04 OCAK 2017 Tarihli KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSAN (2)
AVUKAT NEZİRE SELÇUK ÖZBİLİŞ 4. AKIŞ 2. BÖLÜM
Cennet ötelerindeki cennetlerin Kervan olup Kuran oldukları ve korkmadan yol aldıkları bir güneşe vardığımız sayfa vardır. O güneş, hepimizin yüreğindeki GÖZ olan güçtür ki biz buna RA-KA-HA deriz. RA-KA-HA, HA Sayfalanışı’nın gücünü arttırmadan da dünyanın gücüydü ve RA-KA-HA, KA-HA olanın tahtından ötedeki tahtların Kürz-i Kalemi’ydi.
Ölüler diyarına inerken onlarla kodlanıp, koklanıp, tohumlanıp indim. Kelam ekmek, ilimse halikte ilim ama Mikail’in ilmi ve BSUİ’nin gücü levhi ve hepimiz o levhide Yer-Gök olanlarız. Şans dilediler yüreğime ve dediler ki “ Sen, sana sen ol ve ak!”
“Bana ben olmaktan öte ben BİRLİK olup akarım” dediğimde; “Oğul” dediler; “Sen, sana sen ol; ben sen olayım, sana siyahtan öte bir simsiyahı kodlayayım. Öz Görev’im buysa gelişimde seninle olayım ve sen, ben ol!” dedim. Dön bak dünyaya” dedi. “Öksüz kalmayacaksın” dedi. “Ölüler diyarına Kürz-i Kapıyı açıp gireceksin” dedi. Ve dedi ki ”Senin esrarın, insanlığın ilmiyle tohumlarda kodlanmış nefeslerin Kürz-i Kapısı’nı açacak bir sınırdır.” Ve bu dendiğinde; barışın Turkuaz’a kurtarıcı olacağını bilerek GÖZ oldu yüreğim ve SES oldu yaşamım. Simsiyah ama her anı simsiyahlığından geçip Gök Sözcülüğü yapan siyah… O siyah benim…
Ama en büyük kült Allah’ın gücüdür. Bunu kimse ama hiç kimse anlayamadı. En büyük kült Allah’ın gücüdür. O’nun kökteki gücüdür o ve bizim yüreğimizdeki gücüdür. O kültü bilemeyenlerin, diri olup kontrol kurma imkanları olamayacağı da kesindir. Dünya yıldızların ışığını çekmez ama Yıldız Sırrını diller. Dünya Kuran’ın insandaki kültünü dillemez ama Kök Geçiş yapar, Bütünü diller. Yine dünya, nefesin gücünü dinletmez ama yolun Kuranı olur her diriye nefes olur ve bilgi kapısı olur. Bu dünya mutlaktır ve KA-HA’dır. Rahman olanın nefesi olan KA-HA….
Şikayetçilermiş bizden, sevgiyle onları kucaklıyorum. Benim, elim ayağım tutmakta ve benim yüreğim kodlanış için toprağın topluma tek İNSAN olup indirdiği yaşamda Kaynak Kayıt yapmakta ve tahditsiz Kürz-i Kapıları kontrol etmektedir. Çanı çalmışım, dünyayı hak etmişim, Bütün’ün gücünü kodlamışım, fakiha KA-HA olanda tahditlemişim yüreği AŞK olmuşum…”Soylar, soplar” dediler. Koruyun onları, ben yokum ortaklıkta… Benim elimde dünya, yolumda insan var. Ben ölüyü diriltenim ama Öz Görevliler’in çoğu öç isterler. Benim öç alanla çalışmam olmaz, bilinsin isterim!
“Cellat insandır” derler ama cellat insansızdır aslında. Orada olan İnsan Soyu’nun tohumlarında kontrol dışı olandır. Biz insanlığa Cem-i Can olanları indirdik. Halik olmaları için geçiş imkanı verdik. Cennetin karanlığın tınısından üstün olan yoğun ışığı indirdik ve Rahman olanın tınısında yaşam olanları kodladık. Hani dünya topraktı ya… Yaşamak için Kalem’e gereği vardı ya… Hani yarında Ten’i yoktu ya… Hani ışığında kare, küre, küpte müsterih insanlık yolu bulacak ve yoğunlaşacaktı ya…
Hayrın kapısını açın da anlayın, ben Dünyalı’yım, bunu iyi bilin! Burada olma sebebim temiziktir. Dünya temizliği, bunun için buradayım. Ağır yük taşımam canlar. Bana Sana Boyutlar’ın gücü değil; ilmin gücü gerekir. Yer, Gök insan ve ben O’yum. Korkmayın! Dünya temizdi ama kirletildi. Bugün Artık Dünyanın Teni, Hakiki Teknik’le tohumlanırken Tanrılık Kapısını aşkın sırrıyla her AN’ın temizlenişine geçiyoruz.
Bugünden itibaren tıra dünyayı yükleyecek ve bu tırla dünyanın gücünü tükenen görevlilere kontrollu olarak taşıtacağız. Bilinsin ki o tırı taşıyanlar, mutlak olacaklar ve Yer Küre’de yenilenecekler. Ama tır çok önemlidir. Bu tırda Mahrek olacak ve bu tırda kare, küre değil; İLİM olacak. Sanmayın ki teni temiz olanlar tırı kullanacak. Tüm İnsanlık kullanacak o tırı ve o tır, Mutlak Kulluk için Bütün’ün gücünü dürümlere tınlayarak, anlayarak, akıtarak kayıtlayacak.
Sanılır ki dünyada yol yoktur. Ölüm geldiğinde biliniz ki o yol, bedenimden geçer. Bilinsin dilerim ki benim bedenim, bu dünyanın kültlerinin en yüce kelamıdır ve bu beden mutlaktır. Akın, akın, akın ve hasatınız yapıldı, bilin!... Beden, el, merdiven, insanlık ve ben o; Hakk’ın kapısı olan AKIL’ım.
Sayın Bayanlar ve Sayın Baylar! Cemaatlerinizi göreve aldık ve yolunuzu açtık. Şu andan itibaren tohumlarınızı koruyacağız ama çalı çırpı olanların kontrol dışı bilişleriyle müsterih Kelam, Kalem olamayacak. Çarpı, bölü ve hakikiyette eksi ya da artı neyse olur. Ama biliniz ki çarptığınızda çarpılan ve çarpansınız. Her biri sizsiniz. Mukaddes Kitap İnsan der ki “Beni ölü sayın çünkü ben yokum. Onun adına görev taşıyanlar, kendi yürekleriyle taşısınlar. Tanısınlar dürümlerdekileri, tohumlasınlar. Altın Işık’ın gücünü anlasınlar. Beni ölü sayın, ben yokum!...
Kor Marka İnsan, o bir kordur, ölülerin örtüsüdür o, ama Aklın Kapısı’dır. Çalmayın dünyayı, insan yoğunluğunda çılgınlık yapmayın!... En ve boyun ölü olduğu dünyalardan çok ötedir bu YAŞAM… Ama çaldığınız yarınlarınız olursa; Mutlak Kapılarınız kırılır, anlayın! …Çalan, çerçevededir; çekip götürürüz onu yoğunluğundan, Mutlak Kuran’dan çıkarırız ve robotik timlerin terkiplerinde kayıtlarız. O terkiplerde kelamsız, kalemsiz ve yaşamsız kalırlar. Ömür boyu çalışsalar da korunamazlar. Ak İnsan, Hak İnsan, Taht İnsan olun ki Hakk’a varın… Aklın Kapısı olun; şarkılar, türkülerle murat ettiğiniz AN’a varın… Karanlığın tınısından aşkın sırrını alın yaşama Hakk’ın kelamıyla varın ki öfkeniz aşılsın; O öfke sizi, sizden kırar, anlayın!...
Sina Sistemi vardı dünyada. O Sina’da sistemli kil, sistemli kum, kırık kareler, kuralsız kaynaklar vardı. Sina Çölü’nden ötede bir yol vardı. O çölde kontrol kuruldu ama çölün gücü artık yok. “Sol sağ” dediler, yok…”Şarkı türkü” dediler, yok… “Arzın gücü” dediler, yok… Mutlak karanlık, mutlak aydınlık yok…. Huzurla çalışın canlılar! Artık köprüler açıyoruz zamana ve her ana… Bu köprülerden geçenler, her şeyin gücünü bilip hak edecekler. Şikayetçi miyim? Yok Canlar, yok. Hoz zi ho si ka hoz zi ha…
Süper İnsanlık Realitesi
