8.ŞUBAT.2017 TARİHLİ KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 7
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

Çalışmaya gelenlerin seslenişi;

Tanrı, KA HA olan ışıkla bütünün kürzi kapısını açıyor. Muhammi kapıların tümü açık bugün….Hukuki biliş, Allah’ın tekniğiyle mümkündür. Altın ışığın gücüyle ve yoğunluğuyla tohumlanabilir o güç…ve zaman kapıları açıldıktan sonra ayrılık biter.

Sistemin gücünü anlamak kolay mıdır zannettiniz? Hepinizin yüreğinde bu güç mevcut olmasına rağmen, anlama imkanınız olmayacak görevinizi hak etmedikçe…

Ala, bula ve hak ede yaşanır dünyada. Alıp görevi hak eden, yolu açan, bilgiyi hologram kalemlerin ötesinde kodlayabilen ve yoğunlaşabilen kim varsa, dünyanın lütfi kapısıdır.

Kanatlanıp uçmanızı değil, okunmanızı dilerdik. Hepinizin okunabilir olmasını dilerdik; “okunabilir olmak….”

Mutlaka anlaşılır ki devri kapatanların çoğu, kendi yüreklerindeki güçten doğan ışıklarıyla kapattılar ama bilmeleri gereken en önemli konu, insanın kelamıydı.

Hani nerde o kalem? Hani nerede o yaşam? Hangi dünyalı görevini kodlayabildi? Umut olur ki dün, ölüm ilmini anlayanlar, bugün artık kontrol kurabilirler ve torbalarındaki gücü hak ilmiyle dinletebilirler.

Umut olur ki dünyanın yoğunluğu artar ve dürümlere çekilenlerin tümü, kelam olurlar…ve mutlaka kontrol kurulur.

Öyle dünyalarda görev taşındı ki çıkıp dünyayı izlemeye gerek kalmadan, ilim kapılarında bilgi kayıtlamaları gerçekleştirildi ve hak kelamla kodlamalar tamamlanarak, mutlak kalemler kurtarıcı kayıtlarını diriliklere çekebildiler.

“Dünya” ismi diye bilinen bu yoğunluğun ilminde ise ağırdır dirilik. Kibri olanlar çoktur. Oğullarını kodlayanlar yoğun ama ışığı hak edip dilleyenler, yoktur.

Hepimiz sizi anlamaya çalıştık. Kin, nefret, hırs gibi duygularınızı aşıp aşmadığınızı izledik. Işık halindeki yoğunlaşmayı gözledik. Gördük ki dünyalıların nefes kapılarının tümü kapalı.

Ağırız be anam! Ağırız. Bize cevap vereceksen bekleyelim. Yoksa, geçip gidelim. Süper İnsanlık Realitesini Derneği’ni izlerken çok mutlanıyoruz. Sizin vereceğiniz her bilgi bizim için müthiş bir yaşam sayfalanışıdır ve mutluluktur.

Sizden beklentim şudur; “bizim ilmimizde bu var” demeniz. Eğer bunu diyecek gücünüz yoksa, gidelim biz.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak cevabımız;

Dağlarım hoş geldiniz. Buraya gelen herkes kendini dillerken, kaynak dışı bilgiler de verir. Buna artık alıştık…ama burayı hak etmeden buraya gelmişseniz, bu bizim rızamız dışlında geliştir. Ki kontrol dışı olmanızdan dolayı, bu yoğunlukta tohumlanma imkanınız olmaz.

“Süper İnsanlık” dediğiniz, sistemin gücüdür. Kalemin ilminde bu vardır. Sizler bizi anlayacak güçtesiniz. Bu nedenle, buraya girişiniz gerçekleşti. Aha bu. Ama yeri göğü yaratan, diri yüreği ile kodlamadan, bilişi kotlayıp da tohumlamadı ve bu müşteki kaldığımız sistemi kurmadı.

Eğer sizler, daha güçlü ve daha yoğun olacaksanız, bizimle çalışmanıza iznimiz olabilir ama şu anda verdiğiniz bilgilerin hiç birisi, bu Meclis’in kayıtlarına inemez. Bunları iyi anlayın.

Eğer bu bilgileri kayda almadan silseydim, diyecektiniz ki “yüreğinin gücü yok ki anlamadın bizi…” Ama sizi anladım ve sizin yoğunluğunuzdaki yaşam sayfalanışını da dilledim.

İsrafil’in gücü ile buraya geldiğinizi düşünmekteydim ama gözüm gördü ki İsrafil’in gücü yok sizin yüreğinizde. 
“Eşya” dediğiniz bu yaşam inerken, “Kartalların Diyarı” dediğiniz o yoğunluğu kodlayacak gücünüz olacak sandınız.

Evrenlere sistemli olarak kodlama yapılır. Eğer sizler, evrenlere kodlama yapmadan bilişi tohumlayacak güçte olsaydınız, karanlığın tınısını duyacak gücünüz olurdu.

Şu andan itibaren dünya gücünü dürümlere çekiyorum ve sayfa sayfa sizi dillemeye ve sizin yüreğinizi dinlemeye başlayacağım.

Bugün buradaki söz, insanın sözü olacak ve bugün buradaki sistem, aklın kelamıyla dillenecek.

“Barış” mı deniz? Aşktır o. “Hasat” mı dediniz? Tahttır o. “Allah’ın dediğini demek” mi? Bizim dediğimizdir o. Aha bu. Ve bu günden itibaren daha önemi bilgiler vermeye başlayacağım. Ama bu bilgileri verdiğim sürece, hiç birinizin yüreğinizde kontrol dışı ilim olmamalıdır.

“Sultanlık yapmaya niyetim yok” dediğim zaman, kotlanmış ışığın tohumlardan girdaplara çekileceğini düşündünüz. Bütüne hizmetçi olanın koruyucu olmadığı da bilinir. O sadece yaşar ve yaşam sırrını diller ama “koruma” dediğimiz o güç, dürümlerdeki yoğunluğunda olsa da kontrol dışı olanları korumayacaktır. Bunları iyi anlayın. Er ya da geç bunları size verecektim, bugün veriyorum.

Darı bolu bilin ve bedeni hak edin. Kotlama yapacaksam, yaparım ama toprak toplumuyla değil ilim tohumlarıyla yaparım. Bunları iyi anlayın.

Eğer sizler ilim tohumlarıyla kotlama yapmamı bekliyorsanız ve sizin de yüreğinize bu bilgileri katmamı diliyorsanız, kelam edin, halik olun, hak olun, dilleyin ve dinleyin…ama cennet ilmiyle hak edin.

“Barış” mı dediniz? Aşktır levhideki kaynak ama benim barışım Atonlar’ın topraklarındaki güçten ötedir. Bunu iyi anlayın.

Eğer burada, benim, ekmek yapmamı istemiyorsanız, sevgililer; ben sizin yüreğinize inerim ve sizin yoğunluğunuzda, kendi yüceliğinizi dürümleyerek dillerim ama ekmeğe gereğiniz yoksa, yoğunluğunuzun bu Mecliste olmasının da anlamı yoktur. İyi bilin. Atonlar’ın kulluğuna ihtiyacımız yoktur. Bunu anlayın.

Bizler, Aton kapılarının tümünü kapattık. Bugünden itibaren daha yüksek bilgelerin buraya gelmelerini bekliyoruz. Atonlar’ın levhi kapısındaki insanlığın kaynak olamayacağını anladık.

Çalı mıyım? Yok değilim. Akıl tınısıyım ben. Bunları anlamayacaksınız, burada ne işiniz olduğunu da anlamam. “İşim kolay mı?” Son derece kolaydır işim. Kodlama yapmak ve tohumlamak ama kodlama, ilimle olacaksa, olacak. Yoksa, olmayacak.

Seyfullah’ların dürümlerindeki levhiyi hepinizin yüreğinde dillediğimden beri hepinizin burada olmasını bekledim, isterdim ama yine de şunu iyi bilin ki tüm insanlığın gücüyle bu çalışma yapılacak diye bekleyemem. Herkes kendiyle olsun ve buraya kötülüğü önleyecekler gelsin. Kötülüğü önlemeyeceklerin bu Mecliste yeri yoktur.

Ha, diyeceksin ki hani “kötülüğü önlemem diyordun?” Ben önlemem ama bu Meclis önler. İyi bilin. Bunları net veriyorum. Ben önlemem çünkü ruhsal kapıların tümünü açtığım anda, hepinizin yüreğindeki kontrol devreye iner ve sizler halik olup, kendi yüreklerini tohumlayarak, bilişinizle kendi yarınlarınızı hak edersiniz.

Yarınlarınızı hak edebilmeniz, sizin kendi yüreğinizin gücüyledir. Benim, size, sizin yüreğinize inerek sizin kaynak dışı bilgilerinizi kaleme kaynak yapmamın anlamı yoktur.

Ulu bir dünya ve yaşam için ışık olan biliş….. ben o, o benim.
Ala, ola ve yolu bula. Ben o, o ben.

Şikayet etmiyorum kimseden ama iyi anlayın ki Saltanat’ın sistemine inmek, imparatorluğu gücü ile olmalıdır. İmparatorluğun gücünü anlamayanın, Rahman olabilme imkanı yoktur. Lütfedin, hak edin ve hakim olup, dilleyin.

Esrar, insanın levhi kapısı; akılsa şarkısıdır. Bizse hakka varanların tohumlanışını sağlayanlarız.

Hasatımızı yapmadan geldik; çünkü bizim hak kapımızda hasat diye bir ihtiyaç yoktur. Bütünün kültünü kodlarken herkesi hasat ederiz ama hak tınıyı tohumlayarak yaparız bunu.

Atonlar’ın kontrol dışı bilgilerini bu Mecliste dillemeye niyetim de yoktur. İyi anlayın bunu.

Bir kere ama bir kere insanlaşılır…. ama bir kere Hakka varılır…Hatayı affederim ama bir kere. Her birinizi hak teknikle dürümlerim; her birinizi… ama tek bir kere. Başka bir kere yok. Bunları iyi anlayın. Benim ilmimde bu, itibarı yüce olanlar içindir.

Kili, kumu dillemem bu mecliste. El veririm, al veririm, ol veririm ama bil vermem onlara. Bilinsin dilerim.

Çalı, çırpı insanlık, haç diriliğine indiklerinde, dürümlerde dillenirler ve derler ki “hacca var.”

Haç, altın ışığın gücüdür canlar. İnsanlık boyutlarında “haç” dendiğinde, kabir ziyareti anlatılır. Kabiri ziyaret etmek, hacı olmak değildir. Hakkın kapısından geçersin ama hatalı bir geçiştir o. Biz size, sığ olan dürümlerdekilere ve yürektekilere deriz ki “kelamı hak edin de dünyayı hak edin.”

Deli Dumrul insan; bu Meclis’tir ama bu deli, insanın diriliğinin deliliğidir. Eh, işte bu.

Biçare ben…. her bir ben ama bir tek insan soyu….Hah. Aha bu. İşte bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://vimeo.com/203168758