Birlik İlmi
  KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 16 2 AKIŞ, 1 BÖLÜM
 

12.NİSAN.2017 TARİHLİ KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 16

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2 AKIŞ – 1 BÖLÜM

Burada mutlaka Allah’ın dediğini, diyenler olur. Ama Hakk’a varmadan, aklın tınısını duymak imkanı yoktur.

Çok mutsuz, çok kuru, çok kırık, hırslı yarınlaşamayanlar vardı. Yaşamı hak edemeyenler ve hasat olamayanlar. Ocakları kontrolden çıkmıştı. Kantara koymak istediler, yolcuları... Onları tende ve hakiki levhide tartmak istediler.

Kaç yüz kere söyledik, onlara. Yeni dönemde artık levhi kaydı yapmak Allah’ın dediğini, diyebilmekle mümkün olacak diye. Ne var ki bunu anlamadılar ve bilişi kodlayamayarak…. Kaynaktaki tınıyı kendi yüreklerindeki kısırlıkla kaleme almak istediler. Her şey kelamla olur ve kelamı halik sayanların, ikmal tamamlamaları şarttır.

Öz köklerini göreve almaya çalıştıklarında kutsal ışığın topraktaki toplumu kontrol edebileceğini düşündüler... “Deliler diyarı” dediler, zaman kayıtlarına… Deliler diyarı. Tanrı der ki “deli divane, ilim olandır.” “Kaynak olandır”..” RA KA has ilminde, hakiki yerküreye görevli olandır.”

Şimdi bizden beklentileri kendilerini korumamızdır. Herkes, kendi hak ettiğini yaşayacak.. Kesindir .…”Koruma” dediğimiz kelamda ve haliktedir. Hakk’a varıp, kuran olandadır... Okuyandadır ve 39. Toprağa tohum olandadır.

Biz, dünyalılara görev tanıttık.. Dedik ki “bilin”. Sizler doğanın kültleri olarak yaşayın... “Efradınızı kodlayın, koklayın, toprağa tohum olarak indirin”….Nesiller boyu, bunu dedik ama bunu anlayan çok az insan oldu.

Daha önceleri bu çalışmalar yapılmadı. İlk kez bu dönemde, bu çalışma devreye alındı. Has tınıyı duyanların tahditsiz levhi kaydıyla mahrekin kültünde, bütünün kodlanışı ve yenilenişi… Her anın yeniden kontrolü ve yeniden yaşam sistemleşmesiyle yarınlanması, muktediriyeti ve kontrolü.

İnsanlık boyutlarında bunu yapabilecek kült, tektir. İşte o kült, bugün doğanın gücü olarak, dünyadadır. Biz, bu gücü devreye alırken, “kimseye biz geldik” demedik. Kimseye insanlık boyutlarında bilişin, toprağa tohum ektiğini anlamadı.

Kantara konduklarını düşündüler. Kardeşim kantar, kelam olandır. Halik olandır. Hakk’ın kalemini hak edip, dilleyendir. Toprak topluma, kontrollü kaynak olandır. Nesillerimizi göreve almamızın sebebi, buydu.

“Keşke” dediler.…Keşke… Ya dağlarım, keşke den öte keşke olur. Şeytan şarkı okurken, herkesin kendini hak edip, kendi yüreğini dillemesi gerekir. Aksi takdirde şeytana şarkı olunur, dünyada… Biz bunu anlattık..

Nesiller boyu açık bildirdik. İnsan soyuna ve dedik ki “bilin”. Dünya yolu aklın yolu olmadığı sürece insanlık, KAHA olamayacak ve cemaat cevherinde, cennet kuramayacak.

Ne tiraj istedik. Ne yalın, tek insanlık… Herkes kendinde olsun istedik. Kuran insanın, kontrol kurması beklenirmiş. Akıp geçmesi dilenirmiş. Astral boyutlarda kontrol kurduklarında, kontrol dışı bilgilerin, kaynaktan çıkması gerekirmiş…Aha bu!..

Dağlarım, kardeşlerim, dümenin başına insanı değil ilmi oturttuk. Ve dedik ki “insan kelama varmadan, ilim kaleme inmesin.” Ve insan, kaleme indirildi, kelam levhide kontrolden çıktı.

Deliler divaneler, kaynak dışı bilgilerle, yetindiler. Biz, o delilerden öte deli olduk, geldik. Cennet için, canlı, cansız, an kaleminde kelam için. Hakk’a varanları kodlayıp, tohumlamak ve kontrol etmek için.

Ne dendi, bilir misiniz? “Kaçmışlar dünyaya, gizleniyorlar.”.. Bunlar denmiş. “Dünya, sizi korumaz” dediler. Ah canlarım, ah...Korkmayın dünya bizi korur çünkü biz dünyalı değil dünyayız… Burada oluş sebebimiz, Tanrılık kalemi olmaktan öte tüm insanlığın kontrolü…. Ve korunuşu için sessizliği dillemektir.

Kimse bedeni hak etmeden, Tanrılık yapamaz. Tanrı kulu olamaz. Yarına varamaz... Biz, cennet kurmaya geldik… Öfkeyi aşıp, yarını hak eden bilişlileri, kaynak yapmaya geldik….En büyük güç, Allah’ın kültü olan, ilmin gücüdür. İlmin gücünü, bütünün kültüyle kodlayıp, toprak topluma koklatmaya geldik.

Sayın bayanlar, sayın bay, herkes, hepiniz, cennetliler, biz sizdeyiz, bunları anlayın.

Değerliler, körü kör sayarlar… Bizse körü körden öte kör biliriz ama köz olmadan, söz söyleyemeyeceğini de biliriz… Bu nedenle onların, köz olmaları gerekir. Köz olmaları gerekir ki göz olabilsinler.

Gönül levhisinde, halik olsunlar, levhi kapıyı açıp, yarına varsınlar. Ha diyeceksiniz ki “hani koruyuculuk?”.. Kontrol dışı bilgiyle bütünün kültünü kodlamaya kalkanların, kardeşimiz olsa bile yerkürede gücü olmamalıdır.

Eğer bu gücü ona, bilişsiz, hakikiyeti hak etmeden, bildiri olarak verirsek.. İnsan nefes alıp, nefes vermesi dahi imkanı olmayana, yeni bir dünya vermiş olacak.

Bu yenidünyada, kodlama, koklama, koruma diye bir şey kalmayacak. Ve biz, bunun için her birini, hak teknikle kodlayarak, çerçevesiz biçimde yaşama kayıtlamaya çabalıyoruz…Ki hepsi kelama hakim olup, kendini hak etsin ve bilişi hak ederek, bütüne hizmetçi olsun diye.

Buydu, buydu yapmak istediğimiz… Ve dünya lekesiz bir yer olsun diye çalışacağız. Leke nedir, bilir misiniz? Karanlığın tınısındaki o yoğunluğun, kontrol dışı yaşamları, kelamsız ve hakikiyetsiz kaydıdır.

Birde, birde şu var. Yeni lekeleme çalışmaları var, dünyada... İnsanın insanı lekelemesi... Buna da hizmet edenler var. Buna da izin veremeyiz. İnsanın, insanı lekelemesi, karanlığın tendeki kırıcılığının en güçlü hırsı ve kısırlığı olarak, tüm insanlığı, hak tınıda kırar.

Bugün dünya öfkeli… Öfkeli dünya, bugün... Neden bilir misiniz? Altın tınıyı duymuşlar ama Hakk’ın kalemini kırmaya gelmişler. Ve kırmışlar. Biz, o kalemi öfke altında değil hakiki kelamda, hak kalem olan o yoğunlukta, tohumlamıştık.

“Şimdi açın kapıları gelelim” diyorlar... “Gelip, sizden özür dileyelim” diyorlar. “Yarınlar için hakiki nefesi kodlayalım” diyorlar. Öfkeleri artık yokmuş. Öyle diyorlar..

Tanrı der ki “eşyada her şey olur.”.. Öyle öyle ama ya eşya öfkeyi hak etmemişse?... Barış, Allah’ın dediği imiş. “Yakışır insanlığa, barış” diyorlar.

Çorba olmadan çarçabuk inip, gelmişler. Çorba henüz yok ki. Henüz çorba yapmamışlar ki. Hangi dili konuşacaklar, insan soyuyla?

Dağlarım, murat şudur. Hepsi kendini hak etsin ve dünya ilmiyle gelsin. Hepsi kendini hak etsin, yarın için insin... Biz ölüleri hak edip, diriltenleriz. Hepsi kendini hak eder, kendi yüreğiyle dillenir, ilmi KA olur, hakim olur ve dinleşmek üzere iner.

Ama çamur yoğurmadan, yürüyen dünyada, tohum olunmaz. Önce çamur yoğuracaklar. Tanrı kalemi olmak için Hakk’a varmak gerekir. Hak kelamı hak etmek, bütünün kültü olmak gerekir.

“Barışmak gerek”, öyle diyorlar... Çanı çaldım. Geçin ama gelirken, kendi yüreklerinizde geçin. Bana söz söyleme imkanı vermeyenlerin, bugün benden söz istememeleri gerekir.

Bundan sonra daha güçlü bir çalışma devreye alınacak ve bu çalışmaya hak etmeyenler katılmayacaklar. Hak edenler, kendi yüreklerini kodlayarak gelecekler. Ve mutlak kulluk için kalem olacaklar.

Çorbada insanlık ilmi olmalı ve bu ilmi hak edip, bütünün kültü olarak kaynağa almalılar... Kantara insanı koymamalılar. Bugünden itibaren insan kendi yüreğiyle tartılacak... Kimse insanı kantara koyup, tartmayacak.

Dalın dili yoktur ama dal, kendini diller… Nasıl diller? Sistemle….Herkes, herkes iyi bilsin ki her şey sistemle ve sistemin teknik KAHA ilmiyle gerçekleşir.

Burada olmaları, burayı hak etmeleri manasına gelmeyecek ama gerçek cemaat, cevhere insin diye kelamı hak etmeleri için ….Ve mutlak kuran için onlara bir kez izin veriyoruz.

Şuandan itibaren ölüyü diriltmek hepimiz için gerçek bir huzur ve mutluluk olacak… Onlar ölüler olup, yaşamdan gidenlerdi… Artık onları hepimiz bir tek levhi olarak kayda alıyoruz.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


https://vimeo.com/212953708
 

 
  Bugün 191 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol