Birlik İlmi
  KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 12, 2 AKIŞ
 

15.MART.2017 TARİHLİ KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 12

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ - 2 AKIŞ

Dağlarım, vitesi yükseltmemiz istendi. Hadi buyurun, yükseltelim.

Çatıyı kurmuşlar, yol isterler. Yaşamı hak etmişler, harlanmak dilerler. Hakk’a varmışlar, Tarıkları beklerler. Oh, ne ala.

Körü, gözden, sözden, sesten ayrı mı saydılar?.. Haliki tınıdan, hırsı kısırlıktan, kırandan ayrı mı saydılar?..

Başka dünya yok ki canlılar. Kökün gücüdür, yaşam…..Ama bu yaşam, tüm insanlığındır, bunu iyi bilin.

Düldüldür yaşam, gelin dilleyin, onu… Ama o düldül, sizi sizden size diller mi acaba?... Batı, doğu topraklarından güç çekerken, yer kürenin gözü, sözü söz ses olur da dillenirken…. Ya deneme yanılma varsa burada ne olacak?... Hoşlandım bundan. Sorgu sualdir, bu…Sorarlar, sınırlıdırlar…. Sormazlar, haliktirler.. Sordular, sınırlı olduklarını anladım.

Beyler, Mikail’in gücü, sizi anlayacak ve anlatacak. Bu meclis, size sizi dilledi, sadece.

Bundan sonraki dönemde doğanın gücüyle geçip gelin.. Eğer doğanın gücü türevleri toplumları, tohumları göç kayıtları yapmadan sizi size kaynak yapmaya kalkmışsa…. O doğada, kontrollü çatışma yoktur, demektir.

“Simya” dediler. “Aha, simya ne ki?”.. İlim… Ama bu simya da sistem yoksa eşyada kontrolden çıkar. İyi anlayın, canlılar.

Kaçın dünyadan, kaçın, gidin. Nedense dünyayı, hak etmediniz. Gidin dünyadan ama bilin ki bu dünya, yolu kaybedenleri yeniden buraya çekmeyecek. İyi anlayın. Bu dünya torbasını doldurmuş zaten. Size ihtiyacı yok…

Ama anlayın ki bu torbada karanlıkta var, ışıklarda var ….Eğer ben dünyayı kontrol için burada oluşan, bu yoğunluğunu tohumlamasam sevginiz sistemli ilminden, Hakk’ın kalemindeki yoğunluktan kodlanmış ışığın, geçişi olamaz ki.

Dağlarım, Tanrı der ki; “kelam, Allah’ın tınısıdır.” Öyleyse gelin, hak tınıyla tohumlayalım sizi…Geçinde akın. Ben bu dünyayı korumaya değil hak tınıyı tohumlaya gelenim.

Burada bu meclis çalışma yaparken, sistemin gücünü her diriyle dillerken…. Sizi ve sizleri hak ettirmeye değil hak levhiyi kodlamaya da değil mahyaya kaynak yapmaya çabalar.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak bu çalışmayı kulu kuldan ayırmadan yapan birliğim, size daha ne desin ki?

Çalı mı çırpı mı dünya?.. İşçidir. İşçi.. Emin olun ki işçidir, bu dünya...Her insan, dünyaya çalışmaya gelir. Sanmayın ki evrimdir, amaç. Bunu dahi anlamadınız, değil mi?

Birçokları sorgu sual eder, ben hangi aşamadayım, hangi sayfadayım?...Yakışır mı insana bu? “Ben dünyayım” demeleri gerekirken…. “Ben acaba kaçıncı reankarnasyonumdayım” diye, sorarlar?…. Kontrol dışılardır onlar, canlılar.

Korkmayın, korkmayın, bilişi tohumlamayan anlayamayacak zaten. Korkmayın. Selin, tüm insanlığı kuşattığı, sardığı bir günde, size sizi mi anlatayım? Sessizliğimi anlatayım?

Borç mu var yaşama?... Dağlarım, ben dünyalı olarak hikaye dinlerken, bu borçtan söz ettim size.. Hikaye dinlemiştim o gün. Ve dedim ki “borç tanımam.”… Ya KAHA benim borç diye ifade ettiğim, yaşamdır zaten dünyaya doğan her insan, borçlu doğar…. Ama o borç, yaşamla ödenir.

Ama ödemeyen var mı?... Mutlaka olmaz mı?… Ölüleri diriltenlerin borcu mu olur?....Biz bu dünyayı dirilttikten itibaren bu dünya da borç mu olur? Yoksa var mı hala?

“Beş gündür dünya çalışmaları yapıyoruz” diyen, birlik var. “Hep beş gün” diye gelir. Ah be canım. Ah… Beşli çalışma bitmedi mi daha. Gerçek insan, yeri kültüdür o, her andır… Hangi gün, hangi zaman sayfası, onun yolunu kısıtlar ki?

“Eşya, Allah’ın” dediğini, der…. Ama eşya der, Allah’ın dediğini. Ya yaşam der mi?... Demez mi?.. Eşya yaşam değil mi zaten?

“İnsandır, dünyayı koruyan”, derler. “İnsandır, yarını tohumlayan” derler. “İnsandır, kardeşini kodlayan” derler. Aha insan ama halik olan insan. Hasıraltı ettiğiniz tüm bilgileri okuyan insan.

Çıktıkça çıktılar, çıktıkça çıktılar… Teyplerini çalıştırdılar. Hakk’ın kapısını açtılar.…Kelamdalar, kalemdeler, aha, buradalar... Aha, buradalar.. Toydurlar ya KAHA. Toydurlar… Hepsi toydurlar.

Deli dumrul insan, kulluk için. Dince mi geldi, ilimce mi geldi yoksa insanca mı geldi?

Benim adım, ziyadır. Yaşamın ziyası olan, yaşam… Unutmayın, durgun toplumları kodluyoruz, burada. Her birini kodluyoruz, canlılar, unutmayın. Birliklerini alıp dünyayı izlemeye gelen çok ama…. Yeşilden mora varmadan burada tohum olamazlar ki.

Yeri göğü yaratmışsak hayrın tınısıyla yaptık, bunu. Ama kıran bir dirinin kili olup, kum olup, dünyayı izlemesine iznimiz yoktur.

Kural şudur; büyük güç, akıldır. Bilmeyen akla hakim değildir… İnsan, ekmek yapar ama yaptığı ekmek, kaynakta olur… Kaynak, o ekmeği hak ettirende, Hakk’ın kalemi olur. Ve ekmeği yapan, kaynakta kalemdir. Yer küre, bunu anlamalıdır.

“Medine, Mekke” dediler, dünyalılara... Yakışır mı dünyaya artık Medine’lik, Mekke’lik?.. Hepsi reşittir artık. Reşit.. Reşit olmayan size, dince dillenir, canlılar… Reşit olmayan, sizi sistemli değil sistemsiz diller ama reşitse eğer ağır yük taşır… Ama hakikiyetle taşır…. Ve o yükü, kontrol ederek, kodlayıp, tohumlayıp, kodlanmış yaşamlara, kaynak yapar.

“Çekip dünyayı götürelim,” dedik. Alalım, gönüllerin gücü yapalım. “Oyunlarını önleyelim,” dedik. “Kıranın kırılmasını isteyelim” dedik. “Kaynak insanı, kalem olandan, toprak ilmini tohum ekenden muktedir olalım”… Murat ettiğinde kaleme insanlık için indirenden, çıkaralım” dedik.

Ne oldu bilir misiniz? Keşke dediler…Keşke yapsa. Yahu, niye keşke? Kapı kapanır mı bilmem ama aklın kalemini anlamız gerekir. “Bunlar olursa belki anlayabiliriz,” dediler… Aha bu, canlılar. Aha bu!…Sokakların ilmi budur, işte… Ama insanın ilmi farklıdır.

“Ben dünya” derken robotik timlerin tümünün levhi kapılarında işçilik yaptığını bilerek, dedim. “Ben dünya” derken marka çalışma yapabildiğimizi bilerek, dedim… Ben temel direk olan insanı, ilimde dürümlerken, karanlığın tınısında bütünün gücünü kodladığımı bilerek yaptım, bunları….Ve dedim ki “kıran kırılsın.”

Doğdum öldüm ne fark eder ki….Ben, hep andayım zaten… Doğsam da varım….Ölsem de varım… “Ama ya ilim kapıları ne olacak” dedim?

Çokları sordular, sayın bayan, tayinleri yaptın mı dediler?.. Tayinleri sordular… Ya KAHA seni nereye tayin etsem acaba? Başka bir planet, yolu, senin yolunla çatıştı mı acaba?.. Ben seni, senden farklı bir sene mi yollasam acaba?

Tayin beklerler, canlılar. Tayin. Dünya tayinleri yapacak ve onlar, kötülükleri önleyenler, gök çözümlerini toprak toplumun, tohumlarından akıtıp, kendi levhilerine katacaklar… Ve başka bütünlüklerle ve başka fakihlerle koruyacaklar….Etki alanları da yükselecek.

Ah be canlılarım, ah… Her şeyi anlayacak gücünüz olsa da keşke her dediğinizi, hak edip, dilleyebilsek, sistemin gücüyle… Ama yok ki sevgiyi hak eden. Yok ki yolu hak eden… Size her bilgiyi verebilirim de… Sizin anlama yeteneğiz, kabiliyetiniz yeter mi acaba bunları dinleyip, anlamaya?

“Cennet” dedikleri verdiğini bulandır dese mi acaba?. .”Yok ölü, yok diri” dediklerinde… Ölüler, öldüklerini anlamazlar ki desem acaba. “Yol Allah’ın diriliğidir” desem… En ve boyu hak etmeyen, bunu dilleyebilir, dinleyebilir mi acaba?

“Kardeşim, ben dünyaya öfkeyi aştın,” desem… Dünya, beni kontrol edebilir mi?... Dünya benim zaten ve ben, o dünyada mutlak olanım.

Ayrılık bitti, canlar. Seyredin dünyayı, şimdi… Bakalım, biz ne yapıyoruz burada?

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


https://vimeo.com/208549692
 

 
  Bugün 118 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol