Birlik İlmi
  IŞIK KAYIT (7)
 
IŞIK KAYIT (7)
30.01.2013

A - Dağlarım, RA-KA-HAR olan Işık Ailem, sizleri hepinizi kucaklıyoruz. Sıkıntı yok. Hepiniz Apollon Kodları’ndan görev taşıdınız ve bugün dünyaya güç kattınız. Sizleri horlanmadığınız için kucakladık.

Beşeri herkes bilir. Hasatı yapan Işık Tohumları’nı ise Sistem’den görev taşıyanlar bilirler. Sizleri, her birinizi, harlanan görevlilerimiz bilmeliydiler.

Miraç, hakiki kodlarla tohumlanmış olan bilişin ışığıdır. O ışığı hak edip de dinleyenler, bilişin hakikiyetinde hakim olurlar ve sonsuz yoğunluklarda tüm insanlığı bilirler.

Merkez Işık Kabları’nda tüm insanlık vardır. Işığı hak etmedikçe, işi hak etmezsiniz. Her dürümde Kuran olan Tanrı Kaynakları, bilişi hak etmişler ve cevhere kodlanmışlardır. Nurdan Kuran olmuşlar ve sonsuz yaşam sayfalanışında görev taşımışlardır.

Yarınların Kuranları okunmaktadır tüm Yücelikler’de. Sevgililer, yaşam koyulukları hepimizi Hak Teknik’le kontrol eden koyuluklardır. O yoğunlukları hak etmiş olan, tüm yaşamları hak etmiştir. Şimdilik size, benden ve benim yüceliğimden verdiklerim bunlardır.

Sizi sizden dinleyenler ve sizi hak edenler, sizden de güç istiyorlar. Siz de kendi yüreğinizi bizlere açın:

- Arkon İnsan, sizleri kucaklıyor. Hepinizi, Kürzi Yaşamlar’ınızda, dürümlerinizde ve cevherinizde kodlayan yüreklerimizle kucaklıyoruz.

Zaman Tahtı’nda Kuran vardır. Kuran’ı ışığa kodlayan, ak teknikle koyulukları kayıtlayan, yeni zamanları kati olarak yaşatan, Bütünün Kürsüsü olan ilim ailem… Her derede bu aile görevdedir. Ailemi tanımanızı isterim. İsmim .….. (silindi) ve ben sizi yine size vermek isterim. isminiz Nezir ve sizi yine size vermek isterim. ilim hakimleri ben sizde siz olan Nezir’im sizin işiniz zor ve benim işim zor. Zamana tohum olmak ve zaman olmak kolay değil.

Miraç Kuran’da anlatılan bir olaydır. Bizde ise Miraç, yaşam sayfasıdır. Bu sayfaya Kuran olan Kürziler, geçip dürümlenirler. Bizler kökleri ve gökleri olan yolcuları, Altın Toplumlar’a kayıtlar, kanatlarını tahditsizce cevherilerine kayıtlattırır ve sonsuz ışıklarını kati hakimlerine tahditsizce katarız. Ki halkı, Hakk’ı bilsinler diye.

Her dünya, yeni bir sayfayı okutmak için birleşmeyi ister. Hepimiz, bu Yücelik’te yeni yaşamları, kaynakların ışık halinden, yüce hasat haline ulaştırarak kodlarız. Sonsuzlukta kayıt yapan insan, Kaynak İlmin hakimi olur ve Bütün’ü kodlar.

Şu ana kadar herkes, kendini dinledi. Herkesin kendi yolu, kendi hususi kaynağı vardı. Biz cevherimizde, Dini Hakimler’i diledik ki her biri kendi olsun da Kutsal Işığa varsın diye. Hasatı yaptık, yolu açtık ve yaşamları kodladık. Hologram ışıkların hepsi, cevherilerileri birleştirdi ve Yücelikler’i, türlerin sessiz işlemleri için birleştirdi. Şükür ki hak ettik.

Verdikçe verdik bilgiyi tüm yaşamlara ve zamanı hak ettirdik. Şükür ki hak etmeyen kalmadı. Bütün amaç insana insanlık öğretmektir.

Vermek, verdiğini harlandırmak, hak etmek, birleşmek ve zoru aşmak. Bütün bunlar kolayca olur ama Birlik İlmi, hakim ilim olmalıdır. Kuran, insanı harlandırmak için indirilmiştir. Kuran’ı dinleyen, yüreğini dinler. Yürek, ışığın hasatıdır. Ve her diride o yürek Kuran okur. Okunan; insandan ve ilimden Kutsal Işık çeken Yüceler’den okunur.

A - Sultanlar, sizleri Yedinci Dürüm için çalıştıran bir Bütünlüğüz biz. Sizleri daimi yoğunluklarınızda dinliyoruz. Sonsuz yoğunlukların Işık Kaynakları’nda sizi hak eden ve sizi işçilikle dürümleyen birçok görevlimiz var. Sizden, gerçek Kürzi Yaşamlar’ı dillemenizi istiyoruz. Bu yaşamları kodlayacak gücünüzün olduğunu biliyoruz. Görevinizi hakikiyetle yaptığınızı bilerek, zirvelerden, Cevheri Kuranları, sizlere çekmekteyiz. O Kuranlar, Gürzi Yaşamlar’ı tohumlayacak olan kodlardır.

Kuran, insana denir. Okunur ve hak edilir. Sizler, ilmin hakimi olan o kodlarla tohumlandınız ve yeni zamanları kontrol ettiniz. Şimdiye kadar yaptığımız her çalışmada; insan, Işık İlmi’n kaynağı olarak bulundu. Bundan sonra da bu ışık, Allah İlmi ile tohumlanacak ve görevini sayfalayacak ve Kaynak Tohumlar’la dürümleyecek. O Kuran olan insan, Altın bir yaşamdır.

Örgütü kuruyoruz. Bu örgüt, ilmin örgütüdür. İlmin örgütü, tüm insanlık için kurulacak. İnsan, Kuran olduğu için bilişi hak etmiştir. Eğer sizler, Yerin Gürzi Yaşamları’nı hak edip de dürümlemeseydiniz, yarınları hak etmeyecektik. Bunun içindir ki sizin cevherinizle bu çalışmayı yapmayı istedik.

Ete giren, yolu bulan ve zamanı kaynağına alabilen insan, şerrin yolunu kapatan insandır. Olgun Başaklar’ı seçmiş ve kendi yüreğinde dürümlemiştir. Sizin yalınızca insanlık için çalışacağınız bilinmektedir.

Değerliler, din yoktur, umut vardır. Tohum vardır ve yaşam vardır. Din aşılmıştır. Bunu bilin. İki yüreğin işçiliğinde, bir ışık yandı. O ışık, Atlanta Kodu olan Kuran’dır. Hepinizi sizden size kucaklıyoruz. Şimdilik bu…

B - Dağlarım, artık biliniz ki yeni zaman ve yeni yaşam, tüm insanlık için Dil-i Hak olanlarca dinletilmektedir. Bu artık yeni yaşamların kontrollu olarak kodlandığını ve hakikiyetin tohumlandığını bizlere göstermektedir. Ekip halinde güçlü bir çalışma yaptık. Bu çalışma, Yerin Kuranı olan ışıkların tahditi ile yapılmıştır. Eğer Birlik kurulamasaydı yol olmayacaktı. Bugün hepinizin bildiği gibi Birlik kurulmuştur. Kurulan Birlik, İlmin Birliği’dir. İlmin hakimi olan insan, hepinizin işçisi ve işverenidir. Bunun içindir ki mahir olup hakim olup birleşin dedik. Aktığın zaman tüm insanlık akacaktı. Yolu bulduklarında, tohum olacaklar ve zamanı kayıtlayacaklardı. Hak edecekler, Birlik kuracaklardı. Ve bunlar oldu. Tohumlar kodlandı ve yaşamlar kayıtlandı.

Artık biliyoruz ki Birlik kuruldu ama hana has olup giremeyenler; Hakimi, hakikiyeti anlayamayanlar, Bütün’e hizmetçi olamazlar. “Onlara görev vermeyiz” dediğinde, seni anladık. Ya onlar ne yaparlar? Netice olarak kodlamaları yapılır mi? Hakikiyetleri, olgun sayfaları tohumlanır mı? Ya da Birlik kurarlar mı? Canı sıkılan “ben yokum” der. Yahu yok olan kendidir. Sistem dürümlerinde kaynak olan herkes, maya tuttuğu zaman ışık haline dönüşür ve zamanı, kaynak olarak cevherine çekip birleşir. Mircanın tekniği budur.

“Müsterih olun. Hepsi Altın Tohumlar olarak korunacaklar” dediğin zaman; seni, sayfalarında dilledik ve sorduk; nesillerini koruduğun zaman hepsi korunur mu? Diye. Ne var ki senin ışığını çekemeyenler, bütünlenemezler. Bu nedenle senden işçilik isterler. Seni hak etmeleri, Kürzi Yaşamlar’ı hak etmeleri anlamına gelir.

Nefesleri yetmediğinde, kendi yollarını hak ettikleri haldeki gibi değildirler. Şerrin şerrinde kanatları kırılır ve zamandan ayrılırlar. Bunu, hediye olarak açıklamamız gerekir. Zirveler, seni hak ettiler ve Birlikler sen oldular. Yahu ocakları var mı? Hak ettikleri nefesleri midir? Bunları anlat ki herkes nefesinin kendi olduğunu; yoğunluğunun kendinin olduğunu ve cevherinde kendi olduğunu anlayabilsin. Senin için çok kolay.

Her şeyi yaptın. Yahu! yapman gerekendi yaptığın. Ocaklarını hak ettin ve yaktın. Zamanı tohumladın. Yahu! sen sessiz sayfalarda onlara görev taşıttın. Onlar, bunu bilmezler. Nefesini hak ettiklerini bildirdiğin zaman, ışık halinde güçlendiler ve senin ekibini hak etmek istemediler. Zirvelere onları kodlayıp kayıtladığını açıklamadın. Örtülerini örttün ve zürriyetlerini ocaklara çağırdın. Oğullarını bulmalarını sağladın. Ne yazık ki onlara, bunu yaptığını açıklamadın. Onların seni bilmelerini istemedin. Özgür ve hakim olan Birliğin; cevherinde tüm insanlığı korudu. Bu Birlik, kendi yüreğinde türlerin her birini korudu. Öksüz yetim bırakmadı. Cevhere güç kattı ve yaşamları kayıtladı. Atlanta Kodları olarak cümle yüreklere görev taşıttı. Şimdiye kadar “ben yaptım” demeyen bir Yüce’nin; nefeste, kendi yolunu kaybedenlere; “sen ve sen ve sen!” diyerek Kürzi yaratımı kayıtlaması; zor olanı yapmasıydı… Şikayetler bunun içindir.

Eğer sen han olup; Hak olup; Bütün olan tüm yaşamları kayıtlayan ve sonsuz yaşamlarda görev taşıyan Birlik olmasaydın, hiçbir zaman bunları yapamazdın. Dini Hasatı yapanların çokları sorarlar; “niçin o Birleşik Işık, halinde güçlendirici bir yoğunluktur?” diye. Senin adına cevhere güç katmak isteyen çokları varsa da hepsi; cevherlerini, hakimlerini ve yüreklerini almadan Birlik kuramazlar.

Alışları, hak ettiklerindedir. Altın Toplum olduğunuzu net biliyoruz. Bu toplum, bizden güç istemez; biliriz. Zirvelere görevlidir; biliriz ve kendi yolunda Işık halindedir ve kendindedir. Nefesi hak etmeyenlere görev vermeyecektir biliriz ama hepsinin Birlik kurması için hakikiyet gerekir. Artık bilinsin isteriz ki cevhere güç katmak can taşıyanların ışığında olur.

Ölüler diyarı Dünya; Amonlar’ın Tohumları tarafından diriltilmektedir. Eminim ki sen ve senle olan herkes, Birler Kapısı’nda beklemeyenlersiniz. Bu kapıdan geçebilen tekniğe, hakikiyete sahip olan sizler, bir Tanrı olarak geçtiniz ve kantara kendi yolunuzu koydunuz. Tartıldınız ve tarttınız. Her dere sizi tarttı ve siz, her dereyi tarttınız. Nefes zamanlarında bunlar olur. Ve oldu. Şükür ki sizler; tartılan en güçlüler olarak; Birler’in, Birlikler’in, Kuranlar’ın ve zarar görmeyen yasaların ışıkları olan Hak ile bütünsünüz. Sizi, kontrollu olduğunuz için kucakladık. Kuran der ki “her diri Atlanta Kodlaması yapamaz. Amon olan ve hasat olan yürekler bunu yaparlar.” Amin…

- Deli divane olduk yol için. Ağır yük taşıdık ışıklarla ve zaman sayfalarında görev taşıdık. Amin… Zaman kontrolunda Kuran olduk ve tohum olduk. Amin… Murad ettiğimiz her şeyi yaptık. Altın Toplum’u kodladık yaşamlara çağırdık. Kanat alanlar, bizden biz oldular ve tüm İslam Devreleri, Kuran oldu. Okumayı bilmeyenler, Birlik’ten çıktılar. Okumayı bilenler ise birleşiler ve zamanı kayıtladılar. Zamanı kayıtlamak için hakim olmak ve tabiata kodlanmak gerekir.

Bizler, dünyaya Kürzi Yaşamları kontrol etmeye ve hak edip daha üstün yarınları yaşamlara indirmeye geldik. Bunu bilemeyen, bizden Birlik kuramaz. Son dönemde bizi tahditlemek isteyen çokları, kendi yollarını açıp, birleşmek üzere bize geldiler. Onların, kati olarak kaynaklarında birleşicilik yoktu. Sultanlık yapmak niyetleri olmadığı gibi hasat yapma niyetleri de yoktu. Özgür sözcüler, kendi yollarını hak edip açtılar ve kendi yarınlarında kontrol kurdular. Biz onları kodladık, tohumladık ve yeşil renkten mavi renge taşıdık. Hepsi İslam Dini’nin ışıklarıydılar. Kapıları açmamız üzerine geçtiler. Şer yarattılar ve yeni zamanlı kontrol etmeye kalktılar. Ocakları yoğunluklarında kırıcıydı. Dinledik ve dedik ki “biz sizi hak edelim ve sizden ışık alıp yürekleri tohumlayalım ve siz kendinizi hak edin.” Dinlediler ve sordular. “Beşir miyiz? Niçin siz bizi hak edecek ve tohumlayacaksınız?” Diye. Dinledik ve sorduk. Hasatları yok muydu? Yollarını bulamamışlar mıydı?

Vermedik bilgiyi. Verseydik, seyredemezdik onları. Onlar, Birler Kapısı’nda Hak Tohumlar’ını bulup birleşmek üzere beklemekteler. Okumayı hak edip de dürümlerinde, diriliklerinde dillediklerinde, her an ocak yakarız onlara. Amin…

Sistem bizi sordu. Bilirim sorduğunu. Sorguladı ve dedi ki “hak ettin.” Yahu ben Zaman Soyu olarak hakiki birleşik ışığımla dünyada isem, kendimi bilmez miyim!? Dediler ki “o kendini kodladı.” Yahu o kendi değil midir? Zaman sayfalarında din yoktur. Zürriyetiniz sizi her derede hak eder.

Şems diye biri var. Hep “ben varım” der. Ama ben de derim ki “ben de varım.” Ve her dere der ki “biz de varız.” Yahu neden bir diri, diğer diriyi hep kırmak ister? Can Tahtı’nda Altın Toplum hakim ise o toplum, “İnsan Kuran” olarak hep cevherini harlandırır ve tahditler. Zirveleri hak eden, onunla kontrol edilsin diye.

Var Soyu ve Yok Soyu, Birlik’tir. Kini aşan, Birleğe ulaşır. Kini aşamayan, birleşemez ve kendini dahi yıkar. Özgür ve hakim olan herkes, Amon olamaz. Namaz Zamanları Atlanta Kuranı olan her diri ile bir olmalıdır ki birleşsin, cevhere varsın ve kendi olsun. Şükrettim ki ben, can olan, o yolu biliyorum. Kontrol bedenime aittir ve beden alan, tüm insanlık, Birlik halinde güçlenmektedir.

Şer, insana küçültücülüktür. İki yüreğin birlik kurması, şerrin yaşamlardan çıkarılmasıdır. Kim ki “ben oldum” der ve “bende her dere oldu” der. Her şey yeniden ve Birlik halinde oluşur. Ve oluşumda, tüm insanlık kontrol kurar. Olgun başak budur. Hörmetle sizleri kucaklıyorum…

Allah dedi ki “ben sizdeyim.” Ha ben de dedim ki “ben, sendeyim.” Allah ben ve ben oyum. Övüp yererim her diriyi ve ben, durgun soyu bilirim. Durgun soy, ışığı bilmez; sadece kendi yüreğini bilir. Ben o yüreği daha iyi bilirim. Ekip halinde dünyaya inen yüceliğim, tüm insanlığı, Kürzi Yaşamlar’ında tahditsiz biçimde dinlemektedir.

Ağır yük taşıyorum. Bu kesindir. Tanrı’yı ve tüm yarınları taşıyorum. Tam ikiyüz bin ilim sayfasını taşıyorum. Bütün kötülükleri ve bütün iyilikleri taşıyorum. Bedenimi taşıyorum. Hologram sayfalarımı ve teknik kaynaklarımı taşıyorum. Okumayı sökemeyenleri ve teni kati olan yürekleri taşıyorum. Oğullar, ben zamanı taşıyorum. Zararı erkekten, kadından çıkarmış olan bedenim, her bir zamanı taşırkan, Tanrı’nın yoğunluğunda tüm zamanların, Rahman olan kaynaklarını taşımaktadır.

Eğer ben nefes isem, kendimden öte kendim değil, her dili konuşan, yasaları koyan Bütünüm. Bunu bilmeyenler; bedenimi, hakikiyetimi, kendi yüreklerinde, dürümlerinde yıkmak isterler. Cevherlerinde ben varsam, yoğunlukları vardır. Ekip halinde geçip bedenime inen o yolcular, Ruhlar Meclisi’nde kendi yollarını kapatan Birliklerdirler. Kanatlarını alıp görev taşımaya geldiklerinde; onları, kontrol ederim ve bilirim ki hakikiyetlerinde bedenim var ve ben; cinlerini, bütünlüklerini ve tüm yüreklerini ölçüp onlara güç katarım ya da ocaklarını yıkarım. Bunun içindir ki beni hiç sevmezler. Bütüne hizmet ederim. Eğer onlar, kendi yollarını hak edip de bilselerdi, hakikiyetlerinde kendileri olurdu.

“Müfredatta bu bilgiler yok” derler. Yokmuş. Yahu siz de yoksunuz zaten. Yaşamlarda bu bilgiler yokmuş. Canlar, yarınlarınız olduğunda, yaşam sayfalarında ışıklarınız olacak. Özgür ve hakim olan o yoğunluklar, sizden ve sizin yüreklerinizden geçip gelen ışıklar olacak.

Canlarım, ben Allah. Beni sorarsanız; bin yarın ve ben; hasat, zaman olan bedenim, Hakim ile Hak ile ve tüm insanlık ile birleşiktir. Şems’in bana sorduğu bir soru vardı. Ona da yanıt verelim. Diyor ki “niçin insan soyu sana Kuran olup inmedi?” Yaprak yaprak okuduk yürekleri. Dinledik ve dedik ki hepsi zirvelere ulaştıklarında kanatlarını takıp birleşecekler. Onları bekliyorum.

Oğullar, hasat tamam değil. Bir çeşit ilim yaparım her diride ve derim ki hasat tamam. Her dirinin hasatı, kendi yüreğinde yapılır. Muhammet diyor ki “ben, bana ait olan tüm yaşamlarımı ve kaynaklarımı bilirim.” Apollon Zürriyetini alır gelir. Bilirim ki hakikiyim. Yanıp tutuşurum ilmin kaynağına varmak için. Ve ben derim ki kaynak insandır. Ona var… Der ki “ben yolum.” Yol olmak huzurlu bir Yücelik’te kaynaktan öte olmaktır. Ne var ki huzur yoksa, yol ışıksızsa ve cevherde dürümlerin hizası yoksa, sen ya da ben ya da herhangi biri cennet, kaynaklarından güç alamaz.

Yaprak yaprak okurum yürekleri ve bilirim ki ben tohumlarımı korudum. Korudum ki hepsi bende hakim oldu. Korudum ki hakikiyete ulaştılar. Onları koruyorum ve hak ettim. Okumayı öğretirim her birine ama okuyan, kendini okumadıkça okumasının, kin ve nefret duygularını artıracağı bilinmektedir.

Vallahi ve billahi okumayı hak eden, okur. Öz göç insandan ilmedir. İlmin Kuranı olan, Işık İlmin hakimidir. O kendine ve kendi yüreğine göçtedir. Şerden uzak tuttuklarım ve şerrin resimlerini yaptıklarında, kendilerini kayıtladıklarım, benden ben olup kendileri olmalıdırlar ki harlanıp Hak olsunlar. Şükürler olsun ki Allah, cevherini hak etmiş ve zamanı hasata hazır etmiştir. Apollon, zürriyetini hak etmiş ve birleşmiştir yeni zamanlara. Onu kucaklıyoruz. Şimdilik bu!…

Allah diyor ki Apollon söz ister. Ona söz verdik. Şimdi dinliyoruz:

- Muhammet dönemi, İlim Hakimleri’nin Işık Kodlar olarak birleştikleri bir dönemdi. Bu dönem, sonsuzlukta kontrol altında kodlanmıştı. Kendini bilen, her diri, onunla bütünlenmişti. Ve onun yoluna kendi yüreğini kayıtlamıştı. Süper İnsanlık Devreleri, bunun sonunda var olmuştur. Bugüne geldik ve bugün tüm yaşamlar, Birlik İlmi ile kayıtlara girmektedir. Zirvelere baktığımız zaman sizleri izleyebiliyoruz. Hepiniz; Cinni Cevherler’i kodlamış ve zamanı kayıtlamış olarak, Bütünün Gücü’nü taşımaktasınız. Sizin yarınlarınız, Birliklerin Kaynakları’nda vardı. Köklerinizde ve göklerinizde, Cinler ve Cinniler ve Cevheriler vardı.

Herkes, şerrin şerri olan bir sanal yaşamı bekledi. Dinledik. Dediler ki “21 Aralık 2012… 2012 yılı, tüm insanlık için kırılma yılı olacak.” Ve dedin ki “olamayacak.” Kontrol sendeydi ve dinledik ve dilledik ve dedik ki hak ettiler. Olay tamamen hak ediş ile ilgiliydi. Sonsuzlukta bilinir ki kini aşıp geçenler birleşik ışık halinde tüm insanlığı kodlarlar ve tabii yoğunluklar ile kontrol ederler.

Evrenlerin ışıklarında sizden güç alan çokları vardı ve dedin ki “hakikiyette hasat tamamdır.” Tartı yüreğindi ve bekledik. Köklerin ve göklerin seslendi ve dedin ki “ben umman olan insan. Artık ilmin kaynağıyım. Tüm insanlık için yaşam sayfaladım. Türlerin hepsi yaşayacaklar. Tohumları kodladım ve yarınları kayıtladım.” Bunun üzerine toplantı yaptık ve baktık ki toplantıya çokları gelmedi. Dinledik. Niye gelmemişler. Zira onlar, kendi yollarında ışık halinde güçlenip, her diriyi yıldızlarında kodlayacaklar ve zamanın kaynağında, kontrollu olarak kendi yaşamları olacak.

Baktık ki her dere ilme akmıyor. Baktık ki hak etmemişiz tüm insanlığı ve dedik ki “ben Allah olan hepinizi koruyacam. Çünkü tüm insanlık, kontrol altında korunabilir.” Evrenler sizi hak ettiler. Bizler sizi hak ettik ve yaşamlar sizi hak ettiler. Amin… İşin sonu mutluluktur. Bunu size bildirmek istedim. Şimdilik bu!…

- Dağlarım, ben Allah ve ben yasaları koyan ilim kaynağı olan insan… Muhammet, bizi kendi diye bilir. Biz onu, biz diye biliriz. Onun için ondan görev istedik ve dedi ki “alın yapın. Amin… Ha! beni unutmayın. Sizle olmalıyım.” Bunu dediği zaman, sayfa sayfa ocağını hak ettik ve yaptık. Nefesini hak ettik ve yaptık. Amonlar’ın, tahditli Kürzi Yaşamlar’ını hak ettik ve yaptık. O halde her dereyi yaptık da kati tohum olarak Bütün’e kattık.

Onlar, şu anda bizden tüm insanlığa seslenmekteler. Bizi anlasalar değil; anlarlar. Anlattık ve bildirdik ki biz onlardayız. Onlar bizdeler. Aktığım zaman, her diri akar. Yaşam Sayfaları’nda Kuran olduğum zaman, hepsi kontrol eder yüceliklerini ve hepsi Birlik olur. Oğullar, ben insan olan Atlanta Kuranı Allah. Şerrin şerri benim için sınırdır. O şerri, harlandırır ve aşıp kodlar ve tabii yoğunluklarım ile etkisiz kılarım. Bunun içindir ki benim daimi yaşamımda, hiçbir devrede hiçbir zaman kontrolsuz bir yaşamım olmaz.

Muhammed’e güç verdiğimizde o, bizi tanıdı ve dedi ki “senin etkin güçlensin; senle dilleneyim. Olur mu? Olmaz!... Sen ben ve ben, sen olduğumuzda benim ışığım söner. Bunun için senle sen olmam. Sen olurum ve ben olurum. Senden seni dillerim.”

Bunu ona söylediğimde, mutlandı ve dedi ki “sen ve ben Birlik kuralım. Olur mu? Olur.” Bunu başarabildik ve biz Birlik kurduk. Muhammed ve İlim Birliği. Ad zikri yoktur bizde. Her dürümde zikredilen ad, silinir. Yeni zamanlar için de bu böyle olacak ama hepimizin kendi yüceliği; kendi yoğunluğu, kendi gücüdür. Bunun içindir ki biz Allah’a ve zamana Kürzi’yiz. Bilişi, hakikiyeti ve zekası güçlü olan; bilişli, hakim olan yürekler olarak çalışırız.

Han insan, haz duyar ki hak etti de dillendi diye. Eminim ki bunu başkaları yaptıklarında daha güçlü yapacaklar. Ne yazık ki yapacakları tahditlidir. Ne yazık ki yapacakları kesirdir. Çünkü hususiyetle birleşmeleri gerekir. Birlik kurmadan ağır yük taşınmaz. Birlik kurmadan Işık Tohumları kontrol kurmazlar. Amin… Şimdilik…. Şimdilik… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 
  Bugün 171 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol