Birlik İlmi
  KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 7, 3 AKIŞ
 

8.ŞUBAT2017 TARİHLİ KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 7

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3 AKIŞ

Değerliler, bugün burada dünya dışı varlıklarla, dünya dışı hasatları tohumladık. Verdiğimiz her bilgi Mikail’in Kürzi kapısından kelama indi ve kaynak tınıyı tohumladı.. Her insan kendini dinlediğinde bunu hak edip, yapar.

Çalı çırpı olan insan, yaşamı hak ettirebilir ve bütünün gücü olabilir. Emek sarf etmelidir, bunun için. “Ben kendimdeyim” demek, yetmez. “Ben bellek kapılarının tümü olabilirim ve hak etmeliyim” demelidir.

Ala ala bilinir, okuya okuya gözlemlenir, anlaya anlaya dinletilir ve akıp geçildiğinde hakka varanlar, bilgi kapıları olurlar.

Hepimizin yaptığı budur… Bilgi kapısı olmak.. Hangi dünyaya görevliysek o dünyayı, gök sözcülüğüyle dürümleyip, dillemek.

Bugün buradayız ama bu dünyadaki işimiz Saltanatın gücüyle değil.. Pirinç taneleri gibiyiz burada.. Hepimiz birer birer insanlaşmaya değil bir tek insan olmaya çabalıyoruz ki her şey o insanda bitişsin… Ve muktedir kalem, tüm insanlığı kodlayıp, tohumlayıp, korusun.

Ben beni anlatırım. Sen seni anlatırsın. Sen seni. Hepimiz, hepimiz olabiliriz. Öyle bir olaydır ki bu bir tek oluruz. Ve o bir tek oluş, Mikail’in kültü oluş anlamına gelir. İşte o bir teklik, kelam oluş ve Hakk’a varış, Tanrı kalemi oluştur.

Yaprak, yaprak okuruz zamanı ve sınır çizmeden okuruz. Okuruz, okuruz, okuruz ama oğullarımızı kodlayarak okuruz ki oğullarımız mutlak kapılarını bulup, açsınlar diye.

Kaç erkek, kaç kadın birleşilir? Erkek kalemdir, kaynaktır akıldır. Kadınsa tahttır. “Ol” der… Olur.. Bu nedenledir ki kalemde hak tekniği tohumlayan hep kadındır.

Mutlaka anlayın ki çan çaldıktan sonra birlik kurulur. Ama çanın çalması gerekir. Her şey insanlıkladır. Tüm insanlığın, Mikail olmasıdır, dileğimiz. Tüm insanlığın, hakiki olmasıdır, dileğimiz. Ve Tarıkların kaynağında Tanrılık yapmasıdır, dileğimiz.

Suyu insan olarak hak edenler, su olanlar ayrıdır. Ama insan olup, su olanlar daha farklıdır. Her insan farklıdır. Bunları anlayın. Tüm farklar tek bir kalem olduğunda karanlık aydınlanır....İşte o farklılığın tek kalemde hak kelam olmasıdır maksat.

“Hologram” dedikleri yaşam, hepimizin gücüdür. Ama “hologram” derler. Niye bilir misiniz? Ayrılıktan….Hepimiz ayrıyız, bir tek olmadığımızda. Nesiller boyu birleşmeye çalışılması bunun içindir. Birleşmek. Ferdi değil birlik olmak… Ha diyebilirsiniz ki “yakı yakalımda yoğunluk artsın.” Yakmayın yakı. Israrla söylerim, yakmayın.

Yoğunluk artacaksa sizinle artacak. Ve devinimi hızlandıracaksınız. Diyeceksiniz ki “ ama biz çok az kişiyiz.”.. Az özdür, canlar. Az özdür…Özün sözünü söyleyenler, azınlıktadır.. Ve o az olanların tahditsizliğinde herkes hakim olabilir… Ama ayrı çatılar da.

Bunun içindir ki buraya biz her şeyin, her sizin, öz gözünü, tüm zamanların gücü yaparak, kayıt yapıp, Mikail gücüyle dürümledik ki kardeşlerimizin yürekleri görev taşısın, diye.

Dar bol yoktur dünyada. Hak ten vardır. Hak ten. Hangi tenden söz ediyorum? İlmin türevlerini tohumlayan tahditsiz olan tenden. O ten, tahditsizdir ve hakikidir ve o ten haliktir ve tahdit koymayandır.. Kibri yoktur… Oğulları kontrol edicidir. Yürüyen dünya kodlanır ocağında ve bütün güçlükler aşılır.

Bunun içindir ki çalışmayı, bu meclis Hakk’ın kapısını açıp, yapar.

Seyir edin tüm zamanları, canlar. Şuanda tüm zamanları seyrediyoruz. Dünyanın ilk çağlarına gittik. O günler. O yüreklerdeki yoğunluklar, o tükenen güçlerin kodlanmış ışıkla dünyaya çekildiği anlar. Bilir misiniz o günleri?

Her bir ilim kapımız burada göz olmak üzere çatı kurmuştu ama yaşam öfkeliydi, canlar. Niye bu dünya, bu şekilde kuruluyor diye? Birlik kapılarımızı açtık ve dünyayı tohumladık.

Suya insanı koyduk. Dedik ki “oldur.”.. Ölüydü dünya, dirilttik. Korktu, dedi ki “ölümlü kalayım.”.. “Ölü kodlanamaz” dedik. Yoktuk. “Ol” dedik. Olduk…

Yapan, yaptığında yapılır. Olan, olduğunda olunur. Ölüler öldüklerinde hak edilirler ama her neyse. Her neyse bir tekte olur. İşte bu dünya tahditsiz olarak ocak oldu, tüm yaşamlara… Ve bu günleri hak ettirdik. Artık bu dünden öte dünlerdeki yaşamları bilişle kodlarken, yerkürenin gücünü artırıyoruz.

Saygılı olalım, yer küreye canlar. Öylesi bir görevlidir ki o. Anlayın, yer küreyi… Tüm insanlık için kuruldu ama çok çok önemlidir. Çok önemlidir.

Bu dünya, hasat yaptıran ve hasatçı tahditsizliği tohumlayan, yerin kültü olan insanlığın, Tarık olan yaşamıdır.

Bana dünyalı mısın diye sordu bir tahditli kul. “Ben dünyayım”, dedim. “Sordu, “hani yoktun”, dedi. “Ölüyüm” dedim. “Yahu” dedi “sen yoktun ya.” “Ölüyüm” dedim.

Canlarım, ben ölüyüm çünkü ben hak tınıyla geldim ama hak kapıyla geldim. O hak kapı, insanlığımdır. Ve ben yokum burada. Sanmayın ki bedenli olarak oturdum, sizle sohbet ediyorum. Ama yokum ben.

Bu beden mektup okumaya yarayan bir sistemdir, sadece. Ben bu bedenle, mektup okuyorum yaşamda. Ama benim bedenim, asıl yüreğim, tüm zamanların Kürzi kapısı olan insanlığım, çürüyen yaşamlarım ve bütünlüklerde kırılanlarım… Ve her biri olanım, bütünlüğüm… Her anım ben, unutmayın.

Sanmayın ki çıkar çıkar her anı tohumlar ve toprak topluma kuran okur, giderim... Hepinizim ben. Ayrılık yok ki canlar.

Her Altın Işık genişlediğinde yaşam sayfalar. Akıl olan, Altona Kapısı olan insan, akıl kayıtlar. Ben, insanlık kayıtlarım. Ulu bir dünya ve ulu bir kuran için.

Çorbam, insan soyudur. Piştiyse ah iyi ama pişmediyse “hah” derim. “Oku” derim. “Oku.” İşte, hep budur yaptığım...Ses, ses, ses, bunun içindir sesleşmem, canlar.

Ses, her insanı hak ettirebilir ama insanın sesi hak edip, dinleyebilmesi şarttır….İnsan kendini dinlerse sesi anlar. Ve bütün kötülükleri aşar.

Hepimiz, her birimizi kucakladık, bu mecliste. Sizi kucaklıyorum.

İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://vimeo.com/203314367

 

 
  Bugün 388 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol