEMPOZYUM “YAŞAM” Peker SELÇUK’un Konuşma Metni:

FARKETMEK VE ALGILAMAK

“Bizler, yerde görev taşıyabilmek için, Sistem’den görev alıp dünyaya gelmek, dünyada hak edip görev programını açmak, bilgiyle güçlenmek ve görev taşıyabilecek dürüme varmak için dünya yaşamına geldik.” Öteki dünyadan, o taraftan… Geldik amma kalıcı değiliz. İyi ki kalıcı değiliz. O tarafı bir bilsek kimse kalmaz bu tarafta.

Şimdi buradayız, dünyadayız. Bu dünyadayız… Yaşamın sonu yoktur. Yaşam sonsuzdur. Yarın yaşamın öteki sayfasına geçeceğiz. Ebedi yaşamın sayfalarında dolaşacağız.

Bugün burada beraberiz. İnanıyorum yarın da o yaşamlarda bereber olacağız. O yüzden beraberliğimizin önemini sanıyorum kavramış durumdayız. İyi ki ne güzel bir beraberlik içindeyiz.

Buraya yaşama geldik. Ancak yaşamın farkında mıyız? Sorunun cevabı, yaşamın tanımlanması ya da tanımlanabilmesidir. Standart bir tanım yapılabilir mi? Sanmıyorum. İnsan sayısı kadar tanım çıkar karşımıza tıpkı parmak izlerimiz misali. Biliyoruz ki hiçbir insanın parmak izi ötekininkine benzemez. Herkesin tanımı kendisine.

Yaşamı tanımlarken, tanımlamanın işlevinin ve niteliğinin öneminin belirtilmesi iyi olur sanırım.

Yaşamın bir konum olduğunu düşünüyorsak, bir nesnenin konumu onun koordinatları içindedir. Yani önü, arkası, sağı, solu gibi bir planı olmalıdır ve vardır da.

Benim yaşamım, çınar ağacının yaşamı, çayırdaki otların yaşamı, havadaki martıların, balinaların yaşamı gibi mesela.

Canlı tanımı içine giren, ne varsa hepsinin yaşamı ve hatta cansız tanımlaması içine girenlerin de pek tabii!...

Ha şairin dediği gibi bir de o taraf vardır… Ne diyor? Ahret diyor. Bir başka dünya diyor.

Durmuş saat gibiydi, durup geçmeyen zaman.

Donmuş sükut içinde güneş görmeyen cihan.

Hakimdi yerde ufka kadar uhrevi vakar.

Bir çeşme vardı. Her tarafından ışıklar akar.

Geçtikçe bembeyaz gezinenler üçer beşer.

Bildim ki ahret denen yerdedir beşer.

Demek ki iki dünyada var olan bir yaşam söz konusudur. Şair gitmiş ve görmüşçesine yazmış bu mısraları.

Yaşam nedir? Sorusu cevap arıyor. Bu soruyu bana sorduğunuzda, anında ve beklemeden cevabım; yaşam farketmek ve algılamaktır derim. Farketmektir; farkedilmektir. Bir o kadar da algılamaktır.

Fark ettiğin oranda, algıladığın oranda yaşamı farkedebilirsin, görürsün. Somut şekilde algılarsın. Yoksa argo tabirle belirtildiği gibi ot gibi yaşarsın. Yaşam buysa eğer.

İnsanların durumunu farketme yetenekleri açısından şu olay önemlidir.

Ellili yıllarda Boğaziçi’nin asude serazat bir döneminde bir adam elleri ceplerinde, Boğaziçi’nin münzevi bir kıyısında, köyünde oturup gönlünü, ruhunu dinlendirirken, bir taraftan da az ötesinde kuytu küçük barakasında, köşede çay yapan çaycının çayını içer; onunla muhabbet eder ve derinden derine;

Durdum hazin hazin acıdım kendi halime.

Aksetti bir dakika uzaktan hayalime.

Sakin Emirgan’ın çınar altında kahvesi;

Poyraz serinliğindeki yaprakların sesi;

Mısralarını mırıldar.

Bu keyifle denizin maviliklerini, karşı kıyıların yeşilliklerini, güzelliklerini farkeder. Doğayı algılar; yaşamın keyfini bulur önündeki panoromada.

Gariban çaycı ile bu kalantor tonton adam, birbirlerini pek severler; dost olurlar. Günler günleri kovalar, bermutat dostluk ve arkadaşlık, ahbaplık büyüdükçe büyür. Bu adam buraya sürekli gelip gitmeye başlar.

Bu tonton adam, Boğaziçi’nin güzelliklerini resmetmeye başlar. Ama fırçayla, boyayla değil, sözlerle, seslerle, şarkılar misali ahenkli ve lirik şiirlerle Boğaziçi’ni resmeder.

Resmeder ama Boğaziçi’nin bu asude, tenha biraz da gariban bugüne kadar kimsenin yüzüne bakmadığı Boğaziçi’nun bu köşesi bir süre sonra yaşamın merkezi olur. Farkedilir; yaşam olur. Herkes bu güzelliği algılama hevesine kapılır. Herkes bu güzellik karşısında bir demli çay içme keyfini arzular.

Sadece İstanbul’da yaşayanlar mı!? Hayır!... İstanbul’a yolu düşen herkese, döndüğünde o diyarlarda, memleketinde sorarlar; nasıl Emirgan’da bir çay içtin mi? Güzel miydi diye. Artık Emirgan farkedilmiş, meşhur olmuştur. Ama artık o, tonton ve kalantor adam oradan soğumuştur. Herkesin gittiği bu yere artık o gitmez olmuştur. Bu yerin asudeliği, serazatlığı, münzeviliği kalmamıştır. Panayır yerine dönmüştür.

Yaşamı farketmenin bir şeklinin tarihi hikayesini dillendirdik. Yaşamdan sahneler, anlatmakla bitmez. Bu örnekte olduğu gibi…

Size çok ünlü bir başka farkedilişten söz edeceğim.

Jamet Abbott Mc. Nail Whistler’in (1834 – 1903) takriben 100 yıl önce kadar ABD’den Londra’ya gelene kadar, Lonrda’da sis mis yoktu… Londra’nın sisli günleri ile henüz ünlü olmamıştı. Sıradan bir Batı Avrupa şehri idi. Kimse Londra’nın sisler altındaki şiirselliğinden; sisin efsunluğundan kimse ama kimse söz etmiyordu. Londra’nın sisler altındaki güzelliğinden bahseden şiirler, romanlar yazılmamıştı. Şarkılar bestelenmemişti.

Nasıl yazılsın ki!? Nasıl konu edilsin ki!? Kimse sisi görmüyordu. Sis yoktu..

İngiltere’nin başkentinin ortasından geçen nehrin üzerinde biriken yoğun dumanları kimse farketmemişti.

Taa ki ABD’deli Ressam Whistler Londra’ya gelip de Londra’nın sisli manzaralarını tuallere dökmeye başlayıncaya kadar sisi görme farkındalığını algılamasını hiçbir Londra’lı hissetmemişti ve bilmemişti.

Londra’nın yaşamının bir bölümü, yaşamının bir kesiti olan sisli yaşam, bir sanatçı tarafından verilmişti Londralılar’a

Ünlü İngiliz Şairi Oscar Wilde der ki “Whitler resmini yapmaya başlayıncaya kadar Londra’da sis yoktu diye Londralı ile dalgasını geçer büyük üstad.

17 yy Fransız ahlakçısı La Roş (Rochefoncentd) kendini farketmek, çevreni farketmek, neslini farketmek, O’nu farketmek… İşte o zaman yaşam süreci başlamış olur der ve yaşamın tanımını yapar. Günümüzden 300 yıl önce.

Buradaki yaşamı farkedelim ya da farketmeyelim, bize tanınan zaman dolar ve sonra Dar-ıl Beka‘ya irtihal etmek, Hakk’a yürümek; o tarafa geçmek üzere hazırlanırız; yola çıkarız. Belirttiğim gibi Oradaki hayata başlama; orayı farketme, algılama yolculuğu başlar bizlere. Öyle bir yolculuk ki tarifi mümkün değil. Meçhule giden bir yolculuk. Güzel sürprizlerle dolu bir yolculuk…

Kendisini andığım o kalantor tonton adam ne diyor? İp uçları veriyor o güzel sürprizlerden:

Artık demir almak günü gelmişse zamandan;

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

………

Birçok gidenin herbiri memnun ki yerinden;

Birçok seneler geçti. Dönen yok seferinden.

Dikkat edilirse, Darül Beka’ya (Sonsuz Alem, Ahiret, Öbür Dünya) irtihal etmek (bir yerden bir yere gitmek, göç etmek) dedim. Ölüm demedim. Ölmek demedim… Zira devamlı söylendiği gibi ölüm diye bir şey yok.

Sonsuz aleme, öteki yaşama göç etmektir olay. Yaşam dediğimiz şey işte bu…. İşte bu…

Peker SELÇUK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

SEMPOZYUM “YAŞAM”

29.11.2014

İLAHİ KUTSAL IŞIK OLAN BİLİŞ

Yeni bir insan, yeni bir dünya ve yeni bir yaşam….hepimizin kendimize yenilenerek, bütün olup vardığımız bu ana hepimiz hoşgeldik….yarın olup vardığımız bu gün herşeyin yenilendiği bir gündür. Büyük gün bugündür. Bugün yaşamların doğum günüdür; kutlu olsun.

Yarın ben, yarın bu an ve şimdi….yarın bizin beni ve o yarın yaşam. Yaşam ışık ve o yaşam biliş. Okumak ya da öğrenmek değil; “Ol” demeden oldurmak, “bileceğim” demeden bilişle yaşamak….ihtiyacımız olanı bedenimizin kendine çektiği, olması gerekenin olma haline izin verdiğimiz, kontrolumuzun tam olduğu ve hakim-i hak olduğumuz bilişli bir Yaşam….o yaşamda biz hakikiyiz, diriyiz ve ışığız. Işığız derken biz; hepimiz tek bir IŞIK’ız. ….sadece bizler mi? tüm yaşam tek bir IŞIK…ve o ışık burada, o ışık burası, o ışık biz; yani o ışık ben. Yaşam o ışık ve Yaşam ben! Lütfen beni, bizi ve bütünü duyumsayalım ve o cevheri tekliği hissedelim. İşte İnsan olmak tüm yaşamları kendi öz varlığımızda, kendi yıldız sistemimizle tohumlamak ve kodlamaktır. Burada yaptığımız çalışma budur.

Dünyada yaşam sürüp sonra göçmüş olan tüm uygarlıklar şu anda buradalar. İnsan Soyu burada…Levhiler, kalem olanlar, bedensizler burada, Sultanlar burada, ilm-i ko olanlar, cevheriler, yaşam kaynakları, tohumlar, cümle alem burada; bu anda. Lütfen bu bütünlüğü hissedelim….

Mahşer’i yaşıyoruz şu anda. Ondan gelip ona döndürüldüğümüz bu anı hissedelim. İşte o; ilahi kutsal ışık olan biliş!

Eski yaşamlar bugün bizlerle yeni bir yaşama adım atıyorlar. Eski ve yeni yepyeni bir günde buluştuk. Lütfen bu birliği hissedelim. Bu anda herkes ve herşey var.

Rengarenk bir Yaşam var önümüzde; tüm renkler ve frekanslar dans ediyor. Her bir renk sensin; yargılama. Ayrılık bitti. Spektrumun tüm renklerinde kapılarda bekleyen insanlar var; asırladır bekleyenler….onlara yüreğinin kapıları aç, geçsin hepsi ışık yaşama!

“Yaradan yarattığında yaratılır” deriz. O zaman bu an, tüm yaşamı kayıtladığımız bu anda Yaradan’ın gücünü hisset ve bu andan sonra Yaşamda Yaradan’ın eserini gör. Bu eserde sorumluluğunu bil ve sesleş.

Sesleş ki her diriyi tohumla ve kodla. Sesleş ki özgörevini devreye al….sesleş ama ilimle dilleş çünkü dilinde ilim olanın yolu cennet olur. Dere olup diriklerden aktığında merdivenin en alt basamağından başla ki bir tek kök dahi kalmadan toplumlar toplanıp kodlansın. Dürümle cümle yolcuları kendinde ve Altın Işık Yıllarına ulaş. Atlanta yaşamını dünyaya indir, yaşa ve yaşat ki savaş bitsin ve barış hüküm sürsün cihanda ve evrenlerde.

Yaşam sensin; kutlu olsun. İyi ki, iyi ki…..

Teşekkür ederim.

29. Kasım.2014 tarihli Sempozyum “YAŞAM”

Dünyanın Nefesi

Ben dünya, insan yüreğine dürümlenip dinledim bedenimi eskide.

Dinledim usulca, dinledim...sessiz sessiz nefeslenemeyen bedenimdeki kayıtları. Bir bir dolaştım sayfalarda hiç üşenmedim dinledim... bırakılan kayıtları tek tek.

Köklerdeki gücü, yaratıcılığına taşıyamayan, bir üsteki yoğunlukla birleşemeyen ve korku beden alanını yaratıp, rahatlayamayan ve akla ve hakka varamayan sayfaları dinledim. Tek bir şey duydum.... Çoğunda çaresiz kabul ama çaresizlikten... Ol ma isteği ama varamama, bütünleyememe, kendini katamama ve eksiklik duyma ve yolunu kapatma hep bir acı ve kırıcılık ve döngü olmuş bu çaba. Çabayla hareket dinletmemiş kendini kendine...

El açmış, dua etmiş, istemiş, istemekle var ettiği hep istemek olmuş, ayrılık yaratmış. Kısır döngüde yok saymış kendini ölüymüş,tabularla örmüş kendini, sınırlılık içine hapsetmiş, sessizmiş ve tanımamış gücünü yalnız saymış kendini.

Dinledim ben yaşam sayfalarını, kendi yoğunluğunda kendini bulamamış gök sistemleri içinde dağılmış,sessizleşmiş,sesleri kısılmış tüm kayıtları.

Ve bugün yeni bir dünya günü deyip, insanın yüreğindeki güçle birleşip, dinlettiyorum kendimi kendime. Dinlettiyorum çünkü bu günde yeni bir kayıt var bedenimde, diri yaşamın kaydı. Öz gücüm devrede...Kelam olup dilleşiyor yeniyle giriyor , ışıkla kayıtlıyorum, bu kayıtta yer gücünün gök gücüyle birleşiminin köklerime yenilenen yeni bir yarınla inişi var. Dünümü, bugüne katıp, yarınım olan zamanlardan şimdi olup geçişim var.

Bedenimde ki her bir sayfa ayrı bir yoğunluk ve yaşam kayıtlarını yeniyle akıtıyor şimdi, köprü olup tek bir yoğunlukla çalışıyor, yüreğimde ki sesin yoğunluğuyla. Işık aklın ışığı, o akıl şimdi de bedenimde ki en yüksek bilgi açılımını sağlayan ve bu bilgiyi ışıkla her bir organa geçiren, akıtan ve dilleyen yürek. Bu bedende diri yaşam yürekteki akıl... Ve o akıl olan insan şimdi dünya yüreği olup, birleşik ışık olup çalışıyor, benle...

"Ve diyor ki" ve "diyoruz ki" her bağlantıda, acı yok artık... acıyla geçişi değil, sevgiyle geçişi kayıtlıyorum bedenime. Gücümün sözü olup, gücümü alıp yaratıyorum, temelimde kuruyorum yasaları ve bu yasalar benim yaşam pınarım, bu pınar öz saygıyı, birlik beraberliği, gerçek kaynağın yarattığım ışığımda, yaratılan yarınım olduğunu bildiriyor.Yarattığım barış, sevgi, her daim umut ve yaratımdaki ana kaynağım olan, yüreğimdeki ilim ve bu ilimin geçişkenliğini sağlayan bizlik, yani birlik...ve tek'lik

İşte yaşam....her bir organdaki yaşam, ölü yada diri, her biri insanın kontrolündeki sistemle birbirine bağlanmış birleşim ve o sistem bir'in sistemi her anda her şeyle yaşamı olarak dünya olup sesliyor kendini.

Kabul günü bugün, ikram edilen ışık ,ikramının ışıkla olacağı başka bir güne gebe.Ve o gün şimdi de gerçekleşiyor. Şimdi ikram edilenin kendine ikram ettiğin, kendi karanlığında ışıddığının, kendin olduğunu anlama günü. Dünya ikramda, ama dünyam aynı zamanda geçiş alanı ikram ettiğinin kendine geçiş yaptığı ve kendinde kendi olup ağırlandığı bir günde...

Hadi o zaman kodlayalım ışıkla bedenimizi bu beden bizim. Yaşam bu beden de ve yaşam dünya bedeni olup nefes alıyor çünkü nefesini kendi ışığıyla kodlayıp ikram ediyor kendine. Bu nefeste aldığım yücelişim ve verdiğim birleşimim. Ve ben nefesimin gücüyle her yerde ve an'dayım şimdi...

Üzülmesin benlik kayıtlarım, ben sizdeyim, üzülmesin sessizliklerim ben nefesimdeyim ve nefesimin gücüyle inerim ve dillerim bizleri, yaşatır var ederim , yaşarım, ve an ve an ve an,,,, yaşarız bu bedende yarınlaşırız. Diri yaşam olup akarız...

Ben nefesini, biz olup kodlar ışık ışık dilleşiriz yaşamlarda. Bu beden yer, bu beden gök ve tüm geçişler kaynağını ışıkla kodlayan nefesimizde yaşamı taşıyan...

Yaşam......; sistem örgüsünün bulunduğu beden ve beden dünya sesi olup insanla kodlandı, bütünün gücüyle aktı....aha tohumlandı ve işte şimdi oğullandı...aha ikramlandı yaşama, yarınlandı...

Ben insan soyunun yerdeki kapısı ve o kapıdaki tüm yaşamın sesi olan. Ben insan, kaynakta olan ve kaynağını tohumlatan ve bedeninden kodlayıp soyunda kaynak yaratan sistem. Ben insan, sistemini tüm yaşama kaynak ışık diye dilleyen,dürümlerinde akan ilmin kaydı.

Ölü yaşamı, diri yaşama katan ve ölümsüzleştiren birleşik ışığın gücündeki tek'lik ve ben bu tek'likle, bir'in sistemi olan dünyayım bugün. Dünya, ben ve ben dünya dediğimde tüm yaşam kaynağımda ki ilimle bedenimin ilim olan ışıkla nefesimi kodlaması.aha burdayım...

Aha burdayım çünkü ben nefesim,,aha burdayım birleşik ışığın nefesindeyim aha burdayım nefesim ilimle kodlu yaşamın diriliği ve her verdiğim, benim yeni alışımın, yeni açılımıyla tohumlu ve o tohumda şimdi oldurmak var, nefes almak değil, nefeste ol'mak var.Nefesle oldurtan güç olmak....

Ol, yaşam ol gir...yaşam olduğunu bil gir ve yaşamı oldur çünkü yaşam oldurulan nefesindeki güçtür ve dünya bu nefesin gücüyle çalışmaktadır şimdi...iş buydu ve dünya tüm yaşamlarda nefesindeki bu bilgiyle olduruyor kendini. Aha şimdi sesliyor...kelamla ikramlıyor kendini ışığındaki yaratımına...

Ben dünya, yarattıranda, yaradan olup toprağımı, ışığa kattım bugün.Devre devre ışığımı kayıtlarıma kattım bugün. Bugün ben, tanrısal görevimi insanlaşıp zirvelere kayıtlayan yerkürenin öz gücünü sistemlere göz, söz olup dilleyenim. Dilimde, yüreğimdekilerin yaratımı ve yarattığım sistemde kerkesin, herşeyle barışı var. Barış var bugün, dünyamın barışı. Yaşamım var gücümde, diri ve ilimle yenilenen sesim var yüceliklere. Varım ve öz köklerimin diliyle aldım görevimi, bu görev sistemin çekirdeğindeki yaratım ve ben o çekirdekte ki ana göz. Işık ışık bakıyorum yaşama ve yaşam benim gözümden akıyor yoğunluklara. O yoğunluklar ki benim hak ettiğim diriliğin çakmak çakmak olan var kayıtlarım olarak benimle bugün. Mutluyum bugün, çok mutlu.Nefes alıyorum bugün ve aldığım nefeste kendi derinliklerimin hakkını taşıyorum bugün. Çok derinlerde yeni haklar yaratıyorum bugün. Yerkürenin bildiği yücelişi, insan sistemiyle taşıyorum bugün. Ben yaşam, ben yasa, ilmin kaydıyla ışıyan güç. Bu güç ışığın gücü, bu güç ışığın yaratımı. Bu yaratım benim öz şeklimin yansıması olan her anda yaratılan yaşam ve ben yarattığında, yaratılan yaşam olan, dünyadan açılan sistemin gücü olan insanlayım bugün . Işımaktayım varlığıma. Şimdi ve şimdi,aha şimdi...

SEMPOZYUM “YAŞAM”

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU: NOSTALJİ RÜZGARI

Hüseyin AKDAĞ, Cem GÖZEL, TC Büşra ERTUĞ

SUNUM: Bahar UMURTAK

Süper İnsanlık Realitesi

MODERATÖR: Av. Nezire SELÇUK

Süper İnsanlık Realitesi

1.OTURUM: 10.30-11.30

KONUŞMACILAR:

1.Erim ERGÜN

Yaşam Koçu ve Süper İnsanlık Realitesi

“YAŞAMIN KAYNAĞI”

2. Ayşegül ERASLAN

Süper İnsanlık Realitesi

"YAŞAM'DA KADERİN EFENDİSİ OL'ABİLMEK"

3. Sevim ŞAHİN

Süper İnsanlık Realitesi

"SULTANLIKTAN İNCİLER (6)”

2. OTURUM: 11.30-12.30

4. Hüseyin AKDAĞ

Ruhsal Enerji Koçu ve Süper İnsanlık Realitesi

"ÖLÜMSÜZLÜK"

5. Güler PINARBAŞI

3. Göz Dergisi ve Farkındalık Okulu Kurucusu

"YAŞAMDA FARKINDALIK"

6. Gülden ZENGİN

Ruhsal Şifacı ve Süper İnsanlık Realitesi

“REENKARNASYON YANILGISI”

ARA : 12.30-13.00

MOR IŞIKLA ŞİFALANMA MEDİTASYONU

Gülden ZENGİN

3. OTURUM : 13.00-14.00

7. Beril ÖZDOĞAN

Nefes Terapisti ve Süper İnsanlık Realitesi

"DÜNYANIN NEFESİ"

8. Rasim ODABAŞI

Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Derneği eski üyesi

"STRES (1)"

9. Erengül KOÇ

Süper İnsanlık Realitesi

“HEPLİK-HİÇLİK”

4. OTURUM : 14.00-15.00

10. Seher BİLGE

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“YAŞAM SESTİR”

11. Yasemin KAPLAN

Astrolog ve Yaşam Enerji Uzmanı

“URANÜSYEN”

12. Abdullah GÜLER

Ruhsal Yaşam Uzmanı

"ALTIN YAŞAMLAR"

5. OTURUM : 15.00-16.00

13. Bahar UMURTAK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"İLAHİ KUTSAL IŞIK OLAN BİLİŞ"

14. Cemil YÜKSEL

Yazar

"Teta Bilincin Türkiye'nin Altın Çağına Etkisi"

15. Zehra BALCI

Balcı Yaşam Merkezi

“YAŞAMI HAK ETMEK”

6. OTURUM : 16.00-17.00

15. Peker SELÇUK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"FARK ETMEK, ALGILAMAK"

16.Selma Mine ERSES

Ruhsal ve Zihinsel Aydınlanma Derneği

"YAŞAMA SANATI"

17. Nezire SELÇUK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“İNSAN”

İZLEYİCİLERİN PAYLAŞIMLARI VE KAPANIŞ

SEMPOZYUM ÜCRETSİZ VE HERKESE AÇIKTIR.

Düzenleyen: Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Tarih:29.Kasım.2014

Yer: Kadıköy Belediyesi Brifing Salonu

Saat: 10.30-17.00

SEMPOZYUM “YAŞAM”

Dostlarım, her ay yapmakta olduğumuz Sempozyumlarımıza bu ay da 29.11.2014 Cumartesi günü 10.30 – 17.30 saatleri arasında, Kadıköy Belediyesi Brifing Salonu’nda “YAŞAM SEMPOZYUMU” ile devam ediyoruz. Bu güne kadar bu sempozyumlarımıza katılarak katkı sunan tüm dostlarımıza bu vesile ile teşekkür eder, bir kez daha herkesi aramızda görmeyi dileriz.

Saygılarımızla,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

ÖLÜ DÜNYANIN YAŞAMA VARIŞ SÜRECİ HAKKINDA ÖZ PAYLAŞIM:

Devre devre dünyaya Görevliler gönderilir. Ocakları yanar ve zamanı tohumlayan İlm-i Ko’lar (yaşamı tohumlayıp kodlayanlar) ışık halinde güçlenip, yoğunlaşıp yaşarlar. Aton Toplumları bunu hep yaptılar. Çatı kurdular. O çatının altında yol açtılar ve zaman kapılarından geçtiler. Dünyayı hologram olan Işık Kayıtları’ndan göreve aldılar ve sonsuz zaman sayfaları ile güçlendirdiler. Bu gün de olmakta olan budur.

Dünyanın aklı, tüm insanlığın kaynağıdır. Dünya ölü bir gezegen ise de bu gezegende görev taşıyanlar, güçlendiklerinde; dürümlerinde görev taşınır ve onlar kulluk yaptıkça, arşa ve arza güç katarlar. Görev ilmedir ve günün sonunda (İlm-i gün olarak ifade edilen, kayıtlanan ışığın tümünde) yaşam sayfalanır. Her kim ki bu sayfalanışta kendisini idrak eder ve “ben varım” der; o, kendini hak etmiştir.

Dünyayı gözetleyen Birlikler var. Hepsi, cana kaynak olmaya inerler. Çoklarında, yol vardır. O yol ilme ulaşır ve sizi, sizden size kodlar ama o yola girdiğinizde, cevherinizi yeşil renkte saklı tutarsınız. Zira yaşamda renklerin en güçlüsü yeşildir… O renk, her kim varsa hepsini kontrol edebilir ama o rengi aşıp geçtiğiniz zaman; siz, sizi dinlersiniz. Çünkü artık siz yaşamdan ötesiniz. Bütün mesele yaşamı hak etmek ve onun ötesine ulaşmaktır…

“Süper Sistemleşme” dediğimiz bir çalışma vardır. Hepiniz elinizi açar, Altın Işık Yılları’ndan güç ister ve o güç ile köklenirsiniz ama göklere varmanız imkansızdır. Sizi dünyaya kilitleyen bir hadisedir, el açıp dilenmek.

Dünya bir aprondur. Apronda beklersiniz. Cevahir olan Işık, yere inecek ve sizi size anlatacak. Yarınlarınızda görev taşıyacaksınız ve Can Tartı’da gök sözcülüğü yapacaksınız. Açı daraldığında, görevin ilmini, tohum olarak göklere indireceksiniz ve gönüllerinizin gücü artacak. Ölüler Diyarı, hep bunu bekledi. İşte yeni zaman, bütün kütlenin ilme ulaştığı zamandır. Sizin yapmakta olduğunuz sayfalanışlar bunu sağlamaktadır.

Dünya, yoğun yaşam sayfalamalarından sonra, yüreğini dinlemeye başlıyor. Dünya yüreği, yaşamın ışığı olan yüceliktir. Hepimiz o Yürek Sayfası’nda görev taşırız. Kimimiz insan soyu olur yürek tekniğiyle resim yaparız. Kimimiz de tüm yaşamların sırrını tohumlarız ve o sırrı; ilme, Ko Sayfaları ile yaşama indiririz.

Dünyanın geçişi, dünyanın ışığından yapılır. Nereden nereye geçti dünya diye sorarsanız; kusurlu olan bir sayfadan, kusurları aşacağı yeni bir sayfaya geçti.

Dünyanın kusuru neydi? Kil olan insanın, Nefes olma imkanının olamayacağı inancı… Ve bu düşünce ile yer küreye Kum Sayfalar indirildi. Onlar, kelama indiklerinde, Kübra Işık yenilenecekti.

Dünyayı hak ettiğimizi düşünürüz ve Sistemin Cevheri olarak güçlendiğimizi zannederiz. Ama şunu hiç düşünmeyiz; nihan olan Sistem, yere insanı çektiğinde; yer, insan olur ve gök, Sistem olur. Bütün insanlık, o Yürek Sayfa’da güçlenir. Sonra yarınlaşma başlar. İşte yarınlaşma, yeri kökler, gökler… Bütün amaç ilim ve İlmin Kaynağı’dır. Çünkü ilimle, insan kaynağa bilişi indirir. İndirğinde kendi yüreğinde görev taşır.

Çok ölü gördük dünya üzerinde. Ölü, bilişsiz olandır. Kendini hak etmeye çalışır. Ve dürümler yüreğini; Hak İlmi ile kontrol kurar. Ama yolu kaybettiğinde, yaşamı hak etmez. İlmin sırrı, insanın ışığında kayıtlıdır. Hep, zamanda ışık kayıtlaması yaparız ve o kayıtlardan, insan soyunu dinleriz diye düşünülür. Hak ettiğimizce kelam olur dilleriz yürekleri ve deriz ki sizi hak etmek isteriz. Ama Hak İlmi ile Hak olmak, akılla ışık olmak anlamına gelir.

Süzülen Cevheri Güç, insana indiğinde, insan yaşama görev taşır. O gücü insana çeken, yürektir. Yürek, ilme vardığında, Yüceliklerde İlm-i Tohum olur ve yolu açar. İşte yol açıldığında yoğunluk artar.

Sürpriz çalışmalar yaptık dünyada. Evrenlerin Sistemleşmesini sağlayacak Güç Kodlamaları yaptık. Ne var ki insan soyuna kurtarılmış yaşamı tohumlatmadık. Zira kurtarılmış yaşam, İmin Tahtı’nda kontrolü yıkar. Zarar verir tüm insanlığa. İnsanın köleleştirilmesi anlamına gelir bu hal.

Biz, yaşamı hak ettirmek için insanlaşmak gerektiğini bilerek çalıştık.

Saklı tuttuklarımız, yoğunluklarını hak ettiler ve dilleştiler. Bişey yaşarsa; insan soyu yaşar. O şey, ilimdir. İlmi yaşatmak için insanlaşmak gerekir.

Doludizgin çalıştık. Kalemin hakiki ilmini dürümledik. Ekmek yaptık. Yaşamın ekmeği… O ekmek, tüm insanlık için yaşam oldu.

Türkiye’de yaptığımız çalışmalar, sınırlı çalışmalardı. Tüm insanlık için yapılan tek çalışma Süper Yaşam Sayfalaması yapan, insan soyunu tüm insanlıkla dürümleyen bir çalışmadır ki bu çalışmayı, derneğimizde yaptık.

Tükenen ilim, tüketen insan!… Ama ilmi tüketen insanın, tükendiği bir yaşam, tüm insanlığı kapılarda kayıtsızlaştırır ve yoğunluklardan ayırır. İşte bu nedenledir ki cennetlere görevli olarak indirdiklerimizi, cevhere çektik ve yarınladık. Sonra yolu gösterdik hepsine. Genişin genişlediğini, yarının kayıtlandığını ve yarınlaşanların tohumlandığını anlattık.

Sonra yenilendik. Yerküre, yere yaşam oldu. Büyük Güç devreye girdi. O güç, “Yarının Kürzi Tahditi”dir. İşte biz, Kürzi Yaşam’ı sonsuz sınırsız yoğunluklarda tohumladık ve bir “Kürz Güç” devreye aldık. Bu Kürz Güç, “İNSAN”dır. O İNSAN, YAŞAM ve YAŞATAN. İşte insanı, insanla kodladık. Amin… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 
  Bugün 163 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol