Birlik İlmi
  KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK (13-6)
 

KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK (13/6)
22.MART.2017

(DÜNYA PLANETİ; YARATILIŞI VE YARATILIŞ SEBEBİ:)

Sevgililer, size sizi değil; tüm insanlığa, insanı anlatıyorum:

“Dünya” planeti, gürzün çekirdeğidir. Gürz yaşamı, burada başladı ve “dünya” dediğimiz bu planet, doğanın kuludur... Görevi, ilimdir ve kendi yoğunluğuyla kodlanmış bir planettir burası…

İnsanlık İlmi’nde buraya, “Doğanın Kalemi” denir. Hepinizin daha iyi anlayabilmesi için açıklamak gerekir ki; bir Kürz bütünlüğünün dahilindeki tüm Gürzlerin en eskisi olan gürzün, içerisindeki atomların ki bunlara “Mini Atomik Bütünler” diyebilirsiniz. Bunların en eski olan “Mini Atomik Bütün”ün, en eski çekirdek dünyasıdır…

Bu planet, Cennet İlmi’nin diri yoğunluklara indirildiği, eskilerin eskisi olandır… Yaradan insanlıktır ve yarattığı, kelamdır… Tüm zamanların KAHA olan Levhisi’yle yaratılan; ağır yükü hafifletmesi muktedir olan, İnsanlığın Sistemidir, burası…

Burası, Altın Işığın Gücüyle çalışır ve Allah diriliğiyle dillenir ve her planet, bu Bilişin Tohumu olan planetin, yoğunluğundan sesleşir... Yani hepimiz; o Sistemin, Sistem Sevkiyatının Işıkları olarak, Bütün’e Gök Sözcülüğü yaparız burada….

Ve dünya diriliğinde ve yoğunluğunda; biz bu planeti, ağır hafiflesin diye yarattık…Ağır hafiflesin ve yaşam tohumlansın diye!...

Gürzi Çalışmaları yapanlar, ilim yaparlar….İlmin Kaynağı olurlar ve hepsi gür bir ışık haline geçerek, Biliş Kodlamaları yaparak, yeni zamanları yaratırlar.

“Yara bere” dediğimiz kırıcılıklar da oldu bu planette ama “Sistemin Gücü” burasıdır… Sistem burasıdır… Yaşam, buranın ışığıyla var oldu.

Ha diyeceksiniz ki “ama bütün kült, dürümlere Atlanta’dan gelir”… Şaşkınlıktan donup kalırız biz, bu Bellek Kapıları’nda, bu seslendiriliğinde…

Biliniz ki Atlanta Ata Kapısı, tende yoktur… Atlanta Ata Kapısı, eşya diriliğinde (enerjisel vasatlarda) yoktur… Orası bir Ana Arşiv’dir sadece… “Ana Arşiv” dediğimiz bir çorbada, yığınlar olabilir ama o yığınlar, eşya halinde değildir...

İsrafil, Levhi Kapı’sını açar ve der ki “Altın Işığın Gücü, Bütünün Kültü olarak; doğanın yüceliğinden, diriliklere çekilirken, Her insan, benim bedenimin Altın Işığı nerede!? diye sorar... Ve sorduğu zaman, sınırlar kalkar; ışık yanar… Ve Dinler Boyutu, diriliklerden kul olup, aşıp geçer ve der ki sen ben, ben sensek, her an bizim için insanlıktır.”

“Altın Işığın Gücü” derken; iyi anlayın ki o güç, Ana Kapı insandır… Ve utanç içinde dünya; utanç içinde!... kendini bile bilmiyor ama ilmi anlamaya çalışıyor...

Seyir halindeyim dünyayı… Her andan seyir haldeyim!… Bizi anlamaya çalışıp; bizi hak etmeden, bizi dinletenler, utanç içindeler…

Değerliler, biliyoruz ki dünyaya mesajlar verilir, dünya dışından… Kimi der ki “Ben, Ramtha’yım”; kimi der ki “Kryon’um”; kimi der ki “ben, yıldızların sırrını size anlatacağım. Ben yaşamım”… Hepsi hepsi Sistem, Nizam ve Düzenin Görevlileri olarak çalışırlar da sizin yoğun bilginizi, size aktarırlar... Siz onlara vermeseniz, onlar size veremezler. Bunları iyi anlayın…

Aç kapıyı; kendi yüreğini dinle ve yolunu bul ama iyi anla!... Sanma ki sana, kanalı olduğun, senin dışında, kendi yoğunluğundan bilgi verecek.. Hiçbir bilgisi yoktur veremez ama senin bilgini, sana sence diller, bu kesindir…

Bu nedenledir ki bu Bilgi Kapısı’na gelenler; “Niçin sen, bu şekilde Öz Bilgi Veriyorsun!? diye sordular… Nedenini yok mu anlayan!?

Bu dünya asla yanlış yapmadı ama bu dünyayı tohumlayanların Tün Kapıları’nda, yarınlarında, kırılışları oldu ve bu kırılmaların sonrasında, karanlığa gömüldüler… İşte, dünyanın durumu, budur…

Karanlık, aydınlığı tohumlayacak….Yarınlar, muktediriyetle Mutlak Kapıyı açacak… İnsan, ekmek (ilim) olacak ve çalı olan, çalı olmayacak artık, yarınlarda kaynak olacak…

İşte Canlar, bu dünya mutludur… Bu dünya kutsaldır… Bu dünya hasattır…Ve bir milyon yıl önce; gönlü kült olanlar, kontrolü kaybettiklerinden beri, bu dünya yıllar yılı süren bir sığlığa kapatılmıştı… Artık açılması gerek… Artık hasatını, Hakk’ın Kapısı’nda yapması gerek… İnsanlaşması gerek…

Dünya ötelerinde, Süper Sistemler var mı!? Mutlaka var!... Peki onlar nasıl oldu da bunu başardılar!? Durmadan çalıştılar. Durmadan!... Her şeyi hak etmek için çalıştılar… Bu dünyanın, yürüyen Kök Geçişler’inde, ocak yaktılar…. Yine bu dünyada yaşamı hak etmeye çalıştılar ama bu dünya onlara, kalemdir... Bu dünya onlara, kaynaktır… Bu dünyanın diriliğini, hep dinlediler…

Anlaşma buydu ve onlara, Karanlığın Tınısı’nı dillettik hep… Şu anda bize, bizim yüreğimize inerek; kendi gerçekliklerini, kendi yüceliklerini, bize, bizim yüceliğimize dilletmek istemekler…

Ha diyeceksiniz ki “yine mi!?” Değerliler, öfke yok!... Öz Kökümüz, Gökümüz insandır bizim ve hepsi, insan olup geldiklerinde; Hak Tını, hepimizin yoğunluğundan seslendiğinde ve yaşam, insanlıkla dillendiğinde; onları dinlememizin, yarınlar için hiçbir faydası yoktur. Ve biz onları da dinleriz… Ama asla kanal olarak dinletmeyiz yüreklerini.

(Ziyaretçilere söz verildi:)

-Canlarım; uzak, çok uzak bir planet, Muktedir İnsan’ı, Mutlak Kapı’yı açıp dilledi… O insan, sınırsızdır... İşte o insan, hepimizdir… Ve o insan, bilgidir… Ve hakiki insandır!... Biz, o insanı dinledik bugün…

Öyle günler görecek ki Dünya; karşı karşıya kalacağı her şey ona, onu Açıklayacak!... Öyle günler görecek ki Dünya, “Yıldız Sırrı” dediğimiz, o Sırrı; her insan, kendi yaşamıyla, kendi yarınıyla anlayacak. Ve biz, o insan olup murat ettiğimiz her şeyi hak edip, Hak Tını’yla dilliyeceğiz… Öfkemiz asla olmayacak….Çünkü öfke, yolu kapar. Bundan önce yapılan o hak kırıcılığı, bundan sonra olmamalı…

Dünya öfkelendiğinde, ölüm devreye girer. Dünya öfkelendiğinde, kıran, kırılan her şey, dile iner. Ve öfke, öfkeyle kontrolünü kaybeder. Mutlaka bunları iyi anlayın ki bu dünya, muktedir olabilsin ve yolu bulabilsin…

Biz, Allah’ın dediğini diyebiliriz ama Hakk’a varmayan, Aklın Tınısı’nı duymaz. Aklın Tınısı yoksa, harını yükseltse de sanaldır. Şarkı, türkü okuması yetmez. İnsanlaşması gerekir…

(Gelen Dostlarımız sözü bize bıraktılar. Devam ediyoruz:)

Evren, evren gezen Birliklerimiz, bugün buradaydılar. Hepimizdeydiler....Ve biz hepimiz TEK’tik. Evrenlerin Kültleri olan Bütünlükler, bizsiz değildirler. “Aşk, sırdır…” dediler, aktılar geçtiler ve bize, bizi dillediler… Bizce dillediler, ilimce dillediler….Yarınca dillediler… Şavkla ve Hakk’la dillediler ki Halik olup, Hakk’a varanlar, ağırı hafiflettiler.

Öz görevimiz budur Canlılar. Aşk İlmi, Hak İlmi, harın ilmidir. Harın ilmi, sığlığı asla kaldırmaz….Bunları iyi anlayın. Kocaman kocaman hepinizi kucaklıyoruz.
İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 193 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol