8.MART.2017 TARİHLİ KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 11
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM
Yaşama inmek için gelenleri dinliyoruz;
7. dünya gücü dürümlere çekilir ki bizler o dünyanın kültlerinden olanlar, muktedir olup, bütünün kültü olup, Mesihlerin Sistemi’nin gücünü artırıp, betkin olanları kodlayıp, mutlak olanlarla olup, hasatı hak edip yaptık.
Ağırız canlılar; çok ağırız…her şeyin üstünde çürük ümmiler var. Açın kapıya da görelim hepsini! Nesillerinizi görelim, yüreklerini dillyelim. Sizinle neden bu kadar ilgiliyiz; anlayalım. Biz anlayalım ki hak edip, astral boyutlara anlatalım. Sizi anlamaya çabalıyoruz.
İnsan, elinin tuttuğu, yüreğinin dillediği ve yolunun açıldığı anda bizimle olacaktı. Bizi niye kodlamaya kalkmadığınızı anlayalım. Nihan olanın levhide hakim olup, olmayacağını da anlayalım. Nesillerinizi dilleyelim. Sizinle neden bu kadar ilgilendiğimizi, size de anlatalım.
İnsa elinin ümmi kelamını tohumladığı kodlarla, yolunun kültlerle vardığını anladığında, ağırın hafifleyeceğini de anlayacaktır.
Sayın bayanlar ve Sayın bay, size evrenlerin ikmal tamamlatıcılığını anlatalım bugün. Yürümenin ne kadar zor olduğunu ve sorumluluk olduğunu anlatalım. Ismarlama gönül cevahir olmayacağını, yürüyenin kontrollu olması gerektiğini açıklayalım. Sizi, sizi ve sizi; hepinizi hepimiz dinleyelim.
“Yeni bir dünya kuruldu” dediler. “Bu dünyanın yoğunluğu artıyor” dediler. “İlimin kapısı açık” dediler. “İnsanlık boyutlarının yoğunluğu artıyor” dediler.
Dalın tınısını, Tanrılık Kalemi’ndeki o yoğunluğunu dinleyelim de anlayalım diye geldik. Siyahın ama en güçlü siyahın, en yoğun olanın ve bütün olanların kodlarındaki o tohumlanıştaki yaşamların, herkese ait olduğunu anlayan, anlamayan var. Biz, herkese, her şeyi anlatalım ki yarının kontrolu kurulabilsin.
Evrenlerin sessizliklerini dillerken size gelişimizin sebebi büyük kültün kodlama yapabilmesi içindir. Kodlama yapabilenlerin mutlak olduklarını bilerek geldik. Ve bugün, burada olmak istedik.
İsrafil ilmini kodlayacak gücünüz olduğunu biliyoruz ve kutsal ışığı yenilemeniz gerekiyorsa, sizinle birlikte çalışmak diliyoruz.
İçimizdeki güç, Allah’ın gücüyse, yüreğimizdeki kült, aklın kültüdür. Ki burada olmak istiyoruz.
İnsanlık boyutları sizi ve sizin yüreklerinizi dillediğinde, hepimizin gücü artacaktır ve artmaktadır. Ağırız anam; çok ağırız. Bizi anlamanı bekliyoruz.
Buraya kadar gelmemizin yegane sebebi, ilimdir ve ilmin kapısı olan birliklerin, bizimle de çalışmalıdır. Uzun zamandan beri dünyanızı izliyorduk. Buraya gelmemiz için, her şeyin hazırlanması gerekliydi.
Buradayız bugün ve mutlak olanlarla bu çalışmayı yapmak diliyoruz. Altın ışığın gücünü hepinizin yüreğine çektik ve sizden, sizin yüreklerinizden görev istiyoruz.
Suya insanı koymayın. İnsan suda boğulur. Ama yolu ilme koyduğunuzda, su biliş olur ve hepimizi yoğunlaştırır.
Bundan sonra, könyelerimizde “görevli” olarak kayıtlı olacağız. Kökünüzün gücü artacak ve bizler sizle olacağız. Bu kesinlikle isteniyor.
Bizimle neden bu çalışmanın yapılması gerektiğini size daha ayrıntılı şekilde vermek isteriz ama hepinizin yüreğinde kendi yoğunluğunuz var ve bu yoğunlukla mutlak olacağınızı, yolu hak edip, dürümleyip, bütünleyeceğinizi bilerek sizi dinlemek istiyoruz;
Süper İnsanlık Realitesi olarak cevabımız;
Tanrı dedi ki “gidin…görün…anlayın.” Geldiniz. Hoş geldiniz. Tanrı, “kendinizi hak edin” de dedi. Ama Tanrı size, “kare, küre değil, insan var orada” dedi. Ve size dedi ki Tanrı “arzu ederseniz görün oraları ve hak edip, dinleyin.”
Sormayın “dünyada yarınlar var mı?” diye; çünkü yarınları hak etmeyen, o yoğunlukları dinleyemez. Sizler, yenilendiğiniz sürece, yaşamda yarınlarınız olacaksa, kontrol kurun ve kendi yüreğinizi hak edip dilleyin.
Herkese kendisi anlatılmaz dünyada. Herkes kendi yüreğini dinler. Hakkın Kapısı olur ve aklın KAHA olan ilmine varır. Sizler dünyaya gerçek ilmi hak edip, dinlemeye geldinizse, buyurun. Ama dünya dışı varlıkların, tahditli olarak, bütünün gücünü dürümlere çekip, oğullarını kontrol etme niyetiyle buraya geldiklerini düşünerek, şunu da söylemek isterim. Ki kendi yolunuzda olmanız, kendi yarınınızı hak etmeniz anlamına gelmeyecek. Hepiniz kendinizi hak tende, hakk tahta kodlamış olarak, koruyucu kürzi kapıları açarak bilişe varmanız durumunda, bu çalışmada yeriniz olacak.
Beni Ana Kapı’da görevli diye saymayanların, kendi yüreklerini hak teknikle kodlamaya gelişleri de ilginçtir. “Kaynak dışı bilgi yoksa, kalem olmanızın gereği yoktur” diye düşündünüz. Yakışmaz dünyalılara kalemin levhisindeki o yoğunlukta kodlayış için çırpınış!
Sizden tek beklentim var; dünya dışını dünyaya dillerken, hasatınızı yapıp gelin. Hazırlıklar tamamlanmadan buraya gelmeyin. İkmal tamamlayıp gelin.
Yürüyenlerin kontrollu olarak koşmaları gerekirse, kontrol dışı bilgilerin kaynak ilimle, kaynak dürümlerle dillenmesi gerekir. Ki simsiyahın gücü artabilsin.
Buraya görevliler alınır; gönlü güçlü olanlar…yolu kodlanmış olanlar… ve kutsal ışığı hak etmiş olanlar. Sistemin gücüyle burada görev taşınır. Sistemin gücünü anlayamayanların kalem olabilmeleri imkanı asla yoktur.
Rahman’a kalem olmak, kalem olup kodlama yapmak, Mahrek olmak, İlm-i Kapıların tümünü açmak ve yaşam olmak…. bunlar gereklidir. Ama genç, yaşlı kim varsa, ,İnsanlık İlmiyle kodlama yaptığı zaman, mutlak kul olabilir ve yol olabilir. “Genç, yaşlı” dedim…”Siyahın en siyahı gençliktir “dediler.
Yakışır mı insana levhide kelam? Kalem olduğunda, hakk teknikte her şeyi ayrıştırmak; yakışır mı?! Ben siyahım, o mavi, o mor, o yıldızların sırrında sınırlı olan mıdır ki insan, bu renklerle kodlansın?!
Çorbanızda tuz yoksa, tuz olalım. Yoğunluğunuzda yarın yoksa, yaşam olup yarını tohumlayalım. Ekibinizde göz yoksa, göz yaşam sayfalayalım size…. görünüz dünyayı! Açın dünyanın levhi kapısını, yeri izleyin…. ama kaleminiz mutlaka yaşamınızda bulunsun.
(Devamı 2. bölümde)
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
https://vimeo.com/207503712
