Birlik İlmi
  KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 3, 4 AKIŞ – 2 BÖLÜM
 

11.OCAK TARİHLİ KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 3

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4 AKIŞ – 2 BÖLÜM

Değerliler, “deli dumrul insan, önü ardı olmayana” denir. O, delidir. Nerede olduğu, neden olduğu kimse tarafından bilinemez. O, birliğin kelamıdır. Halik’in hakiyetinin insanlıktaki levhisinde, kaynaktır… Ağır yük taşımaz, aşktır, o…Ama iyi anlayın ki o deli, tabuları yıktığı için delidir.

Eğer tabuları yıkabiliyorsa diridir de. Ha diyeceksiniz ki “ama o, delidir.” Delidir, aha delidir de tabuları yıkar. Delidir de kontrolü kurar. Delidir de kare, küre olan bilişlileri tohum ekerken, kontrol eder.

Demek isterim ki “kili kumdan, kumu kelamdan ayrı tutanlar. Bilsinler ki deli hiçbir şeyi ayırmaz. Her şeydir, o.”..

“Bir dağa, sen insansın” dediğin zaman o dağ, sorgular seni. Neden, niye ha anladın mı beni diye?. “Ama bir dağ, ben sistemden görev almadım, kendi yüreğimdeyim” derse ve “ona, sen hak ettin” denirse… Barış için demi diye bakın…. Barışı hak etmişse yolunda kalem yoktur, onun.

Barışın sisteminde, aşk olmalıdır. Hak tını olmalıdır. Yaradan olmalıdır. Tırpan olmamalıdır, o. Kuran-ı Kerim’deki ilim olmalıdır. Anlarsınız ki Muhammi kapılardaki Kuran’dan mı söz ediyorsun?.. Asla..

Ben insanlığın ilmindeki hak kapıdan söz ediyorum. Kalem olan insanlıktan söz ediyorum. Mutlak olan, kalem olan, Muhammet değil insan olandan söz ediyorum, size.

O insan, nefesin gücüdür…O insan, murat ettiğini hak eder, yapar. O insan, nihandır. Kilin kumun üstü olan şarkıdır, o. “Ona, sistem” denir.

Her biriniz birer sistem değil misiniz? Size eşyadan değil has ışıktan söz ediyorum. Burası dümeninin başına oturttuklarımızın lütfi kapısındaki yaşamdır.

Beni ana kapı diye değil insan diye tanıyorlar, dünyada. Ama biliniz ki ana kapı da ilim yoksa insan dahi yoktur. Eğer ben ilmi kalem olmazsam, yarınım olmaz. Ki ben, öz görevliyim.

Öz görevli şudur; fakih olan, hakim olan, levhi olan, hasat olan, ten olan, temel bilgiyi hak eden ve dürümleyen, turkuazın kaleminden öte olan ve kare, küre değil ilmi KA olan, has ışık olan….

Ve canlılar, Daman Sistemleşmesinden öte bir Sistemleşme de mutlak kapıların tümünden öte bir kültte, kalemin kelamındaki halikte, bizim yüreğimizdeki gözde. Sevgiden öte hiçbir şey yoktur.

Sanılır ki arzın gücü bizimdir. Sanılır ki arşın gücüde bizimdir. Sanılır ki tüm kürzün ışığı, işçiliği de bizimdir.. Ve sanılır ki gök sözcülüğünden öte bir sözcülükle dünyadayız. Aha sanılır ki daha da ötelerde tüm kürzlerin dürümlerinin üstündeki kürz sistemleşmesinde de varız….

Ve onunda ötelerinde ana kapıların tümünde varız…. Ve var olmadan evvel de vardık…. Aha, hep bu zannedilir. Ha doğru mudur?.. Hayat boyu hep size sizi anlattım ya. Anlamadınızsa, tekrarlayalım.

Fakihi, kelam diye bilin. Hakiki insan diye bilin. Yeri göğü yarattığını da bilin, kodlama, toplama, tartmadan tinlenin…. Teninde kültlerin kelamında kelaminde halik sayan, aşkla dürümleyen biliş olarak kaynağa alın onu.

Ve deyin ki, “Saltanat sensin.”.. Yeşilden öte bir yeşilin mutlak kervanı olanın, insanlığında ki ilmin, kelamındaki tenin, ekmeğindeki gücün, her biri anında var olduğunuzu da bilin ki… O Süper Sistemleşmeyi yapabilen, rahmettir.

Yere güç katmadan anlamadınız değil mi bildirilerimi?.. Ben, size sizi anlatıyorum, canlılar. Size sizi anlatıyorum. Bana beni sormayın, ben sizim zaten. Sadece ama sadece sizi anlatıyorum.

Dinci miyim? Yoo. İnsancı mıyım? Yoo... Yaşamcı mıyım?.. Yoo.. Aşkla mı geldim?.. Asıl dünyada, aşk yoktur. Aşk, rahmet olmak isteyenin hakim olmadığı süreçteki kayıtlarıdır… Hakim olduktan sonra yarınlar, topraktan öte tohumlarını kodlarken şeytanın şarkısında yoktur aşk. Kalemin “kapital” dediğiniz, yüreğinde de yoktur.

Canlarım, şer yaratmadan, şarkı mı okunur? Okumayın o zaman. Yaratın şerrinizi. Hak edin, aşın geçin sonra kök geçişinizi yapın, tınıyı duyun, ten olun, Tarık olun, kare küre değil ekmek yapında gelin. Yapın ki hak edin.

Sevgililer, sizi size anlatmıyorum artık. Artık ben, beşeri kapıları açtım, ocaklara iniyorum ve onlara onları anlatıyorum.

“Barışalım mı” dediler? Barışmayalım. Barışsak mı acaba? Aşkla barışalım. “Bana sordular, barıştık mı” dediler? Yakışmaz, bana barışmak... Ben, kültlerin en yücesindeki tahditsizliğim...

Barış, insanın tahditi olur. Ya savaş, aşktır… Ama barışta savaş varsa sırdır. Sırrın sırrı olanda ışıktır, aşkın kelamında, hakikiyettir. Her insanın anlayacağı dürümden veriyorum, bilgilerimi. Yakışır, bana anlatmak.

Canlarım, barışı ne yapalım? Kelamda kalem olsaydı. Yarında hasat olsaydı. Huzurla kodlama yapsaydı… Aşk kapısını açsaydı.…Yıldızların sırrını bilseydi… Kültlerin Kürzi kapısından geçseydi... Yeri göğü yarattığımızı anladığında başkası yok ki deseydi... “Her şey benim” deseydi…. Ha o zaman barış savaş mı kalırdı?.. Her şey sensin zaten. Kim kime küsmüş ki barışsın? Hadi gelin, anlayın.

Ben cennet olan, can... Ben, sanal boyutların aklı olan, ha... “Sığır” dediler, insana... Sürü yaptılar insanı. “Hadi gidin de sürün” dediler.

Değerliler, sürdürdük dünyalılarda tüm zamanları.. Sürdürdük de sistemin gücünü kodlattık. İnsan, karanlığın tınısını duyduktan sonra artık yalanı dolanı aşanlarla çalışır.

Yılların yılında, ilmin kapısında, ben dünya olanda, bütünün gücünde birliğimde ve tüm insanlığımda, toprağımda, tohumumda, tende, bütünün gücünü türevleriyle tohumlarken, kinin kırıcı olduğunu bilmeyenlere ben, ilmi anlatmadım ki.

Şanslıyım ki dünyayım, ben. Halik olup, geldim. Hakim olup, indim. Yarın olup, türevlerini dürümleyende insanlaştım ve bilişleri hak ettirdim. Bu dünya benim. “Nereden çıktı, bu dünya” dediler? Aha görevlidir, dünya.

Hezeyanları olan bir zamanın hakim levhisindeki ilmin, kültlerin kuranındaki dilin, bütünün gücündeki Mikail’in…. Ve bütünlüklerin kültlerindeki kelam ilmindeki haliklerin hepsiyim yahu ben. Ya ben, sizim. Sizi size anlatıyorum, anlayın.

Canlarım, ben, size siz olup indim. Başka ne diyeyim ki size?

“Havunya” dediler yüreğimize.. Havunya, insanlıktır. Ha dediler ki “sen başkasın.”.. Yo ben aşkım, başkalık yok bende. “Ha dediler ki yarat”, dediler... Toprağı tohumlayan kim? Aklı, tınıyla, tinlerle, tenlerle, kodlayan kim?

Sevgililer, beden. Kim o, beden? Birlik, hepimiz. Yerküreyiz biz. Aha bu!

Şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


https://vimeo.com/199882281
 

 
  Bugün 200 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol